Skip to main content

Full text of "Bitiklerimiz"

See other formats


llETiSlM 






Kilt 



'BS' = E ^ inkan m f' 



HACETTEPE UNiVERSITESI 

COZEL SANATLAR FAKULTESI 

HEVKEL BOlOMU 



TIKA 



BiLDjRjLER 

KiTABI 



HACETTEPE ONiVERSiTESi 

TORKiYAT ARA$TIRMALARI ENSTiTOSU 
E-posta: turkiyat@hacettepe.edu.tr 
Tel: +90 (312) 297 67 71 



in |- < 

3 £ 



ISBN: 978 * 975 - 491 * 312 - 5 . 



HACETTEPE UNIVERSITESI 

7j TURKiYAT ARA§TIRMALARI ENSTiTUSU 



TURK DIL KURUMU 



Biiluniisiindan JauYilSonra 
Tiirkliik Bilimi Ve 2 1 . Vii/vii „ K o \ i; 1 1 

III. Uluslararasi 
Tiirkijat Aras tiaa alar 



Hayis+lllll 

BiLDiRiLER 

KiTABI 

Editor 

Ulki QELiK §AVK 

1. Cilt 



i 



HACETTEPE UNIVERSITESI 

TURKiYAT ARA§TIRMALARI ENSTiTUSU 



TURK DIL KURUMU 




T.c. Ba§bakanlik _ Flninkan Vakfi hacettepe CiNivERsiTEsi 

TanitmaFonu - tig m Kan vokji g0z el sanatlar fakultesI 

TURKBCJY HEYKEL BOLUMU 



26-29 Map 2010 

BiLDiRiLER 

KiTABI 

Editor 

iilkii QELiK §AVK 

1. Cilt 




Bu kitap, Hacettepe Universitesi Tiirkiyat Arapirmalan Enstitiisiince diizenlenen “Orhon 
Yazitlanmn Bulunupindan 120 Yd Sonra Tilrkliik Bdimi ve 21. Yiizyd” konulu III. 
Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu ” bildirilerini kapsar. 

The Present volume contains the Papers which will be presented at the international 
symposium The 3rd International Turkish Studies Symposium on the state of Turkology after 
the discovery of Orkhon Inscriptions and at the 21st Century organized by Turkish Studies 
Institute, Hacettepe University. 



ISBN: 978-975-491-312-5 

Editor / Editor 

Ulkii Qdik §avk 

Yayina hazirlayanlar / Edited by 

Mikail Cengiz 
Tevfik Organ Ozgiin 
Meral Ugnaz 
Giilhan Yaman 

Hacettepe Universitesi Bilimsel Arastirmalar Birimi 
Proje Adi: Orhon Vadisi Anitlarim Yeniden Yorumlamak 
Proje No: 010A802001 

Kapak tasanmi / Cover design 
Hakan Balci 

Hacettepe Universitesi Hastaneleri 
Basim Yaym ve Tamtim Koordinatorliigii 

Baski / Printing 

Hacettepe Universitesi Basimevi 06100 Srhhiye, Ankara 



Baski adedi / Printing run 
500 Adet 



Ankara/ 2011 




Sempozyum Duzenleme Komitesi / Organizing Committee 

Ulkii gelik §avk 
Abide Dogan 
Ozkul (Jobanoglu 
ismail Hakki Aksoyak 
Fatma S. Kutlar Oguz 
G. Gonca Gokalp Alpaslan 
Hayati Begirli 
Cahit Gelekgi 
Cafer Gariper 
Fatih Muderrisoglu 
Erdal Aksoy 
Turgay Yazar 
Faruk Gokge 
Eyiip Bacanli 
Ali Emre Ozyildirim 
Fatma Tiirkyilmaz 
Biilent Giil 
Mikail Cengiz 
Tevfik Organ Ozgiin 
Giilhan Yaman 



Hacettepe Universitesi 
Tiirkiyat Aragtirmalari Enstitiisii 
Hacettepe University 
Turkish Studies Institute 

Beytepe, 06532 Ankara 

Tel/Phone: +90 312 297 67 71, Belgeg/Fax: +90 312 297 71 71 
E-posta: turkiyat@hacettepe.edu.tr 



Ankara / 2011 




I. CiLT iCINDEKiLER 

SUNU§ 

A KONU§MALARI 

Prof. l)r. Ulkii (. EI.iK §AVK i 

Do?. Turhan ^ETIN iii 

Prof. Dr. §iikrii llaluk AKALIN v 

Diisen KASEINOV ix 

Musa KULAKLIKAYA xi 

Prof.Dr. Hasan KAZDAGLI xiii 

BILDMLER 

A. Deni/ ABIK 15 

Orhun Yazitlannda -mA- Olumsuzluk t^arctlcyicisi Alan Fiiller 

Metin AKAR 31 

Tiirkiye ile Kazakhstan’ m Yazili Eski Edebiyatlannda Ortak Konulu Eserler 

RysbekALiMOV 43 

Bugiinkii Krrgizcada Bir Hayalet Kelime: Aco 

Ebiilfez AMANOGLU 51 

Orhon Yazitlanndaki Bulak Boy Ismi ve Turk Tarihinde Yansimalan 

Aierken AREZI 55 

Orhon Yazitlan mn £agda§ Uygurca (^cvirisi ve (^in Halk Cumhuriyeti’ndeki Ilgili 
£ali§malarin Genel Bir Degerlendirilmesi 

Nunian ARl(, 71 

Makedonya’da Turkiyat Ara§tirmalan Tarihi 

Ramiz ASKER 77 

Orhon-Yenisey Yazitlarmm Azerbaycan’da incelenmesi Tarihinden Bazi Sayfalar 

Aysu ATA 83 

Kur’an Tercumesi, Kisasii’l-Enbiya ve NehciiT-Feradis’i Ortaya Qkaran Kaynaklar 

Erhan AYDIN 89 

Yenisey Yazitlanyla Ilgili Genel Sorunlar Uzerine Notlar 




Ingeborg BALDAUF 97 

Uzbek Dialects of North-East Afghanistan. A Preliminary Report 
Kuzeydogu Afganistan Ozbek Lelnjeleri Bir £ali§ma Raporu 

Almancadan geviren Semih TEZCAN 105 

Nesrin BAYRAKTAR 121 

Orhon Yazitlannda Gc?cn Rcnk Adlanmn Anlam Alanlan Uzcrinc 

Hayati BE§IRLi 129 

Tiirkiye’nin Turk Cumhuriyetleri ve Tiirk Topluluklan ile Siyasal, 

Kiiltiirel ve Ekonomik Ili§kilerinde Yiiksek Ogrenimin Yeri -Krrgizistan Omegi- 

Uwe BLASiNG 141 

Gena Tokmi§ Muruzlarini 

Yorenin Diliyle §av§atli Bir Halk §airi ve Karadeniz Hammlannm Bozuk Havalan 

Bernt BRENDEMOEN 161 

Soz Varligi Seviyesindeki Odiin9leme ile Ilgili Bazi Du^uncclcr 

Maryam BULGAROVA 167 

Turk Dilleri Sisteminde Nogay TMa^esi 

Cantiirk CANER 171 

Kamu Yonetimi Egitiminde Tarih Bilinci ve Tarih Ogretimi: 

Turk Yonetim Tarihi Dersleri 

Suzan D. CANHASi 189 

Bati Rumeli Turk Dilinin Dunii Bugiinii Yanm 

Ali Asger CEMRASi 197 

Xalac Tiirklariga Kiidan Marasimi va Qadim Tiirk inanlariniyn Hizi 
Hala? Turklerinde Dugiin Merasimi ve Eski Turk inan9larmm Izi 

Halaggadan geviren Semih TEZCAN 209 

Danuta CHEMIELO W SKA 227 

Leh9edeki Trudge Kelimeler 

Marika CIKIA 229 

Tiirk Tabakasi Gurcii Ki§i Adlan Hazinesinde 

M. Volkan CO§KUN 235 

Orhun Yazitlan -Tiirkiye Tiirk9esi ili§kisinde Ses Aki§i 

Cetin CUMAGULOV 239 

Krrgizistan’daki Eski Tiirk Yazitlanmn Bulunmasi ve Incelenmesi Tarihinden 

Ulkii CELiK §AVK 243 

Tiirkliik Bilimi Ara§tirmalannda 21. Yiizyil Hedefleri 




Ozkul COBANOGLU 245 

Bati Sibirya Turk Kultiiru Tetkiklerine Gore Kaym Agacimn Turk Mitolojisinde 
“Kutsal”la§masimn Maddi Kultiirel Nedenleri 

Yavuz DALOGLU 249 

Eski Tiirklerde Musiki 

Robert DANKOFF 259 

Is the Vatican Map of The Nile Evliya Celebi’s? 

Vatikan’da Bulunan Nil Haritasi, Evliya £elebi’nin mi ? 

ingilizceden geviren Rukiye Aslihan SHERIDAN-AKSOY...* .. .....273 

ismail DOGAN 287 

Karakilise’deki Soy Damgalan ve Gotik Yaziya Turk (Runik) Yazisimn Tesirleri 

ismail DOGAN 301 

Macaristan’da Ulus in§asi Surecine Turkolojinin Etkisi 

§aban DOGAN 303 

Eski Uygurca Tovbe Dualan 

Siier EKER 321 

Orhon Yazitlan: Iran Dilleri ile Ilk Temaslar ve Benzer Birkap Oge Uzerine 

Erkin EKREM 333 

General Qaga ve Gok Tiirk-^in Ming-Sha Sava§i 

inci ENGiNUN 341 

Orhun Yazitlan: Besleyici Gup 

Kemal ERASLAN 347 

Tiirkiye’de Turkiyat Ara§trrmalari’nm Son Elli Yili: Genel Bir Degerlendirme 

Bilge ERCiLASUN 349 

Goktiirklerle Ilgili Romanlar 

Ahmet Bican ERCiLASUN 357 

Kokturkpe Nasil Bir Dildir? 

Marcel ERDAL 363 

Ongin Yaziti 

ingilizceden geviren Semih TEZCAN 

Jale GARiBOVA 373 

Turk Dilleri Birle§mesinin 01u§umu ve Yeniden Dogu§u: iki (^agin Altm Ruyasi 

Cafer GARIPER 385 

Edebiyat Teorisi ve Ele§tiri ihtiyaci 




Saadettin GOME^ / Hamiyet Sezer FEYZIOGLU 391 

Boyla ve Baga Unvam 

Viktor G.GUZEV 397 

Goktiirk Yazismda Resim Gostergelerinin Tespiti Yontemleri ve Onemi Uzerine 

(,'imen GEN AY ERKOL 403 

Hollanda’da Tiirkoloji £ah§malannda Yeni Perspektifler: Leiden Universitesinde Turkoloji 

Abdullah GUNDOGDU 409 

Dil Malzemeleri Bakimmdan Turk Sosyal Hayatimn Evrimi Uzerine 
Degerlendirmeler (Goktiirklerden Osmanlilara) 

Tofiq HACIYEV 415 

Kill Tigin va Bilga Kagan Dastanlannm §e’ri 

Tacida ZUBgEVig - HAFIZ 425 

Baltam’m Balkan Tiirkolojisindeki Yeri ve Onemi 

Nimetullah HAFIZ 429 

Kosova’ da TvuL^e Egitim Tarihine Genel Bir Baki§ 

Nazmiye HASANOVA 437 

§umnu Universitesinde Turkoloji £ali§malan 

Alimcan iNAYET 451 

birkigi : y(a)rj(i)ls(a)r : og(u)§i : bod(u)m : bi§iikitja : t(a)gi : kidm(a)z : (a)rm(i)§ 
ve in(i)si : [(a)g]isin : bilm(a)z : (a)rti : ogli : k(a)rjm : bilm(a)z : (d)rti ibareleri Uzerine 

Leyla KARAHAN 457 

Koktiirk9e Metinlerdeki U9uncii §ahis Ozneli Ardi§ik Cumlelerde Ozne Baglantilan ve 
Belirsiz Ozneli Cumleler 

Ceval KAYA 463 

K6ktiirk9e idi oksuz Uzerine 

Sergei G. KLYASHTORNYJ 469 

,Z]peBHeTK)pKCKHe PyHHUCCKUC IlaMaTHHKH H Hx ABTOpbl 
Eski Turk Runik Amtlan ve Onlann Yazarlan 

Rusqadan qeviren Eyiip BACANLI 474 

Katina KO^ / Emine KOCA / Beyhan PAMUK 479 

17-18. Yiizyil Turk Minyatiirlerindeki Kadm Giysilerinde 
Yaka ve Kol Formu Ozellikleri 

Kadirali KONKOBAEV 497 

Kirgiz Konu§ma Dili ve Turk Diller Tarihine Ait Dil Ozellikleri 




II. CiLT iCiNDEKILER 



Zeynep KORKMAZ 503 

Yine Kari§ik Dilli Eserler Uzerine 

igor KORMU§iN 511 

£oyr Runik Kitabesinin Yeni Okuma Yorumlamasi Hakkinda 

Bahitgiil KULJANOVA 519 

Eski Turk Amtlanndaki Halk Birligi ve Memleket Butiinliigu Ulkusii 
(«Orhon» ve «Kutadgu Bilig» Eserlerine Gore) 

Yuu KURIBAYASHI 523 

Turkological Studies in Japan: Past and Present 

Piotr K WIATKO W SKI 53 1 

Polonya’daki Tiirkoloji £ali§malan 

Murat LULECI 541 

‘GeryekTe^sek de mi, Ogretsek? Yabanci Dil Olarak TMajenin Ogretiminde Otantik 
Malzeme 

Ahtem MAZiNOV 555 

TfOpKCKHC R'ibTKH KpbIMa. CTpyKTypa, OyHKUUOHUpOBaHUC, KoHTaKTHbie Rbjtchu» 

Galina Mi§KINiENE 561 

Vilnius Universitesinde Turkolojinin Durumu 

Dmitriy M. NASil.OV 569 

Turk Edebi Dilleri ve Leh9eleri Tarihinde Runik Amtlar 

Candan NEMLiOGLU 575 

Sel9uklu ve Osmanli Bezeme Sanatmm Anlatimmda Kullamlan Terim Karma§asi 

Kamil Veli NERlMANOGLU 579 

^agda§ Tiirkolojide Yeniden Yapilanma §artlan Uzerine (Tiirkoloji Strateji Denemesi) 

Irina NEVSKAYA 589 

Some Palaeographic and Orthographic Features of Altay Runic Inscriptions 

Mehmet OKUR 599 

Tiirkliik Bilimi Ara§tirmalannda Halkevlerinin Rolii 

Takashi OSAWA 611 

Turk Bilge Kagan Tahta Oturdugu Zaman Kim Tolis §ad Idi? 

Mehmet OlAIEZ 629 

Eski Uygur ve ^in Kaynaklan I§igmda Orhon Yazitlannda Ge9en Yer ve Ki§i Adlan 




L'l'uk OZDAG / G. Gonca GOKALP ALPASLAN 641 

Tiirkiyat Ara§tirmalannda Yeni Bir Alan: £evreci Ele§tiri 

ilhan OZKEgECi 653 

Orhun Abidelerinin Estetik ve Muhtevasimn Onemi 

§ahru PiLTEN 669 

Orhon Yazitlannda Se9mesel ve E§ Dizimsel Smirlamalar 

Gisela PROCHAZKA-EISL 681 

Viyana Universitesinde Trudge Ogretimi Diinii Bugunii Yarmi 

Abdure§it Jelil QARLUQ 689 

Orhun Yazitlannda Goziiken £in Kultiir Analizinden Turkliik Ara§tirmalannda 
Sinolojinin Onemi 

Saim SAKAOGLU 695 

Orhun Amtlarmdan Giinumuze Suziilen Birka9 Erkek Adi 

Karjaubay SARTKOJAULI 703 

Eski TMajedeki cp (z, j) Fonemi Uzerine 

Ay§egiil SERTKAYA 709 

Kul Suleyman Hikmetleri Uzerine 

Osman Fikri SERTKAYA 721 



Eski Turk9e’de “Mizrak” Anlamma Gelen Kelime [siii](u)g] mil, Yoksa siii]g(u) 
~ siiijii mil Okunmah? 



Mustafa SEVER 727 

Orhun Yazitlan’ndaki Bazi Kavramlan Yeniden Okumak 

Elfine SiBGATULLiNA 733 

Giiniimuzde Rusya'da Tiirkoloji ^ali§malan 

Muratgeldi SOYEGOV 739 

Tonyukuk Yazitimn Edebi Tarihi Bir Eser Olarak Degerlendirilmesi: 

Guniimuz Tiirkmence, Rus9a ve Ingilizce (^cvirilcri / 

Hatice §IRiN USER 767 

Yenisey Yazitlannm Okunma ve Anlamlandmlmasi Uzerine Yeni Oneriler -II- 

Ahmet TA§AGIL 775 

£in Kaynaklarma Gore Kol Tigin Yazitimn Dikili§i Hakkmda Bir Degerlendirme 

Nuran TEZCAN 785 

Nil Haritasi ile Seyahatname Arasmdaki Paralellikler 




Mehmet TEZCAN 799 

Orhon Harflerinin Muhtemel En Eski §ekilleri Olarak Kuzey Hindistan Bolgesi’nde 
Saka / Ku$an Donemi Yazilan 

Semih TEZCAN 819 

Etimoloji Onerileri 

Funda TOPRAK 831 

Orhon Yazitlanndan Anadolu Agizlanna Kar§ila§tirmah Dil £ali§malan ve 
Iki Omek Fiil 

Giilseren TOR 837 

Anadolu Agizlannda ‘an’ Ilgeci ve ‘agan’ Yon Belirtecinin Kullammi 

Battulga TSEND 859 

Review on the Ancient Turkic Archaeological Monuments in Mongolia / 

Bayan-Ulgii Province/ 

Mollaniyaz TURNiYAZ 863 

Orhun Yazitlan’ndaki Unsuzlerin Uyumu Uzerine 

Nadezda TYDYKOVA 873 

O OopMe -TaH B AjTTaiicKOM n OopMc -Dik B TypcpKOM flibiKax / 

Altay Tiirk9esindeki -Gan ve Turkiye Turk9esindeki -Dik §ekilleri Hakkmda 879 

Carmen URIARTE 885 

Aproximacion a la Lengua y Cultura Turcas Desde la Universidad Del Pais Vasco / 
Ispanya Bask Bolgesi Universitesinde Turk Diline ve Kulturiine Yakla§im 893 

Dmitriy D. VASILYEV 901 

Giiney Sibirya’daki Gok Turk Runik Yazitlarmda Adlan Gepen Ki§ilerin Hayatlan ve 
Kahramanliklan Hakkmdaki Tarihi Bilgiler 

Haydar YAL^IN / Mikail CENGlZ 911 

Turkliik Bilimi Ara§tirmalan Ipin Bir Veri Tabam Onerisi: TBAVT 

Kemal YAVUZ 919 

A§ik Omer ve §iiri Uzerine Bazi Dikkatler 

Ahmet Buryin YERELi 941 

Yagma Kultiiruyle Uretim Kulturii Arasmda Turklerin “Devlet” Ideali 

Mohammed Salih Rasekh YILDIRIM 951 

Afganistan’da Tiirkoloji ^ali§malannm Diinii, Bugiinii ve Gelecegi 




Peter ZIEME 955 

Ein Fragment Einer Sogdisch-Altuigurischen Wortliste 

Sogdca-Eski Uygurca Bir Kelime Listesinde Artakalmi§ Bir Par9a 

Almancadan geviren Semih TEZCAN 959 

I lam/a ZULFIKAR 963 

Mcslck Eklcri vc Bazi Adlandirmalar Uzcrinc Dcgcrlcndirmclcr 

SONOTURUM 967 

DEGERLENDIRME VE KAPANI§ OTURUMU 979 

KATILIMCILAR 989 

SEMPOZYUM FOTOGRAFLARI 999 




SUNU§ 

Hacettepe Universitesi Tiirkiyat Ara§tirmalan Enstitiisii, 1992 yilmda tam da Sovyetler 
Birligi’nin dagilip, Turk Cumhuriyetlerinin hirer hirer bagimsizliklanm kazandiklan bir 
donemde kurulmu§tur. Uzun zaman alan fiziki yapilanmadan sonra lisansiistii egitim, bilimsel 
etkinlikler, sosyal ve kiiltiirel etkinlikler, dergi ve kitap yaymlan ile faaliyetlerini etkili bir 
9izgiye ta§imi§tir. 

2004 yilmda ilk sayisi yayimlanan Turkiyat Ara§tirmalari Dergisi (HUT AD), 13. 
sayismda uluslararasi tarama indekslerinden inline (TUBITAK-ULAKBIM, MLA ve 
EBSCO) girme ba§ansma eri§erek ula§mi§trr. Alanda onemli dergiler arasmda goriilen 
HUT AD, kisa sure sonra elektronik eri§ime de a9ilacaktir. 

Ger9ekle§tirilen bilimsel toplantilarm bildiri kitaplan kisa siirede yayimlanma ozelligi 
ile Enstitiimiiziin yaym alamndaki ba§ansma hirer omektir. §u ana kadar U9ii uluslararasi, biri 
ulusal nitelikte 4 sempozyum diizenlenmi§tir. 2006 yilmda 1. Turkiyat Ara$tirmalari 
Sempozyumu, Turkiyat Ara§tirmalarinda Yontem ve Arayi§lar konusunda olup bildiriler 
kitabi yayimlanmi§tir. Bir yil sonra Ya$ayan Eski Turk inan 9 lan Bilgi §61eni’nin bildiriler 
kitabi da aym yil i9inde yayimlanmi§tir. UNESCO tarafmdan diinyada Ka§garli Mahmud yili 
ilan edilen 2008 Mayis ayinda Kdygarh Mahmud ve Donemi konulu 2. Uluslararasi 
Turkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu etkisi geni§ ve ba§anli bir bilimsel toplanti olmu§ ve 
bildiriler kitabi yayimlanmi§tir. 

Hacettepe Universitesi Turkiyat Ara§tirmalan Enstitiisu, Tiirkliik Bilimi ekseninde 
disiplinlerarasi 9ali§malar yapmak, ele aldigi konulan biitunciil baki§ a9isi ile incelemek ve 
bilimsel ve evrensel degerlerden §a§madan tarihte ve giiniimuzde Tiirk dunyasimn hemen her 
alamnda etkin olmayi hedeflemektedir. Bu yakla§mun omeklerinden biri de 9. Tiirk 
Diinyasi Ekonomi, Bilisim ve Kiiltiir Forumu’dur. T.C. Di§ Ticaret Miiste§arligi tarafmdan 
2001 yilmdan itibaren ba§an ile ve istikrarli bi9imde diizenlenmi§ olan Forum, 2009 yilmda 
Enstitiimiiz i§birligi ile ve Kiiresel Krizde Tiirk Diinyasi Ekonomileri ve Kiiltiirel Destekler 
konusunda ger9ekle§tirilmi§tir. Diinya iizerinde bir9ok iilkenin zararli etkilerinden 
ka9amadigi kiiresel ekonomik krizden Tiirk Cumhuriyetlerinin koklii ve gii9lii ortak kiiltiirel 
deger ve birikimlerinden nasil ve ne bi9imde yararlanarak en az zararla 9ikabileceklerinin 
tarti§ildigi Forum U9 giinde farkli iilkelerden gelen bilim adamlannm katilimi ile diizenlenmi§ 
ve bildiriler kitabi yayimlanmi§tir. 

Hazirliklarma Mayis 2009’da ba§lanan ve 10-29 Mayis 2010 tarihinde iki temel 
boliimde ger9ekle§tirilen Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 
21. Yiizyil konulu 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu ve bu kapsamda 
diizenlenen Orhon Vadisi Amtlarim Yeniden Yorumlamak konulu Ta§ Heykel Qali§tayi, son 
derece ba§anh ge9mi§tir. 

Beytepe’de ger9ekle§tirilen a9ili§ programmm tamamlanmasmdan sonra Sempozyum 
katilimcilan otele ge9erek, bilimsel oturumlara devam ctmi^lcrdir. Yurt di§mdan 50, yurt 
i9inden 70 bilim insanmm katildigi 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari 
Sempozyumu’nda 116 bildiri sunulmusjtur. Tiirk Dil Kurumu i§birligi ile ger9ekle§tirilen 
Sempozyuma TIKA, T.C. Ba§bakanlik Tamtma Fonu ile Kiiltiir ve Turizm Bakanligi da 
destek saglami§trr. Elinizde bulunan Bildiriler Kitabmda 97 sunulmu§ bildiri bulunmaktadir. 

TURKSOY ve Hacettepe Universitesi Heykel Boliimii ile birlikte ger9ekle§tirilen 
Orhon Vadisi Amtlarim Yeniden Yorumlamak konulu Ta§ Heykel Qali§tayi ise, Tiirk diinyasi 




sanat5ilarmm ortak kultiirel miraslanmizdan birinin konu sesildigi bir etkinlikte bulu§malan 
yonuyle bir ilktir. Ayrica eski Turk amtlannm ?agda§ yorumlanmasi da bir ilktir. gali§tayin 
ger9ekle§tirilmesinde ELGtNKAN Vakfimn ve Hacettepe Universitesi Bilimsel Ara§tirmalar 
Biriminin de degerli katkilan olmu§tur. Turk dilinin temel dayanaklan Eski Turk Amtlan’nm 
21. yiizyil Turk dunyasi sanat9ilannm baki§ a9ilanndan ve sanat anlayi§lan 9er9evesinde 
ortak ve 9agda§ yorumlanmasi sonucu olu§turulacak eserlerin kalici olarak sergilenmesi 
du§iincesi duyan herkesi hcyccan landirmi§ti r. Bu heyecan ile ba§layan Orhon Vadisi 
Amtlanm Yeniden Yorumlamak Ta§ Heykel £ali§tayi’na Azerbaycan, Ba§kurdistan, 
Kazakistan, Kirgizistan, Moldova, Tataristan ve Tiva’dan birer, Tiirkiye’den ise 119 
heykeltira§ katilrm§ ve 15 giinde hepsi birbirinden guzel ve anlamli amt eserler 
olu§turmu§lardir. Eserler, Hacettepe Universitesi Beytepe Yerle§kesi’nin Ye§il Vadi 
bolgesine yerle§tirilmi§ ve ilgilenenlerin ziyaretine a9ihm§tir. 

Her ikisi de kendi alanmda onemli ve nitelikli bu etkinlik, 9e§itli kurum, kurulu§ ve 
ki§ilerin katkilanyla ger9ekle§tirilmi§tir. Sempozyum, Turk Dil Kurumu ortakligi ile ve 
degerli Balkan Prof.Dr. §iikru Haluk Akalm’m destekleriyle duzenlenmi§tir. Kendisine ve 
Kurum 9ali§anlanna 90k te§ekkur ederim. Turk I§birligi Kalkmma Idaresi Ba§kanligi ve 
Turkiye Cumhuriyeti Ba§bakanlik Tamtma Fonu yonetici ve 9ali§anlanna sagladiklan destek 
i9in te§ekkurlerimi sunanm. 

gali§tay TURKSOY, Hacettepe Universitesi Heykel Boliimu ve ELGINKAN Vakfi 
i§birligi ile duzenlenmi§tir. Kurumlarm yonetici ve elemanlarma 90k te§ekkur ederim. 

Hem Sempozyum hem de £ali§tay’da maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen 
Rektoriimuz Prof.Dr. Ugur Erdener ve Rektor Yardimcimiz Prof.Dr. Hasan Kazdagli olmak 
iizere iiniversitemiz yoneticilerine, degerli katkilan i9in Bilimsel Ara§tirmalar Birimi ile 
Basim, Yayin ve Tamtim Koordinatorlugii’nun biitiin elemanlanna te§ekkurlerimi sunanm. 

Hazirlik 9ali§malarmdan ger9ekle§tirilmesine kadar her a§amada bir ekip olarak 
birlikte 9ah§tigim Tiirkiyat Ara§tirmalan Enstitusii’nun akademik ve idari personeline de 
sevgiyle te§ekkiir ederim. 



Ulkii gELiK $AVK 




Ag i§ Konu$malari 



Acis Konusmalari 



Prof Dr. Ulkii (fEUK§AVK' 

3 . Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu iki temel ve onemli etkinligi 
kapsamaktadir. Biri; yurt di§mdan 50 , yurt i?inden 67 bilim insanmm katilimi ile 26-29 Mayis 2010 
tarihlerinde gcrgcklc^tirilccck bilimsel toplantidir. Sempozyumun ilanim takiben 450 bildirili 
ba^vuru olmu§, ancak toplantimn konulu olmasi ve zaman smirlamasi gibi nedenlerle ba§vurularin 
90gu kabul edilememi§tir. Ba§vuru sahiplerince gonderilen bildiri ozetleri Diizenleme Kurulunun 
on degerlendirmesinin ardmdan Bilim ve Dam§ma Kurulu iiyelerinin gorii^ii almarak kabul 
edilmi§tir. §u an a9ih§mi ger9ekle§tirdigimiz Sempozyum bugiin ogleden sonra ba§layacak bilimsel 
oturumlarla devam edecek ve 26 oturumda 114 bildiri sunulacaktir. Alanda yetkin ve onemli 
akademisyenlerin yer aldigi bu bilimsel toplanti, 29 Mayis Cumartesi giinii diizenlenecek bir gezi 
ile tamamlanacaktir. Tiirkliik Biliminin Orhon Yazitlan ekseninde diinii, bugiinii ve yarini iizerine 
90k onemli gorii§, fikir ve onerilerin 119 gun boyunca tarti§ilacagi bu toplantimn bildirileri kisa siire 
sonra yayimlanarak kalici hale getirilecektir. 

Sempozyuma, Afganistan, Almanya, Altay, ABD, Avusturya, Azerbaycan, Bulgaristan, £in, 
Giircistan, Hollanda, Iran, Ispanya, Isve9, Japonya, Kazakistan, Kirgizistan, Kosova, KKTC, 
Litvanya, Mogolistan, Norve9, Ozbekistan, Rusya, Tataristan, Tiirkiye, Turkmenistan, Ukrayna’dan 
katilan bilim insanlan, katilimlan ile Sempozyumumuzu onurlandirmi§lardir. Kendilerine ayri ayn 
90k te§ekkur ederim. 

Sempozyum Diizenleme Kurulu ile Bilim ve Dam§ma Kurulu uyelerinin 90k degerli 
yardimlan olmu§tur. Ba§ta Prof.Dr. Semih TEZCAN olmak lizere biitiin uyelerimize, §iikranlanmi 
sunanm. 

Sempozyumun diger boliimu; Orhon Vadisi amt, heykel ve balballarmm Tiirk 
Cumhuriyetlerinden gelen 7 , Tiirkiye’den katilan 3 heykeltira§m katilimi ile yeniden yorumlandigi 
Ta§ Heykel £ali§tayi’ndan olu§maktadir. Mahmud Rustamov / Azerbaycan, Ruslan Nigmatullin / 
Ba§kurdistan, Sultan Grigore / Gagavuz Yeri, Dair Tulekov / Kazakistan, Sadabek Ajiev 
/Kirgizistan, Tagir Subkhankulov / Tataristan, Aleksandr Baranmaa / Tiva, Do9.Dr. Turhan ^etin / 
Turkiye, Ercan Saglam / Turkiye, Tanzer Arig / Turkiye, Murat Ye§ilgoz (Asist.), Baran Q’aginh 
(Asist.), degerli heykeltira§lara 90k te§ekkiir ederim. Hacettepe Universitesi Heykel Boliimii 
Ba§kam Do9.Dr. Turhan Cretin ’c hem eseri hem de destekleri i9in ayrica te§ekkur ederim. 

Hazirligi 1 yila, gcr9cklc$tirmcsi ise 19 giine yayilan her iki boliimu de 90k onemli bu 
etkinligin diizenlenmesinde bir9ok ki§i ve kurumun bizim i9in degerli katkilan oldu. Tiirkliik 
Bilimi alanmda 9ali§mi§ ve 9ah§makta olan herkese 90k te§ekkur ediyorum. Degerli 9ali§malan ile 
Turkliik Bilimine biiyiik katkilan olan Prof.Dr. Talat Tekin’i burada saygiyla amyorum. 

Universitemiz Rektorliigiine; ba§ta Rektor Prof.Dr. Ugur Erdener olmak iizere Rektor 
Yardimcilanmiza, Genel Sekreter ve ba§ta Perran Varol olmak iizere Yardimcilarma, Basm-Yaym 
ve Tamtim Koordinatorliigiine, Bilimsel Ara§tirmalar Birimine, Saglik, Spor ve Kiiltiir Dairesi 
Ba§kanligina, Basm ve Halkla Ili§kiler Merkezine, Bilgi i§lem Dairesi Ba§kanhgma 90k te§ekkiir 
ederim. 

I§birligi ile hazirladigimiz Sempozyuma biiyiik destek saglayan Tiirk Dil Kurumuna; ba§ta 
degerli Balkan Prof.Dr. §iikrii Haluk Akalin olmak iizere, Genel Sekreter ve 9ah§ma arkada§lanna 
90k te§ekkiir ederim. 



* Hacettepe Universitesi Turkiyat Ara§tirmalan Enstitiisii Miidiiru 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumi 



TURKSOY’a; ba§ta Genel Sekreter Diisen Kaseinov olmak iizere Yardimcisi Do?.Dr. Firat 
Purta§ ve 9ali§ma arkada§larma te§ekkiir ederim. 

TIKA’ya; ba§ta Balkan Musa Kulaklikaya olmak iizere Balkan Yardimcisi Dr. Mustafa 
§ahin ve yali^ma arkada§lanna te§ekkiir ederim. 

ELGINKAN Vakfma; ba§ta Yonetim Kurulu Ba§kam Cretin Evrenuz olmak iizere biitiin 
Vakif yonetim ve yali^anlanna te§ekkiir ederim. 

T.C. Ba§bakanlik Tamtma Fonuna ve T.C. Kiiltiir ve Turizm Bakanligma te§ekkiir ederim. 
TRT’ye; ba§ta Balkan Ibrahim §ahin olmak iizere Adnan Siier ve Hasan Ali Demircan ile 9ali§ma 
arkada§lanna te§ekkiir ederim. 

Tiirkiyat Ara§tirmalan Enstitiisiinde birlikte 9ali§maktan biiyiik mutluluk duydugum 9ali§ma 
arkada§lanma 90k te§ekkiir ederim. Bir iiyesi olmaktan onur ve gurur duydugum Tiirkliik Bilimi 
ailesinin §u an aramizda bulunan temsilcilerine Sempozyumda ba§anlar diler, saygilanmi sunanm. 
Aynca, Sempozyumumuzun a9 1 1 1 § torenini onurlandiran siz degerli konuklanmiza 90k te§ekkiir 
ederim. 

Saygilarimla. . . 




Agi$ Konu.pnalan 



Dog. Turhan £E 77 A* 



£ok Degerli Hocalanm, Degerli Konuklar; 

Turkiyat Ara§tirmalan Enstitiimiize heykel boliimii olarak ktujiik bir destek verdik. Hocamiz, 
bizim destegimizi biraz abartti, ben 90k te§ekkiir ederim. 

Kisaca ozetlemem gerekirse; Turkiyat Ara§tirmalari Enstitiisiiniin, Orhon Yazitlarimn 
Bulunu§undan 120 yil sonra Tiirkliik Bilimi ve 21 . Yiizyil konulu 3 . Uluslararasi Turkiyat 
Ara§trrmalari Sempozyumunun kii9iik bir par9asim olu§turan Orhon Vadisi Amtlanm Yeniden 
Yorumlamak temali bir Uluslararasi Heykel £ali§tayi planlanmi§tir ki, buna 9ali§tay demek dogru 
degildir. Bizim biiyiik sempozyumlarimiz da hemen hemen aym ol9ektedir. 

Yakla§ik iki haftalik bir 9ali§madan sonra hazirliklar tamamlanmi§, biraz sonra da hep 
birlikte a^i li^ini yaprm§ olacagiz. Hep soylenir ya; bilim ayaklarimizi yere bastmrken, sanat bizi 
daha 90k insanla§tmr, daha 90k insan kilar. Konusu ve malzemesi ne olursa olsun iiniversite 
ortammda ger9ekle§tirilen 9agda§ sanat etkinlikleri bizim a9imizdan olduk9a onemlidir. Bu 9ali§tay 
da bunlardan biridir. Q’iinkii universitelerimizin en onemli gorevi yalmz bilim iiretmek degil, aym 
zamanda kultiirel, entellektiiel ve sanatsal anlamda omek bir model olu§turarak 9agda§ insanm ve 
toplumun geli§imine katkida bulunmak ve onciiluk etmektir. Ancak, gen9ligimizin du§uncelerini 
bilimin i§igiyla aydmlatrrken, duygulanm sanatsal guzelliklerin hazziyla besleyerek saglikli bir 
topluma ula§abiliriz. Ote yandan, bir tur gorsel egitim saglayan bu tur uygulamalarm ve heykel 
sempozyumlarmm zamanla toplum ya§ammda, sanatm gerekliligine dair bir bilincin olu§masi 
a9ismdan da onemli katkilan vardir. 

Farkli ulkelerden gelen sanat9ilan ortak bir mekanda, sanatsal iiretim surecinde bir araya 
getirerek mesleki dayam§ma i9inde bilgi ve teknik deneyimlerin payla§ilmasmm saglanmasi da bu 
tur sempozyumlann bir diger ozelligidir. Aynca, bu tur ortamlar heykel boliimu ogrencilerimiz i9in 
de iyi bir ogrenme ve deneyim kazanma firsati olu§turmaktadir. 

Hocamm da degindigi gibi, yedi Tiirki iilkeden gelen ve 11911 de bizim ulkemizden olmak 
lizere on sanat9inm katilimiyla bu 9ali§tayi ger9ekle§tirdik. Sanat9ilar, Orhon vadisi amtlanm ya da 
Orhon vadisi amtlannm sembolize ettigi kultiirel ortami kendi sanatsal yakla§imlan dogrultusunda 
ele alarak eserlerini olu§turdular. Bu eserler, bir siire 9ali§ma alanlannda, biraz sonra da 
gorecegimiz alanda sergilendikten sonra iiniversitemiz yerle§kesi i9inde belirlenecek bir alanda 
toplu bir §ekilde, birbirlerinden uzakla§trrilmadan sergileneceklerdir. Muhtemelen bu alanm adi da 
“^agda§ Orhon Vadisi” olacaktir. 

Sempozyum dii§iincesini ortaya atarak, fikir babaligi yapan ve ger9ekle§mesi i9in tiim 
ekibiyle birlikte biiyiik 9aba sarf eden Sayin Prof.Dr. Ulku (^clik §avk hocama ve ekibine, bu tiir 
etkinliklerimizden hi9bir zaman destegini esirgemeyen, bu 9ali§tayi da sonuna kadar destekleyen 
Universitemiz idaresine ve ozellikle iki hafta gibi kisa bir siirede biiyiik bir ozveriyle ve i§birligi 
i9inde 9ah§arak eserlerini tamamlayan ve sonsuza kadar bize armagan eden sanat9i dostlanmiza 90k 
te§ekkiir ediyorum. 

Saygilanmla. 



Hacettepe Universitesi, Giizel Sanatlar Fakiiltesi, Heykel Boliimu Ba?kam. 




3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumi 




Agi§ Konu.pnalan 



Prof. Dr. §ukru Haluk AKALIN 



Saym Bakamm, 

Saym Rektoriim, 

Turk dilinin 9e§itli alanlan ve konulan iizerine iilkemizde ve yurt di§mda ara§tirmalar 
yaparak Tihdajeye ve Tiirkliik Bilimine (Tiirkoloji) hizmet eden degerli meslekta§larim, 

Basinimizin Se9kin Temsilcileri, 

Kurumumuzun Hacettepe Universitesi Tiirkiyat Ara§tirmalari Enstitiisii ile i§ birligi 
i9erisinde diizenledigi Orhon Yazitlanmn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21 . 
Yiizyil konulu III. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Toplantisma ho§ geldiniz. Tiirk Dil Kurumu 
olarak iilkemizin en ba§ta gelen iiniversitelerinden Hacettepe Universitesi ile i§ birligi i9erisinde bu 
etkinligi ger9ekle§tirmi§ olmaktan biiyiik bir onur duyuyoruz. Boylesine biiyiik bir etkinlige 
katilarak bu onuru bizimle payla§tigimz i9in hepinize te§ekkiir ederim. 

Toplantimizm admda ge9en Tiirkliik bilimi sozii, bir bilim dab olarak Bati dillerindeki 
kar§iligiyla “Tiirkoloji”yi veya “Tiirkiyat”i ifade etmektedir. 

Genelde Tiirk dili, tarihi, edebiyati ve halk bilimi ara§tirmalanm konu edinen bir bilim dali 
olan Tiirkliik biliminin, dar anlamiyla Tiirk dili ve edebiyati ara§tirmalanm kapsadigi, hatta bazen 
daha dar anlamiyla Tiirk dili ara§tirmalan i9in kullamldigi goriilmektedir. 

Avrupalilann Dogu iilkelerini, halklanm, dillerini, inan9lanm ve kiiltiir degerlerini tammak, 
bu iilkelerle kuracaklan ili§kileri buna gore yonlendirmek, ozellikle de ticari ili§kilerinde 
yararlanmak amaciyla kurduklan “Dogu bilimi”ne veya eski adiyla “§arkiyat”a, Bati dillerindeki 
adiyla “OryantaliznT’e bakarak “Tiirkliik bilimi”nin de aym dii§iince ve ama9la yine Batililar 
tarafmdan kuruldugu zaman zaman dile getirilmektedir. Oysa ger9ek, bundan 90k daha farklidir. . . 
Tiirkliik biliminin temelleri Batililarca degil; Tiirk9enin ilk sozliigii, ilk dil bilgisi kitabi hatta ilk 
Tiirk ansiklopedisi Divanii Lugati ’t-Turk’iin yazan Ka§garh Mahmud tarafmdan atilmi§trr. 

Birka9 sozliik ve birka9 dil bilgisi kitabi di§mda ne yazik ki Tiirk dilinin sonraki donemlerine 
ait soz varhgmi ortaya koyan sozliikler, dil bilgisi ozelliklerini i§leyen kitaplar hazirlanamami§tir. 

Evet, Tiirkliik biliminin temelini yiizyillar once atmi§tik ama daha sonra dilimizin 
ara§tinlmasmi yabancilara birakmi§tik. Tiirkliik bilimi artik Avrupa’da geli§en bir bilim dali haline 
gelmi§ti. 

Ahmet Vefik Pa§a, Muallim Naci gibi edebiyat9ilarm donemin Tiirk9esinin soz varligma 
dayali olarak hazirladiklan sozliiklerle ba§layan yeni donem §emsettin Sami’nin Kamus-i Turkfs\ 
ile Tiirk sozMapiiliik geleneginin kokle§mesini saglami§tir. 

Bu toplantimn 91 ki§ noktasmi olu§turan Orhon Yazitlanmn bulunu§u, Tiirk dili 
ara§tirmalannda oldugu kadar Tiirk tarihinde de yeni bir donemin miijdecisi olmu§tu. Tiirk9enin bir 
uygarlik, bir kiiltiir dili olmadigi; koklii bir tarihi bulunmadigi yolundaki gorii§ler once Orhon 
YazitlarYmn ke§fi, sonra da yazismm 96ziilii§iiyle birlikte ge9erliligini yitirmi§ti. Orhon 
Yazitlan’mn ardmdan Ka§garh Mahmud’un son birka9 yiizyildan bu yana adi ve varligi bilinen 
ancak ele ge9irilemeyen Divanii Lugati ’t-Tiirk adli amtsal eserinin bulunu§uyla Tiirkliik Biliminin 
altin 9agi ya§anmaya ba§lami§ti. 

Tiirkliik Bilimi alamndaki bu geli§meler, 9okmekte olan Osmanli Devleti’nin son yillarmda 
bir 9iki§, bir kurtulu? yolu arayanlara esin kaynagi olmu§tu. Hakimiyet-i Milliyeyi, yani Ulusal 



Tiirk Dil Kurumu Ba§kam 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumi 



Egemenligi esas alan Milli Miicadele’nin ardmdan kurulan gen9 Tiirkiye Cumhuriyeti de Turk 
kahramanhgi ve yiiksek Turk kiihiirii temelinde yiikselecekti. 

Onderligi ve Ba§komutanhgi ile zafere ula§an Milli Miicadele ve yiiriittiigii ger9ek9i di§ 
politikayla §ekillenen Tiirkiye Cumhuriyeti’nin simrlanni Misak-i Milli ile 9izen Gazi Mustafa 
Kemal’in kultiir diinyasimn smirlan ise Tiirk dilinin, Tiirk tarihinin, Tiirk edebiyatimn, kisacasi 
Tiirk kulturiinun yayilma alam kadar geni§lige ve tarihsel derinlige sahipti. tilke smirlan 
bagimsizlik a§kiyla, sava§la, kanla; diplomasiyle, ger9ek9i politikalarla 9izilmi§ti ama dilin, 
edebiyatm, sanatm, kulturiin smirlan dike smirlannm di§ma ta§maktaydi. 

Atatiirk’iin bu dii§iinceyi ger9ekle§tirmek iizere attigi adimlar sayesinde Turk dilinin bilimsel 
yontemlerle, diizenli ve siirekli bir bi9imde, kurumsal ol9ekte ara§tirilmasi, incelenmesi ancak 
Tiirkiye Cumhuriyeti doneminde miimkiin olabilmi§tir. 

Millet olmamn temelinde ortak ge9mi§in, yani tarihin ve ortak dilin bulundugu ger9eginden 
hareketle Tiirk dili, edebiyati, tarihi iizerine ara§tirmalar yapmasi i9in 1924 yilmda Istanbul’da 
Tiirkiyat Enstitiisiiniin kurulu§una onculiik etmi§, 1928 yilmda da Yazi Devrimi’ni 
ger9ekle§tirmi§tir. 

Ataturk’un istegi talimatiyla 1931 yilmda Tiirk Tarih Kurumu, 12 Temmuz 1932 ’de de Turk 
Dil Kurumu kurulmu§tur. 

U9 bine yakm ki§inin izledigi Birinci Turk Dili Kurultayi ilk Turk dili kurultayi olmasimn 
yam sira pek 90k ozelligiyle Tiirk dili tarihinde ilklerin kurultayi olmu§tur. A9ili§mda veya 
kapam§mda a9i§ konu§masi yapmayan Gazi Mustafa Kemal, dokuz gun suren oturumlan ba§mdan 
sonuna kadar izlemi§tir. Kurultaya yalmzca dil bilginleri, ogretmenler degil, §airler, yazarlar, 
gazeteciler, koyluler, Yoriik Turkmen a§iretlerinden temsilciler katilmi§tir. Kurultay radyodan 
naklen yayimlanmi§tir. Tiirk radyoculuk tarihinin ilk naklen yaymlanndan birisi olan Birinci Tiirk 
Dili Kurultayi’nda okunan bildiriler, yapilan tarti§malar radyo araciligiyla herkese ula§trrilmaya 
9ali§ilmi§, herkesin evinde radyo bulunmadigi du§iinulerek §ehirlerin degi§ik yerlerinde kurulan ses 
duzenegiyle konu§malar dinleyicilere ula§tmlmi§trr. I§te bu kurultayda Tiirkge Sozliik’im 
hazirlanmasi, terim 9ali§malanmn yiirutulmesi, tarama ve derleme 9ah§malannm yapilmasi 
kararla§tmlmi§tir. 

Ataturk’un ilgisi kurultay ile de kalmami§tir. Kurumun butiin 9ali§malanm yakmdan takip etmi§, 
onemli gordugu 9ah§malann yapilmasim saglami§tir. Buna en iyi omek 7 Mart 1933 giinu ak§ami 
Tiirk Dil Kurumunu ziyaretidir. Beraberinde Afet Inan, Recep Peker ile birlikte Tiirk Dil Kurumuna 
gelerek Yonetim Kurulu toplantisma katilan Atatiirk, once Kurumun 9ali§malan hakkmda bilgi 
almi§ soma da yapilmasi gerekenler konusunda dii§iincelerini soylemi§tir. Bu dii§iinceler Karar 
Defterini §oyle yazilmi§tir: 

Hami Reis Hazretlerinin emir ve ir§atlan iizerine a§agida yazili i§lerin yapilmasma karar 
verildi: 

A. Divanii Lugati’t-Tiirk terciimesi -alfabetik siraya konulmasi bir an once bitirilerek- 
bastmlacaktir. 

B. §eyh Siileyman Efendi’nin (^agatay Lugati alfabetik siraya konularak hemen 
bastmlacaktir. 

C. Orhon Kitabeleri’nin Ragip Hulusi Bey tarafmdan tespit edilmi§ olan kelimeleri ve 
manalan alfabetik siraya konularak Hami Reis Hazretlerine takdim edilecektir. 

Atatiirk, Tiirk dilinin klasiklerinin giiniimiize kazandmlmasi yoluyla Tiirk dili tarihinin 
aydmlanmasmm onciiliigiinii de yapmi§tir. Ilk iki eserin bir an once basilmasi istenirken Orhon 
Yazitlan’mn soz varligmm alfabetik olarak siralanmasi ve anlamlannm verilmesi ile olu§turulan 
sozliigiin Atatiirk’ e verilmesi, Yazitlara olan ilgisini ortaya koymaktadir. 




Agi§ Konu.pnalan 



vii 



Bir yandan Turk Dil Kurumunun diger yandan Istanbul Universitesi Tiirkiyat Enstitiisii ve 
Edebiyat Fakultesi Turk Dili ve Edebiyati Boliimiiniin 9ah§malari siirerken Ataturk 1935 yilmda da 
Dil ve Tarih-Cografya Fakiiltesinin kurulu§una onciiliik etmi§tir. Biitiin boliimleri Tiirkliik bilimi 
ara§tirmalan fyin gerekli alanlar olarak dii§iiniilen Dil ve Tarih-Cografya Fakultesi ile Tiirkliik 
bilimi ara§tirmalan yeni bir boyut kazanmi§tir. 

Degerli Katilimcilar, 

Atilan bu adimlar, yiiriitiilen 9ah§malar sonucunda diinyada Tiirkluk bilimi ara§tirmalannm 
merkezi olarak Macaristan kabul edilirken artik bu merkez Tiirkiye olmu§tur. 

Bugiin iilkemizde Tiirkliik biliminin en onemli alanlanndan birisi olan Tiirk dili 
ara§tirmalanmn merkezi de hfy ku§kusuz, Tiirk Dil Kurumudur. . . 

Kurulu§undan bu yana, dogrudan dogruya Tiirk dili ile ilgili bine yakm kitap, bini a§km dergi 
yayimlayan; Tiirk dili ile ilgili amtsal eserleri kiiltiiriimiize kazandiran, derleme ve tarama 
9ali§malanyla Tiirk9enin soz varligimn ortaya konulmasma onemli katkilarda bulunan, sekseni 
a§km bilim dalmda terim 9ali§malari yiiriiten Tiirk Dil Kurumu son yillarda yeni ileti§im 
ortamlarmda da Tiirk dilinin biitiin kaynaklanyla yer almasi, diinyamn neresinde olursa olsun Tiirk 
dilinin sozliiklerine eri§imin saglanmasi ugrunda gosterdigi 9abanm da sonu9larmi elde etmi§tir. 

Bugiin Tiirk Dil Kurumunun sozliiklerine ag ortammda http://tdk.org.tr adresine ula§ilabildigi 
gibi cep telefonlarmdaki kablosuz eri§im diizenegiyle de eri§ilebilmektedir. 

(/agimizin bilgiye ve habere ul armada en hizli ve etkin araci Genel Ag’da (internet) ilk 
sozliigii Giincel Tilrkge Sozliik’u 2002 yilmda kullamma a9masmdan sonra ge9en sekiz yillik siire 
i9erisinde Tiirk Dil Kurumu onuncu sozliigii Atasozleri ve Deyimler Sozlugii ’’ nii hizmete sunmu§tur. 

Tiirk dili ara§tirmacilannm kullandigi bir diger kaynak Tarama Sozliigii de sanal ortamdaki 
on birinci sozliigiimiiz olarak Dil Bayrami’nda kullamma a9ihm§tir. 

Biitiin bu soz varligim tek bir veri tabanmda toplayan Biiyiik Tiirk9e Sozliik’ii kullamma 
a9tigimiz giinden bugiine ge9en yakla§ik iki yillik donemde milyonlarca kullamci ziyaret etmi§tir. 
Yalmzca bir haftalik ziyaret9i sayisi 1 milyon 133 bindir... Sanal ortamdaki sozliiklerimizle sozliik 
kullanma ah§kanligimiz yayginla§mi§tir. 

Ge9en ay izmir’de Ege Universitesi ile birlikte diizenledigimiz Tiirk Diinyasi Kiiltiir 
Kongresi’nde ise sanal ortamdaki sozliigiimiizde sozciiklerin parmak alfabesi ile gosterilmesi 
uygulamasi da ba§latilmi§tir. 

Tiirk Dil Kurumu, Tiirk9enin daha da geli§tirilmesi, zenginle§tirilmesi, ozle§tirilmesi, 
evrensel dil konumunun yaygmla§trrilmasi 9ali§malanm bugiin de yiiriitmektedir. 

Yirmi ii9 9ali§ma grubunda, 9e§itli bilim dallannda yeni terim ve kavramlara kar§ilik bulma 
9ali§masmi siirdiirmekte olan Tiirk Dil Kurumu, sekseni a§km bilim, sanat ve spor dalmdaki 
170. 196 terim ile Tiirk dilinin en biiyiik terim sozliigiinii ortaya koymu§ bulunmaktadir. 

Tiirk Dil Kurumu olarak bundan sonraki hedefimiz; telif sorunu olmayan yerli yabanci 9e§itli 
yayinevlerince yayimlanmi§ Tiirk dili ara§tirmalanyla ilgili kitaplarla Kurumumuzun yayimlayacagi 
kitaplan sayisal ve sanal ortama aktarmaktir. Ara§tirmacilarm sik9a kullandigi kitaplan, U9 ayri 
siireli yayimmizm biitiin sayilanndaki yazilan ve Kurumumuzun tarihsel belgelerinden olu§an 
kaynaklan sayisal ve sanal ortama aktararak ba§lattigimiz e -kitap uygulamasmi geni§letmek ve 
yayginlasjtirmak amacmdayiz. Siireli yayin kulliyatimiz §u anda 20 bin 408 makalenin tarn metni ile 
diinyamn her bolgesindeki ara§tirmaciya hizmet veriyor. Dogrudan dogruya Tiirk Dil Kurumu 
sayfasmdan girilerek yapilan arama kullamma a9tigimiz giinden bugiine ge9en on sekiz aylik siire 
i9erisinde siireli yaym veri tabammizda yakla§ik 250 bin kez arama yapilmi§ ve 90 bin kez makale 
indirilmi§tir. Bu sayiya siireli yaym veri tabammiza kendi sayfalarmdan baglanti veren ag sayfalan 




viii 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumi 



dahil degildir. Bu veriler, edebi ve bilimsel eserlerin, kuhuriimiizle ilgili bilgilerin sanal ortama 
aktanlmasi durumunda gorecegi ilgiyi gozler onune sermektedir. 

Oniimiizdeki aylardan itibaren, yeni 9ikacak her kitabimiz ayni zamanda e-kitap olarak da 
iiretilecek ve ag sayfamizda yerini alacaktir. Boylece diinyamn her yerinden ara§tirmacilar e- 
kitaplanmizi birkag dakika i9erisinde ve basili kitaptan 90k daha ucuza edinebilecektir. 

Degerli Meslekta§lanm, 

Atatiirk’iin ba§lattigi Turk Dili Kurultayi gelenegini ya§atan Turk Dil Kurumu bu kurultaylan 
uluslararasi alanda bilim §olenine d6nii§tiirdii. Kurultaylann yam sira gerek Ankara’ da gerek 
Edime’den Ardahan’a, Acigol’den Digor’a yurdun dort bir ko§esinde gerek yurt di§mda diizenledigi 
soyle§i, a9ik oturum, bilgi §oleni ve 9ali§taylarla Turk dili ile ilgili konulan bilim diinyasimn ve 
kamuoyunun giindemine ta§iyor Tiirk Dil Kurumu... Son yillarda iiniversitelerimizle i§ birligi 
i9erisinde diizenledigimiz etkinliklerden birka9i §unlardrr: Ardahan Universitesi ile Kafkaslarda 
Tiirk Dili ve Kiiltiiriiniin Etkileri, Nev§ehir Universitesi ile Karamanli Tiirkycsi ve Grek Harfli 
Turk9c Metinler, Kafkas Universitesi ile Uluslararasi Turkiye Turk9csi Agiz Ara§tirmalan 
Cali§tayi, Kmkkale Universitesi ile Kitle ileti§im Ara9lannda Tiirk9enin Kullammi Bilgi §oleni, 
Eski§ehir Osman Gazi Universitesi ile Tatar TMa^esi Ara§tirmalan Bilgi §oleni, Sakarya 
Universitesi ile Balkan Ulkelerinde Tiirk9c Egitimi ve Yayin Hayati Bilgi §oleni, Istanbul 
Universitesi ile Dogumunun 990 . Yilmda Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Bilgi §oleni, 
Gazi Universitesi ile Tiirkluk Ara§tirmalannm Bugunku Durumu ve Sorunlan, Afyon Kocatepe 
Universitesi ile Uzak Asya’ dan On Asya’ya Eski Tiirk9e, Ege Universitesi ile birlikte Tiirk Dunyasi 
Kiiltur Kongresi... 

Degerli Konuklar, 

Katilimimzla onurlandirdigmiz Orhon Yazitlannm Bulunu§undan 120 Yil Soma Tiirkluk 
Bilimi ve 21 . Yiizyil konulu III. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Toplantisi da Tiirk Dil 
Kurumunun Hacettepe Universitesi ile i§ birligi i9erisinde ger9ekle§tirdigi onemli bir etkinliktir. Bu 
toplantiya sunulacak bildirilerle Tiirkliik bilimi alamnda yeni geli§meler kaydedilecegine inamyoruz. 

Toplantimiza katildigmiz i9in hepinize ayn ayn te§ekkiir ederim. 

Bu toplantimn ba§anyla ger9ekle§tirilmesinde biiyiik emekleri bulunan Hacettepe 
Universitesi Tiirkiyat Ara§tirmalari Enstitiisiine, degerli miidiirii, boliim arkada§im Prof. Dr. Ulkii 
(^clik §avk ve 9ali§ma arkada§lanna, toplantimiza katkida bulunan Kiiltiir ve Turizm Bakanligma, 
Ba§bakanlik Tamtma Fonuna, TIKA’ya, Tiirksoy’a, Elginkan Vakfma; ogretim ve bilimsel 
ara§tirma i9in sagladigi geni§ olanaklann yam sira bilimsel etkinliklere verdigi destekle Hacettepe 
Universitemizi iilkemizin en gii9lii akademik kurumu haline getiren degerli rektoriimiiz Prof. Dr. 
Ugur Erdener’e §iikranlanmi sunanm. 

Bu toplantimizm ba§anyla ger9ekle§tirilmesinde emekleri ge9en Kurum Genel Sekreterimize, 
Idari ve Mali I§ler §ube Miidiiriimiize, uzmanlanmiza ve 9ali§ma arkada§lanma te§ekkiir eder, 
hepinizi en derin saygilanmla selamlanm. 




Agi§ Konu.pnalan 



Diisen KASEiNOV* 



Saym Bakamm, 

Saym Rektoriim, 

Saym Tiirkiyat Ara§tirmalari Enstitiisii Miidiirii, 

Degerli Katilimcilar, 

TURKSOY Genel Sekreteri Diisen Kaseinov adma sizleri selamlamaktan biiyiik mutluluk 
duymaktayim. 

Saym Kaseinov Kazakistan’m ba§kenti Astana’da devam eden TURKSOY ile Tiirkiye 
Mimarlar ve Miihendisler Birliginin ortakla§a diizenledigi Turkiye Cumhuriyeti Cumhurba§kam 
Abdullah Gill ve Kazakistan Cumhurba§kam Nursultan Nazarbayev’in de onur konugu olarak 
katildigi Tiirk Diinyasi Mimarlik ve §ehircilik U9iincii Kurultayi nedeniyle bu onemli etkinlige 
katilamami§lardir. 

“ Orhon Yautlanmn Biiliimisiindan 120 Yil Soma Tiirkliik Bilimi ve 21. YuzyiE 
konulu 3 . Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu’nun duzcnlcyicilcrinc te§ekkurlerini 
bildirmekte, ba§anli dileklerini iletmektedirler. 

Hacettepe Universitesi TURKSOY’a destek veren onde gelen yiiksek ogretim 
kurulu§lanndadrr. Bu Sempozyum kapsammda Orhon Vadisi Amtlanm Yeniden Yorumlamak 
temali Ta§ Heykel £ali§tayi’m da birlikte gcrgcklc^tirmi^ bulunmaktayiz. Birazdan Tiirk 
Diinyasimn hcykcltira^lannin eserlerinin agili^ini birlikte yapacagiz. 

Bu vesileyle Prof.Dr. Ulkii (^clik §avk ba§ta olmak iizere tiim emegi ge9enlere TURKSOY 
adma bir kez daha te§ekkiir eder, saygilar sunanm. 



* TURKSOY Genel Sekreteri 




3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumi 




Agi§ Konu.pnalan 



Musa KULAKLIKAYA* 



Degerli Bilim Insanlan, Degerli Katilimcilar; 

Kurumum ve §ahsim adma hepinizi en i?ten duygulanmla selamlayarak sozlerime ba§lamak 
istiyorum. Insanlik tarihi boyunca kimilerine gore medeniyetler gati^masi kimilerine gore de 
medeniyetler kar§ila§masi dedigimiz bir sure? ya§anmaktadir. Admi ne koyarsak koyalim in s anlik 
tarihi boyunca medeniyetler kurulmu§, yeni medeniyetler eskilerinin yerini almi§ ama hi9birisi 
birbirinden bagimsiz telakki edilemeyecek kadar birbirini etkilemi§ ve sanki birbirinin devami olan 
medeniyetler olarak algilanagelmi§lerdir. Biz Tiirkler olarak ta, bir taraftan kendine ozgii bir 
medeniyet anlayi§i ortaya koyan ama diger taraftan da gerek tevaruz ettigi go?ebe kiiftiiriiniin 
izlerini ta§idigi i?in gittigi her yerde kar§ila§tigi medeniyetleri hem etkileyen hem etkilenen ama 
neticede o ozgiinlugunii siirekli muhafaza eden bir medeniyet anlayi§ma sahibiz. Bu itibarla tarihte 
kar§ila§tigimiz onemli medeniyetleri §oyle bir goz oniinde bulunduracak olursak; £inlilerle 
kar§ila§mi§iz, Mogollarla kar§ila§mi§iz, Islam kiilturuyle tam§mi§iz, Araplarla kar§ila§mi§iz, 
Farslarla kar§ila§rm§iz. Bugiin sahip oldugumuz dil ba§ta olmak iizere medeniyetlerimizin temel 
ta§mi olu§turan biitiin unsurlann i?indc bu etkileri, bu yiizle§meyi, bu kar§ila§mayi goriiyoruz, 
hissediyoruz. Bunu en iyi anlayan da siz bilim insanlansmiz §uphesiz. 

Degerli Katilimcilar; tarih, belki bir karanhk daha dogrusu insanligm karanhgi, belki 
insanligin yannim aydmlatacak bir i§ik olabilir. Eger biz tarihin derinliklerine gomulii kalip tarihte 
ortaya konulan giizellikleri sadece goriip giiniimuze yansitamazsak, gelecegimizin in§asmda onun 
bize biraktigi derslerden yararlanamazsak, bizim karanhgimiz olacaktrr. Ama diine bakarak diiniin 
tecrubelerini, derslerini bugiinkii hayatimizm §ekillendirilmesinde ve gelecegimizin in§asmda eger 
kullanabilirsek, tarih i§te o zaman bizim i?in bir i§ik olacak, yol gosterici olacaktir, §uphesiz. Bu 
vesileyle sempozyumun konusunu te§kil eden Orhun Amtlan ile ilgili de Kurumumun 
9ali§malanndan bir nebze bahsetmek istiyorum. 

TIKA, bildiginiz gibi 1992 yilinda kurulmu§, kuruldugu donem itibari ile diinya 
cografyasmda yeniden yapilanmamn ya§andigi bir donemde, bir anlamda yeniden kultiirel 
farklila§malarm ortaya 9iktigi bir donemde kurulmu§ ve kurulu§ ama9larmm ba§mda da Tiirk dilinin 
ve kulturiiniin ya§atilmasi, gelecek nesillere aktanlmasi onemli bir gorev olarak kendisine verilmi§ 
bir kurumdur. Bu bilkHple, daha kurulu§unun ilk yillarmda 1993 yilmda 9ali§malarmm ba§ladigi 
Mogolistan ve 9evresindeki tarihi eserlerin, Tiirk donemine ait tarihi eserlerin incelenmesi, 
canlandinlmasma yonelik bir proje geli§tirilmi§ ve ilk basamak olarak ta Mogolistan’ da bu 
9ali§malann ba§latilmasi 6ngorulmu§tur. 1996-2004 yillan arasmda yapilan kazi ve benzeri bilimsel 
ve arkeolojik 9ali§malar neticesinde ger?ekten gerek Turk tarihine gerekse o donemin ya§am tarzma 
i§ik tutacak onemli bilgi ve belgelere ula§ilmi§tir. Bir yanda Orhun yazitlarmm yer aldigi Orhun 
vadisinde ve diger yanda da Tonyukuk yazitlarmm bulundugu Nalayh bolgesinde yapilan 9ah§malar 
ve bu 9ah§malarda ortaya 9ikarilan eserlerin once bir depo miizede muhafaza edilmesi, daha sonra 
Mogolistan hukumeti ile i§birligi halinde Mogolistan’m ba§kenti Ulanbatur’daki milli miizede 
a?ilan, yine ba§kanlanmizm destekleriyle ol upturn I an Tiirk seksiyonunda bu kazilarda elde edilen 
eserler depikalan yapilarak sergilenmi§tir. Daha sonraki donemde ise amtlarm bulundugu ozellikle 
Orhun Am tlan ’nin bulundugu bolgeye ula§imi saglayacak 46,5 km’lik yol ve daha once depo miize 
olarak yapilan binamn miizeye d6nii§turiilmesiyle bizim a?imizdan proje tamamlanmi§ oldu. Bu 
kazilarda elde edilen eserler, ozellikle Tiirk hiikiimdarlarmm ozel e§yalarmm bir anlamda Bilge 
Kagan hazineleri diyebilecegimiz hazinelerin ortaya 9ikmasma neden olmu§tur. Bir?ok altm, 



* Tiirk l§birligi ve Kalkmma idaresi Ba§kani 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumi 



xii 



giimii§, ozel e§ya vb. tarihe i§ik tutacak Turk hakanlannm ozel e§yalan hakkmda bizlere fikir 
verecek, o donemin ya§antisim bizlere anlatacak bu onemli eserler yapilan bu 9ali§malarla ve 
kurulan bu miize ile koruma altma almmi§, gelecek nesillere saglikli bir §ekilde ta§mmasma, 
aktanlmasma vesile olmu§tur. 

Degerli Katilimcilar, Ba§kanhgim Te§kilat Kanunuyla kendisine verilen Turk Dilinin ve 
Kiiltiiriiniin yaygmla§tinlmasi amacma matuf olarak gerek dil konusunda gerekse ortak kultiirel 
degerlerimizin ya§atilmasi konusunda 9e§itli 9ali§malar yapmakta, projeler iiretmekte ve bu tiir 
9ali§malara destek olmaktadir. Bunlann baspnda, Turk dilinin akademik anlamda ogretilmesi 
amaciyla geli§tirdigimiz ve 2000 yilmdan bu yana ba§anyla uyguladigimiz 25 iilkede 35 
iiniversiteyle birlikte yiiriittiigiimiiz Tiirkoloji projesi onemli bir projedir §iiphesiz. Ulkemizin 
giizide iiniversitelerinden gonderilen ogretim elemanlarmm destegiyle ve ili§ki kurdugumuz 
iiniversitelerin bize sagladigi imkanlarla Turk dilini akademik anlamda ogretmeye 9ali§iyoruz. Her 
yil 5000 civannda ogrenci bu projeden yararlamyor, ba§anli olan ogrencilerden 100 adedini de her 
yil ulkemize getirip ulkemizin tarihini, kulturiinii tamtmaya, bizleri, ogrendikleri dili, arkasmdaki 
kiilturii daha yakmdan tammalanna firsat veriyoruz. Bu ama9la 9ali§tigimiz ulkelerde gerek Tiirkiye 
ile i§ yapan yerel i§ adamlanna gerekse o ulkelerde i§ yapan Turk i§ adamlanna hizmet etmek 
amaciyla geli§tirdigimiz Tiirk9e kurslanyla bugunden sonra artik yeni olu§turulan Yunus Emre 
Vakfi ve bu ulkelerde a9ilan Yunus Emre Kiiltiir Merkezleri bu misyonu belki devralacak ama bu 
siire9 i9erisinde bizim 9ali§malarirmz belki bir sure daha devam edecek. Bu Turk9e kurslanyla da 
halka, akademik 9evrelerden gelen insanlara, ara§tirmacilara yonelik Turk9e kurslan da yine bu 
kapsamda degerlendirilebilecek onemli bir proje alamdrr. Bunun yamnda ortak kultiirel 
degerlerimiz olan tarihi eserlerin restorasyonu konusunda gerek Orta Asya cografyasmda gerekse 
Osmanli eserlerinin yogun olarak bulundugu Balkanlar ve Orta Dogu’da bu eserlerin restorasyonu 
konusunda halen devam eden 15 adet restorasyon 9ali§mamiz bulunmaktadir. Bunlar oniimuzdeki 
donemde de diger kurumlanmizla i§birligi halinde devam edecek onemli 9ali§malardrr. Yine daha 
once birlikte ya§adigmuz 9e§itli halklarla ili§kilerimizin tarihi dayanaklanm olu§turan Osmanli 
ar§ivleri, sadece iilkemizde degil Suriye ba§ta olmak iizere Orta Dogu’daki ulkelerde ve 
Balkanlarda Bosna Hersek’ten Kosova’ya, Sirbistan’a varana kadar 90k geni§ bir cografyada 
bulunmakta ve o donemin gerek yonetim gerek folklorik birtakim degerlerini bizlere anlatacak 
onemli belgelerdir, §uphesiz. Bu ama9la, Devlet Ar§ivleri Genel Mudurliigiimuzle i§birligi halinde 
bu ulkelerdeki ar§ivlerin dijital ortama aktarilmasi ve korunmaya muhta9 belgelerin 
restorasyonunun yapilarak saglikli bir §ekilde muhafazasmm saglanmasi amaciyla yuriittugiimuz 
ar§iv 9ali§mamiz da onemli 9ali§malardan biridir. Son olarak, fazla vaktinizi aimak istemiyorum, 
kiiltiir, sanat ve bilimsel alanda yapilan benzer kongre, konferans, 9ali§tay gibi 9ali§malara 
ba§kanligimiz, biit9e imkanlan 9er9evesinde destek olmakta ve bu tiir 9ali§malara destek olmaktan 
da ben kurum ba§kam olarak son derece onur ve gurur duymaktayim. 

Degerli dostlar, boylesine tarihimize i§ik tutacak, gelecegimizi aydmlatacak onemli bir 
9ali§maya ev sahipligi yaptigi i9in Hacettepe Universitesine ve Tiirkiyat Ara§tirmalan Enstitiisiine, 
bu etkinligi birlikte ger9ekle§tiren Tiirk Dil Kurumuna ve i§birligi yapan tiim kurum ve kurulu§lara, 
bildirileriyle bu etkinligi anlamlandiran ve yaptigi sanatsal 9ali§malarla bu etkinligi ta9landiran 
biitiin katilimcilara, biitiin katki saglayanlara en i9ten duygulanmla te§ekkiir ediyor, ba§anlanmzm 
devammi diliyorum. 

Saygilarimla. 




Agi§ Konu§malari 



xiii 



Prof.Dr. Hasan KAZDAGLf 

Atatiirk Kiiltiir, Dil ve Tarih Yiiksek Kurumunun Degerli Ba§kam, TIKA’nm Degerli 
Ba§kam, Turk Dil Kurumunun Degerli Ba§kam, TURKSOY’un Degerli Temsilcileri, 
Universitemizin fAk Degerli Yoneticileri, Degerli Hocalanmiz ve bu Sempozyum vesilesiyle 
aramizda bulunan, uzaklardan buraya gelen £ok Degerli Konuklar, Akademisyenler. 

Hepinizi saygiyla, sevgiyle selamliyorum, ho§ geldiniz. 

Universitemiz Tiirkiyat Ara§tirmalan Enstitiisii, Turk Dil Kurumu ile birlikte ve az once 
adlanni saydigimiz diger kurulu§larm 90k degerli katkilanyla 3. Tiirkiyat Ara§tirmalan 
Sempozyumu’nu gcrgcklc^tiriyor. Bu seneki konumuz, “Orhon Yazitlannm Bulunu§undan 120 Yil 
Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yuzyil”. Bu son derece onemli bir konu ve universitemiz, enstitiimiiz 
ve diger birimlerimiz vasitasiyla bu konunun i§lenmesi konusunda gelen teklifi biiyiik bir 
memnuniyetle kabul etti ve en iyisinin gcrycklc^mcsi i9in de en fazla destegi vermeye yali^ti. 
Bildiginiz gibi, ileri gelen Turkologlardan Prof.Dr. Muharrem Ergin, Orhun Amtlan’m a§agidaki 
sozlerle tamtmaktadir: 

“Turk admin, Turk milletinin isminin gegtigi ilk Tiirkge metin. ilk Turk 
tarihi. Taglar iizerine yazilmig tarih. Turk devlet adamlannin millete 
hesap vermesi, milletle hesaplagmasi. Devlet ve milletin kargilikli 
vazifeleri. Turk nizamimn, Turk toresinin, Turk medeniyetinin, yiiksek 
Turk kiiltiiriiniin biiyiik vesikasi. Tiirk askeri dehasinin, Tiirk askerlik 
san’atinm esaslari. Tiirk gururunun il&hi yiiksekligi. Tiirk feragat ve 
faziletinin biiyiik ornegi. Tiirk igtimai hayatmin ulvi tablosu. Tiirk 
edebiyatmin ilk gaheseri. Tiirk hitabet sanatmin erigilmez gaheseri. 
Hiikiimdar&ne eda ve ihtigamli hitap tarzi. Yalin ve keskin iislubun 
gagirtici numunesi. Tiirk milliyetgiliginin temel Jdtabi. Bir kavmi bir millet 
yapabilecek eser. Asirlar iginden milli istikameti aydinlatan i§ik. Tiirk 
dilinin miibarek kaynagi. Tiirk yazi dilinin ilk, fakat harikulade i§lek 
ornegi. Tiirk yazi dilinin baylangicmi miladin ilk asirlanna gikartan delil. 

Tiirk ordusunun kurulugunu en az 1250 sene oteye gotiiren vesika. 

Tiirkliigiin en biiyiik iftihar vesilesi olan eser. Insanlik aleminin sosyal 
muhteva bakimindan en manali mezar tag lari ”, 

Daha da uzayip gidiyor. Sempozyum aslmda bu metinden hareketle bir anlamda yola 9ikti. 
Bundan 13 yuzyil once yazilmi§ ve bulunu§undan giiniimuze kadar 120 yil gcymi^ olmasma 
ragmen, acaba biz bu yazitlan yeterince anlayabildik mi, anlatabildik mi, tamtabildik mi? Oradaki 
uyarilan dikkate alip geregini yerine getirebildik mi? Ilk 10 yilmi idrak ettigimiz 21. yuzyilda 
Turkliik Bilimi ne a§amada? Kurcscllc^cn Diinya Sistemi ve Avrupa Birligi’ne uyum yali^malarinda 
Tiirkliik Bilimi’ne dii§en gorevler var midir? Varsa bunlar nelerdir, nasil yerine getirilebilir? Acaba 
ge9 kalma gibi bir liiksiimiiz var mi? Harekete ge9mek i9in neler yapilabilir? Diinya iizerinde 90k 
geni§ bir cografyada siirdiiriilen Tiirkliik Bilimi 9ali§malanm yiiriitenler birbirleriyle yeterince 
haberle§me i9erisinde midirler? gibi konulan bize 9agri§tirdi, akhmiza getirdi ve Enstitiimiiz Tiirk 
Dil Kurumu ile i§birligi yaparak bu sempozyumu diizenleme karan aldi. Tabii ki 114 bildiri, 90k 
degerli bilim adamlannin katilimiyla, oniimiizdeki giinlerde sempozyumumuzda konular tek tek 
i§lenecek. Yakla§ik iki hafita once ba§lattigimiz Heykel ^ali§tayi ile de bunu ta9landiracagiz. Az 
once Heykel Boliim Ba§kammizm ifade ettigi gibi; bu amtlar 90k degerli sanat9ilar, Tiirk 
Diinyasi’nm yedi ayn iilkesinden gelen sanat9ilarla olu§turuldu bu kadar kisa siire i9erisinde. Biraz 
sonra, birlikte onlarm a9ili§im ger9ekle§tirecegiz. Biz Universite olarak, boylesine onemli bir 
etkinlige ev sahipligi yapmaktan son derece mutluyuz ve gurur duyuyoruz. Inamyoruz ki; bu tiir 



Hacettepe Universitesi Rektor Yardimcisi 




xiv 3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalari Sempozyumi 



9ali§malar, bu tiir bilimsel yakla§imlarla, ge9mi§imizi daha iyi anlayabilecek ve gelecegi 
yorumlamada, az once TIKA Ba§kammizm da ifade ettigi gibi, bize 90k daha yeni i§iklar gelmi§ 
olacaktir diye du§uniiyoruz. Tabii Turk Dil Kurumu 90k biiyiik destek oldu, daha dogrusu birlikte 
yaptik. “BMikten gu9 dogar” ifadesinin de giizel bir omegini burada verdigimizi du^unuyorum. 
Diger onemli kurumlar her zaman yammizdaydi. Onlarla boylesine onemli bir konuyu sizlerin 
kar§isma, herkesin kar§isma, ilgilenenlerin kar§isma toplu halde, diizenli bir §ekilde 9ikarma firsati 
bulduk. 

Te§ekkurlerimiz herkese, ba§ta Turkiyat Ara§tirmalan Enstitiisu Muduriimuz Prof.Dr. Ulkii 
(^clik §avk’a. Burada Rahmetli Prof.Dr. Cihat Ozonder’i de anmakta biiyiik fayda var. Kendisine 
tekrar Tann’dan rahmet diliyoruz, bu tiir 9ah§malann ba§langicmi yaptigi i9in. 

Turk Dil Kurumu Ba§kammiza, TIKA Ba§kammiza, TURKSOY’a, Tamtma Fonuna, TRT’ye 
ve emegi ge9en diger kurumlara Universitem adma ayn ayn te§ekkur ediyorum. 

Saym Rektoriimuz bu toplantida mutlaka bulunmak istiyordu ama Yuksek Ogretim 
Kurumunun verdigi bir gorevle §u anda yurtdi§mda bulunuyor. Kendisi de ba§an dileklerini, 
saygilanm ve iyi bir sempozyum ge9mesi dileklerini iletmemi istedi. 

Ben tekrar te§ekkur ediyorum. Bu sempozyumun 90k iyi ge9mesi ve bundan sonraki 
ara§tirmalara yol a9masmi diliyor ve saygilar sunuyorum. 




ORHUN YAZITLARINDA -mA- OLUMSUZLUK i§ARETLEYiCiSi ALAN FULLER 

A. Deniz AB/K 

1. Dilbilimi ve dilbilgisi alamnda olumsuzluk bir kategori olarak incelenmektedir. 
Olumsuzluk, 9e§itli i§aretleyicilerle ortaya 9ikar. Bu i§aretleyiciler, bagimli veya bagimsiz bi9im 
birimler olabilir. Soz dizimine dayanan olumsuzluktan ve i§aretleyicilerin butuniiniin olu§turdugu 
olumsuzluktan da soz edilebilir. 

Topaloglu, olumluluk i9in “yuklemin anlattigi kili§ veya olu§u dogru, olabilir ya da zorunlu 
gosteren kategori” tammim verir (1989, s. 113). Olumsuzluk i9in ise “yuklemin anlattigi kili§ veya 
olu§u inkar ya da reddetme yoluyla gcr9cklc§tircn kategori” tammim verir (1989, s. 113). 

Vardar vd.’de, olumluluk “Olumsuzluga kar§it olarak tiimcenin yukleminin anlattigi olu$u 
dogru, olanakli, olasi, zorunlu olarak gosteren ulam. Omegin arkada§im geliyor cumlesi olumluluk 
i9erir.” a9iklamasi yer alir (Vardar vd. 1998, s. 158). Aym 9ali§mada, olumsuzluk iyin ise 
“Tiimcenin i9erdigi yuklemin anlattigi olu§u yadsima yoluyla ger9ekle§tiren ulam. Omegin 
“arkada§im gitmeyecek” tiimccsi olumsuzluk i9erir. Turk9ede eyleme olumsuzluk kavrami -me(- 
ma) ekiyle katilir.” a9iklamasi bulunur (B. Vardar vd. 1998, s. 158). Terim olarak verilen 
maddelerden biri de olumsuzluk ogesi terimidir. Bu terimin a9iklamasmda da -mA- verilir (Vardar 
vd. 1998, s. 158). 

Olumsuzluk ile fiilin gosterdigi hareketin yapilmamasi aym degerde degildir. Fiilin 
yapilmamasi, anlam bilgisi a9ismdan bir degerlendirme olan olumsuzluk kavrammdan farkli 
incelenmelidir. Ancak 90gu kez anlam bilgisi incelemesi ile bi9im bilgisi incelemesi birbirine 
kan§maktadir. Anlam olarak olumsuzluk degeri ta§iyan bir fiile, -mA- eklendiginde anlam olumlu 
hale gelmektedir. Ancak bu yapiyi sozcedeki / ciimledeki diger ogeler kuwetlendirir veya ortaya 
9ikarrr. Soz ogeleri olumsuz birim ta§imasma ragmen anlamca olumluluk veya olumlama degeri 
ta§iyabilir. Anlam incelemelerinde de kiplik (modality - konu§urun oznel durumu) kavrami ortaya 
9ikar. Olumsuzlugu kimi dilbilimciler kipligin alt boliimlerinden biri sayarlar (Frawley, 1992, s. 
384). Olumlu goriinumde olup diger unsurlarla olumsuzluk degeri ta§iyan yapilar da vardir. 

1.1. Orhon Tiirk9esinde fiillerde, diger i§aretleyiciler di§mda, -mA- soylu olumsuzluk 
i§aretleyicileri olarak -mA-, -mAz ve -mAtl(n), -mAyln bi9im birimlerini goriiruz. 

Gabain, -mA- ekini yapim ekleri i9erisinde vermi§, olumsuzluk bildirdigini ve yapim ekleri 
i9erisinde son ek olduguna i§aret etmi§tir (1988, s.59,158). 

Talat Tekin, Orhon Tiirkgesi Gramerf nde soz dizimi boliimu i9erisinde, olumsuzluk 
ba§ligmda, olumsuz ciimlelerde yuklemin bir olumsuzluk ogesi taspdigim soyler. Olumsuzlugun 
“yuklemin olumsuz fiil bi9imi, yok ile kurulan yuklem ve yukleme e§lik eden yok” sozii ile 
olu§turuldugunu belirtir (T.Tekin 2000, s. 212, 481). T.Tekin, -mA- i§aretleyicisini herhangi bir 
ba§lik altmda incelememi§tir, ancak -mAz ekli olumsuz b^imler ba§ligi, son eylem b^imleri 
i9erisinde yer alir (T.Tekin 2000: 188, 439). Eylem zarflan i9erisinde de -mAtl(n) bi9im birimini 
-yU, -(X)p, -(X)pAn ekli eylem zarflarmm olumsuzu olarak vermi§ti (2000, s.177, 421). 

Erdal, A Grammar of Old Turkic’ te fiil kategorileri ba§ligmda olumsuzluk kategorisini verir. 
Olumsuzlugun -mA-, yok ve +sXz ile ortaya 9iktigmi belirtir. -mA- ‘nrn bitimli ve bitimsiz fiil 
§ekillerinde yer aldigim ancak -gUgl bi9iminin nadiren -mA- ile kullammmm olduguna i§aret eder 
(2004, 229). Old Turkic Word Formation da. olumsuzluk eki -mA-‘nm yapim eki ile i§letme eki 
arasmdaki smirda olduguna deginir (Erdal, 1991, s. 29); 9ali§mada -mA-, yapim eki olarak 
goriilen bi9im birimler arasmda yer almamaktadir. 

Yapim eki ile i§letme eki arasmdaki bu konumuyla -mA-, fiil yapim ekleri i9erisinde son 
ektir. Bu bi9imbirimden sonra fiil yapim gorevli birim gelmez (Gabain, 1988, s. 59, 158). Ancak 
Divanii Lugati ’t- Turk’ tck\ dortluklerde, -mAdlp kullammi, -d- bi9imbirimini kar§imiza 9ikarmi§ 
gibi goriinmektedir (bkz. Tekin, 1989, s.234 kormedip). Fakat bu kullammda, bir yapim 
biriminden 90k, bir kuvvetlendirme unsuru oldugu dii§unulmelidir. §inasi Tekin’ in, ingip 
kelimesinde, bir ap/ep edatimn varligimn muhtemel oldugu dii§uncesi dikkate almirsa, -mAdlp 
bi9imi i9in de benzer durum tarti§ilabilir (Tekin, 2001, s. 250). 

Orhon Yazitlarimn Bulunupindan 120 Yd Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyd konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 15-30 




16 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



-mA- bisim biriminin i§lev a9ismdan aradaki durumu dolayisiyla ara§tirmacilann bu ogeyi 
ta§iyan yapilarda zaman zaman farkli uygulamalan da goriiliir. Omegin, T.Tekin Orhun 
Yazitlari’nda (1988) sozliikte, bilme-, birme-, bolma-, e§itme-, emgetme-, idma-, kalma-, 
kazganma-, kilinma-, korme-, olurma-, sima-, taplama-, tegme-, telinme-, tolgatma-, uma-, udima- 
fiillerini ayn madde ba§i olarak almi§tir. Buna kar§m -mAz geni§ zaman ekli yapilar ve -mati zarf 
fiil ekli yapilar olumlu fiil govdeleri altmda verilmi§tir. Tunyukuk yayimnda, -mA-‘li govdeler, 
madde ba§mm i9erisinde verilmi§tir (Tekin, 1994). 

1.2. -mA-'ma kokeni ile ilgili degi§ik gorii§ler bulunmaktadir. Talat Tekin (2003/1989) ve 
§inasi Tekin (2001/1990) makalelerinde, ek hakkmda ilk olarak gorii§ bildiren Bang’m 
goru^undcn ba§layarak bu goru^lcrc deginmi§ ve kendi goru§lerini vermi§lerdir. T. Tekin, 
Ramstedt’in -m (fiilden isim)+ e- (olumsuz yardimci fiil), onerisini uygun bulur ve Altay dillerine 
ait delillerle destekler (2003, s. 250 vd.). §. Tekin, ekin Toharca bir almti kelime oldugunu one 
surer (2001, s. 49 vd.). 

T.Tekin, -mAtl(n) ekinin yapisim a9iklarken de -mA-' nm yapisim tekrar etmi§ ve -f/’nin 
bir zarf fiil eki oldugunu, bu zarf fiil ekinin Altayca e- olumsuzluk fiili iizerine geldigini 
Hala99adan da tamklar vererek anlatmi§trr (2004, s. 620 vd.). 

1.3. Olumsuzun kuwetlendirmesi ba§ligi ile Gabain idi, nen, ariti ve anmintin kelimelerini 
verir (1988: 106, 354). Gabain aynca kigig kelimesini de olumsuzun kuvvetlendirilmesinde 
saymi§tir (1988: 78, 214). 

2. Bu bildiride 69 yazitta -mA- ; -mAti(n); -mAz; -mAyln i§aretleyicisini alan fiiller ayri 
ayn incelendi, Bilge Kagan Yazitmda 22; Kol Tigin Yazitmda 19; Tunyukuk Yazitmda 16 fiilin 
bu i§aretleyicilerle kullamlmi§ oldugu goriildu. 

2.1. Bilge Kagan 

Bilge Kagan (BK) yazitmda i§aretleyici alan 24 fiilin 12’ si ge9i§li fiildir. Bu fiillerin 6 
kullammda, belirli ge9mi§ zaman, 4 kullammda emir, 3 kullammda §art, 1 kullammda geni§ zaman 
9ekiminde, 8 kullammda sifat fiil, 3 kullammda zarf fiil olarak bulunduklan goriilur. Bu fiiller, 
fiillerin kilmi§i bakimmdan degerlendirildiginde ise 6 fiilin bitimli, digerlerinin surekli fiiller 
olduklan goriilur. Fiillerin kullamm sikliklanna bakildigmda en sik kullamlan fiiller sirasiyla bol- 
3/29, hi- 2/21, olur- 2/20, kel- 2/18, al- 2/13, bil- 7/10, kor- 2/8, id- 2/7, sakin- 1/5 fiilleridir. 
Olumsuz kullammi en yiiksek fiil, bil- olarak goriilmektedir. Bilge Kagan’ da. emgetme-, kidma-, 
kilinma-, sima-, tolgatma-, udima- fiillerinin -mA- ‘sizkullammlaribulunmaz. 

1. ADRIL- /gC9i$siz/, /§art/, /bitimli/ 

BK K13 ..(...bu yeringde su)bungd(a adnlmasar) ... 

Tamamlanmi§ metin, sozliikte madde ba§i olarak almmami§. KT ve BK’de goriinen metinde yok. 

2. AL- /ge9i§li/, /zarf fiil/, /siirekli/ 

BK K6 igidmisj kaganmgm K7 sabm almatin yir sayu bardig 
BK 1/13: al-mAtm / al- 

3. BIL- /ge9i§li/, /sifat fiil /, /siirekli/ 

BK K5 bilig K6 bilmez ki§i ol sabig alip ... 

BK D 16 ...bilmediikin ii9iin bizinge yangiltukm yazmtukm ii9iin.. 

BK D18.. inisi e9isin bilmez erti ogli kangm bilmez erti 
BK D 20 ...ol bilmediikiing ii9iin yablakmgm ii9iin ... 

BK bil-me- 7/10 

4. BOL- /gC9i§siz/, /emir/, /siirekli/ 

BK D10 ..tiiriik bodun yok bolmazun tiyin 

BK D 20 ..tiiriik bodun ati kusi yok bolmazun tiyin 

BK D22 ..e9imiz kazganmi§ bodun ati kusi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 
kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 




A. Deniz ABIK 



17 



BK 3/29 

5. EM GET- /ge9i§li/, /emir/, /siirekli / 

BK K13 ...emgetmeng tolgatmang... 

Fiil sadece -mA-‘li kullammi ile mevcut. 

6. E§iT- /gcgi^li/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

BK K1 1 ...koziin kormediik kulkakm e§itmediik bodunumm .... 
1 -mA-/2 



7. ID- /ge9i§li/, /zarf fiil/, /bitimli/ 

BK D 33 ...)d ldmayin tiyin siil(edim) 

BK D 25 arki§ ldmaz tiyin siiledim (T. Tekin “kervan gondermiyor diye sefer ettim”). 
2 -mA-/7 



8. KAL- /ge9i§siz/, /emir/, /surekli/ 

BK D 16...e9umiiz apamiz tutmi§ yir sub idisiz kalmazun tiyin ... 
BK D17 kogmen yir sub idisiz kalmazun tiyin 
2 -mA-/ 3 



9. KAZGAN- /ge9i§li/, /§art/, /siirekli/ 

BK D 33 . . ,bun9a ba§layu kazganm(asar) tiiriik bodun olte9i erti 

1- mA-/9 

10. KID- /gC9i$siz/, /sifat fiil?/, /bitimli/ 

BK K4 ugu§i bodun(i bi§)iikinge tegi kid(maz) K5 ermi§ 

Tek kullamm, -maz iledir. 

11. KIL- /ge9i§li/, /belirli ge9mi§ zaman /, /siirekli/ 

BK D 36 .. tiiriik bodunug ( )i kilmadim. 

2- mA-/21 

12. KILIN- /ge9i§siz/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

BK D5...(....inisi e9isin teg) D6 kilmmaduk erin9 ogli kangm teg kilmmaduk erin9 

BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

kilin-ma- 2, olumlusu yok. 

13. KOR- /ge9i§li/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

BK K1 1 ...koziin kormediik kulkakm e§itmediik bodunumm .... 

1- mA-/8 

14. KEL- /ge9i§siz/, /sifat fiil? ; belirli ge9mi§ zaman/, /siirekli/ 

BK D 39 ...yalaba9i edgii sabi otiigii kelmez tiyin yaym siiledim 
BK D 41 (,...ar)ki§i kelmedi. 

2- mA-/18 

15. OLUR- /gC9i§siz/, /belirli ge9mi§ zaman/, /siirekli/ 

BK D 21 Nen yilsig bodunta iize olurmadim 

BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

2-mA-/20 

16. O- /gC9i§siz/, /geni§ zaman/, /siirekli/ 

BK K6 ...a9sar tosik omez sen bir todsar a9sik omez sen 
2-mA-/3 




18 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



17. SAKIN- /gefisli/, /zarf fiil/, /siirekli/ 

BK D9 ...bun9a i§ig ktujiig birtiikkerii sakinmati... 
l-mA-/5 

18. SI- /ge9i§li/, /belirli gcgmi^ zaman/, /bitimli/ 

BK K14...(...mening) sabimm simadi 

Sadece si-ma- var. 

19. TEG- /gefi^siz/, /belirli gcgmisj zaman/, /bitimli/ 

BK K3 taluyka ki?ig tegmedim 

l-mA-/4 

20. TELIN- /gefi^siz/, /§art/, /bitimli/ 

BK D 18 ..iize tenri basmasar asra yer telinmeser.. 

Sadece telin-me- var. 

21. TOLGAT- /ge9i§li/, /emir/, /siirekli/ 

BK K13 ...emgetmeng tolgatmang... 

Sadece tolgat-ma- var. 

22. U- /gc9i§siz/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

BK D9 ...yagi bolup itiinii yaratinu umaduk yana i9ikmi§ 
l-mA-/2 

23. UDI- /ge9i§siz/, /b.li ge9mi§ zaman/, /siirekli/ 

BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

Sadece udima- var. 

24. YORIT- /ge9i§li/, /sifat fiil?/, / siirekli/ 

BK K4 edgii alp ki§ig yo(ntmaz) ermi§ 

l-mA-/2 

2.2. Kol Tigin 

Koltigin Yazitmda (KT) 18 fiil, -mA-, -mAtI(n),-mAz, -mAyln bi9im birimlerini almi§tir. 
Bu fiillerin 9’u ge9i§li, 9’u ge9i§siz fiillerdir. 18 fiilin 24 kullammmdan 8’i belirli ge9mi§ zaman, 
5’i emir, 4’ii geni§ zaman, 3’ii sifat fiil, 2’si §art ve 2’si de zarf fiil kullammidrr. 

Fiillerin kullamm sikliklanna bakildigmda en sik kullamlan bol- 3/38, olur- 2/19, bir- 1/16, 
teg- 3/15, kor- 1/10, al- 1/8, bil- 1/8, hi- 1/7, has- 1/7, sakin- Ml degerleri goriiliir. Olumsuz 
kullammi en yiiksek fiiller bil-, bol-, teg- olarak goriilmektedir. Koltigin'’ de udima-, telinme-, u- 
ma- fiillerinin -mA- ‘siz kullammlan bulunmaz. 

1. AL- /ge9i§li/, /zarf fiil/, /bitimli/ 

KT G 9 igidmi§ kaganmgm sabm almatm ... 
l-mAtI/8 

2. BAS- /gc9i§siz/, /§art/, /siirekli/ 

KT D 22 ..iize tengri basmasar asra yer telinmeser... 

1 -mA- /7 

3. BiL- /ge9i§li/, /sifat fiil 2, geni§ zaman 1/, /siirekli/ 

KT D 18 ....(.. .bilmediikin) D 19 ii9iin 

KT D 24 bilmediikin ii9iin (yablakmgm ii9iin e9im kagan U9a bardi). 

KT K 10 koriir koziim kormez teg bilir biligim bilmez teg bolti 
3-mA-/8 




A. Deniz ABIK 



19 



4. BiR- /gc<,:i§li/, /belirli ge9mi§ zaman/, /bitimli/ 

KT K 9 ...ogsiiz akin binip tokuz eren san9di ordug birmedi. 

1-ma- /16 

5. BOL- /gC9i§siz/, /emir 3/, /siirekli/ 

KT Dll tiiriik bodun yok bolmazun tiyin 

KT D 25 turiik bodun ati kiisi yok bo(lmazun tiyin...) 

KT D 26 kangimrz e9imiz kaz(ganmi§ bodun ati kiisi yok bolmazun) D 27 tiyin... 

3-mA-/38 

6. KAL- /ge9i§siz/, /emir 21, /siirekli/ 

KT D 19 yir sub idisiz kalmazun tiyin... 

KT D 20 ..kogmen yir sub idisiz kalmazun tiyin 

-ma-Ti iki kullammdan ba§ka kullamm yok. 

7. KID- /ge9i§li/, /geni§ zaman/, /bitimli/ 

KT G 6 bi§iikinge tegi kidmaz ermi§ 

Tek kullamm -maz ile. 

8. KIL-/gc9i§li/, /b.li ge9mi§ zaman/, /siirekli/ 

KT D 27 tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 
1/7 

9. KILIN- /ge9i§siz/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

KT D 5 ...inisi e9isin teg kilmmaduk erin9 ogli kangm teg kilmmaduk erin9. 

1/3 

10. KOR- /ge9i§li/, /geni§ zaman/, /siirekli/ 

KT K 10 koriir koziim kormez teg bilir biligim bilmez teg bolti 
1/10 

11. OLUR- /gC9i$siz/, /belirli ge9mi§ zaman 2/, /siirekli/ 

KT D 26 neng yilsig bodunta iize olurmadim. 

KT D 27 tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 
2/19 

12. O- /gC9i$li/, /geni§ zaman/, /siirekli/ 

KT G 8 a9sik tosik omez sen bir todsar a9sik omez sen.. 

1/3 

13. SI- /gC9i$li/, /belirli ge9mi§ zaman/, /bitimli/ 

KT G 1 1 mening sabimm simadi 

1/2 

14. SAKIN- /ge9i§li/, /zarf fiil/, /siirekli/ 

KT DIO bun9a i§ig kii9iig birtiikgerii sakmmati 

1/7 

15. TEG- /ge9i§siz/, /belirli ge9mi§ zaman 3/, /bitimli/ 

KT G 3 ...taluyka ki9ig tegmedim ...tiipiitke ki9ig (teg)medim... 

KT D 33 ...yiiz artuk okun urti yiiz(ingc) ba§mga bir t(egmedi..) 

3/15 




20 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



16. TELiN- /gepi^siz/, /§art/, /bitimli/ 

KT D 22 ..iize tengri basmasar asra yer telinmeser... 

Tek kullamm, telinme- 

17. U- /ge9i§siz/, /sifat fiil/, /siirekli/ 

KT DIO yagi bolup itinii yaratmu umaduk 

Tek kullamm, u-ma- 

18. UDI- /gC9i$siz, belirli ge9mi§ zaman /, /bitimli?/ 

KT D 27 tiiriik bodun U9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 
Tek kullamm, udi-ma- 

2.3. Tunyukuk 

Tunyukuk (T) yazitmda 16 farkli fiil, -mA-, -mAz, -mAtl(n), -mAyln i§aretleyicisini 
almi§tir. Toplam 23 kullamm vardir. Bu fiiller i9erisinde en sik kullamlan fiil, kel- (5) fiilidir. Bu 
fiillerin 8’i gepi^li fiil, 7’si ge9i§siz fiildir. Bu kullammlann 19’u 9ekimli fiil, 3’ii fiilimsidir. 
(/ckimli fiillerde, 7’si belirli ge9mi§ zaman, 4’ii geni§ zamanli (geni§ z., hikaye, §art), 5’i §art, 3’ii 
emir, l’i gelecek zaman 9ekimindedir. Fiillerin kilmi§i a9isindan bakildigmda, 5’i bitimli; 10’u 
surekli fiillerdir. 

Fiillerin kullamm sikliklarma bakildigmda, en sik kullamlan kel- 5/19, olur- 3/13, yon- 2/8, 
kazgan- 4/7, stile- 1/5, kal- 1/3, udi- 1/3 degerleri goriiliir. Olumsuz kullammi en yiiksek fiiller, 
kel-, kazgan-, yon- olarak goriilmektedir. Tunyukuk’ ta basitma-, korkma-, tuyma-, unama-, 
yarama-, yelturme-, yiigurtme- fiillerinin -mA- ‘siz kullammlan bulunmaz. 

1. BASIT- /ge9i§li/, /emir/, /bitimli/ 

T1 K10 ...kargu cdguti urgil basitma temi§. 

(T. Tekin 34 “...baskma ugratma demi§”). Olumsuzluk degil olumluluk. Fiilin anlami ile. 

Sadece basit-ma- var (1). 

2. BIL- /gepi^li/, /geni§ zaman/, /surekli/ 

T1 B6 ... toruk buka teyin bilmez ermi§ teyin 

(T. Tekin 6 “hangilerinin zayif boga oldugunu bilmez imi§”) 

1/2 

3. BUL- /ge9i§li/, /zarf fiil/, /bitimli/ 

T1 B2 kamn bulmayin tabga9da adnlti 

(T. Tekin 2 “Tiirk halki kendi hanim bulmaymca (/in’dcn aynldi”) 

1/2 

4. KAL- /gcpi^siz/, /belirli ge9mi§ zaman/, /surekli/ 

T1 B 4 tiirk sir yerinte bod kalmadi. 

(T. Tekin 4 “ Tiirk Sir halkimn iilkesinde boy kalmadi.”) 

1/3 

5. KAZGAN- /ge9i§li/, /§art/, /bitimli/ 

T2 D4 ,.ilteri§ kagan kazganmasar D5 udu ben oziim kazganmasar... 

T2 K1 ilteri§ kazganmasar... 

(T. Tekin 54 “ilteri§ kagan kazanmasa idi” ; 55 “ben kendim kazanmasa idim”) Olumsuzluk degil 
olumluluk. §arttan kaynaklanan. 

(T. Tekin 58 “ilteri§ kagan kazanmasa idi”) 

4/7 



6. KEL- /gepi^siz/, /belirli ge9mi§ zaman, geni§ zaman-sifat fiil/, /bitimli/ 
T1 G 5 ...tiin udisikim k/elmedi kiintiiz olursikim kelmedi 
(T.Tekin 12 “...gece uyuyasim gelmedi giindiiz oturasim gelmedi”) 




A.DenizABIK 21 



T1 D 5 ..tun yeme udisikim kelmez erti (kun yeme) olursikim kelmez erti 
(T. Tekin 22 “...gece uyuyasim gelmiyordu (giindiiz) oturasim gelmiyordu”) 
T1 K8 ..kelir erser korii keliir kelmez erser tilig sabig all olur tidi. 



(T. Tekin 32 “(Dii§man ) gelir ise goriiliip gelir, gelmez ise haberlerini alarak oturun dedi”) 

5/19 

7. KORK- /gcgi^siz/, /belirli gcgmi^ zaman/, /siirekli/ 

T2 B6 ...iiku§ tiyin korkmadimiz... 

(T. Tekin 40-41 “(dii§man 90k diye korkmadik”). Olumsuzluk degil olumluluk. Kork- olumsuz. 
Sadece kork-ma- var(l). 

8. OLUR- /ge9i§siz/, /zarf fill/, /bitimli/ 

T2 D1 ..tun udimadi D2 kiintiiz olurmati 

(T.Tekin 51-52 geceleri uyumadan giindiizleri oturmadan kizil kammi akitarak kara terimi 
doktiirerek hizmet ettim) 
l-mAtI/13 

9. SULEME- /gc^i^li/, /§ art/ , /ba§lamali/ 

T1 D 3 ...anaru siilemeser ka9 nen erser ol bizni... 

(T. Tekin 20 “eger onlann iizerine dogru ordu sevk etmezsek ne zaman olsa onlar bizi ... 
oldiireceklerdir”) 
l-mA-/5 

10. TUY - /ge9i§li/, /belirli ge9mi§ zaman/, /siirekli/ 

T2 B3 ...kelmi§i alp tidi tuymadi. 

(T.Tekin 38 “Buralara gelenler geli§ zordu dediler ama pek de zorluk hissetmediler.”) 

Sadece tuy-ma- var (1). 

11. UDI- /ge9i§siz/, /zarf fiil/, /surekli/ 

T2 D1 ..tun udimadi D2 kiintuz olurmati 

(T.Tekin 51 “geceleri uyumadan giindiizleri oturmadan”) 
l-mA-/3 

12. UNA- /ge9i§li/, /emir/, /surekli/ 

T1 K 11 ...unamang. 

(T.Tekin 35 “orduyu sevk edelim diyecektir, kabul etmeyin”) 

Sadece unama- var (1). 

13. YARA- /gc9i§siz/, /gelecek zaman/, /siirekli/ 

T1 D6 ..bu yolm yonsar yarama9i tedim.. 

(T.Tekin, 23 “bu yoldan yiiriirsek iyi olmayacak dedim”) 

Sadece yara-ma-91 var. 

14. YELTUR- /ge9i§li/, /belirli gcgmi^ zaman/, /siirekli/ 

T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yeltiirmedim tiigiinliig atig yiigiirtmedim 
(T. Tekin 54 “bu Tiirk halki i9inde zirhli dii§manlann akinma imkan vermedim”) 

Sadec eyeltiirme- var (1). 

15. YORI- /gC9i§siz/, /emir 2, §art/, /siirekli/ 

T1 G4 tiirk sir bodun yirinte idi yonmazun 

(T.Tekin 1 1 “Tiirk Sir halki iilkesinde asla geli§mesin”) 

T1 K5 ..yonmasar bizni kagam alp ermi§... bizni oliirte9ik ok temi§. 

(T.Tekin 29 “sefer etmezsek bizi kagam cesur imi§ ...bizi mutlak oldiirecektir demi§”) 

2/8 




22 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



16. YUGURT- /ge9i§li/,/belirli ge9mi§ zaman /, /surekli/ 

T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yeltiirmedim tiigiinliig atig yiigiirtmedim 
(T. Tekin 54 “bu Tiirk halki i9inde zrrhli dii§manlarm akinma imkan vermedim diigiimlii (dii§man) 
atlanm ko§turmadim”) 
l-mA-/2 

2.4. Bilge Kagan, Kol Tigin ve Tunyukuk Yazitlannda -ma- soylu olumsuzluk 
i§aretleyicisi ta§iyan fuller ve tamk ciimleler a§agida birlikte verilmi§tir. 



1. AL- 

KT G 9 igidmi§ kaganmgm sabm almatm ... 

BK K6 igidmi§ kaganmgm K7 sabm almatin yir sayu bardig 
al-/ al-ma- BK+KT+T (22 ) 2/22 

2. ADRIL- 

BK K13 ..(...bu yeringde su)bungd(a adnlmasar) ... 

Sadece adrilma- var. 

BK+KT+T (2 ) % 



3. BAS- 

KT D 22 ..iize tengri basmasar asra yer telinmeser... 

BK D 18 ... iize tengri basmasar asra yer telinmeser... 
bas-/ bas-ma- BK+KT+T (11) 2/1 1 

4. BASIT- 

T1 K10 ...kargu edgiiti urgil basitma temi§. 

(T Tekin 34 “.. .Baskina ugratma demi§”). Olumsuzluk degil olumluluk. Fiilin anlami ile. 
basit-ma- tekkullamm. 

BK+KT+T (1) 



5. BiL- 

T1 B6 ... toruk buka teyin bilmez ermi§ teyin 

(T. Tekin 6 “hangilerinin zayif boga oldugunu bilmez imi§”) 

BK K5 bilig K6 bilmez ki§i ol sabig alip ... 

KT D 18 ....(... bilmediikin) D 19 ii9iin 

KT D 24 bilmediikin ii9iin (yablakmgm ii9iin e9im kagan U9a bardi). 
KT K 10 koriir koziim kormez teg bilir biligim bilmez teg bolti 
BK D 16 ...bilmediikin ii9iin bizinge yangiltukm yazintukin ii9iin.. 
BK D18.. inisi e9isin bilmez erti ogli kangm bilmez erti 
BK D 20 ...ol bilmediikiing ii9iin yablakmgm ii9iin ... 

BK+KT+T (20) 11/20 



6. BiR- 

KT K 9 ...ogsiiz akm binip tokuz eren san9di ordug birmedi. 
BK+KT+T (45) 1/45 



7. BOL- 

KT Dll tiiriik bodun yok bolmazun tiyin 

KT D 25 tiiriik bodun ati kiisi yok bo(lmazun tiyin...) 

KT D 26 kangimiz e9imiz kaz(ganmi§ bodun ati kiisi yok bolmazun) D 27 tiyin... 

BK DIO ..tiiriik bodun yok bolmazun tiyin 

BK D 20 ...tiiriik bodun ati kiisi yok bolmazun tiyin 

BK D 21 ... .tiiriik bodun ati kiisi yok bolmazun tiyin oziimin ol tengri kagan olurtdi 

BK D22 ..e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 




A. Deniz ABIK 



23 



BK+KT+T (75) 7/75 

8. BUL- 

T1 B2 kamn bulmayin tabga^da adnlti 

(T. Tekin 2 “Turk halki kendi hanim bulmaymca (^in’dcn aynldi”) 
BK+KT+T (5) 1/5 

9. E§iT- 

BK K1 1 ...koziin kormediik kulkakm e§itmediik bodunumm .... 
BK+KT+T (16) 1/16 

10. EMGET- 

BK K13 ...emgetmeng tolgatmang... 

BK+KT+T (1) 



11. ID- 

BK D 33 ...)d ldmayin tiyin siil(edim) 

BK+KT+T (21) 2/21 

12. KAL- 

KT D 19 yir sub idisiz kalmazun tiyin... 

KT D 20 ..kogmen yir sub idisiz kalmazun tiyin... 

BK D 16...e9umuz apamiz tutmi§ yir sub idisiz kalmazun tiyin ... 

BK D17 Kogmen yir sub idisiz kalmazun tiyin. 

T1 B 4 tiirk sir yerinte bod kalmadi. 

(T. Tekin 4 “ Turk Sir halkimn iilkesinde boy kalmadi.”) 

BK+KT+T (6) 5/6 

13. KAZGAN- 

BK D 33 men iniligii bunga ba§layu kazganm(asar) tiiriik bodun olte9i erti 
T2 D4 ,.ilteri§ kagan kazganmasar D5 udu ben oziim kazganmasar... 

T2 K1 ilteri§ kazganmasar... 

(T. Tekin 54 “ilteri§ kagan kazanmasa idi”; 55 “ben kendim kazanmasa idim”) Olumsuzluk degil 
olumluluk. § art tan kaynaklanan. 

(T. Tekin 58 “ilteri§ kagan kazanmasa idi”) 

BK+KT+T (23) 5/23 

14. KEL- 

BK D 39 ...yalaba9i edgii sabi otugii kelmez tiyin yaym suledim 
BK D 41 (,...ar)ki§i kelmedi. 

T1 G 5 ...tun udisikim kelmedi kiintuz olursikim kelmedi 
(T.Tekin 12 “...gece uyuyasim gelmedi giindiiz oturasim gelmedi”) 

T1 D 5 ..tun yeme udisikim kelmez erti (kiln yeme) olursikim kelmez erti 
(T. Tekin 22 “...gece uyuyasim gelmiyordu (giindiiz) oturasim gelmiyordu”) 

T1 K8 ..kelir erser korii keliir kelmez erser tilig sabig all olur tidi. 

(T. Tekin 32 “(Dii§man ) gelir ise goriiliip gelir, gelmez ise haberlerini alarak oturun dedi”) 
BK+KT+T (51) 7/51 

15. KORK- 

T2 B6 ...iikii§ tiyin korkmadimiz... 

(T. Tekin 40-41 “(dii§man 90k diye korkmadik”). Olumsuzluk degil olumluluk. Kork- olumsuz. 
BK+KT+T (1) Sadece korkma- var. 

16. KID- 

KT G 6 bi§iikinge tegi kidmaz ermi§ (T.Tekin , “(ote yandan) bir ki§i SU9 i§lese onun boyuna 
halki(na) (ve) hisim akrabasma kadar (herkesi) oldiirmezler imi§” 1988: 5). 




24 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



BK K4 ugu§i bodun(i bi§)iikinge tegi kid(maz) K5 ermi§ 

BK+KT+T (2) ikisi de -maz ile 

17. KIL- 

KT D 27 tiiriik bodun U9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 
BK D22 ..esimiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun iujun tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim arupa kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

BK D 36 .. turiik bodunug ( )i kilmadim. 

BK+KT+T (28) 3/28 

18. KILIN- 

KT D 5 ...inisi e9isin teg kilmmaduk erin9 ogli kangm teg kilmmaduk erin9 
BK D5...(.... inisi e9isin teg) D6 kilmmaduk erin9 ogli kangm teg kilmmaduk erin9 
BK+KT+T (6) 4/6 

19. KOR- 

KT K 10 koriir koziim kormez teg bilir biligim bilmez teg bolti 
BK K1 1 ...koziin kormediik kulkakm e§itmediik bodunumm .... 

BK+KT+T (21) 2/21 

20. OLUR- 

BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim 

kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

T2 D1 ..tiin udimadi D2 kiintiiz olurmati 

(T.Tekin 51-52 geceleri uyumadan giindiizleri oturmadan kizil kammi akitarak kara terimi 
doktiirerek hizmet ettim) 

KT D 26 neng yilsig bodunta iize olurmadim. 

KT D 27 tiiriik bodun ii9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 
BK+KT+T (56) 5/56 

21.6- 

KT G 8 a9sik tosik omez sen bir todsar a9sik omez sen.. 

BK K6 ...a9sar tosik omez sen bir todsar a9sik omez sen 
BK+KT+T (6) 4/6 

22. SAKIN- 

KT DIO bun9a i§ig kii9iig birtiikgerii sakmmati 
BK D9 ...bun9a i§ig ku9iig birtiikkerii sakmmati... 

BK+KT+T (16) 2/16 

23. SI- 

KT G 1 1 mening sabimm simadi 
BK K14...(... mening) sabimm simadi 
BK+KT+T (3) 2/3 

24. SULEME- 

T1 D 3 ...anaru siilemeser ka9 nen erser ol bizni... 

(T. Tekin 20 “eger onlann iizerine dogru ordu sevk etmezsek ne zaman olsa onlar bizi ... 
oldiireceklerdir”) 

BK+KT+T (46) 1/46 

25. TAPLA- 

BK D 35 ..iduk yer sub (e9im k)agan kuti taplamadi erin9 (T. Tekin “yukanda Tanri a§agidaki) 
kutsal yer (ve) su (ruhlan ile)amcam hakamn ruhu tasvip etmedi W9 ku§kusuz” 1988, s. 51) 
BK+KT+T (1) Tekkullammtapla-ma- 




A. Deniz ABIK 



25 



26. TEG- 

KT G 3 ...taluyka ki9ig tegmedim ...tiipiitke ki$ig (teg)medim... 

KT D 33 ...yiiz artuk okun urti yiiz(inge) ba§mga bir t(egmedi..) 

BK K3 taluyka ki9ig tegmedim 
BK+KT+T (26) 2/26 

27. TELIN- 

KT D 22 ..iize tengri basmasar asra yer telinmeser... 

BK D 18 

BK+KT+T (2) Sadece telin-me- var. 

28. TOLGAT- 

BK K13 ...emgetmeng tolgatmang... Olumluluk. emget- sikmti vermek, -me- zahmet vermemek. 
Tolgat- olumsuz, -ma- olumlu. 

BK+KT+T (1) Sadece tolgat-ma- var. 

29. TUY- 

T2 B3 ...kelmi§i alp tidi tuymadi. 

(T.Tekin 38 “Buralara gelenler geli§ zordu dediler ama pek de zorluk hissetmediler.”) 

BK+KT+T (1) Sadece tuy-ma- var. 



30. U- 

KT DIO yagi bolup itinii yaratmu umaduk 

BK D9 ...yagi bolup itiinii yaratmu umaduk yana i9ikmi§ (T. Tekin, “dii§man olmu§ (fakat) 
kendini diizene sokup (iyi) 6rgiitlenememi§ yine (£inlilere) bagimli olmu§” 1988, s. 39.) 
BK+KT+T (4) % 

31. UDI- 

BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun U9iin tun udimadim 
kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim 

KT D 27 turiik bodun ii9iin tiin udimadim kiintuz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub kilmadim. 

T2 D1 ..tiin udimadi D2 kiintiiz olurmati 

(T.Tekin 51 “geceleri uyumadan giindiizleri oturmadan”) 

BK+KT+T (5) 3/5 

32. UNA- 

T1 K 11 ...unamang. 

(T.Tekin 35 “orduyu sevk edelim diyecektir , kabul etmeyin”) 

BK+KT+T (1) Sadece una-ma- var. 

33. YARA- 

T1 D6 ..bu yolin yonsar yarama9i tedim.. 

(T.Tekin, 23 “bu yoldan yiiriirsek iyi olmayacak dedim”) 

BK+KT+T (1) Sadece yara-ma- var. 

34. YELTUR- 

T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yeltiirmedim tiigiinliig atig yiigiirtmedim 

(T. Tekin 54 “bu Tiirk halki i9inde zirhli dii§manlann akinma imkan vermedim”). Olumluluk soz 

konusu. Silahli dii§mam ko§turmak olumsuz, ko§turmamak olumlu. 

BK+KT+T (1) Sadece yeltiir-me- var. 

35. YORI- /ge9i§siz/, siirekli, emir/ §art 

T1 G4 tiirk sir bodun yirinte idi yonmazun 
(T.Tekin 1 1 “Tiirk Sir halki iilkesinde asla geli§mesin”) 

T1 K5 ..yonmasar bizni kagam alp ermi§...bizni oliirte9ik ok temi§. 




26 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 


(T.Tekin 29 “sefer etmezsek bizi kagam cesur imis ...bizi mutlak oldiirecektir demis”) 


BK+KT+T (16) 2/16 




36. YORIT- 

BK K4 edgu alp ki§ig yo(ntmaz) ermi§ 




BK+KT+T (6) 2/6 




37. YUGURT- 




T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yelturmedim tugiinliig atig yugurtmedim 

(T. Tekin 54 “bu Turk halki i?inde zrrhli du§manlarm akinma imkan vermedim dugiimlii (du§man) 

atlanni ko§turmadim”) Olumluluk soz konusu. Dugiimlu ati ko§turmak, olumsuz, ko§turmamak 


olumlu. 




BK+KT+T (2) % 




2.4.1. Yazitlarda -mA-‘li isaretleyicileri alan fiillerin siklik durumlarma bakildigmda 


9oktan aza dogru siralamada durum §oyledir 




Olumsuzluk sikligi Too 


lam kullamm 


bil-9 


9/20 


bol-7 


7/82 


kel-7 


7/51 


kal-5 


5/6 


olur- 5 


5/56 


kazgan- 5 


5/23 


kilm- 4 


4/6 


6- 4 


4/6 


teg- 4 


4/26 


kil-3 


3/28 


udi- 3 


3/5 


al-2 


2/22 


bas- 1 


2/11 


kid- 2 


2 kidmaz 


kor- 2 


2/21 


sakm- 2 


2/16 


si- 2 


2/3 


telin- 2 


2 telinme- 


u-2 


2/4 


yon- 2 


2/16 


yont- 


2/6 


adril- 1 


1/2 


basit- 1 


1 basitma- 


bir- 1 


1/45 


bul- 1 


1/5 


e§it- 1 


1/16 


emget- 1 


1 emgetme- 


id- 1 


1/21 


kork- 1 


1 korkrna- 


siile- 1 


1/46 


tapla- 1 


1 taplama- 




A. Deniz ABIK 27 



tolgat- 1 
tuy- 1 
una- 1 
yara- 1 
yeltiir- 1 
yiigurt- 1 

2 . 4 . 2 . U9 yazitta (BK+KT+T=) -211 
bisimbirimleri ile kullamlmi§tir. Oranlama 
i§aretleyicilerle kullamm, %17.5’ tur. Bu oran, 
miclir? 



1 tolgatma- 
1 tuyma- 
1 unama- 
1 yarama- 
1 yekurme- 
1 yugiirtme- 

flilden 37 fill, -mA-, -mAz, -mAtl(n), -mAyln 
yapildigmda, fiillerin butuniinde soz konusu 
Turk9enin diger donemleri ve sahalan i9in de ayni 



Kutadgu Bilig ' de 730-764. beyitler arasi - 103 fiil goriilur (Arat, 1947, ss. 90-93). 
Bunlardan 3’ii -mA- almi§tir: % 2.9. KB 1948-2047. Beyitlerde ~ 215 fiil vardir (Arat, 1947, ss. 
213-221), bunlann 23’ii bu i^arctlcyicilcrdcn birini almi§tir: % 10.6. 

lyi ve Kotii Prens Oykiisii’nde -198 fiil vardir (Hamilton, 1998). Bunlardan -36’sinm -ma- 
soylu i§aretleyicili kullammlan goriilur. 198 fiilin -mA-‘siz toplam kullamm sayisi 597, -mA-‘li 
kullamm sayisi 53 ’tur. Bu durumda, toplam 650 kullammm % 8.1 ’i -mA- soylu i§aretleyici ile 
kullammdir. 

Tasvir fiili u-ma- ile kullamlan birle§ik fiilleri olumsuz saymali miyiz? Yukandaki sayimda 
bu yapilar sayilmami§tir. lyi ve Kotii Prens Oykiisunde una-ma- fiilinin M9 -mA-siz kullammi 
yoktur. 

T.Tekin’in Divanii Lugati ’t- Turk 3 tcki §iirleri inceledigi 9ah§masmm sozliigiinde, madde 
ba§i olarak 554 fiil var (1989). Bunlardan 38’i -mA-‘li i§aretleyici almi§. Madde ba§i 
durumundaki biitiin fiillerde -mA- soylu bi9im birim alan fiil sayisi % 6.8 degerindedir. Madde 
ba§i i9indeki biitiin kullammlann sayimi yapilmami§tir. 

Bu simrli sayima gore yazitlardaki -mA- i§aretleyicili kullamm, Kutadgu Bilig, Divanii 
Lugati ’t-Tiirk ile iyi ve Kotii Prens Oykusux\dck\ kullammdan yiiksektir. Yazitlardaki bu kullamm 
durumunun sonraki donemlerde bir azalma gosterdigi dii§iiniilebilirse de bunu tiir ile, iislup ile 
donem ile birlikte degerlendirmek uygun olur. 

Bu tiir kanjilasjtirmalar arttrrildigmda durum ne olur? Bunun i9in benzer iislup 
ozelliklerindeki metinlerde sayima dayali kar§ila§trrmalar yapilmalidir. 

2 . 4 . 3 . Yazitlarda -mA- soylu olumsuzluk i§aretleyicisi alan 82 fiilin toplam kullammma 
bakildigmda sirasiyla en 90k belirli ge9mi§ zaman 9ekiminde (24’ii), sonra emir 9ekiminde(14’ii), 
§art ekli (9’u), geni§ zamanli (8’i), sifat fiilli (8’i), zarf fiilli (6’si), gelecek zaman (l’i) 9ekimli 
kullamm goriiliir. Bu kullammlann olumsuzluk par9asiyla bir ili§kisinin olup olmadigim anlamak 
i9in iislup incelemelerinin ve siklik incelemelerinin verilerinin elimizde olmasi gerekir. 

2 . 4 . 4 . -mA-‘li fiillerin 90gu gC9i§lidir (37 fiilden 20’si gC9i§li). Yine elimizde ge9i§li ve 
ge9i§siz fiillerin sayisma, birbirleri ile oranma ili§kin bir veri olmadigi i9in -mA-‘li kullammlann 
ge9i§lilik ve ge9i§sizlik ilgisini kurmak gii9tiir. 

2 . 4 . 5 . Tiirk9ede fiillerin kilim§i 90k belirgin ozellikler gostermez. Johanson, 9agda§ Tiirk 
dillerinde kilmi§m zayif bir §ekilde temsil edildigini, kilmi§m daha 90k ekle§ik tasviri birle§ik fiille 
ortaya 9iktigmi belirtir (Johanson, 2007, s. 86). Fiillerin kilmi§ degerlerinde ara§tirmacilara gore 
farkli degerlendirmelerin olmasi muhtemeldir. Bu 9ali§mada, fiillerin kilmi§ma ait tespitler oznel 
tespitler olarak degerlendirilmeye a9iktir. Bu nokta goz oniine almarak yazitlardaki -mA-‘li 
fiillerin kilmi§larma bakildigmda, esas olarak bitimli ve siirekli fiillerin varligi goriilur. Burada 
alanda da diger metinlere ili§kin bu tiirden verinin olmamasi, kar§ila§trrmaya olanak 
vermemektedir. 

2 . 4 . 6 . -mA-‘nm yapim eki ile 9ekim eki arasmdaki yeri, degi§ik ara§tirmacilarca 
degerlendirilmi§tir. Bu ozelligi, kuramsal olarak her fiilin bu eki alabilecegini gostermektedir. 
Ancak, her fiilde bunun ger9ekle§ip ger9ekle§medigi sorgulanabilir. Aynca Erdal’m belirttigi gibi 
bazi fiilimsilerin veya bazi fiil i§letme eklerinin oncesinde -mA-‘li fiilin bulunup bulunamayacagi 




28 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



ara§trrilabilir. Yazitlardaki biitiin fiillerin -mA-‘li olumsuzluk i§aretleyicisi alip almadigi 
incelendiginde, BK ve AT’dc emgetme-, taplama-, telinme-, tolgatma-, udima- fiillerinin olumlu ya 
da — mA -‘ siz kullammlari yoktur. Tunyukuk ’ ta basit-, una-, yeltiir- fiilleri sadece -mA-‘li kullamm 
ile goriilurler. 

Yazitlarda, basitma-, Uygur ve Karahanli metinlerinde basit- var. Yazitlarda unama-, 
Uygurca ve sonrasmda una- ve unama- var. Yazitlarda emgetme-, sonrasmda taniklar emget- fiilini 
de gosteriyor. Yazitlarda telinme-, Uygurcada her iki §ekil de var telin-/ telinme-. Yazitlarda 
tolgatma-. Uygurcada emget- ile birlikte tolgat- kullamlir, tolgat- tek ba§ma kullamlmami§tir. 
udi- yazitlarda BK ve KT udima-, T’de udima- ve udisik(im) kelme- olarak kullamlmi§. Uygur ve 
Karahanli metinlerinde bu fiillerin her iki b^iminin de (-mA-‘li ve -mA-‘siz) kullamldigi goriiliir 
(Clauson, 1972). Omeklerden de goriildiigii iizere bu fiilleri daha sonraki donem metinlerinde 
izledigimizde her iki kullanimlarimn varligi ile kar§ila§ilir. 

3. Yazitlardaki -mA- soylu i§aretleyici alan ciimlelere anlam bilgisi dikkati ile bakildigmda, 
9e§itli degerlendirmelere olanak veren goriiniimlerden soz etmek miimkiindiir. 

3 . 1 . Fiiller, anlam yoniinden incelendiginde anlami olumsuz deger ta§iyan fiillerin -mA-‘li 
bi9imlerinin fiillerin anlamca olumlu hale gelmesini sagladigi goriilur. Anlamca bir olumsuzluk, - 
mA- ile olumluluk degerini olu§turmaktadir. Olumsuz 9agri§imli fiilin ger9ekle§memesi anlamca 
olumlulugu olu§turur. Bu durum, kiplik degeriyle ortaya 9ikar. 

T1 K10 ...kargu edgiiti urgil basitma temi§. (T. Tekin 34 “...baskma ugratma demi§”). z 
Fiilin anlami ile olumsuzluk degil olumluluk..- 

KT K 9 ...ogsiiz akm binip tokuz eren san9di ordug birmedi. (T.Tekin “karargahi dii§mana 
vermedi” Olumluluk. ordug bir- olumsuzluk , -mA- ile olumluluk. Fiilin gereeklesmemesi 
anlamca olumlu. 

BK K13 ...emgetmeng tolgatmang... (T. Tekin, “... halki da iyi besleyin eza cefa etmeyin” 
1988: 33). Olumsuz anlamli fill, olumsuzluk eki ile olumlu hale gelir. Emget- sikmti vermek, -me- 
“zahmet vermemek”. tolgat- olumsuz, -ma- olumlu. Anlamca olumsuz plan -mA- ile olumlu hale 
qcliyor. Iki olumsuz bir olumluluk olarak diisunulebilir. 

KT G 6 bi§iikinge tegi kidmaz ermi§ (T.Tekin , “(ote yandan) bir ki§i SU9 i§lese onun 
boyuna halki(na) (ve) hisim akrabasma kadar (herkesi) oldiirmezler imi§” 1988, s.5). ; BK K4 
ugu§i bodun(i bi§) iikinge tegi kid(maz) K5 ermis. Anlam olarak olumludur. Olumsuzluk 
isaretleyicisiz kullamm, olumsuz; fakat isaretleyicili bicim olumludur, Iki olumsuzluk olumlulugu 
ortaya cikanr. 

KT D 27 turiik bodun ii9iin tiin udimadim kiintiiz olurmad(im) ....birki bodunug ot sub 
kilmadim. (T. Tekin “oylece 9ali§ip 9abalayip birle§ik halki ate§ ile su (gibi birbirlerine dii§man) 
etmedim” 1988, 15) ; BK D22 ,.e9imiz kazganmi§ bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin turiik 

bodun U9iin tun udimadim kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim. 

Atesle suvun birbirine karsitligi olumlu fiille olumsuz anlami ortaya cikanrken olumsuz fiille 
olumlu hale getirmektedir. 

KT Gil mening sabimin simadi; BK K14...(...mening) sabimm simadi. sab si- anlam 
bakimmdan olumsuzdur, -mA- ile olumlu deger kazanmaktadir. 

KT G 3 ...taluyka ki9ig tegmedim ...tiipiitke ki9ig (teg)medim.. T.Tekin “Tibet’e az kala 
durdum”; BK K3 taluyka ki9ig tegmedim. Kicis tesme- , bu fiildeki anlam olumsuzluk degil dir. 
Konusan bakimmdan ileri gidis, bir hedefe yaklasmadir, Kazamm, alanim genisletmedir. Gabain, 
olumsuzun kuvvetlendirmesinin “hi9, asla” anlamma gelen ki9ig “kii9iik” ile de yapildigim soyler 
ve “denize asla ula§madim” diye 9evirir (1988, s. 78, 214). Gabain gibi dii§iiniiliirse olumsuzluk 
degerlendirmesi yapilmalidir. 

(KT D 33 ...yiiz artuk okun urti yiiz(ingc) basjinga bir t(egmedi..) T.Tekin “yiizden fazla 
okla vurdular ama yiiziine ve ba§ma bir ok bile degmedi”). Eksik metin tamamlanmi§tir. teg- 
“isabet etmek” anlamiyla kullamlmi§tir. 




A. Deniz ABIK 29 



T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yeltiirmedim tiigiinliig atig yiigiirtmedim (T. 
Tekin 54 “bu Turk halki isinde zirhli dii§manlann akinma i mk an vermedim”). Olumluluk soz 
konusu. Halk icinde “silahli diismam kosturmak” olumsuz, “kosturmamak” olumludur. 

T2 D4 ..bu tiiriik bodun ara yanklig yagig yeltiirmedim tiigiinliig atig yiigiirtmedim 

(T. Tekin 54 “bu Tiirk halki i?inde zirhli dii§manlann akinma imkan vermedim diigiimlii 
(dii§man) atlanm ko§turmadim”) Olumluluk soz konusudur. Diigiimlii ati kosturmak, olumsuz, 
kosturmamak olumludur. 

T2 B6 ...ukiis tiyin korkmadimiz... 

T. Tekin 40-41 “(dii§man 90k diye korkmadik”). Anlam bakimmdan olumsuzluk degil 
olumluluk vardir. kork- olumsuz, korkma- olumlu degerdedir. 

3.2. Kimi kullammlarda olumsuzluk isaretleyicili kelimenin anlammm sozcenin baglami 
i9erisinde olumluluk tasidigi goriiliir. 

BK D 33 ...)d ldmayin tiyin siil(edim)... (T. Tekin “oguz halki gondermeyeyim diye 

seferettim” 1988: s.49). Anlam baglam icerisinde olumluluk ifade etmektedir. 

T2 B3 ...kelmisi alp tidi tuymadi. 

(T.Tekin 38 “Buralara gelenler geli§ zordu dediler ama pek de zorluk 
hissetmediler.”).Baglam olumluluk anlami veriyor. 

BK K 1 1 . . .koziin kormediik kulkakm esitmediik bodunumm (“gozle goriilmedik kulakla 
isitilmedik (kadar 90k) halkimi deride... yerlestirdim.” Tekin, 1988, s. 33) Cokluk ifadesi iein 
olumsuzluktan yararlanmis ama olumsuzluk mudur? 

3.3. Asagidaki omeklerde, iki olumsuzluk isaretleyicisinin veya olumsuzluk anlammm 
olumluluk degeri ortaya 9ikardigi goriiliir. 

KT D 19 yir sub idisiz kalmazun tiyin.. .(T. Tekin “Atalanmizm dedelerimizin zaptettigi 

yurt sahipsiz olmasm diye Az halkim diizene sokup orgiitleyerek” 1988, 13); KT D 20 ..kogmen 
yir sub idisiz kalmazun tiyin.. ,(T. Tekin “Kogmen iilkesi sahipsiz kalmasm diye Az ve Kirgiz 
halklanm orgiitleyip geldik ve savasti” 1988: s.13); BK D 16...e9iimiiz apamiz tutmis yir sub 
idisiz kalmazun tiyin ...( T. Tekin, “Atalanmizm dedelerimizin zaptettigi topraklar ve sular 
sahipsiz kalmasm diye (Az halkim diizene sokup orgiitleyerek)...” (Tekin, 1988, s. 43). iki 
olumsuz unsur olumluluk kazandirmaktadir. 

BK D22 ..e9imiz kazganmis bodun ati kiisi yok bo(lmazun) tiyin tiiriik bodun iudin tiin 

udimadim kiintiiz olurmadim an9a kazgamp birki bodunug ot sub kilmadim. Iki olumsuzluk 

isaretleyicisi olumluluk olusturmustur. 

BK D 33 men iniligii bun9a ba§layu kazganm(asar) tiiriik bodun olte9i erti (T.Tekin “ ben 
erkek kardesimle beraber bu kadar onderlik edip 9ahsmasa ve muvaffak olmasa idim Tiirk halki 
olecek idi” 1988: 49). “ Kazandim” anlami, sonraki fiilin olumsuz anlammdan gelir. 

4. Sonu 9 

Tiirk9enin genel egilimlerini gormek i9in tarihi ve giiniimiiz Tiirk dillerinin degisik sayisal 
arastrrma verilerine ihtiya9 vardir. Bu tiirden veriler, burada aralannda anlamli bir iliskinin var 
olup olmadigim sorgulamaya 9ahstigimiz konulan aydmlatacaktir. Bu 9ahsma denemesi, metin 
dilbiliminin ve edim biliminin alam i9erisine giren olumsuzluk kavrammm Orhon yazitlarmdaki 
goriiniimiinii once en a9ik -mA-Ti isaretleyicileri ile incelemenin birinci basamak olacagi 
diisiincesinden ortaya 9ikti. 

Bu ilk bakisla, -mA- isaretleyicili fiillerin 9ekimli veya 9ekimsiz fiil oluslannm, fiillerin 
ge9i§lilik veya ge9issizliginin, fiillerin kilim§mm ozel bir iliskisine rastlanmadi. 

-mA-Ti isaretleyiciler ile fiillerin anlamlannm farkli ili§kileri oldugu anlasilmaktadir. -mA- 
‘li bi9imbirimler anlamca olumsuz fiili, olumlu anlamli fiillerdekinden farkli olarak olumlu hale 




30 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



getirmektedir. -mA-‘li bisimbirimleri alan olumlu anlamli fliller, kendilerinden onceki diger 
olumsuzluk, yokluk i§aretleyicileri ile olumluluk degeri ta§imaktadirlar. 

Tiirk9enin tarih iserisinde olumsuzluk ifadesini olu§turma yollan, bu yollarm degi§im 
ozellikleri ve zamanlan, iislup 9ali§malari, istatistik 9ali§malar ve metin dilbilimi, edim bilimi 
verileri ile degerlendirilmelidir. 



Kaynak9a 

Arat, R.R. (1947). Kutadgu Bilig I Metin, Istanbul: Turk Dil Kurumu. 

Clauson, G. (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth- Century Turkish, Oxford: At 
The Clarendon Press. 

Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation I- II, Wiesbaden: Otto Harrassowitz. 

. (2004). A Grammar of Old Turkic, Leiden- Boston: Brill. 

Frawley, W. (1992). Linguistic Semantics, Hillsldale, HJ, Hove& London: Lawrence Erlbaum. 

Gabain, A. (1988). Eski Tiirkgenin Grameri, Ankara: Turk Dil Kurumu Yayinlan. 

Hamilton, J. (1998). Tyi ve Kotii Prens Oykiisii (Qeviren: Vedat Koken), Ankara: Turk Dil Kurumu 
Yaymlan. 

Johanson, L. (2007). Tiirkge Dil fliykilerinde Yapisal Etkenler (£eviren Nurettin Demir), Ankara: 
Turk Dil Kurumu. 

Tekin, §. (2001). Tiirk^cdc -mA- Olumsuzluk Eki ile -DIK+ Eki Nereden Geliyor? iytikakginin 
K dye si Turk Dilinde Kelimelerin ve Eklerin Hayati Uzerine Denemeler, Istanbul: Simurg, 
43-58. 

Tekin, T. (1988). Orhon Yazitlan, Ankara: Turk Dil Kurumu Yaymlan. 

. (1989). XI. Yiizyil Turk §iiri Divanii Lugati’t-Tiirk’teki Manzum Pargalar, Ankara: 

Turk Dil Kurumu Yaymlan. 

. (2003). Olumsuzluk Eki -ma/-me’nin Etimolojisi. Makaleler 1 Altayistik (Yayima 

Hazirlayanlar Emine Yilmaz- Nurettin Demir), Ankara: Grafiker Yaymlan, 247-252. 

. (1994). Tunyukuk Yaziti, Ankara: Simurg Turk Dilleri Ara§tirmalan Dizisi 5. 

. (2000). Orhon Tilrkgesi Grameri, Ankara: Turk Dilleri Ara§tirmalan Dizisi: 9. 

. (2004). On the Turkic Gerundial Suffix {-mAtl(n)}. Makaleler II Tarihi Turk Yazi 

Dilleri (Yayima Hazirlayanlar Emine Yilmaz- Nurettin Demir), Ankara: Oncii Kitap, 613- 
623. 

Topaloglu, A. (1989). Dil Bilgisi Terimleri Sozliigii, Ankara: Otiiken. 

Vardar, B. vd. (1998). Agiklamah Dilbilim Terimleri Sozliigii, Istanbul, Ankara, Izmir: ABC 
Kitabevi. 



TURKiYE iLE KAZAKiSTAN’IN YAZILI ESKi EDEBiYATLARINDA ORTAK 
KONULU ESERLER 



Metin AKAR 

Turk leh^eleri edebiyatlarinda mukayeseli ^ali^malarda ni^in ge^ kalindi? 

Yakm ge9mi§te, birbirinden olduk9a uzak vatanlarda, ayn ve hasim veya uzla§maz siyasi 
ve askeri birlikler i9inde ya§amalan, ili§kilerin en a§agi seviyelerde seyretmesi gibi sebeplerle, 
karde§ edebiyatlann benzerlik ve ba§kaliklanm ara§tirmamiz, inceleme ve Turk edebiyatmm 
biitiinii iizerinde bilimsel hiikiimler vermemiz miimkiin olmuyordu. 1991 yilmdan sonra ortaya 
9ikan hiirriyet ve bagimsiz devlet organizasyonlan ortammda Kazakistan ve Tiirkiye Tiirklerinin 
yazili eski edebiyatlanm inceleme imkam bulundu. Artik, aym dini ve ortak milli kaynaklardan 
beslenen iki karde§ halkm edebiyatlannm arasmda benzerlikler, paralellikler ve onemli sayida 
ortak konulu eserler bulundugunu biliyoruz. Bu benzerlikler ozellikle geni§ halk kitlelerine hitap 
eden “basit planli, Islam tarihi temali halk hikayeleri”nde [=kissa dastan turn eserlerde] 
goriilmektedir. Biz bu bildirimizde bir antolojide ne§redilen, konusunu Islam kulturunden ve 
tarihinden alan manzum eserlerin Turkiye Tiirklerinin yazili eski edebiyatmdaki paralelleri ile 
Islam an’anesine dayanan eserlerden ortak bir edebi tiir iizerinde duracagiz. 

Halk tipi mesneviler, Mevlid hikayeleri, basit planli mesneviler, “kissa dastandar” 

Ilk U9 terim Turkiye Tiirklerinin edebiyat tarihinden bahseden eserlerde rastlamr. “Halk tipi 
mesneviler”i Amil £elebioglu’nun yazilarmda goriiliir (£elebioglu, 1976, 28). “Mevlid hikaleri” 
terimine kiitiiphane kataloglannda rastlanz. Biz “basit planli mesneviler” demeyi, yazmayi tercih 
ediyoruz. Sonuncu terim ise Kazakistan edebiyat tarih9ilerince kullamlmaktadir (§afigov, 1999, 
214). 

“ Basit planli’'', “ halk tipi ” veya “ mevlid hikayeleri ” sifatlanyla amlan bu eserlerin ortak 
ozelliklerini Amil (^clcbioglu §oyle tespit etmi§tir: 

1 . Bu mesnevilerin beyit adedi azdir. 

2. Ba§tan sona tek bir aruz kalibi ile yazilir. (Tercihen fa ‘ildtiin fa ‘ildtiin fa'ilun kalibi 
kullamlrr.) 

3. Vezin ve kafiye ihmalleri fazladrr. 

4. Asil hikaye ile ilgisi olmayan tevhid, miinacat, na‘t, mi‘raciye, hiikiimdar methi, sebeb-i 
te’lif gibi protokol metinlerine ya W9 yer verilmez veya eserin ba§mda birka9 beyitle 
ge9i§tirilir. [istisnalan vardir.] 

5. Bu tiir eserler halkm okumasi veya dinlemesi i9in yazildigmdan halkm dili ile kaleme 
alinrr. 

6. Bazilan birka9 saatte okunabilecek “meclis”ler halinde diizenlenir. 

7. tJslup sanatkarane degildir (^elebioglu, 1976, 28). 

Basit planli mesnevilerde, islam dini, ahlak, hamaset ve Islam tarihinin popiiler 
konulari/temalan i§lenmi§tir (^elebioglu, 1976, 28). Bu ozelliklere ilave olarak §unlan da 
ekleyebiliriz: 

8. Bu tiirden bir eserin elyazmasi niishalannda birden 90k muellif / §air adma 
rastlayabiliriz. Bu sebeple eserin ger9ek sahibini tespit bazen mumkiin olmamakta veya 90k 
zaman alabilecek ara§tirmalara ihtiya9 duyulmaktadir. 



Orhon Yazitlarimn Bulunupindan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 31-42 




32 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



9. Aym eserin elyazmasi (ve matbu niishalan) birbirine benzemeyen metinler, beyitler, 
misralar, ibareler, miistensih veya anlatici / okuyucu ilaveleri ihtiva ettigi i9in, bunlarm tenkitli 
metnini hazirlamak neredeyse imkansiz hale gelmi§tir. 

10. Eserin orijinaline 90k miidahale edildiginden, miiellifl bilinse bile, miiellifln edebi 
§ahsiyeti hakkinda dogru karar vermek mii mk iin degildir. 

11. Halk tarafindan begenildigi ve 90k okundugu elyazmasi niishalann 9oklugundan 
hareketle ifade edilebilir. 

12. Kanaatimizce aydmlar da bu tiiriin revacmdan etkilenmi§ler, bu hire yakm ozellikte 
olan klasik mesneviler simfma da dahil edilemeyecek ozellikler ta§iyan eserier vermi§lerdir. Bazi 
mevlidler ile mi‘rac-nameler bu yapiya sahiptir. 

Vefat-i Muhammed Aleyhisselam ve diger basit planli eserlerin kaynaklari 

Ba§ta “kiitiib-i sitte” (alti kitap) diye bilinen ve Buhari, Muslim, Ebu Davud, Tirmizi, 
Nesai ve ibn Mace’nin hadis kitaplannm Hz. Muhammed’ in vefat oncesi, vefati ve vefat sonrasi 
ile ilgili sozleri ile bu konudaki sahabe rivayetleri; siyer edebiyatmdan Muhammed Ibni Ishak’m 
Siyer-i Ibni ishak\ ile Abdiilmelik Ibni Hi§am’m Siretii Ibni Hi§am , v, Ibn-i Sa’d'm Tabak&fr, 
Tabari’nin TariK i, Vefat-i Resul Aleyhisselam tiiriindeki eserlerin temel kaynaklarmi te§kil 
etmektedir. Fuat Kopriilii bunlara eski Turk, Islam ve Iran an’anelerini de eklemektedir 
(Kopriilii, 2004, 317-356.) Turkiye Turklerinin edebiyatmda oldugu gibi, aym soy, dil ve kiiltur 
dairesinden oldugumuz Kazak Turklerinin edebiyatmda da yukanda zikredilen kaynaklardan ve 
Turkiye Tiiri^esi ile yazilmi§ bu tur edebi eserlerden beslenmi§ oldugunu samyoruz. Tabii, 
Ah med Yesevi ile Hakim Suleyman Ata’nm, doguda, batida ve kuzeyde, bu edebi turiin 
olu§masmdaki onculugunii de hatrrdan 9ikarmamaliyiz. 

Basit planli dini hikayelerin prototipleri 

Bugiinkii bilgilerimize gore, basit planli dini mesnevilerin prototipleri XII. yiizyilda 
kar§imiza 9ikmaktadir. Hoca Ah med Yesevi'nin Divan-i Hikmefindeki Hikayet-i MVrac 
(Yassavi, 1991, 208-211; Eraslan, 1983, 262-273), onun ogrencisi ve “izbasar”i olan Hakim 
Suleyman Ata’nm §iirleri arasmda gordugiimuz birinci Mi ‘raciye (Eraslan, 1979, 243-304), ikinci 
Mi ‘rdciye (Guzel, 2008, 391-392), Ismail Kissasi (Bakirgani, 2000,31-35), Hazret-i 
Muhammed’in Vefati (Guzel, 2008,462-464), Hz. Ismail Kissasi (Guzel, 2008, 434-441), Ahir 
Zaman Kitabi (Bakirgani, 1991, 57-62) adli hikayeler, ulu Turkistan’da oldugu gibi Sel9uklu ve 
Osmanli sahalannda da tekrarlanmi§, tiir ve konu bakimmdan zenginle§tirilerek geli§tirilmi§tir 

Basit planli dini hikayelerin yazilma sebepleri 

Turkiye Turklerinin yazili manzum halk hikayeleri yogun olarak XIV. yiizyilda goriiliir. Bu 
yogunla§manm tarihi, dini ve sosyal sebepleri arasmda §unlan sayabiliriz: 1. Bugiin modem 
edebiyata sahip olan biitiin kavimlerin (Tiirkiye Tiirkleri dahil) orta9ag edebiyatlan dini 
agirliklidir. 2. Siirekli sava§lar, siirekli fetihler sebebiyle Tiirk halkim sik sik farkli din ve 
milliyetten olan insanlarla kar§i kar§iya getirdi. Milli vasiflan korumak isteyen halkin bu tiir 
eserlere ihtiyaci vardi. 3. Beylikler arasi rekabet yahut kom§u devletlerle ban§a dayanmayan 
ili§kiler sebebiyle de halkm morale ihtiyaci oluyor, ihtiya9 kismen bu tiir eserlerle kar§ilamyordu. 
1348’de diinyayi sarsan “kara veba” Anadolu ve Rumeli Tiirklerini de kmp ge9irmi§ti. Bu salgm 
hastalik kar§ismda 9aresiz kalan, morale ihtiyaci olan insanlan teselli edecek kitaplara ihtiya9 
vardi; bu tiir eserier yazildi. Daha sonraki asirlarda bu tiir telif eserlerin sayisi giderek azalmi§tir. 

Kazakistan Tiirkleri XIX. asra kadar daha 90k sozlii edebi iiriinler veriyorlardi. Basili 
eserier 1807 yilmdan itibaren ortaya 9ikar (Subhanberdina, 1999, 383). Rus emperyalizmi ve 
vatamn i§gal edilmesi sebebiyle iimitsizlige kapilan halkin moral degerleri savunan, telkin eden 
eserlere gereksinim duyuluyordu. £arlik Rusyasi ile Sovyetler Birligi yoneticilerinin Orta Asya 




Metin AKAR 



33 



ve Kafkaslardaki Tiirkler iizerinde uyguladigi emperyalizmin bir araci olmak iizere ortaya atilan 
ve gcr^cklc^tirilcn “farkli alfabe”, “ayn dil” politikalan sonucu Kazak Tiirkleri de gc^mi^ 
yillardan daha fazla yazili iiriinler verdiler. Bu donemde halk isin yazilan basit edebi eserleri de 
milli bir refleks olarak gorebiliriz. Bir diger sebep olarak da Bati’ya (Rus dili ve edebiyatma) 
yoneli§e tepki olarak bunlann yazilmi§ olmasi ihtimali akla gelmektedir. 

Tiirkiye Tiirklerinin ilk basit planli mesnevilerin ilkel omekleri XIII. yiizyila 
tarihlendirilebilir. Omek olmak iizere Yunus Emre Divam'nda yer alan mfraciye (Timurta§, 
1972, 90-91) ile kayip §eyh-i San ‘an hikayesini zikredebiliriz. Ancak tiiriin 90k geli§mi§ 
omekleri ve §aheserleri, Suleyman £elebi’nin Vesiletu'n-necafx, Abdiilvasi £elebi'nin Mi ‘rdc- 
n&me' si gibi eserler XIV ve XV. asirlarda kar§muza 9ikar. Daha sonraki asirlarda da olgun 
omekler verilmi§tir. Abdiilbaki Arif Efendinin (6.1713) Mi ‘rac-ndme’si bunlardan sayilabilir. 

Tiirkiye Tiirkleri ile Kazakistan Tiirklerinin basit planli, islam tarihi temali, manzum 
(nadiren mensur), yazma ve basma eserleri arasinda bir e§le§tirme denemesi 

Hz. Muhammed : 

Hayati (genel olarak): Amasyali Miiniri £elebi, Siyer-i Nebi, (Topkapi Sarayi Miizesi 
Ktp., K.8-995.); Mehmed Rifat, Sire-i Muhammediyye, (§am 1308.) / -?-, Muhammed 
Paygambar , 1679 misra. ( Babalar Sozi, 2005, 9-54) 

Mu‘cizeleri, Mi‘raci : Kirdeci Ali veya Sadreddin, Geyik Destani [(Mill! Ktp., A.2720, 
yk.73a-77a.), (-?-, Kitdb-i Geyik, Milli Ktp., A.3881, yk.55b-59a, 96 beyit.) (Celebioglu, 1976, 
69-70; Erimbetova, 2004, 2-60.)]; Aksarayli ‘Isa (?), [Mi'rdc-nameJ, (XIV. asir, Siileymaniye 
Ktp., Laleli Bl., nr. 3756, yk. 64a-75b.); §eyyad Hamza, Mi'rac-name, (Milli Ktp. Nr. 3772, yk. 
80b-101b.); -?-, Kitab-i Mi‘rac, [(XIV-XV. asir, Siileymaniye Ktp., Laleli Bl., nr.3756, yk. 76a- 
98b; Topkapi Sarayi Miizesi Ktp., K.989, la-22a.; Suleymaniye Ktp., Serez Bl., nr. 3839, yk. 
24a-50a.; IU Edebiyat Fak., TDEB1., Seminer Ktp., nr. 4038 ve 4039.) (Develi, 1998, 81-228)]; 
Abdiilvasi £elebi, Mi‘rac-name-i Seyyidii'-Beyer, (Afyon II Halk Ktp., Gedik Ahmed Pa§a Bl, nr. 
34, yk. 63a-76a); Arif, Mi ‘rdcii'n-Nebi, (Suleymaniye Ktp., Ibrahim Ef. Bl., nr. 355, yk.94b- 
157b.); §eyh Ismail Hakki Bursavi, Mi ‘rdciyye, (Topkapi Sarayi Muzesi Ktp., E.H. 1790, yk. 
66b-82b.); Nayi Osman Dede, Mi ‘rdcii'n-Nebi Aleyhi'sseldm, Suleymaniye Ktp., Yazma Bagi§lar 
Bl., nr. 567-2, yk. 19b vd.); Mecidi, Hdzd Mi‘raciyye-i Risalet-penah Aleyhi's-selam, Istanbul 
Universitesi Ktp., TY, 4009, yk. 49b-55b.); Hafiz Omer Yeni§ehir-i Fenari, Mi'raciyye, (Millet 
Ktp., Ali Emiri Bl., Mzm. 1375); Abdiilbaki Arif, Mi'raciyye , (Kayseri, Ra§it Ef. Ktp., nr. 186, 
yk. 35b-46b.); Seyyidi, Der-Beyan-i Kissa-i Mi'rac, Ankara Cebeci Halk Ktp., yazma nr. 1061, 
yk. 62b-65a.); Muhammed Feyzi, Kudsiyyii's-Sirdc Ji Nazmi'l-Mi'rac, (Istanbul 1307, 16 s.); 
Receb Vahyi, Minhdcii'l-Mi'rdc, (Cemal Efendi Mtb., Istanbul 1315, 52 s.) (Akar, 1987-1, 155- 
202). Ancak bu listedeki eserlerin tamami basit planli mesnevi tiiriinden degildir. Tiir 
incelemeleri yaparken gerekli olacaklardir.) // Abdirasil Ahmedov, Kissa Anhaziret Rasuldin 
Migrajga Konak Bolgam, (derleyen: Kidirali Sattarov, ne§reden: §emseddin Huseyinov vartasi), 
697 misra, 1917 yilmda Kazan’da basildi. (Babalar Sozi, 2005, 55-76); §ayhislamugli Jiisipbek, 
[ Migraj-name ], 1886, 1896, 1899, 1904, 1908,1912, 1917 yillannda Kazan’da basildi. (Babalar 
Sozi, 2005, 297); §emiyazov, Muhammed Paygambardih Migrajga U§kam, 19. yiizyil. (AOl 
Kolyazba Ortaligi, §.855 ve §.850 hjinde). 

Vefati: §eyyad Hamza, Vefat-i Hazret-i Muhammed Aleyhisselam, [(Milli Ktp., nr. 3772, 
yk,101b-121a. Bu konuda hakim z : (Turhal-Guler, 1996, 1-123)]; Arif, Vefatii'n-Nebi, 
(Suleymaniye Ktp., Ibrahim Ef. Bl., nr.355, (Mazioglu, 1982, 107-108; £elebioglu, 1976,355- 
363.); -?-, Vefat-i Resul, (Milli Ktp., nr. A. 2139, yk. 59-a62a); -?-, Kitab-i Mevt-i Muhammed- 
name, (Milli Ktp., nr. A.3881, yk.59a-62a.); -?-, Vefat-i Resul, (Milli Ktp., nr. A. 4103, yk. 15a- 
22a.); -?-, Vefat-i Resul, (Milli Ktp., nr. A. 2139, yk. 23a-34a.); -?-, Vefatii'n-Nebi Aleyhi's-seldm, 
Matbaa-i Osmaniye, Istanbul 1311/1893, s. 18-24.) / §ayhislamugli Jiisipbek, Kissa Muhammed 



34 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Rasul Allahmfi Darul Peniden Dariil Bakaga Rihlat Etken Maselesi. 582 misra. ( Babalar 
Sozi, 2005, 77-95) 

Sava§lari: 

Bedir Sava§i: Mazlumi, Bedriyye, (Milli Ktp., A.3995, yk. lb-30b.) / Kissa-i Bedir, 
C.XVI’da, 456 misra. ( Babalar Sozi, 2005) 

Uhud Sava§i: (Benzeri bir eseri §imdilik tespit edemedik.) / Kissa-i Uhud, C. XVI’da, 
256 misra. (Babalar Sozi, 2005) 

Genel: Gazavat-i Resulullah, (Celebioglu, 1976, 63-64); (Tursun Fakih ?), Zikr-i Gaza- 

i Muhammed Mustafa ve Cih&r Y&r-i Gazin, (Milli Ktp., nr. A.37.); (Tursun Fakih ?), Gazavat-i 
Resulullah Aleyhi Vessellem, (Fatih Millet Ktp.); -?- Gazavat-i Nebi, (Milli Ktp., nr. A.3941, 76 
yk. ve Millet Ktp., Ali Emiri , nr. 1222.); Zaifi, Gazavatii’n-Nebi, (Milli Ktp., nr. A.3935, 188 
yk.). 



Hz. isa 

Kirdeci Ali veya Sadik Veli, Ciimcume-n&me, Ankara Milli Ktp., nr. A.1891, yk. 9b-13b; 
An kara Milli Ktp., nr. A.4654, yk. 24-28; Ankara Milli Ktp., Conk 96, yk. 28b-35b; An kara Milli 
Ktp., nr. A.3381-8, yk.75a-80a; Ankara Milli Ktp., Conk 2, yk. 30b-34a; Ankara Milli Ktp., Conk 
95, yk. 28b-35b; -?-, Cimcime Sultan Destam, (Kocatiirk, 1964, 159); -?-, Dastan-i Hz.-i Isa, 
(£elebioglu, 1976, 100-101). / Matbu, Juma-juma kitabi (Subhanberdina, 1999, 385; §afigov, 
1999, 214). 

Hz. Yusuf 

§eyyad Hamza, Yusuf ve Zeliha, (nakleden: Dehri Dilpin, TDK yayini, Istanbul 1945); 
Erzurumlu Darir, Kissa-i Yusuf, (Istanbul Universitesi Ktp., T.Y., nr. 311/1, yk.lb-53b.); Sule 
Fakih, Yusuf ve Zeliha, (Atatiirk Universitesi Ktp., S. Ozege ‘A. Sim’ Bl., nr. 318.); Sule Fakih, 
Hazret-i Yusuf ve Sitta Zeliha, (Paris Bibliotheque Nationale, Suppl Turc 1542, Acq 23855-90, J. 
Deny kitaplan, 87 yk.); Siili Faki b. Mahmud, Yusuf u Ziileyha, (Milli Ktp., FB Bl, nr 155; 
A.2883, 179 yk.); // -?-, Kissa-i Hazret-i Jusup Aleyhissalam ilan Zeliha'mn Mes’elesi, 

C.XVIII’de, 4676 misra. (Babalar Sozi, 2005). Basilmi§, Jiisip-Zilha kitabi da vardir. 
(Subhanberdina, 1999, 384; Kiravbayeva, 1999, 413). 

Hz. Avse: 

(Mensur siyer kitaplarmda bu olaya bir iki paragrafla yer verilir.) / Yazid Konayuli, Kissa 
Hazireti Ay§amn Tohmati, 494 misra, 1912’de Kazan’da basildi. (Babalar Sozi, 2005, 228-243) 

Hz, Ali 
Sava§lari: 

Cenadil Kalesi Cengi: Beypazarli Maazoglu Hasan, Cenadil Kalesi, (Istanbul Millet Ktp., 
Manzum Eserler Bl., nr. 1222/i, yk. 13a-34b ve Istanbul Universitesi Ktp., TY, nr. 311.) / -?-, 
Hazret-i Ali 'nih Cenadil §ehrinde Tobeleskeni, C.XVI’da, 404 misra. (Babalar Sozi, 2005) 

Salsal-name: ibni Yusuf, Salsal-name (Kopriilu, F. 1928, 298.) / -?-, Kissa-i Salsal, C. 
XV’de, 6321 misra. (Babalar Sozi, 2005). Basilmi§ Sal-sal kitabi da vardir (Subhanberdina, 1999, 
384). 

-?-, Kissa-i Kal’a-i Berber, (Milli Ktp, nr. 88 ipindc) / -?-, Kissa Hazret-i Ali Radiya'llahu 
Anhamh §ah-i Barbarga Kul Bolip Satilgam, C. XVI’da, 517 misra. (Babalar Sozi, 2005) 




Met in AKAR 



35 



[A§agidaki listede Kazak Turk9esi ile yazilmi§ 119 metne kar§ilik, Tiirkiye Tiirk9esi ile 
yazilmi§ dokuz metnin kunyesini verdik. Bunlarm birbiriyle alakasi konusunda §imdilik bir fikre 
sahip olmadigimizi belirtmek isteriz. 

-?-, Gazav&t-i Ali, (Milli Ktp., nr. A. 2720, yk.29a-40a); Ibrahim, Gazavat-i Ali, (Milli 
Ktp., nr. A. 1132-2, yk.97a-109b); Hz. Ali’nin Cenkleri, (Milli Ktp., nr. A.2763-2, yk 45a- 
98b); Tursun Fakih, Gazavat-i Hz.-iAli, (Milli Ktp., nr. A.2266); .-?-, Gazavat-i imam Ali, (Milli 
Ktp., nr. A. 2630-2, yk.31b vd.); -?-, Gazavat-i Hz. Ali, (Milli Ktp., nr. B.274); -?-, Gazavat-i 
imam Ali, (Milli Ktp., nr. A. 1703, 83 yk.); .-?-, Gazavat-i Ali Kissasi, (Milli Ktp., nr. A.3115, 
yk.22b-31a); -?-, Gazavat-i Emirii'l-Mii’minin, (Millet Ktp., Ali Emiri, nr. 1222) / §orman 
Biltebayuli, Hz. Ali’nin Sogusi, C.XV’te, 1706 misra. (Babalar Sozi, 2005, 209-263); -?-, Kissa 
Hazret-i Ali ’nin Serenbaym Jolga Salgam, C. XVI’da, 500 misra. (Babalar Sozi, 2005).] , 

Hz. Osman 

(Ikinci derecede kahraman olarak) Beypazarli Maazoglu Hasan, Cenadil Kalesi, (Istanbul 
Millet Ktp., Manzum Eserler Bl., nr. 1222/i, yk. 13a-34b ve Istanbul Universitesi Ktp., TY, nr. 
311) / -?-, Hazret-i Osman Radiyall&hu Anhamn Konakga Qkargam, C XVI’da, 162 misra. 
(Babalar Sozi, 2005). Aynca, basilmi§ Haziret-i Gosman kitabi da var (Subhanberdina, 1999, 
384). 



Hz. Hiiseyin 

Kerbela olayi: Kastamonulu §azi, D&st&n-i Maktel-i Hiiseyin, (Uskudar, Selim Aga Ktp., 
Kemanke§ Bl., nr. 528); -?-, Maktel-i Hiiseyin, (noksan, Milli Ktp., nr. A.3825); -?-, Maktel-i 
Hiiseyin, (Milli Ktp., nr. A. 3825, yk.45b-91b, noksan niisha); -?-, Masumlar Destam, (Milli Ktp., 
nr. A. 1583, yk.3b-8b); -?-, Hikaye-i Masumlar, (Milli Ktp., nr. A.4630 kjinde); -?-, Maktel-i 
Hiiseyin, (Milli Ktp., nr. A. 3803-1, yk.lb-13b); Ibrahim, Mektel-i Hiiseyin, (Milli Ktp., nr. B. 
432) / Hiiseyinov (?), Kissa(-i) Vakiga(-i) Kerbala Uybudur, 3114 misra, 1916 yilinda Kazan’da 
basildi. (Babalar Sozii, 2005, 129-227). Matbu Kerbalamn §olinde adli kitap da vardir 
(Subhanberdina, 1999, 384). 

Sa‘d ibni Vakkas 

(Ikinci derecede kahraman olarak) Beypazarli Maazoglu Hasan, Gazavat-i Emire’l- 
Mii’minin, Fethi Kal’a-yi Selasil, (£elebioglu, 1976,75-76) / -?-, Kissa-i Sa‘d u Vakkas, C. 
XVI’da, 264 misra. (Babalar Sozi, 2005). Bir de 1880 yilmda basiling Kisa-i Koja Gafan va 
Sagdivakas kitabi da vardir (Subhanberdina, 1999,3 84). 

Temim-i Dari 

-?-, Hikayet-i Temim-i Dari, (Afyon il Halk Ktp., Gedik Ahmed Pa§a Bl., nr. 34/2, yk. 78b- 
104a); -?-, Temim-i Dari, (Kocatiirk,1964, 161) / -?-, Kissa-i Temim-i Dari , C.XVI’da, 862 
misra. (Babalar Sozi, 2005). 

Malik Eider 

-?-, Hdverdn-ndme, (£etin, 1997, 242-245, 317) / -?-, Kissa-i Malik Ecder, C. XVI, 740 
misra. (Babalar Sozi, 2005). 

Hallac Mansur . 

Niyazi, Mansur-name, (Suleymaniye Ktp., Haci Mahmud Bl., nr. 3572, yk. 63b-81a); Ali 
£elebi, Hikayet-i Mansur-i Bagdadi, (Milli Ktp., nr. 3685, 30 yk.); -?-, Mansur-name, (Ankara 
Universitesi, DTCF Ktp., nr. 3355.) / §ayhislamuli Jusipbek, Kissa Mansur El-Hallaj, 1509 




36 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



misra, 1912’de Kazan’da basildi. (Babalar Sozi, 2005, 244-288.) Aynca, 1857 yilmda basilan 
Mansur el-Hallaj adli kitabi da zikretmeliyiz (Subhanberdina, 1999, 383). 

Muhammed Hanefi 

Tursun Fakih, Muhammed Hanefi Cengi, (Na§iri: Mehmet §akir, Istanbul 1933; Tursun 
Fakih, Hikaye-i Muhammed Hanefi, (Mill! Ktp., nr. A.4630 ipinde); Tursun Fakr, Muhammed 
Hanefi Cengi, (Mill! Ktp., nr. A. 924-5.); Fakih, Dastan-i Muhammed Hanefi, ( Prusya Kultirr 
Eserleri Vakfr, Marburg, Staqtsbibliothek, Ms. Orient nr. 2628.); -?-, Gaza-yi Muhammed Hanefi, 
(Mill! Ktp., nr. B. 88 ifinde); -?-, Muhammed Hanefi Cengi, (Mill! Ktp., nr. A. 1521, 59 yk.); -?-, 
Muhammed Hanefi Destam, (Millr Ktp., nr. A. 3809, yk. 53a-60b); -?-, Muhammed Hanefi Cengi, 
(Millr Ktp., nr. A. 4053, yk,163a-171a); -?-, Muhammed Hanefi Cengi, (Millr Ktp., nr. A. 2139, 
yk. 60b-75b); -?-, Muhammed Hanefi Cengi, (Millr Ktp., nr. A. 2175, 22 yk.); -?-, Muhammed 
Hanefi Cengi, (Millr Ktp., nr. A. 1521, 59 yk.); -?-, Muhammed Hanefi Cengi, (Millr Ktp., nr. A. 
1454-1, yk. la-18a); -?- Kitdb-i Muhammed Hanefi, (Millr Ktp., nr. A. 3538-6, yk,151b-169b); - 
?-, Muhammed Hanefi Destanr, (Millr Ktp., A. 3809, yk. 53a-60b); -?-, Dastan-i Muhammed 
Hanefi, (Millr Ktp., nr. A. 4736-3, yk. 8b-21a); -?-, Ceng-i Muhammed Hanefi, (Millr Ktp., nr. A. 
3803-5, yk. 41a-68b ve Millr Ktp., nr. A. 4053-3, yk,163a-171a); -?-, Ceng-i Muhammed Hanefi, 
(Millr Ktp., nr. A. 88 sonunda); -?-, Kissa-i Muhammed Hanefi, (Millr Ktp., nr. A. 3616-2, yk. 
13a-24b); -?-, Muhammed Hanefi, (Millr Ktp., nr. A.744, yk. 49a-64a); -?-, Hikaye-i Muhammed 
Hanefi Cengi, (Millr Ktp., nr. 4630 ipinde); -?-, H&zd Dastan-i Muhammed Hanefi Radiya'llahu 
Te'dla Anh, (Mattei, 2004, 151-161); / Dosr, Muhammed Hanefi, (Beysenova, 2005, 24, 76). 
Basrlmr§, Muhamed Hanafiya kitabr da mevcuttur (Subhanberdina, 1999, 384). 

Battal Gazi 

Darendeli Bakar, Battal-name, TDK. Dehri Dilpin Kitaplarr, (Levend, 1973, 127) / -?-, 
Gazavat-i Sultan , C.XIII’de. (Babalar Sozi, 2005); Nazrm (?), Hazret Sultan Seyit Battal Gazi, C. 
XlV’te, 18.186 mrsra (?). (Babalar Sozi, 2005); -?-, Kissa-i Seyid Battal , C. XVI’da, 1372 mrsra 
(Babalar Sozi, 2005). 

Nusirevan 

Ahmedr, Vasiyet-i Nuf revan, (Ertaylan, 1952, 300-308). / -?-, Kissa-i Nufirevan, C. 
XV’da, 576 mrsra (Babalar Sozi, 2005). 

Ebu Sahma 

(Benzeri bir eseri §imdilik tespit edemedik.) / -?-, Kissa-i Ebu §ahma, C. XV’te, 475 mi sra. 
(Babalar Sozi, 2005); Hikayet-i Ebu §ahma, C.XV’te, 386 mrsra (Babalar Sozi, 2005). 

Birbirine benzer, paralel veya e§ olabilecek eserler elbette bunlardan ibaret degildir. Bu 
listeye “a§k” temalr eserleri de ekledigimiz zaman ayrr vatanlarda olu§an karde§ edebiyat 
arasrndaki benzerliklerin insanr hayrete du§urecek nitelikte olacagmr biliyoruz. 

Vefat-i Hazret-i Muhammed (s.a.s.) tiiriiniin yazma plam hakkinda genel bilgiler 

Bu turde tema, Hz. Muhammed (s.a.v.)in vefatrdrr. Bu olay, M.Asrm Koksal’m eserinde de 
goritldugu gibi (Koksal, 1981, 13-127), peygamberler tarihi veya siyer kitaplarrnda ayrmtrh 
olarak anlatrlrr. Bazr kitaplarda, kitabrn hacmine uygun olarak olaylar ana hatlarryla nakledilir. 
Omek olmak iizere Faruk Yrlmaz’rn Peygamberler TarihV ndeki bilgileri krsaltarak aktarryoruz: 

*Davct ve Islam tebligatmm tamamlanmr§ ve vefatrnm yakla§mr§ olmasmm belirtileri. (Bu 
husus Maide Suresi’nin 3. ayeti ile Nasr Suresi’nin 1-3. ayetleri delil gosterilerek anlatrlrr). 




Met in AKAR 



37 



* Hz. Muhammed’in §iddetli ba§ agrisi §ikayetleri ve rahatsizligm, Hayber’de tatmi§ 
oldugu zehirli etin tesirinin niiksetmesi §eklinde yorumlanmasi. 

* Peygamber’in Usame bin Zeyd bin Haris komutasmdaki bir Islam ordusunu, 
Filistin’deki Belka’yi mii§riklerden temizleme goreviyle sevk etmesi. 

* Hastaligi sirasmda kendisini ziyarete gelen Miisliimanlara Kasas-83 ve Ziimer-60. 
ayetleri ile ogiit vermesi. 

* Olmeden once evinde bulunan, sayisi 9’u ge9meyen altmlan fakiriere dagittirmasi. 

* Bir sabah namazi vaktinde sik sik bayilmasi sebebiyle imamhgi Hz. Ebubekr’e 
devretmesi. 

* Sahabe ile son namazmda, cemaate olecegini bildirmesi. 

* Oldugu giiniin sabahmda, sabah namazim kilan Miisliimanlari Seville seyretmesi. 

* Son konu§masmda, Arap topraklannda ba§ka dinden kimsenin birakilmayacagi 
soylemesi ve peygamberlerinin kabirlerini mescit haline getiren Musevilere ve 
Hiristiyanlara lanet etmesi. 

* Hz. Peygamberin son sozleri ve vefati. 

* Diinyada servet brrakmaksizm gitmesi. 

* Ba§ta Hz. Omer ve Hz. Ebubekir olmak iizere sahabenin oliim haberi kar§ismdaki hali, 
soz ve davram§lan. 

* Hz. Ebubekr’e biat. 

* Yikanmasi, tekfin edilmesi ve defni; cenaze namazi. 

* Hz. Bilal’in okudugu ezan dolayisiyla hatirlananlar (Yilmaz, 2004, 323-333). 

Genel plan boyle olmakla birlikte ileri geri alinan motiflere, §ahsi tasarruf ve anlatimlara, 
eklemelere rastlanmasi da daima mumkundur. 

Karsilastirilan eserler ve §airleri hakkinda bilgiler 

Bildirimizde Tiirkiye Tiirklerinden §eyyad Hamza’nm Vefat-i Hazret-i Muhammed 
Aleyhisseldrri’ l ile Kazak Tiirklerinden §ayhislamugli Jiisipbek’in Kissa Muhammed Rasul 
Allahnm Darul Peniden Dariil Bakaga Rihlat Etken Maselesi adh kitaplan kar§ila§tmlmi§tir. 

§eyyad Hamza 

§eyyad Hamza, XIV. yiizyilin ortalarmda, 1348 yilinda heniiz hayattadir (Akar, 1987-2, 1- 
9). inceleme konumuzu te§kil eden eserinden ba§ka, Mi’r&c-n&me, Ahv&l-i Kiy&met, Yusuf u 
Zeliha ve Haza Dastan-i Sultan Mahmud isimli mesnevileri ile perakende §iirleri mevcuttur. 
[Ahval-i Kiyamefin bilinen iki nushasmdan bir §eyyad Isa, digeri §eyyad Hamza adim 
ta§imaktadir. Sahibinin kimligi konusunda kesin kanaata varabilmemiz i9in ba§ka niishalann 
§ahitligine ihtiyacmuz vardir (Akar, 1987-2, 10-14).] 

§ayhislamugli Jiisipbek 

XIX. yiizyilm son 9eyregi ile XX. yiizyilm ilk yansmda Kazakistan’da ya§ami§tir. Hayati 
hakkmda bilgimiz yoktur. Babalar Sozii adh risaleler kitabmda ii9 eseri mevcuttur. Bu bildiride 
adi ge9en kitabmdan ba§ka iki eseri daha vardir: Kissa Mansur El-Hallaj, [Migraj-name], Her ii9 
kitabi da Kazan’da basil mi $tir. 




38 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



§eyyad Hamza’mn Vefat-i Hazret-i Muhammed A leyhisseldm ’ i 

§eyyad Ha mz a’mn eseri mesnevi nazim §ekli ile yazilmnjtir. 522 beyitten olu§ur. Vezni 
fa ‘ildtiin fa ‘ildtiin fa ‘iliin’ diir. I9inde mesne videkinden ba§ka vezinle, mefa ‘iliin mefa ‘iliin 
fe ‘uliin kalibi ile bir Hz. Muhammed mersiyesi vardir (342-349). Yine ikinci kalipla, mefa ‘iliin 
mefa ‘iliin fe'uliin kalibiyla evlat acisim anlatan bir terkib-i bent yazilmi§tir (357-368). Eski 
Anadolu Tiirk9esi ile yazilan bu kitapta yer yer vezin ve kafiye ihmalleri de goriilmektedir. 
Inceledigimiz niisha, bilim alemine ilk defa tarafimizca, V. Milli Tiirkoloji Kongresi’nde, 
"§eyyad Hamza ve Bir §iiri" ba§likli bildirimizle duyurdugumuz risaleler mecmuasi i9indedir. 
Milli Kiitiiphane’de 3772 numarada kayitlidir. 

Vefat-i Hazret-i Muhammed A leyhisseldm ’ da, ilk baki§ta ayn iki eser hissi veren iki biiyiik 
boliim vardir. Birinci boliimde Hz Peygamber’in vefati; ikinci boliimde, kendisi gibi, 1348 veba 
salgmmda pocuklarim kaybeden anne ve babalara teselli verecek, onlan sabra sevk edecek dini 
bilgi ve ogiitlere yer verilmi§tir. 

Birinci boliimde yer alan alt ba§liklan -Jiisipbek’in eseriyle kar§ila§tirma yapabilmek i9in- 
§oyle siralayabiliriz (metinde alt ba§liklar yoktur; beyit numaralan ayra9 i9inde gosterilmi§tir): 

1. Omriin sona ereceginin bildirilmesi: Cebrail, mescitte oturan Hz. Muhammed’in 
yanma gelip ona vadesinin yettigini bildirir. Peygamber evine ge9ip kizi Fatma’dan, 
Hz. Ali ile ashabmi 9agirmasim soyler (1-13). 

2. Riiyalar: Ashab gelir. O gece herkes bir dii§ gormu§tur. Ileri gelenler, dii§lerini birer 
birer anlatirlar (14-15). 

3. Hz. Ebubekir’in dii§unu anlatmasi: “Dogudan sert bir yel 9ikti. Ta§i topragi 
savuruyor, kapilan yerinden sokuyordu. Sangimi alip gitti. Ba§im piplak kaldi.” (lb- 
23) 

4. Hz. Omer’in riiyasim anlatmasi: “Dogudan bir yel 9ikti, parmagimdan yuzugiimu 
9ekip aldi, uzaklara goturdii.” (24-28) 

5. Hz. Osman’m dii§iinu anlatmasi: “Mekke tarafmdan gu9lii bir yel 9ikti. Elimdeki 
Kur’an'm yapraklanm kopanp havaya upurdu.” (29-35) 

6. Hz. Ali’nin riiyasim anlatmasi: “ Diildiiliin srrtmda, elimde Ziilfikar, sava§taydim. 
Kafiri krrarken sert bil yel 9ikti, kilicimi mizragimi kirdi, giirziimii elimden aldi, 
zirhimi giysimi soydu, halsiz ve 9aresiz kaldim.” (37-49) 

7. Hz. Ay§e: “Gokten kara bir gomlek geldi. Bana giydirdiler. Aklim ba§imdan gitti.” 
(50-56) 

8. Hz. Fatma: “Giderken, Giine§’in tutuldugunu gordiim. Evimden cenaze 9ikiyordu; 
kapimizda insanlar oturuyordu. Yiiziimii a9ip yirttim; kanli gozya§lan doktiim. 
£ocuklarim agliyor, gokler yamyordu.” (57-64) 

9. Riiyalarin yorumlari: Hz. Muhammed sirayla bu riiyalan yorumlar: “Yaman dii^iin 
sebebi uykudur. Az uyuyun. Kati yel, Azrail’dir. Sank, yiiziik, Kur’an Hz. 
Muhammed’dir. Cemaatin birikmesi ve agla§masi, oliim ve aynliktrr.” (65-117) 

10. Yorumlarin tesiri: Ileri gelen 4 halife ile ibni Abbas agla§irlar; gamdan belleri 
biikiiliir. Hz. Ay§e, 90k etkili bir “agit” soyler. Hz. Fatma, iiziintiisiinii aglayarak, 
feryat ederek gosterir (118-134). 

11. Azrail’in ilk geli$i: Hastaligi 18 giin siirer. Cam yanmaktadir. Tanri, Cebrail’e Hz. 
Muhammed’in canim nezaketle, kolaylikla ve onun iradesi dahilinde almayi emreder 
(135-150). Azrail, bir Arap suretinde gelir. Peygamberin izni ile i9eri girer. Emri 
teblig eder. Hz. Muhammed, Cebrail’le vedala§mak ister. Azrail onu 9agirmak iizere 
goge U9ar (151-194). 




Met in AKAR 



39 



12. Hz. Fatma’ya miijde: Azrail’in gidi§inden sonra Peygamber, torunlarmi gormek 
ister. Hz. Hasan’ a, zehirlenecegini; Hz. Hiiseyin’e bela i?indeyken han9erlenecegini, 
susuz olecegini; Hz. Fatma’ya birazdan olecegini, fakat kisa bir sure kendisiyle obiir 
diinyada bulu§acaklanm soyler (195-216). 

13. Cebrail’in araciligi: Cebrail, Azrail’le gelir; goklerdeki hazirligi anlatrr. Peygamber, 
iimmetinin ne olacagi endi§esi i9indedir. Cebrail’e, gidip Tann’dan ummetinin 
sonunun ne olacagmi sormasmi ister. Tann, onlann tovbe ederlerse affedilecegini 
bildirir. Tovbe ile olum arasmdaki zaman i9in Cebrail 4 defa Tanri katma vanp gelir 
(224-272). 

14 . §airin kendisine ogiidii (273-292). 

15. Kissaya doniis ve Peygamber’in vasiyeti, nasihati: Azrail’e canim almasi i9in izin 
verir. Ummete nasihat ve vasiyetini anlatir. Arkada§lanyla vedala§ir (294-332). 

16. Vefati: (323-356) 

Ikinci bolumdeki alt ba§liklar: 

1. Agit: Olen 9ocuklar i9in soylenmi§ agit (356-368). 

2. Herkes olecek: Oliimu herkes tadacak. Peygamberler, Lokman Hekim, Rustem, 
veliler, Hz. Muhammed, 4 halife. . . Oliime 9are yok ( 369-431). 

3. Olen 90cuklar cennete gidecektir: (432-472) 

4. Malik tasviri: (484-497) 

5. Ebeveynin cehennemden 9ikanlmasi: £ocuklarm anne ve babasi olmadan cenneti 
istememesi sebebiyle Tann ebeveyni affeder ve cennete girerler (517-522). 

§ayhislamugli Jiisipbek’in Kissa Muhammed Rasul Allahmh Darul Peniden Dariil 
Bakaga Rihlat Etken Maselesi adli kitabi 

Jiisipbek’in kitabi 1 1 ’li hece 0I9USU ile, dorlukler halinde, Kazak Tiirk9esi ile yazilmi§tir. 
Her dortliik kendi i9inde aaxa §eklinde kafiyelendirilmi§tir. 145 dortliik ile bir beyitten ibarettir. 
(Muhtemelen bu beyit, kitaba almmayan bir dortliigiin son iki misraidrr.) §air, bu kitabi 
yazmadan 9e§itli matbu ve elyazmasi eserleri inceledigini, sonra kendi eserini yazdigim 
soylemektedir. 

Bu kitabi da §u bolumler halinde incelemek mumkiindur (buradaki numaralar beyit degil, 
misra numaralandrr): 

1. Tevhid, miinacat, na’t muhtevali protokol metni (1-60). 

2. Cebrail’in Tann davetini duyurmasi. O gece riiya goren 8 ki§inin (Hz. Ebubekir, Hz. 
Omer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ay§e, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Huseyin) riiyalanm 
Hz. Muhammed’e anlatmasi ve Hz. Peygamber’in bu ruyalari yorumlamasi (61-168). 

3. Sabah namazmi kilmak i9in mescide gitmesi. Namaz kildirmasi. Ashabdan helallik 
dilemesi. Aka§a (Ukka§e)’nin Peygamber’in sirtmdaki niibuwet muhrunu gorme 
hilesi (169-304). 

4. Azrail’in eve gelmesi, izin verilmesinden sonra i9eri girip olacaklan anlatmasi. 
Peygamberin yakmlan Hz. Ay§e, Hz. Fatma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Huseyin’in 
agla§malari (305-466). Sabah ezanmin okunmasi (467-468). 

5. Hz. Peygamber hasta oldugu i9in mescide gidemez. Mihrapta onu goremeyen sahabe 
feryat eder. Hz. Ali ile Ibni Abbas, Peygamberi alip getirirler. Namaz kilmdiktan 
sonra evine ta§irlar (469-487). 

6. Medineliler kapi onunde agla§irlar. Resulullah sahabe ile gorii§up vedala§rr. Herkes 
aglar. Hz. Ebubekr’e imamligi vasiyet, sahabeyi de Allah’a emanet eder (488-510). 




40 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



7 . Peygamber, iimmetini anarak vefat eder. Oliim ya§i, yili, giinii bildirilir. Evine 
defnedilir. Cenaze merasi mi ne cennetten huriler katilir ( 511 - 550 ). 

8. Eser hatime ile bitirilir. Burada Hz. Muhammed’in hayati ile ilgili olarak 2 eser 
verdigini, bunlan yazmadan onceki hazrrliklanm anlatir. Okuyucudan dua talep eder. 
Kendi kiinyesini verir ( 551 - 582 ). 

iki eser arasindaki benzerlikler ve farklar 

Hz. Muhammed’in vefatmdan once olanlar, vefati, vefat sonrasi olaylan her iki eserde de 
siyer kitaplarmda oldugu gibi anlatilmi§tir. 

§. Jiisipbek’in kitabi Tiirkiye Turklerinin mesnevi diizenleme planma daha 90k 
benzemektedir. §eyyad Hamza’nmki ozellikle ikinci boliimii ile onemli farklilik gosterir. §eyyad 
Hamza, mesnevi nazim §eklini tercih etmekle birlikte Turk mesnevi edebiyatmm aymci 
ozelliklerinden olan “mesnevi i9inde farkli §ekil ve vezinde manzume soyleme” gelenegini de 
ya§atmi§tir. §. Jiisipbek ise dortliiklerle hikaye etme yolunu tercih etmi§, Turk halk edebiyatmda 
ve Ali’nin Kissa-i Yusuf unda gordiigiimiiz gelenegi surdurmu§tur. 

Riiya anlatan ve riiyasi yorumlanan §ahis sayisi iki eserde farklidir. §eyyad Hamza’da 6 
ki§inin, Jiisipbek’te 8 ki§inin riiyasi nakledilmi§tir. 

§eyyad Hamza’da riiyalar, nakilden hemen sonra yorumlanmaz. Jiisipbek’ te her riiyayi 
yorumlan takip eder. 

§eyyad Hamza’da, Hz. Muhammed’in nasihat ve uyarilan Jiisipbek’teki nasihatlerden 
farklidir. Bu bakimdan §eyyad Hamza’nm eseri siyer metinlerine daha yakmdir. 

§eyyad Hamza’da uzun uzun anlatilan “iimmetin tovbe etme ve kabul siiresi”yle ilgili 
motif Jiisipbek’in eserinde 90k kisa olarak zikredilmi§tir. 

§eyyad Hamza’nm sanat dili daha zarif, ifadesi daha diplomat9adir. Bu vasif, Hz. 
Peygamber’in -vefatimn anlatimmda daha a9ik §ekilde ortaya 9ikar. §air burada “oldii, vefat etti 
yahut nhlet etti” fhllerini kullanmami§,”eyvah ya Muhammed” redifli §iiri ile bu olayi 
duyurmu§tur. 

Bu konuya bildiri hacmi i9inde bu kadar yer vermek yeterlidir samyoruz. 

Sonu9 ve bu konuda yapilmasi gerekenler hakkinda birka9 not 

Yukanda, Kazakistan Ilimler Akademisi’nin Babalar Sozii serisinde yer alan basilmi§ veya 
elyazmasi halinde olan eserlerin pek 90gu ile Turkiye Turklerinin basit planli mesnevileri 
arasmda 90k onemli paralellikler oldugunu gordiik. Bu mevcudiyet karde§ iki Tiirk leh9esini 
konu§an halklarm ortak milli hassasiyetlerinin birer yazili belgesidir. 

Daha onceki yillarda Kazakistan’ da, ogrencilerimizden birine, yiiksek lisans tezinde, Geyik 
Destam’ mn Turkiye Tiirk9esi ve Kazak Tiirk9esiyle yazilan niishalari; bir ba§ka ogrencimize 
Anadolulu §air Tursun Fakih’in Muhammed Hanefi Cengi ile Kazakistanli §air Dosi’nin Hz. Ali 
Oglu Muhammed Hanefiye’nin Padi§ah Tabut ile Sava§i adli eserini kar§ila§tirdik. Tema 
birliginin yam sira motiflerde, olaylarda, vak’a kurulu§unda biiyiik benzerlikler oldugu ortaya 
9ikti. Hatta bir ileri adim daha atmca iki eserde Dede Korkut Kitabi 'ndakilere benzer ortakliklara 
§ahit olduk. Bu bildirimizde de “ vefat-i Resul" adiyla andigimiz tiiriin de edebiyatlarimiz arasmda 
ortak temalardan oldugunu gordiik. Benzeri 9ali§malarm devam ettirilmesinde biiyiik yarar 
goriiyoruz. Bu yol Tiirk edebiyatmm ne kadar zengin oldugunu, biitiinliik arz ettigini aleme 
gosterecektir. 

Kazak karde§lerimizin yazili edebiyata diger Tiirk halklardan sonra, XIX. yiizyilda 
ge9tikleri hepimizin malumudur. Ancak ge9 ge9i§ bu tiir eserlerde Kazaklann geri kaldigi 




Met in AKAR 



41 



izlenimini bize vermemelidir. £unkii bazi edebi-dini destanlarda, bir konuda Turkiye’de bir omek 
varsa Kazaklarda birden 90k omege, zenginlige de rastlayabiliyoruz. Bu dii§unccmizc delil olarak 
Salsal-n&me ile Muhammed Hanefi CengV ni verebiliriz. Bu iki destan Kazaklann edebiyatmda 
birden fazladir ve her biri farkli olan destandir. 



Kaynak9a 

Akar, M. (1987-1). Turk Edebiyatmda Manzum Mi'rdc-Nameler, Ankara: Kiiltur ve Turizm 
Bakanligi Yaymlan. 

Akar, M. (1987-2). “§eyyad Hamza Hakkmda Yeni Bilgiler-I”, Turkliik Aragtirmalari Dergisi, 
Sayi.2, Istanbul: Marmara Universitesi, Fen-Edebiyat Fakiiltesi Yaymlan. 

Akar, M. (2009). “Tiirik jane Kazak jazba halik adcbiyctindcgi ortak takmpti §igarmalar”., 
TURKSOY Halikaralik Uyimi, Madeni Satasat jane Onertanu Instituti, “Orkeniyetter 
Diyalogi ”, dlemdik Kogamdik Forum, Halikaralik Gilimi Simpozyum, Orkeniyetter 
Diyalogindagi Tiirki dleminin Roli, Almati: Kazakstan Respublikasimn Madeniyet 
jane Akparat Ministrligi. / “Turk ve Kazak Yazili Halk Edebiyatlannda Ortak 
Konulu Eserler”, Madenuem atcana Aignapam Munucmpnizi Typrcoiia XanuRapcuibiR 
yubiMbi Madenu Cancam atcana Onepmany Hncmumymbi “Opnenuemmep ffuanoeu ” 
JJk(P, XajibiRapcuibiK, sbiJibiMU CuMno3uyMU, OpKenuemmep ducuioeundasu Typni 
ajieMiniij porn, Almati: Ma^cHUCT ucaiia AipiapaT MHHHCTpniri. 

Babalar Sozi. (2005). Babalar Sozi, Dini Dastandar, Astana : Foliant. / Eadanap Ce3i, (2005). 
Eaoajiap Co3i, Jjini Jjacmandap, 1 1 tom, AcTaHa:«OojiiaHT». 

Bakirgani, K. S. (2000). Akirzaman Jirlan, §imkent: SiBat. 

Beysenova, J. (2005). Tursun Fakih’in Muhammed Hanefi Cengi ile Dede Korkut Kitabi’mn 
Kar§ila§tirilmasi, YL Tezi, Ahmet Yesevi Uluslararasi Kazak-Turk Universitesi, 
Turkistan, Kazakistan. 

Celebioglu, A. (1976). Sultan II. Murad Devri (824-855/1421-1451) Mesnevileri, (Basilmami§) 
Do9entlik Tezi, Erzurum. 

(^ctin, I. (1997). Turk Edebiyatmda Hz. Ali Cenknameleri, Ankara: T.C. Kultiir Bakanligi. 

Develi, H. (1998). “Eski Turkiye Tiirk9esi Devresine Ait Manzum Bir Miracname”, IU Edb. Fak., 
TDED, C. XXVIII, Istanbul: Edebiyat Fakiiltesi. 

Eraslan, K. (1979). “Hakim Ata ve Mi’racnamesi”, Atatiirk Universitesi Edebiyat Fakiiltesi 
Dergisi, (Ahmed Caferoglu Ozel Sayisi), Sayi 10, Ankara. 

Eraslan, K. (1983). Ahmed-i Yesevi, Divan-i Hikmet, Segmeler, Ankara: T.C. Kiiltiir Bakanligi 
Yaymlan. 

Erimbetova, D. (2004). Geyik Destam ’nin Turkiye Tiirkgesi ve Kazak Tiirkgesi Varyantlari ve 
Bunlarin Kargilagtinlmasi, YL tezi, Ahmet Yesevi Uluslararasi Kazak-Turk 
Universitesi, Turkistan. 

Ertaylan, \. H. (1952). Ahmed-i Dai Hayati ve Eserleri, Istanbul. 

Guzel, A. (2008). Suleyman Hakim Ata’nin Bakirgan Kitabi Uzerine Bir inceleme, 3.Baski, 
Ankara. 

Krravbayeva, A. (1999). “Kissa”, Kazak Adebyeti Ensiklopediya, Almati: Bilik. / K^ipaydaeBa, A. 
(1999), “Uncca”, Kaaap ddebuemi, Dnijuioionedm, Ajimatti: Finite. 




42 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Kocatiirk, V. M. (1964). Turk Edebiyati Tarihi, Ankara: Edebiyat Yaymevi. 

Koksal, M. A. (1981). islam Tarihi, Hz. Muhammed (a.s.) ve islamiyet, C. XII, Istanbul: §amil 
Yaymevi. 

Kopriilii, M. F. (1928). Turk Edebiyati Tarihi, Istanbul. 

Kopriilii, M. F. (2004). “Meddahlar” Edebiyat Ara§tirmalari-1 , 4. Baski, Ankara: Aksag. 

Levend, A. S. (1973). Turk Edebiyati Tarihi, C.I, Ankara: Turk Tarih Kurumu. 

Mattei, J-L. (2004). Hz. Ali Cenknameleri, Istanbul: Kitabevi. 

Mazroglu, H. (1982). “Turk Edebiyatr, eski”, Turk Ansiklopedisi, C. XXXII, Ankara: Millr 
Egitim Bakanlrgr. 

Subhanberdina, U. (1999). “Kazak Kitaptan”, Kazak Adebyeti Ensiklopediya, Almatr: Bilik. / 
Cy6xaH6epAHHa, Y. (1999). “tyrnK K^iTanTapbi”, l(a3aK ddeouemi, 3uifUKjionedm, 
Ajimatbi: BijiiK.. 

§afrgov, M. (1999). “Dini Dastandar”, Kazak Adebyeti Ensiklopediya, Almatr: Bilik. / IIIaffmroB, 
M. (1999). “Amu ^ acTann;ap”, K,a3aK, dde6uemi, SuijUKjionedun, Anmatbr: Eijiiic. 

Timurta§, F.K. (1972). Yunus Emre Divam, Istanbul: T.C. Kiiltiir Bakanlrgr. 

Turhal-Giiner, F. (19969. §eyyad Hamza’nm “Vefat-i Hazret-i Muhammed Aleyhisselam” Adli 
Mesnevisi, YL tezi, Marmara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitiisu - Turkiyat 
Arasjtirmalari Enstitiisu, Istanbul. 

Yassavi, A. (1991). Hikmatlar, Ta§kent: Galur Gulam Namrndagi Adabiyet va San’at Na§riyati. / 
-flccaBHH, A. (1991). H,UKMammp, Tonncem - : Fac|iyp FynoM HHOMrmarn A^a6ucT Ba 
caHbaT HampucTu. 

Yrlmaz, F. (2004). Peygamberler Tarihi, C.III, Ankara: Berikan. 




BUGUNKU KIRGIZCADA BiR HAYALET KELiME: ACO 



Rysbek ALIMOV 



Sozliik 9ali§malanyla ilgili kaynak tenkidinin en onemli yonlerinden bin hayalet 
kelimelerin tespitidir. Hayalet kelime (ghost word) aslmda var olmayan, ancak bir yazim hatasi, 
yanli§ okuma veya anlamlandinna sonucu bir dilde kullamlmaya ba§layip varhgim siirdiiren 
kelimedir. Bildirimizin konusu bugunkii Kirgiz sozliiklerinde yer alan ve bizce bir hayalet kelime 
olan Aco lemmasiyla ilgilidir. 

Aco kelimesi bugiinku Kirgizcada “devlet ba§kam, devletin lideri” anlammda 
kullamlmaktadir. Omek: Euuuji Kbipzbi3 umcocv Kyp.uaitSeK EaKuee AKUI Kopzoo Munucmpu 
J. JoHcuibd PaMC(j)ejibd Menen 3 ku upem Ke3demun, uotcapa OKbrnu Kbiwia KemepyY Macenecun 
Koudy. [Bu sene Krrgizistan Devlet Ba§kam Kurmanbek Bakiyev ABD Savunma Bakam Donald 
Rumsfeld’ le iki kez bir araya gelerek gorii§melerde kira bedelinin artmlmasi gerektigini 
belirtmi§tir.] (BBC); (Ppanifys npe3udenmu Hukojih CapK03UHUH da, opyc umcocv ff.Mumpuu 
Medeedeedun da 6oro KbicKa.[ Hem Fransa Cumhurba§kam Nicolas Sarkozy’nin, hem Rusya 
lideri Dmitri Medvedev’ in boyu kisadir.] (U9ur). 

Bununla birlikte aco tarihi bir terim olarak “Erken Orta9ag Kirgiz devletinin hukiimdar 
unvam” anlammda da kullamlmaktadir. Omegin, 840-otcbuibi Kbipzu3 Awcocy da uuuk cucepdu 
33 . new ynyn yuzyp Kazanambin majiKajian, Mohzoji Ajimauuna 03 opdocyn opuomKou. [840’ta 
Kirgiz acosa (hiikumdan) da kutsal yurdu ele ge9irmek i9in Uygur Kaganligim yikmi§ ve kendi 
karargahim Mogol Altaylanna tesis etmi§tir.] (Kocobekov). 

Aco kelimesi Krrgizca sozliiklerde ilk olarak 1969’da yayimlanan Kirgiz Tilinin 
Tuyundurmu Sozdilgundc (KTTS) ge9mektedir. Ancak bu leksikografik 9ali§mada kelime Aca 
bi9imiyle yer almaktadir: 

A>KA 3aT. Tap. baniKapyyny. An /iereH aaca acoK, koh /iereH Koaco acoK. (MaKaa); 

[ACA isim, tarih hukiimdar. Ne “dur” diyen bir aca, ne de “yapma” diyen bir hoca var 
(atasozii ( dogrusu deyim - RA)] 

Abdullayev, E., Isayev, D. (ed.) (1969). Kirgiz Tilinin Tuyundurmo Sozdiigii, Frunze: 
Mektep, s. 12 

Aym kelime ikinci kez 1986’da H. Karasayev’in Ozdopurulgon Sozdor (Odunflemeler) adli 
sozliigiinde ge?er. Kelime burada hem Aca, hem de Acoo olarak iki farkli imlayla verilmektedir: 

A>KA (Ktipr.-MOHr.) 1 . TypK an/iepHH/ie aace, aHe, aTa, nan cnaKTyy TypaYY qo vaanure aa; 
MOHr.-aTa, non aTa (aotcaa). 2. Aaca, Askoo - 6aiii>ipKi>i Ki.ipri.i3/iap/ii.iH (6ojiacojiy 9 -ke.uu.im 
uen/ie) koji bamuticBi. Aaco eJiren/ieH khhhh Ki.ipn.i3/iap 6i>m>ipan, 6yJiY HreH umhiu. 
OmoH/iOH "a h /ien Koep a acoo acoK, koh /ien Koep Koaco acoK" /iereH tuiaKan ui.iri.in, khhhh 
"aaca" /iereH acaanti MaaHH/ierH ce3 TaparaH. O urizepu otcep 30Manda 6up raapdyy aoico 
"KyndyH hukkuh otcepune, Kyndyn damran otcepune oicopmyyji KbiMMUH. TKojizo dydoo 
donom, ajimbiMbiiuman aiumn mpu Kajidacbin, 6ym mipbuibin maiumajicbin" den dyupyx 
Kbuizan (T. KacHMbeKOB). (s. 19) 

[ACA (Kirgizca - Mogolca) 1. Turk halklannda abla, anne, baba, ihtiyar gibi ge^itli 
anlamlara sahiptir; Mogolca baba, dede ( acaa ). 2. Aca, Acoo - Eski Kirgizlarm (takriben 9. 
yy.) lideri. Acoo’nun vefatiyla birlikte Krrgizlar boliik pon/iik olmu§ derler. l§te o 
zamanlardan “Ne dur diyen bir acoo, ne de yapma diyen bir hoca var.” diye bir deyim 
olu§mu§, bilahare (kelime) Aca §eklini almi§ ve anlam geni§lemesine ugrami§tir. Ta bir 
zamanlar merhametsiz bir Aco: “Guneyin dogdugu yerden battigi yere kadar asker 
sevkedecegim. Harekatta elimizi kolumuzu baglarlar, a It mi, pm gegldn kimse kalmasin, hepsi 
dldurulsiin!” diye emir buyurmuy (T. Kasimbekov)]. 

Karasayev, H. (1986). Ozddytiiriilgdn Sozdiir, Frunze: Kirgiz Sovyet Entsiklopediyasi, s. 19. 



Orhon Yazitlarimn Bulunuyundan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konuh 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmatari Sempozyumu, 2010, 43-49 




44 3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu 



Sozliik maddesinden anla§ildigi iizere Karasayev soz konusu kelimeyle ilgili aco(o) > aca 
§eklinde bir fonetik, hiikumdar ~^ya§qa biiyiik kimse ( agabey , amca, ihtiyar; abla, anne vs.) 
§eklinde bir de anlam degi§mesi oldugu gorii§iindedir. Ancak a§agida da belirtilecegi gibi hem ilk 
sozliigiin yazarlan, hem Karasayev hatali olarak iki farkli kelimeyi aym lemma iserisinde 
degerlendirmektedirler. 

Kirgizistan’m bagimsizligiyla birlikte aco kelimesi basm yaymda stksa kullamlmaya 
ba§lanmt§ ve bu durum ikili sozliiklere de yansimi§tir. Omegin; 

A ACO- (noun) leader, head of state (especially in reference to the President of Kyrgyzstan; 
historically the title of the first feudal ruler of medieval South Siberian Kyrgyz khanate. 

“AcKap A KaeeuH !... A man Gojiyuys, ypMammyy adKo6y3! Askar Akaevich!.... May you be well, 
our esteemed leader !” 

[ACO- (isim) onder, devlet ba§kam (ozellikle Krrgizistan Cumhurba§kanma hitaben) tarihi 
a?idan Giiney Sibirya’daki Ortagag Kirgiz Kaganligimn ilk feodal yoneticisinin unvam. 

“Askar A kayevigl. ..A man bolutjuz, urmattu acobuz.! Askar Akayevig!....Sag olunuz, var 
olunuz, degerli onderimiz !”] 

Krippes, K. A. (1998). Kyrgyz - English Dictionary , Maryland, Kensington: Dunwoody Press, s. 14. 
Kelime son olarak kalipla§mt§ Aco imlastyla Kirgiz Bilimler Akademisinin yayimladigt 
Kirgiz Tilinin Sozdiigii adh akademik bir yaymda gesmektedir. 

AACO 1. Tap. 3He-Cahaarbi K1.1pr1.13 Karanai.irE.iiii.iH aarauKH c|ieoaajui3M aoopyHaarBT 
6hhjthk 33chhhh KtiTafi acHHHaaMaaapHHaa 3CKepmireH hhhh, THiyjiy. OrnoHao aK Kyn 
aceaceaeii Kapti " a yayK aoKOM, KyaaK caa! 5Ke eayHae aatia 6oa6oco, ace acanbinaa KenTy 
KepreH bnpee 6oa6oco acoaro utiKna. ACoayH boaboiiT, Ken Koayu beeae onaT 6oaoT: 
aKBipti e3YHayH Kapa barntma Kyn KeaeT..." aereH 3KeH. OmoHao aaco Ken ToaroHyn, Ken 
onaoHyn, ctip caHai.iKTi.iH TybyHeH aKtiara bam nfinn, "KapHHHH KebnH KanKa caKTa" aen, 

Ken KoayH acopTyyaaaH Kanpbin e3 acepnHe aceHereH 3KeH. (T. KacwMbeKOB); 2. MaMaeKeT 
barnwcu, naatima. 

[ACO 1. tarih. Feodalizmin ilk donemindeki Yenisey Kirgiz Kaganligi hukumdarmm <^in 
vakainamelerinde zikredilen riitbesi, unvam. O zaman bembeyaz sakalli ihtiyar “Hey, yiice 
Acorn, dinle! Ne sende akil ve izan var, ne de yamnda 90k §ey gormii? ve bilmi§ biri var, bu 
yiizden sefere gikma. Muvaffak olamazsin, elindeki askerin beyhude yere telef olur, 
nihayetinde zahmete katlanacak yine sen olursun.” demiy Aco ise uzun uzun dii§iinmii§ 
ta§mmi§, sagduyusu galip gelmi§ ve “ya§li ne soylerse dogru soyler” diye ordusunu yan 
yoldan gevirerek oz yurduna donmii§ (T. Kasimbekov); 2. devlet ba§kam, hukumdar.]. 

Kirgiz Tilinin Sozdiigii, (2010). Bi§kek: Krrgizistan Bilimler Akademisi, Dil ve Edebiyat 
Enstitiisii Yayinevi, s. 32. 

Gosterilen omeklerden ilk iki sozliikte kelimenin imlastyla ilgili tereddiitlerin oldugu, 
ancak sonraki gali^malarda aco §eklinin kalicila§tigi anla§ilmaktadir. 

Yukartda da kismen belirttigimiz gibi, soz konusu kelimelerin sozliiklerdeki imlastna ve 
onlarla ilgili onerilen anlamlara bakildigtnda sozliik yazarlarmtn iki farkli kelimeyi kan§tirmi§ 
oldugu goriilmektedir; bunlardan biri aca/acaa, digeri ise aco’dur. 

Krrgizcanm en onemli sozliiklerinden biri olan Yudahin’in Kirgizca-Orusga Sozdiik’ unde 
bu iki kelimeden yalmzca ilki yer almaktadir: 

AACA (BCTpeueno tojibko b oihoh noroBopKe: cp. to >Ke cjiobo y ajrranueB, TyBHHueB n ap). 
Orapmon; “ail!” aereH (hjih aaap) a>Ka >kok, “koh!” aereH (hjih aaap) ko>ko (hjih ara) >kok. 
noroB. HeT cTapmero, kotopbih bti cKa3aa “ah!”, He xoaacH, kotopbih bti cKa3aa “ocTaBi.!”; 

HeKOMy yHaTB npHKpHKHyn., HaBecra nopaaoK. 

lOaaxHH, K. (1965). KupzmcKO - Pyccxuu Caoeapb, MocKBa: c. 23 




Rysbek ALIMO V 45 



ACA (tek bir deyimde gegmektedir; kr§. ayni kelime Altayca, Tuvaca vd.) Ya§ga biiyiik bir 
kimse; Ay degen (yahut) deer aca cok, koy degen koco cok. “susturan, bagrran, intizama 
bakan kimse yok (harfiyen “hey” diyecek biiyiik yok, “birak!” diyecek hoca yok). 

Yudahin, K. (1988). Kirgiz Sozliigii (Turkgeye gev. A. Taymas), Cilt 1 (A-J), Ankara, s. 3. 

Aca ile ilgili Yudahin’ e benzer tamma Mukambayev’in hazirlami§ oldugu Kirgiz Tilinin 
Diyalektologiyahk Sdzdugu’nde de rastlamlmaktadir. 

A5KAA lyna. dnpeejiepaY daniKaptm, Ti.iHi.in Koroyny KaatipMan aaavi; ah aereu ancaa 
hcok, koh aeren koucoo hcok, 21-6eT, 

ACAA kuzey (agizlarmda) sozii geger, e§raftan bir kimse: Ne “dur” diyen bir aca, ne de 
“yapma” diyen bir hoca var (deyim). 

Mukambayev, C. (1972). Kirgiz Tilinin Dialektologiyalik Sozdiigii, Frunze: ilim, s. 21. 

Yapilan dil derlemelerinde §imdilik Kirgizcada tek bir omekte kar§imiza gikan aca 
kelimesi son iki sozliikte verilenlerle ayni anlamda ve ayni deyim igerisinde bugiinku Kazakgada 
da kar§imiza gikmaktadir: 

A7KA KOHe. Yn imi, ayjT-aHMaKTari.i 6ac KOTepep aKbumu .1 aaaM. Aii aep aaca >kok, koh aep 
Koaca >kok (MaKaji). 

[ACA eskimi§. Hisim akraba, koy kasaba halki arasinda sozii geger kimse, e^raftan bir kimse. 

Ne “dur” diyen bir aca, ne de “yapma” diyen bir hoca var (deyim).] 

Canuzakov, T. (ed.) (1999). Kazak Tilinit] Sozdigi, Kazakistan Bilimler Akademisi, Dilbilim 
Enstitiisu, Almati: Daik Press, s. 32. 

Soz konusu kelime “agabey, amca” anlamlannda aynca Hakasgada ( aca bk. Arikoglu, 
1995, ss. 25-26), Tuvacada ( aqa/aaca “baba”, bk. Tatarintsev, 2000, ss. 155-156) ve Altaylilann 
dilinde ( aga/aci bk. Radloff, 1893, ss. 502-518) de goriiyoruz. 

Goriilen o ki Kirgizcadaki aca(a) Eski Turk runik metinlerinde yine “agabey, amca” 
anlammda gegen agi O' A) kelimesinden ba§kasi degildir (agi igin bk. User, 2009, s. 248). 

Aca kelimesi Tuvaca, Hakasga ve Altayca’da Eski Turkgedeki anlammi korurken, Kazakga 
ve Kirgizcada anlam kaymasma ugrami§trr. Bu durum ayni zamanda aca kelimesinin “hukumdar” 
anlami ta§iyan tarihi bir terim olmadigim da kesinlikle ortaya koymaktadir. 

Gelelim aco kelimesine. Yudahin’in sozliigiinde bu kelime yoktur. Bu durum ayni 
zamanda soz konusu kelimenin sozliigiin ortaya giktigi tarihten gok sonra kullamlmaya 
ba§landigma ve Kirgizcanm asil sozvarligmda bulunmadigma da i§aret etmektedir. 

Kelimenin sahip oldugu “devlet ba§kam” anlami yukandaki sozluklcrdcki bilgilere gore, 
aco ’nun tarihi metinlerdeki esas anlamma dayanmaktadir. Mezkur sozliiklere gore, Kirgizlann 
Erken Ortagag donemindeki hukumdarimn unvam Aco idi. 

Ancak Erken Ortagag Kirgiz tarihiyle ilgili kaynaklarda (ki kaynaklann gogu Rusgadir) 
VII-IX yy. Kirgiz hukumdarlannm unvam mezkur Kirgizca sozluklerdeki gibi Aco degil Ajo * 
olarak gegmektedir. Omegin; 



Kirgiz alfabesinde Id ve /j/ seslerine kar§ilik ortak “>k” harfi kullamlir. Rusgada ise Tiirk dillerindeki Id 
sesi igin “a>K” digrafi, 1)1 sesi igin de “nc” harfi kullamlir. Kirgiz sozliiklerindeki kan§iklik bu durumdan 
kaynaklanabilir. Aslinda bu durum bile Erken Ortagag doneminde Kirgiz hukumdar unvanmin aco 
olamayacagimn bir kamtidir. 




46 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 



“... Kirgizlar iizerinde C’in vakainamelerinde Ajo unvamyla amlan yegane hukiimdar vardi 
(Barthold, 1963, s. 19).” 

“820’den sonra £in kaynaklannda gore unvam Ajo olan Kirgiz hiikiimdan Mogolistan’da 
hakimiyeti ele ge9irmek i9in Uygur Kaganligma sava§ a9ti (Klya§tomiy, 1994, s. 34) 1 .” 

“VI- VII. yy.da Yenisey Kirgiz devletinin idari-askeri diizeni olu§mu§tu ve bu devletin 
hukumdari Ajo unvanma sahipti (bk. Baktigulov, 1996, ss. 102-126).” 

“Kirgiz hukumdannm unvam ajo ( aje ) idi. £in kaynaklanna gore ajo ( aje ) VIII-IX. yy.da 
Kirgizlann hukiimdar ailesinin hem unvam hem de klan ismi idi (Butanayev-Hudyakov, 2000, s. 
71).” 

Yukandaki par9alardan anla§ilacagi gibi Erken Orta9ag Kirgiz tarihiyle ilgili 
ara§tirmacilann 90gu o donemki Kirgiz hukumdarlarimn unvanimn Ajo oldugu konusunda 
hemfikirdir. Ancak son omek soz konusu unvamn sadece Ajo degil, aym zamanda Aje diye de 
okunabilecegini gostermektedir. 

Peki, fonetik ozellikleri bakimmdan Tiirk dillerindeki duruma pek uygun olmayan bu 
kelime, ister Ajo, ister Aje olsun, ister unvamn £ince telaffuzuyla gosterilsin, ister Trudge 
unvamn tarn fonetik kanphgim yansitsm, ger9ekten de tarih9ilerin dedigi gibi Erken Orta9ag 
Kirgiz hukumdannm unvam miydi, acaba? 

Tarih kaynaklanna baktigimiz bu terimin yalmzca £in kroniklerinde, Tang shu ve Tai ping 
huan yu jV de ge9tigi goriiliir. 

Tang shu’ da 2 kelimenin ge9tigi ilgili kismm tercumesini Bi9urin §u §ekilde vermektedir: 

“...(Kirgizlann) hukumdarma Ajo denir, bu yiizden ba§kalan tarafmdan da Ajo diye 
isimlendirilir. ...Ajo ki§m samur kurkunden bork giyer, yazin ise list kismi konik, alt kismi ise 
kavisli altm §eritli §apka giyer. ..Ajo Kara Daglarda ikamet eder (Bi9urin, 1851, s. 445). 

Aym pasaji W. Schott §oyle 9evirmektedir: 

I(h)ren konig betitelten sie A-se. . . .Imm winter trug er eine kopfhulle aus zobelfell; sein 
sommerhut war mit gold iiberzogen, oben zugespitzt, und der rand aufgekrempt. ... Der A-se 
residirte auf dem berge Tshing-san (Schott, 1865, s. 434 ). 

Tai ping huan yu jV da ge9en ilgili kismm Kyuner’e gore tercumesi §oyledir: 

“Aje nin karargahmda aga9lar diktiler ve boylelikle 9b olu§turdular, ortaya ke9eden 
yapilmi§ biiyiik 9adir yerle§tirdiler. . 

Aje nin yemegine kitir ekmek de ilave ederler. Tabiiyetindeki boylara gelince, onlar sadece 
et, at eti, deve eti yerler, ba§ka §ey yemezler. 

Onlan tug ve bayraklan vardir. Onlann Aje si kendi forsunu diktirdi, ki onun alt kismi 
tamamen kirmizi renktedir (Kyuner, 1961, ss. 58-59). 

Bi9urin’in Ajo diye okudugu Kirgizlann hukumdannm unvanim Schott A-se, Kyuner ise 
Aje diye transkripsiyonlamaktadir. Bu kiyaslamadan aym zamanda Kirgiz hukiimdar unvanimn 
Ajo §eklini kime bor9lu oldugumuz da ortaya 9ikmaktadir. 



'Klya^tomiy ba§ka bir 9 ali§masinda Aco’nun Kirgiz hanlarmdan birinin adi olabilecegini de belirtmektedir 
(bk. Klya§tomiy, 1959/5, s. 164). 

2 Bilgi N. Bifurin’in Tang donemi resmi tarihleri Jiu Tang-Shu ve Xin Tang- Shu’ dan derledigi gevirilerine 
dayanmaktadir. Bk. N. Bigurin, Sobraniye svedeniy o narodah, ohitavph v Sredney Azii v drevniye 
vremena, I-III, Sanktpeterburg, 1851. 




Rysbek ALIMO V 47 



Ancak unutulmamasi gereken §udur; her U9 okuma da aslmda ((inccnin tarihi degil, 
bugiinku telaffuzunu dikkate almaktadir. 

Peki Tang donemi ((in kroniklerinde ge$en Kirgiz hiikumdarmm unvanmm ger9ek 
transkripsiyonu nedir? 

tJnlii sinolog Karlgren bir yazismda §u veya bu karakterin tarihte kar§iladigi telaffuzunun 
dikkate almadan tarihi ((ince ve Japonca metinleri okumamn bo§ bir ugra§ oldugunu 
soylemektedir (bk. Karlgren, 1940, s. 1) ve kendisi ilgili yazismda bize iizerinde durdugumuz 
kelimenin dogru okunmasi i9in dolayli olarak olsa da yol gostermektedir (bk. Karlgren, 1940, s. 
330/j). 

((’in kroniklerinin Ajo/Ase/Aje §eklinde verdigi Erken Orta9ag Kirgiz hiikiimdarlanmn 
unvanmm Tang donemindeki ger9ek telaffuzuyla kar§iladigi Turk9e unvam ortaya 9ikarmak i9in 
oncelikle soz konusu kelimenin ilgili kaynaklardaki sinograflarla yazilmi§ §eklini gosterilmesi 
gerekir. 




Sinograf 




& 


Anlami 


A (harfi) 


sicak 


Bugiinku ((ince telaffuza 
gore 


a 


re/je 


Karlgren’e gore 
karakterlerin Tang donemi 
(VII-X yy.) ((inccsinc gore 
muhtemel telaffuzu 


'a 


nziat/niat 


Yahontov’a gore 


a/a 


nar/nar 


karakterlerin kar§iladigi 
Turk9e kelime 


iinlii 


nal/nal 


Suprunenko’ ya gore 


a 


nat/nar/nal 


karakterlerin kar§iladigi 
Turk9e kelime 


a 


yat/yar/yal 



Goriildugii gibi hem Yahontov’un, hem Suprunenko’nun rekontruksiyonunda ozellikle 
tarihi metinlerde sik9a kullamlan inal unvanma yakm bir bi9im de yer almaktadir. Ustelik her iki 
sinolog tarih9i de ((in kroniklerinde ge9en Kirgiz hukumdarmm unvanmm inal oldugu g6ru§iinu 
desteklemektedirler (bk. Yahontov, 1970, ss. 110-120; Suprunenko, 1970, ss. 79-81). 

Erken Orta9ag Kirgiz devletinin hukumdarlarimn ((in kroniklerinden Tang shu ve Tai ping 
huan yu jV de ge9en unvanmm inal olduguna i§aret eden dolayli kamtlardan biri Yenisey 
Krrgizlanna ait oldugu du§iinulen Giiney Sibirya’daki eski Turk runik yazitlandir. Bu bolgede 
bulunan Bay-Bulun II (E-49/3), ((aa Hoi XI (E-23/2), Kojeelig-Hovu (E-45/1), Ottuk-Da§ III (E- 
54/1), Kara-Bulun I (E-65/2) ve Bay-Bulun I (E-42/1) yazitlannda inal unvam ge9mektedir (bk. 
Kormu§in, 1997, 287). Bu unvan qan “han” ile birlikte bu bolge yazitlannda en fazla kullamlan 





48 3. Uluslararasi Turkiyat Aragtirmalan Sempozyumu 



unvandir. Ayni unvan Talas yazitlarmdan T-lO’da da karsjimiza 9ikmaktadir (bk. Cumagulov, 
1982, ss. 15-16). 

£in kroniklerinde ge9en Kirgiz hukiimdar unvanimn inal olduguna i§aret eden bilgileri 
Dogu dillerinde yazilmi§ tarihi eserlerde de goriiyoruz. 

Re§iduddin’in Camiil ’t-Tevarih' i ndc §oyle bir ibare ge9mektedir: ...ba§ka isimleri olmasma 
ragmen, onlann (Kirgizlarin -RA) hiikumdarlanna inal (JA') denir. . . Onlann bir ba§ka iilkesinin 
ismi Yedi Urun idi, hukumdarlannrn ismi ise Urus Inal idi (bk. Berezin, 1858, ss. 130-131). 

Re§idiiddin’den sonra benzer bilgileri Ebulgazi Bahadur Han’m §ecere-yi Turk' unde de 
buluyoruz: Kirgiz eli toresini mal derler, Mogol <kaan> ve Tacik pad§ah degen dek. Ol vakitda 
toreleri Urus Inal erdi. ...Chingiz han Bura Tegenni el9i kilip map a bakmsun dep Kirgiz eline 
yiberdi. Urus Inal el9isin yah§i siylap ozi kelmedi. Kop pe§ke§ler birlen yah§i ki§iler ko§up 
yiberdi, bakmdi (bk. W. Schott, 1865, s. 460; Sablukov, 1854, s. 41). 

Boylece £in kroniklerinde ge9en Kirgiz hukiimdar unvanimn dogru transkipsiyonunun inal 
oldugu anla§ilmaktadir. Rus sinologu Bi9urin ilgili kelimenin transkripsiyon i9in ajo §eklini tercih 
etmi§, bu da bugiinkii Kirgizcaya aco §eklinde kabul edilmi§tir. Ustelik Kirgiz s6zluk9iileri 
“ya§9a biiyiik akraba” anlamma gelen aca kelimesini aco ile kan§tirmi§lardir. 

Sonu9 olarak, Kirgiz sozliiklerinde (a) Erken Orta9ag Kirgiz devleti hiikumdanmn unvam; 
(b) devlet ba§kam anlamlannda kullamlan aco kelimesinin ger9ekte var olmayan, diger bir tabirle 
hayalet bir kelime oldugu ortaya 9ikmaktadir. 



Kaynak9a 

Abdullayev, E., Isayev, D. (ed.) (1969). Kirgiz Tilinin Tiiyundurmo Sozdiigii, Frunze: Mektep. 

Arikoglu, E. (2005). Ornekli Hakasga-T iirkge SozlUk, Ankara: Ak9ag Yaymlan. 

Baktigulov, K. (1996). Krrgizi: etnogeneti9eskiye i etnokultumiye protsesi v drevnosti i 
srevnevekovye s Tsentralnoy Azii, Materiali Mejdunarodnoy naugnoy konferentsii, 
posvyaggonnoy 1000 letiyu eposa Manas, 22-24 Sent. 1994 g., Bi§kek: Krrgizstan. 

Barthold, W. (1963). Kirgizi. Istori9eskiy 09erk, Sogineniya, II/ 1 Moskva: 

Berezin, 1. (1858). Sbornik Letopisey. Istoriya Mongolov. Sogineniye Ragid-ed-dina. Perevod s 
persidskogo. Vvdeniyie. Sankt Petersburg. 

Bi9urin, N. (1851). Istoriya o narodah obitavyih v Sredney Azii v drevniye vremena 1/2, Sankt- 
Petersburg. 

Butanayev, V., Hudyakov, Yu. (2000). istoriya Yeniseyskih Kirgizov, Abakan. 

Canuzakov, T. (ed.) (1999). Kazak Tilinirj Sozdigi, Kazakistan Bilimler Akademisi, Dilbilim 
Enstitiisu, Almati: Daik Press. 

Cumagulov, £. (1982). Epigrafika Kirgizii II, Frunze: Ilim. 

Karasayev, H. (1986). Ozdogtilrillgon Sozdiir, Frunze: Kirgiz Sovyet Entsiklopediyasi. 

Karlgren, B. (1940). Grammata Serica. Script and phonetics in Chinese and Sino-Japanese, 
Bulletin of the Museum of Far Eastern Antiquities, 12/1. 

Kasimbekov, T. (1998). Singan Kilig, Bi§kek: Kirgizstan. 




Rysbek ALIMO V 49 



Klya§tomiy, S. (1994). Drevnetyurkskiye plemenmye soyuzi i gosudarstva Velikoy Stepi, 
Stepmye Imperii Yevrazii (Klya§tomiy S., Savinov, D.), Sanktpeterburg: Fam. 

Kormu§in, 1. (1997). Tyurskiye Yeniseyskiye Epitafii. Teksti i issledovaniya. Moskva: Nauka. 

Krippes, K. A. (1998). Kyrgyz - English Dictionary, Maryland, Kensington: Dunwoody Press. 

Kyuner, N. (1961). Kitayskiye Izvestiya o Narodah Yujnoy Sibiri, Tsentralnoy Azii i Dalnego 
Vostoka : Moskova: izdatelstvo Vosto9noy Literatun. 

Mukambayev, C. (1972). Kirgiz Tilinin Dialektologiyalik Sozdiigii, Frunze: Ilim. 

Radloff, W. (1893). Versuch eines Worterbuches der Tiirk-Dialecte, Erster Band, Die Vocale, 
Sankt Petersburg: izdatelstvo Akademii Nauk. 

Sablukov, G. (1854). Rodoslovnaya Tyrukskogo Plemeni. Sogineniye Abul-Gazi, Kazan. 

Schott, W. (1865). Uber die achten Kirgisen, Abhandlungen der Konig- lichen Akademie der 
Wissenschaften zu Berlin, Aus dem Jahre. 1864, Berlin. 

Sidikbekov, T. (2004). KokAsaba, Bi§kek Biyiktik. 

Suprunenko, G.P. (1970). iz drevnekirgizskoy onomastiki, Sovyetskaya Tyurkologiya, 1970/3. 

Tatarintsev, B. i. (2000). Etimologigeskiy Slovar Tuvinskogo Yazika I, A-B, Novosibirsk: Nauka. 

Yahontov, S. E. (1970). Drevney§iye upominaniya nazvaniya kirgiz, Sovyetskaya Etnografiya, 
1970/2. 

Yudahin, K. (1965). Kirgizsko-Russkiy Slovar, Moskva: Sovyetskaya Ensiklopediya. 

Yudahin, K. (1988). Kirgiz Sozlugu (<?ev. A. Taymas), cilt 1 (A-J), Ankara: TDK Yaymlan. 

http://www.bbc.co.uk/kyrgyz/news/story/2005/09/050927_us_manas.shtinl (BBC) 

http://www.presskg.com/uch/09/1210_6.htm (U9ur (10.12.2009), s. 6) 

http://www.azattyk.kg/content/article/1231857.html (Kocobekov, M. “Kirgiz ulami§tanndagi 
Altay atali§min maanisi”). 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




ORHON YAZITLARINDAKi BULAK BOY iSMi 
VE TURK TARiHiNDE YANSIMALARI 



Ebiilfez AMANOGLU 

Turk dili etimolojisinin gozulmcmi^ problemlerinden biri de adbilimin bir kolu olan kavim 
adlandir. Bu problemi yalmzca dilin kendi yapisi ile sozmenin yetersiz oldugu saptanmaktadir. 
Boy adlarmm etimolojisi kapali bir tiirden bilgi olu§turmaktadir ki burada eski insamn mitolojik 
dii§iincesi onemli rol oynarm§tir. Boy adlannm kokenini 96zmek, kavmin tarihi, etnografik, 
psikolojik ozelliklerini ve sosyokiiltiirel dokusunu ogrenmek demektir. Belki de boy 
etimolojisinin heniiz 96ziilmemi§ olmasmdan Tiirk milletini olu§turan boylann ayn ayn tarihi 
yeterince ara§tinlamami§tir. Turk kavim adlannm etimolojisini 9ozmekle bu veya diger boyun 
tarihte gostermi§ oldugu birtakim davram§ sapmalanm veya ozelliklerini anlamak mumkundur (7. 
s. 48). Etnonimin kokeninin aydmlatilmasi halkm tarihinin ara§tirtilmasinda biiyiik oneme 
sahiptir. £iinkii etnonimler kortebii §ekilde olu§mami§, etnoslar arasmdaki belirli ili§kileri ifade 
etmi§tir. Bu bakimdan etnonimlerin etimolojisi hakkmda Baskakov’un a§agidaki gorii§ii bizce 90k 
dogrudur: “3muMOJiozm miopKCKux omnonuMoe - odna U3 cnomneumux Sudan rmopKOJiozuu. 
Ona Moment 6umb pernena mojibKo 2Jiy6oKUMU u ececmopomuMU ucaiedoeanunMU, Komopue 
mpeoy/om neKomopbix npedeapumenbHux usucKanuu, onpedem/oufux Memod u onepednocmb 
pa3pa6ontKu cnmcuia omdejibnux uacmnux eonpocoe a 3ameM u o6tifux npo6neM nuopKcrcou 
onmoHUMUu” (8. s. 199). Turk boy isimlerinin kokeni Turkolojinin en zor sorunlanndan biridir. 
Bu mesele Turk etnoniminin her §eyden once bir ka9 yontemle onemli, ozel ve genel 
meselelerinin aydmlatilmasmi taleb eden geni§ 9apli ara§tirmalar vasitasiyla 9ozumlenebilir. 

Eski Turk yazitlannda kullamlmi§ boy isimleri renkli ozelliklere sahiptir. Bu boylan ilk 
kez bilimsel a9idan ele alan XI. yiizyil Turk bilgini Ka§garli Mahmut’tur. 

Ka§garli Mahmut’un etnik bolgiisune gore Tiirkler aslmda 20 boydur. Her boyun da kendi 
kollan, yazarm tabiriyle oymaklan vardir. Yazar bunlardan ancak temel boylan goze almi§, 
onlarm yerle§tikleri yeri tespit etmi§, oymaklan ise 90k olduklarmdan dolayi gostermemi§tir. 
Cografi prensibe dayanarak yazar temel Turk boylanm divanda a§agidaki §ekilde tasnif etmi§tir: 

1. Be9enekler, Bizans-Rum iilkesine en yakm olan boydur. 

2. Kiipak, Oguz, Yemek, Ba§kirt, Basmil, Kay, Yabaku, Tatar, Kirkiz. Kirkizlar (^in 
iilkesine yakmdilar. Bu boylann hepsi Rum iilkesinden dogu tarafma uzanmaktadir. 

3. £igil, Tuhsi, Yagma, Igrak, £aruk, Q’umul, Uygur, Tangut, Kitay. Kitay ulkesi (^indir. 

4. Tavga9. Burasi Ma9indir (MK, I, 29). 

“Divanu-liigati’t Tiirk”ii kan§tirarken dikkatimizi bir boy ismi 9ekti: Bulak. Aslmda bulak 
boyuna daha Goktiirk yazitlannda bile rastliyoruz. Bu onomastik birim sadece §ine Usu 
abidesinde iki kere kullamlmi§tir. §unu da belirtelim ki ilk donemlerde bu yaziti ilk tespit edip 
yayimlayan G. Ramstedt ve sonralar H. N. Orkun soz konusu kelimeyi Buluk §eklinde 
okumu§lardir. Birinci omek aynen boyledir: Oriin begig Kara bulukig Am olurmi§ (§-U, D 10). - 
Asil beyleri, avam buluki (?) Amda oturmu§ (9. ETY, 172). II omek: bir yegirming ay yegirming 
ondin Sokak yoh anda Qgil tutuk....(§AJ, c. 11).- On birinci ayin yirmisinde Kara Buluk 
§arkmda Sokak yolunda, orada £igil tutuk.... (ETY, 178). Sergey Malov da ciimleleri farkli 
§ekilde okusa da soz konusu kelimeyi aynen Buluk §eklinde vermi§tir (10. s. 90). Son donem 
ara§tirmalan Buluk §eklinde yazilmi§ sozciigiin Bulak §eklinde oldugunu tespit etmi§tir (11. s. 
55). H. Orkun ikinci ciimledeki Kara Bulak ifadesini yer ismi olarak belirtse de, bu aslmda 
etnotoponimdir. Ikinci ciimledeki Bulak sozciigiinii o boy ismi olarak kabul etme egiliminde 
olmusjtur. Burada Bulak boyunun bir kismi kara sifati ile ifade cdilmisjdir. Belli oldugu iizere 



Orhon Yazitlarimn Bulunu.pmdan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 51-54 




52 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Turksede boy isminden once kara sifatimn kullamlmasi yaygm bir dil olayidir. Mesela, Kara 
Kitay, Kara Turge§, Kara Kirgiz, Kara Nogay, Kara Tatar vs. Goktiirk yazitlarindan sonra bu boy 
ismine diger kaynaklarda da rastlamaktayiz. Boyle ki X. yiizyila ait (982) Fars9a yazilmi§ 
“Hiidudiil-alem minel ma§rik ilel magrib” isimli cografya konulu eserde Orta Asya’daki Turk 
alemine ait §ehirlerin adlan ve onlara dair kisa, fakat faydali bilgiler verilir. Burada yagmalardan 
bahsedilirken yazilmi§tir: “Yagmalann pek 90k oymaklan da vardir. Onlann 1800 oymaklan 
oldugu soylenir. Gerek asiller, gerek halk kitlesi hukumdarlarma yukuniirler. Bulaklar 
yagmalardan olup Toguz Guzzlar ile kan§ik bir halde ya§arlar. Onlann koyleri azdir” (12. s. 72). 
Bunun di§mda Mesudi, Bulak Tiirklerinden bahseder (13. s. 18). Merzevi’ye gore Karluklann 
dokuz boyundan birini Bulaklar te§kil eder (14. s. 19). XI. yy. abidesi “Divanii-liigati’t Tiirk” te 
Ka§garli Mahmut Bulak boyu hakkmda §unlan yaziyor: “Turklerden bir cinstir. Kip9aklar 
tarafmdan esir edilmi§ler, sonra kurtulmu§lardir (MK, I, 317). Ka§garli Mahmud aym zamanda 
Elke Bulaklardan da bahsetmeyi unutmami§tir: “Bulak Turklerden bir oymak. Bunlan Kip9aklar 
tutsak etmi§lerdi. Sonra yiicc Tann bunlan kurtardi” (MK, I, 379). Bu boya daha sonra Elke 
Bulak adi verildigini de belirten yazar Bulak at bile§ik kelimesinden de bahsetmi§tir (MK, I, 1 16). 
Ibn Fadlan seyahatnamesinde de Akhunlann bakiyesi olan dokuz karluk boyundan birinin 
bulaklar oldugu belirtilmektedir (15. s. 100). F. Ra§ideddin Bulak boyunu Bulkin §eklinde 
belirterek Bulkin ve Keremu9in boylanm mogol devrindeki Tiirk kabileleri olarak gosteriyor 
(16. s. 153). Ebulgazi Bahadirhan bu boylar hakkmda §oyle yaziyor: “Bulanin, Keremii9in bu 
iki soy kardcsjtir. Bunlann yurduna Krrgizlar yakmdir.... Hepsi avcidrr. Samur, sincap ve kunduz, 
suda balik, kirda keyik, canli her ne goriirlerse avlarlar” (17. s. 43). Vladimirtsov da bu konuda 
§oyle yaziyor: “...Avci kabileler her tiirlii yabani hayvan avlamakla beraber ba§lica avladiklan 
hayvanlar samur ve sincap idi. Bulanin, yani samurcu, samur avcilan ve Keremu9in, yani 
sincap9i, sincap avcilan adim ta§iyan bir9ok kabilelerin bulundugu malumdur” (18. s. 59). 

Bu numunelerde Bulanin kelimesi goriildiigii gibi sincap9i anlammdadrr. §unu da 
belirtelim ki, “Hududul-alem” de tesaduf ettigimiz Bulakiyan (Bulak boyunun bir 9e§it ismi) da 
aym anlamdadir diye du§uniiyoruz. 

Mii§ahideler gosteriyor ki Bulak omeginde oldugu gibi Tiirkolojide boy adlannm bir9ogu 
hayvan admdan olu§mu§tur. Hayvanlar hem mitolojik yoniiyle, hem de insanlann ihtiya9lanm 
kar§iladigi i9in Tiirk adbiliminde unutulmami§tir. Boyle ki Turkoglu etini yedigi, kurkunii 
sanndigi hayvanlann adim dahi kendine ve toplumuna, hatta devletine ad olarak almi§tir. Bu 
kavimlerin ba§licalan §unlardrr: Ti, Ting-ling, Tiele, Toles, Tclciit, Telengit, Kil, Ki§, Kemek, 
Heftalit, As, Usun... Bu ve sair Turk kavim ve boylan MO 3. asnn sonundan itibaren MS 10. asra 
kadar £in, Biiyiik Asya, Turkistan, Hindistan hatta Avrupa tarihinde miihim rol oynami§lardir 
(19. ss. 172-173). 

£in kaynaklarma gore bu bolgenin en eski kavimlerinden biri Ting-linglerdir. Ilk kez 
Gyula Nemeth £in kaynaklannda rastladigimiz Ting-ling Turk kavim isminin TMo^edeki 
Tiyinlig kelimesiyle aym oldugunu ve bu sozciigiin sincap kurklii anlamma geldigini tespit 
etmi§tir (20. s. 53). Segledi Ting-linglerin tarihinin MO 3. yiizyila kadar izlenebildigini, MS 4. 
asnn sonundan itibaren Ting-ling admin kayboldugunu, yerini Ti-li, daha sonra Tie-lo adim 
aldigmi belirtir (21. s. 20, 25, 57). Segledy’e gore Ting-lingler, Hiungnular doneminde (^in 
kaynaklannda ge9en ve onlann kuzeyinde ya§ayan buyiik giiney-bati Sibirya kavimler birliginin 
adidir. Batidaki kavimleri Irti§ rrmagi 9evresinde ya§adi. MS 4. asirdaki hareketlenmeler 
esnasmda Ting-linglerin bati kanadi Giiney Kazakistan’a, orta kanadi Altay ve Tann daglan 
etrafma, dogu kanadi ise (^in smmna go9 etti. Son ara§trrmalara gore Ting-ling adi sonraki Tielo 
admin ilk §eklidir (22. Segledi, s. 24, 160). Segledy, Ting-linglerin bati gurubunu te§kil eden 
Ogur Turklerine (^inlilcrin daha sonra Tielo dedigini yazar. MS 600 yillanndaki (^in kavim 
kutuklerine gore Tielolerin bati gurubu Dogu Roma imparatorlugu’nun Karadeniz eyaletlerinin 
dogusunda, orta grubu Sogdiana’nm kuzeyinde, yani Sirderya yakmlannda, dogu grubu ise 




Ebiilfez Amanoglu 53 



Orhundaki Goktiirklerin kuzeyinde, Altaylardan Baykal goliine uzanan sahada ve Mancurya’da 
ya§iyordu. Batik iinlii bilgin, Dogu Tieloler i9erisinde en onemli rolii Dokuz Oguz ve Uygurlann 
oynadigim kaydeder. Boylece dogu kolu Oguz, bati kolu Ogur idi (23. Czegledy. s. 154). Segledy 
Ting-ling kavimlerine Kao-90 (yuksek arabahlar) admin verildigini de ifade eder. Ba§ka bir 
kaynagm belirttigine gore Ting-linglerin bati kolu Segledinin de gosterdigi gibi, Ogurlar olarak 
adlandrriliyordu. Ogurlar daha sonra kan§ik anlamma gelen bulgar adiyla amlmaya ba§ladilar. 
Geldikleri sahada da U9 ayri kutle halinde ya§amaya devam ettiler: Kafkaslann kuzeyinde Azak 
denizinin dogusunda On Ogurlar, Don Volga arasmda yani daha kuzeyde Otuz Ogurlar, batida 
Dnyeper’e dogru Dokuz Ogurlar. Otuz Ogur ve On Ogur guruplan Buyiik Bulgarya adi verilen 
devleti kurdular (24. s. 189). 

£agda§ donemde Turk Dunyasimn engin cografyasmda Akbulak, Kara Bulak, Kirk Bulak, 
Sanbulak, Gurbulak vs. yer isimlerine sik sik rastliyoruz. Bu tur yer isimlerinin cografyasi 90k 
yaygmdir. Ona Kafkaslarda, Anadolu’da, iran’da, Volgaboyu ve Orta Asya ve ba§ka bolgelerde 
rastliyoruz. Kimi ara§tirmacilar bu onomastik birimin sadece pmar, 9e§me anlammi ifade ettigini 
belirtmekteler. Ama mu^ahidclcr gosteriyor ki, 9agda§ Turk toponimi sistemindeki Bulak unsuru 
her zaman bu anlami ta§imiyor. Bu toponimlerin terkibinde rastladigimiz Bulak dil biriminin bir 
kismi kammizca eski Tihtoje ve Ka§garli Mahmut’daki Bulak boy isminin bir kalmtisi olarak ele 
almmalidir. §unu da belirtelim ki Ferdinand D. Lessingin “Mogolca-Tiirk9e sozliik” isimli iki 
ciltlik kitabmda Bulak sozciigiinun Mogolcada samur, sincap, zerdeva anlammda kullandigmi 
belirtmesi bu konunun 96ziilmesine yardimci olabilir diye du$unmcktcyiz (25. s. 213). Boylece 
Nihat (^ctinkayanin (26. s. 205) ve Yusuf Gedikli’nin ara§tirmalarmdan yola 9ikarak birtakim 
Turk kavimlerinin 90k eski donemlerde Bulak adlandiklanm, aym zamanda kurk9uliik meslegi ile 
ugra§tigmdan dolayi bu ismi aldiklanm varsayabiliriz. 



Kaynak9a 

Amanoglu, E. (1992). Mahmud Ka§garli ve Turk dilleri. Varlik dergisi, 2. 

Baskakov, N. A. (1980). Modeli Tyurkskix Etnonimov i ix Tipologigeskaya Klassifikasiya. 
Toponimika Vostoka, M. 

Bayat, F. (2005). Turk Boy Adlan Etimolojisi. Ankara: 3 Ok Yaymcilik. 

Caferoglu, A. (1999). Buyiik TiirkDilcisi Kaxgar li Mahmud. Ankara: MEB Yaymlan. 

Caferoglu, A. (2003). Turk Dili Tarihi: Ciltll. Enderun Kitabevi. 

Czegledy, K. (1999). Turan kavimlerinin gogii, Istanbul: Turan Kultiir Vakfi yay. 

£etinkaya, N. (1996). Igdir Tarihi. Istanbul. 

Divanii-lugati’t Turk, (1915-1917). Cilt I.-IH. Istanbul. 

Gedikli, Y. (2007). Kurk Hayvanlarmm Adlanyla Amlan Turk Etnonimlerinin Etimolojileri. 
Bakii: I. Tiirkoloji Kurultayin 80 Yilligina Ithaf Edilmi§ Ilmi Konferansin Bildirileri. 

Kafesoglu, I. (1991). TiirkMilli Kiilturii, Istanbul: Bogaz^i yay. 

Lessing, F. D. (2003). Mogolca-Tiirkqe Sozliik, l. c. Ankara: T.D.K. yay. 

Malov, S.Y. (1959). Pamyatniki Drevnetyurkskoy Pismennosti Mongolii i Kirgizii M.-L.,. 

Nemeth, G. (1982). Attila veHunlan. (tercume: §erif Ba§tav), Ankara: A.U.D.T.C.F. yaymlan. 
Orkun, H. N. (1999). Eski Tiirk Yazitlari, I c. Ankara: T.T.K. yay. 

Sumer F. (1994). Eski Tiirklerde §ehircilik, Ankara:, T.T.K. yay. 




54 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



§e§en, R. (1998). Islam Cografyacilarina Gore Tiirklerve Turk Ulkeleri, Ankara: T.K.A.E. yay. 
§e§en, R. (1985). Ibn Fadlan Seyahatnamesi, Istanbul. 

§e§en, R. Islam Cografyacilarina Gore Tilrkler ve Turk Ulkeleri. 

Ta§agil, A. (2004). Qin Kaynaklarina Gore Eski Turk Boylari, (M. O. III. yy, M.S. X. asir.) 
Ankara: T.T.K. yay.. 

Ulkuta§ir, M. (1970). ilk Turk Dilcisi Ka§garli Mahmud. Ankara. 

Vladimirtsov, B.Y. (1995). Mogollarin ictimai Te§kilati, 9eviren A. Inan, Ankara: T.T.K. yay. 
Yuksel, Z. (2003). §ecereyi- Tiirke Gore Mogol Boylari, Kebikec: Istanbul. 

Kisaltmalar 

MK: Ka§garli Mahmud Divanu-Lugat-it-Turk. (£ev. Besim Atalay). 2003. Ankara: TDK Yay. 
§.-U.-§ine-Usu Yazrtr (754-759 Yrllan) 




ORHON YAZITLARI ’NIN £AGDA§ UYGURCA CEViRISi VE 0N HALK 
CUMHURlYETI’NDEKi iLGILi ^ALI§MALARIN GENEL BiR 
DEGERLENDiRlLMESi 

Aierken AREZI 

£in’de Orhon Yazitlanyla ilgili ilk £ince kayit Yuan Siilalesi doneminde (XII. yiizyil) 
ya§ayan Ye Liizhu (WAfW) tarafmdan kaleme alinan Shuang-xi-zui-yin-ji adli 

kitapta ge9mektedir. Yazar, soz konusu kitabimn II. cildindeki (IfX^ntt) Qu He-lin mevzulu §iiri 
i9in yazdigi a9iklamada §oyle demektedir (Lin Gan, 1981): 

Helin §ehri Bilge Kagan’m memleketidir. §ehrin 30 km kuzeybatismda Bilge Kagan 
kalesinin izleri bulunmakta, §ehrin 30 km kuzeydogusunda Tang Minghuang tarafmdan yazdmlan 
Kill Tigin yaziti bulunmaktadir. T angshii nun Tiirkler cildine gore, Kill Tigin, Kutluk Kagan’m 
oglu ve Bilge Kagan’m kii9iik karde§idir. Kill onun adi, kagamn ogluna Tigin denir. Yazitm 
ba§ligi ile metinde ge9en i§te bu kelimedir. kelimesi eski ve yeni Tiw/iw Tarda yanli§ 
olarak diye yazilrm§tir. Bu kehme yazittaki §ekliyle diizeltihnelidir. 

£in’de Orhon Yazitlanyla ilgili ilk aynntili tamtma yazisi 1911 yilmda kaleme alnmi§tir. 
Qing sulalesinin Xuangtong yillannda (1910) Qing Hukumeti’nin Kulun’a (Ulanbatir) gonderilen 
valisi Sanduo (H^J) bir i§ gezisinde Kill Tigin Yazitim gormu? ve 200 adet estampaj yaptmp 
arkadasjlarina hediye etmi§tir. Sanduo dondiikten sonra (1911) Kill Tigin Yazitina Giri§ ba§ligiyla 
bir tamtma yazisi yazmi§ ve donemindeki Edebiyat Sanat DergisV nin 8. sayisinda yayimlami§tir. 
Soz konusu yazida Sanduo §unlan kaydetmektedir: 

Bu yazit Ye Liizhu’dan beri gok az bilinmektedir. Gergi Rus bilim adamlari Orhon Yazitlari 
kegfedilip yayimlandiktan sonra Qnli ve yabanci birgok bilim adami tarafmdan incelenmigse de 
yazitin dbiir taraflarindaki Turk Yazisi bugiin kullamlmamaktadir. 

Tamtma yazismdan anla§ilacagi iizere, Sanduo (Kill Tigin)in anlammi yanli§ 

yorumlami$tir. O S/que/ karekterini J^/er/ diye okumu§ ve H#Ijj (Kul Tigin)ni 
/Er-te-qin/ (ikinci Tigin) diye yorumlami§tir. Aym zamanda ffiWl /te-qin/ (Tigin) kelimesini # 
A-)} /te-le/ diye okuyup, (^incc Tarihnamelerde ge9en Tie-le, yani Tolislere baglamak istemi§tir 
(Lin Gan, 1987). 

Onu izleyen yillarda Huang Zhongqing (1929, 1930, 1933), Le Jiazao (1934) gibi tariff 
bilginler Orhon Yazitlanyla ilgili doneme kadarki C^incc kayit ve yayimlarmdan yararlanarak Kill 
Tigin, Bilge Kagan ve Moyun9ur yazitlanm tarih a9ismdan incelemi§ ve ozellikle San Duo’nun 
tamtma yazismdaki yanli§ yorumlan duzeltmi§lerdir. 

Goriildiigu iizere, £in’de Orhon Yazitlanyla ilgili 1934 yilma kadarki 9ali§malann W9 
birinde yazitlann Tihd^e kismi ve i9erigi iizerine bir §ey s6ylenmemi§tir. Yazitlann Trudge 
kismim 9eviren ve yorumlayan ilk ki§i tarih9i ve aym zamanda Mogolist olan biiyiik bilgin Han 
Rulm’dir. Ancak o dogrudan Trudge metinlerden 9eviri yapmami§tir. Han Rulin, yazitlann H. H. 
Schaeder ve E. Denison Roos tarafmdan yapilan Almanca ve ingilizce 9evirilerine dayanarak 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 55-70 




56 3. Uluslararasi Turkiyat A r a, pinna lari Sempozyumu 



kendi 9ah§malarmi yumtmu§tur. Han Rulin’ in konuyla ilgili yali^malanni §oyle siralayabiliriz: 

Han Rulin (1935), Kill Tigin Yazitim Okuma Notlan, bkz. 1935 ^ 11 PI (H±4b±5ff;itl?m 

M, 512-530 OH, 4bM: 

Han Rulin (1936), Bilge Kagan Yazitim Okuma Notlan, bkz. 1936 ± 1 1 p| ( H IP) *p| Til 

m 6 mm 6 jdj: 1982 j±±m« (^mx^wx^xmm) ±*,531-541 

Ik, ±M: 

Han Rulin (1940). Tiirk Unvanlan Uzerine incelemeler, bkz. 1940 ^ 9 R XWM^XX- 

{xmxxm%mmx\) ntf i^ ; 1982 

teX&M)) ±-M, 234-256 J/C , -jb»(: 

Thomsen (1935). Mogolistan’daki Eski Tihdape Yazitlar; Kill Tigin Yaziti, Almanca ve 
Ingilizceden pinceye 9eviren: Han Rulin, bkz. 1935 ± 8 pj ( HI ± ± X ) % 6 

mm 6 m-, 1982 ±», 479-487 

Thomsen (1936). Mogolistan’daki Eski Tiirk9e Yazitlar; Bilge Kagan Yaziti, Almanca ve 
ingilizceden pinceye 9eviren: Han Rulin, bkz. 1936 ± 11 X i X IP )) * PI T'J % 6 mW> 6 M; 1982 

ixmmmjj ± \txmm xm, 487-497 m , itm 

M. 

Thomsen (1936). Mogolistan’daki Eski Tvuh^e Yazitlar; Kill Tigin, Bilge Kagan, Tunyukuk 
Yazitlannda Ge9en Terim ve Ozel Adlar Listesi, Almanca ve ingilizceden pinceye 9eviren: Han 
Rulin, bkz. 1936 12 (£j£> XMf'im 6 mM 7 ffl; 1982 (^ 

xm, 505-510 m, im* 

Thomsen (1936). Mogolistan’daki Eski TMaje Yazitlar; Tunyukuk Yaziti, Almanca ve 
ingilizceden pinceye 9eviren: Han Rulin, bkz. 1936 ± 12 PI (Hff) ±p| TUH 6 mW> 7 Si; 1982 

(xmxwmxxYtxmm xm, 498-504 n, im* 

Thomsen (1937). Mogolistan’daki Eski TMape Yazitlar; Giri§, Almanca ve ingilizceden 
pinceye 9eviren: Han Rulin, bkz. 1937 ^4 X (i^jp) *PI fllJP 7 mm K 2> 3 1982 

(xmxmzmxYtxmm xm, 465-478 m, im* 

1930’lu yillarda Orhon Yazitlannm incelenmesine biiyiik katkida bulunan diger bir alim, 
iinlii tarih9isi Cen Zhongmian olmu§tur. Agirlikli olarak eski Tiirk tarihi uzerinde 9ali§an Cen 
Zhongmian 1937 yilmda kaleme aldigi Eski Tiirkge Kill Tigin yaziti ba§likli makalesinde, 
yazitlardaki tarihi olaylar, kavim adlan ve yer adlanni ilgili pincc tarih kitaplanndaki kayitlarla 
kar§ila§tirarak 90k aynntili bir §ekilde yorumlami§tir. Aym zamanda o, Han Rulin’in 9evirilerini 
tekrar ele alarak, 9evirideki yanh§lan diizcltmptir. Ceng Zongmian’in ilgili incelemeleri sonra 
onun eski Turk tarihi konusunu i§leyen iki ciltlik onemli eseri ( Tiirk Tarihinden 

Toplamalar, 1958)’da ek olarak verilmi§tir. Burada ozellikle §unu belirtmek gerekir, Ceng 
Zhongmian Tiirklerin eski pin kulturiine yaptigi etkiler uzerinde de onemli incelemeler yapmi§tir. 




Aierken AREZI 



57 



Bu konuda onun Pfjjtjfe. (Sui ve Tang Siilalesi Tarihi), WJlIAlfeifcM. {iki Zhou Tarihi Uzerine 
Incelemeler ) ve ( H 54 ) 4 1 ifl "S’ % R in Chu §iirleri ’nde Gegen Tiirkge Kelimeler gibi 
9ali§malanna bakilabilir. 

Qin’dc Orhon Yazitlanyla ilgili asil metin yayinlan 1976 senesinden sonra ba§lami§tir. 
1976 yilmda merkez yonetiminde gorevli bulunan Seypidin Ezizi’nin emri uzerine Merkezi 
Milletler Universitesi’nde Eski Tiirkpe Konusunda uzmanlan yeti§tirmek amaciyla Eski Tiirkge 
Sinifi agilmi^tir ve iinlii Tiirkolog Geng Shimin bu simfin sorumlu ogretmeni olarak 
gorcvlcndirilmi^tir. Geng Shimin bu simf ipin 7 ciltten olu§an ders kitabi hazirlami§tir. Bunun ilk 
iki cildi Orhon Yenisey Yazitlarma ayrilmi§ olup, kitapta Eski Turk Yazitlarimn bulunu§u, 
okunu§u ve bati iilkelerindeki inceleme tarihi aynntili tamtildiktan sonra, Kill Tigin, Bilge Kagan, 
Tunyukuk, Koli9ur, Ongin, Moyun9ur, Terhin, Tes ve Suci yazitlarimn Turk Runik yazismdaki 
metni, 9eviriyazimi, Qincc 9evirisi ve a9iklamali notlan verilmi§tir. Kitabm sonuna Orhon 
Turk9esi Grameri ana hatlanyla ilave edilmi§tir. Bu kitap Merkezi Milletler Universitesi Yaymevi 
tarafmdan 2005 senesinde Eski Tiirkge Yazitlar Uzerine incelemeler adiyla yayimlanmi§tir. Geng 
Shimin’in bu konudaki diger 9ali§malan §unlardrr: 

Geng Shimin (1982). Qadimki Turk Yeziqi Bilan Piitulgan Muhim Manggii Ta§lar va 
Ulaming Oqulu§i, Tatqiq Qilini§i, Tiirkiy Tillar Tdtqiqati, Millatlar Na§riyati, 1982-Yilliq 1-san, 
pp. 169-180. 

— (1982). Xinjiangdiki Qadimki Til-yeziqlamig Bilini§i Va Tatqiq Qilini§i, Xinjiang 
Universiteti Ilmiy Jornili , 1 982-yilliq 2-sani. 

— (1980). Eski Tiirkqc Onemli Yazitlar; Qoziimu ve Uzerinde Yapilan Ara§tirmalar, (@4? 

if#) 1980 4 m, pp. 32-39. 

— (1980). Eski Turk9e Yazitlar Uzerine Kisa Bir Degerlendirme, bknz. 1980 7 fl 

(%#»«») i3, 

566-581 J/l, ItM: 

— (1984). Eski Tiirk Yazisi, bknz. W At® ( + #) ± 

M : + H tt #44^ tB m±, pp. 87-96. 

— (1988). Eski Tiirk Yazitlarimn Qince Qevirisi, bknz. (^JRjfe.) 

— (2002). Eski Tiirk9e Bazi Sozciikler Uzerine incelemeler, (K Sfio A) 2002 4 HD, p. 

58-60. 

— (2004). Eski Tiirk9e Yazitlarm Bulunu§u ve Qozumlenmesi; Yazitlarm Thomsen 

Tarafmdan Qozumlenmesinin 110. Yildoniimu Amsma, (jSAKA ff A) 2004 3 HD, p. 5-13. 

— (2005). Eski Tiirk9e Yazitlarm Bulunu§u, Qozumlenmesi ve Ara§tinlmasi, (H JbKSf 

%) 2005 1 HD, p. 5-17. 

— (2006). Danimarkali Bilgin Thomsen ve Eski Tiirk Yazisimn Qoziimu, ([f AinfC) 2006 
6 m, pp. 58-62. 




58 3. Uluslararasi Turkiyat A r a, pinna lari Sempozyumu 



Thomsen, V (2009). Orhon ve Yenisey Yazitlarmm (jdziimu; Ilk Bildiri, Fransizcadan 
Cinceye £eviren: Geng Shimin, 2009 2 pp. 91-96. 

Beklendigi gibi iiniversitemizde 1976 yilinda aqilan Eski Trudge Smifmdan mezun olan 
Tursun Ayup, Israpil Yusup, Abduqeyun Hoca, Yasin Ashuri, Muhemmetrehim Sayit gibi bilim 
adamlari da Orhon Yazitlanyla ilgili Uygurca qab^malar yayimladilar. Burada §unu ozellikle 
belirtmek gerekir, 2009 senesinden once universitelerimizde ders kitaplannda yer alan yazitlann 
9evirileri onlara aittir. Onlar kendi yayimlanm yazitlann £ince, Tiirk9e ve Rus9a ilgili 
yaymlardan yararlanarak hazirlami§tir. 

£in’de Orhon Tiirkqesinin dil yapisiyla ilgili en onemli qali^ma Abdureshit Yaqup ile Geng 
Shimin’e aittir. Esas olarak Abdureshit Yaqup tarafmdan £ince olarak kaleme alinan (vl>/j4¥ — Bf* 
( Orhon Yenisey Yazitlarmm Dili Uzerine inceleme) adb eser 1999 yilinda 
Uriim9i’de yayimlanmi§ olup, eserde Orhon Turk9esinin yapisi ses bilgisi, bi9im bilgisi, 
sozvarligi ve soz dizimi son derece aynntili olarak ele alinmi§tir. Eserin hazrrlanmasmda 1999 
yilma kadarki konuyla ilgili onemli yabanci ve £ince kaynaklar gozoniinde bulundurulmu§tur. 
Abdureshit Yaqup’un yazitlarla ilgili diger 9ali§malan §unlardir: 

Abdureshit Yaqup (1992). Orhun-Yenisay Yadikarliqliri Tilining Fonetikiliq Sistemisi, 
Xinjiang Universiteti Ilmiy Jornili, 1992-yilliq 3-san, pp. 107-113. 

— (1993). Orhun-Yenisay Yadikarliqliri Tilining Leksikiliq Qurulmisi, Til va Tarjima, 
1993-yilliq 3-san, pp. 3-11. 

— (1991). Eski Turk9e Ongin Yazitimn A9iklamali £evirisi, (0f|m:lt!l7j ^) 1991 2 44- 

— (1993). Orhon Yenisey Yazitlan Dilinde ismin Flal Durum Ekleri, (14114^4^) 1993 
1 ffl, pp. 105-108. 

— (1994). Orhon Yenisey Yazitlan Dilinde Sozdizimsel Yapilar, 

m 1 M, PP- 260-275. 

— (1999). Orhon Yenisey Yazitlan Uzerine Dilbilimsel Inceleme; Ara§tirma Tarihini 
Donemlendirme Denemesi, (§fil^^^^) (15^4^444^) > 1999 4 s 9 41 44 27 4444 3 44, pp. 
104-107. 

£in’de Eski Tiirk Tarihi 90k onem verilen konulardan biridir. Yazitlar bulunduktan sonra 
bir9ok bilim adami yazitlara dayanarak ve yazitlarda ge9en tarihle ilgili kayitlan £ince 
Tarihnamelerdeki kayitlarla kar§ila§tirarak Eski Tiirk tarihiyle ilgili 9e§itli konulan incelemi§tir. 
Burada bu konuda yayimlanan iiq kitabi tamtmakla yetinecegiz. Bunlardan ilki Rui Chuanming 
tarafmdan kaleme alinan Eski Tiirk Yazitlan Uzerine incelemeler , dir. Bu eser Eski Tiirk 
Yazitlanm toplu olarak tarih aqismdan degerlendiren ilk eserdir. Ikincisi de Cai Hongsheng 
tarafmdan kaleme alinan Tang Siilalesi Donemindeki Dokuz Guzlar ve Tiirk Kiiltiirii adb 
9ah§madir. Kitap Orhon yazitlanndan en iyi §ekilde istifade edilerek ortaya konmu§ bir gali^madir. 
Ozellikle Tiirk kiiltiiriinii yazitlardaki kayitlardan aynntili bir §ekilde degerlendirmi§tir. U9iinciisii 
ise Lin Gan tarafmdan derlenip, 1987 yilinda Pekin’de yayimlanan 1919 yilmdan 1981 yilma 
kadarki Tiirk ve Eski Uygur tarihiyle ilgili yazilan onemli makalelerin hemen hemen hepsini 




Aierken AREZI 



59 



iqeren kiilliyattir. 

Cai Hongsheng (2008). Tang Davridiki Toqquz Guzlar va Turk Madaniyiti, Qinceden 
Uygurcaya 9eviren: Qurban Turan, XIV+457 s. Qa§qar Uyghur Na§riyati, Qa§qar 2009. 

— / (1998). (SA AMAtt.) / Tang-dai Jiu-xing-hu yu Tu-jue Wen-hua 

/ Tang Sulalesi Donemindeki Dokuz Guzlar ve Turk Kiilturii, A A : A ^ A M . 

Lin Gan / (1987). AifcAlzkft) / Tu-jue yu Hui-he Li-shi 

Lun-wen Xuan-ji / Turk ve Uygur Tarihiyle Ilgili Se9me Makaleler Kulliyati, AT® / I-II Cilt, 
XI+1030T, AA: 

Rui Chuanming / (1998). (A AMiMBBAM) / Gu-tu-jue Bei-ming Yan-jiu / Eski 

Turk Yazitlan Uzerine incelemeler, IX+314 5l, A$|: A AAiS i+i Jjjj^A 

Qin Halk Cumhuriyeti’nde Orhon Yazitlanyla ilgili Yapilan Qali$malarm Toplu Bir 
Kaynak9asi 

Abduqeyum Hoca, Tursun Ayup, Israpil Yusup (1983). Qddimki Uyghur Yazma 
Yadikarliqliridin Tallanma, s. 31-122, Xinjiang Halq Na§riyati, Uriimqi: 1983. 

Bem§tam, A. N. / (1997). (6M 8ti±£Bf[ST^ASlSAKjAAin 

V/f rjj'JZSl ( A A M A IM B IMA P/r ) )/ 6 zhi 8 Shi-ji E-er-hun Ye-ni-sai Tu-jue She-hui Jin-ji Yan-jiu; 
Dong-tu-jue yu Xia-jia-si / VI ve VIII Yilzyilarda Orhon ve Yenisey Tiirklerinde Sosyal ve 
Ekonomik Sistem; Dogu Turk Hakanhgi ve Eski Kirgizlar, Rus9adan Qinceye 9eviren: Li Ne, 
VII+289 H , 4# AT: frflA&AMA 

Cai Hongsheng (2008). Tang Davridiki Toqquz Guzlar va Turk Madaniyiti, Qinceden 
Uygurcaya 9eviren: Qurban Turan, XIV+457 s. Qa§qar Uyghur Na§riyati, Qa§qar: 2009. 

— / IMAM (1998). (MMAMMMMMMM) / Tang-dai Jiu-xing-hu yu Tu-jue Wen-hua 

/ Tang Sulalesi Donemindeki Dokuz Guzlar ve Turk Kiilturii, AT : • 

Geng Shimin / (2005). ( A A AM A (if- IB ® % ) / Gu-dai Tu-jue-wen Bei-ming 

Yan-jiu /Eski Tiirkge Yazitlar Uzerine Inceleme, XIII+334 T , AT : A A lB JiMiM 

Geng Shimin, Abdureshit Yaqup / (1999). (fPT A — Of 

Wt%) / E-er-hun Ye-ni-sai Bei-ming Yu-yan Yan-jiu / Orhon Yenisey Yazitlannin 
Dili Uzerine inceleme, VIII+218 Hi, 4IIM+r: TAMM M AM. 

Giraud, Rene / WT (1984). (TAMMHM##— 

WttfJP MAMMA Ml 1 680 — 734)) / Dong-tu-jue Han-guo Bei-ming Kao-shi; Gu-duo-lu, Mo-chuai 
yu Pi-jia Ke-han Zhi-zheng Nian-jian (680-734) / Gok Tiirk Imparotorlugu; Ilteri§, Kapgan ve 
Bilge’nin Hiikiimdarliklari (680-734), Fransizcadan Qinceye 9eviren: Geng Shcng, VI+321 A , 

4#AA: 

Klya§tomiy, S. G. (2000). Qddimki Turk Runik Yeziqidiki Abidilar; Ottura Asiya Iptidai 
Yazma Yadikarliqliri, Qinceden Uygurcaya 9eviren: Abdubasir §iikiiri, X+380 s. Xinjiang Halq 
Na§riyati, Uriimqi: 2000. 




60 3. Uluslararasi Turkiyat A rapirmalan Sempozyumu 



— / (1991). tBUi JI£n 

3tS^) / Gu-dai Tu-jue Lu-ni-wen Bei-ming; Zhong-ya-xi-ya-shi Yuan-shi-Wen-xian / Eski Tiirkge 
Yazitlar; Orta Asya Tarihinin ilk Kaynaklari, Rus?adan Qinceye seviren: Li Peijuan, XIV+355 

m, iinitftiiii. 

Lin Gan / (1987). / Tu-jue yu Hui-he Li-shi Lun-wen 

Xuan-ji / Turk ve Uygur Tarihiyle Ilgili Segme Makaleler Killliyati, _hT® / I-II Cilt, XI+1030 
Mr 

Nasilov, V. M. (2005). Orhon Yenisay Vadiliridin Tepilghan Yadikarliqlaming Tili, 
Rusqadan Uygurcaya qevirenler: Uyghur Sayrani, Sabit Rozi, s. 1-142, Xinjiang Halq Na§riyati, 
Uriim9i: 2005. 

Rui Chuanming / ^ (1998). / Gu-tu-jue Bei-ming Yan-jiu / Eski 

Tiirk Yazitlan Uzerine fncelemeler, 1X+314 _L$f: i'i'Ih 'IDK^' fc. 

Talat Tekin (2009). Orhon Abidiliri, Turk9eden Uygurcaya 9evirenler: Erkin Ariz, 
Abdubesir §ukiiri, XVII+196+X s. Milletler Na§riyati, Beijing: 2009. 

Abdusalam §ukiir/ (2009). 

dS#S]5$) fn (ffltfcttl RTfFfi^) / Gu-dai Tu-jue-wen Bei-ming Wen-xue Yan-jiu 

— Yi Tun-yu-gu-bei, Que-te-qin-bei he Pi-ga-ke-han-bei Wei-li / Eski Tiirk Yazitlarimn Edebiyat 
Agisindan incelenmesi; Tunyukuk, Kill Tigin ve Bilge Kagan Yazitlari Temelinde, ^ 

/ Merkezi Milliyetler Universitesi Yayimlanmami§ Doktora Tezi, 2009, 175 p. 

Hong Yongming / BJj (2009). iM&'/FW 'JiWi / Hui-he 

Han-guo Gu-tu-jue-wen Bei-ming Yu-yan he Li-shi Yan-jiu / Otiiken Uygurlarmdan Kalma Eski 
Tiirk Yazitlarimn Dil ve Tarih Incelemeleri, / Merkezi Milliyetler 

Universitesi Yayimlanmami§ Doktora Tezi, 2009, 166 p. 

3. Makaleler 

Abdunazar Abla (1997). Qadimki Zaman Uyghur Tilidiki Siipatda§lar va Ulaming 
Jiimlidiki Roli Toghrisida Izdini§, Til va Tarjima, 1997-yilliq 6-san, p.41. 

Abduqeyum Hoja, Tursun Ayup (1981). Qadimki Uyghur Yazma Yadikarliqliridin 
Tunyuquq Mdnggu Tegini Qisqiqa Tonu§turu§, Xinjiang Universiteti Ilmiy Jomili, 1981-yilliq 
3-sani, p.46. 

— (1981). Tunyuquq Manggii Teaming Tekisti va Taijimisi, Xinjiang Universiteti Ilmiy 
Jornili, 1981-yilliq 3-sani, p. 51. 

Abduqeyyum Hoja (1987). Qadimki Turk (Orhun) Yeziqining Kelip Qiqi§igha 
Munasivatlik Balgilar, Xinjiang Madaniy at Yadikarliqliri Jornili, 1987-yilliq 1-san. 

— (1992). Uyghurlaming Tarihta I§latkan Teziqliri va Uyghur Yazma Yadikarliqlirining 
Tepili§, Tatqiq Qilini§ Ahvali, Xinjiang Madaniy at Yadikarliqliri Jurnili, 1992-yilliq 2-san. 




Aierken AREZI 



61 



— (1993). Uyghur Yazma Yadikarliqlirining Tepili§i va Tatqiq Qilini§i, Xinjiang Ijtima’iy 
Panlar munbiri, 1993-yilliq 3-san. 

Abdureshit Yaqup (1992). Orhun-Yenisay Yadikarliqliri Tilining Fonetikiliq Sistemisi, 
Xinjiang Universiteti Ilmiy Jornili, 1992-yilliq 3-san, pp. 107-113. 

— (1993). Orhun-Yenisay Yadikarliqliri Tilining Leksikiliq Qurulmisi, Til va Tdrjimd, 
1993-yilliq 3-san, p. 3-11. 

— / • Ml## (1991). i## / E-er-hun-wen 

Weng-jin-bei Yi-shi / Eski Tihdoje Ongin Yazitmm A9iklamali (^cvirisi, ((0(11:)###)) 1991 # 

f2i. 

- / hwmh • mi## ( 1993). / 

E-er-hun — Ye-ni-sai Bei-ming Yu-yan Ming-ci de Ge-wei Xi-tong / Orhon Yenisey Yazitlan 
Dilinde Ismin Hal Durum Ekleri, (liril^C#^^) 1993 ## 1 M, pp. 105-108. 

- / • Ml## (1994). mfc'W— R+MMIS®# / 

E-er-hun — Ye-ni-sai Bei-ming Yu-yan de Ju-fa Jie-gou / Orhon Yenisey Yazitlan Dilinde 
Sozdizimsel Yapilar, (l^##^i£i#) f 1 ####: fril;## 

IliMb pp. 260-275. 

- / M • Ml## (1999). 

WHiS / E-er-hun Ye-ni-sai Bei-ming de yu-yan-xue yan-jiu — Yan-jiu-shi fen-qi de Chang-shi / 
Orhon Yenisey Yazitlan Uzerine Dilbilimsel Inceleme; Ara§trrma Tarihini Donemlendirme 
Denemesi, (frtl#§t^) #)&) - 1999 # 9 ft% 27 ## 3 M, pp. 104-107. 

Abdusalam §iikiir / 4#J## (2008). 

M / Gu-dai Tu-jue yi Hui-gu Bei-ming Wen-xian de Xu-shu Te-dian / Eski Turk ve Uygur 
Yaitlarmm Anlatim Ozellikleri, (Kl##^##) 2008#1$|, pp. 64-67. 

Ablajan Muhammad Umidyar (1995). Manggii Ta§ adabiy Yadikarliqlirining Badiiy 
Alahidilikliri, Til Va Tdrjimd, 1995-yilliq 6-san, p. 34. 

Ablikim Yasin (1993). Qadimki Turk-Hotan Sak Tili Sozliiki Haqqida , Xinjiang 
Universiteti Ilmiy Jornili , 1993-yilliq 2-sani. 

Aliye Eniver / M'f'M • L# (2007), / E-er-hun 

hui-gu-han-guo ji-qi Hui-gu Wen-zi / Orhon Uygur Kaganligi ve Uygur Yazisi, 

«) 2007##5ffi, pp. 154-156. 

Aydar Mirkamal / H # i# # • # /J< # # (2008). H # Wj # silik - iff] # / 

Que-te-qin-bei Silik Yi-ci kao / Tunyuku Yazitmda Ge9en silik Kelimesi Uzerine, ( ip #*1 fl i$) 
2008##2$], pp. 11-13. 

Azat Ezola / |SJ#LS! • (1996). Otiiken — Miff]'® / Shi-tan 

Gu-dai Tu-jue-yu Otiiken Yi-ci Ci-yuan / Eski Tiirkqc Otiiken Kelimesi Uzerine Etimoloji 
Denemesi, (## #jflli#) 1996 ## 2 M, pp. 64-67. 




62 3. Uluslararasi Turkiyat A r a, pinna lari Sempozyumu 



Bem§tam, A. N. / (1943). / Tu-jue Qian-bi Kao / 

Turk Sikkeleri Uzerine, Ruscadan Qinccyc 9eviren: Zhang Tiexuan, 1943 * 5 ^ TU » 

m 3 mm 10 m. 

Buhayra Ablat (1996). Qadimki Zaman Uyghur Tilidiki San Kategoriyisi Toghrisida 
Daslapki Izdini§, Til Va Tdrjimd, 1996-yilliq 5-san, p. 19. 

— (1997). Qadimki Uyghur Tilidiki Sozlaming Qurulma Tipliri Toghrisida mulahiza, Til 
Va Tdrjimd, 1997-yilliq 3-san, p. 21. 

— (1998). Qadimki Uyghur Tilidiki Yardan* Sozlar Toghrisida qisqi9a Mulahiza, Til Va 
Tdrjimd, 1998-yilliq 3-san, p. 36. 

Cai Hongsheng / (1963). '% IMlTM / Tu-jue Han-guo 

de Jun-shi Zu-zhi yu Jun-shi Ji-shu / Gokturk Imparotorlugunda Ordu Te§kilati ve Askeri Teknik, 

mm 1963 ** 5 m-, 1982 mmmmm 

it*) ±®, 257-276^, IkM: 

— / (1965). / Tu-jue-fa Chu-tan / Turk Toresi Uzerine inceleme, 

mm 1965** 5 m-, 

Xi&m ±-M, 277-306 J5 , 4bM: 

Cen Zhongmian / (1937). 18 ^ M 3t M # Wi 5$ / Ba Tu-jue-wen Que-te-qin-bei / 

Eski TibLpe Kill Tigin Yazitma Takdim, JHSSc 1937 * 6 R (ffit**) *6#*1> 2'nSi; 

1987 tvmmmmm («* ±®, 542-56551, im* 

— / (1961). (SSI) *W^JRin / Chu-ci zhong de Gu-tu-jue-yu / Chu 

kjiirlerV nde Ge9en Tibiae Kelimeler, ( * lJL| 7fe#|S®) 1961 ** 2 M. 

Chang Hong, Li Yanping / (2008). W % / Gu-dai 

Tu-jue-yu Ling-ci Yan-jiu / Eski Trudge OI9U Sozleri Uzerine inceleme, ( * ft I Si* Pjq **) 
2008 **2ffl, p. 53-57. 

Chen Xia / Wm_ (1999). (’S‘^R5$#i) / Gu-tu-jue Bei-ming Jie-ping / Tamtim: 

Eski Turk Yazitlari, 1999 ** 4 ffl, pp. 107-108. 

Chen Zhongzhen / (2000). it Y\i * it it M St * n” fit arinc HJJA ol in turur / 

Shi-lun Gu-dai Tu-jue Wen-xian Yu-yan de arinc Yi-ji ol he turur / Eski Tibiae Metinler 
Dilindeki arinc, ol ve turur, ( [t^in 3t) > 2000 ** 1 Si, pp. 59-66. 

— / (1981). M 3t * 3t St / Tu-jue-wen ji-qi Wen-xian / Turk Runik Yazisi 

ve Metinleri, (*B£fF^i£) 1981 * llj!,pp. 26-31. 

— / BPM (1991). BERMEK iSSSt** / Gu-dai Tu-jue Wen-xian 

zhong de BERMEK ji-qi Yan-bian / Eski Tibiae Metinlerde BERMEK ve Degi§me Sureci, (*111 

(. •:> 1991 * 12 tl , pp. 103-113. 

Cheng Suluo / SM (1978). WUX 

Tvjfi / Shi Han-wen Jiu-xing Hui-hu Pi-jia-ke-han-bei zhong You-guan Hui-hu he Tang-chao de 




Aierken AREZI 



63 



Guan-xi / Qince Dokuz Uygur Bilge Kagan (Moyungur) Yaziti ’ndan Uygurlar ile Tang Siilalesinin 
ili§kisine A9iklamalar, Jlfc (^^R^^K^ft) 1978^^2^; 1982 

tmm rm, 706-719^, dim-. 

Erkin Avgali / M'Jj l"j • H/f I'n ^J (2003). / 

Gu-dai Tu-jue Ru-ni-wen-zi yuan zi Jiu Su-te-wen-shuo yi-zhi / Turk Runik Yazisimn Eski Sogut 
Men§eli Gorii§iine §iiphe, 2003 ^ % 2 pp. 137-144. 

— / ISJvO# • R-Pp^J (2004). / Tu-jue Ru-ni Wen-zi Su-yuan / 

Turk Runik Yazisimn Men§ei, (H±$W4£) 2004^^2^, pp. 108-1 16. 

Eziz Atawulla (1996). Manggii Ta§lardiki Tangri Muqaddasliki, Xinjiang Ijtima’iy Panlar 
Tdtqiqati, 1996-yil 4-sani. 

Gao Renxiong, Fan Yunjing / MAM> IfisiS (2009). / 

Gu-dai Tu-jue Bei-ming de Wen-xue-xing Tan-xi / Eski Turk Yaiztlanna Edebiyat Yoniinden 
Yakla§ma Denemesi, (fjfll^v^^^) 2009^^2^, pp. 124-127. 

Geng Shimin (1982). Qadimki Tiirk Yeziqi Bilan Piitiilgan Muhim Manggii Ta§lar va 
Ulaming Oqulu§i, Tatqiq Qilini§i”, Tiirkiy Tillar Tdtqiqati, Millatlar Na§riyati, 1982-Yilliq 1-san, 
pp. 169-180. 

— (1982). Xinjiangdiki Qadimki Til-yeziqlamig Bilini§i Va Tatqiq Qilini§i, Xinjiang 
Universiteti Ilmiy Jornili , 1 982-yilliq 2-sani. 

— / MR (1980). / Gu-Dai Tu-Jue -Wen 

Zhu-Yao Bei-Ming Ji-Qi Jie-Du Yan-Jiu Qing-Kuang / Eski Trudge Onemli Yazitlar; Qoziimii ve 
Uzerinde Yapilan Ara§tirmalar, (S^Wifr) 1980 A-M 4 44, pp. 32-39 

— / 4kt4:R (1980). / Gu-tu-jue-wen Bei-ming Shu-lue / Eski 

Turkic Yazitlar Uzerine Kisa Bir Degerlendirme, JHSSc 1980 ^ 7 E ( # 44 iMf fit 44 ) 

m 3 , 1987 ±m, 566-58i^, 

— / ®CtftR (1984). i4R;£?M34 / Gu-dai Tu-jue-wen / Eski Tiirk Yazisi, 

*ffltt£^Hi)&tfc,pp. 87-96. 

— / MR (1988). / Tu-jue-wen Bei-ming Han-yi-wen / Eski Tiirk 

Yazitlarmm Qince Qevirisi, (^fMjfe) p*3 R tij F tS.%±:. 

— / JRtftR (2002). 44 4“ i4 R M iwj (f\J Xj / Ruo-gan Gu-dai Tu-jue -ci de Kao-shi / 

Eski Tiirk9e Bazi Sozciikler Uzerine incelemeler, (Rj^i#3tj 2002 1=5444, pp. 58-60. 

— / fttftR (2004). 

^ / Gu-dai Tu-jue-wen Bei-ming de Fa-xian he Jie-du — Ji-nian Tang-mu-sen Jie-du Gu-dai 
Tu-jue-wen Yi-bai-yi-shi-nian / Eski Tiudu^e Yazitlann Bulunu§u ve Qoziimlenmesi; Yazitlarm 
Thomsen Tarafmdan Qoziimlenmesinin 110. Yildoniimii Anisina, (B4kR^W4£) 2004^-44344, 
pp. 5-13. 




64 3. Uluslararasi Turkiyat A r a, pinna lari Sempozyumu 



— / (2005). / Gu-dai Tu-jue-wen Bei-ming 

de Fa-xian he Jie-du Yan-jiu / Eski Trudge Yazitlann Bulunu§u, Qozumlenmesi ve Ara§tinlmasi, 
(M KlffO 2005ftftlffi, pp. 5-17. 

— / (2006). / Dan-mai Xue-zhe Tang 

Mu Sen yu Gu-dai Tu-jue-wen de Jie-du / Danmarkali Bilgin Thomsen ve Eski Turk Yazismm 
g6zumu,(^ip2£)2006 ftft6 55, pp. 58-62. 

Ghayratjan Osman (1984). Uyghurlaming Qadimki Manggu Ta§ Yazma Yadikarliqi, 
Uriimgi Kdglik Geziti, 1984-yil 18- April, 4-bat. 

— (1988). Uyghurlaming Qadimki Mangguta§ Adabiy Tatqiqati, Xinjiang Ijtima’iy Panlar 
Tdtqiqati, 1988-yil 4-sani. 

Hadiya Muhemmet / ftllSft'ftftfi (2001). — ft / 

E-er-hun — Ye-ni-sai Bei-ming Wen-xian Gu-su Xun-yi / Orhon Yenisey Yazitlanndan Eski 
inan^an Aramak, 200lftft355, pp. 89-94. 

Haji Yaqup, Tursvm Ho§ur (1982). Koltegin Manggu Te§ining Tekisti va Terjimisi, Xinjiang 
Universiteti Ilmiy Jornili, 1982-yil 1-sani 107 -bat. 

Han Rulin / Iff! ft (1935). / Du Que-te-qin-bei Zha-ji / Kiil Tigin 

Yazitmi Okuma Notlan, j%M 1935 ^11| ( Sftj b ft ft ft ft ft # ft tlx ) % 6 ftlf 6 55; 1982 

±m, 512-53050 itn*. ftftft 
m. 

— / Ifftft (1936). iiMlfMftm / Du Bi-jia-ke-han-bei Zha-ji / Bilge Kagan 

Yazitmi Okuma Notlan, JJ||!c 1936 ft 1 1 ft (ft ft) ft ft T'JII 6 6 55; 1982 ftftfftftll 

«ftM ft M££l0 jlii& ftj&ft)) ±m, 531-541 M, ftftm 

— / If ft If (1940). ftMft’ftSf ft / Tu-jue Guan-hao Yan-jiu / Turk Unvanlan Uzerine 
Incelemeler, WM 1940 ft 9 ft^MPftft (t HftfftftfftftfftfJ) I 1 if 1 5; 1982 

±m, 234-256^, jbft: 

M; 

Han Zhongyi / If ftft (2006). jbftftjtftftftft (1900-2000 ft) / Bei-ya Tu-jue 
Bai-nian Yab-jiu (1900-2000 Nian) / Kuzey Asya Turkleri Ara§tirmalanmn 100 Yili (1900-2000), 

{jf'ftKMft) 2006 ftm 1 m. 

Ha§im Turdi / (1991). / Cong 

yi-ge-ci de Zhuan-xie zhong kan Que-te-qin-bei de Jie-du / Bir Kelimenin Qeviriyazimmdan Kiil 
Tigin Yazitimn Qozumunc Baki§, (ft H ftftftftftftfft) ft— ft. ftftftluft® ft. 

Hong Yongming / ft ft 05 (2007). ft ft ft ft ft K ip ft iS ft / Shi-lun Gu-dai Tu-jue-yu 
Zao-ci-fa / Eski Tiiri<9ede Sozyapirm, 2007ft9ft ft35^, pp. 14-17. 

— / ft ft h 5 (2009). US ft ft S ft ft M ftft ft ft ft ft ft / Hui-he-han-guo Gu-tu-jue-wen 
Bei-ming Yan-jiu Shu-lue / Otiiken Uygurlanndan Kalma Eski Turk Yazitlan Uzerindeki 




Aierken AREZI 



65 



Ara§tirmalarm Kisa Bir Degerlendirmesi, 2009ft 9ft pp. 14-19. 

Huang Zhongqin / Hit# (1929). / Que-te-qin-bei / Kill Tigin Yaziti, Dc 

1929 ft 10 ft 

— / ft ft ft (1930). ftiftftftSjj# / Zai-tan Que-te-qin-bei / Yine Kill Tigin Yaziti 
Uzerine, m 1930 ft 2 ft (ftOjA^® iTiftS^WA^T'J) M+MM 120 M. 

— / ftfftft (1933). bTfF5$ / Tang Tu-jue Bi-jia-ke-han-bei / Tang Siilalesi 

Donemindeki Tiirk Bilge Kagan Yaziti, Dc 1933 ft (M 4 b ft ' ft VA ft ) 1 TU ) ft 43 ft|. 

— / lift ft (1933). / Tang Tu-jue Que-te-qin-bei / Tang Siilalesi 

Donemindeki Turk Kiil Tigin Yaziti, Sic 1933 ft (M4bft ftl^lvu-Y-JJ fll) ft 40 

Hummel Siegbert / (1996). iWWftt¥#l?l : ftil>>— 

ft Vi=r ft ill ft ft ft ft i nj ft / Ping E-er-hun Kao-cha Zhu-zuo-ji — Ji-nian W. Radloff Shi-shi 
Qi-shi-wu Zhou-nian / Radloff’un Orhon Yazitlanyla Ilgili Seri Eserlerinin Degerlendilmesi; 
Radloff Vefatinin 57 Yildoniimii Amsma, Almancadan Qinceye 9eviren: Ji Hongyu, (llft|Pf|!Ji§.) 
1996ftft3ffl, pp. 44-49. 

Ibrahim Mutiyi / M&X (1948). ftftip ftftftftfft - / Tu-jue-Yu-yan Wen-zi zhi 
Tong-yi / Turk Dil ve Yazilarmm Birligi, (|ffil 0 ft) 1948 ft 3 ft 25 0 . 

Jeniyev, A. R. (1990). Mongghuliyining Altay Teghidin Yengidin Tepilghan Ronik 
Yeziqidiki Manggiita§, Qa§qar Pidagogika Inistituti ilmiy Jornili, 1990-yil 2-san. 

Klya§tomiy, S. G. (1982). Terhin Manggit Te§i (Daslapki Tatqiqat), Rus9adan Uygurcaya 
9eviren: Ir9an §ahidi, Parhat Jilan, Xin-jiang Ijtimaiy -Panlar Tatqiqati, 1982-yil 3-san, p. 109. 

Kosetsu, Suzuki. / Aft, ftftrft (2006). ft ft ft ft ft ft ft ft ft ft / Tun-yu-gu 

Bei-wen Yan-jiu-shi Gai-lun / Tunyukuk Yaziti Uzerindeki Ara§tirmalaeim Kisa Tarihi, (ft Hft. 
ftft^i&) 2006 ftftl M, pp. 20-27. 

Le Jiazao / ft ft ft (1934). ft ft:- ft ft ft ft / He-lin San-tang-bei Ji-lue / Orhon 
Vadisiendeki U9 Yazit; Kiil Tigin, Bilge Kagan ve Moyun9ur Uzerinde Notlar, Kc (M4bJH 0ft 
*AAf'J) ft40». 

Li Jingwei / ftMft (1981). AMft/Lft (( Aftft)) ft# / Tu-jue Ru-ni-wen Su-ji-bei 
Yi-shi / Tiirk Runik Yazismdaki Siici Yazitfmn A9iklamali Qevirisi, (Iffilftftftft) 1982 ftft 
2 ffl,pp. 113-114. 

Li Sen / ft# (1991). ft ft ft A / Lun Tu-jue -wen / Eski Turk Yazisi Uzerine, ((ip ft ft 
flft» 1991 ftft 1 m, pp. 13-15. 

Li Zhanyang / ft ft® (2008). BfjSSftiH / Ye-ni-sai Zha-ji / Yenisey Uzerinde 
Notlar, (Aft 0^) 2008 ft||2$j, p. 36. 

Lin Gan / ft# (1981). ftftft / Tu-jue de Xi-su yu Zong-jiao / Eski 

Tiirklerde Orf Adetler ve Din, JK§c ( EA JfthftftL) 1981 ftjft 6 ft; jnf^tStT’ft#^ (ftftAft 
^Mjftftfttt) 307-318 01, 




66 3. Uluslararasi Turkiyat A ra§tirmalari Sempozyumu 



— / (1983). / Gu-tu-jue-wen Bei-ming Zha-ji / Eski Turk9e 

Yazitlar Uzerine Notlar, Jgfc (ffijbAift) 1983 AH 2 ffl, 5-11 %, 1987 A^fcA#f£ia (A 

±»> 582-59451, ^biu aaam. 

Liu Ge / 2IJA (1991). W A ffl . A M SC $'• f -i "5 A W Mffi A / E-er-hun Tu-jue-wen 
bei-ming yu E-er-hun Hui-gu-shi / Orhon Tiirk9esi Yazitlan ve Orhon Uygur Tarihi, (§ffiil3t$5) 
1991 AH 1 M, PP- 109-125. 

— / *lJA (1996). AA C / Guan-yu Gu-dai Tu-jue 
Lu-ni-wen Bei-ming de Yi-xie Wen-ti / Eski Tiirkge Yazitlar Uzerine Notlar, (( ]5 fejctjlf ft )) 1996 A 
H2ffi, pp. 54-63. 

Liu Ping / *lJA (1998). ®£$f AMAWitRIttf / Hui-he Han-guo shi-yong 
Tu-jue-wen de Yuan-yin Tan-tao / Orhon Uygurlarm Turk Runik Yazisim Kullanmasimn Nedeni 
Uzerine, (frIIAAA®) 1998 AH 2 ffl, pp. 107-108. 

Liu Yuanfeng / $PAA (2009). 7—11 tbff % / 7-11 

Shi-ji Tu-jue Wen-xian Yu-yan Ming-ci ge wei dui-bi Yan-jiu / VII. ve XI. Yiizyillara Ait Trudge 
Metinlerdeki ismin Hal Eklerinin Kar§ila§tirmali Incelemesi, ( A APiuAA.) 2009 AH 2 
S3, pp. 63-66. 

Liu Zhiyi / ‘ (1991). / Man-hua Tu-jue-wen de Qi-yuan / 

Turk Runik Yazisimn Men§ei Uzerine Notlar, A (Ap|.0ft * AAlK) 1991 A 1 A 31 0 

Luo Xin / 3? fir (2006). j b fit A A 'rjY 6tl i 1 ^ A A A / Bei-wei Tai-wu-di de Xian-bei 
Ben-ming / Kuzey Wei Krali Tai Wu’nun Siyanpice Asil Adi, (KAfijf A) 2006 AH4 S3, p. 
71-74. 

— I A0f (2006). A A AAA / Zai-shuo Tun-yu-gu Qi-ren / Yine Tunyukuk’un 
Kimligi Uzerine, Jlgc (AA) 2006 AH 3 S3; jS^fcA^fr^ jbK: 

SbM AASJtAA, 2009 A, pp. 213-224. 

— / A®[ (2007). AM'PiAJtAA / Rou-ran Guan-ming Xu-kao / RouranTann Yonetim 
Sistemi Uzerine Inceleme, ®c (A A A AAA) 2007 AH 1 S3, p. 1-11. 

— / A §f (2008). ASASjjA “W” / Lun Que-te-qin zhi / Kiil Tigin Unvamndaki 
Kill Uzerine, (+ IS AAA A) 2008 AH 3 S3, pp. 192-208. 

Mahmut Abduveli (1996). Qadimki Uyghur Yazma Yadikarliqlirining £at Allarda Tatqiq 
Qilini§ Ahvali, Xinjiang Tazkirisi Jurnili, 1996-yilliq 4-sani. 

Masao, Mori. / tAHAH, (1979). / A-shi-de 

Yuan-zhen yu Tun-yu-gu / A-Shi-De Yuan-Zhen ve Tunyukuk, ( S AA.A) 1979 AH 3 $3, pp. 
35-39. 

Meng Yi / Ag (2006). yP 3 < A A A A W H A SA A A A A A / E-er-hun Ye-ni-sai 
Bei-ming yu Ha-sa-ke Yu-yan Wen-xue / Orhon Yenisey Yazitlan ile Kazak Dili ve Edebiyati, 
(fffflfKfft) 2006AH2S3, pp. 31-34. 




Aierken AREZI 



67 



Nie Hongming / \%^ &-! (2005). HI ft JC ( r4 h 4$) / Gu Hui-hu 

Wen-xian Zhan-pu-shu Ji-qi Nei-han / Eski Uygurlann Fal Kitabi Irq Bitig ve ^erigi, 

2005 2 M, pp. 123-126. 

Niu Ruchen, Niu Ruji / (1987). / Gu-dai 

Tu-jue-wen Weng-jin-bei Yi-zhu / Eski Trudge Ongin Yaziti’ nin A9iklamali Qcvirisi, (Hlrff'jJfftlS 
1987 3 ffl, pp. 39-49, 69. 

Niu Ruji / (1985). (444^ ^ M ip JC iKt iit'/i ) Wjj / Gu-dai Tu-jue-yu Wen-xian 

Xuan-zhu / Degerlendirme: Eski Ttirkge Metinler Uzerinde Segmeli Notlar, (ilfil?iz?f4^ffiflx) 
1985 ^9 j|. 

— / ^HjflS (1988). / Gu-tu-jue-wen zhi Mi / Eski Turk Yazismm 

Gizemi, (4#*3rM) 1988 43^80. 

— / 4^ '{SIS (1993). 45 M ~X |)f / Tu-jue-wen Qi-yuan Xin-tan / Turk Runik 
Yazisimn Men§ei Uzerine Yeni inceleme, (0rilSv^^lS) 1993 X-W> 4 M, p. 113-122, 110. 

Osman Hasan (1986). Tunyuquq Manggii Te§idin Tunyuquqqa Baha, Xinjiang Ma’arip 
Inistituti ilmiy Jornili, 1986-yil 2-san. 

Ou Weizhen / MiK (2001). &T&S / 
Qian-tan Gu-tu-jue-wen yu Xian-dai Wei-yu Yu-fa zhong Ming-ci he Dong-ci zhi Yi-tong / 
Orhon Tiirksesi ile Qagda§ Uygurcada Isim ve Fiillerin Benzerlik ve Farkliliklan, (R^j’f'WIS^I^n 

2001^^ 3 m. 

Parhat Jilan (1996). Yughur Tilining Tatqiq Qilini§ Tarihidin Obzor, Til va Tdrjimd, 
1996-yilliq 4-san, p. 43. 

Qadir Akbar (1987). Orhun-Yanisay Yeziqliri, Xinjiang Geziti, 1987-yili 10-ayning 
22 -kiinidiki sani. 

— (1988). Orhun-Yanisay Yeziqliri Toghrisida, Til vaTtarjima, 1988- yilliq 1- sani. 

Qahar Barat (1982). Terhin Manggii Te§i Ustida Mulahiza, Xinjiang Ijtimaiy Panlar 
Tatqiqati, 1983-yilliq 3-san, p. 121. 

Qahar Barat, Liu Yingsheng (1985). Idiqut Gav9ang Vangliqi Tohpa Manggii Te§ining 
Qadimki Uyghur9a Tekisti Ustida Seli§turma va Tatqiqat, Xinjiang Ijtimaiy Panlar Tatqiqati, 
1985-yil 1-san, p. 89. 

Qahriman Abdukerim (1995). Tunyuquq Manggii Teaming Badi’iyliki Toghrisida, Xinjiang 
Pedagogika Universititi ilmiy Jornili, 1995-yil. 

Rahmitulla Hasan (2008). Qadimki Uyghur Yeziqining Ottura Asiyada Qollinili§i, Til va 
Tdrjimd, 2008-yilliq 4-san, p. 20. 

Ramstedt, G. J. / (1938). / 

Tu-jue-wen Hui-he Ying-wu Wei-yuan Pi-jia-ke-han-bei Yi-shi / Eski Tihdu^e Moymn^ur 
Yazitmm A9iklamali Qevirisi, HCgfc 1938 12 R ($ft^£) % 7 1> 2 flj; 1982 




68 3. Uluslararasi Turkiyat A ra§tirmalari Sempozyumu 



tixmm rm, 669-705 m, 

1983 ^XW“«5C (MK^A) (i* 

i'll ) 1983 2 ft, pp. 143-146. 

Rui Chuanming / BJj (1990). 1$ ^ tiF. H In lii J{fr ff<J 'if ■¥■ ^ '■% Tun-yu-gu 

Zheng-tao Xia-jia-si de Xing-jun Lu-xian Kao / Tunyukuk’un Kirgizlar Uzerinde A9tigi Sava§a 
Giden Yol Uzerinde inceleme, (|£xt!fi51S^:f&) 1990 ^f-% 2 54, pp. 48-53 

— / F'f'ff P4 (1990). BMP nTfFMtlE kacin / Pi-jia-ke-han Yuan-zheng kacin 

Shi-jian Kao-shu / Bilge Kagan’m Ke9inler Uzerine A9tigi Sava§ Uzerine Inceleme, (f5ril-fiz7f4 
4^) 1990 4 ffl, pp. 81-87. 

San Do / (1911). 14(4-51 / Que-te-qin Ba / Kill Tigin Yaziti’a Giri§, He 1911 

¥ MAM. 

Sawada, Isao. / Mflfjig, WMW (1991). 

It |=| / Guan-yu Weng-jin Tu-jue Bei-wen de Yi-ge Kao-cha; Bei-wen de She-li 

Mu-di he She-zhi Nian-dai / Eski Trudge Ongin Yaziti Uzerinde Bir Ara§tirma; Yazitm Dikilme 
Amaci ve Tarihi, (ffi:ib&3&ffft)1991 1 M, pp. 207-218. 

Shiratori, Kurakichi. / (1937). / Ke-han 

Ke-dun Ming-hao Kao / Kagan, Katun Unvanlan Uzerine, Japoncadan Qinceye 9eviren: Liu 
Xuanming, He 1937 ^ 7 M S) % 1 8 54. 

Thomsen , V. / 'MmX, (2009). / 

E-er-hun he Ye-ni-sai Bei-ming de Jie-du — Chu-bu Gai-shu / Orhon ve Yenisey Yazitlannm 
Qoziimu; Ilk Bildiri, Fransizcadan Qinceye Qcvircn: Geng Shimm, (HyfttCpaij^iAfll) 2009^Jg 
2M, p.91-96. 

— / mmfi, (1935). M’MJM'- Sc=\ 

/ Meng-gu Gu-tu-jue Bei-wen: Que-te-qin Bei-wen / Mogolistan ’daki Eski Tiirkge Yazitlar; Kill 
Tigin Yaziti, Almanca ve ingilizceden Qinceye 9eviren: Han Rulin, JKHe 1935 4= 8 41 (( IH.V'^b^f 2 ' 

mitnumm I6ti6» ; 1982 mmxiumm 

mm» ±ffi, 479-487 51, 4bM: 4^4$fl§ 

— / mmmm, (1936). 

/ Meng-gu Gu-tu-jue Bei-wen: Tun-yu-gu Bei-wen / Mogolistan’daki Eski Tihdape Yazitlar; 
Tunyukuk Yaziti, Almanca ve ingilizceden Qinceye 9eviren: Han Rulin, JKHe 1936 4= 12 41 (( |S) 

n» fJB 6 mw, 7 1982 ±® , 498-504 

Mr 4bM: 

— / mmm, ( 1936 ). 

/ Meng-gu Gu-tu-jue Bei-wen: Bi-jia Ke-han Bei-wen / Mogolistan’daki Eski Tiirkge 
Yazitlar; Bilge Kagan Yaziti, Almanca ve ingilizceden Qinceye 9eviren: Han Rulin, HtHe 1936 4= 

up i&M)) 

JO&M) ±m, 487-497 51, 4b£: 




Aierken AREZI 



69 



— / IMS## (1936). 

/ Meng-gu Gu-tu-jue Bei-wen: Que-te-qin, Bi-jia Ke-han, Tun-yu-gu 
San-bei Shu-yu ji Zhuan-men Ming-ci-biao / Mogolistan ’daki Eski Tiirkge Yazitlar; Kill Tigin, 
Bilge Kagan, Tunyukuk Yazitlarinda Gegen Terim ve Ozel Adlar Listesi, Almanca ve ingilizceden 
Qinccyc gcvircn: Han Rulin, JKDc 1936 ^ 12 E (dyT) #4) flJH 6 7 11; 1982 

mmm&w&ikjcmM) ±m, 505-510 n, «= 

— / M IMS## (1937). W X: / 

Meng-gu Gu-tu-jue Bei-wen: Dao-yan / Mogolistan ’daki Eski Tiirkge Yazitlar; Girig, Almanca ve 
ingilizceden Qinceye 9eviren: Han Rulin, JKtic 1937 # 4 M (( Pt yT )) #41 TlH 7 K I 3 
& m ; ±m, 465-478 5 # # 

jRi 

Tugu§eva, L. Yu (2001). Qadimki Turk Yazma Yadikarliqliridiki Ttirkyocul bodun Haqqida, 
Rus^adan Uygurcaya gcvircn: Qurban Turan, Xinjiang Tazkirisi Jurnili, 200 1 -yilliq 1-sani. 

— (1998). Orhun Turkiy Tili bilan Qadimki Zaman Uyghur Tili ham Ulaming Oh§a§liqi va 
Parqi, Rusyadan Uygurcaya 9eviren: Tumisa Rozi, Til va Tarjima, 1998-yilliq 1-san, p. 30. 

Tursun Ayup (1996). Uyghur Yyeziq Tili Tereqqiyatidiki Asasliq Ozgiri§lar va Ularning 
Savabliri Toghrisida, Til va Tarjima, 1996-yilliq 4-san, p. 24. 

Tursun Hu§ur (1990). Orhon Yenisay Abidilirining Tepiliiji, Xinjiang Universiteti ilmiy 
Jornili, 1990-illiq 1-san, p. 118-125. 

Tursunmuhammat Savut (2002). Ikki Teginning Hekayisi Toghrisida, Uyghur Klassik 
Addbiyat Tarihi, I. Tom, Xinjiang Maarip Na§riyati, 2002-yil 8-ay na§ri. 

Wang Dafang / (2005). MS 

itt JC$]I Meng-gu-guo Tu-jue Kao-gu Huo Zhong-da Xin-fa-xian — Pi-jia-ke-han Mu-di Chu-tu 
Da-pi Wen-wu / Mogolistan’da Turk Arkeolojisiyle ilgili Buyiik Ke§if; Bilge Kagan Mezerinda 
Elde Edilen Bulgular, (fyMSSWSS) 2005 1 M, p. 109-110. 

Wang Jie, Yang Fuxue/ 33^# (2009). 0tl 

/ Tu-jue Bei-ming suo-jian Xia-jia-si yu Tu-jue, Hui-gu guan-xi kao / Eski Turk Yazitlanndan 
Krrkizlann Turkler ve Uygurlarla Olan tli^kilcri Uzerine, (l4ltli4ttzxf4#9 2009 #43 1 #tj, p. 
48-52. 

WangXinqing/ zElfr hf (2006). “ol-” / Tan Tu-jue-yu ol- 

Yi-ci de Li-shi Yan-bian / Eski Tiirk9e ol- Fiilinin Tarihi Degi§imi Uzerine, (|#iit ! =p : 8T l J) 2006 
#413 jffl,p. 133-140. 

Yang Fuxue / (1994). 14 j # % M JC ( o' 14 5$ ) ## / Gu-dai Tu-jue-wen 

Tai-si-bei Yi-shi / Eski TiMqje Tes Yaziti’ mn A9iklamali Qevirisi, ((1413 -4)11#)) 1994 #44 4 1# 

p. 22-28. 

Yin Weixian / Fig# (1997). W / 

Guan-yu Tu-jue — Wei-wu-er Wen-xian zhong de Tu-fan Ming-cheng Wen-ti / Turk ve Uygur 




70 3. Uluslararasi Turkiyat A r a, pinna lari Sempozyumu 



Metinlerinde Gesen Tibet Etnonimi Uzcrindc, (Hibjfiife) 1997 2 Si, p. 6-19. 

Zhang Tieshan / 3fe#ciil (1990). / Wo-guo 

Tu-jue-wen Wen-xian Xian-zhuang ji-qi Fa-zhan She -xiang / Ulkemizde Eski Tiirk Yazitlan 
Ara^tirmalarimn Bugiinkii Durumu ve Geli§tirme Dii§uncesi, (0 jhK^ifSTu) 1990 0-H 2 Si> 
p. 117-121 

— / (2006). / Gu-dai Tu-jue-wen Bei-ming Yan-jiu 

Ping-jie / Degerlendirme: Geng Shimin, Eski Tiirkge Yazitlar Uzerinde Inceleme, (iff ]g -Sill#) 
2006^Hlffl,p. 78-80. 

Zhang Tieshan, Zhao Yonghong/ ‘xHIclIl, /SGj#I (1993). (( 0 h^)) 

/ Gu-dai Tu-jue-wen Zhan-pu-shu Yi-shi / Eski Trudge Irq Bitig’ in A9iklamah (^cvirisi, 

1993 ^J£ 2 Si, p. 31-42. 

Zhang Wanjing / (2006). / Tu-jue he Dang-xiang Guan-xi 

Lue-kao / Eski Turkler ile Dangxianglann Ili§kileri, 2006 6 Si. 

Zheng Jie / MM (1997). g WM# / Shi-lun 

Hui-gu Wen-xian Yu-yan he Tu-jue Bei-ming Wen-xian Yu-yan de Cha-yi / Uygur Metinleri Dili 
ile Eski Turk Yazitlan Dilinin Ortak ve Farkli Yonleri Uzerine, 1997 ^y% 4 

ffl, p. 89-96. 

Zhong Chongfeng / (2009). ®Jin : itfnig# / 

Shi-xi Gu-dai Tu-jue-yu yu Xian-dai Ha-sa-ke-yu de Yu-yin he Ming-ci / Orhon Tiirk9esi ile 
£agda§ Kazak9ada Sesler ve Isimler, 2009 3 Si, p. 33-36. 

ZhuYanfeng/ (1934). / Tu-jue Zhi-guan Ming-hao Kao / Eski 

Turk Makam Unvanlan, K 1934 ^ 7 M (^Cffi^l^SifO) % 2 2 Si. 

— / SvM# (1943). ^ M # W # JT =§j ilE / Tu-jue Tun-yu-gu Bei-ming Jian-zhen 
/ Turk Tunyukuk Yaziti £evirisinin A9iklamasi, Kc 1943 ^10 (ife#) % 4 Si. 




MAKEDONYA’DA TURKIYAT ARA§TIRMALARI TA RiHI 



Numan ARU£ 



Makedonya, Turk kukiirii ve medeniyetinin onemli merkezlerinden biri olarak her zaman 
onemini korumu§, kiiltiir ve medeniyet alanlanndaki faaliyetler konusunda hi9bir zaman onemini 
kaybetmemi§tir. (^iinkii Turk, Osmanli, Islam kiilturii ve medeniyeti alamndaki gali^malar 
konusunda en engin tecriibeye sahip, bereketli Tiirk kiiltiirii ve medeniyeti havzasidir. 

Makedonya, Tiirk kiiltiirii ve medeniyeti ile 90k erkenden §ereflenen ve tampan en onemli 
Osmanli Devleti merkezlerinden biridir. Makedonya’nm bugiinkii ba§kenti Uskiip Istanbul’ dan 
nerdeyse bir asir once bu kiiltiir ve medeniyet ile tam§ti ve bu medeniyeti geli§tirerek istanbul’un 
fethini sagladi. 

Osmanli Avrupasi olan Rumeli diyannm en onemli merkezi Uskiip, Manastrr, Selanik 
bugiin Tiirk kiiltiir ve medeniyetinin ba§kenti Istanbul’dan once Tiirk9e konu§tu, Tiirk9e ali§veri§ 
yapti, mektepte Tiirk9e okudu, o donemin iiniversitesi olan medreseler Tiirkpe egitim yapti, 
gazeteler Tiirk9e yazdi ve camilerde Tiirk9e vazunasihat edildi ve yeni kurulan Tiirk 
mahallelerinde 9oeuklar Tiirk9e nara atti ve §arki soyledi. 

IU9 §iiphesiz kimsenin de aksini ispatlayamayacagi bir ger9ek, Tiirk9e, Tiirk dili ve 
edebiyati, Tiirk §iiri, Tiirk tarihi ve de Tiirk kiiltiirii ve medeniyeti asrrlar boyu sistematik olarak 
ve miiessesevi bir §ekilde Makedonya topraklannda ya§atildi, canli tutuldu ve ilmi olarak 
nesilden nesile aktanldi. 14. asrrdan 20. asira kadar bu 9ali§malar rahatlikla kendini canli tuttu. 

Ancak Osmanli Devletinin sona ermesi, Tiirk hakimiyetinin ortadan kalkmasiyla Tiirk 
kiiltiirii ve medeniyeti iizerindeki 9ali§malar da kendi nasibini aldi. Tabiatm geregi olarak Tiirk 
hakimiyeti sona erince 1912 yilmda Tiirk kiiltiir ve medeniyet 9ali§malan miiessesevi olarak 
degerini kaybetti ve ilk darbeyi bu miiesseseler yedi. Tiirk kiiltiirii ve medeniyetinin ilmi ve 
miissesevi faaliyetleri tamamen sona ermesi gerekirken ve bu beklenirken tam aksi ger9ekle§ti. 
Bu alanlardaki faaliyetler tamamen durmadi, belli ve bazi merkezlerde faaliyetine devam etti. 
Sadece tabela degi§ikligi yapilarak farkli isimler altmdaki egitim ve ilim yuvalannda, M9 
duraksamadan Tiirk kiiltiirii ve medeniyeti ilmi faaliyetlerine devam etti. £iinkii Tiirk hakimiyeti 
sona erdi, ancak Tiirk niifusu hala kabankti, §ehirlerde belli merkezlerde Tiirkler niifus olarak 
ondeydi. Birinci ve ikinci diinya sava§i esnasmda Tiirkler ne kadar go9 etmi§ ise de yine ikinci 
diinya sava§mdan sonra Tiirklerin niilusu 90k gerilemedi, Slav milletlerinden sonra ikinci 
siradaydi. 

Tiirk halki fazla sayida oldugu i9in, milletin bekasimn bir gostergesi olarak, o halkin 
kiiltiirii ve medeniyeti kendini ispat etmek zorundaydi, ancak unutulmamasi gereken bir husus da 
o zamanki 9evreye ve milletlere bu alanlardaki 9ah§malar yabanci bir §ey degildi. (^iinkii bu 
kiiltiir ve medeniyet asrrlar boyu devam eden bir olgunun ta kendisiydi. 

Maalesef o zamamn hakim giicii de facto ve de jure olan Tiirk kiiltiirii ve medeniyeti Tiirk 
hakimiyetinin sona ermesi ile miiessesevi ve orgiin egitim faliyetleri degerini kaybetti ve de bu 
alanlardaki faaliyetlerini miiesseselere tam olarak ta§iyamadi. £iinkii bu kiiltiir ve medeniyet 
hakimiyetini kaybeden gii9tii, kar§i 9ikilan kiiltiir ve medeniyetti, galip ve hakim gii9 tarafmdan 
ortadan kaldmlmasi gereken bir olguydu. Galip ve hakim tarafm oncelikli faaliyetlerinin ba§mda 
Tiirk kiiltiir ve medeniyetini ortadan kaldirmakti. 

I§te boyle bir donemde bu 9e§it hadiseler ile dolu bir asrrda Tiirk kiiltiir ve medeniyetini 
ya§atmak kolay degildi. Onu miiesseselere tekrar ta§imak ise W9 kolay degildi, zorluklann en 
9etini ve de en zoru Tiirk kiiltiirii ve medeniyetini miiessesele§tirmekti. Ancak Makedonya’da 
Tiirk niifusunun varliginm devam etmesi Tiirk kiiltiir ve medeniyet alanmda §ahsi ve de 



Orhon Yazitlarimn Bulunu$undan 120 Yil Sonra Tiirldiik Bilimi ve 21. Yiizyil Iconulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 71-75 




72 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



miiessesevi faaliyetlerin yapilmasma her zaman zemin hazirlami§tir. Bu alanlardaki gayretler 
hi9bir zaman eksik kalmami§tir, degerini yitirmemi^tir 1 . 

Bu makalemizde hi9bir zaman ku9iimsenmeyecek ve gozardi edemeyecegimiz Turk kiiltiir 
ve medeniyet tarihinde yaptiklan katkilan altm harflerle yadetmemiz gereken §ahsi, bireysel ve 
miiesseseler dispndaki faaliyetleri konu edinmiyoruz. Makedonya’da bu alamn pirleri kiymetli 
hocalan Fettah Rauf u, Kemal Aru9’u, Arif Starova’yi, Necati Zekeriya’yi, Fahri Kaya’yi, Ilhami 
Emin’i, Esad Bayram’i, Nusret Di§o Ulkii’yii, Aleksandar Stoyanovski’yi, Metodiya 
Sokolovski’yi ve Aleksandar Matkovski v.s. gibileri kimse inkar edemez ve onlann Tiirkoloji, 
Tiirkiyat, §arkiyat ve Osmanli ara§tirmalan tarihi alanmdaki katkilanm gozardi edemez. Bunlann 
manevi ve ilmi §ahsiyetleri ayri ayn hirer miiessese olarak Makedonya’daki Tiirk-islam kiiltiirii 
ve medeniyetinin abidevi §ahsiyetleridir. Her birinin ayn ayn incelenmesi ve kamuoyuna 
tamtilmasi deger, Makedonya’daki 9agda§ Tiirkiyat ve §arkiyat ara§tirmalannm kutup 
yildizlandir, asla ve asla ihmal edilmemesi gereken sembol isimlerdir. 

Bu makalede Uskiip Az. Kiril ve Metodi Universitesi 9atisi altmda bulunan Filoloji 
Fakultesi biinycsindc faaliyet yapan Turk Dili ve Edebiyati Kiirsiisii konu edilmi§tir. Tiirk kiilturii 
ve medeniyetinin, Tiirk9enin, Tiirk dili ve edebiyatimn ve de Tiirkolojinin miiessesevi ve ilmi 
faaliyetleri ele ahnmi§tir. 

Uskiip Devlet Universitesinde faaliyet gosteren Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimii 1976 
yilinda Makedonya Cumhuriyeti icra Kurulu karanyla kuruldu. Kurulma sebebi Makedonya’da 
Tiirk Dili ve Edebiyati kadrosu yeti§tirmek ve Tiirk9e egitim goren Ilkokul ve Lise okullanna 
ogretmenlerin yeti§tirilmesidir. Makedonya Cumhuriyeti Icra Kurulu karanyla aym §ekilde Tiirk 
Dili ve Edebiyati Boliimii kurucu heyeti kuruldu. 

Kurucu kurul ve komisyon heyeti ii9 ki§iden olu§uyordu: 

- Prof.Dr. Olivera Ya§ar-Nasteva 2 , 

- Prof.Dr. Metodiya Sokolovski, 

- Prof.Dr. Arif Ago. 

Bu ii9 degerli §ahsiyet kursiiniin ilk plan programmi, 9ali§ma §eklini ve kadro politikasmi 
olu§turan tarihi §ahsiyetlerdir. Kurucu heyetin olu§turdugu Tiirk Dili ve Edebiyati Kiirsiisii plan 
programi, 9ali§ma §ekli ve kadro politikasi Universite Senatosu ve Filoloji Fakiiltesi Dekanligi 
Bilim Kurulu tarafmdan kabul edilince plan ve program yiiriirliige girerek ilk egitim ve ogrenim 
yilma 1976/1977 ogrenim doneminde ba§landi. 

Tiirk Dili ve Edebiyati Kursusiiniin ilkogretim kadrosu kurucu heyetin tarihi iiyeleri 
Prof.Dr. Olivera Ya§ar-Nasteva, Prof.Dr. Metodiya Sokolovski ve Prof.Dr. Arif Ago 3 ba§ta olmak 
iizere onlar tarafmdan kiirsiiye alinan, boliimiin ilk kadrolu iiyeleri olarak ve bu komisyon 
tarafmdan atanan Prof.Dr. Hamdi Hasan ve Prof.Dr. Sebahat Mahmut ve de Tiirkiye’den gelen iki 
okutman Abdiilkadir Hayber ve Ruhsar Ziibeyiroglu tarafmdan olu§mu§tur. Kiirsii ilk egitim ve 
ogrenim faaliyetine bu ogretim kadrosu ile adim atti 4 . Daha sonra 1982 yilmdan itibaren Prof.Dr. 
Van9o Boikov ve 1998 yilmdan sonra Prof.Dr. Miicahit Asimov da emekliligine kadar bu 
kursiide gorev yapmi§tir. 

Kiirsiiniin ilk ve kurucu ba§kam Prof.Dr. Olivera Ya§ar-Nasteva’dir. Kendisi MANU- 
Makedonya Bilimler ve Sanatlar Akademisi Makedonya’nm ilk kadm iiyesidir. Makedonya’daki 



1 Arif Ago (2007). Makedonya ZAMAN, Uskiip: ss. 34-35. 

2 Numan Am?, (2006). “Makedonya Turk Kiilturii’nun Bilge Hammefendisi Akademik Olivera Ya§ar- 
Nasteva”, HIKMET Dergisi, Gostivar, , yil 4, s. 8, ss. 61-77. 

3 Kefayet Abdurrahman, (2005). “Hocamiz Arif Ago ile Reportaj” KOPRU Dergisi, Uskiip, yil 3, s. 7, s. 
20-23. 

4 50 Godini Monografija, (1996). Univerzitet Sv. Kiril i Metodij-Filolo§ki Fakultet, Skopje, s. 39. 




Numan ARUQ 73 



akademik hayatm tarihi §ahsiyetidir. Ayni zamanda Makedonya Turk kokenli ilk akademi iiyesi 
ve ilk MANU -Makedonya Bilimler ve Sanatlar Akade mi si Turk kadim akademisyendir 5 . 

Turk Dili ve Edebiyati Boliimii ilk dersler programmda okutulan bazi dersler §unlardir: 
£agda§ Turk Dili 
Turk Edebiyati 
Edebiyat Teorilerine Giri§ 

Turk Dili Ogretimi Metodolojisi 

Ozel Turk Dili Kursu 

Turk Dili Tarihi 

Turk Dili Diyalektolojisi 

Osmanlica Dersi 

Dunya Edebiyati 

Avrupa Dili ve Edebiyati 

Makedon Dili 

Turk Dili Fonetigi 

Turk Dili Morfolojisi 

Turk Dili Sintaksi 

Islam Medeniyeti 

Turk Halk Edebiyati 

£ocuk Edebiyati 

Pedagoji 

Psikoloji 

Edebiyat Teorisi 6 

Turk Dili ve Edebiyat bolumiiniin ilk asistanlan §unlardir: 

Nizam Re§it, 

Sena Arif, 

Giilten Selim, 

Hiilya Daut, 

Fadil Hoca, 

Oktay Ahmet, 

Sevin Alii, 

Mariya Leonti? 

Nazim Ibrahim. 

Turk Dili ve Edebiyat Bolumiiniin Tiirkiye’den gelip okutmanlik yapan degerli hocalan 
<junlardir: 

Ruhsar Ziibeyiroglu, 

Abdiilkadir Hayber, 

Mehmet Akay, 



5 Milan Gurfinov, Olivera Ya§ar-Nasteva, (2000). 1922-2000, MANU- Makedonska Akademija na Naukite 
i Umetnostite, Uskiip. 

6 50 Godini Monografija, (1996). Univerzitet Sv. Kiril i Metodij-Filolo§ki Fakultet, Skopje, ss. 39-41 




74 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Zeliha Giine§, 

Emel Deniz, 

Fikret Yikilmaz, 

Q’igdcm Ulker, 

Hayati Yavuzer, 

Zeki Giirel, 

§ecattin Tural’dir. 

Uskiip Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimiinii bugiin ayakta tutan kiymetli kadro §unlardir: 
Prof.Dr. Hamdi Hasan 
Dos.Dr. Sevin Alii, 

Do9.Dr. Oktay Ahmet, 

D09.D1-. Fadil Hoca, 

Do9.Dr. Nazim Ibrahim, 

M-r. Sena Arif. 

Do9.Dr. Sevin Alii kiirsiiniin §u andaki boliim ba§kamdir. 

Tiirkiye’den okutman olarak 9ali§anlar: 

Yrd.D09.Dr. Said Okumu§. 

Dr. Recai Ozcan. 

Uskiip’teki Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimii’niin bir kiirsii kadar onemli bir kiitiiphanesi 
vardir. Bu kutiiphane boliimiin 90k onemli bir boliimii olarak 1991 yilmda kurularak, o giinden 
beri kiitiiphane gorevlisi Dr. Fatma Hocin tarafmdan yonetilmektedir. 

Bu kiirsiide ilk doktora ve master yapan akademik kadro §unlardrr: Arif Ago, Sevin Alii, 
Oktay Ahmed, Fadil Hoca, Nazim Ibrahim, Aktan Ago, Mariya Leonty, Maida §abanova, 
Mahmud (^clik. 

Uskiip’teki Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimii iki boliimden olu§maktadir. Bir boliimde 
kurulu§ gayesine uygun olarak sadece ana dili Tiirk9e olanlar ogrenim gormektedirler ki bunlar 
Makedonya’da ya§ayan Tiirkler ve Tiirkiye’den gelen talebelerdir. Diger boliim ise ana dili 
TMape olmayanlarm egitim aldigi bir boliimdiir. Burada Makedonya’da ya§ayan biitiin diger 
etnik topluluklann mensuplaridir. 

Uskiip’teki Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimii egitim ve ogretim faliyetlerini kredi transfer 
sistemine gore yapmaktadir. Bu yil 40 ana dilinde ve 40 ana dili olmayan sirali talebelerin 
yamnda 25 talebe de a9ik ogretim olarak boliime kaydim yaptrrmi§trr. Tiirkiye’den gelen talebeler 
bu sayimn i9inde yeralmamaktadirlar. Onlara ayn kontenjan uygulanarak, onlar kabul imtihanma 
girmeden direkt olarak kaydim yaptrrmaktadirlar. Bu boliimiin diplomasi Tiirkiye’deki biitiin 
Tiirk Dili ve Edebiyati diplomalanna denktir. 

Uskiip’teki Tiirk Dili ve Edebiyati Boliimii bugiin Tiirkiye di§mda Tiirk dilini, kiiltiiriinii, 
edebiyatim, medeniyetini ve tarihini kurumsal olarak iiniversite 9atisi altmda ya§atan ve Tiirkiye 
Tiirk9esi iizerine egitim yapan nadir boliimlerden biri olarak degeri paha bi9ilmez kiymetli ilim 
ve bilimsel bir yuvadir. Bu merkezi var giiciimiizle ya§atip 9agimiza uygun ilmi faaliyetler 
yapmasmi saglamaliyiz. Ozellikle Avrupa standartlanna ve kriterlerine cevap verebilecek hale 
getirilmelidir. 




Numan ARUQ 75 



Kaynak^a 

AGO, A. (2007). Makedonya Zaman: Uskiip. 

ARUg, N. (2006). “Makedonya Turk Kultiiru’nun Bilge Hammefendisi Akademik Olivera 
Ya§ar-Nasteva”, HlKMET Dergisi : Gostivar. 

GURgiNOV, M. (2000). Olivera Ya§ar-Nasteva, 1922-2000, MANU- Makedonska Akademija 
na Naukite i Umetnostite: Uskiip. 

KEFAYET, A. (2005). “Hocamiz Arif Ago ile Reportaj” Koprii Dergisi : Uskiip. 

50 Godini Monografija, (1996). Univerzitet Sv. Kiril i Metodij-Filolo§ki Fakultet, Skopje. 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




ORHON - YENiSE Y YAZITLARININ AZERBAYCAN’DA 
INCELENMESi TARiHiNDEN BAZI SAYFALAR 



Ramiz ASKER 



1893’te Vilhelm Thomsen’ in Orhon-Yenisey Yazitlarmi 9ozmesi o donemde ?agda§ 
anlamda hi9bir bilim kurumuna sahip olmayan Azerbaycan’da dogal olarak yanki bulmarm^tir. 
1919’da Bakii’de ilk iiniversite kurulmasiyla ba§latilan bilimsel 9ali§malarsa Orhon-Yenisey 
Yazitlanm kapsayacak diizeyde degildi. Fakat 1920’li yillarda Bakii Tiirkoloji alamnda biiyiik 
kiiltiir hamlelerinin yapildigi, dil ve alfabe sorunlannm hararetle tarti§ildigi bir kent haline 
gelmi§tir. 1924’te Prof.Dr. Bekir £obanzade iinlii ‘Tiirk-Tatar Lisaniyatma MedhaT adh eserinde 
Orhon-Yenisey Yazitlan ve Divanii Lugati’t-Tiirk hakkmda ilk bilimsel bilgileri vermi§tir. Bekir 
Cobanzade 1926’da Bakii’de diizenlenen l.Tiirkoloji Kurultaymda Turk dillerinde ‘ilmi 
terminolojinin temelleri’ konusunda sundugu tebliginde ve 1929’da Ferhat Agazade ile birlikte 
yazdigi ‘Turk Grameri’ kitabmda sik sik yazitlara ve Divan’a temas etmi§, kendi gorii§ ve 
tezlerini bunlara dayandirmi§tir. 

1930’lu yillarda Azerbaycan’da Tiirk9enin en eski kaynaklan olan Orhon-Yenisey 
Yazitlan, Kitab-i Dede Korkut ve Divanu Lugati’t-Tiirk’e kar§i sonsuz bir ilgi uyanmi§ ve bu 
listede hem lugat olu§u, hem de ansiklopedik deger ta§imasi dolayisiyla Divan oncelik 
kazanmi§tir. Unlii dilci Halit Sait Hocayev 1935-1937 yillan arasmda Divanu Lugati’t-Tiirk’ii 
Azerbaycan Tiirk9esine 9evirmi§, Divan verilerine ve malzemesine istinaden birka9 onemli kitap, 
o siradan ‘Tiirk9enin Tarihi Grameri’, ‘Tiirkistan Tarihinin Kisa Icmali’ ve ‘Orhon Yazitlannm 
§erhli Tetkiki’ adh eserlerini yazmi§tir. Fakat 12 Ekim 1937’de ‘Tiirk Milliyet9isi ve Koyu 
Pantiirkist’ gibi sahte ithamlarla kur§una dizilmi§, adi ge9en eserlerine gizli polis te§kilati KGB 
tarafmdan el konulmu? ve mahvedilmi§tir. Sovyetler Birligi’nde ya§ayan Tiirklerde milli bilinci 
ve ulusal duygulan koriikler endi§esiyle Divanu Lugati’t-Tiirk 9evirisinin el altmdan gayri-resmi 
yasaklanmasi, arkasmdan Kitab-i Dede Korkut’un eski Tiirk feodalite hayatim oven ve Sovyet 
halklarmm karde§lik duygulanna ters dii§en (?!) bir eser olarak nitelendirilmesi ve resmen 
yasaklanmasi Orhon-Yenisey Yazitlan lizerine de sessiz bir yasak perdesi 9ekmi§tir. Ge9en asrm 
20’li yillarmdan 1936 yilma dek iiniversitelerin Edebiyat Fakiiltelerinde okutulan Tiirkoloji 
dersleri de bu tarihten itibaren tiimiiyle kaldinlmi§, Bilimler Akademisi biinyesinde yapilan 
tetkikler asgari diizeye indirilmi§tir. 

Yalmz 1956’da Sovyet lideri Nikita Kru^cv, Yozef Stalin’in ki§iligine tapma ve 
sonu9larmm ortadan kaldmlmasi i9in ba§lattigi politik harekat sonrasi sosyal bilimler, o siradan 
Tiirkoloji devlet giidiimiinde kalmakla birlikte ideolojik a9idan kismi serbestlik kazanmi§tir. I§te 
bu ortamda 1956 yilmdan itibaren ‘Kadim Tiirk Yazili Abideleri’ dersi yeniden iiniversite 
programlarma almmi§, Rusya’da ve dogal olarak Azerbaycan’da Orhon-Yenisey Yazitlan 
incelenmege ba§lanmi§tir. 

Bu konuda Azerbaycan’da ‘Kadim Tiirk Runik Yazilar’ adli ilk kitabi Azerbaycan Devlet 
Pedagojik Universitesi Ogretim Uyesi Abbaskulu Muhanemov yazmi§tir. Toplam 39 sayfa 
hacminde olan bu kiupiik kitapta Orhon-Yenisey Yazitlan hakkmda genel bilgiler, bazi metinlerin 
transkripsiyonu ve terciimeleri yer almi§tir. 

Bunu gene Azerbaycan Devlet Pedagojik Universitesi Ogretim Uyesi Yunus 
Memmedov’un ‘Orhon-Yenisey Abidelerinde Adlar’ adli iki ku9iik hacimli kitabi izlemi§tir. 
Aslinda basilmi§ Doktora tezi durumundaki bu kitaplarda ilk defa olarak yazitlarm morfolojisi 
adillar, yani isim, sifat, sayi ve zamirler bazmda incelenmi§tir. Kendi alamnda bir ilke imza atmi§ 
olan bu titiz ara§tirma uzmanlarca yiiksek degerlendirilmi§tir. 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 77-82 




78 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



1970’li yillarda Abbaskulu Muharremov’un, ogrencisi Alisa §iikiirlii ile birlikte yazmi§ 
oldugu ‘Kadim Tiirk Yazili Abidelerinin Dili’ kitabi basilmi§ ve programa uygun yazilan 
kapsamli ilk ders kitabi olarak yirmi yildan fazla bir sure zarfmda ogrencilerin ihtiyacim 
kar§ilami§tir. Daha sonra Prof.Dr. Alisa §iikiirlii’niin ‘Kadim Turk Yazili Abidelerinin Dili’ 
kitabmm 9ikmasiyla bu alanda 9ah§malar ivme kazanmi§tir. 

1980’li yillarda Azerbaycan’da Orhon-Yenisey Yazitlan konusunda en fazla kitap ve 
makale yazan ki§i olarak Baku Devlet Universitesi Ogretim Uyesi Ebiilfez Recebli’yi (Sovyet 
doneminde soyadi Recebov olarak ge9er) gormekteyiz. O, bu alanda pe§pe§e 20’ den fazla kitap 
ve onlarca makale kaleme almi§tir. ‘Orhon-Yenisey Abide leri Dilinde Fiilin Mana Nevleri’ adli 
ilk kitabmdan sonra Ebiilfez Recebli ‘Orhon-Yenisey Abideleri Dilinde Fiilin Tarzlan’ kitabiyla 
fiil bahsini iyice incelemi§tir. Ardmdan Yunus Memmedov’la birlikte yazdigi ‘Orhon-Yenisey 
Abideleri’ kitabim 1993’te piyasaya sunmu§tur. 

Daha sonraki donemde Ebiilfez Recebli Orhon-Yenisey Yazitlanm enine boyuna 
ara§tirmaya devam etmi§, arka arkaya 4 degerli kitap bastirmi§tir. Bunlar ‘Goktiirk Dilinin 
Sentaksi’, ‘Goktiirk Dilinin Morfolojisi’, ‘Goktiirk Dilinin Fonetigi’ ve ‘Goktiirk Dilinin 
Leksikasi’ kitaplandir. Adlanndan da goriilecegi iizere Orhon-Yenisey Yazitlan bu kitaplarda 
gramer bakimmdan yiizde yiiz ele almmi§tir. Fakat Ebiilfez Recebli ‘Kadim Tiirk Yazisi 
Abidelerinin Dili’ adli kitabimn 1. ve 2. cildinde Orhon-Yenisey Yazitlannm yamsira Dogu 
Tiirkistan, Orta Asya ve Uygur abidelerini fonetik, morfoloji, sentaks ve leksika yoniinden bir 
arada gozden ge9irmi§, onlann tarihi-siyasi tasnifini ve tetkiki tarihini ba§ka bir boyutta 
incelemi§tir. Yazar, 2010’da bastirdigi ‘Kadim Tiirk Yazisi Abidelerinin Dili’ adli 4 ciltlik 
kitabmda da aym 9izgiyi izlemi§, 1. ciltte Orhon ve Turfan, 2. ciltte Yenisey, Talas ve Altay, 3. 
ciltte nazim ve nesirle yazilmi§ Mani ve Burhan abidelerini, 4. ciltte Uygur, Islam, Hiristiyan 
yazitlarmi ve hukuk vesikalanm i§lemi§tir. Bunlann di§mda Prof.Dr. Ebiilfez Recebli ‘Uygurlar’ 
‘Ulu Tiirkler’, ‘Kadim Tiirk9e-Azerbaycanca Lugat’ adli daha 3 kitap yazmi§tir. Ge9en yil 
Ebiilfez Recebli 1967’de yazdigi Doktora ve 1978’de savundugu profesorliik tezlerini (bu iki eser 
Rus9a yazilmi§trr) bazi eklemelerle Rus9a kitap halinde bastirmi§tir. 

1990’h yillarda Nah9ivan Devlet Universitesi hocalanndan Ebiilfez Kuliyev Orhon- 
Yenisey yazitlarmi ba§ka bir a9idan incelemeye ba§lami§tir. Bu alanda onun 10 kitabi ve 90k 
sayida makalesi basilmi§tir. Prof.Dr. Ebiilfez Kuliyev genel olarak Orhon-Yenisey Yazitlannm 
sentaksini, fiillerini, leksik-semantik sistemini, onomastigini, toponim ve etnonimlerini 
ara§tirmi§tir. Ilki 1992’de 9ikan bu degerli kitaplardan ‘Kadim Tiirk Abidelerinin Sentaksi’ admi 
ta§imaktadir. Daha sonra yazarm arka arkaya ‘Eski Tiirk Yazili Abideleri Miintehabati’, ‘Kadim 
Tiirk Yazili Abidelerinin Sozliigii’, ‘Kadim Tiirk Yazili Abidelerine Ait Materiyaller’, ‘Orhon- 
Yenisey Abidelerinde Fiilin Tesriflenmeyen Formalan’, ‘Eski Tiirk Onomastik Sozliigii’ 
kitaplan, ‘Kadim Tiirk Onomastikasmm Leksik-Semantik Sistemi’ adli eserinin 1. ve 2. ciltleri, 
‘Kadim Tiirk Onomastikasi’ basilarak bu alandaki bo§lugu onemli ol9iide doldurmu§tur. Son 
olarak yazarm ‘Orhon-Yenisey Abidelerinde Toponim ve Etnonimler’ adli 90k degerli eserini 
kaydetmemiz lazim. Ebiilfez Kuliyev’ in geni§ bir alanda yaptigi kapsamli ara§tirmalan 
siirmektedir. Hocamizdan bizzat aldigimiz bilgilere gore oniimiizdeki aylarda daha iki kitabi 
yayinlanacaktrr. 

2000 Ti yillarda Gence Devlet Universitesinde Yadigar Aliyev bazi onemli kitaplara imza 
atmi§tir. Gen9 ara§tirmaci ‘Kadim Tiirk (Runik) Yazili Abidelerinin Dili’ adli ilk kitabmda 
Orhon-Yenisey yazitlanm genel olarak incelemi§, ‘Kadim Tiirk (Runik) Yazili Abidelerinden 
Orta Asirlar Tiirk Yazili Abidelerine Gc9i$: Edebi Dil Normlarmm inki§afi’ adli kitabmda artik 
Eski Tiirk9enin ayn§ma donemini ele almi§tir. Yazann, ‘Orhon-Yenisey Abideleri ve Orta Asirlar 
Tiirk Edebi Dili - Tiirki’ kitabi bilim 9evrelerinde biiyiik tarti§maya neden olmu§tur. Yadigar 
Aliyev 2008’de ‘Kadim Tiirk Elifbasi: Tarihi, Men§eyi, Te§ekkiilii’ ve ‘Kadim Tiirk (Runik) 
Yazili Abideleri’ kitaplanm yaymlami§tir. 




Ramiz ASKER 



19 



Bunlann di§mda Baku Devlet Universitesi Turkoloji Kiirsiisii Hocalanndan Do?.Dr. 
Kizilgul Abdullayeva’nm ‘Kadim Turk Yazili Abideleri’, ‘Kill Tigin Abidesi’ ve Do?. Dr. 
Giilhamm Veliyeva’nm ‘Kadim Turk Dili’ ve adli monografileri yaymlanmi§tir. Bu eserler Baku 
Devlet Universitesi’nde ders kitaplan olarak okutulmaktadir. 

Birka? ay once sempozyuma tez ozetimizi gonderirken son 50 yilda yazitlar konusunda 
Azerbaycan’da bir profesorluk, iki doktora tezi savunuldugunu yazmi§ oldugumuzu hatirlatarak 
§imdi huzurlanmzda bu rakamlan duzeltiyorum. Bizim §ahsen tamdigimiz ya§li ku§ak di§mda 
daha bir?ok gen? arkada§imiz bu alanda degerli ara§trrmalar yapmi§lardrr. Son verilere gore, 
bugiine degin Azerbaycan’da Orhon-Yenisey yazitlan iizerine ii? profesorluk, yedi doktora tezi 
savunulmu§, 90k sayida makale yazilmi§tir. Tez yapan ki§iler ve tez konulan §unlar: 

1. Ebulfez Recebli. Yazik Orhono-Yeniseyskih Pamyatnikov Drevnetyurkskoy Pismennosti. 
Morfologiya (Kadim Tiirk Yazisi Orhon-Yenisey Abidelerinin Dili. Morfoloji). Dr. tezi, 1967. 

2. Ebulfez Recebli. Qlaqoloobrazovaniye v Yazike Orhono-Yeniseyskih Pamyatnikov (Orhon- 
Yenisey Yazitlannm Dilinde Fiil Yapimi). Prof, tezi, 1978. 

3. Ebulfez Guliyev. Orhon-Yenisey Abidelerinin Dilinde Fiilin Tesriflenmeyen Formalan. Dr. 
tezi, 1979. 

4. Ebulfez Guliyev. Kadim Turk Yazili Abidelerinin Dilinde Onomastik Sistem. Prof, tezi, 2003. 

5. Yunus Memmedov. Orhon-Yenisey Abidelerinde Adlar. Dr. tezi, 1977. 

6. Yadigar Aliyev. Kadim Tiirk (Runik) Yazili Abidelerinin Dili Diyalektfevki (Edebi) Olaydir. 
Dr. tezi, 1999. 

7. Yadigar Aliyev. Kadim Tiirk Edebi Dilinden Orta Asirlar Turk Edebi Diline (Tiirki) Gc?i§. 
Prof, tezi, 2007. (Bu tez Azerbaycan Ali Atestasyon Komisyonunca yeniba§tan i§lenmesi 
tavsiyesiyle iade edilmi§tir. §u anda yazar gerekli tashihleri yaparak savunma a§amasma 
gelmi§tir). 

8. Vefa Yunusova. Orhon-Yenisey Abidelerinde §ahis Adlan. Dr. tezi, 1999. 

9. Sevin? Kuliyeva. Orhon-Yenisey Abidelerinde Toponimler. Dr. tezi, 2003. 

10. Ak§in Memmedov. Orhon-Yenisey Abideleri ve Azerbaycan Dili. Dr. tezi, 2004. 

Azerbaycan’da ger9ekle§tirilen bilimsel tetkiklerin iki onemli ozelligi vardir. Bunlardan 
birincisi yapilan ara§tirmalarm ruh, muhteva ve yontem bi9imiyle iinlii Rus Turkoloji ekoluna 
yakinligi ve baghligi, Rus bilginlerine ozgii ciddiyet ve titizliktir. Maalesef bu husus Turkiye’de 
iyi bilinmemekte ve sanmm hi? mi hi? bilinmemektedir. Hatta ?e§itli iilkelerde ve dillerde 
yapilmi§ yabanci kaynaklan birinci elden titzlikle gozden ge?iren, tetkik eden ve bilimsel devreye 
sokan Prof.Dr. Talat Tekin gibi bir iinlii bilginin ara§tirmalarmda Azeri yazarlann eserlerine atifta 
bulunulmamasi bunun kamtidir. 

Azerbaycan’da Orhon-Yenisey Yazitlan konusunda yapilan tetkiklere ili§kin ikinci ozellik 
kimi arkada§lann Ruslar di§mda yabanci ara§tirmacilarm eserlerini dikkate almamalan ve ?ogu 
kez Ruslan korii koriine taklit etmeleridir. Bazi killer bu konuda o kadar ileri gidiyorlar ki, Bilge 
Kagan’m admi Rus?a imlaya ozenerek Bilqe Kaqan diye yaziyorlar. 

Azerbaycan’da Orhon-Yenisey Yazitlan konusunda ders programlan da tertip edilmi§tir. 
Bunlardan en kapsamlisi Prof.Dr. Tevfik Haciyev’in ba§kanhgi altmda Baku Devlet Universitesi 
Turkoloji Kiirsiisu hoealannea hazrrlanan bakalavr (lisans) programidir. Bunun di§mda Yadigar 
Aliyev iki adet mastir programi hazirlami§tir. 

§u anda Azerbaycan’m dort bilim ve egitim kurumunda, daha dogrusu Baku, Nahpivan ve 
Gence Devlet Universitelerinde: aynca Azerbaycan Milli Bilimler Akademisinin Nesimi Dilcilik 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Enstitiisunde Orhon-Yenisey yazitlan aktif bi?imde incelenmektedir. Azerbaycan’daki 34 
iiniversiteden yakla§ik 20’sinde Filologiya ve ya Azerbaycan Dili ve Edebiyati Fakiiltesi / 
Boliimu bulunmakta, bunlardan yalmzca ikismde Tiirkoloji kursiisu faaliyet gostermektedir. 
Bunlar Baku Devlet Universitesi ve Baku Slav Universitesidir. Bu iki kursiide 30 civannda 
uzman, o siradan 5 Prof.Dr., 20 Dop.Dr. 9ah§maktadrr. Eski Turk Yazitlan iizerine dersler mevcut 
miifredata uygun olarak tiim Filologiya Fakiiltelerinde, hatta Baku Devlet Universitesinin Tarih 
Fakultesinde ders programma almmakta ve okutulmaktadir. Eski Turk yazitlan konusunda 
doktora ve profesorliik tezleri Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Nesimi Dilcilik 
Enstitiisii’nde bulunan Ilmi §urada 10.02.06 Tiirk Dilleri endeksi altmda savunulmaktadir. Ali 
Attestasyon Komisyonunca ara sira bir defaya mahsus olmak iizere ozel tez savunma §uralan da 
olu§turulmaktadir. 




Ramiz ASKER 



81 



Kaynak^a 

Abdullayeva. K. (2002). Kadim Turk Yazili Abideleri. Baku: I. 

Abdullayeva. K. (2006). Kadim Turk Yazili Abideleri. Baku: II. 

Abdullayeva. K. (2007). Kill Tigin Abidesi. Baku. 

Aliyev. Y. (2002). Kadim Turk (Runik) Yazili Abidelerinin Dili. Magistrler i?in Ders Programi. 
Baku: 8 s. 

Aliyev. Y. (2002). Kadim Turk (Runik) Yazili Abidelerinin Dili. Magistrler i?in Metodik 
Gostcrifj (Talimat). Baku: 17 s. 

Aliyev. Y. (2004). Kadim Turk (Runik) Yazili Abidelerinin Dili. Baku: Nurlan, 182 s. 

Aliyev. Y. (2004). Kadim Turk (Runik) Yazili Abidelerinden Orta Asirlar Turk Yazili 
Abidelerine Ge<;i§: Edebi Dil Normlarmm Inki^afi.. Baku: Nurlan, 190 s. 

Aliyev. Y. (2005). Orhon-Yenisey Abideleri ve Orta Asirlar Turk Edebi Dili - Tiirki. Baku: 
Nurlan, 173 s. 

Aliyev. Y. (2008). Kadim Turk Elifbasi: Tarihi, Men§eyi, Te§ekkiilii. Baku: ADPU ne§ri, 234 s. 
Aliyev. Y. (2008). Kadim Turk (Runik) Yazili Abideleri. Baku: ADPU ne§ri, 120 s. 

£obanzade. B. (2006). Tiirk-Tatar Lisaniyatma Medhal. Baku: Azpoligraf, 180 s. 

Cobanzade. B. (1929). Ferhat Agazade. Tiirk Grameri. Bakii: 201 s. 

Guliyev. E. (1992). Kadim Turk Abidelerinin Sentaksi. Bakii: 92 s. 

Guliyev. E. (1993). Eski Turk Yazili Abideleri Miintehabati. Bakii: 320 s. 

Guliyev. E. (1994). Kadim Tiirk Yazili Abidelerinin Sozliigii. Bakii : 190 s. 

Guliyev. E. (1996). Kadim Tiirk Yazili Abidelerine Ait Materiyaller. Bakii : 96 s. 

Guliyev. E. (1997). Orhon-Yenisey Abidelerinde Fiilin Tesriflenmeyen Formalari. Bakii: 142 s. 
Guliyev. E. (1999). Eski Tiirk Onomastik Sozliigii. Bakii: 128 s. 

Guliyev. E. (2001). Kadim Tiirk Onomastikasmm Leksik-Semantik Sistemi. Bakii: I. cilt, Elm, 
130 s. 

Guliyev. E. (2001). Kadim Tiirk Onomastikasimn Leksik-Semantik Sistemi. Bakii: II cilt, Elm, II 
cilt, 208 s. 

Guliyev. E. (2006). Orhon-Yenisey Abidelerinde Toponim ve Etnonimler: Bakii, 130 s. 

Guliyev. E. (2007). Kadim Tiirk Onomastikasi. Bakii : 186 s. 

Meherremov. A. (1967). Kadim Tiirk Runik Yazilar. Bakii: API ne§ri, 39 s. 

Memmedov. Y. (1979). Orhon-Yenisey Abidelerinde Adlar. Bakii:! cilt, 114 s. 

Memmedov. Y. (1981). Orhon-Yenisey Abidelerinde Adlar. Bakii: II cilt,l 1 1 s. 

Recebli. E. (1982). Orhon-Yenisey Abideleri Dilinde Fiilin Mana Nevleri. Bakii: BDU ne§ri, 80 s. 
Recebli. E. (1988). Orhon-Yenisey Abideleri Dilinde Fiilin Tarzlan. Bakii: BDU ne§ri, 79 s. 
Recebli E., Memmedov. Y. (1993). Orhon-Yenisey Abideleri. Bakii: Yazici, 400 s. 

Recebli. E. (1996). Uygurlar. Bakii: Azcrnc^r, 84 s. 




82 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Recebli. E. (2001). Kadim TMape-Azerbaycanca Lugat. Baku: 192 s. 

Recebli. E. (2002). Goktiirk Dilinin Sentaksi. Baku: Nurlan, 633 s. 

Recebli. E. (2003). Goktiirk Dilinin Morfolojisi. Baku: BDU ne§ri, 475 s. 

Recebli. E. (2003). Ulu Tiirkler. Baku: Nurlan., 319 s. 

Recebli. E. (2004). Goktiirk Dilinin Fonetigi. Bakii: Nurlan, 418 s. 

Recebli. E. (2004). Goktiirk Dilinin Leksikasi. Bakii: Nurlan, 427 s. 

Recebli. E. (2006). Kadim Tiirk Yazisi Abidelerinin Dili. Bakii: Nurlan, I cilt, 648 s. 

Recebli. E. (2006). Kadim Tiirk Yazisi Abidelerinin Dili. Bakii: Nurlan, II cilt, 480 s. 

Recebli. E. (2009). Yazik Orhono-Yeniseyskih Pamyatnikov Drevnetyurkskoy Pismennosti. 
Morfologiya (Kadim Tiirk Yazisi Orhon-Yenisey Abidelerinin Dili. Morfoloji). Bakii: 
Nurlan. 

Recebli. E. (2010). Kadim Tiirk Yazisi Abideleri. BakikNurlan, I cilt, 568 s. 

Recebli. E. (2010). Kadim Tiirk Yazisi Abideleri. Bakii: Nurlan, II cilt, 464 s. 

Recebli. E. (2010). Kadim Tiirk Yazisi Abideleri. Bakii: Elm ve Tahsil, III cilt, 664 s. 

Recebli. E. (2010). Kadim Tiirk Yazisi Abideleri. Bakii: Elm ve Tahsil, IV cilt, 500 s. 

Recebli. E. Qlaqoloobrazovaniye v Yazike Orhono-Yeniseyskih Pamyatnikov (Orhon-Yenisey 
Yazitlannm Dilinde Fiil). Bakii: Nurlan, 340 s. 

§amil A. Said H. (2007). Omriinii Tiirk Kiiltiiriine Adayan Adam / Yom, sayi 6, s. 60-74; 
A.Tahirzade. Hocayev H. S. (1988). / ST, No. 3, ss. 96-97. 

§iikurlii. A. (1993). Kadim Tiirk Yazili Abidelerinin Dili. Bakii: Maarif, s. 3, 336. 

§iikurov A.C., Muharremov. A.M. (1976). Kadim Tiirk Yazili Abidelerinin Dili. Bakii: 200 s. 
Tiirkologiya Kafedrasimn Bakalavr Pillesi lyin Fen Programlari. (2008): Bakii, 144 s. 

Veliyeva. G. (2005). Kadim Tiirk Dili: Bakii, 102 s. 

Veliyeva. G. (2008). Kadim Tiirk Dili: Bakii, 112 s. 




KUR’AN TERCUMESI, KISASU’L-ENBtYA VE NEHCU’L-FERADiS’i 
ORTAYA giKARAN KAYNAKLAR 



AysuATA 

Diizenlenen sempozyumun adi, “Orhun Yazitlannm bulunu§undan 120 yil sonra Tiirkliik 
Bilimi ve 21. Yiizyil”. Kisaca soyleyecek olursak sunulan bildirilerin konulan, bu ba§ligi 
kapsamali. Ba§ka a 9 idan bakacak olursak da bu ba§ligm Turk kiiltiir tarihinin tek bir ifade ile 
kapsamimn a 9 iklandigmi kolayca gorebiliriz. Orhon yazitlan dikileliden bugiine yakla§ik 1300 yil 
ge 9 ti. Bu zaman dilimini tam ortadan ikiye ayirdigimizda, son yansmda, Anadolu’da yerle§ik 
olarak ya§adigimizi soyleyebiliriz. Ilk yanyi Orhun Irmagi’nm kenannda ba§latiyoruz. i§te Orhun 
irmaginin yam ba§mda ya§anan hayatlar, zaman i 9 erisinde bu rrmagi ve pek 90 k irmagi a§arak 
Anadolu’ya kadar geliyorlar. Bu seriiven i 9 erisinde her rrmak a§ihrken birtakim ta§lara basarak 
kar§i tarafa ge 9 iyoruz. Bu ta§lann kimi kez biiyiikliikleri, kimi kez renkleri, ki mi kez de 
mesafeleri farkli oluyor. Ilk ta§ Orhun Irmagi’nm yam ba§mdaki Orhun amtlan, Anadolu’daki 
son ta§ ise birka 9 Tiirk 9 e beyiti ile Mevlana ve onun oglu Veled Qdcbi. 

Bildirimizin ba§ligmda yer alan eserler yazilana kadar kiiltur tarihimizin temelini olusjturan 
bu ta§larm sayisimn azligi ise, burada bulunan herkesin bilgisi dahilindedir. Bizler Tiirkoloji 
egitiminde gorev alan ki§iler olarak 90 k iyi biliyoruz ki yeti§tirdigimiz her ogrenci bu ta§larm 
yani kaynak eserlerin birbirleri ile olan baglantismi ve anlamlarmi kolayca a 9 iklayabilirler. Ama 
kiiltur tarihimiz i 9 indeki yerlerini ve anlamlanm a 9 iklayamazlar. Bu ta§lar, yalmzca bu 
baglantimn a 9 iklanmasmm otesinde de birtakim gorevler iistlenmi§tir. O da Tiirk kiiltiir tarihinin 
hatta genel Tiirk tarihinin yazilmasmda temel kaynaklan olu§turmalandir. Gerek kiiltiir tarihi, 
gerekse genel Tiirk tarihi elbette ki yalmzca bu kaynaklarla yazilamaz. Bunlarla aym donemde 
veya oncesindeki zamanlarda yazilmi§ kom§u iilkelerdeki eserler ve birlikte oldugumuz 
kiiltiirlerin olu§turdugu eserler daha dogrusu kaynaklar da bu konuda onemlidir. 

Orhun yazitlan ve oncesi donemi, yakm zamanlara kadar takip edecegimiz, 
kar§ila§tiracagimiz herhangi bir Tiirk 9 e yayimn olmadigmi hepimiz biliyoruz. Son 10 yil 
i 9 erisinde Tarih Kurumunun ba§latmi§ oldugu ^in tarihine dair 9 ah§malar amtlann bulunu§undan 
neredeyse 1 10 yil sonraya ait. 

Eski Uygurca donemi ile ilgili 9 ali§malann da farkli olmadigmi soyleyebiliriz. Hemen 
ardmdan Tiirkler yeni bir din ve yeni bir kiiltiirel 9 evre ile i 9 i 9 e ya§amaya ba§lar: Islamiyetle 
birlikte Arap ve Farslar. Bu kiiltiirel 9 evrenin dilinde ve inancmda 90 k onemli eserler ortaya 
koymamiza ragmen aym donemleri kapsayan o 9 evredeki geli§meleri dilimize fazlaca 
aktaramami§iz. 

Bu bildiride akademik ya§antima ba§ladigim andan itibaren ortaya koydugum yaymlarla 
Islam kiiltiir tarihi arasmda bag kurulmaya 9 ali§ilacaktir. 

Kisasu’l-Enbiya, bilindigi iizere 1310 yilinda Nasiriiddin bin Burhaniiddin Rabguzi 
tarafmdan yazilip Islamiyeti somadan kabul etmi§ aslen Mogol prensi Tok Buga’ya sunulmu§tur. 
Bu eser admdan da anla§ilacagi iizere peygamberler tarihidir. Islam dininin dogruladigi 
peygamberlerin kissalan ve Kur’an-i Kerim’de yer alan bazi kissalar yamnda Hz. Muhammed’in 
ehl-i beyti, girdigi sava§lar yani gazveler, dort halife donemleri konu cdilmisjtir. Giri§ 
boliimiinden soma yaratili§m anlatildigi, soma da ilk insan ve ilk peygamber olarak 
degerlendirilen Hz. Adem’in konu edildigi 249 varaklik eserde, Hz. Muhammed’le ilgili boliim 
181. varaktan itibaren ba§lamaktadir. Yani eserin yakla§ik dortte birlik kismi Hz. Muhammed ve 
Islamiyete aynlmi§tir. Rabguzi, ele aldigi konuyu islamiyetle bagda§tirmak i 9 in sik sik 
Kur’an’dan par 9 alar verdigi gibi kendinden onceki islam alimlerinin konu hakkmda 



Orhon Yazitlannm Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010 83-88 




84 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



soylediklerini veya yazdiklanm da “rivayetin9e”, “rivayet kilur” ve . . aytur raziya’llahu c anhu” 
§eklinde aktarmi§tir. 

Nehcii ’ 1 -Feradis ise Kerderli Mahmud bin Ali tarafindan 1358 yilmda yazildigi samlan, 
siyer-i nebi tiiriinde yazilmi§ mensur bir eserdir. Bilindigi iizere eser, dort bab ve her bab da onar 
fasldan olu§ur. Eserde her fasl bir hadisle ba§lami§, arkasmdan bunun Tiirk9eye terciimesi 
yapilmi§ ve sonra da tanmmi§ Islam alimlerinin konuyla ilgili gorii§lerine ve aktardiklan 
hikayelere ge9ilmi§tir. 

Karahanli Turkgesi ilk Kur’an Tcrcihncsi adi ile 2004 ’te yayimladigim ve bugiine kadar bu 
iddiama olumlu veya olumsuz herhangi bir soz veya yazi yazilmami§ olan bu 9ali§mam yani 
Ry lands niishasi Kur’an terciimesi de bu bildiri kapsammdadir. 

Yukanda adlan sayilan bu eserlerden KE ve NF’te ge9en alim ki§i isimlerinden bazilan ve 
bu isimlerin Islam tarihi a9ismdan degerlendirilmesi bildirinin konusunu olusjturmaktadir. 

A§agida verecegim isimlerin ge9tigi Kamusu’l-A c lam ve Koyfii ’z-Zunun gibi eserler 
di§mda iki eserden bahsetmek istiyorum. Bu konuda ilk olarak okudugum kitap, Ramazan 
§e§en’in Miisliimanlarda Tarih-Cografya Yaziciligi adli 9ali§madir. Yillar oncesi kitabi 
okudugumda kitapta ge9en isimlerden bazilan tamdik gelmi§ti. §e§en’in kitabimn onsoziinde 
bahsettigi gibi soz konusu 9ali§ma alamnda yazilmi§ ilk eser degildi. Tiirkiye Cumhuriyeti’nin 
kuruldugu yil Islamda Tarih ve Muverrihler adi ile basilan §emseddin Giinaltay’m eseri, bildigim 
kadanyla bu konuda Turkiye’de hazirlanmi§ ilk 9ab§madrr. Bu 9ali§ma, 1991 yilmda yeni 
harflere 9evrilerek Islam Tarihinin Kaynaklan: Tarih ve Muverrihler adi ile yayimlanmi§tir. Bu 
arada §emseddin Giinaltay ismi daha onceki bir 9ali§mamda da gc9mi§ti. Onu burada kisaca 
anlatmak ve Giinaltay’i anmak isterim. 2006 yilmda DTCF Turk Dili ve Edebiyati Boliimu yayim 
olarak 9ikan DTCF’de Turkoloji’nin Oykiisu adli kitabm “Kurulu§ Oykiisii” adli ilk makalesinde 
§u §ekilde ge9tigini sizlerle payla§mak isterim. DTCF’nin a9ili§i o zamanki Ulus gazetesinde 
“Dil, Tarih, Cografya Fakiiltesi bugiin torenle a9iliyor” ba§ligi ile duyurulur. Ba§ligm altmda 
Atatiirk’iin buyrugu ile fakiilteye profesor olarak atananlann vesikalik fotograflan verilir. Yedi 
vesikalik fotografm altmda ise kisaca bunlann kimlere ait olduklan yazilidir: “Reislerimiz 
fakiiltenin profesorlerinden Sivas mebusu B. §emseddin GiinaltayT, fakiilte dekam Konya 
mebusu B. Muzaffer Goker’i ... gostermektedir.” Yani §emseddin Giinaltay, Eski Tiirk Tarihi ve 
Orta Asya Tarihi derslerini veren DTCF’nin ilk profesorleri arasmdadrr. Bu arada Giinaltay’m 
pek 90k 9ali§masmm yam sira Tiirk Tarih Kurumu tarafindan yayimlanan tamamlanmami§ bir 
Iran tarihinin de oldugunu hatirlatmak isterim. 

Bu anekdottan sonra konumuza ge9elim. Ilk once dini konuda yazilan KE ve NF’te ge9en 
bu isimlerin yukanda adlanm verdigimiz kitaplarda tarih ilmini ba§l atari lar olarak ge9mesi beni 
epey dii^iindiirdii. Bunun altmda yatan sebep, “dini nitelikte bir eser 9ali§iyor isem bunu ancak 
i9inde yer aldigi kiiltiir 9evresinde degerlendirebilirim” sonucuna ge9 ula§mi§ olmamdi. 
Ba§langi9ta soyledigim gibi eski yazm tarihimizde bulunan bir eseri, aym kiiltiir 9evresi i9inde 
yer alan diger milletlerin ortaya koyduklan eserlerle kar§ila§tirmah tarzda anlamadan bunlardan 
yalmz biri hakkmda bir §eyler soylemenin imkam olmadigi burada ortaya 9ikiyor. 

KE ve NF’te tespit etigimiz bu isimler, a§agida yapacagimiz a9iklamalarla birlikte her iki 
eserde de Islam tarih9ileri, daha dogrusu ilk Islam tarih9ileri arasmda ge9iyor. Bunlardan kalan 
eserler, bugiiniin bilimsel anlayi§ma gore metodik hirer tarih kitabi sayilmasa da modem 
metotlara gore tarihi ara§tirmalarda bulunacaklar i9in kiymetli bir hazinedir. §imdi bu isimler 
hakkmda ilk once KE ve NF ardmdan Giinaltay ve §e§en’in kitaplannda ge9en bilgiyi kisaca 
§oyle aktarabilirim: 

Burada bahsedecegimiz hem KE hem NF’de yer alan isimlerden ilki, f Abdu’llah bin 
Abbas. Bu isim, KE’nm yaratili§ bahsinde, Kur’an’m 15 / 27 . ayeti tamk gosterilerek Allah’m 




Aysu ATA 



85 



ate§ten ilk olarak yarattigi, eserde “yeryiizi halki” §eklinde tammlanan cinlerin ka9 yil yeryiiziinii 
rniilk tuttuklan konusunda, “ c Abdu ’llah bin c Abbas rivayetirupe on sekiz ming yil miilk tutdilar” 
ifadesiyle ge9mektedir. KE’da bu ismin ge9tigi yerleri sayisal olarak verecek olur isek 15 kez Hz. 
Muhammed’den onceki kissalarda, 13 kez de Hz. Muhammed’le ilgili kissalarda ge9tigi 
goriilecektir. NF’de ise “zekatmng taki sadakamng fazayilining beyam” konusu Abdu’llah bin 
' Abbas’ m ba§mdan ge9en bir olayla da peki§tirilmeye 9ali§ilir: Abdu ’llah bin ' Abbas bir 
hizmetkan ile yola 9ikar. Sahrada bir Arap’m evine misafir olurlar. O Arap’m ogullanm siitiiyle 
besledigi bir tanecik koyunu vardir. Arap, kansma Peygamber’in amcasimn oglunun misafirleri 
olacagmi ve bu koyunu kesmeleri gerektigini soyler. Kadm buna “oglanlanm a9tiktan olecekler 
mi” diyerek kar§i 9ikar. Fakat kocasi bu soze aiding etmeden o koyunu keser. Hep birlikte yemek 
yenildikten sonra Abdu ’Ilah bin Abbas, hizmetkanna yamndaki nakdi, 500 kizil altim 
tamamiyla ev sahibine vermesini soyler. Hizmetkann “bu bizke bir koy boguzladi, munga ekki 
koy bahasi bersek yetmez rnii” demesine kar§ilik, Abdu ’llah bin Abbas “ol miskin dervi§liki, 
' acizliki birle miilkinde banni bizke tasarruf kildi” diye kar§ilik verir. NF’teki bu kisa anlatidan 
Abdu ’llah bin Abbas’ m kimligi de ortaya 9ikar. 

Abdu’llah bin Abbas (61. 697), NF’te de soylendigi gibi Peygamber’in amcasmm 
ogludur. Tefsir ve hadisle ugra§an din alimlerinin ortaya gikardigi Medine tarih ekoliine 
mensup ilk tarih 9 i olarak kabul edilen Abdu’llah bin Abbas, Kur’an, hadis, fikih 
(hukuk), §iir, ahbar (tarihi nakiller) konularinda zamanmm en yetkin ki§ilerindendi. 

'Urvet bin ez-Ziibeyr ve Vehb bin Miinebbih’in hocasi olan Abdu’llah bin Abbas’ m 
kitabi yoktur, fakat sayfalar halinde yazdi defterler birakmi§trr. 

Her iki eserde ge9en isimlerden bir digeri Ka c bii ’1-A hbaf dir. KE’da daha 90k Musa 
Peygamber kissastnda ve ilk kez de Nemrud kissastnda, Nemrud-t la'inin dort yiiz yil miilk 
tuttugu konusunda “Ka c bii ’1-Ahbar rivayctin9c” diyerek tanik gosterilmektedir. NF’te ise Hz. 
'Osman razhu’ nun faziletleri anlatilirken Ka c bii 1-Ahbar isminin ge9tigi yer, onun kim oldugunu 
gostermesi baktmmdan onemlidir: Bir giin Ebu Zer Gafari, Hz. 'Osman katina girdi. Hz. 
'Osman’m yantnda Ka c bii 1-Ahbar vardi. Ebu Zer, “ya emire’l-muminin her yil zekatim veren 
zenginlere, kendilerine kom§u olan dervi§ ve miskinleri koruyup kollamalannt buyur” dedi. 
Ka c bii ’1-Ahbar sozii aldt ve “Ey Ebu Zer, zenginler i9in her yil zekat vermek farzdtr, zekattan 
gayn vermek farz degildir, isterlerse verirler, istemezlerse vermezler.” dediginde Ebu Zer 
ofkelendi ve “ey Yahud oglu, sen bana Osman katmda nastl cevap verirsin” diyerek elindeki asa 
ile Ka ' bii 1-A hbaf a vurdu. Hz. Osman bu duruma “Ka c bii 1-Ahbafm bu kadarctk soziine §eriatta 
sovmek ya da vurmak ho§ degil” diyerek cevap verdi. 

Ka c bii ’1-Ahbar (61. 652), sonradan Musluman olan Yahudi din alimdir. Kendisinden 
Israiliyata ve eski Arap tarihine dair pek 90k rivayet aktanlmi§tir. Verdigi bilgiler 
tarihten 90k hurafe ve menkibeye dayali bilgilerdir. Yer ve zaman unsurundan 
mahrumdur. 

KE ve NF’te yer alan isimlerden digeri Vehb bin Miinebbih’ tir. KE’da, Kur’an-t 
Kerim’deki ktssalann en uzunu ve en faydalt olmast sebebiyle “ahsenii’l-kasas” olarak 
adlandrrildigi soylenilen Yusuf Peygamber kissastnda ilk olarak bu isim ge9mektedir. Yusuf un 
kuyudan 9ikanhp kole olarak satilmasi olaymda, Yusuf Peygamberin bahasi, “rivayetde kelmi§ 
Vehb bin Miinebbih razhd’ denilerek verilmi§. NF’te ise bu isim, gece-giindiiz ibadet etmenin 
faziletleri fashnda ge9mektedir. Otuz yilim geceleri yanim yere koymadan ibadetle ge9iren Vehb 
bin Miihebbih, bu konuda §unu soyler: “§eytam gormek yastik gormekten daha sevimlidir.” 



Vehb bin Miinebbih (61. 732) Musluman olmadan once Yahudi veya Iran asilli oldugunu 
iddia edenler olmu§tur. Peygamberler tarihine dair Kitabiil-mubtela ve kisasii’l-enbiya. 




86 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Yemen tarihine dair Kitabii’l-muluku’l-mutewece min Himyer ve ahbarihim adli 
eserleri vardir. Kur’an ve hadiste yer aldigi igin islam tarihgileri israiliyata dair 
9ali§malara onem vermi§lerdb. islam tarda; ileri Kur’an ve hadiste verilen bilgileri 
israiliyat ve Tevrat’tan aldiklari bilgilerle tamamlami§lardir. Taberi ve Mesudi gibi 
buyiik tarda; iler Peygamberler tarihi ve eski Yemen tarihi konularinda Vehb bin 
Munebbih’ten faydalanmi§lardir. 

Sadece KE’da ge9en bir ba§ka isim ise Muhammed bin ishak. Hz. Muhammed’e 
peygamberligin gelmesi aktanlirken Muhammed bin khaki m rivayeti de §oyle aktanlir: Bir giin 
Cebrail Resul ‘as 1 a goriinur ve ‘ey Muhammed miijdeler olsun, yiicc Allah sana diger 
peygamberlere vermedigi on ihsan bagi§ladi. ilk olarak hangi yerde Tannnm adi amlacak olsa 
senin adm da ge9ecektir. ikincisi iimmetini diger biitiin iimmetlerden daha iyi kildi, u9iincusu 
yeryuzunii sana mescit yapti ve temiz kildi . . 

Muhammed bin Ishak (705-767), Medine’de dogdu, zamanmm buyuk hadisgilerinden ve 
tarihgilerinden okudu. Topladigi hadis ve siyere ait malzemeyle Siretii’n-nebeviyye adli 
kitabim yazdi. Bu eseri once Halife Ebu Cafer el-Mansur’a, sonra eklemeli nushasmi 
Halife Mehdi’ye takdim etti. ibn ishak 1 m zamammiza kadar ula§an ve Turkgeye gevirisi 
yapilan ((^evirenler: Ne§et £agatay ve izzet Hasan, Ankara Universitesi Yayinlan, 1971) 
bu eserin bir ozelligi kaynaklarm 9e§itliligidir. ibn ishak, yalmz Peygamber’in degil 
peygamberlik muessesesinin de tarihini vermi§tir. Eserin ilk bolumunde yaratili§tan 
itibaren islam oncesi peygamberler tarihinden bahsetmi^tir. 

Yine sadece KE’da ge9en isimlerden bir digeri imam Kelbi’< dir. KE’nm giri§inde yaratili§m 
anlatildigi boliimde ve Suleyman Peygamber kissasmda iki rivayetine yer verilmi§tir. 

El-Kelbi (61. 763), Araplarm soylari ve islam’dan onceki dini ve toplumsal hayatlari 
bakimindan en fazla bilgi verenlerin ba§mda gelir. Kelbi, Arap soylarina dab bir eserle 
cahiliye Araplarmin putlari hakkmda bb kitap yazmi§tir. 

§imdi de sadece NF’te yer alan c Urve bin Ziibeyfm ge9tigi yere bakalim. Eserde, Ebu 
Bekr razhu 1 nun anlatildigi faslda, Kur’an-i Kerim’in 92 / 5 - 7 . ayetlerinin Ebu Bekr hakkmda nazil 
oldugu c Urve bin Ziibeyr tarafindan soylenmektedir. Bu ayetlerin anlami §u §ekilde 
aktanlmaktadir: “O kimse ki malim Hak nzasi i9in verirse, yani zekati ve daha fazlasiyla 
sadakasmi verirse, Hak ta’aladan korkarsa ve buyrulam yapar yasak edilenden sakimrsa, Hak 
ta’alanm vaad ettigi sevaba ve cennete inamrsa ona taat ve ibadet kilmayi kolay ederiz ve her 
i§inde yardimci oluruz.” 

r Urvet bin el-Ziibeyr, 644’te dogup 713 yilinda olmu§tur. Annesi Hz. Ebu Bekr’in kizi 
Esma’dir. Megazi ilminin ve islam tarih9iliginin babasi sayilrr. Eseri gunumuze kadar 
ula§masa da Taberi ba§ta olmak uzere daha sonraki tarih9iler ondan nakiller 
yapmi§lardir. 

Vakidi ismi de NF’te ge9en isimlerdendir. “Na-hak kan tokmekning afati” konulu fasl 
anlatilirken “Ne zaman ki Kabil Habil’i oldurdti, teni ctimle karardi. Bu diinyadaki Hindular ve 
Habe§iler onun neslinden gelb.” aktanmi Vakidi ’ nin sozleri ile yapilir. Ayrica bu isim bir yerde 
daha ge9mektedb. O da eserin sonunda, temmet bolumunde, eseri yazarken faydalamlan kitaplar 
ve yazarlan sayilrrken Megazi k i tab l n l n ardmdan Vakidi ’nin ismi gelmektedir. 

Vakidi, 747 yilinda Medine’de dogup 823 yilmda Bagdat’ta oldu. Bagdat’a geldikten 
sonra Abbasilerin veziri Yahya el-Bermeki ve Halife Me’mun, Vakidi’ bin erdemini ve 




Aysu ATA 



87 



zekasmi takdir etmekte gecikmedi, ihsana bogdugu gibi kadiliga da tayin etti. Fiituhu 
§am adli eserinden ba§ka Hz. Muhammed’in vefatmi izleyen yillarda Araplarm dinden 
donii§iiyle ilgili Kitabu ’r-Ridde adiyla bir kitap daha yazdigi soylenir. 

§imdi de konuyla ilgili asiklamalanmiza ge9elim: Islamiyet oncesi, Miisliiman diinyamn 
kom§ulan olan Bizans ve £in tarihine dair yazili vesikalar ile bir dereceye kadar Ibranilerin ve 
iranlilarm yazili bir tarihi vardi. 

Islam tarih9iligi birdenbire meydana gelmi§ bir mucize degildir. Ustelik Araplarda tarih 
dii§iincesinin ortaya 9iki§mda Islamiyete kadar bazi etkenler de biiyiik rol oynami§trr. 328 
yilmdan itibaren Arap9a yazilmi§ yazitlann olu§u, Cahiliye Devrinde Araplar arasmda meydana 
gelen onemli sava§lardan bahseden sozlii edebiyatlannm bulunmasi, Arap kabileleri ve kabiledeki 
ailelerin soy kiitiiklerinin tutulmasi, Cahiliye Devri Arap §airlerinin §iirlerinde sosyal hayatm 
i§lenmesi ve onemli olaylardan bahsedilmi§ olmasi, Arabistan’daki kabilelerle ili§kileri olan 
toplumlarm yazili tarihlerinin Araplar tarafmdan bilinmesi bu etkenler arasmda sayilabilir. 

Gerek Giinaltay gerekse §e§en’in soyledigine gore, tarih ilmi dogrudan dogruya Islam 
medeniyetinin iiriinii olup Islam tarih yazarligi Peygamber’in hayatmdan ve sava§lanndan 
bahseden siret ve megazi ile yani KE ve NF’te i§lenen konu ile ba§lami§tir. Daha Emeviler 
zamamnda Peygamberlik donemine ait olaylar, menkibeler mukaddes amlar §eklinde 
korunmu§tur. Kur’an ayetlerinin tefsiri ve hadislerin a9iklanmasi, bunlarm ini§ ve soyleni§ 
nedenlerinin bilinmesini gerektirdiginden, Peygamberlik donemi hakkmda anlatilan menkibe ve 
olaylarm 90k erken bir zamanda toplamp kayit altma alma zorunlulugu dogmu§, bu §ekilde ilk 
kez siret ve megazi kitaplan meydana gctiri lmi^tir. Yani tarihi malzemeyi belli bir kronoloji ve 
mekana oturtarak bugiinkii tarih9iligin temelleri atilmi§trr. 

Islam tarihinde “tarih” adim alan ilk kitap, Avane binii’l-Hakem (61. 765)’in Kitabu’t- 
tarih’ idir. Ancak IX. yiizyilda tarih kelimesi yaygm hale gelmi§ ve bir ilmin adi olmusjtur. Tarih 
ilmini Miisliimanlann meydana getirdigi ilimler arasmda gosteren ilk yazarlar, X. yy.da 
ya§ami§lardir. 

Islam dini ile birlikte kurulan devletle biiyiik bir sosyal olay ba§lami§tir. Yabanci 
takvimlerin bilinmesine ragmen hicri takvimin kabulii bunu gosterir. Araplar arasmda hicri 
takvimden once daimi ve diizenli bir tarih yani takvim yoktu. Hicri tarihlendirmeye kadar Islam 
diinyasmda Adem peygamberin yaratili§i ile ba§layan hilkat takvimi, Nuh tufanim ba§langi9 
sayan tufan takvimi, Babil hiikiimdan Nabikadanassor’un tahta 9iki§ yilmi (MO 747) esas alan 
Buhtunnasr takvimi, MO 324 yili ile ba§layan Iskender takvimi, MO 311 yili ile ba§layan 
Selevkiler (Yunan) takvimi ve Sasanilerin son hiikiimdan III. Yezdgerd’in tahta 9iki§ yilmi (632) 
esas alan Yezdgerd takvimi ile Tiirkler ve £inliler tarafmdan da kullamlan on iki hayvanli takvim 
kullamhm§tir. Hicri takvimin kabulii ile olaylar zamanlanmaya ba§lanmi§tir. Bu, devlet 
miiesseselerinin yerle§meye ba§ladigi Hz. Omer’in hilafeti zamamnda (17/638) yazilan evraka 
tarih koymak ihtiyacmdan dogmu§tur. Bu takvimin kabulii konusundaki rivayetler muhtelif 
olmakla birlikte kesin olan hicretin Islam dini ve devleti bakimmdan ta§idigi onem ve tarihin 
kesin olarak bilinmesi dolayisiyla hicret olayi tarih ba§langici olarak kabul edilmi§tir. 

tslarmn altm 9agmi ya§amaya ba§ladigi Emevilerin sonu ile Abbasilerin ilk zamanlanndaki 
terciime faaliyetleri arasmda, Beytiil-hikme’de tarihin yeri yoktur. Sadece Iran §ehnamesi’ne dair 
Hiidayname terciime edilmi§tir. Bu da daha ziyade edebi bir eserdir. Yine kaynaklar, Yunan ve 
Helenizm medeniyetlerinden tarihle ilgili eserlerin terciime edildigini bilmedigimizi soyliiyor. 
Yunan ilimleriyle ugra§an Islam filozoflan ilimleri tasnif ederken tarih ilminden bahsetmemi§ler, 
eserlerinde bu ilme yer vermemi§lerdir. 

Kur’an-i Kerim’de diger peygamberlerin kissalanna ili§kin ayetlerin bulunmasi ise zorunlu 
olarak peygamberler tarihi hakkmdaki ara§tirmalari dogurmu§ yani “kisasii’l-enbiya” tiirii 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



eserlerin yazilmasma sebep olmu§tur. Kur’an ve hadislerin tefsiri yolundaki gayretler, Arap 
diliyle incelemeleri gerektirmi§, bu incelemelerde cahiliye donemi §iirleriyle, kabileler arasmda 
yaygin olan sozlerin toplanmasi yani dil alamnda yapilan incelemelerle sonu9lanmi§tir. Tarih 
ilmi, dini ve filoloji ilimleriyle beraber dogmu§ ve geli§mi§tir. 

Hz. Ebu Bekr ve Osman zamanlannda Kur’an’m toplamp mushaf haline getirilmesi de bir 
tiir tarih 9ali§masi olarak kabul edilir. 

Islam dunyasinda, Anadolu’da Turiope tarih yazimi, once XIV. yy.da Arap9a ve Fars9adan 
terciime, sonra telif edilen yeni eserlerie ba§lami§tir. XV. yy.da A§ikpa§azade, Ahmedi (61. 1413) 
ve Ne§ri ile geli§en bu tarih9ilik XVI. yy.da Ibn Kemal (61. 1534) ile buyiik eserier vermeye 
ba§layacaktir. Fakat Turklerin Islamiyeti resmen kabul etmelerinin ardmdan Sul-tegin gibi Turk 
asilli fakat Arap9a yazan alimler de vardir. Gunaltay, Ebu Bekr Muhammed bin Yahya el-Sulfyi 
anlattigi yazisina “Hicri dorduncu (M. IX) yuzyilda Islam kulturii 69 onemli §ahsiyet tarafmdan 
temsil ediliyordu” diyerek ba§lami§tir. Soylu bir aileye mensup el-Suli, IX. yy.m ikinci yansmda 
Bagdat’ta dogmu§ ve 946’da Basra’da 61mu§tur. Edebiyat, tarih ve ozellikle satran9 konulannda 
ustad olan Sul-tegin, satrap oyunundaki ustaligmdan dolayi bu konuda bir kitap yaznu§ ve 
oyunun mucidi samlmi§tir. Suli, Abbasiler doneminin edebiyat ve tarihini i§leyen eserier 
yazmi§tir. 

Sonu9 olarak, bildirimi bir dilekle bitirmek istiyorum. VII. yy.da ba§layan Islamiyetle 
birlikte verilen zenginle§en yazin tarihimizde verilen her eser, kulturiimuzun temel ta§landrr. 
Benim dilegim bundan sonra eski Turk diliyle yazilmi§ eserlerin 9evriyazilannm yapilip 
birakilmamasi. Biraz da o eserin i9erigiyle ilgili kulturel baglarm kurulmasi. 




YENiSEY YAZITLARIYLA iLGiLi GENEL SORUNLAR UZERlNE NOTLAR 



ErhanAYDIN 



Giri§ 

Genel anlamda Yenisey Yazitlari olarak bilinen ve bugiin toplam sayisi 180 civannda olan 
yazitlar Orhon bolgesindeki kaganlik yazitlanndan 90k daha once ke§fedildikleri halde onlar 
kadar iizerinde gali^ma yapilmanu§tir. Bunun en onemli nedenlerinden bin, Mogolistan 
bozkirlarmda bulunan ve ozellikle II. Kok Turk kaganlari veya ileri gelenleri adma dikilen 
yazitlarm satir sayisi bakimmdan 90k daha hacimli olmasidir. Mogolistan bozkirlannda bulunan 
bu kaganlik yazitlan ile yazit 9evresindeki diger tarihi eserlerin yapilmasma, donemin (^in 
hiikiimdarlannm bir iyi niyet gosterisi olarak katkida bulundugu dii§iiniildiigiinde Yenisey 
Yazitlanmn 90k daha miitevazi kalacagim soylemek gerekir. 

Adim Yenisey irmagmdan alan Yenisey Yazitlanmn ilki 18. yiizyilm ilk 9eyreginde 
Philipp T. von Strahlenberg ile Daniel G. Messerschmidt’in Giiney Sibirya bolgesindeki 
9ali§malan sirasinda ele ge9mi§tir. 1721 yilinda Uybat lrmagimn sol kiyismda, irmaktan 1 km. 
uzakta bulunan bu ilk yazit daha sonra E 32 olarak numaralandinlmi§ ve yazita Uybat III adi 
verilmi§tir. Yazit 1886 yilinda P. E. Kuznetsov-Krasnoyarskiy ve D. A. Klementz tarafmdan 
Minusinsk Miizesi’ne ta§mmi§ ve 8 numara ile miizenin envanterine kaydedilmi§tir (Temir, 1991, 
ss. 38-40), (Vasilyev, 1983, s. 26). 

1889 yilinda Rus Cografya Kurumu tarafmdan Karakurum ve Karabalgasun harabelerini 
incelemek iizere bolgeye gonderilen N. M. Yadrintsev’in Orhon rrmagi kiyismda, Ko§o-£aydam 
golii yakmlarmda iki biiyiik ta§ bulmasi dikkatleri Yenisey havzasmdan ahp Mogolistan’ a 
9ekmi§ti. Kol Tigin ve Bilge Kagan Yazitlan ile Tonyukuk I ve II Yazitlan’mn bulundugu 
tarihten bugiinlere kadar Yenisey Yazitlan, ara§tirmacilar i9in hep ikinci planda kalmi§tir. Bunun 
en onemli nedeni Mogolistan’daki 4 biiyiik yazitm satir sayilanmn 90k olu§unun yam sira 90k 
sayida tarih, kultiir ve giindelik hayata dair sozciik, deyim ve atasozlerini de i9ermesi olmalidir. 

A§agida, Yenisey Yazitlanyla ilgili 9ali§malanmiz esnasmda gozlemledigimiz sorunlar 
iizerinde durulacak ve 9e§itli 96ziim onerileri getirilecektir. 

1. Yenisey Yazitlanmn Adlandinlmasi ve Numaralandirilmasi ile Ilgili Sorunlar: 

Yenisey Yazitlanyla ilgili en onemli sorun, bir ara§tirmacinm kullandigi adlandirma ile 
kisaltmalarm ba§ka ara§tirmacilarca kullamlmamasmdan ileri gelmektedir. Yazit sayisi 90k 
olunca bu tiir kan§ikhklann olmasi ka9imlmazdir. Hele 90k sayidaki Yenisey Yaziti’nm az satirli 
olu§u ve ciimlelerin birbirine a§m benzemesi yazitlann birbirine kan§masma neden olmaktadir. 

Yenisey Yazitlan, derli toplu ve bilimsel olarak ilk kez W. Radloff un 1895 baski tarihini 
ta§iyan Die alttiirkischen Inschriften der Mongolei adli eserinde yayimlanmi§ olup burada 
incelenen yazit sayisi 40’trr. Radloff ile Thomsen arasmdaki biiyiik kaganlik yazitlanm okuma ve 
anlamlandirma yan§mm golgesinde kalan Yenisey yazitlan, Radloff tarafmdan 2 boliimde 
incelenmi§, 1. boliime Yenisey Yazitlan, 2. boliime ise Giiney Sibirya Yazitlan denmi§tir. 
Radloff, yazitlan bulunduklan yerlere gore adlandirmi§ ve 9e§itli kisaltmalar kullanmi§tir. 

Radlofftan sonra Hiiseyin Namik Orkun da Radloffun kullandigi adlandirma ve 
kisaltmalan kullanmi§tir. 1952 yilinda S. Ye. Malov Yeniseyskaya pis’mennost’ Tyurkov, teksti i 
perevodi (Moskova-Leningrad) adli 9ali§masmda 51 Yenisey Yaziti’m, Uyuk-Tarlak’a 1 numara 
vermek suretiyle, numaralandirmi§tir. Malov’un bu numaralandirma i§inde Radloffun verdigi 
sirayi izledigini soylemek gerekir. Malov’un 51 yaziti numaralandirmasmm ardmdan Radloffun 
ve Orkun’un izledigi kafa kan§tmci kisaltmalardan kurtulmak miimkiin olabi Imi^tir. Artik Rus ve 



Orhon Yazitlanmn Bulunu.pindan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 89-95 




90 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Avrupa kaynaklannm kullandiklan E kisaltmasi ile Tiirkiye’de kimi ara§tirmacilarca kullamlan 
Ye veya Y kisaltmasimn ardmdaki numara sayesinde hangi yazittan soz edildigi kolaylikla 
anlasplmaktadir. 

1969 yilmda yayimlanan Drevnetyurkskiy Slovar’m yazarlan sozliikte kullandiklan 85 
Yenisey Yaziti’nm adlan ile kisa kunye bilgilerini vermi§lerdir (DTS XXII-XXVI). 

Yenisey Yazitlannm kunyelerini vennek ve bulunduklan yerleri bildirmek gayesiyle 
hazirlanmi§ bir onemli gali^ma da A. M. §9crbak’a aittir. “Yeniseyskiye runigcskiye nadpisi k 
istorii otkntiya i izu9eniya” ( Tyurkologigeskiy Sbornik 1970, Moskova, 1970, ss. 111-134) admi 
ta§iyan makalenin giri§ bolumiinde Yenisey Yazitlan’nin estampaj kopyalanm alan, miizeye 
ta§imaya yardim eden ki§ilerin adlan ve eserleri amlmi§, makalenin ilerleyen boliimlerinde ise o 
zamana kadar bilinen yazitlann numaralan ve bulunduklan yerler yazilmi§tir. Yazitlar miizelere 
gore simflandinlmi§ olup listeye gore Tuva Miizesinde 18, Minusinsk Miizesinde 30, Leningrad 
Antropoloji ve Etnografya Miizesinde 5, Helsinki Ulusal Miizesinde 1 yazit bulunmakta olup 
dikildigi veya tesis edildigi yerde bulunanlarm sayisi ise 18 ’dir. Elbette bu veriler makalenin 
yayimlandigi 1970 yili oncesine aittir. §9erbak para, ayna ve metal par9asi gibi e§yalar iizerinde 
yazi bulunan eserleri ise aynca simflandirmi§tir. 

D. D. Vasilyev, Sovyetskaya Tyurkologiya dergisinin 1976/1 sayismda yayimladigi 
“Pamyatniki Tyurkskoy runi9eskoy pismennosti Aziatskogo areala” (ss. 71-81) adli makalesinin 
ikinci boliimunde 122 Yenisey Yaziti’nm adlanm ve bunlann bir kismi ile ilgili envanter 
kayitlanm vermi§, bir kismi iizerinde yapilan ilk 9ali§malardan soz etmi§tir. 

Vasilyev’in 1983 yilmda yayimladigi Korpus Tyurkskih runigeskih pamyatnikov basseyna 
Yeniseya (Leningrad: Akademiya Nauk SSSR) adli 9ali§masmm birinci bolumiinde Uyuk-Tarlak 
(El) yazitmdan ba§lamak iizere toplam 145 yazitm envanter bilgileri, yazit iizerinde 9ali§anlar 
vs. verildikten sonra yazitm harf 9evrimli metni, ikinci boliimde 145 yazitm metin goriintiileri, 
iipiincii boliimde ise yazitlara ait fotograflara yer verilmi§tir. Bu yillardan sonra bir9ok yeni 
yazitm bulundugu bilinmekte ise de bunlann bilim diinyasma duyurulmasi ve diger 
ara§tirmacilann da inceleyebilmesi ipin olanak tanmmasi konusu 90k yava§ ilerlemektedir. 1983 
yili itibanyla Vasilyev’in verdigi son yazitm numarasi 145, adi ise Mugur-Sargol ffl’tiir. 

Tiirk Diinyasi Tarih dergisi, 88. sayismda (Nisan, 1994) Yenisey Yazitlannm 145 tanesinin 
admi, L. R. Kizlasov’un “Hakaslann Hiikiimdarlik Unvam, “Ajo” ve Yenisey Runik Yazilan’mn 
Kullam§tan Kaldmlmasmm Zamam Hakkmda” (ss. 49-51) ba§likli makalesinin sonunda liste 
halinde vermi§tir (s. 51). 

2002 yilmda Yeni Tiirkiye Yaymlan tarafmdan 9ikanlan Turkler adli 9ali§maya “Eski 
Tiirklerde Dil ve Edebiyat” (c.2, ss. 481-501) ba§likli makale ile katilan Sema Barut9u Ozonder, 
“Asya Alam Tiirk Runik Harfli Yazitlann Bolgelere Gore Dagilimi” ba§likli ana boliimiin 
“Giineydogu Sibirya’da” ba§likli alt boliimiinde, Vasilyev’in verdigi 145 yazitm ardmdan 9 adet 
yazit daha eklemi§tir. Barut9u Ozonder, Giiney Yenisey Yazitlan olarak nitelendirilip diger 
Yenisey Yazitlan’ndan farkli harflere ve §ekillere sahip oldugu soylenen ve genellikle Yu, SE 
veya GY olarak kisaltilan yazitlann da 18 tanesinin admi vermi§tir. 

Son olarak Osman F. Sertkaya’nm Dil Aragtirmalan dergisinin 2. sayismda (Bahar 2008, s. 
7-34) 9ikan ve “Goktiirk (Runik) Harfli Yazitlann Envanter, Alfabe ve Bibliyografya Problemleri 
Uzerine” admi ta§iyan makalesinde, Vasilyev’in verdigi 145 yazit liste halinde srralandiktan 
sonra Eerbek I (E 147), Eerbek II (E 149), §an’9i III (E 152) yazitlannm Kormu§in’in 1997 
yilmda yayimladigi Tyurkskiye Yeniseyskiye epitafii, teksti i issledovaniya adli eserinde 
bulundugunu ancak 146 numarali yazittan itibaren bir liste yapilmadigim belirtmi§tir (2008, s. 
13). Sertkaya, makalesinde, 2007 yilmda Ankara’da yapilan 38. ICANAS (International Congress 




ErhanAYDIN 



91 



of Asian and North African Studies) kongresinin panel oturumlannda Vasilyev’in, son 
buluntularla Yenisey Yazitlarimn 184’e piktigim soyledigini belirtmi§tir (200, s. 14). 

Yenisey Yazitlannm sayisimn her ge9en giin arttigi gorulmektedir. Guney Yenisey olarak 
adlandrrilan ve alfabedeki bazi §ekillerin Yenisey’dekinden farkli olduguna dair oneri ve iddialar 
sonucunda elde edilen 18 adet Guney Yenisey Yaziti’nm bir bolumu onceden numaralandmlmi§ 
Yenisey Yazitlanndan oldugu ipin bunlan toplam rakamdan dii§mek gerekmektedir. A§agida elde 
ettigimiz verilere gore Vasilyev’in verdigi 145 yazittan sonra bulunan ve numaralandmlan 
yazitlar §unlardir: 



E 146 


? 


E 147 


Eerbek I 


E 148 


? 


E 149 


Eerbek II 


E 150 


7 


E 151 


7 


E 152 


§an’9i III 


E 153 


Ala§ I 


E 154 


Ala§ II 



Adlan bilinen ama numaralandmlmayan yazitlar da §unlardrr: 

Lisi9’ya I 
Lisi9’ya II 
Kok Haya 

Kunya Dagi Kaya Yaziti 
Beyskoye Koyunden Giimu§ Kama 
Kni§i Koyunden Bronz Ayna Stan 
Bronz Para-Kamenka Koyii 
Bronz Para-Krasnoyarsk 
Devlet Ermitajmdan Giimu§ Kap 
Adrianov Koleksiyonundan Bir Yazit 

2. Yenisey Yazitlannm Envanter Bilgileri ile ilgili Sorunlar: 

Yenisey Yazitlanyla ilgili bir diger sorun da yazitm nerede olduguna dair 9eli§kili bilgilerin 
verilmi§ olmasidrr. Bu sorunu ortaya koymaya yonelik olarak tespit ettigimiz birka9 omek 
a§agida bulunmaktadir: 

* £aa-Hol III (E 15) yaziti §9erbak’a gore dikildigi yerde (1970, s. 113), Sertkaya’ya gore 
Tuva Miizesinde (2008: 9), Bazilhan’a goreyse nerede oldugu bilinmemektedir: 

Bazilhan: http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=107&lang=k 

* Caa-Hol VII (E 19) yaziti §9erbak (1970, s. 112), Vasilyev (1983, s. 22), Kormu§in 
(2008, s. 110) ve N. Bazilhan’a gore Minusinsk Miizesinde, envanter numarasi ise 35’tir. 
Sertkaya’ya goreyse Tuva Muzesindedir (2008, s. 9). 

Bazilhan: http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=l 1 l&lang=k. 

* Uybat IV (E 33) yaziti §9crbak’a gore yerinde (1970, s. 113), Sertkaya (2008, s. 9) ve 
Vasilyev’e (1983, s. 26) gore Minusinsk Muzesindedir. Bazilhan’a goreyse nerede oldugu 
bilinmemektedir: 

http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=280&lang=k. 




92 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



* Tuba II (E 36) yaziti §9erbak’a gore yerinde (1970, s. 113), Sertkaya (2008, s. 9) ve 
Vasilyev’e (1983, s. 28) gore Minusinsk Muzesindedir. Bazilhan’a goreyse nerede oldugu 
bilinmemektedir: 

http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=283&lang=k. 

* Ta§eba (E 40) yaziti §9erbak’a gore Minusinsk Muzesindedir (1970, s. 112). Vasilyev ise 
Adrianov’un verdigi bilgiden hareket ederek Minusinsk Muzesinde 43 envanter numarasiyla 
saklandigmi bildirmi§ ancak 1973-1975 yillan arasmda muzeye yaptigi gezide yazita 
rastlamadigmi belirtmi§tir (1983, s. 29). Sertkaya’ya goreyse kayip veya Minusinsk Muzesindedir 
(2008, s. 9). Bazilhan da Vasilyev’in, Minusinsk Muzesinde bulunmadigma dair verdigi bilgiyi 
aktarmi§tir: 

http://irq.kaznpu.kz/?mod= 1 &tid=2&oid= 1 1 8&lang=k. 

* Ottuk-Da§ III (E 54) yaziti §9erbak (1970, s. 112), Vasilyev (1983, s. 16), Kormu§in 
(2008, s. 145) ve Bazilhan’a gore gore Tuva Muzesinde, Sertkaya (2008, s. 10)’ya gore 
Minusinsk Muzesindedir. 

Bazilhan: http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=95&lang=k. 

* Malinovka (E 56) yaziti §9crbak (1970, s. 113)’a gore Minusinsk Muzesindedir. 
Vasilyev’in verdigi bilgiye gore yazit 1948 yilmda Rigdilon tarafmdan ikinci kez bulunmu§ ve 
Minusinsk Miizesine ta§inmi§ ancak daha sonra kaybolmu§tur (1983, s. 15). Sertkaya’ya gore ise 
kayip veya Minusinsk Muzesindedir (2008, s. 10). 

* Kara-Bulun III (E 67) yaziti §9erbak (1970, s. 113)’a gore yerinde, Vasilyev’e gore Tuva 
Muzesinde (1983, s. 35), Sertkaya (2008, s. 10) ve Bazilhan’a goreyse nerede oldugu 
bilinmemektedir: 

Bazilhan: http://irq.kaznpu.kz/?mod= 1 &tid=2&oid=289&lang=k. 

* Podkuninskaya (E 71) yaziti §9erbak (1970, s. 113) ve Erdal (2002, s. 59)’a gore St.- 
Petersburg Antropoloji ve Etnografya Muzesinde, Sertkaya’ya goreyse kayip veya St. -Petersburg 
Antropoloji ve Etnografya Muzesindedir (2008, s. 10). Bazilhan’m verdigi bilgiye gore envanter 
no. : 2564-1. http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=290&lang=k. 

* iyme I (E 73) yaziti §9erbak (1970, s. 113)’a gore yerindedir. Yerel ahalinin verdigi 
bilgiye gore 1971-1972 yillarmda yoreye gelen ke§if heyetinin iinlii bir iiyesi tarafmdan alip 
goturulmufjtur (Vasilyev, 1983, s. 36). Sertkaya (2008, s. 10) ve Bazilhan’a gore nerede oldugu 
bilinmemektedir. Kormu§in ise Tuva Muzesinde oldugunu belirtmi§tir (2008, s. 155). 

Bazilhan: http://irq.kaznpu.kz/?mod=l&tid=2&oid=292&lang=k. 

Yukanda verilen birka9 omekte de goriildiigu gibi bazi yazitlarm bugiin nerede oldugu 
bilinmemekte veya 9eli§kili bilgilerle kar§ila§ilmaktadir. Bunu onlemek i9in oncelikle Minusinsk, 
Tuva, Abakan ve Krasnoyarsk kentlerinde bulunan miizelerdeki yazitlarm tek tek envanter 
bilgileri 9ikarilmalidir. 

3. Yenisey Yazitlarinin Yayimlari ile ilgili Sorunlar: 

V. Thomsen, olumunden onceki doneme kadar ele ge9en yazitlann tiimunii asistam Kurt 
Wulff ile birlikte yayimlama dii§uncesinde idi. Ancak Thomsen’in 1927’de, Wulffun ise 1939’da 
oliimii, 9ali§manm tamamlanmasma engel olmu§tu. Hem Thom s en’in hem de Wulffun okuma ve 
anlamlandirma denemeleriyle ozellikle kimi yazitlann sorunlu yerlerindeki harf te§hislerini i9eren 
materyal P. Aalto tarafmdan yayimlanmi§ti. Bk. Aalto 1976, 1981 ve 1991. 




ErhanAYDIN 



93 



Yenisey Yazitlannm onemli ?ali§malanndan sayilan D. D. Vasilyev’in Korpus’unda bazi 
yazit metinleri bulunmamaktadir. Omegin: Haya-Uju (E 24) (Radloff: Kempik-Kaya-ba^i), Ta§ 
Agir§ak I (E 87) (Kamennoye Pryaslitse I), Mugur-Sargol III (E 145). Ustelik Vasilyev, yazit 
metnini yalmzca harf 9evrimi (transliterasyon) ile vermi§tir. Yazi 9evrimi (Transkripsiyon) ve 
9eviri olmadigi i9in Turk dili ara§tirmacilarmm di§mdakilerin eserden yararlanmasi olduk9a 
zordur. 

Yenisey yazitlanm numara srrasma gore degil de yazitm bulundugu bolgeye gore siralayan 
I. V. Kormu§in’in yayimladigi Tyurkskiye Yeniseyskiye epitafii, teksti i issledovaniya (Moskova, 
1997) adli 9ali§masinm ilk ve geni§letilmi§ 2. baskismda (2008), bir9ok yazitm bulunmadigi 
soylenebilir. 

4. Giiney Yenisey Yazitlan ile tlgili Sorunlar: 

1977 yilmda V. F. Kapel’ko Hakasya’da bulunan Ozemaya II (GY 10) yaziti ile Edegey I 
(GY 11) ve daha sonra Edegey II (GY 12), Edegey III (GY 13) ve Cingc (GY 14) Yazitlarmdaki 
kimi harflerin diger Yenisey Yazitlarmdaki harflerden farkli oldugu sonucuna varmi§ti (Sertkaya, 
2008, s. 13). Bunun iizerine onceki Yenisey Yazitlan tekrar gozden ge9irildi ve bazilan oradan 
9ikanlip farkli alfabe iddiasiyla Giiney Yenisey Yazitlan boliimiine aktanldi. Giiney Yenisey 
Yazitlan’mn farkli bir alfabe ile yazildigi dii§iincesinin en hararetli savunucusu t. L. 
Kizlasov’dur. Ozellikle 1994 yilmda yayimlanan Runigeskiye pis’mennosti Yevraziyskih stepey 
(Moskova, 1994, Rossiyskaya Akademiya Nauk, Institut Arheologii) adli onemli eserinde hem 
Avrasya boyunca kullamldigi bilinen Kok Tiirk harflerinin izini siirmii§ hem de Yenisey Yazitlan 
ve Giiney Yenisey Yazitlanndaki kimi sorunlu yerler iizerinde durmu§tur. Bu 9ali§manm di§mda 
bir onemli 9ali§ma da L. R. Kizlasov ile I. L. Kizlasov’un beraber hazirladiklan ve Muvaffak 
Duranli’nm 9evirisi ile Tiirkiye’de de yayimlanan “Sayan-Altay Tiirklerinin Yeni Runik Yazisi” 
(Turk Dili Aragtirmalari Yilligi-Belleten 1990, Ankara, 1994, s. 85-136) adim ta§imaktadir. I. L. 
Kizlasov, 1994 yilmda yayimladigi Runigeskiye pis’mennosti Yevraziyskih stepey adli kitabmda 
18 Giiney Yenisey Yaziti ’nm envanter bilgileri ile metne ait §emalan vermi§ti. t. L. Kizlasov’un 
verdigi 18 yazit (1994, ss. 289-318), diger Yenisey Yazitlanyla kar§ila§tmldigmda ortaya §u 
§ekilde bir tablo 9ikmaktadir: 

* Sulek III (GY 1) Yaziti, Kara-Yiis I (E 39) Yaziti’nm 2. satmdir. 

* Sulek IV (GY 2) Yaziti, Kara-Yiis I (E 39) Yaziti’nm 3. satmdir. 

* Sulek V (GY 3) Yaziti, Kara-Yiis I (E 39) Yaziti’nm 4. satmdir. 

* Sulek VI (GY 4) Yaziti, Kara-Yiis I (E 39) Yaziti’nm 6. satmdir. 

* Minusinsk Miizesindeki Agir§ak (GY 5) yaziti, Ta§ Agir§ak I (E 87) Yazitidir. 

* Uybat Giimii§ Kap (GY 6) Yaziti, Uybat VII (E 83) Yazitidir. 

* Sargol (GY 7) Yaziti, 1982 yilmda M. A. Devlet tarafmdan Ortaa-Sargol ve Mugur- 
Sargol civannda bulunmu§tur. Yazitta 17 harf bulunmakta olup satir uzunlugu 14 cm.’dir. Bu 
yazit oncekiler gibi eski Yenisey Yazitlan’ndan olmayip yeni bulunanlardandir. 

* Aymirlig I (GY 8) Yaziti, Aymirlig Kurgamndan Yay Kilifi I (E 141) Yazitidir. 

* Aymirlig II (GY 9) Yaziti, Aymirlig Kurgamndan Yay Kilifi II (E 142) Yazitidir. 

* Ozernaya II (GY 10) Yaziti da yeni yazitlardan olup 1977 yilmda V. F. Kapel’ko 
tarafmdan Hakasya’da Ozemaya dagimn incelenmesi sirasmda bulunmu§tur. 

* Edegey I (GY 11) yaziti 1977 yilmda V. F. Kapel’ko tarafmdan Yenisey’ in sol 
kiyismdaki Turan dagimn i9 etegindeki Tagar kurganlanndan birinin ko§eli giineydogu ta§mda 
bulunmu§tur. Bu yazita Turan III yaziti da denmektedir. 




94 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



* Edegey II (GY 12) Yaziti da yeni bulunmu§ yazitlardan bin olup Edegey II Steli’nin 
dogu kenanna kazmmi§ toplam 1 1 harften olu§maktadir. 

* Edegey III (GY 13) Yaziti 1978 yilmda L. R. Kizlasov tarafindan bulunmu§tur. Harfler, 
Edegey amt yapisi merkezinde duran dar bir stelin kuzeydogu tarafindadir. 

* Cringe (GY 14) Yaziti da Edegey I, II, III gibi yeni yazitlardan olup 1985 yilinda N. V. 
Leontiy ev tarafindan Yenisey’in Cringe umagma akan sag kolunun sol kiyismda bulunmu§tur. 

* Edegey IV (GY 15) Yaziti 1987 yilmda I. L. Kizlasov tarafindan bulunmu§tur. Harfler 
levhamn uzun ekseninin ko§esi altmdadir. I§aretler 12 degi§ik §ekildedir. 

* Edegey V (GY 16) Yaziti ise 1987 yilmda I. L. Kizlasov tarafindan diger Edegey 
Yazitlannm yakimnda bulunmu$tur. Metin soldan saga dogrudur. Yazit 30 cm uzunlugunda olup 
23 i§aret se9ilebilmekte, 4 i§aret ise se9ilememektedir. 

* Edegey VI (GY 17) Yaziti 1987 yilmda I. L. Kizlasov tarafindan bulunmu§ olup Stelin 
uzun ekseninin ko§esi altma bir satir olarak (3,3 cm.) kazmmi§ U9 runik i§aretten olu§maktadir. 

* Karban (GY 18) Yaziti 1988 yilmda V. N. Elin ve E. P. Mato9kin tarafindan Katun 
umagi civarmda Karban vadisinde bulunmu§tur. 17 harften olu§an satrnn uzunlugu 20 cm.’ dir. 

Goriildiigii gibi toplam 18 tane oldugu bildirilen bu yazitlarm 8 tanesi onceki Yenisey 
Yazitlanndan olup geri kalan 10 tanesi ise son yillarda bulunmu§tur. Genel olarak farkli harf 
§cki llcrinin oldugu dogru olsa da t. L. Kizlasov’un verdigi tek metinden hareket ederek buradaki 
harflerin diger Yenisey Yazitlarmdakilerden farkli oldugu hukmiine varmak i9in 90k daha fazla 
tarti§ilmasi gerektigi du§iinulmektedir. Ancak neredeyse Kizlasovlardan ba§ka ara§tirmacilann 
konu ile ilgilenmedikleri a9iktir. 



5. Yazitlardaki Harf ve Damgalarla ilgili Sorunlar: 

Yenisey Yazitlanyla ilgili amlmaya deger en onemli ozelliklerinden biri onlarm biiyuk bir 
olasilikla halkm elinden 9ikmi§ olmasidir. Bu bakimdan donemin diyalektik ozelliklerini daha iyi 
yansitmasi mumkiindur. Giiniimuz mezar ta§larindaki veciz sozleri andiran bu yazitlardaki 
ciimlelerin kisaligi ne yazik ki anlamdaki butiinlugii yakalamaya engel olmaktadir. Bu nedenle 
yazitlarm estampajim alacak ki§ilerin rotu§ yapmadan ham haliyle bilim diinyasimn yaranna 
sunmasi 90k biiyiik onem kazanmaktadir. Eger estampaja alma olanagi yoksa 96zunurlugii yiiksek 
fotograflarla da harflerin te§hisi mumkiin olabilecektir. Her ara§tirmaci kendi gozlemiyle te§his 
ettigi harfi i§aretlediginde ortaya 90k farkli metinler 9ikabilmektedir. Ger9ekten de elimizdeki 
metin goriintulerinin birbirinden farkli oldugu gozlemlenmi§tir. Bu nedenle ara§tirmaci, kendi 
metni iizerinde degi§iklikler yapmadan once ba§kalannm da kendi materyalinden yararlanmasma 
olanak tammalidir. 



6. Sonu9: 

Yenisey Yazitlannm toplam sayisi 180 civannda olsa da Mogolistan bozkirlanndaki 
yazitlar kadar ses getirici etkiye sahip olamami§lardrr. Elbette bunun temel nedeni Yenisey 
metinlerinin genelinin az satirli olmasidir. Ancak yine de bazi yazitlardaki anlam butiinlugii 
olduk9a iyidir. Ozellikle Elegest I (E 10), Begre (E 11), 09un (E 26), Altin-Kol I (E 28), Altm- 
Kol II (E 29), Hcmgik-Qrgaki (E 41), Kojeelig-Hovu (E 45), Abakan (E 48) gibi 90k satirli 
yazitlar ger9ekten hem Yenisey Kirgizlan i9in hem de biitiin Turk halklan i9in paha bi9ilmez 
degere sahiptir. 




ErhanAYDIN 



95 



Kaynak^a 

Aalto, P. (1976). Vilhelm Thomsen und die geplante Gesamtausgabe der alttiirkischen 
Inschriften. Walther Heissig (Hrsg.): Altaica Collecta. (Berichte und Vortrage der XVII. 
PIAC 1974 in Bonn/Bad Honnef). Wiesbaden: Harrassowitz, ss. 77-81 

Aalto, P. (1981). Central Asiatic epigraphic and manuscript material in Finland. Journal 
Asiatique 269, 3-10. 

Aalto, P. (1991). Old Turkic epigraphic materials. (Gathered by. J. G. Grand). Journal de la 
Societe Finno Ougrienne 83, 7-78. 

Barut?u Ozonder, F. S. (2002). Eski Turklerde Dil ve Edebiyat. Turkler, c. 3, 481-501. 

Devlet, M. A. (1982). Petroglifi na koqevoy trope. Moskova. 

DTS : Nadelyayev, V. M. - D. M. Nasilov - E. R. Teni§ev - A. M. §9crbak (1969). 
Drevnetyurkskiy Slovar’. Leningrad: Akademiya Nauk SSSR. 

Erdal, M. (1998). Eine unbekannte Jenissei-Inschrift aus der Adriano v-Kollektion. J. P. Laut - M. 
Olmez (hzl.): Bahqi Ogdisi. (Festschrift fur Klaus Rohrbom anlasslich seines 60. 
Geburtstag/60. Dogum Yili Dolayisiyla Klaus Rohrbom Armagam). Freiburg-istanbul: 
Simurg, 83-96. 

Erdal, M. (2002). Anmerkungen zu den Jenissei-Inschriften. M. Olmez - S.-Ch. Raschmann 
(Hzl.): Splitter aus der Gegend von Turfan. Festschrift fur Peter Zieme anlasslich seines 
60. Geburtstags. Istanbul, Berlin, 51-73. 

Kizlasov, I. L. (1994). Runiqeskiye pis’mennosti Yevraziyskih stepey. Moskova: Rossiyskaya 
Akademiya Nauk, Institut Arheologii. 

Kizlasov, L. R. - I. L. Kizlasov (1994). Sayan-Altay Turklerinin Yeni Runik Yazisi. £ev.: M. 
Duranli. Turk Dili Araqtirmalan Yilligi-Belleten 1990, 85-136. 

Kormu§in, I. V. (1997). Tyurkskiye Yeniseyskiye epitafii, teksti i issledovaniya. Moskova: Nauka. 

Kormu§in, \. V. (2008). Tyurkskiye Yeniseyskiye epitafii, grammatika, tekstologiya. Moskova: 
Nauka. 

Malov, S. E. (1952). Yeniseyskaya pis’mennost’ tyurkov, teksti i perevodi. Moskova-Leningrad. 
Orkun, H. N. (1938). Eski Turk Yazitlan II. Istanbul: Turk Dil Kurumu. 

Orkun, H. N. (1940). Eski Turk Yazitlan III. Istanbul: Turk Dil Kurumu. 

Radloff, W. (1895). Die alttiirkischen Inschriften der Mongolei. St-Petersburg. 

Sertkaya, O. F. (2008). Gokturk (Runik) Harfli Yazitlann Envanter, Alfabe ve Bibliyografya 
Problemleri Uzerine. Dil Araqtirmalan 2, Bahar, 7-34. 

§9erbak, A. M. (1970). Yeniseyskiye run^eskiye nadpisi k istorii otkritiya i izu9eniya. 
Tyurkologiqeskiy Sbornik 1970, 111-134. 

Temir, A. (1991). Tiirkoloji Tarihinde Wilhelm Radloff Devri. Ankara: Turk Dil Kurumu. 

Vasilyev, D. D. (1976). Pamyatniki Tyurkskoy Runi9eskoy Pis’mennosti Aziatskogo Areala. 
Sovyetskaya Tyurkologiya 1976/1, ss. 71-81. 

Vasilyev, D. D. (1983). Korpus Tyurkskih runiqeskih Pamyatnikov basseyna Yeniseya. Leningrad: 
Akademiya Nauk SSSR. 

http://irq.kaznpu.kz/?lang=k&mod= 1 &tid=2 ( 1 5 .04.201 0) . 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




UZBEK DIALECTS OF NORTH-EAST AFGHANISTAN. A PRELIMINARY REPORT 



Ingeborg BALDAUF 



Research on the Uzbek dialects of Afghanistan was initiated by European Turkologists in 
the 1970s who relied on a rather scanty basis of materials collected in occasional encounters 
rather than systematic research work. I may put it this way since I was one of these Turkologists, 
too. 



When I discovered that a Qypchaq Uzbek dialect was spoken by the inhabitants of a few 
villages of what is today the province of Sar-i Pul, north of the Band-i Turkestan range, I was 
thrilled. 1 Had I known that they shared this dialect with almost half of the Uzbeks of Afghanistan, 
I might not have been as enthusiastic. Some colleagues did not fare much better. A small group of 
German Turkologists assumed that the Moyoli dialect of Badakhshan were a rare idiom and most 
probably clearly distinct from Uzbek 2 . In fact the majority of Turkic language speakers of a broad 
belt stretching from the North Eastern provinces of Kunduz and Takhar well into Badakhshan use 
some kind of Moyoli, while due to the internal complexity of that cluster of sub-dialects the 
question of similarity or dissimilarity, in relation to other Uzbek dialects of the region, still needs 
to be addressed. 

Yet another colleague devoted an in-depth study to the idiolect of a man from a town in 
Central North Afghanistan but failed to realize that the materials he used - which, as he explains 
in his introduction, had been collected by a colleague of his - might have been from just 
anywhere in northern Afghanistan. Thus that it could have been the kind of lingua franca used by 
males who travel a lot in different dialect areas, picking up features of several dialects and in the 
end hardly preserving even the most obvious particularities of their home dialect. 3 

To put it short, these endeavors were just the first steps and demanded more depth before 
they would stand up to scrutiny. Unfortunately however, they had to be discontinued from the 
early 1980s onward due to the Soviet takeover and the rising tides of civil war obstructing 
research in most of the region. Soviet Turkologists on the other hand, who were free to move in 
Afghanistan and carried out professional dialect studies, were in the end preoccupied with 
practical translation and intelligence work rather than feeding their findings back into the 
Turkological community. 

Regrettably, no research in the Uzbek dialects has as yet been done by Afghan scholars. 
And this is why Article 14 of the new Afghan Constitution of 2004 confronted intellectuals and 
politicians with a newly granted right that they were unprepared for: According to the 
Constitution, languages spoken by the majority of the population in a given region were admitted 
as of 2004, along with the official languages Dari/Persian and Pashto, for usage as "third official 
language" in that region. Uzbek is among the languages which were granted this status. 

The future of the Uzbek language of Afghanistan was hotly debated in a series of 
conferences and workshops in which I was granted the honor of assisting as a foreign expert. To 
everyone's disappointment it soon became clear that the preconditions for successful language 
planning did not exist at all. What could have been the basis on which to build an Afghan Uzbek 
literary language? To give just a few examples, not even the largest and most enthusiastic one of 
these assemblies succeeded in even as much as establishing the full picture of, say, present tense 



'Thalhammer (1980) 

2 Hesche & Hildebrandt & Thermann (1978:3) 
3 Boeschoten (1983) 



Orhon Yazitlarinm Bulunu$undan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil Iconulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 97-104 




98 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



forms used in the Uzbek speaking regions or collecting key lexemes like 'mountain', 'calf, 'to rain' 
or others from all dialect zones. It is unfortunate to see that as a result of this lack of information, 
the project of a literary Afghan Uzbek language has not significantly progressed to this day. 

For myself, however, I have decided to devote as much energy as possible to a systematic 
study of the Uzbek dialects of Afghanistan. On five extended field trips from 2004 to 2008, 1 have 
so far collected materials at approximately 25 different places, partly through participant 
observation and partly through immediate elicitation. More than 240 hours of recordings, along 
with some photographic documentation, are now awaiting painstaking analysis. 

As mentioned above, in the 1970s we knew next to nothing about the Afghan Uzbek 
dialects, nor were we able to interpret correctly what little information was at hand. Today, after 
so many years, I feel on somehow safer ground, although I may not yet be far beyond the point of 
understanding how much work still remains to be done. I recently learned that a dissertation on 
Uzbek dialects from North Afghanistan is under way at the University of Mainz and this may not 
be the only current project in the field. Still, a lot of fundamental work remains to be done and 
certainly many more colleagues should join in on this effort. I will now briefly outline my 
preliminary findings, starting with what was a surprise for me, although not for Turkology: 

A very small Turkic speaking ethnic group resides in Andkhoy, a small town in northwest 
Afghanistan. They differ from their local Uzbek and Turkmen neighbors in linguistic terms as 
well as in customs and many matters of daily life. On theoretical grounds, the late Gerhard 
Doerfer had anticipated the existence of such a linguistic entity many years ago - an entity he 
suggested to define as 'Uzbek Oghuz'. Today we have empirical evidence that such a group does 
exist, although their idiom is on the verge of disappearance. They are called 'Dayi' by their Uzbek 
and Turkmen neighbors while they themselves prefer the ethnonym 'Kargil', whose historical and 
regional provenience still remains to be determined. 4 

I have not worked intensely on other northwest Afghan Uzbek dialects lately so I cannot 
provide more findings here. Instead, I will render an outline of major - though not all - Turkic 
speaking groups of northeast Afghanistan with particular regard to dialectological features. In 
addition, I will briefly touch on some ethnographic specifics of these groups. 

Qarluq 

The Qarluq are doubtlessly the most ancient Turkic language group of Afghanistan. The 
Qarluq (also named Qalliy, Qarlilar ) share some basic cultural features with their immediate local 
neighbors since hundreds of years, the ‘Farsivan’ who from the 1980s onward have come to be 
called ‘Tajik’ in scholarly literature as well as in local lore. 5 If acculturation had continued the 
way it was practiced in the 1970s, the Qarluq might in the end even have given up their language. 
However, due to changes in politics and power relations in North Afghanistan over the last 
decade, being Uzbek 6 and speaking a Turkic idiom has gained prestige again so that today not 
only the young generation but people also beyond their forties are going back to their turki 
dialects, which in fact has led to an increase in percentage of Turkic-speakers as compared to the 
pre-war situation. 



4 Baldauf (2007). 

5 Karmi § eva (1976: 186-193). 

6 ‘Uzbek’ and ‘Tajik’, introduced in the Soviet Union in the 1920s as political terms rather than linguistic or 
ethnographic concepts, have since the 1980s made their way into Afghan scholarly, political and 
everyday usage, too, and this is how I apply them here. In order to distinguish Uzbeks in a more precise, 
historical sense from the others I will use the term ‘Real Uzbeks’ {gin ozbak ), just like they prefer to call 
themselves. 




Ingeborg BALDAUF 99 



In terms of vocabulary, the Qarluq dialect 7 is much more heavily Iranicized than all other 
Turkic dialects of Afghanistan. Persian lexemes have replaced Turkic equivalents even in 
fundamental words and phrases such as angur ‘grapes’ 8 , pas Tow(er)’ 9 , ma:r sindir- ‘agree on the 
dowry’ 10 , icimizgd bir behtdrragi ‘a better-off (person) from among us’ 11 , and Persian syntax 
underlies constructions such as 

agarki sayl belmadi, 12 wot-beradi ‘If there are no races, they give (their horses) green 
fodder’ . The Qarluq dialect's lexicon even in its genuinely Turkic parts preserves features that are 
alien to all of the neighboring dialects, e.g. torpi ‘calf, god ‘hoe’, aga ‘mother’, ge:qa- ‘to wash’, 
o§a ‘that (one)’, -day ‘(equative suffix)’, and so does verbal morphology, e.g . yagi§ ya:qmirdi ‘it 
did not rain’ 13 , a:ma kelma ‘don't bring!’ 14 , kellikdi ‘we had come’ 15 . 

During my fieldwork I have collected some ethnographic information along with the 
language materials. In North Afghanistan, just like anywhere on Earth, there is a lot of 
individualism in clothing, furniture, food and other matters of every-day life just as in religious 
practices and representations of life and afterlife. Collective preferences seem to have been on 
their retreat over the last half century, giving way to individual modes and diversity, while on the 
other hand this cultural change comes with an omnipresent discourse of decline ("We have lost 
our right way of life,” that is to say, "We are losing our identity"). Phenomena I am characterizing 
as "typically Qarluq" should thus be understood as being subject to dynamic change, neither 
holistic nor essentialist. My observations are just snapshots out of a complex process of change. 
Women's costume, the cloth on which meals are served, and the size of home -baked bread are 
examples from the interface where linguistic belonging and distinctive ethnographic features 
seem to correlate most obviously. (Many other features from cutting the umbilical cord to laying 
a dead person to eternal rest might be taken up as examples of "typical Qarluq", "typical Moyol" 
etc. modes, but this would be beyond the scope of this article.) 

As far as costume and furniture are concerned, most Qarluqs follow overall contemporary 
Afghan examples and do not seem to keep to specific modes of their own. Their table-cloths are 
made of colorful-patterned modem fabric and they prefer to bake huge flat bread loaves (cf. ill. 4- 
5). The Qarluq share all these features with their ‘Farsivan’ / ‘Tajik’ neighbors. 

Qarluqs readily accept close contacts with their neighbors anyway, including intermarriage. 
(Other Turkic speakers of the region may in actual life practice intermarriage just like the Qarluqs 
do, but on direct inquiry would rather deny this option and insist on marrying within their own 
ethnic group.) 16 



7 The Qarluq dialect seems to fall into a Western and an Eastern variety, the former being spoken in 
northern Kunduz and Takhar while the latter dominates in eastern Takhar and in Badakhshan. Out of the 
samples given below, only god and geqa- are ‘western Qarluq’. 

8 As opposed to ciizzim / uzim of the other dialects. 

9 Cp. etag / ye tag / quyi. 

10 Cp. qalin pi§-. 

1 ! Cp. bir yakhpragimiz / durustragimiz. 

12 Cp. sayl bolmasa. 

13 Moyol (v.i.) living close to Qarluq settlements instead say yamyir yaymaredi ; Qataghani Uzbeks say 
cawin cawmas edi ; Sariba? and Moyol living among those use cawin/cawin cawgin ernes edi or ba. rin 
cawmagicedi. 

14 In all other dialects, negation of the gerundial construction is used instead: alib kelma, a:p kelme.... 

15 In the other dialects ke:wedik etc. are used. Even in Uzbek dialects from Uzbekistan keldik-di etc. is a 
scarce phenomenon; §oabdurrahmonov (1984: 143) mentions it for Iqon and Qorabuloq only. 

16 Rasuly-Paleczek (1994) describes the actual marriage strategies of a non-Qarluq family living in northern 
villages of the Kunduz and Takhar provinces: In the case of polygyny a man would first marry a girl from 




100 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



Moyol / Moyil / Moyal / Mayan 

Moyols live in the Kunduz, Takhar and Badakhshan provinces. So far I have located Moyol 
villages and urban settlements in the oases of central and northern Kunduz and Takhar, in 
adjacent areas of rain -fed agriculture ( lalim ) and on the northern alluvial fans of the Takht-e 
Sulayman range. 

Among the Turkic speaking groups of northeast Afghanistan the Moyol stand out in terms 
of internal linguistic and ethnographic diversity, which until now makes it impossible to even 
decide whether they really form one single group or rather fall into two or even more sub-groups 
with significantly different historical backgrounds. 

Moyols are basically aware that their ethnic group consists of several iiniq and they 
consider this internal differentiation as important. Members of urban communities often do not 
preserve any information about their personal ethnic attribution and have barely heard of myths or 
stories about their ancestors and their places of origin; all they would know is that they are 
Moyol. Inhabitants of small remote villages, on the other hand, appear to consider belonging to a 
specific sub-group (like Gaci etc.) much more important than affiliation to an overarching 
identity like "Moyol". 17 

In the provincial capital Taluqan I have repeatedly heard people call their own idiom 
moyoli, but most speakers of that dialect prefer to call it simply turki or ozbak / ozbaki. Bilkis 
Karmysheva, the most prominent and knowledgeable expert on the ethnic groups of Uzbekistan 
and Tajikistan, quotes the Uzbek dialectologist Reshetov as attributing the Moyol dialect to the j- 
group, that is, Qypchaq Uzbek, but relying on her own, however limited in scope, linguistic 
findings suggests that they might rather belong to the y- (Qarluq) group. 18 The materials I have 
collected so far would indicate that both scholars are right: While with some of my interlocuters 
Qypchaq phenomena dominated, others showed almost exclusively Qarluq features and yet others 
included both types in their idiolects without an evident preference. 19 My preliminary suggestion 
would be that Moyoli was initially a y-dialect, a condition that has been preserved with isolated 
groups in more remote areas to this very day. In ethnically diverse regions such as the oases and 
lowlands, however, the influence of neighboring Qypchaq dialects (such as e.g. the dialect of the 
Sanbash 20 in central and northwestern Takhar) has turned Moyoli into a y-dialect. While this 
process is still ongoing, we can today observe yet another tendency where a modest "(re-)- 
Qarluqization" interferes with the dialect, since y-varieties enjoy higher social prestige in 
Afghanistan, so that many j-speakers - especially educated people - attempt to suppress Qypchaq 
features as best they can. For the time being the question of what the Moyoli dialect actually is, 
must remain open. Solving this puzzling question is perhaps the most challenging task for 
Northeast Afghan Uzbek dialectology. 



his own ethnic group, but through further marriages is then free to forge strategic alliances with other 
ethnic groups. 

17 Baldauf (2010: 153) 

18 Karmi§eva (1976: 205 footnote 70; Re§etov 1959: 67). Hesche et al. (1978) don’t go in any detail on 
these matters, probably since their limited material does not allow them to. 

19 One of my interlocutors, for example, would use three different lexemes for ‘mother (reference term)’ 
(e:na, a?a ve appa); many informants use two forms of habitual past tense side by side (-aredi and - 
gicedi); again quite a few people switch from initial c- to y- and back again; I am not yet able to explain 
the logics behind these phenomena. 

20 Among the Sariba§, who form a large part of the population of central Takhar, I have collected much 
material which, however, I have not yet started to scrutinize. Karmysheva (1976: 84 et al.) obviously 
counts them among the Qatayani Uzbeks. My materials do not immediately support this, but give reason 
to assume that they belong to an older stratum. 




Ingeborg BALD A UF 101 



Much the same ambivalence is symptomatic of ethnographic features observed with Moyol 
people. I have often been told that ‘authentically Moyol’ bread loaves should be very big - as big 
as the loaves baked by Qarluqs. In fact, so far I have only seen such huge bread loaves in the 
village of Bayak near Taluqan (ill. 6), while everywhere else in Moyol homes only loaves of 
modest size were served, much like those baked by ‘Real Uzbeks’ (v.i.). Women's clothing does 
not point into one single direction, either: While not only most young women, but many elderly 
women as well, wear "non-traditional" standard Afghan gear, there is a certain faithfulness to 
tradition in one item - women's long pants ( istan ), which form part of the dress-and-pants 
ensemble, are very often bloomers with cuffs, tailored from black fabric with patterns of small 
flowers (ill. 6-8). 

‘Real Uzbeks’ 

‘Real Uzbeks’ (gin ozbak, asli dzbak) is a term normally used for self-denotation by those 
who attribute themselves to that group, while it is hardly ever used by others. The term includes 
the ‘Qatayani’ and ‘Carjatayan’ and other larger or minor groups living in the provinces of 
Samangan, Baghlan, Kunduz and Takhar. Reliable information on their provenance and time of 
invasion into today's North Afghanistan is not yet established. In any case they have moved into 
the region only much later than Qarluq, Moyol and Sanba§ and their tribes seem to have settled 
on territories north and south of the Amu Darya, moving to and fro under previous local rule as 
well as later on under the Amirs of Kabul and the British on one side, and the Emirate of Bukhara 
and the Russians on the other side. 21 

As of the 19th century, the ‘Real Uzbeks’ inhabited barren lands of North Afghanistan; 
over the last century, partly due to Afghanistan's official settlement policy that favored Pashtun 
newcomers to the region, they were pushed to even poorer soil. 22 In the 1920s and 1930s a few 
thousand Burka, Miri§ker, Qur 99 i and other ‘Real Uzbeks’, who had opposed the Soviet takeover 
and were seeking refuge from increasing political pressure, joined their fellow tribespeople south 
of the river 23 , where most of them would practice transhumance in remote hilly areas until the 
1970s. 

Today many ‘Real Uzbeks’ do not remember their seven forefathers. Still, most of them 
would know their personal tribal affiliation and have at least some general knowledge of Uzbek 
tribes ( uruq ). 

The ‘Real Uzbek’ dialects belong to the Qypchaq group. There is not too much internal 
differentiation between these dialects, but on the other hand they are clearly distinct from the 
Qypchaq varieties of Moyoli. The most significant marker in which they differ from Moyoli is the 
preservation of voiceless occlusives in intervocalic position (e.g. tikaradik ‘we used to sew’, tepd 
‘hilltop’) as opposed to voicing in Moyoli ( tigdrddig ‘id.’, tewa ‘above’). Assimilation of 
consonants is a familiar phenomenon in ‘real Uzbek’ dialects just as in Moyoli, but to a 
significantly lower degree (compare ‘r.uz' tilimizdan/tilimiznan ‘from our language’, 
gapandazdik ‘buzkashi horsemanship’ to moy. tilimizzan, gawandazziy ‘id.’). 



21 A lady from the Cayay ethnic group, who had married a Ta§kandi man from the village of Qo§terman 
near Haybak, proudly related that their forefathers would steadily rebel against the Amir of Bukhara and 
finally escaped from his cruelty across the river (Baldauf Sound Archive, recording 5/2006). 

22 Adamec (1972: 6). In the Province of Samangan, Uzbeks settle - and seem to have settled for some time 
- on fertile irrigated lands, too, from where they have apparently in their turn pushed back other ethnic 
groups (e.g. Hazara). 

23 Cf. Karmi§eva (1976: 1 1), Bademci (2010). 




102 



3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



The Teal Uzbek’ lexicon also differs from more ancient Qypchaq dialects of Afghanistan 
(such as the Sanba§ dialect) in distinctive features as yayari/cayari ‘above’, payan or quyi 
‘below’ (vs. sar. tewa and etag, respectively). 

‘Real Uzbeks’ take pride in their traditional costume and regret that in actual life this type 
of garment gives way to all- Afghan clothing. Young women and girls no longer put on the crown- 
like headgear laggag or araygin, initially made of bread dough, and have replaced the typical red- 
and-white paisley headscarves with fashionable light shawls. Old women and villagers from 
remote areas are the only ones who still keep to the traditional headgear and wear traditional 
bloomers made of light green or turquoise 24 fabric with tiny floral patterns. Hand-woven 
tablecloths and colorful embroidered curtains to cover stacked-away bedding at daytime are much 
in demand with families who can afford such luxuries 25 (ill. 15). Their bread loaves are of 
moderate size at best, while in many f ami lies loaves as small as bakery bread are made (ill. 9-14). 

Qoqurat 

According to the narrations of my male and female Qoqurat interlocutors, 
the Qoqurat have moved to Afghanistan from Bukharan soil in the 20th century only. 26 Over the 
centuries the Qoqurat played an important role in Central Asia but since the days of Chingiz Khan 
they kept being defeated by their adversaries, and this condition persisted into the Stalin era. Part 
of the Bukharan Qoqurat felt constrained to take refuge to Afghanistan, leaving behind all their 
livestock and belongings. They faced much trouble before and after settling down south of the 
Amu Darya. 27 Today there are a few small Qoqurat settlements in the province of Balkh (central 
North Afghanistan) 28 . In the province of Kunduz there are some 20 Qoqurat villages on newly 
irrigated soil. Many Qoqurat have only small plots of land and are part of the poor segment of the 
rural population. 

The idiom of the Qoqurat is a purely Qypchaq dialect like the dialects of the ‘Real 
Uzbeks’, but it differs from the latter in some decisive points. The Qoqurat dativ -DA does not 
only stand out against neighboring Qypchaq dialects but against all Turkic idioms of 
Afghanistan 29 (e.g. qdyirat guaxta ke:gan ‘The Qoqurat came to this side [of the Amu Darya]’). 
Multi-chain gerundial constructions are much more extensively used by Qoqurats than by any 
other groups, including even the ‘Real Uzbeks’ although the latter make ample use of the device, 
too. The present continuous tense in yap- (which is the standard form in modem Uzbek of 
Uzbekistan) is unknown to almost all other dialects of Afghanistan, but is regularly used in the 
Qoqurat dialect (e.g. ruzmaruz pes ket-bar'yapti ul ‘it progresses day by day’). The genitive in - 
Diyl-dey (e.g. ye:ktasitirj ‘of both of them’, a:tadey §u td:§agi ‘this mattress of father's’) is 
peculiar of their idiom, too. 



24 This spectrum of colors is called pistaq ‘pistachio’. 

25 People who have lost their livestock during the war period cannot easily afford wool for hand-woven 
cloth and therefore must resort to cheap manufactured fabric. 

26 Karmi§eva quotes historical sources that mention the Qoqurat tribe as inhabiting North Afghanistan as 
early as the 13th century, but the gap to our times is not bridged by further evidence (cf. Karmysheva 
1976:219). 

27 Baldauf Sound Archive 14/2008 (recorded from an 88 year old informant from Asqalan / Kunduz 
province); Bademci 2010: 289. 

28 ‘Abdulaziz Dehqan, a Qoqurat intellectual and native of the region, relates narrations collected from 
inhabitants of these villages in a somewhat fictionalized form (cf. Abdulaziz Dehqan 2003). 

29 This phenomenon seems to be yielding to -ga/ga and has widely been replaced by the latter. In emotional 
speech, however, it makes a spontaneous return. Interestingly, the -ZM-dativ is widespread among 
Uzbekistani Uzbek dialects (§oabdurrahmonov 1984: 47). 




Ingeborg BALDAUF 103 



Finally, the Qogurat lexicon includes words that do not exist in other dialects at all, or 
differ in generalities or subtleties of meaning (e.g. gabvar ‘male bloomers’ 30 , -di axta:r- / aydar- 
‘to stray’ 31 , -man a:lma§ip ket- ‘to mix with Some of the dialect's lexical peculiarities are due 
to the Qoqurats' recent Soviet experience (e.g. pdngibik ‘Bolshevik’, ddr-zabane: sita:jil ‘in Stalin 
times’, kd. tgkd ‘potatoes’ 32 ). 

Most of the Qoqurat men and women whose acquaintance I have made are very much 
aware of the process of dynamic cultural change their communities find themselves in. They 
observe what they understand as a decline of morals and values, and join in a discourse of general 
decay. 

The traditional female costume would have consisted of a high turban-like headgear 
(called salla, telpak or qasaba ) 33 ; a long unwaisted dress; bloomers that ought to be red in young 
age and pistaq color in later years; a lengthy waistcoat ( kurta ) and a lightly quilted coat to be 
thrown over one's head when leaving the house. 34 Today only a few very old Qoqurat ladies are 
said to dress like this (ill. 16), while the next generation dresses similar to the ‘Real Uzbeks’ and 
young women and girls prefer all- Afghan styles. 

Traditional male costume has hardly been passed down to present day. Men remember a 
specific kind of bloomers ( galwar ), an overcoat ( ge. kmdn ) and a kind of scull-cap called doppi, 
but the only traditional garments that still seem to be used are a kind of trousers called patlin and 
the galoshes-gaiters combination of patir and massi. 

As for the tablecloths I have seen in Qoqurat houses, along with one handwoven specimen 
they were all modem manufactured fabric. Home-made bread was not served in my hosts' places 
so that I don't know details about it. 

All this information, as stated above, is preliminary, most likely incomplete and perhaps 
even partly wrong. It may thus serve as a basis for debate and I hope to come up with deeper and 
broader studies in the near future. 



30 This lexeme is unknown in all other dialects, where i§tan or lazim are used instead. 

31 This verb is used instead of all other dialects’ akhtar- ‘seek’ and also instead of ‘real Uzbek’ -di qidir- 
‘to roam’; it also replaces the other dialects’ various lexemes for ‘to roam / wander / range’ ( da:li aynal- 
, balla-, arala- etc.). 

32 Cp. kagalu: in all other dialects. 

33 Young girls would wear a so-called kallapa§ / kallapac instead. 

34 An undated photograph, most probably from the 1960s, is found in Karmysheva (1976: 220). 




104 



3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



Bibliography 

‘Abdulazlz Dehkan: Razm-avari az tabar-i bahaduran, Mazar-i §arif 1382/2003. 

Adamec, Ludwig W.: Historical and Political Gazetteer of Afghanistan vol. 1. Badakhshan 
Province and Northeastern Afghanistan, Graz 1972. 

Bademci, Ali: Tiirkistan'da Enver Paga'mn Umumi Muhaberat Miidiiru Molla Nafiz'in 
Hatiralan: Sarikli Basmaci, Istanbul 2010. 

Baldauf, Ingeborg: ‘The Dayi ~ Kargil of Andkhoy: Language, History and Profession in Local 
Identity Discourses’, ASIEN 104 / Juli 2007, 135-152. 

‘Sprachc, Dislozierung und Identitat bei Ozbeken Nordostafghanistans’, Jahrbuch des 

Phonogrammarchivs der Osterreichischen Akademie der Wissenschaften 1, Gottingen 
2010, 139-169. 

Boeschoten, Hendrik E.: Osbekisches aus Aibak (Samangan), Utrecht 1983. 

Hesche, Wolfram & Wolf-Dieter Hildebrandt & Andreas Thermann: Das Moyoli in Badachschan 
(Afghanistan), Gottingen 1978. 

Karrm§eva, B.Kh.: Ogerki etnigeskoy istorii yujmkh rayonov Tajikistana i Uzbekistana (po etno- 
grafigeskim danmm), Moskva 1976. 

Rasuly-Paleczek, Gabriele: ‘Kinship and Politics Among the Uzbeks of Northeastern 
Afghanistan’, Bamberger Zentralasienstudien, ed. I. Baldauf & M. Friederich, Berlin 
1994, 11-27. 

Re§etov, V.V.: Uzbekskiy yazik, 9ast’ 1. Vvedenie. Fonetika, Ta§kent 1959. 

Schumann, H.F.: The Mongols of Afghanistan. An Ethnography of the Moghols and Related 
Peoples of Afghanistan, ’ S-Gravenhage 1962. 

§oabdurrahmonov, §.§. (ed.): 0‘zbekxalq shevalari morfologiyasi, Tashkent 1984. 

Thalhammer, Ingeborg: ‘Zum Dialekt der Goq in Afghanisch-Turkestan’, Turcica XII.1980, 7- 
39. 




KUZEYDOGU AFGANiSTAN OZBEK LEH^ELERl BiR (, AI,ISMA RAPORU 



Ingeborg BALDAUF 
Almancadan £eviren Semih TEZCAN 



Afganistan Ozbek leh9elerinin ara§tmlmasi 1970 ’li yillarda ba§lami§ti. Uygun firsatlar 
bulup derlemeler yapabilmi§ Avrupali Turkologlar pek az kaynak metne dayanan ku9iik 
9ali§malar yayimlamaktaydi. Bunu boylece ifade etmekten 9ekinmiyorum, 9unkii onlardan biri de 
bendim. 

Bend-i Turkistan Siradaglarmm kuzeyinde Sar-e Pol vilayetindeki birka9 koyde insanlarm 
bir Kip9ak leh9esi konu§tuklarmi ke§fettigimde fena halde heyecana kapilmi§tim. 1 Oysa 
Afganistan Ozbeklerinin neredeyse yansimn Kip9ak leh9eleri konu^tuklanni biliyor olsaydim, 
herhalde M9 de oyle heyecanlanmazdim. Ba§ka meslekta§larimm durumu da benimkinden farkli 
degildi. Kii9iik bir Alman Turkologlan grubu, Bedakh§an Mogoli leh9esini, pek nadir ve herhalde 
Ozbek9eden ayn olan bir leh9e zannetmi§ti. 2 Oysa ger9ekte Mogoli, Kuzeydogu Afganistan’da 
Kunduz vilayetinden ba§layip Takhar iizerinden Bedakh§an’a kadar uzanan geni§ bir bolgede, 
oradaki Turk dilli niifusun 9ogunlugu tarafmdan konu§ulan leh9edir, bu leh9enin karma§ikligi 
yiizunden onun oteki Ozbek lelnjelerinden ne derecede farkli veya onlara ne derecede benzer 
oldugu §imdilik belirlenebilmi§ degildir. 

Yine bir ba§ka meslekta§, Kuzey Afganistan’m orta boliimunden bir adamm idiolektini, 
yani kendine ozgii dilini, biiyiik ozenle i§leyip 96zumlemi§ti, ancak bunu yaparken kullandigi 
malzemenin, Kuzey Afganistan’da genel anla§ma diline ait tipik dil omekleri oldugunun farkmda 
degildi. 3 O Tiirkologun (9ali§masmm ‘Giri§’ kismmda belirttigi uzere) bir meslekta§mdan alip 
i§ledigi malzeme, sik sik degi§ik bolgelere gidip gelen erkeklerin konu§tugu dil i9in tipik olan 
omeklerdi. Bu gibi adamlar, her gittikleri yerin agzmdan bazi ozellikler kapar, bunun sonucunda, 
asil leh9eleri biisbiitiin tanmmayacak hale gelir. 

Kisaca soylemek gerekirse, bunlar ilk adimlardi ve pek de saglam ve kalici adimlar degildi. 
Ne yazik ki, 1980 ’li yillann ba§larmda, Sovyet i§galiyle ve i9sava§in patlamasiyla birlikte bu 
adimlar da durdu. 1980 ’lerden ba§layarak Sovyetler Birligi, Afganistan’da Sovyet Turkologlan 
bulundurdu. Bu Turkologlar 90k yogun bi9imde leh9e ara§tirmalan da yapmaktaydi, ancak 
onlarm yaptigi ara§tirmalar, bilimsel Tiirkolojinin ama9lanndan 90k, terciimanlik ve casusluk gibi 
uygulamaya yonelik ama9lara hizmet etmekteydi. 

Yazik ki, lilkede dogrudan dogruya Afganistanlilann giri§tigi Ozbek dialektolojisi ara§tir- 
malari hi9bir zaman yapilmadi. i§te bu yiizden 2004 ’te ilan edilen yeni Afganistan Anayasasmm 
bir maddesi, iilkenin aydinlanm ve siyaset9ilerini pek hazirhksiz yakaladi: Yeni Anayasamn 14 . 
maddesine gore Afganistan’m resmi dilleri olan Dari (Fars9a) ve Pe§tu yamnda, iilke toprakla- 
rinin bir kismmda yaygm olarak konu§ulan ba§ka diller de, o dilin konu§uldugu bolgelerde ‘bir 
diger resmi dil’ olarak kullamlabilecekti. Ozbek9e de bu dillerden biriydi. 

Afganistan’da yapilmi§ olan bir dizi toplantida bu dilin, yani Ozbek9enin gelecegi tarti§ildi. 
Ben de bu toplantilara Afganistan di§mdan yabanci uzman olarak katilabilmenin onur ve 
sevincini tattim. Ne yazik ki, bir Ozbek yazi dili yaratmak i9in gereken onko§ullann mevcut 
olmadigim pek kisa zaman i9erisinde gordiik: Bu yazi dili hangi esas iizerinde meydana 
getirilecekti ki? ! 



1 Thalhammer (1980) 

2 Hesche & Hildebrandt & Thermann (1978:3) 

3 Boeschoten (1983) 

Orhon Yazitlarimn Bui > d 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 105-120 




106 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



Omek verecek olursam: Afganistan’da Ozbekse konu§ulan bolgelerin her birinden §imdiki 
zaman i9in kullamlan biitiin bi^imbirim ogelerini veya ‘dag’, ‘dana’, ‘yagmur yagmak’ i9in 
kullamlan biitiin kelimeleri bir araya toplamak, en geni§ katilimla yapilan gorii§me ve tar- 
ti§malarda bile miimkiin olmadi. Bu bilgi a9igi yiiziinden Afganistan Ozbek9esi i9in bir yazi dili 
yaratma projesi, bugiine degin sonu9suz kalmi§tir, ne yazik! 

Benim, bu durumdan kendim i9in 9ikardigim sonu9 §u oldu: Giiciim yettigince kendimi bu 
agizlarm sistematik ara§tirmasma vermem gerekir. Bunun iizerine, 2004 yilmdan bu yana 
yaptigim 5 ara§tirma seyahatinde, yakla§ik 25 degi§ik yerde, bazen gozlem ve arada bir soze 
kan§ma, bazen de dogrudan dogruya sorular yoneltme yontemleriyle dil malzemesi derledim. 
Derlemeler boyunca yakla§ik 240 saatlik ses kaydi yapilmi§ oldu, bunun yamsira etnografik 
olgulan da fotograf 9ekmek suretiyle belgeledim. Tabii, §u ana kadar bu zengin malzemenin 
ancak bir ki s rnim i§leyebildim. 

Sozlerime ba§larken 1970 ’li yillarda Afganistan’daki Ozbek leh9eleri hakkinda hi9bir §ey 
bilmedigimizi ve hemen hemen hi9bir olguyu dogru yorumlayamadigimizi s6ylemi§tim. Aradan 
bunca zaman ge9tikten sonra kendimi biraz olsun yol almi§ hissetmekteyim. Ama ger9ekten biraz, 
birazcik ; a9ik9asi, ayrmtilar hakkinda hala ne denli az bilgi sahibi oldugumuzu tahmine yetecek 
kadar. Kisa bir siire once ogrendigime gore Mainz Universitesinde, Kuzey Afganistan Ozbek leh- 
9eleri iizerine bir doktora 9ali§masi yapilmaktaymi§. Belki ba§ka yerlerde de bu gibi 9ali§malar 
yapilmaktadir. Herkes §unu a9ik9a ve kesin olarak bilmeli: Bu alanda herkes i9in yapacak daha 
pek 90k i§ bulunuyor. §imdi, soz konusu Ozbek leh9eleri hakkinda §u ana kadar edinmi§ oldugum 
bilgileri, ana hatlanyla ortaya koymak istiyorum. 

Elde edebildigim birinci sonu9 §udur: Afganistan’m kuzeybatismdaki Andkhoy §ehrinde, 
yerli Ozbek ve Turkmen lerden gerek dil bakimmdan, gerekse gelenekler ve hayat tarzi 
bakimmdan epeyce farkli bir etnik grup ya§amaktadir. 2003 ’te yitirdigimiz Gerhard Doerfer, 
boyle bir grubun mevcut olmasi gerektigini teorik kamtlara dayanarak onceden anlami§, bu grup 
mensuplannm ‘Ozbek Oguzlan’ diye tammlanmasim onermi§ti. Artik -dilleri kaybolmak iizere 
olsa bile- boyle bir grubun ger9ekten mevcut oldugunu kamtlami§ bulunuyoruz. Aralannda 
ya§adiklan Ozbek ve Tiirkmenler onlan ‘Dayi’ diye adlandrriyor, kendileri ise tarihi ve nereden 
geldigi §imdiye kadar belirlenmemi§ olan ‘Kargil’ etnonimini kullamyor. 4 

Ulkenin kuzeybatismda ya§ayan ba§ka gruplardan §imdilik soz etmeyecegim, 9iinkii onlar 
iizerine son yillarda ayrica leh9e ara§trrmalan yapamadim. Bunun yerine, Kuzeydogu 
Afganistan’daki Tiirk dilli gruplar hakkmda dialektoloji baki§ a9ismdan soyleyebileceklerimi 
§imdilik bir taslak olarak ortaya koymak istiyorum. Etnik gruplann kendilerine ozgii kimi etno- 
grafik ozelliklerine de kisaca deginecegim. 

Karluk 

Afganistan’da en eski zamandan beri ya§ayan Tiirk dilliler her halde Karluklardir. Karluk 
( Qarluq ya da Qallig, Qarlilar ) yiizyillarca yan yana ya§adiklan yerli ‘Farsivan’ ya da 
1980 ’lerden beri bilimsel literatiirde olsun, halk agzmda olsun ‘Tacik’ diye adlandmlagelen 
kom§ulanyla temel kiiltiir ozelliklerini payla§maktadrr. 5 Eger akkiiltiirasyon siirmii§ olsaydi, yani 
bunlar, kendilerinden daha gii9lii olan kom§u halklann ya§am tarzma ayak uydurmaya, 1970 ’li 
yillarda oldugu gibi devam etselerdi, belki yava§ yava§ kendi dillerinden bile vazge9eceklerdi. 
Ancak siyasi durumun degi§mesi sonucu son senelerde Kuzey Afganistan’da Ozbek 6 olmak ve bir 



4 Baldauf (2007). 

5 Karmi§eva (1976: 186-193). 

6 ‘Ozbek’ de ‘Tacik’ gibi Sovyetler Birliginde 1920’li yillardan itibaren terim olarak kullamlmi§, bu 
kullammda dilden ve etnik ozelliklerden ziyade belirli siyasal temeller goz oniinde tutulmu§tur. 
1980’lerden beri Afganistan’da da bu terimler kullamlagelmi§trr. Tarihsel anlamda Ozbek olan etnik 




Ingeborg BALDAUF 107 



ge§it Turk! konu§mak yeniden moda olmu§tur. i§te bu yiizden olsa gerek, bugiinkii gen? ku§agin 
yam sira, ya§i kirki a§mi§ olanlar bile tekrar Tiirki konu§maya ba§lami§tir, hatta bunlar arasinda 
Tiirki konu§anlarin sayisi eski zamana gore daha da artmi§tir. 

Karluk lehgesinin 7 sozvarligi, biitiin oteki Afganistan Tiirki lehgelerinin sozvarligina gore 
90k daha fazla iranile§mi§tir. En basit kavramlar igin bile Farsga kelimeler, odiingleme geviri de- 
yimler kullamlir: angur ‘iiziim’ 8 , pas ‘a§agi’ 9 , ma:r sindir- ‘ba§lik parasi belirlemek’ 10 , icimizgd 
bir behtarragi ‘aramizda daha iyi olan birisi’ 11 gibi. Sozdiziminde de Farsgamn etkisi kendini 
belli eder: agdrki sayl belmadi, 12 wot-beradi ‘eger yan§ olmazsa (ata) ot verilir’. Aslmda Tiirki 
olmakla beraber Karluk lehgesinde kom§u Ozbek Ichgelcrindcn farkli ve kendine ozgii birgok 
leksem ve morfem kullamlir: torpi ‘dana’, god ‘gapa’, aga ‘anne’, ge.qa- ‘yikamak’, o§a ‘o’, -dag 
‘(e§itlik durumu eki)’; bazi fill kipleriyle de bu lehge ba§ka lehgelerden aynlir: om. yagi§ 
ya.qmirdi ‘yagmur yagmazdi’ 13 , a:ma kelma ‘getirme!’ 14 , kellikdi ‘gelmi§tik’ 15 . 

Ara§tirmalarim sirasmda, dil derlemeleri yaparken bir yandan da miimkiin oldugu kadar 
fazla etnografik bilgi toplamak igin siirekli gaba gosterdim. 

Kuzey Afganistan’da ya§ayan insanlann gerek giyimleri, evlerini tefri§ etmeleri, yiyip ig- 
meleri ve daha ba§ka giinluk me§galeler konusunda olsun, gerekse dini hayatla ilgili uygulamala- 
nnda, bu dunyaya ve oteki dunyaya ili§kin tasavvurlannda olsun, diinyamn ba§ka yerlerinde 
ya§ayan insanlar kadar bireyci davranmadiklanm farz etmek, i§i pek basitle§tirmek olurdu. 

Kolektif olamn oneminin bireysel olamn onemi kar§ismda son yanm yuzyilda hizla gerile- 
digi goriilmektedir. ‘Dogm olan ya§am bigiminin kayboldugu’ yani ‘kendimize ozgii olamn yitip 
gittigi’ uzerine yapilan ‘degerler goku§u tarti§masi’ 16 diinyamn her yerinde ortaya gikmakta. Bu 
bakimdan, benim ‘Karluklar igin tipiktir vb.’ diye gozlemledigim fenomenler, biitiin bireyleri 
kapsamma almaz, bunlarin baglayici kesinligi yoktur ve bu fenomenler hizli bir degi§ime agik bu- 
lunmaktadrr. Ben sadece anlik belirlemeler yapmaktayim. 

Dilsel (ve etnik) aitlik ile etnografik fenomenlerin korelasyonunu kammca nispeten agik 
segik yansitan omekler olmak iizere burada, gruplann her birinde kadm giyimi, soffa ortiisii ve 
ekmeklerin buyiiklugu hakkmda aynntilar vermek istiyomm. (Insamn anadan dogu§uyla topraga 
verili§i arasmda bu sayilanlar gibi daha pek gok hususta, nelerin ‘tipik Karluk’ , ‘tipik Mogol’ vb. 
oldugu uzerinde durulabilir, tabii burada bu i§e giri§mem mumkun degil.) 



gmplan otekilerden ayrrt edebilmek igin, kendilerinin kullandigi ‘Gergek Ozbek’ (gin dzbak) ibaresini 
kullamyorum. 

7 Karluk lehgesinin herhalde biri bati, oteki dogu olmak iizere iki ge§idi (degi§ke, Varietat) bulunmaktadir, 
bunlardan birincisi Kunduz ve Takhar vilayetlerinin kuzeyinde, ikincisi ise Takhar’in dogu yorelerinde 
ve Bedakh§an’da konusjuluyor olmali. A§agida Karluk lehgesinden verilecek omeklerden god ve geqa- 
di§indakilerin hepsi dogu degi§kesinden almmadir. 

8 Kr§. ciizzim / uzim . 

9 Kr:j. etag! yetag / quyi. 

10 Kr§. qalin pi§- vb. 

11 Kr§. bir yakhprdguniz / durustrdguniz. 

12 Kr§. sayl bolmasa. 

13 Karluk kasabalarma yakm koylerde ya^ayan Mogollar bunun yerine yamgir yagmaredi, Qatagani 
Ozbekler cawin cawmas edi, Sanba§lar ve onlarla yanyana ya^ayan Mogollar ise cawin/cdwin cdwgin 
ernes edi veya ba. rm cawmagicedi derler. 

14 Biitiin oteki lehgelerde ise once gerundial yapi meydana getirilir, sonra bu olumsuzlamr (alib kelma , a:p 
kelme...). 

15 Oteki lehgelerdeki ke:wedik vb. karjiligi olarak. Ozbekistan Ozbek lehgelerinde bile keldik-di vb. pek 
nadir bulunmaktadir; §oabdurrahmonov (1984: 143) ancak Iqon ve Qorabuloq bolgelerinden ornekler 
verir. 

16 Almanca Dekadenzdiskurs terminusunu ‘degerler gokii^ii tarti§masi’ diye geviriyorum. Bundan anla§il- 
masi gereken, ali§ildik olan ve geleneksel sayilan degerlerin degi§ime ugramasindan veya biisbiitiin kay- 
bolmasmdan dolayi duyulan hayiflanmanm dile getirilmesi ve bu konuda yapilan tarti§malardrr (Oeviren). 




108 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Karluklarm giyim ku§amr ve ev e§yasi 90gunlukla ?agda§ begeniye uygundur ve herhangi 
bir ozellik gostermez. Yaydiklari sofra modern desenli fabrika dokumasi bezden yapilmi§tir. 
Ekmekleri tandirda pi§irilen buyiik9e 9orektir (bk. resim 4-5). Karluklar, biitiin bu ozellikleri yerli 
‘Farsivan’ kom§ulanyla (bunlara son zamanda ‘Tacik’ de denmektedir, yukanya bk.) 
payla§maktadir. Ogrendigim kadanyla Karluklar zaten bu kom§ularryla yakm ili§kilere 
ge9mekten W9 ka9mmazlar, krz da alrp verirlermi§. (Yorenin ba§ka Turk dilli etnik gruplan ise, 
krz alrp verme konusunda, ger9ekte trpkr Karluklar gibi davrandrklan halde, a9rk9a soruldugunda 
bunu inkar ederler, sadece kendi etnik gruplan i9erisinde evlilik yaptrklan hususunda rsrar 
ederler. 17 ) 

Mogol / Mogil / Mogal / Magan 

Mogollar, Kunduz, Takbar ve Bedakhshan vilayetlerinde geni§ bir alana yayrlmr§trr. Bunlar, 
bu vilayetlerin kuzey ve merkez bolgelerinde bulunan vadilerdeki koy ve kasabalarda, yine 
buralann kuzey ve guney kesimlerinde uzanan daha yuksek, yagmur dr§mda sulama olanagr 
olmayan, lalim denilen arazilerde ve Takbar ile Bedakh§an’m giineyindeki yuksek daglann 
yama9lannda ya§arlar. 

Mogollar, i9 biinyelerindeki 9e§itlilik dolayrsryla bolgenin son derecede dikkate deger Turk 
dilli gruplarrdrr. Bunlarm, ger9ekte tek bir grup mu oldugu, yoksa farklr tarihsel arka planlara 
sahip 9e§itli Mogol gruplannm mr soz konusu oldugu, ancak derinle§tirilmi§ dialektoloji ve 
etnografya ara§trrmalanyla ortaya 9ikartilabilcccktir. 

Soylara, yani uruq’lara bolunmu§ olduklan Mogollarm bilincinde yerle§iktir ve buna onem 
verirler. §u da var ki, nispeten buyrboje vadi yerle§im merkezlerinde ya§ayan bir9ok birey, Mogol 
oldugunun otesinde, ki§isel olarak kendisinin bu grubun hangi alt grubuna mensup oldugunu 
soyleyemez, kokleri hakkmdaki mitlerden ya W9 haberi yoktur ya da pek az bir §ey i§itmi§tir. 

Daha ba§kalarr i9in, kendi gozlemlerime gore ozellikle son zamanlarda eski yerle§im 
yerleri olan daglrk bolgelerdeki kii9uk koylerden daha kalabalrk yerlere go9 etmi§ olan Mogollar 
i9in ku9iik bir alt gruba ( Gaci vb.) mensup olu§ alt kimligi daha canhdrr ve Mogol grubuna 
mensup olu§ list kimliginden daha onemlidir. 18 

Ozellikle vilayet merkezi Taluqan’da tek tek bireylerin kendi konu§tuklan dili, mdgoli diye 
adlandirdiklarini i§ittim. Ancak bu dili konu§anlann 9ogu ba§ka bir kelime kullanmaksrzm kendi 
dilleri i9in de tiirki veya dzbak/ ozbaki der. Bugiinkii Ozbekistan ve Tacikistan Ozbeklerinin onde 
gelen etnografya uzmanr Bilkis Karmr§eva, Mogol leh9esini bir c-leh9esi sayan Ozbek leh9eleri 
uzmanr Re§etov’u almtrlamakla birlikte, kendi derlemi§ oldugu az miktarda dil omegine gore bu 
leh9enin bir y-leh9esi sayrlmasr gerektigini belirtir. 19 Benim derledigim malzeme, ikisinin de 
haklr oldugunu ortaya koymaktadrr: Kimi kaynak ki§ilerimde Krp9ak Ozbek9esi ozellikleri, 
kimilerinde Karluk Ozbek9esi ozellikleri one 9ikmakta, bir9ogunun ki§iye ozgii agzmda (Idiolekt) 
ise her iki leh9enin ozellikleri bir arada bulunmaktadrr. 20 Bu soruya kesin bir yanrt verememekle 
birlikte bu konudaki tahminim §oyledir: Mogoli aslrnda bir y-leh9esiydi, tarihsel a9idan 



17 Rasuly-Paleczek (1994), ya§anmi§ bir evlenme stratejisine ili§kin, ilgi gekici bir omegi, Kunduz ve 
Takhar vilayetlerinin kuzeyindeki koylerde yerleri k bir aile omeginde gosterir: Erkegin birden 90 k evlilik 
yapmasi durumunda, ilk gelin erkegin mensup oldugu uruktan olmalidir, ancak sonraki evliliklerde ba§ka 
boydan kadin alinabilir. 

18 Baldauf (2010: 153) 

19 Karmi§eva (1976: 205 dipnot 70; Re§etov 1959: 67). Hesche ve b§k. (1978) bu sorun hakkmda bir §ey 
yazmami§lardir, onlarin derledigi malzeme de bu konuda kesin bir bilgi vermez. 

20 Bu ciimleden olmak iizere bir kaynak ki§i, ‘anne’ i?in 119 degi§ik leksem (e:na, aqa ve appa) kullanrr; 
bnyok kaynak ki§i, ge 9 mi§ zaman ali§kanlik bi 9 imi olarak hem -aredi hem de -gicedi kullamr; yine 
bnyok kaynak ki§i onseste, kimi kelimede c-, kim kelimede y- telaffuz eder; §imdiye kadar bu degi§imin 
a 9 ik se 9 ik bir kurala bagli oldugunu belirleyebilmi? degilim. 




Ingeborg BALD A UF 1 09 



bakildigmda, izole durumdaki bolgelerde hala bir y-lchgcsidir. Buna kar§ilik etnik bakimdan 
kari§ik olan nehir vadilerinde, kom§u c-lelmjelerinin (om. Takhar vilayetinin merkez kisimlannda 
ve kuzeybatismda Sariba§ 21 lelmjesinin) etkisi altmda bir c-leh9esine donu§mu§tur. 

Bu siire9 hala devam etmekte ise de, aym zamanda buna kar§it yonde geli§en ‘Karlukla§- 
ma’ siireci, bu surcci bastrrmaktadir, 9unkii Afganistan’da y-leh9eleri daha itibarlidir, ozellikle 
egitimli ki§iler, kendi leh9elerindeki c-belirtilerini gizlemeye gayret ederler. Mogoli’nin 
ger9ekten ne oldugu sorasuna kesin bir yamt bulmayi, kuzeydogu Afganistan Ozbek 
dialektolojisinin ele almasi gereken en 9etin mesele olarak goriiyorum. 

Mogol denilen ki§ilerin etnografik ozelliklerinde de durum, dillerinde olduguna benzer 
§ekilde 9e§itlilik ve belirsizlik gosterir: Kendileri bana ka9 kere -Karluk ekmekleri gibi— 
koskocaman ekmeklerin ‘ger9ek’ Mogol ekmegi oldugunu soylediler. Fakat ger9ekte, boyle 
koskocaman ekmekleri sadece Taluqan yakimnda bulunan Bagak’taki bir evde gordum; bunun 
di§mda her yerde ekmeklerin 9api 90k daha kikpuktii, dolayisiyla ‘Ger9ek Ozbek’ (a§agiya bk.) 
ekmegine benziyordu. Kadmlann giyimi de a9ik9a belli bir gmba mensup olu§u belli etmez: 
Aslinda, sadece gen9 kadmlar degil, ya§lica kadmlar da (tipki Karluk kadmlan gibi) geleneksel 
olmayan genel Afgan kiyafeti giymektedir. Ancak bir konuda gelenege baglihk (tutuculuk) 
egilimi gordum gozlemledim: Kadmlann i9 giyimi hep, igton (< ig ton) denilen ufak 9i9ekli siyah 
bezden dikilmi§ §alvardir (bk. resim 6-8). 

‘Ger9ek Ozbekler’ 

‘Ger9ek Ozbek’ (gin ozbak, asli dzbak) adlandirmasi, 9ogu zaman kendilerini bu grubun 
mensubu sayanlann agzmdan i§itilir. Bu ust kavram i9erisinde, Samangan, Baglan, Kunduz ve 
Takhar vilayetlerindeki ‘Qatagani Ozbek’, ‘Capatagan’ ve daha ba§ka kalabahk gmplar bir araya 
gelir. Bunlarm bu bolgeye ne zaman girdikleri §imdilik kesinlikle soylenemez, bu hususta tarihi 
kaynaklara ba§ vurmak gerekmektedir. Herhalde Karluk, Mogol ve Sanba§lardan epeyce sonra 
gclmisjlcrdi ve herhalde Afganistan’ m kuzeyindeki eski yoresel beyliklere ait topraklar, giineyden 
once Afgan Emirleri, sonra Buyuk Britanya, kuzeyden ise once Buhara Emirligi, sonra Rusya 
tarafmdan zaptedilmeye ba§landigi sirada da onlar, Amu Derya’nm kuzey ve giineyindeki 
bolgelerde, oraya buraya hareket halinde bulunuyorlardi. 22 

19 . yiizyildan itibaren Afganistan’da suyu az, topragi pek verimli olmayan bolgelerde 
yerle§mi§, daha sonra, son yiizyil i9inde devletin giderek daha 90k destekledigi Pecuniar 
tarafmdan oralardan daha da yoksul bolgelere suriilmu§lerdir. 23 

Boyda§lan, onceden Amu Derya’nm hem Buhara tarafmda, hem de Afganistan tarafmda 
yerle§mi§ olan Burka, Miri§ker, QOT991 ve ba§ka ‘Ger9ek Ozbekler’ den bir ka9 bin ki§i daha 
1920 ’li ve 30 ’lu yillarda Sovyet Birligi’nde suregiden 9ati§malardan ve siyasal baskidan 
ka9arak 24 Afganistan’m kuzeydogu vilayetlerine go9up gelmi§, 1970 ’li yillara degin orada 90gu 



21 Takhar vilayetinin merkezi kesiminde sayilari oldukga yiiksek olan Sariba? grubundan derledigim mal- 
zemeyi henriz yeterince 90zumleyebilmi$ olmadigimdan dolayi bu grup rizerinde daha fazla durma- 
yacagim. Karmi§eva’mn (1976: 84 ve b§k. yerl.) bunlari Qatagani grubuna dahil etmek istedigi anla§ili- 
yor, kendi derledigim malzeme buna imkan vermedigi igin ben, bu grubun daha eski bir katmana mensup 
oldugunu du§unuyorum. 

22 Cagag grubundan konu§tugum bir hamm -kendisi, Samangan vilayetinin Qo§terman/Haybak koyiinde 
ya§ayan Ta§kandi’lere gelin gelmi§- atalanmn siirekli bir inatla Buhara emrrine kaiyi koyduklarmi, 
sonunda ondan uzakla§ip kurtulmak amaciyla go? ederek Afganistan’a gelmi§ olduklarim oviinfle 
anlatmi§ti (Baldauf Ses Kaydi Ar§ivi, Kayit 5/2006). 

23 Adamec (1972: 6). Daha onceleri oldugu gibi guniimuzde de Ozbekler, Samangan vilayetinde, 50k iyi, 
sulanabilir tanm arazilerini elde bulundurmaktadir; onlarin (ba§ta Hazaralar olmak iizere) oteki etnik 
gruplari suriip bu arazilerden fikarmi? olduklari anla§iliyor. 

24 Bu konuda bk. Karmi§eva (1976: 1 1), Bademci (2010). 




110 



3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



go9ebe hayati surmu§ler. ‘Ger9ek Ozbekler’in 9ogu yedi ceddini sayamaz ise de, hemen herkes 
kendisinin hangi boya ( uruq ) mensup oldugunu bilir ve birka9 etnik grubun adlanndan 
bahsedebilir. 

‘Ger9ek Ozbekler’in farkli §iveleri vardir, ama bunlann hepsi Ozbek9enin Kip9ak dalma 
girer. Ve bunlar Mogoli’nin Kip9ak variyetelerinden olduk9a belirgin bi9imde ayirt edilebilir. 
Bana gore en a9ik se9ik ol9iit, iki iinlii arasmdaki iinsuziin tonsuz olarak korunmu§ olmasidir (om. 
tikaradik ‘diker idik’ ve tepd ‘tepe’) Mogoli’de ise bu durumdaki bir iinsiiz tonlula§ir (buna 
kar§ilik mog. tigaradig ‘diker idik’, tewa ‘yukan, tepe’). ‘Ger9ek Ozbek’ agizlannda iinsiiz 
benze§mesi de Mogoli’de kar§ila§tigimiz ileri, hatta a§rri dereceye varan ol9ude degildir (‘Ger9ek 
Ozbek’ tilimizdan/tilimiznan ‘dilimizden’, gapandazdik ‘buzke§i oyunu’; buna kar§ilik Mogoli 
tilimizzan, gdwanddzziy vb.). 

‘Ger9ek Ozbek’ leh9eleri, bu leh9elerde kullamlan pek karakteristik leksik ogelerle de 
Afganistan’da daha eskiden yerle§mi§ Kip9ak Ozbek dialektleri konu§an gruplann leh9elerinden 
(omegin Sanba§ leh9esinden) ayrilir: om. ‘Ger9ek Ozbek’ agizlannda yagdri/cagdri ‘yukan’, 
pdyan ve quyi ‘a§agi’ anlamma gelir; buna kar§ilik Sanba§ leh9esinde ‘yukan’ i9in tewa, ‘a§agi’ 
i9in etag kullamlir). 

‘Ger9ek Ozbek’ boylarma mensup insanlar, geleneksel giyim ku§amlarmdan onur ve ovihup 
duyuyor, bunun yava§ yava§ ortadan kaybolmasmdan dolayi da uzuntulerini ifade ediyorlar. Gen9 
kadmlar ve kizlar, artik ekmek hamuruyla bi9imlendirilmi§ laggag veya araggin denilen taclan 
giymekten vazge9mi§ler, eskiden ba§lanna bagladiklan tipik badem naki§li kirmi z i ba§ortulerinin 
yerine artik hafif 9agda§ ba§ortuleri sanyorlar. Sadece ya§li hammlar ve ta§ralilar hala ba§larma 
geleneksel giyim takim koyup a9ik ye§il veya pistaq 25 renkli, ku9uk 9i9ekli §alvar giyiyorlar. Hali 
vakti yerinde olanlar, sofralarma el i§i kilimler 26 ortiiyor, yukluklerinin online bol naki§li kilim 
perde 9ekiyor (bk. resim 15 ). Ekmekleri ancak orta buyiikliikte, hatta 9ar§ida satilan ku9uk pide 
§eklinde de olabiliyor (bk. resim 9 - 14 ). 

Qoqurat 

Konu§tugum Qopurat erkek ve kadmlarmm anlattiklanna gore Qopuratlar ancak 20 . 
yuzyilda Buhara topragmdan go9up Afganistan’da yerle§mi§tir . 27 Qoijuratlar Orta Asya’da, tarihi 
en eskilere uzanan, en itibarli etnik gruplardan sayilir, ama Cengiz Han zamamndan bugune degin 
siirekli du§manlan tarafmdan yenilgiye ugratilmi§lardir. En son Stalin zamamnda da boyle 
olmu§tur: Buhara Qopuratlarmm bir kismi kendilerini, mal ve mulklerinden vaz ge9erek 
Afganistan’a ka9maya mecbur hissetmi§, Amu Derya’nm bu tarafmda suriinup zahmetler 9ekip 
yerle§ebilmi §. 28 Gunumuzde Qopuratlar, Kuzey Afganistan’m orta kesiminde bulunan Belkh 
vilayetindeki birka9 koyde 29 ve Kunduz vilayetinde, son zamanlarda sulama kanallanyla tanma 
elveri§li hale getirilmi§ arazi uzerinde yer alan yakla§ik 20 koyde ya§arlar. £ogu kirsal kesimin 
yoksul ahalisindendir. 

Qopuratlann leh9esi, sirf Kip9ak Ozbek9esi leh9esidir, ama bu leh9e, yerli ‘Ger9ek 
Ozbek’ lerin leh9esinden epeyce farklidir, hem de son derecede onemli noktalarda epeyce farklidir. 



25 pistaq ‘fistiki’ demek ise de kullammda bu sifat, cartlak maviden yesjile varan bir spektrumu ifade eder. 

26 Sava§ yiiziinden suriilerinden mahrum kalmi§ olanlar, kilim dokumak igin gerekli yiinii elde edemedikle- 
rinden ister istemez gar^idan ucuz dokuma bez sofra almaktadir. 

27 Karmi§eva, Korjurat kavminin daha 13. yuzyilda bugunkii kuzey Afganistan’da bulundugunu kaydeden 
tarihi kaynaklardan alintilar yapmi§ (bk. Karmi§eva 1976: 219), fakat bu toplulugun aym bolgede daha 
sonra siiregiden tarihi hakkinda bilgi vermemi§tir. 

28 Baldauf Ses Kaydi Ar§ivi 14/2008 (Kunduz vilayeti Asqalan koyunden 88 ya§inda bir kaynak ki§iden 
derlenmi§tir); Bademci 2010: 289. 

29 Bu koylerin ahalisinden derlenmi? sozel tarihsel gelenek bilgileri, edebi metinler haline sokulmu? 
bigimde ‘Abdulaziz Dehqan’m kitabmda yer alrr (bk. ‘Abdulaziz Dehqan 2003). 




Ingeborg BALDAUF 111 



Bu ciimleden olmak iizcrc: Qogurat leh9esinde datif -da/-da bisiminde kullamhr 30 (om. qdqirat 
§uaxta ke.gan ‘Koguratlar nehrin [Amu Derya’nm] bu yakasma geldiler’). Bu, Afganistan’in 
butiin oteki ‘tiirki dilli’ gmplarmda hig rastlanmayan bir §eydir. Oteki Tiirki dilli’ gruplarda 
goriilmeyen ozellikler olarak §unlari da sayalim: Bu lelnjede modal gemndial yapilar (zincirlemeli 
olarak da) simrlamasizca kullamlir (bu tiir kullamm ‘gerpek Ozbek’ lehpesinde olpulu diye 
nitelendirilebilecek duzeydedir, oteki leh9elerde ise buna hemen W9 rastlanmaz). Siiriip giden 
§imdiki zaman 31 i9in yap- fiili kullamlir (om. ruzmaruz pes ket-bar'yapti ul ‘giinbegiin ilerleme 
yapiyor’). -Dnjl-dey bi9iminde bir genetif vardir (om. ye:ktasitnj ‘her ikisinin’, a:tadey §u to:§agi 
‘babamn bu do§egi’). Soz varligi da oteki leh9elerden a9ik9a farklilik gosterir (gal war ‘§alvar’ 32 , - 
di axta.r- / agdar- ‘-i gezmek; -de dola§mak’ 33 , -man a:lma§ip ket- ‘..le kari§mak’ ve bunun gibi 
daha bir9ok deyim). 

Qopuratlarm soz varligi, onlann yakm tarihlerinde Sovyetler Birligi uyrugu olarak ya§ami§ 
olduklanm ortaya koyan ve Afganistan’da Qoijuratlar di§mda kimsenin bilmedigi ogeler de i9erir 
( panqibik ‘bol§evik’, dar-zabane: sita:jil ‘Stalin zamamnda’, ka:tgka ‘patates’). 

G6rii§tugum Qopuratlara gore, gmplan §iddetli bir kultur degi§imi evresinde 
bulunmaktadir, kendileri, bunu manevi degerlerin 9oku§ii 34 olarak goriiyor ve bundan uziintii 
duyuyorlar. 

Eskiden geleneksel kadm giyimi, yuksek bir ba§liktan ( salla , telpak veya qasaba) 35 , bel 
kesimi olmayan duz uzun bir elbiseden, rengi gen9likte kirmizi, daha sonra pistaq olan bir 
§alvardan ve entarinin uzerine giyilen bir cepkenden ( kurta ) olu§maktaydi. Kadmlar evden 
9ikarken ustlerine, i9ine ince bir pamuk katmam yerle§tirilerek dikilmi§ (yani “kapitone”) hafif 
bir manto ( celak ) giyerlerdi. 36 Bu kiyafet, bugun 90k ya§lilar arasmda tek tuk birka9 kadm 
uzerinde goruluyor, orta ku§aktan kadmlar ‘Ger9ek Ozbek’ kadmlan gibi giyiniyorlar, gen9 
kadmlar ve kizlar ise butun oteki Afgan kadmlan gibi giyinmeyi tercih ediyorlar. 

Geleneksel erkek giyimi unsurlan olarak insanlann hatmnda kalmi§ olan §eyler §unlardir: 
galwar denen belli bir tipte bir tiir pantolon, ge:kman denen iist giyimi, doppi denen ba§lik. 
Bugun geleneksel giyim olarak ancak kimi erkeklerin giydigi patlin denen bir tiir pantolona 
rastlamyor. Patir denen, bacaklara sanlan dolakla, massi denen mestten olu§an kombinasyon da 
geleneksel kiyafetten kalmi§ bir unsurdur. 

Kullandiklan sofra' lara gelince, sadece fabrika dokumasi desenli kuma§lardan yapilmi§ 
sofralar gordiim. Konugu oldugum evlerde, bana evde pi§irilmi§ ekmek ikram edilmedi, bu 
yiizden ekmeklerinin bi9imi ve biiyiikliigii uzerine bilgim yok. 

Sozlerime ba§larken belirttigim uzere verdigim bu bilgilerin hepsi, siirmekte olan bir 
9a! Ionian in kisimlaridir, dolayisiyla bunlar eksiksiz degildir, bazilan yanli§ da olabilir. Bunlan, 



30 Bu fenomenin, -ga/ga kar§isinda geriledigi, yerini -ga/ga ' ye brraktigi belli olmakta ise de ozellikle 
duygusal ve heyecanli konu§ma srrasinda her zaman yeniden ortaya gikmaktadir. Ozbekistan Ozbek 
lehgelerinde bu fenomen epeyce yayginmi? (§oabdurrahmonov 1984: 47). 

31 Almanca Verlaufsprasens terminusunu ‘siiriip giden §imdiki zaman’ diye ?evirdim ((^e viren). 

32 Biitiin oteki leh9elerde bu kelime bilinmemektedir; bunun yerine if tan ya da lazim kullamlir. 

33 Bu fiil, hem biitiin oteki lehgelerdeki akhtar- ‘aramak’ kelimesi yerine, hem Kipgakgadaki -di qidir- ‘-i 
gezmek’ yerine, hem de bolgedeki oteki lehgelerde bulunan ‘belli bir amaci olmaksizin dola§mak, 
gezinmek’ anlamina gelen dd.ii-, aynal-, balla-, arala- ve daha b§k. kelimeler yerine kullamlmaktadir. 

34 Almanca Dekadenz terminusunu bu baglamda ‘manevi degerlerin 9oku§ii’ diye geviriyorum ((^eviren). 

35 Gen? kizlar i?in: kallapay /kallapac. 

36 Karmi§eva’nm kitabinda hangi tarihte fekildigi bilinmeyen bir fotograf da bulunur (bk. Karmi§eva 1976: 
220), bu fotografm 1960’larda fekilmi? olmasi mumkiindur. 




112 



3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



gesici olarak tarti§maya sunuyor, yakm zamanda bunlann yerine ge9ecek daha esasli ve saglam 
incelemeler yapabilmeyi umuyorum. 



Kaynak^a 

‘Abdulazlz Dehkan: Razm-avari az tabar-i bahaduran, Mezar-i §erif 1382/2003. 

Adamec, Ludwig W.: Historical and Political Gazetteer of Afghanistan vol. 1. Badakhshan 
Province and Northeastern Afghanistan, Graz 1972. 

Bademci, Ali: Tiirkistan'da Enver Paga'mn Umumi Muhaberat Mudurii Molla Nafiz'in H&tiralari: 
Sarikli Basmaci, Istanbul 2010. 

Baldauf, Ingeborg: ‘The Dayi ~ Kargil of Andkhoy: Language, History and Profession in Local 
Identity Discourses’, ASIEN 104 / Juli 2007, 135-152. 

‘Sprache, Dislozierung und Identitat bei Ozbeken Nordostafghanistans’, Jahrbuch des 

Phonogrammarchivs der Osterreichischen Akademie der Wissenschaften 1, Gottingen 
2010, 139-169. 

Boeschoten, Hendrik E.: Osbekisches aus Aibak (Samangan), Utrecht 1983. 

Hesche, Wolfram & Wolf-Dieter Hildebrandt & Andreas Thermann: Das Moyoli in Badachschan 
(Afghanistan), Gottingen 1978. 

Karmi§eva, B.Kh.: Ogerki etnigeskoy istorii yujmkh rayonov Tajikistana i Uzbekistana (po etno- 
grafigeskim danmm), Moskva 1976. 

Rasuly-Paleczek, Gabriele: ‘Kinship and Politics Among the Uzbeks of Northeastern 
Afghanistan’, Bamberger Zentralasienstudien, yayimlayanlar I. Baldauf & M. Friederich, 
Berlin 1994, 11-27. 

Re§etov, V.V.: Uzbekskiy yazik, 9ast’ 1. Vvedenie. Fonetika, Ta§kent 1959. 

Schumann, H.F.: The Mongols of Afghanistan. An Ethnography of the Moghols and Related 
Peoples of Afghanistan, ’ S-Gravenhage 1962. 

§oabdurrahmonov, §.§. (yayimlayan): Ozbekxalq shevalari morfologiyasi, Ta§kent 1984. 

Thalhammer, Ingeborg: ‘Zum Dialekt der Goq in Afghanisch-Turkestan’, Turcica XII. 1980, 7-39. 




Ingeborg BALDAUF 113 



EKLER / APPENDICES 




Bu gizim uzerinde Afganistan’in kuzeydogusundaki vilayet merkezleri ve makalede adi gegen biiyuk-kiigiik 
koy, kasaba ve bolgeler yer almaktadir. 

Schematical map of North and Northeast Afghanistan with place names mentioned in the text 



ffi | 




Resim 1. Anayasa’mn uygulanmasi yoniinde bir adim: “Afganistan Turk Dilleri Kurultayi” (Nisan 2004) - 
Nakhostin Seminar -i elmT • Rasmiyat-i zabanha-ye Tnrld dar Afganistan • Az qaniin ba- amal 
Illustration 1. A step towards realization of the constitutional rights: “1 st Congress of the Turkic 
Languages of Afganistan” (April 2004, Mazar-i Sharif) - Nakhustin Seminar-i 'ilmi • Rasmiyat-i 
zabanha-yi Turki dar Afganistan • Az qanun ba-'amal 




114 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




Resim 2. Afganistan Turk yazi dillerini olu$tururken temel almacak lehgeler konusu tarti^i liyor (Taluqan, 
Agustos 2004) 

Illustration 2. Workshop participants discussing the dialectal basis of the Turkic languages of 
Afghanistan (Taluqan, August 2004). 




Resim 3. Dil ve yazim bakimindan gep donem £agatayca metinleri omek alinarak yazilmi? Ozbekpe bir 
§iir (2004) 

Illustration 3. An Uzbek poem - orthography and morphology follow late Chagatay modes (2004). 



Ingeborg BALDAUF 




Resim 4. Varlikli bir Karluk ailesinin oturma 
odasi (Daijti-Qala, 2004). 

Illustration 4. Living room of a wealthy Qarluq 
family (Da§ti-Qala, 2004). 




Resim 5. Ekmek pijjiren Karluk kadim (Khocagar, 2006). 
Illustration 5. A Qarluq lady baking bread (Khocayar, 2006). 



116 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 




Resim 6. Gelenege gore olmasi gereken buyiiklukte ekmek pi§irmi§ Mogol 
kadmi (Taluqan vadisi, 2008). 

Illustration 6. A Moyol lady from the Taluqan oasis demonstrating what size 
good traditional bread should be (2008). 




Resim 7. Mogol ailesinde sofra (Siyab bolgesi, 2008). 

Illustration 7. A meal served in a Moyol home (Siyab region, 2008). 




Ingeborg BALDAUF 117 




Resim 8. - Geleneksel gigekli §alvar giymi$ 
Mogol kadmi (Qa\ bolgesi, 2008). 

Illustration 8. A Moyol lady wearing traditional 
bloomers and headscarf (£al region, 2008). 




Resim 9. Ba^larmda komutanlanyla Tirsakge^mali 'Gerpek Ozbekler' (Baglan vilayeti, 2006). 
Illustration 9. 'Real Uzbeks' from Tirsakpe^ma with the regional commander (Baghlan province, 2006). 



118 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 




Resim 10. iki 'Ger 9 ek Ozbek' (Siyab bolgesi, 2008). 
Illustration 10. 'Real Uzbeks' (Siyab region, 2008). 





Resim 11. iki kuijaktan iki 'Ger 9 ek Ozbek' kadim 
(Cal bolgesi, 2008). 

Illustration 11. 'Real Uzbek' women of two 
generations (Qal region, 2008). 




Resim 12. Sut sagan 'Ger 9 ek Ozbek' kizi 
(i§kami§, 2006). 

Illustration 12. A 'Real Uzbek' village girl 
milking her cow (i§kami§, 2006). 



Resim 13. Pistaq renkli geleneksel i 9 don 
giymijj Burka kadim (2006). 

Illustration 13. Burka lady wearing pistaq 
color bloomers (2006). 





Ingeborg BALDAUF 119 




Resim 14. Sofralik kuma§ dokuyan kadin 
(Haybak yakimnda Dalkhaki, 2006). 



Illustration 14. A 'Real Uzbek 1 lady 
weaving cloth for tableware (Dalkhaki / 
Haybak, 2006). 




Resim 15. dnune kilim perde gerilmi? 
yukliik (Burka, 2006). 

Illustration 15. Beddings stored away 
behind colorful woven curtains (Burka, 
2006). 




Resim 16. Geleneksel salla bajligiyla bir Qoqurat 
kadmi (Asqalan, 2008). 

Illustration 16. Qogurat lady wearing the 
traditional headgear salla (Asqalan, 2008). 




120 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




Resim 17. Asqalanli Qoqurat erkekleri (2008). 
Illustration 17. Qogurat men from Asqalan (2008). 




Resim 18. Qoqurat ailesinde sofra (Asqalan, 2008). 

Illustration 18. A meal served in a Qogurat home (Asqalan, 2008). 




ORHON YAZITLARINDA GE£EN RENK ADLARININ ANLAM ALANLARI 

uzerIne 



Nesrin BAYRAKTAR 



Giri? 

Renk adlan, temelde soyut olan renklere gonderme yapan ve ciimle i?inde sifat olarak 
kullamlan sozcuklerdir. Gunumiiz Tiirk9esinde renk adlannm kullamm alam olduk9a geni§tir. 
Sifat olarak 9e§itli adlan nitelemelerinin yamnda sozciik ve ozel ad yapimmda da siklikla 
kullamlirlar. Renk adlanyla yapilmi? pek 90k hayvan, bitki, e§ya, yiyecek, hastalik, tip ve kimya 
terimi vardir. Aynca dag, su, yerle§im yeri ve insan adlannda da renk adlannm siklikla 
kullamldigi goriilmektedir. Bu kullammlar incelendiginde, renk adlannm anlam alanlannm 90k 
geni§ oldugu goriilmektedir. Bunlann yamnda renklerin atasozii, deyim ve ikilemelerde 
kullammi, renk adlannm anlam alanlanna bir9ok mecaz anlam da katmi§tir. 

TMa^edeki renk adla nn m bir ba§ka ilgi 9ekici yonii de aslen soyut kavramlar olan renklerin 
dogadaki 9e§itli unsurlann yardimiyla somutluk kazanmalandrr. Bu somutluk orman ye§ili, buz 
mavisi, altm sansi, kahverengi, kavun^i, vapurdumam grisi, vi$nc9iiriigii gibi dogadaki renk 
benzerlerinin araciligiyla yapildigi gibi; nefti ye§il, fistiki ye§il, demiri, haki omeklerindeki gibi renk 
tammlayicisma Fars9a i eki getirilerek de yapilabilmektedir. Aynca soyut ya da somut ifadeli renk 
adlan a9ik, koyu, hareli, pmltili, siitlii gibi sifatlarla daha da somut hale getirilebilmektedir. 

Gabain (1968), Tiirkpede renklerin sembolik anlamlarim ele aldigi makalesinde yonlerin 
diger unsurlarla ve renklerle ili§kisini ayrmtili olarak ele almi§tir. Bu ili§ki a§agidaki gibi 
gosterilebilir. 

KUZEY 

gece yansi 
• , ki$ 

kara 

kertenkele 

Tyrian) 



su 















MERKEZ 


H 




5 






O 














ORTA 


g- 






o' 


a* 


O 














san/yaldiz 


£ 


B* 




§■ 


g- 


o< 

c 














toprak 






$ 


8 






H 


1 








a 

73 








“ 








< 

PS 




gU2 




ft 


1 

















ate? 

ku§ 

(saksagan) 

kizil 

yaz 

ogle 

GUNEY 



Wu-lun (Be? Dola?anlar) Gabain, 1968, ss. 107-109 



Gabain, renklerin dunyayi dorde bolerek dort yonii ifade etmesi fikrinin (^in ve Turk Mogol 
gorii? dairesinin yam sira Hindistan’da, Lamaist Kalmuklarda, Eski Ahit’te, Ilahi Vahiyler 6’da, 
Amerikan Yerlilerinde (Kizilderililer), Mayalarda, Eski Misirlilarda, Yunan ve Roma 
astrolojilerinde de yer aldigma dikkat pekmektedir (1968, ss. 108-109). 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 121-128 




122 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Gabain, renklerin yonleri ifadesinin pek 90k omegini sunmu§tur: £in’in dogudaki vilayeti 
§antung’un ayni zamanda ‘mavi vilayet’ olarak adlandmlmasinm bu vilayetin £in’in merkezinin 
dogusunda oldugunu gostermesi; Koktiirklerin, merkezin ‘Altin dag’ olarak da bilinen Altay 
daglan olmasmdan kaynaklanmasi; Kokmen daglarimn kok+men yapismda olmasi ve ‘dogu’ 
anlammda kullamlmasi; Karahanlilann admin kara ‘kuzey’ anlamiyla ili§kili olmasi; Karakum 
9oliiniin Bati Tiirkistan’daki 119 9olden kuzeydeki olmasi; Karakurum admm ‘kuzey’ ile ili§kili 
olmasi bunlardan bazilandir. 

Gabain, ak/kara Han, Ak/Kara Koyunlular, Ak/Kara Tatarlar, Ak/Kara Hazarlar gibi 
kullammlarda ak ve karamn bir deger yargisma degil ak ve kara renk adlannm birlikte 
kullamldiklan adlan ‘o’ ve ‘oteki’ ilgisiyle niteledigini belirtmektedir. Ancak bunlarm yamnda 
Rus tarihi belgelerinde Kara ve Ak Kalmuklarm yer aldigma ve Kara Kalmuklarm ger9ekte 
Tiirklere (Tclciit) olmasmdan; Kara Kirgiz’m ‘ger9ek Kirgiz’ anlammda kullamlmasmdan yola 
9ikarak kara sozciigiiniin ‘ger9ek’ anlamma da gelebildigine i§aret etmektedir. Bunun yamnda ak 
siiyek ‘asiller’ ve kara bodun ‘avam’ zitligmdaki ak ve karamn daha ali§ildik oldugunu 
vurgulamakta, karamn ‘ger9ek’ ifadesinin a9iklanamadigmi belirtmektedir. 

Koktiirk donemine ait olan ya da Koktiirk yazisiyla yazilmi§ olan 9e§itli eserlerde ala (IB 
2), boymul (‘beyaz boyunlu’ IB 64), tig (‘sanmtirak; bu renkte at’ IB 39, 50), yazig (‘koyu 
kahverengi (at donu); koyu kahverengi at’ IB 11, 51), yegren (kestane rengi (at) Kiil^or D 3, 9) 
gibi renkler de mevcut olmakla birlikte bu 9ali§manm kapsammda yer almayacaktir. Burada 
yalmzca Kiil Tigin, Bilge Kagan ve Tunyukuk Yazitlannda ge9en renk adlan ele almacaktrr. 
Diger yazitlann da bazi durumlarda tamkligma ba§vurulacaktir. 

Bu 9ali§mada, Orhon Yazitlannda saptanan renk adlan ve renk ifadeli sozciikler, alfabetik 
sirayla ve ge9tigi yerlerden omeklerle ele almmi§ ve degerlendirilmi§tir. Renk adlan bu ba§liklar 
altmda, sirasiyla renk ifadeli kullanimi, at donu olarak kullammi ve ozel ad yapmunda 
kullammma gore smiflandmlmi§tir. Bunlar sirasiyla ak, boz, kara, kizil, kok, sang, torug, uriin, 
yagiz, ya§ildrr. 

1. AK 

Orhon Yazitlannda ak renk admm renk ifadesi verecek kullammma rastlanmamakla 
birlikte at donu olarak kullammi ve ozel ad yapmunda kullammi bulunmaktadir. 

Yazitlarda yogun olarak at donuna i§aret etmektedir. Tespit edilen 6 omekten dordiinde ak, 
dogrudan at donuna i§aret etmekte ve at adim da i9inde banndiracak bi9imde kullamlmi§tir. 
Cumlelerden birinde ak adgir (KT D-36), birinde de ak atin (KT D-40) bi9iminde niteledigi adla 
birlikte kullamlmi§tir. 

ol t(e)gdiikde: b(a)y(i)rkuunin: (a)k: (a)dg(i)r(i)g: udl(i)kin: siyu: urti: ‘O hiicumda 
Bayirkulann ak aygirmi uylugunu kinp vurdular (KT D-36)’ 

(a)lp §(a)lgi: (a)k (a)tin: bin(i)p: t(e)gm(i)§: ‘Alp §al9i kir atmabinip hiicum etmi§ (KT D-40)’ 

(a)lp §(a)lgi: (a)kin: bin(i)p: opl(a)yu: tegdid Alp §al9i kir (at)ma binip sabrrsizca hiicum 
etti ’ (KT K-2) 

(a)lp §(a)lgi: (a)kin: bin(i)p: opl(a)yu tegdi: ‘Alp §al9i kir (at)ma binip sabirsizca hiicum 
etti (KTK-2/3)’ 

kill tig(i)n: (a)lp §(a)lgi: (a)kin: bin(i)p: o[pl(a)yu t(e)gd]i: ‘Kiil Tigin Alp §al9i kir (at)ma 
binip sabirsizca hiicum etti (KT K-3/4’) 

kill tig(i)n: dgs(il)z (a)kin: bin(i)p: tokuz: (e)r(e)n: s(a)ngdi: ordug: birm(e)di: ‘Kiil Tigin 
oksiiz kir (at)ina dokuz er(i) mizrakladi, karargahi (dii§mana) vermedi (KT K-8/9)’ 

Bir omekte de ak renk adi ozel ad yapmunda kullamlmi§tir. Giiniimiizde de TMa^ede ak, 
su ve dag adlan i9in tercih edilen renk adlarmdan biridir. Gome9, Ak Termel irmagmdan soz 
etmekle birlikte yonle ili§kisine deginmemi§tir. Yazitlarda bu boliimiin Kogmen daglanyla ili§kili 
oldugu ve Kogmen admm da dogu ile ili§kisi dii§iiniilecek olursa irmagm giineyde olmasi 
olasiligi bulunmaktadir. 




Nesrin BAYRAKTAR 



123 



(a)k t(a)rm(a)l k(a)9a ug(u)r k(a)l(i)td(i)m: ‘Ak Termel (lrmagim boylece) ge9erek zaman 
kazandim.’ T-25, K 

1.2. AZMAN AK 

Azman sozciigii ak renk adiyla birlikte iki kez kullamlmi§tir. 

kill tig(i)n: (a)zm(a)n (a)k(i)g: bin(i)p: opl(a)yu t(e)gdi ‘Kill Tigin Azman kir (at)ma binip 
sabirsizca hiicum etti. (KT, K-5)’ 

kill tig(i)n: (a)zm(a)n (a)k(i)g: bin(i)p: t(e)gdi: s(a)ngdi: ‘Kill Tigin kir (at)ina binip hiicurn 
etti, mizrakladi. (KT, K-6)’ 

Bu sozciigiin anlami konusunda 9e§itli gorii§ ve yorumlar bulunmaktadir. ‘Az halki tarafmdan 
yeti§tirilmi§’ (Togan’a gore (Sagol, 1995 s. 127)) anlamma gelebilecegi gibi ‘igdi§ edilmi§ (Clouson, 
1972, s. 288, Tekin, 2003, s. 239)’, ‘atm ozel adi (Orkun, 1987 s. 904, Ergin; 1980, s. 105)’ veya 
‘sanmtirak (Tekin, 2008, s. 125)’ anlamlanm da verebilir. Ercilasun (1985, ss. 73-74), azman 
sozciigiinu iM ciimlede de biiyiik harfle yazmi§ ve ozel ad kabul etmi§tir. Tekin (2008, s. 36) bu 
sozciigiin ge9tigi art arda gelen iki satrr i9in farkli yorumlar getirmi§tir. Ge9tigi ilk satrrda (KT, K-5) 
azman sozciigii ozel ad kabul edip biiyiik harfle yazmi§tir. Bu yazimdan anla§ildigi kadanyla azman 
burada atm ozel adi olarak alinmi§trr. Ikincisindeyse (KT, K-6) dogrudan ‘krr at’ anlami verilmi§ ve 
sozciik at donu olarak kabul edilmi§tir. Bu iki farkli anlamlandrrmanm ardmdan Sozliik-Dizin 
boliimiinde azman maddesinde sozciige ‘sanmtirak’ anlami verilmi§ ve her iki satrra da gonderme 
yapilmi§tir. Bu dummda her iki satrrda sozciik farkli a9iklanmi§ ancak sozliikte aym sozciik olarak 
kabul edilmi§tir. Sagol (1995, s. 128), bu sozciigiin az ‘san renkli at (Kr§. Kitabii’l-idrak)’ + man 
‘Addan ad yapim eki’ “sanmtirak” bi9iminde ya da az- ‘yoldan 9ikmak’ + man eylemden ad yapim 
eki “igdi§ edilmi§; 90k geli§mi§” veya ‘Az kavmine ait’ bi9iminde a9iklanabilecegini ancak bir 
kesinlik getirmenin gii9 oldugunu belirtmi§tir (Geni§ bilgi i9in Bkz. Sagol, 1995, ss. 130-131). 

Aynca Tekin (2003, s. 84), +mAn eki i9in yaptigi a9iklamada “kii9iiltme sifatlan tiiretir 
(?)” a9iklamasmi yapmi§ ve “ataman ‘yiiksek, ba§ (unvan)’, ataman tarkan (BK G-14) < ata 
“baba” Kr§. baga tarkan” omeklerini vermi§tir. Bu a9iklamadan yola 9ikilarak az ve azman 
sozciikleri arasmda da boyle bir ilgi kurulabilir gibi goriinmektedir. 

2.BOZ 

Yazitlarda tek ba§ma iki kez tespit edilen boz renk adi her iki omekte de at donuna i§aret 
etmektedir ve her iki omekte de at admin sifati konumundadir. 

(e)n (i)lki: t(a)d(i)k(i)n gor(i)n: boz f(a)t(i)g: bin(i)p: opl(a)yu t(e)gdi] ‘(Kiil Tigin) ilk 
once Tadik £or’un boz atma binip hiicum etti. (KT D-32)’ 

(e)kinti : i§b(a)ra y(a)mt(a)r : boz (a)t(i)g : bin(i)p t(e)gdi : ‘ikinci olarak I§bara Yamtar’m 
boz atma binip hiicum etti. (KT D-33)’ 

2.1. BA§GU BOZ 

Ba§gu sozciigii, Yazitlarda aym satir i9inde iki kez ge9mektedir. 

kill tig(i)n: b(a)§gu boz (a)t: bin(i)p t(e)gdi ‘Kiil Tigin aim akitmali boz ata binip hiicum 
etti. (KT, D-37)’ 

b(a)§gu boz ‘aim akitmali boz (at) .... (KT, D-37)’ 

Orkun (1987, s. 771), bu sozciige ba§ maddesinde gonderme yapmi§, ba§ sozciigiiyle ilgili 
kabul etmi§ ancak herhangi bir anlam vermemi§tir. Ergin (1980, s. 106), bu sozciigii ‘aim beyaz 
(at)’ olarak anlamlandirmi§tir. Ercilasun (1985, s. 73), bu sozciigii ‘ak akitmali boz at’ bi9iminde 
terciime etmi§tir. Tekin ise sozciigii eserlerinde benzer anlamlarda a9iklami§tir. Orhon Yazitlan 
adh eserinde [ilk baskida ‘ba§i (aim) akitmali (?) at (1988, s. 124)’ bi9iminde vermi§, ikinci 
baskida (2008, s. 127) soru i§areti kaldmlmi§] ‘ba§i (aim) akitmali’ bi9iminde anlamlandirmi§tir. 
A Grammar of Orkhon Turkish (1968, s. 104) adli eserinde ‘white headed’ bi9iminde anlam 
vermi§ ve ba§ ‘head’ + gu ‘nominal suffix’ bi9iminde a9iklayarak Divanii Lugati’t-Tiirk’teki 
ba§+gil ile kar§ila§tirmi§tir. Aym eserin Tiirk9e 9evirisi olan Orhon Tiirk9esi Grameri adh 




124 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



eserindeyse (2003, s. 240) ‘ba§mda beyaz leke olan (at)’ olarak anlamlandrrmi§trr. Ilse Laude- 
Cirtautas’m eserinde (1961, ss. 113-114) ba§gu sozciigiine dair herhangi bir a9iklama yer 
almamakla birlikte ba§gil sozciigiiniin yapi ve anlamma dair Ka§garli ve Derleme Sozliigii’ne 
dayandmlarak a9iklama ve omeklendirmeler yapilmi§tir. 

Olmez (2008, ss. 229-230), ba§gu sozciigiiyle ilgili yapilan yapi ve anlam 9ozumlemelerine 
degindikten sonra Gabain, Erdal ve Clauson’da bu sozciigiin omeklerde ya da a9iklamalarda yer 
almadigim belirtmi§tir. Bu sozciigiin ilk donem Islami eserlerde ve Uygurcada goriilmedigini 
vurgulami§tir. Sozciigiin ‘alnmda beyaz lekesi olan, akitmali’ anlammda Ergin ve Tekin ile 
hemfikir olarak Ka§garh’da bu anlama gelen baggd ve ba§il sozciiklerini i§aret etmi§tir. Orhon 
Yazitlarmda ge9en sozciigiin Ka§garli’daki gibi ba§gil okunmasimn daha uygun oldugunu zaten 
yazitlarm orijinalleri incelendiginde TIKA edisyonunun da ba§gil okumaya daha miisait oldugunu 
belirtmi§tir. Bu durumda, iki yerde kullamlan bu sozciik baggil boz bi9iminde okunmali ve ‘aim 
akitmali boz (at)’ bi9iminde anlamlandmlmalidir. 

3. KARA 

Kara Tiirkiye Tiirk9esinde anlam alam olduk9a geni§ renk adlarmdan biridir. Bu anlam 
geni§liginin Tiirkiye Tiirk9esindeki kadar olmasa da Orhon Yazitlarmda da diger renk adlanyla 
kar§ila§tmldigmda kendini hissettirdigi goriilmektedir. Kara renk adi a§agidaki iki omekte ki§ 
‘samur’ hayvan admin renk sifati olarak ‘en koyu renk’ anlammda kullamlmi§tir. 

s(a)r(i)g (a)lt(u)nin: iiriin: kiim(ii)§in: kiirg(a)gl(i)g: kuut(a)yin: kinl(i)g: (e)§g[(i)tis]in: 
dzl(i)k (a)tin: (a)dg(i)rin: k(a)ra k[i§in] ‘San altmlanm, beyaz giimii§lerini, kenarli ipek 
kuma§lanm, kokulu ipeklilerini, has atlanm, aygirlanm, kara samurlarmi (ve gok sincaplarim 
Tiirklerime ve halkima kazamverdim. (BK K-l 1)’ 

(e)dgil: dzl(i)k: (a)tin: k(a)ra: ki$in: kok: t(e)y(e)nin: s(a)ns(i)z: k(e)liir(ii)p: koop: koot(t)i: 
‘Cins has atlanm, kara samurlarmi gok sincaplanm sayisiz (miktarda) getirip (hediye olarak) hep 
biraktilar. (BK Tenri Kagan G-12)’ 

A§agidaki ciimlede kara ter ‘ter’ sozciigiiniin renk sifati olarak kullamlmi§tir. Ancak kara 
ter sifat tamlamasmda kara sozciigii ‘siyah’ degil ‘kiymetli’ veya ‘90k’ anlammda gibi 
goriinmektedir. Bu anlamlar Anadolu agizlarmda da korunmaktadir. Bkz. Bayraktar 2004. 

kuz(i)l k(a)n(i)m: tok(il)ti: k(a)ra t(e)r(i)m: yiig(u)rt[ij: (i)§(i)g kiig(ii)g b(e)rt(i)m ok: ‘kizil 
kammi akitarak, kara terimi doktiirerek hizmet ettim. (T-52)’ 

Kara renk admin yazitlardaki en yaygm kullammi, ‘siradan, alelade’ anlamma bagli olarak 
‘avam, avam tabakasi’m i§aret etmektedir. Sozciik, bu anlamiyla ve hepsinde bir sifat 
tamlamasimn sifati konumunda olmak iizere 7 kez tespit edilmi§tir. 

k(a)ra bodun: k(a)g(a)n(i)m: k(e)lti tip: og(i)r(i)p s(e)b(i)nti: ‘Avam halki (ise) “Hakamm 
geldi” diye kivamp sevindi. (BK D-41)’ 

k(a)ra tiirg(i)§: bod(u)n: koop ig(i)kdi: ‘Tiirgi§lerin avam halki hep (bize) tabi oldu. (KT 
D- 38)’ 

[b(a)s]m(i)l: k(a)ra [.....] k(a)rluk: bod(u)n: tir[(i)l(i)p k(e)lti .....] m ‘....Basmil avam .... 
Karluk halki toparlamp geldi (BK D-29)’ 

(a)nta kirse: k(a)ra turg(i)§: bod(u)n: y(a)gi bolm(i)§ ‘Ondan soma Tiirgi§ avam halki 
(yine) diisjman olmu§. (KT D-39)’ 

k(a)ra tiirg(i)§ bod(u)n(u)g (a)nta 6l(u)rm(i)§ (a)lm(i)§ “(Kiiltigin) Tiirgi§ avam halkim 
orada 61diirmii§, (tutsak) almi§. (KT D- 40)’ 

tiiriik: k(a)ra k(a)m(a)g: bod(u)n (a)nga tim(i)§ ‘Tiirk avam tabakasi §oyle demi§. (KT D- 

8 )’ 

tiiriik: k(a)ra k(a)m(a)g: bod(u)n (a)nga tim(i)§ ‘Tiirk avam tabakasi §oyle demi§. (BK D- 

8 )’ 

Kara sozciigii yazitlarda ozel ad yapimmda da kullamlmi§tir. Bunlardan biri bugiinkii 
Mogolistan’m bati taraflannda bulunan (Gome9, 2007, s. 1289) Kara Goldiir. Bu goliin merkeze 




Nesrin BAYRAKTAR 



125 



gore kuzey ya da kuzeybatida olmasi nedeniyle bu adi aldigi soylenebilir. Kara Kum 9olii ise Bati 
Turkistan’daki 69 kum sahasmdan kuzeydoguda olamdir (Gabain, 1968, s. 1 10). 

gog(a)y kuzin: k(a)ra kum(u)g: ol(u)rur ( e)rt(i)m(i)z : ‘Cogay (daglannm) kuzeyinde, 
Karakum’da oturuyor idik. (T-7). 

k(a)ra kolte: siin(u)§d(u)m(i)z: ‘(Onlarla [Az halki ile]) Kara golde sava§tik. (KT K-2)’ 

Kara renk adi §ine Usu Yazitmda 3 kez ge9mektedir. Aydm (2007) 9ali§masmda bu 
sozciikleri “alt tabaka, (halk, avam)” bi9iminde anlamlandirmi§tir. Aynca yine aym yazitta Kara 
Buluk (2 kez) ve Kara Kum (1 kez) yer adlanyla Kara Yotulgan (3 kez) irmak admda da 
kullamlmi§tir. Aydm bu ozel adlarm yonlerle ili§kisine deginmemi§tir. 

Tekin, Orhon Yazitlan ve Orhon Tiirk9esi Grameri’nde Kara Kol, Kara Kum ve Kara Sub 
ozel adlarma yer vermi§ ancak o da bu ozel adlarm yonle ili§kisinden soz etmemi§tir. 

4. KIZIL 

Kizil renk adi yazitlarda bir kez ge9mektedir. Kan admin niteleyicisi olarak kullamlmi§tir. 
Buradan sozciigiin anlam alamyla ilgili fazla bir §ey anla§ilmamaktadir. Kizil daha sonralan Kiz il 
Meydan, Kizil Ordu gibi kullammlarda da goriildiigii gibi “a§mhk” anlami kazanmi§, kan, bayrak 
gibi kutsal degerler i9in al renk adi kullamlrr olmu§tur. 

kuz(i)l k(a)n(i)m: tok(ii)ti: k(a)ra t(e)r(i)m: yiig(ii)rt[ij: (i)§(i)g kuq(u)g b(e)rt(i)m ok: ‘kizil 
kammi akitarak, kara terimi doktiirerek hizmet ettim’ T-52 

Tekin, bu sozciigun yapisiyla ilgili olarak “*kiz “sicak” +11 Kr§. Uyg. Kiz, MK kizar- 
“kizila donmek” < kiz+ar- (2003: 83)” a9iklamasmi getirmi§tir. 

5, KOK 

Kok, Yazitlarm en sik kullamlan renk adlarmdan biridir. A§agidaki omeklerde mavi 
anlammda ve tenri ‘gokyuzii’ kullamlmi§trr. 

ilze kok: t(e)nri: (a)sra: y(a)g(i)z: y(e)r: kil(i)ntukda: (e)kin (a)ra: ki§i ogli kil(i)nm(i)§: 
‘iistte mavi gok (yiizii) altta (da) yagiz yer yaratildigmda, insan ogullan yaratilmi§. (KT D-l)’ 

ilze kok: t(e)nri: (a)sra: y(a)g(i)z: y(e)r: kil(i)ntukda: (e)kin (a)ra: ki§i ogli kil(i)nm(i)§ : 
‘iistte mavi gok (yiizii) altta (da) yagiz yer yaratildigmda, insan ogullan yaratilmi§. (BK D-2)’ 

Kok sozciigii a§agidaki iki ciimlede teyen ‘sincap’ sozciigiiniin niteleyicisi olarak 
kullamlmi§tir. Tekin bu sozciige ‘gok’ anlammi vermi§tir. Ancak gok kok tenri omegindeki gibi 
‘mavi’ anlammda gibi goriinmemektedir. Bu sozciige bu iki omekte ‘gri’ anlamimn verilmesi 
daha dogru goriinmektedir. Aynca Tekin (2003, s. 248)’in Abakan Yazitmda tespit ettigi kok§in 
‘tuma’ sozciigii de ‘gri’ anlammdan +§In ekiyle olu§mu§ izlenimi vermektedir. 

(e)dgii: ozl(i)k: (a)tin: k(a)ra: ki§in: kok: t(e)y(e)nin: s(a)ns(i)z: k(e)liir(ii)p: koop: koot(t)i: 
‘Cins has atlanm, kara samurlanm gok sincaplarmi sayisiz (miktarda) getirip (hediye olarak) hep 
biraktilar. (BK Tenri Kagan G-12)’ 

s(a)r(i)g (a)lt(u)nin: iiriin: kilm(u)§in: knrg(a)gl(i)g: kuut(a)yin: kinl(i)g: (e).pg[ (i)tis] in: 
dzl(i)k (a)tin: (a)dg(i)rin: k(a)ra k[i§in] kok t(e)y(e)nin: tiiriik(ii)me: bod(u)n(u)ma ‘San 
altmlanm, beyaz giimii§lerini, kenarli ipek kuma§larmi, kokulu ipeklilerini, has atlarmi, 
aygirlarmi, kara samurlanm ve gok sincaplanm Tiirklerime ve halkima kazamverdim. (BK K- 
12 )’ 

A§agidaki ciimlelerde kok sozciigii Tiirk adiyla birlikte ve ‘Dogu Tiirkleri’ anlammda 
kullamlmi§tir. 

(e)kin (a)ra: idi oks(u)z: kook: tiiriik: < iti >: (a)nga: ol(u)rur (e)rm(i)§: ‘(Bu) iki (smir) 
arasmda pek orgiitsiiz (ve diizensiz ya§ayan) Gok Tiirkleri diizene sokarak oylece hiikum siirerler 
imi§. (KT D-3)’ 




126 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



(e)kin ara: idi oks(u)z: kok tiiriik: iti (a)nga: ol(u)rur (e)rm(i)§: ‘(Bu) iki (sinir) arasmda, 
pek orgiitsiiz (ve diizensiz ya§ayan) Gok Tiirkleri diizene sokarak oylece hiikmederler imi§. (BK 
D-4)’ 

Bir cumlede ozel ad i?inde kok renk adi kullamlmi§tir. Gome?, bu kullammm Ongin 
nehrine i§aret ettigi inancmdadir (Gome?, 2007, s. 1291). 

kok dn(u)g: yog(u)ru: ot(il)k(e)n yi§g(a)ru ud(u)zt(u)m: ‘Kok Ong (umagi)m ge?erek 
(orduyu) Otiiken daglanna dogru sevkettim. (T-15)’ 

6. SARIG 

Sang renk adi, Yazitlarda iki kez ve altun ‘altm’ madeninin renk tammlayicisi olarak 
kullamlmi§tir. 

s(a)r(i)g (a)lt(u)nin: iiriin: kiim(ii)§in: kiirg(a)gl(i)g: kuut(a)yin: kinl(i)g: (e)§g[(i)tis]in: dzl(i)k 
(a)tin: (a)dg(i)rin: k(a)ra k[i§in] kok t(e)y(e)nin: turuk(u)me: bod(u)n(u)ma ‘San altmlanm, beyaz 
gumu§lerini, kenarli ipek kuma§lanni, kokulu ipeklilerini, has atlanm, aygirlarmi, kara samurlanm ve 
gok sincaplanm Tiirklerime ve halkima kazamverdim. (BK K-l 1)’ 

ol y(e)rke: b(e)n bilge: tunyukuk: t(e)giirtiik ilg(il)n s(a)r(i)g (a)ltun: iir(ii)n kuum(u)§: kuz 
kood(u)z: (e)gri t(e)bi: ( a)gi buns(i)z: k(e)lurti: ‘O topraklara (Turk halkim) ben Bilge Tunyukuk 
gotiirdugum i?in san altmlan, beyaz giimu§leri, kizlan kadmlan, h6rgu?lu develeri ve ipekleri 
kuma§lan fazlasiyle (onumiize) getirdiler. (T-48)’ 

Sang renk adi Irk Bitig 1 1 ’de de kullamlmi§tir. 

7. TORUG 

Tekin’in ‘kizilimsi-kahverengi (at donu)’ anlammi verdigi sozciik, giiniimuzde de at donu 
olarak kullamlmaktadir. Yazitlarda at donu olmasma kar§m at sozciiguyle birlikte kullamlmi§tir. 

ug(ii)ng: y(i)g(e)n sil(i)g b(e)g(i)n: k(e)d(i)ml(i)g: tor(u)g (a)t: bin(i)p: t(e)gdi: ‘u?uncu 
olarak Yigen Silig Bey’in giyimli doru atma binip hiicum etti. (KT D-33)’ 

8. URUN 

Yazitlarda iki kez tespit edilen uriin sozciigii, her iki cumlede de gumii§ madeninin rengini 
nitelemektedir. Bu renk adi i?in Tekin, ‘beyaz; soylu, aristokrat’ anlammi vermi§ ve ‘beyaz, i§ik’ 
anlammdaki yiiriin bi?imine de i§aret etmi§tir. 

s(a)r(i)g (a)lt(u)nin: iiriin: kiim(u)§in: knrg(a)gl(i)g: kuut(a)yin: kinl(i)g: (e)§g[(i)tis]in: dzl(i)k 
(a)tin: (a)dg(i)rin: k(a)ra k[i§in] kok t(e)y(e)nin: turuk(ii)me: bod(u)n(u)ma‘San altmlanm, beyaz 
giimii§lerini, kenarli ipek kuma§lanm, kokulu ipeklilerini, has atlanm, aygrrlanni, kara samurlanm ve 
gok sincaplanm Tiirklerime ve halkima kazamverdim. (BK K-l 1)’ 

ol y(e)rke: b(e)n bilge: tunyukuk: t(e)giirtuk iig(u)n s(a)r(i)g (a)ltun: ilr(il)n kuum(ii)§: knz 
kood(u)z: (e)gri t(e)bi: (a)gi buns(i)z: k(e)lilrti: ‘O topraklara (Turk halkim) ben Bilge Tunyukuk 
goturdugiim i?in san altmlan, beyaz giimu§leri, kizlan kadmlan, h6rgii?lu develeri ve ipekleri 
kuma§lan fazlasiyle (onumiize) getirdiler. (T-48)’ 

Uriin renk adi §ine Usu Yazitmda Uriin Beg (D-10) bi?iminde bir yer adi olarak da bir kez 
ge?mektedir. 

9. YAGIZ 

Giiniimuz Tiirkiyc Tiirk?esinde esmer ten rengini gosteren yagiz renk adi, yazitlarda 
topragm rengini gostermek iizere iki kez kullamlmi§tir. 

iize kok: t(e)nri: (a)sra: y(a)g(i)z: y(e)r: kil(i)ntukda: (e)kin (a)ra: ki§i ogli kil(i)nm(i)§: 
‘iistte mavi gok (yiizii) altta (da) yagiz yer yaratildigmda, insan ogullan yaratilmi§. (BK D-2)’ 




Nesrin BAYRAKTAR 



127 



iize kok: t(e)nri: (a)sra: y(a)g(i)z: y(e)r: kil(i)ntukda: (e)kin (a)ra: ki§i ogli kil(i)nm(i)§: 
‘iistte mavi gok (yiizii) altta (da) yagiz yer yaratildigmda, insan ogullan yaratilmi§. (KT D-l)’ 

9.1. AZ YAGIZ 

Yagiz renk admin az sozciigiiyle birlikte kullamldigi iki ciimle bulunmaktadir. Her iki 
ciimlede de yagiz sozciigiiniin at donu oldugu a9iktir. 

kill tig(i)n: (a)z y(a)g(i)zin: bin(i)p t(e)gdi: ‘Kill Tigin Az yagiz atma binip hiicum etti (KT 

K-8)’ 

kill tig(i)n: (a)z y(a)g(i)zin: bin(i)p: opl(a)yu: t(e)g(i)p: bir (e)r(i)g: s(a)nqdi: ‘Kill Tigin 
Az yagizma binip sabirsizca hiicum ederek bir eri mizrakladi. (KT, K-5)’ 

Buradaki az sozciigii i9in 9e§itli 9ali§malarda farkli a9iklamalar gctiri lmi^ti r. Orkun, 
buradaki az sozciigii i9in ‘kavim adi (1987, s. 907)’ a9iklamasmi getirmi§tir. Ergin, az (yagiz at), 
bir at ismi veya rengi (1980: 105), bi9iminde a9iklami§tir. Ercilasun (1985, s. 74), ‘Az’lann 
yagizma’ bi9iminde terciime etmi§tir. Tekin (2003, s. 239), Az ‘etnik ad (KT K-2, vb.)’ ve az 
‘san (at donu?) (KT K 5, 8)’ anlamlanm vermi§tir. Orhon Yazitlan adli eserindeyse her iki 
ciimleyi Az ‘kavim adi (Azlar)’ maddesi altmda vermi§tir (2008, s. 125). Sagol, sozciigiin sadece 
Yazitlarda kar§muza 9iktigmi belirtmi§ ve yagiz sozciigiiyle birlikte ‘sanmtirak yagiz donlu (at)’i 
gosterdiginin ileri siiriilebilecegini ifade etmi§tir (1995, s. 142). Bu a9iklama her iki kullammda 
da at donuna i§aret eden az sozciigii i9in uygun goriinmektedir. 

Az yagiz ve azman ak kullammlannda az ve azman sozciikleri yagiz ve ak renk adlannm 
niteleyicisi olarak birbirleriyle ili§kili gibi goriinmektedir. Bkz. 1.2. 

10. YA§IL 

Bu renk adi, Bilge Kagan ve Kiil Tigin yazitlannda aym ciimle i9inde ge9mektedir. Burada 
ilgi 9ekici olan, Yazitlarda Ya§il Ugiiz olarak kullamlmasma karspn anlamlandrrmada San Irmak 
admin tercih edilmesidir. Gabain bu durumu, irmagm Q’inlilcrc gore merkezde, ancak Tiirklere 
gore doguda olmasiyla a9iklamaktadir (1968, s. 111). Zaten ilgerii ‘dogu’ sozciigii de bu 
a9iklamayi kamtlamaktadir. Yasjil sozciigiiniin renk ifadesiyle kullammma Irk Bitig ’de 51. satirda 
rastlanmaktadir. Yazitlarda renk ifadesi olarak kullammi yoktur. 

(e)g(i)m k(a)g(a)n: birle: ilg(e)rii: y(a)§(i)l iig(ii)z: §(a)ntun: y(a)zika t(e)gi: siil(e)d(i)nt(i)z 
‘Amcam Hakan ile doguda San Irmag(a ve) §antung ovasma kadar sefer ettik. (KT D-l 7)’ 

(e)q(i)m k(a)g(a)n: birle: ilg(e)rii: y(a)§(i)l ug(u)z: §(a)ntun: y(a)zika t(e)gi: siil(e)d(i)m(i)z 
‘Amcam Hakan ile doguda San Irmag(a ve) §antung ovasma kadar sefer ettik. (BK D-15)’ 

Tekin, sozciigiin yapisiyla ilgili olarak “ya§ “ya§, taze, ye§il ot”+Il (2003, s. 83)” 
a9iklamasmi getirmi§tir. Sozciigiin ya§ tabam Irk Bitig’ de (17, 17 ve 54) de ge9mektedir. Ya§il 
sozciigii Irk Bitig 51’de de kullamlmi§tir. 

Sonu9 



Orhon Yazitlannda toplam on renk adi saptanmi§tir. Bu renk adlan, renk ifadesinin yam 
sira at donu olarak ve ozel ad yapimmda da kullamlmi§trr. Toplamda 44 renk adi ge9en ciimlenin 
renklere gore dagilimi a§agidaki gibidir. 



Renk adi 


Ak 


Boz 


Kara 


Kizil 


Kok 


Sang 


Torug 


Uriin 


Yagiz 


Ya§il 


Renk 

ifadesi 


0 


0 


2+1+7 


1 


2+2 


2 


0 


2 


0 


0 


At donu 


6+2 


2+2 


0 


0 


0 


0 


1 


0 


4 


2 


Ozel ad 


1 


0 


2 


0 


3 


0 


0 


0 


0 


0 


Toplam 


11 


4 


12 


1 


7 


2 


1 


2 


4 


2 





128 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



En sik kullamlan renk adlan sirasiyla kara, ak ve koktiir. Bu renk adlanm boz ve yagiz; 
sang, iiriin ve ya§il izlemektedir. Kizil ve torug renk adlanysa en az kullamlanlardir. Renk adlan 
i9inde anlam alam en geni§ olan kara, ak ve koktiir. 

Finnegan ve Besnier (1989, ss. 249-252), Chomsky’nin Evrensel Dil Bilgisi 9er9evesinde 
geli§mi§lik gostergesi olarak dillerdeki renk adlanna bakildigmda dillerin yedi gruba aynldigim 
belirtmektedir. Ilk tipte siyah ve beyaz; ikinci tipte birinci tipe ek olarak kirmizi; U9iincu tipte 
ikinci tipe ek olarak ya sari ya da ye§il-mavi; dordiincii tipte, siyah, beyaz, kirmi z i, san ve ye§il- 
mavi; behind tipte dordiincii tipe ek olarak ye§il ve mavinin artik ayn renkler oldugunu, yedi ve 
iizeri renk kavrami olan altinci tipteyse tiim sayilan renklerin iizerine kahverenginin eklendigini; 
yedinci tipte de sayilan renklerin iizerine mor, pembe, turuncu ve gri renklerin dahil oldugunu 
belirtmektedir. 

Orhon Yazitlannda saptanan renk adlanna bakildigmda, kapsami smirli olmasma ve i9erigi 
bir edebi eserden daha 90k siyasi nitelik ta§imasma kar§m Koktiirk9enin 6. tipte oldugunu 
soylemek yanli§ olmayacaktir. Hatta kok teyen omeginden yola 9ikilarak kok renk admin ‘gri’ 
anlammi i9erdigi de goz oniinde bulundurulursa Koktiirk9enin 7. tip dil olma safhasma ge9tigi de 
soylenebilir. 

Kaynak9a 

Aydm, E. (2007). §ine Usu Yaziti, (^orum: KaraM Yayinlan. 

Bayraktar, N. (2004). “Kara ve Siyah Renk Adlarmin Tiirk9edeki Kavram ve Anlam Boyutu 
Uzerine” TOMER Dil Dergisi, Sayi 126, Ekim-Kasim-Arahk 2004, ss. 56-77. 

Clauson, S. G. (1972). An Etymological Dictionary of Pre-thirteen Century Turkish, Oxford. 
Ercilasun, A. B. (1985). “Ba§langicmdan XIII. Yiizyila Kadar Turk Nazim ve Nesri” 
Baqlangicindan Guniimuze Kadar biiyiik Turk Klasikleri, C. 1, ss. 56-78, Istanbul: 
Otiiken-Sogiit Yaymlan. 

Ergin, M. (1980). Orhun Abideleri, Istanbul: Bogaz^i Yaymlan, 8. Baski. 

Finnegan, E.-Niko B. (1989). Language Its Structure and Use, Harcourt Brace Javanovich 
College Publishers: Florida-Orlando. 

Gabain, A. von (1968). “Renklerin Sembolik Anlamlan” (£ev. Semih Tezcan) Tiirkoloji Dergisi, 
3(1): ,107-113. 

Gome9, S. (2007). “Kok Trudge Yazitlarda Ge9en Goller ve Nehirler” Turkish Studies, 
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 
Vol.: 2/4 Fall 2007, ss. 1283-1296. 

Kaymaz, Z. (1997). “Tiirkiye Tiirk9esi Agizlannda Renk Bildiren Kelimelerin Kullamh§i ve 
Sistematigi” Turk Dili Ara§tirmalan Ydligi-Belleten 1997, ss. 251-341, Ankara: TDK 
Yaymlan. 

Koca, S. (2002). “Eski Tiirklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat” Tiirkler Ansiklopedisi, B: 16: Eski 
Tiirklerde Toplum ve Ekonomi, C: 3, ss. 15-37 
Orkun, H. N. (1987). Eski Turk Yazitlar I-IV, Ankara: TDK Yaymlan. 

Olmez, M.(2008). “Alttiirkischen Etymologien (2)” Silk Road Studies XVI, Aspects of research 
into Central Asian Buddhism, In memoriam Kogi Kudara, Editor: Peter Zieme, s. 229- 
236, Tumhout: Brepols Publication. 

Sagol, G. (1995). “Tarihi §ivelerde At Donlan” Turk Kiilturiinde At ve Atgdik, Ed. Prof. Dr. 

Emine Giirsoy-Naskali, Istanbul: Resim Matbaacilik. 

Tekin, T. (2008). Orhon Yazitlari, Ankara: TDK Yaymlan 540, 3. Baski. 

Tekin, T. (1994). Tunyukuk Yaziti, Ankara: Simurg Yaymlan. 

Tekin, T. (2003). Orhon Tiirkqesi Grameri, Istanbul: Tiirk Dilleri Ara§tirmalari Dizisi 9. 




TURKiYE’NiN TURK CUMHURIYETLERI VE TURK TOPLULUKLARI iLE 
SiYASAL, KULTUREL VE EKONOMiK iLi§KlLERlNDE 
YUKSEK OGRENiMiN YERi 
-KIRGIZiSTAN ORNEGi- 

Hayati BE§IRLI 

Giri§ 

Tarihsel sure? i?inde farkli donemlerde bilim ve kiiltiir merkezi niteligi kazanan §ehirler, 
bolgeler soz konusu olmu§tur. Diger toplumlar i?in de ?ekim merkezi olan bu merkezler i?inde 
Semerkant, Buhara, Kurtuba, Bagdat, Istanbul, Paris’i saymak miimkiindiir. Hakimiyeti altmda 
olduklan devletlerin ekonomik ve siyasal giiciiniin bir yansimasmi ifade eden bu merkezler 
diinyamn diger bolgelerinde ya§ayan bilim ve sanat adamlan i?in bilgilerinin artacagi veya 
degerini bulacagi merkezlerdir. 19 yy.dan itibaren bilginin iiretiminde Dogunun oneminin 
azaldigi goriilmektedir. Ozellikle teknoloji alamnda ortaya ?ikardigi bulu§lar, Batiyi onemli bir 
?ekim merkezi haline getirmi§tir. Teknolojinin giindelik ya§antiyi kolayla§tirmasi batmin 
?ekiciligini daha da arttirmi§tir. Batmin yakaladigi geli§me ivmesini ?e§itli sebeplerden dolayi 
yakalayamayan toplumlar i?in Batidaki bu degi§imi ortaya ?ikaran dinamiklerin anla§ilmasi istegi 
Bati ulkelerine -ba§langi?ta yogun olarak Fransa, sonralan Almanya ve Ingiltere- “ogrenci 
g69iinu” ortaya ?ikarmi§tir. Ortaya ?ikan yeni go? turii ve go?men tipi sadece bilgi ve teknoloji 
transferinde degil ulkelerin sosyo-kulturel degi§iminde de olduk?a etkili olmu§tur. Giiniimuzde 
ise ogrenim esasli go? ekonomisi, go? veren ve go? alan ulkelerin ekonomilerdeki yeri 
yadsmamaz bir diizeye ula§mi§tir. Bugiin geli§mekte olan ulkelerde duzenlenen egitim fuarlan ile 
geli§mi§ olan ulkeler geli§mekte olan ulkeler i?in ?ekici kilmmak istenmekte ve ekonomilerde 
yabanci uyruklu ogrenci getirisine dayali payi arttrrmak istemektedirler. 

1. Tiirkiye ile Kirgizistan Arasmdaki Egitim tli^kileri 

Tiirkiye’ de ?evre ulkeler arasmda sagladigi egitim imkam ve egitimin teknolojik boyutu 
ile ?ekici durumdadrr. Ozellikle Sovyetler Birligi’nin dagilmasmdan sonra Tiirkiye ile 
bagimsizliklanm ilan eden Tiirk Cumhuriyetleri ve ozerk yonetime kavu§an Turk topluluklan 
arasmda yogun bir ili§ki ba§lami§tir. Bu ili§kilerin onemli bir kismi egitim ili§kileri §eklinde 
kendini gostermektedir. Tiirkiye ile Tiirk devlet ve topluluklan arasmdaki egitim ili§kisini dort 
kategoride toplamak miimkiindiir. Bunlardan birinci kategoriyi Kirgizistan’dan egitim gormek 
i?in TCS ve YOS ile Tiirkiye’ye gelen ve aym ama?la Krrgizistan’a giden ogrenciler 
olu§tururken, ikinci kategoriyi Tiirkiye Cumhuriyeti devletinin Kirgizistan’ a verdigi egitim 
destegi kapsammda bu iilkede a?tigi egitim kurumlan olu§turmaktadir. U?iincii kategoride ise 
Tiirkiye kaynakli sivil toplum kurulu§lan “vakiflar, demekler- in bu iilkedeki egitim kurulu§lan, 
dordiincii kategoride ise Tiirk giri§imcilerin bu iilkelerde kurdugu egitim kurumlan yer 
almaktadir. 

A) Kirgizistan’dan Yiiksek Ogrenim Gormek i?in TCS ve YOS ile Tiirkiye’ye Gelen / Aym 
Ama?la Kirgizistan’a Giden Ogrenciler 

Ogrencilerin Kirgizistan’dan yiiksekogrenim gormek i?in Tiirkiye’ye gelirken izledikleri 
iki yol soz konusudur. Bunlardan birincisi, Biiyiik Ogrenci Projesi ve bunun ogrenci se?me 
esasmi olu^turan Ogrenci Se?me ve Yerle§tirme Merkezi (OSYM) tarafmdan ger?ekle§tirilen, 
lisans ve on lisans diizeyinde ogrenim gormek isteyen adaylarm miiracaat ettigi Tiirk 
Cumhuriyetleri ile Tiirk Akraba Topluluklan Smavi (TCS) dir. Bir diger yol da Yabanci Uyruklu 
Ogrenci Smavi (YOS) dir. Bu smav Tiirkiye’deki yiiksekogretim kurumlarmda okumak isteyen 
yabanci uyruklu ogrencilerin girecekleri ve sonu?lanm bu kurumlara kabul i?in ba§vururken 
kullanabilecekleri bir smavdir. YOS de Ogrenci Se?me ve Yerle§tirme Merkezi’nce (OSYM) 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 129-140 




130 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



yapilmaktadir. Bilindigi gibi YOS smavi bu yil son kez uygulanmaktadir ve bundan sonra 
Tbrkiye’deki yuksek ogretim kurumlan yabanci ogrenci se9imini kendileri ger9ekle§tireceklerdir. 

TCS ile Tiirkiye’ye gelen ogrenciler Tiirkiye ve Kirgizistan arasmda ger9ekle§tirilen ikili 
anla§malar ve Biiyiik Ogrenci Projesi kapsammda Tiirkiye Cumhuriyeti devletinin sagladigi burs 
ile ogrenimlerini surdurmektedirler. Biiyiik Ogrenci Projesi’nin amaci; Tiirk Cumhuriyetlerinin 
ve Tiirk Topluluklarmm, yeti§mi§ insan giicii ihtiya9lanm kar§ilamaya yardimci olmak, bu 
iilkelerde Tiirkiye dostu gen9 bir nesil yeti§tirmek ve Tiirk Diinyasi ile kalici bir karde§lik ve 
dostluk kopriisii kurmak, Tiirk9eyi ogretmek ve Tiirk kultiiriinii tamtmak, Tiirk Diinyasi'nda yer 
alan iilkeleri, bu iilkelerin kendi aralarmdaki ili§kileri geli§tirerek bir biiyiik §emsiye olu§turmak 
olarak ifade edilmi§tir. (http://yeogm.meb.gov.tr/istatistik/aogrenci.html) 

Biiyiik Ogrenci Projesi, Tiirk Cumhuriyetleri ve Tiirk Topluluklan ile yapilan i§birligi 
anla§malari, protokoller, mutabakat zabitlan, daimi komisyon kararlan, 2922 Sayili Tiirkiye'de 
Ogrenim Goren Yabanci Uyruklu Ogrencilere Ili§kin Kanun, bu Kanuna dayali olarak 9ikanlan 
Yonetmelik ve soz konusu Kanun geregi kurulan degerlendirme kurulu kararlan ile ogrencilerin 
bursluluklanyla ilgili i§ ve i§lemleri diizenleyen §artnamelere gore yiiriitiilmektedir. Ama9larma 
uygun olarak Biiyiik Ogrenci Projesi kapsammdaki ogrencilerle ilgili i§lemleri Yurt Di§i Egitim 
Ogretim Genel Miidiirliigii tarafmdan yiiriitmektedir. Bakan onayi ile soz konusu Genel 
Miidiirliigiin gorev alam Tiirk Cumhuriyetleri ve Akraba Topluluklan olarak belirlenmi§tir. 
Proje ile ilgili i§lemler i9in projenin en onemli alanlanm olu§turan Tiirk Cumhuriyetinden 
se9ilen egitim temsilcileri, iilkelerimiz arasmdaki egitim ili§kilerini geli§tirmek ve iilkemizde 
ogrenim goren ogrencilere rehberlik etmek amaciyla Milli Egitim Bakanhgi’nda sozle§meli 
personel olarak gorevlendirilmi§tir. Son yillarda bu gorevin iilkelerin Biiyiikel9ilikleri 
biinyesinde Egitim Mii§avirlikleri olarak yiiriitiilmesi yolunda 9ali§malar yapilmaktadir. Halen 
bakanlikta Kirgizistan Egitim Temsilcisi gorev yapmaktadir. Tiirk Cumhuriyetlerinin 
Bagimsizligma kavu§tugu 1992 yilmdan itibaren Azerbaycan, Kazakistan, Kirgizistan, 
Turkmenistan, Ozbekistan ve Tacikistan Cumhuriyetinde a9ilan T.C. Biiyiikel9ilikleri 
biinyesinde Egitim Mii§avirlikleri ve Ata§elikleri de a9ilmi§, daha sonra Tiirk 
Cumhuriyetlerindeki Egitim Ata§eligi ile Tacikistan'daki Egitim Mii§avirligi kadrosu iptal 
edilmi§tir. Bu kurumlar hirer Egitim Mii§aviri ve Mahalli Sekreter kadrosu ile projenin yurt di§i 
faaliyetlerini de yiiriitmektedirler. Bakanlik verilerine gore projede yakla§ik 100 ki§i gorev 
yapmaktadir (Vural, 2009, ss. 6-7). 

Ba§langi9ta be§ Tiirk Cumhuriyetini kapsayan proje, bugiin Balkanlar’daki ve Orta 
Dogudaki iilke ve topluluklan da i9ine almi§tir. Bu proje kapsammda, halen aynlan kontenjanlar 
dahilinde, dort Turk Cumhuriyeti ba§ta olmak uzere 57 farkli topluluktan ogrenciler Tiirkiye’ de 
egitim gormektedirler. 1992-1993 ogretim yilinda ba§layan Buyuk Ogrenci Projesi kapsammda 
03.10.2010 tarihi itibari ile 40796 devlet bursu kontenjam verilmi§, bu kontenjandan giinumuze 
kadar 11.137 adeti kullamlmami§ ve toplam 29659 ogrenci ogrenim gormek uzere Turkiye’ye 
gelmi§tir. Egitim gormek i9in ulkemize gelen ogrencilerden ise 15044’unun 9e§itli sebeplerden 
bursu kesilmi§tir. Buyiik Ogrenci Projesiyle 8207 ogrenci mezun olmu§tur. 10/03/2010 verilerine 
gore 6294 ogrenci Turk Cumhuriyetleri ile Tiirk ve akraba Topluluklanndan gelerek devlet 
burslusu olarak Tiirkiye’de Yuksek ogrenimine devam etmektedir. Yillara gore proje kapsammda 
ulkelere tahsis edilen kontenjanlar tablo l’de gostcrilmisjtir. Halen Tiirkiye’de ogrenim goren 
devlet burslusu ogrencilerin geldikleri dike, topluluklar ve sayilan ise Tablo 2’de verilmi§tir. 




132 



3. Uluslararasi Turkiyat Aratjtirmalan Sempozyumu 



Biiyiik ogrenci projesini degerlendirmeye yonelik olarak gcr^cklc^tirilcn gali^malar yok denecek 
kadar azdir. Projenin yiiriitiilmesinden sorumlu Milli Egitim Bakankgi 
Yurt Eh§i Egitim Ogretim Genel Miidiirliigii bu konuda bir pali^ma yaptirmi§tir. Cali§mada Agustos 
2008’e kadar 272 ogrenci, 96 mezuna ula§ilmi§tir. Boyle bir gasman in toplam verdigi mezun ki§i sayisi 
8207 oldugu dii§unuldugunde mezunlarm durumunu tespit atjismdan ba^arisizligi ortadadrr. Bunun yam 
srra Tiirkiye’de ogrenim goren Tiirk Cumhuriyetleri ogrencilerine yonelik olarak Asikahn, Demirel ve 
Onsoy’ un ortak 9ali§malarmda ise diger 9ali§malarla paralel olarak ogrencilerin ya§am ve egitim 
ko§ullanna yonelik tespitlerde bulunulmu§tur (1996), Qiglar’in Hacettepe Universitesinde 
gcnjcklc^tirdigi 9ah§masinda da (1996, ss. 152-162) benzer bulgular yer almaktadir. Turk devlet ve 
topluluklanndan gelen ogrencilere yonelik olarak ger9ekle§tirilen 9ali§malar arasmda yer alan Arslan’ m 
“Tiirk Cumhuriyetleri ve Tiirk topluluklanndan Tiirkiye’ye gelen Ogrenciler (1992-1993)” adh 9ah§ma 
ise (1994) betimleyici bir 9ali§ma niteligindedir. Bu 9ah§malar esas itibanyla ogrencilerin, 9ali§mayi 
ger9ekle§tiren kurumdan beklentilerini ve durumlanm tespite yonelik olarak gcr9cklc§tirilcn 
9ali§malardrr. Ertiirk, Be§irli ve Dursun’un ger9ekle§tirdikleri (2004), “Tiirk Cumhuriyetleri 
Ogrencilerinin Tiirk Diinyasina Baki§lan” adh 9ah§ma temel hareket noktasi ve somujlan itibanyla bu 
9ali§malardan farklila§maktadir. £ah§mada Bagimsiz Devletler Topluluguna dahil Tiirk devlet ve 
topluluklanndan yiiksek ogrenim gormek i9in Tiirkiye’ ye gelen ogrencilerin Tiirk diinyasi, Tiirk 
kimligi, Tiirk kiiltiirii konularmdaki algilamalan ve dii§iinceleri ortaya konulmu§tur. 

Tablo 2. Tiirk cumhuriyetleri ile Tiirk ve akraba topluluklanndan gelerek iilkemizde yiiksek 
ogrenim goren devlet burslusu ogrencilerin, ogrenim diizeylerine gore dagihrm (10/03/2010) 



Ulke/GrupAdi 


TOMER 


On Lisans 


Lisans 


Yiiksek 

Lisans 


Doktora 


Toplam 


Adigey 






2 






2 


Afganistan 


1 


7 


258 


10 


10 


286 


Altay 








2 


1 


3 


Amavutluk 


3 




33 


11 


3 


50 


Azerbaycan 


56 


7 


309 


110 


209 


691 


Ba§kortostan 


1 




4 




1 


6 


Bosna Hersek 


16 


3 


47 


19 


5 


90 


Bulgaristan 


36 


15 


202 


27 


11 


291 


Buryat 


2 




11 


4 


1 


18 


Qegenistan 






6 


1 


1 


8 


Qin 




4 


64 


41 


5 


114 


Quva§istan 








1 




1 


Dagistan 




1 


16 


1 


2 


20 


Gurcistan 


16 


2 


19 


18 


8 


63 


Hakasya 






2 


1 


1 


4 


Hirvatistan 


2 










10 


lngu§etya 






3 






3 


Irak 


68 


9 


110 


133 


46 


366 


iran 


15 




45 


31 


45 


136 


Kabartay-Balkar 






3 


3 


1 


7 


Kalmukya 








2 




2 


Karadag 


10 




20 


4 




34 


Kazakistan 


126 


21 


213 


151 


51 


562 


Kirgizistan 


AT 


34 


343 


175 


80 


679 




71 


40 


340 


53 


11 


515 


Litvanya 






1 






1 


Lubnan 






16 






30 


Makedonya 


4 


3 


129 


12 


4 


152 


Mogolistan 


65 


8 


209 


14 


4 


300 


Moldova 


22 


1 


92 


27 


10 


152 


Ozbekistan 


28 




41 


7 


1 


77 


Romanya 


3 


3 


29 


12 


2 


49 


Rusya Federasyonu 


24 


8 


97 


4 


5 


138 


Sancak 


13 




34 






49 


Sirbistan 


3 




3 






6 


Suriye 


32 


3 


85 


1 


2 


123 



Hayati BE§lRLl 133 



Tacikistan 


10 




38 


7 


2 


57 


Tataristan 


15 




27 


22 


6 


70 


Tuva 


5 


1 


9 


1 


1 


17 


Turkmenistan 


22 




623 


14 


8 


667 


Ukrayna 


2 


9 


88 


6 


7 


112 


Ukrayna Kirim Ozerk 
Cumhuriyeti 


24 




22 


7 


3 


56 


Ordun 

Yakutistan (Sakha) 
Yugoslavya 


5 




23 

1 

7 




2 


31 

1 

7 


Toplam 


761 


180 


3852 


946 


555 


6294 



Kaynak: http://yeogm.meb.gov.tr/istatistik/aogrenci.html 



Krrgizistan’la olan egitim ili§kilerine gelindiginde ise, 12 Temmuz 1991 tarihinde 
Ankara’da, Kirgiz Cumhuriyeti ile Tiirkiye Cumhuriyeti arastnda 1991-1993 donemi kiiltiirel, 
egitsel ve bilimsel degi§im protokolii imzalanmi§tir. Bu protokol kapsamtnda Kirgiz Cumhuriyeti 
ile Turkiye Cumhuriyeti SSCB ile TC arasmda imzalanmi§ bulunan 1989-1990 yillan Kiilturel ve 
Bilimsel Degi§im Programi'nm hiikiimlerinin geli§tirilmesi ve aralanndaki kiilturel ve bilimsel 
i§birhginin kuwetlendirilerek giislendirilmesi amaciyla, 1991-1993 yillan isin Kiiltiirel, Egitsel ve 
Bilimsel Degi§im protokolii iizerinde anla§mi§lardrr (Milli Egitim Bakanhgi 1993, ss. 244-249). 3 
Mart 1992 tarihinde Bi§kek’te imzalanan “Tiirkiye Cumhuriyetinin Milli Egitim Bakanhgi ile 
Kirgiz Cumhuriyeti'nin Halka Bilim Ogretme Bakanhgi Arasmda l§birligi Hakkmda Protokolii” 
nde ise 23 Aralik 1991 tarihinde Ankara'da imzalanan Tiirkiye Cumhuriyeti ile Kirgiz Cumhuriyeti' nin 
arasmda dostluk ve i§birligi ile ilgili anla§maya ve 12 Temmuz 1991'de Ankara'da imzalanan Tiirkiye 
Cumhuriyeti ile Kirgiz Cumhuriyeti arasmda 1991-1993 yillannda kultiir, egitim-ogretim ve bilim 
alanmda birbirleriyle miinavebe yapmasiyla ilgili ahnan karara atif yapilmi§trr. Bu ama9la da Tiirkiye 
Cumhuriyeti ile Kirgiz Cumhuriyeti aralanndaki dostluk i li^ki lcrinin bundan sonra geli§tirmenin 
gerekliligine inamp, sosyal-ekonomik uzmanla§manin biitiin alanlanm daha da geli§tirilmesi ve 
derinle§tirilmesi amaciyla kararlar aldiklan bclirti Imi^tir. Bu protokolde ise (Milli Egitim Bakanhgi 
1993, ss. 260-262). Bu protokoller kapsamtnda Krrgizistan’dan Tiirkiye’ye gelen ogrencilere ili§kin 
bilgiler tablo3’ te verilmi§tir. 



Tablo 3. Krrgizistan’dan Tiirkiye’ye yiiksek ogrenime gelen ogrencilerin kontenjan ve burs 
durumlarma gore dagihmi 



Olke 


Ogretim 


Kontenjan 


Kullamtan 

Kontenjan 


Kullamlmayan 

Kontenjan 


Burst/ 

Kesilen 


Mezun 


Ogrenim 

Goren 




1992-1993 


1400 


264 


1136 


184 


80 






1993-1994 


590 


268 


322 


206 


62 






1994-1995 


240 


201 


39 


160 


41 






1995-1996 


225 


123 


102 


101 


22 






1996-1997 


165 


135 


30 


100 


35 






1997-1998 


195 


169 


26 


110 


59 






1998-1999 


220 


181 


39 


108 


72 




1 


1999-2000 


194 


168 


26 


109 


53 


6 


I 5 


2000-2001 


176 


176 


0 


106 


58 


12 




2001-2002 


197 


177 


20 


109 


41 


27 




2002-2003 


199 


199 


0 


126 


32 


41 




2003-2004 


177 


168 


9 


75 


21 


72 




2004-2005 


200 


181 


19 


41 


3 


136 




2005-2006 


196 


147 


49 


21 


2 


123 




134 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 





2006-2007 


196 


140 


56 


6 




133 




2007-2008 


170 


131 


39 






131 




Toplam 


4740 


2828 


1912 


1562 


581 


681 


Toplam 




4740 


2828 


1912 


1562 


581 


681 



Yiiksek ogrenim gormek amaciyla Kirgizistan’a giden ogrenciler konusuna gelindiginde 
ise ogrencilerin biiyiik bir ?ogunlugu, Uluslar arasi Sebat Egitim Kurumlanna Bagli Uluslar arasi 
Atatiirk Alatoo Universitesi ve Turk Diinyasi Ara§trrmalari Vakfina bagli iktisat ve Giri§imcilik 
Universitesi, Turk Diinyasi Fakultelerin’de egitim gormektedir. TC Bi§kek Egitim Mii$avirligi 
verilerine gore Kirgizistan’ da egitim goren Tiirk uyruklu vatanda§lann sayilan ve egitim 
gordiikleri egitim kurumlan a§agida bclirti lmi^tir. 

Atatiirk Alatoo Universitesi 1996 yilmdan bu yana Bi§kek §ehrinde faaliyet gostermektedir. 
Biinycsindc miihcndislik, iktisadi idari bilimler, fen-edebiyat ve egitim fakiiltesi bulunduran 
iinivcrsitc Ingilizce egitim vermektedir. 2009- 2010 ogretim yili itibanyla ogrenci sayisi 2000 ’e 
ula§mi§tir. Ogrencilerin %70’i Kirgizistan digerleri ise 14 ayri iilkcdcndir 1 . 

Tablo 4 . Kirgizistan’da Yiiksek Ogrenim Goren Tiirk Uyruklu Ogrencilerin Egitim Kurumlanna Gore 
Dagilimlan 



Universite 


Sayi 


ALATOO UNiVERSiTESi 


82 


BATKEN ONiVERSiTESi 


4 


BGU ONiVERSiTESi 


35 


CELALABAD ONiVERSiTESi 


39 


QOY ONiVERSiTESi 


3 


ARABAYEV ONiVERSiTESi 


2 


iLiMLERAKADEMiSi 


2 


iKTiSAT VE GiRi§iMCiLiK ONiVERSiTESi 


246 


ISIKGOL ONiVERSiTESi 


10 


SLAV-RUS ONiVERSiTESi 


4 


KIRGIZ-OZBEK ONiVERSiTESi 


2 


NARIN DEVLET ONiVERSiTESi 


10 


0§ DEVLET ONiVERSiTESi 


94 


TALAS ONiVERSiTESi 


5 


TIP AKADEMiSi 


4 


TURiZM ONiVERSiTESi 


11 


ULUSLARARASI ONiVERSiTE 


4 


BALASAGUN MiLLi ONiVERSiTESi 


102 



Kaynak: TC. Bi§kek Egitim Mii§avirligi 



B) Tiirkiye Cumhuriyeti Devletinin Kirgizistan’a Verdigi Egitim Destegi Kapsaminda 
Kirgizistan’da \9t1g1 Egitim Kurumlari 

Tiirkiye Cumhuriyeti Milli Egitim Bakanligi tarafmdan Kirgizistan’ da a 9 ilan, Tiirk 9 e ve 
iicretsiz ogretim veren okullarm adlan ve bu okullardaki ogrenci sayilan uyruklarma gore 
a§agida belirtilmi§tir; 



1 Bu konuda Atatiirk Alatoo Universitesi Rektorii Prof. Dr. Erol ORAL ile Yanki Siyasi-Aktiiel dergisinde 
Aralik 2009. sayi: 1069 yapilan derginin 01.12.2009 tarihli sayisinda yayimlanan gorii^meden 
faydalamlmi§tir. 






Hayati BE§lRLl 135 



-Bi§kek-Turk ilkogretim Okulu: 290 ki§i (T.C. uyruklu) 

-Kirgiz-Tiirk Anadolu Kiz Meslek Lisesi: 173 ki§i (Kirgizistan uyruklu) 

-Kirgiz-Tiirk Anadolu Lisesi Tihd^e 142 Kirgizistan uyruklu, 31 T.C. uyruklu 
-Tiirkiye TMo^esi Egitim Ogretim Merkezi (TOMER) 590 Kirgizistan uyruklu 

Bi§kek-Tiirk ilkogretim Okulu’nda ogrencinin T.C. niifus ciizdanma sahip olmasi 
zorunlulugu vardir. Kirgiz-Tiirk Anadolu Kiz Meslek Lisesi’ne ogrenciler smavla almmaktadir. 
Egitim siiresi hazirlik dahil dort yildir. Kirgiz-Tiirk Anadolu Lisesi’ne ogrenciler smavla 
almmaktadir. Turk ogrenciler i9in Tiirkiye’deki Anadolu Lisesi smavlarma denk bir smav 
yapilmakta, ancak smavda ba§anh olamayan ogrenciler de okula kaydedilmektedir. Bu 
ogrencilere Tiirkiye’ye nakillerinde Anadolu Lisesi yerine, normal lise diplomasi verilmektedir. 
Egitim suresi, hazirlik dahil dort yildir. 

Tiirkiye’nin Kirgizistan’daki en onemli yatmmlanndan birini Kirgizistan-Tiirkiye Manas 
Universitesi olu§turmaktadir. Kirgizistan-Tiirkiye Manas Universitesi 30 Eyliil 1995 tarihinde 
izmir'de imzalanan "Turkiye Cumhuriyeti ile Kirgizistan Cumhuriyeti hiikiimeti arasinda 
Kirgizistan'in ba§kenti Bi§kek §ehrinde Kirgizistan-Tiirkiye Manas Universitesi kurulmasina dair 
anla§ma" nm her iki dike yetkili makamlannca onaylanmasma miiteakip 1997-1998 ogretim 
yilmda ogretime ba§lami§tir. Universite Kirgizistan uyruklu ogrencileri kendi Ogrenci Se9me ve 
Yerle§tirme Merkezi’nce yaptigi smavla, Turk ogrencileri ise Turkiye Cumhuriyeti Ogrenci 
Se9me ve Yerle§tirme Merkezi’nce yapilan Ogrenci Se9me Smavi ile, diger Turk ve akraba 
topluluklanna mensup ogrencileri ise yine Turkiye Cumhuriyeti Ogrenci Se9me ve Yerle§tirme 
Merkezi’nce yapilan TCS (Turk Cumhuriyetleri Sinavi) ile almaktadir. Universite biinyesinde 
sekiz Fakulte, dort Yiiksekokul, iki Meslek Yiiksekokulu bulunmaktadir. Toplam 3018 ogrencisi 
bulunan iiniversitenin 2480 ogrencisi Kirgizistan uyruklu, 344’ii Turkiye uyruklu ogrencilerden 
olu§maktadir. 194 ogrenci ise farkli uyruklardandir. Bunlardan 2 ki§i Afganistan, 28 ki§i (^in, 1 
ki§i Gurcistan, 3 ki§i Iran, 1 ki§i Kosova, 27 ki§i Mogolistan, 37 ki§i Ozbekistan, 46 ki§i Rusya, 
1 1 ki§i Tacikistan, 18 ki§i Turkmenistan ve bir ki§i ise Ukrayna vatanda§idir. 



C) Tiirkiye Kaynakli Sivil Toplum Kuriiliislarmm Vakiflar, Dernekler- Kirgizistan’daki 
Egitim Faaliyetleri 

Turkiye kaynakli Sivil Toplum Kurulu§larmm Kirgizistan’daki egitim faaliyetlerinin i9inde 
Turk Dunyasi Ara§tirmalan Vakfi’na bagli Turk Dunyasi Fakulteleri olduk9a onemlidir. 
Fakulteler, Turk Dunyasi Ara§tirmalan Vakfi Ba§kam Prof.Dr. Turan YAZGAN 1993 yilmda 
Celalabat-Kirgizistan Valiligi ile imzaladigi anla§ma kapsammda Kommersiyalik Enstitusu 9atisi 
altmda ilk olarak Turk Dunyasi Celalabat I§letme Fakultesi kurulmasi ile temellenmi§tir. Halen 
Kirgizistan’in Giiney kesiminde yer alan Celalabat kentinde Turk Dunyasi Celalabat kjlctmc 
Fakultesinde (I§letme Bolumu, Uluslararasi Ili§kiler Bolumu) ve Turk Dunyasi Celalabat Sosyal 
Bilimler ve Egitim Fakultesinde (Turk Dili ve Edebiyati Bolumu, Tarih Bolumu) olmak uzere 
toplam 515 ogrenci (246 ki§i Turkiye uyruklu, 228 ki§i Kirgizistan uyruklu ve 41 ki§i diger Turk 
ve akraba toplulan) ile ogretimine devam etmektedir. Fakultelerde egitim-ogretim Turkiye 
Turk9esi ile yapilmaktadir. Bunun yamnda vakfa bagli “Turk Dunyasi Kultiir Merkezi” 
bunyesinde Celalabat ve 9evresinde halka yonelik “Turkiye Turk9esi” kurslan da 
yurutulmektedir 2 . Bugun Ba§ta Kirgizistan olmak uzere, Turkiye, Ozbekistan, Kazakistan, 
Azerbaycan, Turkmenistan, Tataristan, Hakasya, Altay, Makedonya, Tuva, Gurcistan, Tacikistan, 
Afganistan, Suriye ve daha bir9ok yerden ogrencisi bulunmaktadir. Turk Dunyasi Fakulteleri’nin 
mezunlarmm bir kismi kendi ulkelerine donup onemli vazifeler ustlenirken diger bir kismi da 
vakif araciligiyla Turkiye’de yuksek lisans ve doktora egitimlerini yapmaktadirlar. 



Bu konuda www.turan.org adresinden ayrmtili bilgilere ve gorsel verilere ula§ilabilir. 




136 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Kirgizistan’da din adami yeti§tiren 0§ ilahiyat Fakultesi, Turkiye Diyanet I§leri Ba§kanhgma 
bagli Turkiye Diyanet Vakfi ile 0§ Devlet Universitesi arasmda 17.11.1993 tarihinde imzalanan 
protokol ile 1993-1994 egitim-ogretim doneminde itibaren ogrenci almaya ba§lami§tir. Fakulte 
03.05.2010 tarihi itibariyla toplam 336 mezun vermi§tir. Be§ yil egitim veren fakultenin hazirlik 
simfi ogrencileri ogrenimlerini Turkiye’de (Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesinde) 
gormektedir. Halen 199 ogrencinin lisans egitim gordugb fakultede, 29 ogrenci lisansbstu 
ogrenimi gormektedir. Mezunlardan 2008-2009 ogretim yili itibanyla 13 ogrenci Ankara 
Universitesi Ilahiyat Fakultesinde doktorasmi tamamlayarak Kirgizistan’a d6nmb§tur. 

Ba§ka bir ilahiyat fakultesi de Mahmut Hiidai Vakfi ile 0§ Devlet Universitesi arasmdaki 
protokollerle ogretim gosteren Ara§an Ilahiyat Fakultesidir. Ara§an ilahiyat Fakultesi Bi§kek- 
A racin’ da faaliyet gostermektedir. 

D) Turk Giri§imcilerin Kirgizistan’da Kurdugu Egitim Kurumlari 

Krrgizistan’da egitim hizmeti veren kurulu§lar i9inde en onemlisini “Uluslararasi Sebat 
Egitim Kurumlari” USEK olu§turmaktadir. USEK, 2 Mayis 1992 Yilmda Kirgizistan 
Cumhuriyeti Milli Egitim Bakanhgi ve USEK arasmda yapilan anla§ma 9er9evesinde faaliyetini 
yuriitmektedir. USEK faaliyetini Kirgizistan Cumhuriyeti kanunlanna, anayasasma, 9001k haklan 
hakkmda uluslararasi sozle§me ve KC Adalet Bakanligmda kayitli Tiiziige bagli olarak 
yuriitmektedir. Uluslararasi Sebat Egitim Kurumlanm - 14 Lise, Uluslararasi “Ataturk-Alatoo 
Universitesi”, Uluslararasi “Silk Road” Okulu, “Secom” Dil, Bilgisayar Merkezi ve 0§, Bi§kek 
§ehirlerinde ogrenci yurtlan ile hizmet vermektedir. Ba§kent Bi§kek'in yam sira 0§, Celalabat, 
Nann, Isikgol ve Talas §ehirlerinde de faaliyetlerini surdiiren Sebat Egitim Kurumlari toplam 
6098 ogrenciyi bunyesinde barmdirmaktadir. 

2) Turkiye ve Kirgizistan iii$kilerinde Egitim Kurulu^Iarimn Sosyo-Kiiltiirel ve Ekonomik 
F onksiyonlari itibariyla Degerlendirilmesi 

Turkiye ile Kirgizistan arasmdaki ekonomik sosyal ve siyasal ili§kiler Kirgizistan’m 
bagimsizligim ilan ettigi tarihten itibaren yogun bir §ekilde devam etmektedir. Turkiye, 16 Aralik 
1991 tarihinde Kirgiz Cumhuriyeti’nin bagimsizligim tamyan ilk dike olmu§ ve iki dike arasmda 
29 Ocak 1992 tarihinde diplomatik ili§kiler tesis edilmi§tir. Kirgizistan ve Turkiye arasmda 1992 
tarihli “Yatinmlarin Kar§ihkli Te§viki ve Korunmasi Anla§masi”, 1997 tarihli “Gdmruk Alamnda 
i§birligine ili§kin Mutabakat Muhtrrasi” ve “Ticaret ve Ekonomik I§birligi Anla§masi”, 1999 
tarihli “(^iftc Vergilendirmenin Onlenmesi Anla§masi” ve 2002 tarihli “Uzun Vadeli Ticari ve 
Ekonomik I§birligi Programi” imzalanmak suretiyle ekonomik/ticari ili§kilerin yasal 9er9evesi 
buyuk ol9ude tamamlanmi§tir. 

Kirgiz Cumhuriyeti Milli Istatistik Komitesi verilerine gore Turkiye Kirgizistan’m 
ithalatmda Turkiye sahip oldugu %1,8’lik payla Rusya, (^in Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, 
Ozbekistan ABD, Ukrayna ve Almanya’dan sonra 8’inci siradadrr 3 . Aym verilere gore, Turkiye 
Kirgizistan’m ihracatmda %3,8 payla 7’inci sirada bulunmaktadir. 



T.C. Bi§kek Buyuk Elgiligi, Ticaret Mu§avirligi, Kirgizistan'in Genel Ekonomik Durumu ve Turkiye ile 
Ekonomik-Ticari lli§kileri, Mayis 2009 Raporu 




Hayati BE§lRLl 137 



Tablo 5. Tiirkiye-Kirgizistan Ikili Ticari Veriler 



Yillar 


Ihracat Milyon $ Ithalat Milyon $ Di§ Ticaret 

Milyon $ 


Hacmi Di$ Ticaret Dengesi 
Milyon $ 


1997 


49,6 


7,6 


57,2 


42 


1998 


41,5 


6,8 


48,3 


34,7 


1999 


23 


3 


26 


20 


2000 


21 


2 


23 


19 


2001 


17,3 


6,3 


23,6 


11 


2002 


23,6 


15,7 


39,3 


8 


2003 


40.1 


10.5 


50.6 


29.6 


2004 


72,7 


13,1 


85,8 


59,6 


2005 


88,8 


13,6 


102,4 


75,2 


2006 


130,5 


27,3 


157,8 


103 


2007 


150.6 


30.4 


181.1 


120.1 


2008 


191.6 


47.9 


239.5 


143.7 


2009 


128.8 


23.4 


152.2 


105.4 



Tiirkiye’nin Kirgizistan’la olan ekonomik i li^ki lcrinde Kirgizistan’da halen faaliyet 
gosteren 300 civanndaki Tiirk firmasimn toplam 400 milyon dolan a§an yatmmlan olduk9a 
onemlidir. Kirgizistan’daki Tiirk sermayeli yatmmlar i9ecek, pet perform, biskiivi, §ekerleme, 
9ikolata gibi 9c$itli gida iiriinleri, mobilya, temizlik maddeleri, 9ay, un, tuz, §eker, boya, pvc ve 
plastik boru, yapi malzemeleri iiretimi ile ali§veri§ merkezi i§letmeciligi, market9ilik, bankacilik, 
tekstil iiretimi, matbaa, turizm acenteligi, egitim i§letmeciligi, in§aat gibi 90k 9e§itli alanlan 
kapsamaktadir. Kirgizistan’daki Tiirk firmalan Kirgiz Tiirk Adamian Demegi (KITIAD) adi 
altmda orgiitlii olarak faaliyetlerine devam etmektedirler. 

Tiirk giri§imcilerin bolgedeki yatmmlanm ger9ekle§tirmeleri siirecinde en onemli unsur 
bolgenin ekonomik potansiyeli, imkanlan ve sorunlan hakkmda dam§manlik hizmetlerini saglanmasi 
ve biirokratik siire9lerin takibindeki destek hizmetleri olu§turmaktadrr. Bu kapsamda KtTiAD’m Tiirk 
giri§imcilere verdigi destek onem kazanmaktadrr. Tiirk yatmmlannm ger9ekle§mesinde Kirgiz 
biirokrasisi ile ili§kilerin diizenlenmesi siirecinde yeterli insan giiciiniin saglanmasmda, Tiirkiye’ de 
veya Kirgizistan’daki Tiirk okullannda egitim gormii§ Kirgiz vatanda§lann onemli bir katkisi soz 
konusudur. Tiirkiye’de yiiksek ogrenim gormii§ ve Krrgizistan’ a d6nmii§ bireylere yonelik olarak 
2009 yilmda Krrgizistan’ m Celalabat, 0 §, Nann, Issik Gol ve Karakol §ehirlerinde ger9ekle§tirdigimiz 
saha 9ali§masindan elde edilen veriler de bunu destekler niteliktedir. 

Ger9ekle§tirdigimiz 9ali§mada Tiirkiye’de yiiksek ogrenim goren Kirgizistan 
vatanda§larmm Kirgizistan’daki Tiirk miite§ebbisler i9in onemli bir rol oynadigi goriilmii§tiir. 
Ozel sektorde 9ali§tigmi ifade eden bireylerden % 62 , 8 ’i §imdi veya daha onceden Tiirk 
i§adamlanyla 9ali§tiklanm ifade etmi§lerdir. Daha once veya §imdi Tiirk i§adamlanyla 
9ah§madiklanm ifade edenlerin oram ise % 37 , 2 ’dir. ^ali§anlann Tiirk i§ adamalanm tercih 
etmelerinde onemli bir unsuru ekonomik faktor olu§turmaktadir. Bireylerin Tiirk9eyi ogrenmeleri, 
Krrgizca ve Rus9aya hakim olmalan bolgede i§ yapan Tiirk miite§ebbisler i9in onemlerini 
arttrrmaktadir. 

...Ama Tiirkiye’de egitim alip da iilkeye donenlerin %70’i hayatlarim kurtardi diyebiliriz. 

Bu Turkiye’nin §u an Kirgizistan’da ticaret ili§kileri onemli biliyorsunuz, birgok 
9ali§masindan dolayi bir 90k Tiirkiye ’de mezun olanlarm kendi bran§inda olmasa da Tiirk9e 
i9in kullamldiklanm goriiyomz (Kirgiz, Kamu Gorevlisi, Kadm 14.07.2008 Bi§kek ). 

Arti ben §u anki i§imi Tiirk9e sayesinde buldum. Tiirk9e bilmeseydim i§ bulamazdim. 

Bulurdum da bu kadar yiiksek maa§la bulamazdim. Krrgizistan §artlarinda 300 dolar iyi bir 

maay En azindan bir ay kamimzi rahat doyurabilirsiniz Rusya’dan gelen mii§terilerin 

gezdirilmesinden tut, bilet ayarlamasindan tut, her §eyle komple ilgilendigin i9in ozel 
sektorde sadece sen bu i§i yapacaksin diye bir §ey yok. Rus9a biliyorsan her i§i yapacaksin 





138 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



yani. O yiizden orada yaptigim tiim i§lerin avantajlanm ben burada goriiyorum. Buradaki 
Tiirkler de Rus?ayi iyi bilmiyorlar. Anlamadiklari bazi konular oluyor ya da dani§acaklari 
bazi konular oluyor. Sen hakimsin hem Rusga’ya hem Tiirkge’ye hakimsin. Onlan dogru 
yonlendiriyorsun. Bir i§i dogru yaptmyorsun. Ya da iki kere yaptrrmiyorsun. Dogru zamanda 
dogru yerde dogru terciime ederek dogru tercihlerde bulunulmasim sagliyorsun (Kirgiz, 
Yonetici Asistam 1 Kadm 03.07.2008 Bi§kek) 

Ҥimdi ben burada okumadim, iiniversite egitimini bilmiyorum. Kotiilemek gibi olmasin ya 
da iistte tutmak gibi de olmasin, bildigim tek §ey var: Biz (Turk okullarmda egitim gormii? 
bireyler) daha ?abuk adapte oluyoruz. §artlar ne kadar zor olursa olsun fark etmez biz daha 
9abuk uyum sagliyoruz. Tiirkler igin derler ya leb demeden leblebiyi anliyor. Buradaki 
gengler galiipyorlar, egitim goriiyorlar tabii. Ancak birtakim ileti§im kopuklugu oluyor ya da 
ogretim iiyeleri ile aralarindaki ili§kiyi saglayamiyorlar. Yani biraz giri§imci ruhlu oluyoruz. 

15 sene ya§adiktan sonra Tiirklerin iyi huylarmi, kotii alijkanliklarim ediniyorsun. Buraya 
geldiginde adam sana baktigi zaman konu§tuktan sonra i§ine yarayip yarayamayacagim 
anliyor. §imdi Rusga ve Tiirkge bilen bir surii insan var. Kirgizistan’da okuyup Tiirkge bilen 
bir surii insan var” (Kirgiz i§ kadmi, 03.07.2008: Bi§kek). 

Turk girigimcilerin Turkiye’de egitim almi§ bireyleri tercih etmelerini sebeplerini 
inceledigimizde ise; 

... Dogduklan bolgenin kiiltiiriinii Tiirkiye’den aldiklan kiiltiirle ilerletip, igselle^tirip buradaki 
Turk i§ adamlanmn yolunu agmaktadirlar. Ben bazen duygulanmi net ifade edemem. Burada 
dogmu§ arkada§im benim dii§iincemi, ne demek istedigimi anlamaktadir, ben bu siiregte 
kar§imdaki insanla rahat ileti§im kurabiliyorum. Bu bizim igin onemli, 100 giinde alabileceginiz 
yolu 50 giinde aliyorsunuz. Bu tercihinizi yaparken onemli bir §ey. En biiyiik sebeplerden bir 
tanesi de giiven. insanlar Tiirkiye’deki hizli ya§ami bildikleri igin buradaki insanlar gibi monoton 
ya§amayi benimsemiyorlar. Digerlerinden bir adim ondeler, 90k farklan var. “Ben oradan ekmek 
yiyorum” der. Fazla mesai yapmasi gerekiyorsa yapar. 10 saat mesai yapmasi gerekse yine yapar. 

Yarrna iiriin 9ikmasi mi lazim sabaha kadar benimle beraber 9ali§ir. Ama yerliler i9in saat 17:00 
deyince mesai biter. Ucret verelim desen hayrr istemeyiz derler. Omegin Altin’a tatilini ertele i§ 
var desen erteler. Ancak yerli vatanda§a diyemezsin -Bana ne der. Ona uymak zorundasin (Tiirk 
Ust Diizey yonetici, Erkek, 03.07.2007, Bi§kek). 

Turk9e bilmek aym zamanda Kirgiz vatanda§larmm ulkelerinde daha iyi ya§am 
standartlarmda 9ali§malan i9in onemli bir unsurdur. 

“Arti etkisi var. Ben §u anki i§imi Tiirk9e sayesinde buldum Tiirk9e bilmeseydim i§ 
bulamazdim. Belki bulurdum da bu kadar yiiksek maa§la bulamazdim. Krrgizistan §artlarinda 
300 dolar iyi bir maay En azindan bir ay karmmzi rahat duyurabilirsiniz.” (Kirgiz i§ kadim, 
03.07.2008: Bi ? kek) 



Tablo 6. Bireylerin Turkiye’de Egitim Gormenin Sagladigi Avantajlara Gore Dagilimi 





Cevaplanan 


Durumsal Yiizde 




S 


Yiizde 


N 


i§ ve arkada§ gevresi 


29 


13,9% 


21,6% 


Bilgi birikimi, kaliteli egitim 


21 


10,1% 


15,7% 


Tiirkge bilme 


104 


50,0% 


77,6% 


Olaylara daha farkli baki§ agisiyla bakma, vizyon 


19 


9,1% 


14,2% 


insan ili§kilerinde bagarili olma 


5 


2,4% 


3,7% 


i§ tecriibesi 


16 


7,7% 


11,9% 


Kiiltur ve gorgu 


8 


3,8% 


6,0% 


Dini bilgi 


3 


1,4% 


2,2% 


Politik bilgi 


1 


,5% 


,7% 


Yeni teknolojileri kullanma 


2 


1,0% 


1,5% 


Toplam 


208 


100,0% 


155,2% 




Hayati BE§lRLl 139 



hayatiyla ilgili olarak, ara§tirmaya katilan bireylerden %86,6’si Tiirkiye’de aldigi 
egitimin i§indeki statiisunii elde etmede etkili oldugunu du§unmektedir. Bu verinin, ozel sektorde 
9ali§an, Turk i§adamlariyla 9ali§an bireyler uzerindeki etkisi degerlendirildiginde bulgular 
birbirini desteklemektedir. Bunu destekleyen ba§ka bir gosterge de katilimcilarm %87,9’unun 
Turkiye’de egitim gormelerinin kendileri i9in bir avantaj sagladigim ifade etmesidir. Bu avantajm 
ne oldugu sorusuna verilen cevaplarda ise a§agidaki tablodan goriilebilecegi gibi %50’si dil 
avantaji sagladigim ifade etmi§tir. Turkiye’de egitim gormenin i§ ve arkada§ 9evresi sagladigim 
ifade edenlerin oram %13.9, bilgi birikimi sagladigi ve kaliteli egitim aldigim ifade edenlerin 
oram ise %10.1 olarak gorulmektedir. Bu dagilim tablo 6’da goriilmektedir. 

Sonu9 ve Oneriler 

Egitim amaciyla ger9ekle§tirilen sosyal hareketliligin en onemli sonucu geli§me diizeyleri 
farkli topluklar arasmda bilgi ve teknoloji transferinin saglanmasidir. Bu sonu9 kadar onemli bir 
sonu9ta farkli topluluk fertlerinin birbirlerini tammasimn saglanmasidir. Egitim nedeniyle 
ger9ekle§tirilen hareketlilikler kultiirel temasm saglanmasmda yadsmmayacak kadar onemlidir. 
£unku egitim amaciyla ger9ekle§tirilen hareketlilik, gerek go9 veren dike gerekse go9 alan dike 
a9ismdan nitelikli bireylerin etkile§imde oldugu bir toplulugu ifade etmektedir. Turk toplumunun 
modemle§me surecini de kapsayan, sosyo-kdlturel degi§mesinde yurtdi§ma egitim i9in gonderdigi 
bireylerin onemi a9iktir. Bu kapsamda Turkiye cumhuriyeti Post Sovyet ulkeleri i9in sosyal ve 
ekonomik alanda 9ekim merkezi durumundadrr. Bu durum Turk ve akraba topluklarla olan 
ili§kilerde onemli a9ilimlar saglamaktadir. 

Turkiye’nin yurtdi§mda bulunan ozel ogrencilerin sayisi incelendiginde lisans, yuksek lisans ve 
doktora programlannda toplam 21778 ogrenci soz konusudur. Bunlardan 17373 ki§i lisans 
duzeyinde egitim gordrken 4405 ki§i ise lisansustu duzeyde egitim gormektedir. Yurt di§mda 
burslu olarak bulanan ogrencilerin sayisi ise 1384 ki§idir. 

Krrgizistan’da lisans ve lisansustu olmak uzere toplam 851 ki§i bulunmaktadir. Bunlardan 
820 ki§i lisans duzeyinde egitim gormektedir (www.meb.gov.tr). 

Turkiye ve akraba topluluklar arasmda tesis edilen ili§kileri kapsammda ger9ekle§tirilen 
ogrenci degi§im programlannm asil amaci da bu kdlturel yakmla§manm saglanmasi ve 
temellerinin saglamla§tirilmasidir. Bu kapsamda 1 992 yilmdan itibaren uygulanmakta olan Buyuk 
Ogrenci Projesi de bu ama9 etrafmda dd§unulmelidir. Bu projenin iki amaci bulunmaktadir. 
Bunlardan birincisi yeni kurulan devlet ve topluluklara destek olmak, ihtiyaci olan yeti§mi§ 
i§gdcdnu saglamaktir. Projenin ikinci amaci ise ortak degerlerimizi yenileyerek topluluklar 
arasmdaki kayna§mayi tesis etmek Bagimsiz Devletler Topluluguna bagli devlet ve 
topluluklardan yuksek ogrenim gormek i9in Turkiye’ ye gelen ogrencilerdeki Turk Kimligine, 
Turk kdltdrune ve Turk Dunyasma ili§kin tutumlarmda olumlu degi§meler saglamaktir. 
Ger9ekle§tirdigimiz 9ali§mada gerek yuksek ogrenim gormek i9in gerek Kirgizistan’dan 
Ttirkiye’ye gelen ogrencilerin gerekse Turkiye’den Krrgizistan’a giden ogrencilerin iki farkli 
toplumun kayna§masi ve tarihsel baglarm yeniden tesisinde onemli roller ustlendikleri 
g6rdlmd§tur. Turk giri§imcilerin bolgede ger9ekle§tirdikleri faaliyetlerde en onemli yardimcilan 
Turkiye veya Turkiye’nin bolgedeki egitim kurumlarmdan mezun olmu§ bireyler olu§turmaktadrr. 
Bununla beraber Kirgiz uyruklu bireyler ile Turkiye uyruklu bireyler arasmdaki evliliklerin 
yaygmla§masi akrabalik ili§kileri esasmda olu§an saglam ili§kiler i9in onemli bir omektir. 

Tiirk Diyanet Vakfinm, 0§ Devlet Universitesiyle ortak ydrdttdgu Ilahiyat Fakultesi 
bolgenin din adami ihtiyacina cevap vermeye ba§lami§trr ve bu okulun bolgenin dini 
canlanmasmda etkisi olduk9a onemlidir. Bu 9ali§ma, dini algilama bakimmdan Turkiye ve 
Krrgizistan arasmdaki yakmla§mayi daha da arttrrmaktadir. Bu kapsamda bolge halkimn dini 
olumlu algilamalari saglamakta din ve §iddet ili§kilendirmesinin yanli§ligi peki§tirilmektedir. 




140 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Biiyiik Ogrenci Projesi gibi, Turk Diyanet Vakfi, Islam Kalkmma Bankasi gibi 
olu§umlardan da Kirgizistan’dan Tiirkiye’ye ogrenciler getirilmekte ve bu ogrencilerin 
Tiirkiye’deki durumlan ve iilkelerine dondiiklcrindcki durumlan akademik ve sosyo-kiiltiirel 
uyum sure5lerinin takibi gcrgcklc^cmcmcktcdir. Ogrencilerin bursluluk siiresince akademik ve 
sosyo-kultiirel takibi soz konusu kurumlara ve kurulu§lara birakilmakta bu da kar§ila§ilan 
sorunlarda bilgi aktanm siirecini aksatmaktadir. Bunun i9in gerek Tiirkiye’ye egitim amaciyla 
ogrenci getiren kurumlan ve kurulu§lan koordine edecek, gerekse turn burslu ogrenci bilgilerinin 
bir araya getirilecegi bir list olu§uma ihtiya9 soz konusudur. Boyle bir olu§umdan iki temel 
fonksiyonun beklenmesi gereklidir. Bunlardan birincisi Turkiye’ye gelen ogrencilerin Tiirkiye ’de 
kaldiklan siire boyunca akademik ve biirokratik sorunlanna 9ozumler iiretilmesinde 
koordinasyonun tesisi ve bilgi eksikligini ortadan kaldmlmasi ikinci olarak da farkli iilkelerden 
ogrencilerin ulkelerine dondiiklcrindc olu§turacagi sivil toplum kurulu§larmm koordinasyonunu 
saglanmasidrr. Bu siire9te 9ah§mada onemli bir ama9 olan Tiirkiye goniilliisii vatanda§lar tesisi 
baki§ a9isi desteklenmi§ olacak ve gen9 bireyler Turkiye’de ogrenim gorme farkliligim bir vasif 
olarak ulkelerine ta§iyabileceklerdir. 

Kaynak9a 

A9ikalm, A, ve digerleri. (1996) Turkiye’de Yiiksek Ogrenim Goren Turk Cumhuriyetleri 
Ogrencilerinin Sorunlan. Ankara: Pegem Yaymlan. 

Arslan, A. (1994). Turk Cumhuriyetleri ve Turk Topluluklanndan Turkiye’ye Gelen 
Ogrenciler(l 992-1993), Istanbul: Yay Ofset. 

Be§irli, H. (2007). Turkiye’ye Yiiksek Orenim Gormek Amaciyla Gelen Tiirk Cumhuriyetleri ve 
Tiirk Topluluklan Ogrencilerinin Sosyo-Politik Tutumlanna Yonelik Sosyolojik Bir 
Analiz. 1. Uluslararasi Sosyal Bilimciler Kongresi, Kocaeli, cilt 2, 873-899. 

Be§irli, H. (2008). Tiirkiye'ye Yiiksek Ogrenim Gormek L^in Gelen Kirgiz Ogrencilerin 
Ulkelerine Dondiiklerinde Kar§ila§tiklan Sosyo-Kiiltiirel ve Ekonomik Siire9lere Yonelik 
Sosyolojik Tespitler. Tiirk l§birligi ve Kalkmm a Idaresi Ba§kanligi 19m Hazirlanmi§ ve 
Basilmami§ Proje Sonu9 Raporu, Ank ara. 

^aglar, A. (1996).Yeni Bir Go9men Tiirii Tiirk Universitelerinde Yabanci Uyruklu Ogrenci 
Olmak. 4. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Toplum ve Gog, Anka ra. Sosyoloji Demegi 
Yaymlan, 152-162. 

Ertiirk, Y.E. ve digerleri. (1996). Tiirk Cumhuriyetleri Ogrencilerinin Turk Diinyasina Bakiglari. 
Ankara: Siyasal Yay. 

T.C. Milli Egitim Bakanligi, Tiirkiye lie Tiirk Cumhuriyetleri ve Tiirk Topluluklan Arasmda 
Yapilan Anla§malar. Cilt: 1, lli§kiler ve Faaliyetler, Talim ve Terbiye Kurulu Ba§kanhgi 
Tiirk Cumhuriyetleri ve Tiirk Topluluklan Dairesi, Yaym no:l, Ankara 1993. 

Vural, F. Yarman, T. ve Alkan, S. (2009). Biiyiik Ogrenci Projesinin Degerlendirilmesi (1992- 
2008), Milli Egitim Bakanligi Yurt Di§i Egitim Ogretim Genel Miidiirliigii i9in 
hazirlanmi§ rapor. 

Yanki, Siyasi Aktiiel Dergi, Aralik 2009. Sayi: 1069. 
http://yeogm.meb.gov.tr/istatistik/aogrenci.html 

Kaynak kisiler 

Kirgiz, i§ kadim, 03.07.2008, Bi§kek. 

Tiirk, Ust Diizey yonetici, Erkek, 03.07.2007, Bi§kek 
Kirgiz, Yonetici Asistam 1, Kadm, 03.07.2008, Bi§kek 
Kirgiz, Kamu Gorevlisi, Kadm, 14.07.2008, Bi§kek 




GENA TOKMlS MURUZLARlNl 

Yorenin Diliyle §av§atli Bir Halk §airi ve 
Karadeniz Hammlarmin Bozuk Havalan 



Uwe BLASING 



The world is a looking-glass, and gives back to every man the reflection of his 
own face. Frown at it, and it will in turn look sourly upon you; laugh at it and 
with it, and it is a jolly, kind companion ; ... (William Thackeray, Vanity 
Fair). 1 

Tiirkliik ne kadar kadimse,Tiirk insamnin nazim sanatina sevgisi, hayranligi da o kadar 
kadimdir. Yani en eski devirlerden beri destancihk, tiirkuciiluk ve tabii ki §airlik gibi sanat-i latifen in 
ifade tarzlan Turk medeniyetinde 90k ozel bir yer tutup tam bir gelenek haline gelmi§tir. Diinya tarihi 
sahnesine 9ikmalariyla birlikte Tinkler 90k sayida miikemmel edebi eserler yaratip bize miras 
birakmi§ olup giiniimuze dek de bu yolu takip etmektedirler. Ancak bu ince alam yaraticilik giicuyle 
siisleyerek daima zenginle§tiren me§hur iistatlarm birer birer sayilmasi artik rniimkiin degildir. Ustelik 
bu gelenek yiiksek ziimre edebiyatmm me§hur yddizlanyla bitmez, 9iinkii bir atma tiirkiisii, bir mani, 
bir ko§ma olsun Tiirk halkmin dili her anda §airane bir lafa donebilir. Bu 9ali§ma kapsaminda edebi 
hayatm yerle§tigi kav§aklan ve tanmmi§ merkezleri bir yana birakip ta§radaki “miirekkepli” 
faaliyetlere i§ik tutmak istiyorum. Ziyaret edecegimiz yer Tiirkiye’nin en uzak ve en giizel U9larmdan 
birinde kalan, Dogu Karadeniz bolgesinin dagli dereli i9 kesimlerindeki ye§il orman la nmn taze 
serinligine sokularak saklanmi§ olan alimk, sevimh §av§at’tir. 

Doga giizelligi nedeniyle ancak turistik gezinti yahut tatile elveri§li olan boylesi yerler ne 
zaman edebiyat yuvasi olmu§tur? — Hayret edip, — tamam §av§at’ta ogretmenlik yaptigi 
yillarda Fakir Baykurt oranm Efkar TepesVm oykii sahnesi olarak se9mi§tir, ama yerli 
kalemlerden ne beklenir... §airlik mi, §airimsilik mi? — §iiphelenerek kendi kendinize soracak 
olabilirsiniz. Bu sorulara cevap almayi hem de yoresel iistatlarla tam§mayi gerpekten arzu 
ederseniz, ya kendiniz oraya gidip ara§tirm ya kitap ve bilgisayardan buna gore bilgi toplaym. En 
kolayi ise §imdi geriye yaslamp beni dinleyin; buyursunlar, hammlar ve beyler! 

Eger Artvin’i gezecek olursak, yorenin sakinleri hemen saglikh bir gurnr ve rengarenk sozlerle 
kendilerin in fevkalade hiineri ile zekasmi overek, ge9mi§te aralanndan 9ikmi§ olan butiin biiyiiklerin 
isimlerini tek tek saymaya giri^eceklerdir. Ger9ekten ak hmiz i durdurabilecek kadar ilgin9 bu 
hikayeleri dinlemek 90k zevkli bir ugra§tir. Fakat Turkiye’nin him illerini i9eren istatistiklere 
baktigunizda Artvinlilerin egitim seviyesinin diger illere nispetle bir hayli yiiksek oldugunu tespit 
etmemekteyiz. Sakm kimse — ve en ba§ta sevgili Artvinliler olmak iizere — beni yanh§ anlamasinlar. 
Ama insanlarm kendi memleketine, yani dogduklan topraga kar§i boylesi saf ve tatli sevgisi gayet 
tabiidir, zira tam atalannm dedikleri gibi “ Her ku§ kendi yuvasmi begenir .” 2 Yine de bu Artvinhlerin 
bir ozelligi vardir, muhakkak, 9iinku §airlere bakilirken Artvin yoresi ta eskiden beri bayagi zengin, 
verimli bir ortamdir. Bu konuya sahip 9ikan antoloji ile ara§tirmalarin sayisi da az degildir. Kendi 
9ali§mamm kapsaminda aynca Bekir Karadeniz’in ho§9a hazirladigi Artvinli Halk §airleri (AH§) 
admdaki kitabi tavsiye etmek istiyorum. Bekir Bey en tanmmi§ §airleri se9ip her birinin kisa bir 
ozge9mi§ini takdim ettikten sonra eserinden bir9ok numune gostermektedir. Bu eserlerin 90gu 
genellikle daha 90k klasik edebiyatm yiiksek standartlarma dayanmaktadir. 



1 William Makepeace Thackeray (18 Temmuz 1811, Kalkuta - 24 Aralik 1863, London). Hindistan 
dogumlu Ingiliz yazarm en tanmmi§ eseri, ilk kez 1848’de yayimlanan Vanity Fair “kibirlilik pazari” adli 
hicivli romandir. Yukanda gosterilen satirlar Wordsworth Classics, William Thackeray, Vanity Fair, 
1994 baskisindan alinmi§tir (s. 9). Tiirk ge gevirisi GururDiinyasi adi ile yayimlanmi^tir. 

2 Her k.u§ kendi yuvasmi begenir gibi Sap a ta xay kulline muxtat' (Quva§ 9 a), yani ‘Kurbaga da kendi 
golunu over’; bu atasozunun ge^itleri kin bk. Biasing, 1994, no. 1171-1172). 



Orhon Yazitlanmn Bulunu§undan 120 Ytl Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yuzyil konulu 
3. Uluslararast Turkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu, 2010, 141-160 




142 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Her nasil olursa olsun, bugiin omek olarak ismi daha antolojilerde de pek yer almami§ olan 
§avs?atli §air Erdem Uzaklar’m yerel dili kullanarak karaladigi Gena Tokmi? Muruzlarini ‘Yine 
surat asmi§’ admdaki 90k nefis ve tam da yore insanmm safligim, tabiiligini yansitan halk §iirini 
sizlere sunup metnindeki bazi agiz sozciikleri ile bunlarm tarihi i?yiizu iizerinde kisaca durmak 
istiyorum. 3 Fakat bundan once §iiri okumamiz gerekir. 

Gena Tokmi§ MuruzlarM 
Erdem Uzaklar 4 

Sanki Karadeniz’de gemileri batmiy 
Sabah sabah gena tokmisj muruzlarini. 

Sokide mufurlanmij da beyhaber yatmiy 5 
He? bilmiyerim 
neye tokmi§ muruzlarini. 

Ne sorarsan sor asla ses vermiyer. 

Goziine batsan da bir §ey gormiyer. 

Ne tevatur i§dur, akhm ermiyer. 6 
i§te boylesine 
bize tokmi§ muruzlarini. 

Bir tairaynan, bir hersinan iyeri girer. 

Yastugi, minderi tutar yere serer. 

Kedelden kedele bacaglarini gerer. 7 
Goriyersiz ki 
eyce tokmi§ muruzlarini. 

Sobanm oniinde duriyer ktiller. 

He? giilmez konujmaz lal olmi§ diller. 

Bu vazyeta ne der bilmem ki eller? 

Ben ne bilem 
neye tokmi§ muruzlarini. 

Bo?ocuvalar sarmisj her yeri. 8 



3 Butiin agiz sozciiklerini ele alip bimlara ayrmtili 151k tutmak bu ?ali§manm kapsammda murnkun 
olmadigindan az ilerideki notlarda “a?iklamalar” jeklinde bilinmesi gerekli veya faydali olan bazi bilgiler 
verecegim. 

4 Erdem Uzaklar §iirleri‘ nden (bk. EU§). Uzaklar jairin mahlasi, Erdem Beyin ger?ek soyadi ise 
Uzun’dvtr. 08Haber, Artvin ’in Sesi gazetesinin 5 Mart 2009 sayisinda Toplasan Diinyayi Bir Artvin Etmez 
adiyla yikan bir yazida Rasim Yilmaz tarafmdan ‘Sayin Erdem Uzaklar, sizi tamyabilir miyiz, kimdir 
Erdem Uzaklar?’ diye sorulan soruya cevap vererek yazar kendi kendini tamtmaktadrr (bk. AS; Erdem 
Beyin portresi aym siteden almmijtir). 

5 Ayiklamalar: 1. sold (ajagiya bk.); 2. mugurlanmak ‘vucudunu bukulmii? hale getirmek’ <?>, bu sozciik 
mevcut agiz sozluklerinde maalesef hi? ge?memektedir! Ancak Ardahan koyleri ile ilgili olan bazi 
internet sitelerinde mugurlamak (Ge? Koyu-Ardahan) ‘burujturmak’ gosterilmektedir (bk. GKlS), listelik 
kr§. mocurlamak (Baglica -Ardanug — Artvin) ‘bir araya toplayarak buru§turmak, kijkirtmak, ?ok 
kirijtirmak; yogurmak’ (Ozkan, 1994, s. 127a; DS, 9, s. 3207a); 3. beyhaber = bihaber ‘habersiz, bilgisiz; 
habersiz bir bi?imde’ < FARSQA bi-xabar a.m. (Tietze, 2002, s. 338a). FARSQA bi- ‘-siz’ > TURKQE 
bi- ~ (en ziyade agizlarda) bey- (a.y., s. 327b). 

6 A?iklama: tevatur i$ ‘acayip, yaman i§’; kry tavatur (Erzincan) ‘?ok acayip’, tavatir (Malatya) ‘§a§ilacak 
durumda, yaman’ (Sagir, 1995, s. 427a; DS, 12, s. 4743a); yazi dilinde kullamlan tevatur bi?imi ‘bir 
haberin agizdan agiza yayilmasi, yaygin soylenti’ gibi manalari ta^imaktadir (TurkSoz, 2005, s. 1969b). 
< — (FARSQA) ARAPQA tavatur ‘bir haberin agizdan agiza dolajarak yayilmasi’ (Wehr, 1968, s. 930a). 

7 A?iklama: kedel (ajagiya bk.). 

8 A?iklama: bogocuva (ajagiyabk.). 




Uwe B LASING 



143 



Kurtlanmi§ peynir teptugumuz deri. 9 
Kararmi? gozleri kalmami? feri. 10 
Baksana, ne 

fena tokmi§ muruzlarini. 

Ne pileki dayatmi? ne cadi vurmiy 1 1 
Ah§ama kadar dodopal gibi durmiy 12 
Kafasinda kim biliir neler da kurmi§? 
Anasigile gedememi§ 
diye tokmi§ muruzlarini. 

$al<;okadan yamaluhlar sokiilmiy 13 
Kedellerden hali kilim tokilmiy 
Geconun dibine 9okmi§ bukulmi?. 14 
Aleme ibretluga, bir 
koye t6kmi§ muruzlarini. 

Bir tiknam tohunsan elletmiyer. 15 
Sohulsan usulca, yoh belletmiyer. 16 
Pirtikleniyer bir soyletmiyer. 17 
Anla§iliyer ki her 
§eye tokmi§ muruzlarini. 

Her gun tana tolugi kayiran ben. 18 
Her gun oduni girayi yaran ben. 

Her gun falayi nekeri kiran ben. 19 



9 Agiklamalar: 1. tepmek (U §hum- Yusufeli — Artvin) ‘sikica doldurmak, sikijtirmak’ (Turan, 2006, s. 282); 
2. deri burada ‘gon ve bundan yapilmi§ peynir tulumu’ anlammdadir. 

10 A9iklama: fer ‘parlakhk, aydinlik’ < FARSQA far a.m. (TurkSoz, 2005, s. 689b; Tietze, 2009, s. 44a). 

11 A9iklamalar: 1. pileki ‘rmsir ekmegi pi§irilen, toprak ya da tartan yapilmi§ yuvarlak tepsi gibi kap’ (DS, 
9, ss. 3452-3453), 2. cadi ‘rmsir unundan sa9ta pi§irilen mayasiz 9orek’ vs. (ayrintili bilgi i9in bk.: 
Biasing, 2005, ss. 73-79). 

12 A9iklama: dodopal (ajagiya bk.). 

13 A9iklamalar: §algoka ayrica Artvin yoresinde erkekler i9in bir tur ‘takim elbisesi’dir. If oka (~ guka) “kuy 
denen yerli tezgahlarda tamami yun dokumadan yapilan yakasiz, onde ilik-dugme bulimmayan ve 
9aprazlama birbirinin usttine a§an etekleri ozel olarak yapilmi§ ve eteklerin on kisimlanna baglanmi§ 
kaytanlarla bele sikilan ... bir list beden giysidir”. §al ise bir §alvardir. iki giyim par9asi “yerli olarak 
uretilen ve adma ‘§al’ denen” yun dokumadan yapilrr (Tokdemir, 1993, ss. 228-229). 

14 A9iklama: gego (§av§at — Artvin) ‘ah§ap evlerde duvarlarin 9ikintisi’ (Polat, 2000, s. 156) ~ geco ‘ahir 
ile yanyana binamn alt katinda buliman ‘alt evler’deki yaka tahtalarmin di§ta kalan 20-25 cm.lik kafalar’ 
(Tokdemir, 1993, s. 49 ve kroki, s. 51). 

15 A9iklama: bir tiknam, kr§. bir tikna {§av§at — Artvin) ‘bir par9a, azicik, biraz’ (DS, 2, s. 687a). 

16 A9iklama: sohulmak (U§hum -Yusufeli — Artvin) = sokulmak ‘yakla§mak, yana§mak’ (Turan, 2006, s. 
275). 

17 A9iklama: pirtiklenmek = pirtiklanmak {§av§at — Artvin) ‘debelenmek, aniden si9ramak, yerinde 
duramamak’ (§CSoz). 

18 A9iklamalar: 1. tana ‘dana, buzagi’, toluk (Elazig, Sivas) ‘koyun ve ke9i yavrusu’, fakat ikili sozcuk 
olarak, yani tana tuloh §eklinde (Ufaum- Yusufeli — Artvin) ‘9oluk 9oeuk takimi; ayak takmu’ (Turan, 
2006, s. 285); 2. kayirmak ‘koruyarak ba§anm saglamak, elinden tutmak, himmet etmek’, (halk dilinde) 
‘korumak, merak etmek’ (TurkSoz, 2005, s. 1116a; DS, 8, s. 2701a). 

19 A9iklamalar: 1. gala ~ cala (Karadeniz, Kuzey Anadolu) ‘hayvanlara yedirilen tahil sap lari, misrr 
ko9am’ (DS, 3, s. 1047a; Ozkan, 1994, s. 104b; Tietze, 2002, s. 468b), gala {§av§at — Artvin) ‘ko9am 
ayrilrm§ ya§li misir bitkisi’, yemegin tatsiz tuzsuz oldugunu belirtmek i9in de ‘9ala gibi yemek’ degimi 




144 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Hal boyle boyleyken 
gene tokmi§ muruzlarini. 

Satip kurtulasin mal degil ki... 

Bu kabullanacah bir hal degil ki... 

Verip sormiyasm bir nal degil ki... 

Allahisen agnadiz mi 20 
neye tokmi§ muruzlarini? 

Evet, herkesin bundan bir §eyler kavrami§ olduguna eminim, fakat §iiri tamamen anlayabilmek 
i9in metinde ge?en, mutlaka bilemediginiz bazi sozcuklere bakmak faydali olur. Bilemedigimiz 
sozciikler ... vallahi, ne demektir? Bu §iir Tiirk9e degil midir? Tiirk9edir, haklismiz, §iirin dili 
Tiirk9edir! Ama buna ragmen daha M9 duymadigimz bazi kelimelerle kar§i kar§iya bulunmaktasmiz, 
degil mi? Yani, muruzlarini t6kmii§ bizim bu nazik hammcagiz bacaklarmi bedel’ den kedel’e gerse, ne 
yapar acaba? Ya siz W9 her yeri sarmi§ bogocuva’ larm umurunda olmayan, neker’i de kirmayan bir 
dodopal gibi oldunuz mu? Tahmin etmiyorum, bu sozcuklerin — aktif olsun, pasif olsun — kendi soz 
varhgimzm bir par9asi olmasi M9 de olasi degildir, ancak ... Artvinli ya da ... Gurcii olursamz ... 
Demek, §iir Tiirk9edir, fakat bazi sozcuklerin kokeni Giirciicedir, zira yorenin bugiinku Tiirk 
kultiiriinun dibinde uyuyan 90k eski bir Gurcii ge9mi§i vardir. Asirlarca siiren bu tarihten canli miras 
kalan simgeler yoredeki toplumun hemen hemen her alamnda az 90k devam edip de — omegin bunun 
sirasma giren bazi sozciiklerimiz gibi — derhal “yabancf’nm goziine batarak d ik k a tini 9ekmektedir. 
Bu olaganiistii ilgin9 medeniyetler kayna§masma parlak temsilcilik eden dort kelimenin oniinii 
arkasim §imdi birlikte daha ayrintilica inceleyecegiz. 

1. Ba§lamak i9in biz de bacaklanmizi kedelden kedele rahat rahat gerip de artik kedel’ in ne 
oldugunu ve hangi kokene dayandigmi ogrenelim: 

kedel (Maden Koyii -Artvin Merkez ) ‘siriklarla yapilan da min ko§esi’, ya da ‘yan duvarlar 
yerine ge9en agaplar’ ~ gedel (Ersis -Yusufeli) ‘birbirinin iizerine konulan merteklerin di§arda 
kalan u9lan’ hem de §av§at yoresinde gedel ‘tahta duvar’a, daha dogrusu ‘ah§ap evlerin duvarma 
verilen bir ad’dir (Ilker, 1992, ss. 138a, 324a; Ilker, 1989, ss. 172, 311b; DS, 6, 1965b; §YDK; 
Polat, 2000, s. 155; KAS, 1, s. 412b). 

Bu b^imler GURCUCE kedel-i ( kedl-isa ) ‘duvar’ terimini yansitmaktadir (KEGL, 4, kol. 
1120-1121; Tschenkeli, s. 562b). Bunun ilk izlerini Kitab-i Mukaddes’in Eski Gurciice 
terciimelerinde bulmaktayiz, mesela (4. [2.] Krallar 20, 2; Oski terciimesi): 21 miikcia ezekia pin 
twisi kedlad ... (Sardshweladse & Fahnrich, 2005, s. 558a) = (Septuaginta): Kai aimatpevjiav 
’E^SKiac; to itpoacmtov autou npoq tov toiyov ... ‘Esekiya yuzunii duvara pevirdi ...’. Biinyesine 
bakildiginda sozciigiin ANA-KARTVELCE *kad- (‘in§a etmek, dikmek’) kokiinden tiireyen *kad-el- 
(gerileyici benze§me §artiyle — > ked-el-) sifat-fiili oldugu anla§ilmaktadir (daha ayrintili bilgi 
ipinbk.: Fahnrich, 2007, s. 217; Klimov, 1998, ss. 87-88) 22 



knllamlir (Polat, 2000, s. 153) = GURCUCE cal a ‘saman, kami§’ (bk. 3angi 3 e (1980, ss. 101-102); 2. 
neker (a§agiya bk.). 

20 Apiklamalar: agnadiz ‘anladimz’ = agnamak ‘anlamak’ (Ozkan, 1994, s. 97b; DS, 1, s. 107b) + gepmij 
zaman eki (yoresel) -diz ‘-dmiz’; kry (yoresiyle §av§at — Artvin) ohudiz ‘okudimuz’, ekdiz ‘ektiniz’ vs. 
(Polat, 2000, s. 82) ve (U§hum- Yusufeli — ^Artvin) bilduz ‘bildiniz’ ettuz ‘ettiniz’ vs. (Turan, 2006, s. 86). 

21 Kitab-i Mukaddes’in bu tercumesi 978 senesinde me§hur Oski (Ojvank) manastinnda tamamlanmi§tir. 
Tortum vadisinde bulunmakta olan bu manastirin kilisesi de eski Gurcu kulturunun Turkiye topraklarinda 
miras biraktigi bir parpadir (bk. Djobadze, 1992, ss. 141 ve ‘plate’, 1 19-189). 

22 Tiirkpe bipimlerde meydana gelen k~ g degi§imi Gurcuce (ve diger Kafkas dilleri) ipin 90k tipik olan 
patlayici girtlak unsuze (ejective k) baglidir. 




Uwe B LASING 



145 



Yorenin giinliik Tiirk9esine tam olarak yerle§mi§ olan bu terim aynca folklorda da olduk9a 
yaygmdir; bunu ispatlayan bir iki omek daha gostermek miimkiindiir. 

a) Yoresel bir mani: 

Gedela asdim kilimi 
Kaynaya geKsrn dilini 
Egar dilini geKmassa 
Kagar gedar gelini 

(Polat, 2000, s. 147) 

b) Yayla gelinleri yayla kizlari adli halk tiirkiisii: 

Aynasi elinde sabah siislenir 
Kedelden kedele bakip seslenir 
Sanmiyasiz deli goniil uslamr 
Yayla gelinleri yayla kizlari 
Acep gekilir mi ctimle nazlan 

(Soz ile muzik: Rasim Yilmaz; bk. AYBN) 

2. Pekala, ah§ap evimizin sadece kedellerini degil, her tarafmi saran ve dolayisiyla biitiin 
titiz ev hanimlarmm bir numarali dii§mam sayilan bogocuva , lara baktigimizda §u geni§ 9e§itler 
agi elde edilir: 

bocacuva (§av§at) ‘oriimcek agi’, bogocova (§av?at) hem de bococu ( Ardanug ), bogoga 
(Artvin) ‘oriimcek’, bogog ‘oriimcek agi’ ve bocicav (Ortakoy-Merkez), bococa (Narhk-Yusufeli), 
bogagav ( Ortakoy-Merkez ), bogigva (Boyah— Yusufeli), bogoca ( Yusufeli — Artvin) ‘oriimcek’ (DS, 2, 
ss. 715b, 717a; Tokdemir, 1993, ss. 573, 631b; Ozkan, 1994, s. 103a; Artvinli, 2007). 23 

Eklembacakli bu ha§arat ordusunun kaynagi aynca Giirciicenin Giiney-Bati agizlannda 
goriinen bococava ( Imerxeuli ), bococua ( Mesxuri ) ve bococvav-i ( Acaruli , Imerxeuli ) gibi 
bi9imlerdir (bk. Marr, 1911, s. 82a; Putkara3e, 1993, s. 402b; Nizara3e, 1971, s. 112a; Ylonti, 
1984, s. 85b). Edebi dilde ise bunlarm yerine GURCUCE babacua ‘oriimcek’ ge9mektedir 
(Tschenkeli, s. 57a; KEGL, 1, kol. 940). Tarihi sesbilgisi kurallarma gore bunun e§i sayilan 
LAZCA bobo(n)cva (‘bocek’) (Cikobava, 1938, s. 112) ile birlikte Giirciice bi9imin temelinin iki 
leksik oge ihtiva eden bile§ik bir sozciik oldugu bellidir. Ilk kisimlar, yani GURCUCE bab-a- ve 
LAZCA bob-o- umumi olarak SVANCA mey-bab-il (‘oriimcek’) admda gepen bab- ile birlikte ANA- 
KARTVELCE *bab- kokiine baglanmaktadrr; 24 ikinci ogeyi ‘kii9iik bocek, tirtil’ gibi manalan 
ta§iyan GURCUCE cua (Tschenkeli, s. 2276a), LAZCA -(n)cva te§kil etmektedir (Fahnrich, 2007, ss. 
4344). GURCUCE babacua oriimcek ismini gosteren en eski kaynak Sulhan Saba Orbeliani’nin 
18. yiizyilin ba§inda tamamlanan Leksikoni kartuli adindaki lugatidir (1, s. 85b); 25 iistelik kry: 
baba-cwa “nayK, l’araignee” (Cubinasvili, 1840, s. 44b) 26 

Bococua (~ bococava, bococvav-i ) ile babacua b^imleri arasmdaki ili§ki bilhassa bunlarm 
ilk ogesindeki c : b tutmazligindan dogan zorluk dolayisiyla tam belli degildir. Boylesi b > c 
ge9i§mesi Giirciicede normal §artlar altmda miimkiin olmadigi i9in hadisenin belki gerileyici bir 
benze§menin sonucu olarak degerlendirilmesi dii§iiniilebilir (i§te: c-c < b-c). Aym zamanda bu 
bi9imlerin — a yerine o gostermelerinden dolayi — “Zancala§tinlmi§” olmalan da gerekir, 



23 Ustelik kry: (Zeyti nl W-Merkez) bogogvi ‘tirtil’ ve bogogvi ‘bocek’ (Artvinli, ay.). 

24 ANA KARTVELCE *a: = GURCUCE a, ZANCA (Lazca ile Megrelce) o, SVANCA a. 

25 Babacua’ nm ‘Tiirkge’ tercumesi olarak Orbeliani (2, s. 482b) ( oromcak ) sozunu gostermektedir 

= TURKQE oriimcek (TurkSoz, 2005, s. 1550a). 

26 Eski Gurcucede orumcek adi olarak yalmz dedazardli gegmektedir (Sardshweladse & Fahnrich, 2005, s. 
405a). Bunun da geg bir torununu yerel Tiirkgede bulmaktayiz: dedezal (Yagcilar -Yusufeli — ^Artvin) 
‘orumcek’ (Artvinli, 2007). 




146 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



demek Giirciicede ge?mekle birlikte bunlar LAZCA bobo(n)cva bi?imine daha yakin 
dii§mektedirler. Zancala§ma zaten Giirciicenin Bati agizlanmn bir ozelligi sayilmaktadir. 

3. Titiz ev hanimlarmm ba§ belasi olan bogocuva’ larmi terk etmek iizere bunlan silmeyen 
ve bu nedenle hi? bir kaynanamn hosjlanmadigi dodopal' a geselim. 

Bu ifadeden kolaylikla anla§ildigi gibi dodopal ( §av?at ) ‘gelin’ ve aynca “ata binmi§ valali 
(duvakh) gelin” demektir. Bunun yam srra terimi ‘yaylalarda ya§lilarm fareye, zararmdan 
korunacaklarma inanarak verdikleri ad’ olarak, veya daha diizcesi, tabu sozciigii gorevinde de 
gormekteyiz (Polat, 2000, s. 154; DS, 4, s. 1534b). 27 

Adm dolaysiz ?iki§ noktasi Giirciicenin Meshur ve Agar agizlannda tespit edilen GURCUCE 
dodopal-i (‘evlendigi giinde gelin’) bi?imidir (Dondua, 1967, s. 370a; Nizara 3 e, 1971, s. 7). 28 
Yazi dilinde bu terimi GURCUCE dedopal-i ‘krali?e; yeni evlenmi§ kadin, gelin’ olarak 
bulmaktayiz (Tschenkeli, s. 301b). 29 Aynca Eski Giirciicede dedupal-i, deupal-i, deopal-i ve 
diopal-i (‘kralice, sahibe’) gibi farkli farkli blinder de ge?mektedir (Abula 3 e, 1973, s. 139b; 
Sardshwelwdse & Fahnrich, 2005, s. 408a); iistelik bk.: Orbeliani (1, s. 213a) und Cubinasvili 
(1840, s. 186a). 

Bi?imsel bakimdan bu terim de bile§ik bir sozciiktiir. Ilk ogesini GURCUCE ded-a ‘anne, 
kadin’, ded-al-i ‘di§i; tavuk’ veya m-ded-r-i ‘di§i’ gibi tiiremelerde ge?en ded- kokii te§kil 
etmektedir (< ANA KARTVELCE *ded- ‘anne’; Fahnrich, 2007, ss. 128-129). tkin ci oge ‘tami, 
hiikumdar, amir, sahip’ anlamlarmi yansitan GURCUCE up-al-i'ddx (Tschenkeli, s. 1419a). Bunun 
kokii olan GURCUCE-ZANCA *up- ‘sahip olmak, elde tutmak’ (Klimov, 1998, s.196; Fahnrich, 
2007, s. 421) bundan ba§ka GURCUCE me-up-e(-j) ~ me-p-e(-j) (‘krai, hiikumdar’) sozciigiinde de 
bulunmaktadir (Abula 3 e, 1973, ss. 234-235; Sardshweladse & Fahnrich, 2005, ss. 659-660; 
Tschenkeli, s. 756-757). 

4 . Artik evden 9 ikip ahira bir inelim. Zira orada baga Tara 30 bagh olan biiyiik ba§ hayvanlar 
gala ile neker ’ in verilmesini sabirsizlikla bekleyerek artik afliktan bagirmaga ba§larlar. 

Qala gibi neker de bir ?e§it hayvan yemidir. §av§at ve Ardanu 9 ’ta ‘me§egillerden sogiit, 
kavak, karaaga?, pelit vb. aga?larm, ki§m hayvanlara yedirilmek i?in saklanan yaprakli dallan’dir 
(DS, 9, s. 3244b; Polat, 2000, s. 161; Ozkan, 1994, s. 128a). 

Bu terimin dolaysiz kaynagi Imerxeuli yore agzinda ‘ki§in hayvanlara yedirilmek iizere 
toplamp saklanan me§e yapraklan’, yazi dilinde ise ‘(ki§in ormandaki hayvanlara yedirilecek) 
taze aga? dali, siirgiin’ gibi manalan ta§iyan GURCUCE neker-V dir (Marr, 1911, s. 83a; Tschenkeli, 
s. 952a). Yapili§ haki min dan bu sozciik biiyiik olasilikla -er- eki (bk. 3orbena3e vd., 1988, s. 151) 
vasitasiyla nek-i (‘budanmi§ asma kiitiigii’) 31 kokiinden tiiremi§ olan bir bifimdir. Eski 



27 Dodopal adi yorenin yer adlanna da kari§mi§tir, kry : Ardanuf’a bagh Torbali Koyu’nde bulunan 
Dodopal Gelin Kayalan ile Dodopal Qermigi (germikms*, ERMENiCE jermuk ‘kaplica’; bk. Dankoff, 
1995, no. 637), Ardahan’in Posof ilfesindeki Dodopal Kalesi (Erim) ya da Yusufeli/Boyahkoy’un 
Dodopalivake adindaki yaylasi (bk. AKT; ArdPos; KAS, 1, s. 332b) vs. Vake sozcugu (< — GURCUCE 
vake ‘duzluk, ova’; Tschenkeli, s. 361a) Artvin bolgesindeki yeradlari arasinda bayagi yaygmdir, kry 
Didvake, Zom(i)vake, Kohvake, Zedvake vs. (Ilker, 1992, ss. 325b, 326a, 116; KAS, 2, s. 1 198a). 

28 Bunun aksine Acaristan’daki Gurculer ‘yeni evlenmi§ kadin, evin gelini’ ifin gelin-i ~ genil-i bifimlerini 
de kul lanmaktadirlar (< TURKQE gelin ; bk.: Nizara 3 e, 1971, s. 145a). 

29 TURKQE dodopal ile GURCUCE dedopali arasindaki baglantiya daha once Venera 3angi3e (1983, s. 
85) kisaca deginmi§tir. 

30 Bk.: Uwe Biasing, Artvin Yoresel Sozliigiinden Ornekler. Bildiri olarak Kasim 2005 senesinde 
Istanbul’daki Orient-Institut der DMG’de sunuhnu^tur. 

31 Ustelik kry: nek- ‘asma kutuklerini iki-u? tomurcuk birakarak budamak’ (Tschenkeli, a.y.). 




Uwe B LASING 



147 



Gurciicede tespit edilmeyen neker-i Sulhan Saba Orbeliani’ye gore (1, s. 585b) ‘bir agacm ki§m 
fikan tomurcugu’dur. 

Neker’ m Artvin’in A§agi ve Yukari Maden koylerindeki hazirlanma tarzlarma dair 90 k 
degerli ve tereffuratli bir bilgiyi Osman Ilker (1989, ss. 259-260 ve 1992, ss. 251-252) 
vermektedir, buna gore: 

“Agustos aymda ye§il yaprakli me§e (peliit) dallan dogranarak bir yere yigilir ve ki§in 
9ekilerek hayvanlara verilen bu yapraga halk ‘neker’ demektedir. Yapraklarm kesilip 
yigilmasina ‘neker kurma’ denir. 

Bunun ifin bir ki§i tahrayi eline alir ve agacm tepesine kadar fikar. 32 Tepeden a§agi 
dogru tahra ile dallan dograyarak dibine ufurur. Hi9 bir dal kalmamak uzere turn dallar kesilir. 

Her iif dort yilda bir dogramldigi i9in dallarin hepsi ayni boyda ve taze olur. Sadece govde ile 
kalin dallar kalir. Budanan agaf yeni banian daha gur surgunler 9ikarip dallanrr yapraklamr. 

Kesilen yaprakli dallar dibinde bir iki ki§i tarafmdan saplann U9lari bir sirada olmak 
uzere ustuste konarak biiyiikfe demetier yapilir ki halk buna ‘kona yapmak’ der. 33 

Ka9 agaf varsa budanmasi tamamlamr ve yapraklar demet halinde toplamr. Sira 
yapraklari istif etmeye gelir. Bimun i9in iki 119 ?atal yiiksek agaflar bulunur. Anca dirgen gibi 
kullamlacak fatal bir dal bulunup duz dirgen yapilir. 

Bir ki§i agaf fatali ustune fikar. Digeri agaf etrafma toplanmi? olan yaprak demetlerini 
dirgen ile kaldirarak agacm ustiindeki ki§iye verir. Yaprak demetleri fatal arasina uygun 
§ekilde konur ve ustune fikip bastir[il]ir. Sira ikinci ufuncu ilah demetier verilir ve demetier 
aym vaziyette list iiste konarak yigilir. Agacm ve fatalimn durumuna gore bir agaca on onbe§ 
arka yaprak yigilabilir. 34 

Yiginin en ustune kalin bir dal uzatilir ve dalm ustunden biri kisa fatal iki iif kazik 
batinlir. Boylece yapraklar bastirilip siki^tirilmij olur. Hem riizgar dagitmaz, hem iyi basilinca 
yaprak ye§il ve gtizel olarak kurur. Kijin hayvanlar i§tahla yerler. Yapragi meralarda yuksege 
yigmak gerekir, yayilan davar yemesin diye. Aksi halde boyle bir mahsur yoksa yaprak yerde 
iki agaf arasina yigilabilecegi gibi yamafta tek agaca yaslandirarak da yigihr. Yine ustune 
kahn agaf veya ta§lar bastinlir. 

Yaprakli agaf ki§inin kendi miilkii ifinde oldugu gibi koye ait meralarda da olabilir. 
Meralar fok oldugundan isteyen istedigi yerde kurabilir.” 

Kurulan ve kuruyan yapraklar ki§ bastirmadan veya kijm at, hayvan veya arka ile fekilip 
fatmalara doldurulur. Kijin zamam gelince hayvanlara verilir. 

§imdiye kadar gozden gefirdigim terimler hep yabanci, daha afikpasi pek de eski 
sayilmayan almtilardir. Bunlardan ba§ka mutlaka duyup tamdigmiz fakat anlammi belki tam net 
olarak fikaramadigmiz Tiirkfe bir sozciik de §iirimizde gefmektedir. Kasdedilen terim seki ~ 
sekii, sekkii, soki, soldi, se&e’dir . 35 Bayagt geni§ anlam fe^itli 1 iginden dolayi seki ’ nin hangi yerde 
hangi mana(lar)da kullamlmt§ olduguna karar vermek bazen epeyce zor olabilir. Bunu aydinlatan 
basit bir omege hemen bakaltm: 

— “Of camm, bo§ ver. Bu herif var ya, bekledim de bekledim, ama bir daha fikmadi, nihayet 
uykum bastirmca yammdaki sekiye rahat rahat uzandim”. 



32 TURKOE (standart dilde) tahra ‘bir tur egri budama bifagi’ (TurkSoz, 2005, s. 1885b), (agizlarda) dehre 
(Ardanug — Artvin) ‘agaf dallarim budamak ve genellikle neker kesmek if in kullamlan agzi egri budama 
baltasi’ (Ozkan, 1994, s. 108a; DS, 4, s. 1329-1330) < — FARSQA dahra “A reaping-sickle, a puming- 
hook” (Steingass, 1957, s. 548b). 

33 Kry: kona {§av§at — Artvin) “neker demeti” (Polat, 2000, s. 159), (Erkinis -Yusufeli — ^Artvin) ‘iki elle 
kavranabilecek kadar olan ot ya da fall firpi baglami’ (DS, 8, s. 2915a) < — GURCUCE kon-a ‘demet, 
baglam, deste’, kon- ‘(demet) baglamak’ (Tschenkeli, s. 610; Sardshweladse & Fahnrich, 2005, s. 573b). 

34 Boylesi bir “neker yigim”na Ardanuf ’ta dip derler (Ozkan, 1994, s. 108b). 

35 Bu bifimlerden seki en yaygin olamdir. Digerleri ise nadir ve ayrica d’luler sadece Artvin yoresinde ve 
sekkii Kerkuk’te, yani Irak Turkmencesinde bulunmaktadir. 




148 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



— “Ne ettin? ... Abicigim, lafini seveyim, manyak herifi siktiret, ama sen, sen ‘algak ayakli, 
arkaliksiz iskemle’ye nasil uzandm? Nasil da rahatmi§ ya! ... Vallahi, ke§ke seni oyle bir g6rmu§ 
olsaydik.” 

— “Aman, kerata, ben ne diyorum, sen ne diyorsun, bacaklari yamuk iskemleyi §imdi 
nereden (jikardin be? Benim bahsetigim, i§te seki, bilmiyor musun?, ‘kerevet, karyola’dir bu”. 

Karagoz ile Hacivat arasindaki bir miinaka§ayi andiran tarzda uydurdugum bu kiigiik 
diyaloga devam ederek sekV nin 

— ‘evlerin onune yazrn oturmak i9in ta§ ve 9amurdan yapilan, yarim metre 
yiiksekliginde set’, 

— ‘topragin kayip akmasmi onlemek i9in 9ekilen duvar’, 

— ‘toprak ustundeki yukseklik, dogal set’. 

— ‘e§ik, ayakkabi 9ikanlan yer’, 

— ‘balkon’, 

— ‘nem yapmamasi i9in sidigi a§agi ge9iren aralikli tahta, ahir do§emesi’, 

— ‘merdiven, merdiven basamagi’, 

— ‘ormanlik, kayalik yerlerde merdiven basamagi bi9iminde duzliik’ 36 

gibi daha 90k manalan ve iistelik de nami Artvin koylerini bile sarmi§ §adan Hamm, 
Tisyar ve Tuzsuz Bekir gibi tipleri de oyunumuzun gidi§atma katsak, ortam tahminimce acayip 
kan§abilir. Her nasil olursa olsun, anladigimiz gibi sozcugiimuz en ba§ta halk dilinde ve yoresel 
alanda ge9tiginden bir “yabanci” i9in anlamindaki ince ayrmtilarm onceden bilinmesi aslmda 
mumkiin degildir. Sadece Artvin yoresinde kalmak iizere orada ge9en bi9im ve anlam 9e§itlerine 
bakildiginda §u tablo ile kar§i kar§iya gelmekteyiz (DS’e gore): 

1. Erkinis-fksw/e/z (seki) ‘evlerin online yazrn oturmak igin ta§ ve 9amurdan yapilan, yarim metre 
yuksekliginde set’, 

2. Ardanug (seki) ‘al9ak ayakli, arkaliksiz iskemle’ 37 

3. Baglica -Ardanug (soldi) ‘al9ak ayakb, arkaliksiz iskemle’, 

4. Baghca-Ardanug (sekii) ‘sedir, kerevet’, 

5. Qavdarb -§av§at (sold) ‘minder, sedir’, 

6. Yavuz-Javfa? (soki) ‘karyola’. 

Anlamdaki farklar, ilk baki§ta ne kadar kii9uk olursa olsun, terimin dogru kavram§i i9in 
azimsanmayacak dercede onem ta§imaktadir. Hir9m Artvinli hammcigimiz mesela ‘9amurdan 
yapilan bir set’ yada bir ‘iskemle’de degil, fakat ‘karyola’ ya da biiyiik bir ‘minder’ lizerinde 
“mu9urlanmi§ da beyhaber yatmi§” durumda bulunmaktadir. 



36 DS (10, ss. 3568-3570, 3573a; 12 ss. 4679-4680) ve ZTS (1976, s. 166). Ustelikkr?. (TurkSoz, 2005, s. 
1723a) “seki (I) is. hlk. 1. Oturmak i9in evlerin onune ta§ ve 9amurdan yapilan set. 2. Oturulacak sedir 
bigiminde ta§ veya set. 3. Toprak ustundeki yukseklik, dogal set, taraga. 4. cog. Akarsularm iki 
yakasmdaki yamaglarda, bazi deniz ve gol kiyilarinda gorulen basamak bigiminde yeryuzu §ekli, set 
tara9a, teras”. 

Kibns’ta ise seki ‘yaya kaldirim’ igin de yayginca kullamlan bir sozcuktur (Hakeri, 2003, ss. 257-258). Bu 
manayi Adana bolgesinde de bulabiliriz. Bu ozel bilgi i?in sevgilili i§ arkada§im, Saym Prof. Dr. Osman 
Fikri Sertkaya’ya jukranlarimi sunarim. 

Aynca Balkan Tiirkgesinde, omegin Dogu Rodop agizlannda yine sekd (‘iskemle’) bigimi de goze 
9arpmaktadir (Mollova, 2003, s. 331). Ustelik kr?.: TURKQE seki — > SIRPfA-HRVATfA secija ‘eski 
evlerin her odasimn duvarmda, pencerenin yamnda bulunan, tahtadan yapilmij olan genellikle bir ya da 
iki ki§ilik bir oturacak, uzerine oturmadan once bir minder yada yun yastigi konur’ (Skaljic, 1978, p. 
553a). 

37 Ibrahim Ethem Ozkan’m topladigi malzemeye gore (1994, s. 132a) Ardanu9’ta seki ‘al9ak ve enli 
yapilmi§ sedir’ dir. 




Uwe B LASING 



149 



Terimin daha once Osmanlicada da oldukga yaygm oldugu Tarama Sozliigii ’nde (TarSoz, 
5, ss. 3372-3373) gosterilen uzun omekler §oleninden anla§ilmaktadir. Buna gore ilk tespitler ta 
15. yiizyila aittir; mesela Ferec ba‘d e?-§idde (1451) adli malum hikaye kitabinda §u alimli 
sahneye §ahit oluruz: 38 

A. (232.a.) (5) ... Halid, miiflislikten evden gikamaz oldu; bir (6) giin gikti gordii bir ‘aU saray, 
altinda bir golgeli suffe var, (7) iizerindeyatti uyudu. Meger bir kenizek tama gikar goriir bir ay (8) 
yuzluyigit sekiide yatmig, hezdr dil ii can(i)la agik olur ... (Tarama SSzlugii’ne gore TDK niishasi, 
sayfa nr (463) = varak 232a). 39 



3\ 

^ Wj & ±y\ Ifi&A \j ^^2. £ \ v 

- . / 1 * % v. . * . * 

Terceme-i ferec ba ‘de 'g-gidde (geviren: Molla Liitfi, Lutf- Allah b. Hasan Tokad) 

TDK Yz. A/64, s. 232a, 5.-8. satir 

B. (206b) (20) ... Elkissa bir giin Halid miiflislikden melul oda-(2l)sindan cikdi 0 : kanda 
varasim bilmez. Biryerde bir sardyDJ gordii, drjinde golgelii sekii [S a K u W] (207a) (l) var. Halid 
yonlub-dururdi 0 , ol makamda yatdi uyidi. Meger kenizek dam iistiine cikar, (2) agaga bakar, 
goriir ki bir ay yiizliiyigit sekiide y atm ig, uyur. Hezdr dil ii camla arja (3) ‘agik olur... (Hazai & 
Tietze, 1, s. 553). 



. bp 1 J 

’ y ' U i}C L t*Xa U^jj bjjjo eLb Lt“ t' 

Lfe» ' oSj^JlisicS U liif 

ijjQjkgi* 

Ferec’ in Torok F.71 no.lu yazmasmdan 
varak 206b, 20.-21 . satir ve varak 207a, 1 .-3. satir 
(tipkibasim, Hazai & Tietze, 2, s. 363-364) 



38 Hikdyet-i si-viisiviim, ez-an Halid ve Yusuf-i Haccam-i Fuziili adtndaki 33 . hikayeden bir parga. Gosterdigim 
ilk omek (A.) Tiirk Dil Kurumu kutuphanesinde bultman bir yazmadan, ikinci omek (B.) Magyar 
Tudomanyos Akademia, yani Macar Bilimler Akademisi’nde saklanan Torok F.71 no.lu nushadan 
almmijttr. Dikkat! TDK’daki nushantn kayit numarast (TarSoz, 1, xxix. sayfada bildirildigi gibi) 
Bill /All degil, fakat Yz. A/64’tiir! Bu degerli bilgi hem de yazmamn 232. sayfasmtn fotografi igin 
Kutiiphane §ube Muduriine, Sayrn Nilberk Bozkurt’a gok minnettarim. 

39 Agtklamalar: elkissa ‘nihayet, sonug olarak, sozunkisast’ = FARSQA al-qigga a.m. (bk.: Tietze, 2002. s. 
1000a); muflislik ‘iflas, batkmhk’ < — ARAPQA muflis ‘batkin’ (Wehr, 1968, s. 649a); melul ‘husunlu’ = 
ARAP£A ma ‘lul ‘hasta’ (Wehr, 1968, s. 569a); kanda ‘nerede, nereye’ (TarSoz, 4, s. 2209); sujfe = 
ARAPQA gujfa(t) ‘tartan gikmti, pervaz’ (Wehr, 1968, s. 469b); kenizek = FARSQA kanizak ‘ktz’ 
(Steingass, 1957, s. 1057a); hezar = FARSQA hazdr ‘bin’ (Steingass, 1957, s. 1497b); diliican = 
FARSCA dil ujdn ‘kalp ve can’ (Steingass, 1957, s. 53 la). 




150 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Terimin kullamlmasi, tabii ki, Tiirkge ve Osmanlica ile bitmez. Diger Turk dillerinde de 
bayagi iz birakmi§tir. 40 

Dolayisiyla hemen tarihi gezintimize devam etmek iizere 14. asra uzamp Tiirklerin 
Memluk devletinde kendi dilini yaymak iizere kaleme aldiklan dil rehberlerini tarayalim (Toparli 
vd„ 2007, s. 231a): 

1. Kitab al-’Idrak li-Lisdn al-’Atrak (20 Ramadan 712 = 19 Ocak 1313) adli eserden bize 
kadar ula§an 119 elyazmasmdan Istanbul’daki Beyazit Devlet Kiitiiphanesi’nde saklanan Veli ed- 
Din 2896 no.lu niishasi olaganiistii geni§ ve zengin ha§iyelere sahip oldugundan 90k ozel bir 
onem ta§imaktadir. 41 Adi ve §am unutulmayan Kilisli Rifat iistadin hazirlayip sonra da arkada§i, 
Velet izbudak’a hediye vermi§ oldugu bu ha§iyelerdeki sozvarligmi hedef alan bir lugatpe nihayet 
Velet bey tarafindan daha da tamamlamp 1936 senesinde El-Idrak Hagiyesi adinda 
yayimlanmi§trr. Buna gore yazmanm 16. yapragmda ge9en sekii “seki - bir ar§m kadar 
yukseltilmi§ bir mahaldir, kapi oniinde bir miktar yiiksek mahal; ahir sekisi - seyisin oturdugu 
yiiksek yer”dir (Izbudak, 1936, s. 40). 

2. Meydanda kalmi§ olan tek elyazmasi Universiteitsbibliotheek Leiden (Warner no. 517), 
yani Leiden Oniversitesi kiitiiphanesinde muhafaza edilen Kitab Targuman Turk f wa-‘Arab f wa- 
MugalT (27 Sa‘ban 743 = 25 Ocak 1343) adli esere gore S a ?K u W° ( sekiiw !?), arap^a al-mastaba 
sozcugiiniin 42 kar§iligidrr: 



3. Kitab Bulga al-Mustaq fi Luga at-Turk wa-l-Qifgaq adli eserde (14. yiizyil) — Kitab 
Targuman’ dan kopyalanarak almmi^asina — §u kayit ge9mektedir: S a ?K u W° (sekiiw) al-mastaba 
(Zaj^czkowski, 1958, s. 45) 43 



40 Umumi olarak bk.: ESTJa (2003, ss. 224-225), Eren (1999, s. 359), Leksika, 1997, ss. 518-519; Doerfer 
(3, no. 1258), Rasanen (1969, s. 408a), Clauson (1972, s. 819a). 

41 Diger iki yazmanm biri Kahire’deki Dar al-Kutub’&a, birisi Istanbul Universitesi Nadir Eserler 
Kutiiphanesi’nde (A rap 9 a Yazmalar No. 3856) muhafaza edilmektedir. 

42 ARAPQA mastaba(t), mistaba(t) ~ mastaba(t), mistaba(t) ‘duvara bitijtirilerek tajtan yapilmij olan geni§ 
sira, mastaba’ (Wehr, 1968, ss. 373a, 467a; Lane, s. 1356c). 

43 Bu eserin tek elyazmasi (Mss. Turcs, Supplement, no. 293) §imdi Paris’teki Bibliotheque Nationale’de 
muhafaza edilmektedir. 




Kitab Targuman ’ in elyazmasmdan varak 6b, 7.-8. satir 
(orijinaldan fotograf) 




9 i , / J / v X V/l* . 

Kitab Bulga, tipkibasim, varak 1 8v, 1 . siitun 2. “dortgen” 
(Zajaczkowski, 1 958, “Planches” s. ■ ■) 




Uwe BLASING 151 



Beklendigi gibi sozciigii Diwan Lugat at-Turk’te de bulmaktayiz. Oradaki kayit aym zamanda 
da bunun en eski kaydidir. Mahmud al-Kasgarf nin agtklamast §oyledir: S a K u W (sekii) - ad- 
dikkatu . 44 







DLT, 547. sahife, 6. s 



Nihayet gagdas? Tiirk dilleri sahasma dondiigumuzde, seki’ye dair §u kapsamli malumat 
elde edilir: 

AZERBAYCANCA siiki 1. ‘kaldmm 2. ‘evin hayati, hamam, kapi yarn gibi yerlerde bulunan 
oturacak’ 3. ‘basamak, e§ik’ 4. ‘podyum’ (ADIL, 2006, 4, s. 76b; AzbR, 3, s. 98b). 

TURKMENCE seki ‘iizerinde oturmak ya yatmak igin gamur, tahta ve kerpig gibi maddelerden 
yapilmi§ olan ozel bir yer’ (TDS, 1962, s. 589a; TkrnR, 1968, s. 571a); 

HORASAN TURK^ESi (Kalat) sdki ‘peyke’ (Tulu, 1989, s. 330) ve (Bojnurdi) sakku ‘taraga’ 
(Bozkurt, 1975, s. 289). 

TATARCA (standart dil) sake (TatR, 1966, s. 498a), (ayrica Ba§kurtistan’daki agizlarda) sike 
‘kerevet’, (Bore agzi/B§k.) buy sike ‘duvar boyunca dar bir sira’ (TTDS, 1969, s. 369) ve (Kazan agzi) sdki 
~ siki (Radloff, 4, kol. 442, 681). 45 

BA§KURT<3A hike (standart dil) ‘kerevet’, (agizlarda) ‘mutfak masasi’, ‘bank’ (BskR, 1958, s. 627a; 
BTDH, 2002, s. 376a). 

KIRGIZCA (standart dil) seki ‘dag etegindeki kiigiik gikinti’, sekice (kiigiiltme) 1. ‘dag etegindeki 
ufacik gikinti’ 2. ‘kerevet’, sekicek ~ (Catkal'skij govor) sbkucbk 1. ‘kuma^tan yapilan asma raf, raf 2. 
‘bahge ya avlularda sicak mevsimde oturmaga ve yatmaga yarayan bir toprak seddi’ (KrgR, 1965, ss. 641a, 
659a; KirgSoz, 1948, s. 643a) 

CUVASCA (standart dil) sak, (agizlarda) saka /saGa/ ‘kerevet; sira, bank’, urld sak ‘kerevet’, varam 
sak ‘giftlik evlerinde bir tur sira’, malti sak ‘giftlik evinin on tarafindaki sira’, sontak sak ‘ocak yaninda 
bulunan bir oturacak’, tarax sak ‘geni§ bir sira tiirii, peyke’ (Asmarin, 11, s. 14-15; CuvR, 1982, s. 339b; 
Fedotov, 2, ss. 5-6) 46 

TUVACA segi (= sen “HaBec”) ‘sagak’ (TuvR, 1968, ss. 370b, 374a): mesela serilig kazaa (aynen: 
“sagakli avlu” =) 47 ‘samanlik, depo’ (capaii) (TuvR, 1955, ss. 355b, 358b). 

UYGURCA stika (Karlukskij podgovor, Niyaskij podgovor ile Kerjskij govor ve Cerijskij govor) 48 
Tsitilmayan yatak yeri’, (standart dil) ‘bahge, avlu ve evlerin online oturmak veya yatmak igin gamur yada 
kerpigten yapilan, ufak bir sed’ (Tenisev, 1990, s. 155; UjgR, 1968, s. 525c), soku (Lobnor §ivesi) ‘kami§ 
kulubelerinde bulunan, lsitilmayan yatak yeri’ (Malov, 1956, s. 163b). 



44 ARAP('A dikka(t) ‘peyke’ (Wehr, 1968, s. 259b), “an elevated place; a flat-topped structure, upon which 
one sits; a kind of wide bench, of stone or brick & c., generally built against a wall” (Lane, s. 899b). 

45 Ustelik bk.: Budagov (1, s. 330b). 

46 ESKI CUVASCA *sdku — > MACARCA szek ‘oturacak, sandalye, peyke’ (bk. Gombocz, 1912, ss. 154, 
161) ve CUVA§QA saka /saGa/ — > QEREMlSQE say a “Brettergerust fur Schober, heidnischer 
Opferaltar, Pritsche” (bk. Doerfer, 3, no. 1258). 

47 TUVACA kazaa ‘avlu, agil, ahir’. 

48 Burada sozii gegen ‘agiz’ ile ‘altagiz’lar Uygurcamn “Juznyj dialekt”ine, demek ki ‘guney jivesi’ne 
aittir. 



152 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



SALARCA szuyu (Lin, 1992, s. 56a) ~ soye, soyz, sogu (sel. Mynta uezda Sjim'xua); sugu, sugii (sel. 
Altijuli uezda Sjim'xua); 3‘iigu, 3‘iigii (sel. Udzirem uezda Sjun'xua) ‘kerpigten yapilan, zsztzlen yatak yeri’ 
(= CINCE K kcingY (Tenisev, 1976, ss. 484, 487, 489, 568). 49 

OZBEKCE (Qamoq agzi) sold ~ (iqon agzi) soki ‘uzerinde oturmak ya da yatmak igin topraktan 
yapilmi? set’ (UXSL, 1971, s. 241). 

KAZAK^A sciki ‘kerevet, karyola’ (QNS, 1992, s. 257b; QTDS, 1969, s. 289). 

KARAKALPAKIA saki ‘sedir’ (ESTJa 2003, ss. 224-225). 

Seki sozciiguniin etimolojisine dair esasli 119 oneri yapilmi§tir. 

1. Sir Gerard Clauson (1972, s. 819a) bunu Fars9adan bir almti olarak belirtmektedir. Bu 
yakla§imm yanli§ olup tam bunun aksine Farsgadaki sozciigiin Tiirkgeden odun^lenmiij oldugu 
Gerhard Doerfer’in Tiirkische und Mongolische Elemente im Neupersischen adindaki 
9ali§masindan anla§ilmaktadir; yani: FARS£A saku < OGUZCA *saku (Doerfer, 3, no., 1258). 
Klasik Fars9a kaynaklarda ge9meyen sozciigiin ilk tespiti ancak 19uncu yiizyila aittir. Ustelik de 
Iran dil ailesinde zaten bunun baglanmasina elveri§li koken bulunmamaktadir. 50 TATICE saku (bk. 
Doerfer, 3, no., 1258) ile KURT^E seko, seku ‘peyke’ (Omar, 1992, s. 556b) gibi b^imler — 
biiyiik olasilikla Fars9adan bagimsiz olan — yerel alintilar olarak degirlendirilmelidir. Dolaysiz 
kaynagi Azerbaycanca ( — > Tatice) ve Tiirk9edir ( — > Kiirt9e). 

2. Gustav John Ramstedt (1949, s. 227) Ana Altaycaya bakarak sozciigiimiiziin Tiirk9e 
bi9imlerini KORECE sjek “mat, matting, seat’, MOGOLCA segli “a hide or something else spread 
out for sitting, or for use in slaughter” ve bazi Tunguz dillerinde ge9en sekte- “to spread out a 
mat”, segle- “to spread out a mat for sleeping or sitting” gibi sozciikler ile bir srraya koymaktadir. 
£ok tarti§ilmi§ olan bu onerinin dogru olmadigmi nihayet yine Gerhard Doerfer a9ik9a gosterdigi 
i9in burada bu konu ile ilgili sorulara bir daha girmege M9 gerek duymuyorum (ayrmtili bilgi i9in 
bk.: Doerfer, 3, no. 1258). 

3. Yine Ana Altaycaya bakarak Sergei Starostin, Anna Dybo ve Oleg Mudrak (EDAL, 2, 
ss. 1246-1247) — yukandakinden tamamen farkli olan — §u modeli onermektedirler: 

a. MANCU sixin “penthouse”, sixaqu “a bar (under threshhold, into which the door heel is 
inserted” — > ANATUNGUZCA *siK- a.m., 

b. HALHA, KALMUKCA vs. seg “tent” — > ANA MOGOLCA *seg a.m., 

c. ESKi JAPONCA sikjimji, ORTA JAPONCA sflrfmi, MODERN JAPONCA (Tokyo agzi) shlkii, 
(Kyoto agzi) shikn, (Kagoshima agzi) shikii “threshhold” — > ANA JAPONCA *sikmi a.m. ve 

d. yukanda gordiigiimiiz Tiirk9e bi9imler esasinda ANA TURKCE *sekii “stone bench, 
pedestal”; 

a., b., c., d. — > ana altayca *sik‘e / *sike “a detail of a house entrance”. 

Kammca bu model de hem bi9imbilimsel hem de anlambilimsel a9idan giivenilir degildir. 
Sadece bu kit malzemeye dayanarak onun dogru olup oladigmi net bir §ekilde ortaya koymak 
zaten mumkiin degildir, yani EDAL’da sunulan bir 90k etimolojik oneri oldugu gibi bu oneri de 
olabilir de, olmayabilir de! 



49 Tenisev’e gore (a.y., s. 484) < QINCE M'fsi zud wei ‘oturacak’. Bence Salarca bigimler de — olabilir 
Qince sozcugun bir yan etkisiyle — nihayet digerlerle karde§ olmali, yani sekii ’ ye baglanmalidir. 

50 Sadece Horasan Turk9esinin Bojnurdi agzmda ve Kerkuk Turk9esinde ge9en sakku, sekkii Fars9adan geri 
alinmi? bir bi9im olabilir, Kalat’taki saki ise diger Turk dillerinde ge9en bi9imlerin arasma girmektedir. 




Uwe B LASING 



153 



Seki' nin yam sira Tiirkiye Turk9esinin agizlannda gepen sek-men ‘sedir, kerevet, ahir ya da 
agillarda 9obamn yatmasi i9in yapdan yiiksek9e yer, yiiksek seki, iki yassi bacakli oturak, tabure, 
merdiven’, sek-meg ‘tarla ve bah9elerdeki basamak bi9iminde duzlukler, kerpi9 ya da aga9 
merdiven, merdiven basamagi, yerden 40-50 cm. yiikseklikte, oturmak, yatmak i9in ta§ ya da 
topraktan yapilan yer’, sek-it-men, sek-mek ‘al9ak ayakli, arkaliksiz iskemle’ ve sek-te ‘al9ak ayakli, 
arkaliksiz iskemle, al9ak, kii9uk sandalye, tezgahta dokuma yapan kimsenin uzerinde oturdugu 
oturak’ (DS, 10, ss. 3568-3569; 12, s. 4679-4680; ZTS, 1976, s. 166) gibib^imlerseAr-’inbutiinbu 
ter im lerin (fiil) kokii olabilecegini telkin etmektedir. 51 Bu 90ziim ne kadar 9ekici goriinurse, o kadar 
da sakincali olur. En ba§ta boylesi tiiremeler — Tiirkiye Tiirk9esinden hari9 — diger Turk dillerinde 
bulunmadigi gibi bu bi9imlere uygun gelen sek- fiil kokii de tespit edilememektedir. Yine de bu 
itirazlara ragmen sek- ogesini kok olarak kabul etsek, sek-i bi9iminin ne olabilecegini de tarti§mak 
gerekir. Bu hususta bunun daha eski tiiriinden, yani sekii' den ba§lamamiz §arttir. Bunu omegin 
kapi/kapu ile bir araya koyunca sekii bi9imi *sek-iig' den olu§mu§ olabilir. Fakat o zaman DTwan 
Lugat at-Turk'te qapug (sayfa 188, 10. satrr) oldugu gibi *sekiig de beklenirdi. Diger tarafta 
Kolemen zamam eserleri olan Kitab Targuman Turk f wa-‘ArabT wa-Mugall ve Kitab Bulga al-Mustdq ft 
Luga at-Turk wa-l-Qifgaq' ta ilgin9 bir kayit ile kar§i kar§iya gelmekteyiz: S a ?K u W°! Goriindiigii gibi 
yazar/miistensih burada vdv’m iizerine bir siikun i§areti koymu§tur. Vav sadece uzunluk i§areti 
olarak kullamlirsa, siikun konmaz (s = ,.u/..u), fakat bu pozisyonda ger9ekten iinsiiz olursa, 
siikun' vm kullanilmasi gayet tabiidir ( ‘3 = ..uvl ..iiv). Bazi ara§trrmacdar (omegin Clauson, 1972, s. 
819a) belki bu siikun' \u vdv’i dikkate almca ,. U W° grubunu uzun iinlii, yani tt olarak peviri 
yazdarmda gostermektedirler; iistelik de kr§. FARS^A saku, KURT^E seku. Fakat bu noktalarin nasil 
yorumlanmasi gerekir? Acaba seki < sekii < sekU < sekiiw < *sek-iig gibi bir geli§me zinciri 
dii§iinebilir mi? Her nasil olursa olsun, §iipheli birka9 bi9ime hem de ciliz bir siikun' a dayanarak bu 
somna kesin karar vermek sadece tehlikeli degil, aym zamanda imkansizdir. 

§imdi, Allah korusun, Karadeniz “zenne’Terinin 52 tdktiikleri muruzlara degil, muruz 
sozciigiiniin kendine bakmamizm sirasi gelmi§tir. 

En ba§ta Artvin-Kars bolgesinde olmak iizere muruz bi9imi, ancak Karadeniz sahih 
boyunca (Samsun’dan Rize’ye) umumiyetle munzur, muncur bi9imleri daha da yaygmdir, kr§.: 53 

1. Merkezi Artvin-Kars olan muruz (~ miriz, miriz ) tipi: 

muruz ( §av§at koyleri, Erkinis -Yusufeli, Baghca-Ardanug — Artvin; ( Arpagay — Kars) ; 

Erd§ — Van) ‘surat, yuz’; (Trabzon ilge ve koyleri; Bag\\ca-Ardanug, Yavuz -§av§at — 

Artvin; Ergan-Erzincan; Pertek — Elazig; Arapkir — Malatya) ‘asik yuz’ (DS, 9, s. 3222a; 

Olcay vd., 1976, s. 395a; KAS, 2, s. 880a); 

miriz (Afyin — Mara?; Qoplu-Giirun — Sivas) ‘yuz, gehre’, (Erzurum) ‘kisa bumnlu’; miriz, 

(Ba$vartemk-(iemi§kezek — Elazig) ‘asik yiiz, gatik yuz’ (DS, 9, ss. 3186b, 3203a; 

Atilcan, 1977, s. 85). 

2. Mekezi Dogu Karadeniz bolgesi olan munzur, muncur (~ munzur, minzir ve seyrek9e 
murung) tipi: 

munzur (Samsun; Trabzon; Kelkit — Gumu?hane; Guneyce — Rize) “burun”, ( Giineyce — 

Rize) ‘dudak, insan ve hayvamn burun ve agiz kismi; 9ene’, (Trabzon; Gumu?hane) 



51 Ekler ifin bk.: Korkmaz, 2003, ss. 94-95 (-mAg) , 97 (- mAn ), 95-96- (- mak ). -ta = -t-a <?>. Fakat bunlarin 
yam sira Anadolu agizlannda sekemeg, sekemen, sekumen, sekemek ve seklam, sekge gibi b^imler de 
tespit edilir. 

52 Kr?. zenne duguni (Ardanu9) ‘kadmlar arasinda yapilan adetlerle, gelinin yuzunun a9ildigi dugiin gunu, 
yiizagimi’ (Ozkan, 1994, s. 138b). 

53 = muruZ ~ (ikincil, yani kokene dair olmayan n ile) murunZ ~(rxnZ g09U?mesi ile) munZur. 




154 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



‘hayvan bumu, hayvanlarin burunlarimn ucu’, (Rize) ‘domuzun gene, agiz ve burun 
kismi’, ( Magka — Trabzon; Ulu§iran-£7ra« — Giimujhane; 'Er\dms-Yusufeli — Artvin) ‘asik 
surat’; miinzur (Balikesir ve gevresi) ‘hayvan yiizunun alt ve sivri yeri’; mmzir 
(Gumujhane) ‘yiiz, gehre’ (DS, 9, ss. 3220b, 3229a, 3186a; Yamkoglu, 1943, s. 286; 
KAS, 2, s. 880a): 

Tufegumin munzuri kari§turi furuni 
Afgurma kara kopek yirtarum munzuruni 

(Mani; bk.: Emiroglu, 1989, s. 184a) 54 

Keynananun iyisi 
Derin olsun kuyusi 
Yedi kat mezerlukten 
Corunur munzurisi 

(Turku; bk.: Kara, 2001, s. 137) 55 
muncur (~ muncuri, muncuru) (§im§irli, Giineyc o-ikizdere — Rize) ‘dudak’, 
(Kaptanpaja koyleri-faye/i — Rize; Trabzon) ‘dudak, burun’, (Guneyce-ikizdere — Rize) 
‘hayvanlarda burun delikleri ve agiz boliimu’, (Afiin ve koyleri — Mara§) ‘kadrnrn di§ilik 
organi’ (DS, 9, 3219b, 3220a; DS, 12, 4600a) munc'ur (Hala Deresi-((iamlihem§in — 
Rize) ‘dudak’ (Biasing, 1995, no. 72; Gunay, 1978, s. 327; KAS, 2, s. 880a); 
murung (Hemjin) ‘surat’ (Emiroglu, 1989, s. 184a). 

Tiirkgenin yam stra bazi kom§u dillere de baktnca terimimiz ile ilgili §u veriler 
gikmaktadir: 

ERMENICE (Hamden agzi) munjur 1 . ‘hayvan hortumu’ 2. ‘domuzun bumu’ (HLBB, 4, s. 94b). 

LAZCA munzur ‘hayvan agzi, bumu’; murzuri ~ munzuri <?> ‘surat asmak, bumimu indirmek’ 
(Benh, 2004, s. 136a); muncuri ‘herhangi bir §eyin en ucu’ (Erten, 2000, s. 230). 

PONTUS RUMCASI pouvx^oupiv ( Kerns so u s/Gire sun, Oinoel Unye), powrtpupi (Sinope/Sinop), 
pouvr^oup’ (Koludra/Ordu, Sawto/Dumanli Koyii-Giimu^hane, Trapezous/T rabzon, XaMa/Gumu§hane) 1. 
‘hayvan burnu; surat’ 2. ‘ku§ gagast, burun, bir §eyin ucu’ (Papadopoulos, 1961, 2, s. 59a) ve 
aypopouvr^oupog {Oinoe! Unye) ‘yaman yiizlu, yiizti yaman olan’ (Papadopoulos, 1961, 1, s. 19a) 




mumz-murung-munzlcur bigimlerin dagilma alani 56 
(koyu gri = mUrUz, agik gri = munmg-mUnz/cUr) 



54 ‘Agiz, dudak, burun’ gibi temel manalarimn yam srra munz/cur-muruz ailesi “sopa, tiifek, vb.nin ucu 
anlaminda da kullamlrr” (Emiroglu, a.y.). 

55 Agiklama: corunur = gorunur. 

56 Bu basit haritada (Balikesir’den kaynakli kayittan harig olmak iizere) gosterilen dagilim krokisi en bajta 
DS ile Papadopoulos’daki verilere dayanmaktadir. 



Uwe B LASING 



155 



Terimin koken tarihine gelince buna yonelik bildigim tek oneri Anthimos Papadopoulos 
(1949, s. 14 ve 1961, s. 59a) tarafmdan yapilmi§tir, buna gore PONTUS RUMCASI pouvx^oupiv (< 
*pou^o6piv), -oupiv eki vasitasiyla iTALYANCA muso /mu:zo/ ‘hayvan bumu, surat’ sozciigunden 
tiiremi§ olan bir bi^imdir. Ama bu gorii§iin dogru olmasi biraz §iiphelidir, punkii Pontus 
Rumcasmdan hari? italyanca sozciik Rumcanm ne standart dilinde ne de italyancamn etki 
sahasma dii§en ya en azrnda buna daha yakin olan diger agizlannda tespit edilmemektedir. Ba§ka 
bir deyi§le, boylesi bir italyanca sozciik nasil sadece Pontus Rumcasma girip Turkpele^tikten 
sonra bu kadar popiilarite hem de yayginlik kazanabilmi§tir? Diger taraftan da sozciigiin 
kokeninin Tiirkge olmasi da olasi degildir. Bundan hareketle Ermenice ve Lazcayi e§eleyince 
bunun bu dillerde de ancak yoresel agizlar seviyesinde nadiren meydana gelen (yabanci) bir unsur 
oldugunu ogrenmekteyiz. Nihayet giineye, Anadolu’nun i? kesimlere agilarak Iran dilleri sahasma 
girince KURT^E (“giiney”) mirug ‘yiiz, surat’ (Omar, 1992, s. 410a; KR, 1960, 544a) ile ZAZACA 
miruz ‘yiiz hatlan, surat’ (Malmisamj, 1992, s. 220b) 57 gibi bipimler goze parpmaktadrr! Bimlar 
ilk baki§ta insanm aklina hemen FARS£A rii ya KURT^E ru ‘yiiz’ (Steingass, 1957, s. 589b; Omar, 
1992, s. 547b) getirmektedir. 58 Fakat ikinci baki§ta bu yakla§im da goziim olmaktan 90k bir 
9ikmaz yol gibi goriiniir, zira sozciigiin diger bile§enleri olarak zannedilen mi., ve ..g/z par9alanm 
irancamn zemininde taki ya da ayn leksemler olarak yorumlamak 90k zor, hatta miimkiin 
degildir. Ustelik de Anadolu’da konu§ulan Kiirt9e ile Zazacadan hari9 iran dilleri sahasinda 
boylesi bir bi9imin yada bunun a9iklanmasina yardim edecek benzer bir bi9imin hi9 bir izi bulun- 
mamaktadir. Bu dii§iinceleri dikkate almca terimin kokeni biiyiik olasihkla iranca da olamaz ve 
daha ziyade diger dillerde tespit ettigimiz b^imler gibi Kiirt9e ve Zazacanmkilerin de bir tiir 
almti olarak degerlendirilmesi gerekir. Her nasil olursa olsun, eger konuya dair daha ayrmtili 
verilerin elde edilmesi mii mk iinse bu ilgin9 som gelecekte bir daha hem de daha deiinlemesine 
ele almmaya degerdir. 

Somurtmak da yoreden yoreye degi§en bir sanattrr, yani Surat asmak aslmda 
Tiirkiye’nin her yerinde miimkiindiir. Ama Artvin’e gelince muruzlaruu tokmek daha da 
uygundur, 59 Erzurum’da tokmek §art degil, muruz asmak da geperlidir. Karadeniz’de ise 
munz/cur asmak degilse (DS, 12, s. 4600a) munz/cur etmek en dogrusudur (DS, 9, s. 3219b). 60 
Eger ise surat dokrnek, murung asmak yahut murung etmek (KAS, 2, s. 880a) daha 90k ho§unuza 
giderse, buyurun, Hem§in’in daglannda buna uygun arkada§ bulmak kolaydir. Yalmz munc/zur 
token birisiyle heniiz tam§mi§ degilim! 61 

Pekala bu kadar muruz astiktan sonra Tiirkiye’nin gerisinin nasil 
surat astigmi da hemen ogrenelim: 62 

(Bolu) alavant etmek ‘surat asmak, terslemek, ba§a kakmak’, (Nigde) avirt 
itmek ‘surat asarak 9ahm satmak’, (Burdur, Denizli) bertilmek ‘surat asmak, 
somurtmak’, 63 (Nevjehir, Nigde) betelmek, (Aydm, Qorum) betermek, (Chorum) 
beterle$mek ‘kala tutmak, surat asmak, sert, kaba davranmak’, (Giresun, Sivas) 




57 Ustelik kry : ZAZACA miruz e xwi cal kedi§ ‘somurtmak, yiiziinii burujturmak, suratmi asmak’, miruz e 
xwi tir§ kerdi§ ‘suratmi ekjitmek, yiizunii burujturmak, somurtmak’ (Malmisamj, a.y.). 

58 Kr§.: PAHLAVICE roy a.m. (MacKenzie, 1971, s. 72). 

59 Ustelik kry : muruslarim dokmek (Ardahan agzi), murzunu dokmek (Friuli, B a yb u rt- S’a r Ac/ w ( .,v , Selim — 
Kars) ‘surat asmak’ ve muruzunu sallamak (GKIS; DS, 9, s. 3222b; K3K). 

60 Hem de: munc'urlanmak (Rize) ‘dudak bukmek, surat asmak’ (Giinay, 1978, s. 327). 

61 Ustelik kry : konka§lan asmak (Ha9avera-Ma9ka — Trabzon) ‘darginlik belirtmek uzere surat asmak’ 
(DS 2918a). 

62 Ilerki omekler Derleme Sozliigii/Turkiye Tiirkgesi Agizlan Sozliigu’ nden (DS) almmijtir. 

63 Suratmi iyice asan ‘kom^u’, Grumpy Smiley' dir. Internet adresi <http://tribes.tribe. 
net/grumpyoldmen/photos/e4ead3db-8347-4767-bac3-da9bfaefdl28>dir. 



156 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



burtannak ‘surat asmak’, (Hatay) cemkirmek ‘surat asmak, kizmak’, (Artvin) gdrii§mek ‘surat asmak’, 
(Gumii§hane), dadarmak ‘kusmek, surat asmak’, (Kars) ek§imek ‘surat asmak’, (Nigde) e§gimek ‘surat 
asmak, surat asarak kufretmek’, (Nigde) hamurtmah ‘dargin durmak, surat asmak’, (Konya) homurmak, 
(Isparta) homurtmak, (Balikesir, Isparta, Konya, Nigde) homutmak ‘surat asmak’, (Kirklareli) kararmak 
‘surat asmak’, (Sivas) masatlamak ‘surat asmak’, ( 1 ge I ) mtdigim egmek ‘surat asmak, somurtmak’, 
(Eski^ehir) morutmak, (Kayseri) mortu§mak ‘surat asmak, somurtmak’, (Qankiri) okutmak ‘surat asmak’, 
(Afyon, Nigde, Konya) purtannak, (Qanakkale) portarmak, (Nigde) purtartmak, purtatmak ‘ytizii 
gulmemek, surat asmak’, (Burdur) pusannak ‘surat asmak’, (Bolu) sainitmak ‘surat asmak’, (Kutahya) 
samrtmak ‘surat asmak, sessiz durmak’, (Amasya) simkirtmak ‘surat asmak, somurtmak’, (Gumujhane) 
simhirmah ‘surat asmak, somurtmak’, (Gumu§hane) sirpatlamak ‘surat asarak direnmek, inatgilik etmek’, 
(Bolu) somartmak, samurtmak, (igel) somarmak, somudinak , (Isparta, Eskijehir) somurmak, (Ankara) 
somutmak ‘surat asmak’, (Bitlis, Urfa) sursutniak ‘surat asmak’, (Rize) §i§irtmek, (Isparta, Balikesir) 
§i§inmek ‘surat asmak, dargin durmak’, (Denizli, £orum, Nigde) tomsumak, (Mugla, Ordu) tomalmak, 
(Bilecik) tomarmak, (Mugla) tomkurmak, (Manisa) tomsunnak , (Denizli, Amasya) tomsurtmak, (Bilecik, 
Ordu, Giresun, Sivas, Konya) tosarmak, (Sivas) tosnamah, (Qankrn, Malatya, Adana) tosnamak 
‘somurtmak, surat asmak, kusmek’, (izmir, Denizli, Isparta, l?el, Nigde, Sivas, Erzincan, Artvin, Yozgat, 
Qorum, Kirklareli) ekptmek, ( Hatay ) ytiz e$kitmek ‘surat asmak, ho§lanmadigmi belli etmek’. 

‘illerarasi’ surat asmasT mn finsti bu kadardtr. Koken tarihi ara§tinlmaga deger bu soz 
varligma artik ayn bir 9 ali§ma kapsamtnda bakmaltdtr. 

Ba§tnda oldugu gibi bu 9 ali§manm sonunda da edebi bir numuneye yer vermek fikrimce en 
uygun olamdir. Hayat ger 9 ekten — merhum Ingiliz yazan William Thackeray’ in ileri surdugii 
gibi — bir ayna ise, Artvinli insan her zaman bir giiler yiiz ile i 9 ine bakar da, kar§ismda ne§eli ve 
sevimli bir ahbap bulur. Artik hayata olumlu bu baki§ onun saminii ve dekolte konu§maga ali§ik 
olan dilinin ucuna gehrse, bazen yeni bir Neyzen Tevfik dogar. Bu ne demek? Pekala ... mademki 
sordunuz, i§te .... 

Ne demek 

Dansozun ustunde pasta yalamak 
Baldir bacagina viski bulamak 
Eglence olamaz bu kadar salak 
Kiibtuna marklar sokmakne demek 

Enver Qelik (AH§, 2002, s. 99) 

Kaynak9a 

Abula 3 e, I. (1973). 3veli kartuli enis leksikoni <Slovar' drevnegruzinskogojazyka>, Tbilisi. 

ADIL (2006). Azarbaycan dilinin izahli liiyati, 1 4, Bakt. 

AH§ (2002) = Karadeniz, Bekir. Artvinli Halk §airleri, Ank ara. 

AKT . Ardanug Kaymakamligi, Turizm, <http://www.ardanuc.gov.tr/kultur_turizm.html> (04. 
2010). 

ArdPos. Posof, Ardahan, Vikipedi, ozgiir ansiklopedi 

<http://tr.wikipedia.org/wiki/Posof, _Ardahan> (04. 2010). 

Artvinli, T. (2007). Artvin halk dilinden zoolojik adlar (omurgasizlar). Pirosmani, 2 (Giiz 2007) 
<http://www.artvinansiklopedisi.com/dosya/TA-Zoolojik_Adlarl .pdf> (02. 2010). 

AS. 08Haber, Artvin ’in Sesi, Toplasan Diinyayi Bir Artvin Etmez, 
<http://www.08haber.com/?page=makale&file=makale_goster&yazid=31&id=449> (04. 
2010). 

Asmarin, N. I. (1928-50). Thesaurus Linguae Tschuvaschorum, 1-17, Kazan' & Ceboksary. 




Uwe B LASING 



157 



Atilcan, I. C. (1977). Erzurum agzi, halk deyimleri ve folklor sozliigii, Erzurum. 

AYBN. Ardanugluyuz, Ardanuglulann Yeni Bulugma Noktasi, 

<http://www.ardanucluyuz.com/index.php?option=com_content&view=article&id=122% 
3Aartvini-yaayanlar-yaatanlar&Itemid=73> (03. 2010). 

AzbR (2006). Azdrbaycanca-rusca liigat, 1-4, Baki. 

Benli, F. (2004). Lazca-Tiirkge / Tiirkge-Lazca ansiklopedik sozliik, Istanbul. 

Biasing, U. (1994). Tschuwaschische Sprichworter und sprichwortliche Redensarten, Wiesbaden. 

Biasing, U. (1995). Armenisch - Tiirkisch, Etymologische Betrachtungen ausgehend von 
Materialien aus dem Hemgingebiet nebst einigen Anmerkungen zum Armenischen, 
insbesondere dem Hemgindialekt, Amsterdam & Atlanta. 

Biasing, U. (2005). Kaukasisch-Turkische Streiflichter. Iran and the Caucasus, 9, 73-80, Leiden 
& Boston. 

Biasing, U. (2005). Artvin Yoresel Sozliigiinden Ornekler, Tiirkiye Tiirkgesine Etimolojik 
Katkdar, Bildiri olarak Kasim 2005 senesinde Istanbul’daki Orient-Institut der DMG' de 
sunulmu§tur. 

Bozkurt, M. F. (1975). Untersuchungen zum Bojnurd-Dialekt des Chorasantiirkischen, Gottingen. 

BskR (1958). Baskirsko-russkij slovar ’ <Basqortsa-russa hiiSleh, Moskva. 

BTDH (2002). Basqort teleneij dialekttari hiiSlege < Dialektologiceskij slovar' baskirskogo 
jazyka>, Ofo. 

Budagov, L. (1869-71). Sravnitel'nyj slovar' turecko-tatarskix narecij , 1-2, S. Peterburg. 

Cikobava, A. (1938). Canur-megrul-kartuli sedarebiti leksikoni <Cansko-megrel’sko-gruzinskij 
sravnitel’nyj slovar’>, Tpilisi. 

Clauson, S. G. (1972). An Etymological dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford. 

Cubinasvili (1840) = Cubinov, D. Gruzinsko-russko-francuzskij slovar' <Dictionnaire Georgien- 
Russe-Frangais>, Sanktpeterburg. 

CuvR (1982). Cuvassko-russkij slovar' <Cavasla-virasla slovar' >, M. I. Skvorcov redakcilene, 
Moskva. 

Danko ff, R. (1995). Armenian Loanwords in Turkish, Wiesbaden. 

Djobadze, W. (1982). Early Medieval Georgian Monasteries in Historic Tao, Klarjet 7, and 
Savset ‘i, Stuttgart. 

DLT (1990). Kaggarli Mahmud, Divanii Lugati ’t-Tiirk, Tipkibasim, Ankara. 

Doerfer, G. (1963-1975). Tiirkische und Mongolische Elemente im Neupersischen, 1-4, 
Wiesbaden. 

Dondua, K. (1967). Mesxskij govor gruzinskogo jazyka. Rceuli nasromebi, 1, ss. 341-383, Tbilisi. 

DS(1963-82). Tiirkiye ’de halk agzindan derleme sozliigu, 1- 12, Ankara. 

EDAL (2003). Etymological Dictionary of the Altaic Languages, by Sergei Starostin, Anna Dybo, 
Oleg Mudrak, Leiden & Boston. 

Emiroglu, K. (1989). Trabzon-Magka etimoloji sozliigii, Ankara. 

Eren, H. (1999). Turkdilinin etimolojik sozliigii, Ankara. 

Erten, M. (2000). Lazca-Tiirkge / Tiirkge-Lazca sozliik, Istanbul. 



64 Ustelik Derleme sozliigii’ nun hem de Turk Dil Kurumun’da yayimlanmij olan agizlarla ilgili diger bazi 
9ali§malarm sozvarligim igeren Tiirkiye Tiirkgesi Agizlari Sozliigii (<http://www.tdkterim.gov.tr/ttas/>) 
bu 9ah§ma i9in kullamlmi^tir. 




158 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



ESTJa (2003). Etimologiceskij slovar' tjurkskix jazykov, Obscetjurkskie i meztjurkskie leksiceskie 
osnovy na bukvy «L, M, N, P, S», Moskva. 

EU§. Erdem Uzaklar §iirleri, Gena Tokmii§ Muruzlarini, 

<http://www.savsat.com/index.php?n=poe&begin_limit=0&member=47&poe_code=113 
0112000&action=siir> (01. 2010). 

Fahnrich, H. (2007). Kartwelisches Etymologisches Worterbuch, Leiden & Boston. 

Fedotov, M. R. (1996). Etimologiceskij slovar' cuvasskogo jazyka, 1-2, Ceboksary. 

GKIS. Geg Koyii Internet sitesi, Ardahan/Hanak, Kiiltiir < http://www.geckoyu.com/kultur.htm> 
(04. 2010) 

Ylonti, A. (1984). Kartul kilo-temata sitqvis kona; meore gamocema, Tbilisi. 

Gombocz, Z. (1912). Die Bulgarisch-Turkischen Lehnworter in der Ungarischen Sprache, 
Helsinki. 

Giinay, T. (1978). Rize Hi agizlari, inceleme, metinler, sdzliik, Ankara. 

Hakeri, B. H. (2003). Elakeri ’nin Kibris Tiirkgesi Sozliigii, Gazimagusa. 

Hazai, G. & Tietze, A. (2006). Ferec ba‘d e§-§idde, “Freud nach Leid” (Ein fruhosmanisches 
Geschichtenbuch ) , 1-2, Berlin. 

HLBB (2001-2007). Hayoc lezvi barbarayin bararan <Dialectological Dictionary of the Armenian 
Language >, 1-4. Erevan. 

Ilker, O. (1989). Yukari Maden ve Yukari Madenliler (Y. Hod ve Y. Hodlular), Koyiin dogal ve 
toplumsal yapisi, cilt 1, Istanbul. 

Ilker, O. (1992). A§agi Maden ve A§agi Madenliler (A. Hod ve A. Hodlular), Koyiin dogal ve 
toplumsal yapisi, cilt 1, istanbul. 

izbudak, V. (1936). El-tdrdk hapyesi, istanbul. 

Kara, i. (2001). Giineyce - Rize sozliigii, bir Dogu Karadeniz kdyiiniin hafizasi ve natikasi, 

istanbul. 

KAS (2005) = Ozhan Oztiirk. Karadeniz Ansiklopedik Sdzliik, 1-2, istanbul. 

KEGL (1950-64). Kartuli enis ganmartebiti leksikoni < Tolkovyj slovar’ gruzinskogojazyka>, 1-8, Tbilisi. 

KiK. Kars Imla Klavuzu <http://karscom.blogspot.com/2007/12/kars-imla-szl.html> (04. 2010). 

KrrgSoz (1945-1948). Kirgiz Sozliigii, 1-2, Ankara. 

Klimov Georgij A. (1998). Etymological Dictionary of the Kartvelian Languages, Berlin & New 
York. 

Korkmaz, Z. (2003), Tiirkiye Tiirkgesi Grameri (§ekil Bilgisi) , Ankara. 

KR (1960). Kurdsko-russkij slovar' < Ferhenga kurdi-rush, Moskva. 

KrgR (1965). Kirgizsko-russkij slovar' iQirgizca-orusca sdzdiib, sostavil K. K. Yudaxin, 
Moskva. 

Lane Edward William (1863-93). Arabic-English Lexicon, London. 

Leksika (1997). Sravnitel'no-istoriceskaja grammatika tjurkskix jazykov, Leksika, Moskva. 

Lin, L. (1992). Sala-Han Han-Sala cihui, Chengdu. 

Malmisamj (1992). Zazaca-tiirkge sdzliik < Ferhenge dimilki-tirki>, istanbul. 

Malov, S. E. (1956). Lobnorskij jazyk, teksty, perevody, slovar', Frunze. 

Marr, N. J. (1911), Dnevnik poezdki v Savsetiju i Klardzetiju, S. Peterburg. 

Mollova, M. R. (2003). Dogu Rodop Tiirk agizlarinm sozliigii < Dictionnaire Dialectologique du 
Turc du Rhodope de l’Est-TurcFrangais>, Ankara. 




Uwe B LASING 



159 



Nizara 3 e, S. (1971). Kartuli enis acaruli dialekti, leksika <Adzarskij dialekt gruzinskogo jazyka, leksika>, 
Batumi. 

Olcay, S., Ercilasun, A. B. & Aslan, E. (1976). Arpagay kdylerinden derlemeler, Ankara. 

Omar, F. F. (1992). Kurdisch-Deutsches Worterbuch, Berlin. 

Orbeliani, S.S. (1966-93). Leksikoni kartuli, 1-2, Tbilisi. 

Ozkan, 1. E. (1994). Ardanug ve yoresi agizlari, Kayseri. (Yayimlanmami§ Yiiksek Lisans Tezi, 
Erciyes Universitesi) 

Papadopoulos, A. A. (1949). rAcoaaiKod epeuvai. Archeion Pontou, 14, 3-35, Athenai. 

Papadopoulos, A. A. (1958-61). 'Icrcopmov XefiKOV vrjg novriKfjq SuxAsktov, 1-2, Athen. 

Polat, F. (2000). §avgat ve yoresi agizlari, Kayseri. (yayimlanmami§ Yiiksek Lisans Tezi, Erciyes 
Universitesi) 

Putkara 3 e, S. (1993). Cveneburebis kartuli <The Georgian Language of “Chveneburebi” in Turkey>, 
Batumi. 

QNS (1992). Qazaqsa-nemisse sozdik < Kasachisch-Deutsches Worterbuch > (Red. Q. 
Myrzabekova), Almaty. 

QTDS (1969). Qazaq tiliniy dialektologiyaliq sozdigi, Almati. 

Radloff, W. (1960). Versuch eines Worterbuches der Tiirk-Dialecte <Opyt’ slovarja tjurkskix 
narecij) 1-4, 's Gravenhage. (reprint of the edition St. Ptersburg 1893-191 1) 

Ramstedt, G. J. (1949). Studies in Korean Etymology, Helsinki. 

Rasanen, M. (1969). Versuch eines etymologischen Worterbuchs der Tiirksprachen, Helsinki. 

Sagir, M. (1995). Erzincan ve Yoresi Agizlari, inceleme, metinler, sozliik, Ankara. 

Sardshweladse, S. & Fahnrich, H. (2005). Altgeorgisch-Deutsches Worterbuch, Leiden & Boston. 

§CSoz. savgat.com, §avgat ve §avgatlilarin Web Sitesi, Sozluk, 

<http ://www.savsat.com/index.php?n=dict&category_code=l 1 6463 7161 &action=liste> 
(03.2010). 

Skaljic, A. (1978). Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, cetvrt izdanje, Sarajevo. 

Steingass, F. (1957). A Comprehensive Persian-English Dictionary, London. (Reprint of the First 
Edition 1892) 

§YDK. $av§atydresinden derlenen kelimeler, <http://www.birikimler.com/?p=91> (05. 2010). 

TarSoz (1963-77). XIII. yilzyilindan beri Tilrkiye Tilrkgesiyle yazilmig kitaplarindan toplanan 
taniklariyle tarama sozliigu, 1-8, Ankara. 

TatR (1966). Tatar sko-russkij slovar' < Tatarca-rusca siizleh, Moskva. 

TDS (1962). Turkmen diliniq sozliigi <Slovar' turkmenskogo jazyka>. As abat. 

Tenisev, E. R. (1976), Stroj salarskogo jazyka, Moskva. 

Tenisev, E. R. (1990). Ujgurskij dialektnyj slovar', Moskva. 

Tietze, A. (2002, 2009). Tarihi ve etimolojik Tilrkiye Tiirkgesi lugati <Spra chgesch ich tl iches und 
etymologisches Worterbuch des Tilrkei-Tilrkischem, 1, Istanbul & Wien, 2, Wien. 

TkmR (1968). Turkmensko-russkij slovar' < Tiirkmence-rusca sozliih, pod obscej redakciej N. A. 
Baskakova, B. A. Karryeva, M. Ja. Xamzaeva, Moskva. 

Tokdemir, H. (1993). Artvin yoresi folkloru, Ankara. 

Toparli, R.; Vural, H. & Karaatk, R. (2007). Kipgak Tiirkgesi Sozliigii, 2. baski, Ank ara. 

Tschenkeli, K. (1965-74). Georgisch-Deutsches Worterbuch, 1-3, Zurich. 

TTDS (1969). Tatar teleneij dialektologik siizlege < Dialektologiceskij slovar' tatarskogo jazyka>, 
L. T. Maxmutova redakciyasenda, Qazan. 




160 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Tulu, S. (1989). Chorasantiirkische Materialien aus Kalat bei Esfarayen, Berlin. 

Turan, Z. (2006). Artvin fli Yusufeli Ilgesi U§hum Kdyii Agzi, Ank ara. 

TiirkSoz (2005). Tiirkge sdzliik, 10. baski, Ankara. 

TuvR (1955). Tuvinsko-russkij slovar' <Tiva-orus slovar'y, pod redakciej A. A. Pal'mbaxa, 
Moskva. 

TuvR (1968). Tuvinsko-russkij slovar' <Twa-orus slovar'>, pod redakciej E. R. Teniseva, Moskva. 

UjgR (1968). Ujgursko-russkij slovar', sostavil E. N. Nadzip, Moskva. 

UXSL (l97l). Uzbek xalq sevalari luyati <Slovar' uzbekskich narodnych govorov>, Toskent. 

Wehr, Hans (1968). Arabisches Worterbuch fur die Schriftsprache der Gegenwart, vierte, unver- 
anderte Auflage, Wiesbaden. 

Yamkoglu, B. A. (1943). Trabzon ve havalisinde toplanmi§ folklor malzemesi, Istanbul. 

Zaj^ckowski, A. (1958). Slownik arabsko-kipczacki z okesu Panstwa Mameluckiego, Bulgat al- 
mustaq ft lugat at-turk wa-l-qifjdq, czqsc I, nomina, Warszawa. 

Sang^e, V. (1980). Kartuli leksika turkuli enis dialektebsi. Sakartvelos SSR mecnierebata akademiis 
macne, enisa da literaturis send, 2, 95-104, Tbilisi. 

3angi3e, V. (1983). Kartuli substratuli leksika artvin-savset-artanu^-artaanis turkul 
matqvelebasi. Aymosavluri pilologia, 5, 81-87, Tbilisi. 

3orbena3e, B.; Kobai 3 e, M. & Beri 3 e, M. (1988). Kartuli enis morpemebisa da modaluri elementebis 
leksikoni <Slovar' morfem i modal'nyx elementov gruzinskogojazyka>, Tbilisi. 

ZTS (1976). Zanaat terimleri sozliigii ; hazirlayan: Orhan Acipayamli, Ankara. 




SOZ VARLIGI SEViYESiNDEKi ODUN^LEME iLE iLGiLi BAZI DU§UNCELER 

Bernt BRENDEMOEN 



Son yirmi yil i9erisinde dillerin birbirlerini etkile§im mekanizmalan, yeni kuramsal bir 
9er9eve i9erisinde incelenerek dilbiliminin yeni bir dab haline gelmi§tir. Contact linguistics - 
(temas dilbilimi) - denilen bu dalda diller birbirleriyle yakm temasta olunca birbirlerini fonolojik, 
morfolojik, sozdizimsel ve de sozluksel a9idan tesir ederken etkin olan odun9leme mekanizmalan 
incelenmektedir. Iskandinav dilleri gibi birbirlerine yakm olan dillerin birbirleriyle olan 
ali§veri§leri kulturel yakmhktan ve ger9ekten 90k yogun olan temastan dolayi dilin biitiin 
seviyelerinde sozkonusudur, fakat bu diller yapisal olarak birbirlerine fazla yakm oldugu i9in 
ali§veri§ urunlerinin farkma varmak her zaman mumun degildir. Ozellikle Thrive yapisal a9idan 
kom§u dillerden 90k farkli oldugu i9in yabanci dillerin etkisinden kaynaklanan ozellikleri ve o 
dillerde Tiiri^eden kaynaklanan ogeleri tespit etmek genellikle 90k zor degildir. Dolayisiyla 
Thrive, dilbilimin bu ozel yonu iizerinde duran ara§tirmacilar i9in gozde bir ara§tirma alam haline 
gelmi§tir. Omegin temas dilbiliminin onculerinden biri sayilan Sarah Thomason, Ingiliz Richard 
McGillivray Dawkins’in 20. yiizyilm ba§mda Kapadokya’da konu§ulan Rumcamn agizlan 
iizerine yaptigi kayit ve ara§tirmalara dayanarak son derece degerli ve ilgin9 bir tablo 9izmi§tir. 
Sozkonusu bolgenin bazi koylerinde Rumca Turiajeden o kadar koklu bir §ekilde etkilenmi§ ki, 
Yunancamn en temel ozelliklerinden bazilarmi kaybederek bunlarm Tiirk9e kar§ihklarmi almi§trr. 

Tiirk9enin hem verici hem de alici roliinii oynadigi temas olaylan ozellikle Lars Johanson 
tarafmdan incelenmi§tir (1992, 2002). l§arct ettigi gibi dillerin hangi seviyesinin ba§ka dillerden 
etkilenmeye daha meyilli oldugu konusunda ara§tirmacilar arasmda mutabakat olmamakla birlikte 
9ogu ara§tirmacilar ozellikle soz hazinesinin yabanci dillerin etkisiyle kolayca degi§melere 
ugradigi konusunda hemfikir gozukmektedir ve de soz hazinesi i9erisinde eylemler nispeten 
istikrarh iken ozellikle adlar odiin9 almir, verilir. Bugiinkii Turk9e veya herhangi ba§ka bir dile 
bakildigmda anla§ilacagi gibi ozellikle yeni bir olguyu temsil eden sozcukler odun9leme siirecine 
girmektedir. Bilgisayar teknolojisi konusunda iistiin bir dil olan ingilizceden i§te bu nedenle yeni 
terminoloji, Thrive ve diger Avrupa dillerine bu kadar biiyiik bir miktarla giriyor. Aynca 
odun9lemelerin ger9ekle§mesi i9in kaynak dilin statiisii de 90k onemlidir. Tiirkler Islam dinini 
kabul ettikten sonra Tiirk9eye Arap9adan giren binlerce sozciigii du§iinursek Arap9anm yeni 
dinden dolayi olan statiisii hem de bu sozciiklerin biiyiik bir boliimiiniin dinin gerektirdigi yeni 
anlamlar ta§imasi onemli bir etken olmu§tur. Fars9adan giren sozciikler de Iran edebiyatimn 
kazandigi yiiksek statiiden dolayi kolay bir §ekilde kabul edilmi§tir. 

Din veya edebiyat yoluyla yazi diline giren sozciikler elbette ki hizla yazi dilinin 
kullamldigi biitiin bolgelere yayilmi§tir fakat aym §ey soz lii temas yoluyla mahalli agizlara giren 
sozciikler i9in sozkonusu degildir. Bilindigi iizere Fars9a ve Arap9adan Tiiriupeye giren bir 90k 
sozciik hem yazi diline hem de ba§ka yollardan dogrudan dogruya agizlara girmi§tir. Bu tiir 
durumlarda elbette ki yazi diline giren bi9im, iilke bazmda 90k daha geni§ bir alana yayilmi§tir. 
Bunun bir omegi, Arap9a kokenli asker sozcugu olabilir. Yazi diline giren asker §ekli hemen 
hemen butun Turkiye’de hakim iken aym sozcugiin Farscadaki askar §ekli, agiz temasi yoluyla 
daha simrli bir alana yayilmi§tir ve bugun Dogu Anadolu’nun sadece bazi arkaik agizlarmda 
kullamlmaktadir. Ihtiyar sozcugiiniin ehtiyar bi9imi i9in de aym §ey sozkonusudur. Bu siire9te 
elbette ki yazi dilinin statusu de etkin olmu§tur. Yine de bu standartla§ma egiliminin buyuk 
ihtimalle yeni oldugunu, yazi dili gazeteler, radyo ve televizyon gibi ara9larla Anadolu’nun her 
ko§esine yayilmadan once varyasyonlarm daha fazla oldugunu vurgulamakta yarar vardrr. 

Tiirk9edeki Rumca ve Ermenice kokenli sozcuklere gelince bunlann ilk ba§ta yazi dilinden 
degil, agizdan agza kopyalanmi§ ya da odvhu? ahnmi§ oldugunu du§unmemiz yerindedir. Buna 
ragmen bunlardan bazilan, yazi diline de girerek Turkiye’nin her tarafmda kullamlmaktadir, 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 161-165 




162 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



omegin Yunancadan temel ve simr sozcukleri, Ermeniceden de torun ve tel sozcukleri gibi. 
Ozellikle saym Andreas Tietze (1955, 1962), Christos Tzitzilis (1987), Robert Dankoff (1995) ve 
Uwe Blasing’in (1992, 1995) 9ali§malari sayesinde Tiirk9edeki Rumca ve Ermenice kokenli 
sozciikler artik koklii bir §ekilde ortaya 9ikarilmi§tir. Anlamlan son derece genel olan bu dort 
omek di§mda bu dillerden girmi§ olan odiin9 sozcuklerin 90gu Saym Zeynep Korkmaz’m da 
i§aret ettigi gibi (2003), giinluk hayattaki belirli ihtisas sahalanm temsil etmektedir. Boylece bu 
sozcuklerin biiyiik bir boliimii terim olarak nitelendirilebilir. Bir genelleme yapacak olursak 
Ermeniceden almmi§ olan sozcuklerin biiyiik bir boliimii in§aat9ilik ve tanm ile ilgili iken belki 
de Yunancadan girenlerin a^ilik ve balrk9ilik gibi alanlarla ilgili oldugu soylenebilir, fakat bu 
dagilim elbette ki bolgeden bolgeye degi§ir. Robert Dankoff un gosterdigi gibi (1995:12) bir 90k 
alanda hem Rumca hem de Ermeniceden ahnmi§ e§anlamli sozciikler vardrr, Rumca tirpan, 
Ermenice kerenti, Rumca giibre, Ermenice ahbun, Rumca breke, Ermenice kirmen, Rumca 
gerdel, Ermenice kiilek gibi. Anadolu’nun geneline bakilrrsa hayatm biitiin alanlannda az 90k 
terim ozelligi olan hem Rumcadan hem de Ermeniceden almti sozciikler vardir, bunlarm dagilmu 
da biiyiik bir o^iide Rumlarm ve Ermenilerin oturduklan alanlara baglidir; dolayisiyla 
Ermeniceden giren sozciikleri ozellikle Dogu Anadolu’da, Rumcadan giren sozcukleri ise 
ozellikle Bati Anadolu’da tespit etmek miimkiindiir. Fakat yine de bu terimsel sozcuklerin ilgin9 
bir yayilma kabiliyeti oldugunu hatirlatmakta fayda vardir. Bir yorede giibre sozciigii kullamlirsa 
o yorede eskiden Rumlarm oturdugunu, ahbun denirse de Ermenilerin ya§adrklan sonucuna 
varmak son derece yanli§tir. Bir sozciigiin belirli bir agiza girmesi veya girmemesi bir 90k 
tesadiife bagli olabilir. Vurgulamak istedigim konu, bir agizda muayyen o^iide bulunan yabanci 
sozcuklerin varligimn dogrudan dogruya o bolgede §u veya bu etnik toplulugun ya§ami§ 
oldugunu ispat etmek i9in kullanmak dogru degildir. 

Ancak sozciik hazinesinde diger agizlarla kiyasla a§m denilebilecek ol9iide yabanci 
kokenli sozciik varsa ve bu sozcuklerin belirli bir miktan o agizm di§mdaki agizlarda 
bulunmuyorsa bu, sozkonusu dilin o bolgede belirli bir tarihte yogun bir bi9imde konu§uldugunu 
gosterir. Bunun klasik bir omegi, Balkan dillerinde bulunan 90k sayidaki Trudge kokenli 
sozciiklerdir. Bunlar ozellikle Szusza Kakuk tarafmdan incelenmi§tir (1973). Sanki Tiirk9e 
sozcuklerin bu dillerdeki yogunlugu, soz konusu bolgelerin Osmanli hakimiyeti altmda kaldigi 
siireye gore degi§iyor. Slovenya’daki agizlarda Tiirk9e kokenli sozciikler nispeten az iken Bosna 
ve Makedonya agizlarmda sayilan 90k daha fazladir fakat bu elbette ki din faktoriiyle de 
baglantili olabilir. Tiirkiye’den ilgin9 bir omek Rize ilinde konu§ulan ve Uwe Biasing tarafmdan 
incelenen Hem§in agzidir (ozellikle 1992, 1995). Bu agizlarda Ermenice kokenli sozciikler 90k 
fazladir ve biiyiik bir miktan, bu bolgenin disjinda Anadolu’nun ba§ka bir yoresinde bulunmaz. 
Bu, Blasing’in de gosterdigi gibi, bolgede Ermenice konu§an bir toplugunun yasami§ oldugunu 
gosteriyor, ba§ka bir bi9imde a9iklanmasi miimkiin degildir. 

Trabzon ve Yoresi Agizlari eserinde saym Necati Demir, Trabzon’daki Rumlarm sayismm 
tarih boyunca 90k dii§iik oldugunu ve bolgedeki Hiristiyanlann buyiik bir 9ogunlugunun aslmda 
Tiirk oldugunu iddia etmektedir (2006). 14. yiizyilda ya§ayan cografyaci Dime§ki’nin Dogu 
Karadeniz yoresinde konu§ulan dilleri sayarken Rumca veya Yunancadan bahsetmedigini 
gostererek Rumcamn 90k az onemi oldugunu ispat etmeye 9ali§mi§trr. Aym iddialan saym 
Zeynep Korkmaz benim Trabzon agizlan kitabimi (Brendemoen, 2002) ele§tirirken 
tekrarlamaktadir (2009). Bu degerli meslekta§lanma gore bolgede Rumca konu§an 
Ortodokslardan ziyade Tiirk9e, ozellikle Kip9ak Ttudajesi konu§an Ortodokslar soz konusuydu. 
Bu iddialara ragmen bolgede Rumca konu§an Ortodokslann yiiksek sayismi gosteren omegin 
Trabzon salnameleri, miibadele ile ilgili raporlar ve daha sayisiz yazili kaynak vardir. Aynca, 
Trabzon’daki Sumela Manastmnm 90k zengin bir kutiiphanesi vardi. I9indeki kitaplann 62 tanesi 
miibadele yillannda Ankara’ya gotiirulerek §u anda Milli Kiitiiphane’de bulunmaktadir. Bu 
kitaplann arasmda bir tek Yunan harfli Turk9e el yazmasi varmi§, o da Bati Anadolu agzmi 
yansitan bir metindir (Bees 1939). Yani, Trabzon’daki Ortodokslar genellikle Tiirkyc konu§uyor 




Bernt BRENDEMOEN 



163 



olsaydilar Turk^e kitaplarm sayisimn biraz daha yiiksek olmasi beklenmez miydi? Miibadeleye 
tabi olan Rumlann Yunanistan’a go9 ettikten sonra kendi agiz ve kulturlerini ya§atmak i9in 
gittikleri her yerde demekler kurduklan da herkes9e bilinen bir §eydir. Trabzon’un kirsal alamnda 
konu§ulan Rumca iizerine bir 90k ara§tirma yapilmi§, dil verileri sayesinde bu bolgede yiizyillar 
boyunca Rumca konu§ulan bir toplulugun varligi ispat edilmi§tir. Rumcamn bu ozel bi9iminin 
Trabzon’un £aykara ve Tonya il9elerinin bazi koylerinde giiniimiizde de yerli Miisliiman halk 
tarafmdan konu§ulmakta oldugunu da gozardi etmemek gerekir. 

Andreas Tietze’nin ogrencisi olan Yunanli dilbilimci Christos Tzitzilis, Anadolu Trudge 
agizlarmda bulunan Yunanca kokenli sozciikleri incelemi§tir. 1987 ’de Viyana’da 9ikan kitabi i9in 
Derleme Sozliigiiniin yamsira, o tarihe kadar basilmi§ olan 90gu agiz ara§tirmalanm kullanmi§tir. 
Kitabm sonuna dogru (ss. 149 - 151 ) Yunanca kokenli sozciiklerin Anadolu’ daki dagilimmi ele 
alan bir boliim vardir; oradan en az sayidaki Yunanca kokenli mahalli sozciigiin Giineydogu 
Anadolu’ da, en fazla sayidakilerin ise Dogu Karadeniz bolgesinde kullamldigi ve tespit edilmi§ 
oldugu anla§ilmaktadir. Hatta, taranan agiz malzemesinden Rize iline ait malzemede tespit 
edilmi§ olan 183 sozciigiin 99 tanesinin sadece Rize’de bulundugu, Trabzon malzemesinde tespit 
edilen 148 sozciigiin ise 52 tanesinin sadece Trabzon’da bulundugu ortaya 9ikarilmi§tir. 
Anadolu’nun diger yorelerine ait paralel rakamlar ise 90k daha dii§iiktiir, omegin I z mir i9in tespit 
edilen 38 sozciikten sadece 4 tanesine I z mir ilinin di§mda rastlanmami§tir. Bu verileri Trabzon’da 
bulunan Ermenice kaynakli sozciiklerin sayisiyla kar§ila§tirmak isterdim fakat maalesef onlann 
cografi dagilimi ile ilgili benzer bir inceleme yapilmami§tir. Yine de Trabzon’da kendi derledigim 
agiz malzemesinde tespit ettigim Ermenice sozciikler, genellikle Trabzon’a ozgii degildir, 
Rize’deki Hem§in agizlarmda ve oteki Kuzey Dogu agizlarmda da mevcuttur ve de yukanda 
i§aret ettigim gibi odiin9 alman sozciikler biiyiik bir hizla yayilmaya meyilli oldugu i9in Trabzon 
agizlarmdaki Ermenice kokenli sozciikler, ba§li ba§ma Trabzon’da Ermenice konu§an bir 
toplulugun varligi i9in delil olamaz (Fakat dille alakasi olmayan verilerden Ermeni topluluklarm 
Trabzon’un 9e§itli yorelerinde ya§ami§ oldugunu biliyoruz elbette). Trabzon ve Rize illerinin 
di§mda bulunmayan Yunanca kokenli sozciiklerin yiiksek sayisi ise, sadece tarihin belirli bir 
safhasmda bolgede oturan ve Yunanca/Rumca konu§an biiyiik bir toplulugun varligi ile 
apiklanabilir; mantikli ba§ka bir a9iklama bulmak 90k zordur. 

Yine de Tzitzilis’in Dogu Karadeniz yoresi i9in ortaya 9ikardigi Yunanca kokenli 
sozciiklerin listesi, W9 bir §ekilde komple bir liste degildir. Trabzon’da kendi derledigim 
malzemede Yunanca kokenli ba§ka sozciikler de tespit ettim, onlann bir ka9 omegini burada 
vermek istiyorum. Onlara ge9meden once bu tiir sozciiklerin etimolojisi ile ilgili bir ka9 hususu 
vurgulamak istiyorum: Dogu Kardeniz Rumcasi, son derece kan§ik bir dildir. Eski Yunancaya 
dayanan soz hazinesinin iistiine 9e§itli katmanlar eklenmi§, Lazca, Ermenice, Tiirk9e ve bolgede 
artik konu§ulmayan Kafkas dilleri gibi. Papadopoulos tarafmdan 1955 ile 1961 arasmda 
yayimlanan 1100 sayfalik Dogu Karadeniz Rumcasi Sozliigiinde ise bir sozciigiin eski Yunancaya 
dayanan bir etimolojisi varsa bu etimoloji verilmektedir, fakat bunun yamsira “etimolojisi 
me9hul” ya da “Tiirkpe kokenli” §eklinde yazilan bir 90k sozciik de vardir. Dogu Karadeniz 
bolgesi tam bir Babil kulesi olan Kafkasya’ya yakm oldugu i9in bolgede ihajagdan beri 90k 9e§itli 
diller konu§ulmakta ve birbirlerini etkilemektedir, dolayisiyla bir 90k sozciigiin kesin olarak 
hangi dilden geldigini tespit etmek son derece zordur. Fakat yine de Eski Yunancamn sozvarligi 
90k iyi bilindigi i9in etimolojisi §iiphesiz olarak Eski Yunancaya dayanan sozciikleri tespit etmek 
miimkiindiir, ara§tirmasmda Tzitzilis bunu yapmi§tir. Yunancamn Trabzon agizlarmm soz varligi 
i9in ta§idigi onemi gostermek i9in kendi derledigim Trabzon agiz malzemesinde tespit ettigim ve 
Derleme Sozliigii ve Tzitzilis’in arasjtirmasi dahil olmak iizere ba§ka W9 bir Anadolu kaynagmda 
tespit edemedigim fakat Yunanca etimolojisi her §iipheden vareste olan bir ka9 sozciikten 
bahsetmek istiyorum. 




164 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Bir tanesi, “bagirmak” anlamma gelen alalays etmek (33/86) 1 . Bu, Eski Yunancadaki 
alalazo 2 fiiliyle ilgilidir. Tzitzilis’in i§aret ettigi gibi fiiller Yunancadan Dogu Karadeniz 
agizlanna odiing almirken bu fiillerin genellikle (Tiirk9edeki -di’li gcgmi^ zamana tekabul eden) 
’’aorist” kipi temel alinrr, ve bu fiilin aorist sekli de 1. §ahis telkilde alalyisa bi^imindedir, 
govdesi ise alaldyis. Benzer bir olay, yine “bagirmak” anlamma gelen kuyis etmek fiilinde 
buluyoruz (55/6). Bunun temeli Yunancada “otmek” anlamma gelen koizo fiilinin 3 koisa 
bi9imindeki aorist kipidir. Aym olaym ba§ka bir omegi de “balgam 9ikarmak” anlamma gelen 
§axlis etmek. Bu da Kardeniz Rumcasmdaki §axlizo 4 fiilinden turemi§tir, bu fiil de yine 
Karadeniz Rumcasmda “balgam” anlamma gelen §afla' dan gelir ki bu, ilk ba§ta Latince 
“tukuruk” anlamma gelen salvia adma dayanmaktadir. 

Ba§ka bir omek, “tepe” anlamma gelen rap 'dir (4/26). Eski Yunanca r axis' den 5 gelen ve 
normal ses kurallarma uyarak rap seklini alan bu sozciik, omegin “orta tepe” anlamma gelen 
Mesora§ seklindeki bir koy admda bulunmaktadir. 

Kendi derledigim malzemenin di§mda W9 rastlamadigim ba§ka omekler de “kiz” anlamma 
gelen nife (7/7, eski Yunanca nymfe’), saklamba9 anlamma gelen krifteriga (34/15; krypto fiiliyle 
ilgilidir 7 ), zaten Yunanca roka' dan gelen dreke sozcugiiniin ba§ka bir bi9imi olan roge (54/56) 8 , 
“9ukur” anlamma gelen Eski Yunanca tafros' tan gelen ve aym anlami ta§ayan tiraf{ 65/8) 9 . 

“Kabuk”, ozellikle “salyangoz kabugu” anlamma gelen iskeme (77/3), biiyiik ihtimalle 
“ortii, koruma” anlamma gelen Eski Yunanca skepe/skepi ‘den gelmektedir. 10 “Dam” anlamma da 
gelen bu sozciik, aynca muhtemelen iykep bi9iminde Edime’de bir in§aat terimi olarak 
bulunmaktadir (Tzitzilis, 1987, s. 117). 

“Yanmak, kill olmak” anlamma gelen hon olmak (125/97) Karadeniz Rumcasmda “yanan 
kill” anlamma gelen xo:nos' tan gelir 11 ancak bu sozciik, muhtemelen Eski Yunancada dokiim ile 
ilgili bir terimdir 12 , dolayisyla baglantisi o kadar sarih degildir. 

Arsin i9esinden bir kaynak ki§i, Holefter admdaki bir yayladan bahsederken yaylamn adim 
soyle a9ikliyor: (66/21; biraz kisaltarak veriyorum): “ Holefterde oyin oynadikleri anlarda bir 
lefterleri vanmiy lefter, yani ismen lefter. Bu §indi oyin oynarmiy Yani oyimn e/ebap. Ona yane 
o oynadukga oa demigler ki don lefter don lefter don lefter. Ondan xolefterin ismi kalmi§ 
holefter .” Bu kaynak ki§i, adm oyunla ilgili oldugu konusunda haklidir fakat kelime, oynayan ki§i 
degil, oynanan yer anlamma geliyor. xorevo fiili, “oynamak” anlamma geliyor 13 , onun kokunii 
zaten horon sozciigiinden biliyoruz. -ter eki, Bizans devrinde Latincede yer ya da alet belirten - 
arium/-erium ekinden tiircmi^tir, aym ek Dogu Karadeniz bolgesinde serander sozciigiinde 
vardir. Zira serander sozdiigii, Necati Demir’in iddia ettigi gibi (2003) Tiirk9e kokenli degil, 
Christos Tzitzilis’in gostermi? oldugu (1987, s. 93) ve Hasan Eren’in tekrarladigi gibi (2004) 
Yunanca “kuru” anlamma gelen kserds veya daha dogrusu bu sifattan tiiremi§ kseraino 



1 Parentez igindeki bu sayilarla Brendemoen 2002 eserinin ikinci cildindeki metinlere atif yapilmaktadrr, 
om. 33. metin, 86. satir. 

2 Liddell & Scott 1966, s. 60. 

3 Papadopoulos I, s. 477, Liddell & Scott 1966, s. 966. 

4 Papadopoulos II, s. 268. 

5 Papadopoulos II, s. 247, Liddell & Scott 1966: 1566. 

6 PapadopoulosII, s. 85. 

7 Liddell & Scott, 1966, s. 1000. 

8 Papadopoulos II, s. 252; sozciik belki de aslinda italyancadan gelmi§ olabilir. 

9 Papadopoulos II: 412, Liddell & Scott, 1966, s. 1761. 

10 Liddell & Scott, 1966, s. 1606. 

11 Papadopoulos II, 539. 

12 Liddell & Scott 1966, 2014. 

13 Liddell & Scott 1966, 1998. 




Bernt BRENDEMOEN 



165 



”kuru[t]mak” fiili 14 ve aym -ter ekinden turetilmi§tir. Boylece “kuru yer” anlamma geliyor. 
Arsin’deki kaynak ki§inin Elolefter sozcugiiniin oynanan yerle degil, oyunda onderlik yapan ki§i 
anlamma geldigini du§unmesinin sebebi belki de me§hur futbol oyuncu Lefter’in adiyla 9agri§im 
yaptigmdan dolayi olabilir. 1960’lara kadar Fenerbahse ve Milli Takimda oynayan bu Rum 
vatanda§, ger9ekten 90k me§hurdu ve adi ger9ekten xolefter adma benzedigi i9in bu turden bir 
kari§ikliga yol a9tigi du§unulebilir. Sozkonusu kayit 1979’da yapildigmda kaynak ki§i zaten 45 
yaspnda olduguna gore bu futbolcunun §ohretinden haberdar oldugu du§unulebilir. 



Kaynak9a 

Bees, N. (1939). Pontiaka xeirografa en t5 MouseiS tou Kastrou tes Agkyras. Archeion Pontou 9: 
193-248. 

Biasing, U. (1992). Armenisches Lehngut im Tiirkeitiirkischen -am Beispiel von Hem§in. 
Amsterdam - Atlanta: Rodopi. 

— (1995). Armenisch - Tilrkisch. Etymologische Betrachtungen ausgehend von Materialien aus 

dem Hem§ingebiet. Amsterdam - Atlanta: Rodopi. 

Brendemoen, B. (2002). The Turkish Dialects of Trabzon. Their Phonology and Historical 
Development /-//. Wiesbaden: Harrassowitz. 

Dankoff, R. (1995). Armenian loanwords in Turkish. Wiesbaden: Harrassowitz. 

Demir, N. (2003). Serendi/Serander Kelimesi Uzerine. Turk Dili 617: 443-447. 

— (2006). Trabzon ve Yoresi Agizlari I-III. Ankara: Gazi Kitabevi. 

Eren, H. (2004). Serendi/Serender’in Du§undiirdukleri. Turk Dili 630: 490-495 
Johanson, L. (1992). Strukturelle Faktoren in tiirkischen Sprachkontakten. Stuttgart: Franz 
Steiner. 

— (2002). Structural factor in Turkic language contacts. Richmond: Curzon. 

Kakuk, S. (1973). Recherches sur I’histoire de la langue osmanlie des XVI e et XVI l e siecles. 
Budapest: Akademiai Kiado. 

Korkmaz, Z. (2003).Turkiye Turk9esinde Yazi Diline Girmisj Giinluk Ya§amla Ilgili Almti Sozler 
ve Ekler. Turk Dili 620: 1 18-127. 

— (2009). Dogu Kardeniz Bolgesi Agizannm Turkiye Tvudujesi Agizlan Arasmdaki Yeri. Turk 

Dili 696: 696-709. 

Liddell, H. G. & Scott, R. (1966). A Greek-English Lexicon. Oxford: University Press. 
Papadopouos, A. A. (1958-1962): Istorikon leksikon tes Pontikes dialektou I-III. Atina: 
Typografeion Myrtide. 

Thomason, S. G. & Kaufman, T. (1988). Language contact, creolization, and genetic linguistics. 
Berkeley: University of California Press. 

Tietze, A. (1955).Griechische Lehnworter im anatolischen Turkisch. Oriens 8: 204—257. 

— (1962). Einige weitere griechische Lehnworter im anatolischen Turkisch. Nemeth armagam 

(Ankara: Turk Dil Kurumu yayinlan 191), 373-388. 

Tzitzilis, C. (1987). Griechische Lehnworter im Tiirkischen (mit besonderer Beriicksichtigung der 
anatolischen Dialekte). Wien: Verlag der osterreichischen Akademie der Wissenschafiten. 
(= Schriften der Balk a nkommission - Linguistische Abteilung 33.) 



Liddell & Scott 1966, 1190. 




3. Uluslararasi Turkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu 




TURK DiLLERI SiSTEMiNDE NOGAY TURK^ESi 

Maryam BULGAKOVA 

£agda§ Nogay dili Rusya Federasyonu Karayay-t^erkes Cumhuriyeti’nde, Stavropol 
vilayetinde, Dagistan Cumhuriyeti’nde, Astrahan Bolgesinde ve (^cyenistan Cumhuriyeti’nde 
ya§ayan Nogaylarm konu§ma ve edebiyat dilidir. Ama Nogay Tiirk9esinin yayilma alam daha 
geni§tir. Nogaylar Rusya di§inda Romanya’da, Tiirkiye’de, Ukrayna’da, Orta Asya 
Cumhuriyetlerinde ya§amaktadirlar. Rusya’ da oturan Nogaylann niifusu 91000’e yakmdir. 

Nogay dilinin yazi sorunlan ve tarihi heniiz derinligine incelenmemi§tir. XX. yiizyilin 20’li 
yillannda Sovetler Birligi’ne dahil olan halklar i9in yeni alfabeler, yeni yazilar yaratildi. 1928 
yilinda Latin alfabesi temelinde 28 harfli Nogay alfabesi kabul edildi. 1937 yilinda Nogaylar 
Sovetler Birligi’nde ya§ayan diger Tiirk halklan ile birliktc, Kiril alfabesine ge9tiler. Bu yillarda 
Nogay halki resmi olarak yazisi olmayan “mladopismenniy” -“gen9yazili” statiisiinde belirtildi. 
Ama Nogay tarihi, dili, folkloru iizerinde 9ali§an uzmanlarm bilimsel yapitlannda Nogay 
Halkimn biitiin Tiirk halklanyla ortak olan Runik (Orhon-Enisey yazitlara), Uygur, Uygur- 
Nayman ve Arap alfabelerinde yazilan amtlarla ilgisi oldugu belirtildi. 

Ge9en yiizyilin ikinci yansmda Nogay dili, tarihi, edebiyati ve biliminin diizeyi, diger Tiirk 
halklarimn bilim diizeyi, Tiirk halklannm binlerce ortak ozgiin ve zengin bir kiiltiir yarattigmi 
gosterme olanagi verdi. Nogay halkimn tarihi, dili ve dil tarihi biitiin Tiirk halklarimn tarihi ile 
baglantihdir. Nogay Dili Kazak ve Karakalpak dilleri ile Kip9ak dillerini Kip9ak-Nogay grubunu 
olu§turur. Eski Nogaylarm ata-babalan, ortak servet olan Orhon-Yenisey Yazitlarmin 
yaratilmasmda Tiirk halklanna katilmi§lar ve Runik yazi kullanmi§lardrr. 

£agda§ Nogaylarm soy damgalannda Runa harfleri saklanmaktadir. Bilindigi gibi 
Tiirklerin 90k eskiden soy daglan olmu§tur. Daglan Nogaylar da 90k kulanmi§lar ve §imde de 
kullamyorlar. Daglar hayvanlan damgalamak (sahibini gostermek i9in), miihiir olarak, arma 
halinde, mezar ta§lannda kullamlrm§lardir. Prof.Dr. Kereytov Nogay daglan ve Nogaylann etnik 
tarihi iizerinde bir 90k inceleme yapmi§tir. “Nogaylar” adh yeni kitabmda: “Nogay daglarimn 
arasinda Orhon-Yenisey alfabesi harfleriyle aym olanlan vardir”- diye yaziyor (Kereytov, 2009, 
s. 150). Nogay kitabi tarihini inceleyen Do9.Dr. Kurmanseitova bilimsel 9ali§masinda 1927 
yilinda Kirim’daki Nogay koylerinde toplanan 400 dagi inceleyen O. Ak9okrakh’nm sonu9lanna 
dayanarak, Nogay daglarimn Tiirk daglanna yakinhgim ve daglarin Orhon-Yenisey i§aretlerine 
benzerligini belirtiyor (Kurmanseitova, 2009, c. 23). Orhon-Yenisey Amtlannda yer alan soy 
adlan (etnonimler) biigiin de Nogaylarda ya§iyor (Kip§ak, Kangli, Kongar, Keneges vb.). Nogay 
Halkm etnogenezinde katilan bu eski Tiirk kabileleri Runik yazitlan bulunan yerlerde oturmu§lar 
ve Tiirk yazi kiiltiiriiniin yaratilmasma katilmi§lardir. 

Orta9agin ve Ortakip9ak (Musayev, 2008, s. 97) dilinin amtlannm ba§i, biiyiik Tiirk dilcisi 
Ka§garli Mahmud’un “Divanu Lugat-it-Turk” sozliigiidiir. Bu sozliik hakkmda 90k incelemeler, 
9ali§malar yayimlanmi§tir. Ka§garli Mahmud’un sozliigii, bilindigi gibi, zengin i9erigi ile 
aynliyor. Sozliikte Tiirk kabilelerinin kelime hazinesi, tarihi, cografi, etnoloji, folklor bildirileri 
geni§ yer aliyor. Kitapta diinyamn en eski haritasi kulamlmi§. Sozliik Nogay dilinin kelime 
hazinesi konusunda 9ali§an dilbilimciler i9in 90k faydali kaynaktir. Bir 90k kelime, ata sozleri, 
toponimler, antroponimler §imdiki Nogay dilinde degi§meden saklanmi§tir. Mesela, Ka§garb M. 
sozliigiinden bir ka9 toponimler: Kiimi Talas, Kuyas, Kas Okuz, Kangi, Ak Say, Ak Terek; ve 
Nogay toponimlerinden aym kokenliler: Kiimi, Koyasil, Alti Ogiz, Kangli, Aksay, Ak Terek vb. 
(Bulgarova, 1999, s. 17). 

Orta9agin onde gelen yazarlan, §airleri, du^iiniirleri, felsefecileri Hoca Ahmed Yesevi’nin, 
Yusuf Balasugunlu’nun yaraticibklan Nogaylarca da bilinmektedirler. Nogay edebiyat9ilan 



Orhon Yazitlarmin Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 167-170 




168 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Ortapagm edebi metinleri ve amtlan millet ruhunun ileriki geli§iminin zengin §iirsel kaynagi 
oldugunu belirtiyorlar (Suyunova, 2006, s. 53). Nogay dilinin Eski Turk amtlan ile ili§kisini 
inceleyen Nogay bilim folklorcusu A. Seyhaliyev Nogay dilinin yazili dil oldugunu ve kokenin 
V.-VII. yiizyillarda arama geregini pah§malannda belirtiyor ve §oyle sonuca baghyor: “V.-XIV. 
yiizyilliklarda yaratilan eski Turk kulturii ve edebiyat amtlan, onlann ipinde Yusuf 
Balasagunlu’nun XI. yiizyilda yazdigi “Kutlu Biligi” destam da, Nogaylarda da ortak, ne ipin 
deseniz Nogay Dili, Kulturii ve Tarihi Kazak, Karakalpak, Ozbek, Kirgiz, Uygur ve diger Turk 
halklarmin tarihi, kulturii ile dar baglanmi§tir” (Seyhaliyev, 1975. s. 32). 

Nogay Tiirkleri Ortapagm Altin Orda Devletinin par9alanmasindan sonra Edil (§imdiki 
Volga) Nehrinin sol kiyisinda, Giiney Oral, Bati ve Orta Kazakistan’da yerle§en ve kurulan, 
niifusu fazla ve giiplii Nogay Ordasi (Nogay Ulusu) devletine sahiptiler. Nogay Devleti Ortapagda 
Avrasya’da onde gelen siyasi gup olarak biliniyor. Bilindigi gibi, Altin Orda XIII. yiizyilda pe§itli 
Tiirk kabilelerinden, halklanndan kurulan bir giiplii devlet olmu§tur. Devlet dili - Kippak dili, son 
kan§ik Oguz-Kippak ve XIV. yiizyilda resmi olarak “Edil boyu ve Oral Tiirki” dilini kullanmi§tir. 
Ortapagda bu biiyiik devlet ipinde yaratilan kiiltiirel, manevi, ruhsal geleneklerine, sozlii 
kiiltiiriine, yazili amtlanna §iiphesiz de Nogaylarm ilintisi vardir. “Nogaym yazili gelenegi 
Altmorda’nm zengin geleneginin temel ve dogrudan dogruya halefidir” -diye belirtiyor, Kuzey 
Kafkasya halklannm yazili Tiirk amtlanm inceleyen Gasan Orazayev (Orazayev, 2002, 86). 

Boylece, Nogay Halkimn ve yazi tarihinin kokeni pok eskiye gidiyor. Nogaylann tarihi 
eskiden biiyiik Tiirk Kaganligim olu§turan kabilelerin ve halklarm tarihleri ile siki sikiya 
baglanmi§tir. “Kuzey Kafkasya, Edil boyu, Sibirya’da ya§ayan pe§itli Tiirk kabilleri, XV. -XVI. 
yiizyillarda sayisi pok halklardan biri, Nogaylarm etnogenezinde katilmi§lar” (Seyhaliyev, Baku, 
1970, 131). 

Islamiyeti XIII. -XVI. yiizyillarda kabul eden Nogay Halki Arap-Miisliiman kulturiiniin 
biiyiik etkisine de maruz kaldi. Nogaylar Uygur, Uygur-Nayman yazisi ile beraber Arap 
alfabesini XX. yiizyila kadar kullanmi§tir. 

Nogay diline biigiin de yakin olan, Kippak dilinin amti “Kodex Kumanikus” - Ortapagm 
amti olarak §imdiki Tiirk dillerini, birinci sirada Kippak - Kumuk, Karaim, Karapay-Balkar, 
Nogay kar§ila§tirmah tarih incelemesinde pok faydali kaynaktir” -diye belgelenmi§tir (Ulakov, 
2001, s. 40). 

tJnlii Rus Tiirkologu A.N. Kononov “Kodex Kumanikusun” dilin Kinm-Tatar Dilinin (pol 
ve kuzey dilinin) en eski amti olarak belirtmi§tir. Bilindigi gibi Kmm polii Nogaylarm ya§adigi 
yerdir. “Kodex Kumanikus” metinlerini pagda§ Nogay Dilinin metinleri ile kar§ila§tirdigimiz 
zaman ortak ve aym kelimeler, ciimleler, ata sozleri, bilmeceler oldugunu goruyoruz. Mesela: 
bilmece - Ak kuymening avzu yok ( yumurta ). Bu bilmecede kullanan kiiyme kelimesinin manasi 
pe§itli pali§malarda farkli apiklanmi§tir (Mahmutov, 1971. s. 88). Ama bu kelime Nogay Dilinde 
bir manada “yeni evlilerin diigiinliik yurta”sidir. Beyaz kepelerden yapilmi§ zarif ve hafif bir 
‘yurta’yi anlatir. 

XV. -XVII. yiizyillar, Nogaylann, Kazaklar, Kirgizlar, Karakalpaklar ile kom§u olarak, 
onlarla siki baglar kurarak, ali§-veri§ yaparak, akrabalik ili§kileri kurarak ya§andigi zamanlar diye 
bilinir. Bu devir Orta Asya Tiirk halklannm destanlannda “Nogay vakti (pagi)” diye belirtilmi§tir. 
“XV. -XVII. asirlarda Nogay halkimn Turku yaraticiligi, halk §iirleri, ozellikle kahramanhk ve 
a§iklik destanlan, serpilip geli§mi§ olan edebiyati, kom§u karde§ halklar arasmda yaygmla§mi§ ve 
saygmlik kazanmi§tir” diye bildiriyor. Nogay folklorcusu A§im Seyhaliyiev (Seyhaliyev, 1991, s. 
6). 

Unlit Kazak bilim adami £okan Valihanov’un yazdigina gore, Kazaklar Nogaylarla kom§u 
olarak ya§adiklan zamanlan “altin asir” diye adlandirmi§lardir. ^okan Valihanov, Nogaylar 




Maryam BULGAROVA 



169 



hakkindaki efsanelerin biitiin Orta Asya’nm go9ebe milletleriyle ortak oldugunu da belirtmi§tir 
(Valihanov, 1961, ss. 358-388). 

Nogay dilinde yaratilan kahramanlik eposu (“Edige”, “Nogayin 40 Batin’’, “Mamay”, 
“Ormanbet”, “Sora Batir” vb.), XV.-XVII. yiizyillarda ya§ayan iinlii §airlerin §al-Kiyizin, 
Kaztuvgamn, Dosmambet Azavli’nm destanlan Nogay dilinin dayandigi temeldir. Bu zengin halk 
agiz yaraticiligimn, iistiin degerde §iirlerin ve destanlann temel bulagi - ku§kusuz - eski Turk 
kabilelerini yaratan zengin kiiltiirii, Orhon-Yenisey yazili amtlan, Orta9agin iinlii eserleridir. 

Nogay dili Nogay Ordasimn devlet dili olmu§tur. Nogay Ordasi ve Rusya Devleti 
arasindaki 1551-1561 yillan boyunca biiyiik o^iide diplomatik muhaberati ve diger devletlerle 
diplomatik ili§kileri §imdiki Nogay tarih9iler, dilciler i9in temel (ana) kaynak olarak 
kullamlmaktadir (Posolskiye, 2006). 

§imdiki Nogay dilbilimi biitiin Diinya Tiirkoloji dilbiliminin kazammlanna dayanarak 
Nogay dili’nin tarihi ve geli§mesini, orijinal tecriibesini kavramaktadir. £agda§ Nogay Tiirk9esi 
Kuzey Kafkasya’da ya§ayan Nogaylarm ana dilidir, Dagistan ve Kara9ay Cumhuriyetlerinde 
Devlet dili statiisiindedir. Nogay dili iizerine incelemeler Karayay-C^erkes Cumhuriyeti Bilimsel- 
Ara§tirma Enstitiisiiniin Nogay Dili Boliimiinde, Kara9ay-£erkes Devlet Universitesi’nde, 
Dagistan Devlet Universitesinde yapilmaktadir. 

1932 yilinda (^erkessk §ehrinde Kara9ay-£erkes Bolgesi’nde ya§ayan halklann tarihini, 
kiiltiiriinii incelemek amaciyla Bilimsel Ara§tirma Enstitiisii a9ildi. Bu yillardan ba§layarak 
Nogay dilbilimi Kara9ay-£erkes Bilimsel Ara§tirma Enstitiisii’nde geli§tirilmektedir. 
Dilbilimciler alfabe, gramer, imla, terim problemleriyle alakali onemli gorevler iistlendiler. 
Onemli sorunlardan bin; fonetik ve dilin gramer yapisimn bilimsel tasvirini yapmak i9in dil 
malzemelerinin toplamasidir. Bu gorevi yerine getirmek amaciyla 1936 yilinda iinlii Tiirkolog, 
Sovyetler Birligi Bilimsel Akademisi iiyesi N.K. Dmitriyev’in yonetiminde Moskova’dan ve 
(^erkessk §ehrinden Bilimsel Ara§tirma Enstitiisii ile beraber Nogay dili diyaleklerinin zengin, 
olgusal malzemeleri toplandi. Bu toplanan dil malzemeleri temeli iizerinde N.A. Baskakov Nogay 
dilinin diyaleklerini smiflandirmi§, fonetik, kelime hazinesi ve gramer ozelliklerini tasvir etmi§ ve 
“Nogay dili grameri ve diyaletkleri” denilen birinci akademi Nogay dili gramerini 1940 yilinda 
Moskova’da yayinladi (Baskakov, 1940). N.A. Baskakov, - ilk kez tarn ikidilli 9eviri Rus-Nogay 
(1956) ve Nogay-Rus (1963) sozliiklerinin bilimsel redaktoriidiir (Baskakov, 1956; Baskakov, 
1963). Profesor Baskakov’un akademik yaymlan Tiirkoloji linguistik biliminde biiyiik derecede 
kabul gormekte ve kullamlmaktadir ama maalesef, o yillarda da Nogay dilinin kokeni eski Tiirk 
halklarmm ortak kultiiriine bagli oldugu ve Nogaylann yazili amtlan oldugu bilimsel olarak 
belirtilmedi. 1950’li yillardan ba§layarak Nogay dilbiliminin olu§umu ve geli§imi Kara9ay- 
(^crkcs Bilimsel Ara§tirma Enstitiisii’ ne baglidir. Bilindigi gibi, dil durmadan geli§iyor, ilerliyor, 
zamamn isteklerine gore degi§iyor. XX. yiizyilda Nogay dili alfabesi iki defa degi§ti. 1928 yilinda 
Latin alfabesi temelinde 28 harfli Nogay alfabesi kabul edildi. Boylece, 1928-1938 tarihlerinde 
Nogaylar Latin alfabesi temelinde diizenlenen alfabeyi kullandilar. Latin alfabesinde okullar i9in 
kitaplar, edebi eserler 9ikanldi. Ama Nogay dilinin fonetik ozelliklerini, her sesin kendi i§aretini 
bulmada Latin alfabesi uygun olsa da, 1937 yilinda Nogaylar, diger Sovetler Birligi’nde ya§ayan 
Tiirk Halklanyla birlikte Kiril alfabesine ge9mek zorunda kaldilar. 1938 yilinda Kiril grafika 
temelinde diizenlenen 37 harfli Nogay alfabesi kabul edildi. Biigiin Nogaylar Kiril alfabesini 
kullanmaktadirlar. Ku§kusuz alfabedeki degi§imler Nogaylann kultiiriiniin, dilinin geli§imine 
zarar verdi. Buna ragmen Nogay dili biigiin geli§me yolunda. Dilbiliminde diyalek sorunlan 
96ziiliiyor (Kalmikova, Arslanov). Nogay dili akademik grameri yayimlandi (Kalmikova, 
Saruyeva, 1973). Ge9en yiizyilin 80’li yillannda Nogay diyalekleri, metinleri Avrupa linguistik 
atlasmda yer aldi. Bu i§te ba§anli olan dilbilimciler Aybazova E.S., S.A. Kalmikova Nogay 
dilinin diyalek metinlerini diinya dil biliminde kullanmaya, faydalanmaya olanak sagladilar. Atlas 
Hollanda’da yayimlandi. Nogay dili ve edebiyati iizerinde 9ali§an bilim adamlan Tiirkiye’de 




170 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



yapilan ortak bilimsel projelere de katiliyorlar. Turk bilim adamlan da Nogay dili uzerinde 
ba§anli 9ali§malar yapmi§tir. Nogay dilinin kelime hazinesi uzerinde de 90k incelemeler, 
9ali§malar yapilmaktadir. Boylece Nogay dili uzerinde surekli 9ali§malar yapilmaktadiriar. 

Nogay dili biigiin Rusya’da ya§ayan Nogaylann ana dili, evde, ailede, okullarda, 
haberle§me ara9lannda (gazete, radyo, televizyon) kullamlmaktadir ve iki Cumhuriyetin 
(Kara9ay-^erkes, Dagistan) devlet dilleri statiisunde belirtilmi§tir. Nogay il9e okullanndaki 
9oeuklar Nogay Dili ve Edebiyati derslerini aliyorlar. Halkin iki devlet gazetesi vardir: “Nogay 
Davisi” (Qerkessk), “Sollik mayagi” (Terekli- Mekteb), Nogay dilinde egitim veren okullar i9in 
ders kitaplan ve edebi kitaplar hazirlanmaktadir. 

Nogay dilinin sosyal i§lemleri (fonksiyonlan) az olsa da dilimizin geli§im yolunda 
elimizden geldigince bu alanlari geni§letmek uzere 9ali§maliyiz ve ba§anli olmaliyiz. Bu i§te 
ba§anli olmak i9in Turk Dunyasi Cumhuriyetleri arasmdaki §imdiki kiilturel ili§kilerin yardimci 
olacagma inamyorum. §imdiye kadar Nogay dili uzerinde yapilan 9ali§malar, Nogay Halkimn 
biitiin Turk dunyasinm kultiiriinde ozel yeri oldugunu ve ortak Turk Halklan mirasmm 
sahiplerinden biri oldugu a9ik9a belirtilmi§tir. 



Kaynak9a 

Arslanov, L. (1992). Yazik karagasey-nogaytsev Astrahanskoy oblasti, Naberejniye Celni. 

Bulgarova, M. (1999). Nogayskaya toponimiya, Stavropol. 

Kalmikova, S. (1965). Aknogayskiy dialect nogayskogo yazika, AKD. Moskva. 

Kalmikova, S. (1968) Osobennosti karanogayskogo dialecta nogayskogo yazika. Trudi 
Karacayevo-Cerkesskogo NIL Vip.5. Cerkessk. 

Kalmikova, S., Saruyeva M. (1973 ). Grammatika nogayskogo yazika. Fonetika, morfologiya, 
^erkessk. 

Karakayev, Y. (2006). Leksika passivnogo upotrebleniya v nogayskom yazike, Karacayevsk. 

Kereytov, R. (2009). Nogaytsi, (^erkessk. 

Kurmanseitova, A. (1996). Bayterektin bayligi, Cherkessk. 

Kurmanseitova, A. (2009). U istokov nogayskoy knigi, (^erkessk: KCIGI. 

Mahmutov, H. (1971). Tatarskiye paralleli kumanskih zagadoL Sovetskaya Turkologiya Dergisi, 
1971/ 3, ss. 87-96. 

Musayev, K. (2008). O srednekipcakskom literaturnom yazike. Voprosi altayskoy filologii. 
Pamyati E.R. Teniseva, 2008, Moskva, ss. 92-115. 

Orazayev, G. (2002). Pamyatniki turkoyazicnoy delovoy perepiski v Dagestane 18 veka, 
Mahackala. 

Posolskiye knigi po svyazyam Rossii s Nogayskoy Ordoy (1551-1561 gg.). (2006). Kazan. 

Seyhaliyev, A. (1991). Nogayskiy geroiceskiy epos, Mahackala. 

Suyunova, N. (2006). Nogayskaya poeziya XX veka, Moskva: IMLI RAN. 

Ulakov, M., Cecenov A. (2001). Pismenniye pamyatniki turkskih yazikov kak istocnik istorii 
sovremennogo karacayevo-balkarskogo yazika. Nalcik. 

Valihanov, C. (1961). Sobraniye socineniy. T.I. Alma-Ata. 




KAMU YONETiMi EGiTiMiNDE TARiH BiLiNCi VE TARffl OGRETiMi: TURK 
YONETiM TARiHi DERSLERI 



Cantiirk CANER 



Giri§ 

Yazmrn Siimerler tarafmdan kullamlmaya ba§lamasmdan guniimuze yakla§ik be§ binyil 
ge9ti. Bu nedenledir ki iki milyon yillik uygarlik surecinin sadece bir kismi hakkmda bilgimiz 
var. Ustelik bu bilgi, kesintisiz ve birbirini tamamlayacak bisimde de degil. Aksine kopuk ve 
onemli bir bolumii halen gun i§igma 9ikanlmayi bekliyor. Buna karspn uygarlik tarihinin en 
onemli virajlan da be§ bin yillik bu kisa siire i9inde alindi. 20. yiizyilin ba§mda buhan ancak 
kontrol altma alabilen insanoglu, elli yil i9inde nukleer eneijiyi ke§fedecek bilgi birikimine 
ula§mi§, yiizyil tamamlamrken internet teknolojilerini gundelik ya§ama sokarak kureselle§me 
surecini ba§latmi§trr. Dolayisiyla uygarlik tarihi bugiinku seviyesine ancak bir yiizyil i9inde 
ula§abilmi§tir. Elbette ki bu ba§ dondiiren hizm altmda yatan en onemli etken, bilgiyi 
derleyebilmesi ve bunu yaparken kendi mantik dizesine uygun bilimsel metodolojiyi 
uygulayabilmesidir. Bu bakimdan bilimsel metodolojinin, uygarligm geli§imindeki onemi 
yadsmamaz. Bilme eylemine bi9im veren metodolojik unsurlar, aym zamanda bilimi tarihle 
yakm bir ili§ki i9ine sokar. Dogrudan ya da dolayli olsun biitiin bilim dallan istisnasiz bir 
§ekilde tarihle yakm ili§ki i9indedir. Nite ki m tarihle en 90k ili§ki i9inde olan bilimlerden birisi 
de Kamu Yonetimi’dir. Temel amaci kisaca devlet olan ve devletle ilgili her §eyi incelemeyi 
kendisine konu edinen kamu yonetimi, niteligi geregi tarihle 90k yakm ili§kileri olan onemli 
bir bilim dalidir. 

Kamu yonetiminin tarihle olan ili§kisi siyaset, kentle§me, yonetim gibi hem alt 
disiplinler diizeyinde saglanmakta; hem de iktisat, sosyoloji, psikoloji, antropoloji ve hukuk 
gibi disiplin di§i bilim dallanyla ili§kilendirilerek gii9lendirilmektedir. Bu 9ali§ma bu 
dogrultuda, kamu yonetiminin tarih bilimiyle olan ili§kisini ortaya koymayi ama9lamakta ve 
bunu yaparken de kendi literaturiinde yer alan siyaset, kentle§me ve yonetim gibi alt ara§trrma 
konularmda yer alan tarihsel Rerikh derslerin niteliklerini, i§leyi§ bi9imlerini ve alana 
katkilanm ortaya koymak bakimmdan yeni bir tarti§mayi ba§latmayi hedeflemektedir. 

1. Bir Dii§iince Bi 9 imi Olarak Tarih 

En genel tammi i9inde “ge9mi§ zamanlarda ya§ayan insan topluluklannm her tiirlii 
faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek, sebep-sonu9 ili§kisi 9er9evesinde anlatan bir bilim dah 
olarak” tarih, aslmda uygarligm ilk donemlerinden bu yana insanoglunun geli§tirdigi en eski 
bir davram§ bi9imidir ve siireklilik arz eden bir i9erige sahiptir. Tarihin i9eriginde barmdirdigi 
siireklilik hali aym zamanda kavrami ozgun bir hale de getirir. Ba§ka bir deyi§le insanoglunun 
diisjuncc evreninde surekli barman bir unsur olarak tarih, sozlii veya yazili ya§atilan canli bir 
problematik olarak kendisini gostermektedir. Dolayisiyla zamana veya toplumlara gore 
anlami ve i9erigi degi§kendir. Ustelik bu degi§kenlik tek ba§ma toplumla veya zamanla da 
smirli kalmaz. Aksine onu okuyamn dunya g6rii§unu kapsayacak kadar geni§ bir hal 
almaktadir. Diger dillerdeki anlam ve tammlan bir tarafa brrakildigmda, aslmda tarih 
kavramimn i9erigini biitunuyle doldurabilecek 119 temel soylem hemen kendisini 
gostermektedir: “Historia”, “Tevarih ” ve “Geschichte” (Ortayli, 1996, ss. 152-159). 

Bu kavramlar arasmda “historia”, asli Yunanca’dan gelen “olan biteni somut deliller 
yoluyla tek tek bilmek, tek tek soru§turmak” anlammi ta§imaktadir. Bir merak olarak 
“Historia ”, Yunancadan Latinceye ve oradan Bati literaturiine ge9erken “ root (rota) ”, “ know 
(bilmek)” ve “see (gormek)” anlamlanyla bi9imlenmi§; “ evidence (kamt)” ve “visio 
(uzgorii) ” kavramlanyla somut bir hal almi§; nihayet “wisdom (zeka, bilgelik) ” kavrammi da 
biinycsinc katarak, “belirli yol veya yontemleri kullanarak gegmi§i bilme bilinci, zekasi” 
olarak ifade edilmi§tir (Brian ve Janda, 2008, s. 163). Antik Yunan’dan basjlayarak giiniimuze 
kadar gelen siire i9inde “historia ”, Bati kiilturiinde 9e§itli duzeylerde dogrudan akademik bir 
9ali§manm konusu olmu§; cntcllcktucl bir ugra§ bi9iminde degerlendirilmi§tir. “Tevarih” 
kelimesi ise koken itibariyle Arap9a olup “tarihler ” anlamma gelmektedir. Esasen kelimenin 



Orhon Yazitlarimn Bulunugundan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21 . Yiizyil konuli 
3 . Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010 , 171-188 




172 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



kokii ibranicedeki “verrehe” dir ve “hilali gormek” anlammi karsplamaktadir. Dolayisiyla 
“tarih” Dogu literaturiinde kronolojik olarak olaylann tespit ve kaydi bi^imindc 
algilanmaktadir (Aksoy, 1998, s. 22). Tarih kelimesi iizerinde du§unulmesi gereken i^uncii 
bir kavram olan “geschichte”, Almancadir ancak Latince kokenden gelmektedir. Asli “res 
gestae” olan ve Titus Livius tarafmdan kaleme alinan “Res Gestae Divi Augusti (Tannsal 
Augustus 'un Icraatlari) ” adh eserinde kullamlan bu kavram, Roma imparatoru Augustus’un 
agzmdan kaleme alinan faaliyetleri anlatmaktadir. “Res Gestae”, politik kariyeri pek 90k 
yonden deneysel olan Roma'nm ilk imparatoru i9in benzersiz bir propaganda ve halkla 
ili§kiler hareketi olma ozelligini ta§imaktadir ( Wikipedia 16 Nisan 2010, 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Res_Gestae_Divi_Augusti). Antik Roma’nm aym zamanda 
propaganda yontemi olan “res gestae”, Almanca’ya “butiin bunlar oldu” anlamiyla ta§inmi§ 
ve olan bitene gorev yiiklcycrck gelecek nesillere varlik sebebini ortaya koymu§tur. Bu 
baglamda “res gestae” tarih kavramma ozel anlamlar yukleyen bir tammi i9ermektedir. 
Yukanda belirtilen 119 farkli tamm, aym zamanda tarih konusunda farkli yakla§imlan da 
ortaya koymak bakimmdan onemlidir. Zira tarih, daha onceden de ifade edildigi iizere 
zihinsel bir eylemdir ve milyonlarca yillik uygarhk surecinde insan aklimn olgunla§masmda 
en onemli aracilardan birisidir. 

Tarih denildigi zaman akla hemen Herodot gelmektedir. Ancak Herodot tarihi bilindik 
anlayi§tan daha farkli bir bi9imde ifade edilmi§tir. Aym zamanda bir seyyah olan Herodot 
bulundugu 9evrenin ayrmtili tahlilini yaparken, bir miiesseseyi, bir adeti, bir olayi anlatmak 
i9in kimi zaman rivayetlere dayamyor; hatta kimi zaman mitolojiye kadar gittigi oluyor 
(Ortayli, 1996, ss. 152-159). Yani bir anlamda Herodot gezip gordiigii 9evreyi en eski 
tarihinden kendi zamanma dek butiin aynntilanyla aktanyor. Benzer bir yakla§imi 
Thukydides’de de gormek mumkiindur. O da tipki Herodot gibi Atina ile Sparta arasmdaki 
otuz yil suren “Peloponnesia Sava§i ”m yazarken neden-sonu9 ili§kisine girmektedir. Ustelik 
Thukydides, tarihi her §eyden once, siyasi a9idan inceler ve tarih ile bunun i9in ilgilenir. 
"Pelopponnes Sava§larirun Tarihi" adh yapitmda, ozellikle bu sava§lann nedenlerini ve 
sonu9lanm ele alir. Herodot ile Thukydides kar§ila§tmldigmda Herodot’un daha 90k bir 
oykiicii oldugu, Thukydides’in ise analitik bir yakla§imla olaylan ele aldigi goriilmektedir. 
Bir ba§ka deyi§le, her ikisi de tarihi olaylarla ilgilenmi§ler, tarihin anlami ve amacim, insamn 
tarih i9indeki roliinii dikkate almami§lardir. Bu konuda dikkat 9eken bir ba§ka Yunanli tarih9i 
ise Plutarkhos’dur. Plutarkhos, olaylara ve ahlaksal dersler 9ikarmaya siki sikiya bagli olan bu 
biyografi tarihinin tipik temsilcisidir. Herodot, Thukydides ve Plutarkhos ’dan yola 9ikilarak 
genel olarak Antik Yunan kiilturunde tarihin pragmatik bir bi9imde yorumlandigim, bununla 
birlikte oncesi ve sonrasiyla birlikte ger9ekte ne oldugu, ni9in sonu9landigi iizerinde 
durduklanm one surmck mumkiindur. Ancak Antik Yunan’m halefi olan Roma’da tarih 
kavrami, daha farkli bir anlam ta§ir. Sanatm aksine tarih bilinci dogrudan dogruya Roma 
halkma kutsal bir misyon yiiklemektedir (Ortayli, 1996, ss. 152-159). Roma kiilturiinde tarihe 
yiiklcncn bu anlam Sezar ile basjlar, Polybios, Taciticus, Eutropius’a kadar devam eder ve 
Titus Livius da doruga ula§ir. Roma’nm en biiyiik Tiram olan Sezar Galya Seferini kagida 
dokerken seferin ne kadar gerekli ve somujlarimn ne kadar yararli oldugunu israrla ifade 
etmi§tir (Ceasar, 1982, ss. 12-27). Benzer yakla§imlar digerleri i9in de ge9erlidir. Polybios, 
Roma kentinin nasil kuruldugunu mitolojiye dayandirarak a9iklamaya 9ali§irken, Taciticus, 
Roma’nm imparatorluk tarihini tannsal bir iradeye dayandirmak geregi duymu§tur. Eutropius 
ise milattan sonraki yillarda ya§ayan bir tarih9idir ve imparatorun dogrudan “magister 
memoriae (kraliyet yillikgisi)” olarak gorev alan bir tarih9idir. Hakkmda 90k az §ey 
bilinmesine ragmen 364 ve 368 yillannda Britanya ve Galya seferlerine katilarak imparator 
Valens’in zaferlerini kaleme almi§tir. Eutropius ’dan yakla§ik U9 yiiz yil kadar once ya§ayan 
Titus Livius ise turn Roma tarihi boyunca goriilen en muhte§em tarih9idir ve Imparator 
Augustus’un ovgiilerine mazhar olabilmi§tir. Toplam 142 ciltlik “Ah Urbe Condite Libri 
(Ba§langicindan itibaren Roma Tarihi) ” adh eseri Roma’nm ortaya 9iki§mi efsanevi bir dille 
anlatrrken; aym zamanda Roma’ya tannlar tarafmdan yiiklenen sorumluluklan abartih bir 
dille ortaya koymaktan 9ekinmemektedir (Demiri§, 2000, ss. 1-25). 




Cantiirk CANER 



173 



Roma kulturiinde tarih kavrami, yalmzca §ahsma miinhasiran bir anlayi§m verdigi 
onemden ibaret degildir. Aym zamanda Bati’nm bugiinkii tarih bilincini de etkileyen, Bati 
modemizmine esin kaynagi olan bir ozellik gosterir. Nitekim Roma’da tarih9ilik koyu bir 
patriotizmin golgesinde geli§mi§tir, daima kendini one koyma, kendisine ozel ve iistiin 
anlamlar yukleme kaygisi hakimdir. Ustelik bu kaygi Roma devletinin kurulu§ mitosuyla 
yakmdan ilintilidir. Oncelikli olarak Roma bir imparatoriuktur ve biitiin imparatorluklar gibi 
sava§arak biiyiimek durumundadrr. Roma dunyaya bir duzen getirmek uzerine kurulmu§tur. 
Varlik sebebi evrensel yayilmaci bir cumhuriyettir (Ortayli, 1996, ss. 152-159). Bu nedenledir 
ki Roma her anlamda kendinden olmayan anlamma gelen hakir ve ku9iiltiicu “barbar” 
kelimesini 90k sik kullamr. Barbar, Roma kiilturii i9inde her ne kadar da a^ag llama ifadesiyle 
birlikte kullamlsa da, konuya tarih perspektifinden bakildigmda bir o kadar da yararli bir 
kelime olmu§tur. Kendisinden ba§kasmi hakir gorme giidiisii, Roma tarih yazinma diger 
uluslann ge9mi§ini inceleme merakim da sokmu§tur. Bu merak bin yili a§an iktidan boyunca 
Roma’yi her daim surekli bir kiyaslamamn i9ine itmi§tir. I§te Roma’daki tarih bilincinin bu 
yonii modem Bati’nm tarih yaziciligim da derinden etkilemi§tir. 

Bati’nm tarih bilinci Roma kiilturii uzerinde yiikselirken, Akdeniz’in dogusu ve giineyi 
i9in soz konusu bilin9 Helenistik kiiltiiriin etkisiyle bi9imlenmi§tir. Hitit, Akad, Asur ve 
Siimer tarih geleneginden etkilenen Helenistik kiiltur, yerel halklann ge9mi§i, kiilturii ve 
dinine duyulan meraktan yola 9ikarak tarih yaziciligim bir devlet faaliyeti olarak geli§tirmi§tir 
(Ortayli, 2009, ss. 40-48). Bu nedenle di§a doniik, oldugu gibi betimlemeye dayanan ve ayn 
olarak kendine misyon yiiklcmcycn bir tarih anlayi§mi yaratmayi ba§armi§tir. T§tc Islam 
diinyasmm tarih anlayi§mi §ekillendiren anlayi§ Helenistik gelenekten kalan mirastrr. Bununla 
birlikte soz konusu mirasm hemen yerle§tigini one siirmek miimkiin degildir. Islam 
uygarligimn Akdeniz’e yayilmaya ba§ladigi erken donemlerde tarihe ilgi daha 90k 
islamiyet’in dogu§u ve yayilispyla smirhdir ve Islam oncesi tarih bilinci yazili olmaktan 90k 
sozlii gelenege dayandmlmi§ ilmii'l-ensab (soybilgisi) iizcrincdir. Yazili tarih gelenegi ise ilk 
omeklerini islamiyet’in geli§ip, Arabistan Yanmadasi’na hakim olmasmdan sonra vermeye 
ba§lami§trr. Bu bakimdan ilk islam tarih9ileri hadis bilginlerinin (muhaddisler) arasmdan 
yeti§mi§tir. ilk islam tarih9ileri ayrica Hz. Muhammed'in ya§ami ve sava§lan konusunda da 
ayrmtih 9ah§malar yaptilar. Bu alanda bilinen tarih9ilerin en iinliilcri Urve bin Ziibeyr, 
Miineb-bih, Asim bin Omer, ibn ishak ve ibn Hi-§am'dir ( msxlabs.org 16Nisan 2010 
http://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/239746-islam-dunyasinda-tarih.html). 

islam tarih yazicihgimn diger uluslan ele almaya ba§lamasi ise, islamiyet’in Misir’a 
ula§arak oradan Ortadogu ve Kuzey Afrika’ya yayilmaya ba§ladigi 7. yiizyilin ikinci yansma 
denk dii§mektedir. Ozellikle Emeviler doneminde Miisliimanlar Akdenizin giineyi ile 
Ortadogu uzerinden On Asya’ya kadar fetih hareketlerine giri§mi§ler; bu fetihlerin sonucunda 
kendilerinden farkli pek 90k milletle tam§ma firsati bulmu§lardir. Ozellikle Helenistik 
kiiltiirle tampan islam uygarligi Yunanca eserleri kendi diline 9evirmeye ba§lami§, bu kiiltiir 
ve dili islami bilimlerin entellektuel dili olmu§tur. islam tarih yaziciligi iizerindeki Helen 
etkisi “verrehe” yani ay bilgisi anlamma gelen kokten alan “tevarih” bi9iminde 
ger9ekle§mi§tir. Bu yoniiyle “tevarih”, “historia” ile benzer anlama gelir. Bu noktada 
“tevarih”, olan bitenlerin oldugu gibi yazilmasmdan ba§ka bir §ey degildir. Bununla birlikte 
islam kiilturundeki tarih yazicihgimn olduk9a geli§mi§ oldugu da a9iktir. Emeviler 
doneminde yaygmla§an 9ali§malar Abbasiler doneminde 9c§itlcncrck surmii§tur. islam 
diinyasmm geni§lemesine paralel olarak fetihlerin tarihi yazilmaya ba§lanmi§trr. Abbasiler 
tarafmdan 9. yiizyilda Bagdat’ta kurulan ilk tarih okulu 90k onemli tarih9iler yeti§tirmi§tir. 
Nitekim bu okuldan yeti§enler arasmda El-Heysem bin Adi (Kitab et-tarih ala es-sinin), 
Vakidi (Fiituhu'§-§am), ibn Abdulhakem (Fiituhu'l-Misr ve'l-Magrib) ve Belazuri (Fii-tuhii'l- 
Biildariiau) omek olarak verilebilir (Duri, 2006, ss. 165-173). Abbasiler doneminde ya§ayan 
Yakubi, ba§ka kavimlerin tarihiyle ilgilenen ilk tarilupidir. Taberi (Ta-rih’i ar-rusul wa-1- 
muliik wa-l-hulafa), genel bir diinya tarihi yazmi§tir. Yine Abbasiler doneminde islam 
dunyasmda yer alan obiir devletlerden Gaznelilerde Utbi, Fatimiler'de Mesudi, iran’da 
Beyhaki, Zengilerde Ebu §ame gibi iinlii tarih9iler yeti§mi§tir. Ozellikle 11. yiizyilda Abbasi 
egemenliginin yikilmasmdan sonra tarih yaziciligi Memlukliilerin rehberliginde 9e§itlenerek 




174 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



belirli bir disiplin altma almabilmi§tir. Memluk tarih9ileri gelenekselle§en tiirler yamnda, 
"havadis" denen, olaylari giinii giiniine yazma bi9imini geli§tirdiler. Tarihsel olaylan edebi bir 
iislupla, fikra ve oykulerle siisleyerek anlatma tarzi olan "muhadarat " a da katkida bulundular. 
Ozellikle Ibnu Haldun Islam tarilujiliginde ilk defa yontem sorununu dile getirmi§, kendisine 
has birtarih felsefesini literature sokmayi ba§armi§tir (Bouamrane, 1993, ss. 265-272). 

Islam diinyasi i9inde Tiirk tarih yaziciligina bakildigmda durumun kendine ozgii bir hal 
aldigi goriiliir. Gok-Turk Amtlarmdan uzunca bir sure sonra yeniden ba§layan yazili tarih 
gelenegi Islami gelenekten olduk9a etkilenmi§tir. Nitekim Islamiyet’e ge9i§le birlikte 
Sel9uklu kiilturii i9inde tarih yaziciligi (pek parlak olmamakla birlikte) Abbasi tarih yaziciligi 
anlayi§imn izlerini tasjir. Sel9uklular 9agda§lan olan diger Miisliiman devletleri gibi biiyiik 
tarih9iler yeti§tirememekle birlikte Arap9a veya Fars9a olmak iizere biitiin Islam tarihi, 
Bagdat gibi yerel kentlerin tarihi ve bolgeye go9 eden diger Turkmen beyliklerinin tarihi gibi 
119 farkli tarih yaziciligim geli§tirmeyi ba§armi§lardir (Cahen, 1969, ss. 193-221). Bu 
donemde Zahir al-Din Ni§apiiri gibi bazi Iranli tarih9ilerin siklikla Sel9uklu tarihi yazdigi 
bilinmektedir. Ni§apuri’nin yam sira Biiyiik Sel9uklularda dogrudan devlet tarafmdan 
desteklenen tarih9ilere verilebilecek omekler arasmda ibn Funduk, Yakiit ve Ali B. Husayn 
bulunmaktadir. Tiirklerin Anadolu’ya ge9mesinin ardmdan ba§layan yeni siire9te ve ozellikle 
de Anadolu Sel9uklulan’nda go9ler nedeniyle tarilujiligin 90k fazla geli§tigi soylenemez. 
Tarih yaziciligi imparatorluk donemindeki ali§kanhklar iizerine ve kismen devam 
ettirilmektedir. Nitekim 13. yiizyilda yeti§en ibn Bibi Kerimeddin Aksarayi gibi tarih9iler Iran 
etkisinde kalmi§ ve yapitlarmi Fars9a kaleme almi§lardir. Ancak sozlii tarih, anonim 
kaynaklardan devam ettigi §ekilde olduk9a yaygmdir. Halk arasmda biitiin canhligiyla anlatila 
gelen Oguz Kagan Destam gibi tarihsel nitelikli oykiiler ise ancak 14. yiizyilda yaziya 
ge9irilmi§tir ( msxlabs.org 16 Nisan 2010 http://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik- 
islamiyet/239746-islam-dunyasinda-tarih.html). Osmanli tarih gelenegi ise Anadolu Beylikleri 
doneminden kalan miras iizerine §ekillenmi§tir. Bu baglamda ilk Osmanli tarih9isi 14. 
yiizyilda ya§ami§ olan Ahmedidir. Aslen Germiyanogullan saraymda Divan §airi olan 
Ahmedi’nin 1390 yilmda Padisjah I. Bayezid’e sundugu 2500 beyitlik “iskendername”, 
Biiyiik Iskender’in hayatim anlatan manzum bir eserdir. Ustelik bu eserin son kismmda yer 
alan “Dasitan-i Tevarih-i Miiluk-ii Al-i Osman ” adli boliim, ilk Osmanli tarihi olarak kabul 
edilmektedir (Silay, 1991, ss. 153-162). 14 ve 15. yiizyillarda Osmanli tarih yaziciligi 
“Gazavatnameler” bi9iminde ger9ekle§tirilmi§tir. Bu gelenek ozellikle 15. yiizyilin 
ortalannda A§ikpa§azade tarafmdan kaleme alman “Tevarih-i Al-i Osman” ile zirvesine 
ula§mi§tir. A§ikpa§azade’nin yam sira aym yiizyilda ya§ayan diger tarih9iler arasmda en goze 
9arpanlan ise kisaca §iikrullah (Behgetii't-tevarih), Oru9 b. Adil el-Edrenevi ( Tevarih-i Al-i 
Osman), Enveri (Diisturname-i Enveri), Mehmet Ne§ri (Cihan-niimay dir. 16. yiizyilda 
Arap9a ve Fars9a’nm entelektiiel bir dil oldugu ve tarih eserlerinin bu dillerde yazilmaya 
ba§landigi ve tarih9ilerin dogrudan Saray biinyesinde gorevlendirilmeye ba§landigi 
goriilmektedir. Dogrudan hiikumdarlar ozelinde ba§layan tarih9ilik gelenegi Iran’daki 
“§eyhname ” geleneginden esinlenerek olu§turulmu§tur. Nitekim bu yiizyila damgasmi vuran 
tarih9ilerden bazilar ise Idris- 4 Bitlisi (He§t Bi-Hi§t-Sekiz Cennet), Ke§fi Mehmed (^clcbi 
(Selim-Name), §iikri-i Bitlisi (Selim-Name), Riistem Pa§a (Tevarih-i Ali Osman), Liitfi Pa§a 
(Tevarih-i Ali Osman) ve Ferdi (Siileyman-Namey dir . Osmanli tarih yaziciliginda milat ise 
17. yiizyilda ba§lar. Resmi olarak ilk tarih yazicihgimn §ekillendirildigi bu yiizyilda 
“Vakaniivislik” bir idari gorev olarak tammlanmi§ ve kamu gorevlisi haline donii§mii§tiir. 
Nitekim ilk resmi Osmanli tarilupisi Naimadir. Vakaniivislik Ra§id'le siireklilik kazanmi§ ve 
Osmanli Devleti'nin sonuna kadar devam etmi§tir. Son vakaniivis ise Abdurrahman §eref 
Efendi'dir. Vakaniivis lerin disjinda kalan tarih9iler de ilgi alanlanna gore ozel ve genel bir9ok 
yapit kaleme almi§lardir. Bu tarih9ilerin en iinliileri ise Mustafa Ko9i Bey (Risale-i Koqi Bey), 
Ibrahim Pe9evi (Tarih-i Pegevi) ve Katip Qclcbi (Fezleke-i Tarihy d\r ( Wikipedia 16 Nisan 
2010, http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_tarih%C3%A7ileri). Ozellikle Katip 
(^clcbi’nin “ Tarih-i Firengi Terciimesi”, “Tarih-i Kostantiniyye ve Kayasire” gibi eserleri bu 
donemin en onemli tarih kitaplan arasmda sayilmaktadir. 




Cantiirk CANER 



175 



Osmanli tarih yaziciligmda ikinci biiyiik donu§um, Tanzimat ertesinde ba§lar. 
Tanzimat’la birlikte Osmanli tarih yaziciligi, Avrupa’nm etkisinde kalmi§ ve vakaniivislik 
anlayi§imn otesine ta§mmi§tir. Bu donemde tarifupilik, ortaya gikan aydm zumrenin de 
etkisiyle akademik bir temele oturtulmu§tur (Ortayli, 2009, ss. 65-68). Ozellikle Fransa’da 
yiikselen milliyet9iligin izleri tarih konusunda goriilmeye ba§lanmi§tir. Bu baglamda tarih 
yaziciligi basjta filoloji olmak iizere sosyoloji, arkeoloji ve cografyayla i li^ki Icndiri Icrck ulusal 
ve bilimsel bir 9er9evede ele almmi§tir. Yeni tedrisat yakla§imlanna dayali olarak a9ilan 
Osmanli okullannda 9e§itli diizeylerde tarih dersleri miifredata girmi§; neden-sonu9 ili§kisine 
dayali, sorgulayan ve ders 9ikaran bir tarih bilinci yaygmla§tinlmaya 9ali§ilmi§tir. Bati’da 
yazilmi§ bazi eserlerin de bu donem i9inde Osmanlicaya 9evrildigi goriilmektedir. 
Tanzimat’la ba§layan yeni doneme damgasmi vuran tarih9iler ise sirasiyla Mustafa Nuri 
( Netayic’iil Vukuat), Ahmet Lutfi Efendi ( Tarih-i Lutfi) ve Abdullah Cevdet (Tarih-i 
Cevdety tir. Tanzimatla farkli bir ivme kazanan Osmanli tarih yaziciligi asil atilimmi 
Cumhuriyet’in ilamyla ger9ekle§tirmi§tir. Cumhuriyet doneminde tarih bilinci, ulusal bir 
devlet ve toplum yaratma 9abalan 9er9evesinde ve 90k yonlii olarak bi9imlendirmi§tir. 
Oncelikle Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla birlikte tarih ogretimi tek bir mufredat programi 
altmda biitiin okullarda yaygmla§tinlmi§tir (£apa, 2002, ss. 39-55). Atatiirk’iin biiyiik 
gayretleri sonucunda 1931 yilmda Tiirk Tarih Kurumunun kurulmasimn ardmdan, Tiirk tarihi 
Siimerlerle ilintilendirilmi§, Giine§ Dil ve Tarih tezleri ekseninde okhduja geni§ ve koklii bir 
tarih tezi ortaya atilmi§tir. Aynca bu tez dogrultusunda Anadolu'nun eski uygarliklarim 
tammaya yonelik bir9ok 9ali§ma yapilmi§tir. Ozellikle arkeolojik kazilar ve filoloji 
9ali§malan sonucunda elde edilen bulgularla Anadolu tarihinin bilinmeyen yonleri aydinlatil- 
maya 9ali§ilmi§tir. Universitelerde yapilan tarih 9ali§malan ise daha 90k Turk tarihinin 9e§itli 
donemleri (Islam oncesi, Sel9uklu, Osmanli) iizerinde yogunla§mi§trr. Siyasal tarih yamnda 
toplumsal ve ekonomik yapiyi ele alan, devlet orgiitlenmesini, kurumlan inceleyen yapitlar 
ortaya konmu§tur. Nitekim bu donemde tarih yaziciligma ilk bilimsel baki§ Halide Edip’in e§i 
Adnan Bey (Adivar)’dir. Tarih alamnda ilk bilimsel eserlerini 1940’li yillarda veren Adnan 
Bey, aynca Fransizcadan onemli eserler 9evirmi§tir. Adnan Bey’ den sonra Cumhuriyet 
tarih9iligini g6rii§leriyle en 90k etkileyen killer ise sirasiyla Celal Nuri Ileri ve Fuad Kopriilii 
olmu§tur. £ok yonlu bir tarih incelemesini oneren Celal Nuri Bey, tarihi ba§ka bilimlerle 
ili§ki i9inde bulunan bir bilim dali olarak ele almaktadir (Uyamk, 2004, ss. 241-258). Fuad 
Kopriilii ise tarih kavramma daha milliyet9i bir 9er9eveden bakmakta ve a§mhktan uzak bir 
iislupla tarih yazimmi gelecek nesillere ders verici bir bi9imde aktanlmasi gerektigini 
savunmaktadir. Ozellikle Fuad Kopriilii bu konuda Cumhuriyet tarih9iligini bi9imlendiren bir 
bilim adami olarak kar§imiza 9ikmaktadir (Kuran, 1997, ss. 243-248). 

2. Bir Felsefe ve Bilim Olarak Tarih 

Roma’nm pek 90k konuda oldugu gibi tarih yaziciligi alamnda da Bati’ya esin kaynagi 
olu§turmasi, Ronesans’tan itibaren gii9lii bir tarih felsefesinin de temellerini atmi§trr. Fransiz 
aydmlanmaci Voltaire ile ba§layan ve tarihin donemlere aynlarak incelenmesi anlayi§iyla 
geli§en tarih felsefesi kisaca ge9mi§i sistematik bi9imde yorumlamak olarak 
degerlendirilebilir (Ortayli, 2009, ss. 16-19). Voltaire’in 18. yiizyilda geli§tirdigi tarih 
felsefesi Aydmlanma dii§iincesinin genel esaslanna dayanmaktadir. ingiliz monar§isinin 
temellerini inceleyen dii§iiniir, adadaki parlamenter demokratik kiiltiirden geni§ o^iide 
etkilenmi§ ve Fransiz monar§isinin de benzer bi9imde yeniden yapilandmlmasi dii§iincesini 
dile getirmi§tir. G6rii§leriyle Fransiz Devrimi’ni hazrrlayan ve olduk9a 9alkantili bir ya§am 
siiren Voltaire’in tarih felsefesi ger9ekte insan aklimn bir iiriiniidiir. O’na gore tarih hukuk ve 
politikadan ayrilmaksizm ele alinmasi gereken bir bilim dalidir. Dolayisiyla tarih somut bir 
enformasyona dayandmlmaktadir (The Philosophical Dictionary Voltaire, 20 Nisan 2010) 
http://history.hanover.edu/texts/voltaire/volhisto.html). Somut enformatik bir anlayi§tan yola 
9ikilarak, Voltaire’in ge9mi§te 9akili kalmayan ve ozellikle §imdiki zaman ve gelecekle 
ili§kilendirilen analitik bir tarih kiilturune sahip oldugu one suriilebilir. Dolayisiyla tarih, 
ge9mi§i anlatan basit bir gazete olmaktan 90k ote insan eylemlerinin bir uriinii olarak 
degerlendirilmelidir. Voltaire, Fransa tarihini ele alirken olaylardan 90k toreleri, sosyo- 
ekonomik ya§amlan ve kultiirel geli§meleri incelemi§tir. (^iinkii kendisinin du§iince 




176 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



diinyasmda ge9mi§, ancak §imdiki zamamn kurucusu ve hazirlayicisidir. Bu nedenle de 
ge9mi§ incelenirken, §imdiki zamandan ba§layarak ele almmali ve toplumlann bugiinkii 
durumu perspektifinden gc9mi$lcri degerlendirilmelidir. Voltaire iki tip tarih anlayispndan soz 
eder: Resmi tarih ve Gayri resmi tarih. Resmi tarih, dogrudan devlet kurumlan veya kilise 
tarafmdan yazilan (ya da yazdirtilan) bir anlayi§in uriinii olarak ortaya 9ikar. 01duk9a yanli 
bir ama9la yazilan resmi tarihler dogrudan belgelerin uriiniidur. ikinci tip tarih ise resmi 
olmayan ancak toplumlann ya§am bi9imlerini yarattigi sosyo-ekonomik ve kiilturel degerleri 
inceleyen anlayi§tir. Ne var ki bu tarih bi9imi Orta9ag’m ilkel gelenek9iligine kurban 
edilmi§tir. Tarih gelenegi i9inde bu ikinci yakla§im her zaman az guriiltii koparmi§ veya 
me9hul kalmi§tir (Ozgiir, 2010 Nisan 20, Voltaire, 

http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php ?topic=3722.0;wap2). Voltaire’in tarihe 
baki§ a9isi aym zamanda 19. yiizyil Avrupasi’nm tarih felsefesinin de temellerini 
olu§turmaktadir. Aydmlanma 9aginm bir devami olarak bu yiizyilda tarih bilinci, Bati’nm 
yiikselen somiirgeci emperyalizmiyle paralel bir seyir izlemi§tir. Teleolojik bir yorum 
9er9evesinde tammlanan tarih kavramsalligi, kutupla§mi§ bir dikotomi i9inde geli§erek 
Hiristiyan Bati’nm ozgiin bencilligi i9inde yorumlanmaya ba§lami§tir. Tarih bu yuzyildan 
itibaren daha ulusal karakterlidir ve enformasyon bi9imi olarak degerlendirilmektedir. Ustelik 
dogrudan bir onyargi ekseninde degerlendirilen determinist akademik bir disiplin olarak ele 
almmaktadir. Her ne kadar bu donem i9inde Weber, Marx gibi ozgiin du§uniirler daha tarafsiz 
bir tarih disiplini ortaya koysalar da materyalist bir bilim gelenegi ekseninde tarih biliminin 
felsefi temellere oturdugu yadsmamaz (Ortayli, 2009, ss. 17-20). 

Tarih iizerine yapilan 9ali§malar ve felsefe tarti§malan 20. yiizyilda onemli bir degi§im 
ge9irmi§tir. Buna gore, Bati felsefesinde DescartesTa ba§layip, Kant’la doruk noktasma 
ula§an spekiilasyona dayali ve ozne 9iki§li bir felsefe anlayi§mm ardmdan, 20.yiizyilda 
insandan ve insamn inan9lanndan bagimsiz olarak var olan bir nesnel diinyamn varolu§u 
kabul edilmi§tir. Nesnelligi yeniden yakalamaya 9ali§an 9agda§ felsefe, aym zamanda nesnel 
olarak var olan bir evrenin bilgisinin miimkiin oldugunu savunan bir felsefe bi9iminde 
kendisini g6stermi§tir ( Felsefe Tarihi 20 Nisan 2010, http://felsefetarihi.net/20yy.htm). Soz 
konusu yeni tarti§malann odagmda ise bu kez “res gestae ” bulunmaktadir. Kant felsefesinin 
tarih kavrami iizerinde yeniden yorumlanmasiyla ortaya 9ikan “Yeni Kantgilik” 20. yiizyil 
tarih bilincinin temelini olu§turur. En genel hatlanyla Hegel idealizmi ve Marksist 
materyalizm ile doga bilimleri ele§tirisine paralel olarak bir kiiltiir bilimleri epistemiyolojisi 
geli§tiren bir akim olarak Yeni Kant9ilik, kendi i9inde kurdugu (Heidelberg ve Marburg 
Okullan gibi) 9e§itli akimlarla tavra dayali bir tarih mantigi geli§tirmeyi ama9lami§tir. Yeni 
Kant9ilik akimiyla ba§layan modem tarih felsefesi “Tarihselcilik ” , “Yeni Hegelcilik”, 
“Dongiisel Tarihgilik”, “Neo Marksizm% “ Frankfurt Okulu”, “Varotuggutuk’’, 

“Yapisalcilik” ve “Hermeneutik” gibi diger dii§iince akimlanyla birlikte olgunla§mi§trr. Bu 
a§amada, soz konusu akimlardan her biri kendi i9inde ozgiin ve birbirinden farkli §eyler 
soylese de bir biitiin halinde 20. yiizyil felsefe diinyasi, tarih kavrammi belirli bir 9er9eve 
i9ine alarak bir bilim olarak nitelemektedir. Buna gore tarih, modemitenin bir uriinii olarak 
ortaya 9ikmi§tir, sosyal bilimlerin onemli par9alarmdan birisidir ve belirli kurallar biitiinii 
9er9evesinde ele almmalidir. 

Analitik bir perspektife dayanan 20. yiizyil tarih felsefesi bilimsel duru§unu W9 
ku§kusuz Popper ile kazanmi§tir. Esasen bir bilim felsefecisi olan Popper tarih kavrammi, 
bilim olan ile bilim olmayan (bilimsi) arasmdaki ayrimi yaparken “tarihsicilik veya tarihsellik 
(historisicm)” kavrami iizerinden tammlar (Tun9ay, 1964, ss. 161-167). Popper’a gore, 
olaylarm pe§ pe§e geli§i hakkmdaki bilimsel a9iklamalar, egilimler ve ongoriiler kanun 
degildir. Bu nedenle tarih onceden tahmin edilemez ve ongoriilemez. Bu durumun sebebi ise 
be§eri tarihin, be§eri bilginin arti§mdan etkilenmesi, bilimsel yontemlerin tarih gibi sosyal 
alanlarda uygulanamaz olmasidir. Tarihin onceden ongoriilemezlik iizerine kurgulanmasi ise 
teorik bir tarih anlayi§min yoksunluguna i§arettir. Daha onceki tarihselci metodlar ve ozellikle 
de aydmlanma donemi felsefecileri tarihi yanli§ algilami§ ve degerlendirmi§lerdir. I§te bu 
nedenledir ki kuramsal bir tarih disiplini olamaz. Tarihsel geli§menin aki§i ne kadar 
mukemmel olursa olsun, onceden belirlenmi§ esaslarla asla §ekillendirilemez (Popper, 2004, 




Cantiirk CANER 



111 



ss. 32-46). Genel perpevesi ipinde Popper’m ortaya koydugu tarihselcilik beraberinde §u 
onemli soruyu getirmektedir. O halde tarih nasil yazilmalidir? Popper sordugu bu soruya yine 
ayni yalmlikla cevap vermektedir: Oncelikli olarak tarihe belirli bir baki§ apisindan bakmaya 
karar verilir; ardmdan bu gorii§ a9ismdan tarihteki olaylar betimlenir. Bu i§lem “tarih anlayip 
(historical perspectives)” olarak tammlanmaktadir. Popper’ a gore tarihle ugra§an herkes, 
a§agi yukan bir tarih anlayispna sahiptir. Tarih anlayi§lan hi9bir §ekilde smanamaz ve 
dolayisiyla, dogru ya da yanli§ olduklan soylenemez (Popper, 2004, ss. 96-148). Popper, bir 
yandan tarihselcilik onermesiyle tarih bilincine ele§tirel bir boyut getirirken diger yandan da 
tarih biliminin yeniden yapilanmasim da saglami§tir. Nitekim Popper ’m diisjuncc diinyasinda 
tarih, dogrudan nesnel ve gozlemci bilgiye dayali olmak durumundadir. Tarihin konusunu 
olu§turan bu bilgilerin derlenmesi ve kullamlmasi ise kendisi tarafmdan pizilmi§ hilim s el 
yontemlerle mumkiin olmaktadir. 

Tarih kavramsalhgma bilimsel bir 9er9eveden bakildigmda konuyla ilgili en temel soru 
kavramm neyi ifade ettigidir? Yukanda da belirtildigi gibi tarih, genel hatlanyla yer-zaman ve 
sebep-sonup ili§kisine dayali olarak gepmi§in irdelenmesidir. Yer ve zaman ili§kisiyle 
gepmi§in ger9ekten ya§amp ya§anmadigi veya nerede ya§andigi; sebep-sonup ili§kisiyle de 
ayni gepmi§in nipin gerpekle§tigi ve nasil sonuplandigi tespit edilmektedir (Bipak, 1999, ss. 
189-202). Bilimsel perspektifi ipinde tarih, birbirine bagli olaylar zincirinden meydana gelir, 
her olay digerini etkileyebilir veya tetikleyebilir. Popper’m baki§ apisi dogrultusunda ilkesel 
olarak tarihin dogrudan olaylarla ilgilendigini kabul etmek gerekir. Bilimsel olarak olay 
dedigimizde, belirli bir zaman diliminde gerpekle§en sosyal, ekonomik, siyasal ve kiiltiirel 
durumlar anla§ilir. Olgu ise olu§um siireci ipinde ya da ba§ka bir §eyin belirtisi olarak 
gozlemlenmi§ olaylardan meydana gelen biitiinlerdir. Ba§ka bir ifadeyle olgular, kalitsal hale 
gelmi§ ve genel kabul g6rmu§ sonuplar olarak degerlendirilir. Bu bakimdan tarih olgularla 
ilgilenmez. Olgular diger sosyal bilimlerin dogrudan konusu ipindedirler. Ancak tarih, 
olgulann apiga pikmasmda onemli bir elzem ve disiplinler arasi kaynak durumundadir. 
Bilimsel yakla§im perpevesinde tarih, genel geper kuramlar ve yargilara sahip degildir. Tarih 
toplumlara ozel bilgiler ta§ir. Ancak tarihin yontem, tasnif, bipim ve iperik gibi bilimsel bir 
ara§tirmanm ilkelerini ilgilendiren konularda diger disiplinlerle ayni kurallara sahip oldugu 
soylenebilir. Buna gore tarih incelemeleri zamana, mekana ve konuya gore smiflandinlabilir. 

Smiflandirmamn yam sira tarihte yontem sorunu da tarih felsefesinin onemli bir 
konusudur. Tarihte yontem sorunu soz konusu disiplinin akademik bir lislupla 
bipimlendirilmesini, hilim s el yollarla ve pok yonlii olarak incelenebilmesini amaplar. Yeni 
Kantpi tarih geleneginin bir etkisiyle ortaya pikan tarihsel yontem, gerpekte tarihi yalmzca 
tarihpilerin degil, ilgili ilgisiz herkesin kolayca anlayabilmesi ve yorumlayabilmesi amacim 
ta§imaktadir. Tarih biliminin siklikla ba§vurdugu yontem “indirgemecilik” tir. Popper’ ci bir 
perpevede ele almdigmda indirgemecilik, “p” ve “q” onermesinde oldugu gibi “q”nun geperli 
oldugu anlayi§ma dayanrr. Diger bir deyi§le tarihsel indirgemecilik “q” olarak tammlanan 
olaym dogrulugu iizerinden kurgulamr. Omegin I. Diinya Sava§i bir olaydir. Sava§m nasil 
ba§ladigi, ba§latan unsurlann neler oldugu ise “p” onermesi olarak degerlendirilir ki “p”, 
tarihin konusu arasma girmez. Tam aksine “p” diger bilimlerin inceleme konusudur. Diger 
bilimlerin konusu olan “p”nin durumu hipbir zaman “q” gerpegini degi§tirmez (Sander, 1978, 
ss. 59-71). Tarih ara§tirmalarmda yontem, pok fonksiyonlu bir siireci ifade etmektedir. 
Gepmi§te ya§anan “q” olayimn ortaya pikanlmasi ve bunun “p” ile ili§kilendirilmesi ipin 
izlenecek yontemlerin, birbirini takip eden mantikli bir zincir ipinde eklenmesi gerekmektedir. 
Aksi takdirde tarih, basit bir kronoloji siralamasmdan oteye gitmez. Tarih ara§tirmalannda 
yontemin ilk a§amasmi “kaynak toplama” almaktadir (Baykara, 1999, ss. 40-65). Tarihi 
bilgilerin elde edildigi her pe§it malzeme olan bu a§ama birinci ya da ikinci elden olabilecegi 
gibi yazili veya sozlii de olabilir. Yine de kaynaklarm yazili olmasi, apik olmasi ve 
doneminde ortaya pikanlmi§ bulunmasi bu surecin onemli unsurlan arasmdadir. Bir tarih 
ara§tirmasmm yonteminde ikinci sirayi ise “verilerin tasnif edilmesi” almaktadir. Veriler 
materyalistik yontemlerle veya zamana dayali yontemlerle tasnif edilebilir. Nitekim 
materyalistik tasnifler yazili ve yazisiz olmak iizere iki bipimde gerpekle§tirilirler. Yazili 
kaynaklar dogrudan tarihi nitelik ta§iyan belgelerden meydana gelmekteyken, yazisiz 




178 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



kaynaklar sozlii veya materyal olarak bulunabilir. Zamana dayali veri tasnifleri ise konuya, 
zamana ve mekana bagli olmak iizere U9K1 bir ayrima tabi tutulurlar (Togan, 1985, ss. 28-35). 
Usiincu yontem, “verilerin tahlili”du. Veriler tumdengelim, tumevarim, analizleme ve 
kar§ila§tirma gibi 9e§itli yontemler kullamlarak tahlil edilmektedir. Dordiincii a§ama ise 
“verileri tenkit etme ”dir. Bu a§amada elde edilen bilgilerin dogru olup olmadiklan 
degerlendirilir. Belgelerin dogruluk derecesi ara§tinlirken, bunlarm nerede ve ne zaman 
yazildiklan, kuweti belirlenmeye 9ali§ilir (Baykara, 1999, ss. 74-86). Tarihte yontem 
tarti§malan arasmda son sirayi ise “verilerin sentezi” almaktadir. Tarih 9ali§malarmm en 
karma§ik ve en yogun alanim olu§turan bu a§ama tarihin diger disiplinlerle olan ili§kisinin de 
kuruldugu bir siire9tir. Verilerin sentezi a§amasi tarihsel verilerin tabii, ruhi, medeni, iktisadi, 
ticari ve kultiirel etkenler kullamlarak yapildigi bir sureci ifade eder. Bu baglamda tarihsel 
veriler sentezlenirken, oncelikli olarak tarih bilimine dogrudan yardimci oldugu kabul edilen 
cografya, arkeoloji, kronoloji, paleografya, epigrafya, sosyoloji, antropoloji, filoloji, 
etnografya, diplomasi, heraldi ve nimuzmatik’ten yararlamlir (Kiitukoglu, 1995, ss. 9-15). Bu 
bilimler tarihle dogrudan ili§kili olup, veri sentezlemesinde onemli bir rol ustlenmektedir. 
Verilerin sentezlenmesi sureci tek ba§ma, yukanda belirtilen bilimlerden yararlamlarak 
saglanmaz. iktisat, felsefe, hukuk, psikoloji, edebiyat, sanat ve siyaset gibi sosyal bilimlerin 
diger dallarimn da tarih ara§tirmalanyla ili§kilendirildigi a9iktir. Tarihin diger sosyal 
bilimlerle birlikte yorumlanmasi, esasen 1950’lerde ivme kazanan bir yakla§imdir. ikinci 
Diinya Sava§Tmn hemen ardmdan ya§anan yeni donemde tarih ara§tirmalan, ozellikle iktisat, 
edebiyat ve siyaset biliminin vazge9ilmez bir disiplin alam olmu§tur. Toplumlarm farkli 
ara§tirma konulanyla ge9mi§te neler yaptiklan ve gelecekte nerede olabileceklerine duyulan 
bir ihtiya9tan yola 9ikilarak, geli§tirilen bu yeni ugra§i kar§ila§tirmali bir bilimsel yakla§imm 
da onculugunii yapmi§tir. Nitekim bu durumdan en 90k etkilenen bilim dallanndan birisi de 
“Kamu Yonetimi ”dir. 

3. Kamu Yonetimi ve Tarih ili$kisi 

Insanlik tarihinin en eski eylem bi9imlerinden birisi olan yonetim olgusu siyaset, devlet 
veya ekonomi terimleri gibi, literatiirde ve halkm dilinde 9e§itli §ekillerde anlatilmaktadir. 
Dogrudan a9ik ve herkesin uzerinde uzla§abildigi tek bir tamm olmamakla birlikte yonetim, 
en geni§ anlammda ba§kalarmi sevk ve idare etme faaliyeti ya da sureci olarak 

algilanmaktadir. Aym zamanda yonetim ba§kalan uzerinde otorite kurma ve ba§kalanna i§ 
yaptirma faaliyeti olarak da gorulmektedir. Bu bakimdan yonetim kavrami daha 90k sevk ve 
idare anlammda kullamlrm§tir. Tarih boyunca yonetim faaliyeti toplumlara, 9aglara veya 
yontemlere gore 9C§itli tammlar almi§trr. Ancak “belirli bir amaci ger9ekle§tirmek i9in 
yapilan kararli bir eylem” olarak yapilan tammlar, yonetimin ne oldugu hakkmda a9iklayici 
bilgiler verir. Nitekim yonetimi tammlamaya 9ali§anlar buna, “i§birligi” ve “grup” 
unsurlarmi da eklemektedirler. Boylece yonetim, belirli bir amaci veya ama9lan 
ger9ekle§tirmek i9in i§ birligi i9inde yuriitiilen bir grup faaliyeti olmaktadir (Eryilmaz, 1998, 
ss. 3-4). Yonetim eylemini diger ugra§lardan ayiran en temel gosterge ihtiya9larla 
butunle§mi§ ortak ama9lann i§b61iimu gibi ortak 9ali§ma bi9imleriyle 

ger9ekle§tirilebilmesidir. Buradan yonetim faaliyetlerinin planli, bilin9li ve duzenli yapilmasi 
gerektigi kolayca anla§ilabilir. 

Yonetimin (dunyamn en eski eylem bi9imlerinden birisi olmasma kar§m) diger 
bilimlerden ayrilarak ba§li ba§ma bir inceleme alam olmasi 17. yiizyila kadar gider. Bu 
yuzyildan once yapilan yonetim tarti§malan, daha 90k siyaset teorilerinin i9inde belli belirsiz 
olarak yer almi§ ve tarih yazicihgimn da bir par9asi olmu§tur. Devletle ilgili teorilerin 
9e§itlenip, 9ogalmaya ba§ladigi 17. yuzyilda ise yonetme eylemi oncelikli olarak devlet 
idaresiyle birlikte ele ahnmi§tir. Aydmlanma 9agmda yonetim tarti§malan, sosyal bilimlerin 
ayri bir ara§tirma alam olarak yukselen siyaset ve hukuk bilimlerinin golgesinde dile 
getirilmeye ba§lanmi§tir. Daha 90k bir sanat olarak adlandmlan yonetim, devletin varligim 
siirdiirebilmesi i9in yoneticiler tarafmdan dikkatle uygulanmasi gereken yapisal ve i§levsel 
strateji ongoriileri bi9iminde algilanmi§tir. Yonetimin siyaset, hukuk ve tarih okumalannm 
di§mda ayri bir bilim olarak degerlendirilmesi ise 19. yiizyilm sonlan ve 20. yiizyilin 




Cantiirk CANER 



179 



ba§lannda miimkiin olmu§tur. Sanayi Devrimi’nin ivme kazandigi bu yiizyilda ozellikle 
Ingiltere’de ortaya 9ikan kapitalist ekonomik kultiir, yonetim kavrammi daha 90k “siireg ve 
organizasyon” baglammda ele almaya ba§lami§trr. Bir siire9 ve orgiitlenme yonetim olgusu, 
ozellikle yiizyilm ikinci yansmdan sonra kendi prensipleri olan bir bilim dab haline gelmi§tir. 
Nitekim bu alanda ilk bilimsel 9ali§mayi yapan ki§i ise Frederick Taylor’dur. Taylor, 1911 
yilmda kaleme aldigi “Bilimsel Yonetim Yakla§um” isimli 9ah§masmda yonetimi onceden 
planlanmi§ bir eylem olarak gormu§, bu eylemin koordinasyon ve i§bolumune dayali bi9imde 
ve en verimli esaslar dogrultusunda yerine getirilmesi gerektigini ifade etmi§tir (Tortop vd. 
1999, ss. 21-22). Yonetimin bilimsel bir inceleme alam olarak ele almmasmm ardmdan devlet 
teorileri ve yeniden tarti§ilmaya ba§lami§, aym yiizyil i9inde biirokrasi kavrammi da i9inde 
banndrran bir “Kamu Yonetimi” disiplini geli§tirilmi§tir. 

Kamu Yonetimi’nin Klasik Yonetim Bilimlerinden ayrilarak ba§li ba§ma bir incelenin 
konusu haline d6nii§mesi iki farkli yonetim gelenegine dayamr. Ba§mi ABD ve Ingiltere’nin 
9ektigi Anglo-Sakson geleneginde Kamu Yonetimi, ilk kez Wilson tarafmdan 1887 yilmda 
kullamlmi§ ve yonetim bilimleri i9inde orgiitten 90k yonetim siirecinin bir par9asi olarak 
algilanmi§tir. Devletin verimlilik esasi iizerine kurulu bir i§letme gibi algilandigi bu gelenek 
i9inde kamu yonetimi olgusu, nitelik itibariyle siyasetin bir uzantisi olarak g6riilmii§tiir. Belli 
bir kuramdan yoksun olarak kurgulanan Kamu Yonetimi teorileri i§leyi§ ve personel ilkeleri 
bakimmdan da klasik Yonetim Bilimleri tarafmdan ortaya konulan ilkelerden ve 
yontemlerden ibarettir (Eryilmaz, 1998, ss. 13-14). Anglo-Sakson kultiirden farkli olarak Kara 
Avrupasi’nda ise kamu yonetiminin farkli dinamikler uzerine kurgulandigi a9iktir. Devleti 
diger orgiitlerden daha ayricalikli bir konumda goren ve devlete kamu diizcnini saglamak gibi 
ozel misyonlar yiikleyen Kara Avrupa sisteminde kamu yonetimi, 17. yiizyil Kameralist 
geleneginin izlerini ta§rr (Johnson, 1964, ss. 378-380). Ilk defa Bonin tarafmdan 1812 yilmda 
dile getirilen Kamu Yonetimi (Public Administration) kavrami daha 90k orgiit ve hizmetler 
baglammda ele ahnmi§tir. Ozellikle 19. yiizyildan itibaren Kara Avrupa Sistemi i9inde 
geli§en Idare Hukuku 9er9evesinde §ekillenen yakla§im, Weber ile birlikte ba§h ba§ma 
kamusal bir siire9 olarak degerlendirilmi§tir (Eryilmaz, 1998, ss. 12-13). 

Weber’ in Biirokrasi Kurami’yla olgunluk donemine giren Kamu Yonetiminin ba§li 
ba§ma ayn bir bilim dab olarak goriilmesi ise 20. yiizyilda miimkiin olmu§tur. Ozellikle Ikinci 
Diinya Sava§i’nm bitimini takip eden donemden itibaren ayri bir akademik incelemenin 
konusu haline geldigi kolayca ileri siiriilebilir. Kelime itibanyla “dogrudan devletle ilgili 
olan” anlamma gelen kamu yonetimi, geni§ anlammda biitiin bir toplumun i9 k^e girmi§ ve 
9ogu kere de birbirleriyle 9eli§en sorunlan arasmda i§leyen bir idari mekanizmamn biitiiniinii 
anlatmakta kullamlan bir kavramdir (Aydm, 2008, ss.27-30). Bu bakimdan yonetme 
eyleminin bir par9asi olarak, yonetimin kamusal yani devlete ait olan yoniinii ifade eder. 
Nitekim “kamu” kelimesine bakildigmda bu durum kolaylikla fark edilmektedir. Sozliik 
anlamiyla “kamu”, halki ilgilendiren, halka ait olan sistem veya amme anlamma gelmektedir. 
Bir sistem olarak kabul edilen Kamu Yonetimi, her sistemde oldugu iizere, 9c§itli 
elemanlardan meydana gelmektedir. Buna gore kamu yonetimi elemanlan kisaca halk, orgiit, 
kamu politikalan, normlar diizeni, mali kaynak ve kamu gorevlilerinden olu§tur (Aydm, 2009, 
s. 28). l§leyi§ olarak Kamu Yonetimi se9ilmi§lerden olu§an siyasal bir kanat ve atanmi§ kamu 
gorevlilerinden olu§an biirokrat bir kanat olmak iizere iki unsurdan meydana gelmektedir. 
Siyasal kanattan kasit hukumettir. Ba§bakan ve Bakanlar, se9ilerek gelen en list siyasal 
gorevliler olarak kamu politikalannm ve siyasetinin belirlenmesinde etkili aktorlerdir. 
Atanarak gorev yapan memur ve diger kamu gorevlileri statiisiindcki kamu 9a! Iranian ise, 
hiikiimetin yani siyasal kanadm belirlemi§ oldugu kararlan uygulayip yerine getirirler 
(Nohut9u, 2009, s. 10). Atanarak gorev yapan kamu gorevlileriyle kamusal hizmetin yerine 
getirildigi siire9 ve orgiitler dar anlamda kamu yonetiminin burokratik yoniinii 
olu§turmaktadir. 

Aralannda Tiirkiye’nin de bulundugu, Kara Avrupa Sisteminde geli§en Kamu 
Yonetiminin yukanda belirtilen nitelikleri, aym zamanda bu bilimi disiplinler arasi bir 
incelemenin de oznesi haline getirmektedir. Ba§ta Idare Hukuku olmak iizere dogrudan 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



disiplinler arasi gali^malara izin verdigi isin de Iktisattan Hukuka, Siyaset Biliminden 
I§letmecilige kadar uzanan geni§ bir yelpazedeki bilim dallarmm kesi§me noktasmda yer 
almaktadir. Bu baglamda Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Sosyal Psikoloji ve i§letme Bilimi gibi 
disiplinler, 19 . yuzyildan bu yana surekli olarak kamu yonetiminin geli§mesine dogrudan 
katkida bulunmu§lardir. Gcymi^ yiizyillardan farkli olarak 20 . yuzyilda Kamu Yonetimi ve 
Tarih arasmdaki ili§ki daha da karma§ik bir hal almi§tir. Siyasi tarih veya hukuk tarihi 
incelemelerinin yam sira kamu harcamalan ve kamu maliyesi incelemeleri de tarihsel 
perspektifin i9ine sokulmu§tur (Stivers, 1999 , ss. 362 - 365 ). Kamu mali tarihi olarak ifade 
edilen bu yeni yontem, ozellikle 1960 ’li yillardan itibaren ABD’nde Kamu Yonetimi 
incelemelerinin ozgiin konulan arasmda degerlendirilmi§tir. Yiizyilm ikinci yansmdan 
itibaren Kamu Yonetimi incelemelerinin yc^itlcndigini soylemek mumkiindur. Bu baglamda 
kureselle§me surecinin beraberinde getirdigi davram^i, sisteme dayali ve ekolojik ama9li 
bilimsel yakla§imlar soz konusu bilimin inceleme konusu arasma girmi§tir. Nitekim, 
kentle§me ve yerel yonetimler, 9evre, kamu personel yonetimi, kamu hukuku, yoneti§im ve 
siyaset gibi konular dogrudan Kamu Yonetiminin alt bilim dallan haline gelirken; tarih 
ara§tirmalan da bu alt disiplinlerin referans noktasim olu§turmu§tur. Diger bir deyi§le 9agda§ 
Kamu Yonetimini olu§turan alt disiplinler tarihsel gcymi^lcriylc birlikte ele almmaya 
9ali§ilmi§tir. 

Giiniimiizde Kamu Yonetiminin alt disiplinleriyle birlikte tarih ara§tirmalarma giderek 
daha 90k onem verdikleri a9ik9a goriilmekle birlikte, ne yazik ki halen ba§li ba§ma bir Kamu 
Yonetimi Tarih9iliginden soz etmek mumkun degildir. Bu durumun en onemli sebebi 
ku§kusuz Kamu Yonetimi literaturundeki algilama bi9imidir. Kureselle§meyi §ekillendiren 
Anglo Sakson kulturun, diger konularda oldugu gibi Kamu Yonetimi Bilimini de gi^lii bir 
§ekilde etkisi altma almi§tir. Devleti piyasaya yonelik mal ve hizmetler ureten bir i§letme 
olarak goren bu kultiir, oncelikli olarak Kamu Yonetimini yonetim bilimlerinin bir alt ogesi 
olarak degerlendirmektedir. En genel anlami i9inde “yonetimini (governance)” gibi temel 
ba§liklar altmda degerlendirilmeye ba§layan Kamu Yonetimi, ilke ve i9erik bakrmmdan artik 
21 . yuzyilda i§letme yonetimi (management) mantigmda algilanmaktadir. Dolayisiyla Kamu 
Yonetiminin idari yonii, kamu hukuku ili§kisi ve siyaset bilimiyle olan yakin etkile§imi ihmal 
edilmeye ba§lanmi§tir. Kureselle§menin olumsuz etkilerinden Kamu Yonetimini korumak ve 
disiplini hak ettigi oneme kavu§turmak i9in yapilmasi gereken ilk §ey, ku§kusuz kuramm 
biitiin hatlanyla olu§turulmasidir. Kendi ayaklan iizerinde durabilen bir Kamu Yonetimi 
Kurami ise ku§kusuz bu alanda sistematik bir tarih perspektifinin yaratilmasiyla mumkundur. 

Kamu Yonetimi 9ali§malannda tarihsel perspektif, kuramm olu§turulmasmda oncelikli 
bir 9ali§ma alamdrr. Bu baglamda Kamu Yonetimi Tarihi (KYT) 9ali§malan bir yandan 
gC9mi§c yonelik literatur 9ah§masmi, diger yandan da ozgiin bir tarih egitimini gerektirir. 
Kamu yonetiminin ge9mi§te nasil i§ledigi ve burada yer alan kamu gorevlilerinin kimler 
oldugu tarihsel kaynaklarm dogruluk derecesiyle ilgilidir (Raadschelders, 2008 , s. 23 ). 
Dolayisiyla KYT 9ali§malannm siki bir tarih disiplini i9inde yurutiilmesi esastir. Kaynaklarm 
dogrulugu kabul edildiginde ilke olarak KYT 9ali§malari, ge9mi§te yer alan devlet-yonetim 
ili§kisine dort noktadan cevap vermeyi ama9lar (Spicer, 2004 , ss. 353 - 355 ). Bu ama9la 9e§itli 
tarih donemlerinde devletin toplumda algilanma bi9imi bu 9ali§malann ilk noktasim 
olu§turur. Ayrica devletin toplumsal bellek i9indeki yeri, anlami, i§levi ve devleti olu§turan 
toplumsal yapimn siyasal goriiniimleri bu noktamn alt inceleme konulan arasmdadrr. KYT 
9ali§malannda ikinci nokta ise ekonomi-politiktir. Tarih s el perspektif i9inde toplumun urettigi 
katma degerlerin niteligi, dagitim bi9imleri, devletin iiretim ve tuketim ili§kilerindeki rolii 
ekonomi-politik 9ah§malan arasma girmektedir. KYT 9ali§malarmda U9uncii nokta ise 
hukukun geli§me sure9leri olu§turmaktadir. Devlet aygitimn me§rulugu, otorite bi9imi, 
devletin toplumla olan ili§kilerinin yonii, toplumsal ya§ami belirleyen kurallar ile kurumsal 
gelenek bu basamagm inceleme konulanm olu§turmaktadir. Dordiincii nokta da devletin 
gorevleri, bu gorevleri yerine getiren gorevlileri ve devletin i§leyi§ bi9iminden meydana 
gelmektedir. Yonetim yapisimn orgutscl ve personel yoniinii olu§turan bu nokta, aym 
zamanda KYT ara§trrmalannda son sirayi da ifade etmektedir. Yukanda belirtilen onerilerin 




Cantiirk CANER 



181 



yanma ayrica biyografi 9ali§malanm, seyahatnameleri ve tarihte ya§ami§ list diizey 
yoneticilerin kendi elleriyle yazdiklan am ve nasihatnameleri de eklemek mumkiindur. 

4. Tiirkiye’de Kamu Yonetimi ve Tarih Ogretimi: Turk Yonetim Tarihi Dersleri 

Tiirkiye’de Kamu Yonetimi 9ali§malan Bati ile kiyaslandigmda 90k yenidir. Ilk defa 
19. yiizyilda ve ABD’de ba§layan Kamu Yonetimi 9ali§malannm aksine Tiirk Kamu 
Yonetimi 9ali§malan 1950’lerden itibaren geli§me gostermi§tir. Bu tarihten once Kamu 
Yonetimi 9ali§malannm geleneksel bir anlayi§la once Umumi Amme Hukuku 9er9evesinde 
incelendigi ardmdan kisa bir sure Siyaset Bilimi’nin alt konusu olarak degerlendirildigi 
soylenebilir (Giiler, 1994, ss. 5-8). Soz konusu yillarda Umumi Amme Hukukun bir par9asi 
olarak Kamu Yonetimi, pozitif bir hukuk anlaynjimn aksine devlet teorilerinin ekseninde ele 
alinmi§tir. Dogrudan bir kamu yonetiminden soz etmek yerine dolayli yollardan ve biirokrasi 
kurgusu 9er9evesinde konuyla ilgilenilmi§tir. tk inci Diinya Sava$Tmn ardmdan ba§layan 
ikinci donemde ise Kamu Yonetiminin bu kez siyasetin konusu oldugu goriilmektedir. 
Devletin biitiin bir inceleme nesnesi olarak tammlanmasma olanak vermeyen ABD modeline 
uygun olarak kurgulanan 9ali§malar, bu kez siyasal siirccin konusu olacak §ekilde ele 
alinmi§tir. Hukuksal boyutun tiimiiyle ayn§tigi bu modelde devlet olgusu, siyasal ve yonetsel 
boyutlan bakimmdan da ayri uzmanlik alanlannm konusu sayilrm§tir. Ama daha onemlisi, her 
iki alanda da bu boyutlann “devlete ait olma” ozelligi silikle§erek goriinmez hale gelmi§tir 
(Giiler, 1999, s. 6). 

Tiirk Kamu Yonetimi ara§tirmalan konusunda asil ozgiin donii§iim ise 1950’li yillarda 
ba§lar. NATO iiyeligiyle birlikte ba§layan Tiirk- Amerikan i§birligi Kamu Yonetimi 
ara§tirmalan konusunda da kendisini gostermi§tir. Siyaset Biliminden ayn§arak biirokrasi ve 
kamu personeli incelemeleri baglammda ele alman Kamu Yonetimi 9ali§malan bir biitiin 
halinde kamunun ozgiin bir yoniinii ifade etmi§tir. Kisaca, Tiirkiye’de Kamu Yonetimi 
disiplini koklerindeki devlet idaresi-hukuk agirlikli Kita Avrupasi geleneginden keskin bir 
donii§le koparak yiiziinii tamamen ABD’ye donmii§tiir. Yeni donemde Tiirkiye’de kamu 
yonetimi disiplininin in§asmda U9 onemli a§ama dikkat 9ekmektedir. Bunlardan ilki 1951 
yilmda Diinya Bankasi tarafmdan hazirlanan ve Tiirkiye’nin “yonetim bilimi” ile tam§masma 
neden oldugu soylenen Barker Raporu, ikincisi Birle§mi§ Milletler tarafmdan bir ‘teknik 
yardim Sozle§mesi’ne bagli olarak 1953 yilmda Tiirkiye Orta Dogu ve Amme Idaresi 
Enstitiisii’niin a9ilmasi, ii9iinciisii 1957 yilmda Siyasal Bilgiler Fakiiltesi’nde Tiirkiye’nin ilk 
“amme idaresi kursiisii”niin kurulmasidir (Keskin, 2005, s. 2). Kamu Yonetimi disiplininin 
Amerikalilar tarafmdan tavsiye edildigi §ekilde ele almmasi nedeniyle soz konusu tarihten 
itibaren 9ali§malarm yonii, i§letmecilik konulanna donmii§; siyaset ve kamu hukukundan 
ayri§arak dogrudan siire9 ve organizasyon odakli bir kamu yonetimi gelenegi ba§latilmi§tir. 
Bununla birlikte imparatorluk donemi veya Cumhuriyetin ilk yillannda ortaya 9ikan ve 
neredeyse yanm yiizyillik bir birikimi bulunan biirokrasi kiiltiiriine dayali bir kamu yonetimi 
incelemesi goz ardi edilmi§tir. Taylorcu temellere dayali Anglo-Sakson yonetim kultiiriiniin 
Tiirk Kamu Yonetimi 9ali§malan arasma girmesiyle birlikte, kalkmma odakli bir kamu 
yonetimi geleneginin ba§latildigi ileri siiriilebilir. Boyle bir yonetim geleneginin 
ba§latilmasmdaki temel ama9 ku§kusuz ideolojiktir. Tiirkiye ba§ta olmak iizere diger az 
geli§mi§ iilkelerde akademisyen ve yoneticilerden beklenen, boyle bir temel iizerine 9ali§arak 
“amme idaresi”nin modernize edilmesi ve “idari az geli§mi§lik” durumuna son verilmesidir 
(Giiler, 1994, ss. 10-1 1). Bu baglamda yeni donem i9inde Tiirkiye gibi iilkelerden beklenen en 
onemli §ey, aslmda ABD odakli bir Anglo-Sakson yonetim gelenegini takip etmektir. 

1950-60 yillan arasmda ABD’nde kamu yonetimi disiplini, Taylorcu 9ali§malann yam 
sira orgiit analizine davram^i a9iklamalar ile sosyo-psikolojik yakla§imlar eklenerek 
9e§itlenmi§tir. Ote yandan Amerikan Kamu Yonetimi Disiplini i9inde “Kar§ila§tirmali Kamu 
Yonetimi” ve “Kalkmma Yonetimi” gibi iki yeni inceleme alanma da rastlanmaktadir. 
Kar§ila§tirmali Kamu Yonetimi incelemeleri yerel duzeyde ulkelerin kamu yonetimi orgiitii 
ve i§leyi§lerini inceleyen bir alan olarak geli§irken, Kalkmma Yonetimi ise idari anlamda 
iyile§tirme ve reform 9ali§malarmi konu edinmi§tir. Ancak bu iki alamn yildizla§malari gibi 




182 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



unutulu§lan da ayni hizda ya§anmi§tir (Giilcr, 1994, s. 11). Aym tarihlerde Tiirkiye’de Kamu 
yonetimi 9ali§malannm gelenegini korumak istedigini soylemek yanli§ olmaz. NATO’ya 
giri§le birlikte ba§layan yeni donem i9inde Tiirkiye siyasal olarak tercihlerini Bati’dan koysa 
da literatur bakimmdan Kamu Yonetimi konusunda biraz daha muhafazakar kalmak istedigi 
a9iktir. Omegin Yonetim Bilimleri’ne damgasmi vuran insan ili§kileri yakla§imi Turkiye 
literaturune 1960’lann sonlanna dogru girmi§tir. Aynca Kamu Yonetimi halen umumi amme 
hukukunun bir uzantisi olarak algilanmaktadir. Ne var ki, literatur bakimmdan Turk Kamu 
Yonetimi muhafazakar bir duru§ sergilese de kurumsal bakimdan 1950-1960 arasmda onemli 
geli§meler ya§anmi§tir. 1952-1956 yillan arasmda Siyasal Bilgiler Fakiiltesinin “idari §ubesi” 
ogrencileri aldiklan toplam elli ders i9inde yirmi hukuk, alti siyaset bilimi dersi alirken, 
yalmzca U9 kamu yonetimi dersi gormu§lerdir (Heper ve Berkman, 1980, s. 34). 1952 yilmda 
kurulan ve akademik faaliyete ge9me hazirliklanm ancak 1963’de tamamlayan Turkiye ve 
Ortadogu Amme Idaresi Enstitiisiinde (TODAIE) ise “Kamu Yonetiminin ilkeleri”, 
“Tiirkiye’nin Yonetim Yapisi” ve “Yerel Yonetimler” ile ba§layan ogretim hemen bir sonraki 
yilda 9e§itlenerek hiz kazanmi§tir. Yeni derslerin i9inde “Toplum Kalkmmasi”, “Personel 
Yonetimi”, “Halkla lli§kiler”, “Insan ili§kileri”, “Kamu Yonetiminin Ilkeleri”, ve 
“Organizasyon-Metod” yer almaktadir. 1960’li yillarm ortalarmdan ba§layarak ise “Planli 
Kalkmma”, “Plan Uygulamalan” konulan dikkat 9ekmektedir (Giiler, 1994, s.12). Ulkemizde 
9agda§ anlamda kamu yonetimi ogretimi verilmesi konusundaki bir diger geli§me, TODAIE 
ile aym donemde, Ankara Universitesi’ne bagli Siyasal Bilgiler Fakultesi’nde (SBF) 
ya§anmi§trr. SBF’de bir Kamu Yonetimi Kiirsiisii kurulmasi giri§imleri 1953 yili sonlannda 
ba§lami§, 1957 yilmda “Amme Idaresi Kursusii” adiyla kurulmu§tur. Kiirsiiniin adi 1967 
yilmda “Kamu Yonetimi Kursusii” olarak degi§tirilmi§tir. TODAIE ve SBF’ne ilaveten, Orta 
Dogu Teknik Universitesi’nde (ODTU) de kamu yonetimi lisans ogretiminin kurulmasi 
kararla§tmlmi§tir. 1956 yilmda kurulan ve 1960’larla birlikte onemli bir geli§me kaydeden 
ODTU’de, Iktisadi idari Bilimler Fakiiltcsi kendi i9inde “Ekonomi ve istatistik”, “i§letme 
Yonetimi” ve “Kamu Yonetimi” olmak iizere ii9 ana boliime aynlmi§tir. Kamu Yonetimi 
Boliimii’nde idare hukukundan bagimsiz ve Anglo-Amerikan kamu yonetimi yakla§iminm 
etkisinde bir kamu yonetimi ogretimi verilmeye ba§lanmi§trr. Hepsinden onemlisi, ogretimin 
yabanci bir dille yapilmasi uygulamasi ODTU’yii kamu yonetimi ogretimi konusunda 
onciillerinden daha farkli bir yere oturtmu§tur (Altan, vd. 2009, s. 230). 

1960-1970 yillan arasi Anglo-Sakson yonetim kulturiinde “orgiit teorileri”, “orgiit 
kiilturii” ve “yonetim siireci” kavramlan uzerine in§a edilen bir donemi ifade etmektedir. 
Biirokrasi sorgulanmaya ba§lamakla birlikte, yonetimde etik gibi konular dogrudan ara§trrma 
konulan arasmda sayilmaktadir. Diger taraftan bu donem i9inde “kamu politikalan” ba§ligi 
altmda Siyaset Bilimi 9ali§malarmin da Kamu Yonetimi ara§tirmalan arasma sokuldugu 
gozlemlenmektedir (Giiler, 1994, s.13). Ozellikle devletin ozel sektorle ili§kilerini geli§tirdigi 
bu yillarda, Amerikan Kamu Yonetimi geleneginin rekabet9i bir anlayi§la ele almmaya 
ba§ladigmi ve devletin dogrudan yatmmlar yaparak (ya da yardimci olarak) piyasaya yonelik 
bir yapilanma i9ine gittigini soylemek yanli§ olmaz. Aym donem i9inde Turkiye’de Kamu 
Yonetiminin boyutu ele almdigmda Amerikan etkilerinin hizla yayildigim soylemek 
mumkiindur. Temelleri ellilerde atilan Ankara Universitesi SBF, TODAIE ve ODTU gibi 
kurumlar bu donemde yabanci modelleri geli§tirme cihetine yonelmi§lerdir. Bu baglamda 
1970’lerin Tiirkiycsindc Kamu Yonetimi 9ali§malari modelci, yapilan analizlerde yabanci 
mikro teorilerin terimlerini kullanan ve konuya normatif bir 9er9eveden bakan bir tutum 
haline donu§mu§tur (Giiler, 1994, s. 14). Aym donemlerde Amerikan literatur geni§ ol9iide 
incelenmi§, bire bir olmasa da onemli 9eviriler Kamu Yonetimi dunyasi i9ine sokulmu§tur. Bu 
baglamda Kara Avrupa yonetim kiilturiinden tam bir kopu§un ya§andigi ileri siirulebilir. Soz 
konusu donemle ilgili olarak eklenebilecek son bir §ey ise Kamu yonetimi 9ali§malannm 
universitelerde yaygmla§tmlmasidir. Ba§ta Bursa, Malatya, Erzurum, Eski§ehir olmak iizere 
Anadolu’nun onemli merkezlerinde iiniversiteler kurulmu§; bu iiniversitelerde egitim veren 
kamu yonetimi boliimii sayisi (donemin sonlanna kadar) 9’ a ula§mi§tir. 

1980-1990 yillan arasmda ABD Kamu Yonetimi Bilimi mevcut kavramlanm korurken, 
ozellikle donemin ikinci yansmdan itibaren iki kavram literature kazandmlmi§tir: “Kamu 




Cantiirk CANER 



183 



i§letmeciligi” ve “ Orgiit Kiiltiirii”. Ilk defa Balkan Carter’in se9im vaatleri arasmda yer alan 
“Kamu i§letmeciligi” ayni zamanda “Yeni Kamu Yonetimi (New Public Management)” ve 
“Yoneti§im (Governance)” kavramlarmm da atasi sayilir. “Orgiit Kiilturii” ise kamu kurum ve 
kurulu§lannm yeniden yapilandmlmasiyla ilgili bir incelemeyi ama9lar. Orgiitsel baglilik, 
orgiitsel vatanda§lik gibi kavramlar soz konusu inceleme alanimn konulan arasmda yer alir 
(Giiler, 1994, s. 15). Soz konusu donemde Tiirk Kamu Yonetimi’nin geli§imine 
bakildigindaysa, Amerikan ekoliiniin rafa kaldmldigi goriilmektedir. 12 Eyliil Askeri 
Yonetiminin i§ ba§ma geldigi bu donem Tiirk Kamu yonetimi i9in de yeniden yapilanma 
yillandir. Literatiirde eskiye donii§ goriilmektedir. Anglo Sakson ekolii tamamiyla ortadan 
kaldmlmamakla birlikte reva9ta goriilmez. Bunun yerine dogrudan devletin yeniden 
yapilandmlmasi ve yeni donemde Tiirk Kamu Yonetimi’nin hangi temeller iizerine 
yiikselecegi tarti§malari giindemi me§gul etmektedir. Nitekim bu durum izlerini 90’li yillarm 
ilk yansma kadar ta§imi§tir. Doksanli yillann ikinci yarismdan sonra ise yeniden Anglo- 
Sakson ekoliine donii§ ya§anmi§tir. Ekonomide uygulanan tam liberalizasyon hareketlerinin 
ve Tiirkiye’yi kiiresel ekonomiyle eklemlendirme 9ali§malannm ekseninde, piyasa odakli bir 
kamu yonetimi kiiltiiriiniin geli§tirilmesi ama9lanmi§tir. Bu baglamda Tiirkiye’deki hemen 
hemen biitiin illerde iiniversitelerin kurulmasi saglanmi§; uzunca bir siiredir sayisi sabit olan 
Kamu Yonetimi Boliimlerinin sayisi 52’ye kadar 9ikarilmi§tir. Kamu yonetimi alamnda 
akademik 9ali§malar yapan iiniversite sayisimn bir anda onemli miktarda artmasi, ne yazik ki 
bir9ok sorunu beraberinde getirmi§tir. Universitelerin bulundugu kentin ticaret ve turizm gibi 
hizmet sektorlerini geli§tirdigini, kentlerin ekonomisini inamlmaz o^iide degi§tirdigini fark 
eden siyasi otoriteler, ozellikle sayisi yiizlere ula§an miktarda ogrenciyi sosyal bilimler 
alamnda egitim gormek iizere yerle§tirmi§tir. Universitelerin kurulmasi ve i§letilmesi 
siirecinde maliyeti en dii§iik, buna kar§m katma degerinin yiiksek oldugu sosyal bilimler 
egitimi, kisa vadede bazi ak9al avantajlar saglamakla birlikte, akademik a9idan gozle goriiliir 
bir kalitesizligin sebebi olmu§lardir. Akademisyen sikmtisi, yiiksekogretimde kalite, egitimde 
firsat e§itliginin bozulmasi ve nitelikli i§sizlik tehlikesi gibi durumlar Tiirkiyc’dc 1990’li 
yillann onemli handikaplan arasmdadir. Bu durumdan Kamu Yonetimi Bilimi ozellikle 
olumsuz anlamda etkilenmi§tir. Anadolu’nun pek 90k yerinde ogretim iiyesi sikmtisi 9eken 
Kamu Yonetimi Bolumleri, birbirini taklit eden mufredatlar olu§tururken tek diize bir kamu 
yonetimi egitiminin kapilan aralanmi§tir. Ustelik literatiir 9ali§malannda da onemli zafiyetler 
ya§ayan Tiirk Kamu Yonetimi Bilimi, doksanli yillarm baspndan itibaren mevcut konumunu 
yitirmi§, Anglo-Sakson yonetim kulturiiniin sade bir izleyicisi konumuna dii§mu§tur. Nitekim 
Giiler (2004, ss. 3-4)’inde ifade ettigi gibi, Soguk Sava§’m bitimiyle birlikte Kamu yonetimi 
alamnda ge9en yirmi yilda ya§anan geli§meler U9 temel kavramla ozetlenebilir: “Inme”, 
“Degersizle§me” ve “Buharla§ma” . Yeni Diinya Diizeni diger geli§mekte olan iilkelerde 
oldugu gibi Tiirk Kamu Yonetimi’nde de onemli bir “inme” veya fel9 ya§atmi§trr. Ya§anan bu 
fel9 aslmda Kamu Yonetiminin i§levini ve anlammi kaybetmesi iizerinedir. Kiiresel lc^mcylc 
birlikte ama9lanan piyasa ekonomisi kamu yonetimini hareketsiz birakmaktadir. Ikinci 
kavram ise “inme ” nin sonucunda ortaya 9ikan “degersizleqme ’dir. Bilindigi gibi Kamu 
Yonetimi Idare Hukuku’nun egemenligi ile Siyaset Bilimi’nin 9ekiciligi arasmda kendini 
kamtlama miicadelesinden dogmu§tur (Giiler, 2004, s. 3). Ancak Yeni Diinya Diizeninde her 
iki kavramda yerini ve anlammi ba§ka kavramlara birakmi§trr. Kamu Yonetimi ise dogrudan 
i§letme Yonetiminin baskisi altmdadir. Artik Kamu Yonetimi rekabete dayali siradan 
i§letmelerden farkli degildir. I§te bu durum Kamu Yonetimini degersiz kilmaktadir. 
“Buharla§ma” ise Kamu Yonetiminde giiniimiize kadar gelen bir siireci ifade eder. 
Kiireselle§meyle birlikte devlet kii9iilmii§, ozel sektor ve sivil toplum kamu kararlarma 
katilmaya ba§lami§, kamu orgiitleri vatanda§ ve siire9 odakli bir anlayi§la yeniden 
yapilandmlmi§ ve yeni bir kamu personel rejimi giindeme getirilmi§tir. Bunun sonucunda 
Kamu Yonetimi onemli ol9iide zayiflami§ ve agirligim kaybetmi§tir. Nitekim 2000-2010 
doneminde yukanda ifade edilen tiim unsurlar tek tek hayata ge9irilmi§tir. Kureselle§me 
surecinin biitiin diinyayi etkisi altma aldigi ve ekonominin global diizeyde ve biitiin yonleriyle 
birbirine eklemlendigi 21. yiizyilda, Kamu Yonetimi dogrudan “yoneti§im”, Yeni Kamu 
Yonetimi l^lctmcciligi (New Public Management)” iizerinden kurgulanmaktadir. Yerel 
yonetimler, sivil toplum, kamu hizmetlerinin ozelle§tirilmesi, Bagimsiz Idari otoriteler olarak 




184 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



tammlanan ekonomi odakli piyasa yonlendiricileri Postmodern Kamu Yonetimi kultiiruniin 
omekleri arasmdadir. Bunlarm yam sira bilgi ve ileti§im teknolojilerindeki geli§meler, turn 
piyasaya oldugu gibi Kamu Yonetiminin yapisal ve i§levsel durumunu da etkilemi§tir. 
Kisaca ‘e-devlet ( e-government )” ba§ligi altmda ifade edilen bu yeni durum, aslmda tiim 
kamusal hizmetlerin oncelikli olarak sanal ortamda yerine getirilmesini ifade etmektedir. 
Hizmetlerin 7/24 esasma gore ve surekli olarak verilmesini am a^ lay an e-devlet uygulamalan, 
siber kamu yonetimi veya siber devlet olarak da tammlanmaktadir. Bu anlayi§a gore siber 
devlet, kesintisiz hizmet veren, kendisine ula§ilabilen, giivenli, §effaf ve denetime a9ik bir 
devlettir (Atmaca, 2008, ss. 3-5). 

Kureselle§me siireciyle birlikte ba§layan yeni yiizyilda ba§ta ABD olmak uzere 
dunyada Kamu Yonetimi literaturiindeki anlam degi§ikliginden Turk Kamu Yonetiminin de 
onemli o^iide etkilendigini soylemek abarti olmaz. Turk Kamu Yonetimi, doksanli yillarda 
ba§layan yeniden yapilanma surecinin de belirleyiciligi altmda ideolojik bir ama9la, yapisal 
ve i§levsel anlamda onemli bir donu§um i9ine girmi§tir. 21. yiizyilm ilk be§ yili i9inde Bilgi 
Toplumu ve E-devlet soylemleri 9er9evesinde hukuk alamnda onemli duzenlemeler yapmi§; 
bili§im su9lan ve e-guvenlik gibi konular kamu yonetiminin bir par9asi haline gctiri lmi^tir. 
Hukuk alanimn yam srra orgutsel olarak Turk Kamu Yonetimi onemli bir donu§um 
gostermi§tir. E-devlet kavrami ve stratejileri once her bakanligm kendi insiyatifiyle doksanli 
yillann sonlarmdan itibaren ba§lami§; ardmdan 2004 yilmda DPT biinycsindc kurulan “Bilgi 
Toplumu Dairesi Ba§kanligi ” ile birle§tirilerek kurumsal yapisma kavu§mu§tur. Soz konusu 
yapilanmayla birlikte onceden ba§latilan e-devlet projeleri “E-ddniipim Tiirkiye Projesi” 
ba§ligi altmda ve tek bir kurum koordinatorlugiinde toplanmaya 9ali§ilmi§, ortak bir e-devlet 
stratejisinin temel ilkeleri belirlenmi§tir. Buna gore e-devlete gC9i$in temel amaci bilgi 
toplumu surecini yakalamak, kamu hizmetlerinin 7/24 verilmesini saglamak, §effaf, katilimci 
ve hesap verilebilir bir kamu yonetimi duzeni kurmaktir (IX. Be§ Yillik Kalkmma Plam, ss. 
51-58 ve 95-98). Soz konusu stratejilerden yola 9ikilarak oncelikli olarak e-devlet projeleri 
hayata ge9irilmeye 9ali§ilmr§, bu konuda onemli yatmmlar yapilarak ba§ta MERNIS 
(Merkezi Niifus idare Sistemi) olmak uzere, UYAP (Ulusal Yargi Agi Projesi), TUCBS 
(Tiirkiye Ulusal Cografi Bilgi Sistemi), E-devlet Kapisi Projesi (www.turkiye.gov.tr), 
VEDOP (Vergi Daireleri Otomasyon Projesi), E-tapu (E-kadastro), Tiirkiye KAMUNET 
(Ulusal Bilgi Sistemi) gibi projeler uygulamaya sokulmu§tur. Boylelikle hem kurumsal hem 
de i^lcvscl olarak, diinyamn her yerinden ula§ilabilecek bir Kamu Yonetimi agi 
ama9lanmi§trr. 

Ne var ki orgutlenme ve uygulama safhasmda goriilen bu 9arpici degi§ime kar§m, 
Kamu Yonetimi egitimi alamnda goze 9arpan bir dinamizm bulunmamaktadir. Bugiin halen 
Tiirkiyc’dc faaliyet gosteren ozel ve devlete ait olmak iizere toplam 141 iiniversitenin 34’iinde 
dogrudan Kamu Yonetimi ba§ligi altmda egitim verilmektedir. Kamu yonetimi egitimi veren 
iiniversitelerin onemli bir boliimii ise devlet iiniversiteleridir. Universite sayismm ozellikle 
2002 yilmdan itibaren hizla arti§ gosterdigi Tiirkiye’de Kamu Yonetimi Bolumleri, Iktisadi ve 
Idari Bilimler Fakultelerinin altmda faaliyet gostermektedirler. Ozel ya da devlet olsun butiin 
Kamu Yonetimi Bolumleri, verdikleri egitimin temel amacim kamuda ve ozel sektorde 
9ali§abilecek nitelikte list ve orta diizey yoneticiler yeti§tirmek olarak tammlamaktadir. Bu 
baglamda soz konusu boliimlerde ogrencilere, siyaset ve sosyal bilimler, yonetim bilimleri, 
kentle§me ve 9evre sorunlan ve hukuk bilimleri anabilim dallannm kapsadigi derslerin yer 
aldigi bir program uygulanmaktadir. Programda yer alan dersler ve egitim-ogretim 
yontemleri, alanla ilgili temel bilgileri vermenin yanmda, ogrencilere analitik baki§ a9isi ve 
sorgulayici bir anlayi§ da kazandmlmaya 9ali§ilmaktadir. Ayrica Kamu Yonetimi 
bolumlerinde idari hakimler de yeti§tirildigi i9in Hukuk Fakultesinden sonra en 90k hukuk 
derslerinin verildigi boliim olma ozelligi gostermektedir {Kamu Yonetimi, 20 Mayis 2010 
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kamu_Y%C3%B6netimi). Tiirkiye’de Kamu Yonetimi 
Bolumleri genellikle dort bilim dali altmda faaliyet gostermektedir. Bu bilim dallan ise krsaca 
Siyaset ve Sosyal Bilimler, Yonetim Bilimleri, Kentle§me ve ^evre Bilimleri, Hukuk 
Bilimleri’dir. Boliim i9inde biitiin bilim dallannm ders dagilimlannm e§it sayidan meydana 
gelmesi ilkesi genel ge9er bir egilim iken; zaman zaman bu dengenin de bozuldugu a9iktir. 




Cantiirk CANER 



185 



Dengenin bozulma sebepleri arasmda en onemli etkenin boliim i?indeki ogretim iiyelerinin 
sayi ve nitelikleri oldugu ileri siiriilebilir. Soz konusu dort ana bilim dalmdan her hangi bir ya 
da birilerinin, i?erdikleri ogretim iiye sayisi boliimdeki derslerin belirlenmesinde onemli bir 
belirleyici olduklan goriilmektedir. Hatta zaman zaman ilBF biinyesinde bulunan diger 
boliimlerin ogretim uyelerinin de (ozellikle yeni a9ilan universitelerde) derslerin 
belirlenmesinde etkili olduklan goriilmektedir. 

Kamu Yonetimi egitimine tarih perspektifinden bakildigmda, verilen derslerin biitiin 
universitelerde zorunlu olan “Atatiirk like ve inkil&plari ” dersinin yam sira Siyaset Bilimi 
Bilim Dali bunyesinde toplandigi goriiliir. Hali hazirda faaliyet gosteren biitiin Kamu 
Yonetimi Boliimlerinde ve soz konusu bilim dab i?inde tarih egitimi “Siyasi Tarih”, “Siyasi 
Dii§unceler Tarihi ”, “Turk Siyasal Hayati ” gibi Q9 ba§lik altmda toparlandigi goriilmektedir. 
Soz konusu bu dersler iiniversitelere gore degi§mekle birlikte 90gunlukla her iki donemde de 
verilebilmektedir. Bunlann yam sira Dokuz Eyliil, Gazi, Gazi Osman Pa§a, Mersin (Insanhk 
Tarihi ba§ligi altmda), Mugla (yonetim tarihiyle birlikte), Trakya, Yeditepe (her iki donemde 
de) ve Atilim Universitelerinde “Uygarlik Tarihi” derslerinin de verildigi belirlenmi§tir. 
“Atatiirk like ve Inkil&plari” dersinin miifredat programi YOK tarafmdan belirlenmi§ken; 
diger derslerde tek bir miifredat yoktur. Genel bir baki§ 9er9evesinde Atatiirk like ve 
Inkilaplan dersi bir tarafa birakildigmda “Siyasi Tarih” derslerinin i9erigi; tarih ve siyasi 
tarih aynmi, modemite oncesi Avrupa, Fransiz Devrimi ve sonrasmda Avrupa, I. Diinya 
Sava§i, Bati kar§iti hareketler, Osmanli siyasal ya§ami, Bol§evik Devrimi, II. Diinya Sava§i 
(oncesi ve sonrasi), Soguk Sava§ Donemi, £ok Merkezlilik ve Kiireselle§me donemi gibi 
konulardan olu§maktadir. Dogrudan diinya siyasal olaylannm anlatildigi derslerde kullamlan 
materyaller alamnda uzmanla§tigi dii§iiniilen bilim adamlarmm yazdiklan eserlerden 
olu§maktadir. “Siyasi Diipmceler Tarihi ” adli derslerde ise yine genel hatlanyla Antik yunan 
felsefesi, Sokrat, Eflatun, Aristo, Cicero, Hristiyan felsefecileri, Ronesans ve Reform 
Hareketleri, Protestan Ahlaki, Machiavelli, Thomas Moore, Jean Bodin, Hobbes, Rousseau, 
Montesqueu gibi dii§iiniirler yer almaktadrr. Bu yoniiyle “ Siyasal Dii§iinceler Tarihi” bir 
anlamda felsefe tarihi veya umumi amme hukukuna giren devlet felsefesi konulan iizerinde 
odaklanmaktadir. “Turk Siyasal Hayati” dersleri ise, Klasik Osmanli donemiyle ba§lar. 
Aynca bu dersin konulan arasmda Viyana Sava§i sonrasi donem, Tanzimat, Islahat 
Fermanlan, yikili§ donemi Osmanli Padi§ahlan donemleri, Me§rutiyet Donemleri, Balkan 
Sava§lan, I. Diinya Sava§i, Kurtulu? Sava§i, Tiirkiye Cumhuriyeti’nin kurulu§u, Atatiirk 
Devrimleri, ^ok Partili Siyasal Ya§am, II. Diinya Sava§i ve giiniimiize kadar gelen periyodik 
donemler ogretilmektedir. Daha 90k son donemlerde giindeme getirilen “ Uygarlik Tarihi” 
derslerinde de genel hatlanyla uygarligm ortaya 9iki§i, uygarlik donemleri, Dogu ve Batida 
Tanm devrimi, feodalite, Asya Tipi Uretim Tarzi, Aydmlanma, Sanayi Toplumu, Bilgi 
Toplumu ve Kiireselle§me gibi konular i§lenmektedir. 

Yukanda ifade edilen ve tarihle disiplinler arasi bir i§birligi i9inde geli§tirilen derslerin 
yam sira Tiirkiye’de yakla§ik olarak son on yildir, Kamu Yonetimi egitimi i9inde “Turk 
Yonetim Tarihi” derslerinin de verilmeye ba§ladigi goriilmektedir. Oijinali 1960 ’li yillarda 
ABD’nde ba§layan, “Kamu Yonetimi Tarihi (Public Administration History)” derslerinin 
yerel bir versiyonu olan “Turk Yonetim Tarihi” dersleri, §u an 28 iiniversitede zorunlu veya 
se9meli olarak verilmektedir. Kamu Yonetimi Boliimlerinde verilen Tiirk Yonetim Tarihi 
derslerine daha yakmdan bakildigmda ortak bir miifredat programimn bulunmadigi 
goriilmektedir. Bununla birlikte dersin temel hedefinin Tiirk biirokrasi ve devlet gelenegi 
oldugu a9iktir. Soz konusu dersi veren iiniversitelerin ortak miifredatlan kar§ila§tmldigmda, 
Tiirklerde devlet yonetiminin orgiitlenme bi9imleri ile i§leyi§i iizerine vurgu yapilmakta, Tiirk 
biirokrasi tarihi belirli bir sistematik i9inde a9iklanmaya 9ah§ilmaktadir. Bu baglamda 
ozellikle Osmanli yonetim sistemi iizerinde durulmakta ve Osmanli devlet geleneginin 
Cumhuriyet sonrasi biirokratik kultiirii nasil etkiledigi tarti§ilmaktadir. Ozellikle merkezi 
yonetim baglammda ele alinan miifredat programlan, Tanzimat ve Islahat Fermanlanyla 
birle§tirilerek uygulanmaktadir. 




186 



3 . Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Hi9 ku§kusuz biiyiik o^iide Osmanli devlet gelenegi iizerine yapilan boyle bir 
odaklanmamn, giiniimuzdeki yonetim ve burokrasi yapisma olan etkilerinin ortaya 9ikanlmasi 
bakimmdan ciddi yararlan oldugu kabul edilebilir. Ancak bu durum biitiinciil bir 9er9evede 
Turk devlet geleneginin ortaya 9ikanlmasi, belirli bir sistematik i9inde ele almmasi 
bakimmdan olduk9a yetersiz bir yakla§imdir. Her ne kadar Osmanlilar, Turk tarihinin en uzun 
omiirlii devletini kurmu§ olsalar da; herkesin tarti§masiz olarak kabul edecegi gibi Turk tarihi 
yalmzca Osmanli imparatorlugu’ndan ibaret degildir. Yakla§ik olarak be§ bin yillik bir devlet 
gelenegine sahip olan Tiirklcr, bu gelenegini Biiyiik Hun imparatorlugu’ndan bu yana 
ya§atmaktadirlar. Dolayisiyla Tiirk Yonetim Tarihi ders miifredatmda Osmanli oncesi Tiirk 
devletlerine de mutlaka yer verilmelidir. Tam da bu noktada kar§imiza §oyle bir soru 
9ikmaktadir: “Turk devlet gelenegi bu denli koklii ve derin bir ge9mi§e sahipse, o halde hangi 
devletlerin incelenmesi gerekir?” Hi9 ku§kusuz bu sorunun cevabi Turk tarihinin 
derinliklerinde gizlidir. Be§ bin yildan fazla bir ge9mi§e sahip olan Turk devletlerinin sayica 
fazla olmasi, Tiirk yonetim tarihi incelemelerinde onemli bir tarti§ma konusudur. Bu 
baglamda Turk tarihinin ya donemlerine gore, ya da cografyaya gore incelenmesi ve bu 
§ekilde ele almmasi yararli olabilir. Bunlarm yam sira Tiirk devletleri belirli bir biiyiikliik 
kistasi 9er9evesinde de incelenebilir. Tiirk yonetim ve devlet geleneginin akademik bir 
inceleme alam olmasi, bir diger konu olan yontem, iislup ve sistematigini de giindeme 
getirmektedir. Hali hazirda bu dersler, “Yonetim Bilimleri ”nin konusu olarak 
degerlendirilmekte, 9ogu iiniversitede soz konusu bilim dalma mensup ogretim elemanlan 
tarafmdan verilmektedir. Soz konusu ogretim elemanlannm, yonetimin diger alanlannda 
yeterli akademik donamma sahip olduklan W9 ku§ku gotiirmemekle birlikte, tarih bilinci ve 
nosyonunda uzak kalma olasiliklan yiiksektir. Halen pek 90k yonetim bilimci, konuyu 
bireysel birikimler ve tecriibeleriyle yiiriitmektedirler. Bu durum, yonetim tarihi 
9ali§malannda onemli bir sistem ve iislup eksikligine yol a9maktadir. Bu eksikligin 
giderilmesi i9in tarih anabilim dalmdan yararlamlabilir veya lisansiistii egitimlerde 
yaygmla§tinlarak yeni akademisyenlerin bu nosyonla yeti§mesi saglanabilir. Tiirk Yonetim 
Tarihi dersleriyle ilgili bir ba§ka sorun ise meseleye yakla§im bi9imdir. Hali hazirda bu 
dersler, tamamen yerel bir yonetim tarihi ogretimi olarak algilanmaktadir. Tarihsel siire9 
i9inde Tiirk yonetim kiiltiiriinii ve devlet gelenegini etkileyen Bizans, Sasani, Abbasi gibi 
biiyiik uygarliklann katkilan ya goz ardi edilmekte, ya da iistiin korii olarak verilmektedir. 
Soz konusu uygarliklann Tiirk kamu yonetimine katkilan, benzerlikleri ve etkile§imleri 
ortaya konulmadan yapilacak bir miifredat programi ciddi eksikler ta§iyacaktir. Bu 
uygarliklann yonetim geleneklerinin ortaya 9ikanlmasi, Tiirk yonetim kultiiriine etkilerinin 
saglikli bir §ekilde tespit edilmesi i9in yine tarih bilimiyle birlikte 9ali§mak gerekmektedir. 
Tiirk Yonetim Tarihi dersleriyle ilgili son bir husus da bu alanda herkesin iizerinde uzla§ma 
saglayacagi bir ara§trrma ya da ara§tirmalarm yapilamami§ olmasidir. Elbette bu alanda 
yapilmi§ 90k sayida makale, tez ve kitap bulunmaktadir. Ne var ki bu 9ali§malann sayisi 
§imdilik az ve yetersizdir. Ustelik yapilan 9ali§malann da dagmik oldugu, konuyla ilgili 
9ali§malann (dogal olarak) halen tarilupiler eliyle yiiriitiildiigii goriilmektedir. Kamu 
Yonetimiyle ilgilenen akademisyenlerin konuyla ilgili daha 90k 9ali§ma yapmalan elzemdir. 

Sonu9 

Tarih, sadece ge9mi§ten haber veren sikici ve kuru bir bilim degildir. Tam aksine tarih, 
gundclik ya§amm dinamik bir par9asidrr ve bilme eyleminin tam da odagmda yer alrr. Bu 
baglamda ozellikle sosyal bilimlerde, bilimsel yontemin ilk basamagi sayilir. Istisnasiz butiin 
sosyal bilimler uzaktan veya yakmdan, konulanna gore bir §ekilde tarihle ili§kiye girerler. Bu 
da tarihi disiplinler arasi bir boyuta taspr. Dolayisiyla tarih, yalmzca tarih9ilerin ilgilendigi bir 
alan da degildir. Tarihin bu 90k yonlii durumu, kendisini sadece kendisiyle ilgilenenlerin de 
otesine ta§imaktadir. Tarihin bir ba§ka ozelligi ise siireklilik arz etmesidir. Dinamik bir 
yapidan meydana geldigi i9in surekli bir yenilenme ve geni§leme egilimindedir. Her ge9en 
giin ge9mi§le ilgili olarak ortaya 9ikan bir beige veya buluntu, tarih bilimini surekli 
kilmaktadir. 




Cantiirk CANER 



187 



Oziinde tarih bilimi kadar eski olan, ancak akademik bir disiplin olarak iki yuzyillik bir 
ge9mi§i bulunan Kamu Yonetimi de tarihten derinden etkilenen sosyal bilim dallarmdan 
birisidir. Dogrudan devletle ilgili bir ara§tirmanm alam olan Kamu Yonetimi siyaset, hukuk, 
yonetim ve 9evre olmak uzere belli ba§li dort alt bilim dalmdan meydana gelen bir butiindiir. 
Devletin i§leyi§i, vatanda§la olan ili§kileri uzerine kurgulanan bu biitiin, bir yandan gelecekte 
yeni yoneticiler yeti§tirmeyi hedeflerken, diger tarafitan da devlet kulturu ve yonetim 
gelenegini ge9mi§ten gelecege ortaya koymak i9in akademik 9ali§malar yapmaktadir. Kamu 
yonetimi bu yoniiyle tarihsel siirecin de ayrilmaz bir par9asidir. Disiplinler arasi bir 
9ali§manm oznesi olarak Kamu Yonetiminin tarih bilimiyle olan ili§kileri ku§kusuz ulkemizde 
yeni bir ugra§ alamdir. Her ne kadar da olsa geleneginde tarihsel bir ge9mi§ barmdiran ve bu 
ge9mi§i 9e§itli duzeylerde ara§tirma konusu yaparak geli§tirmeyi ama9layan kamu 
yonetiminde tarih bilinci, giderek artan bir ilgiyle kar§ilanmaktadir. Ozellikle ulkemizde, 
bugun kamu yonetimi literaturii bir yandan kureselle§menin getirdigi yeniliklere cevap 
vermeye 9ali§irken, diger taraftan (Turk tarihindeki yeni geli§melere paralel olarak) ge9mi§te 
uygulanma imkam bulan ve guniimuzdeki devlet geleneginin yaraticisi olan yonetim tarihinin 
de temel dinamiklerini ortaya koymaya 9ah§maktadrr. Bu baglamda ortada henuz bir kamu 
yonetimi tarilnjiligi gelenegi olu§mami§ken, soz konusu ogretinin 90k yonlii ve tarihle yakm 
bir ili§ki i9inde geli§tirilmesi literaturiin geli§mesi i9in 90k onemlidir. bu ama9la tarih ve 
kamu yonetimi, ortak bir yonetim tarihi literaturii yaratmalari, kamu yonetimi tarilnjiligini 
daha sistematik bir platforma oturtarak §ekillendirmelidir. Boyle bir durumda kamu yonetimi 
kurami konusunda da bazi yeni sorularm da kapilan aralanacak, bugiinkii devlet sistemimizin 
daha iyi ele almmasmda onemli katkilan olacaktir. 

Kaynak9a 

Altan, Y. Kerman, U. ve Aktel, M. (2009). Kamu Yonetiminde Lisans Ogretimi: Kamu 

Yonetimi Ogrencileri Uzerinde Bir Ara§tirma, SDU, Fen Edebiyat Fakultesi Sosyal 
Bilimler Dergisi, Sayi:20, Aralik, 227-2529 
Aksoy, M. (1998). Tarih ve Sosyoloji, Turk Diinyasi Dergisi, Sayi: 134, 19-26. 

Atmaca, E. (2008). E-Devlet”ten “Olgun Devlet” ya da E-Devlet’in 01gunla§tirilmasi, 
T.C. Di§ i s^ler i Bakanligi, Uluslararasi Ekonomik Araytirmalar Dergisi, 
Sayi:33, 1-14. 

Aydm, A.H. (2008). Yonetim Bilimi, Se9kin Yaymcilik, Ankara. 

Aydm, A.H. (2009). Turk Kamu Yonetimi, Se9kin Yaymcilik, Ankara. 

Baykara, R. (1999). Tarih Ara§tirma ve Yazma Metodu, Akademi Kitapevi, Izmir. 

Bi9ak, A. (1999). Tarih Bilimi, £antay Kitapevi, Istanbul. 

Boumrane, C. (1993). Islam Tarilujiligi ve Tarihlerine Bir Baki§ ((^cv. Nesimi Yazici), A.U. 
ilahiyat Fakultesi Dergisi, Sayi: 30, 265-267. 

Cahen, C. (1969). Seh^uklu Devri Tarih Yaziciligi, (£ev. Nejat Kaymaz), A.U. DTCF Tarih 
Bdliimii Tarih Ara§tirmalari Dergisi, Sayi: 12, 193-221. 

Ceasar, J. (1982). The Conquest Of Gaul, Editor: GARDNER, J.F. Penguin Books, UK 
£apa, M. (2002). Cumhuriyetin ilk Yillannda Tarih Ogretimi, A.U. Tiirklnkil&p Tarihi 
Enstitiisii Atatiirk Yolu Dergisi Sayi: 29-30, Mayis-Kasim, 39-55. 

Demiri§, B. (2000). Roma’nm Yurtsever Tarihqisi Titus Livius, Arkeoloji ve Sanat Yaymlan, 
Istanbul 

Duri, A. A. (2006). Irak Tarih Ekolii (£ev. H.ibrahim GOK), Nusha, Yil: VI, Sayi: 21, 
Bahar, 165-173. 

Eryilmaz, B. (1998). Kamu Yonetimi, Erkam Matbaacilik, Ankara. 

Guler, B.A. (1994). Nesnesini Arayan Disiplin: Kamu Yonetimi, Amme Idaresi Dergisi, 
Cilt:37, Sayi:4, Aralik: 1-19. 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Giiler, B.A. (2004). Degi§im ve Disiplin, Hacettepe Universitesi, iiBF, Ikinci Kamu Yonetimi 
Forumu (KAYFOR II), Ankara: 7-8 Ekim, 1-11. 

Johnson, H. (1964). The Consept of Bureaucracy of Cameralism, Political Science Quarterly, 
Vol: 79, No: 3 September, 378-402. 

Joseph, B. and Janda, R. (2008). The Handbook of Historical Linguistics, Blackwell 
Publishing, UK 

Kuran, E. (1997). Fuad Kopriilunun Milliyet9iligi, S.U. Tiirkiyat Arapirmalan Dergisi, Sayr: 
3, 243-248. 

Keskin, N. (2005). Tiirkiye’de Kamu Yonetimi Disiplinin “Koken” Sorunu, 

http://www.politics.ankara.edu.tr/tartisma_metinleri.php. No: 89, Kasrm. 

Kiitukoglu, M. (1995). Tarih Ara§tirmalarinda Usui, Kubbealtr Ne§riyatr, Istanbul. 

Nohutpu, A. (2009). Kamu Yonetimi, Sava§ Yaymevi, Ankara. 

Ortaylr, I. (1996). Tarih Nedir? Tiirkiye Gunliigii Dergisi, Sayr: 39, 152-159. 

Ortaylr, t. (2009). Tarih Yazicilik Uzerine, Cedit Yaymlarr, Ank ara. 

Ozgiir, O. (2010 Nisan 20), Voltaire, 

http.V/www. toplumsalbilinc. org/forum/index.php ?topic=3722. 0;wap2 
Popper, K. (2004). The Poverty of Historicism, Taylor&Francis Group, USA. 

Raadschelders, J. (2008). Administrative History as a Core Dimension of Public 
Administration, 1-32, www.aspanet.org/scriptcontent/pdfs/FPA-AH-Article.pdf 
Sander, O. (1978). Tarihte Yontem, A.U. SBF Dergisi, Cilt:28, Sayr:l, 59-71. 

Srlay, K. (1991). Ahmedi'nin Osmanlr Tarihinde Arasoz (Digression) Tekniginin Kullanrmr 
ve l^lcvi, A. U. Turkoloji Dergisi, Cilt: 9, 153-162. 

Spicer, M. (2004). Public Administration, the History of Ideas, and the Reinventing 

Government Movement, Public Administration Review, Vol. 64, (May-June) , No. 3, 
ss. 353-362. 

Strivers, C. (1999). Review: Translating out of Time: Public Administration and Its History, 
Public Administration Review, Vol. 59, No. 4. (July - August), 362-366. 

Togan, H.V. (1985). Tarihte Usui, Enderun Kitapevi, Istanbul. 

Tortop N. Ispir, E. ve Aykay, B. (1999), Yonetim Bilimi, Yargr Yaymlarr, Ankara. 

Tun9ay, M. (1964). Karl R. Popper, A.U. SBF. Dergisi, Cilt: 19, Sayr:l, 161-167. 

Uyanrk, N. (2004). Celal Nuri fieri ve Tarih Anlayr§r, S.U. Tiirkiyat Arapirmalan Dergisi, 
Sayr: 16, Giiz, 241-258. 

DPT, IX. Be§ Yrllrk Kalkmma Planr (2007-2013) 

http://www.felsefetarihi.net 

http://www.history.hanover.edu 

http://www.toplumsalbilinc.org 

http://www.msxlabs.org 

http://www.tr.wikipedia.org 




BATI RUMELi TURK DiLiNIN DUNU BUGUNU YARINI 

Suzan D. CANHASi 

Bu 9ali§manm ba§ligmda Rumeli tabirini kullandim 9iinkii Tiirkler Balkanlan ele 
ge9irdikten sonra bu topraklarda Rumeli Vilayetini kurdular ve o zamanlarda Turk dili bu 
topraklara yayilmaya ba§lami§tir ve onun kullammma ge9ilmi§tir. Rumeli, Osmanlilarm Balkan 
yanmadasma verdikleri cografi isim, aym zamanda bu bolgeyi i9ine alan Osmanli eyaletinin 
adidir (IslamAnsiklopedisi, c. 9. s. 738). 

1. Tiirklerin Balkanlara Yerle§mesi 

Tiirklerin Balkanlara yerle§mesi Osmanlilardan once 7. yiizyildan itibaren Bulgar, Pe9enek, 
Kuman ve Oguz gibi Turk boylarmm gelmesiyle ba§lar. Bu yiizyilda ba§layan bu ili§kinin 
giiniimiize kadar devam eden asil agirlikli noktasi Osmanlilarla saglanmi§tir. Kosova Meydam 
Muharebesinden (1389) sonra bu sahada Osmanlimn kurdugu idare ile uzun vadeli hakimiyet 
ger9ekle§tirilmi§tir (Hamzaoglu, 2004, s. 105). Oyle ki, sosyal ya§am gereksinimi olan giivenlik, 
egitim, saglik, inan9 ve vicdan ozgiirlugu, miilkiyet hakki gibi hak ve ozgiirliikleri diizenleyen 
turn devlet kurumlan, dil, din, rrk, sosyal simf, cinsiyet farki gozetmeksizin bolge halkm 
hizmetindeydi. (Siil9evsi, 2009, s. 4) Donemin super giicii olan Osmanli devleti yonettigi 
topluluklann onemli bir kismi tarafmdan benimsenmi§, devlet dili olan Tiirk9e (Osmanli 
Turk9csi) temasta oldugu topluluklar iizerinde derin izler birakmi§tir (Rizay,1982, s. 28.). Bu 
izlerin bir kismi sosyal ya§am devlet vatanda§ ili§kisinden, bir kismi da egitim yoluyla 
ger9ekle§mi§tir. 

Balkan §ehirlerinin Osmanli uygarligi dogrultusunda geli§me a§amasmda egitim bilim, 
kiiltur ve sanatm altyapisi olan medrese, mektep, tekke ve zaviyeler kurulmu§, bir sure sonra da 
bilim, kiiltur ve sanatm ilk temsilcileri bu topraklarda boy vermeye ba§lami§tir. Bolgede bilim ve 
sanatm ilk omeklerini buraya sancakbeyi, miiderris, kadi, asker, katip, din gorevlisi ya da 
tasavvuf erbabi gibi gorevli giden ki§iler verdi (Isen, 2009. s. vm). 

2. Rumeli’de Tiirk Dilinin (Diinii) Kullammi 

Anadolu’dan gelen bir9ok tarikatlere mensub dervi§ ve §eyhler, bu yeni ele ge9irilen 
yonlerin manevi bakimmdan kalkmmalarma katki sunarken, bir yanda da kendi gelenegi ve 
gorenegi i9inde takke edebiyat’min da geli§ip yayginlanmasmi sagliyordu. Donemin onemli 
kiiltur kurumlan olan medreseler, bir yandan 9agm gerekli kiiltur, bilim ve devlet adamlan, yeni 
kavramlar yeni kelimeleri de beraberinde getirmi§ boylece en gii9lii etki Balkan milletlerinin 
dillerine olmu§tur. Yeni idarenin ba§mda bulunan Tiirk memurlannm halkla temasi, bazi 
bolgelerin Tiirklerle iskam, islamiyet’in kabuliiyle Islam kiiltiiriiniin yerle§mesi, bununla birlikte 
dini kelimelerin kullamlmaya ba§lamasi, Tiirklerin getirmi§ olduklan yeni zanaatlar, bazi 
ogrencilerin Istanbul’a egitim i9in gitmeleri ve Trudge egitim gormeleri; kendi memleketlerine 
doniince Tiirk9e kelimeleri kullanmalan ve yaymalan Balkan dillerine binlerce kelimenin 
girmesine sebep olmu§tur. Bunlara ilave olarak Osmanli yonetiminin buradaki milletlerin dillerini 
rahat9a kullanmalanna izin vermeleri ve asla baski yapmamalannm Tiirk9e kelimelerin bu dillere 
girmesine sebep olmu§ ve insanlarm bu kelimeleri kolaylikla benimsemesini saglami§tir. 
Rumeli’de Tiirk dilinin kullamm tarih9esini kronoloji bakimmdan ii9 safhaya ayirdik: 

A. Ba§langi9 (1389 -1912), Osmanlilarm Balkanlara yerle§tikleri zamandan terk ettikleri 
zamana kadar, 

B. 1912-1950 yillan arasi (vakum donemi), 

C. 1951 - 1999 yillar arasi donem (yeniden dogu§ donemi). 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 189-196 




190 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



A. Ba$langi£ Donemi - (1389-1912), Osmanlilarm Balkanlara yerle§tikleri zamandan terk 
ettikleri zamana kadar. 

Her ba§langi9 doneminde gibi bu donemde de yazarlarm adlan az sayida 9ikmi§tir. Aydm 
ki§ilerin Istanbul’ a gonderilmesiyle ve Osmanli yonetimi boyunca devletin, idari, askeri, ilmi ve 
edebi alanlannda onemli konumlara yiikselmi§ yeni daha biiyiik sayida aydmlar kadrosu 
ycti$mcyc ve iiriinler vermeye ba§lami§tir. Tiirk9e eserler Bosna, Sirbistan, Kosova ve 
Makedonya’da 9ikmaya ba§lami§ti. Bu bolge §artlarmdan dogan ku9iik farklardan da soz 
edilebilir. Omegin akmcilik bahsinde Rumeli §airlerin dilleri daha yalm, §iirlerinde mahalli 
ozellikler daha fazladir. §ehrengiz ve gazaname tiiriindeki eserler bu bolge §airlerince daha 90k 
kaleme ahnmi§tir. (Qeltik, 2009, s. 805.) XVI. yiizyil Osmanli §air kadrosunun ii9te bire yakm 
boliimii Balkan §ehirlerinde dogup biiyiiyenlerden olu§ur (Isen, 1997, ss. 67-69). 

Eldeki bilgilere gore Tiirk edebiyati Bosna’da XV. yiizyilda ba§lami§tir ve yorede Tiirk9c 
eser veren ilk ki§i, II. Bayezid’in veziri Dervi§ Yakub Pa§a’drr (Nametak, 1989, s. 45.) XVI. 
yiizyilda ise Muhamed £engi9, §iiri, Mostarli Ziyayi, Vusuli, Edayi, Ubeydi gibi aydmlar arasma 
o yiizyilda ya§ami§ olan Matrak9i Nasuh (olm. 1564) gibi nesir ustalarmi da katmak gerekiyor. 
XV. XVI. XVII. ve XVIII. yiizyillarmda ya§ayan Bosna Hersek dogumlu Tiirk §air ve nesir 
ustalan Osmanli kiiltiiriine Bosna’dan katilan isimleri Fehim Nametak Hocamizm eserlerinde 
bulunmaktadir. Bosna’da durum obiir yorelerden §u a9idan farklidir: Bu bolgede yeti§ip Trudge 
yazan §airler Balkanlar’m ba§ka bolge lerine gore derinligine ele almip ara§tirilmi§lardir. (TE 
Antolojisi, 1997. ss. 18-19) Boylesine aynntili ara§tirmalar, Sirbistan, Kosova, Makedonya, 
Bulgaristan, Yunanistan i9in yapilabilse ortaya 9ikacak manzara, Bosna - Hersek’e oranla 90k 
daha farkli ve tabii Tiirk kukiiriiniin agirligim daha derinden hissettirecek bi9imde olacak. 

Srrbistan’m ba§ §ehri ve kultur merkezi olan Belgrat'tan §airler Halis (olm. 1705), Kamil 
Pa§a, Na§id (olm. 1766), Negami, Said, Valihi, yeti§ir. Kosova'dan da 90k sayida §air yeti§ir. 
Prizrenli A§ik ^elebi, Bahari, Suzi, Nehari, Tecelli. Pri§tineli Azmi, Levhi, Mesihi, Mustafa 
£elebi un yapmi§ olan §airlerin arasmdadir. Diger edebiyat alanlannda yazan 90k sayida yazarlar 
vardi. Bizim zikredecegimiz ara§tirmaci ve yazar, Arnavut asili olan Sami Fra§eri’dir ve onun 
dilbilim alamnda verdigi degerli bilgilerdir. 

Ba§langi9 donemini a9iklarken egitime de deginmeliyiz. Osmanli doneminde Rumeli’de 
Tiirk9e egitim ve ogretim sibyan mekteplerinde (dort yillik ilkogretim) ve medreselerde 
ger9ekle§iyordu. Medreseler ve sibyan mektepleri devletin kontrolunden ve sorumlulugundan 
uzak ozerk egitim kurumlan idiler. XIX. yiizyilm ikinci yansmda, Sultan II. Abdul Hamid 
doneminde rii§tiye denilen orta egitim geli§imine de onem verilmi§tir ve Pristine ’de rii§tiye okulu 
1869 yilmda kurulmu§tur (Recepagi9, 1984, s. 15). XX. yiizyilm ba§langicmda okullarda okuma, 
yazma ve hesap ogretmekten ba§ka fen, sosyal ve kultiir bilgileri ogrencilere ogretiliyordu. 
Ancak, Rumeli’de geli§en modem egitimi 1912 yilmda I. Balkan Sava§i ile sona erdi. 

O zamanlarda kullamlan dile gelince hemen belirtelim, tipki Anadolu’da oldugu gibi, 
Tiirk9enin Balkanlarda da iki ayn koldan geli§tigi bilinen bir ger9ektir; bilhassa XVI - XVII. 
yiizyillarda daha gorkemli donemini ya§ayan medreseden 9ikan ki§ilerin yazip okuduklan 
Osmanlica ile tekkelerde ve asker ocagmda, medrese di§mdaki halkta devam eden Tiirk9e idi. Bu 
iki dil kendine ozgii geli§imini ayn ayn yollardan siirduriirken, u9uncu bir etmen daha vardir. 
Diger halklann dili ve kiiltiirii. Bilindigi gibi Osmanlilar, ele ge9irdikleri yerlerdeki halklarm 
dinsel ve kiiltiirel ya§amlanna kan§mami§lar, boylece yerli halklar kiilturel geli§imini devam 
ettirmi§tir. Balkanlar’da konu§ulan Tihd^e Anadolu’dan gelen Turkler tarafmdan ycrlc^tiri lip 
geli§tirildigi i9in, dogal olarak Anadolu Tiirk9esinin turn geli§im evrelerini ya§ami§tir aym 
butunsellik i9inde. Ancak §u da bir ger9ektir ki, Anadolu’dan gelen Turk halkimn tiimii aym 
yorenin insam degildir. Dolayisiyla aralannda ku9iik dil farkhliklan da (agiz farklihklan) 
bugunden farkli degildir. Boylece degi§ik yore halki buraya yoresinin dil ozelliginin beraberinde 




Suzan D. CANHASi 



191 



getirmi§tir ki bugiin bolgemizdeki Trudge i9inde farkli yorelerde farkli konu§manm bir nedeni bu 
noktaya baglanabilir (Kaya, 1986, s. 9). 

Bugiin kar§ila§tigimiz bu farkli dil ozelliklerini dilin tarihsel geli§imi i9inde tek bu nedene 
baglamak dogru degildir. Bu ancak nedenlerden biridir. Oysa en biiyiik neden, yerli halklarla 
temas sonucu onlann dil ozelliklerinin yava§ yava§ Tiirk9eye girmesi ki bugiin bolgemizde 
konu§ulan Tiirk9enin kar§ila§tigi en biiyiik sorun, diger dil ve kiiltiirlerin ka9inilmaz baskisidrr. 

B. Vakum Donemi 1912-1950. 

Tiirk9e, Balkanlar cografyasmda 20. yiizyilm baspna kadar her anlamda iistiin ve hakim bir 
dildi. Balkan Sava§lanna kadar (1912) siyasi ve demografik olarak hakim unsur olan Rumeli 
Tiirkliigii bu tarihlerden sonra 500 yildan fazla hakim unsur oldugu bu cografyada her anlamda 
azmlik durumuna dii§mii§tiir. 

1913 sonrasi Srrplar, Pristine ve Prizren’deki birka9 medrese dispnda Kosova’da Ttudape 
egitim yasaklandi. Tiirklerin ya§adiklan sosyal kiiltiirel sikmtilan edebiyata da yansidi. Ozellikle 
Tiirk aydmlannm anayurt Tiirkiye’ye go9leri, bolgedeki edebiyat a9ismdan bir kan kaybiydi. Bu 
bolgede kalan Tiirkler yeni yonetim tarafmdan ho§ goriisiiz davram§lan, konu§ma dili bile yasak 
olurdu. Biitiin bu olumsuzluklara ve go9lere ragmen ayakta kalmaya ba§ardi. 

Tiirklerin Balkanlardan gitmesiyle Anadolu ve Balkan Tiirkleri arasmdan birden bir 
kopukluk ba§lami§ oldu. Anadolu’da orgiitlenen Ulusal Kurtulu§ Hareketi, onun ardmdan gelen 
Atatiirk’iin her alanda ger9ekle§tirdigi Ulusal Demokratik Devrim Hareketi ve bu hareket i9inde 
yer alan Ulusal Kiiltiir Hareketi, Balkanlardaki Tiirk halkimn uzak kaldigi hareketler oldu. 

C. Yeni Bir Ba$Iangi 9 Donemi 1950-1999. 

Yeni Yugoslavya’nm kurulmasiyla Bati Rumeli Tiirkleri ortak bir 9ati altida ya§amaya 
ballad liar. Aslmda 1945’te Yugoslavya Federasyonunun kurulmasmdan sonra tiim azinliklar 
kendi dillerinde ogrenim gorme hakkim elde etmi§ti. Tiirkler Tiirk9e egitim hakkim alti yil 
gecikme ile elde edebildi. Ancak, 1951’den itibaren Tiirkler, belli bir niifus oranma sahip 
olduklan yerlerde kendi okullanm kurma hakkim elde etti. Tiirklerin yogunlukta ya§adigi 
yerlerde TMope egitim goriilecek ilkokul ve liselerin a9ilmasma karar verilerek uygulamaya 
ge9ilmi§tir. 

Yugoslavya’ da Tiirk9enin giindeme gelmesi ve sorunlanyla ciddi bir bi9imde ilgilenmesi 
Halk Kurtulu§ Sava§mdan sonra gelir. Uskup’te ilk Tiirk9e gazetesinin yaymlanmasi ile Tiirk 
halki kendisini duyurma imkanim buldu. Bu ise edebi yaraticiligm onemli bir ogesi olan kiiltiir 
miraslannm zenginle§mesinin ve benimsenmesini sagladi. Makedonya’da Tiirk dilinde egitim 
daha erkenden ba§lami§tir, Tiirklerin toplumsal, ozelikle de kiiltiirel ya§ammda onemli bir doniim 
noktasidir ku§kusuz. Yeni dergilerin 9ikmasiyla Tomurcuk (1959), Sesler (1965), adh aylik 
dergilerin sonra da kitap yayimlanmasi, Tiirk Halk Tiyatrosunun 9ali§maya ba§lamasi, kiiltiir 
sanat derneklerin faaliyete ge9mesi Tiirk milli varligina yeni ufuk a9ti. 

Tiirk halkmi kiiltiir faaliyetleri Kosova’da devam etti. Boylece, Pri§tine’de “Tan” gazetesi, 
sonra da “£evren” dergisi, kitap yaymlan ba§ladi. Bu bolgede ya§ayan Tiirklerin kiiltiir alamnda 
biiyiik ilerlemesidir a ma en biiyiik ba§an Tiirk dilinin Tiirkiye di§mda ya§ayan Tiirklerin resmi 
dili olmasidir. Yugoslavya’ da ya§ayan Tiirklerin dil resmiyeti Yugoslavya’nm dagilmasma kadar 
siirmii§tiir (1973-1999). Biitiin bu geli§melere katki sunan Tiirk9e egitim yapan ilk, orta ve yiiksek 
okullann, fakultelerin a9ilmasi oldu. 50 yillik dil ve kiiltiir hareketi i9inde, 90k sayida problemi 
a§mak ve ayakta kalmak biiyiik ba§andir. Yugoslavya’da konu§ulan Tiirk9enin biiyiik onemli 
sorunlan vardi. Kosova ve Makedonya Tiirk9esi azmlik dili oldugu ve zaman zaman a§m 
baskilara maruz kaldigi i9in bu sorunlarla kar§ila§iyordu. Bu sorunlan iki ana noktada 
toplayabiliriz. 




192 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



a. Diger halklarm dil ve kiilturlerinin Turkse iizerindeki etkisi, bu etkinin Turk halkimn 
giinliik konu§ma diline yansimasi. 

b. Yoresel dil kullam§lannm yazm diline etkisi. 

Aslmda bu sorunlar Rumeli Tiirk9esinin hala giindemde olan sorunlardir. Yiizyillar i9inde 
i ki dillilik, hatta 90k dillilik ortami i9inde goriilen dil etkile§imi Sirp, Makedon, Amavut, Hint- 
Avrupa dilerin derin etki ve izleri goriilmektedir. Bu izler ses, soz, semantik ve sentaks 
diizeylerinde olu§maktadir. Yazi dilinde olan etkileri aydm ki§ilerin Sirp9a dii§iiniip Tiirk9e 
yazmalari, Sirp9adan terciime yaparken tam kar§iligim bulmadan kelimeyi aynen 
Turk9ele§tirmekte, bu yuzden pek 90k terim ve kelime anlamsiz hale gelmektedir (Teodosiyevic, 
1984 , s. 175 ). Ozellikle soz ve sentaks diizeyinde Tiirkiye TMupesinden biiyiik aymmlar 
goriilmektedir. Balkanlarda konu§ulan TMope ya§adigi cografyamn dilinden etkilenince, 
Tiirkiye Tiirk9esinden ayn kelime kullammi sentaksa hatta semantik ogelere kadar uzanan 
etkilenme olmu§tur. Dilde zorlamalar anlatim yanli§hklanna dii§meye neden olmu§tur. §iirlerde 
0I9U zorlamasi Tiirkiye Tiirk9esiyle beslenemeyen Balkan Tiirk9esinden zorlama anlatimlara yol 
a9mi§trr. Kelime kadrosundaki eksiklik §iiri yer yer anla§ilmaz hale getirerek, onun duygusal 
biitiinliigiinii bozmu§tur. §iir ve nesir anlatimlarmda kisa ve 9arpici anlatim yakalanamadigi i9in 
soz gereksiz yere uzatilmi§tir. Okuyucunun hayal giicii yerine a9iklama yapma geregi duyulmasi 
§iirselligi bozmu§tur. §iir ve nesir anlatimlannda konu di§i ogeler giinliik konu§ma havasmda 
verilmi§tir. Balkan dillerinden yapilan almtilarda 9evirilerde kullamlan kelime kadrosu Tiirk9ede 
olmayan kimi kelimeler kullamlmasi §iirde yapay bir dilin kullamlmasi, konu§ulan dil yerine 
konu§ulmayan yazilan yapay bir dil ortaya 9ikmi§tir (Artun, 2002 , s. 1 ). 

3. Bati Rumeli Turk Dilinin Bugiinii 

1999 yilmdaki NATO miidahalesinden sonra kurulan yeni diizende Tiirk9e yasal anlamda 
kan kaybma ugrami§ durumdadir. Uygulamada Tiirk9enin kullammimn artmasma ragmen, hukuki 
a9idan dayanagi olmayip iyi niyet insafma terke edilmi§ durumdadir. Daha sonraki donemlerde 
UNMIK’in yuriirliige koydugu Kosova Anayasasi 9er9evesinde Tiirk9enin resmiyetine gene yer 
verilmemi§tir. Bu Anayasa 9er9evesine gore hazirlanan Dillerin Kullammi Yasasmda da 
Tiirk9eye kismi bir resmiyet verilmi§tir. 

Haziran 2008 ’de yiiriirliige giren Kosova Anayasasmm 5 . Maddesinde: “ 1 . Kosova 
Cumhuriyeti resmi dilleri Amavut9a ve Sirp9adir. 2 . Tiirk9e, Bo§nak9a ve Romca, belediyeler 
seviyesinde resmi statiiye sahiptir veya yasaya uygun §ekilde her hangi bir seviyede resmi 
kullammda olacaklardir.” denilmektedir. 

1990 yilarmdan sonra Kosova’da Tiirk9enin kurumsal anlamda denetlenmesinin imkam 
kalmami§tir. (^iinkii giiniimiizde basili yaym organlan kalmami§tir. £evren dergisine benzer bir 
yaym organimn eksikligi Tiirk9enin kullammmda keyfiyeti getirmi§tir. Tiirkiye’den yapilan uydu 
televizyon yaymlarmm onemli ol9iide etkin oldugu Kosovali Tiirk9e konu§urlar arasmda, popiiler 
kiiltiiriin etkilerini hissettirmektedir (Canhasi, 2009 , s. 3 ). 

Giiniimiizde Tiirk9enin Kosova’da kar§ila§tigi sikmtilan 9oktur. Ilk olarak; 

• Tiirk9enin yasal desteginin kaybolmasi, 

• Milli dil bilincini olu§turacak herhangi bir kurumun eksikligi, 

• Bilkupli Tiirk9e ogretmenleri yeti§tirecek bir programm olmayi§i, 

• Tiirk9enin Kosova’da yaygmla§tirilmasmi saglayacak bir politikamn olmayi§i, 

• Kosova’da terciime egitimi veren bir kurumun olmayi§i, 

• Kosova’da 90gunlugu olu§turan Amavutlann oturmu§ bir bilim, hukuk, sosyal ya§am, 
devlet diizeni/ kamu yonetimi terminolojisinin olmayi§i, 




Suzan D. CANHASi 



193 



• Kosova’ da standartla§tmlmi§ yer isimlerinin olmayi§idir. 

Bugiin Tiirk dili Balkanlarm tiim devletlerinde universite seviyesinde okutulmaktadir. 

Zagreb, Saraybosna, Tuzla, Belgrat, Pristine, Uskiip, Tiran’da Tiirkoloji Boliimleri 
bulunmaktadir ve Turk dili ve edebiyati okunmaktadir. 

Balkanlar’da konu§ulan Ttudape ve diger Balkan dilleri arasmdaki temaslar sonucunda 
diinyamn onemli dilbilim bolgelerinden biri, Balkan Dilbilim Bolgesi ortaya 9ikmi§tir. Dilbilim 
bolgesi, ortak genetik kokenden veya mirastan 90k, temas sonucu ortaya 9ikan yapisal 
benzerlikleri payla§an en az 119 dilden olu§an cografi bolgesinin Hint-Avrupa dili olmayan yegane 
iiyesidir. Bu ger9ekleri hatirlattiktan sonra §unlar soylenebilir: Rumeli Tiirk9esinin Anadolu’daki 
Turk9eye gore farkli olan ozelliklerinin bir kismi muhakkak ve muhakkak bolgesel dillerin etkisi 
sonucu ortaya 9ikmi§ olmalidir. Rumeli Turk9esinin ozelliklerini yorumlarken bolgesel dillerin 
(Makedonca, Amavut9a, Bulgarca, Sirp9a, Yunanca) tarihi ve diyalektolojik bilgilerine sahip 
olmamiz gerekir (Giilsevin, 2009, s. 50). 

Balkanlarda konu§ulan Tiirk agizlarimn simflandmlmasiyla ilgili bugiine degin bazi 
9ali§malar yapildiysa da bu onemli soruna yeterince iyi bir yamt getirilmemi§tir. Bu konuda 
tamdik Macar Tiirkolog’u Nemeth, kar§ila§tirmali bir analiz yaparken biitiin Rumeli Tiirk 
agizlanm iki biiyiik guruba ayirmi§. a. Bati ve b. Dogu gurubu. Bati grubuna turn eski 
Yugoslavya’da ya§ayan Tiirklerin agizlan bulunmaktaydi. Nitekim Banguoglu’nun, Anadolu’nun 
agizlan aymmmda yalmiz Makedonya Tiirk agzi bulunuyor. Bizim bildigimize gore Kosova ve 
Makedonya Tiirk agizlarm arasmda olduk9a fark vardir. Bizim de onerimiz Bati gurubunu, 
Makedonya ve Kosova Tiirk agizlan §eklinde ikiye ayrrmaktir (Canhasi, 2008). 

Bati Rumeli Tiirk agizlarm pek 9ogu, ayrmtili olarak ara§tirma konusu olmu§tur. Yabanci 
(KOWALSKI, 1926, NEMETH, 1956, HAZAI, 1960, 1962, KATONA, 1969, ECKMANN, 
1956, FRIEDMANN, 2002.) yerli (HAFIZ, 1980, MORlNA, 1985, CANHASI, 1992, 2004, 
SULgEVSI, 2009, ALIL, 2000, AHMET, 2001, NASTEVA, 1969, 1970), ve Tiirkiye 
(GULENSOY, 1981, GUN§EN 2008. 2009. 2010, GULSEVIN, 2009) Tiirkologlari tarafmdan 
incelenmi§tir. Biitiin bu 9ali§malar Kosova ve Makedonya Tiirk agizlan iizerinde yapilmi§tir. 
Ancak, Arnavutlukta ya§ayan Tiirk azmliklann agizlan (NEMETH, 1961) hakkmda ve onlann 
ya§amalarma dair hi9bir beige bulunmamaktadir (Friedman, 2002). 

Tiirk9enin Balkan dilerine etkisi 90k biiyiiktiir. Tiirk9e kelimelerin varligim, sadece yazili 
kaynaklarla ve metinlerle smirlamak dogru olmayacaktir. Siiresi 500 yili a§an mii§terek ya§ayi§ 
hayatm her safhasmi etkilemi§, mimariden askeri hayata, oda tcfri^indcn mutfaga, akrabalik 
isimlerinden tabiata, hukuk ve idareden edebiyata kadar biitiin sahalarda dildeki kavram ve 
terimler araciligi ile kiiltiir aktanmi yapilmi§tir. 

Tiirk9e sozciiklerin Balkan dillerine giri§ tarihi ile ilgin9 bilgilere rastladik. Lindita 
Latifi’nin sozlerine gore “Amavut9aya ge9en Tiirk9e sozciiklerin kronolojisi 3 boliimden 
incelenebilir: 

1. 10-14.yylar arasi 

2. 15-16.yylar 

3. 17-19.yylar Tiirk9e sozciiklerin en yogun olarak ge9tigi donem olarak goriiliir. 

Amavutlarm farkli Tiirk boylan ile temasi Amavut9ayi geni§ 9apta etkilemi§tir. Ilk 
temaslar Macar dilbilimci Istvan Schiitz tarafmdan ara§tmlmi§ ve 10-14.yy.lar Tiirk9enin 
Amavut9ayi etkileme yillarma dahil edilmi§tir. Schiitz omek olarak iki kelime alrr: katund ve 
dushman/du§man. Ona gore koylere bugiinkii Amavut9a katund denmesinin sebebi Trudge katun 
kadin kelimesidir. Amavut 9obanlar ailelerinden uzun siire uzakta kalip asil evlerine ki§ 
ba§lamadan donerlerdi. Tiirk siivariler ozellikle Pe9enekler bu yerle§im merkezlerine 




194 



3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



saldirdiklannda niifusun sadece kadm ve ?ocuklardan olu§tugunu g6rmii§ler ve koylere kadm 
demi§lerdir. Bu ilgin? adlandirma katun kelimesinin Orta TihL^e doneminde bu arkaik §ekliyle 
artik kullamlmadigi goz online alindiginda daha da onem arz etmektedir. 

Dushman/dii§man kelimesi ise Amavut9aya Kuman boyundan kalma bir kelimedir. Rumen 
ve Kumanlar 13-14. yy.larda birlikte ya§amaktaydilar. Polonyali Waclav Cimokovski’nin 
belirttigine gore Arnavutlugun Puka §ehrinde bir koyiin ismi hala dushman/dii§man olarak 
ge9mektedir”. 

Turk dilinin etkisinin Osmanlilardan once oldugunu kamtlayan bir9ok toponimeler vardir: 
Vojvodina’da Kumane koy adi, Makedonya’daki Kumanovo ve Kumanic, Amavutlukta ‘Roman’ 
adlannm Kumanlardan kaldigma §iiphe yoktur. 

Balkan dillerindeki Tihdaje almtilarm bu dillerin soz hazinesindeki geni§ligi bu sahalardaki 
kuvvetli iki dilliligin sonucunda ortaya 9iktigi §iiphesizdir. Aym zamanda TMajeden gelen bu 
almtilar o donemde TihL^e bilmeyenler i9in Tiirklcrlc an I armada bir basit lingua franca temelini 
saglami§tir (Hazai, 2009). 

Balkan dilerinde kullamlan Trudge kelimelerin sayisi, Avrupa asilli kelimelerin sayismdan 
90k fazladir (Latifi, 2009). Milletlerin insanlik tarihi i9indeki macerasim dillerindeki 
geli§melerden takip etmek mumkundur. Cografya degi§iklikleri, sava§lar, ticari kiiltiirel ili§kiler, 
dil unsurlarmm ali§- veri§ konusunda diger onemli etkenlerdir. Nitekim Ingiliz §airi Lord Byron, 
“ingiltere ilzerinde giine§ batmayan bir imparatorluk kaybetti fakat ingiliz dili 30.000 kelime 
kazandi.” Sozleriyle bu ger9egi vurgulamaktadir. Ancak, Tiirk9enin ve Turk medeniyetinin Islam 
dininin en 90k yayildigi topraklarda ya§ayan unsurlann vokabulerinde goriilmektedir. Bu durum 
ozellikle Bosna hersek, Sirbistan, Amavutluk, Kosova ve Makedonya’da belirgindir. 

Islav dillerindeki Tiirk9e unsurlarla ilgili ilk 9ali§malar, 1850’lerde ba§lami§ ve guniimuze 
dek siire gelmi§tir. Bu konudaki 9ali§malar, burada sayacagimiz kadar 9oktur. Srrp-Hirvat9adaki 
Turk9e kelimeler, sozliik halinde Abdullah §kalyi9’in eseri en onemlilerinden biridir. Diller arasi 
almtilar konusunda dunyanm en ilgi 9ekici eseri olarak kabul edilen §kali9’in sozlugiinde, 6878 
degi§ik anlamda 8742 kelime yer almaktadir. Sozliigiin ba§mda Turk dilinden almtilar, §kali9’in 
dedigi “turtsizmi” hakkmda, onemi, dagilimmi ve diger dilerde de bulunmasmi a9ikliyor. Aym 
zamanda kisa bir fonetik ve morfoloji a9iklama ekleyen ve TMajenin biitiin Balkan dillerine 
verdigi bazi ek ve yapilan degerlendiren §kalyi9, yine giri§inde, bu kelimeleri 38 ayn grupta 
konularma gore smiflandirmi§tir. XX. yy ikinci yansmdan itibaren Osmanli Imparatorlugu’ndan 
ayrilan Balkan devletleri zamanla dillerinden Tiirk9e kelimeleri atmaya ba§lami§tir, ama kendi 
dillerinde o kelimelere kar§ilik bulamadiklanndan oturii atam annular. Omegin, 1818 yilmda 
hazirlanmi§ olan Sirp9a sozliikte mevcut olan 2500 Turk9e kelimeyi azaltmak amaciyla, Vuk 
Stefanovi9 Karaci9 1851’de aym sozliigiin ikinci baskismi hazirladigi sirada 2500 Tihdape 
kelimeyi azaltacagi yerde, yeni hazirladigi sozliige 1200 Turk9e kelime daha aimak zorunda 
kalarak 3700 Tiirk9e kelimeli bir Sirp9a Sozliik yayimlamak mecburiyetinde kalmi§tir. 
(Tanaskovi9, 1987, s. 14; Peco, 1987). 

Amavut9adaki TMa^e unsurlarla ilgili 9ali§malan ba§latan Franc Miklo§i9, Gustav Mayer, 
Nemeth, Norbert Boretzky gibi Amavut olmayan dilciler tarafmdan degerli eserler verilmi§tir. 
T iirk9c kelimelerin ve eklerin Amavut9aya ge9i§ini Eqrem ^abey’in “Amavut Dil Tarihine Giri§” 
eserinde incelenmi§tir. Bu konuda en biiyiik 9ah§mayi Tahir Dizdari yapmi§tir. “Oryentalistik 
Sozliigii” adh eserinde 4406 Arap9a, Fars9a, T iirk9c sozciik yer almaktadir. Birka9 kelime hari9 
tiim 4406 alinti Amavut9aya Tiirk9e vasitasiyla alinmi§tir. Bu sozliikte her sozciigiin kokeni 
soyleni§ bi9imi ve almtimn yapildigi dili grafemi ile birlikte verilmi§tir. Sozliikte 1732 Tiirk9e 
kokenli sozciik 1460 Arap9a kokenli sozciik ve 505 Fars9a kokenli sozciikten ibarettir. 




Suzan D. CANHASi 



195 



Makedon dilinde Thrive ve Tiirio^eden gcgmi^i kelimelerin biiyiik bir boliimii bugiin geni§ 
bir alanda hala ya§iyor ve kullamliyor. Kelimelerin biiyiik bir boliimiiniin agizlarda bolca 
kullammma ragmen edebi dilden Trudge sozler atilmi§ durumdadir. Halk arasmda bazi kelimeler 
o kadar oturmu§ ki onlann yerine ba§ka kelimelerin kullamlmasi dii§iiniilemez. Omegin: sabayle, 
gayle, 9e§me, cep, 9orap... Eski Makedon edebiyat eserlerinde 90k sayida Tiiriope kelimelere 
rastlamaktayiz. 

4. Rumeli’de Tiirk Dilinin Yarim 

Omeklerde goriildiigii gibi Rumeli’de ve anayurtta kullamlan Tiirk9e arasmda biiyiik 
denecek kadar aynliklar vardrr. Fakat bunlar ba§li ba§ma ayn birer dil yaratacak nitelikte degildir. 
£iinkii dilimizin temel ozellikleri sayilmakta olan ogelerde ger9ek bir ayrilik yoktur. Ileri 
siiriibilecek ayrilik, burada kullandigimiz dilin anlatim kisirligi ve sozliik yoksullugudur. Bunlar 
da dilimizin uzun bir siire olumsuz ko§ullar altmda bocalanmasmdan dogan bir durumdur. Buna 
gore, biitiin Tiirklerin kullandiklan bir tek yazm dili vardir. Anayurt’ta onanmi§ olan bi9imi ve 
tuttugu yolu, Tiirkiye di§mda ya§ayan Tiirkler i9in de biricik bi9im ve tek yoldur. Bugiin de, 
bunca yil dogal bir geli§meden yoksun kalan dilimizin saglam ve diizgiin bir duruma getirilmesi 
i9in olumlu ko§ullardan yararlanarak elden gelenin yapilmasi gerekirken, 9abuk geli§mesini 
onleyecek kimi yapay aynliklarm ortaya atilmasi, sadece bilin9sizligin bir belirtisi olabilir. Yerel 
agizlar durumuna dii§mii§ olan dilimizin gereken bir kerteye ula§masi i9in, anayurttaki Tiirk9enin 
eri§tigi diizeyden yararlanarak kaybolan zamamn doldurulmasi, bugiin artik sadece dilcilerin 
degil, tiim aydmlarm ertelenmez yiikiimliiliigiidiir. Bu yiizden de yazm dili olarak saptanmi§ olan 
Tiirk9eyi ozenle izleyip kullanmak, biricik 9ikar yoludur. Toplumsal ili§kilerinden dogan kimi 
kavram ve terimlerin kar§iliklanm arayip bulmak biitiin Tiirk uzmanlarm ana gorevlerinden 
biridir. 

1950 - 1970 hatta 1980 ’li yillann ba§ma kadar Tiirkiye’deki an Tiiriupecilik akimimn etkisi 
Kosova’ da Tiirk9e konu§anlann iizerinde etkisi, hissedilir §ekilde ortaya 9ikmi§tir. Donemin 
devlet dili olan Sirp9a, Kosovali Tiirk9e konu§urlann temel ba§vuru dili olmu§tur. Bu yiizden, 
yonetim, bilim, sanat, sosyal ya§am terminolojisinde yeni ogrenilen kavramlar veya ash 
unutulmu§ kavram kar§iliklan Srrp9anm ifade gelenegine gore kar§ilanmaya 9ali§ilmi§tir. 
Omegin, Federal Yiiriitme Konseyi (Savezno Izvr§no Ve9e)/ Federal Hiikiimet, Bolge l9i§ler 
Sekreterligi (Pokrajinski Sekretarijat Unutra§njih Poslova) / Bolge l9i§leri Bakanligi, Yerel Daire 
(Mesna Kancelarija)/ Niifus Dairesi gibi kavramlara emprovize kar§iliklar bulunmaya 9ali§ilmi§. 
Fakat Ven9anica (gelinlik), Izvod Ven9anih / Rodjenih, Umrlih gibi (dogum, evlenme, oliim 
belgeleri) Tiirk9e konu§urlar arasmdan yaygmhk bulamami§tir. 

Yukandaki omeklerde Standart Tiirkiye Tiiriojesinde olmayip Kosova’daki Tiirk9e 
konu§urlar tarafmdan tiiretilmi§ kavramlar veya Sirp9a asillan kullamlmi§ kavramlara temas 
edilmi§tir. 

Tiirkiye nasil yardimda bulunabilir; Kosova’da Thrive egitime ve kiiltiirel egitime ve 
kiiltiirel faaliyetlere maddi yardimda bulunabilir. Kosovali Tiirkler, Tiirk9e egitim ara9lan 
sikintisi ya§amaktadir, bu a9idan da yardim yapabilir. Tiirkiye ’de 9ikan dergilerin, kitaplarm 
eksikligini giderilmesi 9abalan olabilir. Aynca Tiirkiye’de okuyacak ogrenci kontenjanimn 
artmlmasmi ve gazete, dergi 9ikmasmda maddi destek yapabilir. 




196 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Kaynak^a 

Artun, E. (2002). Balkan Turk Edebiyatma Genel Bir Baki§, www.cu.edu.tr. 

Atsiz, B. G. (2006). Kosova’nm Bagimsizhgi ve Tihdaje, http :// ilkehaber.net 

Bayraktar, F. S. (2009). Kitap Tanitimi, LATIFi, L. Mbi Huazimet Turke ne Gjuhen Shqipe 
Krahasuar me Gjuhet Tjera te Balkanit (Amavut9aya ve Diger Balkan Dillerine Ge9en 
Tiirk9e Kelimelerin Kar§ila§tmlmasi),Tiran, Turkih Studies, Volume 4/4 Sumer. 

Canhasi, S. (2009). Kosova’ da Turk9enin Kullammi-Dil Politikasi, Kmkkale, Uluslararasi Kitle 
ileti§im Ara9lannda Tiirk9enin Kullammi Sempozyumunda okunan bildiri. 

£eltik, H. (2009). Rumeli §airlerinin Klasik Turk §iirine Katkilar, Tukish Studies, Volume 4/8, 

Dizdari, T. (2005). Fjalori i Orientalizmavene Gjuhen Shqipe, , AilTC. Tirane 

Gulsevin, G. (2009). Rumeli Turk9esi £cr9cvcsindc Turk ve Balkan Dillerinin Etkile§imi, 
Turkish Studies, Volume 4/8 Fall.2009; 48/64 

Gunmen, A. (2009). Dil Etkile§imi A9ismdan Makedonya Ve Kosova Turk Agizlan, Turkish 
Studies, Volume 4/8 Fall 2009; 225-254 

Hazai, Gy. (2009). Osmanli Doneminde Bir Imparatorluk Dili Olarak Trudge, www.teknocep.net. 

Isen, M. (2009). Varayim Gideyim Urumeli’ne, Istanbul, Kapi Yaymlan. 

Islam Ansiklopedisi; Rumeli Maddesi, C.9. s.766 

Kaya, G. (1986). Yugoslavya Turk Halki Yazisma Gc^ckqi Bir Baki§, Pristine, Tan Yaymevi. 

Korkmaz, Z. (2005). Tiirk Dili Uzerine Ara§trrmalar, TDK Yaymlan, Ankara. 

Nametak, F. (1989). Pregled Knjizevnog Stvaranja Bosansko-Hercegova9kih Muslimana Na 
Turskom Jeziku,Sarayevo, Yugoslovenska Knjiga. 

Peco, A. (1987). Turcizmi u Vukovim Re9nicima, Beograd, Vuk Karadjip. 

Rizaj, S. (1982). Kosova Gjat Shekujve XV, XVI dhe XVII, Rilindya yaymlan, Pristine 

Suroy, A. (2004). Kosova’da Trudge veya Kimlik Mucadelesi, Prizren, Kosova Tiirk Yazarlar 
Demegi, 

Siil9evsi, Isa, (tercuman) Tercumeler ve Siyaset goru§lerinden ve verdigi omeklerden 
faydalandim. 

Sul9evsi, Nebahat, (2009). Pristine Turk Agzmm Fonetik Ozellikleri, Pristine Universitesi Filoloji 
Fakultesi yayimlanmami§ mastir tezi, 

Tanaskovi9, D. (1988). Leksikologija, Svi Vukovi Turcizmi, Beograd, Politika 12 Mart, s.14. 

Teodosiyeviq, M. (1984). Yugoslavya Turkleri’nin Basm Dili Uzerine Lenguistik Bir Ara§tirma, 
www.cu.edu.tr. 

Yusuf, S. (1984). Dil (/ali^malari, Tan yaymlan, Pristine. 




X0L0C TURKL0R1C0 KUD0N M0RASIM1 V0 Q0DIM TURK iN 0NL0RiNi YN 
Hizi 1 



dli dsgar CEMRASI 



Ong Soz 

Beyin Xalac Turk lari, Iran turpagiqa Tehran §ahrinyn kunbataruqa, yanu Qom, A§tiyan, Fn- 
rahan, Tafresj ve Sava mahallaruqa hottuz be§ min nufusda artuq, atmu§ baluqqa ya§iyorlar ve 
Xalac lnhcnsiqn Turku danu§uyorlar. Bullar bi eski ve qadim kultiirka sahub-allar. 

Xnlnc Tiirklariynda: 

1) Awal soz hayqulu yeka Turk sozlukqusu Ka§garlig Mamud-ar, (Mahmud al-Husayn al- 
Ka§gari). 

2) 0kkimci yazqulu Vladimir Minorsky 191 7 ’99 Xalaclarda malzamalar yigmi$-ar. Bu 
malzamalari oqaglan 1940’9a yaymi§-ar. 

3) Uqumcu hagraqulu Mohammad Mogaddam-ar. U Xalaclar va Xalac tili barasu9a hag- 
ra§turmu§ va malzamalari yn 1940 ’99 yaymu§-ar. 

4) Prof. Gerhard Doerfer ve organgilisi Prof. Semih Tezcan Xalac Tiirkusii haqqi9a maqul 
i§lami§ va Xalaci yengida ka§f etmi§-arlar. 

5) Gerhard Doerfer ve organgililari 1967’9a Xala9 Turkiisiyn kanka§ etmasiya kora Xalac 
muhali seyr etmi§-arlar va bu tili yovuqta h9§alami§ va malzama yigi§tirmi§-allar. 

6) Doerfer va Tezcan kanka§lari kora Xalaciyn sasi ve soz varluqu, xeyli asil va qadim 
ya§aqulu Turk tilinda bilinmi§ V9 ortaqa hunmu§-ar. 

Temka ta he9 kim Xalac xalqu kultiiru haqqi9a kanka§ etmadik va bu bara9a malzama 
yazmaduq. Muna kora xalqiyn yazulmaduq bavarlaru kun-ba-kiin yadlarda hiinmi§, yitmi§ va 
beyinda varmaqqa ugra§uyor. 

Bi milletiyn varluqu kultiir sarmayalariniyn ya§atulmasiya vagluq-ar. Bu maqalayn 
hazurlaqulu 01i 0sg9r Camrasi, neqqa vaxt-ar, bu sarmayalaru, yanu xalq inanlariyn 
yigi§tirmasiya ve yazmagiya ugramu§-ar. Bu sarmayalanyn bisi Xalac Turk lari 9 a kiidan 
marasimi-ri ki, bu marasimqa Xalac Turklariniyn bazi inanlari temka ta al teymadik qalmu§ ve 
qadimki Turk inanlariniyn hizi bu adatlarqa havul balli-ri. 

Bu maqala Xalac Tiirklariqa havlanma marasiminiyn orf va adatlarinda keqgili miladi yiiz 
yilqo (1910-2010) Talxab Xalaci lahcasiqa hurmatlig bilim adamlanya bilgi veriyor. 

Danda kalamalar: qiz, ogul, kudan, bay, kalin, bavar, marasim, xarq. 



1 Hala9 §ai ri ve yazari Ali Asgar Cemrasi, yeni Azerbaycan Turk9esi alfabesini Hala99aya da uygulamak- 
tadir. iran’da yaptigi yayinlarda, Hala99a metinleri hem Arap alfabesiyle hem de bu alfabeyle 
vermektedir. §imdi ilk kez Turkiye’de de Hala99a bir metin bu alfabeyle yayimlanmaktadir. Cemrasi’nin 
bildirisini yayma hazirlarken kendisiyle bnyok kez dam§arak ge§itli noktalara dikkatini 9ektim, gorujlerini 
aldim, birlikte duzeltmeler yaptik. Fakat onun uygulamalanm fazlaca degijtirmek istemedim. Ancak 
burada “yaratilmakta olan bir yazi dili” kar^isinda bulundugumuzu israrla vurgulamam gerekiyor. Her 
§eyden once Hala99amn son derecede onemli olan uzun unluleri ve diftonglari burada yaziya 
yansitilmami^tir. Unluler (1 - i, o - u) ve kimi unsuzler (q - g) de her zaman birbirinden pek iyi ayirt 
edilememektedir. Ileride metnin fonetik bir transkriptini yayimlamak gerekmektedir. (Semih Tezcan) 



Orhon Yazitlanmn Bulunus/undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 197-208 




198 3. Uluslararast Turkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Kiri§ 

BiYiMCI BELEM 

H0VL0NM0 TOGUNL0Ri 

Xalac Tiirklariga ogul havlamasinda ilgar bi parama i§lar karak koriiluga ta havlanmayn to- 
giinlari bi-ba-bi hagulmu§ va i§ bo§qa yovaga. Bu togiinlar bullar-ar: 

1) Havlanmayn ganu va ya§u 

2) Qiz kormakga varmaq 

3) Qiz hi§ama V9 elgilikga varmaq 

4) Kasim bigim vgya kabun kasmak (soz kasma) 

5) $imi igmak 

6) Ni§an qomaq 

1) Havlanmayn ganu va ya§u: 

Aila qurmaq va havlanma Xalac xalqu bavaruga mavlaq uga yeri var-ar. Atmu§ yil munda 
ilgar baba-nana ozlari kallariya cuv sagar-artilar, amma bu kunlarga har gan ogul hatdi taklifka 
eripaga va umyn yiiziya tuk tii§apaga baba-nana qiz bulmaqqa ugra§ir. Bu yiizda har gan qiz daq 
hatdi taklifka erdi unu harka verilar. 

Bu kunlarga ogullar havlanma ya§u tahminan 17-22 ya§ ve qizlar daq 14-20 ya§lar 
harasuga-rlar. Fakat dars hoguqulu cavanlarga havlanma ya§u bi haz artuq-ar. 

2) Qiz kormakga varmaq: 

Ogul ailasi bi qizi balladikinda sora oz yanlaruga qarar qoyullar, awal ke§ikta qizi 
koriigalar. Muna kora ogliyn nanasi, xalasu vaya bubiisiila bi zat bahana bulmu§ qizi kormakga 
qiz haviya varular. Masala qiz ailasiya hayular “Kalmi§ak bi zad qarz alugaq” vaya “Borda kegar- 
ardik, hayduq bi sizka bo§ vurdaq”. 

Ullar ke§ikta qiziyn sag-amalli olmagiyn koz altiya almi§ va qiziyn hal va tarpani^lariya 
yetik olular (diqqat gekalar). 

Bu haraga qiziyn nanasi bullariyn niyatlariya du yetmi§ bilir ki bullar qizi kormakga 
kalmi$-allar, una kora qiziya hayur “Qonaqlarqa gay hitika!” 

Bu yolla koriicular qizi koralar ve unu havul varandaz etalar, agar qizi baganigalar negga 
kunda sora, ogul havi, yekalariyn elgilikga yollir. 

3) Qiz hi$ama va elgilikga varmaq 

Ogul ailasi qiz haqqiga qom-qon§u, dust, va yovuq ili§aklar tarafinda karaklig bilgilari 
yigi§tirdikiynda sora, qiz haviya elgi yollamaqqa qarar qoyur. 

Awal bi agula ki§i xalqu haraguluqula qiz haviya elgi yollamaqlarmda lapurt verilar, 
ogaglam elgilik kuniyn va sahatiyn balli etalar. 

Xalac xalqu bavarlaruga cuma vaya §anba kiinii elgilikga varma havul bilinir, amma hayiyn 
akkisi, qamar-dar-agrab (ug kiin boganaq) va qarru-kofkufuga (qirq kiin ayudqa qalmuy) havul 
bilinmaz. 

Elgilik zamanu qi§ kega, yaz ga§t veya biginda sora olur. 




dli dsgar CEMRASI 



199 



Xalac Tiirklsrigs tata, dayu, amu oguliyn nans va dadasila el?ilikg9 varular. Elgitar qiz 
hgviyg erdikiyg hayular: “Bi amriya xeyr i§i kora kglmi^ak.” Qiz tarafi kalgillariyn ongiya 
hunmii§ iqgarka yetir. 

Xalaclar adatiya kora elqilar otagiyn hadaguqa vaya qi§ kunii oldugiya kursiyn dam koluqa 
yorular. 

Hal-ahval etmakta sora ogul tarafinda bi ya§lug V9 til bilgili tatlug tilla hayur: “Allayn gmri 
vg Peyqgmbgriyn qovlula qizizi hi§gmgkgg kalmi§ak” vgya “Oglumuzu golamluqqa qgbul 
§amaqqa vg qiziyn hi§amakga kalmi§ak” hayular. 

0ggr qiz hgviniyn niygti qiz vermgmgzlik oluga, hey tillgriyn qeyngglgmi? bahana tavlilar. 
“Kordgk ngbgr olur, kimkg qismgt olur” vg “Yovayn qarqgnbg kunii yek9yn”-vara sozlgr hayular. 

Xglgc xalqu bavaruqa “?ar§gnbg kiinu yekgyn” yanu “i§ bo§qa kglmgz” vg bu togiin 
haqilmaquluq-ar. A mm a qiz hgviniyn yekglgri (biiduklari) gggr bu ili§akga mayul oluqalar, 
hayular: “Xeyrlig olta yovayn ne??9 kiindg sora yekgyn.” 0?ag el?ilgriyn hadaq qabulanyn 
holumu§ cuft etglgr. 

t mka nu var qiz hgvi hayuga “Mohlgt vorayn bi yekglgrimizlg calga vurmu§ danu§aq etdgk, 
oqag xabar verimiz” vg axuruqa ogul hgvi qiz hgvindg hadurunqa. 

Bu ne999 kiin99 qiziyn ailgsi oguliyn turumiyn, torpgni§iyn, xuyiyn, i§iyin, ve ya§aduqu 
hgqqiqg bilgi yigi§tirir. 

Bilgi yigma bazgn gkki vgya 119 kiindg bitgr bazgn deq on be§ kunka ta davam bulur. Qiz 
hgviniyn cavab vermgki gggr uzaqla§iga ogul havi, qiz haviya kalir, qiz haviniyn qararunda 
soru§ur. 

Egar qiz ailasi qiziyn vermakga koynii omaqa: “Qizimiziyn ya§u haz-ar”, “Dars hoqiyor”, 
“Qarzumuz var, kiidan tutabilmak” on cora bahana qayirmi§ hayular. 

Amma agar qiz havinyn cavabu omalu oluqa, yanu qiz vermakga goyiinlari oluqa bar va 
tarpani§larinda balli olur. 

Cavab alduqunda sora bi dafa daq oguliyn yovuq famillarinda aba, baci, xala, amu, ... Qiz 
haviya varmu§, ozlarila qand, nabat, yagluq (ortii) va gozgii yetilar. Bu varup kalimde sora 
oguliyn yekkalari qiz ailasila kasim biqm vaxtiyn va kuniyn tasbit etmakiyn qiz haviqa danu§aq 
etalar. 



4) Kasim bi 9 im vaya kabun kasmak (soz kasma) 

Ailalar danu§aqlarunda sora qiz ailasi igna omu§ qiziyn varmakga razu olur bu nzayat soz 
kasma vaya kasim bi9im §amu tasbit olur. Ogul tarafinda yekkalar bi §am kasim biqimka kora qiz 
haviya yigi^ilar. Ullar bu §am qiziyn kabumyn va bo§luqiyn balli etalar. 

Masala qiz ailasi hayur: “Man kabumya akki yiiz tuman pul va bo§lugiya daq: bi tay hun, 
bi yuk bogda, be§ man qand, on man diigii, 119 man nuguqqu, akki man yemi§, bi man sarug yag 
va bi taya qirqim hi§iyurom.” 

Ogul ailasi daq yumu§aq yumu§aq qana vurur, nahayat bi yerqa sazu§ular va soz vermi§, 
qarar kasalar, muna kora bu i§ka kasim bi9im vaya kabun kasma hayulur. 

5) §irni i 9 mak 

Kasim biqimda sora §imi iqmakga nobatu erar. Bu marasimqa ogul ailasi tarafinda yovuq 
familiar, qon§ular va ailayn bidik haran xalqularu davat etilir. Qonaqlar bi balli omu§ kiinqa qa§tta 
sora ogul haviya yigi§ilar, oqaglan yolqa tii§mii§ qiz haviya varular. 




200 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Qiz haviga memanlar ogul havinda kaltgili qand o gayula lkram omu§ va hartuga har kimka 
bi qafak nuguggu yemi§ verilir. Memanlar qiz haviga gay va §imi igmakta sora, “Allah mobarak 
etta, yuz- ii-yigirmi yil bi-birla xo§ ya§italar” hayular. 

$imida sora qizka kalin va ogulqa bay vaya kurakan hayular. 

Negga kiin $irnida sora ogul haviniyn, xeyli yovuqlaru qiz haviya varmu§ ni§an marasimi 
tutmagiyn ve ni§an kasiklariyn nabar alinagagiyn danu§ular. Ullar oz haralaruga yumu§aq bi qarar 
qomu§ ni§an kiiniyn tasbit etalar. 

6) Ni$an marasimi: 

Kasim bigimda sora ogul va qiz havi harasuga yovuqla§ma artuqlanur. Ni§an marasimiyn 
qurmaqqa ailalar yava§ yava§ hazurlanular. 

Xalac xalqu alii - atmu§ yil munda ilgar ni§an marasimiga bu susatlaru hazur etar-ami§lar: 
Bi - akki man nuguggu yemi§, bi qavara hiirun yekka yagluq, bi qavara gadurluq, qirqira vaya 
hatak, kalla qand va gayu. 

Ni§anqa bay havi tarafinda §irinika kalgili adamlanyn ki§ilari davat etilir. Qonaqlar awal 
bay haviya yigi§mi§, oga bila yolqa tii§alar. Susatlaru iig sinika tiizdukinda sora, iig ki§i xalqu bay 
ailasiyn yovuqlarunda, har bisi bidana iistiya qirmizi maldiyula ortulmu§ macmagiyn bo§lariya 
almu§ borrayn ongiinda qiz haviya taraf yurilar. Bu marasimga daq memanlar kalin haviga gay va 
bi qafak nuguggu-yemi§la lkram olular. 

Ni§an marasimi Xalac xalqu harasuga artuq zamanlar ga§tta sora vaya §am qurulur. 

Ni§anlug dovranu imkanu var bi negga hafta, negga hay vaya yil davam buluqa. Bu 
dovranga ogul havi tarafinda hazunda akki pasta kalinka pay yetilir. Bu paylanyn bisiya gilla 
garazi-ri va ubisiye ayudluq hayular. 

£illa §amu ogul havi tarafinda qiz haviya bi macmagiga yetti qalam garaz, yanu: yemi§, 
iyda, gadam, arik qorrugu, §ira, honduvana vaya tur§ hiiziim yetilir. 

0kkimci pay daq ayudluq-ar. Ni§anlug dovranu agar novruz ayudiya qan§ar yekaga, bay 
havinda kalinka ayudluq, yanu: kasik (pagin va yagluq) bi al daq numurtqa yetilir. Ayudluq 
marasimi bu §eri bizim yadumuzqa hatur: 

Ayud ongii bo§larga pay varrattu 
Ni§anlug qiz asta-asta vagarattu 
Ayudlugiyn kula-kula allattu 
Qorqar-artuq yel maldiyun kotiirga 
Yagluq astga susatlar korsaniga 

Xalaclar igga ni§anluglar bi-birla olmaqlan va bila tolqanmaqlari izin verilmaz. 

0KKiMCi BELEM 

KUD0N M0RASIM1 SUSATIYN HAZURLAMA 

Ni§anlug dovranu tiikandikinda sora, akki aila danu§aq etmi§ kiidaniyn kiiniyn balli etalar 
va kudan hazurluqlaru bo§lanur. 

Kiidan sahap kudan marasi mi nda ilgar negga i§i karak koriiga bu i§lar be§ belemka 
hadrunur: 



1) Varakka varmaq va bay daq qurmaq 




dli dsgar CEMRASI 



201 



2) Qarada himak 

3) Kalinka xar? yetmak 

4) Kiidan hikmakiyn yapmaq 

5) Hun agzu 

1) Varakka varmaq va baydaq qurmaq 

Kiidan marasimi Xalac xalqu harasuqa artuq qi§ kiinlari qurulur, muna kora kiidan 
hoqagiyn qag etmakga hotun va puta karakir. 

Payuz hayu tiikanmazkan bay havi tarafinda on - on be§ quqqaq har puta qazmaqqa davat 
olur. Bu yigit adamlar bi belli kiinga yeziga varular, har kim karak bi yiik varak qavruqa. 

Awal yiik tutqulu tez yiikiyn vayir va varakqular yardumula yiikiyn a§ga iistiya hatar, 
baydaqiyn (bi hagaq bo§iya qirmizi maldiyu vaydar ki una kiidan baydaqu hayular) yiikiyn iisti 
soxar varakqularda ilgar yolqa tii§ar. Varakqdar daq umyn dalunda yiiklarin vamu§ yolqa tii§alar. 

Bay havi tarafinda akki haran xalqu baluq bomaquga varakgularu kozlir, avval ergilika bi 
davri nuguqqu yemi§ va bi xorus hidya verilar, oqaglan varakqiyn yiikiyn hotunluqqa bo§atmu§ 
baydaqu daq ogul havi e§ki iistiqa dam hirrasiya vurular, kiidan tokangiirqa ta baydaq damqa 
yellanir. Bukiinda bu yan xalq bilir ki bu havqa kiidan quruluyor. 

2) Qarada himak 

Xalaclar adatlariqa kiidanda ilgar ozrlug ailayn qarada himak karakir. Bu bavarqa kora bay 
havi tarafinda akki har vaya ki§i kiidan marasimi bo§landuqunda ilgar ozrlug adamiyn haviya 
varular, bu ailaka bo§u sagluq haymu§ bi hiiriin yagluqla bi kisa xina taqtim etalar. Oqaglan 
“Icaza varayn hun agzumuzu yogurdaq” hayular, (hun agzi, yanu kiidan xamiriyn yogurmaq). 

Ozrlug aila daq hiiriin yagluqu bo§i ortar va bi qalup sabon umyn yeriya qoyur. 0?a “Allah 
mobarak etta!” hayur. 

3) Kalinka xar? yetmak 

Bi kiin hun agzunda ilgar qiz havi tarafinda akki hiiriin saqqal, kalin xarciyn hisablama va 
iilqmasiya kora va on akki quqqaq ki§i xalqula bu xarqlari yetmakka ogul haviya kalilar bullarqa 
“xarq-ka^” hayular. 

Hiiriin saqqallar u zatlaru ki bo§luq haqqiqa, kasim biqim §amu ailalar bi-birka soz vermi§- 
arlar, ogul ailesinde almu§ va bu on akki xarq-ka^larla qiz haviya yetilar. 

Xarclari on akki macmagika tiizalar, qirmizi maldiyula iistiyn ortalar, 09 a on akki ki§i 
xalqu bo§lan almu§ qiz haviya taraf yolqa tiizalar. Xarq-ka^lar ongiinda akki §axiya qirmizi 
alomla vurulmu§ va boymya daq qirmizi maldiyu hatuqulu qirqimi bi har yapu§mu§ saz va 
qiigiirla qiz haviya kalilar. 

4) Hikmak yapmaq 

Kiidan hotunu hazurlandugunda sora yava§ yava§ (balla-balla) kiidan qurmagiyn yidisi kalir. 
Kiinlariyn bi havul sahatuqa neqqa haran xalqu -dayu, amu vaya lala- ogul havi tarafinda qiz haviye 
varular, “Kalmi§ak, icaza aluqaq, kiidan xamiriyn yoguruqaq” hayular. Qiziyn yekkalari daq bullariyn 
cavabiya: “ Al l a h mobarak etta! Bizim icazamuz daq siziyn alizqar” hayular. 

Bullar havka holundugunda sora humyn avval ta§tiyn ogul nanasi ozii yogurmu§ yapar. 
Oqa qalqulu hunu, kiidan hikmakiyn yapmaqqa kora qon§ularqa va yovuq famillarka taqutular. 




202 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Xalac xalqu bavaruqa huniyn awal ta§tiyn ogul nanasi yapmasu karakir. qiinki qadim 
zamanda damadu vamaq xalq iqiqa rayic-amu§, bu sababla ogul nanasi oglumyn vanunmasiyn 
ongiyn tutmaqqa kora yapqulu hikmaklariyn bisiyn qatlir, unu dasmalqa 9ulqalamu§ bi amn yerqa 
hicla §ami kalgiirqa ta ke§itir. Bu i§la oguliyn vamaqda saglir. 01batta bazi ailalar hikmak 
qatlamaq yeriya bi qatmaqa togiin hatmu§ hicla §amiqa ta u qatmayn bi yerqa ke§itilar, hicla §amu 
unu koturmu§ togiiniyn haqalar. 

5) Hun agzu merasimi 

Kiidan huniyn awal ta§ti yapuldugunda sora bazi qon§ular va yovuq familiar ogul haviya 
pay kalilar, bu koriimka hun agzu payu hayulur. 

UgUMCU BELEM 

KUD0N M0RASIMi 

Kiidan adatlari Xalac xalqu yanuqa maqul uca va yekka koriinir. Bu sababla kiidan 
marasimi yillar bodu temka ta bi havul §iklqa qurunmu§-ar. Bu adatlar alii yil munda ilgar iiq keqa 
kiindiiz davam bolladu, amma bu kiinlarqa ya§amaq qatinliki va hayatqa qalmaq kuqii bu 
marasimi akki kiin etmi^-ar. 

Bu akki kiiniyn awal kuniya pagira vaya vakilnama kiinii va akkimci kunka daq mazli§ 
kiinii hayular. 

Kiidan marasimiqa bu i§lariyn koriilmaki karakir: 

1) Pagira kiinii marasimlari bullar-ar: 

la) kaliyn dayusunda izin almaq 

lb) qa§tqa §orba meyl etmak 

lc) kabun kasmak 

I9) kalinka kasik yetmak 

l d) bayka xarq kaltmak 

2) Xina sain 11 marasimlari 

2a) bala xina (cam xinasi) 

2b) yeka (biidiik) xina 
2c) pasa §am 

3) Mazli§ kiinii adatlari 

3a) bay lslah etmak 

3b) kalin dayusunda xoda hafizlik etmak 

3c) ?a§tqa mostafa meyl etmak 

3q) kalin bazamak 

3d) kot teyi§ma marasimi 

3e) kalin havda hima marasimi 

3f) tuz - hikmakga lhtiram korsatmak 

3g) hadru baluqta kalin kaltma marasi mi 

3g) kalin bo§unda anar hatma marasimi 

3i) yan§maqqa varma va xorus hidya almaq 




dli dsgar CEMRASI 



203 



1) Pagira kiinii marasimi 

Pagira, yanu kiidan i§i bo§qa kalmi§ va marasimi beyinda bo§lanmu§, muna kora kiidan 
marasimiyn avval kiiniya pagira hayular. 

Xalac xalqu harasuqa pagira kiinii astqaku i§lar koriilir: 

la) Kaliyn dayusunda izin almaq 

Pagira kiinii avval i§ kalin dayusinda icaza almasu karakir. Bu izin pagira §ami ta karak 
alunuqa, agar dayu icazasu omaqa, kiidan xerliqla bo§qa varmaz. 

lb) £a§tqa §orba meyl etmak 

Bu kiin har akki tarafiyn memanlaru, yanu u adamlarki bay havi tarafinda §imika davat 
omu§tular va bi borra sudaq kaliyn yan yerasinda ogul haviya devat olur, bullar qa§tqa §orba 
yemi§ va bi qafak nuguqqu yemi§la lkram olular. Havda hiindikiya “Allah mobarak etta!” hayular. 

lc) Kabun kasmak 

Pagira kiinii qa§tta sora ogulla qiz, ailalari va bazi qon§ularla bila kabun kasmakga va rasmi 
agd omaqqa daftar xanaqa varular, muna kora Xalac Tiirklari bu kii nk a vakilnama kiinii daq 
hayular. 

lq) Kalinka kasik yetmak 

Bu kiin qa§tta sora bay havi tarafinda kalinka xalat yetilar, bu xalat bullar olubilir: qadur, 
paqin, qirmizi maxmal kot, pullug bork (bi maxmalda borkiyn davriye nogra pul tikilmiy) bu 
xalati a§§uq qiigiir qalarkan qiz haviya kalilar. Xalat erdikinda sora kalin ailasi xalat kaltgilika bi 
cuv corab vaya bi cuv horiilmii§ aleak hidya verir. 

l d) Bayka xarq kaltmak 

Pagira kiinii kalinka xarq yetmakta savay damadiyn yovuq yan yerasi una xarq kalilar. 

Xalac xalqu bavaruqa har kim pagira kiinii naharqa davat omu§, karak bi xarq hitikga. Bu 
xarq yetti qalam cinsta qurulur: arista, patla, hun, turaq, qand„ yemi§, diigii. 

Xarq kaltgili bu yetti qalamiyn har bisinda bi davri macmagika tiizmii§ iistiya maldiyu 
ortmii§ ogul havi kalir. 

01batta bazi kiidanlarqa ogulqa yovuq ili§aklar (dayu, amu, lala, ... ) bi xarq yeriya be§ ya 
sakkiz xarq sazandala oym - oym ogul haviya kalilar, hatta bazi fa mi liar sakkiz xarqta savay bi 
tay taq qirqim (§axlug oglaq) kalir. Xarq kaltmak pagira kiinii qa§tta sora bo§lanur va mazli§ kiinii 
?a§tta sora bitar. 

2) Xina sain 11 marasimi 

Xalac kiidanlariqa akki pasta xina vurulur, bisiya bala xina vaya cam xinasi va ubisiya daq 
yeka xina hayular. 

2a) Bala xina (cam xinasi) 

Cam xinayn oguliyn bacusu veya amusu qizi kalin haviya yetir. 

Kalin havi tarafinda karak kaliniyn amusu qizi macmagiyn tavil almu§ cam xinasiyn 
vuruqa. Xina vurqulu qiz qiblaka taraf turur, akki barmagiyn xinalir, daluqa dovarqa yapar va bi 
be§ qirranluq umyn iisti yapu§turur. Xalac xalqu inanlariqa “har qiz bu sikgayn kotiiriiga, umyn 
baxti haqulur” hayular. 




204 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Bay haviga daq bu forum bayka cam xinasiyn vurular, yanu damad sagdu§larla otagqa 
yorduqu yerqa xina hazurlanur, bayiyn amusu vaya dayusu oglu barmaqula xinayn dovarqa 
yapmu§ oqaglam, bi davri nuguqqu yemi§ yorqullarqa savrar, otagqaku adamlar daq unu qapan - 
qapan etalar. 

Qar§u Baluq kiidan qanu oldugiya 
Kalin aliya cam xinasiyn vurdugiya 
Bay, kalinka damda anar hatdugiya 
Manim daq u qizlariynqa koziim var 
A§§uglanyn sazlaruqa soziim var 

Xalac kiidan lari 5 a akki pasta xina vurulur, bisiye bala xina vaya cam xinasi va obisiya daq 
yeka xina hayular. 

2b) Yeka xina: 

Bala xinada sora yeka xina vurulur. Ilgarda neqqa kisa xina bay havi tarafinda kalin haviya 
yollanur, qiz ailasi bu xinayn yogurmu? va hazur etar. Cam xinasinda sora, on - onbe§ ki§i xalqu 
bay havi tarafinda kalin haviya varular, awal qiz ailasinda icaza almu§ oqag kaliniyn bi al va 
hadagiya ogul tarafi va ubisi al-hadagiya daq qiz taraflari xina vurular. 

Xina yagladugunda sora qa^anglikga kora kaliniyn al-hadagiya band hatalar. 

2c) Pasa §am 

0gar Xalac oglu ni§anlugu hadru baluqda omu§ oluqa, xina keqasi avval neqqa nafar bay 
yovuq familarinda xina vurmaqqa qiz baluqiya varular, bay daq u §am sagdu§larla bila §amqa qiz 
balugiya ugur etar. Bu §amqa pasa §am hayular. §am yemakta sora qiz ailasi bayka bi qafak yag 
§ira kalir, unu meyl etdikinda sora oz balugiya holunur. 

3) Mazli§ kiinii adatlari 

Kiidaniyn akkimci kiiniya mazli§ hayular, bu kiin astqaku i§lar koriiniir: 

3a) Bayi lslah etmak 

Mazli§ kiinii tezda damadu bi taxt iistiya yotqarmi§, al - hadagumyn xinasiyn yoyular, 09 a 
zafqeylanda sora unu hamamqa yetilar. Bey hamamda hiindiikiya dust- rafiglari havka ta qalup 
oymlar va qubu vamlar, kalin nanasi giizgii (ayna) aliqa bay ongiya kalir va umyn bo§inda pul 
sapar vaya kotiya pul sancar. 

Bay havka erdikiynda sora unu taxtqa yotqarmu§ salman kalir, yiiz-ii-bo§iyn lslah etar, 
oqaglan damadluq kasikiyn katdirilar. 

3b) Kalin dayisunda xoda hafizlik etmak 

Mazli§ kiinii qa§tta ilgar kalin sagdu§larula dayusu haviya varmu§ unda xoda hafizlik etar. 
Oqaglam hamamqa varur, hamamda yigirmi tort sagdu§la har yamqa on akki sagdu§ ki yiizlariya 
hiiriin nurbad qekmi^ allar, faqad kozlari korsanirkan va kalin daq qirmizi maldiyu ortmii§ bib 
babasu haviya kalir, axur qasjtu baba haviqa meyl etar. 

3c) £a§tqa mostafa meyl etmak 

Mazli§ kiinii qonaqlar bay haviqa qa^tlanyn yeyilar. Bukiin tamam u adamlar ki pagira 
kiinii naharqa davat omu§tular, handa ogul haviya yigi§mi§ va qa§tqa mostafa yemaki meyl etalar, 
oqag har meman bi qafak nuguqqu yemi§la lkram olur. 

3q) Kalin bazamak 




dli dsgar CEMRASI 



205 



£a§tta sore boy hovi torofindo bi agula ki§i xalqu, ne??9 narun cuvanazan qizlo kolin bozo- 
mokgo qiz hoviyo kolilor. Kolini kursu iistiyo yotqarmu§ agula xanum avval umyn saqiyn gul 
suvula yoyur, teliyn galar, kolinyn birqokloriyn on okki belemko belor vo ullaru hormi§ vo bi 
be§imilo u onokki saqi bi siroko tiizor. Oqaglan umyn kozloriyo surmo qekmi^ qirmizi maldiyu 
bo§iya ortor. Axuruga bi tac (moxmolko tikilmi§ nogra pul borki) koliniyn bo§iya qoyur. 

3d) Kot teyi§tirmo morasimi 

Pagire morasimiyn haydugiya kolin xolotiqo qirmizi kotta at yetdik, kolin bozogloriyn bisi 
kolini bozodikiyo oz kotiyn hiyir bi mocmogiko qoyur, oqaglan kolin kotiyn harqasinda himi§ ozii 
kodor vo mocmogiqoki kotu uq posta koliniyn bo§iya tolqanturur, kolinko verir, kolin doq bu kotu 
bi ti§lomi§ 09a kodor. Kudondo sore yondo kotlaru yer bo yer etolor. Boy kotiyn daq sagdu§laru 
mundi-vara teyi§tirilor. 

3e) Kolin hovdo himok morasimi 

Kolini bozotdikindo sore bi kal ogul boy torofindo korok koliniyn beliyn beloklo (pisok, 
komorbond) vayiqa, bu kal uq pey beloki koliniyn bo§u ustundo kolir hadaqunda hiyir, axur peyqo 
beloki koliniyn beliyo vamu§ bu §eri hogir: 

0kki ogul okki qiz 
0kkisi doq ceyran koz. 

3f) Tuz hikmokgo lhtiram korsotmok 

Kolini bozotdikindo sore unu taxt ustundo qavzatmu§ otag ortasuqa yerko bi tabaq iqqiyo 
tuzla hikmok qoyular, koliniyn dodosi sag olindo vo amusu ya dayusu sol olindo yapu§ular, 119 
posta kolini tabaq dovriyo tolqanturular. Axur peyqo kolin yorur tuz hikmoki opmii§, 09a 
dodosiniyn doq hadaqunda opor, bu halqa yan yerolor kozlori toluqmu§, ya§lan ravan olurkon 
kolini hogli-hogli hovdo ta§qar hiyilor. 

U vaxt boy torofindo boylaquluq adamlar (amu, dayu, lala, bacu, ... ) kolini dodosindo tovil 
almu§ hatqa hiindiiriilor. Koliniyn harti daq bi conbul kal hiinduriilor. Oqaglan boxt hovi torofiyo 
yolqa tricolor. 

3g) Hadru baluqta kolin koltmok 

Xoloclor adotloriqo kolini mozli§ kiinii qa§tta sore boxt hoviyo yetilor. 

0gor kolin qorib baluqta oluga, kolin koltgililor qa^tta ilgor yolqa tii§mii§, ogul baluqiya er- 
moz-okon kolin karvamyn saglilar. Bu torofdo baluq cayillaru kolin ongiiqo hagaq-hagaq oymlar 
(bu oyun temiki qiliq oynamaq-vara-ru). Boy doq bitorko 0H90, sagdu§ vo dust rofiqlorlo kolin 
pi§vaziya kolir. Bu torkolo yava§ koliniyn qiniyndo vurur vo bi anar daq bo§u ustundo yiikmii§ tez 
sagdu§larla hovko holunur, dam iistiiqo koliniyn kolmokiyn kozlir. 

Xoloc Turku bavaruqa ogor boy kolin ongiyo hunmogo, kolini baluqqa koltmozlor. Xoloclor 
bavaruqa kolin koltdikiyo, umyn aynasiyn boy bacusu korok kotiiriigo vo kolini boxt hoviyo ta 
homraluq etigo. 

3g) Kolin bo§inda anar hatmaq 

Kolin hat ustu.90 ogul hasaru e§kiyo erdikiyo, xalq hor - ki§i, yeko-bala, ogul - qiz, kolin 
ongiyo hunolor. Yerqo yu damqa xalq olindo yer omaz. Kolin hatiyn diiz boy hasaru ongiiqo 
saglilar, avval bi tay qopi§ ongiiqo qurban kosolor, oqaglam damadiyn dodosi kolin ongiyo hunor, 
borkiyn yan qomu§ bu §erlori hogir: 

Xo§ kolmi§oyn kolin can 
Safa koltmi§oyn kolin can 




206 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



0kki oglum var golamiyn 
0kki qizim var kaniziyn 
Ozum varak qazquliyn 
Bi kana bag bi cav molk 
Oita saniyn kabuniyn 

Babada soro oguliyn nanasi aliga bi giizgiila kalin ongiya kalir. Bi haz oymr bu §erlari 

hogir: 

Xo§ kalmi^ayn kalin can 
Safa kaltmi^ayn kalin can 
Okki oglum var golamyin 
Okki qizim var kaniziyn 
Harim varak qazquliyn 
Ozum xamir yapamyn 

Baba-nana qar§ulamaqunda sora bay nubatu erar. 

Bay ilgarda bi sabat anar, alomla, portuqal, bi davri nuguggu yemi§ va bi bala kisa xorda 
pul hazur etmi§-ar. Bullam karak damda kalin bo§u iistiinda yerka hatuqa awal anaru optiikunda 
sora Qiblaka taraf hatar, akkimci anaru Karbalaqa taraf va ligiimcii anaru Xorasanqa taraf hatar 

Qalqulu alomla-portuqallaru daq kalin bo§unda uyan-bu yan yiikar. Cayil ogul- qizlar 
“Yiikii bo yan! Yiikii boraq!” hayular. 

Oga nuguggu yemi§i kalin bo§inda sapmi§ xorda pullaru daq bala kallar iggiya savrar. 
Kiidanlarga baylar anar hatdugiya 
Dam ustuga gavu§ gava§ haydugiya 
Hat ustuga narun kaliyn yurdugiya 
Qalmu§ §irin udu-vara yadumga 
Osar qomu§ yadumga har zadumga 

Bu marasimda sora kalini hatta endarmi§ havka taraf hamraluq etalar. 

Xalac xalqu bavamga kalini hatta endardikiya vo havka taraf yetdikiya agar bi §3xs bi dana 
xus ya qayir kalin bo§u iistiinda hatuqa, kalin vayulur va heg ki m taqi unu haga bilmaz. 

Kalin otagqa kirdikiya, ilgarda yerga bi kapulga suv hazurlanmu§, karak kalin hadaqula bu 
kapulu vurmu§ suviyn galiqa, ogaglan otagqa kirakaga. 

Xoloclar inanlariya kora kalin otagqa kirmaz-akan karak bi nafar boy tarafinda bi dana mix 
qiz babasu havinda gekmi§ hitikaga, kalin otagu e§ik ustuga duvarqa galuqa. Bu i§la kaliniyn 
turumu va qalmaqu ogul haviga barklanir. 

Xalac xalqu bu bavarga-r ki kalin awal §am karak uca yerka hiinmaga, masalan damqa 
vaya akki qatlug otagqa varmaqa, agar kalin uca yerka yovaqa, bu vaslat hadurluqqa teyar. 

Bay hala damda enmadik, giinki yag §ira qafaki ermakiyn kozliir. 

Xalac bavarlanya kora awal karak bay nanasi bi qafak yag-§ira hazur etmi§ kalin 
barmagula tattugunda sora unu damga turqulu damadqa yolliga, damad daq bi barmagula unu 
tatmu§ qaldugiyn sagdu§lar meyl etiga. 

Bay yag §irayn tattugunda sora damda yerka enar. 




dli dsgar CEMRASI 



207 



Kalin daq bayiyin bi-ba-bi yovuq famillarinda icaza almaduq ayla§maz. Bi nafar saslanir: 
“Kalin damadiyn lalasunda icaza hi§ur yoraqa!” Bu soz, yanu bayiyn lalasu karak kalinka 
koriimcalik veriga ta kalin razu omu§ yerka yoraqa. 

3i) Yan§ma qurmaq va xorus hidya vermak 

Bay damda enmaz-akan bi borra caydlar uca sasla varaq xorusqa-varaq xorusqa hayular. 
Bay sagdu§larla bila camaatiyn ongiiqa va bi hiiriin saqqal agulala baluq qiragiya varmi§, yom§aq 
yerqa otraq etmi§ turular. Bu yanda agula har hayur: “Har kim xorus hi§ur, mandila yekalta!” Bi 
borra cavanlarda, muna qatulmu§ bi hagaq qadar bayda haralanular. Agula har bi marra (cizig) 
9ekmi§ bullaru bi siraka tiizar, oqaglan bida hayur “01i!” Bu camaat hamusu bayka taraf tazarlar, 
har kim aliyn bay aliya teztar vuruqa, bayda bi xorus hedya alur. Kiidan marasimi daq xorus 
heydasila tokanir. 

4) Kalin salamiya varmaq 

U9 kun kiidanda sora, kalin va damadiyn yovuq yan yeralari kaliniyn kdrii mi kalilar. Xalac 
xalqu bu avval korii§maka salam hayur. Farslar daq muna “pataxti” hayular. Salamqa kalgililar 
har kim oz vosuqa kalinka bi zat pay kalir, kalin tarafinda daq pay kaltgillarka bi hediya verilir. 

Atmu§ yil munda ilgar kalin tarafi hediyalari bullar-amu§: yiing corab, yiing aleak, 
hammam kisa, pul kisa, tutiyn kisa vd. 

Xalac Tiirklari kiidan marasimi^a qadim Turk inanlariniyn hizlari 

Xalac kiidan lari 9 a qadim Turk kudanlari-vara bi siri (parama) bavarlar va adatlar 
korsaniyor ki biz bu adatlariyn bazisiya i§ara etiiriiq: 

1) Kasim biqim vaya soz kasma: 

Soz kasma Tiirklarqa maqul tayarliq bi antla§ma-ru, KokTiirklarda ilgar soz kasmayn hat 
iistiiqa danu§aq etar-ami§-allar. 

Bu kiinlarqa Xalac xalqu yanuqa kasim biqimiyn mavlaq uca yeri var-ar. 

2) Ni§an: 

Dada Qorqut hikayatlariqa ni§anda bala kudan va havlanmada yekka kiidan at yetilmi§-ar. 
Hoguduqumuzqa kora ni§an marasimi Xalaclarqa qadim Tiirklarda haz daq-ar. 

3) Baydaq: 

Kiidan qiz haviqa bo§lanur va ogul haviqa bitar. Xalac kiidan lari 9 a qadimki Turk kudanlari- 
vara baydaq (bayraq) bi havul §eki Iqa oziyn korsatiyor. Bu baydaq kiidanda ilgar varakqularla 
qurulur va kiidaniyn sabasiya kotiirilir. 

4) Kiidan a§u 

Kiidan davati va aqlan toglanturmaq yeka Tiirklar yanuqa bi havul bavar va inan-ar. 
Xalaclarqa kiidan a§u pagira kiinii §orba va mazli§ kiinii mostafa yeyilir. 

5) Xorusqa varmaq 

Xalac Tiirkii kiidan lari 9 a ii§ - tort yer9a cayil cavan ogullar bibirla yan§malaru korsaniyor 
va kiidan daq yan§ma va xorus utmala tokaniyor. Qadim Tiirklar hizlari maqul havul §eki Iqa bu 
yan^malarqa balli-ri 

6) Baba hoqaqiya lhtiram etmak 




208 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Kalin dads havinda hadurunduqiya dada hogaqiya va tuz hikmakiya lhtiram korsatir. 
Tatada, abada va dayuda izin almaq bi qadimda qalma adat-ar ki bu adat temka ta yadigar 
qalmu§-ar. 

7) Kalin bo§unda anar hatma va kalin endarma 

Bu marasimlar Turklariyn yekka kultiirlariyn balli etiir. 

Kalin endarma yekka Tiirklarga bi uzaq marasimla bo§qa varur. Bu adat Xalac Turku 
kiidaniyn hoguduqumuzqa kora temi daq bi havul §ekilga qalmu§ ve icra oluyor. 

Kalin endarmada savay hat bazama, hatiyn boymya qirmizi maldiyu vama, kalin ongiiga 
qurban kasma va kalin bo§unda alomla - anar hatmaq bi qadim Turk adatlarinda xabar veriyor ki 
bu adatlar temka ta Xalac kudanlariga havul saglanmu§ va ya§amagiya davam veriyor. 

Bu maqalayn kanu yigirmi nafar ya§lug har va ki§i xalqu danu§maqlarunda hazurlanmu§- 




HALAC TURKLERlNDE DUGUN TORENi VE ESKl TURK iNAN ARININ IZi 1 



Ali Asgar CEMRASI 
Halaggadan fjeviren Semih TEZCAN 



Onsoz 

Bugiin Halag Turkleri, Iran topraginda Tahran §ehrinin guneydogusunda, yani Kum, 
A§tiyan, Ferahen, Tefre§ ve Save bolgelerinde otuz be§ bin niifustan fazla, altmi§ koyde 
ya§amaktadir ve Hala? Ieh9esinde Tiirk^e konu§maktadirlar. Bunlar bir eski ve kadim kiiltiire 
sahiptir. 

Hala? Turklerinden: 

1 ) Ilk once bahseden biiyiik Tiirk sozlidojusu Ka§garli Mahmut’tur (Mahmud el-Husayn el- 
Ka§gari). 

2 ) Ikinci olarak yazan Vladimir Minorsky, 1917 ’de Hala9lardan malzemeler toplami§tir. Bu 
malzemeleri, ancak 1940 ’tayayimlami§tir. 

3 ) U9uncu arasjtirma yapan Muhammed Mukaddem’dir. O, Hala9lar ve Hala9 dili uzerine 
ara§tirma yapmi§ ve malzemelerini 1940 ’ta yayimlami§tir. 

4 ) Prof. Gerhard Doerfer ve ogrencisi Prof. Semih Tezcan Hala9 Tiirk9esi hakkinda pek 90k 
9ali§mi§ ve Hala9 dilini yeniden ke§f etmi§lerdir. 

5 ) Gerhard Doerfer ve ogrencileri 1967 ’de Hala9 Turk9esini ara§tirmak i9in Hala9 bolgesini 
dola§mi§lar ve bu dili yakindan ara§tirmi§ ve malzeme toplami§lardir. 

6) Doerfer ve Tezcan ’in ara§tirmalarina gore Hala99anm fonetigi ve soz varligi, pek arkaiktir, 
eski bi9imiyle ya§ayan bir Turk dili oldugu anla§ilip ortaya 9ikmi§tir. 

§imdiye kadar M9 kimse Hala9 halki kiilturii hakkinda ara§tirma yap marm $ ve bu konuda 
malzeme kaydetmemi§tir. Bunun i9in halkin yazilmami§ inan9lan giinden giine hatirlardan 9ikip, 
kaybolup ortadan kalkmaya ba§lami§tir. 

Bir milletin varligi kiiltiir sermayelerinin ya§atilmasina baglidir. Bu makaleyi hazirlayan 
Ali Asgar Cemrasi, bir siireden beri bu sermayeleri, yani halk geleneklerini derlemeye ve 
kaydetmeye ba§lami§tir. Bu sermayelerin birisi Hala9 Tiirklerinde diigiin torenidir, bu torende 
Hala9 Turklerinin bazi gelenekleri §imdiye kadar el degmedik bi9imde kalmi§tir, eski Turk 
geleneklerinin izleri de bu adetlerde iyice bellidir. 

Bu makale, son yuz yilda ( 1910 - 2010 ) Hala9 Turkleri arasinda bulunan evlenme toreni orf 
ve adetleri hakkinda, Talhab koyu Hala9 leh9esinde, saygideger bilim adamlarma bilgi vermekte- 
dir. 

Anahtar kelimeler: kiz, oglan, diigiin, damat, gelin, inan9, toren, 9eyiz. 



1 Bildiri metninin orijinaliyle 9evirisinin kar§ila§tmlarak okunabilmesi amaciyla kimi yerde Hala99a cumle 
yapisim korudum. Boylece Hala99anm ogrenilmesine, dolayisiyla Hala99a arajtirmalarma katki saglamak 
istedim. Bu tutumumu goz onunde tutarak okuyanlar, Turk9e metindeki aksamalann bu yuzden ortaya 
9iktigmi anlayacaklardir. (Qeviren) 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat A ra^tirmalan Sempozyumu, 2010, 209-226 




210 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Giri§ 

BIRlNCi BOLUM 

EVLENME SORUNLARI 

Halag Turklerinde oglam evlendirmeden once bir kisim i§lerin yerine getirilmesi gerektir, 
ta ki evlenmenin dugumleri bir bir agilip i§ sonuca ula§sin. Bu diigumler §unlardir: 

1) Evlenmenin zamam ve ya§i 

2) Kiz gormeye gitmek (goriiciiluge gitmek) 

3) Kiz istemeye ve elgilige gitmek 

4) Kesim bigim veya kebin kesmek (soz kesme) 

5) §erbet igmek 

6) Ni§an qomaq 

1) Evlenmenin zamam ve ya§i 

Aile kurmamn ve evlenmenin Halag halki inancinda gok yiiksek yeri vardir. Bundan altmi§ 
yil once anne baba kendileri gocuklanna e§ segerlerdi, ama bu giinlerde oglan ne zaman erginlik 
gagina gelirse ve yiiziinde sakal gikarsa, ana baba kiz bulmaya gali§ir. Bu nedenle kiz da her ne 
zaman erginlik ya§ina gelirse onu kocaya verirler. 

Gunumiizde oglanlann evlenme ya§i, tahmini olarak 17-22, kizlannki de 14-20 ya§lar 
arasindadir. Fakat okula giden genglerde evlenme ya§i bir az yiiksektir. 

2) Kiz gormeye gitmek 

Oglamn ailesi bir kizi belledikten sonra kendi kendilerine ilk defa kizi gormeye karar 
verirler. Bunun igin oglamn annesi, halasiyla veya teyzesiyle bir §ey bahane bulup kizi gormeye 
kiz evine giderler. Mesela kiz ailesine derler ki: “Bir §ey odiing almaya geldik” veya “Burdan 
gegiyorduk, size de bir ugrayalim dedik”. 

Onlar belli etmeden (gizliden) kizin iyi ahlakli olu§unu goz altina alip ve kizin hal ve 
hareketlerine dikkat ederler. 

Bu arada, kizin annesi bunlarm niyetlerini anlar, bunlarm kizi gormeye geldiklerini bilir, 
onun igin kizina “Konuklara gay getir” der. 

Bu yolla goriiciiler kizi goriirler, onu iyice incelerler, eger kizi begenirlerse birkag gun 
sonra, oglan evi, buyuklerini elgilige gonderir. 

3) Kiz isteme ve elgilige gitme 

Oglan ailesi, kiz hakkinda kavim, kom§u, dost ve yakin akrabalar tarafindan gerekli 
bilgileri topladiktan sonra kiz evine elgi gondermeye karar verir. 

Once gormu§ gegirmi§ bir kadin araciligiyla kiz evine elgi gondereceklerine dair haber 
verirler, sonra elgilik giiniinu ve saatini belirlerler. 

Halag halkimn inanglarinda cuma ve cumartesi giinii elgilige gitmek iyi bilinir, ama ayin 
ikisinde, ay akrep kiskacinda oldugu zaman 2 ve bayrama kirk gun kala ( qarru kofkufu ) 3 elgilige 
gitmek iyi bilinmez. 



2 Halaggada, Farsga deyim kullanilarak qamar dar agrab ‘ay akrepte’ veya Azerbaycan Turkgesindeki kar- 

jiligina ko$ut olan ug kiln bogcmaq ‘ug gun firtina’ deyimiyle adlandirilan konstelasyon. Gokyuzunde 




Ali Asgar CEMRASl 2 1 1 



Elgilige gitme vakti ki§in ak§amdir, mevsim yaz ise, ogleyin veya ekin bhjiminden sonra 
gidilir. 

Halag Turklerinde oglanin anne ve babasiyla birlikte biiyiikbaba, dayi, amca oglu da 
elgilige gider. Ehjiler, kiz evine ula§tiklannda “Bir hayir i§i i9in geldik” derler. Kiz tarafi gelenleri 
kar§ilayip i^eriye gotiiriir. 

Halaglann adetine gore el^iler, odamn alt ko§esinde veya ki§ giinii ise kursiiniin 4 kapiya 
yakin tarafinda otururlar. 

Hal hatir sorulduktan sonra oglan tarafindan ya§li ve iyi konu§an birisi tatli dille “Allah’in 
emri ve Peygamber’in kavliyle kizimzi istemeye geldik” veya “Oglumuzu damatliga kabul 
ettirmeye ve kizim istemeye geldik” der. 

Eger kiz evinin niyeti kiz vermemek ise, siirekli dillerini figneyip (lafi dola§tinp) bahane 
bulurlar. “Bakalim nasil olur, kime kis met olur” ve “Gidin, 9ar§amba giinu gelin” gibi sozler 
soylerler. 

Hala9 halki inancinda “9ar§amba giinu gelin” yani “bu i§ sonu9lanmaz” demektir ve bu 
diigiim a9ilmami§ olur. Ama kiz evinin ya§lilari (buyiikleri) eger bu evlilik ili§kisine niyetli iseler, 
“Hayirli olsun, gidin birka9 gun sonra gelin” derler. Sonra el9ilerin ayakkabilanm dondiiriip 9ift 
ederler. 

Kiz evinin “Miihlet verin biiyiiklerimizle bir araya gelip (toplamp) konu§alim, o zaman 
haber veririz” demesi imkam da vardir, sonunda oglan evi kiz evinden aynlir. 

Bu birka9 gun i9inde kizin ailesi, oglanin durumu, hareketleri, huyu, i§i ve ya§ayi§i 
hakkinda bilgi toplar. 

Bilgi toplama ki mi zaman 2 veya 3 giinde biter, kimi zaman da 15 giine kadar devam eder. 
Eger kiz evinin cevap vermesi uzarsa, oglan evi, kiz evine gelir, kiz evinin karanni sorar. 

Eger kiz ailesinin kizim vermeye gonlii yoksa “Kizimizin ya§i ku9uktur”, “Okula gidiyor”, 
“Borcumuz var, diigiin yapamayiz” gibi on tiirlii bahane icat edip soylerler. 

Ama eger kiz evinin cevabi olumlu olacaksa, yani kiz vermeye goniilleri olursa, tavir ve 
davram§lanndan belli olur. 

Cevap aldiktan sonra bir kez daha oglanin yakin akrabalarindan anne, baci, hala, amca,... 
kiz evine gidip, birlikte §eker, nebat §ekeri, yaglik (ba§ 6 rtiisii) ve ayna gotiiriirler. Bu gelip 
gitmelerden sonra oglanin buyiikleri, kiz ailesiyle kesim bi9im vaktinin ve guniinun 
belirlenmesini kiz evinde konu§urlar. 

4) Kesim bi9im veya kebin kesmek (soz kesme) 



Ay’in yildizlardan oilman bir akrep kiskaci i9inde kalmi§ gibi gorundugu bu konstelasyon, ilkbahar 
bajmdan sonbahann ba§ma kadar her ay bir ka9 kez ortaya 9ikar. (Ceviren) 

3 Halk takvimine goreNevruz bayramma kirk gun kala bajlayan ve U9 gun suren §iddetli tipi. (Ceviren) 

4 Iran’da kirsal kesimde isinma amaciyla odanin ortasindaki 9ukura, icjinde kor haline gelmi§ ate§ bulunan 
legen bi9iminde madeni bir kap konur, ustu kapakla kapatilir. Uzerine kursi adi verilen, algak ve genel- 
likle yuvarlak yemek masasi, ortasi, ate§ dolu kabin bulundugu yere denk gelecek jekilde yerle^tiril ir. 
Masanin uzerine kalin ve buyuk bir yorgan serilir. Masanin 9evresinde, yerde oturanlar bacaklarini 
yorgamn altina uzatarak lsmirlar. Evlerde lsitilan ba§ka bir yer olmadigindan insanlar, geceleyin bu 
ortunun altinda uyur. (Ceviren) 




212 3. Uluslararasi Turkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Ailelerin konu§masindan sonra kiz ailesi ikna olup kizim vermeye razi olur, bu riza 
gosterme soz kesme veya kesim bi9im ak§ami tespit olur. Oglan tarafindan biiyiikler bir ak§am 
kesim bhjim dolayisiyla kiz evine toplamrlar. Onlar bu ak§am kizin kebinini (nikah giivencesini) 
ve ba§ligini belirlerler. 

Kiz ailesi mesela der: “Ben kizin kebini (nikah giivencesi) olarak iki yiiz tiimen para ve 
ba§ligi olarak da bir 9uval un, bir yiik bugday, be§ batman §eker, on batman pirin9, U9 batman 
leblebi, iki batman kuru iiziim, bir batman san yag (tereyagi) ve bir adet boynuzlu erkek oglak 
(i qirqim ) istiyorum,” der. 

Oglan ailesi de yumu§ak yumu§ak (tatlilikla, alttan alarak) 9ene 9alar (kar§iliklar verir), 
sonunda bir yerde uzla§irlar ve soz verip karar keserler, bu yiizden bu i§e “kesim bi9im” veya 
“kebin kesme” derler. 

5) §erbet i9mek 

Kesim bi9imden sonra sira §erbet i9meye gelir. Bu merasime oglan ailesi tarafindan yakin 
akrabalar, kom§ular ve ailenin biiyuk erkekleri davet edilir. 5 Konuklar belirlenmi§ bir giinde 
ogleden sonra oglan evine toplamrlar, sonra yola 9ikilip kiz evine gidilir. 

Kiz evinde konuklar oglan evinden getirilmi§ §eker ve 9ayla agirlamp ardindan herkese bir 
avu9 leblebi - kum iiziim verilir. Konuklar kiz evinde 9ay ve §erbet i9tikten sonra “Allah miibarek 
etsin, yiiz yigirmi yil birbirleriyle ho§ ya§asinlar” derler. 

§erbetten sonra kiza “gelin” ve oglana “bey” veya “kiireken” denir. 

§erbetten birka9 gun sonra oglan evinin, en yakinlari kiz evine gidip ni§an merasimi 
diizenlemeyi ve ni§an giyimlerinin ne zaman, nasil alinacagim konu§urlar. Onlar kendi aralarmda 
uygun bir karar koyup ni§an guniinii belirlerler. 

6) Ni§an merasimi 

Kesim bi9imden sonra oglan ve kiz evi arasinda yakinla§ma son derecede artar. Aileler 
yava§ yava§ ni§an merasimini diizenlemeye hazirlamrlar. 

Bundan elli - altmi§ yil once Hala9 halki ni§an merasiminde §u tedarikleri ( susat ) hazir 
edermi§: Bir iki batman leblebi - kuru iiziim, bir par9a beyaz biiyuk yaglik (ba§ortiisii), bir par9a 
9ar§aflik (kadin iist giyimi), eteklik ( qirqirs , hdtdk), kelle §eker ve 9ay. 

Damat evi tarafindan ni§ana, §erbet torenine gelen erkeklerin hammlari davet edilir. 
Konuklar once damat evine toplamp, sonra birlikte yola 9ikarlar. Tedarik edilen §eyleri 119 siniye 
yerle§tirdikten sonra, damat ailesi yakinlarindan ii9 hammin her biri, iistii kir miz i ipek ortiiyle 
(; maldiyu ) ortiilmii§ sinilerden birini ba§ina alip grubun oniinde kiz evine dogm hareket eder. Bu 
merasimde de konuklar gelin evinde 9ay ve bir avu9 leblebi - kuru iiziimle agirlamr. 

Ni§an merasimi Hala9 halki arasinda 90gu zaman ogleden sonra veya ak§am diizenlenir. 

Ni§anlilik doneminin birka9 hafta, birka9 ay veya bir yil siirmesi miimkiindiir. Bu donemde 
oglan evi tarafindan en azindan iki kez geline armagan (pay , prim) gonderilir. Bu armaganlann 
birine gilh gardzi, obiiriine ayudluq “bayramlik” derler. 

^ille ak§ami oglan evi tarafindan kiz evine bir sinide yedi 9e§it 9erez, yani: kuru iiziim 
igde, badem, erik kurusu, pekmez (§ird), karpuz veya tur§ iiziim 6 gonderilir. 



5 Sorum uzerine yazar, bu torene sadece erkeklerin katildigim bildirdi. (((eviren) 

6 tur§ uziim, kuru uzumu sulandinlmi§ sirke i9erisinde birakarak yapilan bir tur konserve. (k'eviren) 




Ali Asgar CEMRASl 213 



Ikinci armagan da bayramliktir ( ayudluq ). Ni§anlilik donemi eger nevruz bayramina denk 
gelirse, damat evinden geline bayramlik, yani: 9ama§ir etek ve yaglik (ba§6rtiisii) bir el 7 de 
yumurta gonderilir. Bayramlik merasimi hatnmiza §u §iiri bizim getirir: 

Bayram oncesi ba§lar iistiinde armagan gider idi, 

Ni§anli kiz sakin sakin bakar idi, 

Bayramligim ( ayudluq ) giile giile alir idi. 

Korkardik ki, yel ortiiyii ( maldiyu ) kaldira, 

Yaglik (ortii) altinda tedarikler goriine. 

Hala9lar i9inde ni§anlilarin birlikte bulunmalanna ve birlikte gezmelerine izin verilmez. 

IKiNCi BOLUM 

DUGUN MERASiMi TEDARiKLERINI HAZIRLAMA 

Ni§anlilik doneminin sona ermesinden sonra iki aile konu§up diigiin giiniinu belirlerler ve 
diigiin hazirliklanna ba§lamr. 

Diigiin sahibinin (damat ailesinin) diigiin merasiminden once birka9 i§ gormesi gerekir, bu 
i§ler be§ boliime aynlir: 

1 ) Yakacak 9ali 9irpi toplamaya gitmek ve bayrak dikmek 

2 ) Yastan 9ikarmak 

3 ) Geline 9eyiz diizmek 

4 ) Diigiin ekmegini yapmak 

5 ) Un agzi 

1 ) Yakacak 9ah 9irpi toplamaya gitmek ve bayrak dikmek 

Diigiin merasi mi Hala9 halki arasinda daha 90k ki§ giinlerinde diizenlenir, bu yiizden 
diigiin ocagim lsitip sicak tutmak i9in odun ve 9ali gerekir. 

Sonbahar mevsimi 8 sona ermeden damat evi tarafindan 10-15 gii9lii kuvvetli erkek 9ali 
sokmeye davet edilir. Bu gen9 adamlar belli bir giinde sahraya (koy di§ina) giderler, her birinin 
bir yiik (e§ek yiikii) yakacak 9ali 9irpi koparmasi gerekir. 

Ilk once yiik tutan 9abucak yiikunii baglar, oteki 9ali 9irpi koparanlarin da yardimiyla 
yiikiinii e§egin iistiine yiikler, bayragim -bir dalin ucuna kirmizi ipek ba§ortiisii ( maldiyu ) 
baglarlar, buna diigiin bayragi derler- yiikuniin iistiine sokar, oteki 9ali 9irpi koparanlardan once 
yola driver. Yakacak 9ali 9irpi koparanlar da onun arkasindan yiiklerini baglayip yola dii§erler. 

Damat evi tarafindan iki erkek (hsrsn xalqu ) koy simnnda ( bornaq ) 9ali 9irpi koparanlan 
bekler, en once ula§ana bir kase leblebi - kuru iiziim ve bir horoz hediye verirler, o zaman 9ali 
9irpicimn yiikiinii odunlukta bo§altip bayragi da oglan evi kapisi iistiinde dama asarlar, diigiin 
bitinceye degin bayrak damda dalgalamr. Bu giinden itibaren halk anlar ki, bu evde diigiin 
quruluyor (diigiin toreni diizenleniyor). 



7 bir el (Hala99a bi a/) “10 adet” demek olup yumurta, ceviz gibi §eyler i9in kullamlan sayimlik sozdiir. 
(k'eviren) 

8 Yazar burada payiz ayi deyimini kullanmijtir. 




214 3 . Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



2) Yastan cikarmak 

Hala9lann adetlerine gore diigiinden once yasli aileyi yastan fikarmak gerekir. Bu inanca 
gore damat evi tarafindan iki erkek veya hamm diigiin merasimi ba§lamadan once yasli insamn 
evine gider, bu aileye ba§ sagligi dileyip bir beyaz ba§ortiisii ile bir kese kina takdim ederler. 
Sonra “Izin verin, un agzimizi yoguralim” derler (hun agzi, yani diigiin hamurunu yogurmak). 

Acili aile de beyaz yagligi (ba§ortiisiinii) alip ba§ina orter, onun yerine bir kalip sabun 
koyar. Sonra “Allah miibarek etsin” der. 

3) Geline ?eyiz diizmek 

“Un agzf’ndan bir giin once kiz evi tarafindan iki ak sakal, gelin (jeyizini hesaplamak ve 
degerini ol9mek iizere on iki gii9lii kuwetli kadinla bu 9eyizleri ta§imak iizere oglan evine gelir, 
bu kadinlara “9eyiz ta§iyici” (xarqka^) derler. 

Ak sakallar (ya§li erkekler), kesim bi9im ak§ami ailelerin ba§lik konusunda birbirine soz 
vermi§ oldugu §eyleri oglan ailesinden alip bu on iki 9eyiz ta§iyici ile kiz evine getirirler. 

£eyizleri on iki siniye yerle§tirirler, kirmizi ipek ortiiyle ( maldiyu ) iistiinii orterler, sonra on 
iki kadin (ki§i xalqu) bu sinileri ba§lanna alip kiz evine dogru yola dii§er. (^eyiz getirenlerin 
oniinde bir adam, iki boynuzuna kirmizi elmalar saplanmi§, boynuna da kirmizi ipek ba§ortiisii 
0 maldiyu ) sarilmi§ boynuzlu bir erkek oglagi ( qirqim ) tutar, bunlari saz ve 90giirle kiz evine 
getirirler. 

4) Ekmek yapmak 

Diigiin ate§inin hazirlanmasindan sonra yava§ yava§ (halla-halla) diigiin toplantisinin 
kokusu gelir. Giinlerin bir giizel saatinde birka9 erkek (hdran xalqu) -dayi, amca veya biiyiik 
agabey- oglan evi tarafindan kiz evine giderler. “Izin alip da diigiin hamurunu yoguralim diye 
geldik,” derler. Kizin biiyiik leri de bunlara cevap olarak: “Allah miibarek etsin, bizim iznimiz de 
sizin elinizdedir” der. 

Bunlar eve dondiikten sonra ilk tekne unu oglan annesi kendisi yogurup hazirlar. Sonra geri 
kalan unu, diigiin ekmegini yapmak i9in kom§ulara ve yakin ailelere dagitirlar. 

Hala9 halki inancinda unun ilk teknesini (legenini) oglan annesinin yapmasi gerekir. £iinkii 
eski zamanda halk arasinda damadi baglamak 9 yaygin imi§. Bu sebepten oglan a nn esi oglunun 
baglanmasim oniinii kesmek i9in yaptigi ekmeklerin birisinin katlar onu mendile sarip bir emin 
yerde gerdek ak§ami gelinceye kadar gizler. Bu i§le oglunu baglanmaktan korur. Elbette bazi 
aileler, ekmek katlamak yerine bir ipe diigiim atip gerdek ak§amina kadar o ipi bir yerde saklarlar, 
gerdek ak§ami onu kaldinp diigiimiinii a9arlar. 

5) Un agzi toreni 

Diigiin ununun ilk teknesi hazirlandiktan sonra bazi kom§ular ve yakin aileler oglan evine 
armagan getirirler, bu gorii§meye “un agzi armagam” (hun agzu payu) denir. 



damadi baglamak, biiyii veya benzeri bir yontemle damadin cinsel gucunu kesmek demektir. (^eviren) 




Ali Asgar CEMRASl 2 1 5 



UCUNCU BOLUM 
DUGUN MERASiMI 

Diigiin adetleri Hal at; halki arasinda son derecede yiiksek ve onemli saydir. Bu sebeple 
diigiin merasimi ydlar boyunca §imdiye degin iyi bir §ekilde korunmu§tur. Bundan elli yd once bu 
adetler u? gun u? gece devam edermi§, ama bu giinlerde ya§ama giigliikleri ve hayatta kalmak 
mecburiyeti bu merasimi iki gun etmi§tir. 

Bu iki giiniin ilk giiniine “ayak ali§masi” (pagird ) veya “vekalet verme giinii” ( vskilnams 
kunu), ikinci giiniine de “meclis giinii” ( m.9zli§ kiinu) derler. 

Diigiin merasiminde bu i§lerin yerine getirilmesi gerekir: 

1) Pagira giinii merasimleri bunlardir: 

la) Gelinin dayisindan izin aimak 

lb) Ogle vakti ?orba i<;mek 

lc) Kebin kesmek 

1?) Geline elbise gotiirmek 

l d) Damada diigiin destegi (xarq) getirmek 

2) Kina ak$ami merasimleri 

2a) Ku9iik kina / ufak kap kinasi 
2b) Biiyiik kina 

2c) Gecenin son yemegi {pass §am ) 

3) Meclis giinii adetleri 

3a) Damadi tira§ etmek 

3b) Gelinin dayisiyla vedala§masi 

3c) Ogleyin mostafa 10 yemek 

39) Gelin siislemek 

3d) Ceket degi§tirme merasimi 

3e) Gelini evden 9ikarma merasimi 

3f) Tuza ekmege saygi gostermek 

3g) Ba§ka koyden gelin getirme merasimi 

3g) Gelin ba§indan nar atma merasimi 

3i) Ko§u yan§masina gitme ve horoz hediye alma 



mostafa (= Mustafa) pi ring, nohut ve etle yapdan yerel bir yemek. 




216 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



1) Pagira giinii merasimi 

Pagira, yani diigiin i§i ba§a gelir ve diigiin merasimi bugiinden ba§lamr, bu yiizden diigiin 
merasiminin ilk giiniine pagira (pagira “ayak ali§masi”) derler. 

Hala? halki arasinda pagira giinii a§agidaki i§ler yerine getirilir: 

la) Gelinin dayisindan izin aimak 

Pagira giinii ilk i§ olarak gelinin dayisindan izin almasi gerekir. Bu iznin pagira ak§amina 
kadar alinmasi gerekir, eger dayi izni olmazsa, diigiin hayirla (iyilikle, ho§lukla) sonu9lanmaz. 

lb) Ogle vakti ?orba i^mek 

Bu giin her iki tarafin konuklari, yani damat evi tarafindan §erbete davet edilmi§ olan 
erkekler ve yine gelinin yan yoresinden (akrabalarindan) bir grup oglan evine davet edilir, bunlar 
ogle vakti 9orba ve bir avu9 leblebi - kuru iiziimle agirlamr. Evden 9iktiklannda “Allah miibarek 
etsin” derler. 

lc) Kebin (nikah giivencesi) kesmek 

Pagira giinii ogleden sonra oglanla kiz, aileleri ve bazi kom§ularla birlikte kebin kesmeye 
ve resmi nikah olmaya evlenme memurluguna ( daftar-xana ) giderler, bu yiizden Hala9 Tiirkleri 
bu giine “vekilname” giinii de derler. 

I9) Geline elbise gotiirmek 

Bu giin ogleden sonra damat evi tarafindan geline hediye olarak gelin elbiseleri gonderilir, 
bu giyim-ku§am §unlar olabilir: £ar§af (Fars9ada gadur denilen kadin iist giyimi), eteklikli 
gomlek (pagin ), ipek ba§ortiisii ( maldiyu ), kirmizi kadife ceket, pullu ba§lik (kadife bir borkiin 
9evresine giimii§ para dikilmi§tir); ozan (a§§uq) 90giir 9alarken bu giyim ku§amlan kiz evine 
getirirler. Giyim ku§am ula§tiktan sonra gelin ailesi, giyim ku§am getirene bir 9ift 9orap veya bir 
9ift oriilmii§ eldiven hediye verir. 

l d) Damada diigiin destegi (xarg) getirmek 

Pagira giinii geline masraf etmekten dolayi damadin yakin yam yoresi (akrabalan) ona 
diigiin destegi (xarg) getirirler. 

Hala9 halki inancina gore pagira giinii ogle yemegine davet edilmi§ olanlann, bir diigiin 
destegi getirmesi gerekir. Bu diigiin destegi yedi 9e§it maddeden olu§ur: Eri§te, bulgur, un, 
kurut, 11 §eker, kum iiziim, pirin9. 

Diigiin destegi (xarg) getiren bu yedi 9e§idin her birisinden bir yuvarlak siniye yerle§tirip 
iistiine ipek ba§ortiisii ( maldiyu ) ortiip oglan evine getirir. 

Elbette bazi diigiinlerde oglana yakin akrabalar (dayi, amca, agabey,... ) bir diigiin destegi 
yerine be§ ya da sekiz diigiin destegini 9algici ile oynaya oynaya oglan evine getirirler, hatta bazi 
aileler sekiz diigiin destegine ek olarak bir tane boynuzlu oglak getirir. Diigiin destegi getirmek 
pagira giinii ogleden sonra ba§lar ve mazli§ giinii ogleden sonra biter. 

2) Kina ak$ami merasimi 

Hala9 diigiinlerinde iki kez kina yakilir, birisine kii9iik kina veya cem kinasi ( cam xinasi ), 12 
obiiriine de biiyiik kina (yeka xina ) derler. 



Kurut “top haline getirilmi^, 9okelek”. (^eviren) 




Ali Asgar CEMRASl 217 



2a) Kiigiik kina (cam xinasi ) 

Cem kmasini oglamn bacisi veya amcasimn kizi gelin evine getirir. 

Gelin evi tarafindan gelinin amca kizi siniyi teslim alip cem kmasini yakmalidir. Kma 
yakan kiz kibleye dogru durur, iki parmagim kinalar, arkasindaki duvara surer ve be§ kuru§luk bir 
madeni parayi onun iistiine yapi§tirir. Hal a? ahalisi inan^larinda, hangi kiz madeni parayi ( sikgd ) 
oradan 9ikarrrsa, onun bahti a^dir (kismeti 9ikar) derler. 

Damat evinde de aym minval iizere damada toplanti kmasini yakarlar, yani damat 
sagdi9larla odada otururken kina hazirlamr, damadin amcasi veya dayisi oglu parmagiyla kinayi 
duvara surer, o sirada oturanlara bir kase leblebi - kuru iiziim savurur, odadaki adamlar da onu 
kapi§irlar. 

Kar§u Baluk 13 (Kar§i Koy) diigiin vakti oldugunda 
Gelin eline ku9iik kinayi yaktiginda 
Damat geline damdan nar atdiginda 
Benim de o kizlarinda goziim var 
A§iklarm sazlannda soziim var 

Hala9 diigiinlerinde iki kez kina yakilir, birisine ku9iik kina (bala xina ) veya cem kinasi 
( cam xinasi), obiiriine de biiyiik kina (yeka xina) derler. 

2b) Biiyiik kina: 

Kii9iik kinadan sonra biiyiik kina yakilir. Onceden birka9 kese kina damat evi tarafindan 
gelin evine gonderilir, kiz ailesi bu kinayi yogurup hazirlar. Cem kinasindan sonra, damat evi 
tarafindan on - onbe§ kadin (klyi xalqu) gelin evine gider, once kiz ailesinden izin alimr, sonra 
gelinin bir eline ve ayagina oglan tarafi ve obiir eline ve ayagina da kiz tarafi kma yakar. 

Kina yaglandiktan sonra giizel (naki§li) goriinmesi i9in gelinin el ve ayaklarina iplik 
baglarlar. 

2c) Gecenin son yemegi (pasa $am) 

Eger Hala9 oglamn ni§anlisi ba§ka koyden ise, kma gecesi ilk once damadin yakin akraba- 
larmdan birka9 ki§i kina yakmaya kizin koyiine giderler, damat da o ak§am sagdi9larla birlikte 
kizin koyiine ugrar. Buna “gecenin son yemegi” (pasa §am) derler. Ak§am yemeginden sonra kiz 
ailesi damada bir avu9 yag ve §ira getirir onu yedikten sonra kendi koyiine doner. 

3) Meclis (mazli§) giinii adetleri 

Diigiiniin ikinci giiniine mazli§ derler, bu giin a§agidaki i§ler yerine getirilir: 



12 Yazarin a 9 iklamasina gore “ufak, derli toplu” bir kap i 9 erisinde getirildigi i 9 in “ku 9 uk kapta getirilen 
kma” anlamma cem kinasi denirmiy 

13 Karqu Baluk (“Karyi Koy”) Ali Asgar Cemrasi’nin Azerbaycan §airi §ehriyar’m Heyder Baba’ya 
Selam manzumesini omek alarak yazdigi Hala 99 a manzume. (Yazar Bilim mahlasim da kullanmaktadir.) 
Bu manzume, yazarin ba§ka manzumeleriyle birlikte aym adi tajiyan kitabinda yayimlanmijtiritj^lj^ 

tjk- 01i Asgor ComrasI, Qar§u Baluqqa Salam. Birinci baski: [Tahran] hicri-§emsi 

1386 [= miladi 2007], 258 s. Bu baskida, kitapla aym bajligi tajiyan manzume 50-104; ikinci baski: 
[Tahran] hicri-§emsi 1386 [= miladi 2009], 268 s. Bu baskida aym manzume 55-112. Kitabin basildigi 
yer ikinci baskida da eksiktir. (Ceviren) 




218 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



3a) Damadi tira§ etmek 

Meclis giinu sabah erkenden damadi bir koltuk iistiine oturtup el ayagimn kinasim a?arlar. 
Sonra, kahvaltidan sonra onu hamama gotiiriirler. Damat hamamdan 9iktiktan sonra dost ve 
ark ad a$ lari eve kadar falip oynama ve gubu 14 ile giderler, gelinin annesi elinde ayna ( giizgii ), 
damadin kar§isina gelir, onun ba§indan para serper veya ceketine para ili§tirir. 

Damat eve ula§tiktan sonra onu koltuga oturturlar, berber gelir, yiiziinii ve ba§im tira§ eder, 
sonra damatlik giyimini giydirirler. 

3b) Gelinin dayisiyla vedala§masi 

Meclis giinii ogleden once gelin sagdi9larla dayisi evine gidip onunla vedala§ir. Sonra ha- 
mama gider, daha sonra hamamdan 9ikar, her iki yamnda on iki sagdi9 olmak iizere yirmi dort 
sagdi9la -bu kizlar, yiizlerini beyaz tiilbentle (ak kuma§) kapatmi§lardir, sadece gozleri goriiniir, 
gelin de kirmizi ipek ba§6rtiisii ( maldiyu ) 6rtiinmii§tiir- babasimn evine gelir, baba evinde son 
yemegi yer. 

3c) Ogleyin mostafa yemek 

Meclis giinii konuklar damat evinde ogle yemegi olarak mostafa yerler. Pagira giinii ogle 
yemegine davet edilmi§ olan erkeklerin hepsi bu giin yeniden oglan evinde toplamp ogleye 
mostafa yerler, ondan sonra biitiin konuklar bir avu9 leblebi - kuru iiziimle agirlamr. 

39) Gelin siislemek 

Ogleden sonra damat evi tarafindan gormii§ ge9irmi§ bir kadin ( agula ki§i xalqu), birka9 
narin gen9kizla gelin siislemeye kiz evine gelirler. Gormii§ ge9irmi§ kadin, gelini kiirsiiniin 
iistiine oturtup ilk once onun sa9im giil suyuyla yikar, sa9mi tarar, gelinin pimjeklerini on iki 
boliige ayirir, boliikleri oriip bir iplikle o on iki boliik sa9i bir siraya yerle§tirir. Sonra gelinin 
gozlerine siirme 9ekip kirmizi ipek ba§ortiisiiyle ( maldiyu ) ba§im orter. En sonunda bir taci 
(kadife iistiine dikilmi§ giimii§ paralardan olu§an ba§lik) gelinin ba§ina koyar. 

3d) Ceket degi§tirme merasimi 

Pagiro merasimini anlatirken gelinin giyimleri arasinda kirmizi ceketten soz ettik, gelin 
siisleyenlerin birisi, gelini siisledigi sirada kendi ceketini 9ikarir, bir sininin iistiine koyar, o sirada 
gelinin ceketini gelinin sirtindan 9ikanp kendisi giyer, sinideki ceketi ii9 kez gelinin ba§ina 
9evirir, geline verir, gelin de bu ceketi bir kez lsinp giyer. Diigiinden sonra yeniden ceketleri yerli 
yerine ederler. Damat ceketini de sagdi9lan bunun gibi degi§tirirler. 

3e) Gelini evden 9ikarma merasimi 

Gelini siisledikten sonra damat tarafindan bir erkek 9oeugun gelinin belini ku§akla ( behk , 
pisok, kamorband) baglamasi gerekir; bu 9oeuk, ku§agi U9 kez gelinin ba§i ustiinden getirir, 
ayagindan 9ikanr, son kezde ku§agi gelinin beline baglayip bu §iiri okur: 

Iki oglan, iki kiz 
tki si de ceylan goz 

3f) Tuza ekmege saygi gostermek 

Gelini siisledikten sonra onu koltuktan kaldirirlar, oda ortasinda yere bir tabak i9ine tuzla 
ekmek koyarlar, gelinin babasi gelini sag elinden, amcasi veya dayisi sol elinden tutar, 119 kez 
gelini tabagin 9evresinde dola§tinrlar. Son defasinda gelin oturur, tuz ekmegi oper, sonra 



Qubu yerel bir halk oyunu, bir tur halay. (k'eviren) 




Ali Asgar CEMRASl 219 



babasmin da ayagim oper, bu sirada yakinlanmn gozleri ya§larla dolar, gozya§lan akarken gelini 
aglaya aglaya evden di§ariya gikarirlar. 

Sonra damat tarafindan bekleyen adamlar (amca, dayi, agabey, baci, ... ) gelini babasindan 
teslim alip ata bindirirler. Gelinin arkasina da bir ?ocuk bindirirler. O zaman baht evi (kismet evi, 
kocasinm evi) tarafina yola dii§erler. 

3g) Ba§ka koyden gelin getirmek 

Halaglarin adetlerinde, gelini meclis giinii ogleden sonra kismet evine getirirler. 

Eger gelin yakin bir koyden ise, gelin getirenler ogleden once yola dii§erler, oglan koyiine 
varmadan once gelin alayim ( karvan ) durdururlar. Bu tarafdan koyiin gen^leri gelinin oniinde 
aga^-aga? oynarlar (bu oyun §imdiki kill? oyunu gibidir.). Damat da elinde bir fubuk, sagdi?, dost 
ve arkada§lanyla birlikte gelin kar§ilamaya gelir. Bu fubukla yava§?a gelinin omzundan vurur, 
ba§i iistiinden de bir nar firlatip sagdi?larla birl ik te ?abucak eve doner, dam ustiinde gelinin 
gelmesini gozler. 

Hala? Tiirkii inancinda eger damat, gelinin online ?ikmazsa, gelini koye getirmezler. 
Hala?lar inancinda gelin getirildiginde, onun aynasim damadin bacisimn ta§imasi ve geline baht 
evine kadar yolda§lik etmesi gerekir. 

3g) Gelin ba§indan nar atmak 

Gelin at iistiinde oglan avlusunun kapisina ula§tiginda, ahali erkek ve kadin, biiyiik ve 
ku9iik, oglan ve kiz herkes, gelinin online ?ikar. Kalabaliktan yerde ve dam iistiinde yer kalmaz. 
Gelin atim dogrudan damat avlusu oniinde durdururlar, once oniinde bir teke kurban keserler, o 
sirada damadin babasi gelinin kar§isina ?ikar, kulahim igri koyup bu §iirleri okur: 

Ho§ gelmi§sin gelin-can 

Sefa getirmi§sin gelin-can 

Iki oglum var, kolen 

Iki kizim var, cariyen 

Ben kendim, sana yakacak ?ali 9irpi soken 

Bir bag ( kana ) ile bir tarla (cav molk) 

Olsun senin kebinin (nikah giivencen) 

Babadan sonra oglamn anasi elinde bir aynayla gelinin kar§isina gelir. Bir az oynar, bu 
§iirleri okur: 



Ho§ gelmi§sin gelin-can 

Sefa getirmi§sin gelin-can 

Iki oglum var, kolen 

iki kizim var, cariyen 

Kocam, sana yakacak ?ali 9irpi sokendir 

Ben kendim, sana hamur yapamm 

Baba ana kar§ilamasindan sonra sira damada gelir. 

Damat, onceden bir sepet nar, elma, portakal, bir kase leblebi - kuru liziim ve bir ku9iik 
kese bozuk para hazirlami§tir. Bunlan damdan gelinin ba§i listiinden yere atmasi gerekir. Birinci 
nan optiikten sonra kibleye dogru atar, ikinci nan Kerbela’ya dogru, U9iincii nan Horasan’a dogru 



atar. 




220 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Geri kalan elma portakallan da gelinin ba§indan o yana bu yana firlatir. Gen? oglan ve 
kizlar “Bu yana firlat!, Buraya firlat!” diye bagirirlar. 

Sonra leblebi - kuru iiziimu gelin ba§indan serpip bozuk paralari da kii?iik ?ocuklar arasina 
savurur. 

Diigiinlerde damatlarin nar attiginda, 

Dam iistiinde ?avi§ ?ava§ dediginde, 

At iistiinde narin gelin oturdugunda, 

Kalmi§ tatli riiya gibi yadimda, 

Iz birakmi§ yadimda, her §eyimde. 

Bu merasimden sonra gelini attan indirip eve dogru ona yolda§lik ederler. 

Hala? ahalisi inancinda gelini attan indirdiklerinde ve eve dogru gotiirdiiklerinde birisi, 
gelinin ba§i iistiinden bir tane kum veya kiigiik ta§ atarsa, gelin baglamr ve hi? kimse artik onu 
a?amaz. 

Gelin odaya girdiginde onceden yerde bir tas ifinde su hazirlanmi§tir, gelinin ayagiyla bu 
tasa vurup suyunu dokmesi, ondan sonra odaya girmesi gerekir. 

Hala?lar inancina gore gelin odaya girmeden once oglan tarafindan birisinin kiz babasi 
evinden bir tane ?ivi ?ekip getirmesi ve bunu gelin odasi kapisi iistiinde duvara ?akmasi gerekir. 
Bu i§le gelinin burada siirekli ya§amasi, oglan evinde kalmasi peki§ir. 

Hala? ahalisi §u inan?tadir ki, gelin ilk ak§am yiiksek yere ?ikmamalidir, omegin dama 
veya ikinci kattaki odaya 9ikmamalidir, eger gelin yiiksek yere giderse, bu evliligin sonu ayrilik 
olur (bu izdiva? ayrilikla son bulur). 

Damat yag ile §ira bardagimn getirilmesini beklediginden dolayi daha damdan inmemi§tir. 

Hala? inan9lanna gore damadin anasimn onceden bir ku9iik kase yag ile §ira hazirlamasi, 
gelinin bundan parmagiyla tatmasi, sonra damda bekleyen damada gondermesi, onun da 
parmagiyla tatmasi, geri kalanim da sagdi9larm yemesi gerekir. 

Damat, yag ile §irayi tattiktan sonra damdan a§agiya iner. 

Gelin de damadin yakm aile fertlerinden tek tek izin almadik9a oturmaz. Bir ki§i seslenir 
“Gelin oturmak i?in damadin agabeyinden izin istiyor!” Bu soz “Damadin agabeyinin geline yiiz 
goriimliigii vermesi gerek, ta ki gelin razi olup yere otursun” demektir. 

3i) Ko§u yan§ma diizenlemek ve horoz hediye etmek 

Damat damdan a§agi inmeden once bir grup gen? yiiksek sesle “Horoza gidelim, horoza 
gidelim” derler. Damat sagdi?larla birlikte toplulugun oniinde, bir ak sakal gormii§ ge?irmi§ 
giivenilir adamla koy kenanna varip, yum§ak bir yerde otururlar. Bu defa tekrar gormii§ ge?irmi§ 
giivenilir adam der ki: “Horoz isteyen benimle gelsin”, gen?lerden bir grup bunun yamna katilip 
bir iki kilometre kadar damattan uzakla§irlar. Gormii§ ge?irmi§ giivenilir adam yere bir ?izgi 
(msrrs) ?ekip bunlan siraya dizer, sonra birden“Ali!” diye haykinr. Bu topluluk hepsi damada 
dogru ko§arlar, kim elini damadin eline daha ?abuk degirirse, damattan bir horoz hediye alir. 
Diigiin toreni de horoz hediyesiyle sona erer. 

4) Gelin selamina gitmek 

Diigiinden ii? giin sonra gelin ve damadin akrabalan gelinin ziyaretine gelirler. Hala? 
ahalisi bu ilk ziyarete selam (sdlam) der. Farslar da buna patdxti derler. Selama gelenlerin her biri 
kendi mail durumuna gore geline bir §ey armagan getirir, gelin tarafindan da armagan getirenlere 
bir hediye verilir. 




Ali Asgar CEMRASl 22 1 



Bundan altmi§ yil once gelin tarafi hediyeleri §unlarmi§: Yiin 9orap, yiin eldiven, hamam 
kesesi, para kesesi, tiitiin kesesi vb. 

Hala? Tiirkleri diigiin merasiminde Eski Tiirk inanclarmm izleri 

Hala? diigiinlerinde Eski Turk diigiinlerine benzer gibi bir takim inan9lar ve adetler kendini 
gostermektedir, biz bu adetlerin bazdanna i§aret edecegiz: 

1 ) Kesim bi9im veya soz kesme: 

Soz kesme Tiirklerde son derecede degerli bir antla§madir, Kok Tiirklerden once soz 
kesmeyi at iistiinde konu§urlarmi§. 

Bu giinlerde Hala9 ahalisi yamnda kesim bi9imin son derecede yuksek yeri vardir. 

2 ) Ni§an: 

Dede Korkut hikayelerinde ni§andan “ku9iik diigiin”, evlenmeden “biiyiik diigiin” diye soz 
edilmi§tir. Bu bildiride ifade ettigimiz iizere Hala9larda ni§an merasimi, Eski Turklerden daha az 
onemli degildir. 

3 ) Bayrak: 

Diigiin kiz evinde ba§lar, oglan evinde biter. Hala9 diigiinlerinde, Eski Tiirk diigiinlerinde 
oldugu gibi bayrak ( baydaq ) pek giizel bi9imde kendini gosterir. Bu bayrak diigiinden once 
yakacak 9ali toplayanlarla dikilir ve diigiiniin ertesi giinii kaldmlir. 

4 ) Diigiin a§i: 

Diigiin daveti ve a9lan doyurmak biiyiik Tiirkler yanmda bir giizel inan9 ve inandir. Hala9- 
larda diigiin a§i pagira giinii 9orba, mazlg giiniiyse mostafa yenir. 

5 ) Horoza gitmek: 

Hala9 Tiirku diigiinlerinde ii9 dort yerde gen9 oglan 90cuklarin birbirleriyle yan§malari 
kendini gosterir, diigiin de ko§u yan§masi ve horoz kazanmakla sona erer. Bu yari§malarda Eski 
Tiirk izleri son derecede giizel bi9imde belli olmaktadir. 

6 ) Baba ocagma saygi gostermek. 

Gelin baba evinden ayrddiginda baba ocagma ve baba ocagimn tuz ekmegine saygi 
gosterir. Agabeyinden ( tata ), anasindan ve dayisindan izin aimak eskiden kalma bir adettir, bu 
adet §imdiye kadar da yadigar kalmi§tir. 

7 ) Gelin ba§indan nar atmak ve gelin indirmek: 

Bu torenler Tiirklerin biiyiik kiiltiirlerini belli etmektedir. 

Gelin indirme biiyiik Tiirklerde uzun siiren bir torenle yerine getirilmektedir. Bu bildiride 
ifade ettigimiz iizere bu adet Hala9 Tiirkii diigiiniinde §imdiye kadar pek iyi bir §ekilde 
korunmu§tur ve uygulanmaktadir. 

Gelin indirmeden ba§ka at siislemek, atin boynuna kirmizi ipek ba§ortiisii ( maldiyu ) 
baglamak, gelin oniinde kurban kesmek, gelin ba§indan elma ve nar atmak eski Tiirk adetlerinden 
haber vermektedir, bu adetler §imdiye kadar da Hala9 diigiinlerinde iyi korunmu§tur ve ya§amaya 
devam etmektedir. 

Bu makalenin kaynagi (/can), yirmi ihtiyar erkek ve kadimn anlattiklanndan hazirlanmi§tir. 




222 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Ekier 




Resim 1. Halacistan, Hala^larin ya§adigi bolge. 




Resim 2. Talhab koyuniin genel gorunumii 




Ali Asgar CEMRASl 223 




Resim 3. Talhab 




Resim 4. Kar§i koyden Talhab ’m gorunu§u 



224 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




Resim 5. Talhab’dan otelerde ba§ka bir Hala? koyuniin gomnu^ii 




Resim 6. Nevruz (Ayud) Sofrasi. Sol ba§ta Ali Asgar CEMRASI 




Ali Asgar CEMRASl 225 




Resim 7. Halag ekincileri 




Resim 8. Bir Talhabli tarlasinda 



226 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




Resim 9. Bir hall tezgahi 





LEH^EDEKl TURK^E KELiMELER 



Danuta CHEMIELOWSKA 

Dilbiliminin en ilgi 9ekici yanlanndan bin de §iiphesiz etimolojik kelime gc^lcridir. 
Etimoloji sayesinde diger dile ge9en kelimenin kokeni ve hangi yolla ge9tigi belirlenmektedir. 

Leh dili kendi kelime hazinesinde bir9ok Hint-Avrupa dil grubu kokenli kelimenin 
yamnda 90k sayida dogu dillerinden ge9mi§ olan kelime barmdirmaktadir. Dogu dillerinden 
Leh9e’ye ge9en kelimelerin en 90gu TMajeden ge9mi§tir. Uzak ge9mi§te geni§ Dogu Avrupa 
topraklannda Slav ve Turk halklannm yiizyillar boyunca siiren etkile§imi sonucunda 
Tiirk9enin Slav dillerine etki etmemi§ olmasi dii§iiniilemez. 

Slav kabilelerin, kabile yonetiminin - Hun Devleti omeginde oldugu gibi - Tiirklerde 
oldugu gruplarm i9inde bulunduklan da unutulmamalidir. Boyle durumlarda kabileler arasi ve 
yonetenlerle yonetilenler arasmdaki etkile§im daha etkili olmu§ ve dile etkisi de aym derecede 
olmu§tur. Turk, Slav ve diger kabileler arasmdaki bu etkile§imin dil alamnda yansimasi 
genelde hayvancilik, mal degi§imi, giyim, silahlanma ve askeri komutlar, inan9 ve ayin 
alanlannda olmu§tur. 

Omegin: Towar / Tiirk. Tawar, Tuwar ‘Dobytek, Dobro’/, Baran / Turk. Baryn 
‘Majc|tek/Dobro’, Strawa / Tiirk. cenaze merasimlerinde tiiketilen yiyecek/, Upior / Tiirk. 
Obyr /. 

Slavlann Tiirk kabileleriyle ilk ileti§imleri Kumanlar, Tatarlar Bulgar grubu iiyeleri 
araciligiyla olmu§tur. Bir9ok Tiirk9e kokenli kelime Leh9e’ye Rus9a’dan dolayli olarak 
ge9mi§tir. Bu kelimeler birka9 semantik grup i9inde sayilabilir. Omegin: ogier, bachmat, kary 
bulany gibi at ve renk isimleri; byk, buhaj, baran gibi ev hayvanlan isimleri; bulawa, 
kanczuch, basalyk, buzdygan, kajdany, korbacz gibi silah ve alet isimleri; burka, delia, kabat, 
czekman, kapciuch, kobierzec gibi elbise ve kuma§ isimleri; rzemieni, wi9zow vb., jarczak, 
torba, kulbaka, tork gibi atla ilgili alet isimleri. 1414 yilmda Polonya el9isi §ovalye Dagli 
Skarbiec’in Osmanli Sultam I Mehmet’e gonderilmesiyle olu§an yakmla§ma ortami sonucu 
Osmanh-Tiirk dilinden -Arap9a ve Fars9adan bu dile daha onceden ge9mi§ olan kelimeler 
dahil - Leh diline kelime gC9i§leri 9ogalmi§tir. 

Bu zamandan sonra oryantal zanaat urunlerinin Polonya toplumunda ortaya 9ikmasma 
orantili olarak adamaszek, atlas, altembas, musulbas, mochajer/muchajer, czycha, kiereja, 
kieca, baszlyk, baszmagi, makata, ferezja, kilim gibi kuma§ ve elbise isimleri; kalkan, kylycz, 
bechter, kindzal gibi silah isimleri; czaprak, czoldar, bunczuk gibi atla ilgili alet isimleri; 
bazsa, aga, bej, czausz, amir, suhan/soltan gibi riitbe ve gorev isimleri; meczet, minaret, 
Koran, derwisz, muezzin, mufti gibi Islam' la ilgili isimler; farman, haracz, dragoman gibi 
memuriyet ve yonetim isimleri; kielbasa, pastyrma, szerbet/sorbet gibi yiyecek isimleri; 
farfury, cybuch, gajdy, kaik, juki, bazar, majdan, senet, dywan gibi diger isimler ve hatta na 
balyku chodzic/chodzic na czworakach, raczkowac/, baska pracuje gibi soylemler; gidyja 
(Turk.fars. gidi ‘nicpon’)/, kaleka (Tiirk. kalyk 'ulomny, maj^cy defekt') /, kurdesz (Tiirk. 
kardasz ‘brat’) gibi zaaf belirten lakaplar Tiirk9eden Leh diline girmi§tir. 

Diger tarafitan Leh dilinin Tatar diliyle ileti§iminin yogunla§masi sonucu horda, 
czambul, jasydzianet, ulan, czajka, krymka, murza gibi Kip9ak Tiirklerinin dil grubundan olan 
Kirim Tatar diyalektiginden 90k kelime Leh9e’ye ge9mi§tir. 

Bir 90k durumda Leh9e’ye ge9en kelimeler degi§ikliklere ve bozulmalara 
ugrami§lardir. Dolama / < dolaman /, saja / < sajan / omeklerinde goriildiigii gibi bazen 
kelimenin sonunda bulunan iinsiizler yok olmu§; czuhaj (Tiirk. czuha) / gidyja (Tiirk. gidi) 
omeklerinde ise tam tersine kelimelere iinlii ve iinsiiz harfler eklenmi§tir. 

Tiirk9eden direk ge9i§lerin yamnda Fransizca, Italyanca ve Almanca gibi dillerden 
dolayli olarak Leh diline TMaje kelimelerin girdigi de olmu§tur. Bu durum adi ge9en 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konuli 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 227-228 




228 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



dillerden oryantal konulu eserlerin 18. yy. ’da Lelujeye sevrilmesiyle ortaya gikmi^tir. O 
zamanda Tiirk9enin tiilbent kelimesinden tiiremi§ olan tulbent, tulip kelimesi turban’a 
9evrilmi§, tiirk. sumapa, arap. zurafa, Turk, szerbet, sipahi gibi kelimelerse Leh9eye 
‘samapa’, ‘zyrafa', 'sorbet' ve frans. 'spahian' olarak 9evrilmi§lerdir. 

Bugiine kadar Polonya’da TihJo^eden ge9en (Arap9a ve Fars9a dahil) kelimelerin 
kronolojisine ve adedine dair bir ara§trrma yapilmami§tir. Leh dilinde ilk Trudge kokenli 
kelimeleri etimolojik olarak ara§tirma denemeleri ve dogu kokenli kelimeleri diizenlenme 
giri§imleri 19. yy.’da yapilmi§trr. Ancak Polonyali oryantalist Franciszek. . . 1960 yilmda 
basilmi§ olan ‘Thesa.... linguarum onentalium, turcicae, arabicae, persicae’ sozliigiinde 
bir9ok TMaje kelimenin Latince, Almanca, Fransizca ve Italyanca kanpligimn yamnda Leh 
dili tarafmdan odiin9 almmi§ kelimelerin o zaman kullamlan Leh9e’deki anlamlanm da 
vermektedir: omegin Tiirk9e 9aprak kelimesi Leh9edeki ‘9aprak’ kelimesine, tabulga kelimesi 
ise Leh9e ‘tawula’ kelimesine denk gelmektedir. 

Papaz Adam Czartoryski 1828 yilmda ‘Ossolinskich Slowniczek’ Bilim Dergisinde 
dogu dillerinden Leh konu§ma diline ge9en kelimeleri yaymlami§tir. Bu aym zamanda Trudge 
kokenli kelimelerin bir araya toplandigi ilk 9ali§ma olmu§tur. Wilenski ve Petersburg 
Universitesi Arap ve Tiirk dili profesorii Antoni Muchlinski’nin sozliigii bu konuda yapilan en 
ciddi 9ah§ma olarak kabul edilmektedir. Bu sozliikten daha sonra S.B. Linde ve A. Bruckner 
gibi isimler yararlanmi§lardir. Bu ikili tarafmdan hazirlanan sozliikler ve Karlowicza- 
Kryhskiego-Niedzwieckiego sozliigii 90k sayida dogu kokenli kelime i9ermektedirler. Leh 
dilindeki dogu kokenli kelimeler hakkmda modem metodolojiye ve 90k daha geni§ alanda 
kar§ila§tirmaya dayanan geni§ tabanli ara§tirmalar iki diinya sava§i arasi yirmi yillik zamanda 
ba§lami§ ve II Diinya Sava§i’ndan sonra da devam etmi§tir. Edebi metinlerin ve diger 
9ali§malann yeni filolojik esaslara dayanarak hazirlanmasi da bu doneme rastlamaktadrr. 
Etimolojik 9ah§malara Leh dili uzmanlarmm yamnda Tadeusz Kowalski, Ananiasz 
Zajcjczkowski ve Jan Rejchman gibi Tiirk dili uzmanlan da katilmi§lardir. A. 
Zaj^czkowski’nin ‘Leh dili kelime hazinesi tarihi ara§trrmalan’ adh eserinde kamtladigi 
iizere, A. Bruckner tarafmdan verilen Tiirk9e kokenli kelimeler etimolojisi dogruluktan 
uzaktir. Editoryal gmp 9ah§malarma oryantalistlerin de katildigi Yabanci Kelimeler Sozliigii, 
Eski Leh Dili Sozliigii gibi sonraki 9ah§malarda ise Tiirk9e kokenli kelimeler etimolojisi 
genelde diizgiindiir. Ancak bunlar dogu kokenli kelimelerin tam kaydim i9ermemektedir. 
Yakm zamanda ger9ekle§tirilen ve 16-17. yy. edebi ve bilimsel metinlerinin taranmasma 
dayanan 9ali§malar, yabanci kokenli kelimelerin kullamm sikligi ve adetleri hakkmda ilgin9 
sonu9lar dogurmaktadir. 

Kaynak9a 

Bruckner, A. Slownik etymologiczny j9zyka polskiego, Krakow 1927. 

Karlowicz, J., Krynski, A., Niedzwiedzki, W. (1900-1935). Slownik, j9zyka polskiego, 
Warszawa 

Kowalski, T. (1935). Slowniczek nazw tkanin wschodnich, w: T. Mankowski, Sztuka islamu 
w Polsce w XVII i XVIII w., Krakow. 

Linde, S.B. (1854). Slownik j9zyka polskiego, Lwow. 

Reychman, J. “J9zyk Polski” nr 5, 1953, nr 3, 1954, nr 3, 1959, nr 3, 1965, “Poradnik 
J9zykowy” nr 3, 1960. 

Wroclaw 1953; artykuly w “Poradniku J9zykowym” z.l, 1936/1937, z.4, 1937/1938. 
Zaj^czkowski, A. Studia oijantalistyczne z dziejow slownictwa polskiego, 




TURK TABAKASI GURCU Kisi ADLARI HAZiNESiNDE 



Marika CIKIA 

Yabanci dillerden ozel adlann almmasi kiiltiir etkile§imin bir yansimasidir. 
Bildirimizde Giircii ozel adlari alamnda yiizyillar boyunca Turk kavimlerinden ge9en isimler 
bulunmaktadir. 

Eskiden beri ki§i adlari bilim diinyasinda ilgi 9ekmektedir. Korunmasi gereken tarihi ve 
kiiltiirel degerleri; yer adlan da kapsayacak §ekilde geni§letilmesi talepleri 90k yerinde bir 
oneridir. Sosyal bilimler ve oncelikle dil bilimin fevkalade onemli inceleme konulanndan biri 
olan ki§i adlarma kar§i da aym yakla§im gosterilmelidir. Bir dilde ozel adlar iizerinde duran, 
yapilarma gore onlan koken bilimi, tarihi geli§imi ve tiirlii dil-kiiltiir meseleleri a9isindan 
inceleyen ad bilimi lengiiistik biinyesinde bagimsiz bir dilbilimsel disiplin haline geldi. 

Ki§i adlarimn 90gu 90k eski 9aglardan giiniimiize gelmi§ bulunup hemen her isim ortaya 
9iktigi yer ve zamana ait bilgiler i9ermektedir. 

Milletler, iilkeler, devletler birbirinden soyutlanarak degil birbiriyle temas halinde olup 
geli§irler. Halklar arasmdaki temaslar ise kar§ihkh bag etkile§im anlamma gelir ve boylelikle, 
kiiftiirlerinin zenginle§tirilip yiikselmesi ba§ka kiiltiir diinyasma giri§ini saglar. 

Ba§ka dillerden sozciiklerin ahp kullamlmasi her geli§mi§ dil i9in ge9erli olan dogal bir 
siire9tir. Ozgii adlarda yamsira yabanci ozel isimler de mevcuttur. Ki§i adlari topluluklann 
sosyal, kiilturel ve siyasi ya§amlannda degi§iklere canli §ekilde tepki gosteren soz dagarcigmm 
bir par9asidir, devamli degi§ip geli§mekte ve en onemlisi, varligi boyunca kom§u ve uzakta olan 
halklardan aldigi isimleri benimsemektedir. 

Kartvel milletinin tarihini olu§turan Giircii, Svan, Laz ve Megrellerdirler. Bugiinkii 
Lazlarm adlan tamamen Tiirkle§tirildiginden giiniimiize kadar asil varliklanm koruyabilenler 
hakkmda da 90k az bilgiye sahibiz. Bu yiizden onlan ele almiyoruz. Ad hazinelerinde milli ve 
Hristiyan adlari yamnda Fars, Arap, Tiirk kokenli isimler olduk9a fazladir. Ozel adlar, bu isimleri 
ta§iyanlann isteklerini goz online almadan toplumun kiiltiir ve sosyal ya§ammi yansitir. Onlann 
ozel isim biinyesi diger milletlerinde oldugu gibi almtilara a9ik olmasi nedeniyle siirekli 
geni§leyip geli§mektedir. Ozel adlann sistematik bir bi9imde ara§tmp incelenmesi, ad 
hazinesiyle ilgili integral geli§meleri ve daha da onemlisi degi§ik milletlerin tarih ve kultiirlerinin 
yeni boyutlanm ortaya konulmasma imkan verir. Bu ama9 bugiine degin giincelligini 
yitirmemi§tir. Dolayisiyla Kartvel ki§i adlan malzemelerin ara§tmlmasi, toplayip kapsamli bir 
bi9imde incelenmesi aktiiel bir sorundur. 

Tiirk kavimlerinden alinan ve Kartvel ki§i ad ve soyadlarmm govdelerinde tesbit edilmi§ 
kelimeler ogrenilmesinin temel kaynagi 11 - 20 . yy. arasmdaki Giircii yazili kaynaklandir. Bununla 
birlikte El yazmalan enstitiisii (bugiin, El Yazmalan Milli Merkezi) ve Giircistan devlet tarihi 
merkez ar§ivinde saklanan eski beige koleksiyonlarmm ki§i adlar listeleri, istatistik tasvirleri, 
kilise kayitlan, Giircistan (1595 y.) ve Tiflis (1728 y.) vilayetler defterleri, Soy aga9 cetvelleri, 
sinot ve dogum kiitiikleri, S.S.C. Birligi Giircistan Cumhuriyeti vatanda§lik durum kayit tutanak 
defterleri, ki§i adlan sozliikleri, onomastik incelemeleri ve son 30 yil i9indeki siireli yaymlardan 
yararlamlmi§trr. Ozel isimlere aym zamanda adli ve tarihi-etnolojik kaynaklarda da rastliyoruz. 

Yiizyillar boyunca Tiirk dili konu§an halklar la yakm politik ve ekonomik (9ogunlukla 
Tiirkler tarafmdan i§gal, ilhak, vergi miikelle fiyetleri ve sulhi ) ili§kiler sonucunda, bir9ok Tiirk 
go9iinden etkilenen ve bundan dolayi Kartvel dillerine yerle§en Tiirk sozciiklerine rastliyoruz. 

Tiirk ki§i adlannm Giirciiceye ge9me ve yerle§me kaynaklan hakkmda bilgiyi, bu Tiirk ki§i 
adlanm tarihi a9idan incelemekle elde edebiliyoruz. Bu incemelerden ola§iliyor ki Tiirk ki§i 

Orhon Yazitlarinm Bui u $ d 1 120 Yd Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyd konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010, 229-234 




230 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



adlanmn Giirciiceye ge<?ip yerle§me olay bir devirde degil Tiirk boylannm birkag go 9 ii sonucunda 
ger 9 ekle§mi§tir. 

“§u§anik’in i§kence edilmesi” adli (MS 5.yy) ilk Giircii edebi eserinde Hunlardan da 
bahsedilmektedir. Tarihi kaynaklarda Kuzey Kafkasyada Hunlann egemenlik 9 aglan ve 
Sel 9 uklular da kaydedilmi§tir. Eski zamanlarda Kartli, onemli bolgesinin ismi, biitiin Giircistan'm 
anlammda kullamlirdi. “Kartli’nin ya§ami” adli (MS 11. yy) miihim bir Gurcii tarihsel kaynakta 
eski yiizyillarda Kartli’de mevcut olan alti dilden birinin Hazar Tiirk 9 esi oldugu zikredilmektedir. 
Soz edilen eserde Tiirklerin ve Giirciilerin irana kar§i beraber sava§masma dair bilgiler de 
bulunmaktadir. Ayni kaynaga gore “Tiirkler ve Giirciiler, kaleleri ve §ehirlerini Iran istilalanna 
kar§i birlikte korumaktaydilar”. Gurcii krali IV. Davit Agma§enebeli tarafmdan diizenli bir ordu 
kurmak amaciyla, Kartli’ye Kip 9 aklann getirilip yerle§tirilmesi bilinmektedir. Sel 9 uklu politik 
birle§imlerinden en uzun siire ayakta kalabilen Anadolu Sekpuklu Devletidir. 11.-13. yiizyillarda 
bu devlet Giircistan’a kom§u olup Giircistan’la yakm politik-ekonomik ve kultiirel ili§kileri 
siirdiirmii^tiir. Mogollar da Kartvel dilleri iizerine kendi izlerini birakmi§lardir. Mogol istilalan 
doneminde Tiirkliik sozciikleri 9 ogalmi§tir. Boyle bir durum ozel ad hazinesini de etkilemi§tir. 
1461 yilmda Sultan Fatih Mehmet tarafmdan Trabzon’u feth edildikten sonra Bati Giircistan 
Osmanli Devletinin kom§usu olmu§tur. Aym tarihte Osmanlilar Samtshe’nin bati kismmda da 
ortaya 9 ikmi§lar. 1578 yilmda burasi Ahaltsihe (Ahiska ) beyliginden almmi§tir ve £ildrr 
(<Giirciice / 9 rdili/ 'golge') eyaleti adi ta§iyan ayn bir siyasi birim kurulmu§tur. 1625 yilmda 
Samtshe-Saatabago Beylerbeyi Beka tarafmdan Islam dini kabul olduktan sonra, tiim bolgede 
Islam hizla yayilmi§tir. Iranlilarla Osmanlilann bu bolge i 9 in 90 k miicadeleleri olmasma ragmen, 
bu kisim 1828 yilma kadar Osmanli Imparatorlugunun bir par 9 asi olarak kalmi§tir. 

Tiirklerle olan miinasebetimiz sadece sava§lardan ibaret degildi. Bir 9 ok yiizyillar boyunca 
Azeri ve Giircii halklannm iyi kom§ulugu bunun a 9 ik bir gostergesidir. Bununla birlikte 
Giircistan’m Kuzey daglik bolgesindeki ahali Kara 9 ay, Balkar, Kumik ve Nogaylarla yakm 
kiiltiirel ve ekonomik ili§kileri siirdiirmii§tiir. 

Bu yiizden Kartveller alanmda 400’e kadar Tiirk kokenli ozel isim mevcuttur. Giircii yazili 
kaynaklarma gore 12. yiizyildan beri Anadolu-Tiirk isimlerine rastlamaktayiz. Ancak 16. 
yiizyildan itibaren bu tiir adlar olduk 9 a yaygm bulmu§tur. 17.-18. yiizyillarm istatistik verilerine 
gore Hukuk belgelerinde Azeri isimleri de bulunmaktadir. 18. yiizyildan beri Kuzey Kafkasya’da 
oturan Tiirk boylannm isimleri Svan ve diger Giircii dagli niifusunda da yer almaktadir. 

19. yiizyildan itibaren Kartvel ki§i adlan alam, Tiirk ozel isimlerine kapanmi§ haline 
gelmi§tir. Kelime odiin 9 lendigi zaman fonetik ve gramer bakimmdan farkli sistemi olan bir dil 
yabanci sozciikleri kolay kabul etmektedir. £e§itli Tiirk leh 9 elerinden ge 9 en sozciikler hemen 
benzer fonetik degi§iklikleri gostermektedir. Bu nedenle almti kelimelerin hangi dilden geldigini, 
aym zamanda hangi yolla girdigi ve onun ge 9 me tarihini tesbit etmek olduk 9 a zordur. Bu 
durumda kom§uluk ve tarihi-kiiltiirel baglar biiyiik rol oynami§tir. Kendi ses sistemine gore 
telaffuz etmesinin yamsira misafir sozciiklerinden bile yeni kelimelerini tiiretebilmektedir. Almti 
kelimenin kendine ozgii gramer kurallanna uymasmi saglamaktadir. Tiirk sozciiklerinden uygun 
Giircii bir ismi tiiretmek i 9 in kelime sonunda -a ekinin gelmesi gerekmektedir: Uzuna, £olaka, 
§i§mana gibi. Giircii soyadlannm sonuna tiiretme i§leviyle donatilmi§ -§vili, -dze, -iani, -ia, -uri 
v.b. ekler gibi govde bi 9 imlendiricisi olan soyadlanna ozgii ekler gelmektedir. 

Tiirk dillerinden gc 9 mi§ alintilar kimi zaman sadece ki§i adi olarak, kimi soyadlarm 
govdelerinde, kimi de hem ki§i hem de soyadi govdesinde rastlamlmaktadir. Bu isimlerin anlam 
simflandrrmasi ancak Tiirk kelime kokii ile simrli kalmi§tir, 9 iinkii yabanci bir dilden alman 
isimler, bu isimleri kendi dillerine odikup olan toplum i 9 in sadece basit bir hece 
kombinasyonundan ibaret olmaktadir. 




Marika CIKIA 



231 



Anlam yoniiyle soz edilen almti oz Tihfo^e isimler arasmda, ki§i adlan olarak §u kavim 
isimleri bulunuyor: Arguna^vili soyadinda argun </argun/, Bainduri < /bayindur/ (hem isim hem 
soyadi kokii olarak kullamlmaktadir), Ba§kir > /Ba§kurt/ (bu ismin varligi Svanlarla ilgili bir 
kaynakla dogrulanmaktadir), etnonim Turk §u be§ Giircii soyadmda goriiliir: Turkadze, Turki§vili, 
Turkia, Turkia§vili ve Turko§vili; Yuruk, Ozbeg, Uzbeg, Urum, Uguz < Oguz (Uguza§vili 
soyadmda), Kazah, Kacar, Kivsag < Kipsak, Kumuk, (/agatay, Uturgur v.b. 

Yer adlan ve ozel isimlerin tammlanmasmdan sonra elde edilmi§ Tiirk topoantroponimler: 
Beslan, Karakuma, Kizlar, Kirimia v.b. 

Insana ki§isel hususiyetine gore isim verme gelenegi ilk tarihi a§amasiydi. Bir ki§inin di§ 
goriinii§ii, sa9 rengi, yiiz §ekli, fiziksel eksikleri, goze 9arpan viicut ozelligi ya da ba§ka 
ozellikleri, ad haline getirilir ve takma isim veya soyisim olarak kullamlmi§tir. Giircu ozel adlar 
alamnda yiizyillar boyunca Tiirk kavimlerinden ge9en boyle isimler bulunmaktadir: Beduka < 
bediik, Ku9uka < kii9iik, §i§mana < §i§man, Gozala < giizel, Uzuna < uzun, Kara < kara, Kizila < 
kizil, (/olaka < /9olak/, Solaga < /solak/ v.b. 

Tiirk9e kelimeleri bugiin isim olarak kullamlmaz, ama Giirciilerin soyadlan kokenlerinde 
bulunmaktadir. Bu soyadlan: Ku9uka§vili, §i§mana§vili, Gozali§vili , Uzuna§vili, £oloka§vili, 
Buigli§vili < biyikli, Bumusuza§vili, Parmaksiza§vili, £irkina§vili, Qopliam < 9opli, tarali §vi li, 
Karagoza§vili, Sagira§vili, Ugurla§vili v.b. Svan-Megrel soyadlannda ozel isimlerden farkli 
olarak, sadece iki soyisim - Gelbahiani (gel bak) ve Apakiani (apak) ile ii9 Megrel soyadmda - 
Demuria (Demiir), Donguzia ve Kolbaia (Kiilp) di§mda hi9birinde Tiirk ozel isimlerin etkisi 
g6riilmemi§tir. Birka9 Giircii Yahudi soyadmda da birle§ik sozciik bulunmaktadir: Parlaga§vili 
(parlak), Top9ia§vili (top9u), Burnusuza^vili (bumusuz), Parmaksiza§vili (parmaksiz) v.b. 

Tiirk adlan incelenirken ister almti, ister oz zanaat terimlerine yalmz soyadlarda rastlanz. 
Bilindigi iizere Tiirkler meslek belirten isimleri oz adlan olarak kullanmaz. Kartvel alamnda ise - 
Cl ekiyle tiiretilmi§ zanaat9ilik terimleri ki§i adlan fonksiyonlu isim ve soyadlan koklerinde 
bulunmaktadir: Arabaci, At9i, Arh9ia < ark9i (Arh9ia§vili soyadmda), Balci, Dilenci, Demirci, 
Kapici, Kavuk9u (Kauh9i§vili soyadmda), Kazanci§vili, Komurci§vili, Kuluh9i§vili < kulhdopu, 
Kurk9i§vili, Ok9u, Papak9i§vili, Sopaci, Top9i§vili, Ularci§vili (<yularci) v.b. 

Islam antroponim sisteminin tersine, Tiirklerde eskiden beri bazi Tiirk kokenli ozel isimler 
daha karizmatik goriilmii^tiir. Koruyucu isimler, en derin dilekleri, duygulan dile getiren fiillerce 
temsil edilmi§tir: £ok beklenmi§ (birka9 kiz 9ocugundan sonra) dogan erkek 9ocuga Geldia < 
geldi; yeni dogan erkek 9oeugunun korkusuz olmasi i9in ona tlm a z < yilmaz, Korkmaza < 
korkmaz, Urkmaza < iirkmez; daha fazla 9oeuga sahip olmak i9in yeni dogan 9ocuga Tekturmaz 

< tek durmaz; yeni dogan 9oeugun uzun omiirlii olmasi i9in ona Durmi§ < durmu§, Dursun < 
dursun, Kosun < kosun, Satilmi§a < satilmi§; 9ocugun onurlu bir ya§am siirmesi i9in ona Utanmaz 

< utanmaz; Azrail'den korunmasi i9in de Elberdi < el berdi, Begverdi < beg verdi, Colbordi < col 
(yol) buldu v.b. derler. Tiirk dillerinden girmi§ olan ozel isimlerin yamnda fiil ve orta9lar da 
olduk9a fazladir. (^ogu hallerde -dVli ge9mi§ zaman 3. §ahis ekleri kullamliyor (Berdia, Elberdi, 
Geldi/ /Keldi,Girdi, Dondii v.b.). Ozel isimler olarak emir kipi (gel bak - Svan soyadi olan - 
Gelbahiani'nin govdesinde bulunmaktadir, Dursun, Kosun, Brrak), olumlu ve olumsuz sifat-fiilli 
§ekiller (Vermi§, Girmi§, Durmu§/Durmi§idze soyadmda/, Egmi§/Egmi§a§vili soyadmda/, Bilmi§, 
Satilmi§;. Dogmaz, Donmez, Batrrmaz, Utanmaz). (/ocuklarinin ya§amasi, hayatta kalmasi i9in 
onlara anlamca bu duruma miinasip isim verenler, adlarm biiyiik etki gostererek 9ocugun 
ya§amasmi saglayacagma inamrlardi. Bu yiizden, "ya§amak, hayatta kalmak" anlamma gelen 
fiillerden bol ki§i adlarmi tiiretmi§lerdir: Durmu§, Vermi§, Bilmi§, Dolmu§ (tamam olmak 
anlammda) v.b. Ki§i adlannm bu kategorisine, saglamlik kavramiyla ilgili bazi nesne veya madde 
adlanm da katabiliriz. Mesela, Temir, 9ocuklann ya§amasi amaciyla da konulan Kaya ismi v.b. 
9oeugun uzun ya§amasi dilegiyle konulmu§ adlar, Tiirk inan9 diinyasmda onemli bir yer tutan 




232 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



"kotii ruhlar" kavramla ilgili olup, Islam dinini de etkisiyle bu kavramm yerini "oliim melegi" 
(Azrail) almi§ti. 

Kotii ruhlarm ana babamn yeni dogan 9ocugu sevmedigini, oliimiiniin onlara iiziintii 
vermeyecegi inancim uyandirmak i9in 9ocuga verilen 9irkin adlar da Turk ki§i adlan 
sistematiginde ilgi 9ekici bir kategori olu§turmaktadir. Bu konuya Sagir adim omek olarak 
verebiliriz (Giircii soyadi Sagira§vili govdesinde). 

Kotii ruhlan §a§rrtan veya onlardan kudretli hayvanlann adlan, bunlarla siki ili§kileri 
gosteren adlar da koruyucu/ya§atici adlar olarak dii§iiniilebilir. Bunlann bir boliimii belki totem 
kokenlidir. Ozel isim olarak kullamlan hayvan isimlerin degi§en tabulann sonucudur. £ocuklann 
oliim meleklerinin §errinden korunmasi amaciyla, "domuz" gibi bazi hayvan isimlerinin ozel isim 
olarak kullamlmasi, Tiirkler tarafmdan daha karizmatik goriilmii^tiir. Belli zooforik isimler 
olduk9a yaygm: Aslan, kaplan (bu isimlerin uzun zaman once ozel ad olarak kullamlmaya 
ba§lanmi§tir) gibi. Kaplan kelimesi hakkmda §unu soyleyebiliriz: Ya bu soz burada oldugu gibi 
gii9lii hayvan anlammda kullanilir, ya da 12 Hayvanli Tiirk takvimine gore dogum yilimn adi 
kaplan oldugundan da kullamlmi§ olabilir. Gii9, cesaret ve yirticiligin timsali olarak goriilen bu 
hayvanlann adlanyla amlmak gelenegini de "yigitlik dilegiyle" ilgili olarak anlamak gerekir. Avci 
ve sava§9i bir milletin yoneli§lerinin ba§ka tiirlii olmasi dii§iiniilmez. Aynca ko9, arslan gibi bazi 
hayvan adlannm zamanla "yigit" anlamma geli§i de bu gorii^iimiize dayanak saglar. Giircii 
dilinde Aslanbeg ve Kaplanbeg isimlerinin varligi bu ger9egin kamtidir. Giircii dilinde isim ve 
soyadi olarak kullamlan bu isimler daha sonra Giircii dilinin tiireme kuralma uygun olarak 
degi§ime ugrami§tir: Aslanadze, Aslana§vili, Aslanika§vili, Aslani§vili; Kaplanidze, Kaplani§vili, 
Ko9ia§vili, Ko9i§vili soyadlannda oldugu gibi. 

Teoforik isimleri de "ya§atacak adlar" i9inde verdik: Hudaverdi, Allahverdi, Tagnverdi 
soyadlarm: Hudaverda§vili, Alaverda§vili, Tagnverda§vili koklerindeydi. 

Gorkemli adlar kategorisinde yer alan adlann 90gu unvan ve riitbeler veya onlarla ilgili 
sozlerdir. Riitbe, makam ve sosyal statii terimlerinin ozel isimler veya birle§ik isimlerin 
par9alanna donii^tiiriilmesi, Orta Dogu halklannm ki§i adlar sistemlerinin belirleyici bir 
ozelligidir. Sultan tarafmdan heniiz ku9iik ya§ta olan §ehzadelerine vasi ve miirebbi sifatiyla 
se9ilen beylere veya makami yukselmi§ kumandanlara verilen "atabeg" unvam ki§i adi olarak 
kullanilir ve soyadi govdelerinde de rastlanmz - Atabega§vili, Atabegis§vili. Eski TMo^eden 
bugiine degin gelen "beg" ve "aga" unvanlan, ku9iik devletin ba§kam, ileri gelen, sozii niifuzlu, 
zengin ki§i demektir ve §u Giircii ki§i adlan ve soyadlannda goriiliir: Bega, Begi, Begia, Bcglar, 
Bego, Begua, Begiim, Begverdi, Begabega§vili, Begaia, Bega§vili, Begadze, Begverdi§vili, 
Begia§vili, Begia§vili, Begiauri, Beglori§vili, Beglika§vili, Begumi§vili v.b. Agabeg, Agaverda, 
K'utluaga, Agasjvili v.b. 

Ger9ek "go9ebe" kelimesi, 90k eski sosyal bir terim olan - yabgu, Giircii soyadi olan 
Cibga§vili'nin temelini olu§turmaktadir. Giircii tarihi kaynaklannda bu unvan, Hazarlann 
Kafkasya'daki istilalanyla ili§kilidir. 

§u isimler, mutluluk ve ba§anli bir hayat tarzi dileyen adlar grubundadrr: Korkmaz, 
Urkmez, Devalmaz, Ugurlu, Deli, iyi karakter ozellikleri dileyen adlardan olmali, ama cesur 
anlammda. 

Giirciiceye girmi§ Tiirk ozel isimler, degi§ik mikroalanlara boliinmii§tiir. Viicut 
uzuvlarmdan tiiremi§ (yani somatik) isimler: Ba§ia < ba§, Gozia < goz, Gonglia < gonlii; gok 
cisimlerinden tiiremi§ isimler: Aiguni < ay giin, Ildiz < yildiz; bazi nesnelerden tiiremi§ isimler: 
Kili9a < kili9; akrabalik isimlerinden tiiremi§ adlar: Anakiz < ana kiz, Iene < yenge, Ogli < oglu, 
Karda§ < karde§; metal isimler: Altuna, Cumu§a < giimii§, Temiir. Bu cins isimleri, Tiirk ad 




Marika CIKIA 



233 



hazinesinde yiizyillarca kullamlmi§tir. Bazi adlar ise e§ya isimleridir: Alacuk < alacik, Bairaga < 
bayrak, Balta, Topa < top (Topadze soyadmda), £omak (£omahidze soyadmda). 

Biitiin Tiirk kavimlerinde genellikle kiz 9ocugun dogumu §efkat duygulan uyandirmakla 
birlikte oglan dogumundan daha az istenmektedir. Bu egilim, ozellikle ataerkil ve sava^i 
toplumlann deger yargilarma uygun dii§er. Giircistan'm Miisliimanhgi kabul eden bolgelerinde de 
oglan kelimesine ad olarak rastladik. 

Giirciiler kizlarma Tiirk isimleri vermeye yatkm degildiler. Yalmz meselenin bu yamni 
ara§tmrken o zamanlann niifus kayitlanna kiz 9ocuklarin ge9irilmedigi hususu goz online 
alinmalidir. Fakat, belli istisnalar da yok degildir. "Han" unvani bulunan Burduhan, Karahan, 
Tatlahan, Uluhan gibi birle§ik isimler bu tiirdendir. V.V. Radloff, Tiirkler tarafmdan "han" 
sozciigii ile biten birle§ik isimlerin yillannda kullamldigimn altim 9izmi§tir. Bir9ok Giircii isim 
biinyesinde mezkur unvani taspmaktadir. Svanlann adlarda yiizden fazla "han" sozciigii ile biten 
bayan ismi bulunmaktadir. Bu isimlerin bir kismi Semitik, Iran ya da bilinmeyen ba§ka 
kaynaklardandir. 

Tiirk9e kokii bulunan soyadlan ve isimlerin biiyiik kismi kaybolmu§tur. Kalmi§tir: 
Aidogmi§a§vili, Aladagi§vili, Baisogula§vili, Begverdi§vili, Vermi§a§vili, Dursuna§vili (bugiin 
ise Dursunidze soyadma rastlamaktayiz), Kirkizula§vili (kirk kizil), Kutluagas§vili, 
Kutlibega§vili, Kerkezli§vili (kor gozlii), Tangrikula§vili, Tilkia§vili, Urdubega§vili v.b. 

20. asrm ikinci yansmdan beri III. bin yilm engine dek Giirciiler Tiirk isimlerinden 
9oeuklanm sadece Temur, Tengiz, Elguca, Hatuna ve Aslan’la adlandmrlar. 



Kaynak9a 

Aysan, A., Tuncay, S. (1993). ‘Tiirkiye’de Kadm- Erkek Adlan Sozliigii’, Ankara. 

EacKaKOB, A.H. (1979) ‘ PyccKnc (jiaMHJiHH TiopKCKoro npoHcxoacAenna’, MocKBa. 

Caferoglu, A. (1958) ‘Azerbaycan antroponimisine dair notlar’, in: Tiirk Dili ve Edebiyat Dergi. 

Caferoglu, A. (1959)‘Dede Korkut hikayelerinin antroponim yapisi’, m:TiirkDili Ara§tirmalari 
Yilligi Belleten. 

Cardiner, A. A. (1954). ‘ The theory of proper names’, London. 

Celal, A. (1929)‘Yeni harfler iizerine tertip olunmu§ Tiirk isimleri’, Istanbul. 

Cikia, M. (2002). ‘Giircistan Vilayeti’nin mufassal defterinde (1595) kullamlan oz Tiirkce 
adlar’, in: XIII. Tiirk Tarih Kongresine Sunulan Bildiriler, Ankara, 185-189. 

Cikia, M. (2004). ‘Tiirk asilli isimler yapilan Giircii ozel ad hazinesinde’, in: V. Uluslararasi 
Tiirk Dili Kurultayi Bildirileri , Ankara, 597-610. 

Cikia, M. (2007). ‘Tiirk Ozel Adlan’, in: I. Uluslararasi Tiirk Diinyasi Kiiltiir Kurultayi, 
Izmir, 

Cikia, M. (2009). ‘Tiirk Kiiltiir Etkisi Olarak Ozel Adlann Almmasi’, in: 6. Uluslararasi Tiirk 
Kiiltiirii Kongresi Bildirileri, Ciltll, Ankara, 653-662. 

£alik, M. K. (1990). ‘Tiirk ad ve soyadi Sozliigii’, Be§ikta§. 

Erol, A. (1992). ‘§arkilarla, §i irlcrlc, Tiirkiilerle ve Tarihi Omeklerle Adlanmiz’, Ankara. 

Erol, A. (1999). ‘Adlanmiz’, Istanbul, Tiirk kiiltiirii Vakfi. 

Gen9osman, K. Z. (1975). ‘Tiirk isimleri Sozliigii’: istanbul. 

ropAJieBCKHH, B.A. (1968). ‘K jihhhoh oHOMacTHice ocMaimpB ’ , H36pauHbie commemiH, t. IV, 
MocKBa. 

Fleischer, W. (1968). ‘ Die deutschen Personennamen’, Berlin. 




234 3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Frits, S. (1984). ‘Schichten der ossetischen Onomastik’, in: Indo-Germanische Seminar, Berlin- 
Dahlem. 

Hinz, V. (1952). ‘Zwei Steuerbefreiungs-Urkunden’, in: Documenta Islamica Inedita, Berlin,. 

Kafesoglu, I. (1958). ‘Sel9uklerin ogullan ve torunlan’, in: Turkiyet mecmuasi, III. 

Kudu, §. (1972). ‘ Trudge Kadm ve erkek adlan’, Ankara. 

MamattnjeB, T.M. (1990). 3ara<J>ra3HjaHbiH A39p6ajuaH TonoHHMjiapH, EaKbi 

Millettiirkischer Wortschatz (1928), nach Mahmud al Ka§garis Divan Lugat at Tiirk, bearbeitet 
von C. Brockelmann, Budape§t-Leipzig. 

Pritsak, O. (1952). ‘ Stammesnamen und Titulaturen der altaischen Volker’, in \Ural-Altaischen 
Jahrbiicher, Bd. 24, n. 1-2. 

PaAJioB, B.B. (1888-1911). ‘Om>iT cnoBapa tiopkckhx Hapeunii ’, T.I-IV, CaHKT-IIeTepbypr. 

PaAUOB, B.B. (1881). ‘TnTyjibi h HMeHa yiirypcKHX xaHOB ’ , in: 3anucm Bocmomiozo omdenenun 
PyccKozo apxeojiozmecKozo odufecmea, N°5. 

Rasony, L. (1962). ‘Der Frauenname bei der Turkvolkem’, in: Ural-Altaische Jahrbiicher, 
XXXIV, 3-4. 




ORHUN YAZITLARI-TURKiYE TURK^ESi iLi§KlSiNDE SES AKISI 

M. Volkan CO§KUN 

“Aki§” kavrami, dil i?in ele almdigmda, dilin belirlenen bi?imde, kurallanna ve dogasma 
uygun olarak geli§me siirecini; “ses aki§i” kavrami, dildeki seslerin zaman i?inde dil-toplum- 
tabiat ili§kisinin belirledigi kurallar dogrultusunda degi§me ve geli§mesini ifade eder. Daha geni§ 
bir ifadeyle, dilin ilk olu§um doneminde bir araya gelerek kelimeleri olu§turan sesler, zaman 
i?inde uzak ve yakm 9evre etkileriyle degi§iklige ugrarlar. Seslerin degi§iklige ugramasmi 
saglayan unsurlar, yerle§im bolgelerinin tabiat ozellikleri ve olaylan, toplumdaki 19 kultiir 
degi§imleri, olu§umlan ve di§ kiiltiirlerin etkileridir. insan ve toplum fizyolojisi, psikolojisi; tabiat 
ozellikleri ve olaylan, i9 ve di§ kiiltiir unsurlanyla 90k yonlii etkile§ime girerek seslerin aki§ 
siirecinde etkili olurlar. 

Dil bilin9li ve dil farkmdaligi olan toplumlarda, seslerin aki§ siireci, dilde estetikle§meyi de 
beraberinde getirir. Bu toplumlarda sozlii ve yazili edebi iiriinlerin fazlaligi, dikkati 9eker. Edebi 
iiriinlerin olu§masma katki saglayan, bilin9lilik ve farkmdaliktrr. Bilin9lilik ve farkmdalik 
olmadan dilde aki§ saglanamaz; boyle toplumlarm dilleri, seslerin birliktelik ve degi§kenlik 
sistemleri bakimmdan asirlar once nasilsa, giiniimuzde de aymdir. 

^ali§mamizda ana ba§vuru kaynaklanmiz, Koktiirk ve Uygur donemlerini kapsayan Eski 
Turk9e ve giinumuz Tiirkiye Turk9esi’dir. Ara9lanmiz, art ve e§ zamanli bir yakla§imla tespit 
ettigimiz fonetik verilerdir. Amacimiz, bildirimizde sundugumuz ara§tirma uriinleriyle, Turk 
milletindeki dil bilin9liligi ve farkmdaligm zaman i9inde en ust seviyeye 9iktigmi ortaya 
koymaktir. 

Ses aki§mi takip edebilmek ve degerlendirebilmek i9in, once konuyla ilgili fonetik verilerin 
tespit edilmesi gerekir. Konu 90k kapsamli oldugu i9in, 9ali§mamizda sadece iinsiiz aki§i uzerinde 
durulacaktir. 

Unsiizlerle ilgili fonetik verileri 4 ana ba§lik altmda degerlendirmek yerinde olacaktir. 
Bunlan, Ton, Bogumlanma Noktasi, Ses ve Hava Yolu Bakimmdan Unsiizler ba§liklan altmda 
toplamak mumkiindur. Dildeki ses degi§iklikleri, estetik kazammlar yoniiyle degerlendirilmelidir; 
bu yonden bakildigmda, iki ana ba§ligm on plana 9iktigmi gorebiliriz. Bunlar, “Ton Bakimmdan 
Unsiizler” ve “Ses yolu Bakimmdan Unsiizler”dir. Seslerin aralikli dikey olu§um yelpazelerinde 
yer aldiklan i9in bogumlanma noktalan, ses yolunda olu§an darlik-geni§liklerin 
belirleyicileridirler. Hava yolu bakimmdan degerlendirildiginde, burun yolunda olu§an iinsiizler 
akici ve tonlu olduklan i9in, bu iinsuzleri de agiz iinsuzleri gibi “ton bakimmdan unsiizler” ba§ligi 
altmda degerlendirmek yerinde olacaktir. O halde iinsiizlerin ses aki§mi degerlendirmede, onlann 
niteliklerini yansitici dort ana ba§liktan sadece “Ton Bakimmdan Unsiizler” ve “Ses Yolu 
Bakimmdan Unsiizler” olmak iizere iki ana ba§lik altmda toplanan verilerden faydalanmak yeterli 
olacaktir. 

Ton bakimmdan iinsiizler, melodili ve melodisiz; ses yolu bakimmdan iinsiizler akici, sizici 
ve patlayici olarak smiflandinlir. Melodisiz iinsiizlerin 9ikardigi sesleri, aperiyodik dalgalar 
yaydiklan i9in davulun, trampetin, zilin 9ikardigi seslere; melodili iinsiizlerin 9ikardigi sesleri, 
periyodik dalgalar yaydiklan i9in, kaval, fliit, klamet gibi iiflemeli, gitar, saz gibi telli 9algilann 
9ikardiklan seslere benzetebiliriz. Yiiz ki§ilik bir orkestrada seslendirilecek papaya gore 10 ile 20 
arasmda davul, zil, trampet gibi vurmali 9algilar bulunabilir. Bunlarm a§m sayida olmasi, 
dinleyenlerin kulagmda kakafoni, dolayisiyla rahatsizliklar yaratir. Geli§mi§ dillerdeki 
kelimelerde melodik-melodik olmayan iinsiizlerin oram, tipki bir orkestradaki gibi dengelidir. 
Konunun daha iyi anla§ilabilmesi i9in, bir kelimeden yola 9ikarak Eski Tiirk9eyle Tiirkiye 
Tiirk9esini kar§ila§tirmak yerinde olacaktir. Eski Tiirk9e boltukinta kelimesinin Tiirkiye 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 235-237 




236 



3. Uluslararasi Turkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Tiirkgesindeki geli§mi§ kar§iligi oldugunda §eklindedir. Bunu iinlii sayismda degi§iklik olmadigi 
igin, iinsiizlcr agismdan degerlendirdigimizde, 2 periyodik-1 yan periyodik-3 aperiyodiklik 
yapidan iig periyodik-iki yan periyodiklik bir yapiya gegi§ oldugunu tespit edebiliriz (2 P-1 YP-3 
AP > 2 YP-3 P). Bu durum Tiirk9enin fonetik a9idan 90k miikemmel a§amalar gegirdigini 
gosterir. ET’deki 1 yan periyodik (yan ahenkli) ses dii§mii§; 1 aperiyodik (ahenksiz) ses, 
periyodik (ahenkli) sese, 2 aperiyodik (ahenksiz) ses, 2 yan periyodik (yan ahenkli) sese 
d6nii§mii§tiir. Ba§ka bir hesapla i9inde % 35 oramnda davul gibi vurmali 9algi bulunan bir 
orkestradan i9inde % 11 oramnda vurmali 9algi bulunan bir orkestraya gegi§ saglanmi§tir. Bu 
oran estetikle§me a9ismdan 90k yiiksek bir orandir. Davul gibi vurmali 9algi sesleri, aperiyodik 
dalgalardan olu§maktadir. Dildeki tonsuz seslerin dalgalan, vurmali 9algilann yaydigi seslerin 
dalgalan gibi diizensiz dalgalardir. Bir dilde tonsuz seslerin kullamm oram arttik9a, o dildeki 
ahenk azalrr. Tiirk9e, 90k giizel i§lenerek estetikle§tirilmi§tir. Bu, hem dil ve edebiyat hem de 
miizik kultiirii a9ismdan degerlendirildiginde 90k biiyiik bir geli§medir. 

£ali§mamizda Eski Turk Yazitlan, ses degerleri bakimmdan incelenmi§ ve giiniimiiz ses 
degerleriyle kar§ila§tinlmi§trr. Eski Tiirk Yazitlanndan giiniimuze olan ses aki§im 6 ana ba§lik 
altmda toplamak miimkiindiir. Bunlar, sifirla§ma (0), akicila§ma (A), tonlu-sizicila§ma (TnS), 
tonlu-patlayicila§ma (TnP), tonsuz-sizicila§ma (TzS), tonsuz-patlayicila§ma (TzP) olarak 
ba^l 1 klandiri labi 1 ir. Sifirla$ma, hece ba§mda ve hece sonunda olmaktadir. Hece/kelime sonu 
sifirla§ma, A (ertim), TnS (suv), TzS (-sar) ve TnP’larm (atlig, kullug, ulug, elig); hece ba§i 
sifirla§ma, TnP (bulga-, em gek, il gerii, kazgan-, yal ga-, yig/rmi, edgw)Tann dii§mesi ve TzP 
(-ay key kagan ka, kim ke, kbX.ke, otuz ka, ta§ka, Tiipufe, yer ke, yil ka, yiiz ke, kulkak)Tann dii§mesi, 
kelime ba§i sifirla§ma TnP’nm du§mesi (bol-), §eklinde gergekle^mektedir. Hece ba§i 
sifirla§malarda on kom§u hece sonu iinsiizle, nadiren iinluyle bitmektedir. Hece sonu akici 
sifirla§masmin (erti, ertim) olabilmesi igin, unsiizle ba§layan arka hecenin bulunmasi §arttir. 
Akicilasma, TnP ve TnP ara donemli TzP’lann akicila§malan §eklinde olmaktadir. Akicila§ma, 
iki iinlii arasi (udi-, yadag, boguz, igag, kagan, oguz, yagiz, adak, / ara donemli eksiz b uka veya 
ekli az uki, buyr uki, olurtwArmda, yigirm ike, subka, n eke) ve hece/kelime sonunda [adgir, kud.ruk, 
beg, bod, yig, kod-, tod-, yig-, ki§i+g(yi), ba§lig+ig(yi), illig+ig(yi), tizlig+ig(yi), kagan+ig(i), 
kar+ig(i), katun+ug(u), bardig(n), oltiig(n)] gergekle^mektedir. Tonlu-sizicila§ma, TnP’lann ve 
ters yonde akicimn kelime sonunda tonlu-sizicda§masiyla (yay > yaz) olmaktadir. Tonlu 
sizicila§ma, hece/kelime ba§i (bir-, bar-, yalbar) ve hece/kelime sonunda (ab, eb, sab-, seb-) 
gergekle^mektedir. Bir kelimede, ba§taki sifir, yerini tonlu siziciya birakmaktadir (ur- > vur-). 
Tonlu patlayicila§ma, TzPTarm ve ters yonde akicimn kelime ba§inda tonlu-patlayicda§masi 
(men, min-, ming, munguk) §eklinde olmaktadir. Tonlu patlayicila§ma, iki iinlii arasmda (yiti, 
oguk), hece/kelime ba§i (yiltuz, kiintiiz, Kirkiz, bunga, kege, kel-, kiyik, kok, kor-, kiig, kiimii§, 
tag, teg-, telin-, tmg-, ti-, tir-, tirig, tog-, toki-, tokuz, ton, tonguz, tort, tur-, tuy-, tiirt-, tiiz / kol.te, 
kiinte, kongiilte, ilte, yolta, birdim, bil.ti, bintim, bul.tum, katiltim, kel.ti, korti, olurtim, siirti, 
tiril.ti) iinsiiz benze§mesinin saglandigi kuzte ve iki §ekilli olan yirte/yirde, admltim/admldim, 
azti/azdi (Unsiiz benze§mesi saglanmi§.), bolti/boldi, kal.ti/kaldi, kazgantim/kazgandim, 
kil.tim/kildim, kirti/kirdim, olti/oldii) olmaktadir. Tonsuz sizicila$ma, kelime ba§i TnP’nm 
(katun) ve ters yonde ara donemli hece sonu tonlu patlayicmm tonsuz sizicila§masi (obke) (Bu 
degi§mede kelimenin anlam yoniiniin baskm oldugu agik olarak goriilmektedir.) §eklinde 
olmaktadir. Tonsuz patlayicila$ma, kelime sonunda (kigig, teg), iki iinlii arasmda (yiigeri > 
yukan) ve hece ba§mdaki tonlu patlayicdarin ters yonde degipmleri soz konusudur; bunda bir 
yandan ters yonlii olarak tonsuz-patlayicila§malar olmasma ragmen, bir yandan da diiz yonlii 
olarak iinsiiz uyumu saglanmaktadir (ba§da, ya§da, kokde, yurtda, a§dim, kisdi, tii§di, itdi, kagdi, 
katdi, kegdim, olurtdi, sokdim, tapdim, tokitdim, tutdi, yatdi, yetdim, yitding, yontdim ve iinsiiz 
benze§mesinin saglandigi iki §ekilli tikdim/tiktim). 




M. Volkan CO§KUN 237 



Orhun Yazitlanndan giinumuze ses aki§mi a§agida tablo halinde gorebiliriz: 



-»• 


0 


A 


TnS 


TnP 


TzS 


TzP 


0 






+ 








A 


+ 




+* 


+* 






TnS 


+ 












TnP 


+ 


+ 


+ 




+ 


+ 


TzS 


+ 












TzP 


+ 


+ 




+ 


+ 





Yaptigimiz ara§tirma sonucunda, Eski Turk yazitlanndan giiniimiize kadar olan ses 
aki§mm hemen hemen biitiiniiyle melodikle§me yoniinde oldugu tespit edilmi§tir. 
Melodikle§meyi, tonlula§ma ve iinsiiz benze§mesi olarak degerlendirmek miimkiindiir. Tabloda 
15 farkli ses olayimn ger9ekle§tigi goriilmektedir. Bu 15 farkli ses olaymdan 13’ii, melodikle§me 
yoniinde; 2’si, akicilann, sizicila§masi ve patlayicila§masi yoniinde ger9ekle§mi§tir. Ses-kod 
sistemi i9inde ger9ekle§en biitiin iinsiiz benze§melerini de estetikle§me olarak kabul etmek 
yerinde olacaktir. Buna gore, Eski Turk yazitlanndan giiniimuze kadar % 87 oramnda 
melodikle§me, ba§ka bir deyi§le estetikle§me olmu§tur. % 13’ii ise, ses yolundaki daralmalara 
ragmen, estetik yapilanm giiniimuze kadar devam ettirmi§lerdir. Bu sonu9, Eski Tiirk9eden 
giiniimiize kadar dilimizde % 100 yakm bir melodikle§me, harmonikle§me, estetikle§me 
ya§andigmi gostermektedir. 

Estetikle§me yoniindeki bu geli§imin temelinde, Anadolu’da ya§ayan Tiirklerin, i9 ve di§ 
kiiltiir etkile§imleriyle soz + 9algi, soz > soz, soz > yazi > soz, yazi > soz §eklinde olmak iizere 
90k sayida gii9lii edebi eser iiretmeleri yatmaktadir. 



Kaynak9a 

Hiiseyin Namik Orkun, (1994). Eski Turk Yazitlari (Kiil Tigin- Bilge Han- Tonyukuk- Ongin-Ihe 
Hiifjotii- iki Uygur Yaziti ), Ankara: TDK. 

Muhanem Ergin, (2000). Orhun Abideleri, Istanbul. 

Mustafa Volkan Co§kun, (2008). Turkgenin Ses Bilgisi, Istanbul. 

Talat Tekin, (2008). Orhon Yazitlari, Ankara: TDK. 





238 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




KIRGIZiSTAN’DAKi ESKi TURK YAZITLARININ BULUNMASI 
VE iNCELENMESi TARIHiNDEN 



£etin CUMAGULOV 

Kirgizistan cografyasim a9ik hava miizesi olarak tarif etmek miimkiindiir. Bu cografyada 
ta§ devrinden ba§layarak orta gaglara kadar olan zamam kapsayan bu miizenin ‘eksponat’lanm 
te§kil eden farkli arkeolojik amtlar mevcuttur. Bunlar; yerle§im alanlan, magaralar, mezarliklar, 
kaya iizerine tasvir edilmi§ amtlar (petroglifler), bronz 9agma ait olan farkli e§yalardan 
olu§turulan hazineler, bedizler, §ehir kalmtilari, mimari amtlar (minareler, kiimbetler, tapmaklar) 
ve benzerleridir. 

Yukanda saymi§ oldugumuz amtlann i9erisinde en onemli yeri epigrafik amtlar almaktadir. 
Epigrafik amtlar ge9mi§ devirlerin tarihini, farkli halklann, uluslann kultiir tarihinin, onlann 
kullanmi§ olduklan yazilan ara§tirma faaliyetlerinde en miihim kaynak olarak sayilmaktadir. Eski 
Tiirk yazitlanmn (amtlarimn) bulunmu§ oldugu yerlerden birisi olarak Kirgizistan cografyasi 
Tiirk diinyasmda, Tiirkoloji 9ali§malarmda onemli bir yer tutmaktadir. 

Orhun Yazitlanmn ke§fedilmesinden yedi yil ge9tikten soma 1896 yilmda Kuzey 
Krrgizistan'm Talas vadisinden ilk defa Tiirk devrine ait bir amt bulunmu§tur. O zamanlar bu 
buluntu ilim dunyasmda biiyiik yanki (sensation) uyandirmi§tir. Zira, Orta Asya cografyasmda bu 
tiir amtlan bulmak kimsenin aklma bile gelmemi§tir. Yukanda bahsetmi§ oldugumuz ta§i Oluya- 
Ata uyezdinin ba§kam, Arkeoloji Meraklilarmm Tiirkistan Grubunun aktif iiyesi V.A Kallaur, 
yerli Krrgizlardan ve aym zamanda terciiman olarak 9ali§an §arif Bek9urov beraberliginde 
bulmu§tur. Kasim ayimn soguk olmasma ragmen ta§ iizerinde yazilmi§ olan yazimn bir kopyasmi 
alabilmi§lerdir. Ta§in 9er9evesine kurumu§ otlan toplayarak yakma sonucunda ta§m donmu§ olan 
kisimlanm temizleyerek, yazimn estampajim 119 saat boyunca almi§lardir. Biraz oval §ekildeki 
dere ta§mm iizerinde ii9 bu9uk satir bulunmaktadir. Ta§m diger tarafmda ' 1892 ' rakamlan 
yazilmi§ olmakla birlikte bu tarih yerli bir Rus degirmencisinin ta§i beraberinde goturebilmek 
amaciyla yazdigi bir tarihtir. Ama, ta§m geni§liginin kii9iik olmasmdan dolayi goturmekten 
vazge9mi§ olmalidir. Bu olaya bagli olarak bu cografyada bulunan diger ta§lann iizerinde yazi 
bulunmasma ragmen kullamlmi§ olmasi mumkundur. V.A Kallaur bu buluntu hakkmda hemen, 
Ta§kent’te bulunan Arkeoloji Meraklilannm Turkistan Grubu'na bilgi sunmu§ ve yazimn 
estampajim-kopyasim gondermi§tir. Arkeoloji Meraklilannm Turkistan Grubu uyelerinin 
toplantisi sonucunda 11 Aralik 1896 ’da yazimn anlammm ve karakterinin tespit edilmesi 
amaciyla kopya St. -Petersburg’ a gonderilmi§tir ve Arabist V.V. Rozen'e verilmi§tir. Bu yaziyi 
inceleyen V.V. Rozen cevap olarak §u mektubu kaleme almi§tir: “Turkistan cografyasmda eski 
Tiirk yazitlanmn bulunmasi ilmi a9idan son derece onemlidir ve bu tip yazitlan korumakla 
Arkeoloji Meraklilannm Tiirkistan Grubu ilme biiyiik hizmette bulunacaktir.” 

Arkeoloji Meraklilarmm Tiirkistan Grubu’nun genel toplantismda bu amtm degeri 
vurgulanmi§ ve V.A. Kallaur’un sorumlulugunda Oluya-Ata’ya (§imdiki Taraz’a) gotiiriilmesi 
kararla§tmlmi§tir. Bu ta§m bulunmasi merkezi St. -Petersburg’ da bulunan §arkiyat9ilar alamnda 
biiyiik yanki uyandirmi§trr. Donemin gen9 Tiirkologlanndan Platon Mihaylovi9 Melioranskiy ilk 
olarak bu yazmm kopyasi iizerinde 9ali§arak yazida Orhun alfabesinin 17 . harfi bulundugunu 
belirlemi§tir. V.V Radloff da metni incelemi§ ve konu ile ilgili bir makale yayimlami§tir. Radloff 
makalesinde §unlan soylemektedir: “Bu yazi 90k ilgin9tir. Zira, yazi hem eski Tiirk harfleriyle, 
hem de Tiirk dilinde yazilmi§tir. Bu yaziyla Tiirk harflerinin Orta Asya'nm Tiirk men§eindeki 
boylarmm da kullamldigi goriilmektedir. Bu oneme sahip, Tiirkistan cografyasmda bu ve benzer 
amtlan bulmak, korumaya yardimci olabilmelerini saglamak i9in bu cografyadaki yerli halkm 
dikkatini 9ekmek lazimdir.” Bu birinci ta§ amt giiniimiizde, St.-Petersburg’taki Hermitaj 
Miizesinde saklanmaktadir. Ocak 1898 ’de yerli Kirgizlardan Cangoroz Berdikojin, birinci amtm 



Orhon Yazitlanmn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010, 239-242 




240 3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



bulundugu yere yakm mesafede, yakla§ik yarim kilometre uzaklikta benzer bir yazimn bulundugu 
ba§ka bir ktujuk ta§m bulundugunu V.A Kallaur'a bildirmi§tir. Kallaur, i§lerinin yogunlugundan 
bolgeye gitmeyi Mayis ayma ertelemek zorunda kalmi§tir. Ama, 28 Nisan’da Tiirkistan General 
Gubematorlugu imparatorluk Arkeoloji Komisyonu, Talas nehrinin ba§langicmda bulunan 
Dmitriyevsk koyiiniin pevresindeki eski yazilan aramak, bulmak ve arkelojik kazilara ba§lama 
iznini felsefeci Henrich Heikel'in ba§kanhgmdaki Fin-Ugorlu Ilim Adamian Organizasyonu’na 
vermi§tir. Daha sonra grubun yola 9ikmi§ oldugu ve onlara miimkiin oldugunca yardimda 
bulunmalanna dair haber gelmi§tir. Milliyet9i Kallaur, bir taraftan grubu iyi bir §ekilde 
kar§ilamasma ve Talas’a grupla birlikte gitmesine ragmen diger taraftan kendi vazifelerini de 
yerine getirmesi gerektigini soyleyerek gruptan aynlrr. 5 Mayis ’ta Cangoroz'un gosterdigi yerdeki 
yeni amti bulur. Bulunan bu yeni ta§m hemen yamnda bir ta§ daha bulur. Boylece, 2. ve 3. Talas 
Amtlan bulunmu§tur. Ertesi gun bu yeni buluntular hakkmda Geykel’e haber vererek gelip 
gorerek bu ta§lan gotiirmesini rica eder. Bekturtov ile beraber yazitlann kopyalanm almaya 
giri§irler. Fin-Ugor gezi ekibi iiyeleri bolgeyi gordiikten sonra Helsinki’ye eski Turk yazitlan 
i9eren iki yeni ta§m bulundugu yoniinde telgraf 9ekmi§lerdir. Telgrafa bu ta§lan kimin buldugu 
soz edilmeksizin gezi katilimcilanyla birlikte yerli vali Kallaur’un da katilimi bildirilmi§tir. 
Kallaur ise sonraki gun 7 Mayis ’ta ta§lardaki yazilann kopya-estamplarmi alarak Ta§kent’teki 
Turkistan Arkeolojisever Topluluguna yazisim gondermi§tir. Hoean apxeonozu hcckuh naxodm e 
AynuamuHCKOM ye3de (Auliyeata llpcsindcki Yeni Arkeolojik Buluntu) adli yazisim 13 Mayis’ta 
TypKecmancKue eedoMocmu (Turkistan Haberleri) gazetesine iletmi§tir. Bu yazi gazetenin 48. ve 
58. sayilanna yayimlanmi§tir. Aym yilda P. M. Melioranskiy bunlardan birisini 9evirerek «IIo 
noBOAy hoboh apxcojiormiccKoh HaxoARH a AynneaTHHCKOM yc3^c» (Auliyeata ilpesindeki Yeni 
Arkeolojik Buluntu Hakkmda) adli makaleyi yazmr§trr. Bu makalede ta§lann buyiigiindeki 
yazitimn iyice okunmadigim belirleyerek be§ satrrlik yaziti i9eren diger amtm okunu§u 
sunmu§tur. Ta§larm kii9iik olam ikinci bulunmu§sa da bilim dunyasma U9iincii Talas Amti 
olarak girmi§tir. U9iincu bulunan buyiik boyutlu sekiz satirlik yazit olan ta§ ikinci Talas Amti 
olarak isimlendirilmi§tir. 

Isve9liler Talas vadisinde uzun zaman 9ali§mi§lardir. Yerli Krrgizlann yardimlanyla bazi 
ta§lar bulmu§lardir. Bu ta§lar ilimde Dordiincii ve Be§inci Talas Ta§ Amtlan olarak 
bilinmektedir. isve9lilerin ricasi lizerine burada bulunan be§ tartan birisinin Helsinki’ye 
getirilmesine izin verilmi§tir. Fin-Ugor gezi ekibinin iiyeleri (Henrich Iogan Heikel, Baron Karl 
Munk, Prof. O. Donner) bolgedeki 9ali§malarmm sonu9lan hakkmda ne Tiirkistan’ da ne 
Petersburg’ta bildirilerini yapmi§lar ne de merkezi gazetelere herhangi bir bilgi vermi§lerdir. 

Ancak aradan yirmi yil ge9tikten sonra H.i. Heikel’in Talas vadisinde yuriitiilen arkeolojik 
ara§tirmalar hakkmdaki raporu Helsinki’de yayimlanmi§tir. Talas’ta yani Orta Asya’da ilk defa 
bulunan eski Turklerin be§ anitimn hangisi Helsinki’ye goturiildiigii ve hangi sebeplerden dolayi 
oraya goturiilmeden kaldigi bugiine kadar tarn olarak netlik kazanmami§tir. Fakat 1889 yilmda 
Arkeoloji Komitesi, H.i. Heikel’e ta§lann birini Finlandiya’nm merkezine ta§imasma izin 
vermi§tir. ^ok ge9meden Arkeoloji Komitesinin 1899 yili i9in hazirlandigi rapora Heikel’in bu i§i 
ger9ekle§tirildigi belirtilmi§tir. Eger ta§m gotiirulmesi dogruysa bugiin Finlandiya’da U9iincu 
veya be§inci ta§m biri bulunmaktadir diyebiliriz. ^iinkii ilk bulunan ta§ Sankt-Petersburg’taki 
Ermitaj’da sergilenmektedir. ikinci ta§ onceden bulundugu yerde 63 yil yattiktan sonra 1961 yilda 
yeniden bulunmu§tur. Dordiincii ta§ 1982 yilmda eski yerinden farkli bir yerde 84 yil ge9tikten 
sonra bulunmu§tur. Bugiin bu ta§ amt Talas’taki Manas’m mezarmm yanmda yer almaktadir. Bu 
ta§ amti ile ilgili Rus9a «Ilo noeody odnozo nciMHmnuKa dpeenemiopKCKou 3nuzpa(puKu» (Eski 
Tiirk Epigrafisinin Bir Amti hakkmda) adli tarafimizdan kaleme alman makale Kirgiz ilimler 
Akademisi Haber Biilteninde yayimlami§tir. 

ilk bulunan be§ ta§ amtm en onemlisi, yazitimn 90k olmasi a9ismdan ikinci ta§tir. Fakat ta§ 
iizerindeki yazitm net goriinmemesinden bilim adamlannm 90gu bu ta§la 9ali§mamayi tercih 




Qetin CUMAGULOV 241 



etmektedir. Ilk defa Kallaur’un estamp-kopyasi (5 satir) hakkmda P.M. Melioranskiy ve H.I. 
Heikel yeni bir estamp-kopya iperen makalelerini yayimlami^lardir. ikinci ta§ uzcrindc yapilan iki 
estamp-kopyadan asla en yakim olarak Heikel’in kopyasi kabul edilmektedir. 1961 yilda 
gerpekle^en autopsiyanm temelinde, yani gozle gorerek elle dokunarak yaptigimiz bizim 
estampimizda da sekiz satirlik yazitimn var oldugu ispatlandi. ikinci ta§ amtin yeniden bulunmasi 
onun iizerinde yapilacak yeni estampajimn pizilmesi geregini dogurdu. «Bmopou majiaccKuu 
nciMHmnuK» (ikinci Talas Ta§ Aniti) adli makalemizde bu ta§ amttan aynntili bir §ekilde 
bahsedilmektedir. 









mi 









■f^ig 



Txi'l 



'0 






o) <) 



■■■■■■ 



Resim 1. Q. CUMAGULOV tarafindan hazirlanan ikinci ta§ anitimn estamp-kopisi. 



Sonradan 1961, 1977, 1981, 1998, 2000 ve 2002 yillarda bulunan ta§ amtlan sayilmakla 
beraber bugiin Krrgizistan’da bu tiir yazitlann sayisi ancak elli civarmdadir. Bunlardan her biri 
giinumuzde incelenerek, Kirgiz, Rus, Turk v.d. dillere 9evrilerek, Turk halklannm dilinin ve 
kultiiriinun tarihinin ogrenilmesine yardimci olmaktadir. Kirgizistan’daki ta§ anitlann 
incelenmesinde Radloff, Thomsen, Melioranskiy, Malov, Bern:? tarn, Batmanov, Orkun, 
Klya§tomiy, Masson, Sertkaya, Amancolov gibi bilim adamlannm eserlerini hi9bir zaman 
unutmamak gerekmektedir. 



242 3. Uluslararasi Turldyat Ara§timialari Sempozyumu 



Vor«f# 






Resim 2. 1977 yilinda CUMAGULOV’un buldugu ta§ amtinin estamp-kopyasi. 



Kaynak^a 

CUMAGULOV Q. Vtoroy Talasskiy Pamyatnik// Noviye Epigraf^eskiye Pamyatniki v Kirgizii 
(1961y.)- F„ ilim.-1962.- s. 23-27. 



TURKLUK BiLiMi ARA§TIRMALARINDA 21. YUZYIL HEDEFLERI 



IJlku £ELiK§AVK 

Bu bildiride, 21. yiizyilda Tiirkliik Bilimi gali^malan nasil olmalidir, konusu tarti§ilacaktir. 
Tarti§ma alt konulari: 

1. Tiirkluk Bilimi 9ali§malan, giindelik hayat/uluslararasi ili§kiler/Tiirk imaji vb., nasil 
daha yararli kilmabilir? 

2. Bu kadar ileri teknolojik geli§melere ragmen, diinyada Tiirkluk Bilimi 9evresinin 
ileti§imsizligi nasil giderilebilir? 

3. Tiirkiye di§i Tiirkliik Bilimi birimlerine destek konusunda neler yapilabilir? 

4. Geni§ 9apli bir orgiitlenme veya birlik olu§turmanm bir yolu var midir? 

1. Tiirkliik bilimi 9ah§malarmm Tiirk toplumunun giindelik hayatim bi9imlendirmede ve bireyleri 
yonlendirmede ne kadar etkili oldugu tarti§masi uzun zamandir siiregitmektedir. Tiirk kultiiriiniin 
temel degerleri iizerine kurulmu§ yazili ve derleme yolu ile kayda ge9irilmi§ sozlii iiriinleri 
iizerinde sayisiz eser bulunmakla birlikte, gittik9e kiiltiirel ya§am bi9iminden uzak, kiiltiirel 
degerlerden habersiz nesillerin olu§masi hakikaten biiyiik 9eli§ki. Toplumsal ya§am tarzimn hizla 
degi§mesinde ileti§im imkanlannm ge9mi§e gore 90k daha ileri olmasi ile kiiltiirel etkile§melerin 
90k daha yaygm oldugu inkar edilemez ancak bu etkile§menin daha 90k Tiirk toplumu aleyhine 
olmasi dii§iindiiriiciidiir. Bu durumu yalmz ekonomik yonden gii9lii toplumlann kiiltiirlerinin 
etkisine yormak da 90k dogru degil. 

Bu etki daha 90k kiiltiirel degerlerin bilin9li ve belli politikalar 9er9evesinde 
degerlendirilmesi ile a9iklanabilir. 

Ger9ek Tiirk kimligi veya dogru Tiirk imaji konusu da bir diger dii§iindiiriicii husus, tarih 
boyunca her toplumun tek bir diizlemde geli§en ya hep dogru ya hep yanli§ bir ge9mi§i yokken, 
Tiirkler i9in bazi hususlann siirekli one 9ikanlmasi hatta saplanilip kalmasi da 90k dikkate 
degerdir. 

§imdi, bu alanlar dogrudan Tiirk kiiltiirii ile ilgilidir ve 9ali§malann da bu hususlarda 
yararli hale getirilmesi gereklidir. 

§u an Tiirkiye Tiirkolojisi ile Tiirkiye di§i Tiirkoloji 9ali§malann birbirinden 90k farkli 
siirdiiriildiigii herkes9e malumdur. 

Tiirkiye’de Tiirkliik Bilimi 9ali§malan, akademisyen ile ogretmen yeti§tirme 
programlarmm i9 i9e yiiriitiildiigii programlarla siirdiiriilmektedir. Bu programlarla ne tam 
akademisyen ne de tam ogretmen yeti§tirilmektedir. 

Aynca Tiirkoloji terimi daha 90k Tiirk dili ve edebiyati ve biraz da Tiirk tarihi bilim 
dallarma indirgenmi§tir. 

Kapsayici Tiirkliik Bilimi programlarmm olmasi gereken az sayidaki Tiirkiyat 
Enstitiilerinde ise, Hacettepe Universitesi Tiirkiyat Ara§tirmalan hari9, Edebiyat Fakiiltelerindeki 
boliimlerin benzeri hatta aym programlar siirdiiriilmektedir. 

Tiirkiye ’deki Tiirkliik Bilimi programlarmm hemen ele almmasi, akademik 9ali§malar ile 
ogretmen yeti§tiren programlarm birbirinden tamamen aynlmasi gerekmektedir. 

Haftada 30-35 saat ders ile nitelikli ve yararli 9ali§malar ne kadar zor ise, iist akademik 
bilgi ile donatilmi§ pratik bilgiden uzak ogretmen yeti§tirmek de o kadar gereksizdir. 

2. ileti§imin artik saniyelerle miimkiin oldugu bir 9agda bilgi payla§imi i9in ortaya bahaneler 
koymak pek mantikh degildir. Daha 90k teknik alanlarda tamk oldugumuz uzaktan ders, 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 

3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010, 243-244 




244 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



konferans sistemini Tiirkliik Bilimi alam i?in de etkin kilmak hi? de zor degilken hala alanrn onde 
gelen isimlerini hi? tammayan gen? akademisyenlerin olmasi dii§iindiiriiciidiir. 

Elektronik yayinciligm bu kadar geli§tigi bir donemde hala ula§ilamayan yayinlarin olmasi da 
?oziilmesi gereken sorunlardandir. 

3. Tiirkiye di§i Tiirkoloji birimlerinin sorunlan ile ilgili dile getirilen en dikkat ?ekici husus, bu 
birimlerin eskiye oranla talep ve destek azligi. Bu durumda tabii ki Tiirkiye Tiirkolojisine ?ok §ey 
dii§iiyor. Hatta devlet diizeyinde giri§im gerekiyor. Tiirkiye’de ingiliz, Alman ve Fransiz dili ve 
edebiyati boliimleri hep bu iilkelerce dogrudan veya dolayli desteklenmektedir. Aym yontemin 
Tiirkiye di§i Tiirkolojiler i?in etkin hale getirilmesi gerekir. 

4. Geni§ ?apli bir birlik, merkezi bir yapi mumkiin olabilir mi? Tabii, ancak bunun belirli 
a§amalan vardrr ve bu a§amalar dikkatli ve dirayetli ?ali§malar ve diizenlemelerle miimkiindur. 
§u an Tiirkliik Bilimi ?ali§malan farkli cografyalarda yetkin isimlerce siirdiiriilmektedir. Bu 
yapilanmada bu ki§ilerin onderlik etmesi siirecin hizi ve etkili olmasi i?in onemlidir. §u an bazi 
payla§im aglan olmakla birlikte bunlar daha ?ok ki§isel ?abalarla ve kurumsal destekten uzak 
giri§imlerdir. 

Etkili bir payla§im agim da i?eren bir iist birlik i?in yetkinligi tarti§ilmayacak kurumlarm 
destegi §arttir. Bu kurumlarm ortak projeleri destek bulmakta da zorlanmayacaktir. 




BATI SiBiRYA TURK KULTURU TETKiKLERINE GORE KAYIN AGACININ TURK 
MITOLOJiSiNDE “KUTSAL”LA§MASININ MADDi KULTUREL NEDENLERI 



Ozkul COBANOGLU 



Bu 9ali§manm konusunu; Tiirk Mitolojisi’nde en onemli “koken mif’leri arasmda yer alan 
“kayin agaci”nm “kutsal”la§masimn maddi kiiltiirel muhtemel nedenlerinin tespit edilmesi 
olu§turmaktadir. Bilindigi gibi “mit”ler, ozellikle de “ya^ayan mit”ler, bir kiiltiiriin ve dolayisiyla 
bir dilin kendini idrakiyle ba§layan siire9te ortaya 9ikan di§ diinyayi algilama ve kendini onun 
i9inde kendince anlamli bir yere oturtarak yorumlama ali§kanliklari olarak gelenekselle§en diinya 
gorii§ii veya halk felsefesi dogrultusunda biitiin yenilenmelere ragmen tamamen ve kolayca 
ortadan kalkmazlar ve bir o^iide hayatiyetlerini yeni olu§umlarda yer alan izleriyle devam 
ettirirler. 

Bu baglamda, Tiirk mitolojisinde, Tiirklerin ortaya 9iki§ma dair koken mitlerinden birisi 
olarak yer alan “aga9tan yaratilma” veya “kaym agaci tarafmdan dogurulmu§ olma” motifi ve 
buna bagli olarak kayin agacimn “kutsal” kabul edilerek 1 ba§ta “adak” veya “dilek bezleri”yle 
dilek dilenmesi, kainatm, kokleriyle “yeraltmi”, govdesiyle “yeryuziinu” ve dal ve yapraklanyla 
da “gokyiizii” §eklindeki “ii9lu” tasnifmi §ahsmda birle§tiren bir ya§am sembolii ve kutsali 
belirleyen, merkezi olu§turan axis mundi olarak “hayat agaci” §eklindeki kabullerin “kayin agaci” 
etrafmda toplanmasi sonucunun nedenleri iizerinde yeterince durulmami§trr. 2 

Kaym kelimesinin biitiin Tiirk dillerindeki yaygmligi, eskiliginin ve erken donemden 
itibaren Tiirk dii§iincesindeki oneminin kolay kabul edilebilecek bir gostergesidir. Aym §ekilde, 
“kaym” kelimesinin “kadm” anlamma gelmesi de 3 onun dogurganligimn, dolayisiyla bir koken 
mitinin kaynagma donii^mesinin dogal sonucudur. Ancak, asil cevaplanmasi gereken soru; 
“neden kaym agaci veya ni9in kaym agaci bu §ekilde adlandrrilarak etrafmda soz konusu koken 
mitleri ve buna bagli olarak 9c$itli ritiieller 4 ortaya 9ikmi§ ve bu aga9 mitik zamanlardan beri 
gittik9e biiyiiyen bir kultiin objesi olmu§tur?” §eklindeki soru olmalidrr. 

Bu soruyu ve mitolojik objelerle ilgili benzer sorulan cevaplamak, her zaman kolay ve 
hatta bazen imkan dahilinde degildir. Ancak, “kaym agaci” ve “kutsalligi” baglammda, 
ge9tigimiz yaz aylannda, Bati Sibirya ve Altay Daglan arasmdaki cografi bolgede (§orya, 
Teleutlar ve Daglik Altay Tiirkleri) 01.09.2009-20.09.2009 tarihleri arasmda yaptigimiz alan 
ara§tirmasmda elde ettigimiz bilgilerden hareketle, “kaym agaci”nm mitolojik kimliginin 
olu§masmda son derece onemli bir yere ve role sahip oldugunu dii§iindiigiimiiz maddi kiiltiirel 
ozellikler, bize soz konusu mitsel dii§iincenin olu§umu hakkmda ipu9lan verir nitelikte 
goziikmektedir. 

Rusya Federasyonuna bagli Kemerova Oblast’mda, Mishi il9esinin ^avu§ka Kasabasi ba§ta 
olmak iizere; Ta§tagol ve Daglik Altay bolgesinde kaym agacimn, tarihsel ve giincel sosyo- 
kiiltiirel baglamlarda §u maddi kiiltiirel ama9larla kullamldigi tespit edilmi§tir: 



1 Bati dillerinden Latince’de “Betula Toumef’ olarak adlandmlan kaym agacimn Tiirkgede 
adlandmlmasiyla ilgili olarak bkz. (Yund, 1972). 

2 Turk ve diinya mitolojisinde “aga? kiiltii” konusunda daha fazla bilgi igin bkz. (Ergun, 2004; inan, 1991). 

3 Pervin Ergun’un (2004, s. 197) tespitlerine gore; “kaym” eski kaynaklarda “kadm” olarak gegmektedir. 
Her §eyden once Divanii Liigat’it Tiirk’ te, kaym “kadm” olarak yer alrr. Tiirkgenin lehgelerinde de, §or ve 
Tuva’larda “kadm” §eklinde kullamlir. Sahalarda (Yakut) “xatin” ^uva§ Tiirkgesinde ise “huran” 
§eklindedir. Unlii dil bilginimiz Hasan Eren (2001, s. 685) bu delillere dayanarak “kaym” kelimesinin 
“kadin”dan geldigi ve Ana Tiirkgede “kadm” §eklinde oldugu kanaatindedir. 

4 Tiirk mitolojisiyle ilgili olarak daha fazla bilgi igin bkz. (Ogel, 1972; Ogel, 1995; (^obanoglu, 2001). 

Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 245-247 




246 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



1 ) Kaym agacmm kabugu: Kaym agacmm kabugu bir biitiin olarak kolayca pikarilabilir 
veya soyulabilir. Bu nedenle, ate§te lsitilir veya kurutulursa oldukpa saglam olan kaym agaci 
dallannm birka9imn yukandan 9atilmasiyla olu§turulacak 9adir iskeletinin kaplama malzemesi 
olarak kullamlmi§ ve “deri” ve “ke9e” gibi daha ge9 donemlerin kiiltiirel materyalleri ortaya 9ikip 
iiretilip tiiketilinceye kadar, yazlik ve ki§lik bannak yapimmda kullamlmi§trr. Kolay ve ucuz 
iiretilmesi ve kullam§hhgi nedeniyle 20 . yiizyil ba§lanna kadar bu tiir 9adirlarm Sibirya’daki 
varligi bilinmektedir. 

2 ) Kaym agacmm kabugu: Saglam liflerden olusjmasi nedeniyle lslatilip suda doviilmcsi 
halinde “ilkel kuma§” diyebilecegimiz esneklikte bir materyale d6nii§ebilmekte ve §ekillendirilip 
kurutulma suretiyle, en azmdan 9e§itli ilkel orgii 9anta, sepet yapimmi olanakli kilmaktadir. Bu 
uygulama dogrudan olmamakla birlikte temel fikir olarak 90k daha sonra geli§ecek olan “ke9e” 
ve “ke9ecilik” sanatlannm teknik ve uygulama olarak onciisii konumunda oldugu dii§iiniilebilir. 

3 ) Kaym agacmm dallan: Ozellikle ate§te lsitilip kurutulma suretiyle ba§ta “dayak”, “sopa” 
ve yukanda i§aret ettigimiz §ekilde “patilarak” olu§turulan “padir diregi” olmaya uygun ozellikler 
ve kullammlara sahiptir. Daha i§lenmi§ ve geli§mi§ §ekliyle “yay” ve ozellikle “diizgiin” ve 
“budaksiz” ince dallar “ok” yapimmda kullamlmi§tir. Sele, sepet ve benzeri arap ve gerecin 
yapimmda da kaym agacmm ince esnek dallarmdan yararlamlmi§tir. Bunlardan bazilan balik 
yakalamak amapli olarak ozel bir tasanma sahiptir. 

4 ) Kaym agacmm kiilii ve tala§i: Kaym agacmm kulunun geleneksel pek 90k ilacm 
yapimmda kullamldigi bilinmektedir. Aym §ekilde kaym agacmm tala§i da, ba§ta el, parmak ve 
ayaklardaki kesilmelerle olu§an yaralann sagaltilmasmda olmak iizere pe^itli geleneksel halk 
ilaplannm yapimmda kullamlmi§tir. 

5 ) Kaym agacmm ozsuyu veya siitu: Buraya kadar anlattiklanmiz a§agi yukan bilinen veya 
kolayca tahmin edilecek maddi kultiirel ozelliklerdir. Ancak literatiirde pek fazla yer almayan ve 
vurgu yapilmayan bir kaym agaci ozelligi, agacm govdesinin pizilmesi halinde di§anya pikip akan 
ve agaca saplanacak kii9iik bir kiymik yardimiyla da toplanabilen ozsuyudur. §orlar ve Teleutlar, 
buna “kaynmg sunezi” demektedirler. Bu “sut”umsu goruniimlii ve “agiz siitii kivami”ndaki 
kaym ozsuyu, adeta kaym, yani “kadm” agacmm/anamn siitii olarak tasawur edilmi§ olmalidrr. 
Ozellikle, sosyo-kiiltiirel yapiya kadmlann hakim oldugu “anaerkil” ve bitki ve agap koklerini 
dev§irmenin esas gepim kaynagi oldugu “toplayicilik” doneminde, adeta siite yani “siine”ye sahip 
olan ve bir kadm gibi de akpa-pakpa olmasi nedeniyle Anadolu’da pogunlukla “akpakavak” 
dedigimiz kaym agacmm, Tiirk mitolojisinde “koken miti” olacak kadar kutsanmasmm belki de 
en onemli maddi kultiirel nedeni budur. 

Bati ve Dogu Sibirya’da adeta bir okyanus gibi uzayan upsuz bucaksiz kaym ormanlannda, 
yiyecek ipecek hipbir §ey bulamayip ap kaldigmizda, kapismi esin bir ta§la “paF’arak, belki de 
boylece “korkut”arak, “siine”sini/siitiinii istediginiz kaym anamz, sizi esirgeyerek, aphktan 
olmenizin oniine gepecek, hemen her daim hazir, kolayca ula^ilan en yaygin kaynaktir. Kaym 
agacmm ozsuyu tiiketimi ve iiretimi bu bolgede bati kokenli gazli ipecekler yayilincaya kadar 
hakim konumdayken, giiniimiizde de daha 90k mide hastahklan ba§ta olmak iizere geleneksel 
halk ilaci kimligine yakm bir §ekilde ikincil bir konumda iiretilip tiiketilmektedir. 

Sonu9 olarak, Tiirk mitolojisinin panteonunda “koken miti” olacak kadar merkezi bir yere 
ve role sahip “kutsal kaym agacf’nm; Tiirk mitsel dii§iincesinde, yukanda saydigimiz maddi 
kiiltiirel temeller, ozellikle de “siitii” nedeniyle dogurgan, esirgeyen ve besleyen bir “ana” gibi 
tasarlandigim dii§iinmek miimkiin goziikmektedir. Bu baglamda, Tiirk Mitolojisi ara§tirmalannda 
sadece yakm ya da uzak gepmi^te derlenmi§, yaziya ge9mi§ metinlerin olu§up §ekillendikleri ve 
sozlii kiiltiir ortammda saklamlarak nakledildikleri cografyayi ve onda yer alan flora ve faunayi 
metodolojik bir gereklilik olarak daima goz oniinde bulundurmamn onemine dikkat 9ekmek 
yerinde olacaktir. 




Ozkul (jOBANOGLU 247 



Turk mitolojisine ait metinleri inceleyip, anlamaya ve yorumlamaya galisjirkcn ozellikle de 
“yeniden kurma” paradigmasma bagli denemelerde, metinlerin dev§irildigi cografya ve onun flora 
ve faunasimn bize kendiliginden ve en kolay ula§ilabilir tarihsel baglamlarm fiziki ve biyolojik alt 
yapismi verdigini hatirda tutmali, yapisal ve i§levsel ozelliklerin tespitinde kullanmaliyiz. Bu 
nedenle de, ozellikle Tiirkiye Tiirkolojisinin ihmal ettigi veya yeterince iizerinde durmadigim, 
yararlanmadigmi du§iindugumuz, Turk dunyasi kiiltur ekolojisinin cografyasma, flora ve 
faunasma yonelik bilgi alanlarma ve bunlara yonelik ara§tirmalara olan ihtiyacm geregine ve 
onemine dikatinizi 9ekerek sozlerimize son veriyoruz. 



Kaynak^a 

^obanoglu, O. (2001). Turk Mitolojisi. Turk Dunyasi Ortak Edebiyat Tarihi, c. I. 

Eren, H. (2001). Tiirklerin Ana Yurdu Sorunu. Turk Dili, 600. 

Ergun, P. (2004). Turk Kiiltiiriinde Agag Kiiltii. Ankara: Kiiltiir Bakanligi Yayinlari. 

Inan, A. (1991). Turk Boylarmda Dag, Orman (Agag) ve Pmar Kiiltii. Makaleler ve Incelemeler 
II, Ankara: TTK Basimevi. 

Ogel, B. (1972). Turk Mitolojisi I. Ankara: TTK Basimevi. 

Ogel, B. (1995). Turk Mitolojisi II. Ankara: TTK Basimevi. 

Yund, K. (1972). Tiirklerin Kutlu Agaci Kaym. Turk Kiilturii, 120. 




248 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




ESKi TURKLERDE MUSiKi 



YavuzDALOGLU 



Giri§ 

Genellikle Asya’da ve daha geni§ bir cografi bolge olarak Avrasya’da, bizim bugiin konu§- 
tugumuz dil ve lehpelerini konu§an kavimler, kimi zaman “Turk” adim kullanarak, kimi zaman da 
degi§ik adlarla, tarih oncesinin ve tarihin derinliklerinden giiniimuze degin 90k zengin bir kiiltiir 
yaratmi§ ve uygarlik ailesinin de se9kin bir iiyesi olmu§tur. Tiirklerin, insanligm kiiltiir ve uygar- 
lik zenginligine kattigi sayisiz deger vardrr. 

Bir toplumun yalmzca dilini incelemek bile, o toplumun, uygarlik evrenindeki diizeyini be- 
lirlemede saglam bir o^iittur. Trudge iizerine yapilmi§ §u saptama ve yorum, one siirdiigiim 
gerpekligi dogrulamada saninm ge9erli bir omek olacaktir: 

Unlti bir Alman dilbilimci, Max Muller, 1861 ’de yaymlanan, tig yd sonra da Legons sur la science 
du langage (Dilin bilimi tisttine dersler, 1864) adiyla fransizcaya gevrilen yapitinda, ttirkgenin agikligim ve 
dtizenliligini vurguladiktan sonra, gozlemine dayanak olarak “tinlti bir dogubilimci ”nin sozlerini anar: 
“Ttirkge dyle dtizenli, dyle uyumludur ki insanda bir segkin bilginler kurulunun yaratimiymig gibi bir 
izlenim uyandirir”. §u var ki, gozlemine dayanak olarak anmakla birlikte, Mtiller bu sozlere ktigtimsenme- 
yecek bir elegtiri de getirir: “Higbir kurul boylesine gtizel bir dil yaratamazdi 

Mtiller ’in adim vermeden gdrtigunti aktardigi “tinlti dogubilimci”, gok btiytik bir olasilikla, 1790 yi- 
linda Elements de la langue turque (Ttirk diline girls) adiyla yayimlanan hayranlik verici bir Ttirkge 
dilbilgisi yayimlamig olan Pierre-Frangois Viguier’dir. O degilse, Ttirkge konusunda aym goruglere ula§- 
miy bir bayka “tinlti dogubilimci” daha var demektir. Bunlara tinlti yapiti Grammaire de la langue 
turque ’te (Ttirkgenin dilbilgisi, 1921) Mtiller ’i anan Jean Denis ’yi de ekleyebilirsiniz, daha ba§kalarim da 
(Yucel, 2000, ss. 7-8). 

“Musiki de bir dildir” ve aym insanlar arasmdaki ileti§imi saglayan, edebi eserlerin ortaya 
9ikmasma olanak tamyan ve bilimin ula§masma aracilik eden dil kadar kiiltur ve uygarlik evreni- 
nin onemli bir parpasidrr. Alman musikibilimci ve yazar Hermann Kretzschmar musikiyi: “Agik- 
ligi, konu§ulan dile oranla daha ince koyultulu (niiansli) ve daha derinden etkileyici bir konugma 
sanati (Sprachkunst) ” (Oransay, 1988, s. 18) olarak tammlami§tir. 

Bu tammlamamn bizim i9in dogaldrr ki en canli omegi, tarih oncesinden giiniimuze degin, 
Turklerin musiki sanatiyla ilintisidir. Turk toplum ya§ammda ve devlet geleneginde her donemde, 
musikinin 90k ozel, i§levsel ve sanatsal bir konumu olmu§tur. Bundan dolayidir ki Turkler, bir 
ba§ka dil olan musikileriyle de, insanligm kiiltiir ve uygarlik evrenine 90k zengin bir katki sun- 
mu§tur ki bunun da pek 90k kamti vardir. 

Bu dogaldir 9iinkii en ku9ugunden en biiyugiinc vanncaya degin her topluluk veya toplum 
gibi Turklerin de ya§ayi§ seriiveninde kendilerine ozgii, zengin ve karakteristik ozellikler banndi- 
ran musikileri surekli var olmu§tur. Hatta Turklerin, biiyiik devletler, imparatorluklar ve sonupta 
da uygarlik kurucusu olma yetenegini goz oniinde bulundurdugumuz zaman, geli§mi§ bir musiki 
ya§ami ve geli§mi§ bir musiki yapma pratigi olu§turdugunu soylemek bir abartma veya hamaset 
degil, tam tersi bilimsel bir gerpekliktir. 

Tiirk Musikisi 

Tiirkolojinin onemli bir 9ali§ma alam da M9 §uphe yok ki Tiirk Musikisi’dir. Ancak, Turk 
Musikisi olarak tammlayacagimiz musiki turn yalmzca Bati Turklerinin “Geleneksel Turk Sanat 
Musikisi” veya yaygin soyleyi§le “Klasik Turk Musikisi” degildir elbette. Tammima gore Tiirk 
Musikisi, Avrasya cografyasinda, binlerce yillik zaman iginde ve kendine ozgii karakteristik ezgi, 

Orhon Yazitlanmn Bulunugundan 120 Yil Sonra Ttirkltik Bilimi ve 21. Ytizyil konulu 
3. Uluslararasi Ttirkiyat Aragtirmalan Sempozyumu, 2010, 249-257 




250 3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



makam ve tartim ozellikleriyle bigimlenmig gehir ve yerel musiki tiirlerinin tiimiidiir. Bu sanat dali 
Turklerin yurt yaptigi biitiin cografyalarda ve binlerce yillik zaman diliminde bir kiiltiir ve belirli 
ko§ullarda uygarlik olgusu olarak §ekillenmi§tir, son derece gc^itl idir ve ku§kusuz ki Turk ya§a- 
mimn aynlmaz bir par9asidir. Tiirk9eyle ve diger kiiltiir unsurlanyla da aynlmaz bir birliktelik ve 
ko§utluk olu§turmu§tur. 

Tiirk Dilinde “Musiki” Kelimesi ve E§anlamlilari 

Bugiinkii ku§aklann Miizik (Fransizca musique’’ den), XIX. yiizyilda ozellikle Muzika-yi 
Hiimayun 9evresinde Muzika, Muzika veya Mizika (Italyanca musica’dan bozma); Islam’i kabul- 
den sonra atalanmizm ve bugiin hala dilimizde olan Musiki (Yunanca Musike, Arap9a 
MusikF den); Islam oncesinde ise Kiig diye adlandirdigimiz sanat dali, Tiirklerce tanrilardan inme, 
goksel ve kulakla algilanan biiyiileyici bir sanat olarak kabul edilmekteydi (Oransay, 1985 , s. 5 ). 

Kiig 

Tiirkler, yakla§ik bin yil oncesine kadar Grek9e ve Arap9a iizerinden Musiki sozciigiinu 
benimsemeden once, bu kavram i9in Kiig sozciigiinu kullamyordu. Bu kelime Kii, Kiig, Kiiy, Kog, 
Kok §ekillerinde de kullamlmi§ ve hala ya§amakta ve de kullamlmaktadir. 

KU ve KO harfleri ile ba§layan kelimeler Tiirk9ede hep canli, parlak, goz alici, i9 a9ici, de- 
vingen, gii9lii ve ya§am kaynagi yansitan kelimeler olarak kar§umza 9ikmaktadir. Sozgelimi, 
biitiin canliligin ya§am kaynagi olan Kiin yani Giine§, yeryiiziiniin en parlak tabakasi olan Kol 
sonradan Gol, bedenin c a nlihgini yansitan Kon veya Gon, yine bedenin en parlak orgam olan Koz 
ya da Goz omeklerindeki gibi Tiirkler, uyumla segilmi§ ve bir estetik biitiinliik olugturacak tarzda 
birle§tirilmi§ igitmeyle algilanan sesler sonatina Kiig demiglerdir. 

Kiig, Orhon Yazitlan’nda kii bi9iminde ve “iin, san” kar§iligi olarak (tiirk bodVg a ti kiisi 
y°k bolm a zun tiy‘n) goriilmektedir (Orkun, 1987 , ss. 40 - 43 ). 

Kiig konusunda ikinci en onemli yazili kaynak Divanii Lugati’t-Tiirk’tiir ve bu bildirideki 
pek 90k veri bu onemli kaynaga dayanmaktadir. (^iinkii Divanii Lugati’t-Tiirk, bizlere dilimiz 
a9isindan i§ik tuttugu kadar, XI. yiizyil ve oncesinde Tiirklerin gelenekleri, toreleri, sanatlan ve 
kisacasi ya§am bi9imleri, diger soyleyi§le kiiltiirleri konusunda da giiniimiize 90k onemli veriler 
sunmaktadir. Bunlar arasmda musiki ile ilgili kelimeler ve tiirevleri Tiirk Musiki Tarihi a9ismdan 
son derece onemlidir ve Kii’iin aym anlamli kar§iligi Ka§garli Mahmud’un iinlii amtsal eseri 
Divanii Lugati’t-Tiirk’te de (kii: tin, san. “kiiliig bilge: iinlii bilgin) goriilmektedir (Atalay I, s. 
212 ). 

Tiirk dili konusunda bir ba§ka onemli kaynak olan ve Yusuf Has Hacib’in kaleme aldigi 
Kutadgu Bilig’te de Kii, iin ve san olarak kar§imiza 9ikmaktadir (Arat III, s. 296 ). 

Yukandaki anlammm di§mda bizi asil ilgilendiren ve musiki kar§ihgi olarak goriilen keli- 
meyi Besim Atalay, Divanii Lugati’t-Tiirk’te “kog” olarak okumu§tur. Xog’iin Divan’da yedi 
ayri anlami verilmi§tir. Fakat konumuz a9ismdan kelimenin iki anlami bizi ilgilendirmektedir. 
Bunlar: 

1- §iirin aruzu, inn ol9iisii. “bu yir ne kog iize ol: bu §iirin ol9iisii, vezni ne iizerinedir, bu 
§iirin tartisi ne iizerinedir”. 

Kogler kamug tiiziildi 

Iwrig idhi§ tizildi 

Sensiz dziim dzeldi 

Kelgil amul oynalim 

(Irlamalar biitiin diiziildii. Ibrik, kadeh dizildi, sensiz oziim ozledi. Gel de yava§ yava§ 
oymyalim.) 




YavuzDALOGLU 251 



Burada Kog’iin bir anlammm, irsal par?anm (vokal eserin, tiirkii ve §arkmm) ohjiisii, diger 
deyi§le tartimi oldugudur. 

2- Irlamakta sesin yuksclip alpali^i. “er koglendi: adam sesini al9akta yiiksekte §arki 9agir- 
di.” (Aym eser III, s. 131). 

Kog’iin bu kar§iligmdan da bana gore §u anlam 9ikmaktadir. Turkii, §arki soylerken sesin 
incelip kahnla§masidir (tizle§mesi ve pestle§mesi). Aynca §u anlam da 9ikartilabilir ki sesin 
biiyiimesi (giirle§mesi) ve kv^iilmesidir (kisilmasi). Bu anlam da akla yatkmdir, hatta her iki 
anlami kapsayabilir. Dolayisiyla, irsal musiki yapmamn gereklerinin de tammlanmasi yapilmi§tir. 
£iinkii Divan’ daki omek de yorumlamamizi dogrular niteliktedir. 

Ka§garli Mahmud, kdg’xm ne §ekilde kullamlacagim ve anlamlarmi da vermektedir: 

Koglendi: “er koglendi: adam §arki soyledi, §akidi, rrladi” (kogleniir-koglenmek). Ash vav 
ile koglendi (Atalay II, s. 253). “Er koglendi: adam lrladi, teganni etti”. Ash “kogledi”dir (Atalay 
II, s. 255). 

Turk toplumunda 9algi e§ligiyle yapilan irsal musiki, her donemde ve giiniimuzde de salt 
9algi musikisinden daha etkili olmu§, benimsenmi§ ve daha 90k sevilmi§tir. Bu durum gerek yerel 
ve a§ik, gerekse de geleneksel Osmanli-Tiirk sanat musikisinde, aynca bugiinkii Orta Asya Turk 
musikilerinde de 90k a9ik goriilmektedir. Buradan 9ikartilacak sonu9 §udur: Tiirk ya§ammda 
musiki yapma §ekli agirhkla irsal oldugu i9in kaynaklarda da kug yalmzca irsal musiki kar§iligi 
olarak goriilmektedir. 

Hikmet Dizdaroglu, Halk §iirinde Tiirler ba§hkh kitabmda kug sozciigiinii Tiirk halk §iiriy- 
le ilintisi a9ismdan ele almi§tir (Dizdaroglu, 1969, s. 43). Dizdaroglu, bu kelimeyi Besim Ata- 
lay’in kog, Prof. Re§it Rahmeti Arat’m ise kug bi9iminde okudugunu vurgulami§, aynca Prof. 
Arat’a dayanarak §u a9iklamayi yapmi§tir: 

Prof. Arat qeftli kaynaklardaki omeklere bakarak, “kug tabirinin de nazim, fir, turkii, ir, 

vb. gibi bir qeft ifade etmiq oldugu” sonucuna varmakta ve kiig’de, belli bir makamla soyle- 

nen ir, yir, tiirkii, §arki’da oldugu gibi, bir “ahenk cephesi mevcut" oldugunu belirtmektedir 

(Eski Tiirk §iiri, s. XVI). 

Kug, bugunku Tiirk lehgelerinde de “ses, musiki, makam ve ahenk” kargdiginda kullaml- 
maktadir (Dizdaroglu, 1969, s. 43). 

Dizdaroglu’nun, “Kiig, bugiinkii Tiirk leh9elerinde de ‘ses, musiki, makam ve ahenk’ kar§i- 
ligmda kullamlmaktadrr (. . .)” a9iklamasi da onemlidir (Dizdaroglu, 1969, s. 43). 

Mahmud Ragip Gazimihal, Musiki Sozliigii’nde kelimeyi kuy bigiminde yazmi§ ve “Kok, 
Kog, Kiig, Kii gibi 9c$itli soyleni§lerle tiirk9enin bazi diyaleklerinde goriilen bu kelime, en eski 
metinlerde ge9er (...)” a9iklamasmi yapmi§ ve o da Ka§garli Mahmud’u kaynak gostermi§tir 
(Gazimihal, Musiki Sozliigii). Aym kaynakta Gazimihal, “Parlakligma (^in kronikacilanmn 
§ahitlik ettigi en eski Uygur ve Balasagun musikilerinde kuy (- kok) denilen ezgilerin onemine 
gelince: Ka§garli Mahmud ve ibn-i Miihenna, Asyali hakanlann musiki takimlannca 360 kog 
9almdigim, bunlarm 9 tanesi iistiin sayildigmi yazmi§lardir. “Yisun kiig”, dokuz kok demekti 
(...)” notunu dii§mii§tiir (Gazimihal, 1961, s. 144). 

Burada kug’iin veya kok’iin aym zamanda bir fasil gibi eser takimi veya tek basjina bagimsiz bir 
eser anlammda da kullamldigi sonucu 9ikmaktadir ki bu konu Maragah Abdulkadir’in Camiu’l- 
Elhan ba§hkli kitabmda da ge9mektedir (Murat Bardak9i, 1986, ss. 94-99). 

Gazimihal, Tiirk Askeri Muzikalan Tarihi ba§hkh kitabmda ise kiig bi9imini kullanmi§tir. 
(Gazimihal, 1955, s. 2). 




252 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Ku§kusuz ki kiig kelimesi iizerine en geni§ ara§tirmayi yapan, yaymlarmda ve giindelik dil- 
de de kullanan ki§i, saygiyla andigim rahmetli hocam Prof.Dr. Gultekin Oransay’dir. Oransay 
yalmzca bu kelimeyi neredeyse ya§ami boyunca kullanmakla kalmami§, 1963’te de Turkiye’nin 
tek ve en geni§ musiki ar§iv ve kiituphanesini kurarak “Turk Kiig Belgeligi” adim vermi§tir. 

Ir, Yir 

Eski Tiirkler, kiig ile i9 i?e ir ve yir kelimelerini de hemen hemen birbirinin tamamlayicisi 
gibi e§it siklikta kullanmi§tir. 

Giiniimiiz Trudge’ sinde ir tiirkii 9igirmak, §arki soylemek, yir ise §iir kar§iligi olarak kulla- 
mlmaktadir. Divanii Lugati’t-Turk’te ise bu iki kelime e§ anlamli olarak kullamlmi§tir: 

Yir: Ir. (Musikide lrlama). “ol yir yirladi: o, bir ir, §arki soyledi”. (^ok kere bu kelime gazel yerine 
kullamlir (Atalay III, s. 3-4). 

Ir: Yukandaki kelimenin y’si elif e 9cvrilmi§tir; aym anlamdadir (Atalay III, s. 4) 

Ir ve yir kelimeleri kiig i9indc de ge9mektedir (Bkz. Kog. Atalay III, s. 131) 

Yir: Gazel, ir (Atalay III, s. 143). 

Yiragu: Qilgici; 9agmci, §arkici (Atalay III, s. 36) 

Yirladi: “er yirladi: adam bir ir rrladi”, (yirlar-yirlamak). (Atalay III, s. 308) 

Aynca ko§di sozciigiinun anlamlan arasmda da yir ge9mektedir: 

Ko§di: “ol yir ko§di: o, ko§ma, turkii diizdii” (o, gazel ve §iir nazmeyledi) (Atalay II, s. 14). 

Ko§uldi: “yir ko^uldu” sozii bundan almmi§tir, “manzume yapildi, §iir duzuldii” demektir (Atalay 
II, s. 135). 

Hikmet Dizdaroglu, ir ve yir kelimelerinin aym anlamda iki ayn kelime oldugunu yazmi§ 
(Dizdaroglu, 1969, ss. 42-43) ve §u a9iklamayi yapmi§trr: 

Ir (Yir): Divanii Lugat-it-Tiirk'te ge9en bu deyimler, aym sozciigiin iki ayri bi9imde soy- 
leni§idir ve aym anlamdadir. Ka§garli Mahmut, bunlara ko§ma, turkii, manzume, §iir, gazel kar§i- 
liklanm veriyor. Irlamak, yir yirlamak “§arki soylemek”, yir ko§ulmak ise “manzume yapilmak, 
§iir duziilmek” anlamlanna gelmektedir. 

Ir (yir) deyimi, on dordiincii yiizyildan beri, “nagme, hava” kar§iligmda kullamlagelmi§tir 
(Tarama Sozliigii, c. Ill, An kara 1954, s. 1952-1953, TDK yaymi). §emsettin Sami irlama'yx 
“nagme ile okuma, teganni”, irlayi,f\ “irlamak fi’li ve tarzi, teganni usulii”, irlayicf yi da “nagme 
ile okuyan adam, muganni, hanende” bi9imlerinde tammliyor. 

Fuat Koprulii, yir\ “nazim §ekli” saymaktadir. 

Kiig, ir ve yir kelimelerinin bu denli i9 i9e olmasi, Eski Turklerin ya§ammda musiki ile §ii- 
rin ne denli canli bir bag olu§turdugunun ve bu sanatlann ne kadar onemsendiginin gostergeleri- 
dir. 



Eski Tiirk (^algilari 

Turk 9algilan konusunda giiniimuze kadar yeterli sayida olmasa da onemli sayilabilecek 
9ali§malar yapilmi§tir. Sozgelimi Mahmud Ragip Gazimihal ustamm Asya ve Anadolu Kaynakla- 
rmda Iklig (1958), Tiirk Vurmali (^algilan (1975), Ulkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlanmiz 
(1975) ve Turk Nefesli Qilgilari (1975); Sadi Yaver Ataman’m Anadolu Halk Sazlan (1938); 
Laurence Picken’m Folk Musical Instruments of Turkey (1975) gibi kitaplan onemle amlmalidir. 
Aynca yine Sadi Yaver Ataman’m Turk Halk £algilanna Ait Aynntili Bilgiler ve Baglama 




YavuzDALOGLU 253 



Gelenegi (1993) ile Etem Ruhi Ungor’iin Tiirk Davulu (1974) ve Turk Zumasi (1983) ba§likli 
bildirileri de amlmaya deger gali^malardir. 

Eski Turk 9algilanna gelince bunlar iizerinde yapilan 9ali§malar 90k daha smirlidir. Fakat 
Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya’ya ait Eski TMajede Musiki Terimleri ve Musiki Alet isimleri 
(Do9entlik Tezi, 1982) ba§likli 9ali§ma yaymlandigmda ciddi bir a9ik kapanacaktir. Soz konusu 
9ah§manm yakm zaman i9inde yayinlanacak oldugu bilgisini saym hocamizdan kisa bir sure once 
aldim. Umarim en kisa siirede yayinlanir ve yararlanmamiza sunulur. Bu 9ali§ma ile sanmm Turk 
musiki tarihinin onemli bir bo§lugu da doldurulacaktir. Bu 9ali§ma di§mda tarafimca yazilmi§ bir 
bildiri de (Yavuz Daloglu, Eski Turk £algilan/Divanii Lugati’t-Turk’te Betimlenen £algilar) bu 
bildirimin kaynaklan arasmda yer almi§tir. 

Eski Tiirklerde (^algilara iliskin Bazi Veriler 

Eski Tiirk 9algilan konusunda Divanii Lugati’t-Tiirk’iin di§mda bazi kaynaklarda da 90k 
sinirli verilere rastlamaktayiz. 

Ordularda davulun Tiirklerce 90k eski 9aglarda kullamldigim Mahmud Ragip Gazimihal 
Turk Askeri Muzikalan Tarihi (bu kitabm yazarm el yazisiyla matbaaya gonderilmi§ elyazmasi 
kiitiiphanemde korunmaktadir) ve Turk Vurmali (^algilari ba§likli kitaplannda Eski Yunan ve fan 
tarih9ilerinin kaynaklarmdan aktarmaktadir. 

Davulun halay gibi sira oyununda copuruculuguna dair tarihten en eski yazi Asya ’da Hunlar 
iqindir. Hun beyine gelin gelmi§ Qinli bir kadin, §air oldugundan memleketine gonderdigi 
manzum yazida, Hunlarin bazi hallerini sayarak dertle§iyor ve: 

Davulu her gece durmaz doverler 
Ta giinefler dogana dek donerler 

gibilerde bir kayit da diifiiyor (Isa ’dan 200 yd kadar once) (...)” (Gazimihal, 1975, 10). 

Ba§ka bir kaynakta, Orhon Yazitlari n&d ge9mektedir. Bilge Kagan Yaziti’nm Bati tarafin- 
da Kobiirge adma rastlamaktayiz (Orkun, 1987, s. 72). 

Bilge Kagan uqa bardi 
Yay bolsar iize Tenri 
Kobiirgesi oterqe anqa taki 
Tagda sigun otser anqa 

(Bilge Kagan U9up gitti / Yaz olsa iistte Tenri / Davulu 9alar gibi, oylece dahi / Dagda yaban 
geyigi otse, oylece). 

Dede Korkut veya diger adiyla Korkut Ata’simn hikayelerinde de kopuza rastlamaktayiz: 
Salur Kazan’i oglu Uruz’un tutsakliktan 9ikardigi destanda (Ergin, 1994, s. 236): 

Okqesin okqesine kakdi. Kaburgasin karnina kavqurdi. Uyamn qekdi, agzin ayirdi. 

Kafiri oldiirdi, qdkdi iizerine oturdi. Aydur: Mere kdfirler kopuzum getiiriin, sizi 
ogeyin didi. Vardilar, kopuzi getiirdiler. Eline alup burada soylami§ goreliim hanum 
ne soylamiq (...) 

Gene Mahmut Ragip Gazimihal ’in Rosa Newmarch’tan 9evirip yayma hazirladigi, fakat 
samrim yaymlama olanagi bulamadigi Rus Operasi (The Russian Opera, 1921, 9eviri tarihi 1945, 
bu kitabm da matbaaya gonderilmek iizere yazarm kaleminden 9ikmi§ elyazmasi kiituphanemde 
korunmaktadir) ba§hkli kitapta da Rus Slavlannm kullandigi 9algilardan soz ederken Tiirk 9algi- 
larma da gonderme yapar: 




254 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araqtirmalan Sempozyumu 



VI. yiizyilda onlarin ‘en biiyiik zevkinin musiki oldugunu, seyahatte hiq silah tapmadiklanm, 
kendi yaptiklari qalgilarla yola qiktiklarim ’ Wend ’ler Istanbul ’da imparatora anlatmiylardi. 
Bizansli tarihqi Prokop, 592 ydinda Yunanlilarin Slav karargahina yaptigi bir gece baskinini 
anlatirken “Slavlarin herhangi bir korunma onlemi almayi unutacak ve diipnanm yaklapi- 
gindan biisbiitiin habersiz kalacak derecede §arkinin zevkine dalmg olduklarini ’’ soyler. Ta- 
rihlerinin ba§langiqlarindan beri Rus Slavlari ’nin daima qeqitli qalgilar kullanmg olduklari 
genellikle dogrulaniyor. Yedi veya sekiz telli yatik bir qe.pt santur olan Gusli, kamipan bir 
qeqit diidiik olan Svirel bunlarin en eskileridir. Bununla beraber yayla qahnan Gudok adli bir 
tiir iiq telli kemaneden de pek erken donemlerde soz edildigi gdriiliir. Kitaralar ailesinden ve 
qimdiki Balalayka ’nin (Balalayka ’nin etimolojisini Ruslar da bilmiyorlar) dnciisii olup telleri 
parmaklarla qalinan Dombra ’nin (Asya ’mn Tanburasi) ve Kiiqiik-Rusyalilarin qaldigi sekiz 
veya yirmi telli Bandura (Bandura sozciigii Tanbura’mn bozulmuqudur) veya Kobza’mn 
(Kopuz) da erken donemlerde sozii edilir. ilkel iifleme qalgilari arasinda ‘Dogu ’dan gelme tiz 
bir diidiik olan Zuma’ ve Dudka (yani Gayda - Dudka sdzciigiiniin asli Tiirkqe Diidiik’ tiir) 
vardi. Davul, Def ve Ziller baqlica vurma qalgilari idi (Gazimihal, 1945). 

Divanii Lugati’t-Tiirk’te C^algi Adlan, Tiirevleri ve Betimlemeleri 

Divanii Lugati’t-Turk’te yalmzca musiki ve §iir kavramlan ile bunlann birbirleriyle ilintisi 
konu edilmez. Tiirklerin o donem ve oncesinde kullandiklan bazi 9 algilar ile musiki yapma 
gelenekleri iizerine veriler de kitabm i?inde yer almaktadir. 

Divanii Lugati’t-Turk’ii taradigimizda iig grup $algi ile kar§ila§maktayiz: 

Telli (Qalgilar: Kubuz, ikeme, Buqi (Divan’da kimi yerde kubuz, kimi yerde de kupuz okunmu§. 
Terciimede Arap harfli yazili§larda “b” harfi kullamlmi§. Aym §ekilde bu<?i da Arap harfli yazili§- 
ta “c” ile yazilmi§, fakat okumada “ 9 ” olarak okunmu§.) 

Uflemeli (Qalgilar: Sibizgu, Borguy. 

Vurma Qalgilar: ((eng, Kiivriig, Tovil, Tiimriik, Kakratgu, Tug, Kongragu. 

Kubuz, Divanii Lugati’t-Tiirk’iin bir yerinde ge 9 mektedir. Bu 9 algi Orta Asya Turk boylannm 
onemli 9 algisi kopuz’un bir tiirevidir. Ka§garli Mahmud, Kubuz hakkmda §unlan yazmi§tir: 

Kubuz: Kubuz, uda benzer bir 9 algi (Atalay I, s. 365; Gazimihal, 1975/1, s. 14, 18, 21, 24—25) 

Ka§garli Mahmud, Divanii Lugati’t-Turk’te bu sozciigiin degi§ik tiirevlerini de yazmi§tir. Bun- 
lar: 

Kubzaldi: “kubuz kubzaldi: kubuz 9 almdi”, (kubzalur-kubzalmak). (Atalay II, 235) 

Kubzadi: “ol kubuz kubzadi: o, kubuz, ut 9 aldi”, (kubzar-kubzamak) (Aym eser III, 283. Bu 
kelime terciimede kupzadi olarak yazilmi§, fakat Arap 9 a yazili§mda kubzadi olarak yazildigi i 9 in 
ben de bu yazili^i yegledim.) 

Kubzaldi: “kizlar kubzaldi : kizlar, cariyeler kubuz 9 almakta yan§tilar”, (kubzalur-kubzalmak) 
(Atalay II, 220) 

Kubzatti: “ol am kubzatti: o, ona kubuz 9 aldirdi”, (kupzatur-kupzatmak) (Atalay II, 335) 
Kubuzlug: “kubuzlug ki§i: kubuzu olan adam” (Atalay I, 495) 

Ikeme, Divanii Lugati’t-Turk’te iki yerde kar§imiza 9 ikmaktadir: 
ikeme: Bir 9 c$it saz, kubuz gibi 9 alman bir 9 algi (Atalay I, 137) 

Ekeme: Bir 9 c§it 9 algi (Atalay III, 174) 

Bugi veya buci ise tek bir yerde kar§imiza 9 ikar: 




Yavuz DALOGLU 255 



Bupi: “bupi kubuz: inleyen utlardan bir ut. Bu, kaz gogsii (barbat) adi verilen sazlardan bir sazdrr 
(Atalay III, s. 173) 

Divanii Lugati’t-Tiirk’te iiflemeli palgi olarak Sibizgu veya Sibuzgu (Atalay I, 489) ile Borguy 
betimlenmektedir. 

Nasil ki, kubzaldi: palmdi, kubzadi: paldi, kubzatti: 9aldirdi ise iifleme 9algi 9almaya da ottiirdi 
fiili kullamlmi§tir: 

Otiirdi: “ol sibuzgu otiirdi: o, dudiik ottiirdii”. Ba§kasi da boyledir; (otiirur-otiirmek) (Atalay I, 
176) 

Ottiirdi: “sibizgu ottiirdi: diidiik ottiirdi”. Senin i§lemen yiiziinden ses 9ikaran her §ey i9in de 
boyle denir; (ottiiriir-ottiirmek) (Atalay I, 217). 

Otriildi: “sibizgu otriildi: diidiik otturiildii”. Ba§kasi da boyledir; (otruliir-otrulmek) (Atalay I, 
246) 

Borguy: Uflenerek ottiirulen boru (Atalay III, 241). 

Divanii Lugati’t-Tiirk’te §u vurma 9algilar betimlenmi§tir: 

(7 eng [veya 9eng, Arap9a yazili§mda ceng veya ceng]: Zil, 9alpara (Atalay III, 357). 

Kiivriig: [kos] Kos, davul (Aym eser III, 479; Turk Vurmali (/algilan, 8; Tiirk Askeri Muzikalan 
Tarihi, 3). 

Tovil: Davul, avda dogan ku§u ipin palinan davul (Atalay III, 165; Gazimihal, 1975/2, s. 8, 11, 
59. 

Tiimriik: Diimruk, def. Oguzca (Atalay I, 478; Gazimihal, 1975/2, s. 61). 

Kakratgu: [bekpi davulu] “ol kakratgu kakratti: o, kapiracak §ey 9aldi”, (o, scrpc ve serpeye 
benzer ku§lan ekinden ka9irmak i9in bek9i davulunu 9aldi). Ba§kasi da boyledir; (kakratur- 
kakratmak) (Atalay II, 334; Gazimihal, 1975/2, s. 11, 47). 

Tug: [davul] Hakamn yamnda pal man kos ve davul. “Han tug urdi: Han nobet davulu vurdu, 
mehterhane paldi” (Atalay III, 127 Gazimihal, 1975/2, s. 12, 59-60). 

Kongragu: (/an, tongurak (Atalay III, 387; Gazimihal, 1975/3, s. 52. 

(/ingratti: “ol kongragu pmgratti: o, pmgiragi, konragi, tonguragi 91 nlatti ”, (o, tonguraklan 
pmlatti, yularla ses verdirdi); pmgratur-pmgratmak) (Atalay II, 358). 

(/ingradi: “ol kongragu pmgradi: o pan pmladi”, (pmgrar-pmgramak). Buna benziyen her ses ipin 
de boyle denir (Atalay III, 402). 

Musikinin Eski Tiirklerin Ya§aminda Yeri ve i$levi 

Divanii Lugati’t-Tiirk’teki musikiyle ilgili kelimeleri ve apiklamalan inceledigimizde, mu- 
sikinin insan ve toplum ya§ammdaki yeri ile i§levi konusunda da ipuplan elde etmekteyiz. 

Tiirkler, erkegiyle kadim birlikte pal 1 § 1 p iireten, birlikte sava§im veren, birlikte eglenen, ya- 
§am dolu §en bodunlardi. Musiki de boyle bir ya§amm dogal ve vazgepilmez olgusuydu. Ka§garli 
Mahmud’un amtsal eseri Divanii Lugati’t-Tiirk’ii ba§tan sona kelime kelime taradigimizda bu 
durumu apikpa gormekteyiz. 

Musikinin guniimuzde oldugu gibi Eski Tiirklerin ya§ammda, daha o paglarda pek pok i§- 
levi vardir. Sozgelimi Ka§garli’nm betimledigi vurma palgilardan Kakratgu, ekinlere zarar veren 
serpeleri ve benzeri ku§lan kapirtmak ipin kullamlan bir bekpi davuludur. Buna kar§ilik 77m/’ in 
ise avda Dogan ku§u ipin palman bir ses benzetleyici ozelligiyle kullamldigi kaydedilmi§tir. 




256 3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu 



Buradan §u anla§ilmaktadir ki, Tiirkler XI. yiizyil oncesinde hem avcilik, hem de tanmi ustalikla 
siirdiiren bir toplumdur ve bu ugra§ilan sirasmda 9algilann etkisini ke§fetmi§ olmalari, onlarrn 
musikiyle son derece i$ i9e olduklanm ve musikinin, sesin etkisini nasil ustaca kullandiklanm 
a9ik9a kamtlamaktadir. 

Tiirklerin en onemli ozelliklerinden birisi de, giinumuze degin askerligi ve ordularmi 
6nemsemi§ bir toplum oldugudur. Bu durumun bir uzantisi olarak Turklerin, askeri musiki ala- 
mnda da ne denli ileri gittigi, askeri musikiyi nasil onemsedigi bilinen bir ger9ektir. Mehter 
geleneginin Osmanli oncesi kurulan Turk devletlerinde de var oldugunu Ka§garli Mahmud bize 
aktarmaktadir. 

Divanii Lugati’t-Tiirk’te Turklerin askeri musiki gelenegine ili§kin §u a9iklamalar vardir: 
Uruldi: “tug uruldi: nobet davulu vuruldu.” (Atalay I, s. 190 ). 

Turkmen: Turklerin 90k kuwetli ve biiyiik ordusu bulunan “§u” admda gen9 bir hakanlan vardi. 
(...) Hergiin Balasagun’daki sarayimn oniinde Beyler i9in U9yiiz altmi§ nobet davulu vurulurdu. 
(...) Hakan hemen davullar 9aldirarak Doguya dogru yiiriir (Atalay III, s. 413 - 414 ). 

Tug: Hakamn yamnda 9ahnan kos ve davul. “Han tug urdi: Han nobet davulu vurdu, mehterhane 
9aldi” (Atalay III, s. 127 ). 

Biike: (...) bu kadar 90k oldugunuz halde ni9in yenildiniz, dedik. Cevap olarak, davullar 9ahmp 
borular otmege ba§ladigi zaman . . . (Atalay III, s. 227 ). 

Haydar Sanal, Mehter Musikisi ba§bkb kitabmda bu verileri §oyle yorumlami§tir: 

Divanii Lugat-it-Tiirk’te daha eski Tiirk gelenekleri de titizlikle saklanmi§ olarak sirasi 
geldik9e anlatilmi§tir: Iskender’in Tiirk iilkesine yoneldigi siralarda gen9 Tiirk hakam §u, 
Balasagun’daki sarayinm oniinde beyler i9in hergiin H9 yiiz altmi§ nevbet davulu vurduruyordu. 
“Han tug urdi”, “tug uruldi” ibareleri mehterhane 9alinmayi ifade etmektedir. XI. yiizyilda kiivriig 
(kos), tug (davul), borguy (boru), 9enk (zil) sazlan biliniyor. (...) Kasjgarli Mahmud, Biike 
Budra9 ile Arslan Tekin Gazi’nin sava§mda davullar ve borular 9ahndigmi anlatiyor (Sanal, 1964 , 
s. 1). 

Tiirklerin toplumsal ya§ammda musikinin i§levi tanm, avlanmak ve askerlik di§mda da go- 
riiliir. Divan-i Lugati’t-Tiirk’te musikinin dinlence ve eglence yoniine ili§kin veriler de bulunmak- 
tadir. Dans’m en geni§ anlamda musiki e§liginde yapildigmi dii^iiniirsck, Divan’m birka9 yerinde 
danstan da (: raks ) soz edilmi§tir. Kubza§mak fiilinin anlammda goriildiigii iizere cariyelerin 
kopuz 9almada yari§masi ve daha ba§ka omekler, Tiirklerin ya§ammda musikinin ne derece 
onemli bir yeri oldugunun somut kamtlandir ve bu kamtlar Divan-i Lugati’t-Tiirk oncesi diger 
soyleyi§le Eski Tiirklerin musiki ya§ami ve musiki yapma bi9imleri konusunda somut verilerdir. 




YavuzDALOGLU 257 



Kaynak^a 

Arat, R. R. (1979). Kutadgu Bilig (I Metin), Ankara: TDK Yaymlan. 

Arat, R. R. (1979). Kutadgu Bilig (III indeks), Istanbul: Turk Kulturimii Ara§tirma Enstitiisii 
Yaymlan. 

Arat, R. R. (2003). Kutadgu Bilig (II Qeviri), Ankara: TTK Yaymlan. 

Atalay, B. (1985). Divanii Lugat-it-Tiirk Terciimesi I, Ankara:TDK Yaymlan. 

Atalay, B. (1986). Divanii Lugat-it-Tiirk Terciimesi II, Ankara: TDK Yaymlan. 

Atalay, B. (1986). Divanii Lugat-it-Tiirk Terciimesi III, Ankara: TDK Yaymlan. 

Atalay, B. (1986). Divanii Lugat-it-Tiirk Terciimesi TV, Ankara: TDK Yaymlan. 

Bardak9i, M. (1986). Maragali Abdiilkadir, Istanbul: Pan Yayincilik. 

Daloglu, Y. (2007). Eski Turk £algilari (Divanii Lugati’t-Tiirk’te Betimlenen £algilar), Halk 
Miiziginde Qalgilar Uluslararasi Sempozyumu, Kocaeli Universitesi, Kocaeli. 

Dizdaroglu, H. (1969). Halk §iirinde Tiirler, Ankara: TDK Yaymlan. 

Ergin, M. (2000). Dede Korkut Kitabi, Istanbul: Bogaz^i Yaymlan. 

Gazimihal, M. R. (1945). Rus Operasi / Rosa Newmarch’m The Russian Opera, (1921) kitabin- 
dan 9eviri. Yaymlanmami§tir. 

Gazimihal, M. R. (1955). Tiirk Askeri Muzikalari Tarihi, Istanbul: Maarif Matbaasi. 

Gazimihal, M. R. (1961). Musiki Sozliigii, Istanbul: Milli Egitim Basimevi. 

Gazimihal, M. R. (1975/1). Ulkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlanmiz, MIFAD Yaymlan. 
Gazimihal, M. R. (1975/2). Tiirk Vurmali Qalgilari, Ankara: MIFAD Yaymlan. 

Gazimihal, M. R. (1975/3). TiirkNefesli ((algilan, Ankara: MIFAD Yaymlan. 

Oransay, G. (1985). Atatiirk ile Kiig, Izmir: Kiig Yaymi. 

Oransay, G. (1988). Musikinin Toplumla Etkile§imi, Birinci Miizik Kongresi Bildiriler, Ankara: 
Kiiltiir ve Turizm Bakanligi Yaymlan. 

Orkun, H. N. (1987). Eski Tiirk Yazitlan, Ankara: TTK Basimevi. 

Sanal, H. (1964). Mehter Musikisi, Istanbul: MEB. 

Yucel, T. (2000). Tiirkgenin Kurtulu§ Sava§i, Istanbul: Cumhuriyet Yaymlan. 




258 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 




IS THE VATICAN MAP OF THE NILE EVLIYA CELEBES? 



Robert DANKOFF 

The Vatican Library possesses a large Ottoman map of the Nile (Vat. Turc. 73). It was first 
studied by Ettore Rossi 1 who provided the following information: 

The map (Vat. Turc. 73) is 543 cm long, 45 cm wide in the southern and 88 cm wide in the 
northern half; it is drawn upon rough cloth and represents the Valley of the Nile from its 
sources at the fabuous Mountains of the Moon to the Mediterranean Sea between the Red 
Sea and the Libyan Desert. The map has suffered injuries from time and seems to have 
been eaten by mice: in some parts there are lacunas. 

Rossi went on to describe the contents of the map in rough outline and to speculate on its 
date and authorship. He pointed out that it must have been composed around 1685, the death date 
of Defterdar Melek Ibrahim Pa§a who is mentioned on the map as having passed away (see 
edition, Jbl). Rossi also noted the “strict correspondence” between the contents of the map and 
volume 10 of the Seyahatname. He suggested that “the map was drawn in connection with Evliya 
Celebi’s book by one of his readers, perhaps by a person of the author’s suite.” And he 
concluded: 



A full discussion of these problems and the question of the relative importance of both the 
map and Evliya Celebi’s book ... requires more space and use of oriental texts; we shall 
fulfil this work elsewhere. 

Unfortunately, this intention was not fulfilled. 

Rossi’s article includes some black-and-white photographs that give an idea of how the 
map looks. The only other publication to include a photograph of the map is an article on 
Ottoman geographical maps by Ahmet T. Karamustafa, 2 who pointed out: 

Since Evliya £elebi is known to have spent the last part of his life in Egypt and died there, 
there is a distinct possibility that he played a role in producing this map, though there is no 
proof of such a connection. Conceptually, the map itself should be viewed as an attempt to 
illustrate legends, historical or otherwise, that surrounded the river Nile in Islamic 
literature. In execution and style, it is somewhat reminiscent of the earliest extant Islamic 
map, namely al-Khwarazml’s map of the Nile. 

While Vat. Turc. 73 has been known to the scholarly world at least since 1949, it is only 
now being edited and studied in detail. An edition of the map is being prepared by Nuran Tezcan 
and myself. From our study so far, we have arrived at two basic conclusions: 

1) Although Evliya’ s name does not appear on the map, it is clearly by him, in conception if not 
wholly in execution. 

2) The map is largely an original creation. 



1 Ettore Rossi, “A Turkish Map of the Nile River, about 1685,” Imago Mundi 6 (1949), 73-75. See also, 
Elenco dei manuscritti turchi della Bibliotreca Vaticana (Rome, 1953), 55-57. 

2 “Military, Administrative, and Scholarly Maps and Plans” = ch. 11 of Cartography in the Traditional 
Islamic and South Asian Societies [The History of Cartography, volume two, book one] (The University of 
Chicago Press, 1992), 223-225. 



Orhon Yazitlarinin Bulunuyundan 120 Yil Sonra Tiirldiik Bilimi ve 21. Yiizyd Iconulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu, 2010, 259-271 




260 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



The map consists of an introduction and 475 entries - distinct geographical areas demarcated by 
lines, characterized in a text, and often marked by a drawing. (Most of the drawings represent 
either a walled city jg§ or mountains A.) For ease of reference, we have divided the map into 



zones as 


follows: 




ZONE 


ENTRIES 


DESCRIPTION 


A 


4 


Sources of the Nile: Magnetic Mountain and Mountain of the 
Moon; the eleven bridges 


B 


5 


Rivers of the Nile 


C 


7 


Valleys of the Nile; City of Wardan; Funj Kingdom 


D 


12 


Sindi, Kandi, Hafir-i Sagir, Hafir-i Kebir 


E 


15 


Cezire-i Hammam, Narinte, Sese, Magrak, Say 


F 


29 


Isne, Ermen, cataract, Etfu, Azrak Cazu, Vadi-i ‘Urban, 
Vadi-i Siibu‘, Ku§tamine; Bedouins (Kelafi§, Mihriyye, 
Kiinuz) 


G 


10 


Aswan, Kolombo, Cebel-i Silsile 


Ha 


11 


Luxor, Ahmim, Kma, Fiiwe; Bedouins (Hiiceyze, Haware, 
‘Ababide) 


Hb 


19 


Hu, Far§ut, Semennut, Men§iyye, Ebu Tih, Menfalut, 
UmmuT Kusur 


He 


14 


Oases, Behnisa, Feyyum 


i 


25 


Feyyum, Mellevi, i§munin, Minye, Meymune; Tunisian 
coast (Tunus, Sousse) 


Ja 


13 


Tunisian and Libyan coast (Barca, Djerba, Tripoli), 
pyramids, Gize, Inbaba 


Jb 


21 


Cairo, Bulaq, §ubre 


Ka 


33 


Branching of the Nile: Menuf, Tarrane 


Kb 


52 


Western branch of the Nile, west bank: Demenhur, 
Alexandria, Ebukir, Rosetta 


Kc 


28 


Western branch of the Nile, east bank: Farasdak, shrine of 
Seyyid ibrahim-i Dessuki, Fiiwe, Burlos 


La 


45 


Eastern branch of the Nile, west bank: Matariyye, §ubre, 
Minyet §ubre 


Lb 


31 


Eastern branch of the Nile, east bank: Manzara, Fereskur, 
Damietta 


M 


51 


Red Sea and Gulf of Suez: Zeyla‘, Suakin, Mocha, Jedda, 
Yenbu‘,‘Akabe, Sinai Desert, Suez, Mt. Sinai 


N 


50 


Bilbeys, ‘Ari§; Palestine, Syria, Iraq, Eastern Anatolia and 
Western Iran 




Robert DANKOFF 261 



In some ways, Vat. Turc. 73 can be viewed as the culmination of Islamic mappings of the 
Nile, going back to the ninth-century Arab geographer al-Khwarazml. In particular, the 
mapmaker (Evliya £elebi?) depended on this Arab tradition for the southern-most parts of the 
Nile that he had no access to. 

The real origin of the Nile always remained unknown to Muslim scholars and 
travellers. It is a curious fact, however, that the information on this subject which we 
find uniformly repeated in the Islamic sources from the treatise of al-Kh w arazmI ( ca . 
215/830) onwards gives an idea of the origin of the Nile which does not correspond 
entirely to the data furnished by the classical sources. This conception makes the Nile 
emerge from the Mountains of the Moon (Djabal al-kamar) to the south of the equator; 
from this mountain come ten rivers, of which the first five and the second five reach 
respectively two lakes lying on the same latitude; from each lake one or more rivers 
flow to the north where they fall into a third lake and it is from this lake that the Nile 
of Egypt begins. This conception is largely schematised and corresponds only partly to 
Ptolemy's description of the Nile sources; Ptolemy knows only of two lakes, not lying 
on the same latitude and does not speak of a great number of rivers coming from the 
Mountains of the Moon. The third lake especially is an innovation.... The system 
described by al-Kh w arazmI of the origin of the Nile is represented on the map in the 
Strasbourg ms. and is repeated many times after him (Ibn Khurradadhbih, Ibn al- 
FakTh, Kudama, Suhrab, al-IdrlsT and later authors). 3 

The top portion of Vat. Turc. 73 follows this schema. It is certainly based on a map in this 
tradition, although it contains additional material (the Magnetic Mountain, the eleven bridges) not 
found in any of the maps cited in the previous footnote. We have not yet traced the particular 
souce. 



Zones A and B of our edition are largely based on this traditional lore regarding the sources 
of the Nile. But as soon as we reach Zone C we find material that is mainly based on Evliya’ s 
journey in the Funj kingdom and Ethiopia. 4 And in Zone E we reach Qasr Ibrim and Ottoman 
territory. We may assume that Evliya had access to Ottoman maps, and possibly European maps, 
showing the Nile from here to the capital at Cairo and from Cairo to the Delta; but there is no 
specific evidence that he made use of any. Rather, nearly all the information given on the map 
seems to be based on his own travels. 

He himself says (Y392a): 5 

I have recorded so many fortresses and lands, as in the Mappamundi, and rivers and 
mountains and lakes, in the manner that I have learned from my master Nakka§ 
Hukmizide All Beg — may God vouchsafe that I may complete this journey of the 
Nile and the Funj kingdom and that I may record their forms. 

We have not yet traced Nakka§ Hukmizade All Beg. Presumably he was a scholar and a 
court painter ( nakka§ ) with whom Evliya studied during his youthful years in the Ottoman court 
in Istanbul. 



3 Kramers, J.H. "al-NIl." Encyclopaedia of Islam, Second Edition. 

4 See Maria Teresa Petti-Suma, “II viaggio in Sudan di Evliya Celebi (1671 -72).” Annali dell ’Istituto 
Universitario Orientate di Napoli NS 14 (1964), 432-52; John O. Udal, The Nile in Darkness: Conquest 
and Exploration 1504-1862 (Wilby, Norwich, 1998), 17-35. 

5 Y = “Yildiz” ms. of vol. 10 (Istanbul Universitesi Kutiiphanesi Tiirkge Yazmalar 5973). See Seyit Ali 
Kahraman, Yiicel Dagli, Robert Dankoff, eds., Evliya (felebi Seyahatnamesi 10. Kitap (Istanbul: Yapi 
Kredi Yayinlari, 2007). 




262 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



We would expect Evliya to have been familiar with at least one previous Ottoman map of 
the Nile, that of Piri Reis. This Ottoman sea captain sailed up the Nile as far as Cairo shortly after 
the Ottoman conquest of Egypt in 1517; and he included his mappings of the river and of the 
metropolis in his Kitab-i Bahriyye, which otherwise is confined to the Mediterranean coastal 
waters. 6 If we compare Piri Reis’s map of the Nile with the corresponding section of Vat. Turc. 
73, we see that there is little resemblance. 7 There is no obvious instance where Evliya depends on 
Piri Reis, either on the map or in the text. 

Katib £elebi, Evliya’ s contemporary, drew a map of the Nile delta as one of numerous 
maps that he made for his cosmography known as Cihanniima . 8 There is no evidence that Evliya 
had contact with Katib £elebi or knew of his work. 

Another possibility is that Evliya knew of European maps of the Nile. He sometimes refers 
to a world map (“Papamunta” or Mappamundi, as in the above quotation) and to works known as 
Geography and Atlas and Minor (i.e., the Atlas Minor of Mercator), 9 but always in non-specific 
terms, and it is unlikely that he had access to such a work while he was in Egypt. He also shows 
no sign of being aware of European maps of Cairo, such as those of Matteo Pagano (1549) or 
Ferrandeo Bertelli (1568), or contemporary maps of Egypt such as that of Jan Jansson (1659). 10 



6 See especially Svat Soucek, Piri Reis and Turkish Mapmaking after Columbus: The Khalili Portolan 
Atlas (Oxford University Press, 1996), 149-58. The original 1521 and 1526 versions of these mappings are 
not extant. Some later copies have been published as follows: 

• ? [late 16 th cent.] (Topkapi Sarayi Miizesi Kutiiphanesi ms. H. 642, fol. 352): J. M. Rogers, 
“Itineraries and Town Views in Ottoman Histories,” Cartography in the Traditional Islamic and 
South Asian Societies [The History of Cartography, volume two, book one] (University of 
Chicago Press, 1987), p. 232. 

• 1574 (Ayasofya Kutiiphanesi ms. 2612, 347b-362a): Piri Reis, Kitabi Bahriye, ed. F. Kurdoglu 
and H. Alpagot (Ankara, 1935); Piri Reis, Kitab-i Bahriye, 4 vols. (Istanbul Historical Research 
Foundation, 1988), vol. 4 

• 1628-29 (Nuruosmaniye ms. 2997, 166b): Mine Esiner Ozen, Piri Reis and his Charts (Istanbul, 
1998), p. 62 

• c. 1670 (Khalili ms. 718, 48b-49a): Soucek, op. cit., pi. 16, 27 

• ? (Istanbul Universitesi Kutiiphanesi Tiirkce Yazmalar 6605): Evliya Qelebi Seyahatnamesi, 
onuncu cilt (1st. 1938), after p. XXVIII and p. 668; Kemal Ozdemir, Ottoman Nautical Charts and 
the Atlas of Ali Macar Reis (1st. 1992), pi. 26. 

• c. 1730 (Walters Art Museum, ms. W658): available on internet at: 
http://art.thewalters.org/viewwoa.aspx ?id=19195 

7 For this section of Piri Reis’s book, see Robert Mantran, “La description des cotes de l’Egypte dans le 
Kitab-i Bahriye de Piri Reis,” Annales Islamologiques 17 (1981), 287-310. 

8 See Gottfried Hagen, “Katib Celebi and Sipahizade,” Essays in honour of Ekmeleddin Ihsanoglu 
(Istanbul, 2006), 525-42, fig. 3. This is Katib Celebi’s autograph, which Hagen discovered in the University 
of Michigan Library. For some later copies, see Dorothea Duda, Islamische Handschriften II Teil 2: Die 
Handschriften in tiirkischer Sprache (Wien: Verlag der Osterreichischen Akademie der Wissenschaften, 
2008), fig. 243, 246. 

9 E.g. Y157b: Amma Nil 'in ma'mur [u] abadan yerleri Say kal'asi ve Der §ehri ve ibrim kal'asi ve fellal 
vilayeti ve Isvan ve Isne ve $ehr-i Kits ve §ehr-i Kina ve Fiivve ve Circe'ye, andan balada tahrir olunan 
Misir'a vannca fehirler ve Dimyat ve Reyid'e vannca Nil'in iki canibi kat-ender-kat ma ‘mur [u] abadandir. 
Tevarih-i Hitat’da ve Hey’et-i Papamunta ve Atlas ve Minor ve Cografiyye kitablarinda Misir'in berren ve 
bahren eykaliyle abadan yerlerin tahrir eylemiylerdir. 

10 See B. Blanc et al., “A propos de la carte du Caire de Matheo Pagano,” Annales Islamologiques 17 
(1981), 203-85. Ferrandeo Bertelli’s map is reproduced in Soucek, op. cit., pi. 16. For Jan Jansson’s map 
entitled /Egypti recentior descriptio : /Egypt is & Turds Elchibith, Arabibus Mesre & Misri, Hebrceis 
Mitsraim see http://ids.lib.harvard.edu/ids/view/ 13501 006?buttons= Y. 




Robert DANKOFF 263 



We must imagine Evliya during his last years (roughly 1673-1683), when not engaged in 
traveling, as residing with his servants in his apartment in the Cairo citadel and drawing up both 
his magnum opus and his map of the Nile. Regarding the Seyahatname, we possess the autograph 
ms. of Volumes 1-8. A close study of this ms. suggests that he employed a scribe or amanuensis 
to write up the fair copy, adding diacritics and marginal notes in his own hand. 11 Similarly, he 
must have employed an assistant to work on Vat. Turc. 73 or its prototype. 

All the information on the map corresponds to material in the book, but rarely using the 
exact terms. Rather, there is much abbreviation and paraphrase, often including erroneous 
readings or misunderstandings, plus some eccentric spellings and grammatical usages that are 
different from those in the autograph ms. of the Seyahatname. The ductus (handwriting style) of 
the map is also different. From all this, we may conjecture that at some point Evliya lost control 
of the map, or at least never checked it for errors as he did the first five volumes of the autograph 
ms. of the Seyahatname. The conception of the map, and possibly the specific outlines and 
drawings, are Evliya’s. But the hundreds of texts were inscribed by someone else, an assistant or 
disciple, either from oral dictation or from Evliya’s written notes. 

The contents of these texts reflect some of Evliya’s preoccupations in his travel account. 
These include: 

• Climate 

• Flora and fauna 

• Sources of wealth and commerce 

• Civilized amenities or their absence 

• Details of government and administration, military structure, tribal organization, and 
religious persuasion 

• “Noteworthy sights” (‘ ibretniimalar ) and the lore surrounding places and 
monuments. 

Distances and geographical coordinates are given only occasionally. 

While Vat. Turc. 73 is primarily a map of the Nile, it extends beyond the Nile in three directions: 

• To the east: Suez and Sinai, the Red Sea ports, and the stations of the Hajj 
pilgrimage route (Zone M). 

• To the northeast: Bilbeys and the desert beyond, plus indication of important towns 
in Palestine, Syria, Iraq, Eastern Anatolia and Western Iran (Zone N). 

• To the northwest: the Mediterranean ports extending from Alexandria as far as the 
Maghreb (Zones II, 11,14; Jal-4; Kal-2,9-11). 

While these extentions may seem gratuitous in a map of the Nile, they certainly reflect 
Evliya’s mental geography. 



11 See Pierre A. MacKay, “The Manuscripts of the Seyahatname of Evliya Celebi, Part I: the Archetype,” 
Der Islam 52 (1975), 278-98; Robert Dankoff, “$u Rasadi Yikalim mi? Evliya Celebi ve Filoloji,” in: 
Nuran Tezcan and Kadir Atlansoy, ed. Evliya Qelebi ve Seyahatname (Dogu Akdeniz Universitesi, 2002), 
99-118 [English original as “ ‘Shall We Tear Down That Observatory:’ Evliya Celebi and Philology” in: 
From Mahmud Kaggari to Evliya Qelebi: Studies in Middle Turkic and Ottoman Literatures (Istanbul: Isis, 
2008), 329-51], 




264 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



In sum, Vat. Turc. 73, while perhaps not drawn by his own hand, so thoroughly reflects his 
mind that it unquestionably deserves to be called “Evliya £elebi’s Map of the Nile.” 

* 

(In what follows, when comparing texts from the two sources I will use “book” when citing the 
Seyahatname and “map” when citing Vat. Turc. 73. In order not to prejudge the issue, I will refer 
to the author of the map as “the mapmaker.” Citations from the book are preceded by ms. folio 
number. Citations from the map are preceded by Zone and number assigned to each entry in our 
forthcoming edition.) 

Sources of the Nile and sources of the two works 

The mapmaker claims to have consulted seven or eight classics of Arab geography that are 
named at the end of the introduction. It is fair to say that, except for some of the details regarding 
the headwaters of the Nile, there is no evidence that any such work was directly used in drawing 
up the map. None of these is mentioned explicitly in the book. (Evliya’ s use of written sources for 
Volume 10 of the Seyahatname is a subject requiring study.) 

A possible exception is Cografya-i Batlimus (i.e., the Almagest of Ptolemy). At the 
beginning of Chapter 46 of the Seyahatname on the Description of the Nile he cites Batlimus 
Hakim Ptolemy the Philosopher on the rivers of the world. He goes on to say that according to 
Batlimus Hakim: 

Y156b According to Ptolemy the Philosopher, the source of the Nile is the Mountain of the 
Moon, a seven months journey south of Cairo. It rises from twelve great springs / streams 
( ‘ayri). South of (? - cenuba halef) the equator these twelve great streams flow into a large 
lake, which is like a sea. 

The book goes on to describe the course of the Nile after it flows out of this lake, through 
the vilayets of Kirmanka, Kakan, Funcistan, Berberistan, Nube and Say; and then through Egypt 
to the sea. 

The information on the map seems to have a different source: 

A2 Brief account of the Mountain of the Moon. Because the moon’s rays are intense and shine 
brightly over this mountain, it is named after the moon. This mountain is located south of the 
equator at 1 1 degrees latitude. It is very lofty and difficult to climb. At sunrise the eastern slope 
becomes very red, while at sunset the western slope reddens. God knows best 

Following this on the map comes the Magnetic Mountain ( Cebelii ’l-magn&tis) and the 
eleven bridges out of which issue the twelve sources, all of which flow into the large lake: 

A4: From within these eleven bridges twelve sources have appeared. They all empty into the 
Great Lake. 

Haflr-i Kebir 

D12 This is a great fortress and large city known as Hafir-i Kebir. The inhabitants are black 
Negroes, all believers (i.e., Muslims). There are many 12 Friday mosques, small mosques, hans, 
public baths and charitable institutions in this city. It is under the rule of Kor Hiiseyn Beg. The 
twill fabric and cotton cloth for shirts are very fine. Ivory, rhinocerus horn, lizard skin, ebony 
and teak lie spilled out on the roads and alleys. It is a very safe and secure country. In this 
fortress Kor Hiiseyn Beg has 70,000 black-skinned Negro soldiers, ready to do battle. 



12 Reading qokdur, not yokdur as Petti Suma, op. cit., 441 “non vi sono moschee . . .” 




Robert DANKOFF 265 



Y396b This great fortress is a strong Shaddadian structure, triangular in shape, on the west 
bank of the Nile. It is the capital of Kor Huseyn Beg.... It contains a total of 1060 houses. 
There are 20 prayer-niches. All the people are Sunnis of the Shafii rite and perform the ritual 
prayer.... There are perhaps 50 dervish lodges, 1 soup kitchen, 2 small inns, 6 elementary 
schools, 20 water-dispensaries, 1 small public bath, perhaps 100 shops, 10 coffee houses and 
20 boza houses. All the shops are open day and night, the merchandise lying there 
(unguarded), very safe and secure. The fortress has 700 soldiers and 50,000 Berberi and Zagi 
(i.e., Nubian and black-skinned) subjects. They practice agriculture and produce plentiful 
crops .... Praise be to God, in this city we saw wheat bread .... It is a city with plentiful supplies 
(or, cheap prices). . . . The qibla is toward the north . . . because the city lies on the equator... 

Y397b In this fortress of Sindi, in the bazaars and storehouses, ivory, rhinoceros horn, lizard skin 
and ebony lie piled up like mountains in the marketplace, trampled in the dust and without value. 

In the book, Evliya mentions the triangular shape of the fortress, and this is clearly evident 
in the drawing on the map. The figure for the garrison given in the book is much more credible 
than that in the map; the discrepency can be accounted for if we assume that the mapmaker added 
the 700 soldiers and 50,000 subjects in the book and somehow came up with 70,000 soldiers. The 
list in the map of precious commodities lying unguarded in the marketplace clearly depends on 
the corresponding list in the book, which however is found not in the notice of Hafir-i Kebir but 
in that of nearby Sindi. 

Ibrim 

E3 This place west of the Nile is the end (?) of the fortress of <ibri>m-i Sagir. 

E4 This fortress known as Ibrim-i Garbi (Western Ibrim) of the Copts. It was built by King 
Mukavkis. 

E15 The name of this fortress is ibrim of the Copts. It was built by the last Coptic king. King 
Mukavkis, and conquered by ‘Amr ibniiT-‘As. Now it is ruled from Cairo. It has a castle 
warden and more than 7000 soldiers of the governor. 

Y391a Description of the ancient castle, city of Ibrim: It was built by King Mukavkis, one 
of the Coptic kings. In the year of the Hijra ( — ) it was conquered after a two-month siege by 
several thousand Companions of the Prophet, including Amr ibnii'l-As in person, Ka‘bii'1- 
Ahbar, Ubeyde ibn Cerrah, Cabiru'l-Ensar, Ebu Hiireyre, Sariyetii'l-Cebel and Esved ibn 
Mikdad. It is a very solidly constructed fortress, small but strong, atop a bare hill that rises 
toward the heaven on the eastern shore of the Nile. It is pentagonal in shape, with a 
circumference of 800 paces. ... It has a castle warden, 200 garrison troops and a splendid 
military band. The castle warden is one of the Miiteferrika troops of Cairo, according to the 
kanun of Selim (I). Every year 300 men belonging to the seven corps are sent from Cairo to 
protect the fortress, and another 300 guards from the seven corps for the governor. They collect 
the state taxes and grain supplies and have exclusive control over the bureaus. 

The mapmaker apparently misunderstood Kababita as modifying the name of the city 
rather than the earlier kings. The castle as depicted on the map (lower left of the inset) is generic, 
not pentagonal as specified in the book. The smaller forts on the other side of the Nile also called 
Ibrim (E3, if interpreted correctly, and E4, on the right side of the inset) are not mentioned in the 
book. 



Vadi Siibu‘ (Wadi al-Sabua) 

F23 The mountains here are called Vadi Subu‘ (Valley of Lions). In olden days it was 
reportedly a great city. The porphyry statues of lions as big as elephants, petrified, are still 
extant, and traces of construction are visible. One side of it is inhabited. There are 500 houses 
of reed and matting. The inhabitants are black Arabs. 




266 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Y390a Noteworthy lions. In order to view this site we dismounted and let our horses graze 
and spent an hour touring the site. By God’s wondrous power, on both sides of the Nile are 
lions of porphyry and granite, as big as elephants, in various poses and attitudes, several 
thousand of them broken in pieces and lying trampled in the sand and dust. Viewing them, one 
is overcome with terror, since the lions standing there firmly seem to be alive. They are such 
well-wrought statues. . . . [Also seven-headed dragons.] Apparently Moses battled with Pharoah 
in this place and these are the beasts that his diviners and magicians conjured up.... [Cites 
Koran 7:107.] Apparently the carved beasts that we viewed are those that escaped being 
swallowed up by Moses’s staff that turned into a serpent. Later, by God’s command, they 
turned to stone.... 

The mapmaker, with limited space at his disposal, compressed everything between “lions 
as big as elephants” and “turned to stone,” inserting in place of the suppressed passage the word 
meshut (“petrified,” derived by applying the Arabic meful pattern to Persian saht). 

Ku$tamine 

F26 This place is a city known as Ku§tamine. It has 200 reed houses. Its people are obedient. They 
have a mosque and a dervish convent, also a coffee house and a boza shop. Here the Zinur(?) 
Kunuz . . . Senyal Arabs, a people numbering around 2000, pass as Muslims. But their women do 

not cover themselves, they go around naked, it is not considered disgraceful. This Kunuz 

temam(?) .... 

Y389b Tribe of Senyal: A people encamped in tents in a vast plain, totalling 2000 Muslims. Since 
they are Bedouin Arabs, their women’s faces are naked. ... 

Y390a Town of Ku$tamine: 200 peasant reed houses. Its people are obedient. They have a 
mosque and a dervish convent, also a coffee house and a boza shop. Here too a tribe of Kiinuz 
Arabs live in their tents. 

The mapmaker has conflated two notices in the book and to the information about the 
women being uncovered has added ayib degildir (not considered disgraceful), one of Evliya 
£elebi’s hallmark expressions. 13 

Aswan 

G2 This place on the east bank of the Nile is the fortress of Aswan. It was built by ‘Ad bin 
§eddad. It now has a castle warden and the garrison is appointed from Cairo. This place is the 
frontier of the Funj kingdom and the ‘Urban (or bedouin) Arabs. It is predominantly the frontier of 
the Bedouin Arabs. 

G3 This fortress is called isvan-i sani (“Second Aswan”). It was built by ‘Ad bin §eddad. It now 
has a castle warden and the garrison is appointed from Cairo. It is the frontier of the Funj and the 
rebelious ‘Urban. 

Y385a-b ... The fortress, on the summit of a lofty mountain on the shore of the Nile, is octagonal 
in shape, truly a Shaddadian structure. Its circumference is 3600 paces. It has three gates to the 
land and to the river. Within the fortress are around 500 squalid houses, large and small, with no 
orchards or gardens. It has a castle warden and a garrison of 150 soldiers, also a military band, an 
armory and 20 §ahi cannon. It is now a great frontier, since it is surrounded by rebellious Bedouin 
Arabs. ... 

The book has a great deal more about Aswan. The mapmaker used only this portion, 
dealing with the fortification. Having split Aswan in two (I don’t know the reason for this) he 



13 See Robert Dankoff, “Ayip degil! (No Disgrace!),” Journal of Turkish Literature 5 (2008), 77-90; 
Turkish translation as: “Ayip Degil!” In: Nuran Tezcan, ed. (fagimn Siradi§i Yazari Evliya Qelebi 
(Istanbul: Yapi Kredi Yaymlan, 2009), 109-22. 




Robert DANKOFF 267 



repeated what he knew about the garrison and the frontier; only he added Misir kuli as a gloss on 
neferat. Serhand for serhad is a peculiarity of the mapmaker’s language. Neither of the drawings 
bears any resemblance to the octagonal shape of the fortress mentioned in the book. 

Mountain of Birds 

Hbl5 This is a mountainous region, with large mountains and caves. And in those caves are 
millions of storks, buried and preserved. Once a year all the storks in the world come to this place 
and visit this mountain, because the talismans of the storks are here. 

Y369b - 370b Description of the Mountain of the Birds 

{It is also called Mt. Taylimun.} It is a wondrous spectacle. The tongue falls short at describing 
this great mountain. Every year in the spring several hundred thousand birds of various — but 
mainly storks and goldfinches — come from the direction of Turkey and settle on this mountain. 
The mountain plains swarm with them, so that one can hardly find a place to set one’s foot, and 
their cries are loud enough to make one’s gall bladder burst. The people of the region are aware of 
the spectacle and come to view it from a distance; but no one can seize any of the birds or throw 
stones at them. On top of the mountain, on a sandy plain, is a cemetary. Each sarcophagus contains 
thousands of birds of various sorts — but mainly storks — buried in their shrouds (i.e. 
mummified). The (living) birds all come to visit this cemetary, circling above it and squawking 
and lamenting. Then they land in the mountain plains. Most of the buried birds are visible outside 
the graveyard. Their bodies and feathers are fresh and undecayed inside their shrouds, which are 
made of date-palm fibers. No one knows the reason why these birds are buried here in their 
shrouds. Nor have I seen it mentioned in any of the histories. This humble one actually brought 
two of these mummified birds to Kethiida Ibrahim Pasha so he could see them. ... 

Evliya goes on at great length about the birds’ behavior at this place and about bird 
migration. The notice on the map is a drastically reduced version of the account given in the 
book. 



Deyr Kibti 

120 In this place is a Coptic monastery, founded during the time of Moses. It is a very noteworthy 
ancient Pharaonic structure. 

Y363b-364a Opposite Semennut on the other side of the Nile is a church known as Deyr Kibti, 
like the fortress of Kahkaha at the summit of a lofty cliff. Believing it to be a Pharaonic 
construction, the Copts make an annual “pilgrimage” to it — saving the comparison! — and its 
monks obtain an Egyptian Treasure’s worth of money. The western side of its sheer cliff stretches 
over the Nile like an elephant’s trunk, with the blessed Nile flowing underneath. The monks atop 
this cliff draw water from the Nile with firm ropes 100 fathoms long and fill the cisterns. If anyone 
climbs up for the view, they treat him as an honored guest and bring him a breakfast consisting of 
the staff of life ( can otu, lit. grass of life), which is bread, and bird’s milk, which is eggs, and 
honey. They bring the guests bedclothes of silk and brocade and their Magian boys (i.e., servants) 
provide all sorts of services. 

The mapmaker as usual omitted all the personal adventure and stylistic flourishes 
characteristic of the book. But he also added something not in the original. From the information 
that it is a Pharaonic structure, he deduced that it was founded in the time of Moses. The jumbling 
of terms for church and monastery ( deyr and kenise in the book, deyr and manastir in the map) is 
typical of Evliya. 




268 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Mediterranean Coast 

A curious feature of this part of the map is the depiction of the Mediterranean coast 
paralleling the Nile on the western (righthand) side, just as the Red Sea parallels it on the eastern 
(lefthand) side. Thus, opposite Fayyum, we find II Hadra “in the Maghreb,” 111 Kairouan “under 
the rule of Tunis” and 114 Sousse; then, opposite the pyramids and Cairo (see inset above), Jal 
Barca “where coral is brought up from the sea, under the rule of Tunis” and Ja2 the island of 
Djerba; and opposite Gize, Ja3 Tripoli. The area around Cairo is stretched out, while the 
thousand-mile distance between Cairo and Tunisia across the Sahara Desert is compressed to 
almost nothing and the Mediterranean coast is twisted southeastward to run parallel to the Nile. 

It is tempting to treat the phenomenon on the Nile map as indicative of the mapmaker’s 
limited mental geography. On the other hand, it is perhaps more fruitful to examine the 
phenomenon as one (perhaps extreme) example of the stretching and compression of spatial 
topography observable in this map. It may also be useful to recall Evliya’s frequent recourse in 
his travels to the concept of tayy-i mekan or “the rolling up of space” (Redhouse defines it as a 
going from one place to another in a miraculous way regardless of distance). 

Pyramids 

Ja5 This place is the pyramids. They were built before the Flood, on the hope that they would be 
saved from the Flood, but they were not saved. From here the road to Feyyum is through the 
mountains, traversed by caravans. 

Y232a A marvel, the mountain of the Pyramids. One hour from the town of Gize on the west 
bank of the Nile are the three “mountains” known as the pyramids. They are the tallest and most 
ancient buildings on the face of the earth. They are huge man-made mountains, each one a 
veritable Mt. Qaf. . . . Some chroniclers say they were built before the Flood by ‘Ad ibn Shaddad. 
Others maintain that before the Flood, King Surid, at the urging of his soothsayers, built them as a 
tomb for himself. When they were finished he filled the three pyramids with treasure, put in 
weapons, and also placed therein the books of all the sciences written by the prophet Idris. He set 
up talismans and guardians (?) and covered the pyramids with brocade, making them a hidden 
treasure. He also built a great city on the shore of the Nile where the guards of the pyramids 
resided. Every year, in spring, all the people of the world came and circumambulated the 
pyramids, as they do the Ka‘ba. ... 

Again, the book has much more on the pyramids, including a large dose of personal 
adventure. 14 Instead, the mapmaker substituted a different version of the relation of the pyramids 
to the flood, and added a topographical note not in the book. 

Cairo 

The map depicts an urban area stretching from the Nilometer on the island of Roda (Jb5), 
through the aqueduct of Sultan Gavri (Jb6: the sakieh [water wheel], a charitable foundation of 
Sultan Ghawri at the end of the Cairo fortress), Old Cairo or Fustat (Jb3), the city walls of Cairo 
(Jb8: the circuit of city walls of Cairo), and the Karafe cemeteries (Jb9-10), ending at Kubbe-i 
‘Azeban (Jbl8). Only the notice on Fustat has something more than the bare essentials: 

Jb3 This place is Old Cairo, formerly known as the city of Fustat. When first ruled by the 
Umayyads it reportedly had 7000 public baths. A man would get up in the morning and go to the 
bath to wash up, but he would find no room because of the crowd, so he would go around from 
bath to bath, finally finding a place at the 120 th bath. Judge from that how magnificent a city Old 



14 See Ulrich Haarmann, “Evliya Celebis Bericht uber die Altertiimer von Gize,” Turcica 8.1 (1976), 157- 
230. 




Robert DANKOFF 269 



Cairo, i.e. Fustat, was in olden days, and how populous it was with Muslims; may God have mercy 
on them. 

This peroration on the baths of Fustat is not found in the book, which otherwise has quite a 
bit about Cairo baths (Y 1 17a-l 18b). The book, of course, has a huge amount of material on 
Cairo, the Karafe cemeteries, the Nilometer, etc.; but barely mentions the aqueduct of Gavri and 
the Kubbe-i ‘Azeban: 

Y128b The upper citadel has a total of 21 fountains, all of them fed by the aqueduct of 360 arches 
extending from the blessed Nile, a charitable work of Sultan Gavri. . . . Another fountain is the 
water-of-life fountain with a lofty dome and six steps leading down, in the middle of the Azeb 
barracks. It has two waterspouts side by side, each as thick as one’s arm. This too is [an 
endowment of] Gavri. 

The one monument within the Cairo city walls that is labelled on the map is Bi’r-i Yusuf 
(Joseph’s Well). This construction by Saladin (Salahaddin Yusuf) is clearly something that 
impressed Evliya, who has a detailed description of it in the book (Y84b-85a), ending: 

Y85a In sum, the world traveler who has not seen this Joseph’s Well has no idea of what 
craftsmanship there is in the world and what a noble creature man is and what miraculous things 
he is capable of. 

The Delta 

A curious feature of this part of the map is that some very important places are missing. 
Amidst the several hundred villages and towns that are listed, one looks in vain for Tanta, 
MahalletuT-kebir, Abyar and Mansura, all of which Evliya visited and devoted long sections to in 
the book. 

Tanta especially was important to Evliya for its annual festival of the saint Seyyid Ahmed 
el-Bedevi, to which Evliya devotes a particularly long and rich description (Y177b-295a). Of 
MahalletuT-kebir (al-Mahalla al-Kubra), Evliya asserts that it is the second largest city in Egypt, 
after Cairo and before Rosetta and Damietta (Y355b). The closest place to Mahalle that is shown 
on the map is La40 Semennut — a mere two hours away (Y358b). 

The reason seems to be that in this part of the map Evliya only lists the towns and villages 
that are directly located on the major Nile tributaries. 

For the same reason, Demenhur is not on the map, although it is mentioned in: 

Kb5 This place is the tributary known as Seyfu’d-din. It waters the clime of Buhayre and connects 
to Demenhur. The entrepot known as Demenhur is in this place. 

Needless to say, in the book Evliya has a lot to say about Demenhur (Y304b-310a). 

Bi’r Matariyye 

Lai The place known as Matariyye. 

La2 This place is Bi’r < Matariyye>, one of the miracles of Jesus. Mary came to this place with 
Jesus and asked the villagers for water, but they refused. She put Jesus down on the ground and 
went in search of water, but could not find any. When she came back she saw that water had 
emerged from Jesus’s two hands and made a circle and become a well (?). Mary prayed that if the 
villagers drank this water it would be bitter, but if anyone else drank it, it would be sweet. And so 
it was, by God’s command. 

Y 227a Picnic Grounds and Shrine of Bi’r Matariyye: Two hours north of Cairo amidst 
orchards and gardens, a place empowered by the vision of Jesus. There were great buildings here 
when Egypt was in the hands of the Greeks; now only a vault and a dervish lodge are left. There is 
also a basin where all those who are sick bathe and find a cure. It is recorded in all the Greek 




270 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



chronicles that Jesus and his mother Mary migrated from the city of Nablus and settled here. And 
the Christians claim that Jesus and his mother dug this well of Matariyye and bathed in it, and that 
this basin is their construction. And that is correct, because all the wells of Egypt are bitter, but 
this well of Matariyye is sweet since it is a miracle of the Messenger of God. 

The accounts in the book and on the map are very different. 

Damietta 

Lb26 This place is the city known as the entrepot of Dimyat (Damietta). It was founded by 
Zii’lyezen son of Misrayim son of Ham son of Noah. 

Lb27 This place east of the Nile is the ancient fortress of Dimyat (Damietta). 

Lb23 This is the fortress recently constructed at the western strait of the Nile, built by Sultan 
Ahmed son of Sultan Mehemmed. 

Y344b - 348b Description of the great city and entrepot of Ancient Dimyat: ... It was built 
after the flood by a great ruler named Dimyat, one of the sons of i§ma‘un b. Misrayim. ... 

Y348b Three miles below that, again on the Dimyat side, where the blessed Nile flows into the 
Mediterranean, Description of Ancient Dimyat, bulwark of the Nile: It was built by the 
conqueror of Egypt himself, Sultan Selim I, in the year ( — ), at the hands of Hayra Bey, the first 
governor of the newly-conquered province of Egypt. There is no trace of the earlier fortress 
conquered by Aswad b. Miqdad at the time of Amr b. al-As. At present this fortress is a solid 
square-shaped building on a sandy place at the promontory where the Nile flows into the 
Mediterranean. It is 500 paces in diameter and has four towers at the four comers. ... 

Y349a Opposite this eastern castle, on the shore of the Nile, Description of the Western Castle 
opposite the Eastern Castle: It was built during the reign of Sultan Ahmed by Tava§i Miiteferrika 
Ca‘fer Aga using his own money, for the sake of God. However, it has become known as the 
Castle of Abdiissamed. It is a small round castle on the shore of ther Nile. Later a large redoubt 
was added outside the wall and the castle became even stronger. ... 

The two castles as depicted on the map are generic, not square and round as specified in the 
book. Nor do their relative sizes and dimensions correspond. Zu’lyezen is clearly a misreading of 
i§ma‘un. In the book, Evliya says that when he inspected the Western Castle he discovered that 
seven garrison soldiers were missing and sent a report with their names to the Pasha. 

Alexandria and Rosetta 

Kb38 Fortress of Alexandria. 

Kb36 Pillar of the Mast 

Kb44 This place is the fortress of Ebukir. 

Kb46 This place is the entrepot of Re§id (Rosetta). In the city and (?) its surroundings are date 
groves. 

Kb45 This place is the village of Kom Efrah and the shrine of Shaikh * Mansur. 

Y319b-324b (Alexandria), 329b-330b (Ebukir), 332b -335b (Re?id, Kom Efrah). 

Pillar of the Mast (‘ Amud-i Sari) is not mentioned in the book, which does however 
describe the obelisk {dikilitag) — one of “Cleopatra’s needles” — 500 paces east from Galleon 
Harbor (kalyon limam ) in a ruined area with many fallen columns: 

Y321a These columns are called Carudu'l-Mu’tefiki. They are noteworthy monuments, 
constructed to serve as talismans during the period of the prophet Solomon. Some were built by 
Ya‘merb. §eddad. 




Robert DANKOFF 271 



According to Piri Reis (348b-350a; Mantran, 293-295 + fig. 3), the “mast” (Ar. sari or 
sard ) was set up as a marker on the island west of the city known as Island of the Mast (Direk 
Adasi in Turkish, Jazirat al-Sara in Arabic). Both authors must be referring to what is known 
today as Pompey’s Pillar (actually erected in 293 for Diocletian, not for Pompey). 

Conclusion 

These comparisons show that the map and the book, while intimately related, are conceived 
as separate works with different aims. The Seyahatname seeks to record all of Evliya £elebi’s 
travels and explorations in great detail, with full attention to historical, administrative and 
ethnographic aspects of the places described; it is expansive in nature, a travel narrative with 
encyclopedic aspirations. The map is limited in scope and focussed on the topographical. Still, the 
two are obviously the product of the same mind and reflect the same attitudes and preoccupations. 

With regard to the map, at this stage of our research we are concentrating on textual and 
philological concerns, trying to get an accurate reading of all the entries and establishing their 
relation with the corresponding texts in the book. At a later stage, once a usable edition is in hand, 
we can turn to more interesting questions: What accounts for the discrepancies between the map 
and the book? How accurate is the map in its topographical information? What does the map 
teach us about this region of the world at that historical moment? And what can we extrapolate 
about the mentality of the map’s author and about the Ottoman cultural universe? 

For now, my contention is that the Nile River runs through both of these monuments — 
Volume 10 of the Seyahatname and Vat. Turc. 73 — like a red thread. It is the organizing 
principle of both works, providing structure and pattern for a myriad of heterogeneous details. 
The two were conceived and executed together, as twin culminations to a fifty-year career of 
travel, exploration and writing. 




272 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




VATiKAN’DA BULUNAN NiL HARiTASI EVLiYA CELEBPNiN Mi? 

Robert DANKOFF 

Ingilizceden (^cvircn Rukiye Aslihan SHERIDAN-AKSOY 

Vatikan Kiitiiphanesi, biiyiik bir Osmanli Nil haritasma sahip bulunmaktadir (Vat. Turc. 
73). Bu harita ilk olarak Ettore Rossi 1 tarafindan incelenmi§ ve Rossi haritayla ilgili olarak 
a§agida yer alan bilgileri vermi§tir: 

Bu harita (Vat. Turc. 73), 543 cm. uzunlugundadir; giiney yarisi 45 cm., kuzey yansi ise 
88 cm. geni§ligindedir; harita, kaba kuma§ tizerine gizilmisjtir ve efsanevi Ay Daglarinda 
( Cebel-i Kamer) bulunan kaynaklarindan ba§layarak, Kizildeniz ve Libya £61ii arasindan 
Akdeniz’e kadar uzanan Nil Vadisini gostermektedir. Harita tizerinde zamamn yarattigi 
kimi hasarlar goze garpmakta ve fareler tarafindan kemirilmi? oldugu anla§ilmaktadir. 
Bazi boliimlerinde delikler bulimur. 

Rossi, ayrtca 9 ali§masmda haritamn i 9 erigini ana hatlanyla, kabataslak olarak anlatir ve 
9 izim tarihi ile muellifi konusunda tahminlerde bulunur. Rossi, haritada “ rahmetu ’ll&hi aleyh ” 
kaydt bulunan Defterdar Melek ibrahim Pa§a’nm 1685’te olduriildugune dayanarak haritamn bu 
tarihlerde yapilmi§ olmasi gerektigini belirtir (bk. yaytn, Jbl). Aynca, haritamn i 9 erigi ile 
Seyahatname , nin 10. kitabi arasmda “siki bir ko§utluk” bulunduguna dikkat 9 eken Rossi, 
“harita[nm], Evliya £elebi’nin kitabiyla baglantih olarak, onun okurlanndan biri tarafindan ve 
belki de yazartn maiyetinde yer alan bir ki§i tarafindan 9 izilmi§ [oldugunu]” one surer. Rossi, bu 
konudaki sozlerini ise §oyle baglar: 

Bu meselelerle ve hem harita hem de Evliya £elebi’nin kitabimn ta§idigi gorece onem 
konusundaki sorunun daha ayrintdi bigimde tarfi§ilmasi ... daha geni§ bir yer ve asil 
metinlerin kullammim gerektiriyor; bu 9 ali§mayi ba§ka bir yerde gergekleijtirecegiz. 

Ne yazik ki, bu niyetini ger 9 ekle§tirememi§tir. 

Rossi makalesine, haritanm goruniimu hakkmda fikir veren siyah-beyaz fotograflar da 
eklemi§tir. Bu haritanm fotografim i 9 eren diger tek yaytn ise, Ahmet T. Karamustafa’nm Osmanli 
cografi haritalan iizerine yazdigi bir makaledir 2 ve Karamustafa, burada §u g6rii§leri ortaya 
koyar: 

Evliya £elebi’nin ya§aminm son donemini Misrr’da ge?irdigi ve burada oldugu 
bilindigine gore, onun bu haritanm iiretiminde rol oynami§ olabilecegi gayet a?ik bir 
olasiliktir, ancak aralarmda boyle bir baglanti bulundugu konusunda ortada bir kamt 
yoktur. Dii§unsel olarak haritamn kendisi, Islam edebiyatmda Nil nehri baglaminda 
iiretilmi? tarihsel ya da diger efsaneleri gorsellesjtirmeye yonelik bir ?aba olarak 
goriilmelidir. Ote yandan, uygulama ve iislup agisindan ise, bu harita, Nil’in elimize 
ula§mi§ en eski tarihli Islami haritasi olan El- H v arezml’nin Nil Haritasi’m andirmaktadir. 

Vat. Turc. 73 haritasi, en aztndan 1949 yilmdan beri akademik dunyada bilinmekle birlikte, 
ancak §imdi ayrintili bi 9 imde incelenerek yayimlamyor. Haritanm yayini, Nuran Tezcan ve benim 
tarafimdan hazirlanmaktadir. §u ana kadar tizerinde yaptigimiz 9 ali§ma sonucunda, harita 
konusunda iki temel sonuca vardik: 



1 Ettore Rossi, “A Turkish Map of the Nile River, about 1685,” Imago Mundi 6 (1949), 73-75. Ayrica bk. 
Elenco dei manuscritti turchi della Bibliotreca Vaticana (Rome, 1953), ss. 55-57. 

2 “Military, Administrative, and Scholarly Maps and Plans” Cartography in the Traditional Islamic and 
South Asian Societies [The History of Cartography, volume two, book one] (The University of Chicago 
Press, 1992), 223-225. 



Orhon Yazitlarinin Bulunuyundan 120 Yil Sonra Tiirldiik Bilimi ve 21. Yiizyd konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Araytirmalari Sempozyumu, 2010, 273-285 




274 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 



1) Uzerinde adi goriinmemekle birlikte; bu haritanm -belki uygulamasimn tumii olmasa da- 
olu§umunun biitiinuyle Evliya’ya ait oldugu a9iktir. 

2) Harita biiyiik oranda ozgiin bir yaratimdir. 

Harita, bir giri§ boliimu ile kisa bir metinle tammlamp tasvir edilen ve kimi zaman bir 
9izimle gosterilen, 9evresi 9izgilerle smirlandrrilmi§ belirli cografi alanlardan olu§an 475 madde 
i9ermektedir. (Sozkonusu 9izimlerin 90gu, surlarla 9evrili bir kenti jg| ya da daglari 
Agostermektedir.) Ba§vuruda kullamm kolayligi saglamak iizere, haritayi a§agida goriilen 



bolgelere ayirdik: 






BOLGE MADDELER 


TANIM/ACIKLAMA 


A 


4 


Nil’in kaynaklari: Miknatis Dagi ve Ay Dagi; onbir koprii 


B 


5 


Nil’in kollan 


C 


7 


Nil’in vadileri; Medinetii’l- Vardan; Func kralligi 


D 


12 


Sindi, Kandi, Hafir-i Sagir, Hafir-i Kebir 


E 


15 


Cezire-i Hammam, Narinte, Sese, Magrak, Say 


F 


29 


Isne, Ermen, §ellal, Etlu, Azrak Cazu, Vadi-i ‘Urban, Vadi-i 
Siibu‘, Ku§tamine; Urban (Kelafi§, Mihriyye, Kiinuz) 


G 


10 


Isvan, Kolombo, Cebel-i Silsile 


Ha 


11 


el-Aksureyn, Ahmim, Kma, Fiiwe; Urban (Hiiceyze, 
Haware, ‘Ababide) 


Hb 


19 


Hu, Far§ut, Semennut, Men§iyye, Ebu Tic, Menfalut, 
UmmuT Kusur 


He 


14 


el-Vahat, Behnisa, Feyyum 


i 


25 


Feyyum, Mellevi, i§munin, Minye, Meymune; Akdeniz 
Kiyisi (Tunus, Suse) 


Ja 


13 


Akdeniz Kiyisi (Barka, Cerbe, Trablus), piramitler, Cize, 
inbaba 


Jb 


21 


Kahire, Bulak, §ubre 


Ka 


33 


Nil’in iki ana kola ayrilmasi: Menuf, Tarrane 


Kb 


52 


Nil’in bati kolu, bati kenar: Demenhur, iskenderiye, Ebukir, 
Re§it 


Kc 


28 


Nil’in bati kolu, dogu kenar: Farasdak, Seyyid Thrabim-i 
Dessuki, Fiiwe, Burlos 


La 


45 


Nil’in dogu kolu, bati kenar: Matariyye, §ubre, Minyet 
§ubre 


Lb 


31 


Nil’in dogu kolu, dogu kenar: Manzara, Fereskur, Dimyat 


M 


51 


Kizil Deniz ve Siivey§ Korfezi: Zeyla, Sevakin, Moha, 
Cidde, Yenbu, Akabe, Vadi-i Tih, Siivey§, Cebel-i Tur-i 
Sina 


N 


50 


Bilbeys, Ari§; Filistin, Suriye, Irak, dogu Anadolu ve bati 
iran 




Robert DANKOFF 



275 



Bazi asilardan Vat. Turc. 73, 9. yiizyil Arap cografyacisi Harizmi’ye kadar uzanan Islam 
kaynakli Nil haritalannm dorugu olarak dii§iiniilebilir. Haritaci (Evliya (^clcbi?), ozellikle Nil’in 
kendisinin eri§emedigi en giiney U9 bolgelerinin temsilinde sozkonusu Arap haritacilik gelenegine 
dayanmi§tir. 

Nil’in hakiki men§e’i Islam alimlerine ve seyyahlarma devamli olarak gizli kaldi. 
Bununla beraber, H v arizml’nin kitabindan (MS 830 senesine dogru) itibaren, Nil'in 
menbalari hakkinda islam kaynaklarinda tekrar edilegelen malumatin klasik 
kaynaklardakine tamamiyle uymadigi da dikkati gekmektedir. Islam kaynaklari Nil 
nehrini hatt-i istiva cenubunda Cabal al-Kamar (Ay dagi)’dan gikartmaktadir. Bu dagdan 
9 ikan 10 nehir, be§er be§er olmak iizere, aym arzda iki gole dokiiluyor. Bu gollerin her 
birinden bir veya birka? nehir 9 ikip, §imale dogru akarak, U 9 iincii bir gole kari§iyor ve bu 
golden itibaren de, Misrr Nil’i ba§liyor. Bu tasvir 90 k sadele§tirilmi§ olup, Batlamyus'un 
Nil menbalari tasvirine ancak krsmen uymaktadir. Batlamyus yalmz iki gol tammakta, 
bunlar da aym arzda bulunmamakta ve bu gollere Ay daglarindan inen 90 k sayida 
nehirden bahsetmemektedir. Islam eserlerinde zikredilen U 9 iincu gol ise, yeni bir ilave 
gibi goriiniiyor.... Harizmi’nin Nil men§e’i hakkrnda tasvir ettigi sistem Strasbourg 
yazmasmda mevcut olup, ondan sonra da srk sik tekrarlanmi§tir (Ibn Hurdazbih, ibn al- 
Fakih, Kudama, Suhrab, Idrisi ve daha sonraki miiellifler ). 3 

Vat. Turc. 73 ’un en ust kismmda bu tasanm izlenir. Onceki dipnotta amlan haritalarm 
hi9birinde bulunmayan Cebelu’l-magnatis (Miknatis Dagi), onbir koprii gibi bazi ek bilgiler de 
i9ermekle birlikte, ku§kusuz bu gelenekteki bir haritaya dayanmaktadir. Ancak bu belirli kaynagi 
henuz ortaya koyabilmi§ degiliz. 

Bizim yayimmizda A ve B Bolgeleri olarak aynlan alanlar da biiyiik oranda Nil’in 
kaynagiyla ilgili olarak olu§mu§ bulunan bu geleneksel halk bilgisine dayanmaktadir. Ancak C 
Bolgesine geldigimizde, bu kez agirlikli olarak Evliya’nm Func kralligma yaptigi seyahatine 
dayanan bilgilerle kar§ila§iriz. 4 E Bolgesinde ise bu kez Kasr-i ibrim ve Osmanli topraklarma 
ula§mz. Evliya’nm, Nil’in buradan Kahire’ye ve Kahire’den de deltaya kadarki bolumunii 
gosteren Osmanli haritalanna ve olasilikla Avrupa kokenli haritalara da eri§ebildigini 
varsayabiliriz; ancak onun sozkonusu haritalardan yararlanmi§ oldugunu gosteren belirli bir kamt 
bulunmamaktadir. Aksine, haritada verilen bilgilerin neredeyse tumuniin onun kendi 
seyahatlerine dayandigi goriilmektedir. 

Evliya kendisi §oyle der (Y392a): 5 

Ve nige hla' ve diyarlari Papamunta gibi cemi'i enhari ve ciballeri ve buhayreleriyle 
iistadimiz Nakka§ Hiikmizide Alt Beg'den gordiigumuz minval iizre tahrir etmiy; Cenab-i 
izzet bu Nil ve Funcistan seyahati itmamin miiyesser ediip e§kalin tahrir edeytiz. 

Nakka§ Hukmizade All Beg’in izine henuz ula§amadik. Biiyiik olasilikla, Evliya’nm 
Istanbul’da Osmanli saraymda ge9en gen9lik yillannda kendisinden ders aldigi bir bilgin ve saray 
nakka§iydi. 

Evliya’nm, onceki Osmanli kokenli Nil haritalanndan en azmdan birini, Piri Reis’in 
haritasmi iyi tamyor olabilecegini dii^iincbi liriz. 1517’de Osmanlilann Misir’i fethinden kisa bir 
siire sonra bu Osmanli kaptam, Nil iizerinden Kahire’ye kadar seyahat etmi§, nehrin ve anakentin 



3 Islam Ansiklopedisi (9. ss. 277-8)’nin Nil maddesi (J.H. Kramers). 

4 Bk. Maria Teresa Petti-Suma, “II viaggio in Sudan di Evliya Celebi (1671 -72),” Annali dell ’Istituto 
Universitario Orientate di Napoli NS 14 (1964), 432-52; John O. Udal, The Nile in Darkness: Conquest 
and Exploration 1504-1862 (Wilby, Norwich, 1998), 17-35. 

5 Y = “Yildiz niishasi” (Istanbul Universitesi Kiitiiphanesi Tiirk 9 e Yazmalar 5973). Bk. Evliya Qelebi 
Seyahatnamesi 10. Kitap, yay. Seyit Ali Kahraman, Yiicel Dagli, Robert Dankoff (Istanbul: Yapi Kredi 
Yayinlari, 2007). 




276 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu 



haritasmi yapmi§ ve bunu tumiiyle Akdeniz kiyilanna aynlmi§ olan Kitdb-i Bahriyye , sine 
eklemi§ti. 6 Piri Reis’in Nil haritasmi, Vat. Turc. 73’iin ilgili boliimuyle kar§ila§tirdigmuzda, 
ikisinin birbirine 90k az benzedigini goriiriiruz. 7 Nitekim haritada olsun, metinde olsun, 
Evliya’nm, Piri Reis’i kullanmi§ oldugunu gosteren belirgin bir hususla kar§ila§ilmaz. 

Evliya’nm gagda^i olan Katib £elebi, Cihdnniimd 8 adiyla tanman kozmografyasi i9in 
9izdigi 90k sayida haritadan biri olarak, Nil deltasimn da bir haritasmi 9izmi§ti. Evliya’mn, Katip 
(^clcbi’ylc ileti§im kurdugu ya da onun yapitlarmdan haberdar oldugu konusunda herhangi bir 
kamt yoktur. 

Bir ba§ka olasilik, Evliya’mn, Avrupa kokenli Nil haritalanndan haberdar olmasidrr. 
Evliya, yukandaki almtida da oldugu gibi, ara sira “Papamunta” ya da Mappamundi diye bir 
dunya haritasiyla birlikte Cografiyye, Atlas ve Minor -yani, Mercator’un Atlas Minor f §eklinde 
bilinen yapitlardan soz etmektedir; ancak bunlardan her zaman pek belirli olmayan bi9imlerde soz 
eder ve Misir’da bulunurken boyle bir yapita eri§ebilmi§ olmasi pek olasi degildir. Aynca, Matteo 
Pagano’nun (1549) ve Ferrandeo Bertelli’nin (1568) haritalan gibi Avrupa kokenli Kahire 
haritalanndan ya da Jan Jansson’unki (1659) gibi kendisinin ya§adigi donemde yayimlanmi§ 
Misir haritalanndan haberdar oldugunu gosterir bir belirti de sergilememektedir Evliya. 10 



Evliya’yi, hayatmm son yillarmda (yakla§ik 1673-1685?), artik seyahat etmek yerine 
u§aklanyla Kahire i9kalesinde bulunan dairesinde oturur ve ba§yapiti ile Nil haritasmi tasarlayip 
yazarken hayal etmeliyiz. Seyahatname , nin ilk sekiz cildinin muellif hatti yazmalan elimizde 
bulunuyor. Bu yazmalar uzerinde ger9ekle§tirilen dikkatli bir inceleme, Evliya’nm, temiz 
kopyalarm yazimi i9in bir mustensih ya da yazman kullandigim ve metne kendi eliyle i§aretler ve 
derkenar notlan ekledigini ortaya koymaktadir. 11 Benzer bi9imde, Vat. Turc. 73 ya da onun ilk 
taslak niishasi/prototipi uzerinde 9ali§irken de bir yardimci gorevlendirmi§ olmali. 

Harita uzerinde goriilen bilgilerin tiimu, kitapta yer alan malzemeyle ortu§mekte, ancak 
nadiren tipatip aym ifadeleri i9ermektedir. Tersine, haritada 90k sayida kisaltma ve ba§ka 
kelimelerle a9iklama, siklikla hatali okuma ya da yanh§ anlamalar ve bunlara ek olarak 
Seyahatname , nin muellif hatti yazmasmda goriilenlerden farkli, bazi ali§ilmami§ yazim bi9imleri 
ve dilbilgisi kullammlanna da rastlanmaktadir. Haritamn elyazisi iislubu da farkhdir. Turn 



6 Bk. Svat Soucek, Piri Reis and Turkish Mapmaking after Columbus: The Khalili Portolan Atlas (Oxford 
University Press, 1996), 149-58. 

7 Kitab-i Bahriyye’mn bu boliimu igin bk. Robert Mantran, “La description des cotes de l’Egypte dans le 
Kitab-i Bahriye de Piri Reis,” Annales Islamologiques 17 (1981), 287-310. 

8 Bk. Gottfried Hagen, “Katib £elebi and Sipahizade,” Essays in honour of Ekmeleddin Ihsanoglu 
(Istanbul, 2006), 525-42, fig. 3. 

9 Mesela Y157b: Amma Nil'in ma ‘mur [u] abadan yerleri Say kal'asi ve Der §ehri ve Ibrim kal'asi ve §ellal 
vilayeti ve Isvan ve Isne ve $ehr-i Kus ve §ehr-i Kina ve Fiivve ve Circe'ye, andan balada tahrir olunan 
Misir'a vannca $ehirler ve Dimyat ve Repd'e vannca Nil'in iki canibi kat-ender-kat ma'mur [u] 
abadandir. Tevarih-i Hitat'da ve Hey’et-i Papamunta ve Atlas ve Minor ve Cografiyye kitablarinda 
Misir'in berren ve bahren e$kaliyle abadan yerlerin tahrir eylemi$lerdir. 

10 Bk. B. Blanc ve b§k., “A propos de la carte du Caire de Matheo Pagano,” Annales Islamologiques 17 
(1981), 203-85. Ferrandeo Bertelli’nin haritasi i?in bk. Soucek, a.g.e., Res. 16. Jan Jansson’nun haritasi 
i?in bk. http://ids.lib.harvard.edu/ids/view/13501006?buttons=Y. 

11 Bk. Pierre A. MacKay, “The Manuscripts of the Seyahatname of Evliya £elebi, Part I: the Archetype,” 
Der Islam 52 (1975), 278-98; Robert Dankoff, “§u Rasadi Yrkalim mi? Evliya £elebi ve Filoloji” Evliya 
(felebi ve Seyahatname, yay. Nuran Tezcan ve Kadir Atlansoy (Dogu Akdeniz Universitesi 2002), 99- 
118. 




Robert DANKOFF 



277 



bunlardan yola gikarak, bazi noktalarda Evliya’nm harita iizerindeki denetimini yitirdigini ya da 
en azmdan haritayi, Seyahatname’ nin muellif hatti yazmalarmm ilk be§ cildinde yaptigi gibi 
hatalan diizeltmek i?in bir daha gozden ge9irmedigini varsayabiliriz. Haritanm tasanmi ve bunun 
yam sira, biiyiik olasilikla belirli ana hatlan ve 9izimleri Evliya’ya aittir. Ancak metinlerin 
yiizlcrccsi, Evliya’nm sozlii diktesi ya da yazili notlanna dayamlarak bir yardimci tarafmdan ya 
da §akirt konumunda olan bir ba§ka ki§i tarafmdan yaziya gcgirilmi^tir. 

Bu metinlerin i9erigi, Evliya’nm seyahat anlatimlarmda ozellikle onem verdigi kimi 
konulan yansitmaktadir. Bunlar §unlan i9erir: 

• Tklim 

• Bitki ortusii ve hayvanlar 

• Zenginlik kaynaklan ve ticaret 

• Ya§am ko§ullan ve duzeyi 

• Yonetim durumu ve askeri durum; kavim yapisi ve dinsel mezhep aynntilan 

• “Kayda deger goriilecek yerler” ( ibretniimalar ) ve boyle yer ve yapitlan 
9evreleyen halk bilgisi. 

Uzakliklar ve cografi koordinatlar yalmzca arada srrada belirtilmi§tir. 

Vat. Turc. 73, temelde bir Nil haritasi olmakla birlikte, 119 yonde Nil’in otesine 
uzanmaktadir: 

• Doguya dogru: Siivey§ ve Sina, Kizildeniz limanlan ve Hac yolculugu 
guzergahmdaki konak yerleri (menziller) (M Bolgesi). 

• Kuzeydoguya dogru: Bilbeys ve otesindeki 9oliin yam sira Filistin, Suriye, Irak, 
Dogu Anadolu ve Bati iran’daki onemli kentlerin gosterilmesi (N Bolgesi). 

• Kuzeybatiya dogru: Iskenderiye’den Magrib’e kadar uzanan kiyi §eridindeki 
Akdeniz limanlannm gosterilmesi (Bolgeler: II, 11, 14; Jal-4; Kal-2, 9-11). 

Bir Nil haritasmda bulunmalan gereksiz goriinebilirse de, bu uzantilar ku§kusuz Evliya’nm 
zihninde yer alan cografyayi yansitmaktadir. 

Ozetle, belki kendi eliyle 9izmemi§ olsa da, Vat. Turc. 73 biitiinuyle Evliya’nm zihnini 
yansitmaktadir ve boylece tarti§masiz bi9imde “Evliya ^elebi’nin Nil Haritasi” olarak 
adlandrrilmayi hak etmektedir. 



(A§agidaki boliimde, iki kaynakta yer alan metinleri kar§ila§tmrken, Seyahatname , yi belirtmek 
i9in “kitap”, Vat. Turc. 73 ’ten almti yaptigimi gostermek i9in ise “harita” sozcugiinu 
kullanacagim. Konuyla ilgili pe§in yargida bulunmamak adma, burada haritanm muellifinden 
“haritaci” diye soz edecegim. Kitaptan yapilan almtilann ba§mda, varak numarasi 
belirtilmektedir. Haritadan yapilan almtilarda ise, metinden once, Bolge kodu ile yakmda 9ikacak 
yayimmizda her bir maddeye tammlanmi§ olan numara bilgisine yer verilecektir.) 

Nil’in ve bu iki yapitin kaynaklan 

Haritaci, giri§ boliimunun sonunda ba§liklarmi belirttigi yedi-sekiz klasik Arap cografyasi 
eserine ba§vurmu§ oldugunu one siirer. Nil’in kaynaklanyla ilgili kimi ayrmtilan di§mda, 
haritanm tasarlamp 9izimi sirasmda dogrudan dogruya bu gibi 9ah§malarm kullamldigim gosteren 
bir kamt bulunmadigim soylemek yerinde olur. Bu cografya kaynak yapitlanndan hi9biri kitapta 
da a9ik9a amlmamaktadir. Evliya’nm, Seyahatname ’ nin 10. kitabimn yazimmda kullandigi yazili 
kaynaklar konusu iizerinde 9ali§ma yapilmasi gereken ba§li ba§ma bir konudur. 




278 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Buradaki olasi bir istisna, Cografyd-i Batlimus'Xxa (yani, Batlamyus’un Almagest 1). 
Seyahatname’ nin 46. kismimn ba§mda Nil’in tasvirinde dunya nehirleri konusunda Batlimus 
Hakim’ den almti yapar: 

Y156b Ber-kavl-i sahih Batlimus Hakim tahrir etdiigi iizre nehr-i Nil'in mebde’i Misir’in 
canib-i ceniibisinde yedi ayhk yolda Cebelii'l-Kamer'den gikar. Ve menba'i on iki ayn-i 
azimdir. Ve hatt-i istivadan cenuba half bu on iki ayn-i azimler bir buhayre-i kebireye 
munsab olurlar kim guya ol buhayre derya olur. 

Kitap; Nil’in, bu golden 9ikip Kirmanka, Kakan, Funcistan, Berberistan, Nube ve Say’dan 
ge9erek uzerinde aktigi ve sonra da Misir’i katederek sonunda denize dokiilen yatagim tasvir 
ederek anlatmayi siirdiiriir. 

Haritada verilen bilgi bir ba§ka kaynaga dayandigi goriilmektedir: 

A2 Zikr-i tafsil-i haber-i Cebel-i Kamerya ‘ni Kamer $u ‘ai bunun uzerinde ziyadesi zuhur 
ediip ziyade leme ‘an veriip anun tesmiyesi ile Cebelii ’l-kamer derler. Ve bu dagin 
mevki ‘[i] hatt-i istiva cenub tarafinda on bir derece yerinde vaki ‘ olmuydur. Ve bu dag 
ziyadesiyle qdhik ve tulu‘ ziyade sa'bdir. Ve giineq tulu'unda qarkisi ziyadesiyle 
ihmirarlanup ve gurub vaktinde kezalikgarb tarafi tahammurlanur. V’allahu a ‘lem. 

Bundan sonra haritada Cebelii ’l-magnatis (Miknatis Daglan) ve hepsi biiyiik gole dokiilen 
oniki kaynagm 9iki§ yeri olan onbir koprii gelmektedir: 

A4 bu on bir kantaramn d&hilinden on iki menba ‘ zuhur ediip ciimlesi buhayre-i kiibr&ya 
munsab olur. 

Hafir-i Kebir 

D12 Bu kal'aya Hafir-i Kebir derler mu'azzam kal'adir ve biiyiik qehrdir. Sakin halki 
siyah zencidir ve ciimlesi mil ’minindir. Ve bu qehrde camiler ve mescidler ve hanlar ve 
hammamlar ve imarat-i hayrat gokdur. Kor Hiiseyn Begin taht-i hiikmiindedir. Ve bu 
qehrde kumdq bogasi ve gomlek bezi gayet makbuldur ve fil dip ve gergedan boynuzu ve 
keler derisi ve abanoz ve sag agaci yollarinda ve sokaklarinda ddkulmii§ yatur, gayet 
em(i)n ii eman memleketdir. Bu kal ‘ada Kor Hiiseyn Begin yetmiq bin gerd-i siyah zenci 
askeri vardir harb u kitale hazirlardir. 

Y396b Bu kal‘a-i azim canib-i garba §ekl-i miiselles §eddadi bina-yi kavidir. Bizzat Kor 
Hiiseyn Beg’in tahtidir.... Ve bu kal'a igre ciimle bin altmiq ... evlerdir. Yigirmi 
mihrabdir. Ciimle halki §dfi‘iyyii’l-mezheb ehl-i siinnet ve’l-cema’at musalli ademlerdir... 

Ve elli kadar zaviye ve bir imaret ve iki vekale-i muhtasar ve alti mekteb ve yigirmi sebil 
ve bir hammam-i sagir ve yiiz mikdari diikkan ve on kahve ve yigirmi bozahanesi vardir. 

Ve ciimle diikkanlari §eb u ruz agikdir, meta ’lari qoyle durur, gayet emn ii emandir. Bu 
kal ‘anin yedi yiiz askerisi ve elli bin Berberi ve zagi re ‘ayasi vardir. Zira ‘at ediip ganimet 
ederler. Hamd-i Huda bu qehirde bugday ekmegi gordiik.... Ganimet qehirdir.... Ve bu 
qehrin kiblesi §imal canibine meyillidir ... zira hatt-i istiva iizre bulunmufdur... 

Y397b Kal'a-i Sindi... Bu Sindi’nin gdrqu-yi bazannda ve mahzenlerinde fil dip ve 
gergedan boynuzu ve keler derisi ve abnus agaci daglar gibi bazar yerinde p&ymal-i 
rimal olup bi-kiymet yatir. 

Evliya, kitapta bu kalenin ii9gen bi9iminde olu§undan soz etmektedir ve haritada goriilen 
9izimde de kalenin bu ozelligi apa9ik ortadadrr. Buradaki askeri birlikle ilgili olarak kitapta 
verilen sayi haritadakinden 90k daha akla yakmdir; eger haritacmm kitaba 700 asker ve 50000 kul 
ekledigini ve bir bi9imde 70000 asker sayisina ula§tigim varsayarsak bu iki sayi arasmdaki 
9eli§kiye a9iklama getirilebilir. Pazaryerinde herhangi bir gozetim olmaksizm serbest bir §ekilde 
yatan degerli ticari mallann haritada verilen listesi, a9ik9a kitapta bulunan ilgili listeye 
dayanmaktadir, ancak kitaptaki bu liste Hafir-i Kebir degil, hemen onun yakimndaki Sindi’de 
bulunur. 




Robert DANKOFF 



279 



ibrim 

E3 Bu mahal Nilin garbisinde < Ibri >m-i Sagir temami(?) kal'asidir. 

E4 Bu kal ‘a Kababita nam Ibrim-i Garbi derler Melik Mukavkis binasidir. 

E15 Bu kaVamn adi ibrim-i Kababita ahir muluku’l-Kibt Melik el-Mukavhs binasidir. 
Feth-i ‘Amr ibnii’l-'Asdir. Hala Misr hiikmindedir. Dizdari ve yedi binden ‘askeri 
mevcuddur. Ve ahir Misr hiikmiinde hala Circe ’de kdyiflikdir. 

Y391a Evsaf-i kal‘a-i kadim yehr-i ibrim: Kababita meliklerinden Mukavkis Melik 
binasidir. Hicretii'n-nebeviyyenin sene (—) tarihinde bizzat Amr ibnii'l-As ve Ka‘bii'1- 
Ahbar ve Ubeyde ibn Cerrah ve Cdbirii'l-Ensdr ve Ebu Hiireyre ve Sariyetii'l-Cebel ve 
Esved ibn Mikdad bunun emsali niqe bin Sahabe-i giizin ile iki ay muhasara ile feth 
olunmuy bir kal ‘a-i hisn-i hasin ve sedd-i metin ve miistahkem kal ‘a-i iistiivardir kim leb-i 
Nil'in canib-i yarkisinde eflake ser qekmiy bir yalqin piiyte iizre §eddadi-bina bir kiiqiik 
kal ‘a-i kavidir. Ve yekl-i muhammesdir. Ve dd'iren-madar cirmi sekiz yiiz adimdir. ... 
Ancak dizdari ve iki yiiz neferati ve miikellef mehterhanesi vardir. Dizdari kanun-i Selim 
iizre Misir miiteferrikalarindandir. Ve Misir'dan beher sene muhafaza iqiin yedi boliikden 
iiq yiiz adem gelir ve yedi boliikden kayife dahi iiq yiiz mustahfizan geliip miri malm ve 
gilali tahsil ediip kendiilere aklam ifraz olunmu§dur. 

Haritacmm burada “Kababita” yi erken donem krallanm degil de §ehrin admi niteleyen bir 
sozciik olarak yorumlayip yanli§ anladigi a9ik9a goriilmektedir. Haritada resmedilen kale (ek 
haritamn sol alt kismmda), genel bir kale 9izimlemesini yansitir, kitapta ozellikle belirtilmi§ 
oldugu gibi be§gen bi9iminde 9izilmemi§tir. Nil’in obiir yakasmda bulunan ve yine ibrim diye 
amlan kii9iik kalelerden (dogru anla§ildiysa, E3 ve ek haritamn sag tarafi, E4) kitapta W9 soz 
edilmemektedir. 

Vadi-i Siibu‘ 

F3 Bu mahal daglari Vadi-i Siibu ' derler. Evail-i zamanda ‘azim beled imi.y Sommaki 
ta§lardan jil kadar arslan suretleri hala vardir meshutdur. Bind asarlari zahirdir. Bir 
canibi ‘amardir. Be§ yiiz kami§dan ve hasirdan evleri vardir. Siyah ‘Urban sakinlerdir. 

F23 Bu mahalle Vadi-i Siibu ‘ derler ve Fir ‘avn Sahrasi derler zira bu mahalde Nilin iki 
canibinde filler kadar somaki tayindan arslan suretleri vardir, biemrillah meshut tay 
olmuylardir. 

Y390a ibret-niima-yi siibu‘. Bu mahalli temaya iqiin atlarimizdan eniip atlari beyabana 
salup bir sa'at seyr [iij temaya etdik. Azamet-i Huda Nil'in iki tarafinda jil kadar 
sommaki ve gayri seng-i haradan arslanlar niqe bini ayag iizre hirer evza‘ [u] etvar 
eykalde ve niqe bini pare pare rimal [ii] tiirab iqre paymal olup yatirlar. Adem gdrdiikde 
havf ediip dehyet alur kim sabit-kadem olan arslanlari zi-ruh zann olunur. Ta bu mertebe 
musanna ‘ timsallerdir. ... Meger Hazret-i Musa aleyhi's-selam bu mahalde Fir ‘avn ile 
ceng ediip Fir'avn'in keheneleri ve sehereleri te’sirat-i sihr ile ihdas etdiikleri 
hayeratlarmiy kim ... Meger bu manzurumuz olan hayerat eykalleri asa-yi su'banm 
dendamndan baki kalanlarmiy, ba ‘dehu bi-emrillah tay olmuydur. .... 

Haritaci, kullanabilecegi alan smirli oldugundan, hcnjcyi “filler kadar . . . arslan ” ve “tay 
olmuylardir” ifadeleri arasma siki§tirrm§ ve SN’de ozellikle vurgulanmi§ olan bu par9anm yerine 
meshut (Fars9a sahf tan Arap9a ism-i meful olarak turetilen) sozcugiinu koymusjtur. 

Ku$tamine 

F26 Bu mahal bir beldedir adina Kuy Tamine derler. ikiyiiz kamiydan evleri vardir. Ve 
halh muti‘, bir mescid ve zaviyesi vardir. Ve bir kahvesi ve bir bozacisi vardir. Bunda 
Zinur Kiinuz kabayil-i Senyal ‘Urbam iki bin kadar miiselman geqiniir bir kavmdir. 
Amma avretleri setr olmaz uryandir ayib degildir. Bu Kiinuz temam(?) .... 




280 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Y 389b Kabile-i Senyal. Bir vasi ‘ sahrada ciimle hayme ve hargahlar He meks etmiy bir 
kavmdir kim ctimlesi iki bin miislim kavmdir. Urban olduklanndan avretlerinin yiizleri 
uryandir. ... 

Y390a Beled-i Kuytamine. Iki yiiz kamiyli re ‘ay a evleridir. Ve halki muti‘ ve bir zaviyesi 
ve bir kahvesi ve bir bozacisi var. Bunda dahi Ktintiz Urbanmdan bir kabile haymeleriyle 
sakinlerdir. 

Haritaci burada kitaptaki iki bildirimi birle§tirmi§ ve kadinlarin ortunmemesiyle ilgili 
bilgiye, Evliya £elebi’nin ayirt edici tabirlerinden biri olan ayib degildir ifadesini eklemi§tir . 12 

Asvan 

G2 Bu mahal Nilin yarkiyyesinde Isvan nam kal ‘adir. ‘Ad bin §eddad binasidir. Ve hala 
dizdari ve neferati Misr kuludur. Ve bu mahal Funcistan ve ‘Arab ‘Urban serhandidir. Ve 
gayet ekseri ‘Urban serhandidir. 

G3 Bu kal'aya Isv&n-i sani derler. Bina-i ‘Ad bin §eddad binasidir. Ve hala dizdari ve 
neferati Misr kuludur. Func ve ‘Urban-i ‘asi serhandidir. 

Y385a-b ... Ve kal'asi sahil-i Nil'de ayytika ser gekmiy bir ktih-i biilendin ta zirve-i 
a ‘lasinda yekl-i mtisemmen hakka ki §eddadi binadir. Da ‘iren-madar cirmi tig bin altiytiz 
adimdir. Ve berre ve bahre tig kapusu vardir. Ve kal ‘a iginde ciimle sagir ti kebir bag u 
baggesiz bey ytiz mikdari hurde fukara haneleridir. Dizdari ve ytiz elli neferatlan var. 
Mehterhanesi ve cebehanesi ve yigirmi aded §ahi toplari vardir. Hala serhadd-i azimdir, 
zira canib-i erba ‘asi asi Urbandir. ... 

Kitap, Asvan’ la ilgili 90 k daha fazla bilgi i 9 erir. Haritaci, bu bilgilerin yalmzca tahkimatla 
ilgili olan bu bolumunii kullanmi§tir. Neden boyle yaptigi anla§ilmaksizm haritacimn Asvan’i 
ikiye ayirdigi, askeri birlik ve smir bolgesine ili§kin olarak bildiklerini yineledigi goriilur; haritaci 
yalmzca neferaf a Misir kuli bipiminde bir ek yapmi§tir. Serhad yerine Serhand sozciigiinu 
kullanmak haritacimn diline ozgii bir kullamm olmali. £izimlerin ise higbiri si , kalenin kitapta 
belirtilen sekizgen bi 9 imiyle benzerlik gostermemektedir. 

Cebelii’t Tayr (Ku$lar Dagi) 

Hbl5 Bu mahaller ta[gi]standir ‘azim ulu taglardir ve magaralardir ve ol magaralarda 
nige ytiz bin kerre ytiz bin leylek kufan magaralarda medfun hazn olunmu§dur. Elbetde 
yilda bir kerre dtinyada olan leylek kavmi bu mahalle geltip bu tagi ziyaret eder. Zira 
bunda leylek ku.fannm bu mahalde tilsimati vardir. 

Y369b - 370b Evsaf-i Cebelii't-Tayr 

{Cebel-i Taylimun dahi derler} Ve acib ti garib vacibti's-seyr bir temayagah ibret-ntima 
cebel-i azimdir kim temdihinde lisan kasirdir. Her sene fasl-i rebi'de canib-i Rum' dan 
nige kerre ytiz bin tuytir-i gtina-gtin geltip bu cebel tizre meks edtip mihman olurlar. 
Amma laklak kuyundan ve sakka kuyundan ziyade murglar yokdur. Ol cebel tizre ve deyt 
[ti] sahrada bir kadem basacak arz-i haliye kalmaz. Ol gece ciimle tuytirlar eyle sayha 
ururlar kim istima ‘ edenlerin zehresi gak olur. Bu temayadan ahali-i vilayet ve ehl-i 
beledler haberdar olup alarkadan temayasina geltirler, amma bir ferd dest-dirazlik ve 
seng-endahtlik etmege kadir degildir. Bu cebel tizre bir kumsal yerde bir mezaristan 
vardir. Her lahd iginde nige bin kefenli gtina-gtin kuylar medftinlardir. Ekseriyya leylek 
kuyu kefeniyle gayet gokdur. Cemi'i murglar bu mezar tizre geltip feryad [u] figan ederek 
deveran edtip ziyaret ederler, andan yine mezktir cebel tizre meks ederler. ... Bu mezktir 
kefenli kuylarin gogu mezardan tayra ntimayandir, kefeni iginde asla gtirtimemiy ter ti taze 



Bk. Robert Dankoff, “Ayip Degil!”, Qagimn Siradiyi Yazari Evliya Qelebi, yay. Nuran Tezcan (Istanbul: 
Yapi Kredi Yayinlari 2009), 109-22. 




Robert DANKOFF 



281 



tiigiyle durur kuglardir. Ve kefenleri humid lifindendir. Bu tuyurlarin kefen ile medfun 
olmasmin asl [u] fer'in bilir ademyokdur ve bir muverrih-i alem tahrir etmemi§dir. Hatta 
hakir iki kefenli ter u taze ku§lar la$esin Kethuda Ibrahim Pa§a'ya getiriip manzitr-i 
sa'adetleri oldu. ... 

Evliya, kitapta burada goriilen ku§lann hareketlerini ve go9men ku§larm go9unii uzun 
uzadiya anlatir. Haritadaki bildirim ise kitaptaki bu anlatimm 90k biiyiik oranda kisaltilmi§ bir 
bi9imidir. 

Deyr Kibti 

120 Bu mahalde manastir-i deyr-i ehl-i Kibt Hazret-i Musa peygamber ‘asrinda esas-i 
bind olunmupur, gayet ‘ibret- niima bina-i kuhan-i fir'avn. 

Y 363 b- 364 a Bu Semennut'un mukabelesi Nil kar§usunda evc-i asumana ser qekmi§ bir 
yalqin kayanin ta zirve-i a ‘lasinda Deyr Kibti derler bir kenise vardir, guya kal ‘a-i 
Kahkaha'dir. Fir'avn binasidir, deyii Kibti kavmi bila-te$bih yilda bir kerre ziyaretine 
cem ‘ olup ruhbanlari bir Misir hazinesi mal tahsil ederler. Yalqin kayasinm garb canibi 
fil hortumu gibi nehr-i Nil iizre uzanmifdir, altindan Nil-i miibarek cereyan eder. Bu kaya 
ilzre qerhler ile rahibler Nil’den yiiz kulac habl-i metin ile su qekiip samiclara 
doldururlar. Amma temagasina varan ademlere can otu ki ekmekdir, am verirler ve ku§ 
sildil ki yumurta ve baldir, am tahte’l-kahve getiriip miisafirine azim i'zaz [u] ikram 
ederler. Mihman olan kimesnelere diba ve $ib ii zerbaf camehablar getiriip sabaha dek 
mugpiqeleri guna-gun hizmet ederler. 

Haritaci, burada da, ali§ildigi uzere, kitapta yer alan ki§isel macera anlatimlan ve 
Evliya’ nm iislubuna ozgii suslemelerin tumiinu di§anda brrakmi§trr. Ancak bunu yaparken, asil 
metinde yer almayan bir §eyi de haritaya eklemi§tir. Bunun firavunlara ait bir yapi oldugu 
bilgisine dayanarak Musa’nm doneminde in§a edildigi sonucunu 9ikarsarm§tir. Kilise ve manastir 
terimlerinin kan§tmlmasi (kitapta deyr ve kenise, haritada ise deyr ve manastir) Evliya ’da sik 
kar§ila§ilan bir durumdur. 

Akdeniz Kiyisi 

Haritamn bu boliimunun ilgin9 bir ozelligi, Akdeniz kiyi §eridinin Nil’e batida (sag tarafta) 
paralel uzamr bi9imde gosterilirken Kizildeniz’in ise nehrin dogusunda (sol tarafta) paralel olarak 
resmedilmesidir. Boylece Fayyum’un kar§ismda II “Magrip’teki” Hadra, ill “Tunus 
yonetimindeki” Keyrevan ve il 4 Suse’yi buluruz; bu durumda piramitler ve Kahire’nin kar§isma 
ise, Jal “denizinden mercan 9ikan, Tunus yonetimindeki” Barka ve Ja 2 Cerbe adasi; Cize’nin 
hizasma ise Ja 3 Trablus denk gelir. Haritada Kahire 9evresindeki alan 90k geni§ tutulmu§ken, 
Buyiik Sahra’yi da kapsayan, Kahire ve Tunus arasmdaki bin millik uzaklik 90k kii9uk bir araliga 
siki§tmlmi§, Akdeniz kiyi §eridi ise Nil’e paralel gosterilmek uzere guneydogu yonune dogru 
biikulmu§tur. 

Nil haritasmda kar§imiza 9ikan bu goriintuleri, insan ister istemez, haritacmm smirli 
zihinsel cografyasmm bir gostergesi olarak yorumlamaya yoneliyor. Oysa, bu goriintuleri, bu 
haritada gozlemlenebilen uzamsal topografinin geni§letilme ve siki§tinlmasmm (belki a§m diye 
nitelendirilebilecek) bir omegi olarak incelemek daha verimli olabilir. Aynca burada Evliya’nm 
seyahatlerinde tayy-i mekan yani “mekam atlarcasma ge9me” kavramma sik sik ba§vurdugunu 
ammsatmak da yararli olabilir. 

Piramitler 

Ja 5 Bu mahall Hiram taglaridir. Tufandan ewel bind olunmuy, Tufandan necat oluruz 
deyii biemrillah necat bulmadilar. Feyyiim yolu buradan daglardandir, kafile i§ler. 




282 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu 



Y232a Ve mine'l-acayibii'l-garayibden cebel-i Heraman. Nil'in c&nib-i garbisinde Cize 
kasabasindan bir s& ‘at ba ‘id cebel-i Heraman derler, tig dagdir. Rti-yi arzda bunlardan 
ew el bind yokdur ve bunlardan tili bind yokdur. Guyti tigti dahi cebel-i Ktifdir, azim 
bintili daglardir. ... Ba'zi mtiverrihler Tuftin’ dan ew el Ad ibn §eddtid bintisidir, derler. 

Ve ba'zdar Tuftin' dan evvel Surid Melik kehenelerinin ilktisiyla kendtiye medfen bind etdi, 
derler. Ve itmtimindan sonra bu tig ehrtimlari mtil-i haztiyin ile ptir edtip tiltit-i siltih ve 
Hazret-i Idris'in cemi‘-i ulumlarimn kittiblarin koyup tilismtitlar ile mtivekkiller nasb 
edtip heremeynlerin tizerlerin dibtige ile pupde hlup kenz etdi. Ve stihil-i Nil’de bir §ehr-i 
mu ‘azzam bind edtip heremeynlerin muh&fizlari ol gehirde s&kin olur. Ve her sene vakt-i 
rebi'de cemi'i dtinyti halki geltip Ka ‘be-mis&l tavtif ederlerdi. ... 

Yine kitapta, geni§ bir §ekilde ki§isel macerayla kari§mi§ olarak piramitler iizerine 90k 
daha fazla anlatim yer almaktadir. 13 Tersine, haritaci, piramitlerin nehir ta§kmlanyla ili§kisi 
iizerine farkli bir yoruma burada yer vermi§ ve kitapta bulunmayan bir topografik kaydi da bu 
boliime eklemi§tir. 

Kahire 

Harita, Roda adasmda bulunan Nilometer’den (Jb5) ba§layarak, Sultan Gavri su kemeri 
(Jb6: s&kiye hayr&t-i Sultan Gavri, Misr kal'esi sonudur ) boyunca uzanan, Eski Kahire ya da 
Fustat (Jb3), Kahire §ehir surlan (Jb8: d&’ire-i esv&r-i Misr-i Kahire) ve Karafe mezarliklarmi da 
i9ine alarak Kubbe-i ‘Azeban’da (Jbl8) son bulan bir kentsel alam gosterir. Burada yalmzca 
Fustat’la ilgili bildirim, kuru temel bilgilerin otesine ge9mektedir: 

Jb3 Bu mahal Eski Misr’dir. Stibikan medine-i Fustat n&m demekle ma'ruf imi§. Beni 
Umeyye htikm-i evdyil-i zamtinda yedi bin hammtimi var imi$. Bir sabtih bir tidem gasla 
hammtima gider. Hamm&mlarda tidem izdih&mindan yer bulamaz, hirer hirer dola§ur, 
ytiz yigirmi hammtim gezer, gticile sonra birinde yer bulur, gasl eder. imdi buna gore 
kiytis eyleyesiz ki Misr-i ‘atikin ya’ni Fustat ntim $ehrin ne mertebe evti’il-i zamtinda 
mu ‘azzamhgi varimif ve iginde olan timmet-i Muhammed ne mertebe kesrette imi§. 
Rahimehtimu ’lltih. 

Fustat’ta bulunan hamamlarla ilgili bu son sozler, aslmda Kahire’deki hamamlarla ilgili 
olup (Y1 17a- 118b), bunun di§mda zaten pek 90k bilgi i9eren kitapta yer almaz. Elbette, kitapta 
Kahire, Karafe kabristam, Nilometer vb. iizerine 90k geni§ bilgi bulunmaktadir; buna kar§m, 
Gavri su kemeri ve Kubbe-i ‘Azeban’m yalmzca adi amlmaktadir: 

Y128b Yukaru ig kal'ada ctimle yigirmi bir gepnedir. Anlar dahi ctimle Sultan Gavri’nin 
hayrtit [u] hasen&ti olan Nil-i mtib&rekden tig ytiz altmi§ gdz kemerler ile ig kal ‘aya gelen 
sulardandir. ... Ve bir ge$me dahi Azebler odalarimn tti ortasinda alti kademe nerdtib&n 
ile enilir bir kubbe-i till ge§me-i ayntiThaytitdir. Kol kahnhgi yan yana iki liiledir. Bu 
dahi Gavri’dir. 

Kahire kent surlan i9inde bulunan ve haritada adi kaydedilen tek amt, Bi’r-i Yusuf tur 
(Yusuf Kuyusu). Salahaddin Yusuf tarafmdan in§a edilmi§ bu yapimn Evliya’yi 90k etkiledigi 
a9iktir; nitekim kitabmda da (Y84b-85a) bu amtm ayrintili bir tasvirini sunarken sozlerini §oyle 
bitirir: 



Y85a Hul&sa-i kel&m bu dtiny&da sey&hat edtip bu Bi’r-i Yusuf u gormeyen cih&nda 
san ‘at ne idtigin ve beni tidem ne e§ref-i mahluk idtigin ve mu ‘cize mertebesinde ne i§e 
ktidir idigin bilmez. 



Bk. Ulrich Haarmann, “Evliya Celebis Bericht iiber die Altertiimer von Cize,” Turcica 8.1 (1976), 157- 
230. 




Robert DANKOFF 



283 



Nil Deltasi 

Haritamn bu boliimunde kar§ila§ilan ilgin 9 bir ozellik, bazi 90 k onemli yerlerin burada 
belirtilmemi§ olu§udur. Adlan tek tek belirtilip siralanmi§ birka 9 yiiz koy ve kasaba arasmda, 
insan, Evliya’nm ziyaret ettigi ve kitabmda her birine uzun boliimler ayirckgi Tanta, Mahalletii’l- 
kebir, Abyar ve Mansura’yi bo§ yere arar, 9 iinkii bu listelerde bu yerle§im yerlerinin adi 
amlmamaktadir. 

Evliya’nm bizzat katildigi Seyyid Ahmed el-Bedevi i 9 in her yil Tanta’ da diizenlenen ve 
Evliya’nm da kitapta uzun ve zengin bir tasvirini (Y177b-295a) sundugu mevlid festivali 
dolayisiyla Tanta, Evliya Qelebi i 9 in ozellikle onemli bir yerdi. Mahalletii’l -kebir ’le (al-Mahalla 
al-Kubra) ilgili olarak ise, Evliya burasimn Misir’in Kahire’den sonra, Re§id ve Dimyat’tan once 
gelen ikinci biiyiik §ehri oldugunu belirtir. (Y355b: Ammd bu Mahalle-i Kebir ekalim-i Misir-i 
Kin&netull&h 'da sevad-i mu ‘azzam gehirlerden ibtidd Misir, ba ‘dehu bu Mahalle, ba ‘dehu Regid, 
ba'dehu Dimyat, ba ‘dehu Minye ve Menfalut birbirlerinden kiigiik gehirlerdir) . Haritada 
gosterilen ve Mahalle-i Kebir’ e en yakm olan yerle§im yeri, La40 Semennut’tur ve burasi 
Mahalle’ye yalmzca iki saatlik uzakhktadir (Y358b). 

Soz konusu onemli yerlerin burada gosterilmemesi ise, Evliya’nm haritamn bu boliimunde 
yalmzca dogrudan dogruya Nil’in ana kollan iizerinde yer alan kasaba ve koylerin adlarmi 
siralamasmdan kaynaklamyor olmahdir. 

Aym nedenle, Demenhur haritada bulunmaz, ancak §urada adi amlir: 

Kb5 Ve bu mahal tur'a Es-seyfu’d-dm nam tur'a Buhayre iklimin suvarup $ehr-i 
Demenhur ’a ittisal olur. §ehr-i Demenhur nam bender bu mahaldedir. 

Kitapta Evliya’nm Demenhur hakkmda soyleyecek 90 k sozii oldugunu kammca belirtmeye 
gerek yok (Y304b-310a). 

Bi’r Matariyye 

Lai Matariyye nam mahal. 

La2 Bu mahal Bi’r <Matariyye> Hazret Hazret-i ‘Isa <mu‘ci>zatidir. Hazret-i Meryem 
bu mahalle Hazret-i ‘Isa aleyhi's-selam ile gelmi§ kdyliiden su istemi§ vermemi§ler. ‘Isa 
aleyhi's-selami yere koyup anasi su aramaga gitmi§ bulamamiy Sonra geliip goriir ki ‘Isa 
‘aleyhi ’sselamin iki avucundan su gikmi§ daire eder bi’r olur. Hazret-i Meryem du ‘a eder 
ki bu sudan koylii igerse aci olsun, ve gayri her kim igerse tatli olsun demi§ biemrillah 
boylece olmuydu. 

Y 227a Mesiregah-i ziyaretgah-i Bi’r Matariyye Misir'in pmdlinde iki sa ‘at ba ‘id bag u 
baggeler iginde nazargah-i Hazret-i Isa aleyhi's-selamdir. Misir Yunaniler destinde iken 
azim binalar var imi§, hala ancak bir ka ‘a ve bir zaviye kalmiy Ve anda bir havuz vardir, 
ciimle mariz andan giriip §ifa bulurlar. Cemi'i tevarihlerde ve tevarih-i Yunanilerde 
masturdur kim Hazret-i Isa validesi Meryem Ana ile Nabulus §ehrinden hicret ediip 
bunda sakin olmu§lardir. Ve Nasara zu'munca bu Matariyye kuyusun Hazret-i Isa ile 
validesi kazup gusul etmi$ ola ve bu havuz anlann binasidir, derler. Ve sahihdir, zira 
Misir'in cemi'i kuyulari acidir, ammd bu Matariyye kuyusu mu ‘cize-i Resulullah ile 
olmagile ab-i lezizdir. 

Bu almtilarda goriildiigu gibi kitap ve haritadaki anlatimlar birbirinden 90 k farkhdir. 

Dimyat 

Lb26 Bu mahal bender-i Dimyad nam fehrdir. Buna ibtidd bind eden Zii’lyezen [ibn] 
Misrayim ibn Ham ibn Nuh ‘aleyhi ’s-selam. 

Lb27 Bu mahal Nilin yarkisi kadim Dimyad kal ‘asidir. 




284 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Lb23 Bu Nilin garbi bogazinda miiceddeden inya kal'a esds ve bind Sultan Ahmed bin 
Sultan Mehemmed binasidir. 

Y344b - 348b Evsaf-i yehr-i azlnt bender-i Dimyat-i kadim: ... Tufan-i Nuh'dan sonra 
lyma ‘tin bin Misrdyim oglanlarindan Dimyat naminda bir ulu padiyah bind etmiydir, 
aninigtin Dimyat tesmiye olunmuydur. ... 

Y348b Andan tig mil ayagi yine Dimyat tarafinda Nil-i mtibarek Akdeniz'e mahltit oldugu 
mahalde, Evsaf-i kaVa-i atik Dimyat sedd-i Nil-i rabat: Sene (—) tdrihinde bizzat fatih-i 
Misir Selim Hdn-i Evvel'in binasidir, be-dest-i Hayra Beg vdli-i ibtida feth-i Misir. Md- 
tekaddem Amr ibnti'l-As asrinda Esved ibn Mikdad'in feth etdtigi kal'adan asld eser 
kalmamiydir. Amma hala bu kal'a Akdeniz ile nehr-i Nil mahltit oldugu burunda bir 
kumsal yerde yekl-i murabba ‘ bir bina-yi metindir. Dayiren-madar cirmi bey ytiz adimdir. 

Ve gar kdyesinde gar burcu var. ... 

Y349a Bu kal‘a-i §arkiyye'nin mukdbelesinde kendr-i Nil'de, Evsaf-i kaVa-i Garbiyye 
mukabele-i kaVa-i §arkiyye: Sene (—) tdrihinde Sultan Ahmed Han asrinda Tavdyi 
Mtiteferrika Ca'ferAga oz maliyle hasbeten lillah bind edtip dizddr-i mti’ ebbed olmuydur. 
Amma kal ‘a-i Abdtissamed namiyle fdhre-i yehr olmuydur. Nil kenarinda yekl-i mtidewer 
bir ktigtik kal'adir. Cirmi ytiz adimdir ve kaddi elli ary in tay-bind bir kulle-i kavidir. 

Ba ‘dehu tayrasina bir tabya-i azim zamm edtip kal ‘a dahi metin olmuy. ... 

Haritada sizilen bu iki kale, genel hirer kale goriinumu yansitir, kitapta belirtildigi gibi kare 
ve daire b^iminde degildirler. Bu kalelerin gorece 0I9U ve boyutlan da kitaptaki anlatimlanyla 
ortu§memektedir. Zii’lyezen’in, i§ma‘un’un yanli§ okunmu§ oldugu asiktir. Kitapta Evliya Bati 
Kalesini tefti§ ettiginde yedi askerin yerinde bulunmadigim ke§fedip Pa§a’ya bu kayip askerlerin 
adlanni bildiren bir rapor gonderdigini soyler ( Hakir bunu dahi yoklama edtip yedi neferatin na- 
mevcud bulup isimlerin zabt edtip payaya arz etdtim). 

iskenderiye ve Re§id (Rosetta) 

Kb38 Iskenderiyye kal'asidir. 

Kb36 ‘Amtid-i Sari 

Kb44 Bu mahal Ebtildr ndm kal ‘adir. 

Kb46 Bu mahal bender-i Reyiddir. §ehrd(en?) bu mahal etrafi hurmaliklardir. 

Kb45 Bu mahal Kom Efrah ve ziydret-i §eyh Mendtir (*Mansur). 

Y319b-324b (iskenderiyye), 329b-330b (Ebukir), 332b -335b (Re?id, Kom Efrah). 

‘Amtid-i Sari, kitapta hi?bir yerde belirtilmez; buna kar§ilik, Kalyon Limand nm 500 adim 
dogusunda, iizerinde pek 90 k devrik siitun bulunan bir yikmti alamnda bulunan dikilita§ - 
“Kleopatra’nm igneleri”nden biri- tasvir edilmektedir: 

Y321a Bu alayimat amtidlara Cartidti'l-Mti’tefiki derler. Stileyman Peygamber asrinda 
tilismat olmagigtin bind olunmuy ibret-ntima asarlardir. Ve ba ‘zi alayimatlari Ya ‘mer bin 
Sedddd(i) bind etmiydir. 

Piri Reis’e gore (348b-350a; Mantran, 293-295 + fig. 3), “direk” (Arap 9 a: sari ya da sard) 
§ehrin batismda yer alan ve Direk Adasi (Arap 9 a: “Cazirat al-Sara”) diye bilinen ada uzerine bir 
ni§an olarak dikilmi§tir. iki yazarm da soziinu ettigi bu yapi, bugiin Pompey Sutunu olarak bilinen 
(ve 203 yilinda -aslmda Pompey i 9 in degil- Diocletian i 9 in dikilmi§ olan) amttir. 

Sonu9 

Bu kar§ila§tirmalar, harita ve kitabm, birbiriyle yakmdan ili§kili olmakla birlikte, farkli 
ama 9 larla ve birbirinden ayn yapitlar olarak tasarlandiklarmi gostermektedir. Seyahatname, 
anlattigi yerlerin tarihsel, yonetimsel ve etnografik yonlerine turn dikkatini vererek Evliya 




Robert DANKOFF 



285 



£elebi’nin turn seyahat ve ke§if gezilerini en ince aynntisma kadar kaydetme 9abasmi ortaya 
koyar; bu yapit, 90k kapsamli ve oylumlu bir yapiya sahip, ansiklopedik yonelimleri bulunan bir 
seyahat anlatisidir. Haritamn kapsami smrrlidir ve temsil ettigi bolgenin topografik yoniine 
odaklanmi§trr. Bununla birlikte, iki yapitm da aym zihnin uriinu oldugu, ayni yakla§im ve 
kaygilan yansittigi apa9ik ortadadrr. 

Haritayla ilgili olarak, ara§tirmamizm bu a§amasmda, bu yapitm metinsel ve filolojik 
yonlerine odaklanarak, turn maddelerin dogru okunmasi ve kitaptaki ilgili metin boliimleriyle 
ili§kilerinin saptanmasi konularmda 9ali§tigimizi soyleyebilirim. £ali§manm daha sonraki bir 
a§amasmda, metnin kullamlabilir bir edisyonuna kavu§tuktan sonra, bu yapitla ilgili daha ilgin9 
sorularm yamtlanm aramaya giri§ebilecegiz: Harita ve kitap arasmdaki uyu§mazliklan nasil 
a9iklayabiliriz? Harita sundugu topografik bilgilerde ne kertede dogrudur? Bu harita diinyamn bu 
bolgesinin tarihin bu noktasmdaki durumu konusunda bize neler ogretmektedir? Haritamn 
muellifinin zihniyeti ve Osmanli kultiirel evreni konusunda ne gibi 9ikarsamalarda bulunabiliriz? 

Benim burada ortaya koyacagim sav, Nil Nehrinin, bu iki amtsal yapit -Seyahatname ’ nin 
10. kitabi ve Vat. Turc. 73- ^inden kirmizi bir bag gibi aktigi olacak. Nil; bu iki yapitm, sayisiz 
90k tiirlii ayrmtiyi, yapi ve bi9ime kavu§turan duzenleyici ilkesidir. Bu iki yapit; elli yillik bir 
seyyahlik, ke§if ve yazarlik kariyerinin ikiz doruklan olarak birlikte tasarlamp olu§turulmu§tur. 




286 



3. Uluslararasi Turldyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




KARAKiLiSE’DEKl SOY DAMGALARI VE 
GOTiK YAZIYA TURK (RUNiK) YAZISININ TESiRLERi 



Ismail DOGAN 

Oncelikle Tiirk (Runik) yazisi hakkmda bildiklerimiz bir hatirlayalim. ‘Sir, giz, esrar’ 
anlamma gelen Runik kelimesi okuryazar insanlann 50k az oldugu donemlerde eski iskandinav 
alfabesini ifade etmektedir. iskandinav sahasi iizerine yapilan ara§tirmalann Tiirkoloji 
9ali§malanndan once ba§lamasi sebebiyle ilmi terminolojide yerini almi§tir. 1800 ’lii yillarda 
Goktiirk i§aretli yazilarla kar§ila§an ilim alemi, benzerlikleri sebebiyle bu yazi sistemini de Runik 
yazi olarak adlandirmi^tir 1 . Onceleri bu tiir eserleri iskandinav yazi sistemine gore okuma 
denemeleri de yapilmi§trr. iskandinav yazi sistemiyle olan benzerligi sebebiyle bazi ilim 
adamlarmca Goktiirk yazismm kaynagi olarak iskandinav yazisi oldugu dii§iiniilmii§tiir. 

Bugiin bu yazimn Tiirk kaynakli oldugu ozellikle Ahmet Cevat Emre’nin yayimndan sonra" 
9ogunlukla kabul gormii^tiir 3 . Elimizdeki kaynaklara gore Orhun metinleri, doneminde edebi bir 
metin yazma durumuna kadar da gelmi§tir. Ancak bu siire9te Tiirk yazismm nerede ba§ladigi 
hakkmda net bilgiler yoktur. Tarafimizca yapilan bazi degerlendirmelerde Tiirk yazismm yayilma 
sahasmi belirledik. Bunu yaparken yine bir kismi tarafimizca tespit edilen (bk. Resim 1., 2., 3.) 
yazitlan da dikkate aldik. Bu dogrultuda 9er9eveyi Kuzeyde idil-Don yakmla§ma havzasi, 
Giineyde iran ortalan, doguda Hazar 9evresi ve batida bugiinkii Tiirkiye sinirlannin dogu ve i9 
bolgeleri ile Karadeniz’e kiyi bolgeleri arasmda diye tammlayacagimiz bir §ekilde 9izdik. Bu 
olduk9a geni§ bir cografyaya tekabiil eder (bk. Resim 4.). 

Bu yazimn yayilma sahasi ile kullanan milletler dikkate almdiginda 9e§itliligi 
goriilmektedir. Bu kullammlar sirasmda yararlanan uluslar kendi ses ozelliklerine gore bazi 
tasarruflarda bulunmu§lar kimi i§aretlerin yonleri ya da ses degerlerini farkli vererek, bazen 
mevcut i§aretler yamnda bunlardan miilhem yeni i§aretler de kullanmi§lardir. 

Tiirk yazisi bolgede Ermeni yazismm geli§iminde de etkili olmu§tur. Bu konuda Kafesoglu 
ve Kirzioglu’nun 9ali§malan da bulunmaktadir. Hatta Krrzioglu, Ermeni Alfabesindeki ‘B\ ‘E’, 
‘i’, ‘DZ’, ‘K’, ‘N’, ‘Q\ ‘R’, ‘V’, ‘NG’ gibi harflerin Tiirk oyma yazismdan almdigim ifade eder 4 . 
Benzeri tesiri Giircii yazismm geli§iminde de goriiriiz 5 . 

Hem yazimn eski omekleri, hem yayilma sahasi ve bolgede ya§ayan halklann 
olu§turduklan yazilara kaynaklik etmeleri Tiirk yazismm uzun yillar ve okhdoja geni§ bir 
cografyada kullamldigim da gostermektedir. 

Tiirk yazismm kullammlan olarak biz, Hun, Avar, Etriisk, Futhark, Sekel, Kafkasya, 
Giiney Sibirya, Yenisey, Orhun, Talas, Hazar, Proto-Bulgar olarak adlandrrmaktayiz. Giircii ve 
Ermeni yazisma oldugu gibi olu§masmda tesiri olan yazilar da vardir. Yukandaki kullammlardan 
Proto-Bulgar da tesir altmda geli§mi§tir. Fakat yogunluk Tiirk yazi i§aretleri olmasi sebebiyle 
kullammlar arasmda degerlendirdik. Aynca, Tiirk yazisimn geli§imi (bk. Resim 5.) ve 9c§itliligini 
tasnif ederek muhtelif yaymlanmizla ilim aleminin hizmetine sunduk. 



1 Dogan, Ismail, Kafkasya ’daki Goktiirk (Runik) i§aretli Yazitlar, TDK Yay., 736, Ankara, 2000, s. 1. 

2 Emre, Ah met. Cevat, Eski Tiirk Yazisimn Men§ei, Tiirk Dili, seri 11/18-20, TDK Yay., Ankara, 1943, s. 
78-81. 

3 Dogan, Ismail, a.g.e. s. 4. 

4 Kalafat, Ya§ar, Tiirk-Ermeni ili§kilerinde Kiiltiirel ve Siyasi Boyut, Ermeni Ara§tirmalari, 12-13. Sayi 
Ki§- Sonbahar 2003 (www.eraren.org/index) 

5 Bilgi notu. Bunlar iizerindeki gdrii§lerimizi daha sonraki bilim ortamlarinda ele alacagiz. 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 287-300 




288 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Turk yazisimn bu kullammlan ile tesiri altmda geli§en yazilar hakkmda §imdiye kadar 
sistemli olmasa da benzerlikler uzerinde bazi yaymlar olmu§tur. 

Ancak, bugiin Tiirk yazisimn tesirinin oldugu ve bildigimiz kadan ile daha once dikkati 
9ekmemi§ olan Gotik yazimn geli§iminde Turk yazisimn tesiri hakkmda duracagiz. 

Gotik sozii kar§iligmda kar§imiza ilk Gotlarla ilgili olan anlami pikar. Hatta ayn bir mimari 
tasanmi, sanat eserlerinin adlandirmalarmda ve hatta psikolojide bile adeta bir marka adi gibi 
kullamlmi§tir. 

Yazimn tesirine ge9meden konunun a9ikliga kavu§masi a9ismdan once Gotlar ve sonra da 
kiiltur etkile§mesi olabilecek yakinliklan, birliktelikleri gosterip boyle bir etkile§menin olup 
olmayacagi kararmi okuyucuya verdirmek istiyoruz. 

Gotlar, bugunku Alman halkim olu§turan etnik unsurlardan biridir ve iskandinavya'nm 
Gotland bolgesinde oturan bir Cermen kavmi olarak bilinmeleridir. 

Gotlar 2. yuzyildan itibaren Scythia, Dacia ve Pannonia'da ya§ami§lar, 3. ve 4. yiizyillarda 
Bizans'i yagma etmi§ler ve Aryanizmi benimsemi§lerdir. 5. ve 6. yiizyillarda Vizigotlar ve 
Ostrogotlar §eklinde ikiye bolunmu§ler Iberya ve Italya'da Roma Imparatorlugunu yikmi§lardir. 
Bugunku Almanya diger bir deyi§le Germen irkmm olu§umunda onemli bir etnik unsur olan 
Gotlar, Kuzey Avrupa kavimleri ipinde akrabahk a9ismdan Iskandinavlarla Germenler arasmdaki 
halka olarak goriilebilir 6 . 

Gotlar MS 1. yy.da niifus arti§i nedeniyle kabileler halinde giineye sicak iilkclcrc Baltik 
denizini a§arak inerler. Bugunku adiyla Ukrayna’yi istila eder, Kmma kadar gelirler ve 3. yy.da 
Krrim’da bir Got Kralligi kurarlar 7 . 

Got ve Hun cografyasma baktigimizda (bk. Resim 6.) etkile§menin dogal olacagi da 
goriilecektir. Ancak bu etkile§menin yonii de onemlidir. Got kiilturiinden Tiirk’e dogru etkiler 
oldugu gibi Tiirk kiilturiinden de Got’a yonelik etkiler de bulunmaktadir. 

Bu etkile§me iperisinde ozellikle Tiirk (Runik) yazisimn dogrudan alimp fonetik tercihler 
ve bazi degi§iklikler yapilarak kullamlan, giiniimiizde Futhark yazisi olarak bilinen yazimn 
kullammi dikkat 9eker 8 . 

Almanca sagen ‘soylemek’ (* sog > sagen), bogen ‘cgiliy (* bogun > bogen) gibi 
muhtemelen Hun-Got miinasebetleri zamamnda verilen benzeri kelimeleri de dikkatinize 
sunduktan sonra tebligimizin asil ba§ligmm ‘Karakilisede’ki Soy Damgalan’ bahsine ge9ebiliriz. 

Kara Kilise, Romanya’nm Transilvanya bolgesinde Brasov §ehrinde bulunmaktadir. Brasov 
Almanlann Kronstadt adiyla soyledikleri bilinen tarihiyle en az 800 yillik bir §ehirdir 9 . Karpat 
havzasi ile a§agi Danube’yi baglayan tarihi ticaret yollannm iizerinde, Karpatlarm etegindeki 
konumu ise yalmz Transilvanya’nm degil giiney dogu Avrupa’nm tamammda onemli bir din, 
kiiltiir ve sanat merkezidir. Brasov, aym zamanda Gotik mimarinin adeta sergilendigi klasik bir 
Got §ehridir 10 . Bu bolge Osmanlimn Erdel vilayeti olarak da bilinir. 



6 Heather, Peter, The Goths, Blakwell, 1998; Heather, Peter and Jhon Matthews, Gots in the Fourth 
Centruy, Liverpool Uni. Pres, 1991. 

7 Vasiliev, Aleksandr A. The Goths in the Crimea, Cambridge, MA: The Mediaeval Academy of America, 

1936. 

8 Dogan, Ismail, Runik Yazinm Geli^im Cografyasi ve Yayilma Sahasi, Tiirk Dili Araytirmalari Yilligi 
Belleten 2000, 151-173, Ankara (2001). 

9 Dumitra§cu, Ion-Mariana Maximescu, O istorie a Brayovului (‘A history of Brasov’) Phoenix, Brasov, 
2001 

10 Costea, FI, Fortificatia dacica de la Bra§ov-Pietrele lui Solomon (‘The Dacian citadel from Bra§ov- 

Pietrele lui Solomon’) CumidavaXX, Brasov, 1996, s. 38. 




Ismail DOGAN 289 



Trampa dagi eteklerindeki bu ‘Tag §ehir’ Transilvanya Saksonlarmm gorkem ve gosteri§te 
adeta birbirleriyle yan§an bina ve heykelleri ile siisliidiir. Bunlar arasmda Kara Kilise hem 
mimari hem dini ve ticari hem de tarihi agidan ayn bir yere sahiptir. 

1383’te Thomas Sonder adli papaz tarafmdan daha eski tarihi i bir kilisenin temelleri 
iizerine yapilmaya ba§lanrr. Gotik tarzdaki yapi 1421’de biiyiik olgiide tamamlanmi§tir. £elebi 
Sultan Mehmet doneminde ba§latilan Erdel seferi sirasmda ilk gati§malar Brasov civarmda 
olmu§tu. Bu gati§mada Macar olarak bilinen Sekeller ve birlikte aym cografya’da ya§ayan 
Saksonlar yenilgiye ugrami§ti. Bu sava§tan Kara Kilise de nasibini almi§, tahribata ugrami§ti. 
1477’de onanlan yapi Hz. Meryem’e ithaf cdilmi^tir". 

Alman teolog Martin Luther’ in ba§lattigi Hrristiyanliktaki Protestan reform hareketlerinin 
de ilk ba§ladigi yer bu kilisedir. Kara Kilise mimari agidan oldukga zengindir. Ig kisimda bulunan 
1696’da Barok sitilinde yapilmi§ ah§ap kiirsii ile C. A. Bucholz tarafmdan 1839’da Berlin’de 
yapilan org da Avrupa kiliseleri arasmda en biiyiigii olarak da bilinir 12 . 

Kilisenin 1421’de yapimi sirasmda Alman ta§ ustalan tarafmdan yeniden yapildigi 13 ifade 
edilmektedir. 2004 yilinda bolgede yaptigimiz ara§tirmalar sirasmda kilisenin giri§ kapisimn list 
kisimlannda bulunan soy damgalan tarafimizca tespit edilmi§tir. 

Tiirklcrdcki ta§, agag oyma ve demir ustalan tarafmdan kullamlan soy damgalan gelenegini 
ve soy damgalarmm Tiirk (Runik) yazisimn kaynagi olan damgalardan olmasi da ilgimizi 
gekmi§tir (bk. Resim 7., 8., 9., 10.). 

Eski Tiirklerden ozellikle Koktiirk doneminden bu yana ta§, demir, agag ve ganak gomlek 
ustalarmca kutsal yazi olarak da kabul edilen ve yaptiklan i§lere de bu yazi geleneginden kalma 
soy damgalarmi kazima i§i yalmz Turklerde bulunmaktadir. 

Kara Kilisenin giri§ kapisimn di§ tarafmda list kisimda tespit ettigimiz bu soy damgalan 
§uphe goturmez bir §ekilde Tiirk (Runik) soy damgalandir 14 . 

Bu durum bize ya Alman usta olarak bilinen ta§ ustalannm Gotlar iginde ya§ayagelmi§ ve 
atadan kalma soy damgasmi bilen Hun bakiyesi ya da Gotlar iginde kalan Kuman ta§ ustalannm 
olduklan fikrini dii§undurmektedir. Tabii, Gotlara yine Turklcr tarafmdan ta§ ustaligimn 
ogretildigi ve bu damgalann da bir gelenek olarak surduriildiigii dii§iinebiliriz 15 . 

Bu durum Tiirk (Runik) yazisi ya da i§aretlerinin Gotlar tarafmdan bilinip kullamldigim 
gostermektedir. 

Gotik yaziya gelince, ortagagda geli§tirilmi§ ko§eli ve keskin hatlardan olu§mu§ bir genel 
yazi karakteri olarak tarif edilmektedir. 4. yiizyilda Vizigotlann dini lideri olan Piskopos Wulfila 
tarafmdan (MS 3 11-383) icat edilmi§tir. Bu alfabe Yunan, Latin ve Runik karakterlere dayamr. 

Bugiin yazma sanatmda Gotik yazi ayn bir yer almi§trr (bk. Resim 11.). Bilgisayarda da 
yazi ge§itleri arasmda Gotik tiirleri bulunmaktadir. 



11 Costea, FI., a.g.e., s. 53. 

12 Oldenburg, Konrad Giindisch, The History of Transylvania ant The Transylvanian Saxon, Germany, 

2004. 

13 Court J., Brasov, Transylvania, Romania: Black church - Gothic architecture Honterus, Biikre§, 1989, s. 

19-27. 

14 Geni§ bilgi igim bkz Giilensoy, Tuncer, Orhun'dan Anadolu'ya Turk Damgalan Damgalar -Enter -Imler, 

TDAV yay., Istanbul, 1989. 

15 Dogan, Ismail, Karakilisenin Ak ilmekleri, 2. Uluslararasi Balkanlarda Turk Varligi Sempozyumu, 13-15 

Mayis 2010, Celal Bayar Universitesi, Manisa, 2010. 




290 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Turk, Futhark ve Gotik yazisi i§aretlerini yan yana getirdigimizde kar§imiza §oyle bir tablo 
9 ikar (bk. Resim 12.). 



>es lisa 


iret) Orhun 


Futhark 


Gotik 


A-E 




F 




I 


k r rr 


1 


1 


O 


>> r 


* 


Q 


U 


r h h 


T 


n 


B 


a* 


t» 


B 


D 


8 ,X 




A 


G 


f 


X 


r 


Q 


NH 


\ 


u 


L 


J ,Y 


r 


A 


M 


» 


M 


M 


N 


rF 


s 


N 


P 


1 


k 


n 


R 


H r 


R 


H 


S 


'i 


1 


s 


T 


$ , K 


T 


T 


W 




l> 


Y 


X 






X 


H 




H 


o 



T 




Ismail DOGAN 291 



1 . Yazimn kaligrafik geli§imine dikkat ettigimizde, Gotik yazidaki Turk Yazisi tesirinin, Turk 
yazisimn bir versiyonu kabul ettigimiz Futhark yazisi iizerinden etkilendigi 
anla§ilmaktadir. 

2. Tiirk yazisimn daha 90k Kafkas versiyonunda kullamlan i§aret ve ses degerlerinin esas 
almdigi goriilmektedir 16 . 

3. Tarih i9erisinde birlikte ya§amlan cografyamn gostergesi olarak, Tiirk (Runik) yazisimn 
Gotik yazi iizerinde etkisinin hem Futhark hem Kafkas versiyonlannm kullamlmasi ile de 
goriilmektedir. 

4. Bunlarm di§mda bir ba§ka dikkat 9ekici unsur ise Gotik yazida kullamlan Tiirk yazi 
sisteminin imlasi ile ilgilidir. Tiirk yazismda kelime bitimini gosteren ayra9 olarak iist iiste 
iki nokta kullammidrr. Bunun en giizel omegini Istanbul’daki ‘Alman £e§mesi’ olarak 
bilinen 9e§menin kitabesinde goriiriiz (bk. Resim 13., 14.). 

Sonu9 itiban ile Tiirk (Runik) Yazisimn hem §ekil ve seslenmesinde hem de imlasmda 
tesirli olmu§tur. Bugiin Avrupa’nm asli ve medeni halki sayilan Almanlann etnik yapismdaki Got 
unsurun Tiirk medeniyetinden etkilendigi alfabe yoniinden de goriilmektedir. 



Kaynak9a 

Bay9orov, Soslanbek,Y., Drevne-Turkskie Runigeskie Pamyatniki Evropi, Stavropolskoe, 1989. 

Costea, FI, Fortificatia dacica de la Bra§ov-Pietrele lui Solomon (‘The Dacian citadel from 
Bra§ov-Pietrele lui Solomon’) Cumidava XX, Brasov, 1996. 

Court J. , Brasov, Transylvania, Romania: Black church - Gothic architecture Honterus, Biikre§, 
1989. 

Dogan, Ismail, Kafkasya’daki Gokturk (Runik) fgaretli Yazitlar, TDK Yay., 736, Ankara, 2000. 

Dogan, Ismail, Runik Yazimn Geli§im Cografyasi ve Yayilma Sahasi, Turk Dili Aragtirmalan 
Ydligi Belleten 2000, 151-173, Ankara (2001). 

Dogan, Ismail, Karakilisenin Ak Ilmekleri, 2. Uluslararasi Balkanlarda Tiirk Varligi 
Sempozyumu, 13-15 Mayis 2010, Celal Bayar Uni. Manisa, 2010. 

Dumitra§cu, Ion-Mariana Maximescu, O istorie a Bragovului (‘A history of Brasov’) Phoenix, 
Brasov, 2001. 

Emre, Ahmet Cevat, Eski Tiirk Yazisimn Men§ei, Tiirk Dili, Seri 11/18-20, TDK Yay., Ankara, 
1943 

Giilensoy, Tuncer, Orhun'dan Anadolu'ya Tiirk Damgalari Damgalar -Enter -imler, TDAV yay., 
Istanbul, 1989. 

Heather, Peter, The Goths, Blakwell, 1998. 

Heather, Peter and Jhon Matthews, Gots in the Fourth Centruy, Liverpool Uni. Pres, 1991. 

Kalafat, Ya§ar, Tiirk-Ermeni tli^ki lcrindc Kiiltiirel ve Siyasi Boyut, Ermeni Aragtirmalan, 12-13. 
Sayi Ki§- Sonbahar 2003. 

Oldenburg, Konrad Giindisch, The History of Transylvania ant The Transylvanian Saxon, 
Germany, 2004. 

Vasiliev, Aleksandr A. The Goths in the Crimea, Cambridge, MA: The Mediaeval Academy of 
America, 1936. 



Baygorov, Soslanbek,Y., Drevne-Turkskie Runigeskie Pamyatniki Evropi, Stavropolskoe, 1989, s. 90-91. 




292 3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalan Sempozyumu 

Ekler 





Resim 2. 



Ismail DOGAN 293 





Resim 4. 




294 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 



Runik Yazmirt Geli§imi $emasi 
Runik Yazi Ailesi 



ideografik ve Piktofraflk 
Donemi 



MO 3500-6000 



/tjobu&tan IZaya Reiimleri 
Van. Hakkari Trabzon ve 
Kafhaiya'da Elbruz civanndafa j 
magara resim yazilan 



Daix^ga Done ini 



MO 3500-MS 

1 - 40 — 



MS 

200-600 

/Gsellikle \ 

/ Bulgarincn v«; 
Dogu 

Avmpa'daki 
Hun ve 

\ Proto-Bulge: 
donemi e>erl 



1 mu jr 

i L200-40 j 

Huzey / 



H^fkozya Hun. Proto-BuIgarS 
Hazar. Human ve ismini keniiz 
bilmedigimiz onceh' donemlere ait 
hoy a ve magaralar ile muhtelif e eerier j 
uxcrinde bulunan damgalar 




Resim 5. 



ismail DOGAN 295 





Resim 7. 




296 3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalan Sempozyumu 




Resim 8. 




Resim 9. 




Ismail DOGAN 297 



' S' 

* * € 



Resim 10. 



o t* 


D P 


fl ' 


3M JBJJ 


"HD 


l j 


f u 




a 


- ‘ 

Jj c 


« • 

4 * 


/ 9 D j 


j 


* / )i) j) 






J « 


V ip 


x y ^ 



Resim 11. 




298 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyu 



Ses (isaret) Orhun 

A-E IXtl 


Futh ark 

P 


Gotik 


i k r rr 


1 


i 


o >> r 


R 


S2 


u r ^ h 


=r 


n 


B & £ 


p 


K 


D & X 




A 


G f 


X 


r 


Q NH 


t 


u 


L J Y 


I s 


A 


M ^ 


M 


H 


N rH 


£ 


N 


P 1 


1* 


n 


r H r 


R 


K 


s * 


1 


s 


t $ , h 


T 


T 


w 


P 


Y 


X 




X 


H 


N 


o 



t 



Resim 12. 




Ismail DOGAN 299 




Resim 13. 



300 3. Uluslararasi Tiirkiyat Arat/tirmalan Sempozyumu 




MACARlSTAN’DA ULUS iN§ASI SURECiNE TURKOLOJiNiN ETKiSi 

Ismail DOGAN 

Bir bilimsel disiplinin belirli bir milletin kimligini, ulus in§asi surecini etkilemesi tarihte sik goriilen 
bir olgu degildir. Turkoloji ve Turkliik baglammda bu anla§ilabilir bir durumdur ve kolaylikla izah 
edilebilir; fakat Macar ulus in§asi sureci soz konusu oldugunda olgunun a9iklanmasma ihtiyag vardir. 
XIX. yuzyilm ozellikle ikinci yansi Macar kimligi ve ulus in§asi tarti§malannm alevlendigi bir donemdir; 
Turkoloji ve Macar Turkologlan da bu tarti§manm onemli aktorlerindendir. Meselenin aydmlatilmasi i?in 
Macar tarihinin belli ba§li donum noktalarmm bilinmesi gerekir. 

Macarlann etnogenetigi meselesi olduk?a karma§ik ve somujlari itibanyla da bir o kadar heyecan 
verici bir ara§tirma alamdir. Macarlar Avrupa’daki Hint-Avrupa kokenli olmayan nadir milletlerden 
biridir. Esasen Fin-Ugor kokenli olan Macarlar tahminen M.O. 1000 civannda Ugor kavim birliginin 
dagilmasiyla rniistakil bir hayat ya§amaya ba§larlar; mustakil hayatlarmi siirdurdukleri yer Volga nehrinin 
orta sahasi, bir diger gorii§e gore ise Bati Sibirya’dir. Macarlar IV. yuzyilda Hun akmlan yiiziinden 
Avrupa cografyasma go9 etmek zorunda kalmi§lardir. Aynca tiim bu siire9 boyunca tedricen atli-go9ebe 
ya§am tarzim benimsemi§lerdir. IV-V. yiizyil larda Onogur-Turk kavimleriyle birlikte ya§amaya ba§larlar 
ve onlardan, daha geli§mi§ bir toplumsal yapilanma modelini alirlar (Rona-Tas, 2007 , ss. 16 - 26 ). Kuvvetli 
bir askeri gii9 iizerine kurulu atli-go9ebe devlet §ekli ayni zamanda Macarlann nufus itibanyla az sayida 
olmalanna ragmen guniimuze kadar kaybolmadan kalmi§ bir millet olmalanm da garanti altma almi§tir. 

Macarlarm Avrupa dillerindeki isimleri de yine bu Onogur kavim isminden gelir. Macarlar VII. 
yuzyilda yine bir Turk kavmi olan Hazarlann hakimiyeti altma girmi§lerdir. 830 civannda Hazarlardan 
aynlan Macarlar yedi Macar (Nyek, Megyer, Kiirtgyarmat, Taijan, Jeno, Ker, Keszi) ve onlara katilan 119 
Kabar boyuyla Avrupa ferine akmlar yapmaya ba§lar. 894 yilmda Uzlardan ka9an Pe9eneklerin baskisi 
neticesinde Macarlar Karadeniz’in kuzey bolgelerindeki yerlerinden Karpatlar havzasma go9 etmeye 
mecbur kalir. IX. yuzyilm sonundan itibaren Macarlar artik bu bolgede yerle§ik hayat siirdurmeye 
ba§larlar. Aynca XI. yuzyilda Pe9enekler ve XIII. yuzyilm ba§lannda onemli miktarda Kuman nufus 
Macaristan’a yerle§ir ve boylece Macar milletinin etnik terkibi nihai §eklini almi§ olur. 

Burada birka9 satirda aktanlan bu tarihsel sure9 sayilamayacak kadar karma§ik ve 9c$itli tarihsel 
problemle doludur; omegin yedi Macar boyunun isimlerinin aym zamanda Ba§kurt boy isimleri olmasi 
bunlarm en ilgin9lerindendir. Fakat Kumanlarm da Macarlar i9erisinde erimesiyle kapanan bu etnogenetik 
siire9 tek bir §eyi degi§tirmemi§tir; bu da dildir. Macarca 9c$itli Tiirk kavimlerinin inamlmaz boyuttaki 
etkisine ragmen degi§meden kalan tek §eydir ve Fin-Ugor kokenini ve yapisim muhafaza etmi§tir; bu dili 
konu§an gruplar her zaman i9in Macar etnik terkibinin baskm unsurlan olmu§lar ve diger gruplan daima 
eritmi§lerdir. 

Macar tarihinin en onemli hadiselerinden birisi de XI. yuzyilm hemen ba§mda Hiristiyan inancimn 
benimsenmesidir ve bu tarihi donum noktasi Macarlarm giinumiize kadarki milli kimligini de 
belirlemi§tir; iistelik Roma kilisesine baglanmakla Macarlar Bati Medeniyetinin de organik ve aynlmaz 
bir par9asi olmu§lardir. Turklerden devralman devlet te§kilati gelenegi Macarlann Orta Avrupa’nm en 
gvujlii devleti olmasmi saglami§tir; fakat bu devletin varligma da tarihin garip bir cilvesi olarak yine bir 
Tiirk boyu olan Osmanlilar son vermi§tir. Osmanlilarm Macar topraklanndan 9ekilmesinden sonra ise 
Macaristan I. Diinya Sava§i sonuna kadar Alman hakimiyeti altmda kalmi§trr. 

Macarlarm Iskitlerden ve Hunlardan geldigi inanci XIX. yiizyila kadar ozellikle Macar aristokrasisi 
arasmda yaygm bir inam§ti ve Macar aristokrasisinin milli bilincinin aynlmaz bir par9asiydi; bu inancm 
temellerini XII. yuzyilm ikinci yansmda saray katipligi yapmi§ olan Gesta Hungarorum yazan Anonymus 
atmi§tir, fakat inam§a son §eklini veren XIII. yiizyil gesta miiellifi Simon Kezai’dir. Aydmlanma 
doneminin ve romantizmin etkisiyle diger bir9ok Avrupa milletinde oldugu gibi Macarlar arasmda da milli 
ge9mi§e donu§, halk edebiyatimn ke§fi gayretleri doruk noktasma ula§mi§tir. Aynca Macarlar uzerindeki 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu, 2010, 301-302 




302 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Alman baskisi bu ara§tirmalarm daha da hararetli yapilmasma sebep olmu§tur. XIX. yiizyilda 
kar§ila§tirmali dilbiliminin geli§mesi sayesinde Macaristan’da bu alanda verimli gali^malar yapilmi§tir. 
Daha XVII. yiizyilin ba§lanndan itibaren Macarca ile 90k 9e§itli diller arasmda akrabalik bagi 
kurulmu§tur. 

XIX. yiizyilin ikinci yansinda Macaristan’da etnik kimlik ve Macar milletinin kokenleri konusunda 
biiyiik tarti§malar cereyan etmi§tir. Bu tarti§malann merkezi meselesi Macarlarm Fin-Ugor mu, yoksa 
Turk kokenli mi oldugu meselesidir. Bu yiizyilin Almanlara kar§i bagimsizlik sava§i verilen yiizyil olmasi 
meselenin onemini daha da anla§ilir kilacaktrr. I§te Tiirkoloji burada devreye girer ve giiniimuzde de siiren 
tarti§ma alevlenmi§ olur. Fin-Ugor kokenini savunanlann ba§mda Jozsef Budenz, Tiirk kokenini 
savunanlarm ba§mda da Macar Tiirkolojisinin kurucusu olan Vambery Armin vardrr. Tarti§ma o derece 
ate§li gcgmi^tir ki Macar bilim tarihinde “Ugor-Tiirk Sava§i” ismiyle amlagelmi§tir. Tarti§ma her ne kadar 
Fin-Ugor kokenini savunanlann zaferiyle somujlansa da tam anlamiyla sona ermemi§tir; ayrica o giine 
kadar Hun kokenli olduklarma inanan aristokrasi 9evrelerinde biiyiik bir hayal kmkligi yaratmi§tir. 
Nihayetinde dil ve etnik koken aym §eyler degildir; dolayisiyla Macarca her ne kadar bir Fin-Ugor dili 
olsa da, Macarlar diger ba§ka etnik unsurlarla beraber 9e§itli Tiirk kavimlerinin de bir kari§imidirlar 
(Dogan, 2007, ss. 1-12). 

1870 yilinda faaliyetine ba§layan Macar Tiirkolojisi hem bir bilimsel disiplin olarak ve hem de 
zaman zaman alevlenen kimlik tarti§malanmn bir miidahili olarak i§lev goriiyor. Giiniimiiz Macar 
Tiirkologlanndan Istvan Vasary’nin giizel ifadesiyle “... Macar dilindeki eski Tiirk9e alinti kelimelerin 
biiyiik miktarda olu§u ve karakteri, Fin-Ugor dilli Macarlar ve 9e§itli Tiirk dilli kavimler arasmda yiizyillar 
boyunca ikidilliligin karakterize ettigi kalici bir simbiyoz oldugunu dogruluyor. Muazzam Tiirk dil etkisi 
sadece basit bir dilsel olgu degildir; boyutlan bakimmdan da biiyiileyici bir Tiirk kiiltiirel ve toplumsal 
etkisinin gostergesidir. Sonu9 olarak §u soylenebilir: Son yiiz yil i9erisinde Macar biliminde yaygmla§an 
‘Macarlarm Fin-Ugor kokenli 4 oldugu tezinin kimi bakimlardan diizeltilmesi zorunludur.” (Vasary, 2007, 
s. 229) 



Kaynak9a 

Vasary, I. (2007). Eski ig Asya’mn Tarihi, (9ev. Ismail Dogan), Istanbul: Otiiken. 

Dogan, I. (2007). Macar Ulusal Kimliginin Olu^umunda Tiirk Etkisi, Dil ve Tarih-Cografya Fakiiltesi 
Dergisi, 2007/2, 1-12 

Rona-Tas, A. (2007). Kis magyar ostortenet, Budapest: Balassi Kiado. 




ESKi UYGURCA TOVBE DUALARI 



§aban DOGAN 

“I§ledigi bir giinah veya su9tan pieman olarak bir daha yapmamaya karar verme” (TS, 
2005, 2001) §eklinde tanimlanan tovbe, tarih boyunca insanligm din ve inan? sistemlerinde son 
derece onemli bir yer tutmu§tur. Insan, dogumdan oliime kadar butiin hayatmi §ekillendiren din 
ve in an 9 sistemlerinin emir ve yasaklarma her zaman uymami§, kimi zaman bu emir ve yasaklarm 
di§ma 9ikarak giinah olarak nitelendirilen fiiller i§lemi§tir. Her dinde i§lenen giinahlann kar§iligi 
olarak insanlara verilecek cezalar vardir. Bu cezadan korkan insan i§ledigi giinahi affettirme 
9areleri arami§tir. Belki de bu arayi§m sonucu olarak hangi din ve inan9 sistemi dairesinde olursa 
olsun tovbe, giinahlanm itiraf ederek af dileme vasitasi hal in e gelmi§tir. Bu 9ali§mada terciime 
yoluyla Eski Uygurcaya kazandmlan tovbe dualari ele ahnacak, bu dualar kar§ila§tirmali olarak 
incelenmeye 9ali§ilacaktir. 

Eski Tiirk9enin ve Uygurcanm dil ozellikleri yapilan pali^malarla aynntih olarak ortaya 
kondugu i9in bu metinlerin dil ozellikleri iizerinde ayrintdi olarak durulmayacak, metinlerin iislup 
ve i9erikleriyle ilgili oldugu degerlendirilen 119 ozellik hakkmda kisa degerlendirmelerle 
yetinilecektir. £ali§mada ama9lanan, Budizm’e tovbe metinlerinin i9erikleri bakimmdan bakmak, 
tovbe metinlerini birbirleriyle ve diger dinlere ait metinlerle kar§ila§tirmaktir. 

Budist Uygurlardan kalma dim eserler genel olarak Vinayalar, Sutralar ve Abhidarmalar 
olmak iizere 119 ba§lik altmda toplamr ve bu ii9lemeye Eski Uygurcada tig agilik nom (=Skr. 
tripitaka) (Arat 1987) denir. Tripitaka olarak isimlendirilen Budist kutsal metinleri i9erik ve bi9im 
bakimmdan da boliimlendiriebilir. Bu boliimlendirmede eserler “ Sutta (stitra= Til. sudur), 
diizyazi, vaaz; Geyya (geya= Til. taq§ut), diizyazi ve kan§ik §iir, vaaz; Veyyakarana (vyakarana= 
Til. Adira yarhqamaq), a9iklamalar, yorumlar; Gatha (gatha= Tii. sloka), §iir dortliikleri; Udana 
(udana= Til. dvdimdk), ozlii sozler; Itivuttaka (itivrttaka= Tii. avri§), “Buddha §oyle dedi” 
sozleriyle ba§layan kisa konu§malar, Jataka (jataka= Tii. gatik), Buddha’nm onceki dogumlarma 
ait hikayeler, Abbhutaddhamma (abhuta-dharma= Tii. mwjadinqiy nomlar), mucizevi dharmalar, 
Vedalla, soru-cevap bi9imindeki ogretiler” (Ozonder, 2002, s. 491) olmak iizere dokuz dala 
aynlir. 

£ah§mamiza konu olan tovbe met in leri dini Rerikh olmalanna ragmen bu simflandirmada 
yer almaz. Bunun sebebi tovbe metinlerinin Budizm’in dogdugu ve bu inan9 sisteminin ilk 
eserlerinin verildigi Hindistan’da bilinmemesi (Klimkeit, 2009, s. 107) olmalidir. Zira ii9 sepet 
anlamina gelen Buddhist kanon (tripitaka)’un ilk ikisi (vinaya pitaka ve sutta pitaka) birinci 
konsil olan Rajagrha (MO 473) konsilinde; ii9iincii boliim olan abhidhamma pitaka ise ikinci 
konsil olan Vaisali (MO 363)’de tespit edilmi§tir (Yitik, 2007, s. 316) ve bu donemlerde Uygur 
cografyasi ve bu metinlerin ahndigi (^in’e heniiz Budizm girmemi§tir. 

Tripitaka i9erisinde yer almayan ve Budizmin dogdugu Hindistan’da bilinmeyen tovbe 
metinlerin in bir90gu (unceden yapilmi§ terciimelerdir (Klimkeit, 2009, s.107). Budizm’in ^in’de 
ikinci asrm ortalarmda hanedan ve entelektiiel elitler tarafmdan kabul gormeye ba§lamasiyla 
yayildigi (Yavuz, 2007, s. 345) (bazi kaynaklara gore MS 61; Sank9ioglu, 2008, s. 205) 
bilinmektedir. (un’de kabul goren Budist ekol “yayildigi bolgelerin yerel kiilturlerine kolayca 
adapte olmasiyla bilinen (Yitik, 2007, s. 337)” Mahayana’dir. 

Budizm’in dogdugu topraklarda bilinmemesinden hareketle, tovbe metinlerinin Budizm’in 
oziinde olup olmadigi ayrica tarti§ilabilir. Konuyla ilgili olarak Klimkeit “Giinah itiraf 
metinlerinin, Hindistan’da bilinmemesi ve elimizdeki metinler gibi rahip simfmdan olmayan 
ki§iler i9in olmalan, Budizm ve Maniheizm arasinda ortak bir etkile§im olu§tugunu 
gostermektedir (Klimkeit, 2009, s. 107).” §eklinde bir degerlendirme yaparak bu metinlerin 



Orhon Yazitlannm Bulunuyundan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalan Sempozyumu, 2010, 303-319 




304 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Maniheizm’e ait tovbe metinleriyle etkile§im ^erisinde oldugunu ve hatta eldeki bir kisim metnin 
Maniheizm’e ait oldugunu ifade etmektedir. Maniheist metinlerden etkilense dahi bu etkinin 
sinirli oldugu, metinlerde agirlikli olarak Budizm terimlerinin kullanilmasindan anla§ilmaktadir. 

Yukarida kisaca Budist yazimndaki yeri hakkmda bilgiler verilen tovbe dualan “Budizme 
inanan halkin i§ledigi giinahlardan annmasi, gelecekteki dogu§lannda da tovbe etmeye 
ali§abilmesi i9in hazirlanmi§ metinlerdir” (Tezcan, 1978 s. 297). Budizm’de ruhban smifmdan 
olanlarm i§ledigi veya i§lemeyi aklmdan ge?irdigi giinahlann afFi i9in on be§ giinde bir ve yillik 
olmak iizere iki ayin §ekli vardir. “Budist ruhbanlar ayda iki defa bolgesel toplantilar 
diizenlemekte ve aleni giinah itirafinda bulunmaktadir. Bu uygulamadan ba§ka sadece erkek 
ruhbanlarin katildigi ve en kidemli rahip tarafmdan yonetilen Oru9 Giinii, Yillik Aleni Giinah 
Itirafi da vardir. Bu itiraf torenlerinde ba§rahip elindeki giinah Ustesini okumakta ve rahiplere bu 
giinahlardan uzak olup olm a dikla nn i sormaktadir” (Kii9iik, 2009, s. 269). 

Tovbe dualarimn Tiirk Budizminde ayn bir onemi vardir. Bu dualara Tiirkler diger Budist 
topluluklardan daha fazla ragbet etmi§tir. Klimkeit bunun sebebini Tiirklerin ya§am tarzi ile 
a9iklamaya 9ali§ir. Ona gore Orta Asya’nm 90I §ehirlerinde ya§ayan insanlar, siirekli g09ebe ve 
yabanci gii9lerin tehdidi altinda, her giin bu gii9lerden kaynaklanan bir tehlikeyle 
kar§ila§acaklarinin §iiphesini duymaktadir. Bu durum etraflannda meydana gelen olaylarm etkeni 
degil de edilgeni olma hissini duymalarma sebep olmu§, bu da kendilerini dinsel anlamda 
“giinahkar” olarak dii§iinmelerine sebep olmu§tur. Ger9ekten de kendisini giinahkar olarak goren 
in s anlann fazla oldugu toplumlarda tovbe miiessesesinin daha i§lek olmasi, bu tip toplumlarda 
tovbe metinlerine daha fazla ragbet edilmesi mantikhdir. 

Eski Uygurca tovbe dualarimn en uzunu £inceden terciime edilen K§anti Kilguluk 
Nom’dur. £incesi kirk boliim olan metn in Uygurcasimn ancak 25. boliimiiniin sonundan 37. 
boliimiin sonuna kadar olan kismi bulunmu§tur. “Bu metinde, Bodhisattva olarak davranan bir 
ki§i, bu metinleri ezberleyerek kotii karmaya sahip olmalari sebebiyle “samsara”da aci 9eken ve 
kendi 9abalanyla kurtulu§a eremeyecek canlilarm kaderi iizerinde etki olu§turmaya, onlan 
kurtarmaya 9ali§ir” (Kleimkeit, 2009, s. 107). K§anti Kilguluk Nom sadece i9erik bakimmdan 
degil yazili§ amaci bakimmdan da diger tovbe metinlerinden ayrilir. “Burada, giinahlan sayip 
dokerek onlardan kurtulmak, yani giinah 9ikartmak degil, bu metni okuyarak bir bodhisattva 
(gelecekteki Buda) giicii kazanmak, boylece aci 9eken canlilara yardim saglamak 
ama9lanmaktadir” (Tezcan, 1978, s. 298). Adi ge9en dua yazili§ amaci ve i9erigi bakimlarindan 
diger dualarla farklilik gosterdigi i9in 9ali§mamizda kullamlmami§tir. 

K§anti Kilguluk Nom di§mdaki tovbe dualan kisa ve i9erik olarak da farklidir. Bu tiirden 
dualarda ama9 giinahlanm sayarak onlardan kurtulmaktir. Budist tovbe dualanyla ilgili metin 
9ali§malan a§agidaki yayimlarda yer almaktadir. Miiller tarafmdan Uigurica II’ de 76-81’inci 
sayfalar arasmda Utret adli bir kadin tarafmdan yazdmlan bir tovbe duasi (U I I/a) ve 84-89 ’uncu 
sayfalar arasmda Kutluk adli bir kadm tarafmdan yazdmlan bir tovbe duasi (U Il/b) 
yayimlanmi§tir. Tiirkische Turfan-Texte IV’te sayfa 82-87 (TT IV/a) ve 88-93 ’te (TT IV/b) iki 
dua yer almaktadir. Aynca bu yayimda Berlin koleksiyonunda bulunan on be§ tovbe duasinm 
tamtimi da yapilmi§tir. Tamtimda metinlerin koleksiyon numaralan, sayfa sayilan, sayfa 
boyutlan ve k im tarafmdan yazdinldiklan gibi bilgiler yer almaktadir. Aynca metni verilen 
dualarla (TT IV/a, TT IV/b) tamtimi yapilan dualarm ortak hk l a n gosterilmi^tir. Re§it Rahmeti 
Arat tarafmdan i§lenen manzum bir dua Eski Tiirk §iiri (ET§. 18)’nde yayimlanmi§tir. Bir ba§ka 
metin 9ak§masi Zieme tarafmdan “Ein uigurisches Sundenbekenntnis ” adiyla (Siin.) yapilmi§tir. 
Masahiro Shogaito tarafmdan yapilan bir metin 9ak§masi “Ein Uigurisches Fragment eines 
Beichttextes” adiyla yayimlanmi§tir (Shogaito 1981). Bu dua giinahlann sayilip dokiildiigii boliim 
olmamasi baki mm dan inceledigimiz diger dualardan aynlmaktadir. Altun Yaruk i9erisinde yer 
alan bir tovbe duasi W. Bang ve A. V. Gabain tarafmdan yayimlanmi§tir (W. Bang 1 930). 




§aban DOGAN 305 



Bu 9ali§mada yukanda verilen tovbe dualanndan ET§, Sun., TT IV/a, TT IV/b, U I I/a, U 
Il/b ve Shog. kullamlmiijtir. 

Tovbe yoluyla giinahlardan armmayi anlatan (Olmez, 1997, s. 244) Uygurca tovbe 
metinleri dil ozellikleri bakimmdan diger Uygur metinlerinden farkli, orijinal ozellikler 
gostermez. Ancak metinlerde konuyla ilgili olsa gerek, dil ozellikleri bakimmdan dikkat 9ekici 119 
husus vardir. Bunlardan ilki giinahlarm siralanmasi i9in en uygun yapilardan olan ge9mi§ zaman 
§art 9ekiminin 90k fazla kullamlmi§ olmasidir. Tovbe dualannda sik sik, i§lenen giinahlarm 
bilmeden yapildigi vurgulanmi§tir. Farkinda olmadan yapilmi§ bir i§i ifade etmek ipin de ge9mi§ 
zaman §art 9ekimi olduk9a miisaittir: 

“argant toyunug dliirtiimiiz erser [aziz rahip oldiirdiik ise] (Sun. 26), boggutlug 
kutluglarig dliirdiimiiz erser [ogrenci kutlulan dldiirduk isej (Sun. 37), ayig kiting 
[ki]l[ti]m erser [kotii ameller igledim isej (ET$. 4), tngri burxan et’iizinte kan 
dntiirdiimiiz erser [Buda’mn viicudundan kan akittik isej (TT IV/a 30), suwdaki 
tinlglarig kurkagda kemipp olurdiimuz erser [sudaki canhlari kurak yere atip 
oldiirdii isekj (TT IV/b 8-9), ylgan sav sozledim erser [yalan soz sdylediysem] (U 
Il/a 5-6), gantal boltum erser [cellat oldum ise] (U Il/b 14) ”. 

Metinlerde dikkat 9eken ikinci dil ozelligi bol miktarda hendiadyoin kullamlmi§ olmasidir. 
Hendiadyoin “aym manada yahut yakm manadaki iki kelimenin bir tek kelime gibi bir anlam 
ifade etmesine” ((Zagatay, 1978, s. 29) denir. Uygurca metinlerde bol miktarda kullamlan 
hendiadyoinler tovbe metinlerinin de vazge9ilmez dil ozellikleri arasindadir. Uygurca metinlerde 
hendiadyoinlerin fazla kullamlmasi eserlerin daha 90k terciime dini metinler olmasi olabilir. 
Miitercimler dini metinlerdeki terimlerin bozulmasimn veya yanli§ anla§ilmasinm oniine ge9mek 
i9in sozciigiin asliyla tercumesini birlikte kullanmi§lardir. Bu §ekilde hem terimin ashm kullanmi§ 
hem de kar§iligmi vererek Tiirk9ele§tirip daha kolay ogrenilmesini saglami§ olmaktadirlar. 
Hendiadyoinlerin genellikle iki sinonimden meydana geliyor olmasi ((Zagatay, 1978, s. 29) bu 
dii§unceyi destekler niteliktedir. Dua metinleri giinumuz Tiirk9esine aktarilirken hendiadyoinlerin 
geneli tek kelime olarak degerlendirilmi§, sozciik sozciik aktarma yerine serbest bir 9eviri tercih 
edilmi§tir. Inceledigimiz dualardaki hendiadyoinlerin bazilan §unlardir: 

agar tsuy ayig kilin9 “Giinah” (Siin. 18, T IV/a 31), argant toyun “Aziz, rahip” (Sun. 26), 
bursang kuwrag/bursung kuvrag (T IVa/7, T IVb/24, Siin. 37-38, U Il/b 18), buyan edgii 
xihn9 “Sevap, iyi amel” (U Il/b 82), ed t[a]var “Mai, servet” (ET§. 7, U I I/a 4), evrik 
sarsig/sarsag “Kaba saba” (U IIa/6, U Il/b 23), kiing xul/kul “Kul, kole” (TT IV/b 16, U H/b 
51), orlet- emget- “Eziyet etmek, incitmek” (Siin. 11-12), ortliig yahn/hg “Alevli” (TT IV/b 25- 
26, U IEa 45 46, U Il/b 61), tijit/tizit k§anti “Tovbe” (Siin. 32, T IVa/33, TT IV/b 36, U Il/a 20, 
U Il/b 73), tsuy irin9ii “Giinah” (Siin. 17, TT IV/b 50, U Il/b 57), wrxar sangram “Manastir” (T 
IVa/39, U IEb 39)... 

Dualarm dil ozellikleriyle ilgili ii9iincii dikkat 9ekici nokta metinlerde 90k fazla paralel 
yapi, ortak ciimle ve kalip ifadeler bulunmasidir. Bunun sebebi dualann bireyler tarafmdan kendi 
i^ledik leri giinahlar ekseninde hazirlanan metinler olmamasi, bu metinlerin belli bir kahbi olan ve 
bu kalibin di§ma 9ikilmadan yazilmasi gereken metinler olarak goriilmesi olabilir. Din ve dil 
ili§kisinde kutsallik atfedilen metinlerin orijinal §ekline bagli kahnmasi 9abasi her din ve 
donemde onemli bir husus olmu§tur. 

incelenen tovbe dualarmm tamami tek boliimliidiir ancak kendi i9erisinde giinah 
srralanmasi, yazdiran §ahis/§ahislann adlarmin ge9tigi boliimler/kolofonlar ve tovbenin 
gerekliliginin i§lendigi boliimler olmak iizere ii9 boliim/ba§lik altinda degerlendirmenin uygun 
olacagi dii§iiniilmii§tiir. Tovbe dualarmm merkezinde giinahlarm sayip dokiildiigii boliimler yer 
almaktadir. 




306 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



A. Giinah Siralamasi 

Ele alinan metinlerde yer alan tovbe dualannm tamami diger bir9ok dine ait tovbe 
dualarmda oldugu gibi giinah itirafi iizerine kurulmu§tur. Taranan metinlerde bir ki§i ya da grup 
tarafmdan i§lenen giinahlann sayilmasi yerine Budist inan? sisteminin giinah olarak niteledigi 
fiillerin siralanmasi soz konusudur. Yani metinlerde siralanan giinahlarm tiimii duayi yazdiranlar 
tarafmdan i§lenmi§ degildir. Taranan metinlerdeki giinahlarm Jens Peter Laut’un Maitrisimit’teki 
giinahlan tasnifi gibi (Laut, 2001) nitelikleri, i§leyicileri, eylemlerden zarar goren olup olmamasi 
vb. gore tasnif edilmesi dii§iiniildii. Ancak metinlerde yer alan giinahlarm karmaput, 
anantris/anantiras, anantrissabag, kat, asanvir/asravag adlariyla gruplara aynlmi§ olmasi zaten 
metinlerde bir tasnif yapildigim gostermi§, bu sebeple de farkh bir tasnife gidilmemi§tir. Re§it 
Rahmeti Arat tarafmdan hazirlanan Uygurlarda Istilahlara Dair (Arat, 1987) adli 9ali§mamn bir 
boliimiinde TT IV/a’da siralanan giinahlar da verilmektedir. TT IV/a’da yer alan bu gruplandirma 
metinlerin tamammda eksiksiz olarak verilmemi§tir. Ozellikle TT IV/a’da ayrmtili olarak yapilan 
bu gruplandirma 9ak§madaki giinah siralamasmm iskeletini olu§turmu§tur. Bu gruplamamn 
di§mda yer alan giinahlar ayrica maddeler halinde verilmi§tir. Dua metinlerinde siralanan 
giinahlar §unlardir: 

Karmaputlar (=Skr. Karma-Patha) 

Budist inan9 sisteminde giinahlarm bir90gunu karma inanciyla a9iklamak miimkiindiir. 
Hinduizm, Budizm ve Caynizm gibi Hint kokenli dinlerin ortak inanci olan Karma ogretisi 
“Budist dii§iince sistemi i9erisinde, sadece belirli bir istek ve arzu sonucu iradi olarak icra edilen 
ve ahlaki oneme sahip fiziki ve zihn i fiilleri ifade eder” (Yitik, 1996, s. 133). Daha 90k iradi insan 
fiilleri olarak a9iklanan karmamn, farkli tasnifleri vardir. Bu tasniflerden konumuzu ilgilendireni 
karmamn ahlaki niteligi goz oniinde bulundurularak yapilamdir. Buna gore “fiiller akusala, kusala 
ve avyakrita olmak iizere ii9 temel gruba ayrilir” (Yitik, 1996, s. 133). Akusala olarak 
nitelendirilen ve sonucunda kotiiliik ortaya 9ikan on fiil Budist Uygur tovbe dualarmda karmaput 
olarak verilir. “on tiirlug hrmaputus sip tsuy ayag hlinq kiltimz erser (TT IV/a 67-68), bu on 
krmaptlane sip bozup on ayig hlingig tiikel kiltim erser (U IIa/9-10), bu on krmabut sidim erser 
(U Il/b 26) ” ifadeleriyle vurgulanan karmaputlar a§agidaki §ekilde siralanmi§tir: 

1. Herhangi bir canli varligi incitmek veya oldiirmek 

in9e kalti yinin oliit oliirmek (TT IV/a 68-69, U Il/b 20-21) “ oldiirmek” . 

2. Hirsizlik yapmak 

adnagufnung] twarm ogurlamak (TT IV/a 69, U Il/b 21-22) ba§kasinm malim 9almak 

talip kuna kesip kapig a9ip sosm sokiip kiznakka kirip agi-banmka tegip bagin siisiip 

busin alip angm yiikin yiite arka yiikin kotiirii iinziizin (=iinsiizin) oniip tavi§siz ta§ikip 
admlammg ed tvar iizeki isig ozin iiziip kntii et’oziini igidmek (U I I/a 1 -5) yagmalayip yagma 
edip kapi a9ip zincirini sokiip... hazineye girip servete ula§ip bagim 90ziip kurbanligmi alip 
yiikiinii ta§iyarak arka yiikiinii gotiirerek sessizce 9ikip giiriiltiisiiz di§an 9ikip ba§kalannm mal 
miilkii iistiindeki sicak canmi alip kendi bedenini beslemek. 

3. Ba$kasinm e§i ile zina yapmak 

evfing] yutuzmga yazinmak (TT IV/a 69-70, U I I/a 5, U Il/b 22) Ba§kalarmin e§iyle zina yapmak. 

4. Yalan soylemek 

tilin eziik yalgan sav sozlemek (TT IV/a 70-71, U I I/a 5-7, U Il/b 22-23) dil ile yalan soz 
soylemek. 




§aban DOGAN 307 



5. Iftira etmek 

?asut yongag kilmak/sasurmak yongamak (TT IV/a 70-71 , U I I/a 6, U Il/b 23) iftira etmek. 

6. Kiifretmek 

evrik sarsig sav sozlemek (TT IV/a 70-71, U Il/b 23-24) kaba saba soz soylemek . 

7. Yaltaklanmak, iki yuzluluk yapmak 

asgan9ulamak tagunlamak (TT IV/a 72) yaltaklanmak, iki yuzluluk yapmak 

8. A^gozliiliik ve kiskan^lik beslemek 

kongiilin adnagunung [adm kilning] edgiisinge kiini sakm? turgurmak (TT IV/a 72-73, U I I/a 7- 

8. U Il/b 24-25) goniil ile ba§kasmm malma tamah etmek. 

9. Ofke ve kin beslemek 

opke/owke iiz boz kongiil tutmak (TT IV/a 73-74, U Il/a 7-8, U Il/b 24-25) ofkeyle kin duymak. 

10. Yanli§ gorii§ sahibi olmak 

trs tetrii koriim oritmek (TT IV/a 74, U I I/a 8-9) yanli§ g6rii§ sahibi olmak. 

Katlar 

Bu grup sadece TT IV/a’da yer almaktadir. Toplam dokuz giinah oldugu ifade edilen 
katlann sekizi sayilmi§, sayilanlardan birisi ise yazmadaki okunma somnu sebebiyle 
anla§ilamami§tir. Kat olarak adlandirilan giinahlar §unlardir: 

1. Manastira ait mallan calmak 

wrxar sanlg sagdi9lg twarm aimak yunglamak (TT IV/a 44) manastirla ilgili (manastrra) ait m a il 
aimak harcamak. 

2. Rahipler topluluguna tahakkiim etmek 

bursong kuwrag oze erksinmek (TT IV/a 45) rahipler topluluguna tahakkiim etmek. 

3. Mezbaha kurmak, et satmak 

oliitliik etlik itmek turgurmak (TT IV/a 45-46) mezbaha ve et satdan diikkan a9mak . 

4. Kurban yerleri ve mabetler yapmak 

yagi§lik tengrilik itmek (TT IV/a 46) kurban yerleri ve mabetler yapmak. 

5. Kendini istigraka verenlere eziyet etmek 

dian sakm9ka katiglanta9i kutluglarka ada kilmak (TT IV/a 47-48) istigraka gayret gosterecek 
kutlulara baski yapmak. 

6. Din ogreticilere engel olmak 

nom bo§gur9ilarka tidig kilmak (TT IV/a 48) din ogreticilere engel olmak. 

7 

berklerde ariglarda ////// idmek (TT IV/a 4849) saglamlarda temizlerde gondermek. 

8. Rahibeleri yoldan 9 ikarmak 

arig simnanplang artatm a k (TT IV/a 49-50) saf rahibeleri yoldan 9ikarmak. 




308 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



9 

Asanvirler/Asravaglar (=Skr. Asamvara) 

Bu giinahlar daha 90k Budizmin sekiz dilimli yolundan birisi olan dogru meslek ilkesiyle 
ilgilidir. Bu ilkeye gore “bir Budist kasapkk, deri ticareti, tarim ila9lan ile av malzemelerinin 
iiretimi ve sati§i, alkollii ve uyu§turucu maddelerin iiretimi ve ticareti gibi i§leri yapamaz” (Yitik, 
2007, s. 322). 

1. Koyun oldiirmek, kasaplik yapmak 

koyn olurgii9i tuji bolmak (TT IV/a 55, U Il/b 8) koyun oldiiriicii kasap olmak. 

2. Tavuk beslemek 

takigu igidgu9i/oliirgu9i bolmak (TT IV/a 55-56, U Il/b 8-9) tavuk besleyici/oldiiriicii olmak. 

3. Domuz beslemek 

tonguz9i bolmak (TT IV/a 56) domuz besleyici olmak. 

4. Balik 9 ilik yapmak 

balik9i bolmak (TT IV/a 56) bakk9i olmak. 

5. Geyik avlamak 

keyikpi bolmak (TT IV/a 56, U Il/b 9-10) geyik avcisi olmak . 

6. Ag ve tuzak 9 ilik yapmak 

angpi tuzak9i bolmak tor9i 9iwga9i [bolmak] (TT IV/a 56-57, U Il/b 9-10) avci, tuzak9i olmak, 
agci (ag ile avlanan) tor kurucu olmak. 

7. Ku§ avlamak 

ku§9i iter9i u9ugma bagrrn yongma tmlglarig olurgii9i bolmak (TT IV/a 57-58, U n/b 10-11) 
k 115911 §ahinci [olup] U9an ve kami iizerinde yuriiyen canlilan oldiirmek. 

8. Kopek eti satmak 

it etin satgu9i bolmak (TT IV/a 58-59, U Il/b 1 1) kopek eti satici olmak. 

9. Boga yilam oldiirmek 

a9akram yilan olurgii9i bolmak (TT IV/a 59-60, U Il/b 11-12) boga yilam olduriicii olmak. 

10. Buyuciiluk yapmak 

luu onturgii9i yad9i bolmak (TT IV/a 60, U Il/b 12-13) ejderha (timsah) kovalayici buyiicii 
olmak. 

11. Canlilara i§kence etmek 

[tmlig]lang kmagu9i bokagu9i bolmak (TT IV/a 60-61, U Il/b 13-14) canlilara i§kence edici ve 
kelep9eleyici olmak. 

[o]g kang kada§ ogul kiz bolmi§ alku tin hg [et’oz]lerin emgeklig kilmi§ amrak isig [ozi]n iiziip 
dliimke sokmi§ ayig kilin9 [ki]lmak (ET§. 1-4) anne baba karde§ ogul kiz olmu§ biitiin can li 
viicutlarmi zahmete sokmak degerli hayatlanm yok edip oliime atan kotii ameller i§lemek. 

12. Cellatlik yapmak 

ki§i olurgii9i 9antal bolmak (TT IV/a 61-62, U Il/b 14) insan olduriicii cellat olmak. 




§aban DOGAN 309 



Anantrisler/anantiraslar (=Skr. Anantarya) 

Anantris adli giinahlann siralandigi iki tovbe duasinda da (Siin. 26, TT IV/a) bu grupta be§ 
giinah oldugu ifade edilmi§ ancak dort giinah sayilmi§tir. Her iki metinde de durumun aym olmasi 
“ogiig kangig oliirmek” ihares inin anneyi oldiirmek ve babayi oldiirmek bi9iminde iki ayri giinah 
olmasi ihtimalini dii§undiirmektedir. 

1. Anne babayi oldurmek 

ogiig kangig oliirmek (Siin. 25, TT IV/a 27-28) anneyi babayi oldurmek . 

2. Arhant ve ruhbanlan oldurmek 

arxant toyinig oliirmek (Siin. 26, TT IV/a 28) azizleri oldiirmek. 

3. Cemaat arasma nifak sokmak 

bursong kuwragig iki yartim kilmak (Siin. 26-27, TT IV/a 28-29) cemaat arasma nifak sokmak. 

4. Oldurmek dii§uncesiyle Buda’nm viicudundan kan akitmak 

oliirmek sakin9in tngri burxan et’iizinte kan ontiirmek (Siin. 27-29, TT IV/a 29-30) oldiirmek 
dii§iincesiyle Buda’nm viicudundan kan akitmak. 



Anantrissabaglar (Skr= Anantarya Sabhaga) 

1. Anne babayla cinsel ili§kiye girmek 

og kang birle katilmak (Siin. 35, TT IV/a 29-30) anne baba ile cinsel ili§kiye girmek. 

2. Bodisatvalan, ogrencileri, kutlulan oldurmek 

bodisawtlang bo§gutluglang/bo§gutlug kutluglang oliirmek (Siin. 36-37, TT IV/a 36-37) 
Bodisatvalan ogrencileri oldurmek. 

3. Cemaatin yiyecek i9ecegini yiyip i9mek, malmi sarf etmek 

bursong kuwraglammg agzinga kirgii yim i9im twar yimek yunglamak (Siin. 37-39, TT IV/a 37- 
38) rahipler cemaatinin agzina girecek yiyecek i9ecek mallan yemek, harcamak. 

4. Manastir ve mabetleri bozmak ve yikmak 

wrxar sangram buzumak sokmek (Siin. 39-40, TT IV/a 39) manastir I an ve mabetleri bozmak, 
yikmak. 

5. Rahibelerle Cinsel ili§kiye Girmek (Bu giinah TT IV/a’da kat olarak verilmi^tir) 
argantan9lar birle katilmak (Siin. 36) rahibelerle cinsel ili§kiye girmek. 

Diger Giinahlar 

Incelenen tovbe dualarmda yukandaki tasnif di§mda da giinahlar vardir. Bu giinahlarm bir 
kismi aslinda yukaridaki ba§liklara dahil edilebilir ancak dualarda bu yapilmadigi i9in, sinifi 
belirtilmeyen dualan ayri degerlendirmenin daha dogru olacagi dii§iiniilmii§tiir. 

1. ogke kangka bax§ilarka yazmak yangilmak (U I I/a 16, U Il/b 33-34) anneye babaya iistadlara 
kar§i gelmek, yamlmak. 

2. toziin yava§ edgii kongiiliig tmlglang/ki§ilerig kiing kul kilip u9uz yinik tutup emgedip 
irintiirmek (TTIV/b 15-17, U I I/a 33-34, U Il/b 51-52) asil sakin iyi goniillii canhlari cariye 
kole yapip hafif degersiz tutup eziyet edip sefalete dii§iirmek. 




310 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



3. siiii siilep yank kedip yagi san9ip okin adip adinagunung isig ozin adirmak (TTIV/b 12-13) 
asker gonderip zirh giyip dii§man mizraklayip okunu atip ba§kasinm sicak bedenini ayrrmak. 

siiu siiiilep yang ketip siivri songiin/yagt san9ip yiti X1I19111 bi9ip ya kurup og atip 
atnagu/admagunung isig ozinte/ozlerinte adirmak irin9 yarlg yazuksuz tinlrglarag oglm xi zin 
bolulgamak amraggmta adirmak (U I I/a 30-31, U Il/b 47-51) asker gonderip zirh giyip sivri 
siingii ile siingiileyip keskin kili9 ile bk;ip yay kurup ok atip ba§kasimn sicak bedeninden 
ayirmak sefil peri§an giinahsiz canlilarm oglunu kizmi kan§tirmak sevdiginden ayrrmak. 

4. atnagu/admagunung isig oziin iiziip kntii oziin igdilemek (TTIV/b 10-11, U Il/a 29-30, U Il/b 
46-47) ba§kasmm sicak bedenini yok edip kendi bedenini beslemek. 

5. okii§ tiirliig tinliglarag in9siretmek tsuy irin9ii ay(i)g xilm9 xrlmak [ku(v)ratmak] (U I I/a 38- 
39, U Il/b 56-57) 90k tiirlii canlilan tedirgin etmek giinah i§lemek, kotii i§ i§lemek . 

6. tilin sozleyii yan9mak (U I I/a 14, U Il/b 30-31) dil ile soyleyerek giinah i§lemek. 

7. kongiilin sakinu yan9mak (U I I/a 14, U Il/b 31) goniil ile dii§iinerek giinah i§lemek. 

8. ilig toriig bulgamak/bulkatmak (TTIV/b 1 7, U I I/a 34-35, U Il/b 52) ili toreyi bozmak. 

9. ulusug balikig iki yartam xilu turkurmak (TTIV/b 19-20, U I I/a 36, U Il/b 54-55) memleketi 
§ehri iki par9a kilmak, nifak sokmak. 

10. irin9 yrlg [tmlglang] yazuksuzin [yazuksuz ki§ileming oglm kizm] bulgatmak amraginta 
adirmak (TTIV/b 13-15, U I I/a 32-33) sefil aciz canlilan giinahsizlan, sevdiginden ayirmak. 

11. baligtin balikka [ulustm uluska] iltin ilke [tmg9i saw9i bolup] tegiirgii9i yonmak (TTIV/b 20- 
22, U I I/a 36-38, U Il/b 55-56) §ehirden §ehre ilden ile [laf] ta§iyici [dedikoducu] olmak. 

12. satig yulug ogurmta tengin tarazukin [9igm tsunin sinngin xavin kiirin kiiriligin] armak 
yutmak az birip okii§ aimak (TTIV/b 4-5, U I I/a 25-26, U Il/b 42-44) ticaret ali§veri§ ugrunda 
teng ile terazi ile litre ile tsun ile kile [Iki gaz tenekesi oylumunda tahil ol9egi] ile kav entrika 
ile hile ile aldatmak, kandirmak; az verip 90k aimak. 

13. yir suv bag borluk 1 tang tanmak ogrinta suvdagi tmligang kurgagta kemi§ip oliirmek 
kurkagdaki tmlglang suwda kemi§ip oliirdiimiiz erser (TTIV/b 8-10, U n/a 27-29, U n/b 44- 
46) bag bah9e bitki ekip bi9mek ugruna sudaki canlilan kurak yere atip [birakip] oldiirmek 
kuru yerdeki canlilan suda birakip oldiirmek. 

14. sevig [amrak] kongiilin ovutsuz biligin kilmaku/kilmaguluk kilm9lar xilmak (U Il/a 23-24, U 
Il/b 39-41) kutlu goniil ile terbiyesiz bilgi ile yapilmayacak i§ler yapmak. 

15. vrxar sangram sanlig ed tvang alip i§letip yankism yantutm birmemek (U I I/a 24-25) 
manastira tapmaga ait mal miilkii alip i§letip kar§iligmi bedelini vermemek. 

vrxar sanlag sangig tavaran yimek yungalmak (U Il/b 41) tapmaga ait oldugu bilinen sangigi 
[tapmaga ait bir yemek] mall yemek harcamak. 

tiiii tiirliig vrxar sangram stupka kotmi§ torttin smgarki bursanglarka madurug urmi§ 
tiiziinlerfning] ed tavarmlap bu§i birmi§ tole9 kunufp og]urlap bolmak (ET§. 5-8) her tiirlii 
vihara sangram stupka mabedlerine konan diinyanm her tarafmdaki cemaatlere verilen 
(madhura olarak) asillerin malk miilk halinde ihsan ettikleri emanetleri alip 9alip sangha 
(cemaat) emlakma bula§mak. 

16. et’ozin kilu yan9mak (U I I/a 13, U Il/b 30) viicudu kullanarak giinah i§lemek. 




§aban DOGAN 311 



17 . az opke biligsiz bilig kiini koven? koriim sizikte ulati odun nizwanilar ogrinta burxanka 
nomka bursong dintarlarka yazmak yangilmak (U I I/a 14-16, U Il/b 31-33) arzu ofke cehalet 
kiskan9lik kibir sezgi §iipheden ba§ka kabahatli ihtiraslar sebebiyle Buda’ya dine dindar 
cemaate kar§i gelmek, yandmak. 

18 . ayagka 9iltekke tekimlig tinlglang ayagsiz tod U9uz kilmak (U I I/a 18-19, U Il/b 35-36) 
saygiya hiirmete layik canlilan saygisiz kiymetsiz hafif kilmak ise. 

19 . idug xutluglarga [kutlug tiiziinlerke] trs yrlig yangiluk sagm9 saginmak (U Il/b 54) yiiksek 
riitbelilere ters laf [soylemek] kotii niyet beslemek. 

iduk yangluk sakm9 sakmmak (TTIV/b 18-19) mukaddes kutlu azizlere kotii niyet beslemek. 

20. ozde/oziimde ulugka/uluglarga utrunmak [tudamak iiznemek] et’ozte ki9iglerig u9uz yinig 
tutmak (U I I/a 1 8) biiyiiklere kar§i gelmek kii9ukleri hafif degersiz gormek. 

21 . bag borluk i tang ..ya bediik bergen katig kagalin togip emgedip kul kiingiig i§letmek (TTIV/b 
6-8) bah9e iiziim bagi ekin .... ya biiyiik sopayi saglam kirbaci ortaya 9ikip eziyet edip kulu 
koleyi 9ali§tirmak. 

Taranan dualardaki giinah sayilan Siin. 1 1 , U I I/a 26, U Il/b 36, T IV/a 39, T IV/b 12, ET§. 
2’dir. Shogaito tarafindan i§lenen metinde giinah sayilmami§tir. Siin. ve ET§. de sayilan 
giinahlarin digerlerine oranla olduk9a az oldugu dikkat 9ekmektedir. Satir sayilan bakimindan 
digerlerinden a§agi kalmamalanna ragmen giinah sayismin 90k dii§iik olmasi, bir duada da hi 9 
giinah sayilmami§ olmasi akla acaba tovbe metinlerinde iki farkli §ekil mi vardir sorusunu 
getirmektedir. 

Tovbe dualarimn en onemli boliimleri olan giinahlarin sayilip dokiilmesi bir9ok dinin tovbe 
ritiielinde vardir. Budizmde tovbe i9in belirli giinlerin oldugu ve bu giinlerde tovbe metinlerinin 
okunarak giinahlardan arinma maksatli ayinler yapildigi daha once ifade edilmi§ti. Bu ayinlerde 
dikkat 9eken, tovbenin rahipler oniinde yapihyor olmasidir. Inceledigimiz metinlerde tovbe 
ayinlerinin rahipler oniinde ve belirli giinlerde icra edildigini dii§iindiirecek ifadeler vardir. U 
II/a’da “emti mn Utret kilmi§ ayig kilinplanmin biikiinki bu kutlug kilnte okiiniir mn biliniir mn 
(U I I/a 40-41)” ifadesindeki kutlu giin tovbe giinii olmalidir. Yine hemen her duada giinahlarin 
rahipler toplulugu oniinde yiiz iistii yatarak a9iklandiginin vurgulanmasi tovbe ayinine ve bu 
ayinin §ekline i§aret etmektedir. 

Sadece Budizmde degil ba§ka dinlerde de giinah itiraflan yapilan ozel zamanlar ve giinah 
itiraf listeleri vardir. Yahudilikte ozel bir giin olan Yom Kippur tovbe, af ve kefaret giinii olarak 
goriiliir. Giinah itirafi bu giiniin onemli ayinlerinden biridir. “Yom Kippur ’da ii9 dua vakti 
esnasmda iki§er defa itiraf yapilmaktadir. Yom Kippur ayininin sonunda da bir daha itirafta 
bulunularak, liste halinde hazirlanmi§ giinah itiraflarina katilmak gerekmektedir. Ki§inin, bu 
standart itiraf listesinde ifemedigi giinahlar bulunsa da, listedeki itiraflann tiimune katilmasi 
istenmektedir ” (Katar, 2003, ss. 74-75). 

Uygur Tiirkleri tarafindan da kabul edilen Maniheizm’de de tovbe metinlerinde giinah 
listesi yer almaktadir. Uygur Maniheist yazminin onemli iiriinlerinden olan “15 boliimden olu§an 
Huastvanift’in her boliimiinde once dinsel bilgi ve kurallar, sonra da bu kurallann 9ignenmesiyle 
i§lenmi§ olabilecek giinahlar siralanarak bunlardan kurtulmak i9in yakan§ta bulunulur” (Tezcan, 
1978, s. 303). Yahudilik ve Budizmde oldugu gibi Maniheizmde de tovbe metinlerinin okundugu 
ayinler vardir. “Maniheizmde haftalik olarak yapilan Tovbe ve Giinah Itirafi Torenleri vardir. 
Tovbe ayinleri yilda bir kez de cemaat halinde yapilmaktadir” (Kiipiik, 2009, s. 136). 

Iran kokenli dinlerden olan ve bir9ok dini etkileyen Zerdii§tilikte de tovbe dualan 
bulunmaktadir. Zerdii§tiligin tovbe duasi dine kabul toreninde okutulur. Dine kabul tdren in den 
once kutsanmi§ su ile yikanan ve bir aklanma siirecinden ge9irilen 90cuk “anne, baba, akraba ve 




312 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalan Sempozyumu 



arkada§lari e§liginde ayini yoneten din adammin bulundugu odaya alinir. Burada 9oeuga kolayca 
9ikarilabilecek bir elbise giydirilerek din adammin oniine oturtulur. Ayini yoneten din adami, 
oniine oturtulan 90cugun eline kutsal gomlegi verir. Sonra tovbe duasi ezbere okunur. £ocuk da 
duayi ezbere okur ” (Ki^iik, 2009, s.150). 

Hiristiyanlikta da zaman zaman degi§ik uygulamalar olmakla birlikte “tovbe i9in ozel bir 
donem ‘Lent Donemi’ tayin edilmi§tir. Bu tovbe doneminin siiresi konusunda Hrristiyanlar 
arasinda bazi ihtilaflar bulunmakta, fakat genelde bu sure kirk gun olarak kabul edilmektedir. Bu 
kirk giinliik tovbe doneminde biitiin Hiristiyanlarm tovbe ama9li ayin ve uygulamalara i§tirak 
etmesi esas al inma ktadir” (Katar, 2003, s. 180). 

islamda belli bir doneme tahsis edilmi§ tovbe anlayi§indan bahsetmek miimkiin degildir. 
islamda da diger dinlerde oldugu gibi tovbe dualan vardir ancak bu dualarda giinah listesi yer 
almaz. Giinahlann tek tek sayilmasi yerine genellenmesi soz konusudur. 

B. §ahis Adlarimn Ge9tigi Boliimler/Kolofonlar 

Tovbe metinlerde duayi yazdrran §ahislann adlari onemli bir yer tutmaktadir. 
“Kolofonlarda, metinleri yazdiran hayrr sahipleri, iyi olan kazan9larini (Skr. punya) once 
tannlara, sonra ya§ayan ve 61mii§ olan akrabalarma bagi§lamaktadirlar. Uygur giinah 9ikartma 
metinlerinin karakteristik ozelligi, hayir sahiplerine ait isimlerin belirtilmesidir. (^in metinlerinde 
ise bu boliimde sadece mou chia “belirli bir §ahis” yazmaktadir” (Shogaito, 1981, s. 163). 
Dualardaki §ahis adlari yalnizca kolofonlarda (sonlama) yer almaz. Sonlamalarm di§mda 
giinahlarm sayip dokiildiigii boliimlerde de §ahis adlari ge9mektedir. Sonlamalar di§indaki §ahis 
adlarmda dikkat 9eken nokta, adm ya giinah siralamasmin ilk ba§ladigi yerde ya da bir gruptaki 
giinahlarm sayimi tamamlamp “tijit k§anti bolsun” ibareleriyle tovbe edildikten sonra yeni bir 
grup giinah siralamasma ge9ilirken verilmesidir: 

Ok tsuy yazuklannta ozti ayag kilinglan aridi anqulayu yme men 11 Tiizmis birle kamag iiq 
odki burxanlar odinte nom erdni odinte bursong erdni odinte kdmi§ kazganmi§ tsuy ayag 
hlinqimzni okiinii boqunu aqa yada kqanti otiinur biz ne yme men U Tiizmis birle ilkisiz 
sansardaberu bi§ ajun iqinte aga tengile iiq agu kongiilin mzwamlar kiiqinte midik ogrinta ywlak 
i$ tuf tildaginta bilmedin ukmadin okiif tiirliig tsuy irinqii kdtimz kazgantimz erinq (TT IV/a 14- 
23). 

Amti okuniir biz biliniir biz tsuyda irinqiide bof bolahm tijit kfanti bolzun taki yme mn [l 
Tiizmis birle bi§ tiirliig anantrissabag atlg agar tsuy ayag hlinq kdtimz erser (TT IV/a 32-35). 

Bu bif tiirliig anantrissabag atlg agir tsuy irinqii kiltimz erser amti am barqa okuniir biz 
biliniir biz tsuyda irinqiide bof bolalim kfanti bolzun takiyme mn U Tiizmis birle tokuz tiirliig kat 
atlg agar tsuy irinqii kdtimz erser (TTIV/a 39-43). 

Bu tokuz tiirliig kat atlg agar tsuy ayag kilinq kdtimz erser amti am barqa okiiniir biz 
biliniir biz irinqiide bof bolalim tijit kqanti bolzun taki yme mn H Tiizmis birle ilkisizdeberii iki 
ygrmi tiirliig asanwir atlg tsuy ayag kilinq kdtimz erser (TT IV/a 50-54). 

Bu iki ygrmi tiirliig asanwarukikiler i§in iflegiiqi bolup yrlikanqsiz kongiilin isig ozlerinte 
adirdimz emgetdimz dliirdiimz erser amti am barqa okiiniir biz yazukumuzm biliniir biz bursong 
kuwragka kfanti otiiniir biz irinqiide bof bolalim tizit kqanti bolzun taki yme mn II, Tiizmis birle 
on tiirliig krmaputug sip tsuy ayag kilinq kdtimz erser (TT IV/a 62-68). 

Tinlglarig yazuksuzin bulgatimz erser amraginta adirdimz erser ne yme men Taz Artukac 
birle tiiziin yawaq edgii kifilerig kiing kul kilip uquz yinik tutup emgedip irintiirdiimiiz erser (TT 
IV/b 14-17) 




§aban DOGAN 313 



bu on krmaptlang sip bozup on ayig kilingig tiikel kiltim erser emti am barga alku dkiinii bilinii 
kganti kilu teginiir mn tsuyda yazuMa bog bolayin tijit kganti bolzun taki yme mn Utret ilki ilki 
ajunta neyme bu ajunta et’dzin kilu yangtim erser (U Il/a 9-13). 

Tinlglang ayagsiz tod uguz kiltim erser emti kilmig kuvratmig alku ayig kilinglarimin dkiinii 
bilinii kg anti kilu teginiir mn tijit kg anti bolzun taki yme mn Utret ilki ajuntin barn bu ajunka tegi 
(Ull/a 19-22). 

Emti alkuni barga okiiniir mn biliniir mn edgii xilmadim yaviz kiltim emti mn Utret kilmig 
ayig kilinglarimin biikiinki bu kutlug kiinte okiiniir mn biliniir mn tamu erkligleri ogiimin 
kongiiliimin sagmazkan tamudagi ort yalin utru dnmezken ortliig yirlerde taki aktinmazkan emti 
okiiniir mn biliniir mn (U Il/a 39-43). 

Tinliglarag ayagsiz tot uguz kiltim erser emti algu yazugumuz biliniir mn okiiniir mn tsuyda 
yazukda bog bolayin tizit kganti bolzun tagi yme Kutlug kizim Xutada birle ilki azunta baru vrxar 
sangramta linta pryanta arig yirlerte sevig kongiilin ootsuz (=ovutsuz) biligin kilmaku kilinglar 
xiltim erser (U Il/b 36-41). 

Oliirdiim erser emti am barga biliniir mn okiiniir mn yazukumta biliniir mn bursong 
kuvragga kganti otiiniir mn iringiide bog bolayin tizit kganti bolzun tagi yme mn Kutlug on 
..(t)iirliig krmbut ,..(t)suy ayig kiling kiltim erser (U Il/b 17-20). 

Ayig... (ki)l..ing tiikel ..(kijlttm erser am barga algumm okiiniir mn biliniir mn yazukumta 
bog bolayin tizit kganti bolzun tagi yme Xutlus ilkisizdabaru ilki azunlarda ne bu azunda (U Il/b 
27-30). 

bo big tiirliig anjajntaraas atljijg agar tsuy ayig kiling kiltunjijz erser amti okiiniir biz biliniir biz 
tsuyda iringiide bog bolalim tijit kganti bolzun taki yme mfejn Tar Kiiset birle big tiirliig 
anantarasasabag atljijg agar tsuy ayig kiling kiltimjijz erser (Siin. 29-34). 

Dua metinleri i9erisinde TT IV/a, TT IVb, ET§. ve Siin.de sonlama yoktur. TT IV/a, Siin. 
ve ET§. di§indaki dualar Budist amentiisii olarak nitelendirilen “namo but, namo drm, namo 
sang” ibareleri ile bitmektedir. Sonlamasi olan dualarda bu ibareler sonlamadan once yer alir. U 
II/a’da dua bitiminde Budist amentiisii, sonlamanm bitiminde ise diger dualarda rastlamadigimiz 
“sadu sadu edgii iki sadu bir edgii” ibaresi vardir. 

inceledigimiz tovbe dualannm sonlamalarmda ve diger boliimlerinde yer alan ve duayi 
yazdiran hayir sahiplerine ait oldugu anla§ilan ki§i adlan §unlardir: II, Tiizmi§ (TT IV/a), Taz, 
Artuka? (TT IV/b), Utret (U I I/a), Kutlug ve kizi Xutad (U Il/b), Tar, Kiiset (Siin.), Almi§tak, 
Adut, Kutluk Arslan (Shog.). 

Tovbe dualannm sonlamalan sadece duayi yazdiran §ahsm adim degil, onun yazdirdigi 
duanm sevabmi iletmek istedigi olmii§ ve ya§ayan yakmlarmm adlanm da ihtiva eder. 
Sonlamalarda sevabm payla§ilmak istendigi hiikiimdar ve bey adlan da yer almaktadir. U I I/a ve 
Shog’un sonlamalan diger dualara oranla olduk9a geni§, hem isim hem de sevabm bagi§landigi 
varliklar bakimindan zengindir. Bu iki duanm sonlamalarimn ilk boliimleri dualarm yazdinlma 
sebeplerini a9iklamaktadir: 

“Ug erdinike pek akigsiz bk katig siiziik kirtgiing kongiil iize erk bulmig wigaki // ka 
oxgati.. upasi Altmisak .. upasang Korkle.. kizim Adut oglum Kutlus Arslan birle.. 
yatu turu inge saking sakintimz.. bo et’dzniing erdimligin buyanlig ed tawarmng 
dliigsiizin bilip ukup ajuntin ajunka iltii barguluk buyan edgii kilingig almig bolalim 
tip amn bo bir kuyn tsuy ajyag] kilinglang okiiniip bogunup kganti kilmak nom 
erding bitidtii tegintmz.. (Shog. 24-27)”. 




314 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



“Pk kati siiziik kirtgiing kongiiliig upasang Utret burxanlarrig dp sakimp bu bizing 
et’oziig ertimlig ermi§ kazganmi§ ed tvar kaltagi ermi? tip bilip ukup artamaksiz 
bozulmaksiz ed tvar buyan edgii kilingta adin yog tip amn bu alku ayig kilinglarig 
aritdagi k§anti nom erdinig bitidii tegindim (U Il/a 60-63) ” 

“£ok saglam berrak imanli gonlii mumine Utret, Budalari du§unup bu bizim vucudumuz 
oliimlii imi§ kazanilmi§ mal miilk kalacak imi§ diyip dii§iinup mahvolmami§ bozulmami§ mal 
miilk iyi amel iyi i§ten ba§kasi yok diyip onun bu biitiin i§lerini temizleyecek tovbe dua 
mucevheri [kitabi] yazdrrarak yerine getirdim (U Il/a 60-63) 

U I I/a ve Shog.da duayi yazdiran killer duanm sevabmi oncelikle yerde ve gokteki 
tannlara, ba§ta tiim insanlik olmak iizere kendileri, yakmlan, koyleri ve memleketine 
bagi§lamakta, tiim insanbk i 9 in af ve iyilikler dileyip ya§adigi yerin belalardan uzak olmasmi 
temenni etmektedirler: 

“Bu buyan edgii kdingig ong iiliig avira otii teginer mn iistiin kokdeki altin yagiztagi 
ti§i irkek nom a§hg naivaziki tngrilerke yagugta Tayxan Xan Kiimse Xatun tngrim 
Misan Xan Cavsi Wans Bee ulati tngrilerke bu buyan edgii kding kiiginte tngridem 
kiigleri kiisiinleri parivar kuvraglari aplip iistelip igtin singar nomug sazinig ta§tin 
singar ilig ulusug kiiyii kozedii tutmaklan bolzun yana bu buyan edgii kdingig avirar 
mn Citung Salike Avitmiska Tagav Tonga Sangunka bu buyan edgii xiling kiiginte 
koziiniirde igsiz bolup kininte sansar emgekindin ozmaklari bolzun anta ba§a bu 
buyan edgii kdingig avirar mn ertmi§ aradin ajunka barmi§ komm Du Vapsi Sali Beg 
kutinga 11 Onsurt Karcukisa Xutlus Uziikke atam Bay Epe Canssika anam Kosetke 
bu buyan edgii kiling kiiginte yalnguk ajunmta togmak ogrinta yvlag xilinglarga 
yalgitip yaragsiz orunlarta togmi?lari bar erser antin .... ozup iistiin tnri yirinte 
burxanlar ulusinta togmaklari bolzun sadu sadu edgii iki sadu bir edgii (U Il/a 59- 
72)’’. 

“Bo buyan edgii kdingig ewire dtnii teginiirbiz. darmaxarki burxan gazimn kiiyii 
[kozedii] tutdagi ez-rua xormuzta.. tort maxrag ulug kiigliig tnrilerke.. tngridem 
kiigleri kiisiinlri gogln yalinlri asilip iistlip alkatmi? on uygur [i]li[n]te toriisin 
suradi ddke tegginge adasizin tudasizin tutayrlkmki bolzun.. takiyme bo buyan edgii 
kdingig ewirer biz. igim Tonga Cangsika ekem Asagu (?)ka. // // kanka. igim Alp 
Taska bo buyan tiipnge kayu torliig skinglarim barga biitmeki bo[lzun].. intin ajunka 
b[a]rmi§ Topik Cangsi anam Kutrulmi $ /// eke[m] /// /// ekem(?) Askar ., ogulum 
Kumar Arslan ekem Wcirsaruka .. bo buyan edgii kding tiipnte kayu kayu tegingsz 
orunlarda tugmiglari bar erser ol orunlarda oz[up] kutlurup iist[iin] tujit tngri 
yirinte tugmaklari bolzjun] (Shog. 27-32)”. 

U II/a’mn sonlamasinda duayi yazdiran Utret’ in di§mda sevabm bagi§landigi on u? ki§inin 
adi yer almaktadir: Tayxan Xan, Kiimse Xatun, Mi§an Xan, £ay§i Wang Beg, Du Vap§i Sali Beg, 
£itung Sali, Ayitmi§, Tagay Tonga Sangun, II Ongurt Karpuki, Xutlug Uziik, Bay Epe £ang§ik, 
Koset (U I I/a 59-72); Shog’da ise duayi yazdiranlann (Altmi§ak, Korkle, Adut ve Kutlug Arslan) 
di§mda sevabm bagi§landigi sekiz §ahis adi vardrr: Tonga £ang§i, Asagu, Alp Ta§, Topik £ang§i, 
Kutrulmi §, Askar,. Kumar Arslan, W 9 irsaru (Shog. ss. 29-31). 

U II/b’yi yazdiran Kutlug sevabi kizi Xutad ile birlikte oglu Turmi§’a da bagi§lamaktadir. 
Inceledigimiz diger dualarda duayi yazdiranlar di§inda ki§i adi ge 9 memektedir. U II/b’nin 
a§agidaki boliimleri de duanm yazdirilma sebebini a 9 iklamaktadir: 

U 9 erdenike pek katag kirtgii^liig 9 intamani erdeni yiirekinde tutmi§ siiziik kongiilliig 
upasan 9 Kutlug kizim Kutad oglum Turmis in 9 e sagin 9 sagmdim baya kia togmi§ kiin tngri emti 




§aban DOGAN 315 



sun oneti tingiirkie togmi§ oziimz emti siin (son) yilimz ya§imz yitdi erdimlig et’oziim i9gmsar 
mn yine xayu kiln bolgay muni teg tiikellig ki§i et’ozin bulgum iistiin tngri yirinte altin ki§i 
azunmta toggulug buyan edgii xilm? alalim tip bir kiin tsunsingki bir kiln alguga oz birdegi xuan§i 
im pusar nomi bir kiin k§anti bititkeli otiindiim bu buyan edgii xilin? xamag ii? yiiz altmi(§) 
tngrilerke ong iilii§ bolzun tagi buyan edgii xilin? ertmi§ begim yeti burxanlar ulusmda tirziin (U 
Il/b 75-86). 

(TT IV/b 24-28)’de bir yerde ki§i adi diger metinlerden farkli olarak giinah saymaya 
ba§lamrken ya da giinah gruplan degi§irken degil tdvhen in oneminin aktarildigi boliimde 
verilmi§tir; 

Amtikan okiinser biz ol yig bolgay awi§ tamudaki ortliig yalinlig yirde a?ig emgek 
emgenmi§de okiinser biz ne tusu bolgay am iigiin men Taz Artukac birle okiiniirbiz biliniir biz 
(TT IV/b 24-28). 

C. Tovbenin Onemi ve Gerekliligi 

Metinlerin bu boliimlerinde tovbe ile giinahlardan armilacagi, ge^mi^te giinah i§leyenlerin 
tovbe ederek armdiklan, tovbe etmeden olenlerin cehennemde ge^itli azaplar gorecekleri ve 
oradaki pi§manligm faydasiz olacagi anlatilmaktadir. Ahiret inanci olmayan Budizm’deki 
cehennem tasvirleri kafa kan§tmci olabilir ancak Budist inan? sisteminde cehennem vardir. 
“Diinyada rezil bir ya§am siiren giinahkarlarm ruhlan, su9larmm oranlarma gore cehennemlerde 
90k 9e§itli i§kence gormek suretiyle cezalandinlirlar. Cehennemlerdeki ceza 9e§itleri olarak, 
cehennemliklerin par9alanmasi, kor gibi kizdirilmi§ ate§li silahlarla kesilmesi, su9lulann ezilmesi 
ve aga9lara asilip yakilmasi vb. i§kence tiirleri belirtilmi§tir” (Harman, 1993, s. 225). 

Tovbe dualarinda Budizmde tovbe §ekli hakkinda ipucu niteliginde bilgiler de yer 
almaktadir. Bu bilgilere gore tovbe edecek ki§i rahipler cemaati oniinde yiiz iistii yatarak giinah 
itirafmda bulunmakta ve af dilemektedir: “ iilgusiiz dkii§ tsuy ayag kihng kiltilar kin yana 
okiintiler... uq erdni odinte bagrinyatip hlmi§ yazuklarin aqa yada yalwaru otiinii okiinii bo$unu 
kqanti kdtilar (TT IV/a 1-15).” 

“Sayisiz 90k giinah kotii i§ler yaptilar sonra pieman oldular... ii9 miicevher (Ratna) oniinde 
gogsii iizerine yatarak giinahlanm yabancilara a9arak yalvararak ricada bulunarak pieman olup 
tovbe ederek af dilediler. (TT IV/a 1-15)”. 

Mn tazning artukaqnmg ilkisizdinberiiki kilmi§ neqe tsuy ayig kilinqimz bar erser burxan 
nom bursang kuwrag uq erdini odinte okiiniir biz biliniir biz (TT IV/b 61-64). 

“Ben Taz’m Artuka9’m ilki (ba§langi9siz, ilksiz) olmayandan beri ne kadar giinahimiz var 
ise Buda din rahipleri toplulugu, ii9 erdini oniinde pieman oluruz, tovbe ederiz (TT IV/b 61-64)”. 

Dua metinlerinde dikkat 9eken bir husus da tovbenin gerekliligi anlatilrrken cehennem 
korkusunun on plana 9ikarilmi§ olmasidir. Daha once de ifade edildigi gibi ahiret inanci 
olmamasma ragmen Budizm’de cehennem vardir. Bu cehennem canlilarm sonsuza kadar kalacagi 
yerler olarak goriilmez. “Kotii amellerde bulunanlarm ruhlan, oliimden sonra kotii karmalanyla 
uzun zaman cehennem azabi goriirler ve daha sonra da yeryiiziinde yeni bir viicutla dogarlar 
(Sank9ioglu 2008:195).” Tovbe dualarinda cehennemlerden ve orada 9ekilecek sikmtilardan 
bahsedilmekte, orada giinahlardan dolayi duyulacak pi§manligin fayda vermeyecegi, bu sebeple 
de tovbenin bu diinyadayken yapilmasi gerektigi ifade edilmektedir: 

“Mn iitret kilmi§ ayig kilinglanmin bukunki bu-u kutlug kiinte okiinur mn biliniir mn tamu 

erklisleri ogiimin kongiiliimin sagmazkan tamudagi ort yalin utru dnmezken ortliig yirlerde 

taki aktinmazkan emti okiinur mn biliniir mn ingip burxanlig kangimm koriir mn nomlug 

yrhgin e§idiir mn bursong kuvraginga yme tapinur mn amtikan okiinser ol yig bolgay avis 




316 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



tamu iginteld ortliig yalinlig yirlerde akdinmigta anta ming okunser tiimen yrvalsar mn ne 
tusu bolgay”. 

“Ben Utret yapilmi§ kotii i§leri §imdiki bu kutlu giinde tovbe ederim itiraf ederim 
cehennem hiikiimdarlan aklimi gonliimii yamltmazken cehennemdeki alev sebebiyle kar§ima 
9ikmazken alevli yerlerde dahi batmazken §imdi pieman olurum tovbe ederim sonra Buda babami 
goriiriim dine uygun emrini i§itirim rahipler topluluguna yine hurmet ederim §imdi tovbe etsem 
iyi olacak avi§ [en a§agi cehennem adi] cehennem ic^indeki ate§li alevh yerlere daldiktan sonra 
orada bin [kere] pieman olsafm] on bin [kere] yalvarsam ne faydasi olacak onun i9in §imdi 
pieman olurum tovbe ederim (U I I/a 40-47)”. 

“Emti dtiiniir mn tamu erkligi ogiimin kongiiliimin sagmazgan tamutaki ort yalin tagi 
dnmezken ortliig yalinlarta tagi aganmazgan dkunelim ingip burxan kangimizm koriir biz 
nomm i§du teginiir biz bursong kuvragin tapinur biz amtigan okunser ol yig bolgay avis 
tamudasi ort yalinta agantugta anta okunser ne tusu bolgay am iigiin okiiniir mn bilinur 



Ҥimdi tovbe ederim cehennem hiikiimdan aklimi gonlumu yandtmazken cehennemdeki 
ate§ alev dahi yiikselmezken ate§li alevlere dahi dalmazken pieman olalim fakat Buda babamizi 
goriiriiz emrini i§iterek saygiyla yapanz rahipler topluluguna hurmet ederiz §imdi tovbe etse[k] o 
iyi olacak avi§ [en a§agi cehennem adi] cehennemdeki ate§e aleve batmca orada tovbe etsek ne 
faydasi olacak onun i9in tovbe ederim (U Il/b 60-66)”. 

“Amtikan okunser biz ol yig bolgay awi§ tamudaki ortliig yalinlig yirde agig emgek 
emgenmi§de okiinser biz ne tusu bolgay am iigiin men Taz Artukag birle okiinurbiz bilinur biz (TT 
IV/b 24-28)”. 

“§imdi tovbe edersek iyi olacak avi§ (en a§agi cehennem)teki ate§li alevli yerde aci eziyet 
istrrap 9ektigimizde tovbe etsek ne faydasi olacak (TT IV/b 24-28) 

Tovbe dualarinda duayi yazdiranm kendisini a§iri giinahkar olarak gordiigii ve giinahlarimn 
sayismi orijinal ifadelerle abarttigi goriilur: 

“Uku$ azuntaberii mungulayu bilingiimuz ukungumuz k[e]rgek erdi isig amrak dzumuzni 
idalami§im[i]z k[e]rgek erti adnagunung isig dzin uzmegiimuz erti adin tinl[i]g oglamn 
orletmegumiiz emgetmegiimiiz k[e]rgek erti biz dzumuzni ing mengilik kilgali iigiin bilmetin 
ukmadm ulgusuz iikiig tinl[i] glarig orletdim emgetdim[i]z isig ozlerinte atirdim[i]z erser ol 
bizing kilingim[i]zm kolulayu sakinsarbiz adavaki piganagi §arulumi karinita ulati et yidegi 
kan igdegi kad[a]r ka§l[i]g tumlig yuzliig yavlak yek iggelderde taki artukrak tsuy iringu 
kiltim[ i]z erser amti ol kilmi§ agar tsuy ayig kilmg[ i]m[i]zm kalti kurug kovuk sogiit dzeninte 
ort tamitmig teg dkunmeklig ortin ortenur biz tig ... (eksik)... y[ok] kim biz kdmatim[i]z erser 
ol bizing hlmi§ kazganmig tsuy iringiimuzning sam saki.p idi yok (Sun. 4-23) 

“(/ok diinyadan beri bunun gibi bilmemiz anlamamiz gerek idi sicak sevgili bedenimizden 
vazge9memiz gerek idi ba§kasrmn sicak bedenini par9alamayacak idik ba§ka canlilann evlatlarmi 
incitmememiz eziyet etmememiz gerek idi kendimizi rahat mutlu kilm a k ipin bilmeden 
dii§unmeden sayisiz 90k canlilan incittim eziyet ettim sicak bedenlerinden ayirdim amelimizi 
miilahaza ederek dii§iinsek adavaki pi§anagi §arulumi karinitadan ba§ka et yiyecek kan i9ecek 
korkun9 ka§h soguk yiizlii kotii §eytan vampirlerden dahi 90k giinah i§ledik ise §imdi o 
i§ledigimiz agir giinah kotii amellerimizden dolayi kuru kovuk sogiit oziinde ate§ yakmi§ gibi 
pieman lik ate§iyle yananz iip ... (eksik) . . . yok ki biz kilmadik ise o bizim kilmi§ kazanmi§ 
[oldugumuz] giinah kusurlanmizin sayisi hesabi yoktur (Sun. 4-23) ”. 

“Asigsiz butadi od kiln kegtirmekim oze ayig kihnglig agir yuk yiidmekim oze a§dim dklitdim 
kilingimin muntaglar oze ozeliksiz burkanlaming edgiilerinte iilgiilengsiz yig iistiinki 
artuklannta iilgii teng urup ayiglap tamp olarta dkug ayig kiling kiltim ajun ajunta kavinp 




§aban DOGAN 317 



toktip sozleser bolmi§ bolmaduk karangku sansar iginte men barip togmaduk kamag oteg 
birimlerig dziim yigmaduk kalmadi erki ayig kiling manga hlmaduk (ET§. 18-28) 

“Faydasiz kari§ik bir hayat ge9irmekle kotii i§lerin agir yiikiinii yiiklenmekle hareketimi 
boyle §eylerle doldurdum, 90galttim en iistiin Budalarin iyiliklerine 6l9iilmeyen en iistiin 
meziyetlerine olpii, denk tutup, kotiileyip inkar ederek alemde bir9ok kotii i§ yaptim olam- 
olmayam tekrar tekrar ortaya dokiip soylersem: karanlik samsara i9inde benim gidip, dogmadigim 
bir yer, engel olmadigim hipbir odeme ve bor9, benim yapmadigim giinah, muhakkak kalmami§tir 
(ET§. 18-28) 

Metinlerde yukanda da ifade edildigi gibi sadece duayi yazdiran kimse i9in ve onun adma 
degil biitiin insanlik adma dua edilmektedir. Metinlerdeki parelel lik ler sadece dua srralamasinda 
degil bu boliimlerde de kendisini gosterir. TT IV/b, U I I/a ve U II/b’de yer alan a§agidaki ifadeler 
bu parelellige omektir: 

“kamag tig ddki [kang] ogiiz iginteki kum samhg/sanmga burxanlar odinte ayagka tegimlig 
pintola pradwagida/pintola bardvgide ulati alti ygrmi mxa §arawaklar/mxsiravik/maxa 
§raviklar [arxandar] odinte/uskinde tujit ordudaki/tujit tngri yirinteki maitrita/maitri 
bodistvta ulati tort yiiz tokuz on alti orki bdrklpiki-i bodistwlar odinte kamag/kamig bi§ 
ajun/azun tinlg/lar oglam [tinliglar iiskinde] iigiin yalwara otiinur biz/mn okiinii bo$unu 
Isanti kilur biz (TTIVb 28-34, Ull/a 47-57, Ull/b 66-71) 

“Biitiin iip zamanki Ganj Nehri i9indeki kum sayisi kadar Budalar oniinde hiirmete layik 
Pindola-Bharadvaja’dan ba§ka on alti Mahas’ravaka’lar azizler oniinde Tu§it §ehrindeki Maitreya 
Bodisatva’dan ba§ka dort yiiz doksan alti yiice Bhadrakalpika Bodisatvalar oniinde biitiin be§ 
diinya canlilan 90cugu (insanogullari) i9in yalvararak tovbe ederiz (TT IVb 28-34, U Il/a 47-57, 
Ull/b 66-7iy\ 

Tovbe dualannda d ik kat 9eken husus da giinahlarm bilinmeden, dii§iiniilmeden i§lendiginin 
vurgulanmasidir : 

“Edgii xilmatim yaviz kiltim bilip kilmatim ering bilmetin ugmatin xiltim (U Il/b 58-59) iyi 
yapmadim, kotii yaptim, bilerek yapmadim §iiphesiz; bilmeden dii§iinmeden yaptim”. 

“ Kiiginte midik ogrinta ywlak i§ tuy tildaginta bilmedin ukmadin dkiiy tiirlug tsuy iringii 
kiltimz kazgantimz ering (TT IV/a 21-23) ihtiraslann zorundan, inanci bozuklar (cehaletler) 
sebebiyle kotii i§ arkada§ sebebiyle bilmeden dii§iinmeden 90k tiirlii kabahat giinah i§ledik 
(giinah) kazandik §iiphesiz”. 

“Oziimiizni ing mengilik kilgali iigiin bilmetin ukmadin iilgiisiiz iikii? tml[i]glarig orletdim 
emgetdim[i]z (Siin. 9-12) bedenimizi rahat mutlu kilmak i9in bilmeden dii§iinmeden sayisiz 90k 
canlilan incittim eziyet ettim”. 

Sonu9 

Kendisini giinahkar olarak goren ve giinahlarmdan armmak isteyen bireyler tovbe 
ritiiellerine ve dualanna sarilirlar. Tarih boyunca bir9ok dinin inananlan giinahlarmi affettirme 
dii§iincesiyle tovbe dualanna ve giinahlanna kefaret olacak maddi kar§iliklara miiracaat 
etmi§lerdir. 

Budizm, Hiristiyanlik, Maniheizm, Yahudilik, Zerdii§tilik gibi dinlerde tovbe dualarmm 
giinah listeleri bi9iminde diizenlenmi§ olmasi dikkat 9ekicidir. Bu durumun farkli sebepleri 
olabihr. Bu konuda ilk akla gelen sebepler insanligm din ve giinah noktasmda ortak dii§iinceye 
sahip olmasidir. Yani insanm giinahkarlik ve giinah affettirme konusunda aklina ilk gelen 
giinahim a9iklamak ve giinahina kefaret olacak kar§iliklar vermek olmu§tur. Diger bir sebepse 
dinler arasi etkile§imdir. Bir dinin tovbe dualan ve ritiielleri yakm ili§kiye girdigi bir ba§ka din ve 




318 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



onun tovbe ritiielini etkilemi§ olabilir. Budist tovbe dualanyla Maniheist tovbe dualan arasindaki 
etkile§im bu konuda onemli omekler olarak dikkat gekmektedir. 

Dinler arasi etkile§im sadece tovbe ritiielinde degil sevap / giinah kabul edilen fiillerinde de 
olabilir. Hinduizm’de “biitiin varbklar, bilimler ve nimetler piton yilanmm kucagmdadir” 
(Coomaraswamy, 2000, s. 16). Budist tovbe dualarindaki yilan oldiirme yasagi Hinduizm’deki bu 
dii§iinceden kaynaklamyor olabilir. 

Budizm’in dogdugu Hindistan’da bilinmeyen Uygurca tovbe dualari daha 90k Ginceden 
yapilan 9eviriler §eklindedir. Bu metinler sevap kazanmak ve giinahlanndan annmak isteyen halk 
tarafmdan yazdrrilan dualardrr. 

Uygurca tovbe dualan yazdiranin ve kazamlacak sevabm verildigi ki§ilerin adlanm 
i9ermeleri bakimindan terciime edildikleri (^ince tovbe dualanndan aynlir. (^ince tovbe 
dualarmda duayi yazdrran ki§inin adi yer almaz. Dolayisiyla da duayi yazdiranin admin 
belirtilmesi Uygur tovbe dualarma ozgii bir niteliktir. 

Dualarda sadece i§lenmi§ giinahlar degil, i§lenmesi muhtemel giinahlar da yer almaktadir. 
Bu yonleriyle dualara yazdiranin bireysel giinahlarmi i9eren metinler olarak degil, Budizmin 
giinah olarak kabul ettigi dii§iince ve eylemleri listeleyen met in ler olarak bakmak daha dogrudur. 



Kaynakfa 

Arat, R.R. (1987). “Uygurlarda Istilahlara Dair” Makaleler Cilt I, ss. 364-389. (Yayina Haz. 
Osman Fikri Sertkaya), Tiirk Kiiltiiriinii Ara§tirma Enstitiisii Yayinlari: Ankara. 

Arat, R.R. (2007). Eski Tiirk §iiri, Tiirk Tarih Kurumu yaymlan, 4. Baski: Anka ra. 

Bang V. W., A. v. Gabain. (1930). Tiirkische Turfan-Texte IV, Berlin. 

Bang V. W., A. v. Gabain. (1930). “Uigurische Studien ” Ungarische Jahrbiicher, 10, ss. 193-210. 

Coomaraswamy, A. (2000). Hinduizm ve Budizm, (9ev. Ismail Ta§pmar), Kakniis yaymlan: 
Istanbul. 

Oagatay, S. (1978). “Uygurcada Hendiadyoinler” Tiirk Lehgeleri Uzerine Denemeler, DTCF 
yaymlan: Anka ra. 

Harman, O. F. (1993). “Cehennem”, DIA, c. VII, ss. 225-226. 

Katar, M. (2003). Yahudilikte, Hiristiyanlikta ve islamda Tovbe, Anda9 yaymlan: Ankara. 

Klimkeit, H. J. (2009). “Tiirk Orta Asyasinda Budizm” (£ev. Mehmet T. Berbercan) Sel9uk 
Universitesi Tiirkiyat Ara§tirmalari Enstitiisii Tiirkiyat Ara§tirmalan Dergisi, sayi 26, 
Giiz: Konya. 

Kii9iik, A., Giinay T., Kii9iik, M. A. (2009). Dinler Tarihi, Berikan yaymevi: Anka ra. 

Muller F. W. K, A. V. Gabain. (1910). Uigurica II, Berlin. 

Olmez, M. (1997). "Eski Tiirk9e Budist Oeviri Edebiyatma Kisa Bir Baki§” Qagda§ Tiirk 
Edebiyatina Elegtirel Bir Balay Nevin Onberk Armaganr. Ankara, ss. 225-256. 

Ozonder, S. B. (2002). “Eski Tiirklerde Dil ve Edebiyat” Tiirkler Ansiklopedisi C. Ill ss. 481 - 
501, Editorler: Giizel H. C., Ouek K, Koca S. Yeni Tiirkiye Yaymlan: Ankara. 

Sank9ioglu, E. (2008). Baglangiqtan Gunumuze Dinler Tarihi, Fakiilte Kitabevi: Isparta. 

Shogaito, M. (1981). "Ein Uigurisches Fragment eines Beichttextes", Scholia, Beitrdge zur 
Turkologie und Zentralasienkunde. Wiesbaden, 163-169 + 1 Tafel. 

Tezcan, S. (1978). “En Eski Tiirk Dili ve Yazim”, Bilim, Kiiltiir ve Ogretim Dili Olarak Tiirkqe, 
ss. 271-323, Tiirk Tarih Kurumu yaymlan: Anka ra. 




§aban DOGAN 319 



Tiirkge Sozliik, (2005). Turk Dil Kurumu Yaymlan: Ankara. 

Yavuz, §. (2007 ). “Giinumuzdeki Budist Mezhepleri” Ya?ayan Dunya Dinleri, ss. 341-355, 
Diyanet l§leri Ba§kanligi yaymlan (Editor Prof. Dr. §inasi Giindiiz): Istanbul. 

Yitik, A. I. (1996). Hint Kokenli Dinlerde Karma Inancmm Tenasiih Inanciyla Iligkisi, Bil Yay 
Vakfi Ruh ve Madde yaymlan: Istanbul. 

Yitik, A. I. (2007). “Budizm” Ya§ayan Dunya Dinleri, s. 307-341, Diyanet l§leri Balkan hgi 
yaymlan (Editor Prof.Dr. §inasi Giinduz): Istanbul. 

Zieme, P. (1969). “Ein uigurisches Sundenbekenntnis ” , AOH 22, ss. 107-121. 



Kisaltmalar 

ET§. Eski Turk §iiri (Arat 2007) 

Shog. Ein Uigurisches Fragment eines Beichttextes (Shogaito 1981) 
Siin. Ein uigurisches Sundenbekenntnis (Zieme 1 969) 

TS Turkic Sozliik (TDK) 

TT IV Tiirkische Turfan-Texte IV (Bang 1930) 

U II Uigurica II (Miiller 1910) 




3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 




ORHON YAZITLARI: iRAN DiLLERi iLE iLK TEMASLAR 
VE BENZER BiRKA^ OGE UZERINE 



Suer EKER 



1. Giri§ 

Tarihin en eski donemlerinden bu yana, yeryiiziindeki biitiin dil topluluklan, diger dil 
topluluklanyla az ya da 90k, ama mutlaka temasta bulunmu^lardir. Dillerin birbirleriyle temasi, 
dillerde veya dillerden birinde, farkli dilbilimsel diizeylerde daha onceden bulunmayan 
degi§iklikler, yenilikler ortaya 9ikanr. Temas sonucunda dillerin birbirlerini etkilemesi istisnai 
durum degil, bir normdur (Thomason 2004: 10). 

Yiizyillarca kom§u veya aym cografyalarda ya§ayan Turk ve Iran dilli topluluklar da bu 
evrensel gergegin di§mda degildir. 1 Ancak, bilim dunyasinda, ozellikle iranologlar arasmda, 
Turklerin, Islam oncesi donemlerden itibaren Iran modellerinden ve Iran dillerinden 
yararlandiklan gorii§u yaygmdir. Iran merkezci gorii§un sahiplerinden Bailey, Aalto vd. 
ara§tirmacilara gore, Tiirk9edeki iranca kopyalar, unvanlarla smirli degildir, temel soz varligma 
ili§kin kimi sozcukler de Iran dillerinden kopyalanrmsjtir (bk. Aalto 1971: 29-37). Rona-Tas’a, 
gore (^incc Tuchtie (Turk) sozciigii, Sogdca twrkwt sozciigiinden kopyalanmi§tir (1990: 10). Bu 
goru§lerin ku§kusuz haklilik payi vardir; ancak ili§kilerin ^ift ve 90k yonlii oldugu, temasta 
bulunan dil ve kulturde ortakliklar ortaya gikarckgi, dilbilimsel yakmla§malara yol agtigi dikkate 
almmalidir. Bang, Gabain ve Clauson vd. bir boliim Turkolog da benzer bi9imde, konargoger 
kiiltiiriin iiretemeyecegini du§iindukleri nesne ve kavramlarm adlarmm kaynagimn, bu nesne ve 
kavramlarin uretildigi yerle§ik toplumlar oldugu goru§undedirler. 2 Kismen Sinor’m, ozellikle 
Doerfer’in ve yakm donemlerde, biraz ‘fantastik’ de olsa, Starostin (2003) vd. ara§tirmacilann 
temsil ettigi daha ku9uk bir grup ise kopya oldugu ileri suriilen bir9ok dilbilimsel ogenin 
kaynagim Turk9ede, hipotetik Proto Altaycada, Nostratikte, ‘kuresel etimolojilerde’ arama 
egilimindedir. 



1 Turk?e ile Iran dilleri arasmdaki ili§kileri dogru degerlendirebilmek igin Farsga, Persge ve iranca (Irani 
diller ) kavramlari arasmdaki ayrimm dikkate alinmasi gerekiyor. Ortak bir Proto Iran dilinden geli§en 
yazili ve sozlii diller, iran dilleri ailesini meydana getirir. Iran dilleri ailesinin yalmzca biri ve en 90 k 
konu§uru olan Farsga (Farsi, Ing. Farsi/Persian), Eski Persler ve Sasani donemleri resmi dillerinin 
organik devamidrr. Farsga islamiyet’ten sonra yeni bir tipoloji ile ortaya gikmi§ ve Miisluman Farslar 
tarafindan konu§ulan dilin adi olmu§tur (kry Deri). Miisluman Taciklerin dili ve Afganistan’da lingua 
franca olan Farsga degi§keler dahi zaman zaman Tacikge ve Deri olarak adlandinlmaktadir. Hristiyan 
Osetlerin veya Miisluman Beluglarin, Yazgulamilerin, Yagnobilerin, Kiirtlerin vd. iranli halklarin 
dillerine Farsga denilemez. Eski Perslerin ve Sasanilerin diline, Pars sozciigiinun Arapgala§arak yeniden 
odiinglenen bigimi olan Farsga adim vermek, Iran kaynaklan da dahil olmak iizere, sikga yapilan teknik 
ve anakronik bir yanli§tir. 

2 Clauson The Foreign Elements in Early Turkish (1975: 45-48) ba§likli makalesinde, Tiirkgenin seslik 
ozelliklerinden hareketle, kopyalanan sozciiklerle ilgili genel bir degerlendirme yapar. Ardindan, bu 
kopyalarm tamnmasi ile, seslik yasalarin yam sira daha az kategorik kurallari srralarken, eger, ‘erken’ 
Turkgede; (^ince, Toharca, Sogdca, diger Iran dilleri ve Sanskrit ile §ekil ve anlamca uyu§an sozcukler 
varsa, bunlarin, ilgili dillerden alinan ‘odiing sozciikler’ler olduguna, bu donem igin tersine bir durumun 
soz konusu edilemeyecegine emindir. Omegin, §atu ‘merdiven’ sozciigiinden hareketle, eski Tiirkler 
gadrrlarda ya^adiklarmdan, bu tiir sozciiklerin ancak kopya olabilecegi dii§iincesindedir. Aym §ekilde 
Tiirkgede eggiiti, gixanyi, git vd. ipek tiirlerini ifade eden sozciikler de, ipek (^in’den geldigi igin ancak 
(^ince kokenli olabilir. 



Orhon Yazitlarimn Bulunugundan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu, 2010, 321-332 




322 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araytirmalari Sempozyumu 



Aym sozciigii, ayni dilbilimsel ogeyi £inceye, Pers9eye, Hint dillerine veya ba§ka dillere 
baglayan farkli gorii§lerle de sik sik kar§ila§ilabilir. 3 Bu goru§lerin ileri derecede uzmanla§rm§ 
sahipleri, ^inden 9ikilmaz labirentler halindeki 9ali§malannda, kar§i konulamaz bilgi 
bombardimam altmda, okuyuculanna kendi ger9ekliklerini sunarlar. 

Nesnel ger9ekligin ara§tirmasmda ama9, bulgulann kaynagim herhangi bir dile, kokene 
baglamak degil, ger9egin ne oldugunu ortaya koymaktir. Ger9ekte, uygarliklann, kultiirlerin ve 
dillerin harmanlandigi binlerce yilm ardmdan, bu olgulann ilk ve asil sahibine ula§maktan ziyade, 
ilk yazili kaynagma ula§mak mumkiin olabilir. 



2. Belgelenen ilk Temaslar ve Orhon Yazitlan 4 

Eski Persge 



Orta Persge 

Sasaniler Donemi 
(MS 224-651) 



I Orhon Turkgesi 

Uygur Turkgesi 
Karahanli Turkgesi 

TABLO: Turk ve iran Dillerinin Tarihi Geligim Donemleri 



Ku§kusuz, ‘Turk’ admin (^in 
hanedan tarihlerinde ilk kaydedildigi 
tarih 5 MS 552’de A§ina soyundan 
Bumin, Mogolistan’da Juan Juan 
Kaganligi’na ba§kaldrrarak kendisini 
ilig Kagan, Sogdca bg fiwmyn g’g’n 
ilan etmi§ti (Golden 2006: 19; Gabain 
2006: 616). Bu tarihten once, Turk 
Kaganligi’nm siyasi simrlannm 
di§inda, Avrupa’nm dogusuna, 
bugiinkii Afganistan’a degin uzanan 
geni§ bir cografyadaki Turk 
topluluklanmn Iran dilleri ailesine 
mensup tarihi dillerle temasi vardi. 6 



Konu, Tiirk Kaganligimn egemen oldugu cografyalarla smirlandiginda, Iran dilleri ile TihJoje 
arasmdaki ili§kide 119 ana donemden soz edilebilir: (i) Eski Pers9e ve birinci fetret donemindeki 
ili§kiler (ii) Sasani donemindeki ili§kiler (iii) Arap-Islam futuhatim izleyen ikinci fetret 
donemindeki ili§kiler (iv) islamla§an Iran ve Fars9ala§an Pers9eyle ili§kiler. 

Bizans’m ve £in’in ili§kilerinin bulunmadigi, hatta birbirlerinden haberdar olmadiklan bu 
ilk donemde, on Tiirklerin ve iranlilarm birbirlerini tamdiklarma ili§kin elimizde heniiz somut bir 



3 Durum diger kiilturel ogelerde de farkli degildir. Omegin £inli gezgin Hsuan-Tsang, daha 7. yiizyilda 
Bati Kaganligi steplerinde ya^ayan Tiirkler arasmdaki bir ate§ kiiltiinden soz eder. Ara^tirmacilar bunu 
iranlilarm etkisiyle a?iklarken, Roerich, ileri suriildugunun aksine, bunu iranlilarla bir ilgisinin 
bulunmadigi g6rii§iindedirler (2003: 36). 

4 Modem Tacikistan’m Sogdiana bolgesinde Pencikent’te (Panjikant) bulunan muhtemelen 8. yuzyildan 
kalma bir duvar resminde, gen? bir prensin oliimii miinasebetiyle yapilan yas toreni tasvir ediliyor. 
Katafalkm yamnda kahverengi saflari a?ik tenleriyle erkek; biraz ilerde, on tarafta, siyah saflari, koyu 
tenleri ve belirgin bifimde kemerli burunlanyla farkli bir etnik grup yer aliyor. Bu iki grup, muhtemelen 
Tiirkleri ve Sogdlulari temsil ediyor, ancak hangisinin Turk, hangisinin Sogd oldugunu anlamak mumkiin 
degil (Gabain 2006: 613). 

5 Klasik Latin kaynaklarmda Tiirklere ilk tarihi referans, Azak denizinin kuzeyindeki ormanlarda 
yajadiklarina ili§kindir. MS 1. yiizyilm ortalarindan itibaren ?e§itli kaynaklarda Turcae, Tyrcae ‘Tiirkler’ 
adlari yer almaya ba§lami§tir. Diger bir referans da Hun konfederasyonu mensuplarmin Tiirkfeiye 
benzeyen) adlaridir (Beckwith 2009: 115). 

6 19. yiizyilm sonlarmdan itibaren yapilan ara^tirmalar Tiirkfenin iran dillerinin yam sira diger Hint- 
Avrapa dilleriyle de temasta bulunmu? olabilecegine i§aret etmektedir (Rona-Tas 1991: 18). 



Siler EKER 



323 



beige yoktur . 7 MO 518’de Persgenin ilk yazili belgeleri, yani Behistun Yazitlan kayalara 
kazilmi§ti. Kuramsal Ilk Tilrkge donemi, Hahameni§ egemenliginin ilk 119 yiizyili ile gaki§ir . 8 Ana 
Tiirkge donemi ise, gogu Zerdu§ inanciyla ilgili zengin bir yazili mirasm kaldigi Sasani 
egemenligi donemine denk gelir . 9 Turk Kaganligi’nm, iranlilann asil kiitlesi, asil siyasi ve 
kiiltiirel merkezi Zerdii§t Sasani Irani ile temaslamnn tarihi nispeten yenidir. Turk Kaganligi ile 
Sasaniler arasmda Heftalitlere kar§i ittifak (bk. Klimkeit 1990), 10 Bizanslilar ile Sasanilere kar§i 
ittifak 11 ve Sasanilerle muharebe 12 gibi nedenlerle ba§layan ili§kilerin tarihi, Turk Kaganligi’nm 
kurulu§undan yakla§ik otuz yil sonrasma rastlar. Turk adiyla ve kimligiyle ortaya 9 ikan Turk 
Kaganligi artik Avrasya ekonomisinin can daman Ipek Yolu’nun kontroliinc taliptir. 

Zerdii§ Iran, halklan, iranlilar ve iranli olmayanlar (Eran ve Aneran) olmak iizere ikiye 
ayirmi§ti. Aneran, Iran’m ve dogal olarak yabancilara, Zerdu§tliigun politik ve dinsel 
du§manlanna i§aret ediyordu (Wiesehofer 2006: 287). Zend-1 Vohumen Ye§t, gayest Na-§ayest 
vd. de ifade edildigi gibi ‘deri kemerli §eytanlar’ (!) yani Turkler, Romalilar ve Araplarla birlikte 
Aneran grubundaydi (bk. West 2004: 14, 18 vd.). Sasani imparatorlugu’nun Tiirklcrc kar§i temel 
politikasi Turklerin giineybatiya dogru ilerleyi§ini durdurmak ve bloke etmekti. Turk Kaganligi 
ile Sasaniler arasmdaki nispeten kisa sureli askeri, siyasi temaslarm dilbilimsel sonu 9 lannm da 
bulundugunu ongorebiliriz. Ancak asil temas, Dogu Iran dilleri ve halklan araciligiyla 
gergekle§mi§tir. Turkler ve Iranlilar arasmda bu donemde ba§layan rekabet-du§manlik ve kulturel 
ortak ya§am arasmda gidip gelen ili§kiler £in’den Anadolu’ya degin, yakla§ik on be§ yiizyil 
boyunca siirecektir. 



7 Misir’da Memfis’te Eski Pers donemine ait bir Saka suvarisinin grafik temsilinin ‘Mogol’ ozellikler 
ta§idigi ifade ediliyor. Noldeke, bir iskender tarihgisinin soz ettigi Saka kralmin erkek karde§i 
Carthasis ' in adi ile Tiirkge karda.fi ‘karde§i’ sozciigii arasmda baglanti kuruyor (bk. CHI-2 2007: 255). 

8 Ug dilli Behistun/Bisutun (Antik Bagastana, ‘tanrilarin yeri’) Yazitlan, Daryus I’in Aryan olarak 
niteledigi Eski Persge 3,600 sozciikten olu§an bir metindir (CHI-2 2007: 208-209). 

9 Firdevsi’nin §ehnamesi, Sasani doneminin destansi oykusiidur. Eserdeki iran-Turan rekabetine konu olan 
Afr’lann Turkler olduguna ili^kin agik bir bilgi yoktur. Iranli bilgin Yarshater’e gore Turan da trail gibi 
bir Iranli kavimdir (bk. Eker 2008-2009: 77). Ote yandan Avesta’da hyaona-, Pehlevi hyonan ( hywn'n ), 
Yeni Farsgada hayun olarak anilan ve iran’m dogusunda ya§adigi kaydedilen toplulugun ^ince adiyla 
Hiyung-nu, yani Hunlular olabilecegine ili§kin gorii^ler vardir (bk. Frye 1996: 171; (^unakova 2001: 
241). 

10 Sasani imparatoru Hiisrev I Nu§irvan (MS 531-579) ile Kagan SinjibulSilzibul (istemi Kagan) arasmda 
Heftalitlere kar§i yapilan ilk ittifakin ardmdan, mii§terek giiglerinin harekati (MS 557) ile Heftalitler 
yenilgiye ugratilarak topraklan iranlilar ve Turkler arasmda payla§ilmi§ti. Boylece ittifak ve sava§, 
Turklerin simrlarmi Maveraiinnehir’e, Amu Derya’ya (Oxus) ve Modem Afganistan’a degin 
geni§letmesi ve bunlardan daha onemlisi, sonraki donemlerde Turk siyasal, ekonomik, dini ve kulturel 
ya§amma gok onemli katkilan olacak Sogdlulan egemenlikleri altma almasiyla sonuglanmi§ti (bk. CHI 
3(1) 2006: 214-215). Birinci Turk Kaganligi’nm bati ve giiney simrlarmm nereye kadar uzandigi kesin 
olarak belli olmamakla birlikte, Amu Derya’mn Bati Tiirkleri ile Sasani imparatorlugu arasmda bir hat 
olu§turdugu du§iinulmektedir (bk. Klimkeit 1990: 54). 

11 MS 568 yilinda £in’in dogal muttefiki Sasani imparatorlugu’na (Orta Persge Eran-yehr ) kar§i ittifak 
olu§turmak amaciyla, Dogu Roma ile ‘Tiirkiitler’ arasmda kar§ilikli diplomatik heyetler gonderildigi 
Bizans kaynaklannda kayitlidir (bk. Menges 1968: 24, 25). Aslen bir Sogdlu olan Maniak, Bati Turk 
Kagam istemi’nin iskit harfleri ile yazilmi? bir mektubunu Bizans imparatoru Justinian IFye g6turmu§tii 
(Gabain 2006: 617). 

12 Sasani Krali Hurmiiz IV (Hormozd IV) (579-590) doneminde ba§layan ilk gati§malarda, Turkler, 
sonradan kisa bir sureligine hanedan di§inda yegane §ah olan efsanevi iranli General Behram (^ubin 
tarafmdan yenilgiye ugratilmi? ve geri suriilmu§tu. Menges de, Bizanslilarm ve Hazarlarm destegini 
alamayan Tiirkuf\er\n Sasani iram’yla 578 ve 588 yillarmdaki sava^larda ba§anli olamadiklanm ifade 
eder (1968: 21). 




324 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Orhon Yazitlari’nm dikildigi tarihte, Sasani imparatorlugu yikilmi§ (224-651), Iran i§gal 
edileli iip 9 eyrek yiizyil gcgmi^ti. Arap-islam ordulan Tiirk Kaganligi smirlanna dayanmi^ti . 13 tki 
yiizyil siirecek ikinci fetret doneminin derin bir sessizligi i 9 indeki Iran’ da, dil, Islami donem 
Fars 9 asma evriliyordu. Bu donemde, Iran dilli halklar yalmzca modem Iran’ la sinirli bir 
cografyada ya§amiyordu. Maveraiinnehir’deki (Sogdiana) Sogdlar, Harezmliler, Buharalilar, 
Dogu Tiirkistan’daki Toharlar Tiirklerin daha yakm kom§ulariydi. Ayrica, Misir, Mezopotamya 
ve Arabistan’dan Q’in’c degin geni§ bir cografyada iranli diasporalar bulunuyordu (bk. Etienne 
2005). Orhon Ttudopesi, ardmdan Uygur Tiirk 9 esi; Kuzeydogu Orta Iran dilleri ozellikle Sogdca, 
Harezmce, Buhara dili; Dogu Tiirkistan’da Hotanca ve Iran dili olmayan Hint-Avrupa dilleri 
Tohar A, Tohar B ve Baktirce ile dogrudan veya dolayli temas halindeydi, dogal olarak bu 
temaslar gerek Tiirk 9 ede gerekse diger dillerde izler birakiyordu (Erdal 2004: 10 ). 14 

Miladm ilk yedi yiizyilmda deyim yerindeyse, “Asya’nm super gv^leri” Tiirkler, 
Bizanslilar, iranlilar ve £inliler arasmdaki ili§kilere, W 9 beklenmedik bi 9 imde Arap 
Yanmadasi’ndan 9 ikan Miisliiman Araplar da dahil oldu. Arap-islam ordulannm bolgeye 
miidahalesiyle, tarihin aki§i degi§ti. Miladi ilk bin yilm sonunda, Musliiman Tiirklere, Miisliiman 
iran iizerinden giineybatmm yollan a 9 ildi. 

3. Orhon Yazitlan ve iranca Ogeler: Birka 9 Benzerlik 

iran; Anadolu, Misrr, Filistin, Mezopotamya, Kafkaslar, Orta Asya, Afganistan ve Hint 
yarimadasmi birbirine baglayan stratejik bir cografyadir. Eski Persler, kom§u Roma, 
Mezopotamya, Filistin ve Misir ile dogmdan siyasi, askeri, ticari ve kultiirel ili§kiler i 9 indeydi. 
Kom§u uygarliklarm her alandaki birikimleri iran’ a aktanliyordu. Omegin, iranlilann 
kullandiklan yazilar, Orta Dogu kaynakliydi. 

Yakla§ik 2500 yil oncesine dayanan bir yazili gelenegin temsilcileri olan Pers 
imparatorlugu ve arada be§ yiizyil olsa da, Pers imparatorlugu’nun ardili Sasani imparatorlugu 
ku§kusuz islam oncesi donemde 90 k onemli devlet gelenegine ve birikimine sahipti. Bu gelenek 
ve birikimden ba§ka halklann yararlanmadigi iddia edilemez. Nitekim, Sasani devlet yapisi ve 
sistemi, bir bakima kendisini fethedenleri fethetti, islam devletleri Sasani devlet modelinden geni§ 
ol 9 iide yararlandilar . 15 Kudretli Sasani imparatorlugu tarih sahnesinden 9 ekilirken, Orta irancanm 
Kuzey Bati degi§kelerini konu§an halklar, ozellikle Sogdlar, Tiirklerle yogun temas i 9 indeydi . 16 
Bu ‘dindar’, entelektiiel, diplomat ve tiiccar iranli halk Sogdiyana’dan, ipek Yolu boyunca ()’in’c 
hatta Hindistan’a degin uzanan kolonileri ile dinleri, kultiirleri ve dilleri adeta birbiriyle 
harmanliyordu (bk. Vaissiere 2005). £inlilerin yakmmalarma neden olan ‘Sogdak’ kokenli 
biirokratlar, dam§manlar ba§ta diplomasi olmak iizere, Kaganligm her kademesinde gorev 
yapiyordu. Sogdlar tedricen Tiirklcsjirkcn, ironik bi 9 imde Sogd dili ve kiiltiirii Tiirk se 9 kinlerinin 



13 Hazar Denizi kiyismda Sasani sinmnda yer alan Gurgan bolgesi 716-717’de Emevi Yezid bin Muhallab 
tarafmdan Sul adli bir Tiirk derebeyinden ele gegirilmi^ti (CHI-4 2007: 20). Bu tiir omeklere kar§in, 
yazitlarda yaklajan Arap-islam ordularina ilijkin, Araplan mi yoksa Tacikleri mi ifade ettigi agik 
olmayan Tezik etnonimi di§inda, dogrudan bir kayit veya Kaganliga yonelik tehdit algilamasi ile ilgili bir 
iz bulunmamaktadrr. 

14 Tarihi anlamda, iran dilleri terimi aym kokenden geli§melerine kar§in, Pehlevi, Harezmce, Sogdca, 
Hotanca vb. farkli olgiinleri bulunan ayri yazi dillerini ifade etmektedir. 

15 Omegin, Arapga vez.ir (gogulu viizera), Pehleviden yapilan bir kopyadrr. 

16 iran dilli bir halk olan Sogdlularm anayurdu, Amu Derya ve Sir Derya arasinda, gollerle gevrili verimli 
topraklar ile modem Ozbekistan ve Tacikistan smrrlari iginde kalan Zeref§an vadisiydi. Antik gag I an n 
bu gizemli halkiyla ilgili ilk kayitlar MO 6. yiizyila aittir. Hahameni? imparatorlugu egemenligini 
simgeleyen yazitlarda Sogddan soz edilir (Wiesehofer 2001: 7). On be§ yiizyil boyunca varliklarmi 
siirdiiren Sogdlular, Arap cografyacilarm da kaydettikleri gibi, 10. yiizyildan itibaren kiiltiirel ve 
dilbilimsel gokii? siirecinin ardmdan tarih sahnesinden gekilmi§lerdir (bk. Vaissiere 2005). 




Siler EKER 



325 



diinya gorii§unu bigimlendiriyordu. Omegin, Birinci Turk Kaganligi donemine ait ilk yazili beige 
sayilan ve tipik Goktiirk mezar kitabeleri ozelliklerini ta§iyan Bugut Yaziti’nm toplam 29 satirdan 
olu§an iig yiizii Sogdca idi, yani Turk Kaganhgi’nm bilinen ilk resmi belgeleri, bir Irani dille 
yazilmi§ti. Yazitlan kaleme alan, Turk toplumunun yapisim, devletin orgutlenmesini yakindan 
tamyan, 90k iyi Sogdca bilen bir Turk veya 90k iyi Tiirkge bilen bir Sogd idi (bk. Klimkeit 1990: 
57; Klya§tomiy, Liv§ic 1972: 69-102). 17 Kisjiscl veya kamusal, neden ne olursa olsun, bu tek 
omek dahi, Sogd dili ve kulturiinun etkisinin derecesini gostermesi bakimmdan onemlidir. 18 

3.1. Yazi: Dillerin yaziya ge9irilmesi, alfabe uyarlamalan ve degi§iklikleri genellikle din 
temellidir. Toplumlarm aydm ve di§ dunyaya a9ik kesimlerini olu§turan din adamlarimn intisap 
olunan din ve kultiir dairesini temsil ve ifade eden alfabelerin duzenlenmesinde onemli katkilan 
vardir. Ozellikle, Sogdlu rahipler ve onlarm Turk ogrencileri, Islam oncesi donemde Turk 
halklarmin farkli din ve kultiirlerle tam§malannda rol oynami§, bu gelenek, iki yuzyillik bir 
arayla, Islam dininin kabulii ve Arap alfabesinin Tiirkgeye uyarlanmasiyla surmu§tur. 19 

Runik yazimn Tiirk9eye uyarlanmasmda dini bir endi§enin rolu olup olmadigma ili§kin 
somut bir beige yoktur. Yazimn kokeni konusunda ise geni§ bir literatiir ve farkli tezler 
bulunmaktadir. Bu tezlerden biri, runik yazimn Iran dillerden almarak Tiirk9eye ba§anli bi9imde 
uyarlandigidir. Aaolto, b 2 gibi 9adira (eb), w k gibi ok’ a, s 2 gibi siingiiye, y 1 gibi yaya/hilale 
benzeyen ideogrammatic arka planli i§aretler bulunmakla birlikte, bu yazimn, biiyiik bir ihtimalle 
Arsacid’in (MO 250-MS 226) Iran yazismdan veya Sasani tipinden turetildigini ileri surer (1971: 
32). 20 Clauson’un dii§uncesi (1970), Aalto ile paralel, Rona-Tas’m dii§uncesi ise kokende bir 
ortaklik bulunmakla birlikte, runik yazimn 6zgiinle§tirildigi yoniindedir (1987). 

Tiirkler tarafmdan yiizyillarca guney Sibirya dahil, 90k geni§ bir cografyada kullamlan 
runik yazi, biituniiyle herhangi bir alfabe ile ili§kilendirilemeyecek derece ‘karma§ik’ bir dizgeye 
sahiptir. Erdal, Birinci Turk Kaganligi doneminde, Turkleri yerle§ik uygarlikla tarn §ti ran 
Sogdlardan alman Sogd-Uygur alfabesinin yerine, Ikinci Turk Kaganligi doneminde Tunokok ’ un 
da vurguladigi iizere, yabanci dillerin ve kiilturlerin etkisini ortadan kaldrrmayi ama9layan 
Tiirk9ii ya§am tarzinm yarattigi motivasyonla, Kokturk alfabesinin se9ildigi du§uncesindedir 
(2004: 41; Gabain 2006: 621). Bu tarihten yakla§ik iki yuz elli sene sonra, Sogdcadan uyarlanan 
Uygur yazisiyla Trudge ve Sogdca, Karabalgasun Yaziti’nda birlikte kullamlacaktir. 



17 (yin kaynaklarina gore, 6. yiizyilin sonunda Budistler, Kok Tenrfye, Yer Tanriqasina ve atalarm 
ruhlarina tapan Turkleri Budizme davet etmek iizere, Kagana Nirvana Sutra adli dini bir eser 
gondermijlerdi. Gabain, ozgiin dili Sanskrit olan bu eserin, muhtemelen, o donemlerde Tiirk segkinleri 
arasmda yaygrn bigimde kullamlan Sogdcaya gevrildigi goru§undedir. Bu giri§im ba§anli olmalidir ki 
sonraki donemlerde Budist terminoloji Tiirkgeye dogrudan ‘kutsal dil Sanskrit’ten degil, genellikle 
Soglu ogretmenler tarafmdan Orta Iranca, ozellikle Sogdca yoluyla aktanlacaktrr (2006: 617). 

18 Ilgi gekici bir nokta da ba?ta Sogdlar olmak iizere, Orta Asya’daki Iran dilli halklarin, islamiyet 
sonrasinda ana dillerini biiyiik olgiide yitirerek Turk dili ve kiilturiinun bir pargasi haline gelmeleridir. 
Bu olgu, Ka§garli’nm ifadesiyle, Turk hligim aimak , Tiirk huyuyla huylanmak formiilii ile dile 
getirilmiyi (bk. Atalay 1985 I: 471). 

19 Eski Tiirkge, Sogdlar araciligiyla alman Mani, Suryani, Uygur, Arap, Hint vb. genellikle Sami farkli 
alfabeler ile yazilmi§tir. Bu alfabelerin tercihinde en onemli etken din idi. Omegin, Mani ve Suryani 
alfabeleri Manihaistler ve Hristiyanlar tarafmdan kullamliyordu. Sogd alfabesinin bir siiriimu olan Uygur 
yazisi ise, Dogu Tiirkistan’daki biitiin dinler igin ortak alfabeydi. Bunlar arasmda en az kullamlan, ancak 
unliileri gostermede 90k onemli i^levi olan Hint alfabesiydi (Erdal 2004: 37, 38). 

20 Laut, bir yazim yanli§indan hareketle, Orhon Yazitlan’mn ilk taslagimn, Sogd-Uygur yazisiyla 
hazirlanmi? olabilecegini ileri surer. Buna gore, bir ugu§ alpagut drig yerine, yanli§likla bir ugu§ alpagu 
on drig yazilmi§tir. 1) bir ugu§ niteleyen gorevindedir, on ‘10’ sozciigune gerek yoktur, 2) sayi sifati 
addan sonra gelmez 3) alp-agu baglama uymaz. Runik yazida on ve f’nin ^eki Ileri birbirinden 90k 
farklidir, oysa Sogd-Uygur yazisinda birbirine benzer, bu benzerlik, taslaktan runik yaziya aktarirken 
yanli§liga sebep olmu§ olabilir (bk. Erdal 2004: 40). 




326 3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



3.2. Dil ve Uslup: Emperyal yazitlar, adlanna dikildikleri hukiimdarlarm, komutanlann 
ba§anlanm, mucadelelerini dile getirir. Bu nedenle, birbirlerine retorik ve igerik bakimmdan 
rastlantisal olarak da benzeyebilirler. Bu anlamda, Behistun Yazitlan ile Orhon Yazitlan arasmda 
anlatim ve iislup yakinligma ili§kin bir?ok omek bulunmaktadir. Omegin, olaylar her iki yazitta 
genellikle birinci ki§i agzmdan anlatihr. Daryus’un, Ahuramazda’nm liitfu ve inayetiyle krai 
olmasi, dost olanlan korumasi, dii§man olanlan yok etmesi vb. Orhon Yazitlan ’ndaki tanrisal 
yardim kut olgusuyla paraleldir. Dikkati 9eken onemli bir fark ise, Orhon Yazitlan’mn, nispeten 
sekiiler niteligidir. Aalto, yazitlardaki dil ve iislubun, Eski Pers ve Sasani gelenegiyle 
paralellikleri bulundugu goru§undedir: 

Xerxes Nax§-i Rustem (ba^langig): ‘A great god is Ahuramazda who created this earth, who 
created yonder heaven, who has created man, who created welfare form man, who made Darius 
king.’ (1971: 32, 33). kr§. Kol Tigin: ‘iize kok tenri asra yagiz yer kilmtukda ekin ara ki§i ogli 
kilmmi§ ki§i oglmta uze egiirn apam bumm kagan i§temi kagan olurrm§ [Ustte mavi gok yiizu 
altta da yagiz yer yaratildigmda, ikisinin arasmda insan ogullan yaratilmi§. Insanogullan uzerine 
(de) atalanm dedelerim Bumin Kagan (ve) i§temi Hakan (hiikumdar olarak) tahta oturmu§] ’ (KT 
Dl), (Tekin 2006: 24, 25). 

Sapor III: ‘In the third war when we attacked Carrhae and Edessa... Valerian Caesar came 
upon us with. . . him a force of seventy thousand. And on that side of Carrhae and Edessa with 
Valerian Caesar a great conflict took place. And Valerian Caesar himself with own hands (we) 
made captive. And the rest, praetorian prefect, senators and generals whoever of that force were 
officers, all we made captive and away to Persia we led. And Syria, Cilicia and Cappadocia (we) 
burned with fire, laid waste and captive’ (Aalto 1971: 31). kr§. Bilge Kagan: ‘tiirgi§ bodunug uda 
basdim tiirgi§ kagan siisi otga bor9a kelti bol9uda sunu§dumiz kaganin yabgusin §adin anta 
olurtum ilin anta altim. ’ [Turgi§ halkmi uykuda iken bastim (Kirgiz) Hakam ile Songa daglannda 
sava§tim. Hakanlanm oldurdiim, devletini orada zaptettim.]’ (BK D27-28), (Tekin 2006: 60, 61). 
Verilen omekler dikkate almdigmda, boyle bir paralelizmde soz edilebilir; ancak ge9en bin yillik 
sure dogrudan bir baglanti kurmayi engelliyor. 

Klya§tomiy ve Livsjig, Bugut Yaziti ile Ikinci Kaganlik donemine ait Kol Tegin ve Bilge 
Kagan yazitlannda, tarihi ve didaktik ogelerin ‘girift’ bigimde beyan edilmesi gibi, iislup 
bakimmdan bir9ok benzerlikler oldugunu ifade etmektedirler. Yazitlar arasmda olaylann U9iincu 
ki§i agzmdan nakledilmesi gibi farklar da goriiluyor (1992: 230). 

3.3. dd tenri// Zurvan ‘Zaman Tanri(si): Sogdca ve Hotanca/Sakaca edebi metinlerdeki 
teknik terimlerden hareketle, Sogdlann, Manihaizm veya Budizmden Zerdii§liige intisap ettigi 
ileri siirulmu§tur. Zerdii§tliigun Turklerce benimsendigi hususunda agik bir kamt olmamakla 
birlikte, Kol Tegin yazitmdaki ‘od tenri aysar ki§i ogli kop oliigli t6rumi§’ (Zaman Tannsi (oyle) 
buyurunca insanoglu hep olumlii yaratilmi§.), (KT K10), (Tekin 2003: 53) ifadesi, Pehlevi- 
Zerdii§t metinlerindeki ‘cinsiyet bakimmdan notral’ Zaman Tannsi (Kader Tannsi, I§ik ve 
Karanlik Tannsi) Zurvan’ l 9agn§tmr. Zerdu§t metinlerinde insamn fani oldugu, zamandan 
kimsenin kagamayacagi sik sik dile getirilir: ‘Of mortal men none can escape from it (=time)’ 
(Bundahip'i I, 43) (bk. Aalto 1971: 36; Gabain 2006: 621). Ahura Mazda’nm (Ohrmazd) dedigi 
gibi, (oliim melegi) Astivihad olumlulerin canim aimak i9in yaratilmi§tir, higkimse ondan 
kagamaz (kr§. ‘Ohrmazd said: Astivihad has been created for the destruction of mortals and no 
one escapes him’ Aogemadaeca 57). 21 Avesta ile Orhon Yazitlan ’ndaki fena ve fanilik vurgusu, 
rastlantisal veya dolayli bir etkile§imin uriinii olabilir. 

3.4. Tanrilar ve hiikiimdarlar: tenri teg tenride bolmi§//ke gihr ez yezdan: Yonetenlerin 
me§ruiyetlerini ilahi bir kaynaga baglamalari; ki§iliklerine, egemenliklerine, egemenliklerini 



http://www.avesta.org 




Siler EKER 



327 



simgeleyen unvanlarma tanrisallik atfetmeleri anla§ilabilir bir sosyal psikoloji uriinudur. Bu 
anlayi§m daha ileri bir bisimi kralm yeryuziindeki Tanri olu§udur. Sasani geleneginde ‘kisra’larm 
ke gihr ezyezdan kli§esindeki (yani kudret ve devlet itibanyla) ‘Tanri’yi/tannlan yansitan ki§ilik’ 
vurgulamasi ile Orhon Yazitlan’ndaki tenri teg tenride bolmi§ ‘kli§esi’ bu anlayi§m ifadesidir. 
Inan9la ilgili terimler, ritucllcr dogrudan ayni kaynaktan beslenebilecegi gibi, birbirinden 
bagimsiz olarak da ortaya 9ikabilir. Hristiyan-Suryani literaturiindeki ek genous the on yani 
‘Tannlann tohumundan’ (kr§. theon ek theou ) ibaresindeki genous, Orta Pers9e ‘tohum, hafid’, 
‘goriinen bi9im, goriinu§, yiiz’ ve ‘oz, doga, karakter’ anlamlarmdaki gihr (kr§. TT gehre ) 
sozciigii ile kar§ilanmi§tir. Bu durumda, Orta Pers9e ke gihr ezyezdan, Yunanca ek genous theon 
sifatlan, ifadesi, ‘Tann’mn dogasmdan’ olarak anla§ilabilir (bk. Wiesehofer 2006: 287). 
Hukiimdarlann Tann’ya benzemesi, Tann’dan gelmesi, yani tenri teg// gihr ez Yezdan aym ortak 
du§uncenin eseridir. 22 

Golden, Hint-Avrupali Toharlara ait unvanlann ve ideolojik formullerin tenri teg tenride 
bolmi§ omeginde oldugu gibi, en eski donemlerden itibaren Turk9eye kopyalandigim ileri surer 
(2006: 19). 

Bu ‘emperyal ideoloji ogeleri’ sonraki donemlerde, omegin Karabalgasun Yaziti’nda 
devam edecektir. Islam geleneginde de benzer bi9imde halife zdlullahi fi’l-arz’du, yani Tanri’nm 
yeryuziindeki golgesidir. 23 

3.5. Umay/ZHomd/Homay (kr§. Yun. Phoenix): 14 Yazitlarda iki yerde ge9en ‘dogurganlik 
tanri9asi’ kar§iligmdaki dini mitolojik umay terimi ile Firdevsi’nin §ehnamesinde Behram 
^ubin’in kizi Homdy ve Turk-iran-islam mitolojisinde 90k yukseklerden U9ma ozelligine sahip 
huma/hiima ku§u arasmda baglanti bulunup bulunmadigi tarti§malidir: 25 umay teg ogiim katun 
qutiha inim kiiltegin er at bulti ‘Umay misali annem Hatun’un kutu sayesinde, karde§im Kill 
Tigin erkeklik adim elde etti.’ (KT D31), (Tekin 2006: 32, 33); Tenri umay, iduk yer sub basa 
berti ering ‘Galiba Tann Umay, kutsal Yer ve Su (ruhlan bize) yardimci oluverdiler.’ T B3 
(Tekin 2003: 90). 26 

Clauson’a gore umay" in ozgiin anlami Ka§garli’ya atfen, ‘plezanta, son’dur. 27 Sozciik daha 
sonra kadmlan ve 90cuklan gozeten Turk tann9asmm adi olmu§tur. Sozciigiin U9uncii anlami 
‘yuvasim havada yapan bir mitolojik ku§’tur. Bu, yine Clauson’a gore, Pers9e humay’m 



22 Benzer bir an I ay 1^1 Bugut Yaziti’nm Sogdca boliimunde goriiyomz. ‘Tanri’ kar§iligindaki Sogdca fiyy 
sozciiguyle, Mukan Kagan’a ve Mukan Tigin’e atfedilen tanrisalligi ifade etmek iizere [iyy mwx'n x'y'n 
Pyy mwx'n tyky(n) ‘Tanri (gibi) Mukan Kagan, Tanri gibi Muhan Tigin’ ifadeleri kullamlrr (bk. Osawa 
2003), (Naskali tarafindan yapilan Tiirkye yeviride Bey Muhan Kagan ve Bey Mahan Tegin), 
(Klya§tomiy, Liv§i? 1992: 236). 

23 Arap?a zill ‘golge, siginak, koruma, patronaj’ vb. kar§iligindadrr (bk. Wehr 1980: 582). llahiyatyilar 
buradaki zill sozcugiinu, biraz zorlama da olsa, ‘himaye’ anlaminda yorumlamaktadirlar. 

24 Modem Farsyanin yazida gosterilmeyen kisa /o/ sesi, Tiirkyede yaygin olarak /u/, /ii/ye ve diger seslere 
kar§ilik gelir. 

25 Humay, “iran’m bir kraligesi , Darab H’nin veya iskender tarafindan tahttan indirilen Darius 
Codomannus’un biiyukannesi; isfendyar’m kiz karde§lerinden birinin adi, Behram Gur ile evlenen 
Konstantinopolis imparatomnun kizi, Humayun 1 un sevgilisi; humd ku§u (phoenix veya kartal)”. Bu 
sozciikte tureyen humayun ise “kutsal, hukiimdara ait, kraliyete ait, ugurlu” vb. anlamlarla Farsyada 
ya^amaktadrr (Steingass 1975: 1508). Iran havayollarimn amblemi, Homa figiirudur. 

26 Turk ve Mogol gelenegindeki tarihi Tann 9 a, kadm mh kiiltii, bugiine degin gelmi§tir. Omegin, 
Krrgizcada Umay ‘1. yuvasmi havada yapan efsanevi ku§ ve 2. yocuklar hamisi olan efsanevi bir kadin’ 
(Yudahin 1988: 783) anlamlanyla ya^amaktadir. Yakutlarda ogu imita yani ‘yocuk umayi’ ilahi bir ku§ 
gibi focuklarm U 9 ar ve oterek 9 ocugun neslinin bereketli olacagim haber verir (inan 1987: 399). 

27 Ancak kaynaklar islami duyarligi olan Ka§garli’nm Umay i 9 in ilahe a 9 iklamasim yapmasimn 
beklenemeyecegi goru^undedir. 




328 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



‘bozulmu§’ bisimidir (1972: 164, 165). Modem Fars?ada Homa: (Pehlevi humak) iyi, ugurlu, 
§ahine benzeyen, buyiik ciisseli, kemik yiyen, yere inmeden surekli U9an, golgesinin birinin 
ba§mm iistiine dii§mesi dummunda, o ki§inin mutluluga ve baht a9ikligma kavu§acagma inamlan 
cermet ku§udur (‘Amid 1371: 1925; Steingass 1975: 1508). 

Bu verilerden, kralige-ku§-baht agikligi motiflerinin Turk ve Iran geleneklerinde ortak 
oldugu anla§iliyor. Inan; Orhon Yazitlan’nda amlan Umay’m, Turklerin ulusal ilaheleri olup 
olmadigi hususunda kesin bir §ey soylenemeyecegini, bu ilahenin iranlilarla baglantisimn 
bulunabilecegini, Hintlilerde aym adda bir ilahe 28 oldugunu bildirerek “Diger medeni kelimeler 
ve istilahlar bir kavimden digerine intikal ettigi gibi, ilahlar ve ilaheler, dini ayin ve ananeler de, 
90k defa seyyardirlar. Fakat bizim i9in en muhim olan nokta, ‘Umay’ ilahesinin pek eski 
devirlerde Turklerin milli ilaheleri sirasma ge9erek ta son zamanlara kadar §amani Tiirklerde 
‘Umay kultu’niin muhafaza edilmesi cihetidir.” (1987: 396) gorii§unu ortaya koyar. 

3.6. hurt simgesi bori// vahrka/vahrko: Kaynaklar, Turklerin 6. yiizyildan sonra kurdu 
{bori) bir askeri sembol ve askeri bir amblem olarak kullandiklanm kaydeder. Aalto, Avesta’daki 
vdhrka/vdhrko ‘kurt’ sozcugiinun, amblem oldugu goru§iindedir (bk. 1971: 32). 29 

3.7. kutllx w ardnah/farr(ah): Kut “kut, talih, Tann’mn liitfu, devlet, iktidar, saadet”. 
Dankoff un Ingilizceye ‘royal glory’ olarak 9evirdigi ve 9eviride de ifadesini buldugu iizere kut, 30 
islami donemdeki devlet kavrami gibi, hukumdarlara ozgii (tannsal) bir nitelik ve erk olarak 
politik egemenligin mcsjruiyctini saglayan en onemli ogedir. Avesta x w aranah ‘hiikumdarlik erki, 
devlet’. Avesta terimleri x w aranah ‘karizma, kut’ ve xratu ‘akil, bilgelik’, tannsal gvujle 
donatilmayi ifade eder. Pehlevi ferr/xwarrah ‘talih, gorkem, ihti§am’ (Kenzie 1971: 96). Aalto 
kut sozciigiinu Schaeder’e atfen Iranca *kauta bi9imiyle ilisjkilcndirir (1971: 32). 31 Golden da, 
yazitlardaki kut kavramimn Bombaci’ye atfen, iranca ywdi'aua kavrami ile yakmdan ilgili 
oldugunu ileri surer (2006: 21). Akad, Elam, Grek vb. uygarliklarda benzer kavramlann 
bulundugunu biliyomz. 

Yazitlarda tenri yarlikadukin iigiin [o]zilm kuutum bar ilgiin kagan olurtum ‘Tann lutufkar 
oldugu i9in, benim de talihim oldugu i9in, hakan olarak tahta oturdum.’ (KT G9), (Tekin 2006: 
22, 23) ifadesinden anla§ildigi gibi, kagan olmamn onko§ulu kuf un varhgidrr. Eski Pers 
yazitlarmda da hiikumdarlar, surekli bi9imde kendilerinin Ahuramazda’nm inayetiyle (Eski 
Pers9e vayna Auramazdaha) egemen olduklanm vurgular. Egemenligi hiikumdara bah§eden 
Ahuramazda’drr. Halki, topraklan, iyi atlan, sarayi hiikumdara veren ve sahip olduklanm 
koruyan Ahuramazda’dir. Bati diinyasmda Roma imparatorlugundaki bi9imiyle sekuler nitelikli 
imperium kavramma, ba§ka bir ifadeyle ‘buyurma’ yetkisine, Hristiyanhk gibi tek Tannli 
dinlerde, kut ve x'aranah kavramlarmdakine benzer bkpimde tannsallik izafe edilmi§ olur. 

“ egim kagan kuuti (Amcam hakamn ruhu tasvip etmedi), (BK D35); umay teg ogiim 
katun kuutina (Umay misali annem Flatun’un kutu sayesinde karde§im erkeklik adim elde etti), 



28 Hint mitolojisinde Uma, §iva’nm kansidir ( Parvarti ). Uma’nm derisi altindandrr, i§igi ve giizelligi temsil 
eder. Anneye tapmma Devi Maa, Devi Uma veya Maya olarak adlandmlir. Devi ‘buyiik anne, evrensel 
anne’dir (bk. Turner, Coulter 2001: 148). 

29 Eski Persge varkana, Elam mirkaniya, MFar. gurg ‘kurt’ (bk. Tolman, Stevenson 1908: 123). kr§. 
Gorgan ( Gurgan ), Hazar’in giineybatismda bir yerle§im merkezi (Yunanca Ypicavia, Hyrcania). Aalto, 
hilal simgesinin de Sasanilere ait bir amblem oldugunu ileri surer (1971: 31). 

30 kr§. Ing. royal power, royal glory, royal fortune, sovereign glory, {good) fortune 

31 H. H. Schaeder, Eski iranca *kauta- ‘talih’, sozciigiinun, yine Eski iranca kav- ‘saglamak, yerine 
getirmek’ eyleminden tiiredigini ve Avestan kavi- ‘peygamber, kahin, yonetici’, kavaem xarono ‘devlet, 
kut’ ile ili§kili oldugunu ileri surmu§tur. Schaeder’e gore *kauta- Eski Tiirkge kuf un da etimonudur (bk. 
Schwartz 1975: 414). 




Siler EKER 



329 



(KT D31); dziim kuutim bar iigiin (benim de talihim oldugu isin hakan olarak tahta oturdum), 
(KT G9); tenri yarlikazu kutum bar iigiin, iiliigiim bar iigiin (Tann bagi§lasm, ilahi liitfum 
oldugu i?in, kismetim oldugu i?in, olecek halki diriltip doyurdum), (KT D29); tenri yarlikaduk 
iigiin kutum iiliigiim bar iigiin (Tann oyle buyurdugu i9in, bahtim ve talihim oldugu i?in olecek 
halki diriltip doyurdum), (BK D23); basmil idukkut (Basmil Iduk Kut’u akraba kavmim idi), 
(BK D25); egim kagan kuuti taplamadi (Amcam hakamn ruhu tasvip etmedi), (BK D35)”. 
Omeklerin, sonuncu di§mda, tamami, ‘er adim elde etme’, ‘hakan olarak tahta 9ikma\ ‘halkm 
ekonomik sorunlanna 9are ve poziim bulma’ veya ‘yanli§lara ve ihanetlere izin vermeme’ gibi 
yonetsel sorumluluklan yerine getirme iradesini saglayan tannsal bir niteliktir. Kut kavrami 
bir yoniiyle, tenri teg tefiride bolmig//ke gihr ez yezdan anlayi§mm ifadesidir. 

3.8. binabagillbairapatig: Avrasya cografyasmdaki ordulann te§kilatlanmasinda Antik 
Yunan, Pers, Hun ordularmda onlu sistem uygulanmi§tir. Orhun Yazitlan’nda onlu sisteme 
ili§kin dogrudan bir terim yer almamakla birlikte, bu basit ancak son derece etkili askeri 
yapilanma Turk ordulanyla yaygmla§mi§tir. Onlu sistemin Turk ordusundaki i§levi ile ilgili 
ayrmtili bilgileri Taryat/Terhin Yaziti’nda buluyoruz (bk. Eker 2007: 182, 183). Arpad, bina 
teriminin, Eski Trudge bin ‘1000’ sayisiyla ili§kili olmadigi gorusjiindcdir (bk. 1995). 

Pers ordusu da 1000 askerden olu§an birlikler esasma gore mukemmel bir simetri ile 
te§kilatlanmi§ti, bu birlikler i9in, ‘1000’ anlammdaki hazara sozcugiinden -bam eki ile yapilan 
hazarabam terimi kullamliyordu. Her alay, hazarapatig “bin askerin komutam’ tarafmdan emir ve 
komuta ediliyordu. Bin mevcutlu bu birlikler de on satabam’a bolunmu§tu. 32 Satabam’ lar da 
satapatig' ler ‘100 askerin komutam’ tarafmdan emir komuta ediliyordu. Bu birlikler de 10 
askerden olu§an dathaba ‘manga’lanna aynliyordu. 10,000 askerden olu§an birlige baivarabam 
(Yun. myriad), bu birligin komutanma da bairapatig adi veriliyordu. Aslmda bu orgutlenme Eski 
Perslere ozgii degildi, Yunanli bilgin Xenophon, Cyropaedia adli eserinde bu terimlerin Yunanca 
kanpliklarini da vermi§ti (Sekunda, Chew 2008: 39). 33 

4. Kopyalar 

Orhon Yazitlan’nda genellikle askeri-idari terimlerle unvanlardan olusjan sekuler nitelikli 
kopyalar ve Turkoloji diinyasmda bu terimlerle ilgili birbirinden 90k farkli gorii^lcri savunan 
geni§ bir litcratur vardir. U9 yazitin soz varligmda yer alan a§agidaki sozcuklerin ve 
bi9imbirimlerin, Iran dillerinden veya Iran dilleri araciligiyla kopyalandigi ileri siirulmu§tur: 
unvan adlari: baga, beg, gabi§, gor, igbara, katun, gad, gadapit, tarkan, yabgu; cografi adlar: 
apar, purum; etnik adlar: bergik er, bukarak ulug, saka, sir, sogd, tat, tezik, tiirk; genel kopyalar: 
bars, bigin, biti-, bori, gorak, gol, igar, kamag, kara ‘(renk) ’, tarn, ton(lug), temir, tenri, tiimen vd. 
Ekler. -Ak (krujultme), -An (9okluk), -t (9okluk), -s (9okluk); ol (ekfiil i§levinde, kr§. Sogdca ’ yw) 
vb. Listede yer alan sozcuk ve eklerden bir boliimu ger9ekten Iran dillerinden kopyalanmi§ 
olmasma kar§m, bir boliimuniin kaynagi ile ilgili £inceden, diger Altay dillerine uzanan geni§ bir 
kokenhilim yelpazesi vardir. Kimi ara§trrmacilar ise bunlann tamammi Tiirkpe kokenlere 
baglamaktadir. 

5. Sonu 9 

Orhon Yazitlan, Tiirk ve Iran dilleri arasmdaki kar§ilikli dilbilimsel ve kulturel 
yakmla§manm nispeten tatminkar ilk yazili kamtlanm ortaya koymasi bakimmdan onem ta§iyor. 
Runik yazili metinlerin tumii temas dilbilim bakimmdan bir arada degerlendirildiginde, 9ift yonlii 



32 sada ‘100’, dasa TO’. kKr§. Modem Farsga sed TOO’, deh TO’. 

33 Eski Pers?e. *hazahra-pati ‘1,000 ba§i’ (Yunanca. xdiaQypc,, xdid.Qxpc), *baivar-pati ‘10.000 ba§i’ 
(Yunanca /tvQiaQxoc, fivQmQxnc), *dada-pati TO ba§i’ (Yunanca SckuQxoc) vd. (Christides 2007: 778). 




330 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



etkinin ve dilbilimsel yakmla§malarm Turk^e tarafinda bir?ok ortak paydanm ortaya 9ikacagi 
ku§kusuzdur. Tiirk-iran dil ili§kileri bakimmdan Uygurca donemi ise neredeyse bakir bir 
ara§tirma, inceleme alamdir. £ali§malann ‘Tiirk9eden ba§ka olamaz!’ ile ‘Tinkle olamaz!’ 
yakla§imlarmm di§mda, biitiin dilbilimsel diizeylerde karma§ik ve 90k yonlii ili§kilerin ortaya 
konulmasma odaklanmasi gerekiyor. 

Tiirk ve Iran dilleri arasmdaki tarihi ve modem ili§kiler bilinenden 90k daha derin ve geni§ 
9aplidir. Doerfer’in Yeni Farsgadaki Tiirkge ve Mogolca Ogeler i-iv ( Tiirkische und mongolische 
Elemente im neupersischen i-iv ) adli ba§yapiti Iranlilar tarafmdan derin bir §a§kmlikla 
kar§ilandiysa, yine Doerfer’in ‘kendi kiiltiirlerine a§m’ dii§kun olarak niteledigi kimi Iranli 
aydmlar i9in TMa^enin Fars9aya bu denli niifuzu nasil bir siirpriz olduysa, Iran dillerinin 
Turk9eye nufuzu bakimmdan Tiirkologlar i9in de benzer siirprizler vardir. 



Kaynak9a 

Aalto, Penti (1971). Iranian Contacts of the Turks in Pre-Islamic Times. Studia Turcica (Ed. L. 
Ligeti). Budapest: Akaemiai Kiado. pp. 29-37. 

Apad, Berta (1995). Yalma und bina. Laut- und Wortgeschichte der Tiirksprachen. Beitrdge des 
Internationalen Symposiums Berlin, 7. bis 10. Juli 1992. Hrsg. v. Kellner-Heinkele, 
Barbara /Stachowski, Marek Stachowski/ Turcologica 26. Wiesbaden: Harrassowitz 
Verlag. 9-6. 

‘Amid, Hasan (1371). Ferheng-e ‘Amid I, II. Tehran: Moesse-ye Ente§arat-e Emlr-e KebTr. 

Atalay, Besim (1985, 1986). Divanil Liigat-it-Tiirk Tercilmesi I, II, III. Ankara: Tiirk Dil Kurumu 
Yayinlan. 

Beckwith, Christopher I. (2009). Empires of the Silk Road: a history of Central Eurasia from 
Bronze Age to the present. New Jersy: Princeton University Pres. 

Christides, A. F. (Ed.) (2007). A History of Ancient Greek: From the Beginnings to Late 
Antiquity. Cambridge: Cambridge University Press. 

Clauson, Gerhard (1975). The Foreign Elements in Early Turkish. Researches in Altaic 
Languages. Budapest: Akademiau Kiado. 

Clauson, Gerhard (1972). An Etymologycal Dictionary of P re -thirteenth Century Turkish. Oxford: 
Oxford University Press. 

Clauson, Gerard (1970). The Origin of the Turkish "Runic" Alphabet. Acta Orientalia Academiae 
Scientiarum Hungariae XXXII. Budapest: Akademiai Kiado. pp. 51-76. 

Bunakova, O. M. (2004). Pexleviyskiy slovar’ zoroastriyskix terminov, mifigeskix personajey i 
mifologigeskix simvolov. Moskva: Izdatel’skaya firma “Vosto9naya literature” RAN. 

Eker, Suer (2008-2009). Tiirk-iran Dil ili§kilerinde Divanii Liigati’t-Tiirk’iin Tamkligi. Akademik 
Aragtirmalar Dergisi Kaggarh Mahmud Ozel Sayisi 29. 70-85. 

Eker, Siier (2007). Tarihi Askeri Terminoloji. Ankara: Grafiker Yayinlan. 

Erdal, Marcel (2004). A Grammar of Old Turkic. Leiden Boston: Brill. 

Frye, R. N (2007). The Period From The Arab Invasion To The Saljuqs. The Cambridge History 
of Iran Volume 4. Cambridge: Cambridge University Press (CHI-4). 

Fyre, Richard Nelson (1996). The heritage of Central Asia from antiquity to the Turkish 
expansion. Markus Wiener Publishers. 

Gabain, A. von (2006). Irano-Turkish Relations in the Late Sasanian Period. The Cambridge 
History of Iran Volume 3(1) (Ed. Ehsan Yarshater). Cambridge: Cambridge University 
Press, pp. 613-624. (CHI-3). 




Siler EKER 



331 



Gershevitch, Ilya (2007). The Median and Achaemenian Periods. The Cambridge History of Iran 
Volume 2. Cambridge: Cambridge University Press (CHI-2). 

Golden, Peter (2006). “Turkic Peoples”. The Turkic Languages (Ed. L. Johanson, E. A. Csato). 
Routledge. pp. 16-29. 

Inan, Abdulkadir (1987). Umay Ilahesi Hakkmda. Makaleler ve Incelemeler. Ankara: Turk Tarih 
Kurumu Basimevi. 389-396. 

Kenzie, D. N. (1971). A Concise Pahlavi Dictionary. London: Oxford University Press. 

Klimkeit, H. J. (1990). “Buddhism in Turkish Central Asia”, Numen.V ol. 37, Fasc. 1. (Jun.). pp. 
53-69. 

Klya§tomiy, Sergey G., Vlademir A. Liviji? (1992). Bugut’taki Sogut9a Kitabeye Yeni Bir Baki§. 

Turk Dili Ara§tirma Yilligi Belleten 1987. Ankara: Turk Dil Kurumu Yaymlan. 201-241. 
Menges, Karl H. (1968). The Turkic Languages and Peoples An Introduction to Turkic Studies. 

Ural-Altaische Bibliotheque XV. Wiesbaden: Otto Harrassowitz. 

Mo’In, Mohammed (1331). Ferheng-e Farsi ( A Persian Dictionary ) I- VI. Tehran: Moessese-i 
Ente§arat-i Emlr-i Keblr. 

Osawa, Takashi (2003). Aspects of the relationship between the ancient Turks and Sogdians - 
Based on a stone statue with Sogdian inscription in Xinjiang- Eran ud Aneran 
Webfestschrift Marshak 2003. 

Roerich, George, Roerich Museum (2003). Journal of Urusvati Himalayan Research Institute (1- 
3). ms eBooks (P), Limited. 

Rona-Tas, Andras (1991). An Introduction to Turkology. Szeged. 

Rona-Tas, Andras (1987). On the Development and Origin of the East Turkic ‘Runic’ Script. Acta 
Orientalia Academiae Scientiarum Hungariae . pp. 7-14. 

Schwartz, Martin (1975). Cautes and Cautapates, the Mithraic torchbearers. Mithraic studies: 
proceedings of the first International congress of Mithraic studies 2 (Ed. Hohn R. 
Hinnell). University Press. Manchester: Manchester University Press. Pp. 406-423. 
Sekunda, Nick, Simon Chew (2008). The Persian Army 560-330 BC (Ed. M. Windrow). London: 
Osprey Publishing Ltd. 

Starostin, S. A., A. V. Dybo, O. A. Mudrak (2003). An Etymological Dictionary of Altaic 
Languages. Brill Academic Publishers. 

Steingass, Francis Joseph (1892, 1975). A Comprehensive Persian-English Dictionary. Beirut: 
Librairie du Liban. 

Tekin, Talat (2003). Orhon Yazitlari Kill Tigin, Bilge Kagan, Tunyukuk. Istanbul: Yildiz Dil ve 
Edebiyat 1. 

Tekin, Talat (2006). Orhon Yazitlari. Ankara: Turk Kurumu Yaymlan. 

Thamason, Sarah Grey (2001). Language contact an introduction. Edinburgh: Edinburgh 
University Press. 

Tolman, Herbert Cushing and James Henry Stevenson (1908). Ancient Persian Lexicon and 
Texts. Nashville, Tennessee: Vanderbilt University. 

Turner, Patricia, Charles Russell Coulter (2001). Dictionary of ancient deities. New York: Oxford 
University Press. 

Wehr (1980). A Dictionary of Modern Written Arabic. Librairie du Liban. Wiesbaden: Otto 
Harrassowitz. 

West, E. W. (£ev.), (2004). Zand-i Vohuman Yasht. Kessinge Publishing. 

Wiesehofer, Josef (2006). Ancient Persia. London: IBTauris & co ltd. 




332 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Yarshater, Ehsan (2006). The Selecuid, Parthian and Sasanian Periods. The Cambridge History of 
Iran Volume 3(1). Cambridge: Cambridge University Press. CHI-3 (1). 

Yudahin, K. K. (1988). Kirgiz Sozliigii 1-2 (£ev. A. Taymas). Ankara: Turk Dil Kurumu 
Yayinlan. 



Elektronik Kaynaklar 

http : //www . iranic a. com 

http://www.sino-platonic.org 

http://www.forgottenbooks.org/ 

http://www.avesta.org/fragment/aogsbe.htm 

http://www.transoxiana.org/Eran/Articles/osawa.html 

http://www.transoxiana.org/Eran/Articles/osawa.html 

http://www.utexas.edu/cola/centers/lrc/eieol/tokol-BF-X.html 




GENERAL £A£A VE GOK TURK-£lN MlNG-SHA SAVASI 



Erkin EKREM 



Gok Tiirk-^in Ming-sha Sava§i 

Orhun Yazitlarmda Gok Tiirkler ile T’ang Siilalesi arasmda bmjok sava§ ya§andigi 
yazilmaktadir. Bunlar arasmda, Mo-ch’uo Kagan idaresindeki Gok Turkler ile T’ang Siilalesi 
Generali (^aga’nin komuta ettigi Q’in ordusu arasmda cereyan eden, Tiirklerin zaferi ve £in 
ordusunun uzun sure Gok Tiirklere kar§i gii9 kullanma cesaretini gosterememesi ile somujlanan 
sava§ da vardi. 

Kill Tegin Yaziti D32’de yer alan bilgilere gore, Kill Tegin: bir otuz ydsirja caca sarjiinka 
siirjiisdimiz. 

Bugiinkii Tiirk9e terciimeleri: 

• Hiiseyin Orkun: fKiil Tegin J yirmi bir yaginda (^agaSengiine fkar§i J sefer 
ettik 1 . 

• Muharrem Ergin: / Kill Tegin J yirmi bir yapnda iken, Qaga generale kar§i 
savagtik 2 . 

• Talat Tekin: [Kill Tegin Jyirmi bir yapnda A 'ken J General Qaga ile savagtik 2 . 

• Bilge Kagan da Yaziti D26’da soz konusu sava§a yer vermi§tir: 

• ekki ottuzyasima tabgac tapa siilddim. caca sarjiin sakkiz tiiman (sii) birld siirjiisdim 

• Bugiinkii Tiirk9e terciimeleri: 

• Hiiseyin Orkun: yirmi iki yagimda Qinlilere kar§i sefer ettim. Qaga 
Sengiiniin seksen bin A kiflik J askeri ile harp ettim, ordusunu orada 
dldiirdiim 4 . 

• Muharrem Ergin: yirmi iki yapmda Qin’e dogru ordu sevk ettim. Qaga 
general, seksen bin asker ile savagtim. Askerini orda dldiirdiim 5 . 

• Talat Tekin: yirmi iki yapmda Qin ’e dogru sefer ettim. forada J General 

§a-ga rkumandasinda J seksen bin A kigilik bir J ordu ile savagtim, 

askerlerini orada dldiirdiim 6 . 

Orhun Yazitlarmdan anla§ildigi gibi Kiil Tegin 21, agabeyi Bilge Kagan 22 ya§mdayken, 
£inli (Tabga9) generalin komuta ettigi, 80 bin ki§ilik orduyu maglup etmi§tir. Louis Bazin’e gore 
bu sava§ yilan yilmda yani 705 ylmda (30 Ocak 705-18 Ocak 706) ger9ekle§mi§tir 7 . Ancak bu 
durum ile ilgili 96ziim bekleyen bazi problemler mevcuttur: 

• General (^a9a/Sha-zha’mn kimligi 



1 Hiiseyin N. Orkun, 1987, s.44. 

2 Muharrem Ergin, 2001, s. 20. 

3 Talat Tekin, 1988, s. 17. 

4 Orkun, 1987, s. 60. 

5 Muharrem Ergin, 2001, s. 45. 

6 Talat Tekin, 1988, s. 47. 

7 Louis Bazin, Les systemes chronologiques dans le monde turc ancien, Budapest and Paris: Akademiai 
Kiado and CRNS, 1991, s. 181. 

Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yd Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyd konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 333-339 




334 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



• Sava§in tarihi 

• Kiil Tegin’in ya§i meselesi 

• Sava§ta Tiirk tarafimn ba§ aktorii 

• Ming-sha sava§mm yeri meselesi 

• Sava§ta olen £inli asker sayisi 

General (^a^a/Sha-cha’nin Kimligi 

Orhun Yazitlarma gore General Qaga Tabga? yani Qinlidir ve £in kaynaklarmda gcgcn 
Sha-cha Chung-yi HJj )|J. jg olduguna §iiphe yoktur 8 . V. Thomsen de Sha-cha’yi bir Q’inli 

general olarak tammlamaktadir 9 . Ancak General Sha-cha, admdan anla§ildigi gibi £inli degildir. 
((an kaynaklannda ise generalin hangi etnik kokene mensup olduguna dair birbirinden farkli 
bilgiler bulunmaktadir. T’ang Sulalesi, §air ve vezir gorevinde bulunan Li Ch’iao’nm 
(644-713) imparatorun admda Sha-ch’i Chung-yi’nin Sag Wu-wei Generalligine terfi 

ettigi bir fermanda £& Ws 'M W # n t & j| # E® £ $'] Generel Sha-ch’i Zhong-yi’nin U9 

Koreli’nin (Samhan) eski soylulardan oldugunu yazmaktadir 10 . Ba§ka bir fermanda 

ise Liao-tung bolgesindeki kahramanlardan oldugu belirtilmektedir 11 . Tarihte Kore 

yarimadasi ve £in’e yakm bolgelerde Goguryeo (ifS'nJl!), Shilla ( ifr.il), Baekje/ Paekche (Hj?|) 
gibi u? egemen giu? ya§ami§ ve bundan dolayi U9 Koreli adi verilmi§tir. Liao-tung bolgesi Kore 
yarimadasi ve (^in’c yakm olan bolgenin genel adidir. Bu fermanlardan Sha-ch’i Chung-yi’nin 

Koreli oldugu anlai§ilmaktadir, ancak hangi guruba mensup oldugu bilinmemektedir. fun 
kaynaklarma gore, T’ang Sulalesi 660 yilinda U9 Koreli’nin Baekje hakimiyetini yok etmi§ ve 
Sha-cha Hsiang-ru admdaki liderini de ele ge9irmi§ti 12 . Baekje liderinin soyadimn 

General Sha-cha Chung-yi ile benzerlikleri oldugundan generalin soyu Baekje gurubuna mensup 
olabilir. Bazi ara§tirmacilar General Sha-cha Chung-yi’nin Baekje soyundan geldigini kabul 
etmektedir 13 . 

T’ang Sulalesi donemindeki Lin Pao’nun 812 yilmda hazrrladigi Yuan-he Saltanat 
Donemindeki Soyadlar 7C fulfil adli kitapta, Sha-cha soyadimn kuzey go9ebelerden 

Sha-li boyunun lideri soyundan 4 biff It 8ft 1?} 1$ A A geldigi yazmaktadir 14 . Bu soyad i9in Lin 

Pao’nun verdigi omek ise Sha-cha A-po’nun bir Turk beyi oldugu, ancak tarihte bu 

Tiirk beyinin asil admin She-li A-po oldugudur. Guney Song Sulalesi donemindeki 

tarih9i Cheng Chiao, (1104-1162) 1161 yilmda tamamlanan T’ung-chih (Genel 

Tarih) adli kitabmda bu hatayi duzeltmi§tir 15 . Ts’en Chung-mian de bu hatayi gostermi§tir 16 . 



8 Louis Bazin, Les systemes chronologiques dans le monde turc ancien, 1991, s. 182. 

9 V. Thomsen, Orhun ve Yenisey Yazitlarinin Qozumii: Ilk Bildiri (Qev. Vedat Koken), Ankara: Turk Tarih 
Kurumu Basimevi, 1993, s. 181. 

10 #242, ItM: 1983,S.2451A. 

11 # 242, 1983, s. 245 IB. 

12 # 84 giJtft#, 4bJiC: tMJf, 1975,8.2792; ((»)#«» # 108 fUtflfll, 4b«: * 
1975, s. 4083. 

13 , S4b: 1985, ss. 426-427,453-454. 

14 #*, m & m , 4 b« : 1994, ss . 578-579. 

15 »tl, «it£» #29 4b^ : 1987 ^, K&475C. 




Erkin EKREM 



335 



Ancak Cheng Chiao, She-li fry'll ve Sha-cha gibi soyadlanm Kuzey Tai bolgesindeki ?ift 
soyadlilar olarak tammlami§tir 17 . Yani T’ang Siilalesi doneminde (jogu Turk olmak 

iizere (^in’c tabi olarak £inlile§mi§lerdir 18 . Ayrica Lin Pao’nun eserinde General Sha-cha 
Chung-yi adim Sha-t’uo Chung-yi olarak kaydetmi§ ve bundan dolayi 

General Sha-cha Chung-yi Sha-t’uo’nun Tiirklere mensup oldugunu belirtmi§tir. Ts’en 
Chung-mian bu hatayi beyan etmi§tir 19 . Yani General Sha-cha Chung-yi bazen hatali olarak Turk 
kokenli olarak tammlanmaktadir 20 . 

General Sha-cha Chung-yi, 707 yilmm 7. ayinrn 6. giiniinde (7 Agustos 707, Pazar) bir 
saray i<?i darbeye katildigi i9in oldurulmu§tur. 21 

Sava§in Tarihi 

General Sha-cha Chung-yi ’nin '& 1% ne zaman T’ang Siilalesi hizmetine girdigi 

bilinmemektedir, ancak T’ang Siilalesi’nin 694 yilinda Gok Tiirklere, 22 696-697 yilinda 
Kitaylara 23 ve 698 24 ile 706 25 yillannda yine Gok Tiirklere diizenledigi sava§lara i§tirak etmi§tir, 
ozellikle 706 yilmdaki sava^ta General Sha-cha Chung-yi bizzat ordu komutam olarak 
g6revlendirilmi§ti. Kiil Tegin 685 yilinda, agabeyi Bilge Kagan 684 yilinda dogumu§tur, 26 694 ve 
698 yillarinda Kiil Tegin 9, 13 ya§lannda ve Bilge Kagan ise 10, 15 ya§lanndaydi. Orhun 
Yazitlanna gore iki karde§ 705 yilinda £in ordusuna kar§i sava§mi§tir, dolayisiyla bu tarihten 
once General Sha-cha Chung-yi ile kar§ila§mami§lardir. 

Fakat soz konusu sava§in tarihini Orhun Yazitlan 705 yili olarak gosterirken, £in 
kaynaklan ise 706 yilimn 12. ayinrn 9. giiniinde (17 Ocak 707, Pazartesi) Ling-wu Ordusu 
W- ba§ komutam Sha-cha Chung-yi’nin sava§i kaybettigini yazmaktadir, 27 iki kaynak arasmda bir 
yildan fazla bir farklilik soz konusudur. Ancak Louis Bazin’ in de dikkat sektigi gibi £in 
kaynaklarmda bu sorunun 96ziimiinii bulunmaktadir: 

T’ang Siilalesi imparatoru “ Chun-tsung henilz tahta gegmi§ iken, [Mo-ch’uo 

Kagan] Ming-sha’ya saldirmigti. Boylece Ling-wu Ordusu bagkomutam 



16 #5, 1994, ss. 578-579. 

17 nm, #29 1987 ^, M A 444C. 

18 SBH, iMM} #29 1987 *£, 475C. 

19 #5, 1994,s.579. 

20 Bazi ara§trrmacdar General Sha-cha Chung-yi’yi Kitay Generali A ASA olarak tamtmaktadrr ancak 

hangi kaynaga dayandrrdigma dair higbir bilgi verilmemi§tir i If 9M7JW - (If % : A 

, -n#: 2000,8.72). 

21 # 86, 1975, s. 2838; ((frit*)) # 81, 1975, s. 3595; # 208, 1956, s. 6611. 

22 # 183 1975, s. 4742; # 205, jtM: 1956, s. 6493. 

23 # 6, 1975, s. 126; # 199B 1975, s. 5351; # 206, 1956, 

s. 6517. 

24 ((frit*)} # 4, 1975, s. 99; # 206, 1956, ss. 6532, 6535. 

25 (flf» # 7, 1975, s. 143; ((frit*)) # 4, 1975, s. 109; « # 208, 1956, s. 6607, 6608. 

26 Louis Bazin, Les systemes chronologiques dans le monde turc ancien, 1991, s. 179. 

27 «SJS*» # 7, 1975, s. 143; «fr/f «» # 4, 1975, s. 109; « # 208, 1956, s. 6607, 6608. 




336 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



Sha-cha Chung-yi [Mo-ch ’uo Kagan] ile savaymiyti, ancak bayansiz 
olmu$tu” 2S . 

Imparator Chung-tsung 705 yilmin 1. ayimn 25. giiniinde (23 §ubat 705, Pazartesi) tahta 
ge9mi§ti, Ming-sha sava§i da bu tarihten sonra gcr^cklc^mi^ olmalidir. (^in kaynaklarma gore, 
705 yilmin 6. ayimn 4. guniinde (29 Haziran 705, Pazartesi) Gok Tiirklerin saldmsina kar§i 
hazirliklar yapilmasi i9in Ling-wu Ordusu’nun ba§komutanhgma Pei Ssu-liang (-yueh) 

(g&) atanmi^tir 29 . Yukandaki kaynaklarda 706 yilmm 12. ayimn 9. giiniinde sava§i kaybeden 
General Sha-cha Chung-yi, Ling-wu Ordusunun ba§komutam olarak ge9mektedir, yani General 
Sha-cha Chung-yi, 29 Haziran 705 tarihinden sonra, 17 Ocak 707 tarihinden once Ling-wu 
Ordusunun ba§komutanligma atanmi§ olmali ve bu baglamda yukanda belirtilen imparator 
“ Chun-tsung heniiz tahta gegmiy iken, [Mo-ch’uo Kagan] Ming-sha ’ya saldirmiyti” ibaresi 
dikkatte almdigmda, Gok Tiirklerin Ming-sha’ya saldmsi da bu tarihlerin arasmda ger9ekle§tirmi§ 
olmalidir. (^in kaynaklan da soz konusu sava§m uzun siirdiigiinii i§aret etmektedir: 

imparotor “ Chung-tsung tahta gegmiyti, [Gok Turk kagam] Mo-ch’uo 
Ling-chou vilayetinin M /// Ming-sha Nahiyesine k§ tP M saldirmiyti. 

Ling-wu Ordusu’nun baykomutam Sha-cha Chung-yi uzun siireli karydik 
vermiyti, [ancak] T’ang Siil&lesi ordusu maglubiyete ugramiytir ve 6 binden 
fazla asker olmuytii” 30 . 

Bu ibare dikkate almdigmda Ming-sha Sava§i’nm aslmda 29 Haziran 705 tarihinden sonra, 
17 Ocak 707 tarihinden once ger9ekle§tigi anlasplmaktadir. Bu baglamda, Turk kaynaklannda 
bahsedilen 705 yili sava§m ba§ladigi tarihi, (^in kaynaklannda yazilmi§ olan 706 yilmm 12. 
ayimn 9. giinii ise sava§m bittigi tarih olarak ortaya 9ikmaktadir. Ming-sha Sava§i uzun soluklu 
ku§atma operasyonu olabilir. 31 Kill Tegin Yaziti D32-33’de, Kiil Tegin’in 9e§itli atlarla birka9 
kez sava§a girmesi olayi da Ming-sha Sava§mm uzun siirdiigiiniin ispati olabilir. 32 Yani Kill 
Tegin Yaziti D32’de yazdigi gibi Kill Tegin 21 ya§mda iken (705 yili) T’ang Siilalesi ordusuna 
sefer yapmi§, Bilge Kagan Yaziti D26’da yazildigi gibi Bilge Kagan 22 ya§mda iken (705) 80 bin 
T’ang Siilalesi askerini yok etmi§tir. Ancak bu durumda Bilge Kagan’m son saldmsi 706 yilmda 
olmalidir. 

Kiil Tegin’in Ya§i Meselesi 

Ts’en Chung-mian 1937 yilmda Kiil Tegin Yaziti iizerindeki ara§tirmasmda, Kiil Tegin’in 
21 ya§mda iken yani 705 yilmda Ming-sha Savanna katilmi§ti, ancak £in kaynaklan, sava§m 
tarihini 706 yilmm 12. ayimn 9. giinii (17 Ocak 707) olarak tespit ederek bir yillik farki ortaya 
koymu§tu 33 . Ts’en Chung-mian, bu farkliligin, Gok Tiirklerin ya§ hesaplamasimn (^inlilcrden 

28 «fri#«» m 215A 1975, s. 6047. 

29 « Sr If Hr » # 4, 1975, s. 107; «K$&iI18» # 208, 1956, s. 6594; ^ 992, 11648A. 

30 194 A £]R4l±SK®te, 1975, s. 5170. 

31 Louis Bazin, Les systemes chronologiques dans le monde turc ancien, 1991, s. 182. 

32 V. Thomsen, Orhon Yazitlari Ara§tirmalari (Qev. Vedat Koken), Ankara: Turk Dil Kurumu Yayinlari, 
2002, s. 151. 

33 1987, s . 555. 




Erkin EKREM 



337 



farkli olmasi, dogu§tan sonraki bir yili bir ya§ olarak saymalanndan kaynaklandigim ortaya 
atmi§tir. Yani Kiil Tegin’in 21 ya§i aslmda 22 ya§, yani 706 yili olabilecegini ortaya 
koymaktadir. 34 Han Ju-lin de 1936 yilmda Bilge Kagan Yaziti iizerindeki ara§tirmasmda soz 
konusu farkliligin Ming-sha Sava§mm 705 yilmda ba§lami§ ve 706 yilmda sona ermi§ 
olabilecegini ortaya koyarak soruna 96ziim getirmeye 9ali§mi§tir 35 . 

V. Thomsen bir 9ali§masinda Kill Tegin’in 31 ya§mda ve sava§in 715 yilmda 
ger9ekle§tigini belirtirken, 36 diger bir 9ali§masmda ise Stan. Julien’e atifta bulunarak Kill 
Tigin’in 21 ya§indayken, yani 706 yilmda (^inli General Sha-cha Chung-yi’ye kar§i sava§ 
yaptigim ifade etmektedir 37 . Ancak General Sha-cha Chung-yi 715 yilmdan 8 yil once 
61diiriilmii§tii 38 ve soz konusu sava§ta bulunmasi miimkiin degildir. Ayrica Louis Bazin, Kill 
Tegin’in 21 ya§mm 705 (30 Ocak 705-18 Ocak 706) tarihine denk geldigini tespit etmi§tir 39 . 

Sava§ta Tiirk Tarafimn Ba§ Aktorii 

Lin Kaynaklannda soz konusu sava§ta Tiirk tarafimn ba§ aktoriinii Mo-chuo Kagan I^Ujg nJ 
fF (6917-716) olarak kaydetmektedir, 40 bazen sadece Gok Tiirkler General Sha-cha’ yi maglup 
ettigini yazmaktadir 41 . Kill Tegin ya da agabeyi, soz konusu sava§m ba§ aktorii olarak hi9 
ge9memektedir. Fakat Orhun Yazitlarmda Kiil Tegin “General £a9a ile sava§tik” derken, Bilge 
Kagan ise General (^a’nin “ordusunu orada oldiirdiim” diye ifade etmektedir. Yani ba§ aktor 
Bilge Kagan olarak goziikmektedir. Ancak Orhun Yazitmda Kiil Tegin’in birka9 kez kahramanca 
sava§a girdigini yazmakta ve Kiil Tegin’in onemli rol iistlendigi anla§ilmaktadir. Fakat Orhun 
Yazitlarmda Mo-chuo Kagan’m adi ge9memektedir. 

Bu kari§ikliligi §u §ekilde a9iklamak miimkiindiir: Mo-chuo Kagan, T’ang Siilalesi’ne 
yonelik umumi sava§m ba§komutamdir, Bilge Kagan ve karde§i Kiil Tegin ise Ming-sha 
muharebesinin ba§ aktorii olabilir. 

Ming-sha Sava$inm Yeri Meselesi 

705-706 yillan arasmda Gok Tiirkler ile T’ang Siilalesi arasmda ya§anan sava§m yeri olan 
Ming-sha hakkmda ara§trrmacilar farkli gorii^lcrc sahiptir 42 . (^in kaynaklannda Ming-shan adi 
bazen Ming-sha nahiyesi RJttFH, 43 bazen de sadece Ming-sha olarak ge9mektedir 44 . T’ang 



34 t#, itM-. 195s, s . 899. 

35 Itm <§K£4WF 5$ 4k]#: 4>$*R 1987, s. 536. 

36 V. Thomsen, Orhun ve Yenisey Yazitlarinin Qozumu: Ilk Bildiri (Lev. Vedat Koken), Ankara: Tiirk Tarih 
Kuramu Basimevi, 1993, s. 112, 181; V. Thomsen, Orhon Yazitlari Ara§tirmalari 2002, s. 226, not 39. 

37 V. Thomsen, Orhun Yazitlari Ara§tirmalari, 2002, s. 340. 

38 ((*!#*)) # 86, 1975, s. 2838; ((frit*)) # 81, 1975, s. 3595; # 208, 1956, s. 6611. 

39 Louis Bazin, Les systemes chronologiques dans le monde turc ancien, 1991, s. 181. 

40 ((*!#*)) #7, 1975, s. 143; ((If!#*)) # 194A, 1975, s. 5170; ((Sr!#*)) 200, 1975, s. 5705; « 

Sr!#*> #215A, 1975, s. 6045; # 208, 1956, s. 6607, 6608. 

41 ((Sr!#*)) # 4, 1975, s.109; ((St!#*)) # 111 #£M#, 1975, s. 4152. 

42 JbjfC:^^*^, 1958, ss. 362-363. 

43 ((If!#*)) # 7, 1975, s. 143; ((§!#*)) # 194A 1975, s. 5170. 

44 ((Sf!#*)) # 4, 1975, s. 109; ((Sr!#*)) # 215A 1975, s. 6047. 




338 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



Siilalesi doneminde Ming-sha adli iki yer vardir ve bin Ming-sha dagidir 45 ve Kan-su eyaletinin 
Tun-huang nahiyesinin yakimndadir; digeri de Ming-sha nahiyesidir 46 ve bugiinkii Ning-hsia 
Ozerk Bolgesi Chong-ning nahiyesinin ^ Ming-sha kasabasinda bulunmaktadir. 

Ed. Chavannes Ming-sha nahiyesini Ming-shan Dagi '& 1 1 1 olarak okumu§ ve Kua-chou 
bolgesinin giiney 10 li uzaklikta oldugunu belirtmi§tir 47 . Liu Mao-tsai de Chavannes gibi okumu§ 
olmali ki, Ming-sha’nm Kan-su eyaletinde oldugunu yazmaktadir 48 . Soz konusu ara§tirmacilar 
Kan-su eyaletinde bulunan Ming-sha dagim sava§ meydam olan Ming-sha nahiyesi ile 
kari§tirmi§tir. 

Sava§ta Olen C^inli Askerlerin Sayisi 

Bilge Kagan Yaziti D26’ya gore, seksen bin £inli asker yok edilmi§tir ( sdkkiz ttiman (sil) 
birla silrjilsdim). Ancak £in kaynaklannda farkli ve 90k gc^itli rakamlar verilmektedir: Eski T’ang 
Siilalesi Tarilunm bir yerinde 6 bin T’ang Siilalesi askeri 61diiriilmii§ 49 ve farkli bir yerde ise 30 
bin askerin oldiigii yazilmaktadir 50 . Yeni T’ang Siilalesi Tarihi’nAe on binlerce askerin 
oldiiriildiigii bahsedilmektedir 51 . 801 yilrnda T’ang Siilalesi’nin vezirlerinden Tu You’nun yazdigi 
T’ung-tian Ac olen ki§in 6 bin olarak verilmektedir. Tzu-chih T’ung-chien Ac de 6 bin olarak 
ge9mektedir 52 . Ts’en Chung-mian, Turk ve £in kaynaklannda bulunan rakamsal kan§ikligi Orhun 
Yazitlannm yazan Yollug Tekin tarafmdan yapilan bir yanli§ olarak yorumlamaktadir 53 . Han 
Ju-lin ise Bilge Kagan Yazitmdaki rakamin abartih oldugunu ileri siirmektedir 54 . Hsiieh 
Tsung-cheng’e gore, olen askerin en az 30 bin olmasi gerektigini, aksi takdirde General Sha-cha 
biitiin unvanlanm kaybetmezdi 55 . Wu Yii-kui de oldiiriilen asker sayismm 6 bin olmasimn §iipheli 
oldugunu belirtmektedir 56 . 

General £ a 9 a lie ilgili Degerlendirme 

Gok Tiirklere kar§i General Qiga 706 yilimn 12. ayimn 9. giiniinde (17 Ocak 707, Pazartesi) 
maglubiyete ugradiktan sonra 12. aym 11. giiniinde (19 Ocak 707) Mo-chuo Kagan’m 
onderliginde Tiirk ordusunun £in’e diizenledigi saldm devam etmi§tir. General Qiga’nin biitiin 

45 # 40, 1975, s. 1644. 

46 # 38, 1975, s. 1416; % 37, 1975, s. 972; <$rlf #» # 37, 1975, s. 978; 

# 208, 1956, s. 6607; Wit, R 1983, s. 

96. 

47 Edouard Chavannes, Documents sur les Tou-kiue (Turcs) occidentaux, St. Petersburg, 1903, ss. 180-181, 
not 1. 

48 Liu Mau-tsai, Die chinesischen Nachrichten zur Geschichte der Ost-Tilrken (Tu-kile), Wiesbaden: Otto 
Harrassowitz, 1958, s. 606, not 906. 

49 m 194 A £jR4l±SK®#, 1975, s. 5170. 

50 #7, 1975, s. 143. 

51 «frl#»» # 215A 1975, s. 6047. 

52 # 208, 1956, s. 6607. 

53 tw , 1958, s . 899. 

54 wm, TTfF^^LIS>, 1987, s. 536. 

55 S^IE, 1992, s. 489. 

56 ijj5L+#m2oo9,s.8i2. 




Erkin EKREM 



339 



riitbesi almmi§tir 57 . 12. aym 16. guniinde (24 Ocak 707) Gok Turkler tekrar T’ang Siilalesi’nin 
smir bolgelerine saldirmi§tir 58 . 

707 yilmm 1. ayimn 11. giiniinde (17 §ubat 7070, Pcnjcmbc) imparator Chung-tsung Gok 
Turkleri maglup etme stratejisini sarayda devlet erkam arasmda tarti§maya apim^tir. imparatorun 
dam§manlanndan Lu Fu’nun it ft sundugu teklifite General (^apa’nm bazi hatalanm 
gostermektedir. Lu Fu’ye gore, devletin hayati meselesinde ve strateji uygulama konusunda 
sadece kahraman olan biri tercih edilmemelidir. Yabanci kokenli bir general (barbar general) H 
UK Sha-cha Chung-yi gibi sadece cesur bir general kabiliyetine sahiptir, uzak goru§luluge ve siyasi 
yetenege sahip olmayan siivari generaldi, aslmda biiyuk gorevlere layik degildi. Son Ming-sha 
muharebesinde ba§ general Sha-cha kapmi^tir ve iilkenin itibarma zarar vermi§tir. Bu nedenle 
devletin yasasim yerine getirmesi gerekmektedir. Aynca ba§komutan yenilgeye ugramasiyla 
ordunun safi dagilmi§ ve silahlar tukcnmi^tir. Ancak kahraman erler oliinceye kadar sava§rm§trr 
ve onlarm ba§ansimn kayit altma almmasi gerekmektedir ki cezalandirma ile odiillendirme apikpa 
belirlensin 59 . 

Dam§man Lu Fu’nun bu ifadelerinden General Sha-cha’nm son sava§ta herkesten once 
ka9mi§ kalan askerlerin direndigi anla§ilmaktadir. 694-705 yillan arasmda surekli terfi eden 
General Sha-cha Gok Tiirklere kar§i, yani Bilge Kagan’m komuta ettigi Turk ordusuna kar§i 
yenilmi§tir. 



57 <*«#» m 7, 1975, s. 143; ((Sit*)} % 194A ±1)®#, 1975, s. 5170; # 

208, 1956, ss. 6607-6608. 

58 ((frit*)} # 4, 1975, s. 109. 

59 # 7, 1975, s. 143; ((Sit*)) # 194A 1975, ss. 5170-5171; ((frit*)) 

# 200 JtiH#, 1975, s. 5705. # 208, 1956, ss. 6607-6608. 




340 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




ORHUN YAZITLARI: BESLEYici GUC 



inci ENGINUN 

Orhon Yazitlan beni daima 50k heyecanlandirmi§tir. Henuz lise yillannda okudugumuz 
birka? satin i9imde bir §eyleri kipirdatmi§ti. Universitede merhum hocamiz Prof.Dr. Re§id 
Rahmeti Arat ilk dersinde teksir ettirdigi Orhon Yazitlan metnini dagitmi§ ve bize ilk kelimeden 
ba§layarak Tiirk9enin zaman ve mekan i9indeki geli§me seruvenini mukayeseli olarak anlatmaya 
ba§lami§ti. £ok ilgin9, fakat iiniversiteye yeni ayak basan ogrencinin hemen kavrayabildigi bir 
ders olmamakla birlikte, samyorum koklerimizle bizi birle§tiren bir i§levi olmu§tu. Her kelimenin 
bir seruveni vardi. Onlann teker teker incelenmesi dilin kanunlan oldugunu ortaya koyuyordu. 
Re§id Rahmeti Arat 90k degerli bir ara§tmci olarak Turk dilinin ilk yazili metninden hareket 
ediyordu. 

Orhon Yazitlan’mn metni uzun yillar filologlann alamnda kaldi. Bunun sebebi henuz tam 
okunup, anlamlandinlamami§ kelimelerin mevcudiyetiydi. Biitiin filologlann bu ilk beige 
iizerinde 9ali§ip, yeni bir §eyler bulmaya 9ah§malanndan daha tabii hi9bir §ey olamaz. Fakat 
daima kafamda bir soru vardi: Bilge Kagan ( 683 - 734 ) bu yazitlan, asirlar sonra filologlara 
malzeme olsun diye mi dikti? 

Elbette hayir. Bu soruyu boyle cevaplandrrdiktan sonra, metnin 9ozulmesi i9in gerekli olan 
safhanm atlatildigim soyleyebiliriz. Bugun bu metin sadece bir dil malzemesi olarak gorulemez. 

Orhon Yazitlan’m bulan biz degildik. Metni 96zmek de bize nasip olmami§ti. Vilhelm 
Ludwig Peter Thomsen’m ( 1842 - 1927 ) bu metinleri 96zmesine ne kadar minnettar olsak azdir. 
Metin bazi eksikliklerle birlikte ortaya konduktan sonra bir sanatkar 9ikip da bu destani metni ne 
yazik ki rahat9a okunacak §ekilde okuyucuya sunamadi. 

Burada Turan Oflazoglu’nun kisa denemelerini unutmu§ degilim. Oflazoglu “Kendine 
Don” ba§likh 2000 yilmda Uluslararasi Tiirk Dili Kurultaymda sundugu bildirisinde Kizilderili, 
eski Yunan ve Bilge Kagan’m insam/milleti kendini bilmeye 9agiran seslerini anar. “Turkliik 
bilinciyle donanmi§ ilk devlet adamimiz Bilge Kagan’m sesini”, kendi iislubuyla bugiiniin 
okuyucusuna aktanr. 

“Ey Tiirk ulusu, titre, kendine don! 

Nigin yandiyorsun? 

Ozgilrken, egemenken, mutluyken, giigliiyken 
Nigin ihanet ettin kendine, iilkene, torene? 

Nigin dug mania bir oldun, kim yamltti seni? 

O tuzaklari sana kimler kazdi? 

O can alici silahlar nereden geldi, 

Kim soktu yurduna ? 

Ey Tiirk ulusu, kendinden, 

Oz benliginden uzaklagtigin igin, 

Diigmana doniik yagadigin igin 
Oldu biitiin bunlar; 

Ulkeni, toreni artik korumadigin igin, 

Diigmam dost belledigin igin. ” 

Ikinci parga Bilge Kagan ’in i§ bagina gegtigi giig gartlardan soz eder: 

“Ben, Tiirk ulusunun giiglii, 



Orhon Yazitlarimn Bulunugundan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalan Sempozyumu, 2010, 341-346 




342 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu 



Gorkemli bir doneminde tahta oturmadim; 
igerde, digarda ezilmig, gugsiiz kalmig, 

Bagsiz, yoksul, yikilmig 
Bir ulusa kagan oldum ben. 

Ulkemi, ulusumu Qn boyundurugundan kurtarmak 
Amacimdi benim, kutsal gorevimdi. 

Giiglii bir ordu diizenledim. Savaglann hepsinde 
Bizim oldu zafer. Diigmanlarimizi yendik, 

Ulusumuzun ocii alindi. Gdk Tann ’mn istegi 
Yerini buldu, benim dilegim gergek oldu. 

Gogmek iizere olan ulusumu dirilttim, ayaga kaldirdim. 

Yoksul ulusumu varlikli, mutlu kddim. 

Esenlik getirdim. Az ulusumu gogalttim, 

Bagka iilkelerin hiikumdarlanndan 
Daha gok galigtim ben. Bizi yok etmek igin 
Firsat kollayan diigmanlarimiza bag egdirip 
Kendi egemenligimize kattim. 

Diigmansiz kaldik. ” 

Oflazoglu son ciimleden hareket ederek, du§manm asil kendi i9inde oldugunu hatirlatir. 
Nitekim Goktiirk devleti yikilmi§, Qinlilere ozenerek yok olup gitmi§lerdir. Fakat “kagamn kutlu 
sesi bin iki yiiz yillik bir 9iglik halinde yankilamp” durmaktadir: “Kendine don! Kendine don!”. 
Oflazoglu bugun de benzer tehlikelerle kar§i karspya bulunulduguna “kureselle§me”yi 
vurgulayarak dikkati 9eker. Tehlikede olan TMo^e onun buyiik kaygisidir ve okuyucusunu Bilge 
Kagan’m “Asya’nm derinliklerinden kopup gelen o kutlu, uyaran sese kulak” vermeye 9agmr: 

Ey Tiirkulusu, titre, kendine don'X Oflazoglu, 2001, s. 244-246). 

Fakat bunlar metnin tamami degil. I§te bu yuzdendir ki 9etrefil metin geni§ kitlelere 
ula§amadi ve onlar tarafmdan tadilamadi. Bundan dolayi da o metinlere sanat9i duyarligiyla 
yakla§anlar az oldu. Burada Ahmet Hikmet Miiftuoglu’nun Gonill Hamm romanim hatirlamak 
gerek. Eserin tefrikadan kurtulup basilmasi bile ancak 1971’de merhum Fethi Tevetoglu 
sayesinde mii mk iin oldu. Bir diger eser de Oflazoglu’nun o 90k etkili “Amtkabir” adli eseridir ki 
kriz zamanlannm iinlii hiikumdarlan Bilge Kagan’dan ba§layarak Atatiirk’e onunla beraber 
olduklanm soylerler. 

Bu yazitlann besleyici gu9 olmasi i9in her alandaki ki§ilerin kullanabilecegi metin haline 
gelmesi, i9eriginin, bugun halk deyi§lerinde ya§ayan ifade kaliplan (deyimler) ile kar§ila§tirilmasi 
lazim. 



Metnin edebi niteliginin ve oneminin belirtilmesi gerekiyor. Boylece onu gramer 
ozelliklerinin otesinde goriip yorumlamak mumkun olur. Turk Edebiyati TarihV nde Alexi 
Bombaci bu metinde “destani guzellik” bulmu§tur. Merhum Mehmet Kaplan’m edebiyat ile hayat 
arasmda ili§ki kurdugu temel eserlerin ba§mda Orhun Yazitlan gelir. Tip Tahlilleri adli kitabmda 
bu eseri uzun uzun tahlil etmi§ ve onda Turk milletinin temel ozelliklerini bulmu§tur. 

Halbuki bu metinde neler yoktur. Zor tabiat §artlan ve ferdi kahramanhklan da 
unutmami§tir Bilge Kagan, kisaca onlan da hatirlar: “Yigen Silig beyin giyimli doru atina binip 
hiicum etti. O at orda oldii. Zirhindan kaftamndan yiizden fazla ok ile vurdular, yilziine bagina bir 
tane degdirmedi.” (Ergin, 1979, s. 11) “Mizrak batimi kari sokiip, Kogmen ormamm agarak 
yuriiyup” (Ergin, 1979, s. 22). Bu kisimlar, Atatiirk’iin Nutuk’ta ve Anafartalar zaferini anlattigi 




InciENGINUN 



343 



sahneleri andirmaktadir. Bilge Kagan (Ergin, 1979, s. 11) kendisi i9in sava§an karde§i ve 
komutanlardan Kiil Tigin’in (685-731) kahramanliklanm belirtir. 

Turk tarihinin birlc$tirici ve milletini yok olmaktan kurtaran bu ilk tarihi hiikiimdari “Ey 
Turk budunu ” diye hitap ediyordu. Milletine hafizasimn ne kadar zayif oldugunu hatnlatiyor ve 
i§te bunlan ta§lara kazittim, bir daha aym yanli§lara dii§me diye hem milletini uyanyor hem de 
siyasi bir vasiyet birakiyordu. 

Prof. Dr. Re§it Rahmeti Arat sadece filolog degildi. Bu metinlerin asirlar i9indeki anlami 
iizerinde de bizleri uyarmi§ti. Istanbul Universitesi, Edebiyat Fakultesi’nin giri§inde iki nutkun 
yan yana yer almasmi temenni ediyordu. Bilge Kagan yaziti ile Atatiirk’iin Gen9lige Hitabesi. Bu 
derslerinde dile getirdigi bir temenni idi. Ne yazik ki ger9ekle§medi. Fakat bu tur fikirler tohum 
gibi. Istanbul Universitesine olmasa da Sel9uk Universitesi Yerle§kesinin bah9esine kondu. 

Halbuki bu metin Turk milletinin ezeli hasletlerini ortaya koyan emsalsiz bir metindir. 

1. “Bu soziimii iyice i§it, adamakilh dinle” Kiiltigin yazitimn giiney cephesindeki metnin 
ba§langici amirin buyrugudur. “Turk kagam Otiiken ormanmda otursa ilde sikinti yoktur” 
ciimlesi bir anavatan ve ba§kent ihtiyacim gostermez mi? Oguz Kagan’m “Gune§ bayrak, gdk 
gadir” mdan bu satirlara kadar asirlar ge9mi§tir. Yine de Tiirklerin anavatan kavrammi 
anlayabilmeleri i9in pek 90k asirlann ge9mesini bekleyecektir. Vatan a§kmi goniillerde 
uyandirmakla kalmayan, onu yaygmla§tiran Namik Kemal i9in bile anavatan kavrami uzak ve 
smirlan belirsiz bir imparatorluk cografyasidir. Bunun i9in nice aci olaylann ya§anmasi sonunda 
ula§ilan Misak-i milliyi beklemek gerekmi§tir (1919). 

2. Bu metin Turk tarihinin bir donemini, yeniden tarih sahnesine 9iktigi donemini 
anlatmaktadir ve tarih9iler tarafmdan kullamlmi§trr. Bilge Kagan, giujlii bir hukiimdar olarak, 
devletini te§kil eden beylere hitap etmektedir. 

3. Bu metin Turk insanmm hafizasmm ne kadar zayif oldugunu gostermektedir. “Ey Turk 
sen tok iken aglik nedir bilmezsin ” ciimlesi 90k onemlidir. Kami doyunca a9 gunlerini unutuveren 
Tiirkun hem 90k olumlu hem de olumsuz yoniinii a9iklar bu ciimle. Olumsuzdur, 9iinku milli 
hafizasi yoktur. Olumludur, milli hafizayi kotii hatrralar ve onlardan kaynaklanan kinlerle 
doldurmami§trr. Burada hemen bir §eyi eklemek lazim. Milli hafiza mutlaka kinlerle mi dolu 
olmahdir? Bir denge kurulamaz mi? Tarihi bilmek, bugiine ve yarma yol gostermek demektir. 
Elbette tarihin tutsagi olmadan, tarihin i9inden ge9erek bugiinu ya§amak hedef olmahdir. Turkler 
tarihin ^inden ge9mektense, eskiyi unutup her §eye hep yeniden ba§lamak istemi§ler, geli§tirip 
devam ettirmek yerine reddedip, yeniden ba§lamak Tiirk tarihinin bence en onemli ozelligidir. 
Bunun Turklere biiyiik bir dinamizm verdigi inkar edilemez. Onlan tarihin genellikle kinlerle 
orulmu§ baglanndan da uzak tutar. Fakat bu zihniyet tecriibe birikimine de firsat tammaz. 

Bilge Kagan’dan asirlar sonra Ataturk de Tiirkun oliim kalim miicadelesini bizzat anlatmak 
ihtiyacim hissettikten sonra, unutulmamasi dilegiyle bunu Tiirk Gen9ligine emanet etmi§tir. 
Heniiz iizerinden 90 yil ge9mi§ olan 1919-1923 miicadelesini bugiin kimler, ne kadar 
hatirlamaktadir? 

Giinliik haberleri dinlerken bile tarihi bilenlerin zihninde bir9ok somlar olu§maz mi? 

1 . Tiirk i9in farkli irk ve dinlerle bir arada ya§amak tarih boyunca denenmi§ bir tecriibedir. 
Bundan dolayi da biitiin ki§kirtmalara ragmen alelade vatanda§ta kom§ulanna kar§i dii§manlik 
bulunmaz. Herkesin dini kendine aittir. Olenlerin ardmdan “Dinince dinlensin” sozii acaba ba§ka 
hangi dilde vardir? Keza “kendini benim yerime koy” deyimi i9in de aym soru somlabilir. 
Ba§kasmm yerine kendini koyabilme, bugiiniin nice yabanci terimiyle anlatilmak istenilen 
dummdur ve bu da bizde 90k eskilerden beri vardir. Soyut dii^iinccnin ve kavramla§tirmanm 
Tiirklerde eksik oldugu malum, fakat bunlarm ya§andigi ve tadildigi somut ifadelerde rahat9a 




344 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



goriilmektedir. Onun i?in de Hiedeger’in “Dil diigiincenin evidir” ciimlesini hatirlamak yeter. 
Benzer bir ifade Yunus Emre’de de ge9er: “Dil hikmetin yoludur. ” 

2. Sevr anla§masi, Osmanli Devleti’ni olu§turanlarm Avrupa, Rusya ve Amerika tarafindan 
ki§kirtilarak Osmanli Devleti’ni bolmeye kalki§malandir. Bu anla§mayi kabul etmeyen Tiirkler, 
yeni devletlerini kurmu§lardir. Bu devlette artik Turk milled hiikiim siirecektir. Turk milletinin 
i9inde ba§ka irk ve dinlerden insanlar elbette vardir. Fakat milled olu§turan biitiin unsurlar Tiirk 
milled adi altmda toplanmi§tir. Gokalp bu noktada Turkgiiliigun Esaslari’ nda 90k a9ik olarak 
durumu yorumlami§tir. 

3. tilkeyi Sevr anla§masma getiren unsurlar arasmda kiliselerin, misyonerlerin rolii 9oktur. 
Atina metropoliti Meletios Metaksakis (1871-1935). 8 Aralik 1921’de Fener Patrikhanesi patrigi 
olarak ilan edilir. Yunan i§gal kuwetlerini destekleyen Meletios, 10 Temmuz 1923’te 
Yunanistan’a ka9ar. Fener Ortodoks Kilisesi patrigi gibi, Ermeni patrigi Zaven Efendi 
(Egyazaryan, 1868-1927) de Milli Miicadele sirasmda Rumlarla i§birligi yapmi§tir. Anadolu’nun 
en iicra ko§elerine kadar gitmi§ olan misyonerler -ki Amerikalilar 9ogunluktadir- de karde§ 
karde§ ya§ayan insanlann arasim a9mi§lardrr. Giiniimiizde anladlan nice kom§uluk ve karde§lik 
hikayeleri, tipki kiliselerde 9ignndan 9ikanlan komitecilerin yapdklan katliamlar kadar ger9ektir. 

Aradan yillar ge9tikten sonra bugiin ortaya adlan, savunulan nice goru§, tarih bilmezlikten, 
tarihi unutmaktan kaynaklamr. Bilge Kagan 90k haklidir: “Ey Tiirk sen tok iken agligi bilmezsin. ” 

Bu 90k uzak bir iklimde kalmi§ olan yazitlar, Turk milletinin psikolojisiyle ilgili nice 
if§aatta bulunmaktadir. Sadece onlan okumak ve ilzerinde dii§iinmek, uygun sorulan sormak 
zahmetinde bulunmak gerekmektedir. 

Hiikiimdar Bilge Kagan’dir ama karde§i Kiiltigin’le birlikte idareyi yiiriitiir. Kendilerinden 
daha ya§li ve tecriibeli Tonyukuk (6.725) yanlanndadir. O du§manlan olan £inlileri iyi tamr, 
yillarca orada onlann esiri olarak kalmi§tir. Tonyukuk o istirapli yillannda geni§ bir tecriibe 
kazanmi§, ufku geni§lemi§tir. O £inlilerin nasil du§unduklerini bilir. Tonyukuk her taraftan gelen 
istihbarat haberlerini takip eder. Halk kendi havasmda iken o du§manm baskimm du^unur, onlara 
nasil kar§i koyacagim planlar. Karli dagdan atlanyla birlikte yuvarlanarak inen yigitler, baskma 
gelen du§mam basarlar. Okuyanlann bir destan anlatimi ve guzelligi buldugu bu sadrlar devlet 
adami sorumlulugunu da hatirlatir. 

Tonyukuk idarecinin sadece tek ba§ma olmadigim gosterir. Bilge Kagan kendinden 
oncesini inkar etmez. Bir yeniden dogu§ soz konusu oldugu i9in fazla geriye gitmezse de, 
babasiyla annesini anar. Goktanri, llteri§ Kagan (Kaganligi 681-693 arasi) ile Ilbilge Hatun’u gok 
katmdan Turk milled yok olmasm diye gondermi§tir. Son derece ger9ek9i bu diinyaya ait i§lere, 
bu cumle her dakika tekrarlanmayan metafizik bir boyut da katar. 

Bu metinde de du§unenlerin sayisi azdir. Halk gunliik ihtiya9larmi gordukten sonra otesini 
du§unmez ve sonata du§manlannm esiri olur, olur veya istirap 9eker. Bilge Kagan israrla bunu 
tekrarlar. Maziyi bilmek, insam bugune kar§i hazirlikli kilar. Ben bunu moda bir ifade olan 
“tarihle yuzle§mek” yerine, “tarihin linden ge9mek” diye nitelemeyi tercih ediyorum. (^unku 
“yiizle§mek” kelimesinde, hem bir su9luluk hem de ondan ka9mak anlami bulunur. Halbuki 
onemli olan tarihin her hangi bir amna takilip kalmadan, onu bilmek gerekir. 

Samyorum bugiin en buyiik ihtiya9lanmizdan birisi bu metnin giizel bir ifadeyle bugunku 
Tiirk9eye nakledilmesidir. Oyle ki degi§ik alanlarda 9ali§an Tiirk aydmlan, Turk tarihinin i9inden 
ge9mek ihtiyacim hissettiklerinde bu metin bir hareket noktasi te§kil edecektir. Tarihin tek bir 
noktasma takilip kalmadan ^inden ge9mesini bilenler, tarihi tecriibelerin bugunku meseleleri 
halletmekte oynadigi onemli rolii anlarlar. Tarihte her olay belirli tarihte, belirli bir yerde, belirli 
ki§i ve ki§ilerce tek bir defa vuku bulmu§tur. Bu unsurlardan biri noksansa, o tarih degil 
efsanedir. Halk efsaneyi sever. Tarih efsanede kismen ya§ar, ama efsane tarihimsi olsa da tarih 




InciENGINUN 



345 



degildir, sadece bizi tarihe gotiirur. Efsaneye dayanarak tarihi yeniden yazmaya kalki§mak 
hakikatin saptmlmasi demektir. 

Goktiirk yazitlarma bu gozle bakildigmda o giinden bugiine ula§an 

a . Evrensel gersekler, b. Atasozleri ve deyimler c. Davram§lar bulundugu goriilur. 

a. Evrensel ger9ekler: Dunya siyaseti disiplin, niifus ve zenginlik uzerine kuruludur. 
Kultigin yazitimn cephesinde “Amcam kagan oturarak Turk milletini tekrar tanzim etti, besledi. 
Fakiri zengin kildi, azi gok kildi.” denir. Bu sade ifade giiniimuzde her an goriilen dunya 
hakimiyetinin ozetidir. 

Bir milleti asil zayif dii§uren kendi i9indeki ihtiraslar, 9ati§malandrr. Bunlann di§ gU9ler 
tarafmdan tahriki de kolaydir. Bu tur isyanlar sadece bo§una oliimlere yol a9mi§tir: “Kanin su 
gibi kogtu, kemigin dag gibi yatti. Beylik erkek evladin kul oldu, hanimlik kiz evladin cariye 
oldu. ’’("Ergin, 1979 , s. 9 ). 

Bilge Kagan bu tecriibelerden sonra kendisinin tahta ge9tigini soyler. O, “varlikli, zengin” 
bir milletin ba§ma ge9memi§tir. “Kiigiik kardegim Kill Tigin de konugtuk. Babamizin, amcamizin 
kazanmig oldugu mdletin adi sani yok olmasin diye, Turk mdleti igin gece uyumadim, gundiiz 
oturmadim. Kiigiik kardegim Kill Tigin ile, iki gad ile, ole yite kazandm. Oyle kazamp biitiin 
milleti ateg, su kilmadim. ” Bilge Kagan dagilmi§ milletini toplami§, onu beslemi§, 
canlandirmi§tir. “Az milleti gok kildim. Degerli illiden, degerli kaganlidan daha iyi kildim, 
diigmansiz kildim. Hep bana itaat etti. l§i giicii veriyor. ” Bu satirlar Milli Miicadele’nin 
kazamlmasmdan sonra Ataturk’iin 9evre iilkelerle dostluk anla§malanna giri§mesini ve 
baglammdan kopanlarak soylenegelen “Yurta sulh cihanda sulh ” ilkesini hatirlatmaktadir. 

Hiikumdar veya idareci kendi mensup oldugu aile ve bolgeye de tarafsiz olmak zorundadir. 
Bu zor tecriibeden Bilge Kagan da ge9mi§tir: “Dokuz Oguz milleti kendi milletim idi. Gok yer 
bulandigi igin diigman oldu. Biryilda beg defa savagtik. ” 

Gu9lulerin bir yanda olmasi devleti gu9lendirir. Ayn ayri cephelere aynlirlarsa fitne 9ikar. 
Bilge Kagan, karde§i Kill Tigin’in nasil bir kahraman oldugunu sik sik anar. Onlar gu9lerini 
birle§tirmi§ler ve ortak dii§mana kar§i hareket etmi§lerdir. Kill Tigin kirk yedi ya§mda 61 mu§tiir. 
Bu yazilan da yegeni Yollug Tigin yazmi§tir. Isimlerin amlmasi, birbirine kar§i saygiyi ve bir i§ 
boliimunii de gostermektedir. Ki§ilerin birbirine du§uriilmesi konusu asil Bilge Kagan yazitmda 
i§lenmi§tir. Yazitlarda benzer olaylar anlatilsa da bazi noktalar da ekler vardir. 

Devlete ihanet affedilemez. Bu nokta sik sik belirtilir. Her isyan §iddetle bastmlmi§tir. 

Atatiirk’un Osmanliyi ele§tirisinin bir benzerini de Bilge Kagan yazitmda bulmak 
mumkiin: “Silahh nereden gelip dagitarak gonderdi. Mizrakli nereden gelerek siiriip gonderdi. 
Mukaddes Otiiken ormammn milleti, gittin. Doguya giden gittin! Batiya giden gittin. Gittigin 
yerde haynn gu olmali: Kanin nehir gibi kogtu. Kemigin dag gibi yatti. Beylik erkek evladmi kul 
kildin. Hanimlik kiz evladmi cariye kildin. O bilmemenden dolayi, kotiiliigiin yiiziinden amcam 
kagan ugup gitti. ” 

Bu metin belli ki bir kriz doneminden sonraya aittir. Sekizinci yiizyil baspnda yazilmi§, 
lO.yy Turk metinlerinden Kutadgu Bilig ve Divan u Lugati ’t-Tiirk de onun mirasmdan 
yararlanmi§trr. Yeni bir medeniyetin kapismda Yusuf Has Hacib de Ka§garli Mahmut da 
atalannin sesini yeni medeniyete duyurmak ihtiyacmi ve sorumlulugunu hissetmi§lerdir. Bu 
eserlerin nushalarmin azligmda, §iiphesiz, tarihi silmek isteyen kaba ve kmci giiciin, nehirleri 
giinlcrcc mor akitan imha siyasetinin etkisi de vardir. Bu eserlerin ne kadar ge9 bulunduklanm 
hatirlarsak, onlarm etkilerinin ancak sozlii kultiirde, dilde devam ettiklerinden o kadar emin 
olabiliriz. Sozlii metinler, nesilden nesile, toplumdan topluma aktanlirken elbette 90k 
degi§mi§lerdir. Yine de onaltmci yiizyilda ancak derlenebilen Dede Korkut’xm yaziya ge9mesi, 




346 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapinnalan Sempozyumu 



"Koroglu’nun on yedinci yiizyil derlemesi halk hafizasi olan halk hikayeciligi, farkli kiiltiir 
dairelerine girildigi zaman bile, gelenegin konu§ulan dildeki devam giiciinii gosterir. Ziya 
Gokalp’m “Altm Destan”mda “Arayim sorayim” diye her dortliigiin sonunda tekrarladigi halkm 
gcgmi^in §amm hatirlayi§i ve ona tekrar kavu§mak isteyi§inin kaynagi da bu yazittadir. “Turk 
halk kitlesi §dyle demi§: illi millet idim, Him §imdi hani, kime ili kazaniyorum der imi§. Kaganli 
millet idim, kagamm hani, ne kagana i§i giicii veriyorum der imi§. ” I§te halk bu durumda iken, 
Bilge Kagan ge9mi§i anlatir, Tann’mn kendilerini nasil korudugunu, babasi lltiri§ Kagan ile 
annesi Ilbilge Hatunu, adamlanyla birlikte gonderdigini ve halkim esaretten kurtardigmi anlatir. 

Bizim ipin hayati olan bu yazitlan biz bulmadik, bunlan biz pozmedik. Ve ne yazik ki, 
bunlan giiniimiiz Tiirk9esine saglam, guzel ve etkili bir metin olarak hala aktarmadik. inamlmaz 
bir uykuda gibiyiz. Metinle ilgili dil 9ah§malan yapanlar mevcut. Dilci meslekta§lanmiza elbette 
mi nn ettanz. Burada bir metin incelemesi olarak Mehmet Kaplan’m Tip Tahlilleri adli 9ali§masim 
da, eski Turk ya§ayi§, inan9 ve degerlerini ortaya koyan tahlillerini saygiyla amyor ve bu tur 
incelemelerin artmasmi diliyorum. §imdi sira onu guniimuz Tiirk9esinde de unutulmaz etkili bir 
metin halinde soyleyecek sanatpilarda. Dilerim bir giin i9lerinde bu heyecam duyarlar, “titrerler” 
kendilerini ve farkederler ve atalannm macerasmi bugiinku dille soylerler. Biiyiik temel eserler, 
yeraltmdaki sular gibi, varliklanm gostermeseler de besleyici gu9lerini milletlerinin en uzaktaki 
unsurlarmda devam ettirirler. Zaman degi§ir, mekan farklila§ir, insanlar binbir yabanci etkiyle 
ge9mi§lerini unutur veya inkar ederler ama Orhun Yazitlan gibi biiyiik eserler, besleyici 
gii9lerini, en umulmadik anda biiyiik ya§ama hamlelerine dondiirecek sirlanyla i9imizde 
ya§amaya devam ederler. 



Kaynak9a 

Ergin, M. (1979). Orhun Abideleri, Istanbul: 1000 Temel Eser. 

Miiftiioglu, A. H. (1971). Goniil Hamm, hzl. Fethi Tevetoglu, Istanbul: 1000 Temel Eser. (Ilk 
ne§ri: Tasvir-i Efkar, nu.2974-13 Nisan 1336/1920 v.d. 

Kaplan, M. (2004). “Goktiirk Yazitlan”, Turk Edebiyati Uzerinde Ara§tirmalari 3 Tip Tahlilleri, 
Istanbul: Dergah Yayinlan, s. 33-41. 

Oflazoglu, A. T. (1987). “Amtkabir” Atatiirk, Ankara: Atatiirk Kiiltiir Merkezi Yaymi. 
Oflazoglu, A.T. (2001). “Kendine Don” Mutlak Avcilari, TDK Yaymlan, s. 240-246. 

Orkun, H. N. (1987), Eski Turk Yazitlan, An k a ra: TDK Yaymlan. 

Tekin, T. (1988). Orhon Yazitlan, Ankara: TDK Yaymlan. 




TURKiYE’DE TURKiYAT ARA§TIRMALARI’NIN SON ELLi YILI: 
GENEL BiR DEGERLENDiRME 



Kemal ERA SLA N 



Saym Ba§kanlar, Degerli Arkada§lar; 

Tiirkoloji biiyiik bir deryadir. Buna vakif olmak be§ on tane omiir gerektirir. Ama 
imkanlanmiz nispetinde Tiirkoloji’ye hizmete devam edecegiz. Biz Tiirkoloji ara§trrmalanna ge? 
ba§ladik. Bildiginiz gibi, Tiirkoloji gali^malari Avrupa’da, Turfan kazilanndan, Turfan’da elde 
edilen metinlerden sonra, hele Strahlanberg’in verdigi bilgilerden sonra Avrupa’da biiyiik o^iide 
geli§ti. £ok degerli ilim adamlan turfan metinleri iizerinde, runik metinleri iizerinde galisjtilar. 
1893 ’te runik metinlerin 9oziilmesi buradaki biiyiik kiiltiire, biiyiik tarihi gcgmi^c ilgiyi arttirdi. 
19 . yy.m ikinci yansmda 90k geni§ bir §ekilde ba§layan Avrupa’daki Tiirkoloji 9ali§malan, bizde 
ancak 20. yy.m ilk 9eyreginde ele almdi, universal manada i§lendi. §imdi durumu kisaca 
belirteyim: 

Bizde Tiirkoloji ara§trrmalannda 90k degerli, Hakkm rahmetine kavu§mu§ isimler var: 
Rahmeti Bey, Caferoglu gibi. Dii§iiniin, 1950 ’lerde Tiirkoloji boliimiinde asistan sayisi 4 , Eski 
Edebiyatta Rahmetli Halide Dolu Hamm var. Yeni Edebiyatta, Allah uzun omiir versin Omer 
Faruk AKUN var. Yeni Tiirk Dilinde Rahmetli Faruk Kadri TIMURTA§, Eski Tiirk Dilinde 
Rahmetli Muharrem ERGIN var. §imdi dii§iiniin, bir milyon insamn ya§adigi bir §ehirde en az 1 
iiniversite olmasi lazim. Istanbul 10 milyona yakla§mi§, 3 tane iiniversite var. Ve bunlardan da 
Tiirkoloji sadece Istanbul Universitesinde var. Diger iiniversitelerde Tiirkoloji yok. Ankara’da Dil 
Tarihte var, daha soma Erzurum’ da var, bir de Konya’da var. Bunlardaki Tiirkoloji ile ugra§an 
hocalan toplasamz, elemanlan toplasamz 20 - 30 ’u ge9mez. 20-30 ki§i ile de Tiirkoloji geli§mez. 
(^iinkii boliim azligi, kadro azligi taslak azligim dogurunca ara§trrma yapamazsimz. Ve biz 
yillarca bir ogretim kurumu olarak 9ali§tik. 

Ara§tirma hep ikinci planda kaldi. Ama 1950 ’lerden soma 90k degerli gen9 
meslekta§lanmiz yeti§ti. Tiirkolojiyi bugiinku seviyesine getirmi§ olduk. iiniversite azligi, 
Tiirkoloji boliimlerinin azligi, uzman, yeti§mi§ elemanlann azligi ister istemez bizde 
Tiirkoloji’nin ancak Avrupa’dan bir hayli zaman soma geli§mesine neden oldu. Bugiin bir9ok 
iiniversitede Tiirkoloji boliimleri var. Burada gorev yapan 90k gen9 arkada§lar var. Bunlann 
9ali§malarmm i9inde hakikaten 90k degerli olanlar var. Zamanla bu kadrolar daha da geli§ecek, 
oturacak iiniversiteler ve Tiirkoloji yeni ufuklar kazanacak. Burada bir onemli nokta daha var. 
Bize Tiirk diinyasi kapali idi. Hocalanmiz Tiirk diinyasmi gormeden gittiler. Caferoglu Hoca 
kendi memleketine gidemedi. Rahmeti Bey Kazan’ a gidemedi. Biz bu isimleri, buradaki yer 
isimlerini hayal olarak dii§iiniiyorduk. Bi§kek, Almati uzak birer hayal gibi geliyordu. Ama 
1986 ’dan sonraki devrim Tiirk diinyasmi a9ti bizde de. Ve gen9lerimiz buraya gidip okumaya, 
Tiirk lelnjelerini ogrenmeye ba§ladilar. Biz talebeyken Tiirk lelnpeleri hakkmda hi9bir bilgimiz 
yoktu. Rahmeti Bey’in biraz Kazak9a metin biraz da Tatarca metni yanm sayfa okumaktan ba§ka 
hi9bir bilgimiz yoktu. Ama son 15-20 sene i9inde Kazakistan’a, Krrgizistan’a, Ozbekistan’a, 
Tiirkmenistan’a gidip kalan, hatta Sibirya’ya giden arkada§lanmizm oradaki kii9iik Tiirk 
topluluklannm leh9elerini incelemeleri, onlara dair eserler yazmalan Tiirkoloji diinyasmi bize 
a9ti. Eminim ki, bundan soma 90k daha degerli 9ali§malar yapilacaktir. Burada bir temenni 
belirtmek isterim. Bir insan bir dili ancak zor ogrenebilir. Bugiin bir dili miikemmel ogrenen ka9 
ki§i var? Bir9ogumuz dil imtihamm verdik ama acaba dili biliyor muyuz? Ben §ahsen dil 
imtihamm verdim ama o dili bilen biri gibi bildigimi iddia edemem. Bugiin Tiirkoloji’nin 
kaynaklan Almanca, Rus9a, Ingilizce, Fransizca ve buna ilave olarak Japonca, £inceyi de dahil 
edebiliriz. Peki, biz bu kadar dili nasil ogrenecegiz? Otuza yakm, kii9iik irili ufakli Tiirk leh9esi 
var. Bunlann hepsini nasil ogrenecegiz? Birini ikisini ogrensek bize yeter. Peki, yapilacak §ey ne? 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 347-348 




348 



3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 



Yapilacak §ey; dil bilen arkada§lann temel eserleri Tiirk9eye kazandirmalan, birincisi bu. Ismi 
hep ge9ti. Doerfer’in “Elementary Kitabi” terciime edilmeli, degerli arkada§imiz Marcel Erdal’m 
Old Turkic Word Formation ve A Grammar of Old Turkic adlr eserleri terciime edilmeli. Onun 
gibi Uygur donemine ait yaprlan ara§trrmalar, seri eserler, hepsi Tiirk9eye kazandrrrlmah. Bir §ey 
daha yaprlmah. Tiirkoloji mensubu hocalarrmrzm yabancr dildeki eserleri, makaleleri terciime 
edilip ciltler halinde yayrmlanmah. Biz bunlardan haberdar olmadrgrmiz miiddctgc Tiirkolojide 
bir adrm atmamrza imkan yoktur. Diger Avrupah meslekta§lanmrz ne soylemi§, hangi gorii§leri 
getirmi§, bunlarr bilmeden yeni bir gorii§ ortaya atmamrza imkan yoktur. Bir iki eseri bilmek, bir 
iki tcrciimcyc bakmakla bu i§ olmuyor. Hepsini gormemiz lazrm. Benim ikinci temennim; cilt cilt 
yabancr dilde yazrlmr§ biitiin makalelerin Tiirk9eye kazandirrlmasr. U9iincii bir §eyin daha 
yaprlmasr lazrm. Turk Dil Kurumunun yahut YOK’iin ba§kanhgmda veya idaresinde Turkoloji 
bankasmm, bilgi bankasmm kurulmasr lazrm. Biitiin diinyada Tiirkoloji ile ilgili 9ah§malann 
buraya yiiklenmesi ve bu bilgilerin tasnif edilmesi lazrm. Eger bunlar yaprlmazsa biz Tiirkoloji’de 
pek fazla adrm adrp ilerleyemeyiz. 

Elli sene onceki ile bugiinkii Tiirkoloji 90k farklr. Bugiin 90k degerli 9alr§malar var. (^ok 
iyi yeti§mi§ elemanlar var. Ama bunlar yeterli degil. Muhakkak bu ii9 §eyin yaprlmasr lazrm: Ana 
eserlerin terciimesi, makalelerin ciltler halinde terciimesi ve bilgi bankasmm, Tiirkoloji bilgi 
bankasmm kurulmasr. Ba§ka tiirlii Tiirkolojide biiyiik hamle yapmamrz miimkiin degil. 
Dii§iinebiliyor musunuz, Tiirk leh9elerine ait Rahmeti Bey’in okuttugu iki yarrm sayfalrk eserden 
ba§ka bilgimiz yoktu. Bugiin teknik geli§mi§. Bu da Tiirkoloji’ye yardrmcr bir kaynaktrr. Rahmeti 
Bey bir metin okutacak, kiitiiphanede tek niisha var. Srrayla gidip sayfa sayfa kopya ederdik. Ya 
bugiin bilgisayar var, bugiin fotokopi makinesi var, her §ey kolay bugiin. Bir trklamayla, diinyanm 
obiir ucundaki bir kiitiiphanenin kaynak eserlerine ula§ryorsunuz. Bu kadar nimet oniimiizdeyken, 
artrk Tiirkolojide gerekli 9ali§mayi yapmazsak na nk or sayrlrnz. Te§ekkiir ederim. 




GOKTURKLERLE iLGiLi ROMANLAR 



Bilge ERCILASUN 

Edebiyat, sanatm en karma§ik dalidir. Bir tarafitan giizel sanatlar i?inde yer alrr, diger 
taraftan hayatla siki sikiya baghdir. Ger9ek hayattaki biitiin degi§me ve geli§meler, ya§anan 
biitiin 9alkantilar, edebiyati yakindan alakadar eder. Sosyal, kiilturel, siyasi, ekonomik biitiin 
olaylar, 9e§itli boyutlarda edebi eserlere akseder, eserlerle ifadesini bulur. 

Edebiyatm onemli bir kaynagi da tarihtir. Avrupa’da Romantizmin ortaya 9ikmasiyla tarih, 
ozellikle milli tarih, edebiyat9ilann dikkatlerini yonelttikleri bir saha olmu§tur. Boylece tarihi 
roman tiirii ortaya 9ikmi§ ve 19. yiizyilda olduk9a popiiler bir goriiniim kazanmi§tir. Fransa’da 
Alexandre Dumas, ingiltere’de Sir Walter Scott gibi romancilar, yazdiklan tarihi romanlarla 
biiyiik bir §ohret kazanmi§lar, yeni nesillere kendi tarihlerini tamtmayi ve sevdirmeyi 
ba§armi§lardir. Boylece tari hi roman turii, Avrupa’da, etkisi zaman zaman azalmakla beraber, 
giiniimiize kadar gelmi§tir. 

Tiirk edebiyatmda tarihi roman Namik Kemal’le birlikte goriiliir. Yazarlar, Turk tarihinin 
herhangi bir devresini ele alarak aynntili bir §ekilde i§lemi§lerdir. 

Konumuzla ilgili sekiz roman tespit ettim. Bu sekiz eserin yedisi, tarihi romandir. Bunlar 
basili§ tarihlerine gore §oyle srralanabilir: 



Abdullah Ziya Kozanoglu 


Giiltekin 


(1928) 




Kolsuz Kahraman 


(1930) 


Nihal Atsiz 


Bozkurtlarm Oliimii 


(1946) 




Bozkurtlar Diriliyor 


(1949) 


Dr. Murat Kimkoglu 


Bozkirin Efendisi 


(2008) 


Adil Demir 


Altay Kaplam 


(2009) 




istemi Kagan’in El^isi 


(2009) 



tizerinde durulmasi gereken bir ba§ka roman da Ahmet Hikmet Miiftiioglu’nun Goniil 
Hamm adli eseridir. Bu roman 1 §ubat 1336/1920-13 Nisan 1336/1920 tarihleri arasmda Tasvir-i 
Efkar gazetesinde 33 boliim halinde tefrika edilmi§tir. Ahmet Hikmet bu eseri 3 Mart 1336/1920 
tarihinde tamamlami§tir. Eser Ahmet Hikmet’in saghgmda basilmami§tir. Dr. Fethi Tevetoglu 
tarafmdan hazirlanan ve 1951 yilmda basilan Buyiik Tiirk9ii Miiftiioglu Ahmet Hikmet adli 
biyografik eserde ozetlenmi§tir. Eserin ilk baskisi, 1971 yilmda yine Fethi Tevetoglu tarafmdan 
hazirlanarak, Milli Egitim Bakanligi 1000 Temel Eser serisinde yaymlanmi§tir. 

Bu romanda 1917 Eyliiliinden ba§layarak Orhun vadisine dogru yapilan kurmaca bir gezi 
anlatilir. Ahmet Hikmet bu romana o yillarda Tiirkoloji alamnda yeni bulunan Orhun Abideleri 
ile ilgili biitiin bilgileri koymu§tur. 

Romanda Orhun Abidelerinin Ahmet Hikmet tarafmdan yapilan giiniimiiz Tiirk9esine i lk 
9evirisi goriilmektedir. 1 

“Ustte mavi gdk, altta yagiz yer kilindikta, ikisi arasmda Ademoglu kilinmiy Onlann 
iizerine atam Bumin Kagan, Istemi Kagan oturmuy ” (Ahmet Hikmet 1971: 91 ). 



Bu konu, tarafimdan ele alinmi§ ve 1985 yilmda Istanbul Universitesinde yapilan Be§inci Milletlerarasi 
Tiirkoloji Kongresinde etraflica incelenmi§tir. Bunun igin bakimz: Bilge Ercilasun, “Ahmet Hikmet 
Miiftiioglu’nun Orhun Abideleriyle Ilgili Romam: Goniil Hamm”, Behind Milletlerarasi Tiirkoloji 
Kongresi, Istanbul 1985. 



Orhon Yazitlarimn Bulunu§undan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara$tirmalan Sempozyumu, 2010, 349-355 




350 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



“Turk ’tin kara halki dti§tinmti§! Devletli bir kavim idik. Devletimiz §imdi nerede? Kime 
devlet kazandiralim. Kagam olan bir millettik. Kagammiz bugtin nerede? Hangi kagan iqin 
galiqalim?” (Ahmet Hikmet 1971: 92). 

Giiltekin ile Kolsuz Kahraman adli romanlar, Atatiirk devrinde yazilmi§lardir ve 
Atatiirk’iin tarih tezine uygun niteliktedirler. Yazar, devamli olarak Goktiirk devri ile halihazir 
arasmda paralellik kurar. Kozanoglu, ya§anan olaylarda ve kullamlan iislupta kurdugu bu 
benzerlikler vasitasiyla, yeni nesilleri bilgilendirmeye ve egitmeye ugra§ir, ayni zamanda hem 
Turk tarihini ogretmeye, hem de Atatiirk’iin yaptigi devrimlerin felsefesini a9iklamaya gali^ir. 2 

Bozkurtlarin dliimii ile Bozkurtlar Diriliyor adli romanlar, kisaca Bozkurtlar diye 
bilinir. Bozkurtlarin Oliimii’nde 622-630 yillan arasmda vuku bulan olaylar anlatilir. 
Bozkurtlar Diriliyor romamnda 679 yilmdan ba§layarak llteri§ Kagan’a kadarki olaylara yer 
verilmi§tir. 

Bozkurtlarin dliimii ve Bozkurtlar Diriliyor, canli ve gerilimli eserlerdir. Atsiz, 
giiniimiizle miinasebet kurmaz. Olaylan, miimkiin oldugu kadar devrine uygun bir §ekilde 
vermeye gayret eder. Devrin tarihi atmosferini canlandirmaya, ya§amaya ve ya§atmaya 9ali§ir. 3 

Tarihi romanlar iizerinde Prof. Dr. Inci Enginiin’iin yonetiminde, Hiilya Argun§ah 
tarafmdan bir doktora tezi yapilmi§tir. “Tiirk Edebiyatinda Tarihi Roman (Turk Tarihi ile 
ilgili)” ba§hgmi ta§iyan bu 9ah§mada Abdullah Ziya Kozanoglu’nun ve Nihal Atsiz’m romanlan 
da dahil olmak iizere Turk edebiyatmdaki tarihi romanlar kronolojik bir sira i9inde incelenmi§ ve 
degerlendirilmi§tir. Bunun i9in bu yazida bu dort roman iizerinde durulmayacaktir. 

Burada kisaca bahsedilecek olan eserler, 2008 ve 2009 yillannda kaleme alinmi§ bulunan 
119 romandir. Bunlardan ilk ikisi kisaca tamtilacak, ikjuncusii biraz daha aynntili olarak 
i§lenecektir. 

Adil Demir tarafmdan yazilan Altay Kaplam 310 sayfadir. Eserin tarn adi Altay Kaplam- 
Goktiirklerin Dogu§u-Altin Kabzali K1I19 §eklindedir. Olaylar on bir ya§mda bir 9ocuk 
agzmdan anlatilir. Oba beyinin krupiik oglu olan bu 9oeugun adi Cebe’dir. Cebe, bey 9oeugu 
oldugundan (^inlilcr tarafmdan ka9inlir. Romanda Bumin Kagan ile Istemi Kagan tarafmdan 
Goktiirk Devletinin kurulu§ hikayesi anlatilir. Eserde Tiirk destanlanna ve efsanelerine yer 
verilmi§, eski Tiirk hayatma ait bazi sahneler (Atalar Obasi’nda demir dovme gibi) anlatilmi§tir. 

Serinin ikinci kitabi, istemi Kagan’m EI9M adim ta§ir. 435 sayfalik olan bu hacimli 
eserde Istemi Kagan zamam konu edilmi§tir. 

Bu romanlar, Aptullah Ziya Kozanoglu ve Feridun Fazil Tiilbent9i tarzinm devami 
niteligindedir. Yani gen9lere hitap eden bir roman dizisidir. Maceraya dayali ve egitim ama9li 
olan bu eserlerden birincisi 2009 yilinm Ocak aymda, ikincisi ise aym yilm son aylannda 
basilmi§trr. Bu da, bunun bir roman serisi oldugunu, kisa zamanda romanlarm devamimn 
9ikacagmi gostermektedir. 

Romanlarm yazan Adil Demir 1953 yilinda Kocaeli’de dogmu§tur. Bakirkoy’de ve 
Aksaray’da oturmu§, Pertevniyal Lisesini bitirmi§tir. Halen §i§li’de oturmaktadir. Kasta§ 
Yaymevi adma Diinya Klasiklerinden terciimeler yapmaktadir. Adil Demir, gen9liginde 
Kozanoglu’nun romanlanm okudugunu ve bu romanlarm onda yarattigi biiyiik tesirin omiir boyu 
devam ettigini, ozge9mi§inde belirtmektedir. 



2 Giiltekin ve Kolsuz Kahraman adli romanlarm tahlili igin bakmiz: Hiilya Argun§ah 1990 (basilmami§ 
doktora tezi). 

3 Bozkurtlarin Oliimii ve Bozkurtlar Diriliyor adli eserlerin tahlili igin bakmiz: Hiilya Argun ^ah 1990 
(basilmami? doktora tezi). 




Bilge ERCiLASUN 351 



Uzerinde duracagim diger romamn yazan Dr. Murat Kimkoglu, 1955 Malatya dogumludur. 
Orta ogrenimini Istanbul’da tamamladiktan sonra Ankara Tip Fakiiltesine girmi§tir. Kalp ve k? 
hastaliklan uzmam olan Kimkoglu, halen Ak§am gazetesinde tip konusunda ko§e yazilan 
yazmaktadir. 

Bozkirin Efendisi adli roman, Dogan Kitap tarafmdan 2008 ’de Istanbul’ da basilmi§tir. 547 
sayfaliktir. Biiyvdope boyda, ktu^iik puntolu, yani olduk9a hacimli bir eserdir. 

Romanda 627 yilmdan itibaren ge9en olaylar anlatilmaktadir. Goktiirk Devleti yikilmi§tir. 
Yin Daglarmdan Gobi £oliine kadar uzanan biitiin Orta Asya, £in imparatorunun kontroliine 
girmi§tir. 

Roman 52 boliimden meydana geliyor. Her boliimiin ba§mda bir vecize bulunmaktadir. Bu 
soz, o bolumiin ana fikrini belirtir. Birka9 omek verelim: 

“Agaca dayanma biikuliir, suya dayanma dokuliir” ( Kimkoglu 2008: 11), 

“Derdi qeken bilir, aguyu iqen bilir” ( Kimkoglu 2008: 56), 

“Dublin mil bir kez arka, ya kuzgun kaparya karga” (Kimkoglu 2008: 162). 

Turk boylan bozkirda dagmik bir §ekilde ya§amaktadirlar. T’ung-kuan Kalesi derebeyi 
olan Kara Hiuan’a her sene agir vergiler vermektedirler. §ehirde olan Tiirklcr ise kole olarak agrr 
i§lerde 9ali§maktadirlar. ^in imparatoru, Kara Hiuan’a ek^i gonderir ve ondan bozkirda Rit 
Nizami ’nm uygulanmasmi ister ve bir de tapmak yaptrrmasim emreder. Bu ise, Kara Hiuan’m 
kayitsiz §artsiz (^in Imparatoruna baglanmasi demektir. Halbuki Kara Hiuan bunu 
istememektedir. 

Romanda olaylar bir kehanete dayamr ve bu kehanet etrafmda geli§ir. Kehanet, bozkirda 
kil 9adirda dogacak bir 9ocugun prensesi oldiirmesi diye ifade edilir. Bu kehanet zamanla biitiin 
bozkirdaki insanlar arasmda yayilir ve £in, Mogol, Tiirk herkesi etkiler. Sonunda kehanetin 
uydurma oldugu ortaya 9ikar. Fakat artik olaylar, kehanet dogrultusunda ilerlemi§, kehanetin 
onemli bir boliimii ger9ekle§mi§tir. 

Romanda kehanet, pek 90k yerde leit-motif olarak kullamlmi§tir. 

Kehanet romamn bir9ok yerinde bazen aynen, bazen de ozetlenerek, tekrarlamr. 

“Altaylarin eteklerinde, giineyde 

Kara kil qadirda bir bebek dogacak 

Kara ku§ qocuga i§aret koyacak. 

Sizin istediginiz onda 

Onun istedigi sizde olacak. ” 



“O kara qadirda dogan Qocuk seni (Prensesi) dldiirecek. ” 



“Bozkirin askerleri 

Kanncalar gibi tirmanacaklar surlardan yukan. 

Bur9lardan a§agi kanlar akacak.” (Kimkoglu 2008: 32, 314, 340). 

Yukanda da belirtildigi gibi, romanda ii9 farkli yerde bu §iirli ifade aynen 
tekrarlanmaktadir. Bazen de buradaki fikir tekrarlamr. Bu, romandaki en onemli leit-motiftir. 




352 



3 . Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Romanda ba§ka leit-motifler de goriilmektedir. Bunlardan bin de bozkirdaki Turk 
obalannm birle§ecegi, bir bayrak altmda toplanacagi motifidir. Bu durum, once konu§ulur, 
agizdan agiza yayilir, romamn sonunda gcrgcklc^ir. 

Roman, ig i9e ge9mi§ pek 90k olaydan meydana gelir. Temel olaylar arasmda Yada Ta§imn 
ele ge9irilmeye 9ali§ilmasi da bulunmaktadir. Yada Ta§i, Begrek Handadir. Pek 90k insan bu ta§i 
ele ge9irmek ister. Bunun i9in Turk obalarma casuslar, ajanlar yerle§tirilir. 

Romanda, Turk boylarmm birbirlerine dii§meleri, aralannda yaptiklan 9eki§meleri, 
gerilimli ve ba§anh bir §ekilde, ustaca anlatilmi§tir. 

Romamn en onemli taraflanndan biri, kotiilugiin baskm ve hakim bir unsur olarak ele 
almmasidir. Yazar hem olaylar, hem de karakterler vasitasiyla, kotiiliigii 90k iyi i§lemi§tir. £in 
Prensesi Orbay, Ciice Yang-li, Vali Er Samir, Kenjeke Kadm, Salur Alp kotii, hain, zalim 
tiplerdir ve romanda 90k canli olarak tasvir edilirler. Bunlar gittikleri her yere kotiiliik tabular. Bu 
yiizden romanda ihanet, kiskan9lik, yalancilik, hainlik somut bir §ekilde kar§imiza 9ikar. 

Romanda kotiilugiin bir sembolii de Kurday Ku§’tur. Derebeyi Kara Hiuan’a ait olan 
Kurday Ku§, romanda 90k canli tasvir edilmi§tir. Kurday Ku§’un sebep oldugu feci olaylar, 
romanda olduk9a 9arpici bir §ekilde anlatilrr. Romanda Kurday Ku§’un her §eyi bilmesi, her 
bilinmezi 9ozmesi ve anla§ilabilir hale getirmesi, sevmedigi, dii§man oldugu insanlara saldrrarak 
gozlerini 9ikartmasi gibi deh§et verici bir9ok olay vardir. Bu sahneler, okuyucuyu etkileyici bir 
§ekilde anlatilmi§tir. 

Romanda kotiilugiin biitiin §ekilleri goriilmektedir. Oyunlar, pusu kurmalar, hileler 90k 
canli ve ayrmtili olarak anlatilir. Menfaat hesaplan, makam ihtiraslan, korkakliklar, riyakarliklar, 
misyoner 9ah§malan, her devirde, her yerde uygulanan ve ge9erliligini koruyan kii9iik ve 
giindelik hesaplar, ku9iik menfaatler ugruna toplumun degerlerini satma, ideallerden vazge9me 
gibi, bugiin bile rastlanan ayak oyunlarmi yazar romana 90k iyi yerle§tirmi§tir. Bu yiizden olay, 
tarihte ge9mesine ragmen evrensel ve giincel bir nitelik ta§ir. 

Romanda, iizerinde durulan bir konu da, biiyiiciiliiktiir. Kurday Ku§, Kenjeke Kadm, 
Prenses Orbay dii§manlarina biiyii yaparlar ve §amanlar, bu biiyiileri 9ozmekte 9ogu zaman 
etkisiz kalirlar. 

Romanda kotiiliige kar§i duranlar ve bu konuda etkili olanlar §amanlardir. §amanlar, 
romamn onemli tipleridir. §aman Argil, §aman Dalluci, Destanci £u-§u gibi karakterler, etkili ve 
yonlendiricidirler. Olaylan yonlendirmekte ustadirlar. 

Romamn 90k kalabahk bir §ahis kadrosu bulunmaktadir. Bu, tarihi romanlarm bir9ogunda 
goriilen bir ozelliktir. Yine de olaylar, belli §ahislar etrafmda geli§mektedir. 

Bahsedilmesi gereken bir diger konu, romamn basjinda goriilen ve ^in Imparatoru 
tarafmdan bozkirda benimsenmesi emredilen Rit Nizami’dir. Rit Nizami’na gore, £inli 
misyonerler bozkirda yava§ yava§ Q’in kiiltiiriinii ve inan9lanm yayacaklardir. Bu diizen 
bozkirdaki beylerin, yani idarecilerin 90k ho§una gider ve benimsenir. Idarecilerin tavirlan 
romanda §oyle anlatiliyor: 

“Bozkirin acimasiz §artlarinda ayakta kalmakta zorlanan kiigiik Asya beylikleri igin Rit 
Nizami kurtanci olmugtu. Hemen hepsi misyonerlerin yanlannda getirdikleri hediyelerin 
cazibesine kapilmigti. Ozellikle beyler yeni diizeni gok sevmigti. Rahipler, beylerin ve zengin siirii 
sahiplerinin giiciine ve yetkilerine kangmadiklan gibi, onlann toplum igindeki yerlerini daha da 
saglama alacak konugmalar yapiyorlardi. ” (Kmikoglu 2008 : 356 ). 

Fakat Rit Nizami’nm getirdigi sjartlar arasmda, ya§amakta olduklan milli kiiltiiriin yava§ 
yava§ degi§mesi ve ekonomik gii9lerinin yava§ yava§ (^inlilcrin eline ge9mesi de vardir. Bunu 
idareciler fark etmezler veya miihimsemezler. Bunun sonucu, bozkirdaki diizenin zaman i9inde 




Bilge ERCiLASUN 353 



£inliler lehine degi§mesi, yani Turklerin sahip olduklan maddi ve manevi degerlerin veya 
vasitalann £inlilerin eline ge9mesi ger9egi bulunmaktadir. 

“Rit Nizami ’ni kabul eden beyler yeni diizenin kendilerine sundugu avantajlara o kadar 
aligtilar ki, yagam tarzlannm gittikge degigtigini ve iirettikleri her geyin kiigiik bir bedel kargihgi 
(fin ’e gittigini fark etmediler. Degig tokug ve ticaret gartlari her gegen gun biraz daha Qnlilerin 
lehine degigmeye bagladi. ” (Kimkoglu 2008: 357). 

£inli rahiplerin asil istedigi gey, Turklerin inan9lannm degi§mesidir. 

Bu da romanda §oyle belirtilir: 

“Rahiplerin bnemli bir misyonu da bozkir insanimn inanglarmi degigtirmekti. Halka Gdk- 
Tengri’nin esasinda Hiikiimdar Kao-Tsung’dan bagka biri olmadigi diigiincesini agilamaya 
galigan misyonerler degigik boylardan toplanan fakir gocuklan yakin gehirlerde agilan 
tapinaklarda egitiyor, her tiirlii ihtiyaglari kargilanan gengler birkag yil iginde tanri imparator ve 
Rit Nizami ’na inanan sadik ve saygili askerler haline geliyorlardi. Hepsinden kdtiisii; daha once 
torenin yasakladigi afyon ve uyugturucunun serbestge kullanilir olmasiydi. ” (Kimkoglu 2008: 
357). 

Romanda Rit Nizami’nm yeti§tirdigi yeni nesil kar§isma, §amanlarm yeti§tirdigi ve egittigi 
9oeuklar ve gen9ler konulmu§tur. Romamn sonunda bozkirdaki Tiirkler birle§erek £in duzenini 
yikarlar. Roman bu 9ati§ma uzerine kurulmu§tur. 

Romanda uzerinde durulan bir konu da egitimdir. Yazar romamn pek 90k yerinde egitim 
meselesi uzerinde durur. Gelecek nesil kavramimn onemini vurgular. Olaylan ve bilgiyi gelecege 
ta§iyan en onemli karakter, destanci £u-§u’dur. Destanci ^u-§u 9oeuklara alfabeyi ogretir, 
onlarm okuyup yazmalanm saglar. Aynca onlara kimlik ve limit a§ilayan bir takim destani ve 
milli bilgiler de verir. En onemlisi de, kehanetin ^u-§u tarafmdan 9ocuklara anlatilmasidir. 
Destanci (^u-§u, kehaneti bir efsane gibi 9oeuklara anlatirken onlara Turklerin ge9mi§i hakkmda 
da bilgiler verir, onlarm milli §uur kazanmalarmi ve ge9mi§le gelecegi bir butiin halinde 
dii§unmelerini saglar. 

Roman aym zamanda bilimsel bir nitelik de ta§imaktadir. Yazar eserin sonuna bir kaynak9a 
koymu§tur. U9 sayfalik bu kaynak9ada sahamn pek 90k etkili ve onemli isimleri bulunmaktadir: 
Muharrem Ergin, Eberhard, Jean Paul Roux, Rene Grousset, Lev Nikolayevi9 Gumilev, Bang, 
Denis Sinor, Halife Altay, Akmataliyev, Abdiilkadir inan, Faruk Sumer, Bahaeddin Ogel gibi. . . 

Romanda bagimsizlik temasi i§lenmi§tir. Bunun i9in yazar birlik olma ve gii9lii olma gibi 
iki temel olgu uzerinde durmu§tur. Turklerin bagimsiz olmalan lazimdir. Bunun i9in birlik 
olmalidirlar ve kuwetli olmalidirlar. Ancak bu takdirde bagimsizliklanm kazanabilecekleri, 
romanda tekrar tekrar belirtilir. 

Romamn sonunda bu birligin saglandigi goriilur. Bir araya gelen Tiirkler, bir ordu 
kurmu§lardir. Bu ordunun, “II Kagan ’dan bu yana bozkirin gordiigii en biiyiik Turk ordusu 
oldugu” ifade edilir ve “Sarinehir’i” ge9erek “Yin-ch’uan gehri surlarina dogru” yakla§tigi 
belirtilir (Kimkoglu 2008: 498). 

Artik bozkirdaki Tiirkler bir araya gelmi§tir. Bu durum romanda §oyle belirtiliyor: 

“Kehanet gerqeklegmig, bozkirdaki turn uluslar aym bayragin altinda bir araya gelmigti. 
Toles boylari biiyiik orduya onar bin siivari ile katilmiglardi. Bugut, Ezgil, Ediz boylan beger bin 
askerin yamnda alevli oklar da getirmiglerdi. Hun-yii marangozlari biiyiik mancimklar yapmig, 
Kirgizlar surlara tirmanmak igin uzun merdivenler hazirlamiglardi. ” (Kimkoglu 2008: 499). 

Romanda uzerinde durulmasi gereken bir ba§ka konu, olay orgusunun Ergenekon Destani 
ile benze§mesidir. Yazar romandaki olaylarla Ergenekon Destani arasmda sik sik benzerlik ve 




354 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



parallellik kurar ve Ergenekon destanim hatrrlatir. Romandaki bozkirda ya§ayan biitiin Turk 
boylannm birle§erek bir liderin onderliginde £in ordusuna kar§i yiiriimesi ve bagimsizligim 
kazanmasi olayi, Ergenekon destamndaki Tiirklerin 9ogalmasi ve bir Bozkurdun onderliginde 
birle§erek ve kapali bir alandan gikarak diinyaya yayilmasma benzetilerek anlatilmaktadir. 

Romanda vurgulanan bir ba§ka konu, A§ina boyunun iistiinliigii ve sava§9iligi meselesidir. 
Goktiirkler yenilince A§ina boyunun ordusu dagitilmi§, onlann ordu kurmalanna ve askerlik 
yapmalarma izin verilmemi§tir. Romamn sonundaki kurtulu§ da, yine A§ina boyunun 
toparlanmasi ve sava§masi sayesinde ger9ekle§ir. Bu fikir romanda destanci £u-§u tarafmdan 
§oyle ifade ediliyor: 

“A$ina boyu han boyudur, liderler buradan gikar” (Kmikoglu 2008: 71). 

Romanda iyi ve ayrmtih olarak isjlcncn bir tema da, gaflettir. Ozellikle yonetici durumda 
olan beylerin aldrrmazligi, umursamazligi ve bilgisizligi, biitiin yonleriyle ortaya konulmu§ ve 
9e§itli olumsuz somnjlanna da dikkat 9ekilmi§tir. Begrek Alp, Bey Manguri gibi gafil ve her 
§eyden habersiz beylerin yiiziinden Turk boylannm ba§ma gelenler anlatilmi§trr. 

Romanda i§lenen onemli temalardan biri de milli kimligin kaybedilmesi veya 
yabancila§madir. Bu olgu, Aytmatov’ un romanlannda “Mankurtluk” kelimesiyle ifade edilir. 
Juan Juanlann esirlerin kafatasma lslak deve derisi ge9irmeleri gibi, Teko Alp de Prenses 
Orbay’m gozlerine bakmca biiyulenir ve §uursuz bir §ekilde kendisine emredileni yapar. Bu 
durum romamn bir yerinde somut bir §ekilde ifade edilir. Prenses, Teko Alp’e §oyle bir emir 
verir: 



“Git ve elini ate§e sok” (Kmikoglu 2008: 371) 

der. Teko Alp kendisinden isteneni goziinu kirpmadan yapar, yani gider ve elini ate§e sokar. 
Aynca Prensesin emrinden 9ikamaz ve Aytmatov’un eserlerinde sik sik rastlanan Mankurt tipler 
gibi annesini tammaz, hatta onu du§man gibi goriir. 

Romanda i§lenen bir tema da, vatan sevgisi ve vatan hasretidir. Romanci sik sik vatan 
sevgisi konusuna deginmi§ ve vatan kavrammin onemine i§aret etmi§tir. Romanda vatanim ve 
sevdiklerini birakmak, terk etmek, biiyuk ve affedilmez bir kusur, bir gunah olarak gosterilmi^tir. 
Romamn ba§ karakterlerinden biri olan Aybars, bir kadma duydugu a§k yiiziinden vatanim terk 
etmi§, fakat hayati boyunca derin bir vatan hasreti 9ekmi§tir. Romamn birka9 yerinde onun 
ya§adigi duygular tasvir edilmi§tir. Aybars ’m ruhu bu yiizden derin bir istirap 9eker. Bu yiizden 
Aybars sik sik Altaylann karli zirvelerine bakarak vatanim du§uniir. Hayal eder. (^iinkii onun 
vatam Altaylann arkasmdadir. Romanda, Aybars’m ruhunun 9ektigi aciyi ancak “Altaylann 
karli zirvelerine bakarak” azaltabildigi ifade edilir (Kmikoglu 2008: 48). 

Romanda 9C$itli Turk inan9larma yer verilmi§tir. Bunlann bazilan bozkir kiilturii ile ilgili 
inan9lardir (Kimiz i9mek, avlanmak, kartal beslemek gibi). Bazilan da Turk topluluklan arasmda 
bugun bile yaygm olarak devam eden inan9lar ve uygulamalardir: Kimiz i9mek, avlanmak, kartal 
beslemek, ugursuzluga kar§i boynunda muska ta§imak gibi. . . 

Romanda olaylar iyi kurulmu§, iyi kurgulanmi§tir. Olay orgiisu ustaca diizenlenmi§tir. 
Olaylarm gerilimli, zaman zaman nefes kesici, heyecanli bir boyutta anlatildigi goriilmektedir. 
Tasvir ve anlatim gii9lu ve siirukleyicidir. Rahat okunan bir romandir. Yazarm akici bir iislubu 
vardir. Eserde akici, kolay anla§ilir bir dil kullanmi§tir. Bu eserin, aynntili, gerilimli ve biitiin 
ozellikleriyle kuwetli bir tarihi roman oldugu soylenebilir. 




Bilge ERCiLASUN 355 



Sonu? 

Argun§ah, 9ali§masmm sonunda tarihi romanlann baski sayilanna bakarak birtakim tespit 
ve degerlendirmeler yapiyor. Ataturk devrinde tarihi romanlann 90k basildigim, yani gen9ler 
tarafmdan bu romanlann okundugunu, bu durumun Ataturk’ten sonra da devam ettigini, fakat 
70’li 80’li yillardan itibaren artik baski yapilmadigim soyleyerek son yillarda televizyon, internet 
gibi teknolojik ara9lann okumayi azaltmi§ olabilecegini belirtiyor. Aradan 20 yil ge9ti. Bu yirmi 
yilda §artlar degi§ti ve bir Turk Dunyasi dogdu. Seyahatler ba§ladi. Bilgi aki§i oldu. tns anlar 
seyahat ederek Orta Asya cografyasim gordiiler ve tamdilar. Bu, onlan tarihe yoneltti ve tekrar 
ge9mi§e ilgi duyulmaya ba§landi. Birtakim yeni yazarlar, hatta 90k farkli mesleklerden olan, 90k 
farkli birikimler ta§iyan birtakim yazarlar, Orhun Abidelerinin zengin dilinden etkilenerek eski 
Tiirk tarihine ilgi duydular. Bu merak ve ilgi ile ara§tirmalar yapip edebi eserler meydana 
getirmeye ba§ladilar. Ben bundan sonra bu alanda daha 90k eser verilecegine inamyorum. Bunun 
omeklerini de gormekteyim. 



Kaynak9a 

Argun§ah, H. (1990). “Tiirk Edebiyatmda Tarihi Roman (Tiirk Tarihi ile ilgili)”, Istanbul: 
Marmara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitiisii, basihnami§ doktora tezi. 

Atsiz, N. (1992). Bozkurtlarin Oliimii, Istanbul: Baysan Yaymlan. 

Atsiz, N. (1992). Bozkurtlar Diriliyor, Istanbul: Baysan Yaymlan. 

Demir, A. (2009). Altay Kaplam-Gdkturklerin Dogu§u, Istanbul: Kasta§ Yaymlan. 

Demir, A. (2009). Istemi Kagan ’in Elgisi, Istanbul: Kasta§ Yaymlan. 

Ercilasun, B. (1997). “Ahmet Hikmet Muftiioglu’nun Orhun Abideleriyle Ilgili Romani: Gonul 
Hamm” (Be§inci Milletlerarasi Turkoloji Kongresi, Tebligler II: Turk Edebiyati, Istanbul 
Universitesi 1985), Yeni Turk Edebiyati Uzerine Incelemeler 1, Ankara: Ak9ag Yaymevi. 
Kmikoglu, M. (2008). Bozkirin Efendisi, Istanbul: Dogan Kitap. 

Kozanoglu, A. Z. (1981). Gultekin, Istanbul: Atlas Kitabevi, 16. baski. 

Kozanoglu, A. Z. (1978). Kolsuz Kahraman, Istanbul: Atlas Kitabevi, 14. baski. 

Muftiioglu, A. H. (1971). Gonul Hamm, baskiya hazirlayan Dr. Fethi Tevetoglu, Ankara: Milli 
Egitim Bakanligi, 1000 Temel Eser. 

Tevetoglu, F. (1986). Ahmet Hikmet Muftiioglu, Ankara: Kiiltiir Bakanligi Yaymlan. 




356 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 




KOKTURK^E NASIL BiR DiLDIR? 



Ahmet Bican ERCILASUN 

A§agida ses bilgisi ve ses bilimi, bisim bilgisi, soz dizimi, soz varligi ve tarihi gcgmi^i 
a?ilanndan Koktiirk9enin ozellikleri maddeler halinde verilmi§tir. Elbette bunlann <?ogu bilinen 
ozelliklerdir. Ancak burada ku§ baki§i, nesnel ve yogun bir 9ah§ma yapilarak K6ktiirk9enin tarihi 
ve ya§ayan Turk leh9eleriyle diinya dilleri arasmdaki yeri ortaya konulmak istenmi§tir. Ses bilgisi 
ve ses bilimi, bi9im bilgisi, soz dizimi boliimlerinde Muharrem Ergin ve Talat Tekin’in 
metinlerinden, Tekin’in gramer 9ali§malarindan, Marcel Erdal’m kelime yapimi ve gramer 
9ali§malanndan, Ercilasun’un Tiirk Dili Tarihi’nden yararlamlmi§tir. Diinya dilleri baglammda 
Greenberg’ in evrensel dil bilgisi kurallan ile diller hakkmdaki genel bilgiler goz oniinde 
bulundurulmu^tur. Soz varligi boliimiinde, yukandaki 9ah§malardan da yararlamlmakla birlikte 
Hatice §irin User’in son 9ali§masi esas almmi§tir. Tarihi ge9mi§ boliimunde Dogan Aksan’m 
ol9iit ve goru§lerine kisaca dokunulmu§ ve bazi yeni ol9iitler ortaya konulmu§tur. 

Ses Bilgisi ve Ses Bilimi A9isindan Koktiirk9e 

1. Sekiz veya dokuz unlii, on dokuz iinsiiz vardir. c sesi ile di§-dudak unsiizleri v, w, /’ nin 
bulunmayi§i; «’nin varligi karakteristiktir. 

2. Uzun iinliilere sahiptir. 

3. Unliilerde kalmlik-incelik (art-on), diizluk-yuvarlaklik, darlik-geni§lik, kisalik-uzunluk 
kar§itligi vardir. 

4. Unsiizlerde tonlu-tonsuz kar§itligi vardir; ancak tonlu-tonsuz uyumu soz konusu degildir. 

5. Unsiizler, dudak (labial), di§ eti (alveolar), on damak (palatal) ve arka damak (velar) 
iinsuzleridir. Di§-dudak (labiodental), §aklama (click), kivrik dil ucu (retroflex), ktujiik dil 
(uvular), yutak (pharyngeal) ve girtlak (glottal) unsiizleri yoktur. 

6. Patlayici (tonlu, tonsuz) ve akici iinsiizler vardir. Sizici iinsiizler 90k azdir (s, §, z). 

7. Geniz (nazal) unsiizleri vardir; fakat geniz iinliileri yoktur. 

8. o, 0 , e, kelimenin ilk hecesinde; diger iinliiler kelimenin her yerinde bulunabilir. 

9. Biitiin iinsiizler kelime i9inde ve sonunda bulunabilir. Bir9ok iinsiiz kelime ba§mda 
bulunamaz. 

10. A9ik ve kapali hecelere sahiptir. 

11. Unsiiz birikmesi (cluster), belirli iinsiiz 9iftlerine mahsus olarak sadece hece sonunda 
miimkiindiir. 

12. Kalmlik-incelik uyumu vardir. 

13. Kismi bir diizliik-yuvarlaklik uyumu vardir; yardimci iinliiler ve bazi ek iinliileri bu 
uyuma girer. 

14. l-r dili degil §-z dilidir. 

15. Kelime ba§i h->e- ger9ekle§mi§tir; hadak degil adak dilidir. 

16. Antag (< am teg), bodke (< bu odke), bugegii (< bu UQegii) gibi omeklerdeki iinlii 
dii§mesi ve iinlii birle§mesi bazi ses olaylarimn ya§anmakta oldugunu gosterir. 

Bi9im Bilgisi A9isindan Koktiirk9e 

1 . Sondan eklemeli bir dildir. On ve i9 ek yoktur. 

2. Kelime kokleri ve sonlan sabittir; kok iinliileri degi§mez; kelimeler biikiilmez. 

3. Yeni kelimeler, sona gelen eklerle veya analitik yolla yapilrr. 



Orhon Yazitlarimn Bulunufundan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010, 357-361 




358 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



4. Ogeler arasi ili§kiler; sona gelen eklerle, son takilarla (sekim edatlanyla) veya kelime 
sirasiyla saglamr. 

5. Tammlik (artikel) yoktur. Belirlilik, baglamdan ?ikanlrr; nesnelerde ve tamlayanlarda ise 
ekle saglamr. 

6. Gramatikal cinsiyet ve bunun gerektirdigi uyumlar yoktur. 

7. Ikilik yoktur. £okluk, -ki§ilerle ilgili isimler di§mda- yoktur; dolayisiyla ogeler arasmda 
sayi uyumu da soz konusu degildir. £okluk, baglamdan anla§ilir. 

8. Isim ve fill kokleri ayndir; isim kokii aym zamanda fill kokii, fill kokii aym zamanda isim 
kokii olamaz. 

9. Fiil tabanlan teklik ikinci §ahis emiri ifade eder; bunun di§mda kullammlan yoktur. 
Kullamlabilmek i?in isim yapim, sifat-fiil, zarf-fiil veya kip eklerinden birini aimak 
zorundadirlar. 

10. Ba§lica kavramlan olu§turmak i9in, yeter sayida yapim eki vardir. Bazi yapim ekleri 
donmu§tur. Bazi yapim ekleri de birle§iktir. 

11. Sifatlar ve zarflar igi n ayri ekler yoktur; nitelik ve nicelik isimleri soz dizimindeki 
gorevine gore sifat veya zarf olabilir. E§itlik ve vasita hali ekleri kalipla§arak sifatlar 
(azga, bunga) ve zarflar (anga, barga, edguti, katigdi, kopin) olu§turabilir. 

12. Fiillerden ge9ici sifatlar ve zarflar olu§turan (sifat-fiil, zarf-fiil) eklere sahiptir; bunlann 
mevcudiyeti soz diziminde onemli rol oynar. 

13. Teklik ve 9okluk birinci, ikinci, U9iincu §ahsi gosteren §ahis zamirleri sistemi vardir; 
9okluk U9iincu §ahis i9in 9okluk i§aretleyicisi yoktur. Yonelme halindeki teklik birinci ve 
ikinci §ahis zamirinin iinlusii degi§mi§tir. 

14. Fiilde 9atiyi (donu§luliik, i§te§lik, edilgenlik, ettirgenlik) saglayan eklere sahiptir. 

15. Fiillerde olumsuzluk son ekle i-mA) saglamr. 

16. Teklik ve 9okluk birinci, ikinci, U9iincu §ahsa aitligi gosteren iyelik sistemi vardir. 
Sistem, son eklerle olu§turulmu§tur. £okluk U9iincu §ahista 9okluk i§aretleyicisi yoktur. 

17. Yalm, yiikleme, yonelme, bulunma-9ikma, e§itlik, vasita, yon hallerinden olu§an hal 
sistemi vardir. Yalm hal ile yiikleme hali eksizdir; diger halier eklerle saglamr. Bulunma- 
9ikma hali i9in tek ek vardir. 

18. Yiikleme halindeki ogede (nesnede) belirlilik-belirsizlik vardir. Belirsizlik sifir ekle, 
belirlilik son eklerle saglamr. Nesneyi belirli yapmak i9in kullamlan ekler; isim, zamir ve 
iyelik ayrimi yapar. 

19. Fiillerde teklik ve 9okluk birinci, ikinci, ii9iincu §ahislan gosteren §ahis sistemi vardir. 
Sistem son eklerle olu§turulmu§tur. U9iincii §ahislar sifir eklidir. ^okluk U9iincu §ahista 
9okluk i§aretleyicisi de yoktur. Bilinen gc9mi$ zaman kipindeki §ahis ekleri 
sentetikle§mi§tir; geni§-§imdiki zaman ve gelecek zaman kiplerindeki §ahis ekleri ise 
analitik yapilanm a9ik9a muhafaza etmektedirler. Amtlarda ogrenilen ge9mi§ zamamn 
sadece ikjiincu §ahislanna rastlamr. Emirde ise kip ve §ahis ifadesi aym ekte miindemi9tir. 

20. Bilinen ge9mi§, ogrenilen ge9mi§, geni§-§imdiki zaman, gelecek zaman ve emir 
kiplerinden olu§an bir kip ve zaman sistemi vardir. Geni§ ve §imdiki zaman 
aynlmami§tir. §art, istek ve gereklik kipleri yoktur. §art kavrami, zarf-fiil ekiyle; gereklik 
kavrami analitik yolla (muhtemelen kerek sozii ile); istek kavrami ise emir kipiyle ve 
muhtemelen bazi enklitiklerle saglanmaktadir. Ayrica er- “olmak” fiiliyle yapilan ve uzak 
ge9mi§, ogrenilen uzak ge9mi§, surekli ge9mi§, olmami§ gelecek gibi kipler olu§turan 
analitik yapilar da vardir. 

21. Isim ve fiillerde evet-hayir sorusu, enklitik kaynakli -mu, -gU ekleriyle yapilir. 




Ahmet Bican ERCILASUN 



359 



22. Sayi sistemi onludur; ancak yigirmi, otuz, kirk, elig kelimeleri iki, tig, tort, bi§ 
kelimelerinden bagimsizdir. Koktiirksede 9okluk eki olmadigi i9in sayilann belirttigi 
isimler de 9okluk bi9imine girmez. 

Soz Dizimi A9isindan Koktiirk9e 

1 . OT Y siralidir. Vurgulanmak istenen oge yukleme yakl a^tirilabi 1 i r. 

2. Sifat-isim, tamlayan-tamlanan siralidir. 

3. On taki (pre -position) yoktur; son takili (9ekim edatli - post-positional) bir dildir. 

4. Isim cumleleri, dogrudan isimlerle (ad, sifat, zamir), bar, yok sozleriyle veya er- fiilinin 
9ekimiyle kurulur. Fiil cumleleri, kiplerle olu§turulur. Isim ve fiil cumlelerinin sonunda - 
mu, -gU, kani gibi soru ek ve kelimeleri; ering, Ok, kok, ne gibi peki§tirme ve §iiphe 
enklitikleri bulunabilir. 

5. Cumleler art arda siralamr; ulayu, azu gibi ciimle baglayicilan 90k smirlidir. Art arda 
siralanan cumleler ortak ogelere sahip olabilir; yani onceki cumlede ifade edilen bir oge 
sonraki ciimle(ler)de tekrarlanmayabilir. 

6. Ki’li birle§ik ciimle yoktur; ba§ka dillerde ki vb. bagla9larla birbirlerine baglanan 
cumleler Koktiirk9ede sifat-fiil ve zarf-fiil ekleriyle yapilan ge9ici sifatlar ve zarflar 
yoluyla tek ciimle halinde ifade edilir. 

7. Bagla9 bakimmdan zayif ( artuki , yeme ), 9ekim edatlan (son takilar) bakimmdan zengin 
(asra, tize, kisre, otrti, birle, sayu, teg, tigtin, tegi, tapa, tip, tiyin) bir dildir. Bu durum, 
baglama gruplannm az, edat gruplarimn 90k olmasi sonucunu dogurur. 

8. Sayi grubu karakteristiktir. Birler hanesini gosteren sayi once, onlar hanesini gosteren 
sayi sonra soylenir; onlar hanesini gosteren sayi onceki onluga degil, i9inde bulunulan 
onluga ait sayidir (bi$ otuz = 25). Ancak bagla9la olu§turulan ara sayilar da ba§lami§tir: 
otuz aduki tort, kirk artuki yeti. 

Soz Varligi A9ismdan Koktiirk9e 

1. U9 biiyiik amtta farkli kelimelerin sayisi 840’tir. Bunlardan 147’si, yer, kavim, ki§i ve at 
isimleridir. Ozel isimler 9ikmca kalan kelime sayisi 693’tiir (Ercilasun, 2006, s. 187). 
Koktiirk ve Otiiken Uygur Kaganligi’na ait on amt ve yaziti inceleyen Hatice §irin User, 
on amt ve yazittaki kelime sayismi, ozel isimler hari9, 917 olarak tespit etmi§tir. 
Kelimelerin farkli anlamlan dikkate alminca on amt ve yazitta kelime sayisi 1517’ye 
9ikmi§tir (User, 2009, s. 421). Ancak amtlarda anlatilanlann devlet yonetimiyle ve 
idarecilerin millet i9in yaptiklanyla smirli oldugunu; dolayisiyla soz varligimn da sadece 
bu konularla ilgili bulundugunu hatirda tutmak gerekir. 

2. User’in 9ali§masmdaki 917 kelimeden 612’si isim, 305’i fiildir. Aynca 218 ozel isim 
vardir (User, 2009, s. 421). 

3. Anlam farklan da dikkate almdigmda fiil sayisi 305’ten 528’e 9ikar. Bunlann 151’i (% 
28,1) temel fiiller, 160’i (% 30,3) devlet yonetimi ve sava§la ilgili fiillerdir (User, 2009, s. 
422). Amtlann konusuyla ilgili fiillerin 9oklugu dikkat 9ekicidir. 

4. Anlam farklan dikkate almdigmda cins isimlerin sayisi 612’den 773’e 9ikar. 773 
kelimenin 203 ’u dil bilgisi ogeleridir (User, 2009, s. 423). Dil bilgisi ogelerini 
9ikardigimiz zaman geriye kalan 570 cins isimden 235’i (% 41) devlet, siyaset, halk, 
sava§, unvan, ticaret, yoksulluk-zenginlik, cenaze konu ve kavramlariyla, yani amtlarin 
konusuyla ilgilidir ve bunlann 9oklugu da dikkat 9ekicidir. 

5. Amtlar, ilgili bulundugu devlet yonetimi konusunda zengin ve geli§mi§ kavramlar i9erir. 
I§te bunlardan bazilan. Bagimsizlik: illig / kaganlig bodun er-, ta§ik-. Bagimlilik: kor-, 
igik-, ilsire- / kagansira-. Kanun yapma: torn it- 1 yar at-. Devleti muhafaza etme: il tut-. 
Ebedi devlet: beijgti il. Yuksek yoneticiliklere tayin: yabgug/ §adig bir-. Te§kilatlanmak: 
itinti yaratinu Hakimiyet kaynagi: Teijri kut bir-, Teyri toptisinte tutup ytigerti 




360 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



kotiir-. Sosyal devlet: yaliij bodunug tonlug, gigaii bodunug bay kd-. Niifus politikasi: 
az bodunug iikii§ kd-. Milli birlik: biriki bodunug ot sub kilma-. Anla§ma yapmak: 
tiiziil-. Uluslar arasi ticaret: arki§ tirki§ id-. Karma§a, anar§i, kaos: bulgak, bulgang 
(Ercilasun, 2007, s. 134-139). 

Tarihi Gecmisi A^isindan Koktiirk^e 

1. Bilge Kagan, Kol Tigin ve Tonyukuk bengii ta§lanndaki yiiksek seviyeli ve sanatli 
anlatim Koktiirk9enin i§lenmi§ bir dil oldugunu gosterir. Bir dilin i§lenmi§ olabilmesi i9in 
uzunca bir zamana ihtiya9 bulundugu a9iktrr. 

2. Dogan Aksan amtlardaki soyut kavramlan, e§ anlamlilik, 90k anlamlilik, ileri ogeler ve 
soz sanatlanm inceleyerek Koktiirk yazi dilinin “90k daha eskiye, birka9 bin yil oncesine 
uzanan geli§mi§ bir dil niteligi” ta§idigi sonucuna ula§mi§tir (Aksan, 2000, s. 142). 
Aksan’a gore, 900 kelimeye yakla§an soz varligi i9inde soyut kavramlann oram % 33 
dolaylanndadir (Aksan, 2000, s. 47). On amt ve yaziti inceleyen Hatice §irin User, cins 
isimlerdeki soyut kavramlan % 34,9 olarak tespit etmi§tir (User, 2009, s. 423). 

3. £in kaynagi Pei-ts’i-§u’ya gore £in imparatoru H0V-9U, bir9ok dil bilen Liu §i- 
ts’ing’den, Nirvana-Sutra’yi Tu-kyu diline 9evirmesini istemi§tir. ^in imparatoru 576 yili 
civannda bu terciimeyi Koktiirk hiikumdari Tapar Kagan’a armagan etmi§tir (Liu, 2006, 
s. 594). Demek ki amtlardan 150-160 yil once Nirvana-Sutra gibi soyut kavramli, dini- 
felsefi bir eser Koktiirk9eye 9evrilebiliyordu. Daha o donemde Koktiirk9e geli§mi§ bir 
yazi dili olmalidir. 

4. Koktiirk metinlerinde donmu§ ekler vardir. Yogun, kalin kelimelerinde -n, baz, boguz 
kelimelerinde -z, kisil, inel kelimelerinde -l, egri, yazi, kati kelimelerinde -I ekleri 
donmu§tur. Sonraki donemlerde de bu eklerle yapilrm§ turcvlcrc 90k az rastlanmasi 
onlann donmu§ oldugunu gosterir. Eklerin i§lekligini kaybedip donmasi da uzun zaman 
gerektiren bir olgudur. 

5. Koktiirk metinlerinde kalipla§mi§ ekler de vardir. Barga zarfmda +ga e§itlik eki, ba§layu 
ciimle baglayicismda -u zarf-fiil eki, sayu ve tapa 9ekim edatlannda -u, -a zarf-fiil ekleri, 
koput zarfmda -n vasita hali eki kalipla§mi§tir. Ek kalipla§masi i9in de uzun zamana 
ihtiya9 oldugu a9iktrr. 

6. Koktiirk metinlerinde birle§ik ekler de vardir. -tUr- ettirgen 9ati eki -t- ile - Ur- ‘un ; +Ad- 
isimden fiil yapma eki +A- ile -d-‘nin; -pAn zarf-fiil eki -p ile -An ’in birle§mesiyle 
olu§mu§tur. Kokenleri tarti§ilan -TI goriilen gc9mi$, -TagI gelecek zaman eklerini de 
bunlara katabiliriz. Birle§me yoluyla yeni eklerin ortaya 9ikmasi i9in de zamana ihtiya9 
vardir. 

7. Yukandaki veri ve tamklar Koktiirk yazi dilinin uzun bir tarihi ge9mi§i oldugunu 
gostermektedir. 




Ahmet Bican ERCILASUN 



361 



Kaynak^a 

Aksan, D. (2000). En Eski Turkge’nin Izlerinde, Istanbul. 

Ercilasun, A. B. (2006). Baglangigtan Yirminci Yiizyila Turk Dili Tarihi, Ankara. 

Ercilasun, A. B. (2007). Makaleler - Dil-Destan-Tarih-Edebiyat (yayma hazirlayan: Ekrem 
Ankoglu), Ankara. 

Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation , Wiesbaden. 

Erdal, M. (2004). A Grammar of Old Turkic, Leiden-Boston. 

Ergin, M. (1970). Orhun Abideleri, Ankara. 

Greenberg, J. H. (2008). “Anlamli Dil Unsurlarmm Diziminde Goriilen Bazi Evrensel Dilbilgisi 
Kurallan”, Dil Aragtirmalari, sayi 3 (Giiz), ss. 63-86, Ankara. 

Liu, M. (2006). (fin Kaynaklarina Gore Dogu Turkleri (9evirenler: Ersel Kayaoglu, Deniz 
Banoglu), Istanbul. 

Tekin, T. (1968). A Grammar of Orkhon Turkic, Bloomington. 

Tekin, T. (1995). Orhon Yazitlan - Kill Tigin, Bilge Kagan, Tunyukuk, Istanbul. 

Tekin, T. (2003). Orhon Tiirkgesi Grameri, Istanbul. 

User, H. §. (2009). Koktiirkve Otiiken Uygur Kaganligi Yazitlan - Soz Varligi incelemesi, 
Konya. 




362 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




ONGiN YAZITI 



Marcel ERDAL 
Ingilizceden £eviren Semih TEZCAN 



Ongin yaziti 1891 yilmda Mogolistan’da, Ongi nehrine dokulen Tarimal £ayi kiyismda N. 
M. Yadrintsev tarafmdan bulunmu§, W. Radloff tarafindan 1895 ve 1896’da 119 estampaja 
dayanarak yayimlanmi§tir. 1 H. N. Orkun’un 2 yayimi Radloff unkine dayanmaktadir. Sir Gerard 
Clauson, yayim 3 i9in Radloff un yayimladigi estampaj fotograflanm gozden ge9irmi§tir. Bu 
9ali§ma, Turkoloji’nin 20. yy.m ilk yansmda gcrgcklc^tirdigi buyiik ilerlemelere ve bu yazit 
konusunda ba§kalarmm one surdiigii du^uncclcrc dayanmasi bakimmdan Radloff / Orkun 
yayimmdan iistiindur; ote yandan Clauson’ un okuyu§ onerilerinin birka9i asilsiz varsayimlara 
dayanmaktadir. Talat Tekin 4 Ongin yazitmi i§lerken genellikle Clauson’m du§uncelerini 
benimsemi§, birka9 noktada yeni du^uncclcr getirmi§tir. 1969 PIAC toplantismda E. Tryjarski, 
Ongin abidesini 1962’de yaptigi bir ziyarette pargalanrm^, birka9 par9aya ayrilmi§ halde 
buldugunu, ancak 1969 ’da kendisine yazit alam yakimnda bulunan par9alann fotograf ve 
9izimlerinin gonderildigini, bu par9alann 1-4. ve 9-12. satirlara ait oldugunu anlatrr, 5 bildiriler 
kitabmda yazitm iki mukemmel (fakat anla§ildigma gore iizerinde rotu§ yapilmi§) fotografim da 
yayimlar. G. I. Ramstedt, bu yaziti 1909 ’da gidip goriir; ancak ziyaretinin somujlan 1911 ve 
1949 ’da Fince olarak yayimlandigi i9in Clauson ve Tekin tarafindan kullamlamami§tir. 
Ramstedt’in bu yazit uzerine yaptigi ara§tirmalann ba§ka bir dilde yayim ise ancak 1973 ve 
1978’de gcrgcklc^ir. Bu yaymlann hepsi E. Voytov’un bir bildirisine ekli kaynak9ada bulunur, o 
bildiride bu konuya ili§kin daha ba§ka malzeme de verilmi§tir. 6 Voytov, buluntu alanma gitmi§, 
orada gorduklerini ayrmtili olarak tasvir etmi§, yazitm bir 9evirisini yapmi§ ve tarihsel baglammi 
tarti§mi§tir. L. Bazin 7 ve V. Rybatzki 8 bu yazit hakkmda bazi onemli goru§lerini dile 
getirmi§lerdir. Yazili ta§i son inceleyen, bir Japon heyeti olmu§tur. 9 Bu heyetten Takashi 
Osawa’nm raporu, yazit iizerinde bugun artik pek az §eyin gorulebilmekte oldugunu ortaya 
koymaktadir. Bu raporda yazit uzerindeki metin hakkmda (Japonca olarak) bazi onemli notlar da 
yer alrr. M. Dobrovits, 2000 10 ve 2005 11 yillannda yayimladigi iki bildiride, Ongin Yaziti’mn 



1 Wilhelm Radloff, Die alttiirkischen Inschriften der Mongolei. St. Petersburg, 1895. 

2 Hiiseyin Namik Orkun, Eski Turk Yazitlari, cilt. 1 . Istanbul, 1936. 

3 Gerard Clauson, “The Ongin Inscription”. Journal of the Royal Asiatic Society, 1957: 177-192 s. ve iki 
fotograf. 

4 Talat Tekin, A Grammar of Orkhon Turkic. Mouton: Bloomington, 1968. 

5 Edward Tryjarski, “Zur neueren Geschichte des Ongin-Denkmals”. G. Hazai & P. Zieme (yayimlayanlar), 
Sprache, Geschichte und Kultur der altaischen Volker. Protokollband der XII. Tagund der PIAC 1969 in 
Berlin. Akademie-Verlag, Berlin 1974, 629-630 s. Tryarski bu bildirisinde, 1962 yilmda yaptigi seyahat 
hakkmda da bilgi vermi§tir. 

6 E. Voytov, “Onginskiy pamyatnik. Problemi kul’turovedgeskoy interpretatsii”. Sovetskaya Tyurkologiya 

1989,3: 34-50 

7 Louis Bazin, Les Sys femes chronologiques dans le monde turc ancien. Akademiai Kiado, Budapest 1991, 

152-161 s. 

8 Volker Rybatzki, “Titles of Turk and Uigur rulers in the Old Turkic inscriptions”. Central Asiatic Journal 
44 (2000): 205-292. 

9 Takao Moriyasu and Ayudai Ochir, Provisional Report on Researches on Historical Sites and Inscriptions 
in Mongolia from 1996 to 1998. The Society of Central Asian Studies: Osaka 1999. Buluntu yeri uzerine 
bilgi (Akio Katayama ve Takashi Osawa) s.126 ve dev., metin (Takashi Osawa) 129-136. s.lar. 

10 M. Dobrovits, “Ongin yazitmi tahlile bir deneme”. Turk Dili Araytirmalan Yilligi Belleten 2000, 2001: 
147-150. 



Orhon Yazitlarimn Bulunupindan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 363-372 




364 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



iserigi, tarihlendirilmesi ve tarihsel onemi iizerinde durur. Yaziti kisa bir sure once kaybettigimiz 
Arpad Berta 2004 yilmda i§lemi§tir. 12 Yazitin tiimunu son olarak i§leyen Erhan Aydm olmu^tur. 13 
Ongin yazitimn okunu§undaki bazi sorunlara Hatice §irin User 14 de deginmi§tir. 

Bu yazit uzerine yapacagim deginiler, srraladigim bu malzemenin tiimune dayanmaktadir. 
Bunlardan ba§ka Vilhelm Thomsen’in asistam Kurt Wulff un notlarmdan yararlandim. Thomsen, 
bir Turk runik yazili metinler derlemi yayimlamayi planlami§ti. Bunun i9in asistanmi, mevcut 
qizim ve estampajlarm dokiimantasyonunu yapmak iizere 1925-26’da Leningrad ve Helsingfors’a 
gondermi§ti. Thomsen, 1927 Ocak aymda Wulff un topladigi malzemeyi degerlendirmeye giri§ti, 
ancak aym yilm Mart aymda hastalandi, Mayista da vefat etti. Wulff un Ongin yazitina ili§kin 
notlan iki defterde bulunmaktadir. (§ehirleri bugiin kullamlmakta olan adlanyla anacak olursak) 
bu defterlerden biri, St. Petersburg, oteki de Helsinki’de bulunan malzemeye ait notlan 
kapsamaktadir. Defterler bugiin Kopenhagen Universitesinde muhafaza edilmektedir. Danimarka 
Orta Asya Demegi (Danish Central Asia Society) bunlan internet sitesine koymu§tur. 1970-73 
yillan arasmda ve ondan birka9 yil sonra daha kisa bir sure i9erisinde ben bu malzemeyi ve aynca 
hocam Iben Raphael Meyer’ in notlarmi gormek ve kullanmak olanagma sahip olmu§tum. Wulff, 
biitiin i§aretlerin resmini 9izmi§, bunlarm her birinin bi9imi, buyukliigii, ne derecede a9iklikla 
goriilebildigi, nasil okunabilecegi ve nasil anla§ilabilecegine ili§kin aynntili a9iklamalar vermi§tir. 

Yazitm, Clauson ve Tekin tarafmdan “front” {on yiiz} diye nitelenmi§ olan, Osawa’nm 
dogu yiiz dedigi yiiziine Wulff “kuzey yiizii”, yazitm Clauson ve Tekin tarafmdan “right” {sag 
yiiz} diye nitelenmi§ olan, Osawa’nm kuzey dedigi yiiziine Wulff “bati yiizii” der. Ben bu konuda 
Osawa’ya uyacagim. Yon hususunda ya Yadrintsev yanli§ bilgi vermi§ ya da ta§m yonii sonradan 
degi§tirilmi§tir. Bu iki dikey ve Clauson ile Tekin tarafmdan “supplementary” {ekleme} olarak 
nitclcndirilmisj olan bir yatay yazit di§mda Wulff, ta§m “dogu” dedigi, bizim “giiney” 
diyecegimiz yiiziinde alti satirlik bir yazit kalmtisi da gormii§tiir. 

Benim Yazitlarin Tiirk9esi hakkmdaki genel fonetik yorumlamam digerlerlerinden farkhdir. 
Bu husustaki ilkelerimi Grammar of Old Turkic {Eski Tiirk9enin Grameri} ba§likli 9ah§mamda 
a9iklami§ bulunuyorum. Omeklendirecek olursam, Clauson’un egii:miz, Tekin’in ise acilmiz 
yazdigi yerde ben, (a)gum(ii)z yaziyorum, 9iinkii bu eki, Eski Uygurcada oldugu gibi runik yazili 
metinlerde de dortlii uyuma giren eklerden sayiyorum. Bunun gibi bir9ok ba§ka meselede de Eski 
Uygurcayi goz oniinde bulunduruyorum. s yerine § yazmakta tereddiit etmiyorum, 9iinkii bu 
yazitta s ile § pek nadir olarak birbirinden ayirt edilmi§ ve 90gu kez s" arka sira iinliileri yamnda 
kullamlmi§tir. 

Metin 

Ongin yazitim bizce §u §ekilde okumak gerekmektedir. 

D1 (a)9iim(ii)z : (a)pam(i)z Y(a)ma : q(a)y(a)n : tort b 2 ul(u)p(u)y : (e)tm(i)§ : yiym(i)§ : 
y(a)y(i)m(i)§ : b(a)s 2 m(i)§ : ol q(a)n yo q : bolt qda : k(e)sra : (e)l yitm(i)§i : 
9(i)y(a)n ... q(a)z[y](a)nm(a)d 2 (i)[m(i)z] : (e)l(la)d u k (e)l(i)n : 



11 M. Dobrovits, “The Tolis and Tardus in Old Turkic inscriptions”. Stephane Grivelet ve ba§kalan 
(yayimlayanlar), The Black Master. Essays on Central Eurasia in Honor of Gyorgy Kara on his 70 th 
Birthday. Harrassowitz, Wiesbaden 2005: 33-42. 

12 Berta Arpad, Szavaimat jol halljatok .... A tiirk es ujgut rovasirasos emlekek kritikai kiadasa. Szeged, 
2004, 207-225. 

13 Erhan Aydin, “Ongi yaziti uzerine incelemeler”. I l mi Araytirmalar 25 (2008): 21-38. 

14 Hatice §irin User, Koktiirk Otiiken Uygur Kaganligi Yazitlari. Soz Varligi incelemesi. Konya, Komen 
2008. “Yorum ve incelemeler” s. 98-101, Metin ve Kaynaklar s. 468-9. 




Marcel ERDAL 



365 



D2 q(a)y(a)nl(a)d 2U q : q(a)y(a)n(i)n : i 9 y(i)m idm(i)§ : Turk bod(u)n : oijra : kun : 
toys 2 (u)q(i)ga : k(e)sra : kiin : b(a)ts 2 (i)q(i)qa : t(a)gi : b(e)rya : t(a)vy(a) 9 qa : q 1 iz(i)l 
y 2 i§[qa t](a)gdi ... q ...: ol: q'z oyl(i)n : ok 

D3 (a)lp : (a)r(i)n : b(a)lb(a)l qVdi : Turk bod(u)n : (a)ti y°q : bolu : b(a)rm(i)§ (a)rti : 
Turk bod(u)n : yitm(a)z(i)n : t(e)y(i)n : yul(u)y (a)rm(a)z(i)n : t(e)y(i)n : iiza : t(a)qri 
t(e)r (a)rm(i)§ [ 

D4 Q(a)py(a)n : (E)lt(e)r(i)§ q(a)y(a)n : (e)l(i)qa q‘l(i)nt(i)m : (E)l (E)tm(i)§ y(a)vyu : 
oyli : (E)§v(a)ra T(a)my(a)n qor yoyi in(i)si B(i)lga : (E)§v(a)ra : T(a)my(a)n : 
t(a)rq(a)n yoyl(a)t(di)m : b(e)§ : y(e)tm(i)§ : (a) 9 (i)m : (a)tim . . . oyl[ 

D5 bo T(a)vga 9 : (a)ra : yirya °t (ta)g Oy(u)z : (a)ra : y(e)ti (a)r(a)n : y(a)yi : bolm(i)§ : 

q(a)q(i)m : b(a)ya t(a)qr(i)k(a)n : y(a)n : (a)nta : yor(i)m(i)§ : es(i)g : kii 9 (ii)g : 

b(e)r[m(i)§] ... t(a)rdu§ : bolt u qd[a ... 

D6 t(a)qr(i)k(a)nka : is(i)g : b(e)rt(i)q : t(e)y(i)n : y(a)rl(i)q(a)m(i)§ : s 2 (a)d : (a)t(i)y : 
(a)nta: b(e)rm(i)§ : bolt u qda : toq(u)z Oy(u)z °t-(ta)g y(a)yi (a)rm(i)§ : b(a)d u k : 
(a)rm(i)§ : t(a)qr(i)k(a)n : yor[imi§ . . . b](a)d U k b(i)z : biz 

D7 y(a)v(i)z : b(a)t biz: (a)z(i)y uk(ii)§(u)g : k ort(ii)g : erta : sul(a)l(i)m : t(e)r (a)rm(i)§ : 
(a)mti : b(a)gl(a)r(i)m-a t(e)r (a)rm(i)§ : b(i)z : (a)z b(i)z t(e)y(i)n : q or[qm(a)t(i)n] 
yony(i)n : t(e)p 

D8 q(a)q(i)m s 2 (a)d : (a)nqa : ot(u)nm(i)§ : t(a)qr(i)k(a)n : (a)lt(i)m ... : (a)nta : 

y(a)vl(a)q : b(i)lm(a)zka : . . . 

K1 Q(a)m(i)l : b(a)l 1 q(q)a : t(a)gd(i)m : q°rl(a)d(i)m : (a)lt(i)m : siisi : k(a)lti : 

q(a)r(a)s(i)n : y 2 (i)yd(i)m : suq(u)§[dum] b(a)gi : q(a)pdi [o]yuz bun 9 a : (e)sig 
b(e)[r]m(a)[d]\ ... 

K2 k(a)l(i)r (a)rt(i)m(i)z : (a)kin (a)ra : °t-(ta)g y(a)yi : bolm(i)§ : t(a)gm(a) 9 i m(a)n : 
t(e)y(i)n : s 2 (a)q(i)nt(i)m : T(a)qri B(i)lga q(a)y(a)nqa : s(a)q(i)n(i)p : (e)s(i)g 
kii 9 (ii)g : b(e)rs(i)g(i)m : b(a)r (a)rm(i)§ (a)r(i)n 9 : t(a)gd u k(i)n : ... (a)lm(i)§ ... 
(a)yd(i)m (a)vka : t(a)gd u k(u)m ur(u)§i . . . : y(a)yi : k(a)lti b(a)l 1 q b(a)sa . . . 

K3 t(a)g(i)p : in(i)ma : oyl(u)ma : (a)n 9 a : utl(a)d(i)m : q(a)q yor(i)p : (e)lt(e)r(i)§ : 
q(a)y(a)nqa : (a)dr(i)lm(a)d q : y(a)q(i)lm(a)d q : t(a)qri bilga : q(a)y(a)nta : 
(a)dr(i)lm(a)l(i)m : (a)zm(a)l(i)m : t(e)y(i)n : (a)nqa : utl(a)d(i)m : (i)lg(a)rii : 
b(a)r(i)yma : b(a)rdi : ker[ii bar](i)yma : b(a)rdi : iil(ii)g (a)nt(i)qa : (e)s(i)g ku 9 (ii)g : 
b(e)rt(i)m : (a)dr(i)lur(i)nt[a ...] t(a)gd(i)m 

K4 iiza : t(a)qri : (a)rkl(i)g (e)ls(i)r(a)tm(i)§ : y(i)t[urmi§] ... k u ii 9 l(ii)g : (a)l[p 
q(a)y](a)n(i)ma : (a)dr(i)lu b(a)rd(i)q(i)z : bilga : (a)t(a) 9 (i)m : yoy(u)q : 
q r(a)y(i)q(i)n : q(a)zy(a)nt(i)m : [,]l(a)yii t(a)qri [,..]9 : kiriir (a)rt(i)m (a)dgii : 
(a)t(a) 9 (i)m : 



Yatayl ]qa bit(i)gl(i)g t(a)§(i)y 
Yatay2 ]d(i)m b(a)qigu 
q(a)[i] 



Yatay5 9 b 2 q[...]ur 
Yatay6 ]ra : mq : (a)dgii 




366 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalari Sempozyumu 



Yatay3 ](i)m : (a)t(a)9(i)m Yatay7 (a)t(a)9(i)m 

Y at ay 4 ] (a)t(a)9(i)m (a)d[nltig 



G1 ] b 1 1] 1 1 m : r 2 k 2 n 2 gA (a)nta kort(u)m 
G2 (a)t(a)9(i)m ... to q(i)d(i)m(i)z : (a)9(i)m buyla 
G3 g 2 l 2 r 2 t 2 m : k 2 sV . . . l't 1 



G4 ]b 2 Ig 2 [...] : k 2 iit 2 . :u 
G5 d 1 .d 1 ..y 1 Ir 1 g 1 ...k 1 
Gbg'.rV 



Notlar 

Yazitm birinci cumlesi (Dl) §oyledir: (a)9um(ii)z : (a)pam(i)z y'mA : q(a)y(a)n : tort 
b 2 ul(u)q(u)y : (e)tm(i)§ : yiym(i)§ : y(a)ym(i)§ : b(a)s 2 m(i)§ : 

§imdiye degin, burada harf 9evriminde y'mA §eklinde goriilen kelimenin sonundaki 
unliinun I oldugu kabul edilmi§tir, oysa Wulff ve Thomsen bunun A oldugundan emindiler. Bu 
kelimede -rnA ekinin bulundugu farzedilebilir, bu ek Eski Trudge Kelime Turetimi (OTWF) 
ba§likli 9ali§mamda, 15 paragraf § 3.109’da ele almmi§tir. Kelime ayma ‘denilen’ veya ayama 
‘saygi gosterilen’ okunabilir; apamiz ayma kagan okundugu takdirde ‘atamiz denilen kagan’ diye, 
apamiz ayama kagan okundugu takdirde ise ‘atalarimizm saygi gosterdigi kagan’ diye 
anla§ilabilir. Fakat dikkatimizi, Bibliotheque Nationale’de muhafaza edilmekte olan ‘ms. Pelliot 
1283’ no.lu, 8. yuzyildan kalma Tibetqe yazmada faaliyetleri anlatilmi§ olan Abug (^or (’Bug- 
chor) hiikumdan Jama Kagan’ a ( Zama Khagan ) da yoneltebiliriz. Bu belgenin Tiirkqe qevirisini 
Semih Tezcan 1972’de Ankara’da sundugu bir bildiriye eklemi§tir. 16 Soz konusu Tibet9e metinde, 
Basmil, Karluk ve Uygurlarm bir araya gelerek Abug £or’u yendikleri anlatilir. Buradan Abug 
£or (’Bug-chor) boyunun, Orhun Yazitlannda anlatilan Turk Devleti’nin en onemli boyu, 
9ekirdek boyu oldugu a9ik9a anlasplmaktadir. Tibet9e belgedeki 119 veriden birincisinde, Jama 
Kagan’m {Zama Khagan) adi Zama Motjan Khan olarak ge9er. Bu, Bugut yazitmda Mogan Kagan 
{mwy’an y’y’n) diye zikr edilen hiikumdar olmalidir. Bumm Kagan’m ogludur, 553-572 arasmda 
Birinci Turk Devleti’ni yonetmi§tir. Marquart, Malov, Clauson hatta son yillarda Rybatzki ve 
§irin User yazitimizm y x ml okunmu§ olan kelimesini ‘Bumm’ veya ‘istemi’ §ekline sokmaya 
9ali§mi§lardir. Fakat bu hem imkansiz, hem liizumsuzdur. Bumm ve Istemi ilk Turk devletini 
kurarlar, ancak Mogan Kagan 19 yil gibi uzun bir miiddet hukiim siirerek bu devleti gii9lendirir ve 
devamhhgmi saglar. Hukiimdarligi ^in’in zayif bir devrine du§en Mogan Kagan’dan sonra tahta 
geqen karde§i Taspar Kagan sadece 9 yil hukiim surmu§, £in’e ve Budizm’e yakla§mi§tir. 

Yukanda verilen birinci ciimledeki ilk fiili Radloff, Orkun ve Tekin kismiy okumu§lardi. 
Clauson ise, estampajlarda bir rgordugiinu yazmi§, kelimeyi etmi§ okumu§tu; bunu §irin User ve 
Aydm da kabul eder. Thomsen ve Wulffun notlan, etmi,f \ kamtlamaktadir. F^iincii fiili 
ara§tirmacilar yay- okumu§, ‘dagitmak’ anlamma gelen yah- fiilinin n > y ses geli§mesiyle 
olu§mu§ ge9 bir §ekli sanmi§lardir. Bir Mani metninde de buldugumuz yayi- ‘bozmak’ fiiline 
Erdal 1991: 685’te deginilmi§tir; turemeleri de vardrr. /n/ fonemi en geq runik metinlerde bile hi9 
bir zaman /y/’ye d6nii§mez. 

Ikinci ciimle §oyle okunmalidir: ol q(a)n yo°q : bolt u qda : k(e)sra : (e)l yitm(i)§i : 
9(')y(a)n ... q(a)z[y](a)nm(a)d 2 (i)[m(i)z 

Kopenhagen’daki notlara gore el y it mif ten sonra “igginmig” yoktur, Radloff ve Orkun 
yayimlarmda buldugumuz “ka9i§rm§” da yoktur; kagi§- i9in en eski veri Al-Ka§garl’de bulunur, 
Eski Turk9ede ‘kaqmak’ kavrami i9in genellikle kullamlan fiil tez-mek’ tir. Wulff burada g(i)y(a)h 



15 Marcel Erdal, Old Turkic Word Formation. A Functional Approach to the Lexicon. 2 cilt. Harrassowitz: 
Wiesbaden, 1991. 

16 Semih Tezcan, “VIII. yuzyildan kalma 1283 numarali Tibet?e el yazmasinda ge?en Tiirkge adlar 
iizerine”. I. Turk Dili Bilimsel Kurultayina Sunular Bildiriler (Ankara ...1972). Ankara, 1975, s. 299-308. 




Marcel ERDAL 



367 



sozcugiinu gormu§, ondan onceki I’yi ise el yitmlfc baglami§trr. Bundan sonra bir kismi Dl, bir 
kismi D2 iizerinde bulunan §u ciimle gelir: 

(e)l(la)d u k (e)l(i)n : D2 q(a)y(a)nl(a)d 2u q : q(a)y(a)n(i)n : i9y(i)m idm(i)§ : 

ellddiik elin kelimeleri yalmz Wulff ve Thomsen tarafindan g6riilebilmi§tir, bu kelimeler, 
KT D6-7’de bulunan elladiik elin lqgmu idmi§, kaganladuk kagamn yetrii idmi§ deyimine i§aret 
etmektedir, orada milletin (veya Semih Tezcan’a gore ulke topraklarimn) ve hiikumdarm elden 
9ikmasi aym deyimle ifade edilmi§tir. igyim idmif da gordugumuz zarf-fiil iinliisiiyle yardimci fiil 
iinliisii arasmdaki ses benze§mesi i9in bkz. Erdal 2004: 17 257. 

D2’de Clauson ve ba§kalarmm beriya tavyagqa, yiriya yi§[qa t]agi okudugu kelimelerin 
yerinde Wulff ve Thomsen b(e)rya : t(a)vy(a)9qa : qiz(i)l : y 2 i§[qa t](a)gdi sozlerini gordiiklerini 
kaydetmi§ler, kizil yerine yirya okumamn imkansiz oldugunu, aynca metinde tagi zarf fiilinin 
degil, tagdi §eklinin bulundugunu belirtmi§lerdir. Gunumuzde, Oin’deki en tanmmi§ Kizil Dag, 
Urum9i yakmmdaki 1391 m. yiiksekligindeki dagdir. Altay daglannm tarn giineyine rastlayan ve 
ger9ekten kizil olan bu dag Turk imparatorhigunun giiney simrmda bulunmu§ olabilir. 

Satmn sonundaki kelimeleri Wulff ve Thomsen’den ba§ka W9 bir ara§tirmaci 
okuyamami§tir. k‘z oyl(i)n 2 bi9iminde on siraya ozgu n i§aretinin bulunmasi, bunun ‘oylan ... 
aran’ degil de 3. kisji iyelik eki + belirtme durumu eki oldugunu gostermektedir. Wulff D3’teki 
qisdi sozcugiinu q‘l 2 di (yani qddi) okumamn da busbutun imkansiz olmadigim kaydeder. 

Dogu yuz, 3. satmn devammda harf 9evrimi y 1 wl lu q (a)rm(a)z(ii)n bi9iminde yapilmi§ 
olan iki kelimeyi, Clauson “yo:luk ermezun”, Tekin ise “yuluq armazun” okumu§tu. Ancak Wulff 
ve Thomsen dorduncu harfin u q olmadigim, s 2 , i/i veya r 2 okunabilecegini belirtmektedir. Ben 
burada yul(u)g okumayi ve KB 52’de Peygamber hakkinda yulug kildi mail, teni canim ‘malmi, 
vucudunu, canmi feda etti’, 85’te hakan ... kolsa camm yulug ‘hakan ... isterse camm feda olsun’ 
dendigini hatirlatarak cumlenin “Tiirk halki rehin olmasm” §eklinde anla§ilmasim oneriyorum. 

D4’te hatirasma Ongin Yaziti dikilmi§ olan ki§inin, yani b(i)lga : (e)s 2 b(a)ra : t(a)my(a)n : 
t(a)rq(a)n’m adi ge9mektedir. Bu sozneden sonra gelen, Clauson ve Tekin’in (a)ym(a)yl(i)y 
okumu§ olduklan kelime golge kelimedir. Wulff ve Thomsen, burada Clauson ve Tekin’in 
gordugu i§aretler yerine yVyyt 1 !!! okumu§lar, bu i§aretlerden ikinci, dorduncu ve altincismin 
okunu§lannm §upheli oldugunu kaydetmi§lerdi. Ben, bu kelimeyi yoyl(a)t(di)m §eklinde okumayi 
oneriyor, ciimleyi “Bilge E§bara Tamgan Tarkan i9in yog toreni, yani matem toreni yaptirdim” 
diye anhyorum. 

Bu satmn Wulff ve Thomsen tarafindan b(e)§ y(e)tm(i)§ : (a)9(i)m : (a)tim . . . wyl 1 §eklinde 
okunan son kelimelerini Radloff gorememi§ti, bu yiizden bu kelimeler Clauson ve Tekin’in 
yayimlarma da girmemi§tir. Fakat Japon dokiimantasyonuna gore bunlar yazit iizerinde hala 
goriilebilir durumdadir: Osawa, aymayliy bes yetmis acim [at]im §eklinde yazi 9evrimi yapmi§, 
bunu “65 of my elder brothers (uncles) and my nephews (or grandsons, or cousins) who belong to 
the same tribe” {Benim, aym boya mensup 65 agabeyim (amcam) ve yegenim (veya torunum, 
kuzenim)} diye terciime etmi§, “who belong to the same tribe” {aym boya mensup} soznesiyle 
“(a)ym(a)yl(i)y” kelimesini kar§ilamak istemi§tir. Ancak, Osawa bu kelimenin yalmz ii9iincii 
i§aretini a9ik9a tamyabildigini, otekileri ancak belli belirsiz gorebildigini yazar. Ger9ekte aymak, 
kimi Tiirk dillerinde ancak ge9 donemlerde goriilen Mogolca bir almtidrr, bu yazitta yoktur. 

Dogu yiiz, 5. satmn ba§langici §oyledir: bo 18 t(a)vga9 (a)ra : y(i)rya . . . oy(u)z : (a)ra : y(e)ti 
(a)r(a)n : y(a)yi : bolm(i)§; belli ki (herhalde yazitm silinmi§ kisimlannda adlan ge9en) bu 



17 Marcel Erdal, A Grammar of Old Turkic. Brill: Leiden 2004. 

18 C°gu ara§trrmaci bu zamiri bu okur, oysa bo okunmasi gerekir; bkz. M. Erdal ve C. Schonig: 
“Fruhturkisch bo oder bu ?”. Ural-Altaische Jahrbucher, N.F. 9 (1990): 71-76. 




368 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Q’inlilcrdcn ve kuzeydeki Oguzlardan bahsedilmektedir. Radloff, t 1 b 1 g 1 ^ kelimesinden sonra d'A 
harflerini g6rmii§, bu okuyu§u Clauson ve Tekin tarafmdan da benimsenmi§ti; Wulff ise burada 
r'A i§aretlerini goriir. Satmn baspndaki b'w : kelimesini Clauson keyfi olarak degi§tirip b(a)sa 
biqimine sokar, bu tutumunun gerek9esini §oyle a9iklar: “bu: ‘this’ ... is quite inappropriate (and) 
basa: ‘then’ is the right length and fits the context” {bu: ‘bu’ buraya M9 uygun dii$miiyor, basa: 
‘sonra’ ise yazittaki yere sigmakta ve metin baglamma yaki§maktadir. Ciimlede Tavgag ara 
‘(^inlilcr arasmda’ denildigine gore bu pasajda £inlilerin belli bir kesiminden soz edilmekte, bo 
zamiri bu kesime gonderme yapmaktadir. 

Dogu yiiz, 5. satmn sonu §oyledir: es(i)g : kii9(ii)g : b(e)r[m(i)§] g 2 ... t(a)rdu§ : 
bolt u qd[a .... Buradaki ikinci kelime, yayimlarda k 2 ii9n 2 bi9iminde yer alir, fakat Wulff a gore 
dordiincii harfin g 2 olmasi kiig+iig okuyu§unu miimkiin kilmaktadir. Radloff, tardu§ boltukd[a 
kelimelerini gormedigi i9in bunlar onun yayimma dayanan ara§tirmacilarda da eksiktir. Fakat 
Wulff bunlann olduk9a belirgin biqimde okunabildigini kaydeder. Dobrovits 2005 ’e gore Kiili 
(^or (veya Kol l9-9or) Yaziti Tardu§ kavmi, Ongin Yaziti ise Tolis kavmi tarafmdan diktiri Imi^tir. 
Ne var ki, Tolis ozel adi, yazitin okunabilen yerlerinde M9 ge9memekte, oysa Tardu§ adi en 
azmdan bu pasajda goriilmektedir. Tardu§ kelimesinden once W9 okunamayan, tahribe ugrami§ 
bir bo§luk oldugu goz onunde tutulursa, yazit iizerinde (tipki KT D13 = BQ D12’de oldugu gibi) 
[tolis] tardug adlarmm bir arada bulunmu§ olabilecegini dii§unmek mumkiindur. 

Dogu yiiz, 6. satirda du§man Oguz’un b(a)cfk oldugu soylenmektedir, Clauson ve Tekin bu 
kelimeyi ‘gii9lu’ diye 9evirmi§lerdi. Bu satmn sonundaki, yaziti daha once i§leyenlerin 
yayimlarmda bulunmayan b 2 ]d 2u kb 2 z : b 2 yz kelimeleri yapi bakimmdan Tiirkiyc Tiirk9esinin 
“ Buyiigiiz , biz .” cumlesine tekabul eder. Daha da uygun olan terciime “ Biiyiik olan biziz ” olacaktir, 
9unku bu sozlerin, saldm ba§lamadan once kagan tarafmdan ordunun moralini yiikseltmek i9in 
soylenmi§ oldugu bellidir; bu amaq, bundan sonraki satirda da goriiliir. 

Dogu 7’deki k 0 6rt(ii)g ‘gordiin 4 kelimesinden sonraki harfleri hem Radloff hem de Wulff 
Ir 2 t 2 I §eklinde goriir ama Wulff, buradaki ikinci harfi (yani r 2 ’yi) “usynl. i dyb beskadigelse” yani 
‘a9ik se9ik degil, epeyi tahrip olmu§’ diye tasvir eder. Clauson ise bunun yerine “r 2 [s 2 g 2 ]t 2 I” 
okumayi teklif edip ar+sig+ti ‘cesurca’ terciimesini onerir. Clauson’un Ir 2 i§aretlerini keyfi 
olarak r 2 [s 2 g 2 ] ’e donu^turmesini Tekin’in kabul etmi§ olmasi yadirgaticidir, 19 fakat Clauson’un 
9evirisini benimsememi§tir; gramerinde ve kitabm dizininde ersigti ‘cesurca’ kelimesi de yoktur. 
Erdal 1991: 70-72 ve Erdal 2004: 330’dan anla§ilacagi iizere +slg ekinden sonra +tl ekinin 
getirili§i Eski Tiirkqe kaynaklarda kar§imiza qikmaz; yazitta r 2 ’yle t 2 ’nin arasma iki harf sokmak 
mumkun degildir. Buna ragmen Aydm 2008: 36 bu “rekonstriiksiyonu metne uygun” bulmaktadir. 
Ben, I ve A harflerinin benzerligini dii§iinerek kelimeyi erta ‘erkenden’ okumayi oneriyorum. 

Bu satmn sonunda Radloff k°or[km(i)§ kelimesini okumu§, bu okuyu§ta Orkun onu takip 
etmi§tir. Clauson “Bu mutlaka yanli§tir, birinci harf a9ik9a y 1 dir, bu sozciik yo:rimi§ veya buna 
benzer bir §ey olmalidir” derse de Tekin soru i§areti koyarak qorq[malim yazar. Wulff, a9ik bir 
§ekilde hem Radloff un gordugiinii, hem de Clauson’un yazdigim, q°or[q ...] yony(i)n sozlerini 
okur ve “korkmadan (?) yuriiyeyim” §eklinde terciime etmeyi onerir. Benim teklifim bu oneriye 
dayanmaktadir. Wulff un bu kelimelerden sonra belli belirsiz gordiigii Il'p harfleri, tep ‘diye’ 
kelimesinden artakalmisj izler olabilir. 

Dogu yiiz, 8. satirda amsma bu yazit dikilmi§ olan, kendisinden terjriken diye soz edilen 
ki§inin agzmdan soylenenlerin 90gu pek iyi anla§ilmiyor. Satmn sonunda ]n 1 : (a)nta y(a)vl(a)q : 
b(i)lm(a)zka : t 1 . okunabilmektedir, ancak sonraki y 1 veya nY veya wl 1 veya k 1 ! 1 harfleri kesin 
olarak okunamamaktadir. Clauson’un estampajlarda gordugiinii yazdigi s 2 harfi miimkiin olsa da 
Tekin’in (‘to be driven’ terciimesiyle dizine de aldigi) “ tas[ulmazun ” okuyu§u soz konusu olamaz: 



Bu okuyu§u Dobrovits 2005: 36 da da goriiyoruz. 




Marcel ERDAL 



369 



Eski ve Orta Tihdope’de ta§u- ‘ta§imak’ §eklinde bir fiil kullamlmi§ olsa da (OTWF 478) 
kaynaklarda bunun edilgen tabam ge9mez. 

Kuzey yiizii, 1. satir da iyice boliik por9iik durumdadir. Bu satmn Clauson’da w qn 1 l 1 d 1 m 
Orkun’da ise W qwn 1 l 1 d 1 m bi9iminde bulunan dordiincii kelimesinin yazi 9evrimi, “kon u ld‘ni\ 
“ ko:nuldum ” veya “ qunladim ”, t 2 k 2 (veya y 2 )l 1 d 1 m bi9imlerinde yapilmi§sa da bunlardan anlam 
9ikmamaktadir. Benim onerdigim kor+la- ‘zarar gormek’ fiili §imdiye kadar kaynaklarda 
kar§imiza 9ikmami§sa da Al-Ka§gan’nin verdigi korlan- fiili Kazak9a ve Kirgizcada bugiin de 
kullamlmaktadir; Al-Ka§gan korlan- fiilinin anlammi ‘bir nesnenin kaybi yiiziinden acmmak’ 
olarak vermi§tir. 

Wulffun notlanna gore kuzey 1. satmn sonunda, Clauson ve Tekin’in yayimlannda 
bulduklanmiz degil, kendisinin a9ik9a gordiigii o]yuz bun9a (e)sig b(e)[r]m(a)[d] u k ‘Oguz, bunca 
hizmeti vermemi§’ kelimeleri bulunmaktadrr; bunlar KT DIO = BK D9’daki bunga esig kiigiig 
bertiikgdru soznesini hatirlatir. 

Kuzey yiizii, 2. satirdaki tatjri kelimesini Tekin ‘sacred’ {kutsal} §eklinde 9evirir, Aydm 
ise taijri bilga kagan kelimelerinin tiimiiniin “kagan unvam ve adi” oldugunu yazar. Wulff, bu 
satirdaki t(a)gd u k(ii)m kelimesinden sonra wr'l 2 !, bundan sonra da pek belirgin olmayan bir 'q 
okumu§tur, bunlardan bir anlam 9ikmaz, fakat l 2 harfinin § harfine olduk9a benzedigini amm- 
satalim. 

Bu satmn sonunda Wulffun gormii§ oldugu y(a)yi : k(a)lti b(a)l'q b(a)sa ‘dii§man geldi, 
§ehirleri basarak’ kelimeleri, diger yayimlarm hi9birinde bulunmaz. 

Kuzey yiiz, 3. satirdaki ikinci iltl(d)d(i)m'’ den 20 sonra metin Wulffa gore (i)lg(a)rii : 
b(a)r(i)yma : b(a)rdi : k(e)r[ii bar](i)yma : b(a)rdi §eklinde okunmalidir. Ozellikle KT D24, BK 
D20’deki ilgaril bariyma bardiy, quriyaru bariyma bardiy ciimlelerini ammsatan ilgerii ve kern 
kelimelerinin okunu§unda W9 §iiphe yoktur. anga iitlddim’ den sonra Osawa da (i)lg(a)rii 
b(a)r(i)yma b(a)rdi, kes 2 [ sozciiklerini gordiigiinii yazmi§tir (bkz. Moriyasu & Ochir 1999: 133). 
Boyle oldugu halde Berta 2004: 219 ve Aydm 2008: 27 bunu kabul etmemi§ler, Radloff un eski 
okuyu§u olan ... anga dtledim kerii barigma bardi okuyu§unu korumu§lardir. Buradaki anlatim, 
Kol Tegin ve Bilge Kagan yazitlannm yankisi gibidir. Osawa’nm ki(s)[r](a) olarak okudugu, 
yani r’sini W9 gormedigi, s 2 ve A’smi ise hayal meyal gordiigii, benim ker[ii §eklinde yazdigim 
kelimede Wulff da k 2 I’den sonra “belki (muligvis)” r 2 A gordiigiinii yazmaktadir. Yani tek fark 
ii9iincii harfin s 2 veya r 2 olmasmdadir ve Osawa’nm teklifi de miimkiindiir. Ancak Kol Tegin 
yazitmda ilgaril Qadirqan Yiyqa tagV ye zit olarak kerb Tamir Qapiyqa tagi dendigini goriiyoruz 
(D2). kesra ise bu yazitta (D2) ve Bilge Kagan yazitmda (G13) byra’nin karsjiligi olarak oniimiize 
9ikmaktadir. 

Benim ill(u)g (a)nt(i)qa 21 okuyu§um, (Clauson’un metinden 9ikardigi, Tekin’in ise 
9ikarmadigi) l 2 i§aretinin yazitta ger9ekten bulunuyor olmasma ve ikinci kelimedeki /n/’nin 
onceki yaymlarda oldugu gibi n 2 degil, n 1 olmasma dayamyor. Clauson notlannda, buradaki ilk 
dort harfin d-gen ‘dii§iinen’, dl-gen ‘olen’ veya og-gen ‘oven’ §eklinde anla§ilabilecegini yazarsa 
da bunlarm hi9birini tatmin edici bulmaz. Aynca, bugiin son derece yaygm olan -gAn sifat-fiil 
ekinin Eski Tiirk9e’de canli bir ek olarak hemen hemen kullamlmadigim da hatirlatmak istiyorum 
(Erdal 1991: 386-387, Erdal 2004: 290-291). Tekin’in herhalde Sibirya Tiirk animistlerinin en 
biiyiik tanrisi Ulgen’in admdan esinlenerek metne yerle§tirdigi iilgan ‘biiyiik, yiice’ sifati da Eski 
Tiirk9e’de yoktur. ul(ii)g (a)nt(i)qa' nin ‘(kendi) payima dii§ene ant i9erek’ sjcklindc anla§ilmasmi 



20 Kelime, Brahml yazisiyla yazilmi? birgok veride, u ile yazilmi? oldugu igin oteki ara§trrmacilarm 
“ otlddim ” okuyu§u yerine iitlddim kabul edilmelidir. 

21 Ikinci kelimenin ant+iq- fiilinin antiq-a §eklindeki zarf-fiili oldugunu du§uniiyorum, fakat ant ile bunun 
uzerine getirilmi? datif eki ( ant+qa ) olmasi da mumkiindur. 




370 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



oneriyorum. Bu satmn son iip kelimesi (bunlar oteki yaymlarda bulunmaz) agikya 
okunabilmekteyse de bu kelimelerin buradaki baglam i9erisinde yorumlanmasi giuptur. 

Ara§tirmacilar, 12 hayvanli takvime gore bir tarihleme i9erdigini dii§iindiikleri N4’iin ilk 
kismim anlayabilmek i9in biiyiik 9aba harcami§lardir, bu tarihi bazilan (Radloff, Orkun, 
Dobrovits 2005) ejder yili, bazilan da (Clauson, Tekin, Bazin, Dobrovits 2001) koyun yili olarak 
belirlemi§tir. Wulff ve Thomsen’ in notlanna bakilirsa, burada tarihleme yoktur. Onlar, Tekin’ in 
iizd tarjri qon yi'lqa yetinc ay kiicliig alp qayammda adri'lu bardi'ifiz okudugu kismi metinde 
verdigimiz §ekilde okumu§tur. Bu satirda okuduklan ilk 119 kelime BK N12’deki iizfd taq]ri 
arklig[ ... ile kar§ila§tmlabilir. Radloff un gordiigiinii sandigi l 2 iii, eger orada bulunmu§ olsaydi 
bile, bu (^incc ‘ejder’ anlamma gelen ve Tiirk9eye bir alinti olarak girmi§ olan terim olarak 
yorumlanamazdi, 9unku runik imlaya gore bir kelime i9inde iki iinlii i§areti arka arkaya gelemez. 
Dobrovits 2005: 40, kendisi bunu daha once ifade etmi§ oldugu halde, bu imla gelenegini goz 
oniinde tutmami§tir. Ustelik soz konusu kelime (yani hi / ulu < £ince lung ) runik metinlerde her 
zaman l 1 ile yazilir. Estampaj fotografmda qwii kelimesini ger9ekten gordiigunii soylemi§ olan 
tek ki§i Clauson’dur, Berta dahil digerlerinin yaptigi sadece ona uymak olmu§tur. 

Satmn ortalanndaki kelime biitiin yaymlarda qayammda §eklinde yer almi§ bulunmakta ise 
de Thomsen and Wulff bunu qayamma olarak gormu§lerdir; adnl- fiili datif ile de lokatif ile de 
baglanabilir, nitekim onceki satirda her iki hal ekiyle kullamlmi§ oldugu goruliir. 

Satmn devammda §u kelimeler okunabilmektedir: yoy(u)p : q°r(a)y(i)r|(i)n : 
q(a)zy(a)nt(i)m : 

Ikinci kelimenin ilk harfi Radloff ve Orkun tarafmdan l 1 okunmu§tur, fakat I 1 ile w q i§areti 
birbirlerine olduk9a benzer. Clauson, herhangi bir a9iklama vermeksizin bu kelimenin sonundaki 
iyelik ve belirtme durumu eklerini +u]+m bi9iminde yazmi§, Tekin de ona uymu§tur. Oysa 
Radloff ve Wulff (ve -qin qazyantim okuyu§uyla Osawa!!), burada Erdal 2004: 185’e gore 
beklenen morfem siralam^imn (+iq+in) bulundugu hususunda mutabiktirlar. 

Radloff ve Orkun q(a)zy(a)nt(i)m sozeugiinii yukandaki gibi yazmi§lardir, Wulff ilk iki 
harfi se9emez, ama digerlerini ]yntm olarak yazar. Nihayet Osawa da (z harfini biraz zor gordiigii 
kaydiyla) kelimeyi aynen q(a)zy(a)nt(i)m §eklinde verir. Clauson sirf semantik nedenlerden 
dolayi bu okuyu§u reddeder, kelimeyi “ ko:[ridi]m ” bi9imine sokar, qo:ndim “I set apart” {tahsis 
ettim} okumayi onerir. Ne var ki qon- ‘korumak, muhafaza etmek’ fiili i9in Eski Turk9ede 
tamklar bulunmaz. Belki bu sebeptendir ki, Tekin Clauson’un onerisini “qu[rad]im" “I 
celebrated” {toren diizcnlcdim} ’e 9evirir. Tekin’in dizininde “ qura yer alir ve bu kelime i9in ‘to 
gather, organize, perform’ {toplamak, diizcnlcmck, icra etmek} kar§ihklan verilmi§tir. Oysa 
quvra- fiili ( qura - degil, quvra-\) ‘bir araya gelmek’ anlammi ta§ir, ‘toplamak, bir araya 
getirmek’ anlamma gelen kelime quvra-t- fiilidir. Berta, §irin User ve Aydm burada da Osawa’ya 
inanmayip Clauson ve Tekin’in M9 bir §eye dayanmayan onerisini tercih ederler. 

N4 satmmn sonu §oyle okunmaktadir: ]p : kiriir (a)rt(i)m: (a)dgii : (a)t(a)9(i)m Radloff 
satmn son kismim goremedigi i9in oteki yaymlarda sadece kiriir drti bulunur. 

Yatay dogrultuda yazilmi§ olan “ek” yazitm en tarti§mali yeri, 1.4’un sonunda ve 1.5’in 
ba§mda yer alan, Radloff ve Orkun tarafmdan lii ydqa olarak okunmu§ olan kisimdir. Clauson, 
1.4’un son harfini m olarak gordiigunii soylemi§ oldugu halde, Tekin “lii [yi'lqa]” okuyu§unu 
degi§tirmemi§tir. Wulff sonuncu harfi okuyamami§tir, fakat sonuncudan onceki harfin d 1 
oldugunu soyler. Buna gore bu kelime ]d(i)m okunmalidir, bu herhangi bir fiilin 1. ki§i gc9mi$ 
zaman bi9imidir, demek ki bir tarih degildir. 

Biitiin biitiine okunmaz hale gelmi§ olan 6. satmn sonuna dogru Wulff, Radloff ve Clauson 
(a)dgii kelimesini okunabildigi hususunda birle§irler, fakat Radloff ve Wulff bu kelimeden sonra 




Marcel ERDAL 



371 



k 1 harfini gorduklerini yazarlar (Tekin, bu noktada Radloff a uymu§tur), Clauson ise bu harfin g 
oldugunu soyler. 

Wulff, yazili ta§m dogu tarafimn estampajlanm da goriip okumu^tur, otekiler ise dogu 
tarafmdan hig soz etmemi§tir. Wulff, yazitrn dogu yuziinde, be§ veya alti satir boyunca gok 
sayida i§aret okuyabilmi§tir, ancak bunlann anla§ilir bir metin olu§turacak bigimde 
birlc^tiri Icmcdigini soyler. 

Kopenhagen’da bulunan malzemenin yazit metnini daha iyi anlamamiza yarayan 
noktalanm goz online sermi§ bulunuyorum. 

Radloff, bu yaziti 7. yiizyila tarihlemi§, runik yazili yazitlann en eskisi oldugunu 
du§unmii§tu. Bazin, yazit metninde gegtigini kabul ettigi “koyun yili”nm 719 yili oldugunu 
du§unmii§, yaziti 720’ye tarihlemi§ti. Rybatzki 2000: 209’a gore “gerek paleografik (yani yazi 
ozellikleriyle ilgili), gerekse onomastik (yani ozel adlarla ilgili) sebeplerden dolayi bu yazit, 
Uygur Bozkrr Kaganligi donemi ba§langicma ait olmalidir. Bazi . . . hususlar, bu yazitm Uygur 
Kaganligimn ilk yillanna, belki 744 veya 756 yilina tarihlendirilmesini desteklemektedir” der. 22 
Rybatzki, bu iddiasim iig sebebe dayandmr: Bunlardan birincisi, m harfinin bigiminin Orhon 
yazitlarindaki “standard bigim”den oldukga farkli olmasi, 23 ikinci sebep, oniki hayvanli takvimin 
kullam§ta bulunmasi, ugiincu sebep de teyriken unvanimn sikga kullamlmi§ olmasidir. Bunlardan 
m harfinin bigimi hakkmda §unu soyleyebiliriz: Farkli yazili§, yazicimn ba§ka bir ekolden 
yeti§tigini, yani yaziyi ba§ka bir ustadan ogrendigine i§aret edebilir, fakat bunun yazitm ya§i, 
tarihlenmesi ile ilgisi olmasi gerekmez. Oniki hayvanli takvime (pek sik olmamakla birlikte) 
Orhon Yazitlannda da ba§vurulmu§tur ve - yukanda deginildigi lizere - bu takvimin Ongin 
Yazitmda kullamldigi biisbiitiin §uphelidir. Hukumdardan teyriken (< *teyri qan ) diye soz 
edilmesi gok ilgi gekicidir, ancak bunun da yazitm tarihi ile ilgisi yoktur: Rybatzki, bu sozcugiin, 
Uygur Kaganligi gagma delalet ettigi fikrini Radloff 1895: 255 ve Klya§tomiy ve Tryjarski 24 
1990: 66-67’den almi§ olsa gerek. Teyriken sozciigunii Arkahnen yazitmda da bulan Klya§tomiy 
ve Tryjarski, Radloff’un dii§uncesine uyarak o yaziti Uygur Kaganhgma baglarmsjlar, Tiirk 
Kaganligi yazitlannda bu sozciigiin yerine tengriteg kullamldigmi yazmi§lardrr. Ancak, teyri teg 
anlami ‘tann gibi’ olan bir sontaki grubudur; tiiremi§ bir sozciik degildir. Bu bakimdan teyriken 
sozciigiinu kullananlar, bir ki§i hakkmda teyri teg deme imkanim kaybetmi§ olamazlar. Dobrovits, 
bu yazitm Uygur Kaganligi doneminde degil, Orhun Tiirk Devleti doneminde, bu devletin ileri 
gelen ki§ilerinden biri igin dikilmi§ olmasmi muhtemel goriir. Dobrovits ’e gore Ongin yaziti, Kol 
Tegin ve Bilge Kagan yazitlanndan birkag yil sonra meydana getirilmi§ olmalidir; onun yaptigi 
agiklamalan kabul etmemek igin herhangi bir sebep goremiyorum: Bu yazit, ffazeolojisi ve 
dilbilimsel ozellikleri bakimmdan adi gegen iki yazita (pek) yakmdir. Yazitta, Aydm’in (2008: 22) 
belirttigi gibi, “hem Kol Tegin’ in dogu yiizunun tepeliginde bulunan dag kegisi damgasi, hem de 
yilam andiran son damgasmm bulunmasi”, onu Uygur Kaganhgma baglamamizi imkansiz 
kilmaktadir. 

^eviri 

Ongin yazitmdan elimizde kalanlann gevirisi §oyle olmalidir: 



22 “For paleographic as well as onomastic reasons the inscription might belong to the beginning of the 
Uigur Steppe Empire. Several ... facts could support a dating to the first years of the Uigur Empire, 
probably 744 or 756.” 

23 “differs considerably from the ‘standard form’ used in the Orxon inscriptions”. 

24 Sergey G. Klya§tomiy ve Edward Tryjarski, “An improved edition of the Arkhanen inscription”. Rocznik 
Orientalistyczny XL VII (1990): 65-68. 




372 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara$tirmalari Sempozyumu 



D1 Atamiz ceddimiz Yama Kagan (yeryuzuniin) dort tarafim diizenlemi§, bir araya 
getirmi§, bozguna ugratmi§, yenmi§. 0 hiikiimdar oldiikten sonra toplumdan 
yitenler yoksul (oldu) ... kazanmadik. Toplum toplumlugunu, 

D2 hiikum suren hiikumdanm yitirivermi§. Turk milled doguda giine§in dogdugu 
yere, badda giine§in battigi yere ula§ip giineyde (^inc, Kizil Dag’a ula§d. 
(Dii§man, Turk halkimn) kiz ve 

D3 oglanlanm, kahramanlanm balbal haline soktu. Turk milletinin adi yok olmaya 
yiiz tutmu§tu. Yukandaki Gok Tanri, Turk milled yitmesin, rehin olmasm 
diyecek olmu§. 

D4 Ben, Kapgan ve Elteri§ Kagamn toplumunun iiyesi olarak diinyaya geldim. El 
Etmi§ Yavgu’nun oglu, E§vara Tamgan £or Yogi’nm karde§i, (babamm,) Bilga 
E§vara Tamgan Tarkan’m cenaze torenini diizenledirdim. Altmi§ be§ amcam, 
yegenim, [...] ogul[larim ... 

D5 Bu £inliler arasmda ve kuzeydeki, ate§ gibi olan Oguz (kavmi) arasmda yedi ki§i 
dii§man olmu§. Babam Baga Hazretieri’nin tarafma o zaman yuriimu§, hizmetini 
ver[mi§], ... Tardu§ oldugunda 

D6 “[Baga] Hazrederi’ne hizmet verdin” diye buyurmu§. Orada (ona) §ad unvamm 
verdikten sonra Tokuz Oguz ate§ gibi du§manmi§, uluymu§, Ilahi hazrederi 
yurii[mu§ ... “U]lu olan biziz. 

D7 Halimiz kotii. Azi ?ogu gordiin; sava§a erken 9ikalim” dermi§, “§imdi, beylerim!” 
dermi§. “Aziz diye korkmayip yuriiyeyim!” deyip, 

D8 Babam §ad, §oyle arzetmi§: “ilahi hazret, aldim ... Orada kotiiluk bilmeyene ... 

Kl=9 Kamil §ehrine ula§tim, zarar gordum (ama) aldim. Ordusu geldi, ahalisini bir 
araya topladim, sava§dm. Beyi ka9ti. Oguz bunca hizmeti vermemi§ . . . 

K2=10 Gelirdik. tk isinin arasmda ate§ gibi du§manlik 9ikmi§. ‘Katilmayacagim’ diye 
du§undum. Meger kutsal, anlayi§li {bilge) kagam du§uniip hizmetimi 
verecekmi§im. Ula§dgmi ... almi§ ... yukan 9iktim. Eve ula§mamm sava§i ... 
Dii§man geldi, §ehirleri basarak ... 

K3=ll Gidip karde§ime, ogluma §oyle ogiit verdim: “Baba(m) one 9ikip Elteri§ 
Kagan’ dan aynlmami§, onu yamltm a r m s. (Biz de) kutsal anlayi§li {bilge) 
kagandan aynlmayalim, dogru yoldan sapmayalim.” Diye ogiit verdim. Doguya 
giden gitti, badya giden gitti, ben, payima dii§ene ant i9erek hizmetimi verdim, 
aynldigi zamanda ... ula§tim. 

K4=12 Her §ey yukandaki gogiin elinde; o (bizi) toplumdan yoksun kilmi§, (sizi) 
kaybettirmi§. Gii9lii kahraman kagammdan aynlip gittiniz. Anlayi§li {bilge) 
babacigim, cenaze torenini (yaptim), kabrini kazandim ... Gok ... girerdim, iyi 
babacigim. 

Yatayl ]ye yazili ta§i 
Yatay2 Jdimebedi 
Yatay3 babacigim 
Yatay4 babacigim aynldm 
Ya.ta.y6 iyi peder 
Yatay7 babacigim 
G1 orada gordum 

G2 babacigim ... vurduk. Agabeyim Buyla 



TURK DiLLERI BiRLE§MESiNiN OLU§UMU VE YENiDEN DOGU§U: 
IKi CAGIN ALTIN RUYASI 



Jale GARiBOVA 



Dil Birlesimi iizerine Pantiirkizm 

Pantiirki z m kelimesi akillara ilk once Turk halklannm tek bir millet olarak birle§mesini one 
siiren siyasal harekati getiriyor. Oysa Pantiirkizm lengiiistik bir harekat olarak olu§mu§ ve 
olu§tugu mekanda, yani Rusya’da, Turk halklarmm dil ve kiiltiirel birligi fikrine dayanarak 
geli§mi§tir. Bu fikir sonradan Rusya smirlan di§mda siyasile§mi§ ve Tiirk halklannm birliginden 
daha fazla belirli gruplann siyasal 9ikarlanna yonelik bir harekata gcvrilmi^tir. Bu nedenle de, 
Pantiirkizm’ in kiilturel ve siyasal taraflanm ayirmak amaciyla siyasal ve lengiiistik Pantiirkizm 
terimlerini kullanacagiz. Tiirkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra siyasile§mi§ Pantiirki z m ve 2. 
Dunya Sava§i sonrasi Tiirk9iiliik hareketi bu bildirinin simrlan di§mda birakilmi§tir. 

On dokuzuncu yiizyilin ikinci yansmda iki farkli bolgede Qirlik Rusyasi ve Osmanli 
imparatorlugu’nda aydmlar arasmda Tiirk9e ve Tiirk dilleri iizerine belirli dii^iincclcr yer almaya 
ba§lami§trr. Bu dii^iincclcrin dinamik geli§imini ve belirli a§amalarda belli inisiyatifler §eklinde 
olu§masmi Tiirk aydmlarmm milli devlet9ilik ve milli uyam§ meyilleri ve sosyal yurtseverlik 
te§ebbiisleri etkilemekteydi. Ote yandan, bu tiirlii dii^iincc ve inisiyatiflerin de XIX. yiizyilda 
Tiirk halklarmm dil birligi ideasimn olu§masmi, bunun ardmdan XX. yiizyilm ba§mda Tiirk 
halklan i9erisinde milli kurtulu§ harekatimn arti§mi ve daha sonra siyasal Tiirk9iiliigiin giindeme 
gelmesini ve 9agda§ donemde Tiirk halklan arasmda kiiltiirel birlik ve integrasyon meyillerinin 
gii9lenmesini etkilemi§ oldugunu vurgulamak gerekiyor; zira her iki imparatorlukta aydmlann dil 
iizerine dii§iincelerinin amaci dil birligi fikrinin sonraki siirecinde yer alan ama9lardan gayet 
farkli olmu§sa da, 9agda§ inisiyatiflerin de ana odagi olan Tiirk kimligi bir tamm gibi soz konusu 
olan dii^iincclcr ve inisiyatiflerin, ozellikle de Osmanli imparatorlugu’nda yer alan dil iizerine 
miinazaralarin sonucu olarak ortaya konmusjtur. 

Lengiiistik Pantiirkizm fikrinin geli§mesinde ba§lica iki a§ama vardir. Bunlardan biri 
1880’lerden Sovyet devrinin ilk yillanna kadar olan doneme, digeri Sovyetler Birligi sonrasi 
doneme tesadiif ediyor. Her iki a§amada dil birligi ideasimn geli§mesi basm ve egitim 
reformlarindan ve Tiirk halklarmm siyasi, ekonomik ve kiiltiirel alanlarda birbirlerine yakla§ma 
siirecinden faydalanmi§tir. 

Her iki a§amanm ama9 ve gorevleri birbirine benzer olmasma ragmen, bunlar arasmda 
mevcut donemin realiteleri a9isindan belirli objektif farklar da bulunmaktatir. Mesela, birinci 
a§amada kisa bir donem siirecinde olmu§ olsa bile, Tiirk halklannm siyasi birligi giindeme 
gelmi§, ikinci a§amanm ba§lica amaci Tiirk halklan arasmda kiiltiirel yakla§ma olarak ortaya 
9ikmi§tir. Ote yandan, eger birinci a§amada birle§me inisiyatiflerinin Tiirk halklannm egitimi, 
Tiirk edebi dilinin yaratilmasi ve Tiirk dilli matbuatm geli§mesi meyilleri ile bagli oldugunu 
goriiyor isek, ikinci ataman in ana noktasimn Tiirk halklannm milli uyam§mdan ve belirli 
anlamda derusifikasyon meyillerinden kaynaklanan bir kiiltiirel yakla§ma siireci oldugunu 
gormekteyiz. 

Tiirk Dil Birligi Fikrini Ger9ekle§tiren On §artlar 

Ortak Edebi Dil Lengiiistik Pantiirkizmin Fikir Membai Gibi 

Lengiiistik Pantiirkizm, her §eyden once, Tiirk dilleri arasmda bulunan yakinlik ve 
kar§ilikli anla§madan kaynaklanmi§ ve tarih boyunca bir ka9 defa 9e§itli §ekilde meydana 9ikan 
ortak Tiirk dili fikrini siyasi kampanyalar di§mda, sadece lengiiistik diizlemde one siiriilmesini 
saglami§tir. 

Orhon Yazitlarimn Bulunu$undan 120 Yd Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu, 2010, 373-384 




374 3. Uluslararasi Tiirkiyat Araftirmalari Sempozyumu 



Lengiiistik Pantiirkizm olu§turma potansiyelinin bulundugu diger bir gerseklik de Tiirklerin 
Islam dinini kabul ettikten sonra divan edebiyatma dayanan ortak bir edebi dil geli§tirmeleri 
olmu§tur. Tiirklerin yazi ve edebi dil geleneklerinin Islam oncesi donemlere kadar gittigi 
bilinmektedir. Ancak ozellikle Islamiyetin yayilmasimn ardmdan Arap yazismm kabul edilmesi 
Tiirklerin gerek dil, yazi, gerekse edebi dii§iince alanlarmda geli§meleri i9in onemli rol 
oynami§trr. Kur’am-Kerim’in ve saray gelenekleri 9er9evesinde elit diizeye yiikselmi§ Fars 
§iirinin yaratilmi§ oldugu Arap yazisi yalmz fonksiyonel a9idan degil, aym zamanda sembolik 
etki giicii olan bir sistem gibi de degerlendiriliyordu. Arap yazismm boyle bir sembolik gii9 
ta§imasi bu yaziyi kullanarak yaratilmi§ edebiyatm olu§turdugu edebi dilin, Tiirkler i9erisinde 
daha sonralar icografi mesafelerden ve emperyalist meraklardan dogan par9alanma meyilleri 
meydana 9ikana kadar Tiirkleri birle§tiren ilk gii9lii amillerden biri olmasma neden olmu§tur. 
Elbette, Turk leh9elerinin fevkinde duran, Arap ve Fars dillerinin gii9lii etkisi altmda olan ve 
esasen elit tabakalarm kullandigi Divan edebiyatimn dili olarak olu§mu§ bu edebi dilin Tiirk 
toplumlarmm tiim tabakalanna sirayet ettigi soylenemez. Ancak bu dil orta asirlarda Turk 
aydmlarmi ve ediplerini bir araya getirmi§ ve onlann kullandigi ortak edebi dil olarak mevcut 
olmu§tur. Hatta Tiirk dilleri Bati ve Dogu olmakla iki esas kola ayrilarak miihim farklar tezahiir 
ettirmeye ba§ladiktan sonra bile, omegin, XIV. yiizyilda, Divan edebiyati ve onun dili her iki kolu 
temsil eden Tiirklerin edebiyat ve sanat alamnda ortak §ekilde kullandigi bir dile 9evrilmi§tir. 
Anadoluda Necati’nin, Azerbaycan’da Fuzuli’nin ve Maveriinnehir’de Nevai’nin U9 farkli 
bolgede konu§ulan Turk dilleri veyahut leh9eleri arasmda Divan edebiyatma dayali vahit bir 
edebi dil kopriisii kurmalan da tesadiif olmami§tir (Tanpmar, 2006, s. 19). Bu nedenle de, Divan 
edebiyatimn ve onun geli§tirdigi dilin Tiirk halklanmn dil birligi fikrinin olu§turulmasmda gii9lii 
etkisi oldugunu soyleyebiliriz. 

Osmanli imparatorlugu’nda Dil Uzerine Dii§iinceler 

Turk dil birligi fikrinin hakli olarak Rusya’da 1 880’li yillarda sosyal-liberal hareket olarak 
meydana 9ikmasi fikri one siiriilmektedir. Bu fikrin Rusya’da olu§masmi saglayan objektif §artlar 
mevcut idi. Ancak 90k az vurgulanan bir on §art daha vardi: bu da aym donemde Osmanli 
imparatorlugu’nda Tiirk dili ve edebiyati uzerine aydmlann olu§turdugu dii§iince ve munazaralar 
idi. Osmanli aydmlarmm dil uzerine tarti§malannm ama9 ve hedefi farkli olsa da Osmanli 
imparatorlugu di§mda ya§ayan Turklere ula§ilmasi fikri hafif §ekilde olsa bile, ilk defa Osmanli 
aydmlan tarafmdan ileri siirulmu§tur. Mesela, Ahmet Vefik Pa§a (^agatay leh9esi uzerine bir 
ara§tirma yapmi§ti. §emsettin Sami Tiirk dilleri arasmdaki farkin Giiney ve Kuzey Alman dilleri 
arasmdaki farktan daha fazla olmadigim vurgulami§ti (Ak9ura, 2006, s. 124). Rusyadaki dil 
inisiyatifleri Osmanli dil du^uncclcrindcn dogan fikirleri tam olarak yansitmamasina ragmen, 
Rusya aydmlarmm Osmanli imparatorlugu’nda, ozellikle istanbul’da yer alan munazaralardan 
faydalandiklan ku§kusuz. Bu fikir Tiirk halklanmn dil birligi fikrinin ilk olarak Osmanli 
imparatorlugu’na daha yakm olan bolgelerde, yani Azerbaycan’da ve Kinm’da meydana 
9ikmasmda siibut buluyor (Atabaki, 2000, ss. 43-44; Landau 1995, ss. 3-24). Yusuf Ak9ura, 1904 
yilmda yazdigi “U9 Tarzi Siyaset” adli eserinde, “millet9ilik fikri Rusya’da oncelikle istanbul’a 
daha yakm olan ve istanbulla daha sik ili§kileri olan Kafkasya ve Kirim Tiirkleri arasmda yer 
almaya ba§lami§tir” diye belirtmi§tir (Ak9ura, 2006, 96). Tiirk dili ve edebiyati ile ilgili 
miinazaralarin yer aldigi ve fikirlerin geli§tigi istanbul §ehrini daha sik ziyaret etme imkam bulan 
Azerbaycan Tiirkleri ve Tatarlar bu geli§melerden, dogal olarak, daha fazla faydalamyor, ve bu 
onlann Rusya dahilinde de dil stratejisi olu§turmalanm sagliyordu (Saray, 2003, s. 48). Tiim bu 
olaylarm bir ilgin9 tarafi da Osmanli tecriibesinden kaynaklanan Rusya Pantiirkizmi’nin daha 
sonraki donemlerde Rusya’nm Tiirk aydmlan tarafmdan yeniden Osmanli imparatorlugu’na - bu 
defa siyasile§mi§ §ekilde - “ihra9” edilmesi olmu§tur. Omegin, Pantiirkizm’in ideoloji esaslan 
Kazan Tatarlanndan olan Yusuf Ak9ura’nm 1904 yilmda yazdigi “U9 Tarzi Siyaset” eserinde 
ohi§turulmu§tu. Azeri Ali Bey Hiiseyinzade “Tiirke§me, islamla§ma, Avmpala§ma” tezi ile 




Jale GARiBOVA 



375 



siyasal Turksulugiin esasim koymu§ ve onerdigi flkirleri ile Ziya Gokalp’in Tiirk9iiliikle ilgili 
dii§iincelerini etkilemi§tir. 

Lengiiistik Pantiirkizm’in Rusya’da Ger^ekle^mesi 

Pantiirki z m (^arlik Rusyasi’nda ya§ayan Turk aydmlannm XIX. yiizyilda Qirizm’in 
Rusla§tirma siyasetine tepki olarak ortaya 9ikan millet9i-maarif9i hareketin sonucu idi. Rusya’nm 
XVI. yiizyilda ba§layan Tiirk topraklannda yerle§me siyaseti Rusya’nm demografik yapisim 
degi§tirmi§ti. 1897 yilmda (^arlik Rusyasi’nda niifusun yiizde ll’i Miisliimanlardan (Landau, 
1995 , s. 7 ), bu Miisliimanlann biiyiik 9ogunlugu da Tiirklcrdcn ibaret idi. Niifusun dil, din ve 
kiiltiir a9ismdan farkli olan ve de merkezden pek uzakta olan bu kismimn yonetilmesi i9in ayrica 
bir siyaset gerekiyordu. Tabii ki, her §eyden once bu siyaset Tiirklerin ozellikle kendi dillerinde 
egitim gorerek milli kimlik hislerini geli§tirmelerini engellemeye yonelecekti. Rusya dahilinde 
birle§ik bir toplum §eklinde ya§ayan Tiirklerin milli uyam§i onlann daha ileride tek bir millet 
olarak birle§me saglamalari ihtimalini (^arizm’in gozleri online seriyordu. Bu nedenle de, 
Tiirklerin kendi dillerinde egitim gormeleri Rusya’nm 9ikarlanna uygun degildi. Tiirkler ve 
genellikle Miisliimanlar askeri ve administratif hizmet di§mda birakiliyorlardi. Egitim di§mda 
kalma ihtimali az olan elit tabakam ise £arizm Rusla§trrma siyaseti uygulamakla kendi tarafma 
9ekmek i9in 9aba gosteriyordu. (^arizm’in Rusya’da Tiirklerin ya§adigi bolgelerde a9tigi Rus- 
Tatar okullan bu okullarda egitim goren Tiirklerin £arlik Rusyasi i9in memurlar hazirlamak 
amacim giidiiyordii. (^arizm’in a9tigi bu okullar “misyoner” siyaset giittukleri i9in Tiirk 
millet9ileri tarafmdan tenkit ediliyordu. 

Yerli dillerin ve kultiirlerin baski altma almmasi, dogal olarak, Tiirk aydmlanm 
endi§elendirmeye ve onlan dil ve kultiir meseleleri etrafmda toplamaya ba§lami§ti. 1875 yilmda 
Azerbaycan’da ilk Turkdilli gazete olan “Ekin9i” 9ikarilmaya ba§ladi. Azerbaycan ve Tatar 
maarif9ileri alfabe ve okul reform te§ebbiislerine girmi§lerdi (Hostler, 1993 , ss. 97-99 ). 
Azerbaycan Turklerinin ve Tatarlarm maarif9ilik 9abalan sonraki a§amalarda lengiiistik 
Pantiirkizmi olu§turacakti. Ancak bu maarif9ilerin tiimiinun lengiiistik Pantiirkizm fikrinin 
olu§masinda ve saglanmasmda direkt olarak onemli rol iistlenmeleri veya 9aba gosterdikleri pek 
soylenemez. Panturkizm’in siyasi bir inisiyatif degil de, daha fazla maarif9i bir fikir ve sosyal 
vatanseverlik 9abasi olmasi Tiirk aydmlannm ve maarif9ilerinin tiimiinun birle§me ideasmm 
hayata ge9mesi i9in yeterince gayret gostermemelerinde siibut buluyor. Zira, yukanda da 
belirttigimiz gibi, Rusya’da orataya 9ikan lengiiistik Panturkizm’in esas gayesi ortak edebi Tiirk 
dilinin olu§turulmasi olsa da bu dil Tiirklerin birle§mesinden daha fazla Tiirklerin egitilmesi ve 
bunun sonucunda sosyal refahlannm artmasma yonelecekti. 

Rusya’da ortaya 9ikan Pantiirkizm’in ozelliklerinden biri de, onun Islam ve modernizmi 
birle§tirmesi idi. Rusya’da ya§ayan Tiirklerin yiizde doksam Miisliiman ve Rusya 
Miisliimanlarmm da yiizde doksam Tiirklerden ibaret idi. Rusya dahilinde ya§ayan Miisliimanlara 
ait sosyal-kiiltiirel problemler 9ogunlukla Tiirklerin problemleri oldugu i9in, Tiirk aydmlan 90gu 
zamanlar Tiirk birligi fikrini Islam birligi ile birle§ik bir §ekilde ileri siiriiyorlardi. Pantiirkizm ve 
Panislamizm 90gu zaman bir §ekilde aym faaliyet platformu gibi meydana 9ikiyor ve Tiirk 
maarif9ilerinin programmda Pantiirkizm ve Panislamizm e§it terimler olarak kullamliyordu. Ote 
yandan, Rusya’nm Tiirk aydmlan ve maarifcileri, Osmanli imparatorlugu’nda faaliyette olan 
Gen9 Osmanhlar gibi (Kinross, 1995 , ss. 504 - 505 ), Islam dininin maarif9i ve reformist 
geleneklerine dayanarak, bu gelenekleri onerdikleri modernist reformlerle birle§tirmege 
9ali§iyorlardi. Bu nedenle de, Rusya aydmlannm dini fanatizmden dogan Miisliiman cehaletini 
ele§tirmelerine ragmen, onlann dii§iincelerinde Islam ve modemizm zit anlamlar olarak yer 
almami§ti. 




376 5 . Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Turk Dil Birliginin Gelismesini Engelleyen Etkenler (Sovyet Donemi Oncesi) 

Soz konusu olan donemde Rusya’nm Turk aydmlarmi du§iinduren esas problem, Rusya 
dahilindeki Turklerin sosyal sorunlan oldugu i9in, lenguistik Panturkizm’ in Osmanli 
Imparatorlugu’nda ya§ayan Turkleri kapsama niyetinde olmasi pek soylenemez. Ote yandan, 
Osmanli Turkiyesi’nde de Tanzimat ve Tanzimat sonrasi donemlerde meydana ?ikan Turk9iiluk 
harekatimn merkezine, aslmda Osmanli Imparatorlugu ve onun di§mda ya§ayan Turkler degil, 
Osmanli vatanda§lari konmu§tu. Her iki imparatorlukta yer alan istisnalar di§mda, her bir 
imparatorluk dahilinde geli§tirilmi§ temel strateji genel olarak bu imparatorlukta ya§ayan 
vatanda§lara yonelik kurulmu§tu. 

Rusya’da Yaranmi$ Lenguistik Pantiirkizmin iki Cephesi 

Lenguistik Pantiirkizmi 1880 yillannda ba§latan Kirim Tatar maarif9isi ve reformisti Ismail 
Gaspirali Bey olmu§tur. Sonradan bu harekat Azerbaycan Turklerinin ve Kmm ve Kazan 
Tatarlan’nm bazi siyasi ve maarif9i gruplarmm uyeleri (omegin, Hasan Ayvazi Bey, Ahmet 
Kemal, Ali Huseyinzade Bey, Yusuf Ak9ura) tarafmdan farkli bir cepheden de one surulmeye 
ba§lami§tir. Biraz farkli, ama birbiriyle keskin rakabette ve 9eli§kide bulunmayan bu iki cephe 
dahilinde lenguistik Panturkizm ideasi a§agi yukan 30 yil siirecinde, bazen duzenli olmasa da, 
devamli bir sjckildc yer bulmu§tur. Her iki cephenin temsilcileri ortak Tiirk9enin Osmanli/Istanbul 
leh9esi iizerinde gcli^tiri lmcsini destekliyorlardi. Ancak, Gaspirali Turk dillerinin veya 
leh9elerinin birle§tirilmesi fikrini Osmanli/Istanbul standartmm sadele§tirilmesi ve 
“Turkle§tirilmesi” iizerine oturtmu§sa da, sayfalannda fikirlerini sunduklan Fuyuzat dergisinin 
adiyla “Fuyuzatcilar” gibi tanman diger cephenin temsil9ileri Osmanli/Istanbul standartmm 
herhangi bir degi§iklige ugramadan ortak edebi dil olarak kabul edilmesinde israr ediyorlardi. 

Tabii ki, her iki cephenin temsilcileri o zamanlarda Rusya smirlan dahilinde Turkdilli 
matbuatm standart dil normalanna dayanmamasi ve bunun Turkleri maariflendirmek yolunda 
zorluk yaratmasmdan dolayi endi§eleniyorlardi. Ortaliga atilmi§ esas soruysa “Matbuat hangi 
dilde 9ikanlmali?” sorusuydu. Olu^turulmasi onemsenen ortak edebi dil Turkler i9in hem de ortak 
egitim dili olarak kullamlacak ve bu yolla Turklerin maariflenmesi sorunu da belirli bir anlmada 
96zulecekti. 

Turk dil birligi fikrinin uygulanmasma engel olan nedenlerden ba§licasi yarandigi ilk 
anlardan lenguistik Panturki z m ’in ideologlanmn pozisyonlarmda bazen yer alan diizensizlik ve 
bazen de dil birligi ideasimn aslmda kendi kendine degil, daha genel ve daha sosyal ama9lara 
hizmet etmesiydi. Mesela, Gaspirali i9in dil birligi aslmda Turklerin daha kuresel sosyal 
sorunlanm 96zecekti. Gaspirali Turk dil birligini okul reformuna, maariflenmeye ve de Turklerin 
veya Musliimanlarm Rusya’ya sosyal-kiilturel integrasyonuna dogru giden bir yol olarak 
goriiyordu. Gaspirali (/’ar Rusyasma hizmette bulunan bir memur olarak Rusya Turklerini 
Rusya’dan aynlmi§ durumda goremiyordu veya gormek istemiyordu. (§u pozisyonda 
Gaspiralimn hakikaten hangi hislere ve du§iincelere sahip olmasi (onun siyasi oyun oynami§ 
olmasi mi veya Qirlik Rusyasma sadakat gostermi§ olmasi mi) ile ilgili 9e§itli fikirler mevcuttur, 
ancak konu bu bildirinin di§mda birakilmi§tir). Fakat Rusya Turklerinin Osmanli Turkleri ile 
siyasi degil de sosyal-kiilturel birligi bile Gaspirah’nm ilgi 9er9evesinde degildi (Gasprinski, 
1993 , s. 46 ). O’nun Istanbul standartim ortak dil i9in esas olarak one surmesinin ba§lica nedeni bu 
standartm Guney Kinm’da kullamlan Bah9esaray leh9esine pek yakm olmasmdaydi desek belki 
yamlmayiz. Ara§tirmalar ve Gaspirah’nm kendi 9iki§lan onun Rus dilini Turk9eden daha 
mukcmmcl bildigini gosteriyor. Hatta Gaspirali ara§tirmacilan arasmda, Gaspirah’nm Rusya 
Turklerinin birligi derken turn Rusya Turklerini degil yalmz Kirim Tatarlanm aklnda tuttugu 
dii§uncesi olu§mu§tur. Gaspirah’nm Rusya istilasi sonrasi sosyal niifuzunu ve zenginligini 
kaybetmi§ ve birle§erek Ruslara tepki gostermek ve somujda sosyal egemenliklerini berpa etmek 
isteginde olan Kmm aristokrasisinin sesini duyurmak niyetinde olmasi da mumkiindur. Lazzerini 




Jale GARiBOVA 



377 



diyor ki, “Orta Asya Tiirkerinin lehsesi Kazan Tatarlannm lelnjesinden ve bunlann her ikisi 
Giiney Krrim (Baln^esaray) leh9esinden gayet farkli oldugu i9in, Gaspirali, Bah9esaray leh9esine 
pek yakin olan Istanbul leh9esine dayali dil birligi fikrini onerirken oncelikle Krrim Tatarlannm 
birligini dii§iinmii§ olmaliydi.” (Lazzerini, 1973 , s. 211 ). Hatta bu nedenle Gaspirali’yi one 
siirdiigii fikirlerinde samimi olmamakla su9layanlar da olmu§tur (Khalid, 1998 , ss. 213 - 214 ). 
Dikkati 9eken diger bir mesele de Gasprrah’nm “Rusya Tiirkleri” yerine daha fazla “Rusya 
Miisliimanlari” kelimesini kullanmi§ olmasidir. 

Anti-Rus ruhlu Fuyuzat9ilar da dil birligi fikrini Rusya Tiirklerinin sosyal problemlerinin 
96ziilmesi iizerine oturtmu§lardi. Fakat bu sosyal meselelerin 96ziilmesi o zaman hala tarn 
siyasile§memi§ Osmanlicilik meyli, yani biitiin Tiirklerin Osmanli Tiirkiyesi 9evresinde en 
azmdan kulturel olarak birle§mesi ideolojisi 9er9evesinde ileri suruliiyordu. Pantiirkizm’in 
Osmanli sin ir lan i9erisinde siyasile§mesinde ve Istanbul’da bir 90k Tihdapiiliik merkezlerinin 
olu§turulmasmda Osmanliya muhaceret etmi§ Fuyuzat9ilann (mesela Ali Huseyinzadenin Bey) 
onemli bir rol iistlenmeleri de tesadiif olmami§trr. Gaspiralidan farkli olarak, Fuyuzat9ilar i9in dil 
birligi sosyal sorunlarm 9ozulmesinden daha fazla Osmanli dil standartmm ve genellikle dilde, 
edebiyatta, matbuatta ve egitimde Osmali tavnnm tesbit edilmesine eri§tiren bir yoldu. Eger 
Gaspirali dil birligi fikrini pratik adimlarla (mesela, fonetik esasli okuma sistemi yaratmakla) 
ger9ekle§tirmege 9ali§iyor ve bunun i9in edebi standarta belirli bir bi9imde sadelik getirilmesini 
istiyorsa da Fuyuzat9ilarca, edebi standart dokunulmaz idi - bu standart ne kadar zor olsa bile, ona 
yetmek i9in insanlar gayret gostermeliydiler. Ali Hiiseyinzade Bey Hayat gazetesinde bu mesele 
ile ilgili §oyle yaziyordu: “Bizim gazetemizin dilini sadele§tirmek veya cemaatimizin kendi ana 
dili olan TMapeyi ogrenmesi mi gerekiyor?” (Hiiscynzada, 2007 , s. 38 ). Osmanli lelujesi 
Fuyuzat9ilar i9in yiiksek intelegin, ince zevkin ve elit dii§iincenin simgesi idi. Tabii, 
Fuyuzat9ilann §u gorii§leri yiiksek derecede tabakala§mi§ Osmanli toplumunun ozelliklerinden 
kaynaklanmi§ti. Fuyuzat9ilann edebi dille ilgili matbuatta sergiledikleri soylem de bu tiirlii 

meyilleri yansitiyordu. Omegin, Ah met Kemal yaziyordu: “ Diinyada M9 bir zaman, M9 bir 

milletin edebiyati, lisani-edebisi tamamen 9oban, ekin9i lisam olmami§tir ve olamaz. Evet! Avam 
igaz i9in boyle sade menzumeler yazilmahdir. Lakin duhai-§iir her zaman avamm derrakeyi- 
idrakma tenezziil edemez”. (Kamal, 1907 , s. 11 ). Fuyuzat9ilann dil birle§imi fikri bir ka9 
makamda turn Tiirklerin siyasal birligini de kapsami§ olmaliydi. Mesela, Hasan Sabri Ayvazi 
yaziyordu: “Lisammiz birle§meyince, yekdigerimizi anlamak, birbirimize melhem olmak 
mumkiin olmayacagi gibi, ittihad ve ittifakm da temel tutmasi mumkiin olmayacaktir” (Yiiksel, 
2006 , s. 425 ). Ama Fuyuzat9ilann lenguistik narsisizmi onlarm Tiirk dil birliginin kar§ismda 
duran real sorunlann kaldmlmasmda olumlu bir 9aba gostermelerini veya fikir ileri siirmelerini 
(mesela, Tiirk lelupelerinin birbirinden kaynaklanmasi fikrinin one siiriilmesi, Osmanli leh9esinin 
sadele§tirilmesi yolu ile daha geni§ sosyal tabakalara eli§tirilmesi) engelliyordu. 

Partikiilerist Meyiller 

Yukanda belirttigimiz gibi, Rusya’nm Tiirk maarif9ileri kendi faaliyetleriyle lengiiistik 
Pantiirkizm’in olu§masmi etkilemi§ olsalar da, Tiirk aydmlannm yalmz belirli bir kismi edebi 
dilin Osmanli standarti iizerinde kurulmasi fikrini destekliyordu. Azerbaycan’m ve diger Tiirk 
topraklarmm Rusya’ya ilhak edilmesinin ardmdan ^arizm’in te§ebbiisleri ile yaratilmi§ Rus veya 
Rus-Tatar okullannda egitim almi§ aydmlar i9erisinden Rusya meyilli ve Rus edebiyatmm ve 
matbuatmm etkiledigi yazarlar, matbuat9ilar ve maarif9iler yeti§mi§ti. Bunlann yam sira Rusya 
hiikiimetine hizmet edenler de vardi ve dogal olarak bu ziimreden olan aydinlarm edebiyat ve 
matbuat vasitasiyla halkm daha geni§ tabakalanm tesir altma aimak imkanlan vardi. Kin mh ’ m n 
fikrince, Rus okullannda egitim gorerek Tiirk edebi dilinde yazmayi beceremeyen gen9ler 
partikiilerizmi gii9lendiriyorlardi (Kinmli, 1934 , s. 75 ). Miisliimanlar i9in a9ilmi§ Rus-Tatar 
okullannda egitim Rus dilinde veriliyordu, lakin yerli memurlarm hazirlanmasi amacim giiden bu 
okullarda yerli Tiirk dillerinin ogretilmesi de mahdut 9er9evede saglanmaktaydi. Ancak Tiirk 




378 5 . Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



dilleri Gaspirali’nm yazdigi ortak Turk dili kitabi iizere degil, yerli lehseler hedefe ahnarak 
ogretiliyordu. Bu yerli leh9elerin egitim sistemine girmesi onlann tedricen matbuata ve edebiyata 
dahil olmasma ve bunun sonucu olarak her bir Turk lelujesinin ayrica edebi dil gibi geli§mesine 
neden olmu§tu. Tabii, Orta Asya’dan Kara Deniz sahillerine dek geni§ bir arazide birbirinden 
gayet farkli olan Turk leh9eleri mevcut idi ve bu leh9elerin edebiyata ve matbuata getirilmesi ayn 
ayri Turk edebi dillerinin yaranmasma neden olmakla bir taraftan Gaspirali’nm, diger taraftan ise 
Fuyuzat9ilann one siirdukleri ortak edebi Turk diline olan ihtiyaci yok ediyordu. Partikiileristler 
bunun yam sira Gaspirali ve Fuyuzat9ilann ku9iicuk farklarla one siirdukleri edebi dil 
tc^cbbuslcrinc sert tepki gostererek Gaspirali’nm “koylii dili” diye adlandirdigi bir leh9ede 
“realist” edebiyat olu§turmaya ba§lami§lardi. Gaspirali’nm bu ele§tirisine Azerbaycan realist 
yazarlarmdan olan Hagverdiyev §oyle yamt vermi§tir: “Gaspirali ne derse desin.... Oncelikle, ben 
eserlerimi koylii dilinde yazmami§am. Ancak koylii dilinde yazmi§ olsam bile, §oyle 

gerekiyormu§ demek Biz sade insanlar i9in yaziyoruz. Egitimli insanlann nasihatlanmiza 

ihtiyaci yok....” (Kengerli, 2004 , s. 27 ). 

Orta Asya’da da Tiirkistan Tiirk9esinde edebiyat ve matbuat olu§turulmaya ba^liyordu. 
Tiirkistan Tiirk9esi edebi standart olarak geli§tikce Bah9esaray ve Osmanli lelujelerinin etkisi 
altmda ortaya 9ikmi§ edebiyat ele§tirilmeye ba§ladi. Yerli Tiirk leh9elerinde yaranmi§ edebiyat 
Rus biirokrasisi tarafmdan tedricen desteklenmeye ba§ladi. Gaspirali’mn Tiirk dili dersligi 
Kinm’m simrlari di§mda yasaklanmi§ ve Rus misyonerleri tarafmdan ayn-ayn Tiirk leh9elerinde 
ana dili derslikleri yazilmaya ve basilmaya ba§lanmi§ti. 

Edvard Lazzerini ortak Tiirk dili fikrinin Kazan Tatarlarmdan olan maarif9iler tarafmdan 
da olumlu §ekilde desteklenmedigini soyliiyor. Lazzerini bunu, her §eyden once, Gaspirah’nm 
one siirdiigii ortak Tiirk dilinin Kirim Tatarlannm ve kismen de Azerbaycan Tiirklerinin 
leh9elerine yakm olmasma ragmen, Kazan ve Orta Asya Tiirkleri tarafmdan kolaylikla 
anla§ilmamasma bagliyor. Artik 1900 ’lii yillarda Kazan aydmlari i9erisinde anti-Tiirk hisleri yer 
almaya bagliyor. Azerbaycan ’da da, partikiileristler tarafmdan geli§tirilen edebiyat ve matbuat 
halkin milli kimlik hissinin ve milli §uurunun geli§mesini etkiliyordu. “Molla Nasreddin” ve bu 
tiirlii dergilerin te§ebbiisii ile Azerbaycan Tiirklerinin ortak Tiirk edebi dilinden uzakla§arak 
konu§ma leh9esi esasmda olu§makta olan bir edebi dilin ve bu dilde yaranan edebiyatm etkisi 
altma dii§mesi siireci ba§lanmi§ti. 

Ozellikle bu siire9 gelecekte ayri ayri Tiirk halklan i9erisinde partikiilerist zeminde milli 
kurtulu§ miicadelesinin ba§lanmasmi ve bu tiirlii millet9ilik hareketlerinin Tiirklerin ya§adigi ayn 
ayri bolgelerde devlet9ilik sistemlerini olu§turmasmi da saglayacakti. Omegin, onceleri genel 
Tiirk9iiliik pozisyonunda dayanan, daha sonralar ise partikiilerist millet9iligini geli§tiren Mehmet 
Emin Resulzade’nin ve digerlerinin faaliyeti sonucu olarak 1918 yilinda Azerbaycan Demokratik 
Cumhuriyeti’nin yaratilmasi miimkiin olmu§tur (Balayev, 2009 , s. 66 ). 

Ortak Tiirk Dili inisiyatifleri ve Yeni Dil Politikalari 

Bol§evik Milli Siyaseti ve Turkliik Anlami 

Ortak Tiirk dili fikri Rusya imparatorlugu dagildiktan sonra da mevcudiyetini devam 
ettirmekteydi. 1917 devriminden sonra Bol§evikler (^arlik Rusyasi’mn varisleri olmadiklanm bir 
de kendilerine ait milli siyasetileri ile gostermeye 9ali§iyorlardi. Kisa siire i9erisinde olsa da, 
bol§evikler yerli halklann milli kimliklerinin korumasma olanak tammaya karar vermi§lerdi. 
Bol§evik Rusyasi hatta Orta Asya Tiirkleri de dahil, bazi halklar i9in “dil kuruculugu” i§lerini de 
ba§latmi§lardi. Ote yandan, milli siyaset merkezden uzak bolgelerde endiistrile§meyi hayata 
ge9irmek a9ismdan onemli idi. Aym zamanda, Lenin “Rusla§tirma” siyasetinin ertelenmesini 
Rusya Imparatorlugu’ndan yeni kurtulmu§ halklann ve milletlerin itibanm kazanmak yolu olarak 
goriiyordu. 




Jale GARiBOVA 



379 



Bol^cviklcr Tiirkdili halklar i9in 9izdikleri “millet kuruculugu” planlanm 1924-1936 
yillannda Tiirkistan halklan arasmda smir belirlenmesinde de kullanmi§lardi. Bunun sonucu 
olarak sonradan Orta Asya gibi tanmacak Turkistan yeni smirlar boyunca boliindii. 1924-1936 
yillannda once Turkmenistan ve Ozbekistan, sonra Tacikistan ve Kazakistan ve nihayet 
Krrgizistan aynca devletler §eklinde kuruldu. Ancak bu simr belirlenmesi milletler, etnik gruplar 
ve diller arasmda dogal olmayan smirlar olu§turmu§tu. Bunun ardmdan ise, bu smlirlar dahilinde 
insanlar i9in suni diller ve milli mensubiyetler olu§turulmu§tu (Fierman, 2006, ss. 80-82). 

Fierman bu milli kuruculugun diger bir nedeninin de oldugunu soyliiyor: Bol§evikler 
topluluk halinde ya§ayan Tiirk halklarmm birle§mesinden ve yeni yendikleri Pantiirkizm’in ve 
Panislamizm’in yeniden meydana 9ikmasmdan korkuyorlardi. Bu nedenle de onlar Tiirk 
halklarmm kendi dogal kimlik hislerini mahvederek, bunun yerine suni milli mensubiyetler 
olu§turuyorlardi. Sovyetlerin eli ile yaratilmi§ bu suni milli mensubiyet modelled Turk halklanm 
tarihsel ge9mi§lerinden ve genel kimlik hislerinden koparmaktaydi; kendi ge9mi§lerinden 
uzakla§tik9a da, bu halklar tarihlerini unutarak edindikleri yeni milli mensubiyet, milli kimlik ve 
mi lli diller i9in bol§eviklere minnettarhk hissediyorlardi . 

1926 Baku Tiirkoloji Kurultayi 

Bol§eviklerin Sovyetler Birligi’nde ya§ayan halklann milli kimliklerini ilk on yil siiresince 
Rusla§tirma siyaseti ile smrrlamamasi 1920’li yillarda bir 90k Turk aydmlannm Tiirk9iiliik 
fikirlerini a9ik §ekilde ileri siirmelerine de neden olmu§tu. Bunun sonucu olarak, 1926 yilimn 
§ubat aymda Bakii’de 1. Tiirkoloji Kurultayi diizenlendi ve bu kurultayda ortak Tiirk dili 
meselesi degi§ik a9ilardan one siiriildii. Ancak Sovyet doneminde Tiirkiye Tiirk9esi giindemden 
9ikanlmi§ ve meseleler Sovyetler Birligi’nde ya^ayan Tiirk halklanmn konu§tuklan diller 
a9ismdan tarti§iliyordu. Zaten Sovyet dil siyaseti de bu meselenin bu bi9imde meydana 9ikmasma 
katki saglami§ti. Bir ka9 meselede (mesela, yeni alfabe meselesinde, dil normalannm ve 
terminolojinin olu§turulmasi a9ismdan) Sovyet Tiirk iilkeleri Tiirkiye’den gayet deride idi. 
Azerbaycan’da Latin alfabesi 1922 yilmdan itibaren kullamlmaya ba§lanmi§, Kazanhlar Arap 
alfabesini reformize etmi§lerdi. Azerbaycan’da ve diger Tiirk dilli iilkelerde alfabe ve terminoloji 
komiteleri tesis edilmi§ ve faaliyete ba§lami§lardi. Ote yandan, siyasi ve ideolojik a9idan Tiirkiye 
Tiirk9esini onermek korkuluydu. Kmm Tatar Tiirkologu Bekir £obanzade 1929 yilmda §oyle 

yaziyordu: “Istanbul lelnjesinin egemenligine gelince, bu bo§ bir fantazidir Bugiin Sovyetler 

Birligi’nin Tiirk halklan okullann, yaymlarm ve kiiltiirel kurumlarm gerek sayisi, gerekse de 
kalitesi a9ismdan Tiirkiye’den 90k fazla ileridedirler (£obanzade, 1929, s. 199). 

Tiirkoloji Kurultayi zamam Tiirk dil birligi meselesi 4 a9idan miizakereye sunulmu§tu: 
alfabe, ortografi kurallan, edebi dil standard ve terminoloji. Bazi tepkilere ve kar§i gelmelere 
ragmen, bir ka9 ugur da edinilmi§ti. Mesela, terminolojinin olu§turulmasmda tiim Tiirk dilleri i9in 
ortak olan terimlerin kullamlmasma karar verilmi§ti. Egitim diizleminde de, Tiirk dillerinin yerli 
leh9elerine ait kelimelerin ilk okul ders kitaplarma, belirli bir dil grubu i9in ortak olan kelimelerin 
ise orta okul ders kitaplanna dahil edilmesine karar verilmi§ti. Latin alfabesine dayali Yeni Ortak 
Alfabeye ge9i§ kampanyasi uygulanmaktaydi. Lakin, Sovyetler’ in eli ile diizenlenmi§ bu yeni 
birle§im kampanyasi aslinda zamamn paradoksuydu. Tiirkoloji Kurultayi’nm asil amaci 
Tiirk9iileri taker taker giin yiiziine 9ikararak onlan sonradan mahvetmekti. Sovyetler Birligi 
Komiinist Partisi’nin 1921 yilmda diizenledigi X. Kurultay’da Pantiirkizm’in burjuva millet9iligi 
gibi damgalanmasimn (Landau, 1995, s. 75) ardmdan Moskova 1926 yilmda Tiirk millet9ilerini 
yiize 9ikarmak amaciyla Bakii Tiirkoloji Kurultayi ’m diizenlemi§ti. 1926 yilmda, Olaganiistii 
Haller Komitesi’nin Ba§kam ve sonradan Azerbaycan Komiinist Partisi Genel Sekreteri olmu§ 
Mir Cafer Bagirov Moskova’yi Azerbaycan’da Tiirk dil birligine meyillerin olmasi ve bunun 
ileride Tiirkiye ile yakmliga yol a9abilecegi hakkmda bilgilendirmi§ti. (Babayev, 2006, s. 181). 
Nerimanoglu’nun ve Agaki§iyev’in soyledikleri gibi, Sovyet siyaset9ilerinin eli ile Tiirkoloji 




380 i. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



kurultayimn gesirildigi sarayda insanligin kanli faciasimn yeni sayfalan yaziliyordu 
(Narimanoglu ve Agaki§iyev, 2005, ss. 6-7). 1937-1938 yillarmda Tiirkoloji Kurultayi’na 
katilanlann biiyiik bir 9ogunlugu amansiz tazyiklerin ve baskilann kurbam oldular. Babayev’ in 
soyledigi gibi, soru§turma notlan bu insanlann baski altmda birbirinin yiiziine bakarak birbirine 
kar§i ithamlarda bulunmaya mecbur edildiklerini gosteriyor (Babayev, 2006, s. 182). 

1937-1938 yillarmda uygulanan baski ve §iddet politikasmm ardmdan Sovyet 
Cumhuriyetlerinde “Tiirk” kelimesini dile getirmek bile korkuluydu. Azerbaycan’da ve diger 
Sovyet Turk memleketlerinde Tiirk kokiine istinat eden veya dilinde Tiirkiye Tiirk9esinin ufacik 
bir izi bulunan §airler, yazarlar ve bilim adamlan amansiz baskilara maruz kaliyorlardi. Orta 
Asya’da da, 1923-1924 yillarmda Turkistan Cumhuriyeti par9alanarak be§ degi§ik cumhuriyete 
boliindiikten sonra Turkistan ve Turk kelimelerinin kullamlmasma son verildi (Smith and others, 
1998, s. 70). 

Sovyetler Birligi’nde ve Turkiye Cumhuriyeti’ nde Yiiriitiilen Dil Siyasetinin Tiirk Dil 
Birligi Fikrine Miidahelesi 

Ote yandan, Sovyetler Tiirk dillerini birbirinden ve Turkiye Tiirk9esinden uzakla§tirmak 
i9in ozel bir siyaset yiiriitmekteydiler. “Temizleme” siyaseti, yani Arap ve Fars kelimelerinin 
dilden 9ikanlmasi, bir kampanya §eklinde yiirutuliiyordu. Diger taraftan, aym anlamlar i9in 
(ozellikle terminoloji alanmda) her Tiirk dilinde degi§ik kelimeler olu§turuluyordu. Mesela, 1932 
yilmda Alfabe ve Terminoloji iizerine Baku’de yapilmi§ konferansta Azerbaycan dilinde terim 
olu§turulmasmda diger Tiirk dillerinden kelimeler almmasi yasaklanmi§ti (Oliyeva, 1996, s.100). 
Terim olu§turulmasi siirecinde Rus kelimeleri Tiirk dillerine hizli bir §ekilde dahil ediliyordu. 
Yine de, 1932’deki konferansta Tiirk lisanlanndan 9ikanlmi§ Arap, Fars ve Tiirkiye Tiirk9esi 
kelimelerinin yerine Rus kelimelerinin getirilmesi tavsiye ediliyordu. Ama bu siire9 Azerbaycan 
dilinden daha fazla Orta Asya Tiirk dillerinde yer almaktaydi. Azerbaycan dilinin daha zengin ve 
daha eski edebi dil gelenekleri vardi ve bu nedenle Azerbaycan dilinde terimler Arap ve Fars 
kelimelerinin 90k yaygm olanlanndan da olu§turuluyordu. Omegin, hendese kelimesi Azerbaycan 
dilinde daha onceden mevcut oldugu i9in bu kelime bu dilde oldugu gibi kalmi§, Orta Asya Tiirk 
dillerinde ise bu anlam i9in geometriya kelimesi olu§turulmu§tu. 

Tiirk balklan i9in dii§iinulmii§ Ortak Latin alfabesinin kisa bir zamanda Tiirk 
Cumhuriyetleri i9in degi§ik versiyonlan hazirlanmaktaydi. Tiirkiye Cumhuriyeti’ nin Latin 
alfabesine ge9mesinin ardmdan, Sovyetler, Tiirk Sovyet Cumhuriyetleri ’nin Kiril alfabesine 
ge9melerine karar verdiler. Her Tiirk Sovyet Cumhuriyeti i9in aynca bir alfabe tasansi hazirlandi. 
Ortografik kurallarla ilgili verilen kararlara bakarsak, burada da Tiirk Sovyet Cumhuriyetleri ’nin 
gerek birbirinden, gerekse de Tiirkiye Tiirk9esinden uzakla§trrildigmi gorebiliriz. Mesela, 
Azerbaycan dilinde yaprak ve toprak kelimelerinin yazili§i 1928 yilmda Baku’de ge9irilmi§ 
ortografik konferansmda yarpaq ve torpaq olarak degi§tirilmi§, ben kelimesinin men gibi 
yazilmasma karar verilmi§ti (Aslanov, 1989, s. 80). 1935 yilmda Kazak dilinde, 1936 yilmda ise 
Turkmen dilinde ortografi kurallanmn Rus ortografisine uygunla§tmlmasi ile ilgili kararlar 
verilmi§ti. 

Bunun di§mda, Tiirkiye Cumhuriyeti ’nde ba§latilmi§ dil devrimi de, Tiirk dil birligi fikrinin 
ger9ekle§mesini zora sokuyordu. Ara§tirmacilar Tiirk Dil Kuramu tarafmdan onerilen yeni 
kelimelerin ve terimlerin Tiirk dilleri i9in ortak olmu§ Arap ve Fars kelimelerinin ortadan 
kalkmasma ve sonu9ta Tiirk dilleri arasmda U9ummlann derinle§mesine neden oldugunu 
soylemi§lerdir (Oliyeva, 1996, s. 97, Lewis, 1999, s.70). Tiirkiye’deki dil devriminin nedenlerini, 
siyasal motiflerini, geli§me siire9lerini ve sonu9lanm ara§tirmak bu bildirinin hedefi degil ve 
bunlarla ilgili Tiirkiye’nin bir 90k degerli bilim adamlan 90k zengin ara§tirmalar yapmi§lardrr. 
Ama bununla bagli bir mesele iizerinde durmak gerekir: eger Sovyetler Birligindeki Tiirk 
Cumhuriyetlerinin “temizleme” siyaseti 1930’lu yillinn sonlanna dogru dilin fazla sunile§mesine 




Jale GARiBOVA 



381 



yol vermemek amaciyla belli bir noktada durdurulmu§sa da, Tiirkiye Cumhuriyeti’nde 
“temizleme” siireci daha uzun miiddet devam etmi§tir. Mustafa Kemal’in 1936-1937 yillannda 
“Turk dilinin ?ikmaza sokulmasiyla” ilgili endi§esine ragmen, bu siireci durdurmak kolay 
olmami§tir (Timurta§, 1965 , ss. 18 - 38 ). Tabii, bu siire9 Turkiye Tiirk9esinin Sovyetler Birligi 
dahilindeki Tiirk9elerden daha farkli olmasma yol a9maktaydi. 

Sovyetler Birligi Sonrasi Donemi ve Tiirk Dil Birligi Fikrinin Yeniden Dogu$u 

Sovyetler Birligi ’nin 9okii§iinden sonra bagimsizhk kazanmi§ Tiirk Cumhuriyetlerinde 
milli uyam§ inisiyatifleri i9erisinde tarihsel koklere donii§ ve Tiirk kimliginin one siiriilmesi 
meyilleri de yer almaktaydi. Dil, edebiyat, tarih ve kiiltiir iizerine olu§turulan forumlarda Tiirk 
dillerinin alfabe, terminoloji, gramer ve diger alanlarda birle§mesi giindeme getiriliyordu ve bu 
tarz meseleler hala tarti§ilmaktadir. Tabii onceki donemlerden farkli olarak, 9agda§ donemde 
Tiirkiye bu inisiyatiflerde daha iistiin rol oynamaktadir. 

A§agida belirtilen meselelerin herhangi biriyle ilgili tam bir fikir olu§turulmu§ olmasa da, 
uzmanlarm ve Tiirk dil birligi ideologlannm fikirlerini a§agidaki gibi grupla§tirmak miimkiindiir: 

1 ) Tiirk dillerinden birinin (9c§itl i a9ilardan daha uygun olaninm) ortak Tiirk9e olarak se9ilmesi; 

2 ) Tiirk dillerinin bolgesel gruplar halinde birle§tirilmesi ve bolgesel ortak Tiirk dillerinin 
(mesela, Oguz, Kip9ak) olu§turulmasi; 

3 ) Tiirk dillerinin hepsinden kelimeler almakla ortak Tiirk dilinin olu§turulmasi. 

£agda§ donemin ortak Tiirk dili inisiyatiflerinin en onemlisi 1993 yilinda Ank ara 
Konferansi’nda Tiirk dillerine ait tiim ozel i§aretleri kapsayan 34 harfli ortak Tiirk alfabesinin 
yaratilmasi olmu§tur. Bu tasanyi Azerbaycan, Kazakistan, Kirgizistan, Ozbekistan, Tiirkiye ve 
Turkmenistan imzalami§lardi. Bunun ardmdan ozellikle Tiirkiye tarafmdan onemli adimlann 
atilmasi, Tiirk dillerini ve lelnjelerini birle§tiren ozel bir televizyon kanalimn a9ilmasi ve 
Cumhurba§kam Giil’iin Azerbaycan ve Orta Asya gezileri zamamn bilim adamlan ile ortak dil ve 
alfabe konusunda gorii§ler ge9irmesi de dikkat 9ekiyor. 

I9inde bulundugumuz donemde Tiirk halklannm kendi aralannda ileti§imini kolayla§tirmak 
ve kiiltiirel birlik te§ebbiisleri ve Tiirk dilli devletlerin siyasetlerinde bu fikrin yer almasi ve 
desteklenmesi ortak Tiirk dili i9in iyimser perspektifler a9iyor. Ancak bu donemde de ortak Tiirk 
dili fikrini ger9eklikten uzakla§trran birka9 neden bulunmaktadir: 

1 ) Sovyetler Birligi sonrasi doneminde Tiirk Cumhuriyetlerindeki milli uyam§ ve milli kimlik 
arayi§i Tiirk niifusunun tiim tabakalanna sirayet etmemi§tir. Ozellikle de Orta Asya iilkelerinde 
ama kismen Azerbaycan’da da Sovyet doneminin yaygm ideolojisinin etkisini hala iizerinde 
ta§iyan ve Sovyet devrinin nostaljisi ile ya§ayan insanlar ve gruplar vardrr. 

2 ) Yeni Tiirk Cumhuriyetlerinde milli uyam§ tiim makamlarda Tiirk koklerine donii§ ve Tiirk 
kimliginin one siiriilmesi iizerine oturtulmuyor. Sovyet milli siyaseti sonucunda geli§mi§ 
partikiilerist meyiller Tiirklerin onemli bir 9ogunlugunda genel Tiirk kimligini golgede birakan 
gii9lii lokal millet9ilik (mesela Azerbaycancilik, Kazak millet9iligi vs.) modelleri olu§turmu§tur. 
Bu nedenle de bir grup insan her tiirlii ortak dil veya alfabe dii^iincclcrini kolaylikla anlamiyor ve 
bu tiir inisiyatifleri kendi kimliklerini kaybettirecek tehlike gibi goriiyorlar. 

3 ) Sovyetler Birligi’nin 9okii§iiniin ardmdan eski Sovyet Tiirk halklan Tiirkiye’den olan 9e§itli 
politik ve diger gruplann dikkatini 9ekmeye ba§ladi. Bu gruplar 9ogu zaman Tiirkiye 
Cumhuriyeti’nin resmi siyasetini, Tiirkiye’deki genel kamuoyunu ve Tiirkiye’de onemli soz ve 
fikir sahibi olan bilim adamlarmi temsil etmedigi i9in ve Tiirk9iiliigii rasyonel degil daha fazla 
emosyonel soylemler 9er9evesinde teblig ettikleri i9in, onlarm Tiirk toplumuna potansiyel etkisi 
eski Sovyet Tiirk aydmlan tarafmdan bazen negatif olarak degerlendiriliyordu. 




382 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



4 ) Sovyetler Birligi’nin dagilmasimn hemen ardmdan yeni Turk Cumhuriyetleri’nde hakim olan 
kuwetler onlarm ardmdan hakim olmu§ gruplardan ideoloji ve siyaset asismdan farkli idiler. 
Bagimsizhgm ilk yillannda Tiirk Cumhuriyetleri’nde hakimiyete daha millet^ ve daha radikal 
anti-Rus kuwetler gelmi§ idi. Bu kuwetler i9in Tiirk9iiliigiin herhangi bir tezahiirii Sovyet ve 
Rus etkisini kesin olarak ortadan kaldirmak i9in bir vasitaydi. Bu nedenle de onlarm milli 
kimlikle ilgili kullandiklan diskur ve 9ikardiklan kararlar 9ogu zaman emosyonel karakterde 
olarak belirli gruplan, ozellikle de Rus dilli gruplan endi§eye sokuyordu. Rusya ile daha dengeli 
siyaset yiiriitmege ba§lami§ olan sonraki hakimiyet ise Turk kimligi meselesinde daha rasyonel 
pozisyon sagliyordu. Ama §unu da belirtmek gerekiyor ki son yillarda Turk dilli devletlerin, 
ozellikle de Azerbaycan’m siyasetinde Tiirkiye ile ili§kilerin onemi daha da artmi§trr, bu 
ili§kilerin kisa bir miiddet sonra daha sik olacagi soylenilebilir. 

5 ) Orta Asya devletleri’nin ve siyaset9ilerin Turkiye ile ili§kilere son zamanlarda daha 90k onem 
vermelerine ragmen, ortak Turk dili fikrinin Orta Asya Tiirkleri arasmda hala gereken destegi 
buldugu pek soylenemez. Bunun ba§lica nedeni ortak dil gibi daha fazla one siiriilen ve dogal 
olarak ortak dil olma potansiyeli daha gii9lii olan Turkiye Tiirk9esinin Orta Asya Tiirkleri 
tarafmdan (ozellikle de Ozbekler, Kirgizlar ve Kazaklar tarafmdan) kolaylikla anla§ilmamasmdan 
kaynaklanmaktadir. Ote yandan, Rus dilinin hala gu9lii etkisi altmda olan Kazakistan’da, 
Krrgizistan’da ve kismen de Ozbekistan’da (Fierman, 1995 , s. 575 ) yerel Tiirk dillerinin daha 90k 
yaygmla§masi ve bu dillere daha fazla onem kazandmlmasi gerekiyor. Bu mesele bugiin Orta 
Asya devletlerinin siyasal giindemindedir ve bu iilkelerde ortak Tiirk dili fikrinin onemsenmesi 
yalmz yerli Tiirk dillerinin toplumun hayatmda onemli yer almasmdan sonra saglanabilir. 

Bunlann di§mda, ortak Tiirk dilinin ger9ekle§mesini engelleyen ba§lica neden Rus dilinin 
hala eski Sovyet Tiirk haklan arasmda ileti§im dili olarak kullamlmasi ve bu dilin sosyal ve 
kiiltiirel niifuzunun devam etmesidir. Ger9i eski Sovyet Tiirklerinin, ozellikle Azerilerin, daha 
gen9 ku§aklanm temsil edenler arasmda Rus dilini onemseyenlerin sayisi azalmaktadir ancak bazi 
makamlarda Rus dilinin yerini Ingilizce tutmaktadir. Herhangi ortak dil fikrinin ger9ekle§mesi 
onun real olarak kullamlmasma baghdrr. Boyle bir kullamm ise ihtiya9 talep eder. §u anda bu 
ihtiyaci Rus dili, belirli makamlarda ise ingiliz dili kar§ilamaktadrr. Bu yiizden, Tiirk dilli 
devletler kendi dil siyasetlerinde ortak Tiirk dilinin roliinii ve gorevini belirlemeli ve bunu a9ik 
§ekilde ifade etmelidirler. §u anda ortak Tiirk diline ileti§im dili rolii tammak, Rus dilinin ve 
Ingilizcenin de bu role sahip olabilme §ansi nedeniyle yeterli olmayabilir. Ancak ortak Tiirk 
dilinin Tiirk kimligini tespit etmek ve Tiirkleri kendi tarihsel kiiltiirlerine, edebiyatlanna ve 
kaynaklarma ula§trrmak misyonu one siiriiliirse ve bunun onemi egitim ve matbuat araciligi ile 
Tiirk toplumlarma devamli olarak anlatilirsa ortak Tiirk dilinin ya§ama §ansi daha iyi saglanmi§ 
olur. Omegin, Gaspirali’nm bir zamanlar one siirdiigii ve sonradan bazi Tiirkologlann da 1 . 
Tiirkoloji Kurultayi’nda seslendirdikleri, okullann yukan smiflannda ortak Tiirk dili derslerinin 
verilmesi fikri 90k onemli bir adim olarak Tiirk gen9lerinin kiiltiirel entegrasyonuna iyi bir 
katkida bulunabilirdi. 




Jale GARiBOVA 



383 



Kaynak^a 

AKQTJRA, Y. (2006). Tiirkguluyun Tarixi, Baki: Qanun. 

ASLANOV, A. (1989). Azerbaydjanskiy Yazik v Orbite Yazikivogo Vzaimodeystviya. Baku: Elm. 
ATABAKI, T. (2000). Azerbaijan. Ethnicity and Struggle for Power in Iran, New York: I.B. 
Tauris Publishers. 

BABAYEV, A. (2006). Tiirksoyun Birlik Sdsi, Baku Tahsil. 

BALAYEV, A. (2009). Mamed Emin Rasulzade (1884-1955) . Moscow: Flinta. 

£OBANZAD0, B. (1924). Tiirk-Tatar Lisaniyytind Mddxol, Baku 

FIERMAN, W. (1995). Problems of Implementing Uzbekistan's Language Law. Nationalities 
Papers, XXIII, 

No. 3, 573-595. 

FIERMAN, W. (2006). On Uzbek “Nationalization”. Anthropology & Archeology of Eurasia, vol. 
44, no. 4, 

573-595. 

GASPRINSKI, I. (1993). Russkoe Musulmanstvo. Ismail Bey Gasprinskiy. Rossiya i Vostok, 
Kazan: Fond Zhien, 17-78 

HOSTLER, C. (1993). The Turks of Central Asia, Westport: Praeger Publishers. 

HUSEYNZAD0, 0. (2007). Qazetimizin Dili haqqmda Bir Ncya Soz. dli boy Hiiseynzadd. 

Segilmi§ dsorlori, Baki: §arq-Qarb, 38-41. 

KAMAL, 0. (1907). Miixtasar Bir Cavab. FiiyuzatNo 21; 2 July, Baki: Kaspi, 6-14. 

KHALID, A. (1998). The Politics of Muslim Cultural Reform. Jadidism in Central Asia, Berkley 
and Los 

Angeles: University of Calif ormia Press, Ltd. 

KINROSS, P. (1995). Atatiirk. The Rebirth of a Nation, London: Phoenix. 

KIRIMLI, C. (1934). Gaspirali ismail Bey, Istanbul: Matbaaqilik ve Ne§riyat.. 

KONGORLI, A. (2004). Ismayd boy Qasprinski, Baki: Nurlan. 

LANDAU, J. (1995). Pan-Turkism. From Irredentism to Cooperation, Bloomington and 
Indianapolis: Indiana University Press. 

LAZZERINI, E. (1973). Ismail Bey Gasprinskiy ( Doctoral Dissetation), University of 
Washington. 

LEWIS, G. (1999). The Turkish Language Reform: A Catastrophic Success, Oxford: Oxford 
University Press. 

NORIMANOGLU, K.; Agaki§iyev, 0. (2006). 1926-ci il Bah Tiirkoloji qurultayi (Stenoqram 
Materiallan, 

Biblioqrafiya vo Fotosonodldr), Baki: £inar. 

SARAY, M. (2003). Gaspirali ismail Beyden Atatiirke. Turk Diinyasinda Dil ve Kiiltur Birligi, 
Istanbul: £antay Kitabevi. 

SMITH, G., Law, V., Wilson, A., Bohr, A. and Alworth, E. (ed.) (1998) Nation-Building in the 
Post-Soviet 

Borderlands, Cambridge: Cambridge University Press. 

TANPINAR, A. (2006). XIXAsir Turk Edebiyati Tarihi, Istanbul: Yapi Kredi Yayinlaru 
TIMURTA§, F. (1965). Dil Davasi ve Ziya Gokalp, Istanbul: Fakulteler Matbaasu 




384 3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



YUKSEL, Z. Kirim Tatar Milli Hareketi ve Hasan Sabr Ayvazov, 
http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/sl3/yuksel.pdf. 

OLIYEVA, X. (1996). Ortaq Turk ddebi Dili Problemi. ( Filologiya Elmldri Namizodliyi Alimlik 
Ddrocdsi Almaq iigiin Tsqdim Edilmig Dissertasiya). Baki. 




EDEBiYAT TEORM VE ELE§TiRi iHTiYACI 



Cafer GAR1PER 

A. Hamdi Tanpmar ( 1995 : 71 - 73 ), 1941 ’de yayimlanan “Tenkit thtiyaci” ba§likli yazismda 
Turk edebiyatmm tenkhxjiye olan ihtiyacim anlatrr, bize tenkit tiiruniin miinekkitsiz geldigini 
soyler. Tanpmar’m bu goru§une aslmda edebiyat teorisini ve edebiyat teorisyenine duyulan 
ihtiyaci da eklemek gerekir. Bugiin Turk edebiyatmm, edebiyat eserlerinin varlik kazanmasi ve 
anlamlandmlabilmesi i9in gerekli olan teorik donamma sahip oldugunu soylemek guptiir. Oysa 
edebiyat eserlerinin varlik kazanmasi ve anlamlandmlabilmesi ipin teorik arka plana ihtiya9 
vardir. I§te bu noktada edebiyat teorisi ve ele§tiri bir ihtiya9 olarak belirmektedir. 

Bu bildiride once Turk edebiyati ara§tirma ve incelemeciliginin durumu hakkmda kisa bir 
degerlendirme yapilmaya 9ali§ilacak, sonra edebiyat ara§tirma, inceleme ve ele§tirisi alanlarmda 
yapilanlara baki§ getirilme 9abasi i9inde olunacak, daha sonra yapilmasi gerekenler iizerinde 
durulacak, edebiyat arasjtirma ve incelemesinde edebiyat teorisi ve ele§tirisine duyulan ihtiya9 
konu edilecektir. Bu degerlendirmeler yapilirken de daha 90k akademik 9er9evede ortaya konan 
kalem iiriinleri hareket noktasi olarak almacaktir. Sempozyumun, aym zamanda planlam§ §eklini 
veren, “Orhon Yazitlannm Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkliik Bilimi ve 21 . Yiizyil” konulu 
olmasmin, boyle bir 9er9eve i9erisinde bildiri sunmaya yonelttigini ifade etmeliyiz. 

Bugiin artik Tiirk edebiyati ara§tirmaciligmm ve metinler iizerinde yapilan incelemelerin 
onemli bir mesafe aldigi goriilmektedir. Edebiyat tarihi, biyografi ve monografi agirlikli 
9ali§malann artmasi sebepsiz degildir. Bunda sjiiphcsiz iiniversitelerin arti§ hizma paralel 9izgide 
ara§tirmaci sayisimn yildan yila artiyor, 90k sayida yiiksek lisans ve doktora tezinin yapiliyor 
olmasi onemli etki payma sahiptir. Sonupta akademik pali^ma, oncelikle ba^langip a§amasmda, 
hazirlanacak tezlere dayanmaktadir. Bunun yamnda ozellikle son yirmi yildir yaymevlerinin ve 
yaym organlannm gosterdigi arti§ da ara§tirma ve incelemelerin artmasmda etkili olmu§tur. 
Bununla birlikte birpok pali^mamn yayimlanma imkam bulamiyor olmasmi dikkatten 
ka9irmamak gerekir. 

Ele§tirinin agirlikli olarak akademik 9ali§manm di§mda kalan yazarlar tarafmdan 
yuriitiilmesine kar§ilik, edebiyat incelemesi daha 90k akademik 9evreler tarafmdan 
yurutiilmektedir. Edebiyat metnine doniik 9ah§malar, ele§tirel incelemeler §eklinde belirmektedir. 
Bu da aym metinde ele§tiriyle edebiyat incelemesinin list iiste 9aki§masmi getirmektedir. Bu 
yazilar teorik arka planla beslendiginde dikkate deger 9ah§malar olarak anlam kazanabilmektedir. 
Universitelerimiz bu konuda edebiyat teorisi ve ele§tiriye gore belirli bir seviyeye geldigi 
soylenebilir. 

Edebiyat teorisi ve ele§tiri alanma baktigimizda farkli bir durumla kar§ila§mz. Turk 
edebiyati ara§tirmacihgi ve metin incelemesi alanlarmda gosterilen arti§a paralel yonde 
“edebiyatm ilkeleri, kategorileri, 6l9iitleri vs. incelemesi” demek olan edebiyat teorisinin 
(Wellek-Varren 1993 : 25 ) ve kismen de edebiyat ele§tirisinin gerekli altyapiya kavu§tugunu ve 
geli§tigini soylemek gu9tiir. Bunun bir bildirinin simrlanm a§acak §ekilde degi§ik sebepleri ileri 
suriilerek tarti§ilabilir. Ancak, burada edebiyat teorisi alamnda goriilen ba§lica problemleri §u 
§ekilde siralayabiliriz: 

1 . Tiirk edebiyati ara§tirmaciligmda edebiyat teorilerinin geregince tanmmiyor olmasi, 

2 . Batida, Bati edebiyatmm § art lari ve estetik yapisi i9erisinde dogan edebiyat teorilerinin Turk 
edebiyatma uygulanmasinda beliren giipluklcr, 

3 . Turk edebiyatmm kendi §artlan i9erisinde estetik diinyasim algilama, yorumlama ve 
96ziimlemeye yonelik edebiyat teorisi yapmakta heniiz gerekli pabaya giri§ilmemi§ olmasi, 



Orhon Yazitlannm Bulunu§undan 120 Yil Sonra Tiirkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu, 2010, 385-390 




386 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



4 . Edebiyat biliminin teorik zemine oturtularak yapilmasimn gerektigi fikrinin yeterince 
yerle§memi§ olmasi ve oneminin kavranmamasi, 

5 . Biitiin bunlarla birlikte edebiyat teorisinin arka planim kuracak felsefe gelenegimizin olmamasi 
oniimiizde onemli bir problem olarak durmaktadir. 

Bu problemleri ele aldigimizda §oyle bir durumla kar§ila$mz: 

1 . Tiirk edebiyati ara§tirmaciligmda edebiyat teorilerinin geregince tanmmiyor olmasi. Son 
yillarda Tiirk9ede arti§ gosteren teorik yaymlan gozden ka^irmadan soyleyecek olursak, teorik 
9ali§malara gidi§te hep bir eksikligi ya§amamizm bunda rol oynayan etkenlerden biri oldugu 
soylenebilir. 

2 . Batida, Bati edebiyatmm §artlan ve estetik yapisi i9erisinde dogan edebiyat teorilerinin Turk 
edebiyatma uygulanmasmda beliren gii9liikler, edebiyat teorisine dayanan 9ali§malar i9in onemli 
problem alanlan yaratabilmektedir. Aktarma teorik bilgiyle edebiyat eserine yakla§ma 9abasmda 
olan ara§tirmaci, 9ogu zaman iizerinde ara§trrma veya inceleme yaptigi malzemeyi ve eseri 
teoriye uydurma 9abasma giri§mekte, bu da bazen maksadi a§an tespit ve degerlendirmelere yol 
a9maktadir. Kimi zaman bu durum, Umberto Eco’nun soyleyi§iyle, a§rri yoruma gitmektedir. 
Bazen de teori metne uygulamrken yama gibi igreti kalmakta, metinle biitiinliigii 
saglanamamaktadir. (^ogu kez bizim tarafimizdan sorgulamadan alman ve uygulanan Bati 
edebiyat teorileri iizerimizde baski olu§turmakta, “emperyalist” somiirii giiciinu kurmaktadir 
(Halman 2004 : 23 ). Bu da aslmda Bati kar§ismda son iki yiiz yildrr i9ine dii§mu§ oldugumuz 
zihni esaretin edebiyat teorisi alanmdaki bir uzantisidir. 

3 . Turk edebiyatmm kendi §artlan i9erisinde estetik dunyasim algilama, yorumlama ve 
96ziimlemeye yonelik edebiyat teorisi yapmakta henuz gerekli 9abaya giri§ilmemi§ olmasi, 
ba§lica problemlerden biridir. Psikanaliz, yapisalcilik, metinlerarasilik gibi ele§tiri anlayi§lan 
biitiin dunya edebiyatlan i9in ge9erlidir. Fakat ayrmtida kalan alanlarda her edebiyatm kendi 
uriinlerini ku§atici edebiyat teorisine ihtiya9 duydugu da ortadadir. Bir milletin edebiyatmm 
ara§tmlmasi ve incelenmesinde kendi §artlan i9erisinden dogacak, kendi estetik dunyasim 
ku§atacak ve ifade edebilecek teorik 9ah§malara ihtiya9 vardir. Bir edebiyat ancak bu §ekilde 
daha dogru ve isabetli ara§tirmalara ve incelemelere kavu§abilir. 

4 . Edebiyat biliminin teorik zemine oturtularak yapilmasi gerektigi fikrinin henuz yeterince 
ycrlc^misj olmamasi ve oneminin kavranmamasi, belki de listte saydigimiz biitiin maddeleri de 
i9ine alacak geni§lige sahiptir. Bir §eye ihtiya9 duyulmadan onun ortaya konmasi pek miimkiin 
olamaz. Edebiyat teorisi alamnda Tiirk edebiyati ara§trrmacilannm teorik arka plam bir ihtiya9 
olarak geregince gordiiklerini soylemek gii9tiir. Edebiyat teorisi alamnda beliren bo§lukta 
akademik 9ali§malann edebiyat teorisine dayanmasi gerektigi fikrine geregince bagli kahnarak 
yapilmamasimn rolii biiyiiktiir. Akademik 9ali§manm daha ilk a§amasmda edebiyat bilimi 
yapacak ki§ilere teorinin onemini kavrayacagi ortam hazirlanmamaktadir. Yiiksek Lisans, hatta 
doktora tezlerinin 9ogu teorik arka plandan mahrum tezsiz tez §eklinde iiniversitelerin ve 
YOK’iin raflannda yerini almaktadir. Boyle olunca, daha akademik 9ali§manm ba§mda teorik 
bilgilere dayanmamn geregini ve yontemini kavramadan i§e ba§layan ara§trrmaci adaylan, 9ogu 
kez omiir boyu teoriye dayanmadan 9ali§malanm yiiriitme 9abasi i9inde olmaktadir. Mehmet 
Kaplan’m 1950 - 1970 ’lerde edebiyat teorisine dayanan 9ah§malan ve 9abalanyla sonraki donem 
iizerinde yapilacak kii9iik bir kar§ila§tirma bile bu konuda problemi daha iyi gormemize zemin 
hazirlayacaktir. 

5 . Edebiyat teorisi, felsefi du§iince uzerine kurulur. Felsefe geleneginin olu§madigi bir kiiltiir 
9evresinde edebiyat teorisi yapmamn gii9lugii ortadadir. Fakat list seviyede felsefe gelenegi 
kuramamisj olmak, edebiyat teorisi kurmamamn gerek9esi olmamalidir. Edebiyat teorisinden 
ka9i§ devam ettigi siirece edebiyat eserlerinin geregince degerlendirilmesi mumkiin olmayacaktir. 




Cafer GARiPER 387 



Biitiin bunlar Turk edebiyati ara§tirmaciligi ve metin incelemeciliginin diinyadaki 
geli§melerin gerisine dii§mesine yol agar. Sonugta bundan Tiirk edebiyati zararli gikar. (^iinkii 
iiriinleri geregince degerlendirilmemi§ ve tamtilmami§ olacaktir. 

Ele§tiri alanmda da durum edebiyat teorisinden fazla farkli goriinmemektedir. Turk 
edebiyatmda belirli bir sistem iizerine kurulan ele§tiriyle kar§ila§mak giigtiir. Bunda edebiyat ve 
ele§tiri teorilerinin geli§memi§ olmasi rol oynami§ goriinmektedir. Her §eyden once ele§tiri teorik 
zemin uzerine kurulmak durumundadir. Edebiyat ve ele§tiri teorilerinin geli§medigi ortamda 
ele§tirinin belirli bir sistem uzerine oturmasmm giigliigii belirmektedir. §imdiye kadar bu giigliigii 
a§acak yeterli ve gerekli gabamn gosterildigi pek de soylenemez. 

Yazimizm ba§mda da ifade ettigimiz gibi Tanpmar (1995: 71), “Tenkit ihtiyaci” ba§likli 
yazisinda yakla§ik yetmi§ yil once probleme ele§tirel bir baki§ getirerek §unlan soylemektedir: 

“Avrupa fikir ve sanat alemi ile temastan sonra memleketimize gelen nev’ilerden biri de 
tenkittir. Fakat bu geli§ higbirisine benzemedi. (^iinkii obiir nev’iler, mesela tiyatro, hikaye ve 

hatta modem §iir, az gok dram muharriri, romanci ilh ile yani kendilerini viicuda getiren 

sanatkarlanyla beraber geldiler. Halbuki tenkit, munekkitsiz geldi. Onu edebiyatimizda bazi ufak 
tefek numuneleriyle, bazi i§aret ve remizleriyle gordiik, hatta gok muvaffak olmu§ bazi eserler 
bile verdi. Hatta bu eserlerin bir iki sanat veya nev’in uzerinde ciddi birtakim tesirler bile yaptigi 
oldu. Fakat aramizda miinekkit diyecegimiz muharrir heniiz yeti§medi. Ve bence bugiinkii 
edebiyatimizm en biiyuk zaaflanndan biri de budur. Bunu bizde ilk def a az gok selahiyetle garp 
sanat nev’ilerinden bahseden, onlarm usul ve tatlanm anlatan, kendi eski §iirimiz hakkmda fikir 
ve mutalaa serdeden ve bu suretle belki son derecede iptidai bir malzeme ile cemiyetimizin zevk 
ve duyu§ tarzmda en geni§ ihtilali yapanlardan hig birini unutmadan soyliiyomm. Bu hukmu 
verirken bir isim, son senelerde sik sik tesadiif edilen feyizli bir isim beni §iipheye du§uriiyor. 
Filhakika haddizatmda biiyiik bir sanatkar olan Numllah Atag’m daima en giizel ve halis 
cinsinden bir miinekkit oldugunu biliyomm. Fakat §imdiye kadar o kendisini bir an’anenin veya 
tek bir eserin havasma kapamagi pek az tecriibe etti. Daha ziyade fikirlerinin uzerinde israr etti. 
Ve §uphesiz ki, bu fikirleri yaymakla edebiyatimiza getirdigi §eylerin muhasebesini yapacak olan 
istikbal onun roliiniin zannettigimizden gok muhim oldugunu gosterecektir. Fakat benim 
istedigim ve yoklugundan bahsettigim miinekkit Numllah Atag’tan daha ba§ka tiirlii bir 
miinekkittir. 

Hatrralann empresyonist ressami Numllah Atag’tan, bugiiniin Tiirkgesine, ince riizgarlarm 
taradigi bir agag gibi yumu§ak nesrinde istedigi §ekil ve hassasiyeti veren bu cins muharrirden, 
zaten onu beklemeyiz. O, Thibaudet’nin sanatkarlara mahsus tenkit diye adlandirdigi nev’in en 
iyisini yapti. Fakat daima sevgilerinde mahpus kaldi. Bu sevgilerle pek az aldanmi§ olmasimn da 
biiyiik bir meziyet oldugunu ayrica kaydetmek isterim. 

Yoklugundan bahsettigim miinekkit garptaki biiyiik omeklerin nev’inden olan miinekkittir. 
Bunun yoklugu edebiyatimizm her ko§esinde goriiliiyor. Ve bilhassa roman, hikaye gibi neviler 
bu yokluktan cidden muzdariptir. 

Tanpmar (1995: 73), yazisimn devammda hangi tiir tenkitgiye ihtiyag duydugumuz 
konusunda, 

“Hayatta her §eyde oldugu gibi sanatta da “devam” denen bir kudret vardir. Bu fizyolojide 
oldugu gibi cemiyet hayatmda da, fikir hayatmda da esastir. 

Benim yoklugundan bahsettigim miinekkit, bu devami sabnyla arayacak miinekkittir.” 

demektedir. 

Tanpmar’dan hareketle, bugiin igin de, sanatkann iirettigi iiriinleri degerlendirebilecek, 
ele§tirel dikkatle yerini belirleyecek yeterince nitelikli yazimn yayimlandigim soylemek zor 




388 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



goriinmektedir. Bunda sjiiphcsiz bizde ele§tiri yazilannm onemli bir tarafiyla deneme yazarligiyla 
birlikte yiiriimesi rol oynami§ olmalidir. Aynca Turk edebiyatmda ele§tirinin tur olarak 
geli§memi§ olmasimn, tezkireleri gozden ka?irmadan soylemek kaydiyla, klasik edebiyat alanmda 
dikkate deger bo§luk yaratmi§ goriinmektedir. Bugiin yeni yeti§en nesiller klasik edebiyati 
anlayamiyorlarsa bunda klasik edebiyatm dili ve hayal sistemiyle araya giren mesafenin yamnda 
klasik edebiyatm kendi i?inde tur olarak ele§tiri gelenegi kuramami§ olmasimn rolii soz konusu 
edilmelidir. Bu durum aslinda hi? de gormezlikten gelinmeyecek oneme sahiptir. Bugiin ikinci 
Yeni §iiri diinyasmi, bize belirli 61?iidc de olsa, a?iyorsa bunda Ikinci Yeninin i?erisinden geli§en 
ele§tirinin biiyiik payi vardir. 

Edebiyat teorisi ve ele§tirinin zayif kalma sebeplerinden biri, §iiphesiz klasik edebiyatm bu 
yolda gerekli alt yapiyi kurmami§ olmasidir. Klasik edebiyat mensuplan, Arap ve Fars belagat 
kitaplanm kendileri i?in yeterli bulmu§, Turk?enin bu alanda ihtiya? duydugu eserlerin ortaya 
konmasi yolunda gerekli ?abaya giri§memi§ goriinmektedirler. 19. yuzyilda klasik edebiyatm 
96ziilii§ surecinde sayisi onu a§an belagat kitabimn yayimlanmi§ olmasi da fazla bir §ey ifade 
etmez. Yenile§me doneminde teorik alanda Cevdet Pa§a (Belagat-i Osmaniye, 1881)’nm, 
Recaizade Mahmut Ekrem ( Talim-i Edebiyat, 1882)’in ve Halit Ziya ( Hikaye , 1893)’nm 
9ali§malannm devamlilik kazandigi pek soylenmez. 20. yuzyilda edebiyat ve ele§tiri teorisi 
alanmda dogan bo§lugu 9eviri ve aktarmalarla kar§ilama ?abasi one 9ikmi§tir. 

Tanpmar’m ifade ettigi gibi, bizde ele§tiriyi ugra§ alam olarak se?en ciddi clc^tirici 1 cri n 
yeti§memi§ olmasi, ele§tirinin sanatkarane, siibjektif degerlendirmeler §eklinde anla§ilmasi tiiriin 
geli§mesinde onemli bir engel olu§turmu§tur. Ancak son yirmi, yirmi be§ yil i9erisinde bir 
degi§iklik ya§andigi gozlemlenmektedir. Ele§tiri, artik kismen de olsa sayica az ele§tirici 
kimligiyle one ?ikan yazarlarca temsil edilme imkanma kavu§mu§ bulunmaktadir. 

Tiirkiye’de ele§tirinin yeterince geli§memesinde ?c§itl i sebepler ileri suriilebilir. Edebiyat 
teorisinin geli§memi§ olmasi konusunda saydigimiz maddelerin yamnda ele§tiri alanmda §unlan 
da ekleyebiliriz: 

1. Ele§tiri, bir tarafiyla sevimsiz ugra§ olarak g6riilmii§tur. Ele§tirinin dii§man kazanma sanati 
olarak goriiliiyor olmasi daha ba§tan bir9ok ki§inin istegini kirmaktadir. 

2. Aynca ele§tiri gittik?e yalmzla§maya yol a?ar. Ele§tirici, ?ogu kez, kendisinden korkulan, 
korkuyla kan§ik saygi duyulan yalmz insana donii§ecektir. Buna katlanmayi goze alacak ki§i 
azdir. 

3. Ele§tirinin bizde daha 90k, ilk dikkate deger ele§tiricimiz Namik Kemal’den itibaren her §eyi 
olumsuzlamak, kotii yamndan gormek (Ebuzziya Tevfik 1897: 1256-1258) gibi yanli§ bir zemine 
oturtulmu§ olmasi geli§iminin onunde engel te§kil edegelmi§tir. 

4. Ele§tiricinin geni§ bir bilgi birikimine sahip olmasi, sistemli ve ele§tirel du^iinmc kabiliyetini 
ta§imasi, edebi eserler arasmdaki bagi kurabilmesi gibi bir?ok ozelligi kendinde toplanmasi 
gerekir. Bu da iyi ele§tiricilerin yeti§mesinin onunde engel olarak belirmektedir. 

5. Ele§tirinin roman, hikaye ve §iir gibi yaratici etkinlik alam olarak goriilmemesi, sanat eserinin 
gerisinde degerlendirilmesi, ele§tirinin online ?ikan bir ba§ka engeldir. Biitiin bunlar sonunda 
ele§tiri alanmda ihtiya? duyulan kalem sahiplerinin ortaya 9ikmasmi gd9le§tirmektedir. 

Edebiyat teorisi ve ele§tiri alanmdaki bo§luk hemen eli kalem tutan, isteyen herkesin 
clcsjtirmc hakkim kendinde bulmasmi getirmektedir. Ger?ek clc^tirici lcrin yeterince olmadigi 
alanda bu gibi kimselerin sesi gur 9ikmakta, fakat ciddi hatalara yol a9maktadirlar. Bu tur killer 
edebiyat eseriyle okuyucuyu birle§tirmesi, aradaki mesafeyi azaltmasi gerekirken tersine bu 
mesafeyi daha da artirmaktadirlar. §ahsi ?eki§meler, sevgiler ve neffetler uzerine oturan siibjektif 
ele§tiri, edebiyat eserlerinin, incelemelerin, ara§tirmalann degerlendirilmesinde hi? de dogru yol 
degildir. Buna ideolojik baki§a bagli ele§tiriler de eklendiginde durum i?inden ?ikilmaz hale gelir. 




Cafer GARiPER 389 



Ele§tiri alanmda akademik pevrelerin yeterli pabaya sahip oldugunu soylemek zordur. 
Elc§tiri, daha 90k ^airier, roman ve hikaye yazarlan tarafmdan yiiriitiilmektedir. Akademik 
9evrelerin ele§tiriye yonelmemesinin sebeplerinin baspnda ele§tirinin akademik pali§mada geri 
plana itilmi§ olmasimn rol oynadigi soylenebilir. Oysa akademik pali§ma yapanlann bu alana 
saglayabilecekleri katki hip de kiipiik olmayacaktir. 

Bugiin ele§tiriye belki de her zamankinden fazla ihtiyap duyulmaktadir. £iinku titiz, 
dikkatli, belirli bir teoriye ve metoda bagli ele§tiri edebiyat eserlerimizin daha iyi belirmesine 
yardimci olabilecegi gibi edebiyat ara§tirmaciligimizm da degerlendirmesini saglayacaktrr. 
Aslinda ele§tirinin biraktigi bo§ alan edebiyat ara§tirmaciligi ipin de dikkate deger olumsuzluklar 
getirmektedir. Edebiyat ara§tirmalannm degerini buldugu ele§tiri ortammdan da onemli olpiidc 
mahrumuz. Yaym hayatma kavu§an herhangi bir ara§tirma hakkmda cl entire! baki§ getiren kalem 
iiriinlerine rastlamak pek miimkun olmuyor. £ogu ara§tirma ve inceleme dar pevrelerde sozlii 
ele§tiriyle gcpi^tiriliyor. Yazma konusunda pekingenlik suriiyor. Boyle olunca akademik 
pali§malar, ara§tirma ve incelemeler de yerini bulmuyor. 

Bir yazismda Tanpmar, siikut suikastina ugradigim soyler. Abdullah Upman ve Handan 
Inci (2008: 42-45, 46-47, 53-55) tarafmdan hazirlanan “Sir Gill Bu Karanliklarda” Tanpmar 
Uzerine Yazdar adli derlemeden hareketle soylersek, onun 1949 ’da yayimlanan Huzur romam 
hakkmda olum tarihi olan 1962’ye kadar sagligmda gazetelerde yalmzca up tamtma yazisimn 
yayimlandigi goriiluyor. Huzur romanmm yalmzca Tanpmar’m degil, biitiin Turk edebiyatimn 
onemli romanlanndan biri oldugu du§uniilurse kendisi hakkmdaki tespitinin ne kadar yerinde 
oldugu anla§ilrr. Aslinda siikut suikastina ugrayan yalmzca Tanpmar degildir. Tanpmar Ta birlikte 
pok sayida sanatkar ve sanat eseri ele§tirinin olmadigi ortamda siikut suikastina ugrami§tir, 
ugramaktadir. Daha once edebiyat ara§tirmaciligi ve metin incelemesinin belirli seviyeye 
geldigini ifade ettik. l§te ele§tirinin eksikligi burada da kendini gostermektedir. Yapilan 
ara§tirmalan ele§tirel bir gozle degerlendiren pali§malarm yeterince geli§me gosterdigi 
soylenemez. Bir salgm hastalik gibi ozellikle iiniversiteleri saran intihal konusu artik ele§tirinin 
alanma girmek durumundadir. 

Iperisinde bulundugumuz donemde, 2004’ten itibaren her yil up yiiziin lizerinde roman 
yayimlanmaktadir. Hikaye, §iir ve tiyatro gibi edebi turleri de ekledigimizde rakam daha da 
yiikselmektedir. Fakat bu edebi eserlerin ele§tirel baki§la geregince degerlendirildigini soylemek 
giiptiir. Tanpmar’m baki§iyla soylersek ele§tirinin geregi gibi gorevini ustlenmedigi giiniimuzde, 
gelecek nesillerin ipinde bulundugumuz donemin edebiyati hakkmda saghkli hiikumlerde 
bulunmasi zor goriinmektedir. Oysa giiniimuzde yayimlanan edebiyat eserlerinin ele§tirel baki§la 
degerlendirilmesine ihtiyap vardir. Ele§tiri, ba§lica §u iip gorevi yerine getirecektir: 

1 . Ele§tiri, bugiiniin edebiyatim anlamamiza yarayacaktir, 

2. Edebiyat eserlerinin niteliginin ortaya konmasma, onun hakkmda hiikiim verilmesine ve 
gelenekle bagimn kurulmasma yardimci olacaktir, 

3. Ileride edebiyat tarihinin yazilmasma katki saglayacaktir. 

Bu iip madde bile ele§tirinin bir edebiyat gelenegi ipin ne anlama geldigini gostermeye 
yetecek mahiyettedir. 

Burada iki biiyiik gelenegin, Dogu’nun ve Bati’nm edebiyat teorisi ve ele§tiri alanlannda 
ne yaptigma da temas etmek yararli olacaktir. Retorikten yola pikan Bati, sosyolojik ele§tiri, tarihi 
ele§tiri, psikanalitik ele§tiri, anlatimcihk, alimlama estetigi, yazara doniik ele§tiri, esere doniik 
ele§tiri, okura doniik ele§tiri, yeni ele§tiri, yapisalcilik, metinlerarasilik gibi pok sayida ele§tiri 
disiplinini ve anlayi§i ortaya koydu. Bati’ya kar§ilik Dogu’nun belagatten ne pikardigim sormak 
gerekecektir. Sanrrim verilecek cevap hip de tatminkar olmayacaktir. §iiphesiz bu sorunun 
kar§ismda cevap alanmda beliren bo§luk z ihin tembelligimizin gostergesi olmak durumundadir. 
Medeniyetimizin sormayan, sorgulamayan, kendi iizerine kapanan kisir dongiiniin iperisine 




390 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



girmesi ba§lica problem olarak belirmektedir (Halman 2004: 22-23). Ele§tiri soran ve sorgulayan, 
z ihin tembelligini a§mi§ hayat anlayi§lan i9erisinde geli§ir. 

Edebiyat teorisine dayanan ara§trrmalarm ve dikkate deger ele§tiri yazilannm hi9 de 
gormezlikten gelinmeyecek bir kismimn yabanci Turk edebiyati uzmanlarmm ve Bati edebiyatlan 
arasjtirmacisi akademisyenlerin kaleminden 9ikiyor olmasi konu iizerinde du^unmcmizi 
gerektirecek mahiyettedir. Bu noktada Walter G. Andrews, Victoria R. Holbroog, Bema Moran, 
Yildiz Ecevit gibi bazi isimlerin 9ali§malarmi hatirlamamiz yeterli olacaktir. §iiphesiz burada 
Turk edebiyati ara§tirmacilannm dikkate deger ara§tirma ve incelemeler yapmadigi iddiasmda 
degiliz. Bizim soyledigimiz akademik hayatm i9inde yer alan Turk edebiyati ara§tirmacilanmn 
edebiyat teorisine dayanan arasjtirma ve incelemede gerekli ve yeterli seviyeye heniiz gelmedigi, 
edebiyat ele§tirisi alamm onemli o^iide bo§ biraktigidir. 

Sonu9 olarak §unu ifade etmeliyiz: Turk edebiyati, geni§ bir edebi eser birikimine sahiptir. 
I9inde bulundugumuz zaman diliminde, ozellikle duz yaziya bagli tiirlerde, tarihinin hi9bir 
doneminde goriilmedigi kadar 90k eser ortaya konmaktadir. Fakat bu birikimin ve halen ortaya 
konan uriinlerin teorik arka plana dayanan ele§tirel dikkatle ele almdigmi soylemek gii9tur. 
Ge9mi§ donemlere ait eserleri ve bugiiniin eserlerini degerlendirecek teorik arka plana dayanan 
makale ve kitaplara; bu eserleri, tiiriin belirleyici ozelliklerini gosterecek ve bagli oldugu 
gelenegin i9erisine oturtarak yargida bulunacak clc^tiri lcrc ihtiya9 vardir. Tiirk edebiyati bunu 
hak etmektedir. 



Kaynak9a 

Ebuzziya, Tevfik (1897). “Muaheze ve Tenkid Kelimelerine Ait Izahat”, Mecmua-i Ebuzziya, nr. 

72, 15 Cemazielahir 1315/ 11 Kasim 1897, s. 1256-1258. 

Halman, T. S. (2004). “Tiirkiye’de Ele§tiri ve Ozgiin Kuramlar”, Edebiyat tlmi ve Problemleri 
Sempozyumu 23-25 Eyliil 2003, Ankara: Gazi Sosyal Bilimler Arasjtirma ve Geli§tirme 
Demegi yaymi. 

Tanpmar, A. H. (1995). “Tenkit thtiyaci”, Edebiyat Uzerine Makaleler, Istanbul: Dergah 
Yaymlan. 

Upman, A-Inci, H. (Haz.), (2008), “ Bir GUI Bu Karanliklarda” Tanpmar Uzerine Yazilar, 
Istanbul: 3F Yaymevi. 

Wellek, R. - Waren, A. (1993). Edebiyat Teorisi, (£ev. O. Faruk Huyugiizel), Izmir: Akademi 
Kitabevi. 




BOYLA VE BAGA UNVANI 

Saadettin GOME£ 
Hamiyet Sezer FEYZiOGLU 

Kaynaklar incelendiginde eski Turk siyasi ve sosyal hayatimn tam manasiyla bir diizen 
i?inde yurudiigu goruliir. Onlara kultursiiz ve medeniyete katkisiz go9ebeler diyenler, ancak Turk 
tarihini ve kulturunii yeterince bilmeyen ki§ilerdir. Ozellikle konar-go9erlik dedigimiz, Turk tipi 
hayat tarz im n ortaya 9iki§i da neredeyse Turk tarihinin ba§langiciyla e§ittir. 

Turk kulturiinun ve tarihinin temel kaynaklanndan sayilan Oguz Kagan Destanlarmda bu 
sosyal nizamm ana unsurlan, destani hiikumdar Oguz ve yahut da tarihi §ahsiyet Borii Tonga 
(Mo-tun) tarafmdan belirlenerek, giiniimuze kadar gelmi§tir. 

Turklerden haber veren yabanci ve yerli vesikalan inceledigimizde, devlet i9erisinde siyasi 
ve askeri a9ilardan olmak iizere birtakim rutbe ve unvanlann bulundugunu goriiruz. Ulke ve 
millet hayatmdan sorumlu ki§iler bu riitbeler ve makamlanna gore diger §ahislardan aynlmakta 
idiler. 

Isjtc yukanda izaha 9ah§tigirmz konuya binaen tarihimizin ve kulturumuziin temel ba§vuru 
belgeleri arasmdaki Kok Turk Yazitlanndan olan Bilge Kagan Kitabesi 1 ile Tunyukuk Yaziti’nm 
I. Ta§mda 2 bir “Boyla Baga Tarkan” unvan grubuyla kar§ila§maktayiz ki, bunlarm umumiyetle 
§oyle veya boyle devletin aygu9isi, yani dam§mam, aym zamanda da veziri Tunyukuk’ la ilgisi 
oldugu samlmaktadrr. Dolayisiyla soz konusu amtlarda ge9en unvanlar hakkmda a9iklamalara 
ba§lamadan ewel, me§hur Tunyukuk’un kim oldugunu kisaca hatirlamakta fayda vardir. 

Dogum ve oliim tarihi hakkmda kesin bir bilgi bulunmayan Tunyukuk’un, kendi adma 
kazittirdigi kitabesi ile Chinee vesikalardaki birtakim ibarelerden, ailesinin herhangi bir nedenle 
£in’e gittigini ve onun da burada dogdugunu ogreniyoruz. Ayrica yine (^in kroniklerine 
baktigimiz da Tunyukuk’un Arslanlar, yani £ince yazili§iyla A-shih-te ailesine mensup oldugunu 
goruriiz. Bu hususu biraz a9mak gerekirse; Islam oncesi Turk tarihinin kaynaklannda devlet 
kurucusu iki aile ile kar§ila§iyoruz. Bunlardan birisi Boriiluler (A-shih-na), digeri de Arslanlardir 
(A-shih-te). Arslanlar (A§ite), devamli Boriilulerin (A§inalar) yamnda, onlara yardimci bir aile 
olup, buyiik bir ihtimalle de Boriilulerin (A§inalar) akrabasidir. Mogol tarihinde de buna benzer 
bir §ekilde Durliginler ve Nirunlara rastliyoruz 3 . Kendi kitabesinde £in’de dunyaya geldigini 
ifade eden Tunyukuk’un 4 , bu soziine binaen onun Qinli oldugunu ileri siirenler var ise de, bunun 
pek dogruluk payi yoktur. Tunyukuk olmeden once, muhtemelen 716-725 yillan arasmda Yukan- 
Togla vadisinde, Bayan-^okto’da, Natela ile rrmagm sag kiyisi arasmda (bugun Mogollarm 
Nalayh diye adlandrrdigi bolgede) kendi adma iki par9a tartan meydana gelen bir yazit 
diktirmi§tir. Ta§lann 9epe9evre etrafmda £inli oymacilar tarafmdan yapilan sekiz tane heykel 
vardir ki, hepsinin ba§i kinlmi§tir. Burada takriben 150 metre uzunlukta srralanan balballar da 
mevcuttur. Bununla beraber, 2001 yilmda ba§kanligmi yaptigimiz bir ilmi 9ali§ma heyeti, 
Tunyukuk Yazitlannm oldugu yerde jeofizik, harita ve restorasyon faaliyetlerinde bulunmu§; 



1 Bakmiz, Bilge Kagan Yaziti, Giiney tarafi, 13-15: Kangim Tiirk Bilge Kagan olurtukinta Turk amti 
beyler, kisre Tardu§ beyler, Kol Ig Qor baylayu, ulayu $adapit beyler, ongre Tolos beyler, Apa Tarkan 
baylayu, ulayu $adapit beyler bu... Taman Tarkan, Tunyukuk Boyla Baga Tarkan, ulayu buyruk.Jg Buyruk 
Sebig Kol irkin baylayu, ulayu buyruk, bunga amti beyler. 

2 Tunyukuk Yaziti, I. Ta§, Bati tarafi, 6-7: Bilge Tunyukuk Boyla Baga Tarkan birle il-teri§ Kagan 
boluyin. 

3 S.Gome?, “Turklerin ve Mogollarm Tarihi iki Boyu”, Omeljan Pritsak Armagam, Sakarya 2007, s. 2. 

4 Bakmiz, Tunyukuk Yaziti, I. Ta§, Bati tarafi, 1. satir: Bilge Tunyukuk ben ozim Tabgag ilinge kdintim. 



Orhon Yazitlarimn Bulunupindan 120 Yd Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyd konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Arapirmalan Sempozyumu, 2010, 391-396 




392 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



yazitlar iizerinde koruma tedbirleri uygulami§, amt mezarlik i9erisindeki heykeller buradaki miize 
eve ta§inmi§tir 5 . 

Tiirk milletinin geleceginin belirlenmesinde Il-teri§ Kagan ile birlikte gordiigiimiiz 
Tunyukuk, daha sonra Kapgan ve Bilge devrinde de onemli kararlara imza atmi§tir. Bunun en 
giizel omeklerinden bin olarak, Bilge Kagan’m Turk iilkesinde §ehirlerin ve Budist mabetlerinin 
yaygmla§tinlmasi fikrine kar§i 9ikmasim, atli asker ve konar-g6?er Tiirklerin §ehirleri 
savunmalannm zor olacagim ve Budizmin Tiirk karakterini zayiflatacagim ileri siirmesini, 
Bilge’nin de onun bu fikirlerini kabul etmesini gosterebiliriz. Tunyukuk’ un vermi§ oldugu bu 
karar Tiirk tarihi a9ismdan son derece onemlidir. (^iinkii bu sayede devlet yipranmami§ ve 
kendinden sonra gelecek olanlara saglam bir temel birakilmi§trr. O aym zamanda iistiin bir sava§ 
zekasma da sahiptir 6 . Baspnda bulundugu ordulann sevk ve idaresi, bunun neticesinde de Kok 
Tiirk Kaganligimn ele ge9irdigi ba§arilar, onun ne denli biiyiik bir komutan oldugunu da gosterir 
ki, zaten yeniden toparlam§ hareketi sirasmda Tunyukuk’un Apa Tarkan, yani ba$ komutan 
unvanim da ta§idigmi biliyoruz 7 . 

U9 kagana hizmet eden (ll-teri§, Kapgan, Bilge) Tunyukuk’un hatirasi oldiikten sonra da 
ya§ami§tir. Uygur beylerinden Temiir Buka’nm, (^ince Uygurlann men§ei ile ilgili yazitmda 8 onu 
ve soyunu saygiyla anmi§lardir. Kendi aralanndaki 9eki§meleri bir kenara birakacak olursak, 
her§eye ragmen Tunyukuk Tiirk milletinin yeti§tirdigi en biiyiik ve en zeki devlet adamlanmn 
ba§mda gelir. Ileri gorii§ liiliigii ve dehasi sayesinde, zamamnda Tiirk milled en gorkemli giinlerini 
ge9irmi§tir. Bu yiizden biz Tunyukuk’un kolay kolay unutulmayacak bir ki§i oldugunu 
dii§iiniiyoruz. Dolayisiyla Tiirk milletinin hafizasmda §u veya bu §ekilde mutlaka yer etmi§ 
olmasi gerekmektedir. Nasil ki, me§hur Kapgan Kagan’m oglu Tonga Tigin, oldiikten soma 
unutulmayarak Tonga Alp Er ya da Alp Er Tonga olarak Ka§garli Mahmud’daki Afrasyab ile 
birlc^tiri Idiysc 9 , Tunyukuk’un da Tiirk destanlannda ya§adigmi zannediyoruz 10 . 

§imdi esas konumuza gelecek olursak; ilk once bu unvan toplulugunun hangi belgelerde 
ge9tigine bakmakta fayda var ki, ewela “Boyla” unvanim hatirlayalim. Yukanda da belirttigimiz 
iizere ewela Bilge Kagan ve Tunyukuk yazitlannda kar§imiza 9ikiyorlar. Soma bu kelimenin 
Nagy-szent Miklos’taki bir par9anm iizerinde “(^opan Boyla” §eklinde ge9tigi soylenmekle 11 
beraber Bulgaristan’m Preslav §ehrinde elde edilen buluntular arasmdaki bir yazida da 
goriiyoruz 12 . Suci Kitabesinde ise “Kirkiz oglu men Boyla Kutlug Yargan men” 13 , ciimlesinde 
rastliyoruz. Uygur Mani metinlerinde “Boyla Tarkan” ile “I§bara Boyla” bi9iminde yazildigma 



5 S.Gome?, “Mogolistan’daki Tiirk Anitlari Projesi ^alijmalari”, Tiirk Diinyasi Tarih Dergisi, Sayi 202, 
Istanbul 2003 . 

6 S.Gome?, “Turk Tarihinin Kahramanlari: 17- Bilge Tunyukuk”, Orkun, Sayi 69, Istanbul, 2003. 

7 S.Gome?, Kok Turk Tarihi, 2. baski, Ankara 1999, ss. 58-59. 

8 “Kok Tiirklerin me§hur veziri Tunyukuk’un nesilleri onlara asil bir memur olarak hizmet ettiler. Bunun 
ifin de onlar aslen Kok Tiirk olmalarma ragmen Tunyukuk’un nesillerine de Uygur dediler. Onlar kendi 
bakanlarmin emrinde olarak Selenge Nehrinin yukan kisimlannda otururlardi. Tunyukuk’un torunlan da, 
kendi atalarmin ilk oturduklari yeri hatrrlayarak (Selenge Nehrinin fince yazili§inin ilk ijareti olan) Hsieh 
ijaretini aldilar ve bunu kendileri i?in bh soyadi yaptilar...” (Bakimz, B.Ogel, Sino-Turcica, Taipei 1964, 
s.30-35; B.Ogel, Tiirk Mitolojisi, C. 1, Ankara 1971, s.79). 

9 Bu hususta bakimz, S.Gome?, “Tonga Tigin’in Kimligi Uzerine”, Tiirk Diinyasi Tarih ve Kiiltiir Dergisi, 
Sayi 170, Istanbul 2001, ss. 58-61. 

10 S.Gome?, “Destanlarda ve Han-name’de Ge?en Vezirlerin Tunyukuk ile Ilgisi Olabilir mi?”, XIV. Turk 
Tarih Kongresi Bildirileri, III. Cilt, Ankara 2005. 

11 S.Mladenov, “Zur Erklarung der sogenannten Buela-Inschrift des Goldschatzes von Nagy-Szent-Miklos”, 
Ungarische Jahrbiicher, Band VII, Berlin und Leipzig 1927, s. 33 1-333. 

12 I.V.Venedikoff, “Preslav §ehrinde Yeni Ke§fedilen Proto-Bulgar Kitabesi”, Belleten, 11/43, Ankara 
1947, s.541-544. 

13 Suci Yaziti, 2-3. satrr: Kirgiz ogluyum. Boyla Kutlug Yargan ’im. 




Saadettin GOMEQ Hamiyet Sezer FEYZIOGLU 393 



da i§aret olunuyor. Ayrica bu sam eski Turk Bulgar beyleri de kullandigi gibi, ozellikle Uygur 
donemi tarihi belgelerini inceledigimizde; 661-663 yillan i9erisinde bir vakitte oldugii samlan II- 
teber Buyan’dan (Po-jun) sonra Uygur kabilesini idare eden oglunun da Boyla veya Borii 
unvanim ta§idigim du§uniiyoruz. Aynca 720’li senelerin £ince kaynaklarma baktigimizda, ismi 
Kol Boyla (K’u-li P’ei-lo) §eklinde okunabilecek bi9imde yazilan, Uygurlann ilk hukumdarim 
gormekteyiz. Yine 765’ten sonra, £in’deki i9 kan§ikliklar sebebiyle bu ulkeye destek i9in giden 
kuwetlerin ba§mdaki §ahislardan birinin sam £ik Alp (C’hieh) Boyla diye ge9er 14 . Bu unvan 
bizim §imdilik bilmedigimiz ba§ka kaynak ve kitabelerde de yer alabilir. 

Baga unvam ise belgelerde Boyla’dan biraz daha fazla amliyor. Bilge Kagan ve Tunyukuk 
yazitlarmm haricinde, Ongin Kitabesinde “Kangim Baga Tengriken” 15 ; Terhin Yazitmda “Bila 
Baga Tarkan” ve “Inan9u Baga Tarkan” 16 ; yine Uygur donemine ait Suci Yazitmda “Kutlug Baga 
Tarkan” 17 ; Yenisey (Ana9ay) yazitlanndan Kem9ik-Cirgak’ta “Baga Ben” 18 ve Kara Bulun II 
Yazitmda “er atim Baga” 19 §ekillerindeki unvanlarda rastliyoruz. 

Bu unvan grubunun bir devami olan Tarkan da kitabelerde sduja goriilur. Bunlardan 
bazilan ise §unlardrr: 90k bilinen Kol Tigin, Bilge Kagan ve Tunyukuk yazitlanm bir kenara 
tutacak olursak; Ongin Kitabesinde “I§bara Tamgan Tarkan” ve “I§bara Tarkan” 20 ; Kol I9 £or 
Yazitmda “Apa Tarkan” 21 ; Terhin Kitabesinde “Inan9u Baga Tarkan”, “Tokuz Yiiz Er Ba§i Ulug 
Tarkan”, “Bila Baga Tarkan”, “Bilge Kutlug Tarkan”, “Bilge Tarkan” ve Ongi Tarkan” 22 ; Sevrey 
Ta§i’nda “Kol Tarkan” 23 ; Suci Yaziti’nda “Kutlug Baga Tarkan” 24 ; Aru Han Kitabesi’nde “Kol 
Tarkan” 25 ; Elege§ III Yaziti’nda “Beg Tarkan Bilge Tirig” 26 ; Uybat I Yaziti’nda “£abi§ Tun 
Tarkan” 27 ve Uybat III Yaziti’nda da “Tarkan Sangun” 28 bi9iminde kazmmi§tir. 

Bununla birlikte, umumiyetle ara§trrmacilarm pek 90gu Boyla i9in sadece bir unvandrr der. 
Boyla unvam hususunda Clauson me§hur sozlugiinde; Hunlar 9agmdan kalma olabilecegini 
soylerken, manasma §iipheyle bakmak gerektigini ve kagana yakm bir riitbe oldugunu vurgular 29 . 
Bizden ewel bu konuda bir makale kaleme alan Semih Tezcan, sozluklerdeki buyla kelimesi ile 
fiilinden yola 9ikarak, boga ve develerin burunlanna tutturulan 9ubuk ve kagm arabalannm bir 
aksami ile aga9tan yapilma 9ivi gibi anlamlar iizerinde yogunla§ip; buradan go9ebe boylann ve 
ordunun hareketlerini duzcnlcmcklc g6revlendirilmi§ ki§i samdir 30 , diyor. Aynca bu unvamn 
degi§ik bir soyleni§i herhalde Macarlarda sik9a kar§imiza 9ikan Yula kelimesidir ki, Macar ve 



14 E.Chavannes, Documents sur les Tou-Kiue [Turcs] Occidentaux, Petersburg 1903, s.92-93; S.Tezcan, 
“Eski Tiirkfe Buyla ve Baga Sanlan”, Turk Dili Ara§tirmalari Yilligi (Belleten), 1977, Ankara 1978, 
s.53-54; S.Gome?, Uygur Turkleri Tarihi ve Kultiiru, Ankara 2000, s.46. 

15 Ongin Kitabesi, On taraf, 5. satrr. 

16 Taryat-Terhin Yaziti, Bati tarafi, 6. satir; Kuzey tarafi, 2. satir 

17 Suci Yaziti, 3. satir. 

18 KemgikA'irgak Yaziti, 4. satir. 

19 Kara Bulun II Yaziti, 3. satir. 

20 Ongin Kitabesi, On taraf, 4. satir ve buradaki ta§ balballarin l.’sinin iizerindeki unvan. 

21 Kol I? (^or Yaziti, Bati tarafi, 1. satir. 

22 Taryat-Terhin Yaziti, Bati tarafi, 6, 8. satir; Kuzey tarafi, 2, 5. satir; 

23 Sevrey Yaziti, 5. satir. 

24 Suci Yaziti, 3. satir. 

25 Am Han Kitabesi, 1 . satir. 

26 Elege§ III Yaziti, 3. satir. 

27 Uybat I Yaziti, 3. satir. 

28 Uybat I Yaziti, Sol taraf, 2. satir. 

29 O.Pritsak, Die Bulgarische Furstenliste und die Sprache der Protobulgaren, Wiesbaden 1955, s.18; 
S.G.Clauson, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford 1972, s.385. 

30 Tezcan, a.g.m., s.57-63. 




394 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Aragtirmalari Sempozyumu 



Hazar devlet te§kilatma gore; askeri i§lerin di§mdaki meselelerle ilgilenen memurdur 31 . 

Kismen biz de bu gorii§ii destekliyoruz. Ama bizim dikkat 9ekmek istedigimiz bir husus; 
Dede Korkut Hikayelerindeki “boy boylamak, soy soylamak” deyimidir. Bilindigi gibi me§hur 
Korkut Ata, umumiyetle her anlattigi destamn sonunda “boy boylar, soy soylar” ve bu da ilim 
adamlarmca destan diizmek §eklinde algilanmaktadir. Fakat biz bu deyimin altmda 90k daha derin 
bir mananm yattigim dii§iiniiyoruz. Dede Korkut, “boy boylar, soy soylar” iken hakkinda bilgi 
sundugu kabilenin de me§rula§tigmi ortaya koymaktadir. Artik bu tarihten itibaren soz konusu 
siilale, gcgmi^i tarihi destanlara da dayandmlan, nizami ve sosyal yapisi button bir millet 
tarafmdan tasdiklenen siyasi bir kurum hiiviyetini de kazanmaktadir. Dolayisiyla ara§tirmacilar 
burada “boylamak” fiilinin iizerinde biraz daha fazla durmalidrr. 

Dede Korkut siradan bir ki§i degildir. Biitiin Oguz’un, hatta biitiin Turk milletinin 
bilgesidir. Bu a9idan baktigimizda, Turk toplumunun veya Oguz’un tamamma yon veren, onun 
sosyal ve siyasi te§kilatlanmasma araci olan bir §ahsiyettir. Biz oyle dii§iiniiyoruz ki, boyla 
samyla boylamak fiili arasmda bir ili§ki vardir. Bu yiizden boyla unvanim ta§iyanm, halkm biitiin 
fertleri tarafmdan sayilan ve sevilen bir ki§i olmasmm yam srra, bu san da 90k yiiksek bir mertebe 
olmalidir. Elbette ki kagan, katun, yabgu ve §ad derecesinde degildir. Bu killer, herhalde bir 
biitiinii meydana getiren kabilenin par9alan olan aile ve uruglarm sayilan ile mevkilerinin 
belirlenmesinde en onemli gorevi iistlenen §ahislardi. Meseleye bu bakimdan yakla§tigimizda, 
boyla sadece bir ailenin veya boyun idarecisi degil, aileler ve uruglar iizeri bir ki§i olmalidir. 
Nitekim Tunyukuk da oyle degil midir? 

Baga unvanma gelecek olursak; Rasonyi, Macar kralimn adma Hirvatistan’i idare eden 
valilerin kullandigim soylerken; Clauson ve Tezcan’in kurbaga ile kaplumbaga kelimelerindeki 
bagaya i§arette bulunmasi ilgin9tir 32 . Ancak biz baga unvam konusunda da farkli dii§iiniiyoruz. 
Her §eyden once baga, boyla sanmdan sonra geliyor. Bu 90k a9iktir. Dolayisiyla siyasi, askeri 
veya sosyal te§kilatta boyla unvanmm altmdadir. 

Kok Tiirk donemi belgelerini inceledigimizde ii9 yazitta 33 kar§imiza bir Alti Bag Bodun 
diye siyasi birlik 9ikiyor ki, biz esasen buradaki “bag” iizerinde duracagiz. Tarihi bilgileri 
hatirlayacak olursak; batida On Oklarm ba§mda bulunan Tardu’nun 603 yilinda oliimiinden sonra, 
yerine torunu £or Alp (Ch’u-lo) Yabgu ge9mi§ti. (^or Alp Yabgu batidaki brn^ok kabileyi kendine 
baglami§ti. Bu arada kendisine kar§i bir komplo yapmalarmdan korktugu bazi kabile ba§buglanm 
oldiirttii. Bundan dolayi Tolos boylannm onemli bir kismimn ayaklandigim goriiyoruz ve isyan 
eden alti Tolos boyu Alti Bag Bodun’u meydana getirdiler. Bunlar; Uygur, Bayirku, Ediz, 
Tongra, Bugu ve Apa Isilerdir. £in kaynaklannda da bunlann Kok Tiirkler aleyhine birlc^ti klcri 
kayitlidir 34 . Bu ittifakm 627 senesinde Sir Tardu^larla beraber Kok Tiirk Devletine kar§i, firsatim 
bulup, ayaklandiklanm da biliyoruz. Uygurlarm ba§mi 9ektigi bu Alti Bag Bodun’un muharip 
giicii yiizbin civanndaydi ve 627 ’de, diinya yaratildigmdan beri Tiirk tarihinde pek goriilmemi§ 
ilgin9 bir olay daha ya§anmi§ti. Yazm tam ortasmda kar yagmaya ba§ladi. Uriinler mahvoldu, 
hayvanlar kinldi. Q’in kaynaklan bu srrada be§ giine§ aym anda dogdu, ii9 ay birden goriindii 



31 M.LArtamonov, Hazar Tarihi, (^ev. A.Batur, Istanbul 2004, s.444. 

32 Clauson, a.g.e., s.311; Tezcan, a.g.m., s.68-69. 

Belki buna bagli olarak Bagatur unvamndaki bagayi da akla getirmek mumkundiir. 

33 Uyuk-Tarlak Yaziti, 2. satinnda, El Togan Tutuk isimli bir §ahsin, Alti Bag Bodun’un elgisi oldugunu 
goriiyomz. Kemgik Kaya-Ba§i Yaziti 5. satmnda ise; “Alti Bag igerisinde iyilerden biriydim ” diyen, 
“Kiiliig (yig^i Beg” adinda birisiyle kar§ila§maktayiz. Bay Bulun II Yaziti, Arka taraf, 1. satmnda da, Alti 
Bag Bodun’un giiciinden soz edilir. 

34 S.Gome?, “Alti Bag Bodun”, Turk Kiilturii, 31/358, Ankara 1993; S.Gome?, Kok Turk Tarihi, 2. baski, 
Ankara 1999, ss. 27-28. 




Saadettin GOMEQ Hamiyet Sezer FEYZIOGLU 395 



diyorlar 35 . insanlar yiyecek bir lokma ekmege, bir yudum kimiza muhta? oldular. I§te boyle bir 
zamanda onlar isyan etmi§lerdi. 

Biitiin bu menf! olaylar, Kok Tiirk kabilelerinin birer birer ayrilmalanna sebep oldu. 
Esasmda Illig (II) Kagan’m tabisi durumundaki Sir Tardu§lann trkin (Erkin) unvanim ta§iyan 
Inan5’lanmn yanma giderek ona baglandilar. Sir Tardu§larm Inan?’i Q’in imparatoru’ndan da 
aldigi siyasi destekle, Otiiken’in merkezinde otagim kurup, Alti Bag Bodun’u da kendi tarafma 
9ekti. Bu arada tesirleri Togla Nehrinden irti§’e kadar uzanan Sir Tardu§lar, ne yazik ki bagimsiz 
harekette bulunmayi akillanna getirmiyorlardi. Bu onlann kendilerine guvenmediklerinin de 
i§aretiydi. Hala Boriiliilerin manevi nufuzundan korkuyorlardi. Aynca (^in Imparatorlugu bo§ 
durmuyor, Kok Turklere kar§i harbe hazirlandigi srrada, casuslan vasitasiyla Tiirk ulkesinin i9ine 
dii§tugu vaziyet hakkmda malumat topluyordu. ihanetlerin boyutu o derece buyuktii ki, Alti Bag 
Bodun da £in’e teslim olmaga geldi ( 629 ) 36 . ister gunumuziin, ister gc9mi§in sosyal §artlan 
i9erisinde degerlendirilsin, boyle bir hareket kesinlikle ma’zur gosterilemez. Kok Turk tarihi 
donemindeki bu olaylar hususunda daha fazla detaya girmek istemiyoruz. Bu konuda aynntili 
bilgi i9in “Kok Tiirk Tarihi” adli 9ah§mamiza bakilabilir. Aynca iyme I Yaziti, 6 . satrrda da “eki 
baglig” diye amlan ittifakla kar§ila§maktayiz ki, bunun mahiyetinin de ara§tirilmasi gerekir. 

Alti Bag Bodun’un ismindeki “bag” bize a9ik9a bir siyasi birligi, yani federasyonu 
gostermektedir. Tiirk9edeki kar§iligi da, bugiin kullandigimiz §ekliyle baglamak fiiliyle 
alakalidrr 37 . Dolayisiyla bu terim kaplumbaga veya kurbaga gibi hayvanlann ismindeki baga ile 
ilgili olmaz. 

Tarkan ise herhalde ba§langi9ta sadece askeri bir riitbeydi, ama sonradan siyasi unvan 
bi9iminde de kullamldi. §imdilik Tarkan unvanmm etimolojisi ve manasim ba§ka bir 9ali§mamiza 
birakmak istiyoruz. 

Biitiin bunlarm yam sira Tunyukuk’un ayn, Boyla Baga Tarkan’m farkli bir §ahsiyet 
oldugunu ileri siirenler varken; bu san vezir Tunyukuk’un bir unvamdir, diyenler de mevcuttur. 
Mesela B. Ogel, Tunyukuk ile Boyla Baga Tarkan iki ayn ki§idir der. Boyla Baga Tarkan’hgm 
farkli bir gorev oldugunu soyleyen M.Mori ise, Tunyukuk’un bu vazifeyi ifa ettigini vurgular 38 . 
Elbette herkesin gorii§iine saygi gostermek gerekir, ama biz de bu konuda M.Mori gibi 
dii§iiniiyoruz. Bizim kanaatimize gore Tunyukuk Yazitmdaki, “ Bilge Tunyukuk Boyla Baga 
Tarkan birle il-teri§ Kagan boluyin ” ciimlesindeki, birle (ile) baglaci akillan kan§tirmaktadir. 

Sonu9 olarak; Bilge Kagan ve Tunyukuk kitabelerinde zikredilen boyla ve baga sanlan 
siyasi te§kilat yapisiyla ilgilidir. Boyla vazifesindeki ki§i, dogrudan devletin merkezine bagli, 
halkm kabile diizenini saglayan memurdur. Ama boyla unvanim ta§iyan bu §ahis boy ba§kam 
olamaz diye bir kural yoktur. Baga da bunun gibi, birka9 kabilenin birle§mesinden ortaya 9ikan 
siyasi te§kilatm ba§idir. 



35 J. M. Deguignes, Hunlarin, Tiirklerin, Mogollarm ve daha sair Tatarlarm Tarih-i Umumisi, C. II, Istanbul 
1924, s.359-364, 431, C. Ill, s.16; Chavannes, a.g.e., s.24-25; M.T.Liu, Die Chinesischen Nachrichten 
zur Geschichte der Ost-Tiirken (T’u-kiie), I-II. Buch, Wiesbaden 1958, s.141, 193-194, 359; 
L.N. Gumilev, Drevniye Tyurki, Moskva 1967, s.196; O.izgi, “<yinl i lerin Goktiirk ve Uygurlan 
Yerle§tirme Siyaseti”, I. Tiirkoloji Kongresi Tebligleri, Istanbul 1980, s.198; J.T.Chang, T’ang 
Devrindeki Dogu Goktiirkleri Hakkmda Yeni Belgeler, Doktora Tezi, Taipei 1968, ss. 47-48. 

36 Bakrniz, Gome?, a.g.e., ss. 30-31. 

37 G.Doerfer, Tiirkische und Mongolische Element im Neupersischen, Vol. 2, Wiesbaden 1975, s.254; ibni- 
Miihenna Lugati, Haz. A.Battal, 2. baski, Ankara 1988, s.15; El Harezmi, Mukaddimetii’l-Edeb, Haz. 
N.Yiice, Ankara 1988, s. 96. 

38 M.Mori, “A-shih-te Yiian-Chen ve Tonyuquq”, Islam Tetkikleri Enstitiisii Dergisi, C. 5, Istanbul 1973, 
s.89; B.Ogel, Turk Kultiirunun Geli^me (Raglan, 3. baski, Istanbul 1988, 645-646. 




396 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 



Kaynak^a 

Artamonov, M.I., Hazar Tarihi. 

Chang, J.T., T’ang Devrindeki Dogu Goktiirkleri Hakkinda Yeni Belgeler, Doktora Tezi: Taipei. 

Chavannes, E. (1903). Documents sur les Tou-Kiue [Turcs] Occidentaux : Petersburg. 

Clauson, S.G. (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish : Oxford 

Deguignes, J.M. (1924). Hunlarin, Tiirklerin, Mogollarin ve daha sair Tatarlarin Tarih-i 
Umumisi, C. II: Istanbul. 

Doerfer, G. (1975). Tiirkische und Mongolische Element im Neupersischen, Vol. 2: 

Wiesbaden 

El Harezmi. (1988). Mukaddimetii’l-Edeb, Haz. N.Yiice: Ankara 

Gome9, S.G. (1999). Kok Turk Tarihi, 2. baski: Ankara. 

Gome9, S.G. (2000). Uygur Tiirkleri Tarihi ve Kultiirii: Ankara. 

Gome9, S.G. (2001). “Tonga Tigin’in Kimligi Uzerine”, Turk Diinyasi Tarih ve Kultiir Dergisi, 
Sayi 170: Istanbul. 

Gome9, S.G. (2003). “Mogolistan’daki Turk Amtlan Projesi £ali§malari”, Turk Diinyasi Tarih 
Dergisi, Sayi 202: Istanbul. 

Gome9, S.G. (2003). “Turk Tarihinin Kahramanlan: 17- Bilge Tunyukuk”, Orkun, Sayi 69, 
Istanbul 

Gome9, S.G. (2005). “Destanlarda ve Han-name’de Ge9en Vezirlerin Tunyukuk ile Ilgisi Olabilir 
mi?”, XIV. Turk Tarih Kongresi Bildirileri, III. Cilt: Ankara. 

Gome9, S.G. (2007). “Tiirklerin ve Mogollarin Tarihi Iki Boyu”, Omeljan Pritsak Armagam : 
Sakarya. 

Gumilev, L.N. (1967). Drevniye Tyurki : Moskva. 

Ibni-Muhenna Lugati. (1988). Haz. A.Battal, 2. baski: Ankara. 

Izgi, O. (1980). “£inlilerin Goktiirk ve Uygurlan Yerle§tirme Siyaseti”, I. Tiirkoloji Kongresi 
Tebligleri : Istanbul. 

Liu, M.T. (1958). Die Chinesischen Nachrichten zur Geschichte der Ost-Tiirken (T’u-kiie), I-II. 
Buch: Wiesbaden. 

Mladenov, S. (1927). “Zur Erklarung der sogenannten Buela-Inschrift des Goldschatzes von 
Nagy-Szent-Miklos”, Ungarische Jahrbiicher, Band VII: Berlin und Leipzig. 

Mori, M. (1973). “A-shih-te Yiian-Chen ve Tonyuquq”, Islam Tetkikleri Enstitiisii Dergisi, C. 5: 
Istanbul. 

Ogel, B. (1964). Sino-Turcica : Taipei. 

Ogel, B. (1988). Turk Kulturiiniin Geli§me (faglari, 3. baski: Istanbul. 

Ogel, B. (1971). Turk Mitolojisi, C. 1: Ankara. 

Pritsak, O. (1955). Die Bulgarische Fiirstenliste und die Sprache der Protobulgaren: Wiesbaden. 

Tezcan, S. (1977). “Eski Tiirk9e Buyla ve Baga Sanlan”, Turk Dili Ara§tirmalari Yilligi 
(Belleten) 

Venedikoff, I.V. (1947). “Preslav §ehrinde Yeni Ke§fedilen Proto-Bulgar Kitabesi”, 

Belleten A 1/43: Ankara. 




GOKTURK YAZISINDA RESlM GOSTERGELERiMN TESPlTI YONTEMLERl 
VE ONEMi UZERiNE 



Viktor G. GUZEV 

Eski Tiirk Run ik yazisi, 1720-1722 yillan arasmda, Yukan Yenisey havzasmda D.G. 
Messerschmidt ile Ph.J. Tabbert-Strahlenberg tarafmdan bulunmu? olup uzun zaman bilinmeyen 
ve esrarengiz kitabeler olarak kaldi. Bunun de§ifre edilmesi, ancak 1889 ve 1891 yilinda Kuzey 
Mogolistan’da, Orkun nehri vadisinde gazeteci ve gezgin Nikolay Mihaylovit? Yadrintsev 
tarafmdan uzerinde “Sibirya” runlanyla yazilmi§ biiyiik yazitlarm kazilmi§ oldugu ta§larm (yani 
Kill Tigin, Bilge Kagan ve Ongin Abidelerinin) bulunmasi sayesinde miimkun oldu. Ustelik 1890 
ile 1891 yillarmda N.M. Yadrintsev’ in izlerinden organize edilen - biri Fin, digeri Rus - i ki 
ekspedisyon, birer Orhon yazitlan atlasi yayimladi. 

25 Kasim 1893’te Danimarka dilbilimcisi Vilhelm Thomsen yazitlarm okunu§u i?in 
“anahtar” ke§fetmi§; bunu izleyen 1894 yilinin Ocak aymda Sankt-Petersburg’da akademisyen 
F.W. Radloff bunlann biitiin terciimesini yayimlami§tir. 

Bu onemli olaylara ilave olarak Bayan Yehzaveta Nikolayevna Elements 1897’de Kuzey 
Mogolistan’da Tonyukuk yazitmi da buldu. 

Gokturk yazismm de§ifre edilmesinden ve okunmasmdan sonra yazitlarm 90k yonlii 
incelenmesi ba§ladi. 

§imdiye kadar yazmm kokeni ile kurulu§u sorunlarma biiyiik onem verilmektedir. 1 993 - 
2009 yillan arasmda sayin Prof. Sergey G. Klya§tomiy ile bendeniz ortakla§a yaptigimiz 
ara§tirma ve 9ali§malarda Goktiirk yazismm kendiliginden dogma, yani otokton kokenli oldugu 
goriisjunii esaslandiran toplam olarak 17 delil sunulmaktadir. 1 

Burada §unu vurgulamak gerekir ki, kavrayi§imizi geli§tirmek, ge9en yiizyihn ortasmda D. 
Diringer, E. Doblhofer, H. Jensen, J. Friedrich ve digerlerin eserleri ile temsil edilen diinya 
yazilan tarihinin temelinde 2 yazi teorisinin ( gramatolojinin ) dogu§unun etkisinde miimkun oldu. 
Bu teori, I. Gelb, I.M. Dyakonov, L.R. Zinder’in 9ali§malannda geli§tirilmi§tir. 3 

Tahminen 7. yiizyilm ortasmda meydana gelmi§ olan Goktiirk yazismm mill! oldugu 
gorii§iinii en gii9lii §ekilde ispatlayan delil, §iiphesiz: run gostergeleri arasmda resim 
gostergelerinin de bulunmasidir. Bunlann ilk olarak farkma varan Vilhelm Thomsen oldu. 4 Soz 
konusu yazmm vasiflarma ili§kin “iinsiizler dualizmi (ikiciligi)” kavrammi ortaya atan Ye.D. 



1 Makalelerimiz, Almanca, Ingilizce, Rusga ve Tiirkge (Turkiye Tiirkgesi) yayimlanmi^tir. Tiirkge olanlan 
§unlardir: Viktor G.Guzev - Sergey G. Klya§tomiy, “Genel Yazi Nazariyesi I§igmda Gokturk Yazismm 
Men§ei Meselesi (Okunu^unun 100. Yildonumu Dolayisiyla)”, Tiirk Dili Ara§tirmalan Yilligi - Belleten 
1993, Ankara: Turk Dil Kurumu Yayinlari, 1995, ss. 27-33; Viktor G.Guzev, “Gokturk Yazismm 
Otokton Men§ei Varsayimmi Geli§tirme Denemesinin Bazi Soruujlari”, 3. Uluslar Arasi Turk Dil 
Kurultayi 1996, Ankara: Turk Dil Kurumu Yayinlari, 1999, ss. 461-465; Viktor G.Guzev, “Gokturk 
Yazismm Kendiliginden Dogma (Otokton) Men§ei Varsayimmi Esaslandiran Deliller”, Tiirk Dili 
Ara§tirmalan Yilligi - Belleten 2000, Ankara: Turk Dil Kurumu Yayinlari, 2001, ss. 211-220. Ortakla^a 
yazdigimiz “Ulu Bozkirm Eski Yazisi” adli makalemiz ise 2009 yilinda Rusga yayimlanmijtir: Viktor 
G.Guzev - Sergey G. Klyajtomiy, “Drevnyaya pis'mennost' Velikoy stepi”, Tm rko log iqeskiy sbomik 
2007-2008, Moskva: «Vosto 9 naya literatura» RAN, 2009, ss. 146-176. 

2 Bu alanda en onemli eser: Johannes Friedrich, “Geschichte der Schrift unter besonderer 
Berucksichtigunug ihrer Geistigen Entwicklung”, Heidelberg: Carl Winter Universtatsverlag, 1966. 

3 Bu alanda en onemli eser: I.J. Gelb, “A Study of Writing. Revised Edition”. Chikago & London, 1974. 
[Bu eserin birinci basimmdaki, yazari tarafmdan yazilmi§ olan onsoz, Haziran 1951 tarihlidir] 

4 Thomsen V. Samlede Afhandlinger. TredjeBind. Kobenhavn, 1922. pp. 78-79. 



Orhon Yazitlanmn Bulunu.yundan 120 Yil Sonra Turkluk Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu, 2010, 397-402 




398 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



Polivanov da, i / ok/, D /aj/ ve I /as/ resim gostergelerini tahlil etti. 5 Aym soruna Ahmet Cevat 
Emre ve A. Mahmutov da degindiler. 6 

I. Gelb’e gore “Soz, ses yansimasmdan geli§tigi gibi yazi da ger9ek nesne veya canli varlik 
bi9imlerinin yansitilmasindan dogdu. Her bir yazinm temelinde resim bulunur. Buna, a§ikar bir 
§ekilde, sadece biitiin 9agda§ ilkel yazilarm resim karakterleri degil, Eski Dogunun, omegin, 
Siimer, Hitit, (/in gibi turn biiyiik yazi sistemlerinin ba§langi9ta tamamen resim yazisi olmu§ 
oldugu, tamkhk eder.” 7 

Resim gostergelerinin tespiti yontemleri §oyle siralanabilir: 

1) nesne veya hareketin resmetme yoluyla temsili; 

2) metindeki i§aretin, onun resmedebilme ozelliklerine dayamlarak, dogrudan dogruya 
kelime niteliginde kullandmasi; 

3) gostergenin temsil ettigi sesler zincirindeki belirli bir iinlii sesin belirli bir iinsiiz sese 
(iinlii + unsiiz) ya da hecenin 9evrilmesi yontemiyle belirli bir iinsiiz sesin belirli bir iinlii sese 
(iinsiiz + iinlii) sabit bir §ekilde baglam§i; 

4) yazitin de§ifre edilmesi sonucunda elde edilen kelimenin sesler terkibinin, run i§aretiyle 
tam olarak hangi nesne veya hareketin resmedilmi§ oldugunu apa9ik §ekilde gostermesinden 
yararlanma yontemi. 

Sozkonusu yontemlere dayamlarak Eski Tiirk metinlerinde 18 kadar resim gostergesinin 
(piktogranun) bulundugu esaslandinlabilir. Resim gostergelerinin var olmasi, Eski Tiirk Runik 
Yazismm semasiografik, yani yazi oncesi evrim a§amasim da gepirdigine delalet eder. Yazi 
teorisine gore semasiografik (yazi oncesi) ara9lar olan resim i§aretleri, dil ile ili§kili degildir ve 
dolayisiyla her bir dildeki metinlerde kullamlabilir. Bu savi sergilemek ve yazmm bazi resim 
i^aretlerinin yazi oncesi evrim donemiyle bagmtismi kesmi§ olmadigmi gostermek amaciyla 
a§agidaki omeklerde run i§aretleri hem Goktiirk omeklerinde, hem de Tiirkiye Tiirk9esindeki 
9evirmelerinde yerlerinde birakilmi§trr. 



* 0 ) 

akinti Ysbara Jamtar boz $+yg /at+yg/ binip tagdi; ol $ /at/ anta olti; ii9in9 Jagin Silig 
bagip kadimlig toryg $ /at/ binip tagdi. 01 $ /at/ anta olti. (KT, b, 33) «ikinci defa I§bara 
Yamtar’m boz $+ma (at+ma) binip geldi; o $ (at) orada oldii; ii9iincii kez Yegin Silig beyin 
eyerli doru $+ma binip geldi; o $ orada oldii»; 

Bu tiirk budunka jaryklig jagyg kaltiirmadim, togiinhg $+yg /at+yg/ jiigiirtmadim (Ton 54) 
«Bu Tiirk halki iizerine silahli dii§man getirmedim, te9hizatli $ (at) yiiriitmedim». 



D ( 2 ) 



jetin9 D /aj/ (K III) «yedinci D (ay)»; 



5 E.D. Polivanov, “ideograf^eskiy Motiv v Formatsii Orhonskogo Allavita”, Byulleten’ Sredneaziatskogo 
Gosudarstvennogo Universiteta, Tajkent, 1929, JV» 9, ss. 177-181. 

6 A.C.Emre, “Sur l’origine de l’alphabet vieux-turc (dit alphabet mnique de Siberie)”, Istanbul, 1938; F. 
Mahmutov, “Kak Voznik Drevnetyurskiy Alfavit”. Issledovaniya po Tyurkologii, Alma-Ata, 1969, ss. 
141-147. 

7 1.J.Gelb, “A Study of Writing”, p. 27. 




Viktor G. GUZEV 399 



besin? D /aj/ (BK G10 ) «be§inci D (ay)»; 8 
tokuzyn? D /aj/ (KTb) «dokuzuncu D (ay)»; 
onun? D /aj/ (BK G10) «onuncu D (ay)» 9 

man D /aj/ artuky tort kiin [oljurup bitidim (Bilge Kagan Giiney Bati Yiizu) «ben bir D (ay) 
ve dort giin oturup yazdim» 10 



A (3) 

Kiil tegin A+ig /ab+ig/ baslaju ky[d]tymyz (KTb 48) «Kiil Tigini A+in (evin, karargahin) 
ba§kanliginda bulunsun diye brraktik»; 

ol sabyg asidip kagamm ban A+garii /ab+garii/ tiisajin tedi (Ton 30) «o sozii i§idip 
kagamm, ben A+e (eve) ineyim, diye soyledi”»; 

A+in /ab+in/ barkyn jylkysin julmadym (Moyun-9or 14) «A+lerini (evlerini) ve at 
suriilerini zapt etmedim»; 

akin sii A+da /ab+da/ arti (Moyun-9or 32; Bilge Kagan 32) «ikinci ordu X+de (evde) idi» 



T(4) 

Kaqym kagan jeti jegirmi T +in /ar+in/ tasykmi§ (KTb 11) «Babam kagan on yedi T ile 
(er ile) sefere 9ikmi§»; 

Ulug Irkin azkyna T +in /ai+in/ tazip bardy (KTb 34) «Ulu Irkin azicik T ile (er ile) ka9ip 
gitti». n 



i(5) 

jarykynta jalmasynta jiiz artuk i+yn /ok+yn/ urty. (KTb, 33) «(Kiil Tigini) zirhindan, 
kaftamndan yiizden fazla i ile (ok ile) vurdular». 12 

bir arig i+yn /ok+yn/ urty (KTb 36) «bir eri i ile (ok ile) vurdu». 13 



r (6) 

atyg Tka /y+ka/ ajur atimiz (Ton 27) «atlarnruzi t +lara (aga9lara) bagladik» 
r /y/ bar ba§ (Ton 26) «t +larla (aga9larla) kapli tepe»; 



8 Tekin T. Orhon Yazitlan. Ankara, 2008, s. 68. 

9 Tekin T. Orhon Yazitlan, s. 68. 

10 Tekin T. Orhon Yazitlan, ss. 68-69. 

11 Tekin T. Orhon Yazitlan, s. 33. 

12 Tekin T. Orhon Yazitlan, s. 33. 

13 Tekin T. Orhon Yazitlan, ss. 33-34. 




400 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



r+da /y+da/ kaby§alym temi§ (Moyun-9or 22-23) «‘T+da (ormanda) birle^elim!” — diye 
soylemi§». 

i/ok, uk, ko, ku/; ■< /yk, ky/ “ig” (7) ; R /ok iik ko kii/, T /i?/ “i^mek” (8), gostergelerinin 
vasiflanndan biri, i§aretin temsil ettigi sesler zincirindeki belirli bir iinlii sesin belirli bir iinsiiz 
sese (iinlii + iinsuz) ya da hecenin 9evrilmesi yontemiyle belirli bir iinsiiz sesin belirli bir unlu 
sese (iinsiiz + iinlii) sabit bir §ekilde baglam§i; bunlar diger “iinlii” gostergeleriyle normal 
durumlarda kullamlmaz. Birinci ve dordiincii yontemlerin sayesinde bu gostergelerden ikisinin, 
yani ■< /yk, ky/ “ig” ile T /i9/ “i9mek” i§aretlerinin, resim mahiyeti pek muhtemel, i/ok, uk, ko, 
ku/ i§aretininki ise ku§kusuz oldugundan otiirii dordiincii, yani R /ok ~ iik/ i§aretinin de piktogram 
olmasi varsayimi temelsiz degildir (9). 

I9inde bir nokta bulunan varyantma da sahip olan t) /ant/ i§areti (10), 14 ant, ant igmeyi 
simgeleyen resim gostergesi olabilir. 15 Unlii Kazan bilgini, Bilimler Akademisi Muhabir Uyesi 
N.i. ilminskiy’in bir Kazak adeti iizerine bildirdigine gore «Eski zamanlarda Kirgizlar, “yalan 
soyliiyorsa ya da su9 i§lemi§se orada defnedilen ki§i onu oldiirsiin” soziiyle mezann etrafmda ii9 
devir yaparak her hangi bir evliyanm mezan iizerinde ant i9erlermi§». [Iz materialov N.I. 
ilminskogo (N.I. ilminskiy’in malzemelerinden). Orenburg, 1897, s. 69] 16 

Bunun di§mda, yazitlann de§ifre edilmesi sonucunda ran i§aretiyle temsil edilen 
kelimelerin hangi varlik veya hareketin resmedilmi§ oldugunu gosteren ses terkibine dayanarak, 
biraz daha az giivenle olsa da §u dokuz i§aretin de resmetme mahyeti ihtimali goz oniinde 
bulundurulmalidir: V/ag/ “ag” (1 1) , M /art/ “dag ge9idi” (12) , V /as/ (< sa9) (13), I /as/ (< siirjii 
“mizrak”) (14), Y /al ~ alig / “el” (15), rf /an/ “ini§”) (16), A /a§/ (< a§ik) “kapi, e§ik” (17), » 
/am ~ am/ “vulva” (?) (18). 

Yukarida anlatilanlarrmdan 9ikacak sonu9lar §unlardir: 

1) Eski Tiirk Runik Yazismm ge9irdigi ilk evrim a§amalanmn ilki, semasiografik, yani yazi 
oncesi donemdir, 

2) biitiin kendiliginden dogma yazi sistemleri gibi kelime yazisi (logografik) a§ama ile 
ba§lami§tir; 

3) gostergelerin kelime olarak (logografik) kullamli§inda 

(a) en ilkel resmetme kelime yazisiyla (logografisiyle) 

(b) sesh (fonografik) kelime yazisi arasinda fark gozetmek gerek, birincisinden ikincisine 
ge9i§ seslilesjtirme siireciydi: bir kelimenin ses bi9imi aktarma yoluyla diger ses9e e§it (seste§, 
homonim) veya yakm olan kelimelerin ya da kelime kisimlarmm yazili§i i9in uygulamrdi: $ (at) 
«at» (hayvan) > $ (at) «ad» (KTb 25) (ad: isim), $ (at) + i (ok) > tok ( bodun bogazy tok erti 
(Ton 8) «halkin karm tok idi»), D (aj) + i (ok) > jok ( tiirk bodun aty kusi jok bolmazun tejin 
(KTb 25) «Tiirk halkimn adi sam yok olmasm diye») v.s.; 4) kitabelerin meydana geldigi 
donemde aym gosterge hem kelime, hem de hecemsi bir fonem kesiti, hem de ayri bir fonem 
temsil etmeye muktedirdi. 

Kanaatimce srralanan omek ve sonu9lar, Eski Tiirk Runik yazismm biitiin kendiliginden 
dogma yazilara ozgii dogu§, evrim ve olu§ma yolunu katetmi§tir. 



14 Bk.: Vasil’yev D.D. Grqficheskiy Fond Pamyatnikov Tyurskoy Runicheskiy Pis’mennosti Aziatskogo 
Areata (Opit Sistematizatsii). M. 1983. Tablo N° 33, s. 145. 

15 Yudahin K. K. Kirgizsko-Russkiy Slovar’. Moskva, 1965, s. 57 «aHT» 

16 Bk., Materiali L.F. Ballyuzeka, 1871, Turgayskaya Oblast’ Hozhdenie Prisyagayuscego Vokrug Mogili. 
II Materiali po Kazahskomu Obichnomu Pravu. (/. 1. Alma-Ata, 1948, s. 173. 




Viktor G. GUZEV 



401 



Eski Turk Run Yazisinm Silabaryumu 

(VII. -EX. yuzyil ) 

T /a/, /a/ (hece ve fonem) 
i /ab/ (hece, kelime), /b/ (fonem) 

ev resmi, ab (kelime), /ab/ (hece), /b/ (fonem) 

’i* /ay/ (hece), /y/ (fonem) 

E /ag/,/g/ 

8 /ad/, /d/ 

X /ad/, /d/ 

Hi /az/, /az/, /z/ 

r nebat, aga? resmi (?), i (kelime (?)), /i'/, /i/ (hece ve fonem) 

D ay resmi, aj (kelime), /aj/, /j/ 

? /aj/, /j/ 

H /aq/, /q/ 

=1 /ak/, /k/ 

■< ig resmi (?), i'q (kelime (?)), /i'q/, /q/ 
i ok resmi, oq (kelime), /oq/, /q/ 
fc~R /ok/, /k/ 

J /a!/, /l/ 

Y /al/, /l/ 

M /alt/, /It/ 

» /am/, /am/, /m/ 

D /an/, /n/ 
rf /an/, /n/ 

1 /aq/, /aq/, /q/ 

t) ant simgesi, /ant/ (kelime (?)), /nt/ 

^ /anc/, /anc/, /nc/ 

> /o/, /u/ (hece ve fonem) 

F 161, 161 (hece ve fonem) 

1 /ap/, /ap/, /p/ 

H /ar/, /r/ 

Y insan resmi, ar (kelime), /ar/, /r/ 




402 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalan Sempozyumu 



'i /as/, /as/, /si /§/ 

I /as/, /as/, M /§/ 

¥ /as/, /as/, /s/, /§/ 

$ A at resmi, at (kelime), /at/, /t/ 
h /at/, /t/ 

A /ac/, /ac/, /c/ 

T “i9mek” eyleminin simgesi (?), /ic/, /c/(?) 
N /art/, /rt/ (?) 




HOLLANDA’DA TURKOLOJi £ A MS \I A I . A RIM) A YENi PERSPEKTiFLER: 
LEiDEN UNiVERSiTESiNDE TURKOLOJi 

Qmen GUNAY ERKOL 

Hollanda’da Turkoloji ara§tirmalannm tarihi 1700 ’lii yillara uzanmaktadir ve bu tarihin 
epeyce uzun bir donemi bugun Avrupa §arkiyat9ihgmm belkemigini olu$turan 9ali§malar ile i9 
i9e ge9mi§tir. Hollanda, tarihi boyunca, gerek Turkoloji alanmda gerekse daha geni§ bir §ekilde 
ifade edecek olursak §arkiyat alanmda onemli 9ali§malann yuriituldiigu bir ulke olmu§tur. 
Kurulu§ surecinde, §arkiyat alamndaki 9ali§malannin temel amaci Islam’ 1 sorgulamak ve bu 
sorgulamamn sonucunda da Hiristiyanligm islam’dan ustun oldugunu kamtlamakti. Bu alanda 
yapilan 9ali§malari yekpare bir butun olarak degerlendirmem ele§tiri konusu olabilir; alandaki 
9ali§malann kendi i9lerinde ayrildiklan kimi noktalar oldugunu kabul etmekle birlikte, islam’i 
sorgulama ve a9ik veya ortuk bir §ekilde Hiristiyanlikla kiyaslama amacimn ortak bir ama9 olarak 
goze 9arptigmi soylemekte israrci olacagim. Turkoloji alanmda ilk 9ali§malari yapanlar da 
§arkiyat9ilar oldugu i9in, Turkolojideki 9ali§malar da bu ama9tan etkilenmi§tir. Hollanda’da 
§arkiyat9iligm kurulu§u a§amasmdan sonraki donemlerde, §arkiyat 9ah§malari, islam’i 
sorgulama ve yanli§lama amacmdan goreceli olarak bagimsizla§ti. 1960 ’larda Hollanda’ya go9 
eden i^ilcr ile birlikte Hollanda’da Turk dili ve kulturu ile ilgili 9ali§malara duyulan ilgi artti ve 
bu yeni dalga ile Amsterdam, Nijmegen, Tilburg, Utrecht ve Leiden gibi universitelerde Turkoloji 
alanmda 90k onemli 9ali§malar yurutuldu. Ben bu bildiride bu 9ali§malardan soz edecegim ve 
Hollanda’daki Turkoloji bolumlerinin birer iki§er kapandigi gunumuz ko§ullarmda, Turkoloji 
ara§tirmalanm ayakta tutabilmek i9in neler yapilabilecegine deginecegim. 

Hollanda’daki §arkiyat ara§trrmalan uzerine yazdigi ve 2002 yilmda Dogu-Bati dergisinde 
yayimlanan inceleme yazismda Dr. Ismail Hakki Kadi, Hollanda §arkiyat9iligmm tarihini 17 . 
yiizyildan giiniimuze dek ele almi§ ve Hollanda’da §arkiyat 9ali§malannm yerle§mesinin 
temelinde yatan dinamikleri, ulkenin i9inden ge9tigi tarihsel siire9le e§zamanli bir §ekilde 
degerlendirmi§tir (Kadi, 2002 ). Dr. Kadi’nm makalesi, bu bildirinin temelini olu§turan, 
Hollanda’da §arkiyat9iligm dogu§u ve Turkolojinin bu alandan bagimsizla§masi gibi konulan 
inceledigi i9in, ben bildirimin giri§inde, bu makaleye referansla bir degerlendirme yapacagim. 
Daha sonra, Dr. Kadi’nm daha 90k §arkiyat9ilik alanmda tuttugu tarti§mayi Turkolojiyi one 
9ikartacak §ekilde giincellemeye ve Leiden Universitesi’ne odaklanarak Turkoloji alamndaki 
9ali§malar hakkmdaki tarti§malan derinle§tirmeye 9ali§acagim. 

Leiden Universitesi, Hollanda Cumhuriyeti’nin Ispanyol tahtmdan bagimsizhgim ilan 
etmesinin hemen ardmdan, bagimsizligm bir sembolu olarak 1574 yilmda kurulmu§tur ve kisa 
surede hem Hollanda ozelinde hem de Avrupa genelinde akademik ara§tirmalann en onemli 
merkezlerinden biri olmu§tur. Dr. Kadi’nm makalesinde belirttigi gibi, Leiden’da §arkiyat 
ara§tirmalanna yer verilmesinin arkasmda, diger Avrupa universitelerinin §arkiyat boliimlerinde 
oldugu gibi, islam’i ara§tirma ve yanli§lama amaci bulunmaktadir (Kadi, 2002 , s. 87 ). 
Hollanda’da §arkiyat9iligm Islam merkezli geli§mesinde, 90k biiyiik bir Musliiman nufusa sahip 
olan Endonezya’nm, 1800 ’lu yillarda Hollanda’nm somiirgesi haline gelmesinin de payi vardir. 
Bununla birlikte, Hollanda devletinin Osmanli Imparatorlugu ile ili^ki lerindc gorevlendirmek 
iizere terciimanlara ihtiya9 duymasi da iilkede §arkiyat bolumii kurulmasmda ve ara§trrmalann 
te§vik edilmesinde onemli bir rol oynami§tir. 

Dr. Kadi, 1598 ’de Leiden’da yaymlanan Emendatione Temporum adli kitapta Rumca, 
Latince, Ibranice, Arap9a ve Fars9a kaynaklann yam srra Turk9e kaynaklarm da kullanildigim 
soylemekte ve kitabm yazan Josephus Justus Scaliger’in Leiden Universitesi’nde Turk diliyle 
ilgilenen ilk §ahsiyet olarak kabul edilebilecegini iddia etmektedir (Kadi, 2002 , s.88). Bir 
dilbilimci olan Scaliger, 1593 ’te Leiden’a gelmi§ ve on 119 yil boyunca universitede 9ali§malarini 



Orhon Yazitlarimn Bulunu.pindan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Turkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 403-407 




404 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



yurutmii§tur; ancak, kendisi Tiirkoloji ile ozel olarak ilgilenen bir ara§trrmaci degildir. Zaten bu 
donemde Leiden Universitesi’nde sirf Turk dili ve tarihiyle ilgilenen bir kursii de heniiz mevcut 
degildir. O yillarda, bu alandaki 9ah§malar Arappa ve Fars9a ile birlikte, Dogu dilleri kursusune 
bagli olarak yuriitulmekteydi. 

Dr. Kadi, Scaliger’den sonra, 1603’te Amsterdam’da yayimlanan kitabmda bazi TihL^e 
kelimelere rastladigimiz seyyah ve astronom Frederik de Houtman’i ele almaktadrr. Houtman’i da 
Tiirkoloji ara§tirmalan i9in bir ilk kabul edip edemeyecegimiz de tartly mail bir konudur. Dr. 
Kadi’nm Flollanda’da Tiirk dili ile ilgili ilk 9ali§mayi yapan §ahis olarak andigi Floutman, yaptigi 
seferlerden birinde Sumatra’da esir almmi§, hapiste kaldigi surede Malay dilini ogrenmi§ ve 
1603’te Hollanda’ya dondiigiinde bu dille ilgili bir kitap yazmi§tir. Kitabmda Malay dilindeki 
Turk9e ve Arap9a bazi kelimelerden soz eden Houtman, TiuL^e konusuna ozel bir ilgi 
gostermedigi gibi, 9ali§malarmi da bu konuda derinle§tirmi§ biri degildir. 

1612’de Hollanda’nm Osmanli imparatorlugu’na gonderdigi ilk konsolos Comelis 
Haga’nm, istanbul’a geldiginde Osmanli makamlanyla ileti§im kurabilmek i9in zamamn Kaptan-i 
Derya’si Halil Pa§a’nm kendisinin hizmetine verdigi Venedikli bir terciimandan istifade etmek 
durumunda kaldigim biliyoruz (Kadi, 2002, s. 87). Dolayisiyla, Hollanda’daki iiniversitelerde 
§arkiyat ve ozel olarak Tiirkoloji konulannda bazi 9ali§malarm ba§lamasma, kitaplar yazilmaya 
ba§lanmasma kar§m, bu donemde heniiz iki iilke ili§kilerinde rol oynayacak nitelikli elemanlar 
yeti§tirilmesi konusunda ba§an saglanmami§tir diyebiliriz. Comelis Haga’nm gorevi siirecinde 
Hollanda devleti ile Osmanli imparatorlugu arasmda siirekli diplomatik ili§kilerin kurulmasi, 
Turk9e uzerine uzmanla§mi§ ki§ilere duyulan ihtiyaci arttrrmi§tir. 

Osmanli imparatorlugu ile Hollanda arasmda geli§en ili§kilere kar§m, Hollanda 
universitelerinde Turkolojiye bir kiirsu aynlmami§ olmasimn bir nedeni, Hollanda’da §arkiyat 
9ali§malannm ana kav§agmda Arap9anm olmasidir. Arap9anm bu merkezi rolunun arkasmda 
Kuran’m dili olmasi yatmaktadir; Avmpali §arkiyat9ilar islam’i daha iyi anlayabilmek i9in 
Arap9aya onem veriyorlardi. Diger Dogu dilleri konusundaki 9ali§malar hep Arap9a uzerine olan 
9ali§malann gerisinde kalmi§tir. Dr. Kadi da Leiden’ da Arap9anm daha fazla onemsendigini 
belirtmektedir. (Kadi, 2002, s. 95). 

Bu ozel ilgi, Tiirkoloji alanim da etkilemi§tir. Leiden’da Dogu dilleri kiirsusiinde profesor 
olan Thomas Erpenius (1584-1624) ve Erpenius’un ogrencisi olan Jacobus Golius (1596-1667), 
diger Dogu dillerinin yam sira Tiirk9e uzerine de ara§trrmalar yapmi§; ama en onemli eserlerini 
Arap9a sahasmda vermi§lerdir. Erpenius 1624’te oldugunde Kuran’m Latince 9evirisi uzerinde 
9ah§maktaydi. Golius aym zamanda matematik9idir; Rene Descartes onun ogrencisi olmu§tur. 
Her iki ara§tirmacmm da Osmanli imparatorlugu ile geli§en ili§kilerin yarattigi diplomatik 
tercume alamnda faaliyetlerde bulunarak Hollanda parlamentosuna hizmet verdikleri de 
bilinmektedir (Kadi, 2002, s. 89). 

Dr. Kadi’nm makalesinde, Erpenius -Golius 9izgisinin nasil devam ettigi de tarti§ma konusu 
edilmektedir. Golius’un 1667’de oliimiiniin ardmdan Arap9a kiirsiisii uzun yillar bo§ kalmi§tir. 
Golius’un ogrencisi Levinus Wamer’dir (1619-1665) ve aslen Alman olan Warner, 1644’te 
istanbul’a yerle§mi§ ve 1647 ’den sonra ise Hollanda el9iliginde terciimanlik gorevine 
getirilmi§tir. 1648’de Leiden Universitesi’nin kendisine ibranice profesorliigii teklif etmesine 
kar§m istanbul’da kalmayi tercih eden Warner, 1655’te Hollanda’nm istanbul maslahatgiizarligim 
iistlenmi§, daha sonra da el9ilige yiiksclti lmi§ ve bu gorevi oliimiine kadar yiirutmii§tiir. 
Degindigim isimler arasmda Wamer’i farkli kilan, Leiden Universitesi Kiitiiphanesindeki Dogu 
koleksiyonunun onun adiyla amlmasidir. Warner, Dogu koleksiyonuna binden fazla el yazmasi 
katmi§tir; bu nedenle bu koleksiyon, Legatum Warnerianum (Warner’ m Mirasi) olarak 
amlmaktadir. §u anda Leiden Universitesi Kiituphanesi Dogu koleksiyonunda 30.000 el yazmasi 
ve 200.000 basili kitap bulunmaktadir. 




Qimen GUNAY ERKOL 405 



Levinus Wamer’m mezarimn Istanbul’da oldugu samlmaktadir. Bu mezan bulmak i?in 
Ferikoy’deki Protestan mezarligmda ufak bir ara§tirma yapan Leiden Universitesi 
profesorlerinden Alexander de Groot, Wamer’in karde§i ve Hollanda’nm Atina konsolosu olan 
Frederik Wamer’in mezarim bulmu§; Frederik’in mezar ta§mda abisinin yanma gomiildiigiine 
ili§kin bir not olmasma kar§m Levinus Wamer’in mezanna ula§mak miimkiin olmami^tir 
(Hamilton ve diger, 2005, ss. 183-184). 

Levinus Wamer’in Leiden’daki yillannda yiiriitiilen onemli 9ali§malardan biri Incil’in 
Turk9eye terciime edilmesidir. Bu projenin Jacobus Golius’un yonetiminde, Levinus Warner 
tarafmdan yiiriitiilmesi dii§iiniilmii§; ancak Wamer’in gerekli zamam ayiramamasi nedeniyle 
proje sekteye ugrami§ ve gecikmelerden dolayi finansal destek kesilince sona ermi§tir. Miisvedde 
§eklindeki Trudge incil Leiden Kiitiiphanesinde bulunmaktadir. Doneme damgasmi vuran diger 
9ali§malar Kiitiiphaneye getirilen el yazmasi eserlerin kataloglanmasi i9in yuriitiilen projelerdir. 

1859’da Leiden Universitesinde Fars9a ve Tiirk9e okutmanhgi kurulmu§ ve §arkiyat 
alamndaki 9ah§malar yeniden canlilik kazanmi§tir. Bu yillarda, Dogu dilleri ve kiiltiirleri iizerine 
yuriitiilen ara§tirmalarda Avmpa’daki Miisliimanlar da ilgi konusu olmu§tur. Ispanya’da iber 
yanmadasmdaki Kuzey Afrika kokenli Miisliimanlar iizerine 9ali§malar yapan Reinhart Pieter 
Anne Dozy (1820-1883) bu konuda amlmasi gereken iinlii isimlerden biridir. Aslen Fransiz olan 
Dozy, 1861’de yayimlanan Histoire des Mussulmans d'Espagne, jusqu'a la conquete de 
I'Andalousie par les Almoravides (711-1110) adli yapiti ile alanda onemli bir yer edinmi§tir. 

Leiden Universitesindeki el yazmalan iizerine geli§tirilen kataloglama projeleri 9e§itli 
araliklarla yiiriitiilmii§ ve giiniimiize dek uzanmi§trr. Omegin, Dr. Jan Schmidt, Leiden 
Universitesinde ve Hollanda’daki diger kiitiiphanelerdeki Tiirk9e ve i9erisinde Tiirk9e notlar 
bulunan diger dillerdeki el yazmalanm kataloglamaktadir. Bu 9ali§masi, unutulmu? kimi 
metinleri de giin i§igina 9ikarmaktadir. Son on yilda, Hollandali seyyahlar tarafmdan Osmanli 
Imparatorlugu’na yapilan ziyaretler sirasmda yazilan ve bu doneme kadar Hollanda ar§iv ve 
kiitiiphanelerinde belli belirsiz varliklanm siirdiirmii§ olan metinler giin i§igma 9ikmi§tir. 

1885’te Dogu Dilleri Kiirsiisiinde daha sonra Sel9uklular iizerine 9e§itli 9ali§malar da 
yapacak olan ve aslen ibranice profesorii olan Martinus Theodoms Houtsma (1851-1943) 
Leiden’de gorev yapmi§tir. Houtsma’dan bo§alan yere H. D. van Gelder atanmi§tir. 1889’da, 
Miisliiman olmayanlara izin verilmedigi halde Mekke’ye hacca giden ilk Batililardan olan 
§arkiyat9i Christiaan Snouck Hurgronje (1857-1936) Leiden’da 9ali§maya ba§lami§tir. 1921 ’de 
Johannes Hendrik Kramer (1891-1951) gorevi devralmi§trr. Bu yillar, Orhun yazitlanmn 
bulunmasi ile Tiirkolojide onemli bir canliligin ya§andigi yillardrr. Bu ara§tirmacilar da Tiirk9e 
veya Tiirk kiiltiirii iizerine odaklanmami§, §arkiyat9i kimliginin gerektirdigi §ekilde, 9ali§malanm 
Dogu dilleri ve kultiirlerine yaymi§lardir. 

Tiirk9e, Birinci Diinya Sava§i’nm sona ermesi ve Osmanli imparatorlugu’nun dagilmasi ile 
birlikte Dogu dillerinin arasmdan siyrilmaya ba§ladiysa da, Tiirkolojinin Hollanda’da resmen bir 
ana bilim dab olarak kabul gormesi 1960 yilmi bulmu§tur. 1960’da Utrecht Universitesine atanan 
Avusturyali Karl Emil Oskar Jahn’i ilk Hollandali Tiirkoloji profesorii Henry Franciscus Hofman 
takip etmi§tir. Leiden’da ise Barbara Fleming goreve getirilmi§tir. Hofman ’in emekliye 
ayrilmasmdan sonra bu kadro Arap9a uzmam olan Frederick de Jong’a verildiginden, Utrecht’teki 
Tiirkoloji profesorliigii kadrosu sona ermi§ oldu. Barbara Fleming’in yerine Leiden’da Erik -Jan 
Ziircher goreve gelmi§tir ve kendisi halen bu gorevdedir. 

Bu bildiri i9in aynlan kisa siirede, Leiden Universitesindeki tiim §arkiyat9i veya Tiirkolog 
ara§tirmacilara deginmek veya yuriitiilen her 9ali§mayi anmak ne yazik ki olanakli degil. Ancak, 
9izdigimiz tarihsel 9er9eve, alandaki geli§meler hakkmda bir fikir veriyor. Goriiyoruz ki, tarihsel 
siire9, dil 9ali§malan veya terciime iizerine yogunla§an, tarama-derleme projelerinin on planda 
oldugu bir 9ali§ma pratigine sahip bir ara§tirma anlayi§mdan, disiplinlerin aynldigi ve 




406 



3. Uluslararasi Turkiyat Araijtirmalan Sempozyumu 



ozerkle§tigi, her disiplinde o disiplinin kurallan ile geli§tirilen, ancak farkli disiplinler arasmdaki 
diyalogun da onemsendigi bir yakla§imi benimseyen bir ba§ka ara§tirma anlayi§ma d6nu§iimii 
zorunlu kilmi§tir. Bugiin artik 9eviride veya diplomaside gorevlendirilecek uzmanlann 
yeti§tirilmesine yonelik olarak gcrgcklc^tirilcn bir Turkoloji pratiginin 90k uzagmdayiz. 
Tiirkolojide bu konularda destek saglanmaya devam edilmesine kar§m, ilgi artik bunlarla smirk 
tutulmamaktadir. 

Leiden’da yapilan 9ali§malarm bu tarihsel siirecin sonucu olarak nasil donu§tiigiine 
deginerek gunumuzde Hollanda’daki Turkoloji 9ah§malan hakkmda genel bir 9er9eve daha 
9izmek istiyorum. Hollanda’da Tiirkolojiye olan ilgi, 70’li yillarm ortasmdan sonra, yani 
iiniversitelerde Turkoloji alanma giren ilk 9ali§malann yapildigi zamandan yiizyillar sonra, hizla 
artmaya ba§ladi. ilginin artmasmda 6OT1 yillardan itibaren 9ali§mak i9in Hollanda’ya gelen 
Turklerin rolii biiyuktu. Servis sektoriinde Trudge bilen, Turk kulturii hakkmda bilgi sahibi olan 
Hollandalilara ihtiya9 dogdugu i9in Trudge egitimi ilgi 9ekici olmaya ba§ladi. Hollanda’da dogan, 
go9men ailelere mensup Turk gen9lerinin ana dillerini daha iyi ogrenebilmek, kiiltiirlerini daha 
etraflica tamyabilmek i9in iiniversitelerdeki Turkoloji egitimine ilgi gostermesi de, Tiirkolojinin 
iiniversite duzeyinde kabul gormesinde onemli bir unsurdur. Ayrica, Tiirkiye’nin AB iiyeligi 
miizakerelerini yuriituyor olmasi, bu konudaki 9ah§malann ve ikili i§birliklerinin iki ulke dilini 
konu§an yeti§mi§ bireylere ihtiya9 duymasi da Tiirkolojiye olan ilginin artmasi i9in onemli bir 
gerek9edir. 

Turn bu gerek9elere kar§m, Hollanda iiniversitelerinde Tiirkolojinin durumu son yillarda 
aci bir tablo gostermektedir. 6OT1 yillardan 90’li yillarm ba§ma kadar Hollanda’da Amsterdam, 
Nijmegen, Tilburg, Utrecht ve Leiden gibi pek 90k iiniversitede ilgi goren Turkoloji, bugiin 
sadece Utrecht ve Leiden iiniversitelerinde bulunmaktadir. Amsterdam, Nijmegen ve Tilburg’da 
yillarca yardimci ders olarak verilen Trudge bugiin kaldmlmi§, Utrecht’te ise 1960’tan beri ana 
bilim dab olan Turkoloji, 2006 yilmdan itibaren sadece yardimci ders olarak verilmeye 
ba§lanmi§trr. Utrecht Universitesi yonetimi, 2006 yili ba§mda Fars9a ve Trudge ana bilim 
dallarmi kaldirma karan almi§trr. Arap9anm ise son yillarda dunyada gordiigu yogun ilgiden 
dolayi tek ba§ma ana bilim dali olarak devam ettirilmesine karar verilmi§tir. Ancak, iiniversite 
yonetimine yoneltilen yogun itirazlar sonucu Turk9e ile ilgili karar kismen geri 9ekilmi§, 
Tiirk9enin ana bilim dali olarak olmasa bile yardimci ders olarak kalmasi kararla§trrilmi§tir. 
Kisacasi, bugiin Hollanda’da ana bilim dali olarak Turkoloji ogrenimi yapmak isteyen ogrenciler 
i9in, Leiden Universitesinden ba§ka bir altematif bulunmamaktadir. 

Arap9ayi iiniversitede bir anabilim dali olarak tutmak ancak Trudge ve Fars9ayi, Arap9a 
kadar gerekli gormemek konusundaki tavir, ilk §arkiyat9ilann islam’i anlamak ve yanli§lamak 
amaciyla yuriittiikleri ara§tirmalardaki tavn ammsatiyor. Avrupa’da islam’in Arap9a olmadan 
an 1 a§ 1 1 am ay acag 1 n 1 dii§iinmek dogru bir akil yiiriitme yolu olsa da, bu tavir, §arkiyat9i ge9mi§in 
guniimuzdeki ara§tirmalara nasil sirayet ettigini gostermesi bakimmdan ilgin9tir. Eger soz konusu 
olan islam’i anlamaksa, bugiin ozellikle Avrupa’dan bakildigmda, Islam’ m Turk9e olmadan 
anla§ilabilecegini dii§iinmek 9eli§kili bir tavir degil midir? 

Leiden Universitesi bugiin Hollanda’da Turkoloji alanmda diploma veren tek okul 
konumundadir. Yapilan ara§tirmalar dinden siyasete, pek 90k farkli alana a9ilmaktadir; 
disiplinlerarasi 9ali§malarm tcyvik edilmesi, Leiden’daki Turkoloji 9ali§malarmi bugiinun 
ko§ullannda Turkolojiden beklentilere cevap vermek adma daha donammli kilmaktadir. Leiden 
Universitesi Turkoloji bolumunde, Istanbul Bilgi Universitesi ile ortak olarak bir Avrupa 
^ah§malan yiiksek lisans programi ve Sabanci Universitesi ile ortak olarak bir Turkiye 
£ali§malari yiiksek lisans programi yiiriitiilmektedir. Leiden’da edebiyat, siyaset ve tarih gibi 
alanlarla i9 i9e ge9en kiilturel ara§tirmalar, Turkoloji 9ali§malannda verimli bir yeni 9ali§ma alam 
olarak goriilmektedir ve gen9 ara§trrmacilar bu alana yonelmektedir. Diger bir deyi§le, Turkoloji 
Turk dilinin veya edebiyatmm incelenmesinden ibaret bir alan olarak goriilmemekte, Turk 




Qimen GUNAY ERKOL 407 



kiiltiiriinii ku§atan disiplinlerarasi bir yapi olarak kabul edilmektedir. Kadm gali^malan, sosyoloji, 
hukuk gibi pek 90k ilgi alam, bugiin Leiden Universitesi’ndeki Tiirkoloji boliimiinde Tindape, 
Turk kiiltiirii ve edebiyati iizerine yuriitiilen disiplinlerarasi ara§trrmalara ev sahipligi 
yapmaktadir. Ozellikle son yillarda tamamlanan doktora tezlerinde Turkoloji alamnda yuriitiilen 
ara§tirmalann disiplinlerin i9 ipe geptigi bir atmosferin iiriinii oldugu a9ik9a goriilmektedir. 

Tarama, ar§iv, dizin, terciime ve koleksiyon 9ali§malan Tiirkolojinin geli§mesi i9in 
surdiiriilmesi zorunlu olan 9ali§malardrr. Ancak bu 9ali§malar, metinlere, dile ve bir biitiin olarak 
kiiltiire yenilik9i bir baki§ atmak i9in yeterli degildir. Leiden’da Turkoloji egitimi, tarih, politika, 
uluslararasi ili§kiler, ekonomi, ileti§im vb. konularda da bilgi sahibi olmayi gerektiren bir 
programla yuriitiilmektedir. Bu disiplinlerarasi ileti§im onemsenmelidir. Bunun yam sira, 
Avrupa’daki Turk niifus, entegrasyon sorunlan, Avrupa Birligi miizakerelerinde ya§ananlann da 
bir sonucu olarak, dil-edebiyat-kiiltiir ara§trrmalannda kimlik sorunlan on plana pikmaktadir. 
Omegin, Avrupa’da Tiirk olmakla ilgili bir ara§tirma, iilkedeki go9men Tiirk niifus ve go9le ilgili 
deneyimler nedeniyle, 9agda§ Alman etnik kimligi ile ilgili sorulara cevap ararken de 
kullamlabilecek onemli bir destek konumundadir. Avrupa’da Tiirk kimliginin giderek daha kritik 
bir konum kazanacagim dii§iiniiyorum; bu nedenle, Tiirkolojinin kimlik sorunlan ile ilgilenmesini 
90k onemsiyorum. Avrupa Birliginin sosyal bilimler alamnda verdigi fonlann onemli bir kismi 
Avrupalilik kavrami iizerine yapilan 9ali§malara gidiyor; Tiirkoloji neden bu konularda bir §eyler 
soylemesin? Bu tip fonlar alabilmek, 9ali§malara destek bulabilmek, yetersizlikler nedeniyle birer 
iki§er kapatilan Avrupa’daki Tiirkoloji boliimleri i9in onem ta§imaktadir. Tiirkolojiyi ayakta 
tutacak taze fikirlere ve bu fikirlere ula§mamizi saglayacak yollara ihtiyacimiz var. 



Kaynak 9 a 

Hamilton, A. ve diger. (2005) The Republic of Letters and the Levant, Leiden: Brill. 

Kadi, I. H. (2002) Hollanda’da §arkiyat Ara§tirmalan. Doga Bati Dergisi, 2002 (20), 85-113. 




408 



3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara§tirmalari Sempozyumu 




DiL MALZEMELERi BAKIMINDAN TURK SOSYAL HAYATININ EVRlMi UZERlNE 
DEGERLENDiRMELER (GO KT UR K L E R D EN OSMANLILARA ) 

Abdullah GUNDOGDU 



6 - 12 . yiizyillar arasma yayilmi§ Turk Runik alfabesi ile yazili olan Orhon-Yenisey-Talas 
Yazitlanmn dili, Tiirkoloji 9ali§malannda “Eski Tiirkge” ba§ligi altmda toplamr. Turk dilinin en 
erken yazili belgelerini de iireten ve Eski Tihdojenin ilk evresinde yer alan 1 “Orhon Donemi” aym 
zamanda turn Turk dilli halklann ortak ge9mi§ini olu§turur. Oguz Tiirkgesi konu§an Bati 
Turklerinin Goktiirklerle olan dil, kultiir, edebiyat, soy baglantilan Barthold ve S. G. Klyashtorny 
gibi Turkologlar tarafmdan kuwetle vurgulamr. Asil Tiirkler olarak Oguzlan goren Barthold, Bati 
Turklerini Gokturklerinin dogrudan varisi sayar ve Gokturkleri Tiirk-Oguzlar diye tammlar 2 . 
Hemen burada belirtelim ki onun 9ali§malan Turk Tarihgilik Okulu 'nun dayandigi Hun- Goktiirk- 
Uygur- Karahanli- Selguklu-Osmanli 9izgisinin onde gelen referanslanndan biridir 3 . Bu siyasi 
9izgi aslmda go9ebelik veya go9erevlilikten konar-go9erlige ve oradan da yerle§ik tanm 
toplumuna giden Turk Sosyal hayatmdaki binlerce yila yayilan evrimin de ifadesidir. 

Orta Asya’yi kendine ozgii kilan her §eyden once ekonomik niteligi idi. Tanm 
ekonomilerine dayanan uygarliklar tarafmdan ku§atilmi§ olan Orta Asya “ yetersiz su miktari, 
iiriinun yetigme mevsimlerinin kisaligi, toprak sorunlan ve getin arazi" gibi fiziki-cografi engeller 
nedeniyle tanmm geli§mesine uygun degildi 4 . Bununla birlikte, Turkistan'm “ gegara ” denen 
bozkmn yerle§ik uygarliklarla hudut te§kil ettigi kiyi §eridindeki bazi bolgelerinde simrli da olsa 
ziraat yapilmaktaydi. Fakat bu genel ekonomik egilimler i9inde maijinal kalmi§tir 5 . Orta Asya'da 
gii9lu ve merkezi siyasal olu§umlara izin veren biricik bolge olan bozkmn geni§ duzliikleri, ancak 
hayvanciliga uygundu. Zaten, bugiine kadar da bozkir halklannm en onemli ugra§isi geni§ 
kapsamli hayvancihk olagelmi§tir. Hayvanciliga dayanan ekonomik model ise "otun ve suyun 
takip edildigi", go9ebe veyahut asgari yan go9ebe bir toplum yapismi gerekli kiliyordu ki bu 
yapilan Osmanli tahrir kayitlannda oldugu gibi gogerevli ve konargoger diye adlandmyoruz. 

Gokturk 9agmda Orta Asya tarihinde bati kavimlerinin etkinliginin arttigmdan soz etmek 
mumkiindur. Bu durum, Goktiirkler gibi merkezi bir bozkir imparatorlugunun sagladigi giiven 
ortammda batidaki tiiketim toplumlarmm beklentilerine uygun cazip mallar iireten Dogu ile Bati 



1 F. Sema Barutcu Ozonder, “Turk Dilinin Tarihi Donemleri Uzerine Birkag Soz”, Tiirkbilig, 2002/3: 203- 
210. 

2 “Turk kelimesi Avrupa’da yalmz Selquk ve daha sonra Osmanli Devleti’ni kuran ve esasen Orhon 
Tiirkleri gibi Oguz neslinden gelen kavim iqin kullamliyordu ” V. V. Barthold, Orta Asya Tiirk Tarihi 
Hakkmda Dersler, hazrrlayan K. Y. Kopraman, i. Aka, Tiirk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 2006, s. 24, O, 
Hunlar dagildiktan sonra da Dogu kalanlarmm Dogu Turkistan ve ^in’de miistakil olarak siyasi 
varliklarinr surdurmii? olduklarmi belirttikten ba§ka, Hunlarda, Oguzlarda (Turkmen) ve diger Orta Asya 
Tiirk kavimlerinin 24 boya boliinmesinden bahisle 24 sayisinrn Hunlarm siyasi hayatmdaki ifade ettigi 
anlam ile Merv Turkmen topluluklarindan Teke kabilesinde Toktami^lilar ve Otami§lilardaki 24’er ba§kan 
mevkisi ile kar§ila$trrir. Wilhelm Barthold, Tiirk - Mogol Uluslan Tarihi, terciime Hasan Eren, Tiirk 
Tarih Kurumu Yayinlan, Ankara, 2006, s. 2, 8, 1 1. 

3 Bati Tiirkliigiinii Asya’daki kokenlerinden koparmaya gali^an anlayi§lar, Tiirkoloji ve tarih 9ali§malarinm 
tabi aki§i sayesinde gozden dii§mii§, bugiin Tiirk halklarimn tarihine siireklilik ve biitiinciilliik agisindan 
bakmak zorunlu hale gelmi§tir. Bu noktada hocamiz Bahaeddin Ogel’in Tiirk Kiiltiir tarihini Hunlardan 
Osmanlilara uzanan bir gizgi halinde i§lemeyi gerekli goren ve bunu kitabmm alt ba§ligina ta§idigi gorii§ 
ve tutumunun (Tiirk Kiiltiir Tarihine Giri§ -Hunlardan Osmanlilara) bir donem yadrrganmi§ oldugunu 
hatirlatmak isterim. Bu yakla§im Fransiz tarihgi Jean-Paul Roux’un kitabmm alt ba§ligi ile bir anlamda 
6rtii§mektedir (Tiirklerin Tarihi -Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yil). 

4 Robert N. Taaffe, "Cografi Ortam", Erken i? Asya Tarihi, ileti§im Yaymlan, Istanbul, 2000, s.41. 

5 Denis Sinor, "Girip iq Asya Kavrami ", Erken I? Asya Tarihi, Ileti§im Yaymlan, Istanbul 2000, s. 14. 



Orhon Yazitlanmn Bulunupindan 120 Yil Sonra Turkliik Bilimi ve 21. Yiizyil konulu 
3. Uluslararasi Tiirkiyat Ara.pirmalan Sempozyumu, 2010, 409-414